akut bronşiolitli süt çocuklarında

advertisement
T.C.
SAĞLIK BAKANLIĞI
TAKSİM EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ
II.DAHİLİYE ŞEFİ VE AİLE HEKİMLİĞİ KOORDİNATÖRÜ
DR.İSMAİL EKİZOĞLU
AKUT BRONŞİOLİTLİ SÜT ÇOCUKLARINDA
SOSYOEKONOMİK DURUM DEĞERLENDİRMESİ
(Uzmanlık tezi)
DR.SIDIKA TURAN
BAKIRKÖY DR.SADİ KONUK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ
ÇOCUK KLİNİK ŞEFİ, TEZ KOORDİNATÖRÜ
DR.SAMİ HATİPOĞLU
İSTANBUL - 2007
TEŞEKKÜR
Tezimin planlanmasında ve çalışmalarımda büyük destek veren Dr.Sadi Konuk
Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Hastalıkları Kliniği Şefi Sn.Uzm.Dr.Sami
Hatipoğlu’na, eğitimimdeki katkılarından dolayı Taksim Eğitim Ve Araştırma
Hastanesi II.Dahiliye Şefi Sn.Uzm.Dr.İsmail Ekizoğlu’na ,Aile Hekimliği
Organizatörü Sn.Uzm.Dr.Erhan Sayalı‘ya, II.Genel Cerrahi Servisi Şefi
Sn.Doç.Dr.Osman Yücel ‘e ,BRSHH’i 4.Psikiyatri Servisi Klinik Şefi
Sn.Doç.Dr.M.Emin Ceylan’a ve hayatım boyunca desteğini benden esirgemeyen
aileme, tezimin hazırlanması ve yazılmasında bana yardımcı olan sevgili eşime
çok teşekkür ederim.
Dr.Sıdıka TURAN
İÇİNDEKİLER
I.GİRİŞ VE AMAÇ………………..................................1
II.GENEL BİLGİLER……………………………….....2
III.MATERYAL VE METOD…………………………18
IV.BULGULAR…………………………………………21
V.TARTIŞMA…………………………………………..32
VI.ÖZET VE SONUÇ………………………………….37
VII.KAYNAKLAR……………………………………..40
I.GİRİŞ VE AMAÇ
Akut bronşiolit;küçük hava yollarının İnflamatuar obstrüksiyonundan kaynaklanan,özellikle
süt çocuklarında sık rastlanan bir alt solunum yolu enfeksiyonudur. Genellikle 0-24 ay
arasındaki çocukları etkiler.En sık 2-8 aylar arasında görülür.
Erkek
çocuklarında daha sıktır.Hastalığın en yoğun olduğu mevsim kış ve ilkbahar
aylarıdır(Kasım-Mart arası).Hastalık anne sütü almayanlarda ve kalabalık ortamda
yaşayanlarda daha sıktır(19,48).Süt çocukları özellikle prematüreler,bir viral ajanla oluşan
wheezingin
ilk
atağı
sırasında
komplikasyon
yatkındırlar.Pnömotoraks,pnömomediastinum,atelektazi,apne
ve
geliştirmeye
solunum
yetmezliği
gelişebilecek komplikasyonlardandır(48).
Akut bronşiolitin oluşmasında,şiddetinde ve ataklar halinde devam etmesinde sosyoekonomik
faktörler önemli bir yer tutmaktadır(15,16,19).Akut bronşiolitte risk faktörlerinin bilinmesi ve
bunları önlemeye yönelik girişimlerde bulunulması,süt çocuklarının sağlığı ve gelişimi
açısından büyük önem taşımaktadır.
Bu bilgiler doğrultusunda çalışmamızın amacı,akut bronşiolitli çocukların acile geliş sayısı ile
ailelerin sosyoekonomik düzeyi arasındaki ilişkiyi araştırmaktır.Bu amaçla T.C.Sağlık
Bakanlığı Dr.Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde ,akut bronşiolit
nedeniyle Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği’nde interne edilen
Polikliniği’ne başvuran
ve Çocuk Acil
süt çocukları ile aileleleri kaydedilerek,hazırlanan bilgi formu
kapsamındaki sorulara verdikleri cevaplar analiz edilerek,akut bronşiolitli çocukların
ailelerinin sosyoekonomik düzeyini saptamaya çalıştık.
1
II.GENEL BİLGİLER
Akut bronşiolit, küçük
havayollarının
obstrüksiyonuna
neden olan akut
enfeksiyondur. Genellikle 2 yaşından küçüklerde ve en sık
çocuklarında rastlanır. İki yaşın altındaki
respiratuar
sinsityal
‘wheezing’
sık
soluk
alıp
(hışıltılı solunum) ile
bronşiolit,
astıma
yapmakta
güçlükle
2-8 aylık
süt
virüstür ve vakaların %50-90’ından sorumludur (15,16,19).Süt
ve
adenovirüsler akut bronşiolit
Akut bronşiolit,
viral
çocuklarda akut bronşiolitin en sık nedeni
çocuklarında daha az oranda parainfluenza
ise rhinovirüs ve
olarakta
bir
zemin
adenovirüsler, daha
oluşmasından
verme,
solunum
büyük çocuklarda
sorumludur(15,16,19).
kaslarında
çekilme
karakterize bir klinik tablodur. Süt
hazırlayabilir ve
karşılaşılabilir. Bu
ikisi
iki
arasında
hastalığın
çocuklarında
klinik olarak
ortak
ve
klinik
ayırım
bulguları ve
sekelleri olmasına rağmen patogenezleri farklıdır(14).
Akut bronşiolitin, etyolojisinde
en
önemli
rolü
respiratuar
sinityal
virüs (RSV)
oynamaktadır. RSV, orta boyda, membrana bağlı bir RNA virüsüdür. Enfekte olan
hücrelerin
sitoplazmalarında
olgunlaşır. Parainfluenza
ailesinden
bir
ve
gelişip, plazma membranından
kabakulak
virüstür. Fakat
sınıflandırılmışlardır. Bunlarda
ayrı
virüsleri
boyda
bir
beraber
ile
paramyxoviridae
bir
cins
olarak
hemaglutinin
veya
nöraminidase
bulunmaz
ve
negatif iplikli
sarmalı
olan,
yumurta embriyonunda çoğalmazlar(15). RSV , tek
orta
ile
tomurcuklanma
RNA virüsüdür.
Sukroz
pneumovirüsler olarak
dansite gradienti ortalama 90-120nm.
çapında bir santrifüj oluşturur ve negatif boyama ile
viral partiküller 120-300nm.
ölçülür.
Bu
İç
heliks
ortalama
çapı
13,5nm’dir.
influenza
virüsleri
ile
Paramyxovirüsleri arasında orta boyda bir heliks uzunluğudur.Elektron mikroskopide
virüs,2.5 mikrometre uzunluğunda ve
80-500nm. arasında değişen
çapta sferik ve
filamentöz şekilleri ile pleomorfik bir görünüme sahiptir(19).
İndirekt
immunflorasan tekniğiyle
hücrelerin
sitoplazmasında
8 saat içinde RSV
antijenleri görülebilir. Elektron mikroskopunda, enfekte doku kesitleri incelendiğinde
yuvarlak veya
filamentöz şekilleri ile RSV sitoplazmik membranda gözlenir(19).
2
RSV ‘nin
farklı suşlarında antijenik
heterojenite
gözlenir, bu farklılık iki
yüzey
glikoproteininin yalnızca birindedir ve virus insanda tek serotip imiş gibi davranır.RSV,doku
kültür tiplerinin bir kısmında üreme gösterir ve buralarda karakteristik sinsityal patoloji
oluşturur.Kültür için alınan örnekler ise kısa sürede elde edilmeli ve eğer mümkünse buz
içinde gönderilmelidir. Çünkü virus ısıya hassas ve donmaya, erimeye
son derece
duyarlıdır(15,18).
AKUT BRONŞİOLİT EPİDEMİYOLOJİSİ
Akut bronşiolit tüm dünyada yaygın olarak görülür ve epidemiyolojik özellikleri en sık
görülen etyolojik ajan RSV’ninkine paralellik gösterir.RSV infeksiyonunda bazı yıllar
salgınların olması ve yaşamın ilk aylarında infeksiyonun yüksek insidansı yalnız insan
virüslerine özgüdür.RSV bronşiolitinin mevsimsel özelliği çok belirgindir ve yıllık epidemiler
şeklinde
ortaya
çıkar.Epidemiler
kışın
ve
ilkbaharın
erken
aylarında
en
fazladır(15,16,19,20).Sıcak iklimlerde bu epidemiler her kış ve senenin son 4-5 ayında
gözlenir.Yılın diğer zamanlarında ortaya çıkan enfeksiyonlar sporadiktir ve nadiren
gözlenir.Epidemiler genellikle ocak,şubat veya mart’ta en fazla gözlenir,fakat bu dönemler
aralık gibi erken veya haziran gibi geç de olabilir.Tropikal bölgelerde epidemi paterni iyi
belirlenmemiştir.Yağışlı ve soğuk mevsimler süresince küçük çocuklardaki wheezing
epizodlarının %40 ‘ından viral enfeksiyonlar sorumludur(19,20).
RSV bronşioliti vakalarının yaklaşık %80’i 1 yaşın altında gözlenir.Şehirlerde en sık
gözlendiği yaş 2-8 ay arasındadır,şehire daha uzak ve bulaşma riskinin düşük olduğu
bölgelerde 2 yaş gibi geç de olabilir.Köylerde veya küçük yerleşim bölgelerinde hastaneye
yatırılmayı gerektirecek ciddi hastalık sıklığı azdır(19).
Akut bronşiolit Amerika’da morbiditenin en sık sebeplerindendir ve her yıl akut bronşiolit
tanısıyla 100 000 kişinin hastaneye yatırıldığı bildirilmektedir(4).RSV ‘ye bağlı akut
bronşiolit ,2 yaş altındaki çocukların yılda %6-10 ‘nu etkiler.Bronşiolitli hastaların çoğu hafif
bir hastalık geçirdiği halde ,1 yaş altındaki süt çocukların %1-2 ‘si hastaneye yatırılmayı
gerektirecek kadar şiddetli hastalık geçirirler(16,20).
3
Yaşamlarının ilk 24 ayındaki her 100 çocuktan 6-11’inde her yıl viral nedenli wheezing
atağına rastlanır.Süt çocukluğu akut bronşiolitinin en önde gelen nedeni olan RSV,2-12 ay
arasındaki süt çocuklarının %11-25’ini,2 yaşına kadar süt çocuklarında %27-50’sini infekte
eder.Akut bronşiolite en sık olarak 2 yaşın altındaki çocuklarda rastlanır ve bu yaşta astım ile
karışabilen belirti ve bulgular gösterir(14).
Akut bronşiolit ve astımın erkek çocuklarında daha sık gözlendiği ve ciddi seyrettiği
bildirilmiştir.Erkek çocuklarında solunum yollarının çapının akciğer hacmine oranının kızlara
göre daha küçük olması hastalığın erkek çocuklarda daha çok görülme nedenini
açıklayabilmektedir.Her
iki
cins
arasındaki
farklılık
adolesan
ve
erişkinlerde
görülmez(15,16,19).
Bazı özellikler virüsün uyardığı wheezing gelişmesine zemin hazırlar.Çoğunun yaşı ,virüsün
yol açtığı wheezingden korunmada veya ona duyarlılıkta önemli bir faktör olabilir.Henderson
ve arkadaşları ,bir çalışmada 396 virüse bağlı wheezing epizodunun %51’nin 0-2
yaşta,özellikle 10.ayda ortaya çıktığını göstermişlerdir(14).
Okul çağında kardeşi olanlar ,başka bir nedenle hastanede yatanlar,kalabalık şehirde
yaşayanlar
veya
kreşlerde
bulunan
süt
çocuklarında
atak
geçirme
şansı
yüksektir(15,16,19).Bazı gözlemciler ,sosyoekonomik durumun,RSV bronşiolitinin şiddetini
ve oluşma riskini etkileyebildiğini göstermişlerdir.1yaşın altındaki süt çocuklarında RSV
hastalığı
için
hastaneye
yatırılma
oranı
şehirlerde
10/1000,kırsal
kesimde
1/1000’dir.Sosyoekonomik durumu kötü ailelerde anne sütü ile beslenme sıklığının az
olmasının akut bronşiolit sıklığı ve şiddetini etkilediği düşünülmektedir.Elde edilen bilgiler
göstermektedir ki,yaşamın ilk 4 ayında anne sütü ile beslenme,RSV ‘ye ve diğer wheezinge
yol açan solunum yolu problemlerine karşı korunmada önemlidir(19).
Pasif sigara içimine maruz kalmanın,özellikle anne sigara içiyorsa süt çocuğunda risk faktörü
olabileceği görülmektedir(15,16,19).
4
Birçok anatomik ve fizyolojik faktör süt çocuğunda viral enfeksiyonlar esnasında havayolu
obstrüksiyonu gelişmesine katkıda bulunabilir.Relatif olarak artmış periferik havayolu
direnci,erken hava yolu kapanması ile azalmış elastik esneme basıncı(recoil),ventilasyonun
kollateral kanallarının yetersizliği,mekanik olarak dezavantajlı bir diafragma ile göğüs
kafesinin stabil olmayışı gibi faktörlerdir(14).
