Hatice Çoban Keneş Yeni Irkçılığın "Kirli" Ötekileri Kürtler, Aleviler, Ermeniler dipnot yayınları İÇİNDEKİLER GİRİŞ BİYOLOJİK MİTTEN KÜLTÜREL MİTE: "YENİ" IRKÇILIK NEDİR? 9 19 Kültürel fark ve "yeni ırkçılığın" tanımlayıcı özellikleri 19 Yeni bir ırkçılık var mı? 25 Yeni ırkçılığın bileşenleri 33 Milliyetçilikle ırkçılığın eklemlenmesi 33 Etnik ayrımcılık ve ırkçılık 43 Cinsiyetçilik ve ırkçılık 48 Yeni ırkçılığın bir bileşeni olarak medya 57 İzleyicinin yeni ırkçı söylemlerle ilişkilenmesinin sorunlaşünlması 63 İDEOLOJİK FANTEZİ OLARAK YENİ IRKÇILIK: DUYGUDAŞLIĞIN RASYONALİTESİ 69 Yeni ırkçı fantezinin "arzu nesnesi" olarak Kürtler, Aleviler ve Ermeniler 73 Öfkenin hedefindeki özneler olarak Kürtler: "Ya sev ya terk et" söyleminin kuruluşu 75 Tekinsiz, tuhaf Kürtler: Kürt kimdir? 80 Kürtler ve Ermeniler gerçekte "biz" den ne istiyor? 89 "Keyif hırsızı" olarak öteki: Kürtlerin "aşırılıklarının işaretlenmesi ve yoksunluk söyleminin kuruluşu Aleviler neden "kirli" olmak zorunda? Saflık-arınmışlık arzusu ve "kirli" öteki EŞDEĞERLİK VE FARK MANTIĞI BAĞLAMINDA "BİZ" İNŞASI 99 103 113 Kültürel birlik 119 Türkçe-Kürtçe gerilimi 119 Gelenek ve göreneğin merkeziliği 130 Din-inanç birliği 148 Tarih-geçmiş: belleğin faydacı kullanımlan 159 Toprak bütünlüğü 172 Çıkar birliği 180 SONUÇ 199 KAYNAKÇA 207 TEŞEKKÜR Bu kitabın ardında üç muhteşem kadirim olduğunu hemen söylemeliyim. Özel yaşam sıkıntilan ile birlikte sürdürdüğüm doktora sürecinin tamamlanmasını ve yine anlatılması zor ve oldukça can yakıcı bir konunun başı sonu olan bir anlaüya dö­ nüşebilmesini sağlayan ve elbette bir danışmandan çok çok daha ötesi olan değerli hocam Prof. Dr. Ülkü Doğanay'a ne de­ sem, nasıl teşekkür etsem eksik kalır. Doğanay bu süreci baş­ tan sona titizlikle ve büyük bir özveriyle yürüttü. Kitabın her bir satırı onun emeği olmaksızın görünür olamazdı. İlk dokto­ ra öğrencisi olarak elini üstümden hiç çekmedi, metni ilmik ilmik örmemi sağladı. Üstelik bu süreci yoğun bir çalışma temposu yarımda iki muhteşem yavrunun zamanından çala­ rak yaptı. Naz ve Nazım umanm anlayacaklardır büyüdükçe bizi... Metne kritik müdahaleler yapan hocaların hocası Prof. Dr. Eser Köker ise, 19 yaşında bir lisans öğrencisi olarak tanı­ dığım ilk günden beri sarsılıp kendim olmamı sağlayan olağa­ nüstü birisi, ona bir şekilde değme şansı bulanlar bu cümlenin ne anlama geldiğini iyi bilirler. Oğlumun "Heser" Hocası iyi ki varsınız. Ve elbette kafası karışık bir doktora öğrencisi olarak yanına her gittiğimde sabırla bana zaman ayıran, konunun ku­ ramsal olarak ayaklan üzerine oturması için ufkumu açan Prof Dr. Nur Betül Çelik'e bana gösterdiği, sabır, sevgi ve mihman­ darlık için sonsuz teşekkürler. Onlar daim olsunlar hayatımda. 