12 Tarihi Karakterin Hiç Bilmediğimiz İnanılmaz

advertisement
1
Otizm hakkında çıkan haberler
12 Tarihi Karakterin Hiç Bilmediğimiz İnanılmaz
Çılgınlıkları
· Friday, January 13th, 2017
Delilik ile dahilik arasında ince bir çizgi olduğunu sürekli duyarız. Aslına bakarsanız
her dahinin kendine özgü biçimde çılgın olduğu da yadsınamaz bir gerçek. Bu yazıyı
okuyanlar arasında dahiler varsa, ne demek istediğimizi biliyorlardır ve kendi
çılgınlıklarının da farkındadırlar diye düşünüyoruz. Çünkü deha, bu farkında olma
durumunu da kapsamakla birlikte, aynı zamanda bu çılgınlıkları bir biçimde
normalleştiriyor olmalı. Fakat bilmelisiniz ki, bunlar normal değiller. Bu
normalleştirme sürecinde ne gibi bahaneler, mazeretler ya da haklı görülen gerekçeler
kullanılıyordu bilemiyoruz, ne de olsa herkesin öznel gerekçesi farklı… Charlie
Chaplin, Pisagor, Nikola Tesla, Michelangelo, Isaac Newton, Salvador Dali gibi
dehalarıyla ünlü tarihi figürlerin ilgi çeken çılgınlıklarını sizler için derledik. Merak
edenleri aşağıdaki listeye alalım.
1. Ulysses S. Grant hiç kimsenin kendisini çıplak
görmesine izin vermiyordu.
Otizm Haberleri
- 1 / 14 -
25.01.2017
2
Köleliği karşı duran, Afrikalı-Amerikan vatandaşlığı için mücadele eden ve Amerikan İç
Savaşı’nın ardından ABD’nin ekonomik refahı için çalışan Amerikan başkanı Ulysses S.
Grant (1822-1885), kimsenin onu çıplak görmesine izin vermezdi. Grand, 60’lı
yaşlarında, çocukluğundan bu yana, savaş sırasında yaralandığında kendisine yardımcı
olan hemşireler dahil kimsenin onu çıplak görmemiş olmasıyla övünüyordu.
2. Chaplin kadınları çırılçıplak soyuyor sonra da üstlerine
kremalı turta fırlatıyordu.
Otizm Haberleri
- 2 / 14 -
25.01.2017
3
O sessiz film çağının sevimli “küçük serseri”siydi. Filmleri hala dünyanın en iyi filmleri
arasında yer alıyor. Charlie Chaplin (1889-1977), bir filmde rol almak için yapımcının
ya da yönetmenin yatağına girme geleneğini icat eden ve bunu en hastalıklı biçimde
uygulayan kişiydi. Aktrisleri çırılçıplak soyarak “oyuncu seçmeleri”ni yapardı.
Kendisinde cinsel anlamda ilgi uyandırsınlar diye üstlerine kremalı turtalar fırlatırdı.
Hayatı boyunca iki bin kadınla birlikte olduğu iddia edilen Chaplin’in kadınlara
düşkünlüğü, pedofili boyutlarına varıyor, onlara karşı kaba ve saldırgan olduğu
söyleniyor. Dört evliliğinden ilk ikisini, birlikte olduğu kadınları hamile bırakması
yüzünden zorunlu olarak yaptı. Basında bu sebeple “azgın teke” olarak anılmaya
başlandı. Evlendiklerinde ilk eşi Mildred Harris 16, Chaplin 29; ikinci eşi Lita Grey 15,
Chaplin 35 ve son eşi Oona O’Neill 17, Chaplin 54 yaşındaydı. Chaplin, dünyanın
sevgilisi olabilirdi ama sinema dünyası tarafından hiçbir zaman sevilmedi. Pek çok set
çalışanı ve rol arkadaşının iddiasına göre, Chaplin leş gibi kokuyordu. Çoraplarını, iç
çamaşırlarını ve takım elbisesini hiç değiştirmeden iki hafta boyunca giyebiliyordu.
3. Pisagor bir din kurdu ve insanların fasulye yemesini
yasakladı.