Atopi ve diğer genetik faktörlerde ,virüsün uyardığı wheezingin oluşmasında hazırlayıcı rol
oynayabilir.Hava yolu aşırı duyarlılığının herediter olup olmadığı ve akut bronşiolitten önce
mi veya sonucunda mı oluştuğu tam netlik kazanmamıştır(15).
Plasentadan geçen antikorların özellikle yüksek konsantrasyonda
bazı koruyucu etkileri
vardır ve bu yaşamın ilk 4-6 haftasında ciddi RSV enfeksiyonlarının az görülmesinin önemli
bir nedenidir.Bununla birlikte serum antikorları tam koruyucu değildir(15).
Her yaş grubunda farklı virüsler wheezinge sebep gösterilmektedir.RSV enfeksiyonundan en
sık 1 yaşın altındaki süt çocukları etkilenmektedir ve yaşın artması ile insidansda bir azalma
gözlenir.Tersine ,okul çağındaki çocuklarda wheezingin en sık nedeni Rhinovirüs ve
Mycoplazma
pneumonia’dır.Yaşın
artması
ile
birlikte
bu
etkenlerin
insidansı
artar.Mycoplazma pneumoniae adolesanlarda wheezing epizodlarının %50’sinden daha
fazlasından sorumludur.Parainfluenza tip 1 ve 3,tüm virüse bağlı wheezing epizodlarının
%26’sından
sorumludur
oluşturur(14,19).Nazokomiyal
ve
RSV
bronşiolit
‘den
sonra
oluşması
ikinci
özellikle
sıklıkta
RSV
enfeksiyon
enfeksiyonunda
yaygındır.RSV epidemileri döneminde 1 haftadan fazla hastanede yatanlarda infeksiyon
oluşma riski %45 iken,dört haftadan daha uzun süre hastanede yatanlarda yatma süresinin
uzamasıyla %100’e ulaşır(19).
PATOLOJİ VE PATOFİZYOLOJİ
RSV,öncelikle infekte kişilerden kapalı yerlerde çok sayıda damlacığın doğrudan
bulaşmasıyla veya kontamine eşyalara ya da sekresyonlara dokunma ile bulaşır.RSV’nin ağız
ya da burnu enfekte etmesinden sonra inkübasyon periyodu 2-8 gündür(15,19,20).Solunum
yolunda viral replikasyon respiratuar epitelde değişiklikler oluşturur.
Solunum yolunun tutulması ,özellikle hücre membranlarının füzyonu,intrasellüler köprüleşme
oluşumu ve özellikle sinsitya (mültinükleer dev hücre) oluşturarak virüsün hücreden hücreye
geçmesiyle olmaktadır.Solunum yollarının viral invazyonundan sonra replikasyonu takiben
5
hücre ölümü ve sonunda nekroz gerçekleşir.Konak bu değişikliklere mononükleer
infiltrasyonla karakterize peribronşial değişimlerle cevap verir.
Virüsün uyardığı wheezingin klinik bulgulara temel teşkil eden ana patofizyolojik
olaylar,bronşiollerdeki hava akımının kısmi obstrüksiyonu,mukoza hücrelerindeki şişme ile
uyumlu lümen bulguları,intraluminal sekresyonlar,submukozal ödem ve inflamatuar
hücrelerin peribronşial infiltrasyonlarını içerir.Bronkospazmın ,havayolu obstrüksiyonuna
katkısının
derecesi
kesinlik
kazanmamıştır.Fizyolojik
bulgular,akciğerlerin
aşırı
havalanması,artmış havayolu direnci ve azalmış kompliyansı içerir.Bunların tümü solunum
işinde artma ile sonuçlanır(15,16,19).
Akut bronşiolitli süt çocuklarında ,özellikle havayolu çapının küçük olması ve kollateral
ventilasyonun iyi gelişmemiş olması nedeniyle mukusa bağlı havayolu obstrüksiyonu
meydana gelebilir.Etkilenen süt çocuğunda birçok mekanizmayla ventilasyon bozulmuş
olabilir:
1-Hava akımı hem inspiryum hem de ekspiryumda kısmen tıkalı olabilir,böylece minimal bir
hava tutulumu veya volüm kaybıyla ventilasyonda bozulmaya yol açar.
2-Bronşial obstrüksiyon normal inspiryuma izin verir fakat,yetersiz ekspiryum hava tutulması
ve aşırı havalanmayla sonuçlanır.
3-Periferik havayolu tam olarak tıkandığında ,bu distaldeki solunum ünitesinde kollapsa yol
açar.
4-Bir valv mekanizması oluşur ve havanın sadece girişine müsaade eder,böylece distal hava
yolunda yalnız obstrüksiyonla oluşandan daha hızlı bir şekilde kollapsa neden olur.
Bu mekanizmaların herhangi biri veya tümü birlikte etkili olabilir ve bunun klinik sonucu
olarak hava tutulması,lobuler kollaps veya her ikisi meydana gelebilir(19).
Akut bronşiolit düzelme döneminde ,solunum yolu epiteli 3-4 günde rejenere olur,fakat bu
bazen birkaç haftada tamamlanmayabilir.Silyalar 15.gün civarında yeniden görünmeye
başlar.Sonuçta mukus tıkaçları makrofajlar tarafından ortadan kaldırılır.İlave olarak salgı
bezlerinin boyutlarında artış,goblet hücrelerinde artış ve kaslarda hipertrofi görülebilir(19).
Enfekte süt çocukları genellikle bir hafta viral ajanları saçarlar.Akut bronşiolitte bu süre 3-4
haftaya uzayabilir.İmmün yetersizliği olan çocuklar uzun süre veya aralıklı olarak virüs yada
viral antijenleri yayabilirler(15,19).
6
Akut bronşiolittte patolojik değişiklikler gaz değişimi bozukluğu ile sonuçlanır.Bu yüzden
çocukların çoğunda hipoksemi vardır(16,19).Hipokseminin nedeni ,alveolar ventilasyon ve
kapiller perfüzyonun uyumsuzluğu sonucu farklı derecede havayolu obstrüksiyonu ve
atelektazi gelişmesidir.Pulmoner arterio-venöz şantların hipoksemiye katkısı çok azdır(19).
Akut bronşiolitin patogenezi yoğun araştırmalara rağmen yinede büyük ölçüde teorik olarak
kalmaktadır.Bir viral hastalık esnasında oluşan bronkospazmın derecesi kişiler arasında
farklılık gösterir.Aynı zamanda hastalığın seyri ve tedaviye cevabıda farklıdır.Düşük akciğer
fonksiyonları ile doğan süt çocuklarında ilk 12 ayda,wheezingle birlikte olan alt solunum yolu
hastalığı oluşma riskinin artmış olduğu gösterilmiştir(16,19).
Etkilenen süt çocuklarında genellikle rinore,öksürük,hafif ateş,uykuda sıkıntı,beslenme
güçlüğü ve nefes alma zorluğu vardır.Bu semptomlar genellikle 1-7 günlük bir sürede gittikçe
artar,fakat
bazı
süt
çocuklarında
hızlı
ilerleme
gösterebilir.Oskültasyonla
sibilan
raller,taşipne,taşikardi,nazal dolgunluk,solunum ekspiryum fazında uzama,yardımcı solunum
kaslarının kullanımı ve çekilmeler görülebilir.Obstrüktif olaya bağlı hipoksi veya hiperkabnili
süt çocuklarında irritabilite veya letarji gelişebilir.Akut bronşiolitli çocukta hipokseminin en
iyi göstergesi solunum hızıdır(15,16,19).Diğer bulgular kusma,ishal,konjuktivit,farenjit ve
otitis mediayı içerir.
KLİNİK BULGULAR
Akut bronşiolitinin klinik tanımı tam olarak açıklığa kavuşmamıştır,dolayısıyla akut
bronşiolit,viral
pneumoni
ve
infantil
astımdaki
tanımlamalar
birbirinden
ayrılamamaktadır.Birçok otorite wheezing ve aşırı havalanmanın akut bronşiolitin tanımı için
gerekli özellikler olduğunda anlaşmışlardır.Diğer yandan bronşioliti tanımlamada ,wheezy
bronşit,paraenfeksiyöz bronşial hiperreaktivite ve virüse bağlı wheezing terimleri sıklıkla
kullanılmıştır(19).
Akut bronşiolitin klinik seyri,genellikle 2-4 günlük öksürük,burun akıntısı gibi tipik üst
solunum yolu viral infeksiyonu bulguları ile başlar ve bunu takiben solunum sıkıntısı ve
wheezing görülür.Bunlara hafif ateş ve hapşırma eşlik edebilir.Ateş,viral etyolojik ajana ve
hastalığın şiddetine bağlı olarak değişkendir.İrritabilite,huzursuzluk,iştah azalması veya
kusma gözlenebilir.Akut bronşiolitli çoğu süt çocuğu ve küçük çocuk hafif hastadır ve tibbi
7
bakım gerektirmez.Bu happy wheezerlar,hafif nefes darlığın rağmen hastalık esnasında
normale yakın aktivitelerini sürdürürler.Hafif vakalarda semptomlar genellikle son bir hafta
içinde ortaya çıkmıştır.Daha ağır hasta olan süt çocuklarında ,bulgular 3-7 günden daha uzun
süredir vardır.Eğer hastalık hafif ise ,bu semptomlar daha fazla ilerlemez.
Başlangıç
fizik
muayenesinde
öksürük,
ateş
ve
taşipne
görülür.Solunum
sıkıntılıdır,hırıltı,burun kanadı ve göğüste çekilmeler veya kulakla duyulabilen whezing
vardır.Solunum
expiryumunda
uzama
ve
nadir
olarak
siyanoz
görülebilir.Göğüs
oskültasyonunda ,yüksek perdeli expiratuar wheezing,zayıf expiryum sonu wheezing veya yer
değiştiren ince inspiratuar raller,krepitasyonlar duyulabilir.Taşikardi genellikle vardır.Fizik
muayenede
konjuktivit,farenjit
ve
otitis
media
gibi
ilave
patolojik
bulgulara
rastlanabilir.Karaciğer ve dalak,aşırı havalanmış göğüs tarafından aşağıya doğru itilmeleri
nedeniyle kolaylıkla palpe edilebilir(15,16,20).
Akut bronşiolitinin ciddi olduğunu gösteren özellikler ,dakikada 60-70 solunum
sayısı,raller,siyanoz ve genel olarak hasta veya toksik görünümdür.Transkutanöz hemoglobin
oksijen satürasyonunda azalma(pulse oksimetre ile ölçülen SaO2<%90-95),birçok çalışmada
hastalığın şiddetinin en iyi göstergesi olarak bulunmuştur.Bu bulguları olan çocuklar
hastaneye yatırılmalıdır.Spesifik antiviral tedavi kullanımı öncesinde
nedeniyle
hastanede
yatış
süresi
3-7
günmüş
ve
klinik
akut bronşiolit
iyileşme
3-4
günde
görülüyormuş.Klinik iyileşmeye rağmen hipoksemi 3-7 haftaya kadar uzamaktadır.Akut
bronşiolitin doğal seyri genellikle hep aynıdır.Solunum sıkıntısı en fazla 1-2 gün devam
eder,sonrasında belirgin bir iyileşme gözlenir.İyileşme döneminde bazen 7-10 gün wheezing
ve solunumun ekspiryum fazında uzama görülebilir(19).
Akut bronşiolitli çocukların %20’sinde hastalığın doğal seyri uzayabilir.Bu çocuklarda
haftalar,aylar boyunca akciğer fonksiyon anormallikleri ve gaz değişim bozuklukları
görülebilir.Bu grup hastaların büyük çoğunluğunda immun yetmezlik veya hazırlayıcı akciğer
sorunu vardır.Etkilenen süt çocuklarında daha şiddetli ve uzun süren RSV hastalığı olur ve bu
risk tüm süt çocukluğu dönemini kapsayabilir.Konjenital kalp hastalığı,bronkopulmoner
displazi ve /veya reaktif havayolu hastalığı,prematürite,gastrointestinal hastalıklar,kistik
fibroz veya diğer genetik hastalıklar,immun yetersizliği olan süt çocukları risk grubunu
oluşturur(15,16,19,20,21).
8
Başka rahatsızlığı olmayan akut bronşiolitli süt çucuklarında ,hastanede kalma süresinin
uzunluğu,başlangıç
oksijen
satürasyonuyla
orantılıdır.Bir
çalışmada,
entübasyon
gerektirmeyen 56 hastada,solunum hızı,yatışta ateşin olup olmaması,hipoksemi,tan kan
sayımı değişiklikleri ve göğüs filmi bulgularının hastanede kalış süresinde etkili olmadığı
gösterilmiştir.Daha sonra araştımacılar,RSV infeksiyonlu çocuklarda hastanede kalış süresinin
en iyi göstergesi olarak ,yalnızca altta yatan kardiyopulmoner hastalığın veya anomalinin
varlığı entübasyon ve mekanik ventilasyonda etkili olduğu sonucuna varmışlardır(19,20).
