Mert ER 21200807 MATRİX İnsanın bazen hangi amaç uğruna

advertisement
Mert ER
21200807
MATRİX
İnsanın bazen hangi amaç uğruna yaşadığını sorguluyor. Bunlardan birkaçı kariyer, iyi bir
yaşam ya da güçlü bir insan olmak olabiliyor. İnsanoğlu hayatı veya kendi varlığını
sorgulamadan dünyevi amaçlar uğrunda yaşamaya devam ediyor. Oysaki tüm bu dünyevi
amaçlar insan vaktini çalıyor, kimlik arayışımızda önümüze engeller koymamıza neden
oluyor. Sokrates bir kitabında “sorgulanmayan hayat yaşamaya değmez” demiştir. Bundan
dolayı sorgulayıcı bakış açımızı geliştirmemiz gerektiğini söyleyebilirim. Matrix filminden
örneklerle, “şuan yaşadığımız dünya, rüya alemi mi? Boşlukta mıyız? Gerçek nedir? Yapay
zeka mümkün mü?” gibi sorular ile bu konu geniş bir hal alabilir. Sokrates gerçekliği ve
doğru bilgiyi soru sorma yöntemiyle bulmaya çalışmaktadır. Ancak bu sorular Sokrates’in ve
Neo’nun başına bela olur. Sokrates gençleri baştan çıkarma ve tanrı tanımazlık ile suçlanır.
Neo ise ajanlar tarafından bütün internet yasalarını çiğnemekle suçlanır. Aslında Neo’nun
aradığı ama ne olduğunu bilmediği gerçeklik Matrix’tir. Matrix, yapay zekanın yarattığı ve
insanların enerji kaynağı olarak kullanıldığı bir dünyadır. Ancak insanlar kendilerinin bu
şekilde kullanıldıklarının farkında değillerdir. Buna göre insanlar Matrix’in belirlediği hayatı
yaşamaktadırlar. Bir nevi onlar için bu kaderdir. Morpheus, Neo ile tanıştığı zaman kadere
inanıp inanmadığını sorar. Neo kaderin bu şekilde önceden belirlenmiş olabilme ihtimalini
reddeder ve hayatının kontrolünün kendisinde olduğunu söyler. Aslında bu filmden sonra
aklıma ilk gelen şey dini inançlarımız olmuştu. Kadere inanmalıydık, belli bir genel geçer
doğrular üzerinden hayatımıza devam etmeliydik. Kötülüğün karşısında iyiliğin yanında
olmalıydık, sorumlu bireyler olup gelecek için yatırım yapmalıydık. Tıpkı bir bilgisayar
programı gibi hayatımızın yazılı belirli bir programa göre yaşmamız gerekirdi. Ancak insanın
kendi doğrularını kendisinin öğrendi bu dünyada gerçekten kadere inanmamız beklenebilir
mi? Bazılarına göre sonsuz gücü sahip bir yaratıcı var ve sonu belli olup, insanların bilmediği
bir yaşam mevcut; kader. Eğer kader gerçekten varsa neden insanlar şimdiki yaşamın ve
dünyanın gizemlerini bulmaya çalışıyor? Gerçekten bir yaratıcı var mı? Varsa geleceğimiz
kadere göre mi şekilleniyor yoksa insanın kendisi tanıması ve geleceğine yön vermesi işin
sırrı mıdır? İnsanın kendini bilmesi anahtardır, neler yapabileceğini, kapasitesini aşabilmesi
bu anahtara bağlıdır. İnsanlar hayatı boyunca yeni şeyler öğrenme ve bir kimlik kazanma
arayışı içinde olmalıdır. Bu arayış içindeyken yeni bilgiler edinir. Bu anahtar yoksa elde
edilen bilgiler bir anlam kazanmayacaktır. İnsanın kendisini tanıması insanların yaşantıları ve
kendilerini geliştirmeleri üzerinde o kadar çok etkili olmuştur ki birçok film ve kitaplar bu
temayı konu edinmiştir. Örneğin Dövüş Kulübü filminde bu soru biraz daha ciddiyetsiz bir
biçimde sorulmuş olabilir ama ikisi de aynı kapıya çıkmaktadır. “Hayatında hiç kavga
etmemişsen, kendini nereye kadar tanıyabilirsin?” Buradaki amaç ise kavga vasıtasıyla kişinin
kendini tanımasıdır. Birçok uygarlık ve topluklar bir konuda hemfikir olmuşlardır:
sorgulanmayan hayat, hayat olamaz. Bir diğer konu ise, tek düze yaşamayı seçmiş, maddi
değerleri her şeyin üstünde tutan ve kimlik arayışı içerisinde olmak istemeyen insanlardır. Bu
tip insanlara örnek olarak Matrix filminden Cypher’ı örnek gösterebiliriz. Cypher gerçek
dünyanın sefilliklerinden bıkmış olan ve Matrix’te zengin ve gösterişli bir yaşama sahip
olabilmek için Morpheus’u teslim etme pazarlığına oturmuş bir kişidir. Cypher Matrix’in
gerçek olmadığını bilmesine rağmen hafıza silindikten sonra her hangi bir arayış içinde
olmadan hayattan zevk alacağını düşünmektedir ve bunun hayatı yaşamaya değer kılan tek
şey olduğunu iddia etmektedir. Ajan Smith bu şekilde yaşamayı seçmiş insanları virüslere
benzetir. Bu insanlar gittikleri yerdeki kaynakları tamamen bitene kadar tüketmeye devam
eder. Oradaki kaynaklar tükenince başka kaynak arayışlarına geçerler. Ancak bilge insan bazı
şeylerin keyfini aşırıya kaçmadan alınması gerektiğini bilmelidir, ancak bu şekilde hayatın
devamlılığı sağlanabilir. Tüm bunlardan çıkarabileceğimiz iki önemli nokta var: “kendini bil”
ve “hiçbir şeyde aşırılığa kaçma”.
Download