MÜBADELE MEKTUPLARI BAKİ SARISAKAL MÜBADELE MEKTUPLARI I İslamları ezmekte, İslam kanı dökmekte maharet iktisab eden yalancı halaskarlar dini programlarını tatbikte kusur etmiyorlar. Malum olduğu üzere Usturumca, Petriç, Razlık ve sair bazı mevkiden şuraya, buraya hicret ve iltica eden İslamların bir kısmı memaliki Osmaniye’ye sevk ve izam edildiği gibi, diğer bir kısmı memleketlerine dönmek üzere yola çıkmıştır. Ne yazık ki bu felakete uğrayan İslamların, harap ve perişan olan hallerini görmezden evvel yollarda tecavüze hedef oluyorlar. Ahiren Usturumca Muhacirin İslamiyesi hakkında reva görülen tecavüzat Makedonya İslamlarını pek meyus eylemiştir. Bundan onbeş-yirmi gün evvel memleketlerine dönmek üzere yola çıkan altı yüz kadar İslam, Bulgar karakolları kadar tarafından memleketlerine kabul edilmeyince Doyran kazasının Berar’da karyesine gelmişlerdi. Zavallılar üzgün bir şekilde vakit geçirirken Geçen Perşembe gecesi ansızın Bulgarların tecavüzatına hedef olmuşlardır. Bu taarruz üzerine otuz yedi İslam ölmüş, yirmi yedi kişi de yaralanmıştır. Bu faciadan haberdar olan diğer muhacirler, ne yapacaklarını, ne şekilde hareket edeceklerini bilemiyorlar. Bir taraftan Bulgarların vahşi taarruzları, diğer taraftan Yunanlıların taarruzları yüzünden İslam anasırları maruz kaldıkları perişan hali her türlü tasarrufların fevkindedir. Hayat namusunu muhafaza için hicreti ihtiyar eden İslamlar gittikçe çoğalıyor. Her taraf gittikçe Anasırı İslamiyeden hali kalıyor. Bu durumun neye varacağını herkes pek güzel tahmin ediyor. Sahte halaskarların tatbik ettikleri programdan anlaşıldığı üzere İslam anasırını vesait muhtelife ile bir an evvel Rumeli’den tard etmek en birinci ve esaslı gayeyi teşkil eder. Ne yazık ki İslamlarda kuvvetli bir teşkilata malik olmadıklarından, düşmanlarımız programlarının tatbikinden pek güzel istifade ediyorlar. Makedonya’nın kurtuluşu senei devriyesi olması münasebetiyle her yerde şenlikler icra ediliyor. Alasonya, Serfiçe, Kozana, Karaferye, Nasliç ve sair mevkilerde ruhani ayinler ve sair merasim tertip edilmiş ve başta Metropolitler ve Papaslar olduğu halde dualar okunmuştur. Yunan gazetelerine bakılırsa Yunan idaresinden memnun olan ahali-i İslamiye dahi şenliklere iştirak etmekte imiş! Şunu da unutmamalıdır ki Yunanlıların şenliklerine iştirak için anasırı İslamiye tazyik edilmekten hali değildir. Yunan Kralı Selanik’e geldiğinde bütün dükkanlar cebren kapattırılmıştı. Selanik’in işgali senei devriyesi olan 26 teşrinievvelde icra edilecek şenlikler için fevkalade tedarikat icra edilmektedir. Hatta Kralın bu şenliklere iştirak edeceği rivayet olunuyor. Şunu da tekrar hatırlatalım ki bir çok sene taht-ı hakimiyet Osmaniye’de yaşayan Metropolit efendi merasim ve şenliklerin tertibine ön ayak olmuştur. Zaten Türkler aleyhinde gerçekleşmiş olan harekette metropolit efendinin iştirak ve parmağı bulunması elbette tabii bir şeydir. Selanik şehrinin tezyin ve tenviri