Antalya Yöresinin Deprem Riski Açısından Değerlendirilmesi

advertisement
ANTALYA YÖRESİNİN DEPREM RİSKİ AÇISINDAN
DEĞERLENDİRİLMESİ
Mustafa Hilmi ACAR* , Gülbahar BUDAK* ve Rıza Evren KILCI*
*Akdeniz Üniv., İnşaat Müh. Böl., Antalya
ÖZET
Bu çalışma, sismik bakımdan 35.50o-37.50oK ve 29.00o-33.00oD ile sınırlandırılmış
bulunan Antalya Bölgesinin depremselliğinin ve deprem riskinin ortaya konulması
amacıyla hazırlanmıştır. Çalışma alanı depremselliğinin incelenmesi amacıyla magnitüdfrekans ilişkisi, sismik risk ve tekrarlanma periyodu hesaplamaları yapılmıştır. Çalışma
alanında 1900-2005 yılları arasında meydana gelen MD≥4 olan depremler için, yıllık
maksimum depremler esas alınarak Gutenberg ve Richter bağıntısına göre magnitüdfrekans istatistik yöntemi kullanılarak bölgenin deprem riski ortaya konulmuştur. Yapılan
analiz sonucuna göre, bölgenin en çok 10 yılda bir kez 5.5 büyüklüklü bir depremle
karşılaşma olasılığı % 72 dir. Bu risk dikkate alınarak Antalya ve çevresi için deprem
gerçeğinin varlığı unutulmamalı, yöredeki yapılaşmalar mikro bölgeleme çalışmalarıyla
desteklenerek yürütülmelidir.
Anahtar Kelimeler : Deprem, Deprem Riski, Antalya.
ANTALYA’S SEISMICITY AND EARTHQUAKE RISKS
ABSTRACT
The purpose of this study is, to determine Antalya’s seismicity and earthquake risks. For
investigation of studied area, magnetude-frequency statistic method for ralation, seismic
risk and cycling period calculations were done. In te study area, seismic risk of Antalya
were found by using the equation of Gutenberg and Richter with magnetude-frequency
statistic method for earthquakes which are MD≥4. It is proposed that, with % 72
probability, at least one time an earthquake of 5.5 magnetude can occure in 10 years time.
Due to seismic risks, the reality of earthquake should not be forgotten in Antalya region
and investigations must be supported with mirozonation in Antalya.
Key Words : Earthquake, Earthquake Risks, Antalya.
1. GİRİŞ
Bir bölgenin depremselliğinin ve sismik tehlikesinin araştırılmasında, geçmişte meydana
gelen depremlerden yararlanılarak geliştirilen çeşitli istatistiksel yaklaşımlar
kullanılmaktadır. Bu çalışmada gelecekte oluşabilecek deprem etkinliğinin ve tekrarlanma
periyodunun belirlenmesi amaçlanmaktadır.
Öncelikle, çalışmada Antalya bölgesinin tektonik özellikleri dikkatli bir şekilde ele
alınmış,bölgenin depremselliğini etkileyen diri faylar ile yine bu yörede bulunan sismik
boşluklar harita üzerinde gösterilmiştir. Çalışılan bölgenin deprem etkinliği tarihsel ve
aletsel dönem olmak üzere araştırılmış, günümüze kadar olmuş olan orta ve büyük
magnitüdlü depremler derlenerek sunulmuştur.
Antalya ve çevresinin depremselliğini araştırmak için magnitüd-frekans ilişkisinin
belirlenmesinde (Gutenberg ve Richter,1954), EKK (En Küçük Kareler Yöntemi)
kullanılmıştır. Bu yöntemle Antalya ve çevresi için Log N = 6.86 – 0.98M bağıntısı
bulunmuştur. Bu bağıntı yardımıyla 1900-2005 yılları arasında büyüklüğe göre oluş
sayıları bulunabilmektedir. Çalışma, yine aynı EKK yöntemi ile 105 yıllık gözlem
aralığında 4≤MD≤7 için hesaplanan tekrarlanma periyodu değerlerini de kapsamaktadır.
Son olarak da çeşitli magnitüdlerde depremlerin aşılma olasılıkları sunulmuştur.