8 | Yeni Irkçılığın "Kirli" Ötekileri: Kürtler, Aleviler, Ermeniler Sevgili meslektaşlarım, dostlarım ve yoldaşlarım Halise ve İnan sizlerle tez kardeşliğinin, hayat yoldaşlığının tadma do­ yamadım yıllardır. Sevgili Oğuz, Tuba, Fatin Abi, Kenan ve esasen ILEF'i İLEF yapan eleştirel düşüncenin tüm savunucu­ larına, hocalarıma, arkadaşlanma buradan selam olsun... Ve elbette beni hiç desteksiz bırakmayan büyük ailemin üyelerine, ille de Serkan ve Gülnaz'a, bana katlanarak dostluklarını yıl­ lardır esirgemeyen Filiz ve Nesrin'e sonsuz teşekkürler. Son olarak bu sürecin esas mağdurlarından olan eşim Bnym'ye ve hepsinden gayn doktora sürecinin ikinci ve esas tezi olarak gördüğüm oğlum Boran Umufa —onlardan çaldığım zaman­ lar için beni bağışlamalan dileğiyle— sonsuz sevgimi ve te­ şekkürlerimi sunuyorum, ne desem eksik kalıyor, iyi ki varsı­ nız... GİRİŞ Yirminci yüzyılın ikinci yansından itibaren sınıfa, ırka, etnik kökene, cinsiyete dair aynmcı pratikler, evrensel insan haklan bağlamında uluslararası ve ulusal yasal önlemlerin konusu ha­ line geldi. Ayrıma pratikleri sınırlamaya, denetlemeye, hatta gerektiği yerde yasaklamaya yönelen bütün önlemlere rağmen ayrımcılık, biçim değiştirmiş ve gündelik yaşamın içine sızmış ama görünürlüğü azalmış olarak önemli bir sorun olmayı sür­ dürüyor. Ayrımcılığın dolaylı biçimleri, özellikle medyanın yaydığı gündelik yaşamm hemen her alanına dair mesajlarda kendini gizleyen, sıradan, ilgisiz bir haberin ya da metnin satır aralarında kaybolan ama yakından bakıldığında pekâlâ ırkçı olarak nitelenebilecek yargılarla üretilmeye devam ediyor. Bu çalışma açısından medyanın ırkçı söylemlerin üretilmesi ve dolaşıma girmesindeki merkezi konumu nedeniyle medya üzerinden sunulan ideolojik temsillerin gündelik hayat içinde bireyler tararından nasıl kavrandığının, yorumlandığının, ye­ niden yaratıldığının ve kullanıldığının araştinlması önemli. Irkçı söylemin bu yeni biçiminin görünürleştirilmesi, sosyal bi­ limlerin araştırma programlarında bu hedefin gözetilmesi etik bir yükümlülük olarak görülmeli. Bu bağlamda insanlar ara­ sında ırkçılığın "aktif olarak kurulması"nın, "yemden yaratilması"nın, "ırkçılığı kabul ve reddedişleri"nin (Miles, 2000:184- 10 | Yeni Irkçılığın "Kirli" Ötekileri: Kürtler, Aleviler, Ermeniler 185) belirlenmesi, günümüz ırkçılığının yeni biçimlerinin de­ şifre edilerek ortaya çıkanlması, ırkçılık karşıü müdahalelerin de olabilmesi için önemli bir çaba olarak görünmekte. Bu ça­ lışmanın her şeyden önce, bu etik sorumluluğu yerine getirme çabasının bir ürünü olarak planlandığı vurgulanmalı. Bu bağ­ lamda kitapta, "muğlâk-belirsiz" görünümler arkasma yerle­ şen ve çoğu zaman satir aralanna gizlenen ırkçılığın ve ayrım­ cılığın medyayı bir şekilde takip eden "sıradan insanların" gündelik konuşmalarında yer etme biçimlerini ortaya koyarak yeni ırkçılığın perdesini aralamak amaçlandı. Kitapta ırkçılığın yeni biçimi, Balibar ve YVallerstein'ın adlandırmalan esas alınarak "yeni ırkçılık"* olarak anıldı. Yeni ırkçılık, bir söylemsel oluşum olarak değerlendirildi. Balibar (2000a: 30), yeni ırkçılığı aynmcı ideolojilerin birbirine eklen­ diği bir yapı olarak tanımlar; bu tanım, çalışmada verili kabul edildi. Bununla birlikte Laclau ve Mouffe'un (2008) söylem analizi yaklaşımlarının kurucu öğelerinden biri olan "eklem­ lenme", yeni ırkçı söylemlerin analizi için değerlendirildi ve görüşülenlerin dile getirdiği ifadelerin analizi için temel eksen­ lerden biri olarak konumlandı. Eklemlenme", her iki yaklaşımı birlikte kullanabilmeye olanak sağladı, böylece Laclau ve Mouffe'un kavram seti ile yeni ırkçılığın, farklı