TANISAL YAKLAŞIM
Akut bronşiolit,klinik bir tanıdır.Destekleyici ve doğrulayıcı laboratuar testleri,göğüs
filmleri,tedaviyi seçmede olduğu kadar tanıda da yararlıdır.Laboratuar testlerinin sonuçları
klinik gidişi takipte ve komplikasyonların tespit edilmesinde değerlidir(15,16,19,20).
Hastaneye yatırılmayı gerektiren 207 bronşiolitli süt çocuğunda yapılan bir çalışmada
,%74’ünde lökosit sayısı 12500/mm3’den az ve sadece %12’sinde nötrofiller%60’dan daha
fazla olarak saptanmıştır.Araştırmacılar en sık bulgunun normal lökosit sayısı olduğunu tespit
etmişler(19).
Yalnız klinik durumu değerlendirerek hastalığın şiddetini belirlemek zor olduğundan,kan
gazları ve pH ölçümü,destekleyici işlemleri ve spesifik tedaviyi yapmada faydalıdır.Pulse
oksimetre ile oksijen satürasyonu ölçümü,yaygın olarak kullanılmaktadır.Hastaneye
yatıranlarda hemoglobin ölçümü,yeterli oksijen taşıma kapasitesini belirlemek amacıyla
yapılmalıdır.Daha önceki hastalıkları,önceki tedavileri ve hidrasyon durumu başka olabilecek
laboratuar testleri için kaydedilmelidir(19,20).
Akut bronşiolitte etyolojik ajanın kesin tanısı,hızlı antijen tarama,hücre kültüründe virüs
izolasyonu veya serolojik analizler kullanılarak mümkündür.Viral bir etyolojiyi saptamak için
kullanılan florasan antikor testleri veya ELİSA,bir epidemi başlangıcında veya ağır hastalığı
olan bir çocukta zaman kaybını önler ve hücre kültüründe virüs izolasyonu gibi pahalı
tetkiklere gerek kalmaz.RSV için antiviral tedavi yapılabildiğinden ,hızlı tanı önemlidir.RSV
antijeni için solunum yolu sekresyonları enzim immunassay(EIA) veya immunoflorasanla
direkt
incelenebilir.Sonuçların
değerlendirilmesinde
EIA
immunflorasan için bir florasan mikroskop gereklidir(19,20).
için
spektrofotometre
ve
9
Göğüs filmi,akut bronşiolitin nonspesifik özelliklerini gösterir.Bulgular,normalden aşırı
havalanma ,atelektazi ve konsolidasyona kadar değişen geniş spektrumludur.Diafragmada
aşağı inme ,interkostal aralıklarda genişleme,hiler yapılarda azalma gözlenir.Lateral grafide
retrosternal aralıkta dolgunluk gözlenebilir.Bazı süt çocuklarında yaygın aşırı havalanma ile
birlikte interstisyel pneumoni veya lobüler pnömoni görülebilir.Atelektazi alanlarını,lober
yada segmental konsolidasyonları ayırt etmek mümkündür.Küçük plevral efüzyonlar ve hiler
genişlemeler nadir vakalarda bildirilmiştir(15,16,19).
Radyolojik görünüm ile hastalığın klinik şiddeti arasında genellikle güçlü ilişki olsa
da,hastaneye
yatırılmayı
gerektirecek
kadar,hasta
olanlarda
normal
filmler
görülebilir.İnterstisyel değişiklikler genellikle 7-10 günde düzelirken ,konsolidayon
alanlarında düzelme daha yavaştır(19).
VİRAL AJANLARIN HIZLI TANILANDIRILMASI
Viral
ajanların
sekresyonlardan
tanısında
virüs
kullanılan
izolasyonu
metodlar,hücre
,eksfoliye
kültüründeki
nazofarengeal
nazofarengeal
sekresyonlardan
virüs
izolasyonu,eksfoliye nazofarengeal epitelyal hücrelerde immunflorasan boyamayla viral
antijenlerin tespiti ve nazofarengeal sekresyonlarda viral antijenlerin enzim immünassay(EİA)
ile tayinini içerir(19).
Viral etkenlerin tanısı için laboratuara gönderilen örneğin seçimi,doğru sonuçlar veren testin
sonucu kadar önemlidir.Tercih edilen örnek ya bir nazal yıkama veya nazofarengeal aspirat
olmalıdır.Viral ajan tanısı için nazofarengeal yada enzim immunassay(EİA) duyarlılığında bir
azalma oluşturabilir(22,23).
Virüs izolasyonu,etkenin araştırılması için en güvenilir metottur ve diğer araştırma metotları
ile karşılaştırıldığında altın standart olarak kabul edilir(22,24).Virüs izolasyonu,en iyi elde
edilen örneğin bir buzlu torba içinde laboratuara ulaştırılması ve 3saat içinde kültür ortamına
ekilmesini gerektirdiğinden,yakın bir viroloji laboratuarına ihtiyaç gösterir.Kültürün en
önemli dezavantajı etkenin görülebilmesi için 4-6 gün arasında bir süreye ihtiyaç
göstermesidir.Kültür sonuçlarının tedaviye başlama kararında sıklıkla yardımcı olmaması
nedeniyle hızlı teknikler geliştirilmiştir(20,22).
10
Nazofarengeal epitelyal hücrelerin immunflorasan boyanması,etkenin hızlı tanısı amacıyla
viroloji laboratuarlarında en sıklıkla kullanılan tekniktir.İmmunflorasan teknik yayınlanan
çalışmalarda kültürle karşılaştırıldığında,%72-97 arasında duyarlılık ve %69-99 arasında
özgüllük ile oldukça güvenilirdir(22).
İmmunflorasan işlemler,örneği aldıktan 2-5 saatte sonuçlanır.Ve uzak hastaneden
gönderildiğinde örnek değerlendirilirken virüs titrelerinde azalma olabileceğinden virüs
görülmeyebilir.İmmunflorasan testin duyarlılığı örneğin kalitesine,kullanılan antiseruma ve
çalışanların deneyimlerine bağlıdır(22,25).
Nazofarengeal örneklerde viral antijenlerin araştırılması için enzim immunassay(EİA)’de
kullanılmaktadır.EİA işlemi,15 dakika-5saat arasında sonuçlanır,yaşamayan virüsleri tespit
eder ve kolayca otomatize edilir ve immunflorasandan daha az teknik beceri gerektirir.
Etkenin tanısı için değişik ticari EİA’lar vardır.Yayınlanmış çalışmalarda virüs kültürü ile
karşılaştırıldığında ,bu testlerin duyarlılığı %53-100 arasında,özgüllük ise %80-100 arasında
bulunmuştur(22,24,26,28).
İmmunflorasan
boyamayla
hücre
kültür
amplifikasyonu,viral
etken
tanısında
kullanılmaktadır.Yapılan bazı çalışmalarda hücre kültüründe virüs araştırılmasında %80
duyarlılığı olan bir immunflorasan boyama metodu kullanılmıştır.Etkenin florasan antikor
tayini ile shell viral kültürü geliştirilmiş ve inokulasyondan 16-48 saat sonra bu virüslerin
yaklaşık %70-90’ı hızlı olarak tespit edilmiştir(22,24,27).
AYIRICI TANI
Akut bronşiolit ayırıcı tanısında süt çocuklarında wheezing nedenleri düşünülmelidir.İyi bir
anamnez ve fizik muayene doğru tanı koymamız için yol gösterici olacaktır.(Tablo 1).
Tablo 1:SÜTÇOCUĞUNDA ‘WHEEZİNG’ AYIRICI TANISI
Daha önceden sağlıklı olan süt çocuğunda akut wheezing nedenleri
Bronşiolit
Asidoz
Pnömoni
Anemi
Boğmaca
Hiperpireksi
Yabancı cisim aspirasyonu
Salisilat zehirlenmesi
Alerjik reaksiyon
Parazit göçü
Toksik reaksiyon
Havayoluna dıştan bası(Mediastinal kitle,genişlemiş lenf nodu),Viral myokardit(KKY)
11
Süt çocuklarında wheezing’e neden olan hazırlayıcı faktörler:
Bronkopulmoner displazi
Kistik fibroz
Nöromuskuler hastalıklar
Reaktif havayolu hastalığı
Gastroözefageal reflü
Bronşektazi
Silier disknezi sendromu
İmmun yetesizlik
Anatomik defektler
-Kardiyovasküler(Konjenital kalp defektleri,Vasküler halkalar)
-Hava yolu defektleri(Trakea özefageal fistül,Akciğer kistleri,amfizem)
Wheezing ve solunum sıkıntısı olan bir çocukta değerlendirme ve tanıda ilk basamak özellikle
bir üst hava yolu tutulumundan,bir alt havayolu obstrüktif olayını ayırmaktadır.Üst solunum
yolunun
obstrüktif
olayları,inspiratuar
zorlukla
solunumu,çekilmelere ilave olarak stridor eşlik
karakterizedir
ve
burun
kanadı
edebilir.En sık olarak büyümüş
adenoidler,krup,epiglottit,veya yabancı cisim aspirasyonuna rastlanır.Alt solunum yolunun en
belirgin
bulgusu
wheezing’tir.Burun
kanatlarının
solunuma
katılması
ve
göğüste
çekilmeler,alt solunum yolunda obstrüktif olayın geç döneminde görülür(14,19).
Astma ve akut bronşiolit ayırımında tablo 2’de belirtilen özellikler kullanılabilir.
TABLO 2:
Astım
Primer etyoloji
Akut Bronşiolit
Virüsler,allerjenler
RSV,Adenovirüs ve
Egsersiz,vs.
Başlangıç yaşı
diğer viral ajanlar
2 yaşına kadar%50
<24 ay
5 yaşına kadar %80
Tekrarlayan wheezing
Karakteristik
%70(<3 atak)
%30(>3 atak)astmaya
ilerler
Wheezing başlangıcı
Alerjenle ve egsersizle
Oluşursa akut başlar
12
ÜSYE belirtileri ile
başlar
Eşlik eden ÜSYE bulgusu
Enfeksiyon tetiklerse var
Var
Ailede Astım ve Alerji
Sıklıkla var
3’ten az atakta nadir
Nazal eozinofili
Alerjik rinitlerde(+)
Göğüs oskültasyonu
viral ise bronşiolitteki gibi
ince sibilan raller ve
Viral değilse yüksek perdeli
inspiratuar ve ekspira-
Ekspiratuar wheezing
Eşlik eden alerjik bulgu
Eğer alerjik astma ise(+)
IgE seviyeleri
Alerjik ise yükselmiş
Bronkodilatatöre cevap
Var(karakteristik)
yok
ar whezing
Genellikle yok
Normal
Kısmen veya cevapsız
Eğer etyolojide epidemiyolojik özellik yoksa klinisyen genellikle virüs ve virüs dışı nedenle
oluşan wheezingi,havayolu obstrüksiyonu tedavisi etkisiz oluncaya kadar ayırma gereği
duymayabilir.Genellikle 3 bronşiolit atağına kadar hasta astım açısından incelenmemelidir.Bir
epidemi başlangıcında ve ağır derecedeki wheezingli solunum yolu hastalıklarında hızlı tanı
yöntemleri yapılmalıdır(14).
TEDAVİ
Bronşiolitin tedavisinde takip ve hastalığın doğru tanısının zamanında konulması çok
önemlidir.Tedavi destekleyici,spesifik ve profilaktik şekilleri içerir.Bazı tedavi yöntemleri ise
henüz tartışmalı veya deneysel aşamadadır(19).
Destekleyici Tedavi
Hastalanmış süt çocuklarının rahatlatılması ,spesifik tedaviden en iyi derecede yararlanılması
için son derece önemlidir.Hafif bronşiolitli süt çocuklarının çoğuna tedavi gerekmez yada
ayaktan tedavi edilebilir.Uygun sıvı ve beslenmenin nasıl olacağı vurgulanmalıdır.Ağır akut
bronşiolitli süt çocukları aniden bozulabilir.Hastaneye yatırıldıklarında kalp hızı ve solunum
yakından izlenmelidir(16,19).
13
Akut bronşiolitli süt çocukları öksürüğe bağlı kusma,iyi beslenememe veya solunum sıkıntısı
nedeniyle dehidratasyon açısından risklidirler.İntravenöz sıvı ,solunum sıkıntısı nedeniyle
yeterli bakım yapılamıyacağından dolayı gereklidir.Bronşiolit antidiüretik hormon(ADH)
sekresyonunda artışa sekonder hiperaldesteronizme bağlı hiperreninemiye ve böylece su
tutulumuna yol açar.Bazı vakalarda serum sodyum seviyeleri,yanlış yönlendirebileceği için
plazma ve idrar osmolaliteleri arasındaki ilişki ve vücut ağırlığı izlenmelidir(19).