Otizm Haberleri
- 3 / 14 -
25.01.2017
4
Pisagor sayıların nihai gerçek olduğuna, matematik aracılığıyla her şeyin tahmin
edilebileceğine ve öngörülebileceğine inanıyor, “sayıların babası” olarak anılıyordu.
Kendisini “filozof” yani “bilgeliğin dostu” olarak adlandıran ilk kişiydi. Delfi, Teb ve
Memphis ve Babil’de bulunmuş olan Pisagor (MÖ. 570-495), Ezoterizm’de büyük
inisiyelerden biri olarak kabul edilir. Pisagor’a göre, tüm felsefe ve dinlerde hakikatin
ışınları dağınık biçimde yer almaktaysa da, bu ışınların merkezi ezoterik doktrindi.
Ayrıca hakikate ulaşmada öncelikle “sezgi” gerekliydi, gözlem ve muhakeme yeterli
değildi. İşte Pisagor öğretisine tabi olanların uyması gereken kurallardan bir kaçı…
Hiçbir koşulda fasulye yememek, yastık veya yataklarda bırakılan tüm vücut
girintilerini düzeltmek, ana yollardan yürümemek, demir olmadan ateş yakmamak…
4. Tycho Brahe yemek masasının altında her daim bir cüce
bulunduruyordu.
Otizm Haberleri
- 4 / 14 -
25.01.2017
5
1500’lü yıllarda Danimarkalı bir gök bilimcisiydi. Modern astronominin “ilk yetkili
zihni” olarak tanımlanan Tycho Brahe (1546-1601), 777 yıldızın konumunu ölçtü ve bir
katalog hazırladı. Elinde hiçbir teleskop olmamasına rağmen ölçümlerinde 1-2
dakikadan fazla hata yoktu. Ayrıca öğrencisi ve asistanı Johannes Kepler’in eliptik
gezegen yörüngeleri yasasını biçimlendirmesine yardım etti. Brahe öldüğünde tüm
mirasını ona bıraktı. Brahe, pisişik güçlere sahip olduğuna inandığı Jepp adındaki bir
“minyatür adam”a soytarı kıyafetleri giymesi ve yemek boyunca masasının altında
oturması için para ödedi. Aceleci, hoşgörüsü olmayan, utanmazlık derecesinde bencil,
çoğu zaman da acımasız fakat aynı zamanda zeki, kibar ve çalışkan bir adam olarak
bilinen Tycho Brahe’nin ölüm sebebi de ilginç. Kralın katıldığı bir ziyafette, kraldan
önce sofrayı terk etmeyi ayıp saydığı için uzun süre tuvalete gidememiş ve akabinde
gelişen böbrek iltihabı sonucu 11 gün içerisinde hayatını kaybetmiş.
5. Nikola Tesla saplantılı biçimde takıntılı ve temizlik
hastasıydı.
Otizm Haberleri
- 5 / 14 -
25.01.2017
6
Yaşadığı dönemde hak ettiği takdiri görmeyen, bugün ise bilim dünyasında hayranlık
uyandıran bir isim. Radyo, alternatif akım, bilgisayarlar, robotik, radar, balistik ve
nükleer fiziğin keşfedilmesinde önemli bir rol oynayan Nikola Tesla (1856-1943),
obsesif kompulsif bozukluğa sahipti. Üstelik kirli olma ihtimali taşıyan herhangi bir
şeye dokunmayı reddeden ağır bir temizlik hastasıydı. Aynı zamanda yuvarlak olan
şeylere de dokunmayı kabul etmiyordu ve 3 rakamına takıntısı vardı. Bir binaya
girmeden önce etrafında üç tur yürümeliydi. Yalnızca 3’e bölünebilir oda sayısına
sahip otellerde kalabilirdi. Her yemekte 18 peçete kullanırdı ki; bu da 6’nın, 3 katıdır.
6. Jean-Jacques Rousseau kıçına şaplak atılmasından
tahrik oluyordu.
Otizm Haberleri
- 6 / 14 -
25.01.2017
7
Tüm zamanların en etkili feylesoflarından biriydi… Düşünceleri Fransız Devrimi’ni
tetiklemiş, devrimden sonra kurulan devletin temelini teşkil etmiş ve ulusal kahraman
ilan edilmişti. Jean-Jacques Rousseau (1712-1778), anılarında samimiyetle itiraf ettiği
kadarıyla cinsel anlamda tahrik olabilmek için kendisine şaplak atılmasına ihtiyaç
duyuyordu. Yol ortasında pantolonunu çıkartıp, poposuna şaplak atsınlar diye kadınları
kovalayıp, onları kendisine vurmayı denemeleri konusunda ikna etmeye çalışıyormuş.