ideolojik söy­ lemleri kendine eklemleyen gevşek dokulu, kararsız-muğlâk bir söylemsel oluşum olarak analizi mümkün hale geldi. * Çağdaş toplumlarda ırkçı söylem ve pratiklerin oluşum ve işleyişini açıklamak için başvurulan "yeni ırkçılık" kavramına dair literatürde geniş bir tartışma yürütülmektedir. Kavramın kullanılışına getirilen başlıca eleş­ tiri ırkçılığın doğası gereği bugün yeni ırkçılık olarak adlandırılan yordam ve pratikleri eskiden beri içinde barındırdığı yönündedir. Bu eleştiride bir ölçüde doğruluk payı bulunmakla birlikte kitapta "yeni ırkçılık" teriminin kullanılması yeğlenmiştir. Kitabın "Yeni Bir Irkçılık Var mı?" başlığı alfan­ da bu tartışmalara ayrıntılı olarak yer veriliyor. Giriş | 11 Ayrıca berlirtmek gerekir ki sıradan medya takipçüerinin gündelik hayatlarında yeni ırkçı söylemleri nasıl inşa ettiğine, yeni ırkçı ideolojinin "Öteki"nin etnik, dinsel, cinsiyet farklan üzerinden nasıl bir fantezi işlevi yüklendiğine yönelik sınırlı bir katkı yapmayı hedeflemek bu çalışmanın özgün yanıdır. Çalışma kapsamında, yeni ırkçı söylemlerin dolaşıma gir­ mesi ve yaygınlaşünlmasmdaki merkezi rolü nedeniyle gaze­ telerden seçilen alti haberin çerçevesini çizdiği yirmi derinle­ mesine görüşme yapıldı. Görüşülenlerin seçiminde yalnızca demografik farklılıklar belirleyici oldu. Bu nedenle görüşmeye katılanların değişik yaş, meslek gruplarından az çok gündemi ve medyayı takip edebilen kişiler olmasına özen gösterildi. Pilot/deneme görüş­ meleri için seçilen altı kişiden ve kaman diğerlerinin önerdiği kişiler arasından demografik denge gözetilerek seçilen 20 kişi ile görüşmeler tamamlandı. Öte yandan hemen belirtmek ge­ rekir ki pilot görüşmelere katılan farklı kesimden insanların Alevilere, Kürtlere, Ermenilere, farklı cinsiyet tercihi olanlara, yabancılara yani, azınlıklaştınlan gruplara karşı neredeyse ay­ nı ifadelerle düşüncelerini dile getirmeleri kaç kişi ile görüşme yapılması gerektiğine dair fikir verici oldu. Diğer bir anlatımla pilot görüşmelerden elde edilen verilerin analizi, yeni ırkçı öz­ ne konumlarının niteliğiyle ilgili çıkarımlar yapılabileceğine dair bir kanaat oluşturduğu için asıl görüşmelerin kaç kişi ile yapılması gerektiği konusu netlik kazandı. Nitekim asıl gö­ rüşmeler için değişik yaş, meslek gruplarından az çok günde­ mi ve medyayı takip edebilen kişiler arasından seçilen kişiler de azınlık aktörlerine karşı benzer kalıpyargılarla düşünceleri­ ni dile getirince 100 kişi ile de görüşülse görüşülenlerin sayısal olarak çok olmasının önemli olmadığını, bu kişilerin de Alevi­ lere, Kürtlere ve diğer azınlıklaştınlan gruplara karşı aşağı yu­ karı aynı ifadelerle, aynı kalıpyargılarla düşüncelerini dile ge- 12 | Yeni Irkçılığın "Kirli" Ötekileri: Kürtler, Aleviler, Ermeniler tireceklerine ilişkin güçlü bir kanaatin oluştuğu söylenmeli. Öte yandan bu kitapta yalnızca yeni ırkçı öznelerin kendilerini kurma ve üretme biçimlerini örneklemek amaçlandığı için örneklemin seçildiği evrene genellenebilirliği gibi bir kaygı da güdülmedi. Çalışmaya konu olan analiz yapüandınlırken görüşmelerin çerçevesini çizmek ve görüşmeleri derinleştirmek için ulusal gazetelerde yer alan ve