2. ANTALYA YÖRESİNİN TEKTONİK ÖZELLİKLERİ
Yerküre üzerinde oluşan depremlerin büyüklüğü ve neden oldukları zararlar göz önüne
alındığında iki ana deprem kuşağı bulunmaktadır. Bunlardan biri Büyük Okyanusu
çevreleyen ve özellikle Japonya üzerinde etkili olan Pasifik Deprem Kuşağı, diğeri ise
Cebelitarık’tan Endonezya adalarına uzanan ve Türkiye’nin de içinde bulunduğu AkdenizHimalaya deprem kuşağıdır. Ülkemizin içinde bulunduğu Akdeniz- Himalaya deprem
kuşağının önemli özelliği, büyük levhalar arasında küçük birçok levhanın bulunmasıdır.
Bu sebepten dolayıdır ki Türkiye’nin büyük bir bölümü deprem kuşağı içinde yer
almaktadır. Türkiye Alp-Himalaya (Akdeniz Çevresi) deprem kuşağında; sığ odaklı, sık ve
büyük depremlerin olduğu, yerkabuğunun aktif tektonik kesimlerinden biri üzerinde yer
almaktadır.
2.1 Antalya ve Çevresini Etkileyen Diri Faylar
Ülkemiz aktif tektoniğinin ana unsurlarını Kuzey Anadolu Fayı, Doğu Anadolu Fayı, Ege
Graben Sistemi, Doğu Anadolu Sıkışma Bölgesi ve Helenik-Kıbrıs Yayı oluşturmaktadır.
Antalya ve yakın çevresi de belirtilen bu büyük faylardan Helenik-Kıbrıs Fayının etki
alanına girmektedir.
Helenik-Kıbrıs yayı, Türkiye’nin güney kıyısı yakınlarında, Girit adasının güneyinden
geçerek kuzeydoğu yönünde Rodos adasının güneyinden Fethiye Körfezi’ne doğru uzanır.
Şekil 1. Türkiye ve Çevresindeki Levha Tektoniği Modeli (İzmir Deprem Master
Planı,2000)
Antalya ve çevresi, (1) Fethiye-Burdur Fay Zonu, (2) Helenik-Kıbrıs Fayının Plini ve
Strabo hendekleri ile Antalya Körfezi’nde uzanan bölümü (3) Aksu Bindirmesi boyunca
uzanan faylarda olan hasar yapıcı depremlerden etkilenmektedir. Depremler, genellikle
Helenik-Kıbrıs Yayı’nın Plini ve Strabo hendekleri boyunca yoğunlaşmaktadır. Hasar
yapıcı ve yıkıcı depremler bu faylar boyunca oluşmaktadır. Diğer yandan Antalya Körfezi
içerisinde de yoğun mikro deprem etkinliği gözlenmektedir. Aksu Bindirme Fayı boyunca
yüzlerce yıldır herhangi bir hasar yapıcı deprem meydana gelmemiştir.
2.2 Antalya ve Çevresindeki Sismik Boşluklar
Helenik-Kıbrıs yayı boyunca 3 ve güneybatı Türkiye’de 1 olmak üzere farklı 4 yer sismik
boşluk olarak değerlendirilmiştir. Bunlar;
1.
2.
3.
4.
Zafer Sismik Boşluğu [İskenderun Körfezi ile Zafer Burnu (Kıbrıs) arasında]
Antalya Sismik Boşluğu [Arnavut Burnu (Kıbrıs) ile Antalya Körfezi arasında]
Aksu segmenti [Antalya Körfezinin kuzey kısmı, Aksu bindirme fayı]
Gökova Segmenti [Gökova Körfezi boyunca]
Şekil 2. Türkiye’deki Sismik Boşluklar ile Antalya ve Çevresinde Yer Alan Antalya
Körfezi ve Aksu Sismik Boşluklarını Gösteren Harita (Demirtaş, 2000)
Kıbrıs Yayı’nın doğuda kalan kısmında soluna göre oldukça fazla deprem olduğu
görülmektedir. Dolayısıyla bu belirgin farklılık dikkat çekmektedir ve depremlerin
olmadığı sol tarafta sismik boşluk olarak yorumlanabilecek 2 yer gözlenmektedir
(Demirtaş ve Yılmaz,1996). Son yüzyıl içerisinde herhangi bir hasar yapıcı deprem
olmamış olan Helenik-Kıbrıs yayının Antalya Körfezi ile Arnavut Burnu arasında kalan
parçası ile Aksu bindirme fayı boyunca önemli sayılabilecek bir sismik etkinlik artışı
gözlenmektedir. Ancak, yayın İskenderun Körfezi ile Zafer Burnu arasında kalan parçası,
günümüzde oldukça suskun bir görünüm sunmaktadır. Helenik - Kıbrıs yayının Antalya
Körfezi ile İskenderun Körfezi arasında yer alan bölümü herhangi bir büyük yıkıcı
depreme maruz kalmamıştır. Yine bu bölüm, günümüzde kümülatif olarak sismisite
artışları göstermektedir. Bu sebeplerden dolayı bu bölge deprem oluşturma potansiyeline
sahiptir. Bu nedenle, bu sismik boşlukların yeteri derecede gözlem altında bulundurulması,
deprem tehlike belirleme ve zararlarının azaltılması açısından oldukça büyük önem
taşımaktadır.