Rousseau, bu durumunu itiraf eden ilk kişidir ve günümüzün en ünlü spankofillerinden
(şaplakseverlik) biridir.
7. Bugün hiçbir bilim insanının bilim olarak kabul etmediği
simya ilmi, Newton’un asıl tutkusuydu.
Otizm Haberleri
- 7 / 14 -
25.01.2017
8
Kütle çekimi ve hareket kanunları, kalkulus ve optik alanında çığır açan keşifleri
nedeniyle bugün büyük saygı gören ve Einstein’dan sonra dünyanın en iyi ikinci
fizikçisi sayılan İngiliz fizikçi, matematikçi, astronom, mucit, filozof Sir Isaac Newton
(1643-1727)’dan bahsediyoruz elbette. Kendisi sadece bir bilim insanı değil aynı
zamanda bir ilahiyatçıydı. Newton diğer metalleri altın haline getirebildiğine ve insanı
ölümsüz kıldığına inanılan “felsefe taşı” yaratmak için çok çalışmış ve diğer her şeyden
daha fazla ömrünü buna adamıştı.
8. Michelangelo giysileri ve ayakkabılarıyla uyuyordu.
Otizm Haberleri
- 8 / 14 -
25.01.2017
9
Tüm zamanların en ünlü sanatçılarından biri… Ressam, mimar, şair ve mühendis
olarak Rönesans döneminde yaptığı çalışmalar, Batı sanatının gelişmesine önemli
katkılar sağladı. Bu maddenin konusu Michelangelo (1475-1564), sadece onu
yaşatmaya yetecek kadar yer ve uyurdu. Uykunun başağrısı yaptığını söylüyordu.
Midesi zayıftı bu yüzden yalnızca ekmek yer ve nadiren de şarap içerdi. Çoğu zaman
haftalarca üzerinde kalan giysileriyle uyur ve çizmelerini çıkardığında da derisi tıpkı
bir yılan derisi gibi soyulurdu. Bunları Michelangelo’nun asistanının yazdıklarından
öğreniyoruz. Journal of Medical Biography’de yayınlanan bir araştırmanın bildirdiğine
göre, kendisinin Asperger sendromu adı verilen bir tür otizm hastalığından muzdarip
olduğu düşünülüyor. Raporun sonuç kısmında “Tek yönlü bir çalışma rutini, olağandışı
bir yaşam biçimi, sınırlı menfaatler, zayıf sosyal ve iletişim becerileri ve yaşamını
kontrol eden çeşitli diğer konular yüksek işlevli otizmin özellikleri gibi görünüyor”
deniliyor.
9. Howard Hughes sadece çikolata ve tavuk yiyip süt
içerek 4 ay boyunca kendini film stüdyosuna kapattı.
Otizm Haberleri
- 9 / 14 -
25.01.2017
10
ABD’li iş adamı, havacı, mühendis, mucit ve film yapımcısı Howard Hughes’ı (19051976), Leonardo Di Caprio’nun canlandırdığı “The Aviator” filminden de
hatırlayanlarınız olabilir. Bette Davis, Ava Gardner, Katharine Hepburn ve Ginger
Rogers gibi döneminin en ünlü Holywood yıldızlarıyla gönül maceraları yaşayan
Hughes’ın da obsesif kompulsif bozukluğu vardı. 1946’da ölümcül bir uçak kazasından
kurtulduktan sonra 1947’de, ABD hükümetinin tasarımını geliştirdiği Hercules H-4
uçağını reddetmesinden ötürü bunalıma giren Hughes, yardımcılarına bazı filmleri
izlemek istediğini söyledi ve kendini 4 ay boyunca bir film stüdyosuna kapattı. O süre
zarfında stüdyodan ayrılmayı reddeden Hughes, sadece çikolata ve tavuk yedi, süt içti.