Buhar tedavisi,irritan bir etki yaparak refleks bronkokonstrüksiyona yol açacağından
yapılmaz.Sadece
nemlendirilmiş
oksijen
ve
aerosolize
antivirallerin
verilmesi
önerilmektedir.Göğüs fizyoterapisinin önceden sağlıklı süt çocuklarında fayda vermediği
gözlenmiştir.Aşırı fizyoterapi küçük,dispneik süt çocuklarında zararlı olabilir(12,14,19).
Solunum yetersizliği için mekanik ventilasyon akut bronşiolitte iyi tolere edilir ve
güvenlidir.Extrakorporeal membran oksijenarasyonu,maksimal ventilatör desteğine rağmen
durumu bozulan RSV bronşiolitli süt çocuklarının küçük bir kısmında başarıyla
uygulanmıştır(19).
Spesifik Tedavi
Hipoksemi,akut
bronşiolit
nedeniyle
hastaneye
yatırılan
tüm
süt
çocuklarında
vardır(15,16,19).Çoğu hastada %35-40 konsantrasyonda oksijen verilmesi yeterlidir.Bazı
hastalardaki kronik kompanse CO2 tutulumu ve hipoksemi varlığı,önemli solunum
uyarıcısıdır.Akut bronşiolite bağlı hipokseminin tedavisinde oksijen verilmesi yakından
izlenmeli ve fraksiyonel inspirium(FiO2),arteryel oksijen satürasyonu %94-96 aralığında
devam ettirecek şekilde sınırda tutulmalıdır.Aşırı inspirium oksijen basıncı,solunumu
baskılar,karbondioksit tutulumu artabilir ve takiben apne gelişir(19).
Ampirik antibiyotik tedavisi bronşiolitte faydalı değildir(14,16,19).Bununla birlikte hastanın
klinik durumu,laboratuar testleri ve göğüs filmi ve bakteriel enfeksiyonu ayırmada veya bir
infeksiyon olasığını ortadan kaldırmada yeterli olmayabilir.Bu durumda,uygun bakteriyel
kültürler alınmalı ve yaşa uygun,toplumsal kaynaklı patojenlere veya nazokomiyal vakalarda
hastane kaynaklı organizmalara uygun ampirik antibiyotik tedavisi başlanmalıdır(19).
14
Antiviral tedavinin,virüsün uyardığı wheezing’in uzun süreli sekellerini önlemede faydalı
etkileri görülmüştür.Ribavirin viral yayılımı azaltma,infeksiyona neden olan diğer virüslerin
inhibisyonunu sağlama ve solunum yolu sekresyonlarında,RSV spesifik IgE cevabını olumlu
yönde değiştirme gibi başka ilave faydalarda sağlayabilir.Aerosol tedavisi uygulandığında
hiçbir toksik yan etki görülmemekte ve ilaca rezistan virüsler ortaya çıkmamaktadır,ancak
ribavirinin
yaygın
kullanımı,verilmesindeki
teknik
güçlük
ve
maliyeti
nedeniyle
kısıtlanmıştır(16,14,19,30,31,32).
Tartışmalı Tedaviler
Akut bronşiolit ve astmanın benzer patogenezleri nedeniyle bronkodilatatörlerin kullanılıp
kullanılmayacağı konusunda kesin veriler mevcut değildir(14,16,19).İnhale albuterolun akut
bronşiolitli süt çocuklarında bazı faydalar sağladığına ilişkin bulgular vardır(33,34,44).Akut
bronşiolitte teofilinin kullanımı tartışmalıdır,teofilinin akut bronşiolitli süt çocuklarında
faydalı olmadığını gösteren çalışmalar yanında bronşiolite bağlı solunum yetmezliği olanlarda
teofilin tedavisinin etkili olduğuda savunulmaktadır(14,19,29).
Akut bronşiolitin patogenezinde inflamasyon ve immun cevap rol oynadığından dolayı
kortikosteroidlerin
tedavide
kullanımı
faydalıdır(29).Kortikosteroidler,normal B2 adrenerjik
potansiyel
olarak
cevabın düzelmesini sağlayarak ve
inflamatuar cevabı azaltarak etki gösterir.Birçok çalışmada steroid tedavisiyle solunum
sıkıntısında düzelme,oksijen tedavisinin süresinde ve hastanede kalım süresinde kısalma
gösterilmiştir(29,43,46).Kortikosteroidlerin
akut
bronşiolit
tedavisindeki
rolü
halen
tartışmalıdır(15,16,19,43,45,46).Buna karşın,bronşiolitlerle ilgili son yıllarda yapılan bir
çalışmada,deksametazon ve albuterol kombinasyonunun plaseboya göre veya albuterol ve
deksametazonun tek başına kullanımlarına göre klinik durumda daha hızlı bir iyileşme ve
komplikasyonların sıklığında azalma sağladığı öne sürülmektedir(14).
Deneysel Tedaviler
Araştırmacılar,antiviral özelliklerinden kaynaklanan faydaları göz önünde bulundurarak
rekombinant
interferon-alfa
2a’nın
intramuskuler
enjeksiyonlarını
kullandılar.Tedavi
edilmemiş kontrol grubu olmadığından dolayı ,faydalı etkisi belirlenememiştir(19).Yüksek
titreli RSV nötralizan antikoru içeren intravenöz immunglobulinlerle yapılan tedavilerde,viral
yayılımda azalma ve hipokside düzelme gösterilmiş,fakat bu tedavi hastanede kısa süreli
15
yatanlarda başarısız bulunmuştur.(19).Süt çocukları ve çocuklarda RSV immunglobulin ile
pasif immunizasyon yüksek riskli gruplarda RSV infeksiyonunu önlediği veya hafiflettiği
gözlenmiştir(47).
Önleyici Tedavi
Yapılan çalışmaların sonuçları,aile üyelerinin sigarayı azaltmasının,anne sütü vermenin ve
kardeşler arasında virüs geçişini azaltmanın bronşiolitle ilgili morbiditeyi potansiyel olarak
azaltabileceğini göstermektedir(15,16,19).Hastalığa yol açan virüs süt çocuğuna ya büyük
kardeş tarafından veya o sırada nezle geçiren bir erişkin tarafından bulaştırılır.Bunun yanın
sıra RSV giysiler ve kağıt üzerinde 30 dakika süresince ve masa yüzeyinde 6 saatten daha
fazla infeksiyöz olarak kalabilir.Nazokomiyal RSV infeksiyonları,hastane koğuşlarında
yayılan fomitlere bağlı önemli bir problemdir.Koğuşlardaki diğer potansiyel bulaşma
yolları,infekte çocukların sekresyonlarının giysilere,mobilyalara ve dokulara temas etmesiyle
olmaktadır(15,16,19,20).
PROGNOZ
Akut bronşiolitin prognozu sağlıklı süt çocuklarında son derece iyidir.Mortalite oranı %1’in
altındadır.Akut
bronşiolit
nedeniyle
olan
ölümlerin
çoğu,genellikle
altta
yatan
kardiyovasküler veya immun yetersizlik gibi durumların varlığına bağlıdır(15,16,19,20).
Süt çocukları özellikle küçük prematüreler,bir viral ajanla oluşan wheezingin ilk atağı
sırasında
komplikasyon
geliştirmeye
yatkındırlar.Pnömotoraks,
pnömomediastinum,
atelektazi, apne ve solunum yetmezliği gelişebilecek komplikasyonlardandır.Pulmoner,
kardiyovasküler, nöromuskuler hastalığı veya immun yetersizliği olan hastalar da,virüsün
uyardığı wheezing ataklarının komplikasyonlarına daha duyarlıdırlar.Süt çocuğunda,virüsün
uyardığı wheezingin sekeli olarak hipoksemi haftalarca devam edebilir,hatta akut hastalık
geçtikten sonra bile pulmoner fonksiyon anormallikleri devam edebilir(46).Bronşiolit
nedeniyle hastaneye yatırılmış hastalarda yapılan takip çalışmasında ,kontrol grubu ile
karşılaştırıldığında ,akut bronşiolitin akut atağından sonra %29-50 arasında değişen
tekrarlayan wheezing insidansının %42-56.5 arasında olduğu bildirilmiştir(4).Welliver ve
arkadaşları,bronşiolit nedeniyle hastanede yatan hastaların nazal sekrseyonlarında RSV
spesifik IgE araştırmışlar.Yıllar sonraki takiplerde başlangıçta yüksek RSVspesifik IgE
seviyesi olanların %70’inde ,RSV spesifik IgE seviyesi yüksek olmayanların %20’sinde
wheezing tespit etmişlerdir(4).
16
Yapılan çalışmaların sonuçları açıkça göstermektedir ki,süt çocuğundaki RSV enfeksiyonu ve
bronşiolit ilerki yaşamda tekrarlayan wheezinge yol açmaktadır ve RSV bronşiolitinin
başlangıcında RSV-spesifik IgE cevabı,tekrarlayan wheezingi göstermede kullanışlı bir
gösterge olabilir(23).Çoğu çalışmalar,tekrarlayan wheezingin en sık bronşiolitten sonraki ilk
2-4
yıl
esnasında
olduğunu,6
yaşında
ise
birçok
çocukta
artık
olmadığını
göstermektedir(1,4,13).
Yapılan bir çalışmada,akut bronşioliti takiben 12-15 ayda,hastaların %77’sinin solunum
fonksiyonlarında bazı bozukluklarının varlığı gösterilmiştir.Test edilen süt çocuklarının
%40’ında akut solunum yolu infeksiyonundan sonraki 12-15 aylar arasında 40ml/kg’dan fazla
hiperinflasyon tespit etmişlerdir.Akut bronşiolit geçirilmesinden 10 yıl sonra hastaların %1429’ında solunum fonksiyon testi bozukluğu bulunmuştur(14).Diğer çalışmalarda alt solunum
yolu enfeksiyonlarını izleyen 7-8 yıl süresince yapılan kontrollerde indeks vakalarla
karşılaştırıldığında solunum fonksiyonlarında belirgin farklılıklar rapor edilmiştir.Süt
çocuğunda akut solunum yolu enfeksiyonundan sonraki 8-10 yıl sonra bronşial reaktivite
artmış olarak bulunmuştur(2).Diğer araştırmacılar kanıtlanmış RSV bronşiolitini takiben 8-10
yıl boyunca ,egsersizle veya histamin inhalasyonu yoluyla uyarılmış bronşial reaktivideki
artmayı göstermişlerdir(5).Bununla birlikte,egsersizi takiben bronşial reaktivitenin artmadığı
iki çalışma rapor edilmiştir.Bunlardan biri tekrarlayan wheezingi olan veya 18 aylıktan önce
ikiden fazla bronşiolit atağı geçiren çocuklarla ilgili çalışmadır.Bu çocuklarda egsersizle
uyarılan bronkospazm gösterilememesine rağmen,bronşiolitten 10 yıl sonra çoğunda anormal
akciğer fonksiyon testleri gösterilmiştir(14).
17
III. MATERYAL VE METOD
Çalışma, Kasım 2006-Nisan 2007 tarihleri arasında Dr.Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma
Hastanesi Çocuk Acil Polikliniği ile Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği bünyesinde ,yaşları
1 ile 24 ay arasında değişmekte olan toplam 100 olgu üzerinde yapılmıştır.Olguların ortalama
yaşı 7.75±5.74’dır.
Çocuk Acil Polikliniğine
başvuran olguların
anamnezi alınarak klinik ve laboratuar
incelemeleri yapıldı. Bu olgulara akut bronşiolit tanısı konulurken dikkate alınan
özellikler;hastanın taşipneik olması, tipik dinleme bulguları(ekspiryum uzaması,sibilan raller
ve /veya krepitan raller) ile birlikte akciğer grafisinde aşırı havalanma bulgularının
olmasıdır.
Çalışma grubundaki çocukların anne veya babalarına daha önceden tespit edilen sorular
sorulmuş ve cevapları analiz edilmiştir.Bu çalışmada akut bronşiolitli çocukların acile geliş
sayısı ile ailelerin sosyoekonomik düzeyi arasındaki ilişki;dolayısıyla akut bronşiolitin
oluşmasında etkili olan risk faktörlerini saptamaya çalıştık.Vakalara sorulan soruların listesi
aşağıda verilmektedir.Vakalara toplam 37 adet soru anket tarzında sorulmuştur.Kullanılan
yöntem veri toplama-anket yöntemidir.
18
HASTA FORMU
ADI-SOYADI
BABA ADI
:
:
YAŞ-CİNSİYET :
ADRES-TEL
:
Yaşı
Eğitimi
Mesleği
Sigara
Alkol
Hastalığı (Hipertansiyon,Astım
Diyabet,alerjik Hastalık gibi)
1-) Annenin
Babanın
2-) Aile fert sayısı :
3-)Ev oda sayısı (mutfak ve banyo hariç) :
4-)Aylık Gelir
:a.300 YTL’den az b.300-1000 YTL arası
5-)Ev mülkiyeti
:a.evet
c.1000YTL’den fazla
b.hayır
6-)Evde hayvan besleme :a.evet
b.hayır
7-)Evin ısıtma sistemi
b.doğal gaz
: a.kömür sobası
8-)Oturulan konutun tipi :a.gece kondu b.apartman dairesi c.tek katlı,müstakil
9-)Kaç yıldan beri İstanbul'da yaşıyor:
10-)Annenin gebelik öyküsü; Pre-Natal:a. Takipli (doktor kontolünde)
Natal :
a.doğum ağırlığı
b.takipsiz
b.normal/sezeryan doğum
Post-Natal: a.küvöz bakımı b.zor doğum(hipoksiye maruz kalma),morarma
11-)Çocuğun beslenme hikayesi(anne sütüne göre): <6 ay bebekler : a.anne sütü almadı b.sadece anne sütü
alıyor c.anne sütü+mama alıyor.