M > 6 .0
M > 5 .0
M > 4 .0
M > 3 .0
M < 3 .0
Şekil 3. Karakteristik Deprem Bölgesinde Meydana Gelen Depremlerin Episantr Haritası
(Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Merkezi,2005)
3. ANTALYA ve ÇEVRESİNİN DEPREM ETKİNLİĞİ
3. 1 Tarihsel Dönem Depremleri
Antalya ve civarında 1900 yılı öncesinde oluşmuş tarihsel depremlere ait veriler oldukça az
sayıdadır. Çeşitli kataloglardan derlenmiş olan deprem bilgileri aşağıda sunulmuştur:
• 31 Ocak 1741 Rodos Depremi
• 8-20 Mart 1743 Antalya Depremi
8-20 Mart 1743 tarihleri arasında Antalya’da korkutacak derecede büyük depremler
olmuştur. Depremde, limanda bir süre kurumalar meydana gelmiş, çok sayıda ev çökmüş
ve Konsolosluk duvarında yıkılmalar meydana gelmiştir. Deprem sonucu birçok köy yok
olmuş ve Reşat Adacığının batısında yer alan dağ tamamen suya gömülmüştür (
Ambraseys ve Finkel , 1995 ).
3. 2 Aletsel Dönem Depremleri
• 3 Ekim 1914 Burdur Depremi ( Ms = 7.0 )
• 13 Ağustos 1922 Karpathos Depremi ( Ms = 7.0 )
• 18 Mart 1926 Finike Depremi ( Ms = 6.8 ) :
Kastellorizo yakını da, episantrı kıyıdan uzakta olan bir deprem, oniki adalarda ve Finike
ile Fethiye arasındaki kıyı bölgesinde geniş ölçekte hasar ve can kaybına neden olmuştur.
Ana şoku Hazirana kadar devam eden çok sayıda artçı deprem izlenmiştir. Deprem Samos
Santarin, Girit, Dinar ve Konya’da hissedilmiştir. Şok, Kıbrıs ve Suriye’de algılanmıştır.
Deprem dış – merkezinde en büyük şiddet MSK = VIII olarak belirlenmiştir. (Ambraseys
1988).
• 26 Haziran 1926 Rodos Depremi ( Ms = 7.0 )
• 20 Ocak 1941 Doğu Kıbrıs Depremi ( Ms = 5.9 )
• 9 Şubat 1948 Karpathos Depremi ( Ms = 7.2 )
• 10 Eylül 1953 Pafos Depremi ( Ms = 6.1 )
• 24 Nisan 1957 Fethiye Depremi ( Ms = 6.8 )
• 25 Nisan 1957 Fethiye Depremi ( Ms = 7.2 )
• 25 Nisan 1959 Köyceğiz Depremi ( Ms = 5.7 )
• 22 Kasım 1963 Tefenni Depremi ( Ms = 4.6 )
• 14 Ocak 1969 Fethiye – Kaş Depremi ( Ms = 6.2 )
Fethiye-Kaş depremi, Ege-Akdeniz bölgesi illerinde etkili olan orta şiddette bir depremdir.
Bu depremde kaş ilçesi ve Kalkan civarındaki evlerin % 50’si oturulamayacak duruma
gelmiştir.
• 9 Ekim 1996 Pafos Depremi, GB Kıbrıs
• 24 Ocak 2005 Kaş Açıkları – Akdeniz Depremi
Akdeniz depremi, can ve mal kaybına neden olabilecek bir büyüklüğe sahip değildir.
