kent, kültür, çevre, mimarlık ve demokrasi için 135 mimarlara mektup 2010•05 MAYIS TMMOB M‹MARLAR ODASI ‹STANBUL BÜYÜKKENT ŞUBES‹ www.mimarist.org “Taşınır” ya da “Taşınmaz Kültür Varlığı”: Emek Sineması Deniz ‹NCEDAYI Mimarlar Odası ‹stanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı, ilgili meslek odaları, kültür ve sanat sendikaları, sinema dernekleri, sanatseverleri, kentlileri ve gençleriyle İstanbul son günlerde tartışmalı bir yenileme projesini medyanın gündemine taşımayı sürdürüyor. Beyoğlu İlçesi, Hüseyinağa Mahallesi, Sakızağacı Sokak 5 pafta, 29-33 parsellerini kapsayan adaya ilişkin, 5366 sayılı “Yıpranan Tarihî ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun” kapsamındaki Yenileme Kurulu kararıyla, Cercle d’Orient kompleksindeki tescilli Melek Apartmanı, İskentini Apartmanı, İpek Sineması ile tarihî Emek Sineması’nın çağdaş yenileme ve koruma ilkelerine ve ölçütlerine aykırı da olsa yıkılması öneriliyor. Beyoğlu kentsel ve tarihî sit alanı içerisinde bulunan ve önemli tescilli kültür varlıklarını içeren alan, Bakanlar Kurulu’nun 20.06.2006 gün ve 2006/10172 sayılı kararıyla “yenileme alanı” kararı; İstanbul 1 No.lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 1991 tarih ve 2917 sayılı kararında belirtilen, “Cercle d’Orient Binası ile Emek Sinemasında müdahale biçiminin iç ve dış görünümlerini, karakterini, görünen malzeme ve süslemelerini ve plan özelliklerini bozmayacak müdahalelerin yapılabileceği yapılar olduğuna” ilişkin kararına ve DOCOMOMO Türkiye listesindeki kaydına karşın alınabilmiştir. İzlendiği gibi, kentin tarihî alanlarında birçok tartışmalı yenileme projesi (Tarlabaşı, Sulukule, Süleymaniye, Fener Balat vb. gibi) gündeme gelmiş, yasal süreçler işletilmiş, mesleğin bilimsel alanından açıklamalar ve tepkiler gelmiş, ulusal ve uluslararası tartışma platform- larından ciddi uyarılar alınmıştır. Ancak, her gün yeni bir örneği İstanbulluların gündemine getirmekten çekinmeyen hızlı, tek taraflı ve anti-demokratik bir kentsel dönüşüm sürecinin içinde yaşıyoruz. Kuşkusuz önemli olan tartışma, kentte planlama ve tasarım kültürünün bütününe ilişkindir. Emek Sineması’nın gündeme taşıdığı konu da kentin diğer alanları için sürdürülen ilkeler bütününden ayrılmamalıdır. Tek başına Emek Sineması projesini değerlendirmek, koruma, kentsel planlama ve tasarım bağlamından kopartmak kuşkusuz birçok yanlış yönlendirme ve eksiklik içerir. Kültürel değerleri açısından bakıl- Emek Sineması’nda !f İstanbul 2009 açılış partisi... dığında, Emek Sineması’nı yalnızca bir sinema salonu olarak değerlendirmek ve tartışmayı fiziksel ve işlevsel yetersizlikleriyle sınırlamak doğru olmaz. Sorun İstanbul’a kazandırılması planlanan yeni bir kültür mekânı da değildir kuşkusuz. Bu nedenle, “salonu yenilenmiş olarak kentliye sunuyoruz” gibi bir açıklama da kabul edilemez. Diğer dönüşüm projelerinde de olduğu gibi, bu konuda da itirazlar Emek Sineması’nın çağdaş sağlık standartlarına uygun hale getirilmesine değil şüphesiz. Mekân(lar)ın barındırdığı kültür değerleri; fiziksel özellikleri ve manevi değerleriyle bütünleşmiştir. Emek Sineması salonu, açıldığı 1924 senesinden bu yana, özellikle de son 20 yılda İKSV İstanbul Film Festivali mekânı olarak kentliler için sinemayla buluşmanın mekânı ve simgesi olmuştur. Her yaştan kentlinin anılarında, sadece sinema etkinliğine değil, yaşamlara ait birçok değeri de taşır. Pek çok uluslararası koruma sözleşmeleri ve tüzüklerinde (Venedik Tüzüğü 1964, Deschambault Bildirgesi: Quebec Kültür Mirasının Ko- 8 2 mimarlara mektup 135 “Taşınır” ya da “Taşınmaz ... runmasına Yönelik Tüzük - ICOMOS 1982, UNESCO Somut Olmayan Kültür Mirasının Korunması Sözleşmesi 2003, Viyana Memorandumu 2005 vb. gibi) “somut olmayan değerler” ifadesiyle vurgulanmak istenen de budur. Nasıl ki, Emek Sineması barok ve rokoko duvar ve tavan süslemelerinin korunmasıyla korunmuş olmayacaksa, hiçbir kültür varlığı da çevresel ve toplumsal bağlamından yalıtılarak korumanın evrensel, bilimsel kabullerini karşılayamaz. Bu tür bir anlayış, “koruma” kavramını statikleştirerek dondurulmuş objeler, cepheler, görünüşler üzerinden tanımlamayı kabul eder ki, bu indirgeme günümüzde yerini, tartışmasız olarak somut ve somut olmayan değerlerin güçlü ilişkisini öneren koruma anlayışına bırakmıştır. Bu anlayışı, sosyal bilimler açısından bakarak değerlendirebilmek mimarlık alanı için, özellikle disiplinler arası ilişkiler çağında önem taşıyor. Toplumsal bireyin kentle kurduğu çok boyutlu ilişki, farklı mekânlarda farklı yaşam biçimleri üretir. Çok katlı bir alışveriş merkezinin 2 ve 18 Nisan 2010 tarihlerinde yapılan protesto gösterileri... çatısına taşınmış tescilli bir sinema salonu ile kent yaşamında yıllar boyu özel bir yer edinmiş, topluma mal olmuş bir taşınmaz kültür varlığı, kentli için aynı şeyi ifade etmez. Başka bir deyişle, her ikisi farklı insan-mekân ilişkileri, dolayısıyla farklı yaşam biçimleri üretir. Biri, bireyi tüketimin öznesi olarak görerek, kültürsanat yaşamını alışveriş merkezleriyle (ya da bazılarına göre “yaşam” merkezleri) bütünleştirirken, diğeri bireyin yaşamını maddi-manevi kültür değerleriyle bütünleyerek gündelik yaşamın içindeki “kent(li) hakkı”na saygı duyar. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının Denetimine Dair Yönetmeliği’nde de, taşınmaz kültür varlıkları, “tarih öncesi ve tarihî devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili bulunan veya tarih öncesi ya da tarihî devirlerde sosyal yaşama konu olmuş bilimsel ve kültürel açıdan özgün değer taşıyan, yer üstünde, yer altında veya su altındaki bütün taşınmaz varlıklar” olarak tanımlanıyor. Günümüzde bilimsel kriterlere bağlı olarak gelişmiş koruma yaklaşımında ve uygulamalarında kültürel bellek kavramının önemi büyük. Mekânlar, binalar, doğal ya da yapılı çevreler fiziksel nitelikleriyle değil, bellek izleriyle ve manevi dünyada ürettikleriyle de korunuyor ve yaşatılıyor. Toplumsal bellek, bu nedenle birçok başarılı uygulamada öncelikli bir belirleyici, bir değer olarak ele alınabiliyor. Kentimizde ise sadece Emek Sineması projesi örneğinde değil, birçok yenileme projesinde de görüldüğü gibi, belleğin temizlenmesi ve yeniden yüklenmesi sürecini yaşıyoruz. Sulukule olsun, Tarlabaşı ya da Fener-Balat mahalleleri olsun, var olan dokunun (somut ve somut olmayan) belleklerin silinerek yeniden inşası yöntemi Naomi Klein’ın gündemden düşmeyen Şok Doktrini: Felaket Kapitalizminin Yükselişi başlıklı yapıtında tartıştığı, felaket ve olumsuzluk söylemi yaratarak egemen ideolojinin uygulama alanını rahatlatması yöntemini mimari ve kentsel alanda karşılıyor. Diğer taraftan, Klein’ın da aktardığı gibi, psikoterapiden ödünç alınan “şok terapisi” yöntemi, bilimsel açıdan olumsuzlukları ve insan hakları açısından ise hukuksuzluğu kanıtlanmış bir yöntem. Demokrasi kültürünü geliştirmede ve farklı meslek alanlarına yayarak mekânda okunur kılmada öncü olmaya aday ülkelerde kültür mirası varlıklarının rant aracına dönüştürülmesi ve sivil toplum tepkileri de yok sayılarak uygulama alanının açılması çok kolay olmasa gerek. İstanbul hatta Türkiye gibi, dünya kültür mirası niteliğindeki varlıkları her alanına yayılmış özel coğrafyalarda ise sorumluluk alanı ve derecesi kat kat artıyor. Dünya mirası olarak değerlendirilebilecek bir kentin bu konuda örnek olması, kültür ve turizm, mimarlık politikalarıyla bunu desteklemesi beklenirken, “Avrupa Kültür Başkentliği” unvanını da taşıdığı bugünlerde bu tartışmayı açması ise talihsiz bir çelişki olarak görülebilir. Tarihî, eşsiz kentin çekim noktasındaki sit alanında böylesine toplumla bütünleşmiş; sinemaseverlerin, tiyatro ve müzikseverlerin, gençliğin kültürel simge değeri taşıyan bir tarihî varlığının, Emek Sineması’nın, sermayenin sonu gelmeyen tüketim ve metalaşma politikalarına yenik düşmesi, insanın ve değerlerinin de kolayca tüketilebilir olduğu anlayışını sergilemiyor mu? Daha da önemlisi, tüketim toplumunun, yaşamı alış-veriş olarak tanımlamaya zorlanan bireyi, 7. katta film izlerken, bir zamanların ünlü ve büyülü Emek Sineması’nın anlattıklarını duyabilecek, ruhunu yaşamına katabilecek mi? Ne yazık ki, çağdaşlaşma; koltukları yenilenmiş parlatılmış salonlarda film izleyerek olmuyor. Bilimsel kriterlere, sivil topluma, yaşam ve üretim süreçlerinde yer açmakla, karar süreçlerinde şeffaflıkla tartışabilmekle ve uygar dünyayı izleyebilmekle başlıyor. g 8 mimarlara mektup 135 3 TMMOB Mimarlar Odası 42. Olağan Genel Kurulu Bildirisi, 22 Nisan 2010 Mimarlar Odası Basın Açıklaması TMMOB Mimarlar Odası 42. Olağan Genel Kurulu ve seçimleri 1617-18 Nisan tarihlerinde mimar delegelerin yoğun ilgi ve katılımı ile Ankara’da gerçekleştirilmiştir. Ülkemizin köklü demokratik meslek örgütü olan Mimarlar Odası Genel Kurulunda, 41. dönem çalışma raporları ve gündemdeki konular üzerine kapsamlı değerlendirmeler yapılarak yaşanmakta olan sürecin özgün koşulları üç başlık altında belirlenmiştir: 1. Demokrasi Sorunu: Genel olarak ülkemizin, özel olarak meslek alanımızın ve Meslek Odalarının karşı karşıya bulunduğu anti-demokratik süreçler her alanda demokrasinin savunulmasının önemini daha da artırmaktadır. 2. Kentsel Kaos: Kentlerimizde bilime, mimarlık ve şehircilik ilkelerine aykırı uygulamaların; kamu varlıklarının pazarlanmasının ulaştığı düzey yaşanmakta olan kentsel kaosun katlanarak devam etmesine neden olmuştur. Toplumumuz tarafından “kent yağması” olarak nitelenen bu süreç karşısında; yaşamın, çağdaş ve bilimsel bir planlamanın, kamu varlıklarının, tarih ve doğa değerlerinin savunulması için tüm duyarlı kesimlerle birlikte seferber olunmasını zorunlu kılmaktadır. 