T.C Sağlık Bakanlığı İstanbul Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi 3. Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği Klinik Şefi: Doç. Dr. Necdet SÜER PREOPERATİF DÖNEMDE ADNEKSİYAL KİTLELERİN MALİGN-BENİGN AYRIMINDA, PELVİK MUAYENE, ULTRASONOGRAFİ, TÜMÖR BELİRTECİ (CA-125), RENKLİ DOPPLER ULTRASONOGRAFİ ve TROMBOSİT SAYI ARTIŞININ ETKİNLİKLERİNİN ARAŞTIRILMASI (Uzmanlık Tezi) Dr. Gökhan IŞILDAK İstanbul-2007 ÖNSÖZ Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde geçirdiğim eğitin sürecinde bilgi ve deneyimlerinden faydalandığım, en iyi şekilde yetişmemiz için hiçbir çabadan kaçınmayan, mesleğimizin inceliklerini geniş tecrübesiyle öğreten, tüm zamanını biz öğrencilerine ayıran her zaman saygı ile hatırlayacağım kıymetli hocam sayın Doç. Dr. Necdet Süer’e teşekkürlerimi sunarım. Hastanemiz başhekimi sayın Prof. Dr. Hamit Okur’a; ayrıca eğitimimde katkıları bulunan sayın şeflerim Doç Dr Fahrettin Kanadıkırık, Op Dr Kumral Kepkep, Doç Dr Neşe Yücel, sayın eski şefim Op Dr Mehmet Uludoğan’ a ve eski başhekimlerimiz sayın Prof Dr Hasan Erbil’e ve sayın Doç. Dr. Rafet Yiğitbaşı’na teşekkürü bir borç bilirim. Hastanemiz Patoloji Bölümü sayın Şefi Doç. Dr. Erol Rüştü Bozkurt’a teşekkür ederim . Asistanlık eğitimimizde yetişmemizi sağlayan sayın klinik şef yardımcımız ve tez danışmanım sayın Op Dr Cemalettin Özarpacı, ve yetişmemde emeği geçen uzmanlarım; Op Dr Gülten Güran, Op Dr Nilgün Tandoğan, Op Dr Sadık Şahin ve daha önce birlikte çalışma şansı bulduğum Op Dr Mualla Öztürk, Op Dr Oğuz Aygün,Op Dr Ferhan Kulu, Op Dr Nazlı Karataş, Op Dr Atilla Yılmaz, Op Dr Serpil Özen, Op Dr Recep Yıldızhan, Op Dr Dilek Öztürk, Op Dr Ertan Adalı ve tüm hastanemiz uzmanlarına en içten dileklerimle teşekkür ederim. Birlikte çalıştığım asistan arkadaşlarıma tüm kalbimle teşekkür ederim. Tüm hastane çalışanlarına bizler için hayatı kolaylaştırdıklarından ve dostluklarından ötürü teşekkür ederim. Bugünlere gelmemde desteklerini her zaman hissettiğim ailem ve tüm yakınlarıma içtenlikle minnetlerimi sunarım. Dr Gökhan Işıldak KISALTMALAR AFP : Alfa-fetoprotein CEA : Karsinoemriyonik Antijen CASA : Cancer-associated Serum Antigen FIGO : The International Federation of Gynecology and Obstetrics HCG : Human Corionic Gonadotropin HPL : Human Placental Lactogen HPV : Human Papilloma Virus HMFG : Human Milk Fat Globule Ig : İmmünglobulin İAP : İmmunsupressive Acidic Protein LSA : Lipid-associated Sialic Acid MCSF : Macrophage Colony Stimuliting Factor OSA : Ovarian Serum Antigen PI : Pulsatilite İndeksi RI : Rezistans İndeksi SLDH : Serum Laktik Dehidrogenaz TPA : Tissue Polypeptide Antigen USG : Ultrasonografi WHO : World Health Organization İÇİNDEKİLER GİRİŞ .....................................................................................................................................1 GENEL BİLGİLER ................................................................................................................2 OVER KANSERİNİN İNSİDANSI ....................................................................................2 EPİDEMİYOLOJİK RİSK FAKTÖRLERİ.........................................................................2 PATOGENEZ ....................................................................................................................4 OVARYUMA AİT TÜMÖRLER .......................................................................................5 OVARYUM’UN BENİGN TÜMÖRLERİ......................................................................5 OVARYUMUN HABİS TÜMÖRLERİ ..........................................................................6 TUBA UTERİNA VE UTERUSA AİT KİTLELER ...........................................................6 OVER KANSERİNİN ERKEN TANISI VE TARAMA .....................................................7 PALPASYON ....................................................................................................................8 ULTRASONOGRAFİ ........................................................................................................8 İDEAL BİR TÜMÖR BELİRTECİ ............................................................................... 11 CA-125 ......................................................................................................................... 12 DİĞER TÜMÖR BELİRTEÇLERİ............................................................................... 14 TROMBOSİTOZ.............................................................................................................. 15 BULGULAR ........................................................................................................................ 24 TARTIŞMA ......................................................................................................................... 36 SONUÇ ................................................................................................................................ 42 ÖZET ................................................................................................................................... 43 SUMMARY ......................................................................................................................... 44 KAYNAKLAR .................................................................................................................... 45 GİRİŞ Over kanseri az görülen bir hastalık olmasına rağmen. Jinekolojik kansere bağlı ölümlerin başında gelmektedir. Tüm jinekolojik kanserler içinde en çok tartışılanıdır. Over kanseri kadın kanserlerinin %4‘ünü, jinekolojik kanserlerin ise % 23’ünü oluşturur.(1) Görülen tüm kanserler arasında 6. sırada yer almasına karşın, kanserden ölüm nedenleri arasında 5. sırada yer alır.(2) ABD’de her yıl yaklaşık 20000 over kanserli yeni olgu bildirilirken bunların her yıl 12000’den fazlası ölmektedir.(3,4,5,6) Son 30 yılda sitoredüktif cerrahi ve kemoterapide büyük ilerlemeler sağlanmasına rağmen tüm evreler göz önüne alındığında 5 yıllık yaşam şansı % 39’un üzerine çıkamamıştır.(3,6) Yüksek mortalite hastalığın uzunca bir süre semptomsuz seyretmesine bağlıdır. Olguların % 70’i teşhis edildiği sırada peritoneal yüzeylere ve üst abdomene yayılımı olan ileri evrelerdir. Halbuki hastalık erken evrede (evre 1) yakalandığında uzun dönem sürvi % 90’lara ulaşmaktadır(4,6) (Tablo 1 ve Tablo 2). Over kanserinin görülme sıklığı 40 yaşından sonra artış gösterir. Olguların üçte birinden fazlasına 65 yaş ve üzerinde rastlanmaktadır; 75-79 yaşlarında ise over kanseri en üst seviyeye ulaşır. Yaşlı hastalar, genç hastalara oranla teşhis esnasında daha ileri evrede karşımıza çıkmaktadır. Bir kadının yaşam boyu bu kansere yakalanma olasılığı 1/70’ tir.(2,7) Hastalığın prognozu özellikle erken teşhise dayanmaktadır. Bu yüzden de son zamanlardaki dikkatler erken teşhis için tümör belirteçlerine ve görüntüleme yöntemlerine yönelmiştir. Subklinik over kanserinin immünolojik teşhisinde tümör ile ilgili özgül antijenlerin serumda tespiti yapılmaya çalışılmaktadır. Çalışmamızda, adneksiyal kitle nedeni ile hastanemizde opere edilmiş olgularda preop dönemde malign-benign ayrımında kullandığımız bazı tetkiklerin etkinliklerini değerlendirmeye çalıştık. 1 GENEL BİLGİLER Jinekolojik maligniteler içinde en yüksek mortalite malign over tümörlerinde, bu tümörlerin de en sık formu olan kanserlerinde görülmektedir; bu nedenle over kanserinin jinekolojik onkolojide özel bir yeri vardır. OVER KANSERİNİN İNSİDANSI Over kanseri meme, kolorektal, akciğer, uterus ve lösemi-lenfomadan sonra en sık görülen 6. kanser tipidir(2). Jinekolojik kanserlere bağlı ölümler arasında birinci sıradadır. Endometrium ve serviks kanserlerinin toplamından daha fazla ölüme neden olur(8). Over kanserinde, yaş histolojik tipe göre değişmektedir. Overin en sık görülen epitelyal kanserlerine % 81 oranında postmenopozal dönemde rastlanır(9) (Tablo 3). 40-44 yaş arasında 15,7/100000 sıklıkla görülürken, yaşla beraber insidans dramatik olarak artar. 50 yaşından sonra 2’ye katlanarak 35/100000 olur. En yüksek insidansa 65-85 yaşları arasında rastlanır; 54/100000 olgu ile pik 75-79 yaşlarında gözlenir.(1) Genel olarak bakılırsa, bir kadının yaşamı boyunca over kanserine yakalanma riski yaklaşık %l.4’dür.(10) Menopoz öncesi hastalarda epitelyal over tümörlerinin sadece %7’si malign iken postmenopozal dönemde malignite oranı %30’a çıkmaktadır.(11) Tablo 4’te epitelyal over tümörleri sınıflandırması gösterilmiştir. İnsidans açısından ülkeler arasında homojen bir dağılım yoktur. Over kanseri Japonya hariç endüstrileşmiş Kuzey Avrupa ve Amerika ülkelerinde daha sık görülmektedir. Endüstrileşmiş ülkelerde over kanseri insidansının endüstrileşmemiş ülkelerden çok daha yüksek olduğu bildirilmektedir.(12) EPİDEMİYOLOJİK RİSK FAKTÖRLERİ Over kanserinin gerçek nedeni tam olarak bilinmemektedir, ancak epidemiyolojik çalışmalar sonucunda risk faktörleri belirlenmiştir. Bu faktörler başlıca çevresel, endokrin, genetik ve diğer faktörler olarak sınıflanabilir. Bu faktörlerin çoğunluğu over kanseri gelişimini arttırıcı olmasına karşılık, bazıları önleyici niteliğe sahiptir. Bazı faktörler ise 2 araştırma sürecinde olup henüz sonuçları berraklaşmamıştır. Yorumlardaki zorluklara rağmen yaş, ırk, nulliparite, infertilite, geçirilmiş endometrium veya meme kanseri ve over kanseri aile anamnezi bulunmasının invazif epitelyal over kanseri riskini artırdığı; parite, oral kontraseptif kullanımı, laktasyon, tubal ligasyon ve histerektominin ise riski azalttığı anlaşılmıştır. Diğer bazı faktörlerin risk üzerine etkisi ise tartışmalıdır. Menarş ve menopoz yaşı, infertilite tedavisinde kullanılan ilaçlar, östrojen replasman tedavisi, pudra kullanımı, diyetle ilgili özellikler, laktoz intoleransı, geçirilmiş kızamık ve diğer infeksiyöz hastalıklar tartışmalı risk faktörleri arasında sayılabilir.(13) Tablo 5’de epitelyal over kanserindeki risk faktörlerini görmekteyiz. Over kanserinde hastaların % 90’nında genetik yatkınlık yok iken %10 hastada genetik yatkınlıktan söz edilebilir. Bir kadının ömrü boyunca over kanser riski 1/70 iken, bir akraba etkilenmişse 1/20, iki akraba etkilenmişse bu risk 1/14’e çıkar.(14) Bu hastalarda kanser 10-15 yıl daha erken teşhis edilmektedir.(14,15) 3 PATOGENEZ Over kanserinin etiyopatogenezi multifaktöriyeldir. Bugüne kadar patogenezi aydınlatmaya çalışan 3 hipotez ileri sürülmüştür. 1. Devamlı ovulasyon hipotezi 2. Gonadotropin hipotezi 3. Pelvik kontaminasyon hipotezi Devamlı ovulasyon hipotezi: İlk kez 1971 yıllında Fathalla ve arkadaşları tarafından ileri sürülmüştür. Bu teoriye göre devamlı ovulasyon, over epitelinde ovulasyon olan noktalarda rejenerasyon sırasında inklüzyon cisimlerine ve proliferasyona yol açar ve mitotik aktivitede artış görülür. Değişik faktörlerin etkisiyle over kanseri gelişimine yol açabilir. Oral kontraseptif kullanımı ve paritenin riski azaltması bu teoriyi destekler.