Depremin dış merkezine en yakın yerleşim yeri Kaş ilçesi olup, ilçenin yaklaşık 40 km.
güneyindedir. Depremin dış merkezi Akdeniz’dir. Depremin odak derinliği yaklaşık 34 km
olup, karada olan depremlere nazaran derin odaklı bir depremdir. Bu depremin,
büyüklüğü M=4.5 civarında artçılarının olması muhtemeldir. Artçı depremler zaman
içerisinde sıklıkları ve büyüklükleri azalarak bir süre daha devam edebilir. Bilindiği gibi
bölgede Afrika plakasının kuzeye doğru hareketi ve Ege’deki açılma rejimi sonucu, Ege
Adalar yayı ve Kıbrıs yayı adını verdiğimiz yitme (dalma) zonları meydana gelmiştir.
(Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Merkezi,2005)
4. ANTALYA ve ÇEVRESİNİN DEPREM TEHLİKESİ
Deprem tehlikesi, hasar ve can kaybı yaratabilecek büyüklükte bir depremden kaynaklanan
yer hareketinin belli bir yerde ve belli bir zaman periyodu içerisinde belirlenmesi olarak
tanımlanır. Yine bu tanım deprem nedeni ile hasar, mal ve can kaybı ihtimali olarak
tanımlanan, deprem riski kavramının önemli bir öğesini oluşturur. Gelecek depremlerin
konumu, oluş zamanı, büyüklüğü ve diğer özellikleri belirsizlik arz ettiği için deprem
tehlikesi tayinlerinde olasılık hesaplarına dayalı tahminler önemli karar araçlarıdır.
Şekil 4. Antalya ve Yakın Çevresindeki Depremlerin Episantr Haritası (Kandilli
Rasathanesi Deprem Araştırma Merkezi,2005)
4.1 Tehlike Hesaplama Yöntemi
Bu çalışmada 35.50o-37.50o K ve 29.00o-33.00oD ile koordinatları ile sınırlanan Antalya
yöresinin depremselliğini araştırmak için magnitüd-frekans ilişkisi belirlenmiş, sismik risk
değerleri ve tekrarlanma periyodu hesaplanmıştır.
Magnitüd-frekans bağıntıları deprem istatistiğinin temelini oluşturur ve günümüzde
deprem etkinliğinin bir ölçütü olarak kullanılır. Magnitüdün fonksiyonu olarak depremlerin
oluş frekansı incelendiğinde, genellikle doğrusal bir ilişki izlediği görülür ve bu ilişki
LogN ( M ) = a − bM
(1)
şeklinde ifade edilir(Gutenberg ve Richter,1954). Burada N, birikimli (kümülatif) deprem
sayısını, M ise magnitüdü göstermektedir. Magnitüd-frekans bağıntılarının
hesaplanmasında normal ve yığınsal frekanslar arasında ayrım yapmak gerekir. Yığılma
frekansı (Kümülatif frekans) ile sismolojide, verilen bir M magnitüdüne eşit veya daha
büyük olan depremlerin sayısı anlaşılabilir.
Gutenberg ve Richter bağıntısı genellikle bütün magnitüdlerde doğrusal değildir. Bu
nedenle logN(M) ‘nin doğrusal olduğu magnitüd aralığının (M1,M2) belirlenmesi gerekir.
Büyük depremlere ait gözlemler az olduğundan bunlar için bağıntı belirsizdir. Küçük
depremlerde ise gürültü düzeyinin yüksek olmasının çok duyarlı sismograflar
kullanılmasını engellediği için deprem dizisinin tam olduğundan emin olmak gerekir.
Magnitüd-frekans bağıntısındaki a ve b sabit parametrelerdir. a parametresi gözlem
periyoduna, inceleme alanının büyüklüğüne ve deprem etkinliğinin seviyesine bağlı olarak
değişir. Ortalama yıllık sismik aktivite indeksi olarak da tanımlanır. Gutenberg ve Richter
(1954), dünya ölçüsünde istatistik sonuçlara dayanarak, sığ depremler için b=0.9±0.02,
orta ve derin depremler için b=1.2±0.2 değerlerini bulmuşlardır. Türkiye için ise b=0.9±0.2
değerini vermektedirler.
b parametresi depremlerin istatistik analizinde önemli bir parametre olup, doğrusal
ilişkinin eğimini vermektedir. Kayaçların deformasyonu ve dolayısıyla deprem
oluşumunun fiziği ile ilgili, b parametresinin bölgeye ve zamana göre değişimleri,
sismotektonik bölgelendirme ve depremlerin önceden belirlenmesi problemlerinde
kullanılmaktadır. Weeks ve diğerleri (1978), kayaçlar üzerinde yaptıkları deneyler sonucu,
b değerinin depremden önce azaldığını göstermişlerdir. b değeri sismik etkinliğin bir
göstergesi olup bölgeden bölgeye değişmektedir. Karnik (1969), bu değişimi örneklemiştir.