Tuvalet ihtiyacını, boşalan süt ve yemek kutularıyla giderdi. Etrafı düzinelerce kağıt
mendil kutusuyla çevriliydi. Yardımcılarının kendisine bakmaması ve konuşmaması
için onlara ayrıntılı notlar yazdı. Bu süreç boyunca sandalyesinde çırılçıplak film izledi.
Nihayet 1948 baharında ortaya çıktığında aylardır yıkanmadığı için kişisel hijyen
durumu korkunçtu.
10. Churchill çıplak olmaktan hoşlanan bir başbakandı.
Otizm Haberleri
- 10 / 14 -
25.01.2017
11
20. yüzyılda yaşanan savaş dönemlerinin en önemli liderlerinden biri olarak görülüyor.
İkinci Dünya Savaşı sırasında başbakan olarak tüm İngiliz halkını toparladı ve
yenilginin eşiğinden bir zafer kazanmayı başardı. Winston Churchill (1874-1965),
çıplak halde dolaşmaktan hoşlanırdı. Hem Franklin D. Roosevelt hem de onun oğlu
Elliott, çıplak haldeki Churchill’le rastlaştılar. Roosevelt bir keresinde Beyaz Saray’da
kazara çıplak haldeki Churchill’in odasına girer. Roosevelt özür dileyerek çıkmak
istediğinde Churchill kalmasını önerir ve ona “Görüyorsunuz Sayın Başkan, sizden
saklayacak hiçbir şeyim yok” karşılığını verir. Elliott’la olan görüşmesinde ise
Churchill, onu görmeyi özellikle istemişti. Elliot, Churchill’in ofisine gittiğinde onu
ağzında bir puroyla çıplak halde otururken ve erkek asistanına mektup dikte ederken
bulur.
11. Empedokles tanrı olduğuna inanıyordu.
Otizm Haberleri
- 11 / 14 -
25.01.2017
12
Şöyle bir lafı var: “Bir zamanlar ben de erkek ve kız çocuğu, çalı, kuş ve denizde
sıçrayan dilsiz balık olmuştum.” MÖ. 5. yüzyılda yaşayan bir Yunan bilim insanı ve
filozofu. Kendisinden sonraki düşünürler arasında özellikle Aristo’yu etkilemiş.
Nietzsche’nin eskiçağ düşünürleri arasında büyük bir övgüyle andığı iki isimden biri.
Empedokles (MÖ. 490-430)’in tespitleri arasında, ışığın belli bir hızla ilerlediği,
Dünya’nın bir küre olduğu, havanın maddenin yokluğu değil; madde olduğu ve en
baştaki lafından da anlaşılacağı üzere erken dönem bir evrim teorisi var. Empedokles
kendisinin tanrı olduğuna o derece inanmıştı ki, bir rivayete göre tanrısallığını
ispatlamak için hala aktif haldeki bir yanardağ olan Etna’nın içine atladı ve öldü.
12. Dali şeytan tarafından ele geçirildiğini düşünüyordu.
Otizm Haberleri
- 12 / 14 -
25.01.2017
13
Hayranları onun sürrealist resimlerindeki görsel oyunlara ve bulmacalara bayılıyor.
Gösterişli ve radikal bir kişiliği olan Salvador Dali (1904-1989), şeytan tarafından ele
geçirildiğini düşündüğü için 1947’de Fransa’da bulunduğu sırada yakın arkadaşı
İtalyan rahip Gabriele Maria Berardi’den kendisi üzerinde bir şeytan çıkarma ayini
gerçekleştirmesini istedi. Dali, teşekkür hediyesi olarak rahibe kendi yaptığı 60-30 cm
ölçülerinde çarmıha gerilmiş İsa heykeli verdi. Rapor edilen bu şeytan çıkarma ayini,
Dali’nin sürrealizmden uzaklaştığı ve çoğunlukla dini imgelerle daha gerçekçi eserler
üretmeye başladığı bir dönemde gerçekleşti. 1984’te ölen Berardi’nin kişisel eşyaları
arasında bulunan heykelin bir Dali eseri olduğu uzmanlar tarafından 2005’te
onaylanmış.
Kaynak: Listelist
Otizm Haberleri
- 13 / 14 -
25.01.2017
14
Otizm Haberleri
- 14 / 14 -
25.01.2017
Download