(13) Gonadotropin yüksekliği hipotezi: Overin sürekli yüksek düzeyde hipofizer gonadotropinlere maruz kalması over kanseri riskini arttırmaktadır.(16,17) Eksojen gonadotropinler ile over kanseri arasında bir ilişkinin ortaya çıkması bu hipotezi desteklemektedir.(10) Pelvik kontaminasyon hipotezi: Özellikle bazı kanserojenlerin asendan yolla overe ulaştığı ve kansere yol açtığı öne sürülmektedir. Tubal ligasyon ve histerektomiden sonra risk azalması ve talk pudrasının riski arttırması bu teoriyi destekler. Bu üç hipotez bilinen çoğu risk faktörünü açıklayabilme konusunda oldukça değerli olmakla birlikte, kalıtımsal faktör gibi diğer bazı faktörlerin etki mekanizmaları tam olarak izah edilememiştir. 4 OVARYUMA AİT TÜMÖRLER Over tümörlerinde en sık histolojik yapı esas alınarak yapılan sınıflandırma (WHO, 1973) kullanılmıştır (Tablo 6). Menarş öncesi dönemde görülen over tümörlerinde, malign ya da malign potansiyele sahip ovaryum tümörlerinin görülme ihtimali daha yüksektir. Bunların çoğu germ hücreli tümörlerdir. Üreme çağındaki kadınlarda ise benign ovaryum tümörleri ya da neoplastik olmayan kitlelerin (endometrioma, fonksiyonel kistler, iltihabi olaylar) görülme şansı daha fazladır. Premenopozal ve postmenopozal dönemde ise malign tümör görülme sıklığı artar, özellikle epitelyal tümörler ön plandadır.(18) OVARYUM’UN BENİGN TÜMÖRLERİ Benign over neoplazmalarının yaklaşık %25-4l’ini seröz tümörler oluşturur. Reprodüktif çağda sık görülür. Puberte öncesi dönemde ise nadirdir. Benign seröz tümörler %15 oranında bilateralite gösterir, 35 yaş altında bilateraliteye nadiren rastlanır.(19) Benign müsinöz over tümörleri, benign over neoplazmalarının %15’ini oluşturur ve %5 oranında bilateralite gösterir. Seröz kistadenomlardan daha büyük olma eğilimindedirler. Multilobuler ve müsin salınımı önemli özelliklerindendir.(20) Brenner tümörlerinin malign olanı nadir görülür.(21) Genelde çok küçük olan bu tümörler palpe edilebilecek büyüklüğe eriştiklerinde borderline ve malign olma özellikleri artar.(22) Overin germ hücreli tümörleri over tümörlerinin % 25-30’unu oluştururlar. Bunların %95’i benigndir ve yalnızca %3-4’ü maligndir.(23) En yaygını matür kistik teratomdur. Mural nodüller, kalsifikasyon, hiperekojenik görüntü, kitle yüzeyinin düzgün olması ultrasonografik bulgulardır. Ortalama görülme yaşı 30’dur. %80’i üreme döneminde görülür.(24) Tekomalar tüm over tümörlerinin yaklaşık %2’sini oluşturur. Genellikle tek taraflıdır ve hiçbir zaman habis olmazlar. Sıklıkla postmenapozal dönemde görülürler. Overin stromal bağ dokusundan kaynaklanan diğer bir tümörü fibromadır. En sık orta yaşlarda görülürler . 5 Meigs sendromu (asit, hidrotoraks ve fibroma) nadir görülen klinik bir durumdur. Bu durumda tümör büyüklüğü 10 cm ve üzerinde olabilir.(25) Endometroid tümörler müsin içermeyen yassı epitelyum, tübüler ve glandüler yapılardan oluşmuştur. Tümörlerdeki glandüler yapılar proliferatif ya da hiperplastik görünüm verir. Endometriosis gerçek bir neoplazm olarak kabul edilmemektedir. Psödoneoplastik form endometriosis terimi, çikolata kistlerinin tanımlanması için kullanılmaktadır.(20) OVARYUMUN HABİS TÜMÖRLERİ Jinekolojik kanserlerin yaklaşık %23 ‘ü ovaryum kaynaklıdır. Malign germ hücreli tümörler daha çok 20 yaşın altında görülürken. epitelyal ovaryum kanserleri genellikle 50 yaşın üzerinde görülürler.(25) Ovaryumda germinal epitelyum, gonadal stromanın germ hücreleri ve mezenkimal hücreler bulunur. Bu hücrelerin her birinden tümör gelişebilir. Epitelyal over kanserlerinin %75’i seröz, %20’si musinöz, %2’si endometrioid tiptedir. Daha az sıklıkla berrak hücreli, Brenner ve farklılaşmış kanserler görülür (%1). Sekskord stromal tümörler (%6) ve germ hücreli tümörleri (%3) olarak izlenir.(26) Epitelyal over tümörlerinin özellikleri Tablo 7’de gösterilmiştir. Metastatik over tümörleri %5-6 oranında görülür. En sık genital organlar, meme ve gastrointestinal sistem tümörleri metastaz yapar. Malign over tümörlerinde klinik ve histolojik özellikler Tablo 7’de gösterilmiştir. TUBA UTERİNA VE UTERUSA AİT KİTLELER Tubal enfeksiyon sonucu oluşan ve klinikte karşımıza inflamatuar kitle; tubo-ovaryan kompleks (yapışık barsak, tuba ve over), tubo-ovaryan apse (over gibi anatomik bir yapı içinde apse kavitesi oluşması), piyosalpenks veya kronik olarak oluşan hirdosalpenks olarak çıkan oluşumları kapsar. Bunlar genellikle doğurganlık döneminde görülürler. Tipik tuboovaryan apseler polimikrobiyaldir; aerobik, anaerobik ve fakültatif organizmaları kapsar. Olguların % 46’sında pelvik inflamatuar hastalık öyküsü mevcuttur.(27) 6 Tubalarla ligamentum latum’un embriyolojik gelişimleri, kistik oluşumlar yapabilen mezonefrik ve paramezonefrik kaynaklıdır. Bu kistler, paraovaryan kistler adını alırlar. Paraovaryan tümörlerde malignite sıklığı oldukça düşüktür ve bir çalışmada hastaların %2’si olarak bildirilmiştir.(28) Tubanın en sık rastlanan primer malign tümörü adenokarsinomdur. Jinekolojik tümörlerin %0,3’ ünü oluşturmaktadır. Ektopik gebelikler üreme çağında sık görülür ve ağrı, pozitif gebelik testi, adneksiyal kitle mevcudiyetinde mutlaka ekarte edilmelidir. Uterin anomali gibi diğer pelvik kitle nedenleri nadirdir. Uterusun saplı subseröz ve intraligamenter leiomyomları sıklıkla adneksiyal kitle olarak karşımıza çıkmaktadır. Üreme çağındaki kadınların en az %20’sinde tespit edilmekte ve rutin muayenelerde tanı koyulabilmektedir. OVER KANSERİNİN ERKEN TANISI VE TARAMA Kadın genital organ kanserleri arasında erken tanısı en zor olan over kanseridir. Hangi aşamada yakalanmış over kanserinin “erken over kanseri ” olduğu konusunda kesin bir fikir birliği yoksa da genellikle metastaz yapmadan yakalanmış over kanserinin veya 5 cm’den küçük evre I a over kanserinin erken teşhis edilmiş olduğu kabul edilmektedir. Over kanserinde arama-tarama yöntemleri, serviks kanserindeki gibi güvenli ve yeterli değildir. Etkin bir tarama (screening) yönteminin özellikleri şu şekildedir. • Kolay uygulanabilmeli • Güvenli olmalı • Ucuz olmalı • Noninvazif olmalı • Hasta tarafından kolay kabullenilmeli • Yüksek duyarlılık, özgüllük, pozitif ve negatif kestirim değeri olmalı. Bu çerçeve içerisinde over kanserinde tarama yöntemleri: pelvik muayene, doppler ultrasonografi, transvajinal ultrasonografik inceleme ve tümör belirleyicileridir. 7 PALPASYON Rutin muayenede overlerin değerlendirilmesi zor olabilir. Evre III ve IV over kanserli hastaların %l7’sinin tanıdan 6 ay önce jinekolojik muayene oldukları ve bir özellik saptanmadığı bildirilmektedir.(29) Yıllık pelvik muayene ile asemptomatik erken evre over kanserinin tespit edilebilme şansı 1/10000’ dir.(10) Over kanserinin ilk aşamada bulunduğu overi büyüttüğü düşünülürse postmenopozal dönemde palpable over, kanserin belirtisi olabilir. Disaia palpable over sendromu nedeniyle laparatomi yaptığı olguların %l0’unda over kanseri saptadığını bildirmektedir.(1) ULTRASONOGRAFİ Özellikle vajinal ultrasonografi overlerin değerlendirilmesi ve adneksiyal kitle teşhisinde en önemli diagnostik araçtır. Histopatolojik teşhis yapamasa da önemli klinik parametreleri gösterir.(30) • Adneksiyal kitlenin varlığının tespitinde önemlidir. • Boyut, kıvam ve kontürü hakkında bilgi verir. • Diğer pelvik yapılarla ilişkiyi belirler. • Biyopsi ya da aspirasyon için yardımcı olabilir. Ultrasonografi, over boyutlarının belirlenmesi, kist cidarı ve septaları hakkında önemli ipuçları vermektedir. Malign tümörlerin daha çok solid olduğu, düzensiz ve papiller yapıların oluşumuna yol açtığı bilinmektedir. Bu yüzden, over kistlerinin ve tümörlerinin USG görüntülerindeki bazı özellikler overdeki lezyonun malign olma olasılığının yüksek olduğunu gösterebilir (tablo 8). Campbell ve arkadaşlarının yaptığı 5000 kişilik ultrasonografik taramada 5’i primer olmak üzere toplam 9 over kanseri teşhis etmişler. İlginç olarak tüm primer tümörler evre 1 olmasına rağmen her bir over kanserini yakalayabilmek için ortalama 60 hasta opere edilmiş.(31,32) Sadece USG ile malign over lezyonlarını saptayabilmenin duyarlılığı % 48-92 arasında değişmektedir.(29) 8 Erken evre over kanserini yakalamada transvajinal ultrasonografi bir kaç tarama metodundan biri olmalıdır. (Tablo 9’da primer over kanseri FİGO evrelemesi gösterilmiştir.) Pratikte bir tarama testi özgüllükten daha ziyade duyarlı olmalıdır. Ultrasonografi ikincil olarak, gerçek pozitif serum tarama testlerini, yanlış pozitif olanlardan ayırdetmede kullanılabilir. Maliyet over kanseri tarama testlerinde en büyük engellerden biri olsa da; transvajinal ultrasonografi tarama şemasının bir parçası olmalıdır.(33) 9 RENKLİ DOPPLER USG Son yıllarda overlerin doppler ile incelenmesi over kanserinin erken tanısında yeni bir ufuk açmıştır. Tümör nedeniyle oluşan yeni damarların tunica mediası yoktur. Yeni oluşan damarlar tümörün merkezindedir. Ancak tümörün periferinde mikroskopik arteriovenöz şantlar vardır. Tüm bu değişiklikler düşük dirençli akımın oluşmasına yol açar. Tümör damarlarındaki akım yüksektir (> 20 cm/sn). Resistans indeksi (RI) ve pulsatilite indeksi (PI) ise düşüktür. Yapılan çalışmalar RI’nin 0,4 ve/veya PI’nin 1 den küçük olması halinde malignite riskinin çok yüksek olduğunu göstermektedir.(34) Ayrıca diastol akım eğrisindeki normalde olan çentiğin kaybolması da malignite lehine bir bulgudur. Transvajinal renkli Doppler USG ile malign over lezyonlarını saptayabilmenin duyarlılığı % 80-94 arasında değişmektedir.(29) Ancak unutulmaması gereken önemli bir nokta vardır ki, renkli akım doppler USG tek başına malignite tanısı koyduran bir yöntem değildir. Korpus luteumda, inflamatuar kitlelerde, hızlı büyüyen selim tümörlerde ve metabolik olarak aktif tümörlerde de düşük dirençli akım vardır. Günümüze kadar hiçbir tarama metodu anlamlı derecede over kanserinde mortaliteyi azaltamamıştır. 10 TÜMÖR BELİRTEÇLERİ Tümör belirteçleri, tümör varlığında tespit edilebilen biyokimyasal maddelerdir. Genel olarak ya tümörün bizzat kendi tarafından yapılırlar ya da kanser hücrelerinin etkisi ile normal hücrelerden salınmaktadırlar.(35) Belirtecin kana verilebilmesi için hücre nekrozu ile parçalanan hücreden damar sistemine sızması veya hücre membran geçirgenliğinin bozulmuş olması gerekmektedir. İlk bulunan tümör belirteci 1847 yılında, bir immünoglobin hafif zinciri olan Bence-Jones proteindir.(36) Genel olarak tümör belirteçleri tümöre özgü (tumor spesific) veya tümör varlığında ortaya çıkan (tumor associated) olmak üzere iki tiptir. Ancak bugüne kadar sadece tek bir tümöre özgü olan bir tümör belirteci bulunamamıştır. Tümör belirteçlerinin büyük kısmı, tümör hücreleri tarafından üretildiği için, kandaki seviyeleri tümörün kitlesi ile yakından ilgilidir.