Normal olarak küçük bir b değeri yüksek bir gerilme düşümü ile, büyük bir b değeri ise
düşük bir gerilme düşümü ile ilgilidir.
İstenen veri grubu için a ve b değerleri değişik yöntemlerle hesaplanabilir. Bu parametreler
bölgeye ve zamana bağlı değişimlerinin yanı sıra, hesaplama yöntemine ve kullanılan veri
grubuna bağlı olarak da değişmektedirler. Magnitüd-frekans bağıntılarını belirleyen a ve b
parametrelerinin hesaplanmasında en yaygın olanı en küçük kareler yöntemidir (EKK). Bu
yönteme göre a ve b parametrelerinin bulunmasında aşağıdaki bağıntılar kullanılmaktadır;
n
n
∑ LogN
İ =1
i
= an − b∑ M i
i =1
n
n
n
i =1
i =1
i =1
∑ M i LogN i = a∑ M i − b∑ M i
2
(2)
Burada n grup sayısıdır. Diğer parametreler ise (1) bağıntısında tanımlanmıştır. Bu şekilde
hesaplanan a ve b sabitleriyle istenen magnitüdlü bir depremin, istenen bir periyod aralığı
içinde olma olasılığı hesaplanabilir. Kümülatif frekans ile normal frekans arasındaki
bağıntıdan;
a ' = a − Log (b ln 10)
(3)
elde edilir. Gutenberg – Richter (1954) tarafından verilen magnitüd-frekans bağıntısı;
N ( M ) = 10 a −bM
şeklinde yazıla bilinir. Bunun inceleme zaman periyodu T1’e bölünmesiyle;
(4)
N ( M ) 10 a−bM
=
T1
T1
(5)
elde edilir. Her iki tarafın logaritması alınarak;
Log[ N ( M )T1 = a − bM − LogT1
(6)
n( M > M 1 ) = 10 a −bM − LogT1
(7)
bulunur. Son ifadeden,
'
a1 = a ' − LogT1
n( M ) = 10
(8)
a '1 −bM
(9)
elde edilir. Bu bağıntılar yardımıyla verilen bir zamanda magnitüdleri verilen bir M1
değerinden büyük veya ona eşit depremlerin yıllık ortalama sayısı n(M≥M1) hesaplanabilir
(Tuksal,1976). Herhangi bir bölgede, T1 yıllık bir gözlem aralığı için verilen herhangi bir
M magnitüdlü depremin T yıl içinde oluşma riski (Gencoğlu,1972; Taban ve Gencoğlu,
1975) ;
R ( M ) = 1 − e − n ( M )T
(10)
1
n( M )
(11)
ve tekrarlanma periyodu;
Q=
ilişkisiyle tanımlanır.
4.2 Deprem Oluş Sayısı ile Büyüklük Arasındaki İlişki
Bu çalışma, 1900 – 2005 arasında 35.50o-37.50oK enlemleri ile 29.00o-33.00oD
boylamlarının sınırladığı Antalya ve yakın çevresinde meydana gelmiş aletsel büyüklüğü
MD ≥ 4.0 olan depremlerle ilgili bilgileri içermektedir. Bu amaçla Şekil 3 ve Şekil 4’te
gösterilmiş bölge için 1900 – 2005 yılları arasında oluşmuş deprem verileri kullanılarak en
küçük kareler yöntemine göre a ve b değerleri hesaplanmıştır. Magnitüd gruplandırması
0.5 birim aralıklarla yapılarak depremlerin magnitüdlere göre dağılımı ve birikimli frekans
değerleri Çizelge 1’de sunulmuştur.