>6ay bebekler için:
12-)Hastanın acile;
13-)Hastanın servise;
14-)Tuvalet durumu:
a.sadece anne sütü
b. Anne sütü+mama
c.anne sütü almıyor
d.diğerleri
a. Geliş sayısı:
b.Kaç kez bronkodilatör tedavi aldı:
c. Kalış süresi:
a. Yatış sayısı:
b.Yatış süresi:
a.var,evin içinde
b.var,evin dışında
15-)Evinizde günlük ihtiyaçlarınız için kullandığınız su:
a.musluk suyu
19
c.yok
b.satın alınan su
c.arıtma suyu
İstatiksel incelemeler
Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için SPSS (Statistical
Package for Social Sciences) for Windows 10.0 programı kullanıldı. Çalışma verileri
değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metodların (Ortalama, Standart sapma, frekans)
yanısıra verilerin gruplar arası karşılaştırmalarında Oneway Anova testi ve student t testi
kullanıldı. Niteliksel verilerin karşılaştırılmasında ise Ki-Kare testi ve Fisher’s Exact Ki-Kare
testi kullanıldı. Sonuçlar % 95’lik güven aralığında, anlamlılık p<0.05 düzeyinde
değerlendirildi.
20
IV. BULGULAR
Çalışma Kasım 2006-Nisan 2007 tarihleri arasında Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve
Araştırma Hastanesi Çocuk Acil Polikliniği ve Kliniğinde
yaşları 1 ile 24 ay arasında
değişmekte olan toplam 100 olgu üzerinde yapılmıştır. Olguların yaş ve cinsiyetlerine göre
dağılımı Tablo 1’de görülmektedir.
Tablo 1.Olguların yaş ve cinsiyetlerine göre dağılımı
Yaş (Ay)
Cinsiyet
Kız
Erkek
Minimum-Maksimum
1ay-24 ay
n
37
63
Ort±SD
7,75±5,74
%
37,0
63,0
Olguların yaşları 1 ile 24 ay arasında değişmekte olup; ortalama yaş 7.75±5.74’dır.
Olguların % 37’i kız ve % 63’ü erkektir.
Tablo 2: Anneniyi Tanımlayıcı Özelliklerinin Dağılımı
Annenin Özellikleri
Yaş
Yok(okur
yazar değil)
Eğitim
İlkokul
durumu
Ortaokul
Lise
Üniversite
Ev Hanımı
Meslek
Çalışıyor
Sigara kullanımı
Alkol kullanımı
Hastalık Öyküsü
Minimum-Maksimum
16-45
n
Ort±SD
25,96±5,48
%
18
18,0
67
7
7
1
99
1
16
8
67,0
7,0
7,0
1,0
99,0
1,0
16,0
8,0
21
Annelerin yaşları 16 ile 45 arasında değişmekte olup; ortalama yaş 25.96±5.48’dir.
Annelerin % 18’inin eğitimi yokken; % 67’si ilkokul, % 7’si ortaokul, % 7’si lise ve sadece 1
kişi üniversite mezunudur.
Annelerin % 99’u ev hanımı iken; sadece 1 kişi çalışmaktadır.
Annelerin % 16’sı sigara kullanıyorken; hiçbir anne alkol kullanmamaktadır.
Annelerin % 8’inde hastalık (Hipertansiyon,Diyabet,Astım,alerjik Hastalık)öyküsü vardır.
Tablo 3: Babayı Tanımlayıcı Özelliklerinin Dağılımı
Babanın Özellikleri
Yaş
Minimum-Maksimum Ort±SD
17-64
30,39±6,94
n
%
Yok
6
6,0
İlkokul
63
63,0
Eğitim
Ortaokul
11
11,0
durumu
Lise
19,0
19,0
Üniversite
1
1,0
Serbest Meslek 64
64,0
İşçi
32
32,0
Meslek
İşsiz
3
3,0
Memur
1
1,0
Sigara kullanımı
58
58,0
Alkol kullanımı
9
9,0
Hastalık
3
3,0
Babaların yaşları 17 ile 64 arasında değişmekte olup; ortalama yaş 30.39±6.94’tür.
Babaların % 6’sının eğitimi yokken; % 63’ü ilkokul, % 11’i ortaokul, % 19’u lise ve sadece 1
kişi üniversite mezunudur.
Babaların % 64’ü serbest meslek sahibi iken; % 32’si işçi, % 3’ü işsiz ve 1 kişi memurdur.
Babaların % 58’i sigara kullanıyorken; % 9’u alkol kullanmaktadır.
Babaların % 3’ünde hastalık öyküsü vardır.
Tablo 4: Aileyi Tanımlayıcı Özelliklerin Dağılımı
MinimumMaksimum
3-25
Ailede Kişi Sayısı
Gelir
İstanbul’da Yaşama Süresi (yıl)
Oda Sayısı
Mülkiyet
Evde Hayvan
Isınma
Konut Tipi
150 YTL-5000 YTL
1-40
n
2(1oda 1salon)
6
3(2 oda 1salon)
39
4(3oda 1salon)
44
5(4oda 1salon)
8
6(5oda 1salon)
2
1 oda
1
Kira
58
Kendi
42
Var
1
Yok
99
Kömür Sobası
53
Doğal Gaz
47
Apartman Dairesi 88
Müstakil Ev
3
Gecekondu
9
Ort±SD
6,11±3,37
858,64±736,41
13,46±9,85
%
6,0
39,0
44,0
8,0
2,0
1,0
58,0
42,0
1,0
99,0
53,0
47,0
88,0
3,0
9,0
Ailedeki kişi sayısı 3 ile 25 arasında değişmekte olup; ortalama kişi sayısı 6.11±3.37’dir.
Ailelerin gelir düzeyleri 150 YTL ile 5000 YTL arasında değişmekte olup; ortalaması
858.64±736.41YTL’dir.
Ailelerin İstanbul’da yaşama süreleri 1 yıl ile 40 yıl arasında değişmekte olup; ortalama süre
13.46±9.85 yıldır.
Ailelerin % 6’sı 2 odalı evde yaşamaktayken, % 39’u 3 odalı, % 44’ü 4 odalı, % 8’i 5 odalı,
% 2’si 6 odalı ve 1 aile tek odalı evde yaşamaktadır.
Ailelerin % 58’i kirada, % 42’si kendi evinde yaşarken; sadece 1 aile evde hayvan
beslemektedir.
Ailelerin % 53’ü kömür sobasıyla ısınıyorken; % 47’si doğal gaz ile ısınmaktadır.
Ailelerin % 88’i apartman dairesinde yaşıyorken; % 3’ü müstakil evde ve % 9’u gecekondu
da yaşamaktadır.
Tablo 5: Olguların Tanımlayıcı Özellikleri
Kilo (gr)
Takipli
Takipsiz
Gestasyon
Term
Preterm
Haftası(Yaşı)
Normal
Doğum Şekli
Sezeryan
Postnatal öyküde Var
Yok
özellik
Prenatal dönem
Minimum-Maksimum
840 gr-4500 gr
n
88
12
89
11
64
36
23
77
Ort±SD
2969,90±732,21
%
88,0
12,0
89,0
11,0
64,0
36,0
23,0
77,0
Olguların doğum ağırlıkları 840 gram ile 4500 gram arasında değişmekte olup; ortalama
ağırlık 2969.90±732.21 gram’dır.
Gebeliklerin % 88’i takipli iken; % 12’si takipsizdir.
Bebeklerin % 89’u term iken; % 11’i pretermdir.
Annelerin % 64’ü normal doğum yaparken; % 36’si sezeryan ile doğum yapmıştır.
Annelerin
%
bakımı,asfiksi)görülmüştür.
23’ünde
postnatal
öyküsünde
bir
özellik
(küvöz
Tablo 6: Olguların Beslenme Durumuna Göre Değerlendirilmesi
İlk Altı Ay
6 aydan sonra
Anne Sütü
Formüla Mama
Anne Sütü +Formüla
Mama
Anne Sütü
Formüla Mama
Sadece Ek Besin
Anne sütü+Mama
Yetersiz
ve
yanlış
beslenme
n
77
8
%
77,0
8,0
15
15,0
35
4
48
5
35.0
4.0
48.0
5.0
8
8.0
Bebeklerin % 77’si ilk 6 ayda anne sütü ile beslenirken; % 8’i mama ve % 15’i anne
sütü+mama ile beslenmiştir.
6 aydan sonraki dönemde bebeklerin % 35’i anne sütü ile, % 4’ü mama ile, % 48’i ek gıda ile,
% 5’i anne sütü+mama ile beslenirken; % 8’i yetersiz beslenmektedir(ek gıdaya geçmeden
sadece anne sütü veya sadece formüla mama ile beslenme veya
çocuğun ayına uygun
olmayan ek gıda verme).
Tablo 7: Olguların Acil Polikliniğe Gelişine İlişkin Bilgilerin Dağılımı
Geliş Sayısı
Min-Maksimum Ort±SD
1-15
2,38±2,41
Bronkodilatör tedavisi (saat)
1-9
3,47±1,47
Kalış Sayısı (saat)
0.5-36
3,90±3,89
Hastanın acile geliş sayısı 1 ile 15 kez arasında değişmekte olup; ortalama geliş sayısı
2.38±2.41’dir.
Hastalara uygulanan bronkodilatör tedavisi süresi 1 saat ile 9 saat arasında değişmekte olup;
ortalama süre 3.47±1.47 saattir.
25
Hastaların acil serviste kalış süreleri yarım saat ile 36 saat arasında değişmekte olup; ortalama
süre 3.90±3.89 saattir.
Tablo 8: Olguların Klinikteki
Durumları; Evdeki Tuvalet,Suyun kullanımına ilişkin
Özelliklerin Dağılımı
Hastanın serviste yatış süresi (gün)
Min-Max
Ort±SD
4-22
8,43±4,69
n
%
Yok
70
70,0
İlk
kez
1
22,0
Hastanın Serviste
2. kez
2
3,0
Yatış Sayısı
3. kez
3
3,0
4. kez
4
2,0
Ev İçi
99
99,0
Tuvalet
Ev Dışı
1
1,0
Satın Alınıyor
35
35,0
Su Kullanımı
Musluk Suyu
60
60,0
Arıtma Suyu
5
5,0
Hastaların % 70’i servise yatmamışken; % 22’si ilk kez, % 3’ü 2. kez, % 3’ü 3. kez ve % 2’si
4. kez servise yatmıştır. Servise yatan hastaların, serviste kalma süreleri 4 gün ile 22 gün
arasında değişmekte olup; ortalaması 8.43±4.69 gündür.
Hastaların % 99’unun tuvalet kullanımı ev içidir.
Hastaların % 35’i suyu satın alıyorken;
% 60’ı musluk suyu ve % 5’i arıtma suyu
kullanmaktadır.
Tablo 9: Anneyi Tanımlayıcı Özelliklere Göre Akut Bronşiolit Atak Sayısının
Değerlendirilmesi
Akut Bronşiolit Atak Sayısı
<20
21-25
Anne yaşı
26-30
>31
Annede sigara Var
Yok
kullanımı
Yok
İlkokul
Annenin
Ortaokul
Lise
eğitimi
Üniversite
χ²:Ki kare test
1 kez
n (%)
7 (% 14,3)
20 (% 40,8)
18 (% 36,7)
4 (% 8,2)
9 (% 18,4)
40 (% 81,6)
8 (% 16,3)
29 (% 59,2)
6 (% 12,2)
6 (% 12,2)
-
2 kez
n (%)
2 (% 8,7)
11 (% 47,8)
7 (% 30,4)
3 (% 13,0)
2 (% 8,7)
21 (% 91,3)
4 (% 17,4)
16 (% 69,6)
1 (% 4,3)
1 (% 4,3)
1 (% 4,3)
3 ve üzeri
n (%)
3 (% 10,7)
10 (% 35,7)
8 (% 28,6)
7 (% 25,0)
5 (% 17,9)
23 (% 82,1)
6 (% 21,4)
22 (% 78,6)
-
Test Değ; p
χ²:4,961
p:0,549
χ²:1,189
p:0,552
χ²:12,874
p:0,116
Akut Bronşiolit nedeniyle acile geliş sayısı(atak sayısı) ile anne yaşı arasında istatistiksel
olarak anlamlı ilişki görülmemektedir (p>0.05).
Annenin sigara kullanım oranları ile akut bronşiolit atak sayısı arasında da istatistiksel olarak
anlamlı farklılık görülmemektedir (p>0.05).