(37) Tümör belirteçlerinin kandaki seviyeleri; • Mevcut tümör hücrelerinin sayısı • Hücrenin belirteci sentezlediği yer • Belirtecin sentez hızı • Belirtecin metabolizması • Kan dolaşımına katılan belirtecin yarılanma ömrü, miktarı ve yapısı ile ilişkilidir. İDEAL BİR TÜMÖR BELİRTECİ 1. Sadece tümör tarafından salgılanmalı ve vücut sıvılarında kolaylıkla saptanabilmelidir. 2. Tümör büyümesini erken evrede saptayabilmeli ve benign patolojilerle karışmasını önleyecek duyarlılık ve özgüllüğe sahip olmalıdır. 3. Tümör belirtecinin düzeyi radyoterapi, kemoterapi ve cerrahi tedavi sonrasında hastalığın verdiği cevapla uyum göstermelidir. 4. Erken evrede olup nüks açısından yüksek riskli hastaları belirleyebilmelidir. 5. Tümör belirteci ile taranan kanser için ideal bir tedavi yöntemi var olmalıdır 6. Maliyetin ve tekniğin ucuz ve kolay olması gereklidir. 11 Bugün tümör belirteçlerinin rolü halen araştırılmaktadır. Tümör belirteçlerinin klinikteki kullanımı şu şekilde özetlenebilir; 1. Bazı tümör belirteçleri genel populasyonu veya kansere yakalanma riski yüksek grupları, hastalık semptom vermeden önce tarama amacıyla kullanılabilir. 2. Tümör belirteci hastalığın habis veya selim olduğunun ayırıcı tanısında fikir verebilir. 3. Kanserli hastalarda tümörün lokalizasyonu, evresinin tayini ve prognozu hakkında fikir verebilir. 4. Tümörün tedavi öncesi ve sonrası, tümör belirtecinin seri tayinleri hastalığın gerilemesi, stabil kalması, ilerlemesi, metastaz veya rekürrensin erken tayininde yardımcıdır. 5. Tümör materyallerinin, bu belirteçlerin varlığı yönünden analizi, tümörün histolojik tipinin belirlenmesine yardımcı olabilir. 6. Henüz yaygın kullanıma girmemekle birlikte, radioimmünodiagnoz ve tedavide de işe yarayabilir. CA-125 1982 yılında Waldmann ve Herberman tümör belirteçlerini 6 grupta toplamıştır.(37) 1. Onkofetal antijenler (AFP, CEA) 2. Plasental antijenler (HCG, HPL) 3. Doku ve organa bağımlı antijenler (OCA, NB/70K) 4. Onkojen virus antijenleri (HPV) 5. Serum proteinleri (CA 125, CA 15-3, CA 19.9, TAG 72) 6. Ektopik hormonlar (Östrojen, androjenler) Bugün tümör belirteçlerinin rolü halen araştırılmaktadır. Sahip olduğumuz bilgiler, tümör belirteçlerinin kanser tanısında kullanılamayacağı, ancak hastalığın takibinde yardımcı bir yöntem olduğu yolundadır. 12 CA-125 ilk defa Bast ve arkadaşları tarafından 1981 yılında bulunmuş ve bu tarihten itibaren over kanseri tanısı alan hastalarda yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.(38) CA-125, OC125 denilen IgGı yapısında, fareden hazırlanan bir monoklonal antikorla serumda saptanabilen bir glikoproteindir.(39) Moleküler ağırlığı 220-1000 kD’dur. İnsan vücudundaki yarılanma ömrü 20 günden daha fazladır.(40) Fizyolojik fonksiyonları bilinmemektedir. Çölom epitelinden kaynaklanan yapılarda ve Müller kanalı orijinli organlarda saptanmaktadır.(41) Amniyon epitelinde, akciğer, plevra, perikard, mide, pankreas, safra kesesi, kolon, böbrek, endoserviks, endometrium ve tubada epitelyal yüzeylerde CA-125 saptanabilmektedir. CA-125 değerinin, over kanserinin klinik olarak tespit edilmesinden 1-60 ay önce yükseldiği gösterilse de erken evre over kanserinin taramasında çok yararlı değildir.(42,43) Evre 1 over kanserinde olguların ancak %50’sinde CA-125 seviyeleri 35 U/ml ‘nin üzerindedir (Tablo 10).(9) Artmış CA-125 değerlerine, barsak, meme, akciğer, endometrium ve pankreas tümörleri ile özellikle fertil çağlardaki kadınlarda endometriozis, myom, adenomyozis, pelvik enfeksiyon ve gebelik gibi benign ve fizyolojik durumlarda da rastlanmaktadır.(38,44) Bu da testin özgüllüğünü düşürmektedir. Seröz over kanserlerinde CA-125 pozitifliği %85’lere kadar çıkarken, müsinöz over kanserli hastalarda bu oran %70’lerin altında kalmaktadır.(45,46) Primer sitoredüktif cerrahi öncesi ve sonrasında alınan seri CA-125 değerleri %80-93 olguda klinik takipte, hastalığın progresyon, stabilizasyon ve regresyonda olması ile korelasyon göstermektedir. CA-125, diğer noninvazif tekniklerle kıyaslandığında hastalık nüksünü ortalama üç ay kadar önce saptayabilmektedir.(47) Second look laparatomi öncesi yüksek CA-125 seviyeleri % 95 oranında persistan hastalığın varlığını gösterebilir.(48) Ancak CA-125, 35 U/mI’ den küçük olsa bile laparatomide persiste hastalık bulma olasılığı % 4060’dır. Adneksiyal kitlesi olan postmenapozal kadınlarda CA-125 pozitifliği (> 35 U/mI) % 80 oranında maligniteye işaret etmektedir. Aynı grupta CA-125 <35 U/ml ise kitlenin malign olma ihtimali %15’e inmektedir. CA-125 ultrason ile kombine edildiğinde veya seri olarak takip edildiğinde daha yüksek özgüllük elde edilebilir.(49) Testin değerini arttırmak için çalışmalar sürmektedir. 13 DİĞER TÜMÖR BELİRTEÇLERİ CA 15-3: Glikoprotein yapısında ve DF3 ve 115D8 denilen iki monoklonal antikorun kullanıldığı bir yöntemle ölçülen büyük molekül ağırlıklı bir proteindir.(41) Asıl kullanım sahası meme kanseri olduğu halde, over kanseri olgularının %71 ‘inde CA 15-3 yüksek (>30 U/mI) bulunmuştur.(50) Evre I ve evre II’de CA 15-3 pozitifliği %20’yi aşmazken evre III’te %79 ve evre IV’de %85 bulunmuştur.(50,51) Benign over patolojilerinde %20 olguda yükseldiği tespit edilmiştir.(50) Pelvik kitlenin benign yada malign ayırımını yapabilmede de CA l5-3’den yararlanılmaktadır. Bu durumda Ca 15-3’ ün duyarlılığı biraz düşük ancak özgüllüğü, yalancı pozitif oranının düşük olması nedeniyle daha yüksektir.(50) CA 19.9: Lewis kan grubu antijeninin bir determinantıdır.(30) Asıl kaynağı gastrointestinal kökenli kanserlerdir. Ancak over kanserinin müsinöz tiplerinde %80, müsinöz olmayan tiplerinde ise %25 civarında yüksek (> 33 U/mI) bulunmuştur. Over kanserinin takibinde fazla değeri yoktur. TAG 72: Glikoprotein yapısında bir antijendir. Over kanserinde %49 oranında bir pozitiflik saptanmıştır.(52) TAG 72 benign over tümörlerinin yalnızca % 6’sında yüksek bulunur. Epitelyal over kanserinin cerrahi öncesi immünosintigrafik değerlendirmesinde de denenmiştir. Ancak mikroskopik hastalıkta yararı yoktur. NB/70K: Bir membran glikoproteinidir. Evre I epitelyal over kanserinde %38, ileri evre epitelyal over kanserinde ise %90 bulunmuştur.(53) Hastalığın klinik seyriyle korelasyon göstersede CA 125’e üstünlüğü yoktur.(54) CEA: Bir onkofetal orijinli glikoproteindir. Kaynağı gastroinestinal sistemdir. Hangi dokudan kaynak aldığı önemli olmadan müsinöz karakterdeki karsinomlarda yükselmeye eğilimlidir. Müsinöz over kanserinin %70’inde ve seröz over kanserinin %35’inde plasma CEA düzeyleri yüksek bulunmuştur.(41,55) Özgüllüğü çok düşük bir belirteç olduğu için ve hastalığın yayılımı ile de korele olmadığı için pek kullanılmamaktadır. CASA, OSA (Cancer Associated Serum Antigen, Ovarian Serum Antigen): Over kanserinde yaklaşık %80 civarında serumda pozitif bulunan iki belirteçtir. Over kanserinin tanı ve takibinde CA 125 kadar duyarlı ve özgüldür. 14 İnhibin: İnhibin A ve inhibin B günümüzde overin granüloza hücreli tümörlerinin tanı ve tedavisinde standart belirteç olarak kabul görmüştür.Ayrıca gynandroblastom ve virilizan stromal over tümörleri gibi nadir tümörlerinde takibinde kullanılabilir.(56,57) Ayrıca müsinöz kistadenokarsinomların %89’unda, müsinöz borderline kistik tümörlerin %77’sinde, seröz tümörlerin %18’inde ve endometroid over kanserlerinin %10’unda inhibin seviyelerinde artış saptanmıştır.(58) Müsinöz tümörlerin CA-125’in aksine, daha sıklıkla inhibin salgılaması bu tümör grubunda CA-125 ile beraber kullanımı gündeme getirmiştir.Alfa inhibin öncülü moleküllerin (pro-alfa C) epitelyal over tümörlerinin saptanmasında inhibin A ve B’ye göre daha hassas olduğu belirlenmiştir.(59,60) LSA ( lipid associated sialic acid). TPA ( tissue polypeptide antigen), SLDH ( serum laktik dehidrogenaz), HMFG-1, HMFG-2 ( human rnilk fat globule), IAP ( immünosupressive acidic protein), SIAIYL-TN, MCSF ( macrophage colony stimulating factor), OVX vb diğer tümör belirteçleridir. Ancak yeterli duyarlılık ve özgüllüğe sahip değillerdir. Konu ile ilgili araştırmalar halen sürmektedir. TROMBOSİTOZ Trombositozun, daha önce adneksiyal kitlelerin malign - benign ayrımı için belirleyici olarak kullanıldığı bazı çalışmalarda sonuçlar anlamlı bulunmuş ve malignite ile anlamlı bir birliktelik gösterdiği saptanmıştır. Kerpsack ve Finan’ın yaptığı bir çalışmada, trombosit sayısı alt sınırı, 350000 alınmış ve çalışmaya 323 hasta dahil edilip sonuçlar şu şekilde bildirilmiştir; histopatoloji sonucu malign olan 87 hastanın 42’sinde (%48,3) trombositoz saptanmış olup benign histopatoloji sonucu olan hastalarda bu oran %13,8’dir.(61) Levin ve Conley trombosit alt sınırını 400000 aldıkları çalışmalarında malign olgularda (%38) trombositoz tespit etmişlerdir.(62) Beşe ve arkadaşları,preoperatif trombosit ve CA-125 düzeyinin birlikte yüksek olduğu olgularda habis ovaryum tümörü saptama olasılığının yüksek olduğunu bildirmişlerdir.(63) Malign adneksiyal kitleleri olan hastalardaki trombositozun nedeni tam olarak bilinmemekle beraber bunun nedeninin eritropoetin ve tümör hücrelerinden salınan bazı faktörler olduğu düşünülmektedir. Trombositoz akut faz reaktanı olduğundan enfeksiyon, travma, cerrahi gibi streslerle, birçok malignite olgusunda ve vaskülitlerde de trombosit yüksekliği saptanabilir. 