Çizelge 1. Çalışılan Bölgede Meydana Gelen Depremlerin Magnitüdlere Göre Dağılımı
Magnitüd
4.0 - 4.4
4.5 - 4.9
5.0 - 5.4
5.5 - 5.9
6.0 - 6.4
6.5 - 6.9
7.0 - 7.4
Frekans (N)
213
156
46
12
4
1
0
Birikimli Frekans
(Ni)
432
219
63
17
5
1
0
Antalya ve çevresi için Çizelge 1’de verilen deprem istatistiği kullanılarak
Log N = 6.86 – 0.98M bağıntısı bulunmuş ve elde edilen magnitüd-frekans ilişkisine ait
grafik Şekil 5’te gösterilmiştir.
3,0
2,5
log N
2,0
1,5
1,0
0,5
0,0
-0,5
3,5
4,0
4,5
5,0
5,5
6,0
6,5
7,0
7,5
M
Şekil 5. EKK Yöntemi Kullanarak Kümülatif Frekanslardan
Magnitüd - Frekans Bağıntısı (Log N = 6.86 – 0.98M)
4.3 Deprem Olasılığı Tahminleri
Hesaplanan ve Şekil 5 verilen a ve b değerleri kullanılarak sismik risk ve tekrarlanma
periyot değerleri hesaplanmıştır. Risk hesabı için (3), (8), (9) ve (10) bağıntıları ve
tekrarlanma periyot hesabı için (11) bağıntısı kullanılmıştır. 4.0≤MD≤7.0 aralığında 0.5
birim aralıklar için yapılan bu hesaplar 105 yıllık gözlem aralığını kapsamaktadır.
Hesaplamalarda gelecek yüzyıl için 10’ar yıllık periyot aralıkları kullanılmıştır. Sonuçlar
ise Çizelge 2’de ve Şekil 6’da sunulmuştur.
Çizelge 2. EKK yöntemi ile hesaplanan a ve b değerleri kullanılarak
105 yıllık (1900-2005) gözlem aralığında 4.0≤MD≤7.0 için hesaplanan
sismik risk ve tekrarlanma periyodu değerleri
10
20
30
40
M
4,0 100,00 100,00 100,00 100,00
4,5 100,00 100,00 100,00 100,00
5,0 98,07 99,96 100,00 100,00
5,5 72,20 92,27 97,85 99,40
6,0 33,98 56,41 71,22 81,00
6,5 12,60 23,61 33,24 41,65
7,0
4,27
8,36
12,28 16,03
Dönem ( yıl )
50
60
100,00 100,00
100,00 100,00
100,00 100,00
99,83 99,95
87,46 91,72
49,00 55,42
19,62 23,05
70
100,00
100,00
100,00
99,99
94,53
61,04
26,34
80
100,00
100,00
100,00
100,00
96,39
65,95
29,49
90
100,00
100,00
100,00
100,00
97,62
70,24
32,50
100
100,00
100,00
100,00
100,00
98,43
73,99
35,39
Tekrarlanma
Periyodu
Q(yıl)
0,27
0,82
2,53
7,81
24,08
74,26
228,95
110
100
90
70
60
50
40
100 Yıl
30
80 Yıl
20
50 Yıl
30 Yıl
10
20 Yıl
10 Yıl
0
3,5
4,0
4,5
5,0
5,5
6,0
6,5
7,0
M
Şekil 6. Belli Ekonomik Yapı Ömürlerine Göre
Çeşitli Magnitüd Büyüklüklerinin Aşılma Olasılıkları.
TEKRARLAMA PERİYOD(YIL)
OLASILIKLAR(%)
80
250
228,95
200
150
100
74,26
50
0,27
2,53
0,82
7,81
24,08
0
3,5
4
4,5
5
5,5
6
6,5
7
7,5
M
Şekil 7. Çeşitli Magnitüd Büyüklüklerine Ait Dönüş Periyotları
7,5
5. SONUÇLAR
Bu çalışmada 35.50o-37.50oK enlemleri ve 29.00o-33.00oD boylamları ile sınırlandırılmış
olan alanı kapsayan Antalya ve çevresinin depremselliği araştırılmıştır. Bölgedeki başlıca
fayların ve sismik boşlukların (Şekil 2) ve yaklaşık 105 yıllık dönemde oluşmuş
depremlerin episantr dağılımlarının (Şekil 3 – Şekil 4 ) gösterildiği haritalara bakıldığında
bu bölgede sismik aktivitesinin oldukça yüksek olduğu anlaşılmaktadır. 1900-2005 yılları
arasında oluşmuş depremlere ait veriler kullanılarak magnitüd-frekans bağıntısı
belirlenmiş, sismik risk ve tekrarlanma periyodu hesaplamaları yapılmıştır. Magnitüdfrekans hesabında MD≥4.0 olan depremler ele alınmıştır. Sismik risk ve tekrarlanma
periyotları ise 4.0≤MD≤7.0 magnitüd aralığında gelecek yüzyılda onar yıllık zaman
periyotları için hesaplanmıştır.Deprem verilerinin istatistik analizine göre 6.0 , 6,5 ve 7.0
büyüklüklerindeki depremlerin 50 yıllık bir dönemde oluşma ihtimalleri sırası ile 0.88 ,
0.49 ve 0.20 dir. Yapı ekonomik ömrünü 50 yıl kabul ettiğimizde böyle büyüklükteki bir
depremin tekrarlanma olasılığının yüksek olduğu ve birçok yapının olası bir depremde ne
kadar tehlike altında olabileceği düşünülmelidir.