3. Ekonomik Kriz: Küresel ölçekte yaşanmakta olan ekonomik kriz, zaten yapısal sorunları olan ve her bakımdan krizler içerisinde çalkalanan ülkemizi derinden etkilemiştir ve var olan ekonomik kriz daha büyük boyutlarda yaşanmaktadır. Mimarlık ve meslek alanımız bu süreçlerden en çok etkilenenlerin başında gelmektedir. Bu çerçevede mimarlık ve meslek alanımızın savunulması; meslektaşlarımızın desteklenmesi ve Oda yapısının güçlendirilmesi önem kazanmaktadır. Toplantıda yapılan ortak değerlendirmelere bağlı olarak gündemde yer alan kapsamlı sorunların üye ve örgütsel seferberliğe dayalı bir “Dayanışma Süreci” ile aşılabileceği özellikle vurgulanmıştır. Genel Kurul sonrası 961 delegenin katıldığı seçimlere; “Çağdaş Demokrat Toplumcu Mimarlar” ve “Demokrasi İçin Mimarlar Platformu” adlarında iki ayrı liste katılmıştır. Yapılan seçimler sonucunda seçimleri “Çağdaş Demokrat Mimarlar”ın listesi kazanmıştır. Seçilen Merkez Yönetim Kurulu 22.04.2010 tarihinde yaptığı ilk toplantısında; Genel Başkan : Eyüp MUHCU Genel Başkan Yrd. : Erkan KARAKAYA Genel Sekreter : Necip MUTLU Genel Sayman : Nurdan TOPOĞRAF Üye : Ali EKİNCİ Üye : Can DİRİL Üye : A. Zafer OKUDUCU şeklinde görev paylaşımı yapılmıştır. TMMOB Mimarlar Odası 42. Dönem Genel Kurulu’nda alınan bir kararla hazırlanan sonuç bildirisi aşağıda sunulmuştur. Genel Kurul Sonuç Bildirisi 2. Dünya Savaşından bu yana yaşanan en büyük ekonomik krizin yıkıcı etkileri dünyada ve ülkemizde tüm toplum katmanları ile birlikte mimarlık ortamında da şiddetle hissedilmektedir. Mimarlar Odası 42. Olağan Genel Kurulu böyle bir ortamda, dünya ve ülke sorunlarını kent ve mimarlık bağlamında değerlendirirken, ülkemiz mimarlarının örgütlü gücü olan Mimarlar Odası’nın mesleki alandaki çalışmalarının yanı sıra kamu ve toplum yararı doğrultusunda çalışmalarını sürdürmesi 56 yıllık geleneğinin gereğidir. Yaşanan küresel krizin odağında “mimarlık ve kent mekânı” bulunmaktadır. En temel haklar arasında yer alan barınma hakkının doyumsuz bir rant hırsıyla karşılandığı neoliberal ekonomik sistem, dünyanın çeşitli bölgelerinde özellikle yoksulların yerlerinden edilmelerine yol açmıştır. Bu koşullarda mimarlara düşen görev; mimarlığı, barınma hakkının çözümünde toplumsal duyarlılıkları öne çıkarmalarıdır. Küresel krize çözüm önerilerinden biri olarak sunulan “kentsel dönüşüm” süreçleri, küresel sermaye ve yerel ortaklarının baskısı altında “kentsel ve kültürel yıkım” haline dönüşmüştür. Özellikle kamu kaynaklarının ve alanlarının yağmalanmasına dayanan bu uygulamaların durdurulması zorunludur. Ülkenin yeni bir Anayasa ihtiyacı yıllardır tüm toplum kesimlerince dile getirilen bir gerçektir. Ancak mevcut siyasal iktidarın diğer siyasi partiler ve toplum kesimleriyle bir konsensüs arayışına hiç gerek duymadan sürdürdüğü Anayasa çalışmalarının toplumun ihtiyacını karşılayan bir Anayasa oluşturması mümkün değildir. Bu nedenle özgürlükçü, çoğulcu, barışçı, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti anlayışı ortak paydasında, toplumun bütün kesimlerinin siyasal katılımına olanak tanıyan yeni bir Anayasa’nın katılımcı süreçlerle hazırlanmasına ihtiyaç vardır. Ülkemiz insanlarının binlerce yıllık ortak geçmişinden süzülen barış içinde bir arada yaşama iradesini zayıflatacak nefret duygularını körükleyen gelişmeler endişe vermektedir. Bu koşullarda insanların uygarca barış ve kardeşlik içerisinde yaşayabileceği demokratik bir toplum hepimizin özlemidir. Etnik sorunların demokratik, adil bir barış ve temel insan hakları çerçevesinde çözümü şarttır. “Kentsel Dönüşüm” adı altında TOKİ’ye emanet edilen kentlerin hoyratça hırpalanmasına devam edilmektedir. Mimarlar Odası; yerel yönetimlerin ve merkezi otoritenin, ülkenin her coğrafyasında uygulanan kişiliksiz şablonlarla yeni gelişme alanları açmak yerine, öncelikle yerel değerleri içeren mevcut yaşam alanlarını, toplumsal aktörlerin karar süreçlerine katılımı ile sağlıklı ve yaşanır duruma getirmesini savunmaktadır. İktidarın çeşitli devlet kurumları aracılığı ile altyapısını oluşturduğu kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütlerini işlevsizleştirme girişimleri dikkat çekici hale gelmiştir. İdarelerin uygulamalarını toplum yararına ve kamu yetkisi kullanarak denetlemek meslek kuruluşlarının ülkeye hizmet yolunda asli görevlerinden biridir. Ne Mimarlar Odası’nın ne de diğer meslek örgütlerinin bu sorumluluklarından vazgeçmesi düşünülemez. Mimarlar Odası, bu doğrultudaki girişimlere karşı tüm meslek kuruluşları ile dayanışma içerisinde ve kamuoyu desteğini de arkasına alarak mücadele etmekte kararlıdır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur. Saygılarımızla. g TMMOB Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu 4 mimarlara mektup 135 TMMOB Mimarlar Odası Basın Bildirisi, 9 Nisan 2010 Koca Sinan Prof. Orhan ŞAH‹NLER Mimarlar Odası, 9 Nisan Mimar Sinan’ın ölüm yıldönümü nedeniyle düzenlenen anma etkinlikleri çerçevesinde, her yılın bildirisini mimarlık camiasının farklı isimlerine yazdırmaktadır. Bu yılın Mimar Sinan bildirisini değerli hocamız Prof. Orhan Şahinler hazırlamıştır. 9 Nisan 2010 tarihi, Osmanlı İmparatorluğu’nun klasik mimarisini temsil eden eşsiz ustanın, Koca Sinan’ın 422. ölüm yılı...(1) Cihan İmparatorluğu Osmanlı’nın en görkemli dönemini, gücünü yansıtan, adeta sonsuza kadar direnecek olan soylu yapılarını inşa eden mimarının, Koca Sinan’ın yaşama veda edişinin dört yüz yirmi ikinci yılı... Alçakgönüllülük, sağduyu, mantık, akıl, yaratıcı zekânın birlikteliğinin örneği olan Koca Sinan’ın, Osmanlı İmparatorluğu’nda varlıklarını koruyan Grek, Roma, Bizans uygarlıklarını özümseyerek klasik bir mimari yaratan bilgenin dünyadan ayrılışının dört yüz yirmi ikinci yılı... Duru, yalın, dolgun kitleler üzerinde dengelenen ana kubbe ve kubbecikler dizgesini kuran, mühendislik yeteneğiyle Desen: Prof. Muhlis Türkmen mimarlık zarafetini bütünleştiren büyük ustanın alçakgönüllü kabrine çekilişinin dört yüz yirmi ikinci yılı... Ulu Süleymaniye Camisi’ne Haliç sırtlarında en etkili yeri seçerek günün her anında İstanbul halkına mimarisinin özgün, etkin kitlesini sunan bir yaratıcının garip dünyadan göçüşünün dört yüz yirmi ikinci yılı...(2) Tanrıya yakarışı ifade eden Selimiye Camisi’nin görkemli, anıtsal kitlesini bütünüyle yaratan büyük, eşsiz bir yeteneğin, mimarın çileli mesleğinden ayrılışının dört yüz yirmi ikinci yılı... * * * Koca Sinan’ın görkemli ve en yalın imparatorluk yapılarının söylemlerine yansıyan, alçakgönüllü kişiliği, kimliği, erdemliliği, soyluluğudur. Edirne Selimiye Camisi ile Üsküdar Şemsi Paşa Külliyesi, Tophane Kılıç Ali Paşa Camisi ve Külliyesi, Kadırga Sokollu Mehmet Paşa Camisi bu tanımı doğrulayan örneklerdir. Her biri birer başyapıttır... Sinan’ın en yalın, etkili, masif yapısı, sanırım Ayasofya Hamamı’dır.(3) Ayasofya Hamamı klasik değerleri, nitelikleriyle olağanüstü, olağandışı bir yapıdır. Çok çok özel etkin masif mimarisi, kitlesel farklılıklar, farklılıklar arası kurulu olan denge, geçişlerle sağlanan bütünlüğüyle de eşsizdir. Ayrıca Koca Sinan’ın inşa ettiği külliyelerin vaziyet planlarının kurguları, kurgulardaki kitleler, kitle lekelerinin işlevselliklere göre oluşan hiyerarşik konumları mimarın olgunluğunu, deneyimini, kişiliğini yansıtmaktadır, özeldir, özelliklidir... Kadırga Sokollu Mehmet Paşa’nın içdış mekânsal kurguları, avluya giriş, geçişte değişik mekânsal algılamalar, Eyüp Zal Mahmud Paşa Külliyesi’nin doğal zeminle olan uyumu, sınırlı alanda akılcı dış mekân zenginlikleri için kotların ustalıkla kullanımları şaşırtıcı örneklerdir... Koca Sinan’ın özelliklerindendi; yapısal sistemde tutarlılık, yatay ve düşey kurguda bütünlük. O bütünlüktü zamanın etkilerine, doğanın olumsuz koşullarına, depremlere direnen. Yine o bütünlüktü, yalın, soylu, güçlü mimari ifadeleri yaratan... Köprüler, su kanalları, kemerleri, su terazileri inşa eden Koca Sinan, mimar olduğu kadar da bilgili, deneyimli üstün yetenekli bir inşaat mühendisiydi; Osmanlı İmparatorluğu’nun gücünü yansıtan, yapıtlarıyla imparatorluğu yüceltip taçlandıran üstün niteliklere sahip yaratıcı bir mimar, eşsiz usta, ölümsüz bir tarihi kişilikti... * * * Sanırım 1950 yılı ilkbahar sabahlarından biriydi. O sabah, unutulmayan bir sabahtı benim için. İlk kez Süleymaniye Camisi’ni günün ilk ışıklarında görecektim, gergindim. Karaltılı Cihangir Parkı’nda günün ışımasını beklemiş, fazla sabredemeyip aceleci, canlı adımlarla çekim alanı, Süleymaniye Camisi’ne yürümüştüm. Yürüyüşüm zindeydi. Gün doğumuna doğru Haliç / Altın Boynuz’u seyrederek Galata Köprüsü’nü geçiş büyük bir keyifti. Ulu Cami’ye bir an evvel ulaşmalı, kuzey terasından günün doğuş anını, sabahın kızıl ışınları altında İstanbul’u, Süleymaniye Camisi’ni görmeliydim... Caminin kuzey terasına vardığımda, güneşin ilk kızıl ışınlarının aydınlattığı eşsiz İstanbul’u, İstanbul’un henüz dokunulmamış olan semtleri, Haliç, Beyoğlu, Boğaziçi’ni doyumsuz bakışlarımla seyretmiş, kucaklamıştım... Alacakaranlıkta cami avlusu, son cemaat yeri, cami içinin o çok özel mistik ortamında saygılı, suskun insanlarla birlikteydim... Ana kubbe ve kubbeciklerde yankılanan sözcüklerin anlamı, sözcüklerin neler içerdiği benim için o an galiba belirsizdi. Önemli olanlar, önceliklerim başkaydı. Sade “insanda bu duyarlılıkları hazırlayan neler olabilir?” diye kendi kendime soruyordum. Söz konusu duyarlıkları hazırlayan, yüzyıllarca nesillerin vicdanlarıyla ruhlarında o çok özel ürpertiyi yaratan gizemleri, mistik ortamı kavramaktı isteğim. “O çok özel ürpertiyi, çekiciliği, mistik ortamı hazırlayan ya da yaratanın Mimar Koca Sinan’ın dehası olmalı” diyordum... g Notlar: 1. Doğumu, 1588. 9 Nisan 2010, 422’inci ölüm yıldönümü. 2. 1550-57 olgunluk dönemi. 3. 1556. mimarlara mektup 135 5 Mimar Sinan Araştırma Merkezi ve Müzesi Yarışması Sonuçlandı Mimar Sinan’ın ve eserlerinin tanıtılması, korunması için gerekli araştırma ve geliştirmeyi teşvik etmek, “Mimar Sinan Araştırma Merkezi ve Müzesi” için proje geliştirmek ve üniversite öğrencileri arasında bu konuda farkındalık yaratmak amacıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimar Sinan Araştırma Merkezi ile TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi tarafından; Süleymaniye Külliyesi’nde Mimar Sinan Türbesi’nin yer aldığı yapı adasında, “Mimar Sinan Araştırma Merkezi ve Müzesi Ulusal Öğrenci Mimari Fikir Yarışması” başlığıyla serbest, ulusal, tek aşamalı bir mimari fikir projesi yarışması düzenlenmiştir. MSGSÜ Mimar Sinan Araştırma Merkezi ile Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi tarafından düzenlenen ve İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nca desteklenen yarışmanın kolokyumu, ödül töreni ve sergisi 9 Nisan 2010 Cuma günü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Kolokyum öncesinde açılış konuşmasını yapan Mimar Sinan Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Oğuz Ceylan, Mimar Sinan Araştırma Merkezi’nin kuruluşundan ve öneminden bahsederek, bu tür etkinliklerin çoğaltılmasını ve yarışmanın konusu olan müzenin gerçekleştirilmesini istediklerini belirtti. Sonrasında sözü alan Mimarlar Odası Genel Başkanı Bülend Tuna, ülkenin kültürel mirasının korunmasının büyük bir sorumluluk olduğunun üzerinde durarak, Türkiye’de ilk ve belki de tek akla gelen isim olan Mimar Sinan’ın eserleri konusunda daha çok araştırılma yapılması ve bu bilgilerin derlenmesine katkıda bulunulmasının önemine vurgu yaptı. Kültürel mirasımız olan yapıların restorasyonu ve yanlarına yapılacak nitelikli modernizm örneklerinin büyük sorumluluk gerektirdiğini konuşmasına ekleyen Tuna, yarışma kültürüyle öğrencilerin de tanışmasını sağlayan bu tür öğrenci yarışmalarının desteklenmesi gerektiğinin altını çizdi. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Başkanı ve aynı zamanda Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Deniz İncedayı, eğitim kurumlarıyla meslek kuruluşlarının bütünleşmesinin önemli olduğunu, meslek kuruluşlarının eğitimi tamamlayıcı bir misyonlarının olduğunu söyledi. Mimar Sinan’ın çağdaş mimarlar ve mimarlık eğitimine de yaşamı boyunca izlediği hayat boyu eğitim anlayışıyla mesajlar ilettiğinden bahseden İncedayı, kentsel ölçekte mesleğin perspektifini genişleten bakış açısıyla çağdaş mimarlık anlayışına yakın olduğunun altını çizdi. Deniz İncedayı, eğitim kurumlarının bu tür yarışmalar ve benzeri etkinlikleri sürdürmelerinin önemli olduğundan bahsetti. MSGSÜ Mimar Sinan Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Demet Binan, 1984 yılında rektörlüğe bağlı olarak kurulan merkezin, Mimar Sinan’ın uluslararası tanınırlığını artırma, eserlerinin tanınması, korunması ve araştırılması, sanatsal ve bilimsel bilginin paylaşılması ve disiplinlerarası ilişkinin sağlanması amaçlarıyla varlığını sürdürdüğünden bahsetti. Binan, Mimar Sinan Araştırma Merkezi Müzesi’nin 2010 Avrupa Kültür Başkenti projesi ile gerçekleştirilmesinin hedeflendiğini, ancak Mayıs 2008’te yapılan başvuruya rağmen projeye gerekli maddi desteğin verilmediğini ekledi. Açılış konuşmalarının ardından sözü alan Jüri Başkanı Prof. Dr. İlgi Aşkun, jürinin toplantı öncesinde belirlediği ana kriterlerin, alanın kullanımı, manzara, çevre yapılarla ilişki, büyük kütlelerden kaçınmak ve tescilli yapılarla kurulan ilişki olduğunu belirtti. Jüri üyelerinden Sinan Omacan, yarışmaya katılan 26 projeden 25’inin değerlendirmeye alındığını belirtirken, yarışmanın konusunun zorlu olduğunu ancak gelen projelerin sayıca az olmasına rağmen nitelik açısından oldukça iyi olduklarını söyledi. Katılımcılardan gelen soruların yanıtlanmasının ardından yapılan açılış kokteyli ile de projeler hakkındaki konuşmalar devam etti. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ndeki sergi Nisan ayı sonuna kadar açık kaldı. g 2. Mimarlık Öyküleri Yarışması Ödül Töreni Gerçekleştirildi Mimarlık Vakfı ve Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin birlikte düzenledikleri 2. Mimarlık Öyküleri Yarışması’nın ödül töreni, 2010 yılı Mimar Sinan Haftası Etkinlikleri kapsamında, 9 Nisan 2010 Cuma günü saat 19.00’da Şube’nin Karaköy’deki binasında coşkulu bir katılımla gerçekleştirildi. Açılış konuşmalarını Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Deniz İncedayı ve Mimarlık Vakfı Genel Sekreteri Ali Rüzgar’ın yaptığı ödül töreni, seçici kurul üyelerine katılım belgelerinin verilmesi ile başladı. Vakıf ve Şube Yönetim Kurulu üyelerinin de yarışmacılara katılım belgelerini verdiği törende, önce eserleri yayına değer bulunan yarışmacılara katılım teşekkür belgeleri verildi. Daha sonra ise, birinci Özge Kılıçoğlu’na, ikinci Mehmet Çağlayan Özkurt’a ve üçüncü Fuat Sevimay’a, teşekkür belgeleri Vakıf ve Şube Yönetim Kurulu üyeleri tarafından takdim edildi. g 6 hukuk mimarlara mektup 135 Seyrantepe’de Yürütmenin Durdurulması Kararı Verildi Şişli, Seyrantepe, 4 pafta, 3 ada, eski 29, yeni 32-33-34-35 sayılı parsellere ilişkin 16.04.2008 tarihli 1/5000 ölçekli Revizyon Nazım İmar Planının yürütmesi durduruldu. İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nin 15.01.2010 gün ve 2008/1747 Esas sayılı kararının gerekçesinde; “(...) Dava konusu planın bu kadar büyük kitlesel kullanımlar ile yapılaşma değerlerinin olduğu bir bölgenin ulaşımına ilişkin plan notlarında otopark alanları parsel özelinde ve İstanbul Otopark Yönetmeliği doğrultusunda çözümleneceği dışında, metro istasyonu ile zemin altından bağlantı dışında hiçbir çözüm getirmediğinin görüldüğü, bugünkü koşullarda trafik yoğunluğu açısından zaten sorunlar yaşayan niteliği itibarıyla otoyol olarak inşa edilen ancak giderek tıpkı D-100 Karayolu gibi bir kent içi yola dönüştüğü gözlemlenen TEM Otoyoluna ulaşım ilke ve kararlarına aykırı şekilde bağlantısının yapıldığı görünen planlama yaklaşımının bölgenin başta ulaşım ile ilgili sorunlara çözüm üretmekten uzak olduğu görüldüğü, bu nedenle dava konusu edilen revizyon nazım imar planının ulaşıma yönelik kararlarının yetersizliği ve bölgeye yaklaşımının bölge için getirilen kullanım biçimi ve büyüklüğü göz önüne alındığında ulaşım açısından bölgenin ve TEM otoyolunun var olan sorunlarının daha da artacağı görüldüğü, revizyon nazım imar planı kararlarının bölgenin İstanbul’un bugün ve gelecekte çok önemli potansiyel oluşturan doğal ve coğrafi özellikleri ve bitki örtüsüne zarar verici ve yok edici bir boyut içerdiği, bu durumun bölgenin bütününü de olumsuz etkilediğinin görüldüğü, sonuç olarak değerlendirildiğinde dava konusu planın öngördüğü yapılaşma ve kullanım kararlarının bölge ulaşımına etkileri konusunda belirsizlik ve yetersizlik taşıdığı, TEM Otoyoluna bağlantısının trafik akışı ve güvenliği açısından büyük sorun yaratacağı, bölgenin İstanbul için çok önemli olan doğal özellikleri ve bitki örtüsüne zarar vereceği, denetimsiz yoğunluğa dayalı denetimsiz yapılaşma alanları ve buna dayalı kullanımlar oluşturacağı görüldüğü, (...) dava konusu edilen 1/5000 ölçekli Revizyon Nazım İmar Planının üst ölçekli plan kararlarına aykırı olması, bir bütün olarak üst ölçekli TMMOB Mimarlar Odası’ndan TOKİ Başkanı Bayraktar’a Yanıt “Müvekkil Oda, Anayasa’nın 135’inci maddesi anlamında faaliyet sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşudur. Müvekkil Oda, Anayasal yükümlülüğü gereği sürdürdüğü mücadele nedeni ile haksız, dayanaksız ve hukuka aykırı nitelemelerle pek çok kez karşılaşmıştır. Ancak; şehircilik ilkelerine ve hukuka aykırı işlemleri, eylemleri nedeni ile “nizalı” bulunduğu bir kurumun, bizzat Başkanı tarafından kamuoyu önünde küçük düşürülmeye çalışılması ender rastlanır bir durumdur. Toplu Konut idaresi Başkanı Erdoğan Bayraktar’ın 11.10.2009 tarihinde gazetenizde yayınlanan beyanları, gerçeklere aykırı olması bir yana akıl ve mantık dışıdır. Müvekkil Oda’nın, Toplu Konut İdaresi’nin şehircilik ilkelerine, hukuka aykırı işlem ve eylemleri ile ilgili olarak açtığı onlarca davanın önemli çoğunluğu mahkemeler tarafından kabul edilmiştir. Diğer bir söyleyişle, kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütü olan Müvekkil Oda, Toplu Konut İdaresi’nin işlem ve eylemlerinin hukuka uygunluğunun denetimi için üstüne düşen görevi fazlası ile yerine getirmekte ve bu nedenle rahatsızlık yaratmaktadır. Toplu Konut İdaresi Başkanı Erdoğan Bayraktar’ın beyanlarının aksine, Müvekkil Oda’nın hiçbir “görüşme” talebi olmamış, herhangi bir müteahhit ile bu biçimde bir temas gerçekleşmemiştir. Müvekkil Oda’nın bugüne kadar verdiği hukuk mücadelesini daha ileri taşıması, nasıl bir zihnin ürünü olduğu tarafımızdan anlaşılmayan “rüşvet” iddiasına ise en güzel yanıt olacaktır. Saygılarımızla TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Vekili Av. Ş. Can Atalay Haber Türk Gazetesi, 14 Nisan 2010 plan kararlarına dayalı olarak üretilmesi gerekirken, parçacıl olarak üretilmesi, arazi kullanış kararlarını olumlayan bir bölge için geliştirilen ulaşım kararları esas alınarak planlama alanı ile ilgili ulaşım kararlarının kurgulanması, İstanbul bütününün bugünü ve geleceğinde çok önemli olan doğal değerleri, bitki örtüsünü dikkate almadan, bunların varlığını tehlikeye atacak, yok edecek kararlar içermesi, planlama sürecine aykırı olarak karar üretilmesi, yetersiz bir araştırma senteze dayalı olarak, yetersiz planlama raporu oluşturulması, yetersiz bir planlama sürecine ve sağlıksız plan kararlarına dayalı denetimsiz yoğunluk ile arazi kullanım kararları getirilmesi (...) planlama tekniği, şehircilik ilkeleri, ilgili yasa ve yönetmeliklerine ve kamu yararına” aykırı olduğu belirtilerek dava konusu idari işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın anılan karara itirazını görüşen İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 18.03.2010 tarihinde “itirazın reddine” karar vermiştir. g Meteoroloji Arazisi (Kadıköy) ile ilgili Yürütmenin Durdurulması Kararı Verildi 16.05.2008 tarih ve 110 sayılı İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi kararıyla kabul edilen Kadıköy 151 pafta, 421 ada, 161 sayılı (yeni:285-286) parsellere ilişkin 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı değişikliğinin yürütmesi durduruldu. İstanbul 8. İdare Mahkemesi 14.10.2009 gün ve 2008/1902 Esas sayılı kararının gerekçesinde “2008 onanlı 1/5000 ölçekli nazım imar planında plan notu ile dava konusu parsele ilişkin olarak konut alanında yapılaşma koşullarının ve mevcut altyapıya ek yük getireceği, sadece parsel maliklerinin özel çıkarlarını koruyan ve kamu yararı açısından zorunluluk arz etmeyen plana ilişkin kararların planlama tekniği, şehircilik ilkeleri ve kamu yararına aykırı” olduğu belirtilerek yürütmenin durdurulması kararı verilmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın anılan karara itirazını görüşen İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 18.02.2010 tarihinde “itirazın reddine” karar vermiştir. g mimarlara mektup 135 7 TMMOB Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu Basın Açıklaması, 27 Nisan 2010 1 Mayıs’ta da Emek ve Emekçilerle Beraberiz!... Uygarlık tarihi aynı zamanda emeğin tarihidir. Emeğin saygınlık kazandığı oranda insanlık uygarlaşma yolunda önemli adımlar atabilmeyi başarabilmiştir. Bugün gelinen aşamayı doğru anlamak ve değerlendirebilmek için emeğin tarihsel süreç içerisindeki rolünü iyi anlamak gerekiyor. Her şey “emek”le başladı. Megaron’dan bugüne uzanan mekânsal değişimin özünde “emek” vardır. Barınaklar, mahalleler, kentler, metropoller ve nihayet küresel mekânlar emeğin üzerinde şekillenir. Kölecilik, feodalite ve kapitalizm emek sömürüsüne göre şekillendi. Buna koşut olarak özgürlük, eşitlik, barış, adalet, hukuk, sosyal kazanımlar ve emeğin insanlığa kazandırdığı tüm “evrensel değerler”, insanlığın övünç kaynağını oluşturmaktadır. Nihayet küresel kapitalizm tüm varlığını emek sömürüsüne borçludur. Krizini aşmak için emeğin ve toplumsallığın var ettiği kamusallığı talan etmektedir. Bugün emeğin istismarı, tüm teknolojik ve bilimsel gelişmişliklere karşın daha kapsamlı ve organize bir nitelik kazanmıştır. Yaratılan “tüketim toplumu” kapsamında artık emekçi, bir tüketim nesnesi olarak da önemli bir konuma gelmiştir. Bu durumu meşrulaştırmak ve sürdürebilmek için “emeği yok sayan” değerlendirmeler