15 Tablo 1:Over kanserli hastalarda 5 yıllık survi (Hastalığın yaygınlığına göre) Teşhis esnasındaki bulgular 5 yıllık survi (%) Lokalize Hastalık 89 Bölgesel tutulum 36 Uzak tutulum 17 Tablo 2: 5 yıllık sürvi (FIGO 1994) (Evrelere göre) Evre sürvi Evre la % 84 Evre lb % 79 Evre lc % 73 Evre 2a % 65 Evre 2b % 54 Evre 2c % 61 Evre 3a % 52 Evre 3b % 29 Evre 3c % 18 Evre 4 % 14 Tablo 3: Malign epitelyal tümörlerin histolojik dağılımı (10) Seröz karsinom % 40-50 Müsinöz karsinom % 7-15 Endometrioid karsinom % 10-20 İndiferansiye karsinom % 5-15 Berrak hücreli karsinom % 5-10 Brenner tümörü %1 16 Tablo 4: Epitelyal Over Tümörleri Histolojik Sınıflandırması A) SERÖZ TÜMÖRLER 1) Benign a) Kistadenom, papiller kistadenom b) Yüzey papillomu c) Adenofibrom, kistadenofibrom 2) Borderline Tümörler (düşük malignite potansiyeli olan kanserler) a) Kistadenom, papiller kistadenom b) Yüzey papillomu c) Adenofıbrom. kistadenofibrom 3) Malign a) Adenokarsinom, papiller adenokarsinom, papiller kistanokarsinom b) Yüzeyel papiller karsinom c) Malignadenofibrom, kistadenofibrom B) MÜSİNÖZ TÜMÖRLER 1) Benign a) Kistadenom b) Adenofibrom, kistadenofibrom 2) Borderline a) Kistadenom b) Adenofibrom. Kistadenofibrom 3) Malign a) Adenokarsinom, kistadenokarsinom b) Malign adenofibrom, kistadenofibrom C) ENDOMETRİOİD TÜMÖRLER 1) Benign a) Adenom, kistadenom b) Adenofibrom. kistadenofibrom 2) Borderline a) Adenom. kistadenom b) Adenofibrom, kistadenofibrom 3) Malign a) Karsinom b) Adenokarsinom (i) Adenoakanthoma (ii) Malign adenofibrom, kistadenofibrom c) Endometrioid stromal sarkom d) Mixed mezodermal (Müllerien) tümör (homolog, heterolog) D) ŞEFFAF HÜCRELİ (MEZONEFROİD) TÜMÖRLER 1) Benign 2) Borderline 3) Malign a) Karsinom, b) Adenokarsinom E) INDIFFERANSİYE KARSİNOM F) MİXED EPİTELYAL TÜMÖRLER 1) Benign 2) Borderline 3) Malign G) SINIFLANDIRILAMAYAN 17 Tablo 5: Epitelyal Over Kanserinde Risk Faktörleri (30) Yüksek risk : • Familyal over kanseri • Ovulasyonun 40 yıldan uzun sürmesi • Annesinde ya da kız kardeşinde over kanseri bulunanlar Artmış risk : • Nullipar, 45 yaş üzeri ve ilk gebeliği 30 yaş ve üstünde olan kadınlar • Geç menopoz • Perineal bölgeye uzun süre talk uygulanması Risk olasılığı bulunan durumlar: • Adolesan yaşta geçirilen rubella infeksiyonu • Premenarşta subklinik kabakulak enfeksiyonu • Kontrasepsiyon dışında kullanılan östrojenler • Hipertansiyon, obesite (endometriyal malignite) • Anne ya da kız kardeşte endometriyal kanser bulunması • Hipotiroidi ya da benign meme hastalıklarının varlığı • Asbestoza maruziyet • Aşırı kahve tüketimi • 45 yaş öncesi meme kanserinin saptandığı hastalar • Düşük serum alfa-L- fukozidaz düzeyleri • Beyaz ırk, musevi etnik gruplarına mensup bireyler • Endüstrileşmiş ülkelerin şehirlerinde yaşayanlar • Endometriozis (şeffaf hücreli maligniteler için) • Kombine oral kontraseptif kullanımı, 40 yaştan genç hastalar (borderline tümörler için risk). 18 Tablo 6: Over Neoplazilerinin Histogenetik Sınıflandırması : IABCDEFGIIA- BCDEFIIIA- B- CDIVABCVABC- Çölom Epitelinden Köken Alanlar Seröz Tümör Müsinöz Tümör Endometroid Tümör Mezonefroid Tümör (Şeffaf hücreli tümör) Brenner Tümörü İndiferansiye Karsinom Karsinosarkom ve Mixed Mezodermal Tümör Germ Hücrelerden Köken Alanlar Teratoma 1- MatürTeratoma (i) Solid adult teratoma (ii) Dermoidkist (iii)Struma overia (iv) Matür kistik teratomdan köken alan sekonder malign neoplazmalar 2- İmmatür teratom (Parsiyel diferansiye teratom) Disgerminom Embriyonal Karsinom Endodermal Sinüs Tümörü Koryokarsinom Gonadoblastom Özelleşmiş Gonadal Stromadan Köken Alanlar Granüloza Teka Hücreli Tümörler 1- Granüloza hücreli tümör 2- Tekoma Sertoli Leyding hücreli Tümörler 1- Arrhenoblastoma 2- Sertoli hücreli tümör Gynandroblastoma Lipid Hücreli Tümörler Nonspesifik Mezanşimden Köken Alanlar Fibroma Lenfoma Sarkoma Overe Metaztaz Yapan Neoplazmlar Gastrointestinal (Krukenberg) Meme Endometrium D- Lenfoma 19 Tablo 7: Malign Over Tümörlerinde Klinik ve Histolojik Özellikler Malignler İçindeki sıklığı Seröz karsinom %53-75 Müsinöz karsinom %7-20 Endometroid karsinom %2-20 Şeffaf hücreli karsinom %1-10 Malign Brenner tümörü %1 Malign epitelyumyal tümör İndifferansiye tümör %1-3 %5 Bilateral olma sıklığı . Klinik özellik Histoloji Mikropapiller,solit yapı Glandüler yapılar Kısmen üniform Küçük yuvarlak nükleus Belirgin Tanı konulduğunda %85 %70-80 nükleoluslar Az miktarda bazofilik dissemine sitoplazma Mononükleer dev hücreler Psammom cisimcikleri Kistik,multiloküler Kalınbarsak,endoservikal epitelyum benzeri yapılar Goblet Tanı konulduğunda %95 hücreleri,argyrophil argentaffin Overlerde Pseudomiksoma %15-20 peritonei Apendikste nadirende Paneth hücreleri mukosel. Üniformite yoktur(Benign, malign yada borderline elemanlar tek bir spesmende bir arada bulunabilir.) Kistik,solit mikroglandüler trabeküler yapı Tübüller,asinüsler Tanı konulduğunda %80 Alandan alana farklılık pelviste %25-30 endometrial Nükleoluslarda elongasyon Kaba %28 tümör ile birliktedir.%30 granüler kromatin Eozinofilik pelvik endometriozis Mevcut sitoplazma vardır %30 oranında yassı hücreli elemanlar bulunur. Tanı koyulduğunda Olguların Solid yapı şeffaf at nalı Şeklinde %75’i overlerdedir Sıklıkla hücreler Sitoplazmada bol glikojen endometriozis Mevcuttur mevcuttur Glandüler yapılar ile DES(Dietilstilbesterol) çevrelenmiştir. %10 kullanımı ile ilişkilidir. Endometroid kanser ile İlişkilidir. . Kistik dejeneratif bölgeler nekroz,hemoraji,kalsifikas yon alanları vardır. Düşük gradeli %10-25 endometrial değişici epitel karsinomlu yüksek çok nadir hiperplazi görülür klinikte gradeli Yassı hücreli karsinom tesadüfen tanı koyulur. yapısındadır. Epitelyal elemanları içinde immünreaktif prekreatin karsinoembriyojenik antijen saptanır Gross olarak birden çok epitelyal komponent içerir Fibrosarkomatöz Alveolar Mezodermal Mixt yapı Tanım ve klasifikasyon için gösterebilir Seröz- endometroid %50 kesin kriterler yoktur Endometroid-şeffaf hücreli tipler en sıktır.Köken aldığı tümör tipinin özelliklerini gösterir Çoğunlukla solid,büyük hemoraji ve nekroz saptanan tümörler yüzey Tanı koyulan olguların çoğu adezyonları, rüptür sıktır Hücre evre III-IV Son derece agresif büyüklükleri farklı Stroma kısmen seyirli Prognoz kötüdür fazladır. EMA sitokeratin gibi epitelyal hücre belirteçleri ve retiküli- nin azlığı ile tanı koyulur. 20 Tablo 8: Over kistlerinde malignite riski yüksek ultrasonografik bulgular: • Çap premenopozda > 10 cm, postmenopozda > 5cm • Çift taraflı olması • Septalı olması • Septaların kalın olması • Sınırların düzensiz olması • Homojen olmayan görüntü • Polipöz yapılar • Asit (ileri evre) • Radiks mezenterinin tutulumuna bağlı olarak eldiven parmağı manzarası (ileri evre) Tablo 9 Primer Over kanseri FİGO Evrelemesi Büyüme sadece overlerde sınırlıdır Evre I Evre Ia: Bir overde büyüme; malign hücre içeren asit yok, eksternal yüzeyde tümör yok, kapsül intakt Evre Ib: Her iki overde büyüme; malign hücre içeren asit yok, dış yüzeyde tümör yok, kapsül intakt Evre Ic: TümörIa veya Ib’de ancak bir veya iki overin yüzeyinde tümör mevcut veya kapsül rüptüre olmuş veya malign hücre içeren asit mevcut veya pozitif peritoneal yıkama Bir veya her iki overi de içine alan tutulum yanısıra pelvik yayımda vardır Evre II Evre IIa: Uterus ve/veya tubalara yayılım ve/veya metastaz vardır Evre IIb: Diğer pelvik dokulara yayılım vardır Evre IIc: Tümör IIa veya IIb’de ancak bir veya iki overin yüzeyinde tümör mevcut veya kapsül rüptre olmuş veya malign hücre içeren asit mevcut veya pozitif peritoneal yıkama Tümör bir veya iki overde; pelvis dışında peritoneal implantlar ve/veya pozitif retroperitoneal veya inguinal lenf nodları. Yüzeyel karaciğer metastazları Evre III’tür. Tümör gerçek pelviste sınırlıdır, fakat ince barsak ve omentumda histolojik olarak kanıtlanmış malign yayılım mevcuttur. Evre III Evre IV EvreIIIa: Tümör gros olarak gerçek pelvisde lokalizedir, nodlar negatiftir ancak abdominal yüzeylerde histolojik olarak kanıtlanmış mikroskopik metastazlar mevcuttur. Evre IIIb: Tümör bir veya iki overde, abdomende 2 cm’yi geçmeyen histolojik olarak kanıtlanmış implantlar, nodlar negatiftir Evre IIIc: 2 cm’den büyük abdominal implantlar ve/veya pozitif retroperitoneal veya inguinal lenf nodları Uzak metastaz, Pleural efüzyonda pozitif sitoloji varsa veya parenkimal karaciğer metastazı Tablo 10 Evrelere göre CA-125 pozitifliği* (30 ) EVRE I %51 II %90 III %92.1 IV %93.9 * CA-125 >35 IU/ml, preoperatif değerlerdir. 21 MATERYAL ve METOD Çalışmamıza 06.01.2003-05.05.2007 tarihleri arasında hastanemizde adneksiyal kitle nedeni ile ameliyat edilen 369 hasta dahil edilmiştir. Çalışmamızı retrospektif ve prospektif gözlemsel olarak yaptık. Çalışmamızda preop dönemde adneksiyal kitlelerin malign-benign ayrımında kliniğimizde değerlendirmeye alınmış parametrelerin beş tanesinin; tümör belirteci (CA-125), ultrasonografi, renkli doppler ultrasonografi, pelvik muayene ve trombosit sayısı; her hasta için bu beş tetkikten, parametreleri uygun olanlarının alınması ve elde edilen sonuçların histopatoloji sonuçları ile korelasyon gösterip göstermediğinin saptanıp, bu tetkiklerin etkinliklerinin belirlenmesini amaçladık. Tümör belirteçleri için çalışmaya alınma parametreleri Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi biokimya labratuvarında çalışılmış olması şartı aranmıştır. Bu çalışma için sınır değer; Ca 125 için 35 U/ml olarak belirlenmiştir. Ultrasonografi için aranan parametreler Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi görüntüleme merkezinde veya Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğinde yapılmış olma şartı arandı. Çalışmaya yeterli tanım ve dökümantasyona sahip incelemeler alındı. Çalışmada, Finkler NJ-Benacerraf B-Lavin PT ‘nin geliştirdiği ultrasonografi skorlama sistemi kullanıldı (Tablo 11). Yedi ve üzeri skora sahip ultrasonografi incelemeleri ‘‘maligniteyi destekliyor’’ olarak değerlendirildi. Doppler ultrasonografi için aranan parametreler; Doppler ultrasonografinin radyoloji uzmanınca yapılmış olması şartı arandı. Doppler ölçümlerinde RI (Rezistans indeksi; Pourcelat indeks=Sistolik pik akım – Diastol sonu akım / Sistolik pik akımı) ve PI(Pulsatilite indeksi = Sistolik pik akım ortalaması) hesaplaması kullanıldı.RI için <0,4 ve PI için eşik değer <1 malignite kriteri kabul edildi. Pelvik muayenede aranan kriterler; Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesinde uzman hekim tarafından yapılmış olması, dökümantasyonun yeterli tanımlamayı içermesi şartları arandı. Pelvik muayenede; Kitlenin mobilitesi, yüzeyinin düzenli yada düzensiz oluşu, 8 cm’ den büyük oluşu malignite değerlendirme kriteri olarak kullanıldı. 