için yine Metropolidin başkanlığında bir heyet oluşturulmuştur. Yunan Hükümeti Makedonya’yı Rumlaştırmak gayesi ile Batı Trakya ve Kafkasya’dan gelen muhacirleri dahilde yerleştiriyor. İttihaz edilen siyaset ise bu hareketten pek kolay anlaşılıyor. Müttefiklerin münasebetine gelince, Yunanistan ve Sırbistan ittifaktan ziyade her şeye benzerler. Bu halin böyle olması da meydandadır. Çünkü Rumları Sırplaştırmak, Sırpları Rumlaştırmak politikası devam ettikçe iş başka türlü olamaz. Manastır ve Gevgili’deki Rum mekteplerinin açılışına müsaade edilmediği gibi bilakis Sırp Hükümeti tarafından zapt edilmiş ve Rumca lisanın tedrisi bazı mevkide men edilmiştir. Manastır’dan hicret eden Rumlar, Sırpların takip ettikleri hattı hareketi hikaye ediyorlar. Selanik Ceryan eden bu ahvalden bir netice istihraç edilir ki o da şudur. Balkanlar da hiçbir vakit devamlı bir sulhü temin eyleyemeyecektir. Avrupa’da pek güzel anlayacaktır ki Osmanlı idaresinin tahtı tesiriyle sulh ve asayiş içinde yaşayan Balkanlılar bundan sonra yekdiğerinin gözlerini çıkarmak için her türlü vasıtalara tevessül edeceklerdir. İhtimal k i hep bu söylediklerim bir hayaldir. 20 Teşrinievvel 329 (2 Kasım 1913) 1 1 Tanin 6 Teşrinisani 1913, Sayı: 1751 MÜBADELE MEKTUPLARI II Şimdi bütün Yunanlı halk hükümetle beraber Selanik’te Osmanlı egemenliğinin sona ermesini kutlamak için merasim hazırlamakla meşguldür. 26 Teşrinievvelde icrası gerçekleştirilen olan bu şenlikleri tertip edecek komisyon’a iki İslam azasının dahil edilmesi teklif olunmuşsa da bu teklif redolunmuştur. Kralın karşılanışında nutuk okuması teklif olunana belediye reisi: “ Benim bir İslam olduğumu unutmamalısınız. Üzüntülü bir milletin efradından bulunuyorum. Memleket Vekili olduğum için Krala saygı göstermek benim vazifem ise de beni İslam ahali bunun için seçmedi, icap ederse mevkiimi terk edebilirim. “ demiştir. Aynı teklife Müftü Efendi de şu cevabı verdi: “ Hiçbir İslam buna iştirak edemez. Esasen nümayiş yapılmamalıdır. Buradaki İslam ahalinin vatandaş olması isteniyorsa onların hissiyatını daha az rencide etmelisiniz. Sonra Osmanlı Hükümeti İstanbul’un fethini kutlamamıştır. Çünkü orada yaşayan Hıristiyanların izzetinefsini kırmak istememiştir. “ Görüyorsunuz ki buradaki İslamlar hiddeti şahadetini kaybetmemişlerdir. Şenlikler Bayram arifesine tesadüf ediyor. O gün, yani Cumartesi günü bütün dükkan sahipleri dükkanlarını tatil etmeye haber olunacaklardır. Merasim iki gün devam edecektir. İçkiler getirilmekte, Yunan ahalinin büyük bir şevk ile nümayişlerde bulundukları görülmektedir. Bakalım zavallı İslamlara yine ne kadar zülüm ve cinayet yapılacak. Buraya her gelen etrafında büyük bir telaş ve gizli bir hazırlanmanın mevcut olduğunu hisseder. Bütün zabitler (İstanbul’a gideceğimiz ) diye yoğun bir şekilde çalışmakta, Sevkiyat kemali ehemmiyetle devam etmektedir. Bunlara edilecek hitap ve nasihat ancak topla olabilir ki bu da ancak sizin elinizdedir. Bununla