T.C. CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KARDİYOLOJİ ANABİLİM DALI KALP YETERSİZLİĞİ HASTALARINDA UYKU KALİTESİ İLE KALP YETERSİZLİĞİ PARAMETRELERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ DR. Recep KURT UZMANLIK TEZİ Olarak Hazırlanmıştır SİVAS 2015 T.C. CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KARDİYOLOJİ ANABİLİM DALI KALP YETERSİZLİĞİ HASTALARINDA UYKU KALİTESİ İLE KALP YETERSİZLİĞİ PARAMETRELERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ DR. Recep KURT UZMANLIK TEZİ Olarak Hazırlanmıştır Prof. Dr. Okan Onur TURGUT Tez Danışmanı SİVAS 2015 Bu tez, Cumhuriyet Üniversitesi Senatosu’nun 10/02/2010 tarih ve 2010/1-2 sayılı kararı ile uygun görülen Tıpta Uzmanlık Tez Yazım Yönergesi’ne göre hazırlanmıştır. ONAY SAYFASI Bu tez, Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tez Yazım Kurallarına uygun olarak hazırlanmış ve jürimiz tarafından Kardiyoloji Anabilim Dalı’nda uzmanlık tezi olarak kabul edilmiştir. İmza Üye: Prof.Dr.Mehmet Birhan Yılmaz Üye: Prof.Dr.Okan Onur Turgut Üye: Doç.Dr.Mehmet Güngör Kaya Bu tez, …../…../2015 tarih ve 2015/….. sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile belirlenen ve yukarıda imzaları bulunan jüri üyeleri tarafından kabul edilmiştir. Prof.Dr.Okay Bulut Tıp Fakültesi Dekanı vi TEŞEKKÜR Bu çalışmanın planlanması, yürütülmesi ve sonuçlarının değerlendirilmesi aşamalarında verdiği destek için tez danışmanım Sayın Prof. Dr. Okan Onur TURGUT’a ve bölüm başkanımız Prof. Dr. Mehmet Birhan YILMAZ’a, bilgi ve tecrübelerinden yararlandığım bölümümüzün tüm hocalarına, çalışmanın istatiksel analizindeki katkılarından dolayı Sayın Yrd. Doç. Dr. Ali ZORLU’ya ve Sayın Yrd. Doç. Dr. Ziynet ÇINAR’a, vaka toplama aşamasında ve anketlerin uygulanmasında yardımcı olan Sayın Dr. Anıl ŞAHİN, değerli çalışma arkadaşlarıma, intern doktor arkadaşlarıma, daima desteğini yanımda hissettiğim değerli eşim Burcu KUMTEPE KURT’a ve aileme en içten duygularımla teşekkür ederim. Dr. Recep KURT Sivas, 2015 vii ÖZET Kalp Yetersizliği Hastalarında Uyku Kalitesi İle Kalp Yetersizliği Parametreleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi Recep Kurt, Kardiyoloji B.D. Sivas 2015, 88 sayfa Kronik kalp yetersizliği olan hastalarda uyku problemleri yaygındır ve bu hastaların sağlıklarının olduğu gibi günlük aktivitelerini de etkilemektedir. Bu çalışmanın amacı hastanede yatan kalp yetersizliği olan hastalarda uyku kalitesinin öngördürücülerini saptamaktır. Çalışmaya 68 hasta (47 erkek, 21 kadın) dahil edildi. Bu hastalarla ilgili demografik veriler alındı ve uyku kaliteleri değerlendirmek için Pittsburgh Uyku Kalite İndeksi (PUKİ) ile kullanıldı. Hastaların %77 si (n:53) kötü uyku kalitesi gözlendi. Global PUKİ skoru 2-20 arasında izlendi. Uyku kalitesi ile istatiksel anlamlı değişkenler yaş(p:0.035), NT-pro BNP (p< 0.001), kalp yetersizliği süresi (p: 0.002), hastaneye yatış sayısı (p< 0.001), sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (p: 0.028), hastanede kalma süresi (p<0.001), sodyum seviyesi (p:0.006), kreatinin seviyesi (p:0.014), beden-kitle indeksi (p<0.001) and E/e' oranı (p<0.001) olarak bulunmuştur. Stepwise lineer regresyon analizi kullanıldığında uyku kalitesi ile ilgili dört öngördürücü ortaya çıkmıştır ve bunlar NT-proBNP seviyesi, kreatinin level, hastanede yatış sayısı ve beden kitle indeksidir. Anahtar kelimeler: kalp yetersizliği, uyku kalitesi viii ABSTRACT Assesment Of Association With Sleep Quality And Parameters Of Heart Failure İn Patients With Heart Failure Recep Kurt, Department of Cardiology, Sivas 2015, 88 page Sleep disorders are common among patients with chronic heart failure, and it can have a significant effect on patients’ daily activities as well as their health. The purpose of this study was to assess sleep quality and its predictors in hospitalized patients with chronic HF. 68 patients (47 male and 21 female) with heart failure enrolled to the study. These patients completed a demographic questionnaire, and their sleep quality was measured using the Pittsburgh Sleep Quality Index (PSQI). Seventy-seven percent of patients (n = 53) reported poor sleep quality (PSQI>5). The range of global PSQI scores was 2–20. A significant relationship was found between PSQI scores and patients’ age (p:0.035), NT-pro BNP (p< 0.001), duration of heart failure (p: 0.002), number of hospitalizations (p< 0.001), left ventricular ejection fraction (p: 0.028), length of stay in hospital (p<0.001), sodium level (p:0.006), creatinin level (p:0.014), bodymass index (p<0.001) and E/e' ratio (p<0.001). Four predictors of sleep quality were identified using regression analyses with stepwise methods, and these are NTproBNP level, creatinin level, number of hospitalizations and body-mass index. Keywords: heart failure, sleep quality ix İÇİNDEKİLER TEŞEKKÜR .............................................................................................................. vi ÖZET......................................................................................................................... vii ABSTRACT ............................................................................................................. viii İÇİNDEKİLER ......................................................................................................... ix KISALTMALAR ..................................................................................................... xii ŞEKİLLER DİZİNİ ................................................................................................ xiii TABLOLAR DİZİNİ .............................................................................................. xiv 1. GİRİŞ VE AMAÇ .................................................................................................. 1 2. GENEL BİLGİLER ............................................................................................... 2 2.1. Kalp Yetersizliği Tanımı ................................................................................... 2 2.2. Kalp Yetersizliğinde Tanımlayıcı Terimler ...................................................... 2 2.2.1. Ejeksiyon Fraksiyonu Düşük ve Ejeksiyon Fraksiyonu Korunmuş Kalp Yetersizliği ....................................................................................... 2 2.2.2. Akut ve Kronik Kalp Yetersizliği .............................................................. 3 2.2.3. Kalp Yetersizliği Tanısı ............................................................................. 3 2.3. Epidemiyoloji .................................................................................................... 4 2.4. Etiyoloji ............................................................................................................. 5 2.5. Kalp Yetersizliği Tanısı .................................................................................... 