üzerinden “emek istismarı”nın yapılması gündemdedir. Uygarlaşmaya karşıt bir gelişim gösteren kapitalizm, günümüzde 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük krizini yaşamaktadır. Her şeyi “meta” olarak gören bir anlayış doğal olarak kesintiye uğramıştır. Bu süreçte artık, neoliberal politikalarla kapitalizmin varlığını sürdüremeyeceği anlaşılmıştır. Ve bu nedenle kapitalizmin güçlü merkezleri kimi kamusal ve sosyal araçlara başvurma gereğini duymaktadır. Ülkemiz yönetimleri bu süreci dahi anlamaktan çok uzaktalar. Hala neo-liberal politikaların kötü bir kopyasının savunuculuğunu görev edinmeye ve bayraktarlığını yapmaya devam etmektedirler. Gündemde olan Anayasa değişiklikleri ise; emekçilerin hak arama ve örgütlenme- lerinin önündeki engelleri kaldırmadığı gibi, çalışma koşullarını daha da kötüye götürebilecek ve yetersiz olan iş güvencelerini de tamamen ortadan kaldırabilecek niteliktedir. Bu çerçevede kamu çalışanlarının sendikalaşması göstermelik bir şekilde gündeme getirilmektedir. Kamunun tasfiyesi sürecinde hukuka aykırı olarak uygulanmakta olan 4-C uygulamaları için iktidar yasal güvenceler oluşturma çabasındadır. İşçiler lehine göstermelik ve içi boş kimi söylemlerle bu uygulamalar meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır. Bin bir emek ve özveriyle yaratılan “kamu varlıkları”, kapitalizmin krizini ötelemek ve kimi çevrelere rant sağlamak amacıyla satışa sunulmaktadır. Bu varlıkların satışı; hem yılların birikimi, emeğin yok edilmesi hem de emekçilerin işsizleşmesi anlamına gelmektedir. Bu çerçevede kamu varlıklarımızı ve kentsel alanı “rant alanı” olarak gören anlayışlar “rant odaklı” kentsel politikaları uygulamaya çalışmaktadırlar. Bu anlayışa bağlı olarak “kentsel dönüşüm” kararları gündeme gelmektedir. Bu kararlar, yılların toplumsal birikimi olan emeği yok etme ve emekçileri işsiz bırakmasının yanında yaşam alanlarından da sürgün edilmelerine neden olmaktadır. Kentsel mekânda “varsıl-yoksul” ayrışmasını daha da derinleştiren, kültürel zenginliğimizi ve toplumsal barışı ortadan kaldıran “rant”a dayalı ve/veya “şoven” nitelikteki uygulamalar emekçiler ve toplumsal süreçler açısından var olan kaosu daha da derinleştirmektedir. Gerçekte gereksinimimiz olan, emeğin hak ettiği saygınlığı kazandığı, barış ve esenliğin egemen olduğu bir geleceğin birlikte inşa edilmesidir. 12 Eylül faşizmi ile yüzleşmeden ve 1977 yılında gerçekleşen “1 Mayıs Katliamı”nın sorumluları açığa çıkarılarak cezalandırılmadan “demokratik gelişme”den söz edilemeyeceği bir gerçektir. AKP iktidarının “demokratik açılım” söylemi gerçek bir demokrasi beklentisinden uzaktır. Gerçek bir demokrasi gereksinimi yerine kendi iktidarını derinleştirme çabasından başka bir şey değildir. Gündem emek eksenli politikaları zorunlu kılmaktadır. Tekel işçilerinin onurlu direnişi yeni bir süreci başlatmıştır. 12 Eylül ölü toprağı toplumsal muhalefetin üzerinden kalkmıştır. Artık toplum kendine daha fazla güvenmeye ve hak aramaya başlamıştır. Bir avuç emekçi dayanışmanın muştusunu vermiştir… Mimarlar Odası, 56 yıllık geçmişi ile emek ve demokrasinin yanında yer almıştır. “Kamu ve toplum yararına” bir mimarlık çabası ve “Mimarlar Odası toplum hizmetinde” şiarı bu birlikteliğin ve dayanışmanın kaynağını oluşturmaktadır. Şüphesiz, gelecek, bu dayanışmanın daha da pekişeceği yıllar olacaktır. 1 Mayıs 2010 İşçi Bayramı ile dayanışmanın daha da yükseleceği inancıyla; tüm emekçilerin bayramını kutlarız. g 2010 Yılı Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından “Mimarlık ve Mühendislik Hizmet Bedellerinin Hesabında Kullanılacak 2010 Yılı Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkında Tebliğ” 01.04.2010 tarih ve 27539 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. TMMOB Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu’nun 2 Nisan 2010 gün ve 41/33 sayılı toplantısında, Mimarlar Odası Mimarlık Hizmetleri Şartnamesi ve En Az Bedel Tarifesinde mimara yapılacak ödemelerde esas alınacak olan 2010 yılı yapı yaklaşık birim maliyetlerinin 1 Mayıs 2010 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmesi kararı alınmıştır. Yapının Mimarlık Hizmetlerine Esas Olan Sınıfı Yapının Birim Maliyeti-BM (TL/m2) I. Sınıf Yapılar A Grubu Yapılar B Grubu Yapılar 73,00 127,00 II. Sınıf Yapılar A Grubu Yapılar B Grubu Yapılar 201,00 276,00 III. Sınıf Yapılar A Grubu Yapılar B Grubu Yapılar 448,00 511,00 IV. Sınıf Yapılar A Grubu Yapılar B Grubu Yapılar C Grubu Yapılar 577,00 640,00 761,00 V. Sınıf Yapılar A Grubu Yapılar B Grubu Yapılar C Grubu Yapılar D Grubu Yapılar 945,00 1.144,00 1.279,00 1.559,00 8 mimarlara mektup 135 TMMOB Mimarlar Odası XII. / 2010 Ulusal Mimarlık Ödülleri Sahiplerini Buldu Sergi: 3-28 Mayıs 2010, İstanbul Büyük Ödül (Sinan Ödülü): Mehmet Konuralp Kampusu, Tarsus-Mersin Kerem Erginoğlu, Hasan Çalışlar Anma Programı: Proje Dalı “Seçici Kurul Özel Ödülü”: Zeki Sayar Mimarlığa Katkı Dalı Başarı Ödülü: Cevat Erder Mimarlığa Katkı Dalı “Seçici Kurul Özel Ödülü”: İmkan-Mekan Grubu Mimarlar Odası’nın her iki yılda bir düzenlediği ve bu yıl XII. dönemi gerçekleştirilen Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri’nde Seçici Kurul bu dönem, 160 eserin 211 pano ile katılımını değerlendirmeye aldı; belirlediği 37 ödül adayı arasından, 8 eseri ödüle değer gördü. Doğan Tekeli başkanlığında, Boğaçhan Dündaralp, Namık Erkal, Hüseyin Kahvecioğlu ve Nevzat İlhan’dan oluşan Seçici Kurul, “Büyük Ödül (Sinan Ödülü)”, “Mimarlığa Katkı Dalı Başarı Ödülleri” ve “Anma Programı” için ödüle değer görülen isimleri ve Yapı, Proje ve Fikir Sunumu dallarındaki ödül adaylarını belirledi ve kamuoyuna duyurdu. Ödüller, 16 Nisan akşamı, Ankara’da Çankaya Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde yapılan törenle sahiplerini buldu. Sergi, 3-28 Mayıs 2010 tarihlerinde İstanbul Büyükkent Şubesi Karaköy Binası’nda izlenebilir. Yapı Dalı Başarı Ödülleri: Turkcell Ar-Ge Binası, Gebze-Kocaeli Kerem Erginoğlu, Hasan Çalışlar Yapı Kredi Bankası Bankacılık Akademisi, Gebze-Kocaeli Mehmet Kütükçüoğlu, Ertuğ Uçar Yapı Dalı / Koruma-Yaşatma Başarı Ödülleri: Kazıklı Kervansaray Restorasyonu ve Çok Amaçlı Kültür Merkezi İç Ek Yapısı, Gölcük-Kocaeli T. Gül Köksal, M. Burak Altınışık DDB Tuz Ambarı, Kasımpaşa-İstanbul Kerem Erginoğlu, Hasan Çalışlar Proje Dalı Başarı Ödülleri: Toplu Konut Korallusviertel, Hamburg-Almanya Ercan Ağırbaş Tarsus SEV İlköğretim Okulu Zeynel Bey Türbesi Restorasyonu, Hasankeyf-Batman Cengiz Kabaoğlu Fikir Sunumu Dalı Başarı Ödülleri: Eski Liman ve Orfirisey Kentsel Tasarımı, Reykjavik-İzlanda Günay Erdem, Sunay Erdem SERGİ PROGRAMI: XII. / 2010 Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri 16-30 Nisan 2010, Çankaya Çağdaş Sanatlar Merkezi, Ankara XII. / 2010 Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri 3-28 Mayıs 2010, MO İstanbul BK Şubesi Sergi Salonu, Karaköy, İstanbul I-XII / 1988-2010 Ulusal Mimarlık Ödülleri Retrospektifi Koruma Ödülleri Haziran 2010, İstanbul XII. / 2010 Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri 4-11 Ekim 2010, İzmir XII. / 2010 Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri 1-8 Kasım 2010, Adana Detaylı bilgi için: www.mo.org.tr/ulusalsergi g Cevat Erder Turkcell Ar-Ge Binası Zeki Sayar Toplu Konut Korallusviertel Mehmet Konuralp Yapı Kredi Bankası Bankacılık Akademisi DDB Tuz Ambarı Tarsus SEV İlköğretim Okulu Eski Liman ve Orfirisey Kentsel Tasarımı Zeynel Bey Türbesi Kazıklı Kervansaray mimarlara mektup 135 9 Avrupa Kültürel Miras Zirvesi Haziran’da İstanbul’da Avrupa Kültürel Miras Kuruluşları Federasyonu Europa Nostra, yıllık genel kurulunu ve uluslararası ödül törenini 8-12 Haziran 2010 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirecek. Avrupa’nın en geniş ağa sahip kültürel miras kuruluşlarından biri olan Europa Nostra’nın bu etkinliği sırasında, Avrupa’da kültürel miras alanında çalışan 300’e yakın kişi ve kurum temsilcisi İstanbul’da olacak. Avrupa’daki en iyi kültürel miras uygulamalarını kutlamak, risk altındaki miras için kampanyalar yapmak, kültürel miras için lobi çalışmaları olmak üzere üç ana alanda faaliyet gösteren Europa Nostra, kendini Avrupa’nın kültürel mirasını korumaya adamış, 250 sivil toplum kuruluşu, 150 ortak örgütü ve 50 ülkeye yayılan 1500 kişisel üyeyi temsil etmektedir. Europ Nostra’nın, 1978 yılından beri verdiği ve Avrupa’daki en iyi kültürel miras uygulamalarını öne çıkarmayı hedeflediği ödüller, Avrupa Birliği Komisyonu’nun Kültür Programı kapsamında, 2002 yılından bu yana Europa Nostra’nın yürütücülüğünde Avrupa Birliği Kültürel Miras Ödülü - Europa Nostra Ödülü adı altında veriliyor. Toplam dört kategoride verilen ödüllere bu yıl 29 proje layık görüldü. Birinci kategori olan “koruma” kategorisinde bu yıl ödüle layık görülen projelerden biri ise Yeni Camii Hünkâr Kasrı Restorasyon Projesi oldu. Tüm ödüllerin sahiplerini bulacağı uluslararası ödül töreni 10 Haziran günü Aya İrini’de gerçekleştirilecek. Bu yıl İstanbul’da yapılacak Avrupa Kültürel Miras Zirvesi öncesinde ve sırasında, daha önceki yıllarda yapılmış zirve toplantılardan farklılık gösteren bazı etkinliklere yer verilecek. Bu etkinliklerin başında “sivil toplum kuruluşları deneyim aktarım panelleri” geliyor. “Onlar Nasıl Başarıyor? Avrupa’da Kültürel Miras ve Sivil Toplum Kuruluşları” başlıklı panel serisinin ilki 8 Nisan günü Hollanda’dan gelen sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin katılımı ile yapıldı. 20 Nisan’da Fransa’dan konukların ağırlanması planlanan toplantı ise, Avrupa hava sahasındaki sorun sebebiyle, katılımcıların İstanbul’a gelememesinden ötürü iptal edildi. Serinin son iki toplantısı ise mayıs ayında gerçekleştirilecek. 7 Mayıs’ta Almanya, 22 Mayıs’ta ise İngiltere’den sivil toplum kuruluşu temsilcileri İstanbul’da olacak. Haziran’da yapılacak Avrupa Kültürel Miras Zirvesi ile mayıs ayında yapılacak iki panele ait detaylı bilgiye www.europanostraistanbul2010.org sayfasından ulaşılabilir. Europa Nostra hakkında daha detaylı bilgi için ise www.europanostra. org adresi ziyaret edilebilir. g Sunuş :Afife BATUR - Nadide SEÇKİN - Aygül AĞIR - Gül KÖKSAL Saat :10.30 Kredi :4 (her bir gün) Yer :Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Karaköy Binası İletişim:(212) 251 49 00 [email protected] www.mimarist.org İçerik: 14 Mayıs 2010 Cuma: Bir tam gün kuramsal sunum yapılacaktır: Kentsel ve kırsal kültür envanteri, mimari envanter kavramları, değerlendirme ölçütleri, ICOMOS ve TÜBA envanter modelleri, alan çalışması örnekleri. 15 Mayıs 2010 Cumartesi: Belirlenen bölgelerde katılımcılar bir tam gün alan çalışması yapacaklardır. 