22 Trombosit sayısının değerlendirmesinde kriterler; Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki labratuarlarda çalışılmış olması, operasyondan en az bir gün önce çalışılmış olması ve trombosit sayımının yapıldığı tarihte hastanın lökositoz, ateş gibi aktif enfeksiyon, bulguları göstermemesi, travma geçirmemiş olması şartları arandı. Trombosit sayımında >300000 eşik değeri malignite kriteri olarak alındı. Tablo11: Adneksiyal Kitleler için Finkler-Benacerraf Ultrasonografik Skorlarma Sistemi(77) Berrak kist ve düzgün kenarlar 1 Hafif düzensiz kenarlı berrak kist düzgün duvarlı hipoekoik kist (ör. Endometrioma) 2 Hafif düzensiz kenarlı nodülaritesi olmayan hipoekoik kist (ör. Endometriomal); postmenapozal hastada berrak kist 3 Nonspesifik ultrasonografik görünüm: solid ovaryan büyüme veya düzensiz kenarlı ve internal ekolu küçük kist, hemorajik kist veya benign ovaryan tümör) 4-6 Görünüm olarak Over tümürü ile uyumlu multiseptalı veya düzensiz kistik kitle (7, 5’ten az nodülarite; 8-9, 5’ten fazla nodülarite) 7-9 Üstteki gibi bir pelvik kitleye ek olarak asit varlığı 10 İstatistiksel analizler için Statistical Package for Social Sciences for Windows 10.0 programı kullanıldı. Çalışma verileri değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metodların (Ortalama, Standart sapma, frekans) yanısıra niceliksel verilerin karşılaştırılmasında normal dağılım gösteren parametrelerin gruplar arası karşılaştırmalarında student t-testi normal dağılım göstermeyen parametrelerin gruplar arası karşılaştırmalarında Mann Whitney U test kullanıldı. Niteliksel verilerin karşılaştırılmasında Mc Nemar test, Kappa uyum analizi ve tanı tarama testleri kullanıldı. Sonuçlar % 95’lik güven aralığında, anlamlılık p<0.05 düzeyinde değerlendirildi 23 BULGULAR Olgularımızın yaşları 12 ile 77 arasında değişmekte olup ortalama yaş 36,68 ± 13,93 yıldır. Patolojik olarak olguların %13 (n=48) malignite saptanmıştır; muayene edilen 293 olgunun %49,1’inde (n=144) bulgular maligniteyi düşündürmüş; Tümör belirteçleri bakılan 322 olgunun %44,1’i (n=142) malignite düşündürmüş; ultrason bakılan 346 olgunun %28,9’unda (n=100) malignite şüphesi doğmuş; doppler yapılan 178 olgunun %10,7’si (n=19) maligniteyi akla getirmiş ve trombosit sonucu değerlendirilen 368 olgunun % 30,4’ü (n=112) maligniteyi düşündürmüştür. Tablo 12: Patoloji sonuçlarına göre muayene sonuçlarının N Malign % 11,9 109 Toplam N % P** 37,2 144 49,1 >0,01 Muayene Benign bulgu 4 1,4 145 49,5 Toplam 39 13,3 254 86,7 ** Mc Nemar test uygulandı (Anlamlılık sınırı p<0,01) Duyarlılık 87,5 Özgüllük 57,1 Pozitif kestirim değeri 24,3 Negatif kestirim değeri 96,7 149 293 50,9 100 0,001 >0,01 Malign bulgu 35 Patoloji Benign N % değerlendirmesi Patoloji sonuçlarına göre muayene incelemesi yapıldığında iki ölçüm yöntemi arasında anlamlı farklılık olduğu görülmektedir (p<0,05). Patoloji’de olguların %13,3’ünde malignite görülürken; muayenede ise olguların %49,1’inde malignite tanısı konulmaktadır. İki yöntem arasındaki Kappa uyum oranı % 21,9’dur. Muayenesi değerlendirmeye alınan, patolojinin malign tanısı koyduğu 39 (%13,3) olgunun 35 (% 11,9) tanesinin muayenesi malignite düşündürmüş; diğer olgularda muayenede benign bulgular saptanmış olduğundan testin duyarlılığı % 87,5 olarak; özgüllüğü % 57,1 olarak saptanmıştır. Pozitif kestirim değeri ise %24,3 ve negatif kestirim değeri ise %96,7 olarak görülmektedir. 24 Patoloji (+), Muayene (+) 11,9% Patoloji (+), Muayene (-) 1,4% Patoloji (-), Muayene (-) 49,5% Patoloji(-), Muayene (+) 37,2% Şekil 1: Patoloji sonuçlarına göre Muayene sonuçlarının dağılımı Tablo 13: Patoloji sonuçlarına göre tümör belirteç (CA 125) değerlendirmesi Malign Tümör belirteci Patoloji Benign Toplam P** Malign bulgu N 38 % 11,8 N 104 % 32,3 N 142 % 44,1 >0,01 Benign bulgu 7 2,2 173 53,7 180 55,9 0,001 Toplam 45 14,0 277 86,0 322 100 >0,01 ** Mc Nemar test uygulandı (Anlamlılık sınırı p<0,01) Duyarlılık Özgüllük Pozitif kestirim değeri Negatif kestirim değeri 84,44 62,45 26,76 96,11 25 Patoloji sonuçlarına göre tümör belirteç (CA-125) incelemesi yapıldığında iki ölçüm yöntemi arasında anlamlı farklılık olduğu görülmektedir (p<0,05). Patoloji’de olguların %14,0’ünde malignite görülürken; tümör belirteci göre ise olguların %44,1’inde malignite düşündürmüştür. İki yöntem arasındaki Kappa uyum oranı % 24,6’dır. Tümör belirteci değerlendirmeye alınan; patolojide malign tanısı konulan 45 (%14,0) olgudan 38’inde (% 11,8) aynı şekilde CA-125 yüksekliği malignite düşündürmüş; diğer olgular benign olarak değerlendirilmiş olduğundan testin duyarlılığı % 84,4 olarak, özgüllüğü % 62,4 olarak saptanmıştır. Pozitif kestirim değeri %26,8 ve negatif kestirim değeri ise %96,1 olarak görülmektedir. Patoloji (+), Tümör belirteci (+) 11,8% Patoloji (+), Tümör belirteci () 2,2 % Patoloji (-), Tümör belirteci () 53,0 % Patoloji(-), Tümör belirteci (+) 32,3 % Şekil 2: Patoloji sonuçlarına göre Tümör belirteci (CA 125) sonuçlarının dağılımı 26 Tablo 14: Patoloji sonuçlarına göre USG değerlendirmesi Patoloji Malign USG Benign Toplam P** N % N % N % Malign bulgu 33 9,5 67 19,4 100 28,9 >0,01 Benign bulgu 7 2,0 239 69,1 246 71,1 0,001 Toplam 40 11,6 306 88,4 346 100 >0,01 ** Mc Nemar test uygulandı Duyarlılık Özgüllük Pozitif kestirim değeri Negatif kestirim değeri 82,50 78,10 33,00 97,15 Patoloji sonuçlarıyla USG incelemeleri karşılaştırıldığında iki değerlendirme yöntemi arasında anlamlı farklılık olduğu görülmektedir (p<0,05). Patoloji’de olguların %11,6’sında malignite görülürken; USG ise olguların %28,9’unda maligniteyi düşündürmüştür. İki yöntem arasındaki Kappa uyum oranı % 36,7’dir. Ultrasonografisi değerlendirmeye alınan; patolojinin malign tanısı koyduğu 40(%11,6) olgunun 33’ünde (% 9,5) aynı şekilde malignite düşünülmüş; diğer olgular USG’de benign olarak değerlendirilmiş olduğundan testin duyarlılığı % 82,5 olarak; özgüllüğü % 78,1 olarak saptanmıştır. Pozitif kestirim değeri ise %33 ve negatif kestirim değeri ise %97,1 olarak görülmektedir. 27 Patoloji (+), USG (+) 9,5% Patoloji (+), USG (-) 2,0% Patoloji(-), USG (+) 19,4% Patoloji (-), USG (-) 69,1% Şekil 3: Patoloji sonuçlarına göre USG sonuçlarının dağılımı Tablo 15: Patoloji sonuçlarına göre DOPPLER değerlendirmesi Patoloji Malign N Benign Toplam P** Malign bulgu 11 % 6,2 Doppler Benign bulgu 12 6,7 147 82,6 159 89,3 >0,01 23 12,9 155 87,1 178 100 >0,01 Toplam N 8 % 4,5 N 19 % 10,7 >0,01 ** Mc Nemar test uygulandı Duyarlılık Özgüllük Pozitif kestirim değeri Negatif kestirim değeri 47,82 94,84 57,89 92,45 28 Patoloji sonuçlarına göre doppler incelemesi yapıldığında iki değerlendirme yöntemi arasında anlamlı farklılık olmadığı görülmektedir (p>0,05). Patoloji’de olguların %12,9’unda malignite görülürken; doppler ise olguların %10,7’sinde maligniteyi düşündürmektedir. İki yöntem arasındaki Kappa uyum oranı % 46,1’dir. Doppler sonuçları değerlendirmeye alınan; patolojide malign tanısı konulan 23 (%12,9) olgunun 11’inde (% 6,2) aynı şekilde malignite düşünülmüş; diğer olgular dopplerde benign olarak saptanmış olduğundan testin duyarlılığı % 47,8 olarak, özgüllüğü % 94,8 olarak saptanmıştır. Pozitif kestirim değeri %57,8 ve negatif kestirim değeri ise %92,4 olarak görülmektedir. Patoloji (+), Doppler (+) 6,2% Patoloji (+), Doppler (-) 6,7% Patoloji(-), Doppler (+) 4,5% Patoloji (-), Doppler (-) 82,6% Şekil 4: Patoloji sonuçlarına göre Doppler sonuçlarının dağılımı 29 Tablo 16: Patoloji sonuçlarına göre Trombosit değerlendirmesi Patoloji Malign **p<0,01 Toplam P** Malign bulgu N 25 % 6,8 N 87 % 23,6 N 112 % 30,4 >0,01 Benign bulgu 23 6,3 233 63,3 256 69,6 0,001 Toplam 48 13,0 320 87,0 368 100 >0,01 Trombosit sayımı Benign Mc Nemar test uygulandı Duyarlılık Özgüllük Pozitif kestirim değeri Negatif kestirim değeri 50,08 72,81 22,32 91,02 Patoloji sonuçlarına göre trombosit incelemesi yapıldığında iki ölçüm yöntemi arasında anlamlı farklılık olduğu görülmektedir (p<0,05). Patoloji’de olguların %13’ünde malignite tanısı konulurken; trombosit sayımı ise olguların %30,4’ünde maligniteyi düşündürmüştür. İki yöntem arasındaki Kappa uyum oranı % 15,9’dur. Trombosit sayımı değerlendirmeye alınan; patolojinin malign tanısı koyduğu 48 (%13) olgunun 25’i (% 6,8) aynı şekilde malignite düşündürmüş; diğer olguların test bulguları benign olarak değerlendirilmiş olduğundan testin duyarlılığı % 50,1 olarak, özgüllüğü % 72,8 olarak saptanmıştır. Pozitif kestirim değeri %22,3 ve negatif kestirim değeri ise %91,0 olarak görülmektedir. 30 Patoloji (+), Trombosit (+) 7% Patoloji (+), Trombosit (-) 6% Patoloji(-), Trombosit (+) 24% Patoloji (-), Trombosit (-) 63% Şekil 5: Patoloji sonuçlarına göre Trombosit sonuçlarının dağılımı Tablo 17: Patoloji sonuçlarına göre yaş, USG skor ve trombosit sayısı değerlendirmesi Patoloji Malign Benign Ort± ±SD Ort± ±SD (medyan) (medyan) Yaş 50,10±13,90 34,67±12,81 t:7,701; p:0,001 USG Skor 7,32±1,80 (7,5) 4,55±2,01 (5,0) Z:7,333;p:0,001 Trombosit sayısı 339,27±132,94 260,61±83,93 t:3,982; p:0,001 Test Değ, p** t: student test Z: Mann Whitney U test **p<0,01 31 Malign olguların yaş ortalaması bening olgulardan istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek olarak saptanmıştır (p<0,01). USG skorları da malign olgularda istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek olarak görülmektedir (p<0,01). Trombosit düzeyleri malign olgularda istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek saptanmıştır (p<0,01). Yaş ortalama yıl 60 50 40 30 20 10 0 Malign Benign Patoloji Şekil 6: Yaş ortalamalarının Patoloji sonuçlarına göre dağılımı 32 USG Skor medyan 8 7 6 5 4 3 2 1 0 Malign Benign Patoloji Şekil 7: USG skorlarının Patoloji sonuçlarına göre dağılımı Trombosit sayısı ortalama 350 300 250 200 150 100 50 0 Malign Benign Patoloji Şekil 8: Trombosit ölçümlerinin Patoloji sonuçlarına göre dağılımı 33 Tablo 18: Patoloji sonuçları dağılımı n % Seröz kistadenom 99 26,9 Paraovaryan kist 2 0,5 Metastatik tümör 6 1,6 Endometrioma 56 15,2 Dermoid kist 52 14,1 Lüteinize kist 21 5,7 Müsinöz kistadenom 23 6,3 Seröz kistadenofibrom 19 5,2 Hemorajik kist 36 9,8 Malign mixt müllerian tümör 1 0,3 Tüberküloz peritonit 2 0,5 Seröz kistadenokarsinom 18 4,9 Fibrotekoma-tekoma-fibroma 6 1,6 Clear cell karsinom 1 0,3 Granüloza hücreli tümör 6 1,6 Malign sex kord stromal tümör 2 0,5 Borderline seröz tümör 2 0,5 Müsinöz kistadenokarsinom 3 0,8 Endometroid karsinom 5 1,4 Borderline müsinöz tümör 2 0,5 Tuboovaryan apse 5 1,4 Overin değişici epitelyum hücreli tümörü 1 0,3 Mixt germ hücreli tümör 1 0,3 34 0,3 Mixt germ hücreli tümör 0,3 Overin değişici epitelyum hücreli tümörü 1,4 Tuboovaryan apse 0,5 Borderline müsinöz tümör 1,4 Endometroid karsinom 0,8 Müsinöz karsinom 0,5 Borderline seröz tümör 0,5 Malign sex kord stromal tümör 1,6 Granüloza hücreli tümör 0,3 Clear cell karsinom 1,6 Fibrotekoma-tekoma-fibroma 4,9 Seröz kistadenokarsinom 0,5 Tüberküloz peritonit 0,3 Malign mixt müllerian tümör 9,8 Hemorajik kist 5,2 Seröz kistadenofibrom 6,3 Müsinöz kistadenom 5,7 Lüteinize kist 14,1 Dermoid kist 15,2 Endometrioma 1,6 Metastatik tümör 0,5 Paraovaryan kist 26,9 Seröz kistadenom 0 5 10 15 20 25 30 oran (%) Şekil 9: Patoloji sonuçları dağılımı 35 TARTIŞMA Ovaryan lezyonlar malign potansiyel taşımaları ve jinekolojik pratikte sık karşılaşılan lezyonlar olmaları nedeniyle bu lezyonlarm malign ve benign olarak ayırt edilmeleri ve ameliyat kararı verilmesi gereken lezyonların iyi ayırt edilmesi çok önemlidir.(64) Ovaryan kanser bütün jinekolojik malign tümörler arasında en yüksek mortaliteye sahip kanserdir.(65,15) Erken evrede semptomların nadirliği nedeniyle birçok biyokimyasal belirteçler ve görüntüleme yöntemleri araştırılmaktadır. Genel popülasyonda over kanserlerinin taranması şu an önerilmemektedir.(66) Over tümörlerinin %90’a yakını benign karakter taşır ve bunların %90’ını da fonksiyonel over kistleri oluşturur. Malign olguların %90’a yakını epitelyal kökenlidir. Malign epitelyal over tümörlerinin %80’e yakını kistiktir. Ovaryan patoloji nedeniyle opere edilen genç kadınların %65’inde postoperatif fonksiyonel over kisti saptanmıştır.