6 2.5.1.Belirti ve bulgular ....................................................................................... 6 2.5.3. Kalp Yetersizliği Tanısı Algoritması ....................................................... 12 2.6. Kalp Yetersizliği Prognozu ............................................................................. 12 2.7. Kalp Yetersizliği Tedavisi............................................................................... 14 2.8. Uyku ................................................................................................................ 15 2.8.1. Uyku Tanımı ............................................................................................ 15 2.8.2. Uykunun Fizyolojisi ................................................................................. 16 x 2.8.3. Uykunun Evreleri ..................................................................................... 17 2.8.3.1. Hızlı Göz Hareketlerinin Olmadığı Uyku (NREM) .......................... 17 2.8.3.2. Hızlı göz hareketli uyku (REM) ........................................................ 18 2.8.4. Uykunun fonksiyonları............................................................................. 19 2.8.5. Uykuyu etkileyen faktörler ...................................................................... 21 2.8.6. Uyku kalitesi ............................................................................................ 22 2.8.7. Uyku Bozuklukları ................................................................................... 22 2.8.7.1. Birincil Uyku Bozuklukları ............................................................... 23 2.8.7.1.1. Dissomnia .................................................................................... 23 2.8.7.1.2. Parasomnia ................................................................................... 25 2.8.7.1.3. Başka Ruhsal Bozukluklara Bağlı Uyku Bozuklukları ................ 25 2.8.7.1.4. Diğer Uyku Bozuklukları............................................................. 26 3. GEREÇ VE YÖNTEM ........................................................................................ 27 3.1. Çalışmanın Şekli ............................................................................................. 27 3.2. Olgu Seçimi ..................................................................................................... 27 3.3.Çalışmanın Amacı ............................................................................................ 28 3.4. Veri Toplama Araçları .................................................................................... 28 3.4.1. Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ) ve Değerlendirilmesi ............. 28 3.4.2. Ekokardiyografi........................................................................................ 31 3.4.3. Kan Testleri .............................................................................................. 31 3.4.4. Veri Toplama Araçlarının Uygulanması .................................................. 31 3.5. Verilerin Değerlendirilmesi ............................................................................ 31 4. BULGULAR ......................................................................................................... 32 4.1. Hastaların Temel Klinik Özelliklerinin Karşılaştırılması ............................... 32 4.2. Hastaların Kantitatif Klinik, Biyokimyasal ve Ekokardiyografik Değişkenlerinin Karşılaştırılması................................................................. 33 4.3. Hastaların Uyku Kalitelerinin Değerlendirme Sonuçları ................................ 34 4.3.1. Hastaların Subjektif Uyku Kalitelerinin Cinsiyete Göre Dağılımı .......... 34 xi 4.3.2. Hastaların Yatağa Yatma-Uykuya Başlama Sürelerinin Cinsiyete Göre Dağılımı.......................................................................................... 34 4.3.3. Hastaların Toplam Uyku Süresinin Cinsiyete Karşılaştırılması .............. 35 4.3.4. Hastaların Uyku Etkinliğinin Cinsiyete Göre Karşılaştırılması ............... 35 4.4. Uyku Kalitesinin Demografik Özellikler ve Komorbid Hastalıklarla İlişkisinin İncelenmesi ................................................................................. 36 4.5. Kalp Yetersizliği Klinik Değişkenlerle Uyku Kalitesinin İlişkisi................... 36 4.6. Kalp Yetersizliği Biyokimyasal Belirteçlerle Uyku Kalitesinin İlişkisi ......... 36 4.7. Ekokardiyografik Değişkenlerle Uyku Kalitesinin İlişkisi ............................. 37 4.8. Kötü Uyku Kalitesinin Öngördürücüleri ......................................................... 37 5. TARTIŞMA .......................................................................................................... 39 6. SONUÇLAR VE ÖNERİLER ............................................................................ 49 7. KAYNAKÇA ........................................................................................................ 50 ÖZGEÇMİŞ .............................................................................................................. 67 YAYINLAR, BİLDİRİLER .................................................................................... 68 EK 1- Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ) ................................................... 70 xii KISALTMALAR ACE inh. : Anjiyotensin Converting Enzim İnhibitörü ARB : Anjiyotensin Reseptör Blokörü AKY : Akut Kalp Yetersizliği BNP : Brain Natriüretik Peptid CRP : C-Reaktif Protein CRT : Cardiac Resencronization Treatment DEF-KY : Düşük Ejeksiyon Fraksiyonlu Kalp Yetersizliği EF : Ejeksiyon Fraksiyonu EKG : Elektrokardiyografi GFH : Glomerular Filtrasyon Hızı ICD : Imlantable Cardiac Defibrilator KBH : Kronik Böbrek Hastalığı KOAH : Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı KY : Kalp Yetersizliği KEF-KY : Korunmuş Ejeksiyon Fraksiyonlu Kalp Yetersizliği MRA : Mineralokortikoid Reseptör Antagonisti MR-proANP : Mid regional pro Atriyal Natriüretik Peptid NREM : Non-Rapid Eye Movement NT-proBNP : N terminal pro Brain Natriüretik Peptid NYHA : New York Heart Association SA : Sol atriyum SV : Sol ventrikül PUKİ : Pittsburgh Uyku Kalite İndeksi REM : Rapid Eye Movement xiii ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil 2.1: Kalp yetersizliği tanısı algortiması ............................................................ 13 Şekil 3.1: Pitsburgh uygu kalitesi ölçeğinin değerlendirilmesi ................................. 30 Şekil 5.1: Kalp yetersizliğinde uyku problemleri patofizyolojisi .............................. 41 Şekil 5.2: Kalp yetersizliğinde uyku bozuklukları tipleri .......................................... 43 xiv TABLOLAR DİZİNİ Tablo 2.1: Semptomların ciddiyetini ve fiziksel aktiviteyi temel alan New York Kalp Cemiyeti işlevsel sınıflaması ............................................................ 