beraber Yunanlılar bu askere beyhude güveniyorlar. Hepsinin üstünde yazlık, ince ve pis bir elbiseden başka bir şey yoktur. Soğukların başlaması asıl düşmanın başka tarafta olduğunu anlatıyor. Bilhassa neferleri görmeyiniz: Murdar bir elbise, hayattan bıkmış olduğunu ifade eden üzüntülü bir sima. İnsan Türk asalet ve şahsiyetini böyle bir düşmanın karşısında hakir eden sebepsiz müsamahalara lanet ediyor. Muhaceret olanca kuvvetiyle devam etmektedir. Selanik’in bütün sokakları yerlerini yurtlarını terk eden yunan Hükümetinin alçak zulümlerine doğru taşıyan bedbaht İslam kafileleriyle doluyor. Üstlerinde sağlam bir elbise bacaklarında yürüyebilecek bir kuvvet bile taşımayan bu zavallı insanlar şuraya buraya dağıtılmakta, her gün bir kaçı soğuğun, hastalığın merhamet etmez hücumuna mukavemet Kiliseye Dönüştürülen İki Şerefeli Cami edemeyerek ölmektedir ve herhalde ölenler geriye kalanlardan daha çok bedbaht değildir. Divan-ı Harp, zindan, süngü, sopa, hakaret, bunlar mezarı bile aratan öyle isim verilemez vasıtalardır ki yirminci asrın alnına yapışmış birer canlı birer örneği gibi Selanik’i dolduruyor. Şu yakında bu kafilelere dört-beş eşkıya hücum etmiş, gece içinde bu silahsız zavallı halkı kurşunlar altında mahvetmişlerdir. Maktullerin adedi 37’yi bulmuştur. İşte bütün İslam anasırı böyle namert vesaitle mahvolunmakta, boş kalan köylerine Bulgarlara kalmış araziden muhaceret etmiş Rum ahali yerleştirilmektedir. Selanik Harbin öğrettiği dersler, yani hapis etmek, dökmek, sekiz, dokuz yaşında kızın ırzlarına tecavüz etmek onlara göre bir nevi eğlence ve hatta bir meşguliyet oluyor. İnsan yüreğini ızdıraplar altında bu faciaları bila ihtiyar şarkın pejmürde felsefesine kapılıyor ve “ne yapayım“ diyor. Irzına tecavüz olunan iki kızın biri derhal ölmüş, diğeri de ümitsiz derecede mecruh olmuştur.İşte size yeni bir facia daha: Kasımiye Camisi, Kiliseye dönüştürülmüş. Bu gün Ayos Dimitrios unvanı altında küşad edilmiştir. Şenliklerin ayini burada yapılacakmış. 2. 2 Tanin 8 Teşrinisani 1913, Sayı: 1753 MÜBADELE MEKTUPLARI III Fetih Merasimi – Kasımiye Camisinde 7000 Kiloluk Çan – İslamların Çektikleri 26 Teşrinievvelde geçen mektubumda yapılacağını bildirdiğim merasim vuku buldu. Kral Konstantin nümayişlere iştirak etmemekle birlikte veliahdı göndermişti. Bu günün İslamları en fazla müteessir eden vakası Kasımiye Camisinin Kiliseye çevrilmesinin resmi töreninin icra olunmasıdır. Mabede mahsus olmak üzere tam yedi yüz kiloluk bir çan taktılar ki ilk defa çalmak şerefini elde etmek için bütün halk müsabakaya girişmişti. Nihayet bu güya büyük bir şan ve şeref temin eden bu teşebbüsat beş lira veren bir şekerciye nasip oldu. Pek şiddetli bir yağmurun ortalığı çamur ve su altında boğmasına rağmen halk yerinden ayrılmıyor, dünyanın en mukaddes ve en gayrı kabil itiraz bir serbestisine, din ve mezhep hürriyetine karşı girişilmiş olunan bu resmi vahşeti alkışlara boğuyordu. Sonra evleri içinde