(67) Tümörlerdeki yeni oluşmuş küçük damarları saptayabilen invaziv olmayan, renkli akım doppler görüntüleme tekniği ovaryum tümörlerini inceleyebilmek için kullanılmaya başlanmıştır. Birçok araştırmacı renkli doppler sonografi yöntemi kullanarak malign ve benign tümörler arasında ayırıcı tanıda kullanılabileceğini ileri sürmüştür.(68,69) Malign tümörlerde azalmış vasküler direnç, tümör büyümesi ile ilişkili neovakülarizasyon ve angiogenesise sekonder gelişir.(70) Malign over tümörleri genellikle yaşlı hastalarda, benign over tümörleri ise genç hastalarda görülmektedir. Malign epitelyal over tümörleri 60-70 yaş arasında pik yapar, 40 yaşının altında görülmesi ise nadirdir.(7) Çalışmamızda benign olgular için ortalama yaş 34,67 ±12,81, malign olgular için ortalama yaş 50,10 ± 13,90 saptadık. Malign kitle saptanan olguların yaş ortalamasının benign kitle saptanan olguların yaş ortalamasına göre anlamlı olarak daha ileri olduğu bulundu. Tümör boyutları arttıkça malignite riskide artmaktadır. Fizyolojik kistlerin ortalama çapları nadiren 3-5 cm’den büyük olurken ovaryan malign tümörler genellikle semptomatik olmadan 10 cm’lik büyüklüğe erişmiş olurlar. Paradoks olarak 10 cm’i aşan en sık benign over tümörleri musinöz kist adenomlardır.(7) 36 Osmers ve arkadaşları 1072 premenopoz olgusunda yaptıkları bir çalışmada monoloküler basit kistlerde tümör boyutu arttıkça malignite riskinin arttığını saptamışlardır.(71) Bu çalışmada uniloküler düzgün cidarlı kistlerin %8,4’ü 21 yaşının altında idi ve hiçbir olguda malignite saptamamıştır. Ovaryan lezyonlan patolojik olarak değerlendirilen 150 postmenopozal kadında Rulin ve Preston, lezyon ne kadar büyükse malignite riskinin o kadar fazla olduğunu bulmuşlardır.(72) Goldstein, postmenopozal grupta transabdominal ultrasonografi kullanarak yaptığı bir çalışmada 5 cm’in altındaki 28 basit kist olgusunun hiç birinde malignite saptanmadığını bildirmiştir.(73) Sassone ve arkadaşları over kistlerini ultrasonografi kullanarak benign ve malign olmak üzere iki grupta değerlendirmiştir. Pelvik kitle nedeniyle opere edilen ve histopatolojik tanısı konan 143 hastada transvaginal sonografi yapmışlardır. Kist iç duvarı, duvar kalınlığı, septum ve ekojeniteyi kriter olarak bu kriterlerin değişikliklerini kullanarak her iki overde ayrı ayrı puanlamışlardır, tümör büyüklüğü değerlendirmeye alınmamıştır. 5’den 13’e kadar puan verilmiş, 9’un altı benign, 9 ve üstü malign olarak kabul etmişlerdir. Duyarlılık %100, özgüllük %83, pozitif kestirim değeri %37, negatif kestirim değeri %100 bulunmuştur.(74) Timmermen ve arkadaşları 22 farklı sonomorfolojik özellikleri kullanarak yaptıkları bir çalışmada %95,9 duyarlılık, %87,1 özgüllük bulmuşlardır. Bu kriterlere Sassone kriterlerine ek olarak, boyut, volüm, hemorajik kist, akustik gölgelenme gibi kriterler kullanmışlar; multikistik, unilokuler kistik, multiloküler, multilokuler solid olarak kitleleri ayırmışlardır.(75) Hermann ve arkadaşları 241 olguda transabdominal sonografi yaparak bulguları tümör büyüklüğü, asit, tümörün internal yapısı (malignensi ayrımında önemli bulunmuştur) kriterlerini almışlardır. Olguları tamamen kistik 10 cm altı ve üstü, kompleks (septalı, kistik, solid ağırlıklı) tamamen solid olarak ayırmışlardır. Sonuçlar değerlendirildiğinde duyarlılık %82, özgüllük %83, pozitif kestirim değeri %75, negatif kestirim değeri %95 bulunmuştur.(76) Olgularımızı Finkler’in skorlama sistemini kullanarak değerlendirdik.(77) Pratik ve klinikte kolaylıkla kullanılabileceğini düşündüğümüzden çalışmamızda bu skorlama sistemini seçtik. Sırasıyla berrak kist, düzgün kenarlar 1 puan; hafif düzensiz kenarlı berrak kist, düzgün duvarlı hipoekoik kist (ör: endometrioma) 2 puan; hafif düzensiz kenarlı, nodülaritesi olmayan hipoekoik kist (ör: endometrioma), postmenapozal hastada berrak kist 3 puan; 37 nonspesifik ultrasonografik görünüm (ör: solid ovaryan büyüme veya düzensiz kenarlı ve internal ekolu küçük kist, hemorjik kist veya benign ovaryan tümör) 4-6 puan; görünüm olarak over tümörü ile uyumlu multiseptalı veya düzensiz kistik kitle (7,5’ten az nodülarite; 89 beş’ten fazla nodülarite) 7-9 puan; 7-9 puan alan pelvik kitleye ek olarak asit sıvısı varlığı eklenmişse 10 puan olarak değerlendirildi. 7 puan ve üzeri skor alan kitlelerde ‘ultrasonografi maligniteyi destekliyor’ olarak değerlendirildi. Bizim çalışmamızda benign olgularda ortalama ultrasonografi skoru 4,55 ± 2,01, malign olgularda 7,32 ± 1,80 idi. Ultrasonografinin duyarlılığı %82,5; özgüllüğü %78,1 olarak saptanmıştır. Pozitif kestirim değeri % 33 ve negatif kestirim değeri ise %97,1 olarak bulunmuştur. Toplam puan arttıkça malignite olasılığının arttığını gördük. Jinekolojik pratikte bu skorlama sisteminin kullanılabilir olduğuna inanıyoruz. Bulgularımız daha önceki çalışmalarla uyumludur. Bast ve arkadaşlarının CA-125’i buluşundan ve bu tümör belirtecinin epitelyal over kanserlerinin %82’sinde serumda yükseldiğini (35U/ml) göstermesinden sonra bu antijenle ilgili birçok çalışma yapılmıştır.(47) Serum CA-125 düzeyi ile yapılan çalışmalar bu tümör belirtecinin tek başına over malignensilerinin tarama ve ayırıcı tanısında yetersiz olacağı, ancak hastaların takibinde güvenilir bir metod olduğu ifade edilmiştir.(47,78,79,80,81) Bunun için pelvik kitlelerin ayırıcı tanısında CA-125’le birçok metod beraber kullanılarak kesin tanıya gidilmeye çalışılmıştır.(82) S. Tingulstad ve arkadaşları 117 benign pelvik kitlesi 56 malign pelvik kitlesi olan toplam 173 hastada CA-125, ultrasonografi ve menopoz durumunu hesaplayarak MRI (malignite risk indeksi)’ni hesaplamışlardır. Bu indeksin duyarlılığını %80. özgüllüğünü %92. pozitif kestirim değerini %83 olarak bulmuşlardır.(83) O’Connel ve arkadaşlarının 26’sı primer over kanseri olan 56 olguluk çalışmalarında serum CA 125 için eşik değer 35 U/ml alındığında primer over kanserini saptamada duyarlılık %100, özgüllük %43, pozitif kestirim değeri %60 negatif kestirim değeri %75 olarak bulunmuştur.(84) Pastner ve arkadaşları. preoperative CA125 yüksekliğini adneksiyal kitlelerin ayırıcı tanısındaki duyarlılığını %72, özgüllüğünü %80, pozitif kestirim değerini %79 ve negatif kestirim değerini %73 olarak bulmuşlardır.(85) 38 Chalas ve arkadaşlarının 1992 yılındaki çalışmalarında: malign over tümörlerinin teşhisinde sadece serum CA125 düzeyi esas alındığında olguların %81 ‘inde serum CA-125 düzeyi 35U/ml’den yüksek bulunmuş olup, pozitif kestirim değeri %88, özgüllüğü %86 olarak bulunmuştur.(86) Bizim çalışmamızda eşik değer 35 U/ml alınmıştır. Tümör belirtecinin (CA 125) duyarlılığı %84,4 olarak, özgüllüğü %62,4 olarak saptanmıştır. Pozitif kestirim değeri % 26,8 ve negatif kestirim değeri ise %96,1 olarak bulunmuştur. Bulgularımız literatür ile uyumlu çıkmıştır. Padilla ve Radosevich ‘in yaptığı çalışmada pelvik muayenenin pelvik organlardaki patolojiyi saptama sıklığı %70,2 olarak verilmiştir.(87) Pelvik muayenenin etkinliği ile ilgili olarak Grow, Wiczyk ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada pelvik kitlelerin saptanmasında ve değerlendirilmesinde olgunun vücut ağrlığı, klinisyenin tecrübesi ve pelvik organların pozisyonu ‘nun önemine değinmiştir.(88) Myers, Bastian ve arkadaşlarının adneksial kitlelerin yönetimi konulu yaptıkları çalışmada; bimanuel pelvik muayenenin, duyarlılığını %90, özgüllüğünü %45 bulmuşlardır.(89) Yaptığımız çalışmada pelvik muayenenin duyarlılığı %87,5 olarak, özgüllüğü %57,1 olarak saptanmıştır.Pozitif kestirim değeri %24,3 ve negatif kestirim değeri ise %96,7 olarak bulunmuştur. Bulgularımızın literatür ile uyumlu olduğu görülmüştür. Şu an için, malignite göstergesi olan belirli bir PI veya RI değerini saptamak zordur. Bazı araştırmacılar PI<1,O veya RI<0,4 limitinde karar vermiştir.(90,91) Ancak bu konuda kesin kriterler henüz belirlenmemiştir. Mutlak bir değer oluşturulmasa da, bu indeksler morfolojik ultrason verileri ve klinik bulgular ışığında değerlendirilmelidir. Çalışmaların çoğu, kullanılan indekslerden bağımsız olarak benign ve malign lezyonların empedans paternleri arasında belirgin farklılıklar göstermiştir. Sınır değerlerin belirlenmesindeki tartışmalar renkli doppler sonografi tarayıcılarının duyarlılıklarındaki farklılıklara bağlanabilir. Tümörlerin doppler incelemesinde RI değeri sadece dalga akımının maksimum ve minimum noktalarını değerlendirirken dalga şeklinden etkilenmemektedir. PI ise dalga formunu da yansıtmaktadır. Bu nedenle bazı durumlarda PI değeri RI’den daha fazla bilgi verebilmektedir. Bu nokta göz önünde bulundurularak PI değerinin karşılaştırıldığı 39 çalışmalarda benign adneksiyal kitlelerde malign kitlelere göre daha yüksek PI değeri bulunmuştur.(92,93) Fleisher ve arkadaşları 25 tanesinin malignitesi patolojik olarak doğrulanmış 62 hastayı incelemiştir. Malignitelerin 20 tanesi düşük PI değeri ve diastolik çentik kaybı göstermiştir. Böylece %98 negatif kestirim değeri ve %83 pozitif kestirim değeri elde edilmiştir.(94) Kurjak ve arkadaşları transvaginal renkli doppler ile 642 benign ve 56 malign ovaryan kitle üzerinde yaptıkları araştırmada, neovaskülarizasyon belirlenen olguların hepsinde RI için 0,4’ün önemli bir eşik değer olduğunu, bunun altındaki değerlerin malignite için anlamlı olduğunu bildirmişlerdir. Bu metodun duyarlılığını %96,4, özgüllüğünü %98,8, pozitif kestirim değerini %98,2, negatif kestirim değerini %99,7 olarak saptamışlar.(95) B. Bromley bir çalışmasında RI için eşik değeri 0,60 olarak aldığında malign tümörleri saptamada bu metodun duyarlılığını %66, özgüllüğünü %81 olarak bulmuştur.(96) Çalışmamızda RI değerini malignite kriteri olarak <0,40, PI değerini malignite kriteri olarak<1 olarak aldık. Çalışmamızda %47,82 duyarlılık, %94,84 özgüllük, %57,89 pozitif kestirim değeri, %92,45 negatif kestirim değeri bulundu. Çalışmamızda borderline tümörler, malign kategorisinde değerlendirildiğinden duyarlılıktaki literatüre göre düşük değere bu durumun katkısı olduğunu düşündük. Çalışmamızda üç borderline tümör olgusuna yapılmış olan doppler incelemesi (her üç olguda da sonuç maligniteyi desteklememektedir) değerlendirmeye alınmıştır. Chow ve Chen ‘in yaptıkları çalışmada onüç borderline over tümörlü olgudan 10 hastada RI değerleri >0,4 bulunmuştur.(96) Örnek gösterilen diğer çalışmalarda uygulamalar sadece jinekolojik doppler konusunda özelleşmiş araştırmacılar tarafından yapılmıştır bizim çalışmamızda ise uygulamalar farklı merkezlerde jinekolojik doppler ultrason konusunda özelleşmemiş uzmanlar tarafından yapılmıştır. Bu durumun sonuca önemli etkileri olacağını düşünüyoruz. Kerpsack ve Finan’ın yaptığı çalışmada 323 olgu alınmış trombosit sınır değeri 350000 alınmış, 87 (26,9) malign olgu’dan 42 (48,3)’sinde trombosit sayısı 350000’in üzerinde tespit edilmiştir. 