4 Tablo 2.2: Kalp kasının yapısı ya da hasarı temel alan ACC/AHA kalp yetersizliği evreleri .................................................................................... 4 Tablo 2.3: Kalp yetersizliği etiyolojisi ........................................................................ 6 Tablo 2.4: Kalp yetersizliğinde belirti ve bulgular ..................................................... 7 Tablo 2.5: Kalp yetmezliğinde en yaygın EKG anormallikleri .................................. 8 Tablo 2.6: Kalp yetersizliği hastalarında genel ekorkardiyografik anormallikler .... 10 Tablo 2.7: Diyastolik işlevle ilgili parametreler ....................................................... 10 Tablo 2.8: Kapak işleviyle ilgili ve diğer anormallikler ........................................... 10 Tablo 2.9: Kalp yetersizliğinde yaygın laboratuar anormallikleri ............................ 11 Tablo 2.10: Kalp yetersizliğinde prognostik değişkenler.......................................... 14 Tablo 2.11: Uyku bozuklukları ................................................................................. 23 Tablo 4.1: Hastaların temel klinik özellikleri ........................................................... 32 Tablo 4.2: Klinik ve biyokimyasal parametreler ....................................................... 33 Tablo 4.3: Subjektif uyku kalitesi ............................................................................. 34 Tablo 4.4: Uykuya dalma süresi ................................................................................ 34 Tablo 4.5: Toplam uyku süresi.................................................................................. 35 Tablo 4.6: Uyku etkinliğinin cinsiyete göre karşılaştırılması ................................... 35 Tablo 4.7: PUKİ skoru ile ilişkili değişkenler .......................................................... 38 Tablo 4.8: Bağımlı değişken olarak PUKİ Skorunun çok değişkenli Lineer Regresyon analizi .................................................................................. 38 1 1. GİRİŞ VE AMAÇ Kalp yetersizliği, hastanın semptomları, bulguları ve kalp yapısında ve fonksiyonlarındaki bazı değişikliklerin değerlendirilmesiyle tanınan klinik bir sendromdur. Kalp yetersizliği bulunan hastalarda dispne, ortopne, paroksismal nokturnal dispne, iştahsızlık ve çarpıntı gibi özgül olmayan semptomlar mevcuttur. Kalp yetersizliği hastalarında sık karşılaşılan problemlerden biri de uyku problemleridir. Özellikle sodyum ve su tutulumunun artışıyla birlikte akciğer konjesyonu sonucu, kalp yetersizliği olanların önemli bir grubunda uyuyamama, uyku bölünmesi ve sık uyanma problemleri ile karşı karşıya kalmaktadır. Uyku kalitesi, bireyin sağlık ve yaşam kalitesini doğrudan etkileyen bir unsurdur. Kalp yetersizliği olan hastalarda uyku kalitesinin sağlıklı insanlara göre daha kötü olduğunu bilmekteyiz. Çalışmamızın amacı kalp yetersizliği olan hastalarda uyku kaliteleri ile mevcut kalp yetersizliği parametreleri arasındaki muhtemel korelasyonu araştırmaktır. 2 2. GENEL BİLGİLER 2.1. Kalp Yetersizliği Tanımı Kalp yetersizliğinin birçok tanımı yapılmıştır (1). Basit olarak kalp yetersizliği, normal dolum basınçlarına rağmen, kalbin dokuların metabolik ihtiyaçlarını karşılayacak ölçüde oksijen sunamamasına yol açan kardiyak yapısal veya fonksiyonel bozukluk olarak tanımlanabilir (2).Kalp yetersizliği klinik olarak kalpteki yapısal veya işlevsel bozukluktan kaynaklanan hastalarda tipik belirti (nefes darlığı, halsizlik, ayak bileğinde şişme ve egzersiz toleransında azalma gibi) ve bulguların(artmış juguler venöz basınç, akciğerde krepitan ral ve hepatojuguler reflü gibi) görüldüğü klinik bir sendromdur. 2.2. Kalp Yetersizliğinde Tanımlayıcı Terimler 2.2.1. Ejeksiyon Fraksiyonu Düşük ve Ejeksiyon Fraksiyonu Korunmuş Kalp Yetersizliği Kalp yetersizliği, ejeksiyon fraksiyonuna göre; ejeksiyon fraksiyonu (EF) korunmuş (KEF-KY) ve ejeksiyon fraksiyonu düşük (DEF-KY) kalp yetersizliği olarak iki gruba ayrılabilmektedir (3). EF, atım hacminin (diyastol sonu hacmin sistol sonu hacmin çıkarılmasıyla bulunur.) diyastol sonu hacme bölünmesiyle bulunur. Sistolik işlev bozukluğu arttıkça EF normale göre azalır ve genelde diyastol sonu ve sistol sonu hacim artar. EF, %35 den eşit ve düşük olan hastalar DEF- KY grubuna dahil edilmiştir. EF, %50 den fazla olan hastalar ise KEF-KY grubuna dahil edilmektedir. EF %35-50 olan hasta grubu ise ‘gri alan’ olarak adlandırılmıştır ve büyük olasılıkla hafif sistolik işlev bozukluğuna sahiptir. KEF- KY tanısı büyük oranda bir dışlama tanısı olup, DEF-KY göre tanı koymak daha zordur (4). Öncelikle anemi ve kronik akciğer hastalığı gibi kalp yetersizliği semptomlarına neden olabilecek diğer kalp-dışı olası diğer nedenlerin dışlanması gerekmektedir. Son olarak EF değerinin uygulanan görüntüleme tekniği, analiz yöntemi ve uygulayıcıya bağlı olarak etkilenebileceği unutulmamalıdır. 3 Kalp yetersizliği sınıflandırmasında başlıca, semptomların ciddiyetini dikkate alan New York Heart Association (NYHA) (Tablo 2.1.) ve kalp hasarı olup olmamasını dikkate alan American College of Cardiology/American Heart Association (ACC/AHA) sınıflaması dikkate alınmaktadır (Tablo 2.2). 2.2.2. Akut ve Kronik Kalp Yetersizliği Akut kalp yetersizliği (AKY), KY bulgu ve belirtilerinde hızlı başlangıç veya değişimini tanımlamak için kullanılmaktadır. Çoğu olguda, AKY, öncesinde KY (DEF-KY veya KEF-KY) olan hastalarda kötüleşmenin sonucu olarak görülmektedir. Bazen AKY, KY’nin ilk başvuru şekli de olabilir (‘de novo’ AKY). Akut kavramı değişkendir; bazı hastalarda kötüleşme günler ve haftalar alırken (artan nefes darlığı ve ödem), bazılarında KY, dakikalar ve saatler içinde gelişebilmektedir (örn; akut miyokard infarktüsü ilişkili KY). 2.2.3. Kalp Yetersizliği Tanısı DEF-KY tanısı için üç koşulun karşılanmış olması gerekir: 1. Tipik KY belirtileri 2. Tipik KY bulguları 3. Düşük sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (SVEF) KEF-KY tanısı için dört koşulun karşılanmış olması gerekir: 1. Tipik KY belirtileri 2. Tipik KY bulgular 3. İlişkili yapısal kalp hastalığı (Sol ventrikül (SV) hipertrofisi/SA genişlemesi) ve/veya diyastolik işlev bozukluğu 4. Normal veya sadece hafifçe azalmış SVEF ve dilate olmayan SV 4 Tablo 2.1: Semptomların ciddiyetini ve fiziksel aktiviteyi temel alan New York Kalp Cemiyeti işlevsel sınıflaması Sınıf I Fiziksel aktivite kısıtlanması yok. Olağan fiziksel etkinlik beklenenin üzerinde nefes darlığı, halsizlik ya da çarpıntıya yol açmaz. Sınıf II Belirgin fiziksel etkinlik kısıtlanması. Dinlenme sırasında rahattır, ancak olağan düzeyin altında fiziksel aktivite nefes darlığı, halsizlik ya da çarpıntıya yol acar. Sınıf III Belirgin fiziksel etkinlik kısıtlanması. Dinlenme sırasında rahattır, ancak olağan düzeyin altında fiziksel aktivite nefes darlığı, halsizlik ya da