Annenin eğitim düzeyi ile akut bronşiolit atak sayısı arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki
görülmemektedir (p>0.05).
Tablo 10:Akut Bronşiolit Atak Sayısıyla Olguların Tanımlayıcı Özellikleri
Akut bronşiolit atak sayısı
Test Değ; p
İlk atak
2.atak
3 ve üzeri
n (%)
n (%)
n (%)
Kömür sobası
28 (% 57,1)
9 (% 39,1)
16 (% 57,1)
χ²:2,307
Doğalgaz
21 (% 42,9)
14 (% 60,9)
12 (% 42,9)
p:0,316
Apartman
43 (% 87,8)
21 (% 91,3)
24 (% 85,7)
Müstakil
2 (% 4,1)
1 (% 4,3)
-
Gecekondu
4 (% 8,2)
1 (% 4,3)
4(% 14,3)
Kendi
29 (% 59,2)
15 (% 65,2)
14 (% 50,0)
χ²:1,256;
Kira
20 (% 40,8)
8 (% 34,8)
14 (% 50,0)
p:0,534
Satın alınıyor
17 (% 34,7)
10 (% 43,5)
8 (% 28,6)
Su kullanımı Musluk suyu
30 (% 61,2)
11 (% 47,8)
19 (% 67,9)
Arıtma suyu
2 (% 4,1)
2 (% 8,7)
1 (% 3,6)
15 yıl altı
28 (% 59,6)
16 (% 69,6)
12 (% 42,9)
χ²:3,896;
15 yıl ve üzeri
19 (% 40,4)
7 (% 30,4)
16 (% 57,1)
p:0,143
<=500
8 (% 17,4)
4 (% 17,4)
7 (% 25,9)
χ²:2,921
300-1000
25 (% 54,3)
9 (% 39,1)
13 (% 48,1)
p:0,571
1000-2000
21(%42.9)
10 (% 43,5)
7 (% 25,9)
8 (% 34,8)
10 (% 35,7)
Isınma
Konut tipi
Oturulan ev
İstanbul’da
yaşama
süresi
Gelir düzeyi
Ailede
kişi
sayısı
4 ve altı
5-9
22 (% 44,9)
12 (% 52,2)
16 (% 57,1)
>10
6 (% 12,2)
3 (% 13,0)
2 (% 7,1)
χ²:Ki kare test
28
χ²:2,676
p:0,613
χ²:2,498;
p:0,645
χ²:1,467
p:0,832
Evdeki ısınma tipi kömür sobası veya doğalgaz olma oranları ile akut bronşiolit atak sayısı
arasında da istatistiksel olarak anlamlı farklılık görülmemektedir (p>0.05).
Konut tipi ile akut bronşiolit atak sayısı arasında da istatistiksel olarak anlamlı farklılık
görülmemektedir (p>0.05). En fazla yaşanan konut tipi apartmandır.
Oturulan evin kendine ait olması veya kira durumuna göre akut bronşiolit nedeniyle acile
başvuru sayısı arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık görülmemektedir (p>0.05).
Kullanılan suyun durumuna göre akut
bronşiolit atak sayısı istatistiksel olarak anlamlı
farklılık göstermemektedir (p>0.05).
İstanbul’da yaşama süresi ile akut bronşiolit atak sayısı
arasında da istatistiksel olarak
anlamlı farklılık görülmemektedir (p>0.05). İstanbul’da 15 yıl ve üzerinde yaşayanlarda 3 ve
üzeri akut bronşiolit atağı görülme oranı yüksek olmakla beraber bu anlamlı değildir. Gelir
düzeyi , ailedeki kişi sayısı ve akut bronşiolit atak sayısı arasında istatiksel olarak anlamlı
farklılık görülmemektedir(p>0.05).
Tablo 11:Akut Bronşiolit Atağına Göre Beslenme Şekli ve Postnatal
Dönemin Değerlendirmesi
Akut bronşiolitte atak sayısı
Beslenme
İlk atak
2.atak
3 ve üzeri
n (%)
n (%)
n (%)
Anne sütü
42 (% 54.5)
18 (% 23.4)
17 (% 22.1)
Mama
1 (% 12,5)
1 (% 12,5)
6 (% 75.0)
6 (% 42.9)
3 (% 21.4)
5 (% 35.7)
13 (% 26,5)
4 (% 17,4)
6 (% 21,4)
Anne
mama
sütü-
Postnatal öyküde bir özellik
Test Değ; p
χ²:10,619
p:0,031*
χ²:0,792
p:0,673
χ²:Ki kare test
*p<0.05
29
Beslenme şekliyle
akut
bronşiolit atak sayısı arasında anlamlı farklılık görülmektedir
(p<0.05). Sadece mama alan olgularda akut bronşiolit 3 ve üzerinde atak görülme oranı
anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur.
Postnatal hikayesinde bir özelliği olan bebeklerde akut bronşiliolit atak sayısına göre anlamlı
farklılık görülmemektedir (p>0.05).
Tablo 13:Akut
Özellikler
Bronşiolit Atak
sayısı Ve Babayı Tanımlayıcı
Yok
İlkokul
Baba eğitimi Ortaokul
Lise
Üniversite
Serbest meslek
İşçi
Baba meslek
İşsiz
Memur
Akut bronşiolit atak sayısı
İlk atak
2.atak
n (%)
n (%)
2 (% 4,1)
1 (% 4,3)
31 (% 63,3) 16 (% 69,6)
6 (% 12,2)
2 (% 8,7)
9 (% 18,4)
4 (% 17,4)
1 (% 2,0)
28 (% 57,1) 14 (% 60,9)
19 (% 38,8) 8 (% 34,8)
2 (% 4,1)
1 (% 4,3)
3 ve üzeri
n (%)
3 (% 10,7)
16 (% 57,1)
3 (% 10,7)
6 (% 21,4)
22 (% 78,6)
5 (% 17,9)
1 (% 3,6)
-
Baba sigara kullanımı
29 (% 59,2)
11 (% 47,8)
18 (% 64,3)
Baba alkol kullanımı
5 (% 10,2)
2 (% 8,7)
2 (% 7,1)
Test Değ;
p
χ²:3,104;
p:0,928
χ²:8,092;
p:0,231
χ²:1,460;
p:0,482
χ²:0,207;
p:0,902
χ²:Ki kare test
Babanın eğitim düzeyi ile akut bronşiolit atak sayısı arasında istatistiksel olarak
anlamlı ilişki görülmemektedir (p>0.05).
Akut Bronşiolit atak sayısı
ile baba meslek durumu arasında istatistiksel olarak
anlamlı ilişki görülmemektedir (p>0.05).
Babanın sigara kullanım oranları ile akut bronşiolit atak sayısı arasında da istatistiksel olarak
anlamlı farklılık görülmemektedir (p>0.05).
Tablo 14:Gebeliği Tanımlayıcı Özellikler ile Akut Bronşiolit Atak Sayısının
Değerlendirilmesi
Akut bronşiolit atak sayısı
Prenatal
dönem
Takipli (doktor
kontolünde)
Test değ;
İlk atak
2 .atak
3 ve üzeri
n (%)
n (%)
n (%)
41 (% 83,7)
21 (% 91,3)
26 (% 92,9)
p
χ²:1,732;
p:0,421
Takipsiz
8 (% 16,3)
2 (% 8,7)
2 (% 7,1)
Gestasyon
Zamanında
42 (% 85,7)
21 (% 91,3)
26 (% 92,9)
χ²:1,091;
haftası
Erken
7 (% 14,3)
2 (% 8,7)
2 (% 7,1)
p:0,580
Normal
29 (% 59,2)
17 (% 73,9)
18 (% 64,3)
χ²:1,475
Sezeryan
20 (% 40,8)
6 (% 26,1)
10 (% 35,7)
p:0,478
Doğum şekli
χ²:Ki kare test
Prenatal dönemde takip durumuyla akut bronşiolit atak sayısı arasında arasında istatistiksel
olarak anlamlı farklılık görülmemektedir (p>0.05).
Gestasyon haftasına ve doğum şekline göre akut bronşiolit atak sayısı arasında istatistiksel
olarak anlamlı farklılık görülmemektedir (p>0.05).
Tablo 15: Olguların Doğum Ağırlığına Göre Akut Bronşiolit Atak Sayısı
Akut Bronşiolit
Atak Sayısı
1 kez
2 kez
3 ve üzeri
Çocuk Ağırlığı
Ort±SD
Test Değ;
2898,57±719,53
3144,34±696,82
2951,42±783,73
F:0,892;
p
p:0,413
**
p<0.01
F: Oneway Anova test
t: student t test
Akut Bronşiolit atak sayısına göre bebek doğum ağırlıkları arasında istatistiksel olarak
anlamlı farklılık görülmemektedir (p>0.05).
V.TARTIŞMA
Toplumumuzda akut bronşiolit, süt çocuklarında çok sık rastlanan ve genellikle 2 yaşın
altındaki çocuklarda görülen önemli bir alt solunum yolu hastalığıdır.Akut bronşiolitin
oluşmasında başta virüsler sorumlu olup, bunlar erişkinlerde çoğu zaman nazal
konjesyona,öksürüğe ve bazen de bronşite neden olur.
Virüsler en sık damlacık enfeksiyonu ile bulaşmakla birlikte kontamine eşya ve ellerle de
bulaşabilir.O nedenle korunma için süt çocuklarını çok kişi ile temas ettirmemek,el
yıkamak ve diğer hijyen kurallarına dikkat etmek gerekir.Korunma için ayrıca çocukların
ilk 6 ayda anne sütü almalarını sağlamak akut bronşiolitle birlikte birçok viral hastalığın
oluşmasını engellemek açısından çok önemlidir.Yapılan çalışmalarda anne sütü almayan
çocuklarda akut bronşiolit daha çok görülmektedir(23,35,42,48).
Kalabalık ortamlar,ebeveynlerin sigara içmesi de akut bronşiolitin oluşmasında önemli
diğer risk faktörleridir.O nedenle ebeveynlerin sigara içmesinin önlenmesi, çocukların
pasif sigara içimine maruz kalmasını önleyerek
akut bronşiolit oluşmasını da
engelleyecektir.
Yapılan çalışmalarda akut bronşiolitin oluşmasında ve şiddetinde sosyoekonomik
faktörlerin önemli bir yeri olduğu gösterilmiştir. Yapmış olduğumuz çalışmada da akut
bronşiolit atak sayısı ile ailelerin sosyoekonomik ve sosyokültürel düzeyi arasındaki
ilişkiyi ortaya koymaya çalıştık.
Çalışmamıza
katılan
annelerin
%16’sı,
babalarınsa
%58’i
sigara
içmekteydi.Çalışmamızda annelerin ve babaların sigara içmesiyle akut bronşiolit atak
sayısı arasında istatiksel olarak anlamlı farklılık görülmemiştir(p>0.05). Ancak yapılan bir
çok çalışmada ve literatürlerde,
süt çocuklarında pasif sigara içimine maruz kalmanın
,özellikle anne sigara içiyorsa akut bronşiolit oluşması ve ataklar halinde devam
etmesinde
bir risk faktörü olabileceği gösterilmiştir(17,19,23).
32
Çalışmamızdaki
akut bronşiolitli çocukların % 63’ünü erkek,%37’sini kız çocukları
oluşturmakta olup, akut bronşiolit de bilindiği gibi erkek çocuklarında daha sık
görülmektedir.Benigno ve arkadaşlarının 1986 Kasım ile 1987 Nisan ayı arası yapmış
oldukları bir çalışmada, akut bronşiolitli yaşları 18 ayın altında olan, 39 çocuk hasta ele
alınmış.Bu çocukların 22’sini erkek, 17’sini kız çocukları oluşturmaktadır.Literatürlerde
de akut bronşiolitin erkek çocuklarında daha sık gözlendiği ve ciddi seyrettiği
bildirilmiştir.Erkek çocuklarında solunum yollarının çapının akciğer hacmine oranının
kızlara göre daha küçük olması hastalığın erkek çocuklarda daha çok görülme nedenini
açıklayabilmektedir(15,16,19).Yine bu çalışmada
sigara içen anneler ile içmeyenler
kıyaslandığında,sigara içen annelerin çocuklarının akut bronşiolit olma riskinin yüksek
olduğu görülmüştür.Çalışmanın sonucunda sigara içiminin akut bronşiolit için bir risk
faktörü olduğu kabul edilmiştir(43).
Gold ve arkadaşlarının 1999 yılında yayınlanan bir çalışmasında,çocuklarda alt solunum
yolu hastalıkları oluşmasında annesi sigara içenlerle içmeyenler karşılaştırılmış,sigara içen
anne çocuklarında akut bronşiolit başta olmak üzere pnömoni,krup gibi diğer solunum
yolu hastalıklarına daha sık rastlanıldığı gözlenmiştir(40).