225 (%69,7) benign kitlenin ise sadece 31 (%13,8) tanesinde trombositoz görülmüştür. Bu çalışmada 11 borderline tümör olgusu bulunmaktadır ve 40 hiçbirinde trombositoz saptanmamıştır.(61) Levin ve Conley eşik değeri 400000 aldıkları çalışmada 82 malign tümör olgusunda 31(%38) olguda trombositoz saptamışlardır.(62). Bizim çalışmamızda trombosit sayısının malign-benign ayrımında; duyarlılığı %50,08, özgüllüğü %72,81, pozitif kestirim değeri %22,32, negatif kestirim değeri %91,02 bulundu. Bulgularımızın literatür ile uyumlu olduğu görüldü. Sonuç olarak adneksiyal kitlelerin malignite erken ve ayırıcı tanısı için kullanılan klinik ve laboratuar incelemelerinin pozitif kestirim değerlerinin düşük çıkması genel bir sorundur. Ancak malign olmayan olguları saptamada oldukça başarılı oldukları görülmektedir. Halen tek bir klinik veya laboratuar parametre ile malign-benign ayrımın etkinliği sınırlı görünmektedir. Adneksiyal kitlelerin değerlendirilmesinde tüm bu klinik muayene, laboratuar ve görüntüleme yöntemlerinin entegrasyonu yanında yüksek derecede klinik şüphenin yararlı olacağı inancındayız. 41 SONUÇ 1. Adneksiyal kitlelerin preoperatif olarak benign ve malign olarak ayrımında yoğun çalışma ve araştırmalara rağmen henüz kesin bir tanı yöntemi bulunmamaktadır. Kesin tanı halen sadece histopatoloji ile mümkündür. 2. En sık kullanılan preoperatif tanı yöntemleri; pelvik muayene, ultrasonografi, tümör belirteci (CA 125), doppler ultrasonografi, trombosit sayısıdır. 3. Çalışmamızda yaş ile birlikte malignite olasılığının arttığını saptadık. 4. Pelvik muayenenin duyarlılığı %87,5 ve özgüllüğü %57,1 bulunmuştur. Pozitif kestirim değeri %24,3 ve negatif kestirim değeri %96,7 bulunmuştur. 5. Ultrasonografinin duyarlılığı % 82,5 ve özgüllüğü %78,1 olarak saptanmıştır. Pozitif kestirim değeri %33 ve negatif kestirim değeri ise %97,1 olarak görülmektedir. 6. Tümör belirteci (CA 125)’nin duyarlılığı %84,4 ve özgüllüğü %62,4 bulunmuştur. Pozitif kestirim değeri %26,8 ve negatif kestirim değeri %96,1 bulunmuştur. 7. Doppler ultrasonografinin duyarlılığı %47,8 ve özgüllüğü %94 bulunmuştur. Pozitif kestirim değeri %57,8 ve negatif kestirim değeri %92,4 bulunmuştur. 8. Trombosit sayımının duyarlılığı % 50,1 ve özgüllüğü % 72,8 olarak bulunmuştur. Pozitif kestirim değeri %22,3 ve negatif kestirim değeri %91,2 bulunmuştur. 42 ÖZET AMAÇ: Adneksial kitlelerin preoperatif dönemde malign-benign ayrımında kullandığımız beş parametrenin etkinliklerinin araştırılması. MATERYAL ve METOD: İstanbul Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğinde adneksial kitle nedeni ile opere edilen 369 olgu çalışmaya dahil edilmiştir. Bu olgularda çalışmaya uygun görülen parametreler değerlendirmeye alındı. Çalışmada kullanılan parametreler; bimanuel pelvik muayene, CA 125, ultrasonografi, renkli doppler ultrasonografi, trombosit sayısı(>300000 sınır değer olarak alındı), idi.Preoperatif dönemde değerlendirmeye alınan bu parametreler histopatoloji sonuçları ile karşılaştırıldı. BULGULAR: Çalışmaya alınan olguların parametreleri değerlendirildiğinde; Pelvik muayenenin duyarlılığı % 87,5,özgüllüğü % 57,1, pozitif kestirim değeri % 24,3, negatif kestirim değeri % 96,7 bulundu. CA 125’in duyarlılığı % 84,4,özgüllüğü % 62,45, pozitif kestirim değeri % 26,76, negatif kestirim değeri % 96,11 bulundu. Ultrasonografinin duyarlılığı % 82,50, özgüllüğü % 78,10, pozitif kestirim değeri% 33,00, negatif kestirim değeri %97,15 bulundu. Renkli doppler ultrasonografinin duyarlılığı % 47,82, özgüllüğü % 94,84, pozitif kestirim değeri % 57,89, negatif kestirim değeri % 92,45 bulundu. Trombosit sayımının duyarlılığı % 50,08, özgüllüğü % 72,81, pozitif kestirim değeri % 22,32, negatif kestirim değeri % 91,02, bulundu. SONUÇ: Kullandığımız bu parametrelerin hiçbiri adneksiyal kitlelerin malign-benign ayrımında tek başlarına kullanılabilecek etkinliğe sahip değildir. 43 SUMMARY OBJECTIVE: To evaluate the effectiveness of preoperative five parameters we used in differentiation of benign from malign adnexal masses MATERIAL and METHOD: 369 cases operated for adnexal mass in Obstetrics and Gynecology Clinic of Göztepe Education and Research Hospital, İstanbul,Turkey.In these cases, parameters that we accepted suitable for the study were included. Bimanual pelvic examination, CA 125, ultrasonography, color doppler ultrasonography, and platelet count (>300,000 was considered cut-off point) were evaluated parameters in the study. These parameters evaluated in preoperative period were then compared with postoperative histopathology results. FINDINGS: When parameters of cases included in the study were evaluated, For pelvic examinition, sensitivity was %87,5, spesificity was %57,1, positive predictive value was %24,3, negative predictive value was%96,7. For CA-125, sensitivity was %84,44, specificity was %62,45, positive predictive value was %26,76, negative predictive value was %96,11. For ultrasonography, sensitivity was %82,50, specificity was %78,10, positive predictive value was %33,00, negative predictive value was %97,15 . For color doppler ultrasonography, sensitivity was %47,82, specificity was %94,84, positive predictive value was %57,89, negative predictive value was %92,45. For platelet counts, sensitivity was %50,08, specificity was %72,81, positive predictive value was %22,32, negative predictive value was %91,02. CONCLUSION: None of the parameters we used, have enough effectivity alone for differentiating malign-benign adnexal mass. 44 KAYNAKLAR 1- Disaia PJ, Greasman WT: Epithelial Ovarian cancer. In: Disaia PJ, Greasman WT(eds). Clinical gynecology oncology. 5th edition . St Louis:Mosby;1997. 282-350. 2-Piver MS . Ovarian epithelial cancer. In: Hand book of Gynecologic Oncology .Piver MS (ed). 2 th edition . Boston : little, Brown and Company;1996. 3-32. 3-Harvy E, Averette HE, Hoskins W . National survey of Ovarian carcinoma. Cancer Supplement 1993;71(4):1629-38. 4-Karen J, Carlson KJ, Steven J. Skates T, Singer D . Screening for ovarian cancer . Annals of internal medicine 1994;121(2):124-32. 5- Yancik R, Ries LG, Yates JW. Ovarian cancer in the elderly. An analysis of Surveillance, Epidemiology and end results of program data. Am J Obstet Gynecol 1986;154: 639-47. 6-Kenneth J, Taylor W, Schwartz PE et al . Screening for early ovarian cancer, Radiology 1994;192:1-10. 7-Piver MS, Baker TR, Piedmonte M, Sandecki AM . Epidemiology and etiology of ovarian cancer. Semin Oncol 1991;18: 177-85 8-Aksu MF. Jinekolojik kanserlerin epidemiyolojisi. In : Atasü T, Aydınlı K (eds). Jinekolojik Onkoloji. 2 nd ed. İstanbul: Logos yayıncılık; 1999. 28-34. 9-Morrow CP, Townsend DE. Neoplasm derived from coelomic epithelium. In: Morrow CP, Townsend DE (eds). Tumors of ovary Synopsis of Gynecologic Oncol.1th ed. New York: John Wiley;1987. 257-303. 10-Kişnişçi A, Gökşin E . Malign Over Tümörleri: Kişnişçi A, Gökşin E, Durukan T,Üstay K, Ayhan A,Gürgan T,Önderoğlu LS (eds ). Temel Kadın Hastalıkları ve Doğum Bilgisi.1. baskı.Ankara: Güneş Kitabevi;1996 . 981-1008. 11-Cramer DW, Welch WR, Cassells S, and SculIy RE: Mumps, Menarche, Menopause and ovarian cancer. Am j Obstet Gynecol 1983;147:1-6. 45 12-Ayhan A, Yapar EG. Malign Over Tümörleri: Atasü T, Aydınlı K (eds ) jinekolojik Onkoloji.2 nd ed. İstanbul: Logos yayıncılık; 1999. 407-76 . 13-Gershenson DM, Guillermo T . Ovarian intraepithelial neoplasia and ovarian cancer. Obstet and Oynecol Clin of North America 1996; 23 (2): 475-545 14- Kerlikaska K, Brown JS, Grandy DG. Should women with familial ovarian cancer undergo prophylactic oopherectomy? . Obstet and Gynecol 1992;80: 700-7. 15-Parazzini E, Franceschi B, La Vecchia C et al . The epdemiology of ovarian cancer. Gynecol Oncol 1991;43: 9-23. 16-Stadel BV.The etiyology and prevention of ovarian cancer. Am J Obstet Gynecol 1975;123:772-4. 17-Heintz AP, Hacker NF, Lagasse LD . The epidemiology etiology of ovarian cancer. A Obstet Gynecol 1985;66:127-35. 18. Atasü T, Şahmay S . Adneksiyal kitlelerin değerlendirilmesi: Atasü T, Şahmay S (eds). Jinekoloji .2. baskı. İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri; 2000; 323-37. 19. Mooney NA, Townsend PA, Wlirshaw E, Ewans DO, Shan H, Raju R . An assessment of sequential measurements of immune complex levels in ovarian cancer patients with respect to clinical progress. Gynecol Oncol 1983; 15: 207-13 20. Russel D. The pathological assesment of ovarian neoplasm Introduction to the common epithelial tumors and analysis of benign epithelial tumors. Pathol 1979;11:251-63 21. Berek JS. Over kanseri.In : Berek JS (ed). Novak Jinekoloji. 13. baskı.Los Angeles: Nobel Tıp Kitabevleri; 2004. 1245-321. 22. Heller A. Neoplasms arising in ectopic ovaries. A case of Brenner tumors in an accessory ovary. J of Gynecol Pathology 1990;9:185-9. 23. Kurman SN . Malignant germ cell tumors of the ovary. Human Pathology 1977;8: 551-64. 24. Gustauson KH, Rune C. Familial ovarian dermoid cysts. Uppsalaj of Medical Sciences 1988; 93: 53-6. 46 25. Disaia PJ, Creasman W (ed) .Ovarian cancer .In: Clinical Gynecologic Oncology; 4th edition. St.louis: Mosby Yearbook; 1993. 82-7. 26. Berek JS: Epithelial ovarian cancer. In: Berek JS. Hacker NF (eds). Practical Gynecologic Oncology. Baltimore: Williams and Wilkins; 1994; 327-75 27. Bulas DI, Ahlstrom PA, Sivit CJ, Blask AR, O’Donnell RM . Pelvic inflammatory disease in the adolescent: comparison of transabdominal and transvaginal sonographic evaluation. Radiology 1992; 183: 435-9. 28. Kolstad P(ed). Carsinoma of ovary. In: Clinical Gynecologic Oncology The Norwegian Experience. Oslo: Norwegian University; 1986. 183-99. 29.Aydınlı K, Kaleli S, Atasü T . Jinekolojik Kanserlerin Erken Tanısı .In: Atasu T,Aydınlı K (eds).Jinekolojik Onkoloji. 2nd ed. İstanbul :Logos Yayıncılık; 1999.133-146. 30-Fleischer A, James AE Jr, Millis J et al . Differential diagnosis of pelvic masses by grey scale sonography. AJR 1978;131: 469-474. 31-Campbell S, Bham V, Royston P et al . Transabdominal screening of early ovarian cancer. Br Med J 1989; 299:1363-67. 32-Andolf E, Svalenius E, Astedt B . Ultrasonography for early detection of ovarian carcinoma. Br J Obstet Gynecol 1986;93:1286-89. 33-Fleischer AC, Jones HW. Early detection of ovarian carcinoma with transvaginal sonography. In: Fleischer A, Manning F, Jeanty P,Romero R (eds). Sonography in Obstetrics and Gynecology. 5th ed. Nashville: Appleton and Lange;8l5-28. 34- Fleischer AC, Cullinan JA,Keple DM. Color Doppler Sonography of Pelvic Masses In: Fleischer AC, Manning F, Jeanty P,Romero R (eds). Sonography in Obstetrics and Gynecology. 