çarpıntıya yol açar. Sınıf IV Rahatsızlık duymadan herhangi bir fiziksel etkinlik sürdürememe. Dinlenme sırasında belirtiler olabilir. Herhangi bir fiziksel aktivite yapılması durumunda rahatsızlık artar. Tablo 2.2: Kalp kasının yapısı ya da hasarı temel alan ACC/AHA kalp yetersizliği evreleri Evre A Kalp yetersizliği gelişme riski yüksek. Saptanan herhangi bir yapısal ya da işlevsel anormallik yok; herhangi bir bulgu ya da semptom yok. Evre B Kalp yetersizliği gelişmesiyle yakından bağlantılı gelişmiş yapısal kalp hastalığı var; ancak herhangi bir bulgu ya da semptom yok. Evre C Semptomatik kalp hastalığı ve altta yatan yapısal kalp hastalığı var. Evre D Maksimum tıbbi tedaviye rağmen gelişmiş yapısal kalp hastalığı ve dinlenme halinde saptanmış kalp yetersizliği semptomları var. 2.3. Epidemiyoloji Kalp yetersizliği epidemiyolojisi ile ilgili çeşitli bilgiler mevcuttur. Erişkin toplumun yaklaşık %1-2 sinde kalp yetersizliğine rastlanmaktadır.70 yaş ve üzerindeki bireylerde ise > %10’a kadar yükselebilmektedir (5). KY, genç yaş gruplarında erkekler arasında daha yaygındır; bunun nedeni en sık karşılaşılan etmen olan koroner arter hastalığının erkeklerde daha genç yaşlarda ortaya çıkmasıdır. Nüfusun yaşlanması, yüksek risk grubundaki kişilerde ya da ilk olayı atlatarak sağ kalan hastalarda koroner olayları ertelemede sağlanan başarı ve koroner olay yaşayan hastalarda sağ kalımı uzatmada kaydedilen gelişme KY prevalansını yükselmektedir. Gelişmiş ülkelerde modern tedaviler sayesinde KY’ nin mortalitesi düşürülmüştür ve 5 KY bulunan hastaların ortalama yaşı 75’dir (6). KY, akut hastaneye yatışların %5’ini oluşturmaktadır ve çoğu hastaneye yatış maliyetleri olmak üzere ulusal harcamaların % 2’sinden sorumlu olmaktadır. KY hastalarında sonlanım genellikle olumsuz olup genelde hastaların %50’si 4 yıl içinde ölmektedir. KY nedeniyle hastaneye yatan hastaların %40’ı 1 yıl içinde ölmektedir. Son yapılan çalışmalar ışığında KEF-KY hastalarında da prognozun DEF-KY hastalarından daha iyi olduğu sonucuna varılmıştır (7). 2.4. Etiyoloji KY’nin pek çok nedeni vardır ve nedenler dünyanın farklı bölgelerinde değişiklik gösterir (Tablo 2.3.). Kalpte başlıca işlevsel bozukluk nedenleri kalp kasında hasar ya da kayıplar, akut ya da kronik iskemi, hipertansiyonla damar direncinde artış ya da atriyal fibrilasyon gibi bir taşiaritminin gelişmesidir. KY yaklaşık yarısında ejeksiyon fraksiyonu düşüktür.DEF-KY patofizyolojisi ve tedavi stratejileri açısından daha net olarak aydınlatılmıştır. Koroner arter hastalığı, sistolik KY olgularının yaklaşık üçte ikisinin nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Koroner arter hastalarının önemli bir kısmında diyabet ve hipertansiyon, kalp yetersizliğine katkıda bulunmaktadır. Bunun dışında viral enfeksiyonlar, kemoterapi, alkolün kötüye kullanımı, ‘idiopatik’ dilate kardiyomiyopati gibi hastalıklar sistolik KY de sebep olarak görünmektedir (8). KEF-KY, DEF-KY göre daha farklı etiyolojik ve epidemiyolojik özellikler içermektedir (9,10). KEF- KY hastaları, DEF-KY hastalarına göre daha yaşlı, daha obez ve sıklıkla kadın cinsiyette hastalardır. KEF-KY hastalarında koroner kalp hastalığına daha az, hipertansiyon ve atriyal fibrilasyona daha sık rastlanmaktadır. KY bulunan hastaların yaklaşık %10 unda kardiyomiyopatiler mevcuttur. Kardiyomiyopati koroner arter hastalığı, hipertansiyon, kapak hastalığı ya da doğumsal kalp hastalığı bulunmayan hastada, kalp kasının miyokartta gözlenen anormalliğini açıklamaya yeterli boyutlarda yapısal işlevsel anormallik gösterdiği bir miyokart hastalığıdır. 6 Tablo 2.3: Kalp yetersizliği etiyolojisi A) Miyokardiyal 1. Kroner Kalp Hastalığı 2. Hipertassiyon 3. Kardiyomiyopati a) Ailesel (hipertrofik, dilate aritmojenik sağ ventrikül, restriktif, nonkompakte sol ventrikül) b) Edinsel (miyokardit, endokrin, nutrisyonel, gebelik, infiltratif B) Kapak hastalıklarıyla ilişkili (mitral, aortik, triküspit ve pulmoner) C) Perikardiyal hastalıklar (konstriktif perikardit, perikardiyal effüzyon D) Endokardiyal hastalıklar (hipereozinofilik hastalıklar, endokardiyal fibroelastoz) E) Korjenital kalp hastalıkları (VSD, PDA, ASD) F) Aritmiler (atriyal ve ventriküler taşikardiler, hasta sinüs sendromu gibi bradiaritmiler G) Yüksek outputlu durumlar (anemi, sepsis, tirotoksikoz, Paget hastalığı, arteriyovenöz fistüller) H) Hacim yüklenme durumları (böbrek yetersizliği, iyatrojenik fazla sıvı yüklenmesi 2.5. Kalp Yetersizliği Tanısı 2.5.1.Belirti ve bulgular 1933’de Sir Thomas Lewis kalp yetersizliği konusunda şunu dile getirmiştir. ‘Kardiyovasküler tıpta en önemli nokta kalp yetersizliğini erken evrede saptayabilmektir. KY semptom ve bulguları hastaların hekime başvurma nedeni olduğu için erken tanıda belirleyici önem taşımaktadır.’ KY belirtilerinin birçoğunun özgül olmaması nedeniyle tanıda zorluklar yaşanabilmektedir (Tablo 2.4.). KY’ de daha özgül olan belirtilerin (ortopne, paroksismal noktürnal dispne) özellikle hafif belirtileri olanlarda daha az sıklıkta görülür ve duyarlılığı düşüktür (11-15). KY’nin pek çok bulgusu, sodyum ve su tutulumundan kaynaklanmaktadır, bu yüzden özgül değildir. Periferik ödemin birçok başka nedeni vardır ve bu bulgunun özgüllüğü zayıftır. Ayrıca diüretik alımıyla periferik ödem hızla gerileyebileceğinden bu tedaviyi alan hastaları değerlendirmek güç olabilir. Diğer taraftan kalp tepe atımının yer değiştirmesi ve juguler ven basıncı artışı gibi daha özgül bulguları tespit etmek daha zor ve tekrarlanabilirliği daha azdır. Obez bireylerde, yaşlılarda ve kronik obstruktif akciğer hastalığı olanlarda belirti ve bulguların saptanması ve yorumlanması zor olabilmektedir (16-18). 7 Hastanın KY açısından değerlendirirken tıbbi öyküsü de çok önemlidir. Kardiyak hasara neden olabilecek potansiyel nedeni olmayan hastalarda KY oldukça nadirken geçirilmiş miyokart infarktüsü gibi uygun bir öykü, uyumlu belirti ve bulgular durumunda KY olasılığını arttırır (11-13). KY tanısı koyulduktan sonra nedenini ortaya çıkarmak özellikle özgül geri döndürülebilir nedenler olabileceği için özellikle önemlidir. Belirti ve bulgular; hastanın tedaviye cevabının ve durumunun kararlılığının değerlendirilmesinde önemlidir. Tedaviye rağmen belirtilerin devam etmesi ve artması ek tedavilere gereksinimi ve yakın takibi göstermesi açısından önemlidir. Tablo 2.4: Kalp yetersizliğinde belirti ve bulgular BELİRTİLER BULGULAR Tipik Daha Özgül Nefes darlığı Juguler ven basıncında artış Ortopne Hepatojuguler reflü Paroksismal nokturnal dispne Üçüncü kalp sesi (gallop ritmi) Egzersiz toleransında azalma Kalp tepe vurusunun sola kayması Halsizlik, yorgunluk, egzersiz toparlanma süresinin uzaması sonrası Kalp seslerinde üfürüm Ayak bileği şişliği Daha az özgül Daha az tipik Periferik ödem Hışıltı Akciğerlerde krepitasyon Kilo artışı (> 2 kg/hafta) Akciğerlerde havlanma azlığı ve matite alınması Kilo kaybı (ileri kalp