Bu sonuçlar ışığında bölgede meydana gelebilecek önemli depremler öncesi sürecin iyi
takip edilmesi gerekmektedir. Deprem gerçeği, Geoteknik Deprem Mühendisliğince
değerlendirildiğinde Antalya ili ve çevresinin zemin durumu değişen şartları ile eski
yapıların mevcut durumlarının ele alınması zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır. Yapılar
önem sırasına göre depreme dayanıklı olup olmadıkları konusunda incelenmeli,
gerekiyorsa yapıların güçlendirilmeleri hatta yıkılmaları yoluna gidilmelidir.
KAYNAKÇA
[1] Ambraseys, N. N. (1988). 'Engineering seismology'. Earthq. Engin. Struct. Dın. 17, 1105.
[2] Ambraseys, N.N. and Finkel,C.F. (1995) “The Seismicity of Turkey and Adjacent
Areas, a Historical Review, 1500-1800” Eren Yayıncılık, İstanbul.
[3] Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Veri Bankası,
http:// www.koeri.boun.edu.tr.
[4] Demirtaş, R. (2004). “Antalya’nın Depremselliği” Antalya’nın Jeolojisi ve Doğal Afet
Konferansları, Akdeniz Üniversitesi, Antalya.
[5] Ergin, K., Güçlü, U. ve Uz, Z. (1967). “Türkiye ve Civarının Deprem Kataloğu”(M.S.
11-1964), İTÜ Maden Fakültesi Arz Fiziği Enstitüsü Yayınları No:24, İstanbul.
[6] Eyidoğan, H., Güçlü, U., Utku, Z. ve Değirmenci, E. (1991). “Türkiye Büyük
Depremleri Makrosismik Rehberi (1900-1988)”, İTÜ Maden Fakültesi Jeofizik Bölümü.,
İstanbul.
[7] Gencoğlu, S. (1972) “Kuzey Anadolu Fay Hattının Sismisitesi ve Bu Zon Üzerindeki
Sismik Risk Çalışmaları” Kuzey Anadolu Fayı ve Deprem Kuşağı Sempozyumu, MTA
Enstitüsü, Ankara.
[8] Gutenberg, B. and Richter, C.F., (1954). “Seismicity of the Earth and Related
Phenomena”, Second Printed, Princeton Universty Pres, Princeton.
[9] Karnik, V. (1969) “Seismicity of the European Area, Part 1, D.Reidel Publ. Co.,
Dordreed, Holland.
[10] Sayıl, N. ve Osmanşahin, İ., (2003). “Doğu Anadolu’nun Depremselliğinin
İncelenmesi” Kocaeli Deprem Sempozyumu, 580
[11] Taban, A., Gencoğlu, S., (1975) “Deprem ve Parametreleri” Deprem Araştırma
Enstitüsü Bülteni, 11, 7-83.
[12] Tuksal, İ., (1976) “Seismicity of theNorth Anatolia Fault System in the Domain of
Space, Time and Magnitude” M.S. Thesis, Saint-Louis Universty, Saint-Louis, Missouri.
[13] Şimşek,Ş.M., (1998) “ İşletme Bilimlerine Giriş” Nobel Yayın Dağıtım, Ankara.
[14] Weeks, J., Lockner,D. And Byerlee, J., (1978) “Change in B-Values During
Movement on Cut Surfaces in Granite, Bull. Seism. Soc.Am., 68, 333-341.
Download