1995 yılında Young ve arkadaşlarının Avusturalya’da yapmış olduğu bir çalışmada, 253
akut bronşioliti olan çocuk incelemeye alınmış ve bu çocukların annelerinin % 29 ‘nun
sigara içtiği belirlenmiştir.Sigara içen anne çocuklarının akut bronşiolit açısından risk
altında oldukları gösterilmiş.Ayrıca bu çalışmada yine kardeş sayısının çok olması, evdeki
kişi sayısının fazla olmasıyla birlikte, anne sütü almayan çocuklarda akut bronşiolitin daha
çok görüldüğü gösterilmiştir(42).
Çalışmamızda ilk 6 ay sadece anne sütü alan çocuklarla anne sütüne ilaveten mama
alanlar ve anne sütü almayıp sadece mama alan akut bronşiolitli çocuklar
karşılaştırılmış,mama alan çocuklarda 3 ve daha fazla akut bronşiolit atağı geçiren
çocuklar arasında istatiksel olarak anlamlı farklılık gösterilmiştir(p<0.05).Mama ile
beslenen çocuklarda akut bronşiolit atak sayısı artmaktadır.
Çin’de yapılan çalışmada pasif sigara içiminin ve mamayla beslenmenin ilk 18 ayda
hastaneye yatırılmayı gerektirecek solunum yolu hastalığına katkıda bulunduğu
gösterilmiştir(23).
33
Anne ve babanın eğitim durumuyla çocukların akut bronşiolit atak sayısı arasında istatiksel
olarak anlamlı farklılık görülmemiştir(p>0.05).Çalışmamızda annelerin ve babaların
yarısından fazlasının eğitim düzeyi düşük eğitimdi(ilkokul mezunu).Annelerin hemen hemen
hepsi ev hanımıydı,sadece 1 anne çalışmaktaydı.Babaların yarısından fazlası serbest meslekle
uğraşıyordu.Olguların tümü şehirlerde oturmaktaydı.
Çalışmamızda ilk kez akut bronşiolit nedeniyle Acil Çocuk Ünitesi’ne başvuran olguların
yarısından
fazlasının ailesi , 300-1000 YTL arası gelir düzeyine sahipti , bu ülkemiz için
düşük sosyoekonomik düzey olarak tanımlanır.Düşük sosyoekonomik düzeyin akut
bronşioliti arttırdığı literatürlerde de vurgulanmıştır(15,16,19).Düşük sosyoekonomik
düzey,çocukların sağlıklı bir şekilde beslenmemesine ve dolayısıyla bir çok enfeksiyonel
hastalığı daha kolay geçirmelerine ,çocukların erken tanı ve tedavisinde
başvurudaki
ertelemeden dolayı gecikmeye,ailelerin akut bronşiolitin risk faktörleri konusunda yetersiz
bilgi sahibi olmasına neden olmaktadır.
Johnson ve arkadaşlarının 1992 Nisan ve 1997 Mart ayında akut bronşioliti olan 3091 çocuk
üzerinde yaptıkları retrospektif bir
çalışmada,
Genel Acil ve Acil Pediatri Ünitesine
başvuran çocuklar ele alınmış.Bu çocukların 2496’sı Acil Pediatri Ünitesine başvurmuş.Bu
çocukların
yaşı,cinsiyeti,ailenin gelir düzeyi,oturdukları
yer,eşlik eden hastalıkları
kaydedilmiş.Çalışmanın sonucunda ailelerin yarısının gelir düzeyi düşük olarak saptanmış. Bu
çalışmada sosyoekonomik düzeyi düşük olan ailelerin çocuklarında akut bronşiolitin daha
sık görüldüğü ve daha sık tekrar ettiği gösterilmiştir(37).
Çalışmamızda düşük doğum ağırlıklı yani doğum ağırlığı 2500 gramın altında doğan
bebeklerle normal doğum ağırlığında doğan bebekler kıyaslandığında,akut bronşiolit atak
sayısı
ile
doğum
ağırlığı
arasında
istatiksel
olarak
anlamlı
farklılık
gösterilmemiştir(p>0.05).Ancak çalışmalarda düşük doğum ağırlığının akut bronşiolit için
risk faktörü olduğu gözlenmiştir(35,38).
Bar-Oz ve Netzer
arkadaşların 1989-1990 yılında yapmış oldukları bir
vaka-kontrol
çalışmasında ,86 düşük doğum ağırlıklı preterm bebek ile 120 term normal kiloda doğmuş
akut bronşiolitli çocuklar
ele alınmış.Rehospitalizasyonda iki grup karşılaştırılmış ve
istatiksel olarak anlamlı farklılık gözlenmiş(p<0.001).Düşük doğum ağırlığıyla(2500 gramın
altında) doğan çocukların, özellikle akut bronşiolit nedeniyle hastaneye daha çok interne
edildikleri gösterilmiş.Ayrıca gestasyonel yaşı küçük olan çocuklarında,
sosyoekonomik düzeyinin daha düşük olduğu gösterilmiştir(38).
34
ailelerinin
Çalışmamızda akut bronşiolitli çocukların %70’i servise interne edilmemişken,%22’si ilk
kez,%3’i 2.kez,%3’i 3.kez ve %2’si 4.kez servise yatmıştır.Jansson ve arkadaşlarının 19981999 yılında yapmış oldukları çalışmada 1yaş altında hastanede yatan akut bronşiolitli
çocuklar ele alınmış ,bu çocukların ailelerinin sosyoekonomik düzeyi düşük olduğu
gözlenmiştir.Hastaneye yatış durumunu
sosyoekonomik faktörlerin önemli derecede
etkilediği gösterilmiştir(36).Brezilya’da 2003 yılında ,yaşları 1 ile 12 ay arası değişen ,5304
akut bronşiolitli çocuklar üzerinde vaka kontrol çalışması yapılmış.Bu çocukların %2.1 ‘i
yani 113 ‘ü akut bronşiolit nedeniyle hastanede yatmaktaydı.Çalışmanın neticesinde annesi
sigara içen akut bronşiolitli çocuklarda ,annesi sigara içmeyenlere göre hastaneye yatırılma
oranı %57 daha fazla görüldü.Yine bu çalışmada ailenin gelir düzeyi düşük olan
ile
gestasyonel yaşı küçük olan annelerin çocuklarında akut bronşiolitin daha çok görüldüğü
gösterildi. Ayrıca bu çalışmada yaşamın ilk 3 ayında akut bronşiolit nedeniyle hastaneye
yatan çocukların ,anne sütünü 1 aydan daha kısa süreli aldığı gösterilmiştir(35).
Bizim çalışmamızda da akut bronşiolitli çocukların %30’u servise interne edilerek tedavisi
düzenlendi,ailelerin yarısından fazlası düşük gelir düzeyine sahipti.2 ila 3 kişinin tekrarlayan
yatışları olduğu için istatiksel olarak değerlendirilemedi.
1999 yılında Albargish ve Hasony arkadaşlarının yapmış olduğu bir çalışmada 5 yaşın altında
alt solunum yolu enfeksiyonu olan 516 çocuk incelemeye alınmış.Sosyoekonomik düzeyi ve
sosyokültürel düzeyi düşük olan ,özellikle kalabalık aile ortamı olan çocuklarda alt solunum
yolu enfeksiyonlarının daha çok görüldüğü gösterilmiştir(41).
Çalışmamızda ailedeki kişi sayısı 3 ile 25 arasında değişmekte olup ,ortalama kişi sayısı
6.11±3.37’dir,ailede kişi sayısı ile akut bronşiolit nedeniyle acile başvuru sayısı arasında
arasında istatiksel olarak anlamlı farklılık görülmemiştir(p>0.05).Ancak literatürelerde de
görüldüğü gibi kalabalık ortamlar akut bronşiolit sıklığını arttırmaktadır(12,42).
Tej Dellagi ve arkadaşlarının 1999 yılında yapmış oldukları çalışmada yaşları 1 ile 36 ay arası
olan akut bronşiolitli çocuklar ele alınmıştır.Bu çalışma 1340 hasta üzerinden veri toplama
yöntemi kullanarak yapılmıştır.Hastaların yarısından fazlasına reçete verilerek ayaktan
tedavisi planlandı,bir kısmı bronkodilatatör tedavi ve ona ilaveten steroid tedavisi
ve
antibiyoterapi aldı(9). Bizim yapmış olduğumuz çalışmada da çocukların %70’ne recete
verilerek ayaktan tedavisi planlandı.Hastaların bir kısmıda interne edilerek tedavi edildi.
35
Fransa ve İtalya’da yapılan çalışmalarda da akut bronşiolitin oluşmasında, hastaneye
yatırılmalarında
sosyoekonomik
faktörlerin
önemli
olduğu,sosyoekonomik
sosyokültürel düzeyi düşük olan ailelerin çocuklarında akut bronşiolitin
ve
daha çok
görüldüğü gösterilmiştir(12).
Choudhuri ve arkadaşlarının 1998-2002 yılında yapmış oldukları çalışmalarda da
sosyoekonomik düzey ile özellikle RSV virüsüne bağlı alt solunum yolu hastalıklarındaki
ilişki incelenmiş. Sosyoekonomik düzey ile bronşiolit arasında önemli bağlantı olduğu
vurgulanmıştır(1).
36
VI.ÖZET VE SONUÇ
Bir tez çalışması olan bu araştırmada amaç;T.C. Sağlık Bakanlığı Dr.Sadi Konuk Eğitim ve
Araştırma Hastanesi bünyesinde,akut bronşiolit nedeniyle Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Kliniği’nde yatmakta olan ve Çocuk Acil Ünitesi’ne başvuran çocukların akut bronşiolit atak
sayısı ve ailelerindeki sosyoekonomik risk faktörlerini araştırmaktır.Çocukların ailelerine
toplam 37 adet
soru anket tarzında sorulmuştur.Kullanılan yöntem veri toplama-anket
yöntemidir.Yanıtlar analiz edilmiş ve risk faktörleri saptanmaya çalışılmıştır.Çalışmaya
toplam 100 çocuk vaka dahil edilmiştir.
Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için SPSS (Statistical
Package for Social Sciences) for Windows 10.0 programı kullanıldı. Çalışma verileri
değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metodların (Ortalama, Standart sapma, frekans)
yanı sıra verilerin gruplar arası karşılaştırmalarında Oneway Anova testi ve student t testi
kullanıldı. Niteliksel verilerin karşılaştırılmasında ise Ki-Kare testi ve Fisher’s Exact Ki-Kare
testi kullanıldı. Sonuçlar % 95’lik güven aralığında, anlamlılık p<0.05 düzeyinde
değerlendirildi.
Olguların yaşları 1 ile 24 ay arasında değişmekte olup ortalama yaş 7.75±5.74’dır.
Cinsiyetlerine göre dağılımlarda %63(63)erkek;%37(37) kız olgu şeklindedir.Erkek
çocuklarında akut bronşiolit daha çok görülmektedir.
Annelerin yaşları 16 ile 45 arasında değişmekte olup ortalama yaş 25.96±5.48’dir.
Anne ve babanın eğitim durumuna göre çocukların akut bronşiolit atak sayısı arasında
istatiksel olarak anlamlı farklılık görülmemektedir(p>0.05).Annelerin %67’si ilkokul
mezunu,babaların ise %63’ü ilkokul mezunu idi.
Anne mesleği olguların büyük çoğunluğunda %99’unda ev hanımıdır,sadece bir olgu
çalışmaktadır.Baba mesleği olguların büyük çoğunluğunda %64’de serbest meslektir.
Annelerin %16’sı sigara içmekteyken,babalarınsa %58’i sigara içmektedir.Anne ve babaların
sigara içmesiyle akut bronşiolit atak sayısı
arasında istatiksel olarak anlamlı farklılık
görülmemektedir.(p>0.05).Ancak sigara içimi akut bronşiolit için bir risk faktörüdür.
37
Ailedeki
kişi
sayısı
3
ile
25
arasında
değişmekte
olup
ortalama
kişi
sayısı
6.11±3.37’dir.Olguların yaklaşık yarısı 4 odalı evde yaşamaktadır.Olguların yarısının
ailedeki kişi sayısı 5 ile 9 arasında değişmektedir.Ailedeki kişi sayısıyla birlikte evdeki oda
sayısı ve akut bronşiolit atak sayısı arasında istatiksel olarak anlamlı farklılık görülmemekle
birlikte ,kalabalık ortam,ailede kardeş sayısının fazla olması akut bronşiolit için bir risk
faktörüdür.
Olguların %53’ü kömür sobası ile ısınmakta,%47’si ise doğal gaz kullanmaktadır.
Gelir durumuna göre akut bronşiolit atak sayısı arasında istatiksel olarak anlamlı farklılık
görülmemektedir(p>0.05).Olguların %50’si 300-1000 YTL arası gelir düzeyine sahipti.Düşük
gelir düzeyi akut bronşiolit için bir risk faktörüdür.
Olguların tümü şehirde oturmaktadır ve %88’i apartman dairesinde;%58’i kirada
oturmaktadır.Olguların
takipsizdir.Olguların
%88’i
%89’u
prenatal
miadında
dönemde
doktor
doğmuş,%64’i
kontrolünde
normal
spontan
iken,%11’i
doğum
ile
doğmuştur.Olguların konut tiplerine,prenatal dönemde takipli olmaları ve gestasyon
haftalarına(term-preterm) göre akut bronşiolit atak sayısı arasında istatiksel olarak anlamlı
farklılık görülmemektedir(p>0.05).