yetrsizliğinde) Taşikardi Şişkinlik hissi Düzensiz nabız İştahsızlık Taşipne Konfüzyon Pepatomegali Depresyon Asit 8 Tablo 2.5: Kalp yetmezliğinde en yaygın EKG anormallikleri Anormallik Nedenler Klinik Anlamı Sinüs taşikardisi Dekompanse KY, anemi, ateş, hipertiroidi Klinik değerlendirme, labaratuar incelemeleri Sinüs bradikardisi Beta-blokerler, ivabradin, verapamil, diltiazem, hipotiroidi, hasta sinüs sendromu İlaç tedavisini değerlendir. Atriyal taşikardi/flatter/ fibrilasyon Hipertiroidi, enfeksiyon, mitral kapak hastalıkları, dekompanse KY, enfarktüs AV iletiyi yavaşlat, antikoagülasyon/kardiyoversiyon açısından değerlendir Ventriküler aritmiler İskemi, enfarktüs, kardiyomiyopati, miyokadit, hipokalemi, hipomagnezemi, dijital aşırı dozu Labaratuar, koroner anjiyografi, ICD Q dalgaları Enfarktüs, hipertrofik kardiyomiyopati, LBBB, pre-eksitasyon Ekokardiyografi, koroner anjiyografi SV hipertrofisi Hipertansiyon, aort kapak hastalıkları, hipertrofik kardiyomiyopati Ekokardiyografi/KMR AV blok Enfarktüs, ilaç toksisitesi, miyokardit, sarkoidoz, Lyme hastalığı İlaç tedavisi ve sistemik hastalık yönünden değerlendir. Düşük QRS voltajı Obezite, amfizem, perikart efüzyonu, amiloidoz Ekokardiyografi/ KMR, göğüs radyografisi, endomiyokardiyal biyopsi AV: Atrioventriküler Blok, ICD: İmplante Edilebilir Kardiyoverter Defibrilatör, KMR: Kardiyak Manyetik Rezonans, KY: Kalp Yetersizliği, LBBB: Sol Dal Bloğu Ekokardiyografik çalışmalarda yeterli inceleme yapılamayan hastalarda kardiyak manyetik rezonans görüntüleme (KMR), hacimlerin, kütlenin ve duvar hareketlerinin değerlendirilmesinde altın standart olarak kabul edilmektedir (31-33). Aynı zamanda inflamatuar ve infiltratif durumların teşhisi ve prognozunun değerlendirilmesinde KMR ayrıca değerlidir. 9 KY şüphesi olan hastalarda göğüs radyogramının kullanımı sınırlıdır. Özellikle hastanın belirti ve bulgularını açıklayacak alternatif pulmoner nedenlerin ortaya koyulmasında göğüs radyogramı yardımcı olabilir. KY belirti ve bulgularının özgül olmamasından dolayı, KY şüphesi ile ekokardiyografiye yönlendirilen hastaların önemli bir kısmında kardiyak bozkluk saptanmamaktadır. KY tanısında ekokardiyografiye ulaşımın kısıtlı olduğu yerde alternatif bir yaklaşım olan kalp hastalığı veya herhangi bir durumda kalp boşluğunda yük arttığında miktarı artan ve bir hormon ailesi olan natriüretik peptidlerin ölçümüdür (34-37). Tedavi almamış hastalarda normal natriüretik peptid seviyeleri belirgin kalp hastalığı hemen hemen dışlar ve bu durumda kalp dışı nedenlerin araştırılması yerinde olacaktır. Dolayısıyla natriüretik peptidlerin dışlayıcı test olarak kullanılması uygun olacaktır (34,38). En sık kullanılan iki natriüretik peptid B tipi natriüretik peptid (BNP) ve N-terminal pro B natriüretik peptid(NTproBNP) için KY dışlayıcı eşik değrler araştırılmıştır (39-46). Bu eşik değerler akut ortaya çıkan veya belirtilerin kötüleştiği hastalarda ve belirtilerin daha yavaş geliştiği hastalarda farklılık göstermektedir. Akut başlangıçlı veya belirtileri kötüleşen hastalarda en uygun dışlama kestirim değeri NT-proBNP için 300pg/ml, BNP için 100pg/ml iken, akut olmayan biçimde karşımıza çıkan hastalarda uygun dışlayıcı eşik değerler NT-proBNP için 125pg/ml, BNP için 35pg/ml olarak belirlenmiştir. Diğer bir natriüretik peptid olan mid-regional atriyal natriüretik peptidin (MR- proANP) 120 pg/ml eşik değerin akut tablolarda BNP ve NT-proBNP gibi dışlayıcılığının değerli olduğu gösterilmiştir (47). Diğer taraftan natriüretik peptid seviyeleri yaşla birlikte artar ve obez kişilerde düşük olabilir. KY kuşkusu olan hastalarda klinik tablo akut koroner sendromu düşündürüyorsa troponin I ya da T ölçülmelidir. Kardiyak troponinlerde artış miyosit nekrozuna işaret eder ve endikasyon varsa eğer revaskülarizasyon amaçlı gerekli tanısal incelemeler yapılmalıdır. KY dekompansasyon safhalarında ve sepsis gibi durumlarda myokart iskemisi kanıtı olmadan da troponin seviyelerinde hafif yükselmeler meydana gelebilir. 10 Tablo 2.6: Kalp yetersizliği hastalarında genel ekorkardiyografik anormallikler Sistolik İşlevle İlgili Parametreler Ölçüm Anormallik SV ejeksiyon fraksiyonu Azalmış(<%50) Klinik Anlamı SV global sistolik işlev bozukluğu SV fraksiyonel kısalma Azalmış(<%25) SV radyal sistolik işlev bozukluğu SV bölgesel işlevi Hipokinezi, akinezi,diskinezi Artmış Miyokart enfarktüsü, miyokardit, kardiyomiyopati Aşırı hacim yükü Azalmiş(<15) Azalmış SV atım hacmi SV diyastol, sistol sonu hacim SV çıkış yolu hız-zaman integrali Tablo 2.7: Diyastolik işlevle ilgili parametreler Ölçüm SV diyastolik işlev bozukluğu parametreleri Sol atriyum hacim indeksi SV kütle indeksi Anormallik Mitral akım paterninde, doku hızları ve E/e’ oranında anormallik Artmış (hacim>34ml/m2) Artmış; kadınlarda>95gr/m2,erk eklerde>115gr/m2 Klinik Anlamı SV diyastolik işlev bozukluğunu işaret eder, doluş basıncı hakkında fikir verir. SV doluş basıncında artış, mitral kapak hastalığı Hipertansiyon, aort darlığı, hipertrofik kardiyomiyopati Tablo 2.8: Kapak işleviyle ilgili ve diğer anormallikler Ölçüm Kapak yapısı ve işlevi Anormallik Kapak darlık ve yetersizliği Sağ ventrikül işlevi Azalmış(TAPSE<16mm) Triküspit yetersizlik doku hızı Sistolik pulmoner arter basıncı İnferiyor vena kava Artmış (>3,4 m/s) Perikart Efüzyon,hemoperikardiyum, kalsifikasyon Artmış(>50 mmhg) Dilate, solunumsal kollaps yok Klinik Anlamı KY’nin nedeni veya komplike hale getiren durum olabilir, hemodinamik sonuçlar değerlendirilip cerrahi girişim gerekliliği sorgulanır. Sağ ventrikül sistolik işlev bozukluğu Artmış sağ ventrikül sistolik basıncı Pulmoner hipertansiyon Artmış sağ ventrikül basıncı, sağ ventrikül işlev bozukluğu, pulmoner hipertansiyon Tamponat, malignite, sistemik hastalık, perikardit 11 Standart biyokimyasal (sodyum, potasyum, kreatinin, hesaplanmış glomerül filtrasyon hızı) ve hematolojik (hemoglobin, hematokrit, ferritin, lökositler ve trombositler) testlerin KY hastalarında bakılması önerilmektedir. Tiroit-stimulan hormonun ölçülmesi, tiroit hastalığının (hem hipertiroidi hem de hipotirioidi) KY’ni arttırması ve taklit edebilmesinden dolayı gereklidir. Karaciğer enzimleri KY de bozulabileceğinden dolayı, kan şekeri ise KY hastalarında tanı konmamış diyabet sık olduğu için bakılması önerilmektedir. Diğer taraftan KY tedavisinde kullanılan ilaçların elektrolitleri etkileyebilme potansiyeli ve su/sodyum kaybına yol açan durumlarda biyokimyasal izlem önem taşır (Tablo 2.9). Tablo 2.9: Kalp yetersizliğinde yaygın laboratuar anormallikleri Anormallik Nedenler Klinik anlamı Böbrek yetersizliği Böbrek hastalığı, renal konjesyon, dehitratasyon, NSAII ve diğer nefrotoksik ajanlar GFH’yı hesaplayın, potasyum ve BUN değerlerini kontrol et, dehitrate ise diüretik azalt, konjesyon varsa diüretik arttırmayı düşün Anemi Kronik KY, hemodilüsyon, böbrek yetersizliği, maliginite Tanısal incelemeler ve tedavi et Hiponatremi Kronik KY, hemodilüsyon,diüretikler Diüretik dozunu ayarla, ultrafiltrasyon, vazopressin antagonist Hipernatremi Su kaybı ve yetersiz su alımı Su alımını değerlendir Hipopotasemi Diüretikler, ikincil hiperaldesteronizm Aritmi riski, ACE-İ/ARB, MRA, potasyum desteği Hiperpotasemi Böbrek yetersizliği, potasyum desteği, renin-anjiyotensinaldesteron sistem blokerleri Böbrek işlevi ve idrar ph değerlendir, potsyum desteği ve potasyum tutucu ilaçları kes veya dozunu azalt Hiperglisemi Diyabet, insulin direnci Hidrasyonu düzenle, glukoz intoleransını tedavi et Hiperürüsemi Diüretik tedavi, gut, maliginite Anormal Tiroit Testleri Hiper/hipotirodi, amiodoron Transaminazlarda artış Karaciğer işlev bozukluğu, karaciğer konjesyonu, ilaç toksisitesi Tanısal inceleme yap ve ilaç tedavisini incele CRP artışı, nötrofilik lokositoz Enfeksiyon, enflamasyon Tanısal inceleme, enfeksiyonu tedavi et. diüretik Tiroid anormalliğini tevdi et, amiodoron kullanımını tekrar değerlendir. 