bu nümayişin kendilerine çıkaracağı hisseyi taarruzu düşünerek korku ve heyecan içinde gizlenen zavallı İslam anasırı karşısında merasimi diniyelerini ifa ettiler. Sokaklarda uzun uzun tezahüratta bulundular. İlk dua pek başka bir tarzd a oldu. Şimdiye kadar Krala ettikleri dualarda İstanbul’un zaptı ve Ayasofya’da ayini ruhani yapılması temennisini izhar ediyorlardı. Bugün böyle olmadı. Krala merasim mahsusa ile Bizans bayrağını takdim ettiler. Koca Konstantin, iki papazın bereket duasıyla Bizans’a sahip oldu. Asker geceleyin fener alayı yaptı. Hepsinin ağzında bir temenni, aynı nakarat dolaşıyordu. İstanbul ve İzmir’in zaptı. Sonra on gün içinde Sofya’yı istila ve iki ay zarfında bütün Bizans’ın Yunanistan vatanına ilhakı. Asker mütemadiyen bağırıyordu: “ İstanbul’u zapt etmek vazifemizdir. Yaşasın Selanik’in fatihleri. “ Siz İstanbul’da ne kadar bahtiyarsınız ki, bu sözleri duymuyorsunuz. Burada kardeşlerinizin neler çektiğini eminiz ki tamamen tasavvur edemezsiniz. Selanik Ayasofya Camisi Dün iki İslam kadını caddede geziyordu. İki Rum yüzlerine tükürmeye başladılar. Selanik’in yeni fatihleri bu alçak taarruzu uzaktan seyrediyor, dünyanın her tarafında herkesin hürmet ettiği kadınlar yapacak bir şey bulamayarak susuyorlardı. Bunlara cevap vermek kudretimiz bittiği kadar, bu heriflerin layık oldukları mukabeleyi icrada kusur etmemek borcumuzdur. Bunu biliyoruz. Fakat Yunanlıların maksatları da böyle bir mukabelenin icra olunduğunu görmekten başka bir şey değildir. Bu halde bir sebep bularak İslamları doya doya tahkir ve telef etmek cinayetine kavuşmuş olacaklardır. Yalnız bir şey değil, kendimizi kurtarmak, yarın diğer vatan parçalarının aynı mahrumiyet ve eza altında kaldığını görmemek için bütün servetlerinizi, bütün varınız, yoğunuzu donanmaya sarf ediniz. Vatan ve haysiyet elden gidince ne servetin, ne malın kıymeti kalmadığını görüp bizzat tecrübe etmeden evvel bunu yapınız. Burada dilenciler bile ekmek parasını donanmaya veriyor. Nüfusça ve servetçe daha yüksek bir seviyeye sahip bulunan Türkiye ahalisinin bu küçük yardımları millet karşısında aciz kalması ne kadar ayıptır düşününüz. Kavala Merasime iştirak edenler arasında yalnız İslamları değil, Musevileri de bulmazsınız.Çünkü onlar bile tahkirlere karşı masun değildir. Geçen gün bir Yunan gazetesi Galip Kemali Bey’in resmini yapmıştı. Yerde parçalanmış Osmanlı bayrağı duruyor, Yunan Hariciye Nazırı, Galip Kemali Bey’in başına doğru yumruğunu çeviriyor ve sulhun cebren imzasını talep ediyor. Bunları görünce ne hale girdiğimizi artık tasavvur edemezsiniz. Muhacirler üzerindeki zulümde eksilmemiştir. Bütün İslam cemaati mütemadiyen şikayet ediyorlar. Fakat dinleyen kim. Bu muhacirleri de siz himaye edi niz. İanelerin gönderileceği bir hedefte dünkü vatan Selanik’in bugünkü bedbaht ve matemli halkıdır. 