5 th ed. Nashville: Appleton and Lange;791-8l3. 35-Van Nagel JR:Tumor markers in ovarian cancer. Clinics in Obst. Gynecol 1983;10:197200. 47 36-Yüce K. Jinekolojik kanserlerde tümör belirleyiciler : Kişnişçi A, Gökşin E, Durukan T,Üstay K, Ayhan A,Gürgan T,Önderoğlu LS (eds ).Temel Kadın Hastalıkları ve Doğum Bilgisi.1nd ed.Ankara:Güneş Kitabevi;1996.sa 1036-45. 37-Waldman TA. Tumor markers in diagnosis and in monitoring therapy. Waldman TA, Herberman RB (eds). Cancer Medicine . Philadelphia:Lea and Febirger;1990. 1068-82. 38-Bast RC, Klug TL, Schaetzl E, Levin P, Niloff JM, Graber TF:Monitoring human ovarian carcinoma with a combination of CA125,CA 19.9, and CEA. Am J. Obstet Gynecol 1984;149: 47-52. 39-Bast RC, Feenay N, Lazarus H: Reactivity of a monocional antibody with human ovarian carcinoma. J Clin Invest 1981;68(5): 1331-1337 40-Van der Burg NL, Lammes FB, van Putten WLJ: Ovarian cancer: the prognostic value of the serum half-life of the CA 125 during induction chemotherapy. Gynecol Oncol 1988;30(3):307-12 41-Hekim N, Kaleli S. Jinekolojik Onkoloji, Jinekolojik onkolojide tümör belirteçleri. In: Atasü T. Aydınlı K (eds).Jinekolojik Onkoloji. 2nd ed. İstanbul: logos yayıncılık; 1999. 85101. 42-Bast RC,Siegal FP, Rukowicz C: Elevation serum CA 125 prior to diagnosis of an epithelial ovarian carcinoma. Gynecol Oncol 1985;22(1):115-20 43-Zurawski VR Jr, Orjamaster H, Andersen A: Elevated serum CA 125 levels prior to diagnosis of ovarian neoplasia:relevance for early detection of ovarian cancer. Int J Cancer 1988:42(5):677-80 44-Piver MS, Hempling RE :Etiology and screening of ovarian cancer. In: Thompson JD, Rock JA(eds). Te Linde’s Operative Gynecology Update Philedelphia: JB Lippincott; 1993 . 1-13. 45-Brioschi PA, Irion O, Bischoff P. Serum CA 125 in epithelial ovarian cancer. A longitudinal study. Brt J Obst Gynecol 1987; 94: 196-201. 46-Einhorn N, Bast RC, Knapp RC, et al:Preoperative evaluation of serum CA 125 levels in patients with primary epithelial ovarian cancer. Obstet Oynecol 1986;67:414-6. 48 47-Bast RC, Klug TL,St. John ER:A radioimmunoassay using a monocional antibody to monitor the course of epithelial ovarian cancer. N Eng J Med 1983; 309(15):883-7. 48-Berek JS, Knapp RC, Malkasian 0: Ca 125 serum levels correlated with second look operations among ovarian cancer patients. Obstet Gynecol 1986; 67:685-9. 49-Zurawski VR, Sjovall K,Schoenfeld DA et al: Prospective evaluation of serum CA 125 level in a normal population. Phase 1. The specifıcities of the single and serial determinations in testing for ovarian cancer. Gynecol Oncol 1990;36(3):299-305. 50-Scambia G, Benedetti P, Baiocchi G . CA 153 serum levels in ovarian cancer. Oncology 1998;45: 263-7. 51-Colomer R, Ruibal A, Genolla J: Circulating CA 153 levels in nonmammary malignancies. Br J Cancer 1989;59(2):283-6 . 52-Bast RC., Knauf S., Epenetos A: Coordinate elevation of serum markers in ovarian cancer but not in benign disease. Cancer 1991; 68(8): 1758-63. 53-Dembe A, Chang PL, Urbach GI: Clinical correlations of ovarian cancer antigen NB/70K: preliminary report. Obset Gynecol 1985;65(5):710-4 54-Petru Af, Sevin BU, Avarette HE, Comparison three markers. CA125, lipid associated sialic asid and NB/7OK in monitoring ovarian cancer. Gynecol Oncol 1990;38(2):181-6 . 55-Tottori K, Takeuchi S: The clinical significances of Carcinoembryonic proteins in ovarian carcinoma. Cancer 1981;33(1):142-50. 56. Kauppila A, Santala M . New endocrine tumor markers of gynecologic malignancies.Acta Obstet Gynecol Scand 1999;78(10):833-7. 57. Rishi M, Howard LN, Bratthauer GL, Tavassoli FA. Use of monoclonal antibody against human inhibin asa marker of sex cord-stromal tumors of the ovary. Am J Surg Pathol 1997;21:583-9. 58. Healy UL, Burger HC, Mamers E et al. Elevated serum inhibin concentrations in postmenopausal women with ovarian tumors. N Engl J Med 1993;329(21):1539-42. 49 59. Surger KG, Robertson DM, Cahir N, et al. Characterization of inhibin immunoreactivity in postmenopausal women with ovarian tumors. Clin Endocrinol (Oxf) 1996;44(4):413-8. 60. Lambert-Messerlian GM, Steinhoff M, Zheng W, et al. Multiple immunoreactive inhibin proteins in serum from postmenopausal women with epithelial ovarian cancer. Gynerol Oncol 1997;65(3):512-6. 61. Kerpsack JT, Finan MA . Thrombocytosis as a predictor of malignancy in women with a pelvic mass. J Reprod Med 2000; 45(11): 929-32. 62. Levin J, Conley C.Thrombocytosis associated with malignant disease. Arch Intern Med 1964;114: 497-500. 63. Beşe T, Demirkıran F, Erel T, Cihani M., Işıloğlu H., Kösebay D. Preoperatif trombosit ve serum CA 125 düzeyinin epitelyal ovaryum kanserinin ayırıcı tanısındaki değeri. MN Klinik Bilimler 1996;2:1-4. 64. Rottem S, Levit N, Thaler I, Yoffe N, Branshtein M, Monor D, Brander JM. Clasification of ovarian lesions by high-Frequency tranvaginal sonography. J Clin Ultrasound l990;18(4): 359-63 65. Muire A,Waterhouse J, Mock T et al. Cancer incidence in five continents LARC Lyon,France.LARC Sci Publication 1987;88:892-3 66- Karlon BY, Plan LD. The current status of ultrasound and color doppler imaging in screening for ovarion cancer. Gynaecol Oncol 1994; 55: 28-33 67- Smith LH, Levit N: Detection of malignant ovarian neoplasm: A rewiew of litarature IILaboratory detection. Obstet Gynaecol Surg. 1984; 39: 329-345. 68- Tekoy A, Jouppila P. Validity of pulsatility and resistance indices in classification of adnexal tumors with tranvaginal color doppler ultrasound. Ultrasound Obstet Gyneecol 1993; 2(5): 338-44. 69- Fleischer AC, Rogess WH, Rao BK, Kepple DM, Jones HW. Transvaginal color doppler sonography of ovarian masses with pathological correlation Ultrasound Obstet Gynecol. 1991;1:275-8 50 70- Kurjak A, Shalon H, Kupesic S, et al. Tranvaginal color doppler sonography in the assesment of pelvik tumor vascularity. Ultrasound Obstet Gynecol. 1993; 3: 137-54 71- Osmers RG, Osmers M, von Maydell B, Wagner B., Kuhn W. Preoperavite evaluation of ovarian tumors in the premenopouse by transvaginosonography. Am J Obstet Gynecol 1996;175(2): 428-34 72- Rulin MC, Preston AL. Adnexal masses in postrnenopausal women. Obstet Gynecol 1987;70(4): 578-81. 73- Goldstein SR, Subramanyam B, Synder JR, Beller U, Ragavendra BN, Reckman EM. The postmenopausal cystic adnexal mass: the potential role of ultrasound in conservative management. Obstet Gynecol. 1989;73(1):8-10. 74-Sassone AM, Timor-Tritsch JE, Artner A, Westhaff C et al . Transvaginal sonographic charectarization of ovarian disease evaluation of a new scoring system to predict ovarian malignancy. Obstet Gynecol 1991;78:70-6. 75- Timmerman D, Bourne TH, Tailor A, Collins WP, Verrelst H, Vandenberhe K . A comparison of methods for preoperative discrimination between malignant and benign adnexal mases: The development of a new logistic regression model. Am J Obstet Gynecol 1999;181(1): 57-65. 76-Hermann U, Locher G, Goldhirsh A . Sonographic patterns of ovarian tumors: prediction of malignancy.Obstet. Gynecol 1987;69(5):777-81. 77- Finkler NJ, Benacerraf B, Lavin PT, Wojciechowski C, Knapp RC . Comparison of CA125 clinical impression and ultrasound in the preoperative evaluation of ovarian masses. Obstet Gynecol 1988;72(4):659-64. 78- Brioshi PA, Irion 0, Kraver F . Serum CA125 in epitelial cancer. A longitudinal study. British J Obstet Gynecol 1987;94(3):196-201. 79- Jacobs I, Davies AP, Bridgers J et al . Prevalance screening for ovarian cancer in postmenopausal women by CA125 measurement and ultrasonography. BMJ. 1993;306(6884):1030-4. 51 80. Einhorn N, Sjövall K, Knapp RC, Hall P, Scully E, Bast RC, et al . Prospective evaluation of serum CA125 levels for the early detection of ovarian cancer. Obstet Gynecol 1992; 80(1): 14-8. 81. Jacobs I, Stahile I, Bridges J et al . Multimodal approach to screning For ovarian cancer. Lancet 1988; 1(8580): 268-70. 82- Finkler NJ, Bendcerrof D, Knopp RC . Comprarison of serum CA125, clinical impression and ultrasound in the preoperative evaluation of ovarian masses. Obstet Gynecol. 1988; 72(4): 659-64. 83-Tingulstad S., Hagen B.,Skjeldestad F et al . Evaluation of risk of malignancy index based on serum CA 125, ultrasound findibgs and monapausal in the preoperative diagnosis of pelvic masses .British Journal of Obstetrics and Gynecology 1996;103(8):826-31. 84-O’Connell GJ, Ryan E, Murphy KJ, Prefontaine M: Predictive value of CA 125 for ovarian carcinoma in patients presenting with pelvic masses. Obstet Gynecol. 1987;70(6):930-2. 85- Patsner B, Mann WJ. The value of preoperative serum CA 125 levels in patients with a pelvic mass. Am J Obstet Gynecol. 1988; 159:873-6. 86- Chalas E, Weihinger M, Engellener W et al . The clinical significance of thromboyctosis in women presenting with a pelvic mass. Am J. Obstet Gynecol. 1992;166(3):974-7. 87- Padilla LA, Radosevich DM and Milad MP . Limitations of the pelvic examination for evaluation of the female pelvic organs. International Journal of Gynecology & Obstetrics 2005;88:84-8. 88- Grow DR, Wiczyk HP, O'Shea DL, Costa R and Pekow P . The Bimanual Examination is Insensitive in the Detection of Utero-Ovarian Pathology; Preliminary Report Fertility and Sterility 1997; 68(1):94-94(1). 89-Bastian LA, Havrilesky LJ, Kulasingam SL et al .Managemant of adnexal mass . Journal of Obstetric, Gynecologic 2006;35(5):644-7. 52 90- Hamper UM, Sheth S, Abbor FM et al. Transvaginal color Doppler sonography of adnexal masses: Diffrences in blood flow impedance in benign and malignant lesions. AJR 1993;160:1225-8. 91- Bourne TH, Campbell S, Reynolds K et al: Screening for early familial ovarian cancer with transvaginal ultrasonography and colour blood flow imaging. Br Med J. 1993;306(6884):1205-29 . 92- Brown DL, Frater MC, Loing FC, Waitakin ED, Muto MG. Ovarian masses: can benign and malignant lesions be differentiated with color and pulsed doppler USG. Radiology 1994;190: 333-6. 93- Kawai M, Kano T, Kikkawa E, Maeda O, Oguchi H, Tomoda Y. Transvaginal doppler ultrasound with color 1kw in the diagnosis of ovarian cancer. Obstet Gynecol 1992;79(2):1637. 94. Fleischer AC, Rodgers WH, Rao BK, et al . Assesment of ovarian tumor vascularity with transvaginal color Doppler sonography. J Ultrasound Med. 1991;10: 563-8 95. Kurjak A, Zalud L, Alfirevic Z. Evaluation of adnexal masses with transvaginal colour ultrasound. J Ultrasound Med. 1991; 10: 295-7 96- Bromley B,Goodman H, Benacerraf BR. Comparison Between sonographic morphology and doppler waveform for the diagnosis of ovarian malignancy. Obstet Gynecol 1994;83:4347 97- Chow SN, Chen CD, Chen YP et al. Borderline malignant tumors of the ovary: study of prognostic factors. Formos Med Assoc 1996;95(11):851-6 53