12 2.5.3. Kalp Yetersizliği Tanısı Algoritması KY veya sol ventrikül işlev bozukluğu düşünülen hastalarla ilgili algoritma Şekil 2.1’de gösterilmiştir. Hastaneye akut olarak başvuran hastalarda erken ekokardiyografi önerilir. Yüksek dışlayıcı kestirim değeri olan natriüretik peptidler de tanı da kullanılabilir (34-46). Acil olmayan koşullarda veya yavaş başlangıçlı KY’yi düşündüren belirti ve bulgularla başvuran hastalarda EKG ve natriüretik peptidler ile ekokardiyografik görüntüleme ihtiyacı değerlendirilebilir (47). Daha düşük natriüretik peptid dışlayıcı kestirim değeri kullanılarak KY tanısını gözden kaçırma ihtimali azaltılmalıdır. KY olasılığı yüksek olan hastalar doğrudan ekokardiyografik incelemeye tabi tutulabilir. 2.6. Kalp Yetersizliği Prognozu Pek çoğu yaş, etiyoloji, NYHA sınıfı, EF, önemli eşlik eden hastalıklar (böbrek işlev bozukluğu, diyabet, anemi, hiperürisemi) ve plazma natriüretik peptit konsantrasyonları gibi kolayca ulaşılabilen verilerden elde edilse de, birçok değişken prognostik bilgi sağlayabilir (Tablo 2.10) (8). Prognoz, hastalara cihaz (ICD veya CRT) veya cerrahi (transplantasyon dahil) önerirken diğer taraftan hastanın bakımı ile ilgilenen kişilerin bilgilendirilmesi ve yaşam sonu bakım açısından önemlidir. 13 KALP YETERSİZLİĞİ ŞÜPHESİ Akut başlangıç Akut olmayan başlangıç EKG, göğüs radyogramı EKG, göğüs radyogramı Ekorkardiyografi EKG normal ve BNP/NT-proBNP EKG anormal veya Ekokardiyografi EKG Anormal veya BNP/NT-proBNP EKG normal ve NT-proBNP<300/pg/ml NT-proBNP>300pg/mlb NT-proBNP>125pg/mlb NT-proBNP<125pg/ml Veya Veya Veya Veya BNP>35pg/mlb BNP<35pg/ml BNP < 100pg/ml BNP>100pg/mlb KY olası değil KY olası değil EKOKARDİYOGRAFİ Kalp yetersizliği doğrulanırsa etiyolojiyi aydınlatd Uygun tedaviye başla a Natriüretik peptidlerin dışlayıcı kestirim değerleri yanlış negatif oranını en aza düşürecek şekilde seçilmektedir. b Akut durumlarda natriüretik peptid seviyelerinin diğer nedenleri; akut koroner sendrom, aritmiler, pulmoner emboli, KOAH, kronik böbrek hastalığıdır. c Tedavi natriüretik seviyesini düşürebilir ve natriüretrik peptid değerleri KEF-KY hastalarında belirgin yükselmeyebilir. d kalp yetersiziliği etyolojisi tablosuna bakınız (2012 ESC Kalp Yetersizliği Kılavuzundan alınmıştır). Şekil 2.1: Kalp yetersizliği tanısı algortiması 14 Tablo 2.10: Kalp yetersizliğinde prognostik değişkenler Demografik, öykü ve fizik muayene ile ortaya koyulanlar - yaş, cinsiyet, etnik köken, NYHA sınıfı, beden kitle indeksi - S3, düşük kan basıncı, taşikardi, konjesyon işaretleri - DM, iskemik köken, KBH, KOAH Labaratuar Testleri - serum sodyum, karaciğer enzimleri - BUN, kreatinin, ürik asit, albumin - RDW, troponın I/T Nörohormonlar, sitokinler - plasma renin aktivitesi, anjiyotensin II, aldesteron - katekolaminler, adrenomedullin, natriüretik peptidler,galectin-3 - kollajen markerler, co-peptin Elektriksel değişkenler -QRS genişkiği, Sol ventrikül hipertrofisi bulgusu - atriyal fibrilasyon - kompleks ventriküler aritmiler, kalp hızı variyabilitesi Görüntüleme ile ilgili değişkenler - sol ventrikül ölçüleri, fraksiyonel kısalma - duvar hareket indeksi - ejeksiyon fraksiyonu, sol atriyal büyüklük - restriktif dolum paterni - sağ ventrikül fonksiyonu - amiloidoz ve inflamasyon (kardiyak MR de belirlenmiş) Egzersiz test ve hemodinamik ölçümler - Vo2, 6 dakika yürüyüş mesafesi, kardiyak indeks 2.7. Kalp Yetersizliği Tedavisi Tanı konmuş KY hastalarında tedavi hedefleri, belirti ve bulguları iyileştirmek, hastane başvurularını önlemek ve sağkalımı arttırmaktır. Klinik çalışmaların odak noktası önceleri mortalite iken, KY ile ilişkili hastane yatışlarını önlemenin de hastalar ve sağlık sistemleri için önemli olduğu fark edilmiştir. Mortalite ve hastaneye başvuru hızlarındaki azalmanın her ikisi de, etkili tedavilerin KY’nin ilerleyici kötüleşmesini önleme veya azaltma başarısını yansıtmaktadır. Bu durum, sıklıkla SV’de tersine yeniden şekillenme ve dolaşan natriüretik peptit konsantrasyonlarında azalma ile beraberdir (49-50). 15 Belirtilerin rahatlatılması, yaşam kalitesinin iyileşmesi ve işlevsel kapasitenin artışı hastalar için de azami öneme sahiptir; ancak bunlar pek çok çalışmada birincil sonlanım noktası olarak kabul edilmemiştir (51). Bu, kısmen ölçümlerinin zor olması, kısmen de önceki çalışmalarda bu sonlanım noktalarını iyileştiren tedavilerden bazılarının sağkalımı azalttığının gösterilmesi ile ilişkilidir (52-53). Ancak, etkin farmakolojik tedaviler ve KRT, hem bu sonlanım noktalarını iyileştirmekte, hem de mortalite ve hastane başvurularını azaltmaktadır. DEF-KY hastalarında üç nörohumoral antagonist-bir ACE inhibitörü [veya anjiyotensin reseptör blokeri (ARB)], bir betabloker ve bir MRA- sistolik KY seyrinin değiştirilmesinde temel teşkil eder ve her hastada verilmesi en azından düşünülmelidir. Bu tedaviler DEF- KY hastalarına verildikten sonra, sinüs ritminde olan ve istirahat kalp hızı 70/dk üzerinde olan hastalar için sinüs düğüm if kanal inhibitörü olan ivabradin verilmesi düşünülmelidir (54). Yukarıda önerilen tedavilere rağmen hasta hala NYHA II-IV ise ve QRS süresi>120 msn üzerinde ise hastaya CRT-D/P veya ICD tedavisi düşünülmelidir. KY ve atriyal fibrilasyon bulunan hastalarda ventrikül cevabını kontrol altına almak için digoksin tedavisi düşünülmelidir. ACEinh/ ARB tolere edemeyen hastalarda hidralazin-isosorbid dinitrat kombinasyonu tedavide düşünülmelidir. Konjesyon belirti ve bulguları gösteren hastalara diüretik tedavi verilmelidir. KEF-KY hastalarının tedavisinde bu zamana kadar yapılmış çalışmalar ışığında mortaliteyi azalttığı kanıtlanmış bir ilaç yoktur. Bu hasta grubunda risk faktörleri ve komorbid durumların kontrol altına alınması gerekmektedir. 