3 3 Tanin 12 Teşrinisani 1913, Sayı: 1757 MÜBADELE MEKTUPLARI IV Size şimdiye kadar İslam anasırın Yunanlılardan görmüş olduğu zulümleri yazdım. Selanik ve civarında geçen mezalim ve bedbaht hayat İstanbul gazetelerine o kadar çok yazıldı ki en sonunda resmi Yunanistan’ın bile nazarı dikkatini celbetti. Tabi bu hususa dair yapılabilecek şeyi yaptılar. Sureti katiyede ademi malumat, yahut tekzip! Hatta bu meseleye dair Yunan Dahiliye Nazırı Başvekile bir telgraf göndermiş, bunda yunan idaresi altında zülüm ve cinayet devrinin kapandığını bütün halkın maksad mukaddesi milli uğrunda yeni bir idareye zahir olduğu, hatta bütün o zihniyetin sevkiyle (Serbesti din ve mezhepten masun olduğunu) bildirmiştir. İnsan bunları görüp o kadar uzak olmayan hatırat faciayı yad edince tekzibe değil, hayrete bile nereden başlayacağına tereddüt eder. Daima yürüyen hakikat bu tekzip resmiyenin Yunanlı ruhunda mevcudiyetlik ve adilikten başka bir şe ye delalet etmediğini gösterecek değil, hatta göstermiştir. Yunan idaresi altında zülüm idaresinin kapandığını iddia etmek en tarafgir bir militaristin yüzünde bile gayri emin bir hoşnud bir tebessüm eder. Çünkü Selanik’in sokakları ortasında aç ve çıplak gezen binlerce muhacir kadın ve çocuklarını yurtlarından uzak yerlere gönderen ve ne kadar sene seması altında yaşadığı memlekete veda eden binlerce erkek, herhalde adil ve hayırkar bir idarenin mesut efradı değildir. Maksadı milli uğrunda bütün halkın hükümet etrafında kenetlenmiş olduğu iddiasına gelince, bu cidden gülünçtür. Daha geçenlerde Selanik’in yevm-i fethi sebebiyle icra olunan nümayişlere İslam ve hatta Musevi anasırının ademi iştiraki olmamıştır. Bunu tekzip ederiz. Serbesti din ve mezhep Yunanlılara nazaran felsefei kadimenin gayri kabil tatbik ve nazariyat ahlakiyesine benzer bir şey, bütün şerefini ancak güzel bir kaşane olması teşkil eden tuhaf bir harekettir. Bu cümleyi Yunanlı nazır, dahili hududun karışıklığına karşı muhafaza -i sükun edemeyerek, kalemleri, dilleriyle hücum ve taarruz eden hakperestlere karşı siper olmaktan başka bir yerde kullanılmaz ve kullanmışta değildir. Daha geçen gün Kiliseye dönüştürülen ve bu suretle Yunanistan’ın değil yalnız halka, halkın mabedine bile saygı göstermeyen bir idarenin bir tekzibine inanılır mı? Selanik Türk gazetelerinin Yunan hareketine karşı sükut ile mukabele etmemesi bütün Yunanlıları hiddetlendirmektedir.Türkler için o kadar tecavüzkarane hareket olunuyor ki insan bir dakika bile görmektense ebediyen buraları terk edip çekilmek ister. Hemen bütün gazeteler o büyük, o muhteşem Kralları Konstantin’e (Türkkamahus- Türklerle harp eden), (Bulgar Vakatosu – Bulgar katili) unvanlarını vermektedirler. Katillik bu isim muhteşem ve en güzel bir sıfat olduğuna da şüphe edilemez.Binlerce Türk’e idareleri altında hak ve adaletle davranacaklarını ilan eden resmi beyannamelerinde aynı gazetelerin aynı sütunlarında derç olunduğunu ifade olunduğunu ilave etmeye ihtiyaç yoktur zannederim. Zavallı anasır İslam’ın neler çektiğini tekrar yazmakta ne faide olduğunu bilmemekle