16 Mayıs 2010 Pazar: Bir tam gün alan çalışmaları değerlendirilecektir. g TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, Mimarlık, Eğitim ve Kültür Araştırmaları (EKA) Mesleki Bilimsel Çalışma Kurulu (MBÇK) Kültür Mirasını Koruma ve Restorasyon Programı - 4 Mimari Envanter 14-15-16 Mayıs 2010 CumaCumartesi-Pazar Planlamanın temel ilkesi, “neyi planlayacağını önceden bilmek”ten geçmektedir. Bir de bunun esas tamamlayıcı öğesi olan “nasıl bilmek”ten. Korumanın da özünde, korunacak olanın belirlenmesi, bütün içinde ve tek başına anlamının ortaya konması yatar. Ülkemizde kültürel mirasın belgelenmesi amacıyla sınırlı da olsa nitelikli girişimler vardır. Bu girişimler, öncelikle uluslararası ilkeler çerçevesinde envanterin Türkiye için nasıl bir model olması gerektiğini araştırmıştır. Ardından pilot alanlarda bu araştırmaları uygulamıştır. Mimari envanter ile sıradan sayı değerleri, bir anda yorumlanabilir, okunabilir bir kültürel hazineye dönüşür. Bu sunumda “korumanın ilk adımı tanımaktır” ilkesinden yola çıkarak, bilginin sistemli bir şekilde toplanması üzerine tartışılacaktır. Kültür Mirasını Koruma ve Restorasyon Programı - 5 Yapı Ölçüm Teknikleri 29 Mayıs 2010 Cumartesi Bir yapının veya alanın belgelenme sürecinde önemli adımlardan birisi de ölçmedir. Geleneksel metotlardan, çağdaş tekniklere uzanan ölçme bilgisi mimarın, korunmaya dair bir eseri anlamada ve projelendirmede ilk olarak ele aldığı bir aşamadır. Bu sunumda ölçme bilgisinin gelenekselden optik ölçme yöntemlerine uzanan bilgi birikimi aktarılacak, örneklerle pekiştirilecektir. Sunuş :Oğuz MÜFTÜOĞLU Saat :10.30 Kredi :4 Yer :Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Karaköy Binası İletişim:(212) 251 49 00 [email protected] www.mimarist.org İçerik : Mimari belgeleme tekniklerinden oluşacak, bir tam gün uygulamayı kapsayacaktır. g 10 mimarlara mektup 135 Ulusal Mimarlık Öğrencileri Buluşması Buluşma “10” 14-18 Haziran 2010 Trakya Üniversitesi Mimarlık Bölümü, Edirne BULUŞMA? Türkiye’nin farklı bölgelerindeki mimarlık öğrencilerini bir araya getirip onları mimarlık uğraşının önde gelenleri ve atölye yürütücüleriyle buluşturup tartıştırmak ve ürettirmek. UMÖB? Mimarlık öğrencilerini çeşitli etkinliklerle (workshop, atölye, söyleşi, gezi vb.) ortak bir platformda bir araya getirmiş olan “UMÖB” –Ulusal Mimarlık Öğrencileri Buluşması– her yıl farklı bir üniversitenin ev sahipliğinde gerçekleştirilmiş ve belirlenen temayla birlikte, insan, toplum ve mimarlık eğitimi konularını işlerken, yetişen neslin bilinçlenmesinde de önemli rol oynamıştır. İlki 1997 yılında Ankara Gazi Üniversitesi’nde düzenlenmiş, daha sonra sırayla İstanbul, Ankara, İzmir, Trabzon ve Gazimagusa şehirlerinde devam etmiş ve 9.’su Kayseri’de düzenlenmiştir. Eski yıllarda düzenlenmiş olan buluşmalar: 1997 Şubat: Mimarlık Sorunları 1998 Şubat: Method 1999 Şubat: Mesleki Ahlak 2000 Şubat: Mimarlık Ürünleri Nedir? 2001 Şubat: Sanallık ve Gerçeklik 2002 Temmuz: TMÖB Eskişehir 2003 Şubat: Sen 2003 Temmuz: Kimlik’siz 2004 Şubat: Yeni 2004 Temmuz: Arkitopya 2005 Şubat: Cinnet NEDEN BİZ? Kayseri’den sonra devamı için yer olarak önce Çukurova, ardından da Trakya Üniversiteleri’nin belirlendiği, ancak çeşitli aksaklıklar nedeniyle Adana’da gerçekleştirilemeyince devamı da gelmeyen buluşmaları kaldığı yerden devam ettirmek istedik. BULUŞMA “10” ÇALIŞMA KOMİSYONU? UMÖB’ü 2010’da Edirne’de gerçekleştirmeyi planlayan Trakya Üniversitesi Mimar- lık Bölümü öğrencileri olarak, çalışmalarımızı yürütebilmek amacıyla kurduğumuz komisyon TARİH? 14-18 Haziran 2010 tarihleri arasında YER? Ekmekçizade Ahmet Paşa Kervansarayı, Edirne Sergiler: Atölyeler tarafından ortaya çıkan ürünlerin ve katılımcı üniversitelerin sergilemek istedikleri eserler. Ayrıca çeşitli sanatçıların eserlerinden oluşacak sergiler (fotoğraf, resim, heykel vb.) İletişim için: Trakya Üniversitesi Mimarlık Öğrencileri “Buluşma 10” Çalışma Komisyonu [email protected] g TEMA? “SON-UÇ” AMAÇ? Hayatımızdaki başlangıçlar uç noktalara vardığında bu bir sonuç olabilir. Bazen son anlarımız bu uç noktalara vardığında bu bir başlangıç da olabilir. Trakya Üniversitesi Mimarlık Bölümü öğrencileri olarak, sonu olmayan bu süreçte geçmişle gelecek arasındaki bağı koparmadan sürdürülebilir bir strateji izlemek. Bunu da mimarlık mesleğini sonuç ve başlangıçlar arasındaki o “UÇ” noktalara taşıyarak başarmayı hedefliyoruz. Ve bu bakış açısının bilincinde yetişen mimarlar olmak amacıyla “Buluşma 10”u “SON-UÇ” teması altında paylaşımlarımızla daha da zenginleştirerek gerçekleştirmek istiyoruz. ÇALIŞMALAR? Atölyeler: Son-uç kavramından yola çıkarak, başlık ve senaryoları katılımcıların oluşturduğu ve isimlerinin kendileri tarafından konulacağı 7 atölye. Atölye katılımcıları tarafından, çeşitli malzemelerin kullanılarak ortak ürünlerin ortaya çıkması. Geziler: İlk gün Edirne Gezisi: Şükrü Paşa Anıtı (Müze ziyareti ve Şükrü Paşa tepesinden Edirne’ye genel bakış), Trakya Üniversitesi Rektörlük Binası, Lozan Anıtı, Karaağaç, Tunca, Meriç, Kaleiçi, Saraçlar, Bedesten, Kervansaray, Sağlık Müzesi, Selimiye. Son gün Enez Gezisi Tartışma Oturumları: Daha önceden belirlenen ve ayrıca katılımcılar tarafından önerilen diğer konu başlıkları üzerine fikir paylaşımları ve tartışmalar. Söyleşiler: Tanınmış mimarlar ve diğer sanat dallarından deneyimli kişilerin katılımıyla gerçekleşecek sohbet ortamları. Sunumlar: Katılımcı üniversiteler tarafından hazırlanan sunumlar (yaşadıkları şehir, çevre, proje vb. tanıtımı). “2010 Mardin Evleri Rölöve Tespit Çalışması” Mimarlık Bölümü Öğrencilerine Çağrı 2007 yılında başlanan ve 2009 yılına kadar sürdürülen “Mardin Evleri Rölöve Tespit Çalışması”nda rölövesi çıkarılan ev sayısı toplamda 33 ve 26.160 m2’ye ulaştı. Mardinliler Eğitim ve Dayanışma Vakfı (MAREV), Mardin Belediyesi ve Mardin Valiliği’nin desteği ile üç senedir sürdürülen çalışmanın bu sene dördüncü etabı haziran ayında başlatılacak. 20 Haziran-29 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilecek 15’er günlük, beş dönemden oluşan çalışma, benzer yaz atölyesine dayalı rölöve tespit çalışmalarından farklı olarak, bölgedeki Anıtlar Kurulu’na sunularak, tescil kararı aldırmak üzere kültürel mirasın ayrıntılı tespitine yönelik rölöve projelerinin oluşturulmasına dayanmaktadır. Ulaşım ve bölgede lojistik olarak her türlü ihtiyacın karşılanacağı, arzu edilmesi halinde büro stajı olarak da saydırılabilecek çalışmaya katılım için www.marev. org.tr adresinden başvuru belgesine ulaşabilirsiniz. Mimarlık bölümü öğrencisi olmak ve rölöve dersinden geçmiş olmak çalışma için ön koşuldur. Çalışma dönemleri: 1. Dönem: 20 Haziran - 4 Temmuz 2010 (Kontenjanı dolmuştur) 2. Dönem: 4 - 18 Temmuz 2010 3. Dönem: 18 Temmuz - 1 Ağustos 2010 4. Dönem: 1 - 15 Ağustos 2010 5. Dönem: 15 - 29 Ağustos 2010 g mimarlara mektup 135 11 Yeniden Mimar Olmak ya da “Barkotlanmak”... Metin KARADAĞ Uygulama tarihi “göreceli” olarak yaklaşıyor. 2011 yılı ve sonrasında mezun olacak mimar (ve tabii diğer tüm meslek alanlarının) adayları aynı “görecelilik” nedeniyle farklı uygulamalarla karşı karşıya kalacak. Söz konusu “göreceliliğin kaynağı” ise Yükseköğretim Kurumu, yani kısaca “YÖK”ün “Eylül 2005 Kararnamesi” ile diplomalardan “meslek unvanı”nı kaldırmış olması. 2005-2006 öğrenim yılı içinde henüz üniversitede eğitim görmekte olanlar, sahip oldukları “saklı haklar” nedeniyle bu kararnameden etkilenmeksizin mezuniyet sonrasında meslek odalarına kayıtlarını yaptırmaya devam ettiler. Ancak bu kararname sonrasında, yani 2006-2007 öğrenim yılında üniversite eğitimine başlayan ve 2011 yılı ve sonrasında mezun olacakları için yine “göreceli olarak bağımsız” bir “Mesleğe Kayıt Kabul Kurumu” tarafından mesleğe kabul edilmeleri süreci, “göreceli olarak” işleyecektir. YÖK, “Eylül 2005 Kararnamesi” adıyla bilinen bu uygulama kararını, 2006 yılında yapılan ve “Türkiye-AB Yasaları Tarama Süreci Görüşmeleri”nin 35 başlıktan oluşan gündeminin 27. sırasında yer alan “Bilim-ARGE” yasaları taramalarına “yakalanmamak için” almak zorunda kalmıştı. Üniversiteleri de kapsayan “BilimARGE” tarama görüşmeleri, uluslararası geçişler için de önem taşıması nedeniyle üçüncü sırada gündeme alınıp öncelikle değerlendirilmiştir. Bilindiği gibi “Mesleğe Kayıt Kabul Kurumu” da gittikçe yaygınlaşan bir uygulama olarak uluslararası eşdeğerlik / akreditasyon koşullarını; “Çok Taraflı Yatırım Anlaşmaları” (MAI) genel sürecinin alt başlıkları olan “Mal Ticareti Genel Anlaşması” (GATT) ve “Hizmet Ticareti Genel Anlaşması” (GATS) süreçlerinin getirdiği zorunlu koşulları gibi ciddi yaptırımlarla uygular hale gelecek. Hatırlayın, GATT’ın önemli bir uygulaması olarak eğer “Gümrük Birliği” anlaşması imzalanmasaydı ülkemizin ne ihracat ne de ithalat yapma olanağı kalmayacaktı. Bu nedenle 1995 yılında, son noktada “Gümrük Birliği” imzalanmış ve istenen tüm koşullar yerine getirilmek zorunda kalınmıştı. Bugün bu zorunluluğu hissetmiyor oluşumuz sadece “barkotlanmış” alışverişe alışmış olmamızdan kaynaklanmaktadır. Üniversitesinden mezun olan aday, “Mesleğe Kayıt Kabul Kurumu”na bir yandan kendi elleriyle hazırladığı “portfolyosu” ile başvururken diğer yandan da okulu tarafından doğrudan aktarılan “Eğitim Süreci Sicil Dosyası” ile birlikte ilk değerlendirmeye alınacaktır. Mesleğe kabul edilecek adayı tanımlayan verilerin ve süreçlerin dökümünün değerlendirilmesinin yanı sıra, “Mesleğe Kayıt Kabul Kurumu”nun kendi “Kayıt Kabul Kriterleri” ile bugün ülkemizde 40’ın üzerinde bulunan “Mimarlık Okulları”ndan mezun olan mimar adaylarının her biri için ayrı ayrı “akranlık / eşdeğerlik / akreditasyon” süreci işler hale gelecektir. Geçtiğimiz 5-6 yıl içerisinde “Mimarlık Eğitiminde Dersler ve Tarihçeleri” çalışması böylesi dönemler için akreditasyon süreçlerine hazırlık amacıyla “özdenetim” yeteneğini “kendi kendine” geliştirmenin yolunu açtığı için ısrarla paylaşıma sunulmuştur. Öte yandan “Mimarlık Okulları Ortak Staj Protokolü” ise yine böylesi süreçlere hazırlıklı olmak ve okulların yanı sıra “eğitim ve öğretimin öznesi olan mimarlık öğrencisi”nin de katkı ve katılımını artırmak için “tüm eğitim sürecini kapsayan” bir özelliğe sahip olan “Mimari Stajda Rotasyon Programı” aynı ısrarla önerilmiştir... Evet sonuçta her ne kadar “barkotlanmış” bir yaşama tepki duysak da özünde “ölçek ve ölçüyü” merkeze alan ve bu nedenle de “akranlık / eşdeğerlik / akreditasyon” üzerinden adalet ara- yan bir hukuksal yapıyı her şeyden önce “kendi kendimize karşı, kendimiz için inşa etmeliyiz...” g SMGM Eğitimi Temel Fotoğraf Eğitimi Kurgulayan:Yalçın Savuran