Kürtlere, Alevilere, gayrimüslim azın­ lıklara yönelik etnik, cinsiyet ve din temelli ırkçı-ayrımcı söy­ lemleri birbirine düğümleyerek homojen bir toplum tasavvu­ runu yansıttığı saptanan altı haberle gidildi. Görüşmeleri baş­ latan haber metmlerinin yakın dönemi yansıtmasına özen gös­ terildi. Görüşmeler için belirlenen haber metinleri Türkiye'de etnik, cinsiyet, dini vb. temelli ayrımcılıklan "yeniden üretti­ ği", meşrulaştırdığı, dolaşıma soktuğu tespit edilen metinler­ dir. Söz konusu haberlerin tespiti ulusal olarak yayınlanan Mil­ liyet, Zaman, Radikal, Hürriyet, Sabah, Akşam gazetesinin 20082013 yıllan arasındaki arşivlerinin "Kürt", "PKK", "Kürt soru­ nu", "eşcinsellik", "Ermeni", "Rum", "Alevi", "Cemevi", "et­ nik", "cinsiyet", "dini" vb. anahtar kelimeler üzerinden arama motorlarında taranması ve onlar arasından yeni ırkçı söylem­ lerin dolaylı ve eklemleyici niteliğini en çok taşıyan altı haberin seçilmesiyle yapıldı. Tespit edilen haberlerin ait olduğu gazete­ lerin adı herhangi bir yönlendirmeye neden olmamak için gö­ rüşülenlerden gizlendi. Görüşmelerde kullanılan söz konusu haberlerin söyleminde etnik homojenlik talebine işaret eden ve "biz"in tesis edilmesinin bir araa olarak gayrimüslim azınlık­ lara ("100 bin Ermeni'yi sınır dışı ederiz" -Milliyet, 17 Mart 2010); yok sayarak asimile etmenin ve/veya "tanıyarak dışla- Giriş | 13 1 ma"nın öne çıkan aktörleri olarak Kürtlere ("Meğer Kürtler Türkmen, Kürt Alevileri ise Ermeni'ymiş" -Hürriyet, 17 Ağus­ tos 2007), ("Kürtçe krizi devam ediyor" -Sabah, 16 Nisan 2012); dini ve mezhepsel bütünlüğü sağlamanın bir aracı olarak Alevilere ("Cami ve mescit dışında bir yer ibadethane olarak ka­ bul edilemez" -Hürriyet, 25 Temmuz 2012); Türk aile yapısının ve ahlak anlayışının sağlaması olarak farklı cinsel yönelimlere ve kadınlara ("'Kürt aileden eşcinsel çocuklara infaz' iddiası" Radikal, 30 Ağustos 2012), ("Kürt kadını hem töre hem PKK kıskacında" -Akşam, 2 Mayıs 2012) karşı yer alan etnik, cinsi­ yet, dini temelli aynmcılığın-ırkçılığın medya takipçilerindeki izdüşümlerine bakıldı. Zaman ve kaynak sınırlılıkları nedeniyle görüşülenler An­ kara'da yaşayan ve gündemi-medyayı takip edebilen kişiler arasından seçildi ve her biri ortalama 90 dakika süren yüz yü­ ze görüşmeler gerçekleştirildi. Haberler arasından görüşülen­ lerin kendilerine göre en önemli sorun olarak tayin ettikleri haberin seçilmesi ile görüşme başlatıldı. Onların belirlediği sı­ ra ile diğer haberler üzerinden görüşmeye devam edildi. Gö­ rüşmeye katılanların biri Kürt Alevi, ikisi Türk Alevi biri Er­ meni ve Hıristiyan, geriye kalanlar ise Türk ve Sünni kimlikleri ile kendilerini tanımladılar. Görüşülenlerin ondördü lisans, üçü doktora, ikisi ortaokul ve biri de lise düzeyinde eğitim görmüşlerdir. Bu aslında eğitim düzeyi yüksek bir grupla ça­ lışmak anlamına gelmekte.* 1 Kavram, Cenk Saraçoğlu'na aittir. Saraçoğlu Şehir, Orta Sınıf ve Kürt­ ler isimli kitabında (2011) İzmirli orta sınıf insanların İzmir'de yaşayan Kürtlere ilişkin algılarının ne olduğunu sorunlaştırmışfır. Gerçek isimleri değiştirilen görüşülenlerin demografik bilgilerine ilişkin ayrıntılar kitabın ekler kısmındaki tabloda yer alıyor.