Olguların doğum ağırlıkları 840 gram ile 4500 gram arasında değişmekte olup;ortalama
ağırlık 2969.90±732.21 gram’dır.Olguların doğum ağırlığı ile akut bronşiolit atak sayısı
arasında istatiksel olarak anlamlı farklılık görülmememektedir(p<0.05).Yapılan çalışmalarda
düşük doğum ağırlığı ve preterm doğumun akut bronşiolit için bir risk faktörü olduğu
gösterilmiştir(35,38).
Olguların %77’si ilk 6 ayda anne sütü ile beslenirken ,%8’i mama,%15’i anne sütü
+mama(karışık beslenme) ile beslenmiştir.Mama ile beslenen çocuklarla akut bronşiolit atak
sayısı arasında istatiksel olarak anlamlı farklılık görülmektedir(p<0.05).Sadece mama alan
olgularda 3 ve daha fazla akut bronşiolit atağı görülmektedir.Sadece anne sütü alan veya anne
sütü+ mama alan çocuklarda ise istatiksel olarak anlamlı farklılık görülmemektedir(p>0.05).
Anne sütü almayan sadece mama ile beslenen
görülmektedir.
38
çocuklarda akut bronşiolit daha çok
Çalışma verileri toplu halde değerlendirildiğinde ,akut bronşiolit için önemli olan risk
faktörlerinin
toplumumuzda mevcut olduğu saptanmıştır.Bu risk faktörleri özellikle
ebeveynlerin sigara içmesi,çocukların yeterince emzirilmemesi,kalabalık ortamlar,düşük gelir
ve düşük sosyokültürel seviyede yaşama,bebeğin çok sayıda kişi ile temas ettirilmesi ve
hijyene dikkat edilmemesidir.
Akut bronşiolit için önemli olan risk faktörlerinin ebeveynlere anlatılarak onları bu konuda
bilinçlendirmek için katılımcı girişimlerde bulunmak gerekmektedir.Çocukları akut
bronşiolitten korumak için biz aile hekimlerine de büyük görev düşmektedir. Özellikle
Kadın Doğum,Çocuk ve Aile hekimleride bu konuda eğitici etkinliklerde bulunmalıdır.
Ebeveynlerin bilgi eksikliği bu konuda ciddi sorunlar doğurmaktadır.Aileler bu konuda
dikkatli ve bilinçli olmalıdır.Çocuklarımızın daha sağlıklı büyümeleri için öncelikle
annelerden başlayarak tüm toplum eğitilmelidir.Ancak eğitim sadece eğitim ve öğretim
kurumlarınca sağlanamaz.Bu konuda özellikle televizyon,radyo ve yazılı basına da büyük
görev düşmektedir.Anne ve babaya verilecek eğitim programları arasında ;çocukların
özellikle ilk 6 ay anne sütü ile beslenmesini sağlamak,anne ve babanın sigara içimini
,çocuğun çok sayıda kişiyle temas etmesini önlemek,annenin mutlaka bebeği beslemeden
önce ellerini iyice yıkaması gerektiğini ,akut bronşiolitin viral bir hastalık olduğu, virüslerle
bulaştığı o nedenle kontamine eşyalarla da bulaşabileceğinden ellerin temizliğine ve diğer
hijyen kurallarına da dikkat edilmesi gerektiğini öğretici görsel,sözel ve yazılı bilgi
verilmelidir.Akut bronşiolitin oluşmasını ve çocukların tekrar eden ataklar halinde acil
polikliniklerine başvurmasını önlemek amacıyla hem eğitim hem de hizmet konularında geniş
kapsamlı ve katılımcı girişimlere ihtiyaç olduğu gözlenmektedir.Çocuklar toplumumuzun
geleceğidir,onlara sağlıklı bir gelecek bırakmak için sağlıklı büyütmek gerekmektedir.
39
VII.KAYNAKLAR
1.Choudhuri JA., Ogden LG., Ruttenber AJ., Thomas DS., Todd JK., Simoes
EA.Effect of altitude
on
hospitalizations
for respiratory
syncytial virus
infection.Pediatrics.2006;117(2):349-56.
2.Pullan CR,Hey EN.Wheezing asthma and pulmoner dysfunction 10 years after infection
with respiratory syncytial virus in infancy.Br Med j 1982;284:1665-9
3.Gorafola R,Kimpen JL,Welliner RC,Ogra PL.Eosinophil degranulation in the respiratory
tract during naturally acquired RSV infection.J Pediatr 1992;120:28-32
4.Welliner RC,Kaul A,Ogra PL.Cell mediated immun response to RSV infection relationship
to reactive airway disease.J Pediatr 1979;94;370-5
5.Konig P,Godfrey S.Exersize induced bronchial lability and atopic status of families of
infants with wheezy bronchitis.Archives dis child 1973;48:942-8
6.Tamura N,Agraval DK,Townley RG.Leukotien C4 production from human eosinophil in
vitro.J.İmmnol 1998;141:4291-7
7.Speight ANP,Lee DA,Hey EN.Underdiagnosis and undertreatment of asthma in
childhood.BMJ 1983;1253-6
8.Abu Ghazalah RI,Fujisawa T,Mestchy J,Kyla RA,Gleich GJ.IgA induced eosinophil
degranülation J İmmunol 1989;142;2393-2400
9.Tel Dellagi R.,Tagorti R.,Massoudi B.,Ben Salah F.,Ben Bader M.,Doggui N.,Bqusetta
K.,Chamekh S.,Zouari F.,Amara F.Children bronchiolitis:multicentric study in Tunis.Tunis
Med.2004:82(11):1012-8.French.
10.Bosguet J,Chanez P.Cells and mediators in broncoalveolar lavaje of asthmatic patients;the
example of eosinophilic inflammation.Allergy 1993;23 S2:3-18
11.Fry J Acute Wheezy chest BBJ 1961;1:227-32
12.Bosis S.,Esposito S.,Niesters HG.,Crovari P.,Osterhaus AD.,Principi N.Impact of human
metapneumovirus in childhood:comparison with respiratory syncytiial virus and influenza
viruses.J Med Virol.2005;75(1):101-4.
13.Welliner RC,Weng DT,Sun M,Middleton E Jr,Vaughan RS.The development
of
respiratory syncytial virus spesific IgE and the release of histamine in nasopharengeal
secretion after infection.N Eng J Med 1981;305:841-46
40
14.Caliguiri L,Skoner D.The wheezing infant.Pediatr Clin North Am. 1988;35(5):1011-1030
15.McIntosh
K.Respiratory
syncytial
virüs.Behrman
RE.Nelson
Textbook
of
Pediatrics.W.B.Saunders Company,Philadelphia 1996;904-906
16.Orenstein DM.Bronchiolitis:Berrman RE,Kliegman RM,Arvin AM Nelson Textbook of
Pediatrics.W.B.Saunders Company,Philadelpia 1996;12111-1213
17.Busse WW.The role of respiratory infections in airway hyperresponsives and asthma.Am J
Crit Care Med.1995;!51:1644-48
18.Korppi M,Rejionen T,Remes K.Anti enflamatory therapy reduces wheezing after
bronchiolitis.Arch Pediatr Adplesc Med.1996;150:512-517.
19.Payne CB.Bronchiolitis,Pediatric Respiratory Disease:Diagnosis and treatment.WB
Saunders Company,Philadelphia 1993;205-218.
20.Hall CB.Respiratory Syncitial Virüs.Principles of İnfectious Diseases(Eds.Mandell
GL,Bennett JE,Dolin R)Churchill Livingstone Inc.Newyork 1995;1501-1519.
21.Langley et al.Economic evaluation of rsepiratory syncytial virüs infection in Canadian
children.The Journal of Pediatrics 1997;131:113-117.
22.Dennehy PH.Rapid diagnosis of viral respiratory infections,in:Pediatric Respiratory
Disease:Diagnosis and Treatment.WB Saunders Company,Philadelphia 1993;123-131.
23.Balfour-Lynn IM,Girdhar DR;Aitken C.Diagnosis respiratory virus by nasal lavage Arch
Dis Child.1995;72:58-59.
24.Enzyme
Immunassay
and
shell
vial
assay
results.Journal
of
Clinical
Microbiology.1994;32:2861-4
25.Barnes et al.Comparison of nasal brush and nasopharyngeal aspirate tecnigues in obtaining
specimens for detection of respiratory syncytial viral antigen by immunoflourescense,Pediatr
İnfect Dis J.1989;8:598-601.
26.Krilov et al.Evalution of rapid diagnostic test for Respiratory Syncytial Virüs:Potential for
bed side diagnosis,Pediatrics.1994;93:903-6.
27.Jonhnston
SG,Siegel
CS.Evalution
of
Direct
İmmunoflourescense,Enzyme
Immunoassay,Centrifugation Culture and Conventional Culture for the detection of
RSV.Journal of Clinical Microbiology 1990;28:2394-97.
28.Wren CG,Bate BJ,Masters HB,Laurer BA.Detection of RSV antijen in nasal washings by
Abbot Testpack Enzyme Immunoassay,Journal of clinical Microbiology 1990;28:1395-97.
29.Walker TA,Khuruna S,Tilden SJ.Viral Respiratory Infections.Pediatr Clin North
Am.1994;41:1365-1381.
41
30.Kütükçüler N,Tanaç R. Akut bronşiolitte antiviral tedavi.İnfeksiyon Dergisi.1999;6:343-45
31.Levin MJ.Treatment and prevention options for respiratory syncytial virüs infections.The
Journal of Pediatrics.1994;124:22-7
32.Meissner HC:Economic impact of viral respiratory disease in children.The Journal of
Pediatrics 1994;124:22-7.
33.Kayaalp SO.Bronkodilatatör ilaçlar.Tıbbi Farmakoloji 2.cilt Ankara.1995;1568-03.
34.Hammer J,Numa A.Albuterol Responsiveness in infant with respiratory failüre caused by
RSV infection.The Journal of pediatrics 1995;127:485-90
35.Albernaz EP.,Menezes AM.,Cesar JA.,Victora CG.,Barros FC.,Halpern R.Risk factors
associated with hospitalization for bronchiolitis in the
post-neonatal period.Rev Saude
Publica .2003;37(4):485-93.
36.Jansson L.,Nilsson P.,Olsson M.Socioeconomic environmental factors and hospitalization
for acute bronchiolitis during infancy.Acta Pediatr.2002:91(3):335-8.
37.Johnson DW.,Adair C.,Brant R.,Holmwood J.,Mitchell I.Differences in admission rates of
children
with
bronchiolitis
by
pediatric
and
general
emergency
departments.Pediatrics.2002;110(4):e49.
38.Bar-Oz B.,Netzer D.,Arad I.Rehospitalization of very-low-birth-weight infants after
discharge from neonatal intensive care units.Harefuah.1995;687-9,743.Hebrew.
39.Forestiere F.,Agabiti N.,Corbo GM.,Dell’Orco V.,Porta D.,Pistelli R.,Levenstein
S.,Perucci CA.Socioeconomic status,number of siblings,and respiratory infections in early life
as determinants of atopy in children.Epidemiology.1997;8(5):566-70.
40.Gold DR.,Burge HA.,Carey V.,Milton DK.,Platts-Mills T.,Weiss ST.Predictors of repeated
wheeze in the first year of life:the relative roles of cockroach birth weight,acute lower
respiratory illness,and maternal smoking.Am J Respir Crit Care Med.1999;160(1):227-36.
41.Albargish KA.,Hasony HJ.Respiratory syncytial virus infection among children with acute
respiratory tract infection in Iraq.East Mediterr Health J.1999;5(5):941-8.
42.Young S.,O’Keeffe PT.,Arnott J.,Landau LI.Lung function airway responsiveness and
respiratory symptoms before and after bronchiolitis.Arch Dis Child.1995;72(1):16-24.
43.Benigno V.,Cusimano RA.,Colanino G.,Basile A.,Varia F.,La Grutta S.Is appearance of
bronchiolitis
affected
by
environmental
Chir.1991;13(2):155-7.
42
and
genetic
factors?.Pediatr
Med
44.Gadomski et al.Oral versus nebulized albuterol in the management of bronchiolitis in
Egypt.The Journal of pediatrics.1995;124:131-38.
45.Menon K.,Sutcliffe T.,Klassen TP.,A randomized trial comparing the efficacy of
epinephrine with salbutamol in the treatment of acut bronchiolitis.The Journal of
Pediatrics.995;126:1004-7
46.Milner AD.,The role of corticosteroids in bronchiolitis and croup.Thorax 1997;52:595-97.
47.Welliver
RC.Therapy
for
bronchiolitis:Help
wanted.The
Journal
of
pediatrics.1994;124:S17-S21.
48.Neyzi O,Ertuğrul T.Pediatri;akut bronşiolit s.899-900,2002
49.Teoman O T.Pediatri;bronşiolit s:530-31,1996
50.Zweiman B et al.The relationship between bronchiolitis and allergic asthma.J Allergy
1966;37:48-53.
Download