Tarih :2 Mayıs 2010 8 Mayıs 2010 9 Mayıs 2010 15 Mayıs 2010 Saat :16.00-20.000 (toplam 16 saat, 15 kredi) Yer :Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Karaköy Binası Bedel :160 TL İletişim ve kayıt :(212) 251 49 00 [email protected] İçerik: 1. Fotoğraf Makinesi ve Sayısal Fotoğrafa Giriş (fotoğraf makineleri, yardımcı ekipmanlar/objektifler hakkında detaylı bilgi; sayısal fotoğraf kameraları ve teknolojileri) 2. Işık (ışığın şiddeti, yönü rengi; ışığın yüzey algısı üzerindeki etkileri) 3. Kompozisyon (altın orandan perspektife, çizgiden lekeye kompozisyon değerleri) 4. Çekim Teknikleri (ayarlar, gece çekimi, flaşlı çekim ve durağan çekimden hareketli çekime; yakın plandan genel plana çekim prensipleri) 5. Çekim Uygulaması (şehir içi fotoğraf gezisi) 6. Değerlendirme Toplantısı (eğitim ve çekim uygulaması sonrası fotoğraf değerlendirme toplantısı) 7. Fotoğraf Tarihi (1839’dan günümüze fotoğraf tarihi ve fotoğraf sanatçıları) (Başlangıçtaki iki hafta ilk dört bölüm işlenecek, üçüncü hafta bir tam gün çekim gezisi yapılacak, dördüncü hafta gezi değerlendirmesi ve fotoğraf tarihinden örnekler, farklı yaklaşımlar konuları işlenecektir.) g 12 mimarlara mektup 135 temsilcilikler MİMARLAR ODASI İSTANBUL BÜYÜKKENT ŞUBESİ ANADOLU 1. BKBT: KADIKÖY Yeldeğirmeni Arif ATILGAN Yeldeğirmeni, İstanbul’un Kadıköy ilçesinde, kuzeyinde Haydarpaşa Çayırı, güneyinde Halid Ağa Caddesi, doğusunda Ayrılık Çeşmesi Mezarlığı, batısında ise deniz bulunan tepelik alandaki yerleşimdir. Yeldeğirmeni’nin tarihini incelediğimizde jeolojik zamanlara kadar gidebiliriz. Yeldeğirmeni, Pendik, Yarımburgaz’da deniz kabuğu kalıntıları bulunmuştur. Bu durum bir zamanlar buraların deniz suları altında olduğunu göstermektedir. Ayrıca Kadıköy’ün ilk yerleşimi olan Kalkedon’un kuruluşunun MÖ 675 yıllarında olduğu bilinmektedir. O zamanlarda da Kalkedon şehrinin korunması için yapılan surların Yeldeğirmeni, Altıyol, Yoğurtçu’dan geçtiği, kitaplarda yazmaktadır. Ben Yeldeğirmeni’nin bugünkü yerleşiminin ne zaman ve nasıl oluştuğunu araştırmak istiyorum. Osmanlı İmparatorluğu zamanında, İstanbul’un Anadolu yakasındaki en ünlü ve büyük çayırı, şimdiki Haydarpaşa Garının olduğu yerden başlayıp İbrahimağa’yı içine alarak Acıbadem’e kadar uzanan Haydarpaşa Çayırı idi. Yeldeğirmeni’nde yerleşim olmadan önce burası da Haydarpaşa Çayırı’nın içinde kalan bir alandı. Zira Yeldeğirmeni’ndeki eski yapılardan sinagog, kilise ve okulların hepsinin adı Haydarpaşa kelimesi ile başlamaktadır. Haydarpaşa Çayırında Osmanlı’nın süvari birlikleri talim yapardı. Bu alanın süvariler tarafından kullanılmasından sonra Talimhane’de de piyade birlikleri talim yapmaya başlamıştır. Kadıköy’ün eskilerinin Talimhane adıyla bildikleri yer, şimdiki Halit Ağa Caddesi ve Gazi Mustafa Kemal Paşa İlkokulu’nun bulunduğu düzlüktür. Yeldeğirmeni semti bu iki kalabalık alanın arasında oluşmuştur. 15 ve 16. yüzyıllarda bahçeli köşklerin var olduğu yazılan bu yerleşim alanında, 1774-1789 yılları arasında, Padişah I. Abdülhamit tarafından dört adet yel değirmeni yaptırılmıştır. Bu yel değirmenleri ordunun, sarayın ve halkın un ihtiyacını karşılamak için kullanılmaktaydı. Bunlardan biri İbrahimağa’da, diğerleri ise Rasimpaşa Camii’nin, karakolun ve Osmangazi İlkokulu’nun bulun- duğu yerlerde faaliyet gösteriyordu. Dördünden de bugüne bir iz kalmamıştır. Ancak yakın zamana kadar Osmangazi İlkokulu bahçesinde bazı kalıntıların görüldüğü söylenmekte ve yazılmaktadır. Semte adını veren dört yel değirmeninden hiçbirinin bugünlere gelememesi bir yana, izlerinin bile kalmaması gerçekten çok üzüntü verici bir durumdur. 1789-1807 yılları arasında ise Padişah III. Selim zamanında Yeldeğirmeni’nde sokakların oluşmaya başladığını görebilmekteyiz. 1845 yılında düzgün sokakların oluştuğu bu semtte Kadıköy’ün ilk postanesi hizmet vermeye başlamıştır. Kitaplarda, I. Abdülmecid’in emriyle kurulan bu postane binasının Aziziye (İzzettin) Sokak No.126’da olduğu yazılmaktadır. Yeldeğirmeni’nde 1800’lü yılların ikinci yarısında yerleşim hızlanmaktadır. Özellikle 1872 yılında Kuzguncuk Dağhamamı’ndaki yangından sonra buradaki Yahudilerin Yeldeğirmeni’ne gelmesi ile semtte apartmanlaşma başlamıştır. Çoğunlukla Yahudilerin gösterişli apartmanlarının görüldüğü bu semtte Müslüman Türklerin ve diğer gayrimüslimlerin apartmanları yok denecek kadar azdır. Bilinen iki tanesi Celal Muhtar Türk Apartmanı ve Demirciyan Ermeni Apartmanı’dır. Yahudilerin birçok apartmanından en ünlü iki tanesi ise İtalyan Apartmanı ismiyle bilinen Valpreda ve Kehribarcı Apartmanlarıdır. Denize bakan yamaçlarda apartmanların yoğunlaştığı görülmektedir. Semtin üst düzlüğünde ise daha çok Müslüman Türklere ait az katlı ahşap evler göze çarpmaktadır. Yığma taş veya tuğla olup çoğunlukla art nouveau süslemelerle donatılmış apartmanların çoğunun günümüze kadar ayakta kaldığını görebiliyoruz. Ancak ahşap evlerin neredeyse hepsinin yıkıldığını, yerlerine yeni betonarme apartmanların yapıldığını gözlemleyebiliyoruz. Az katlı ahşap evlerin yıkılmasının sebebi, kat karşılığı müteahhitlere verildiğinde kârlı oluşları idi. Apartmanlar çok katlı olduğundan müteahhitler de ev sahibi de kazanç sağlayamıyordu. Yeldeğirmeni’ne İstanbul’un ilk apartman semti de diyebiliriz. Zira konutların bulunduğu apartman semti olarak kabul edebileceğimiz belirgin tek semt olan Cihangir, Cumhuriyetin ilanından sonraki yıllarda oluşmuştur. Çocukluğumun ve delikanlılığımın geçtiği Yeldeğirmeni semtinde o yıllarda buzcudan buz alınır, balıkçıda çiroz satılır, evlerde tel dolap kullanılır, esnaf tüm semti tanır, turşu, reçel şimdiki konserve yerine evlerde yapılırdı. Ayrıca kabadayısı da bulunan semtte her kesim kendi kahvehanesine gider, bahçelerdeki kümeslere sansar, gelincik dadanırdı. Pişirilen yemeğin kokusu komşuya gitti diye mutlaka bir tabak komşu hakkı gönderme adeti vardı o zamanlar. Sokakları, bugün birçok belediye başkanının bile bilemeyeceği gerçek arnavut kaldırımı taşlarla döşenmişti. İnsan ilişkileri sınırsız olan gerçek bir semt, mahalle idi Yeldeğirmeni. Üzülerek ifade etmek isterim ki Yeldeğirmeni için projeler hazırlandığını etraftan duymak bizleri üzmektedir. Kentlerde binalara, sokaklara, kaldırımlara can veren o kentin insanlarıdır. Yeldeğirmeni’nde insanları yok sayarak hiçbir proje yapılmamalıdır. g mimarlara mektup 135 13 MİMARLAR ODASI İSTANBUL BÜYÜKKENT ŞUBESİ TRAKYA BKBT: BAKIRKÖY Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Bakırköy BKBT Basın Açıklaması, 26 Nisan 2010 “Sahillerimizi Geri İstiyoruz” “Ataköy Sahilleri Halka Açılmalıdır” TOKİ’nin Ataköy sahilindeki tescilli Baruthane binalarının bulunduğu 60 dönümlük alanı yeniden kiralama ihalesine çıkarmasıyla sahiller bir kez daha kamuoyunun gündemine geldi. İhaleye karşı, 25 Nisan Pazar günü Ataköy’deki sivil derneklerle birlikte Temsilciliğimizin de katıldığı, sahile yürüyüş ve oturma eylemi gerçekleştirildi. Temsilciliğimizin Ataköy sahillerine ilişkin görüşlerinin kamuoyuyla paylaşılması amacıyla da 26 Nisan Pazartesi günü bir basın toplantısı düzenlendi. TOKİ; finansal kaynak olarak gördüğünü hemen her fırsatta açıkladığı ATAKÖY SAHİLLERİNİ bu kez ‘KİRALAMA’ yöntemiyle sözde ‘değerlendirmek’ (!) istiyor. Bilindiği gibi, Ataköy sahilleri; TOKİ tarafından bir süredir yoğun ve hummalı çalışmalarla pazarlanmak istenmektedir. Yaklaşık altı ay önce aynı sahil ‘Kıymetli Arsa’ ilanıyla pazarlanmak istenmiş, ancak ihaleye beklenenin aksine neredeyse hiç katılım olmamıştı. Bu kez de, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından Eski Eser Tescilli BARUTHANE binalarının bulunduğu 60.000 m2’lik alanı KİRALAMA ilanıyla ihaleye çıkarmıştır. İhale 28 Nisan Çarşamba günü yapılacaktır. 49 yıllığına kiralanmak istenen taşınmazın sözleşme ve şartnamesinde ‘KİRALAMA/İRTİFAK HAKKI TESİSİ’ şeklindeki ifadeler farklı bir hukuki boyut taşımakla birlikte, bu denli uzun süreli, büyük miktarlardaki kiralamalara ve irtifak hakkı tesislerine ilişkin mali düzenlemeler, esasta mülkiyet devri anlamına gelmektedir. Bu açıdan bakıldığında yapılmak istenen, kiralama değil, gerçekte satıştır. Kaldı ki ilgili alan için 2 emsal imar izni verilmesi ve 72 m. yüksekliğe kadar yapılaşmaya olanak tanınması adeta eski eser tescilli Baruthane Binalarının bahçesinde yeni bir ‘kent suçu’ işlenmesi demektir. Sahilin 60 dönümlük kısmına emsal dışı alanlarla birlikte 150.000 m2 büyüklüğünde bir inşaat yapılması öngörülmektedir. Kiralama adı altında yapılmak istenen ve kamuoyuna açıklanmayan gerçek de budur. TOKİ’nin, sahilin 125.000 m2’lik kısmını kapsayan Eylül 2008’deki satış ihalesi ile 151 sayılı taşınmazın ifrazıyla elde edilen ve şimdiki kiralama ihalesine konu olan 160 no.lu parselin de içinde bulunduğu 6 adet parselin ifraz işlemleri duyarlı kesimlerce dava konusu edilmiş ve halen dava süreci devam etmektedir. Bu yönüyle de bakıldığında 28 Nisanda yapılacak ihalenin dava konusu olacağı bilinmelidir. TOKİ’nin, bu ihaleyle kiralamak istediği ve Eski Eser Tescilli BARUTHANE binalarının bulunduğu 60 dönümlük alana ilişkin gerek KİRALAMA/İRTİFAK HAKKI TESİSİ SÖZLEŞMESİNDE gerekse KİRALAMA/İRTİFAK HAKKI TESİSİ ŞARTNAMESİNDE özellikle yeni imar haklarına ait bilgilere detaylıca yer verilirken Eski Eser Tescilli yapılara ait tarihsel kimlik, büyüklük, kullanım alanları, fonksiyonları, tarihi önemi vb. bilgilere neredeyse hiç yer verilmemiş olması ve sadece tescilli olduklarının ifade edilmesi, TOKİ yönetiminin tarihsel, mimari ve kültürel mirasımıza ne denli uzak olduğunun ve umursamaz bir yaklaşımla baktığının açık göstergesidir. Yapılaşmaya açılmak istenen alan, kıyı şeridindedir. Bölgede denizle karanın buluştuğu tek doğal kıyı alanıdır. Üzerinde tarihsel yapılarla birlikte anıtsal ağaçlar mevcuttur. Bizans ve Osmanlı dönemine ait kalıntıların olduğu bilinen alan ayrıca arkeolojik önem taşımaktadır. Bu denli korunması elzem olan bir alanın, spekülatif imar haklarıyla rant alanlarına dönüştürülerek, salt finansal kaynak yaratmak amacıyla, kiralama yöntemiyle yapılaşmaya açılması, tüm duyarlı kişi ve kurumlarla birlikte kamu ve toplum yararına faaliyet gösteren Odamızca da kabul edilemez bir girişimdir. Sonuç olarak; TOKİ’nin Ataköy sahilindeki bu kiralama ihalesinden vazgeçmesini, bu alanın Ataköy plan bütünlüğüne bağlı kalınarak, tarihsel kimliğine uygun kamusal alan olarak düzenlenmesini ve toplumun genel kullanımına sunulmasını beklemekteyiz. Bu yöndeki beklentilerin gerçekleşmesi için toplumun demokratik güvencesi olacağımızı bu vesileyle bir kez daha kamuoyunun bilgisine sunarız. Saygılarımızla. g 14 mimarlara mektup 135 “Doğumunun 