beraber insan her gün gördüğü bela istisna, her gün tekrar eden bu karanlık ve acı faciaya karşı gözlerini de kapayamıyor. Bedbaht ahali en büyük bir şecaat müddetiyenin bile susup tahammül edeceği bu vaziyette harap evlerine hiçte emin olmayan çatıları altında sığınmış, düşünüp ağlamaktan başka ne yapabilirler? Selanik Limanında Bekleyen Mübadiller Evvelki gün çarşıda iki Türk zabitine tesadüf ettik. Bunları muhakeme edilmek üzere Galos’tan, Selanik’e getirmişler. Bilhassa şu vaka üzerine hükümetin şiddetle nazarı dikkatini celbederiz. Yunanistan bir taraftan kabul ettiği ahidname ile bize firarileri, canileri, hatta bunların daha adilerini mesela kozmidiyi affettirmeye çalışıyorken diğer taraftan ahden ve vicdanen teslim olduğunu zavallı zabitlerimizin mahkeme mahkeme dolaşmalarını terviç etmektedir. Bunlar hakkında daha fazla tafsilat veremeyeceksem de ihmal olunmalarının büyük bir günah olacağına kaniyim. 4 4 Tanin 22 teşrinisani 1913, Sayı: 1764 MÜBADELE MEKTUPLARI V Bilmem İstanbul şimdiye kadar haberdar olmuş mudur? Okçular’da Bulgarlarla, Yunanlılar arasında bir müsademe oldu. Beş gündür Selanik’e yaralılar geliyor. Gerçi bu yaralılar gece yarısından sonra şimendiferlerle getiriliyorsa da inkarı kabil değildir. Aldığımız malumata nazaran, Meste Karasu’dan gelen 400 nefer çıkarılmıştır. Bulgarlar bir-iki köprüyü, bir şimendifer katarını berhava etmişlerdir. Bura gazeteleri bu gibi mühim vakaları neşretmekten memnu, fakat “ düğün başladı “ Müsademe vukuatının adedi çoğaldı. Okçular’da müsademe, Demirhisar etrafında müsademe, Karasülü’de Yunanlılarla, Sırplar arasında müsademe. Bu hal her gün her yerde müsademe olacağına işaret ediyor. Kavala Yunanlılar bir taraftan askerleri vapurlara gönderdiği halde diğer taraftan yeni asker celb edilmektedir. Kavala’dan Selanik’e, Selanik’ten Kavala’ya mütemadi bir tebdili mekan. Bunun sebebi ne? Burası bir türlü anlaşılamıyor. Acaba Kavala üstlerindeki askerde bir isyan mı vardır ki bu surette hareket ediliyor bilinmiyor? Yunan idaresinde başka bir tebdil, bir fevkadelik daha var. Umum vergilere yüzde yirmi beş harp vergisi zam ediliyor. Belediye vergileri yüzde on beş arttırılıyor ve paralar derhal tahsil ediliyor. Hala Selanik’te bine yakın mahpus Müslüman bulunuyor. Bütün anasırı saireden mahpus olanlar tahliye edildiler. Fakat Müslümanlara bir türlü emniyet edemiyorlar. Eskisi gibi her şeyde, her işte, şiddetli bir tazyik. Üç Müslüman’ın bir yerde toplanmasına derhal şüpheli bir gözle bakıyorlar. Bunun içindir ki yapılan antlaşmanın mahpushane taalluk eden kısmı tatbik olamadı. Mahpuslar bekleyip duruyor. Eksilmedikten başka daha da artıyor. Nitekim geçen gün İstanbul’dan gelen bir mektupta ismi geçmiş olması, biçare kadının hapsedilmiş olduğunu gösteriyordu. İhtimal ki bin birinci mahkumda o. Kim bilir bu biçareler, içerideki esareti, dışarıdaki esarete ne vakit mübadeleye muvafık olacaklar? 5 5 Tanin 23 Teşrinisani 1913, Sayı: 1765