2.8. Uyku 2.8.1. Uyku Tanımı İnsan fiziksel, sosyal, duygusal ve entellektüel gereksinimleri olan bir bütündür. İnsanın fiziksel ve ruhsal olarak sağlıklı bir birey olması, bu temel gereksinimlerinin karşılanmasına bağlıdır. Bireyin bu temel gereksinimleri karşılanmadığı zaman iyilik hali bozulur. Uyku insan yaşamında temel ve vazgeçilmez etkinliklerden biri olup yeme, nefes alma, boşaltım kadar önemli bir 16 fizyolojik gereksinimdir. Bu nedenle uyku bireyin yaşam kalitesini ve iyilik durumunu etkileyen, sağlığın önemli değişkeni olarak görülmektedir. Uyku; organizmanın dinlenmesini sağlayan bir hareketsizlik hali olmasının yanında, tüm vücudu yaşama yeniden hazırlayan bir yenilenme dönemidir (55). Solunum, kardiyak işlev, kas tonüsü, beden ısısı, hormon salgısı ve kan basıncında değişikliklerle birlikte, dış uyaranlara yanıt eşiğinde büyük artışla belirli, birbirinden farklı özellikleri olan evreleri, bu evrelere giriş ve kalış süreleri ile düzenli bir ritmi olan yineleyici, kolaylıkla geri dönülebilir bir durumdur. 2.8.2. Uykunun Fizyolojisi Uyku uyanıklığın ortadan kalkması değil, farklı bir bilinçlilik durumudur. Tüm bu farklı bilinçlilik düzeylerinin elektrofizyolojik, fizyolojik ve bilişsel bileşenleri vardır. Bu değişimlerin birbirini tamamladığı dikkati çekmektedir. Uyanıklıkta yapılan işlemlerin uykuda, uykuda yapılanların da uyanıklıkta kullanıldığı ileri sürülmektedir (56). Uykunun fonksiyonunu açıklamaya yönelik restoratif ve sirkadien teoriler olmak üzere iki temel teorik yaklasım vardır. Restoratif teorinin esası, uyanık kalmanın bir şekilde vücut homeostazisini bozduğu ve uykunun da bu bozulan homeostazisi sağlamak için gerekli olduğu savıdır. Sirkadien teori; uykunun bu bozulan iç dengesizliğe karşı gelişen bir cevap olduğu düşüncesine karşı çıkar. Sirkadien teoriye göre, hayvanları günlük yaşam aktivitelerinden arta kalan zamanlarda uykuya zorlayan nöral bir mekanizma gelişmiştir. Sirkadien teori, hayvanlarda uykuya, seksüel dürtü, göç etme, yuva yapma dürtüsü gibi bir içgüdü olarak bakar. Kısaca, restoratif teori uykuya uyanıkken oluşan hasarları gece tamir eden bir olay olarak bakarken, sirkadien teori, uykuyu canlıları inaktiviteye zorlayarak karanlığa bağlı tehlikeleri önleyen katı bir koruyucu olarak görür (57-60). Sirkadiyen ritm, 24 saatten oluşan insanın biyolojik saatinin bir bölümünü oluşturur. Kalp hızı, kan basıncı, vücut sıcaklığı, hormon salınımı, metabolik aktiviteler, kişisel performans ve duygu durum değişiklikleri de bu sirkadiyen ritmin bir parçasıdır. Uyku sirkadiyen ritmin bir parçasıdır. Sirkadiyen ritmin en önemli 17 düzenleyicisi ısı ve ışıktır. Uyku ve sirkadiyen ritm enerji metabolizmasının düzenlenmesinde önemli faktörlerdir.(61) Uyku ve uyanıklık beyin sapı, spinal kord ve serebral kortekste yer alan Reticular Aktivating System (RAS) ve medullada yer alan Bulbar Synchronizing Region (BSR) tarafından düzenlenir. Uykunun doğal siklusunu kontrol etmede retiküler aktive edici sistem ve bulber senkronize edici bölge beraber çalışmaktadır. Beyin merkezleri aralıklı olarak inhibe ve aktive olur. Retiküler aktive edici sistem, uyanıklık süresince yorulmakta ve bir süre sonra inaktif hale geçmektedir. İnhibasyon uykuya neden olurken, aktivasyonda uyanıklığı sağlar. RAS’ın beyin sapındaki kısmı uyanık durumda iken gelen uyarıları kortekse iletir. Retiküler aktive edici sistem, uyanıklıkla ilişkili kortikal aktivitelerin yanında refleks ve istemli hareketlerin oluşumunu da sağlar ve uyku esnasında vücudun periferinden ve serebral korteksten gelen bazı uyaranları algılayabilir ve bu durumda uyanıklık haline geçer. Bulber senkronize edici bölgenin aktivitesinin artması da uykuyu başlatır. 2.8.3. Uykunun Evreleri Uyku, iki ana bölüm ve beş evreden oluşmaktadır. Uyku siklusunda, NonRapid Eye Movement(NREM) ve Rapid Eye Movement(REM) olmak üzere iki ana bölüm vardır. 2.8.3.1. Hızlı Göz Hareketlerinin Olmadığı Uyku (NREM) NREM uykusu hızlı göz hareketlerinin olmadığı; psikolojik ve fiziksel aktivitenin azaldığı genel uyku kavramına girer. Uykunun ilk saatlerinde görülür ve derin, dinlendirici tipteki uykudur. NREM görsel olarak değerlendirilen EEG traselerinde 4 uyku aşamasına daha ayrılır (62). Evre I: Tam uyanıklık ve uyku arasında geçiş evresidir. Uykunun ilk evresidir ve uyku hafif düzeydedir. Kişi gürültü, dokunma ve diğer duyumsal uyaranlarla uyandırılabilir. Kalp atımı, ısı, solunum ve metabolizma yavaşlamaya 18 başlar. Olağan bir uyku sırasında evre 1, yarım dakika ile 7 dakika arasında sürer. Uyku periyodunun %4-5'inde meydana gelir (63). Evre II: Kişiyi rahatsız eden bir durum yoksa, hemen II. evreye geçilir. I.Evreye göre daha derindir. Birey uykuya geçmiştir. Kalp ve solunum sayısı yavaş yavaş azalır. Beden ısısı düşer. Kas tonüsü azalmaya devam eder. Bu evre 10-20 dakika sürer ve tüm uykunun %40-50'sini kapsar (64). Evre III: II. evreden daha derindir. Uyuyan bireyi uyandırmak için daha güçlü uyaran gerekir. Parasempatik sinir sitemin etkisine bağlı olarak solunum düzenli, kalp atışları yavaş, kaslar gevşek ve vücut sıcaklığı düşüktür. Protein sentezi artar. Bu evre 15-30 dakika sürer ve tüm uykunun %10’unu kapsar. Evre IV: Vücudun fiziksel olarak dinlendiği ve fizyolojik olayların geliştiği derin uyku evresidir. Kalp atımı, solunum sayısı ve vücut ısısı azalmış, kaslar gevşemiş, metabolizma yavaşlamıştır. Bu evrede horlama, uykuda anlamsız konuşma, uyurgezerlik ve enürezis gibi durumlar görülebilir. Somatotropin ve büyüme hormonu salgılanır. Yine bu evre sırasında uyandırılma eşiği yüksektir. IV. evre 15-30 dakika sürer ve tüm uykunun %10'unu kapsar. 2.8.3.2. Hızlı göz hareketli uyku (REM) REM uykusunda, elektrookulografi (EOG) kayıtlarında hızlı göz hareketleri görülür. Kalp atımı, solunum, kan basıncı ve bazal metabolizma artar, baş-boyun, kas-iskelet tonüsü ve derin tendon refleksi baskılanır, gastrik sekresyon artar. Uykunun başlangıcından yaklaşık 90 dakika sonra, NREM döneminden REM dönemine geçilir. Gece süresince, her 90-100 dakikada bir REM periyodu görülür. İlk REM periyodu 10 dakikadan kısadır, daha sonrakiler 15-40 dakika sürer. Uykunun ilk yarısında NREM uykusu, ikinci yarısında REM uykusu daha yoğundur. Sabaha doğru REM uykusunun süresi 60 dakika kadar olabilir. Rüyalar bütün uyku periyodlarında görülmekle birlikte %80 oranında bu evrede görülür. Bu evre tüm evrenin %20-25'ni kapsar. 