100. Yılında Geleneksel Mimarinin Şairi Nail V. Çakırhan” Nail Çakırhan Anıldı 11 Ekim 2008’de yitirdiğimiz Uluslararası Ağa Han Mimarlık Ödülü sahibi, edebiyatçı, gazeteci, yapıcı Nail V. Çakırhan’ı doğumunun 100. yılında Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi olarak bir sergi ve söyleşi ile andık. Nail Çakırhan’ın yapı eskizleri, mektupları, özel eşyaları ve Reha Günay’ın çektiği fotoğrafları, dostlarının onun için yazdığı şiirler ve notların yer aldığı “Geleneksel Mimarinin Şairi Nail V. Çakırhan” başlıklı serginin 2 Nisan’da eşi Prof. Dr. Halet Çambel’in katılımıyla gerçekleşen açılışına, Mimarlar Odası yönetici ve üyelerinin yanı sıra, Yaşar Kemal, Muazzez İlmiye Çığ, Mehmet Özdoğan, Ara Güler, Gencay Gürsoy, Afife Batur, Besim Çeçener, Nezih Başgelen, Reha Günay, Ahmet Boratav, Eyüp Muhçu, llgın Su, Meral Oğuz, Güven Arsebük, Arif Keskiner, İbrahim Çenet’in de aralarında bulunduğu pek çok Çakırhan dostu katıldı. Program, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Prof. Dr. Deniz İncedayı’nın yaptığı açış konuşmasıyla başladı. Sergiyi İstanbul Kültür Forumu (İKF) işbirliğiyle İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti programı kapsamında düzenlendiğini belirten İncedayı, Çakırhan’ı anmaktan duydukları memnuniyeti dile getirdi. Yönetmen Enis Rıza’nın Nail Çakırhan’la Akyaka’da 1997 yılında yapmış olduğu sözlü tarih söyleşisinden VTR Araştırma Yapım Yönetim tarafından hazırlanan video sunumunun ardından tiyatro sanatçısı Prof. Zeliha Berksoy, Nail Çakırhan’ın yazdıklarından bir bölüm seslendirdi. Serginin küratörlüğünü de üstlenen mimar Melih Güneş’in yönettiği söyleşide ise; Rasih Nuri İleri, Çakırhan’ın Türkiye’de sol siyaset içindeki yerini dile getirirken, onunla ilkgençlik anılarından Moskova’ya uzanan dostluklarına değindi. İleri’nin ardından söz alan TMMOB Mimarlar Odası eski başkanlarından gazeteci mimar Oktay Ekinci, fotoğraf sunumu eşliğinde Çakırhan’ın mimarlığa ve koruma kültürüne katkılarını aktardı. Kendisiyle uzun bir söyleşi gerçekleştirmiş ve bu söyleşiyi yayına hazırlamakta olan yazar Nursel Duruel Nail Çakırhan’ın çocukluğundan Akyaka’daki ödüllü evlerine uzanan yaşam öyküsünü özetlerken, 30 yıllık yakın dostu Hamdi Yücel Gürsoy ise Çakırhan sayesinde kendisinin ve Gökova’nın neler kazandığını hoş anılarıyla izleyicilere anlattı. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Karaköy Binasındaki “Geleneksel Mimarinin Şairi: Nail V. Çakırhan” sergisi 1 Mayıs 2010 tarihinde sona erdi. g Cumartesi Buluşmaları “Mimarlar Deneyimlerini Paylaşıyor” 22 Mayıs 2010 Cumartesi Konuşmacı :Mahmut Durmuş Saat :16.00-18.00 Yer :Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Karaköy Binası Kredi :2 İletişim için:(212) 251 49 00 [email protected] Mahmut Durmuş, 1963 yılında Adıyaman Besni’de doğdu. Orta öğrenimini Ankara Kurtuluş Lisesi’nde tamamladıktan sonra girdiği İTÜ Mimarlık Fakültesi’nden 1986 yılında mezun oldu. 1985-86 yıllarında okul sonrası eğitimi için Cengiz Bektaş Mimarlık İşliği’nde çalıştı. 1986-88 yılları arasında Yıldız Teknik Üniversitesi’nde mimarlık tarihi ve restorasyon eğitimi aldı. 1988-91 yılların- 8 mimarlara mektup 135 15 da Nevzat Sayın Mimarlık Hizmetleri’nde çalıştı. 1991-93 arasında Sevinç/Şandor Hadi’nin yürüttüğü Milli Reasürans Yapısı proje ve uygulama çalışmalarında yer aldı. Halen 1996 yılında kurduğu ‘‘MD Mimarlık & İç Mimarlık Hizmetleri’’nde çalışmalarını sürdürmektedir. İTÜ Mimarlık Fakültesi’nde öğretim üyeliği, ulusal ve uluslararası yarışma, sergi ve seçici kurul üyelikleri, çeşitli dergilerde makale ve işleri yer almaktadır. Birçok ofis, konut, işyeri, rekreasyon alanı, iç mekân, mobilya, çeşitli ürün tasarımları, proje ve uygulamaları gerçekleştirmiştir. Çalışmaları arasında Kilyos Solar Beach Club Eğlence ve Sosyal Tesisleri proje ve uygulaması, Rusya Tyumen villaları kompleksi projesi, Taksim-Simit Sarayları Merkez Ofisi proje ve uygulaması, Polonezköy At Çiftliği projesi, Oruç Patoloji Laboratuarları ve yönetim katları proje ve uygulaması, Delta Dış Ticaret Yönetim Binası proje ve uygulaması, Etiler Erbek Evi projesi, Tüsside Konferans Salonu, EtilerZaimler Evi proje ve uygulaması, Ataköy Özbaylar Evi proje ve uygulaması, Emirgan Erdem Evi proje ve uygulaması, İstinye Oruçlar Evi proje ve uygulaması yer almaktadır. Daha geniş bilgi için: www.mimarist.org g Sergi 29. Grafik Ürünler Sergisi 31 Mayıs – 20 Haziran 2010 Grafikerler Meslek Kuruluşu’nun 28 yıldır sürdürdüğü en önemli etkinlik olan Grafik Ürünler Sergisi bu yıl Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşiyor. 23 kategoride 40’a yakın ödülün sahiplerini bulduğu ve genç tasarımcılar için de özendirici nitelik taşıyan sergi 31 Mayıs – 20 Haziran 2010 tarihleri arasında açık kalacak. Sergi açılışı:31 Mayıs 2010 Pazartesi Adres :Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Kemankeş Cad. 31 Karaköy Beyoğlu İstanbul İletişim :(212) 25149 00 [email protected] g Yıldız Çocuk Buluşması Gerçekleşti 25 Nisan 2010 Pazar günü, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Çocuk ve Mimarlık Çalışma Grubu, “Yıldız Çocuk Buluşması” adı ile bir etkinlik gerçekleştirdi. İTÜ Geliştirme Vakfı Ayazağa Natuk Birkan İlköğretim Okulu öğrencilerinin Yalçın Savuran yönetiminde kent sokaklarını çocuk gözüyle gören fotoğrafları Yıldız Sarayı Dış Karakol Binası’nda sergilendi. Geleceğin mimarları olabilecek çocukların sabitledikleri görüntüler sergiyi gezenlerce ilgi ve beğeniyle karşılandı. Okul Yönetimi Çocuk ve Mimarlık Grubunun diğer atölye çalışmalarına da katılmak istediklerini belirttiler. Tomurcuk Özel Çocukları’nın perküsyon gösterisi katılanlara ve Tomurcuk Çocuklarına duygu yüklü özel dakikalar yaşattı. Yaşar Morpınar yönetiminde çocuklarımızın engellerin ötesindeki başarıları katılanlarca uzun uzun alkışlandı. Onların yüzündeki mutluluk bizlere yapılan en doğal teşekkürdü. Bunu aşağıdaki iletide dile getirdiler: Sayın Zafer Kutlu Bayhan, 25 Nisan 2010 Pazar günü, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi tarafından düzenlenen “Çocuk ve Mimarlık” başlıklı etkinliğinize davet etmiş olduğunuz Tomurcuk Perküsyon Müfrezesi ile vermiş olduğumuz konser öncesi, esnası ve sonrasında gerek ulaşım ve ağırlama, gerekse konser yerleşimi, ses düzeni ve ailelerimiz de dahil bizlere, o güne kadar katıldığımız 20’nin üzerinde konser organizasyonunda karşılaşmadığımız özen, insani ve dost yaklaşım, nezaket, çocuklarımıza en içten sevgi dolu davranışlarınız için, bu olaya önayak olan başta şahsınız olmak üzere mümtaz kuruluşunuzun değerli yöneticilerine Tomurcuk ailesi adına sonsuz teşekkürlerimizi iletir, bize ihtiyaç duyulan her organizasyonda yanınızda olduğumuzu belirtmek isteriz. Bu vesile ile size ve Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi yönetici ve üyelerine Tomurcuk ailesi olarak sevgi ve saygılarımızı sunarız. Sernur Karagöz (Tomurcuk Kooperatifi Başkanı) - Yaşar Morpınar (Tomurcuk Vakfı Y.K. Başkanı) Etkinliğe katılan tüm çocuklarımıza bizlerde sonsuz teşekkürler ederiz. Bir sonraki buluşmayı heyecanla bekliyoruz. Çocuk ve Mimarlık Çalışma Grubu g 16 mimarlara mektup 135 Şener Özler Mimarlık ve Çocuk Resim Yarışması Sonuçlandı TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi olarak düzenlediğimiz Şener Özler Mimarlık ve Çocuk Resim Yarışması’nın bu yıl “Kültür ve Mekân” konusuyla düzenlenen dördüncüsü sonuçlandı. Türkiye çapında 64 ilden 377 okuldan toplam 2394 öğrenci resimleriyle yarışmamıza katıldı. 1-5 ve 6-8. sınıflar olmak üzere iki kategoride yapılan değerlendirmede Seçici Kurul üyelerimiz Gökhan Deniz, Ruhsar Kesenli, Güzin Alpaslan, Esin Hacıalioğlu, Hülya Pekşen Yavuz ve Aysel Durgun, 2394 eserden 82 ödül 96 sergileme olmak üzere toplam 178 eser seçtiler. Serginin açılışı ve ödül töreni 22 Nisan 2010 Perşembe günü Yıldız Sarayı Dış Karakol Binası’nda geniş bir katılımla gerçekleşti. İstanbul, Sakarya ve Kastamonu’dan ödül alan öğrenciler, aileleri, öğretmenleri, arkadaşları ve okul yöneticileriyle birlikte gelmişlerdi. Öğrenciler açılış ve ödül tö- Çocuk ve Resim kendi penceresinden bakıyor. Resimlerin de kendi içlerinde ayrı bir rengi, ayrı bir yaşam algısını, ayrı duygular dünyasını anlatmışlar, mekâna ve kültüre dair. Kimi, fındığı koymuş resmin merkezine onun etrafında şekillendirmiş kentini, kimi kiviyi koymuş ya da Mevlana’yı. Bir başkası horozu, Sultanahmet’i, Kız Kulesi’ni... Çok zor oldu benim için onları anlamak, onların yaşına inmek, onların gözüyle bakmaya çalışmak ve sonunda içlerinden bir kısmını üzülerek de olsa elemek... Bir yaprak resim kâğıdını kendi duygularıyla ve gördükleriyle resmetmişlerdi, kendi iç dünyalarından geldiği şekilde. Onları hissetmek onların dünyasına bakabilmek demekti, bir nebze de olsa. Resim yarışmasına katılan, her minik ama kocaman cesaretli yürekleri bütün kalbimle kutluyorum. Hülya Pekşen YAVUZ Çocukların yaptığı resimlerin seçici jürisinde olmak çok heyecanlandırmıştı beni. Yüzlerce çocuk, yüzlerce renk, yüzlerce minik yürek her biri başka tat veriyor baktıkça. Baharı yakaladığında çiçekler açan fidanlar gibidir çocuklar. Her bir resim çocukların hayal dünyasının çiçekleri gibidir. Hayal dünyasını, duygularını dışarı vuran, her biri birbirinden güzel çiçekler... Bu güzel çiçeklerin içinde olmak, onlar arasında bir seçim yapacak olmak farklı bir duygu. “Kültür ve mekân” konulu resim yarışmasına her biri kendi yaşadığı yerden, reninde hem birbirleriyle tanışıp arkadaş oldular ve eğlendiler, hem sergiyi gezdiler, hem de resim araç gereçleri, kitap ve katılım belgesinden oluşan ödüllerini şube yöneticilerimiz ve yarışma seçici kurul üyelerimizin ellerinden aldılar. Sergi, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin Yıldız Binası’nda bir ay boyunca gezilebilecek. Yarışmada ödül alan öğrencilerin listesine www.mimarist.org adresinden ulaşılabilir. g mimarlara mektup 135 17 2010 Pritzker Ödülü SANAA’nın Oldu Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İzmit Sahili Peyzaj ve Kentsel Tasarım Proje Yarışması Son Teslim Tarihi: 16 Temmuz 2010 Japon mimarlar Kazuyo Sejima ve Ryue Nishizawa kuruculuğundaki Sanaa Mimarlık Ofisi, Hyatt Vakfı tarafından verilen ve dünyanın en prestijli mimarlık ödüllerinden biri sayılan Pritzker Ödülüne layık görüldü. İkili, Mayıs’ta New York’un Ellis Adasında düzenlenecek törende bronz madalyanın yanı sıra 100.000 dolarlık ödülün de sahibi olacak. Mimarların, aynı zamanda narin ve güçlü, keskin ve akışkan olarak tanımlanan mimari tarzları ve projelerinde aşırıya kaçmadan ustaca ortaya koydukları beceri ve yaratıcılık seviyesi jürinin takdirini topladı. Pritzker seçici kurulu başkanı Lord Palumbo tarafından açıklanan jüri değerlendirme raporunda, Sanaa’nın sürekli mekân, hafiflik, şeffaflık ve malzeme kullanımının olağanüstü özelliklerini keşfettikleri ve bunların ince bir sentezini sergiledikleri belirtildi. Raporda Sanaa mimarisiyle ilgili ayrıca şunlar söylendi: “Sejima ve Nishizawa’nın mimarlığı abartılı ve samimiyetsiz olmaktan çok uzak. Aksine, mimarlığın esas özellikleri konusunda bir arayışları var ve bu da daha dürüst, dünya kaynaklarına saygılı ve bu konuda ekonomik bir dille sonuçlanıyor.” Sanaa son yıllarda tasarladığı New York Yeni Modern Sanat Müzesi, İsviçre’deki Rolex Eğitim Merkezi ve Londra’daki Serpentine Pavillion ile önemli bir başarı elde etti. Kazuyo Sejima aynı zamanda geçen yıl, Venedik Mimarlık Bienaline atanan ilk kadın yürütücü de olmuştu. Geçtiğimiz yıllar içinde Pritzker Ödülü kazanan isimler arasında Peter Zumthor, Rem Koolhaas, Norman Foster, Renzo Piano, Herzog & de Meuron ve Jean Nouvel bulunuyor. Daha önce Pritzker Ödülü kazanmış Japon mimarlar ise Kenzo Tange, Fumihiko Maki ve Tadao Ando. g Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı Park Ve Bahçeler Şube Müdürlüğü, “İzmit Sahili Peyzaj ve Kentsel Tasarım Proje Yarışması” düzenlemektedir. Yarışma; Sekapark Rekreasyon Alanı’nın doğu sınırından başlayıp güneyde Naila Kafe’ye kadar uzanan; mevcut Marina Sahili (Nazmi Oğuz Parkı), Fuar Alanı, KBB Yerleşkesi’nin de içerisinde yer aldığı, İzmit Körfezi, Salim Dervişoğlu Caddesi ve Eski Gölcük Yolu arasında kalan sahil alanını kapsamaktadır. Yarışmaya en az bir mimar, bir şehir plancısı ve bir peyzaj mimarı bulundurmak koşulu ile TMMOB Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası, Peyzaj Mimarları Odası’na kayıtlı üyelerden oluşan ekipler katılabilir. Yarışma Takvimi: 05.04.2010 Yarışmanın ilanı 05.04.2010 Şartname satış başlangıcı 16.07.2010 Yer görmek için son tarih 06.05.2010 Son soru sorma tarihi 11.05.2010 Cevapların gönderilmesi (saat 17.00) 16.07.2010 Proje teslimi (saat 17.00) 21-23.07.2010 Jüri değerlendirmesi 04.08.2010 Yarışma sonucunun ilanı 04-14.08.2010 Sergi (Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi) 10.08.2010 Kolokyum (Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi) Asıl Jüri Üyeleri: Prof. Dr. Hüseyin Cengiz (Jüri Başkanı), Prof. Dr. Kamuran Öztekin, Prof. Dr. Zekai Görgülü, Prof. Dr. Ahmet Eyüce, Prof. Dr. Ahmet Cengiz Yıldızcı, Yrd. Doç. Dr. Y. Ayça Ç. Kaptanoğlu, Gökmen Mengüç Ödüller: 1. Ödül: 90.000 TL 2. Ödül: 70.000 TL 3. Ödül: 50.000 TL Mansiyon: 20.000 TL (5 adet, her biri) Ayrıca Satın almalar için jürinin kullanımına 20.000 TL ayrılmıştır. Ayrıntılı Bilgi ve İletişim İçin: Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı, Park ve Bahçeler Şube Müdürlüğü Karabaş Mahallesi Fuar İçi 6. Sokak No: 60 İzmit, Kocaeli Tel.: (262) 325 69 22, (262) 325 60 91, (262) 332 48 20, Faks: (262) 325 61 77 www.kocaeli.bel.tr [email protected] g Büyük Usta Mimar Sinan’ın Anısına Cami Mimarisi Fikir Yarışması Sonuçlandı Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği “Büyük Usta Mimar Sinan’ın Anısına Cami Mimarisi Üzerine Fikir Yarışması” sonuçlandı. Altı adet eşdeğer ödülün verildiği yarışmanın kolokyumu 6 Nisan 2010 Salı günü saat 14.00’de Kayseri’de Kadir Has Kongre ve Spor Merkezi’nde gerçekleştirildi. Eşdeğer ödül kazanan yarışmacılar şöyle: • Cem İlhan (İTÜ Mim. Fak., Mimar / Ekip Temsilcisi) - Tülin Hadi (İTÜ Mim. Fak., Mimar) - Türkan Kahveci (YTÜ Mim. Fak., Mimar) - Yardımcı Ekip: Aydoğan Özsoy (Bahçeşehir Ü. İç Mim. ve Çevre Tas. Böl., İç Mimar) • Emine Didem Durakbaşa Tuwien (Viyana TÜY, Mimar / Ekip Temsilcisi) • Bahadır Altınkaynak (Erciyes Ü. Mim. Fak., Mimar / Ekip Temsilcisi) - Tevfik Mehmet Aydın (Erciyes Ü. Mim. Fak., Mimar) - Yardımcı Ekip: Zeliha Kaya (Erciyes Ü. Mim. Fak., Mimar) • Kutlu İnanç Bal (Gazi Ü. Müh.-Mim. Fak. Mim. Böl., Mimar / Ekip Temsilcisi) Hakan Evkaya (Gazi Ü. Müh.-Mim. Fak. Mim. Böl., Mimar) • İbrahim Eyüp (YTÜ Mim. Fak., Mimar / Ekip Temsilcisi) - Yardımcı Ekip: Olcay Ovalı Eyüp (YTÜ Mim. Fak., Mimar • Özgür Karakaş (ODTÜ Mimar / Ekip Temsilcisi) g 18 mimarlara mektup 135 ARCHIPRIXTürkiye 2010 Yarışmasına Başvurular Başladı Son Teslim Tarihi: 23 Ağustos 2010 Türkiye’de mimarlık alanındaki en iyi diploma projelerini seçmek üzere Yapı-Endüstri Merkezi ve Şevki Vanlı Mimarlık Vakfı’nca düzenlenen “ARCHIPRIX-Türkiye 2010”a başvurular başladı. Türkiye’deki tüm mimarlık okullarını ortak bir platformda buluşturarak yapıcı bir rekabet ortamı yaratmak ve mimar adaylarının ufkunu genişletmek amacıyla düzenlenen ARCHIPRIX-Türkiye Yarışması, bugüne kadar 32 üniversiteden 868 öğrenciyi bir araya getirdi. ARCHIPRIXTürkiye Yarışması’nın bir diğer özelliği ise 1996’dan bugüne kadar ödül alan 113 genç mimarın, mesleki başarılarına ulaşmaları yolundaki ilk adımı temsil ediyor olması. Doğan Hasol, Şevki Vanlı, Hülya Yürekli ve Ferhan Yürekli’nin kuruculuğunda düzenlenen ARCHIPRIX-Türkiye Yarışması, bu yıl Türkiye’de 15. kez gerçekleştirilecek. Türkiye ve KKTC’de eğitim gören mimarlık öğrencilerinin bitirme projeleri ile başvurabilecekleri ARCHIPRIX-Türkiye 2010 Yarışması’na, 23 Ağustos 2010 Pazartesi günü, saat 17.00’ye kadar proje teslim süresi devam edecek. 2009–2010 akademik yılı, Şubat ya da Haziran dönemine ait bitirme ödevleri ile katılım sağlanan yarışma için başvuru formları, okulların Mimarlık Bölüm Başkanlıkları’ndan veya www.archiprixturkiye.com adresinden elde edilebiliyor. ARCHIPRIX-Türkiye 2010 Seçici Kurulu Alişan Çırakoğlu, Umut İyigün, Şevki Pekin, Julien De Smedt ve M. Arif Suyabatmaz’dan oluşuyor. ARCHIPRIXTürkiye 2009 birincisi Onur Akın ise yedek jüri üyesi olarak yarışmaya katkıda bulunacak. ARCHIPRIX-Türkiye 2010’un bir araya getirdiği genç yetenekli mimarlar, bu yıl ödüllerini aralık ayında İstanbul’da düzenlenecek ödül töreninde alacaklar. Ayrıca yarışmaya katılan mimarların projeleri bir araya getirilerek oluşturulan yarışma katalogu da YEM Yayın tarafından hazırlanarak yine aralık ayında ilgililerin beğenisine sunulacak. Archiprix 2010 Akademik Yılı Ödülleri: 1. Ödül: 2500 TL 2. Ödül: 2000 TL 3. Ödül: 1500 TL Mansiyon: 1250 YTL (3 adet, her biri) Ayrıntılı Bilgi ve Başvuru İçin: www.archiprixturkiye.org [email protected] ARCHIPRIX-Türkiye Yarışma Sekreteryası Yapı-Endüstri Merkezi Fulya Mah. Yeşilçimen Sok. No:12/430 (Polat Kulesi Yanı) 34394 Fulya, İstanbul Tel.: (212) 266 70 70 / 351, 352 g Mimarlık, Kent ve Yoksulluk Kent Arkeolojisi Seminerleri Ücretli Çalışan Mimarlar Kurultayı 1 Yuvarlak Masa Toplantısı, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yayını, İstanbul, Nisan 2010, 44 sayfa, 16,5 x 23,5 cm. Metin Gökçay, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yayını, İstanbul, Nisan 2010, 109 sayfa, 16,5 x 23,5 cm. Yay. Haz.: İlker Ertuğrul – Kubilay Önal, TMMOB Mimarlar Odası Yayını, Ankara, Nisan 2010, 377 sayfa, 16 x 24 cm. 6 Mayıs, 10 Haziran ve 2 Eylül 2009 tarihlerinde Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yıldız Sarayı Dış Karakol Binası’nda SMGM eğitimleri kapsamında gerçekleştirilen seminerlerin bant çözümü. “Mimarlığın Dönüşümü, Ücretli Çalışan Mimar İstihdamı ve İşsizlik” alt başlığı ile 7-8 Mart 2009 tarihlerinde gerçekleştirilen Kamuda ve Özel Sektörde Ücretli Çalışan Mimarlar Kurultayı’nın bant çözümü. 14 Aralık 2007 tarihinde Asuman Türkün, Elif Özdemir ve Metin Yeğin’in katılımıyla gerçekleştirilen yuvarlak masa toplantısının bant çözümü. mimarlara mektup 135 19 2. İklime Uyumlu Temiz Enerji Bilinçli Ev Tasarımı Öğrenci Yarışması Son Teslim Tarihi: 1 Ekim 2010 Her iki senede bir düzenlenen İklime Uyumlu Temiz Enerji Bilinçli Ev Tasarımı Öğrenci Yarışması’nın ikincisi bu sene ekim ayında gerçekleştirilecek. Hacettepe Üniversitesi Yeni ve Temiz Enerji ARUY Merkezi ve Temiz Enerji Vakfı ortaklığında düzenlenen yarışma, her daldan bütün üniversite öğrencilerinin katılımına açıktır. Yarışma, günümüzde her geçen gün önemi artan enerji bilinçliliği ve tüketimi konusunda çalışmaların, düşünce ve projelerin üretilmesini desteklemeyi ve bu alanda üretilen projelerin hayata geçirilmesinde ve topluma ulaştırılmasında aracı olmayı hedefliyor. Yarışmaya yapılacak gönderimler e-posta ya da posta ile yapılabilir. Posta ile yapılacak gönderimlerde postaya veriliş tarihinin en geç 1 Ekim 2010 olması gerekmektedir. Takvim: Mart 2010 1 Ekim 2010 22 Ekim 2010 Kasım 2010 Yarışmanın ilanı Projelerin teslimi Sonuçların açıklanması Projelerin sergilenmesi ve ödül töreni Ödüller: 1.Ödül: 1200 TL 2.Ödül: 800 TL 3.Ödül: 500 TL Ayrıntılı Bilgi ve İletişim için: Hacettepe Üniversitesi Yeni ve Temiz Enerji AR-UY Merkezi (YETAM) Beytepe-Ankara Tel.: (312) 297 72 45, (312) 297 67 95, (312) 468 03 09 [email protected] [email protected] www.yetam.hacettepe.edu.tr www.temev.org.tr g Malzeme Tanıtım Toplantısı “Kalebodur Havuz Uygulama Sistemleri ve Havuz Kaplamaları Ürün Semineri” Aramızdan Ayrılanlar 12 Mayıs 2010 Çarşamba ENGİN YOLCU 1961 yılı Güzel Sanatlar Akademisi mezunu 1699 Oda sicil numaralı meslektaşımız Engin Yolcu, 13 Nisan 2010 günü vefat etmiştir. Ailesinin, arkadaşlarının ve mimarlık topluluğunun başı sağ olsun. Sunuş :İlkay Oskay (Kaleseramik, Havuz & Klinker Ürünleri Satış Yöneticisi) Yer :Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Karaköy Binası Saat :19.00-20.00 (Kokteyl: 20.00) Kredi :1 İletişim ve Kayıt:Tezay Subaşı (212) 251 49 00 [email protected] Malzeme tanıtım seminerimizin konusu bu kez, modern yüzme havuzlarının estetik, temizlik ve işlevsel gereksinimlerini sağlaması bakımından en önemli final ürünleri olan havuz seramikleri. Kalebodur, üç grupta topladığı havuz kaplamalarını, uygulamalarda akılcı çözümler arayan katılımcıların beğenisine sunacak. Havuz Uygulamalarında Akılcı Çözümler: Havuz Kenarı Özel Parçalar, Havuz İçi Zemin ve Duvar Karoları, Havuz Kenarı Antislip Karolar g mimarlara mektup TMMOB Mimarlar Odas› ‹stanbul Büyükkent Şubesi Ad›na Sahibi: Deniz İNCEDAYI Sorumlu Müdürü: Metin KARADAĞ Ayda bir yay›mlan›r. Üyelerimize ücretsiz gönderilir. Kemankeş Caddesi No: 31 Karaköy Beyoğlu 34425 ‹stanbul Tel: (212) 251 49 00, Faks: (212) 251 94 14 www.mimarist.org [email protected] ÖZER KAYA 1982 yılı Güzel Sanatlar Akademisi mezunu 13350 Oda sicil numaralı meslektaşımız Özer Kaya, 2 Nisan 2010 günü vefat etmiştir. Ailesinin, arkadaşlarının ve mimarlık topluluğunun başı sağ olsun. Yay›n Türü: Yerel, süreli / Yap›m: Mimarl›k Vakf› ‹ktisadi ‹şletmesi / Bask›: Özdil Basımevi Galip Dede Cad. 77 Beyoğlu 34420 ‹stanbul Bask› Adedi: 11.500 / Bask› Tarihi: 05.05.2010 Mayıs 2010 / 05