19 2.8.4. Uykunun fonksiyonları Uykunun temel fonksiyonu vücudun kendini yenilemesini ve gelecek güne hazırlanmasını sağlamaktır. Uyku evrelerinden ilk evre olan Non-REM III. ve IV. evrelerinde fiziksel dinlenme gerçekleşir ve bu durum vücut sağlığıyla yakından ilgilidir. Bu dönemde Growth Hormon (GH) salgısında artış başlar, bu artışla beraber protein sentezi de artar. Ancak metabolizmada, kardiyovasküler sistem ve solunum sistemindeki fizyolojik aktivitelerde yavaşlama görülür. Oluşan bu değişimler nedeniyle bu döneme anabolik dönem denir. Tüm bu değişiklikler vücudun dinlenmesi ve hücre yenilenmesine yardım eder. REM döneminde ise ruhsal dinlenme gerçekleşir. Bir gecelik REM uykusu toplam 1.5-2 saattir. REM uykusunda bir kişiyi uyandırmak Non-REM göre daha zordur. Bu dönemde göz hareketleri başlar, solunum ve göz kasları dışındaki iskelet kaslarında tonus kaybı (atoni) görülür. Otonom sinir sisteminin aktive olması nedeniyle kalp hızı, solunum sayısı, kan basıncı artar ve düzensizleşir. Rüyalar en çok REM döneminde görülür ve kişi uyandırıldığında rüyasını hatırlar. Bu dönemde beyin metabolizması %20 oranında artma gösterebilir (65). Sonuç olarak; Non-REM uykusu fiziksel, REM uykusu ruhsal dinlenmenin gerçekleşmesini sağlamaktadır. Uykuda fiziksel olarak böbreklerden fosfat atımı, büyüme ve adrenal hormonların salınımı, vitamin kullanımı, deri onarımı, epitelyum hücre çoğalması ve protein sentezi gerçekleşmektedir. Özellikle bebeklerin büyümesi, yaraların kapanması Non-REM uykusu sırasında oluşmaktadır. Uyku sırasında bazal metabolizmanın yavaşlaması ile vücudun enerjisi korunmaktadır. Dolaşım sistemi de uykuda daha iyi çalışmaktadır. Biyolojik işlevlerin yavaşlaması ile kalp daha çok kanla dolmakta ve her vuruşta daha fazla kanı dolaşıma vermektedir. REM uykusu öğrenme ve bellek, ruhsal denge ve sosyal uyum için önemlidir. Gün içindeki olaylar gözden geçirilir, önemli bilgiler depolanır, günlük problemler çözümlenmektedir. Stres ve yeni deneyimler yasamak, REM uykusuna olan gereksinimi arttırmaktadır. Birey yeterli REM uykusu uyumazsa, gün içinde gergin ve kaygılı olur. 20 İnsanların gereksinim duydukları uyku; yaş, cinsiyet, beslenme, aktivite, sağlık durumu çevresel ortam ve bireysel özelliklere göre farklılık gösterir. Genel olarak yaş ilerledikçe REM uykusu oranı ve toplam uyku saati azalmaktadır. Yeni doğan bebeklerde; doğum ile birlikte bebeğin tamamen karanlık bir ortamdan ışığa maruz kaldığı bir ortama geçmesi, beslenme, soğuk ve sıcak ortamlar, ıslaklık ve sosyal ilişkiler gibi çevresel uyaranların varlığı bebeğin uyku-uyanıklık döngüsünü şekillendirici faktörler olarak ortaya çıkmaktadır. Yeni doğan bebeklerin uykularının %50'sini REM evresi oluşturur. Günlük yenidoğan bebeklerde gün içinde uyudukları süre 17 saati bulmaktadır. Yeni yürümeye başlayan çocuklar; günde 10-14 saat uykuya ihtiyaç duyarlar. Uykunun %20-30'u REM evresidir. Rüyalar ve kabuslar yaygındır. Okul öncesi çocuklarda; günde 11 saat uyku gereksinimleri vardır. Uykunun % 20’si REM evresidir. Okul dönemindeki çocuklarda; ortalama uyku süresi 10 saattir. Uykunun % 18,5’i REM evresidir. Bu çağdaki çocuklar genellikle sakin bir gece geçiremezler (66). Adölesanlar ve genç yetişkinlerde; uyku ihtiyacı 8-10 saat olmakla birlikte uykunun %20'sini REM evresi oluşturmaktadır. Kişisel alışkanlıklar, hamilelik, günlük aktiviteler, fiziksel ve emosyonel sağlık durumu gibi faktörlere bağlı olarak genç yetişkinler, uyku gereksinimlerine göre uyku saatlerini ayarlar. Yetişkin insanların; uyku ihtiyacı 8 saattir. Gece boyunca süren uykunun %20-25'ni REM evresi oluşturur. Uykunun 4. evresi kısadır. Buna karşılık REM dönemi sürelerinde hafif bir artış görülür (67). Yaşlılarda; gece uykusunun süresi azalırken, gün içerisindeki uyuklamaların sayısı ve süresi artış göstermektedir. Uykunun % 20- 25’i REM evresidir. Uykunun derinliği azalır ve uyanmalar artmaya başlar. 21 2.8.5. Uykuyu etkileyen faktörler 1) Cinsiyet: Yavaş dalga uykusu ve uyku etkinliği erkeklerde kadınlara göre daha fazla azalma gösterir. Ama kadınlar erkeklerden daha fazla uyumalarına rağmen daha fazla uyku sorunu yaşamaktadırlar. 2) Yaş: Yasın artması ile birlikte uykunun derinliği ve süresi etkilenir. Yaslılarda 1. ve 2.dönem uykunun oranı artar. 3.dönem aynı kalırken 4.dönem uyku %15-30 arası yaşla birlikte azalır. 3) Fiziksel etkinlik: Bireyin yorulmasına ve daha kolay uykuya dalmasına neden olur. Aşırı yorgunluk durumlarında REM uykusunun ilk evresi kısalırken dinlendikçe REM evreleri uzamaya baslar. Çocuklarda fiziksel etkinlik vücut sıcaklığını arttırır, böylece büyüme hormonunun daha fazla salınım gösterdiği NonREM 3 ve 4 evreleri uzar. Yetişkinlerde bu durum maksimum protein sentezi ve vücut hücrelerinin onarımı ile sonuçlanmaktadır. 4) Hastalık: Hastalıklar fizyolojik ve psikolojik etkileriyle uyku düzenini etkiler. Bazı hastalıklar ise uyku bozuklukları ile daha yakından ilgilidir. Hastanın uyuyabilmesi için fizik konforunun sağlanması gerekir. Hasta kişi, sağlıklı bireylere göre daha fazla uykuya ihtiyaç duyar. 5) İlaç kullanımı: Uyku kalitesini bozabilmektedir. Sedatifler, hipnotikler, antidepresan ve amfetaminler REM uykusunu etkiler. Sedatif kullanan bireylerde, İş gücü kaybı ve uyuşukluk hissi görülür. Hipnotikler uyku evrelerinin uzamasına ve ilacın kesilmesinden sonra uykusuzluğa yol açabilir. Diüretikler, digoksin ve betablokerler bireyin sık sık uyanmasına neden olabilir. Kronik böbrek yetmezliği olan hastalarda düzenli olarak kullanılan ilaçların (beta-blokerler, steroidler, kalsineurin inhibitörleri) uykuyu engelledikleri bilinmektedir (68). 6) Psikolojik etkenler: Üzüntü, anksiyete, depresyon gibi emosyonel sorunlar uyku düzenini bozmaktadır. Depresyondaki kişilerin özelliklerinden biri sabah çok erken saatte uyanmaları ve bir daha uyuyamamalarıdır (66,69). Stres içindeki birey ihtiyacından daha az uyuma eğilimi gösterir. Anksiyete ve stres nedeniyle REM miktarı azalır (70). 22 7) Beslenme: Belli besin ve içeceklerin alımının uykuyu etkilediği bilinmektedir. Kafein, uyarıcı bir maddedir ve kafein içeren içeceklerin (kahve, çay, kola) alınması uyumayı zorlaştırır. Yatmadan önce alınan az miktarda alkol sedatif etki göstererek uykuya geçişi kolaylaştırırken, fazla miktarda alkol REM uykusunu bozarak uyku süresini azaltmakta ve derin uykuyu azaltmaktadır (71). 8)Yaşam Biçimi: Bireylerin yaşam biçimi uyku düzenini ve uyku kalitesini etkiler. Bireylerin çalışma şekli özellikle vardiya şeklinde ise, değişen uyku programına uyum sağlaması zordur. Gece çalışan bireylerde bir iki hafta sonra biyolojik saatte kayma olur. 2.8.6. Uyku kalitesi Uyku kalitesi, bireyin uyandıktan sonra kendini zinde, formda ve yeni güne hazır hissetmesidir. Uyku kalitesi; uyku latensi (uykuya dalma süresi), uyku süresi ve bir gecedeki uyanma sayısı gibi uykunun niceliksel yönlerini içerdiği gibi; uykunun derinliği, dinlendiriciliği gibi öznel yönlerini de içermektedir. Yetişkinlerin %3040’ında uyku ile ilgili bozukluklar; %15-35’inde ise uyku kalitesini ilgilendiren bozuklukların görüldüğü bildirilmektedir (72,73). Uyku kalitesi niteliksel ve niceliksel olarak kötü olduğunda dikkat/bellek bozuklukları, emosyonel değişkenlik, hatta varsanı ve sanrılar görülebilmekte; normal çalışma verimi azalmakta; kronobiyolojik değişmelerle birlikte bu belirtilerin şiddeti daha da artabilmektedir (74). 2.8.7. Uyku Bozuklukları İnsanların 1/3’ünden fazlasında uyku problemi olduğu bilinmektedir. Kentsel kesimde kırsal kesime oranla daha fazla uyku bozukluğu görülmektedir. Gençlerden yaşlılara gidildikçe uyku bozukluğu artmaktadır. Ayrıca kadınlarda erkeklere oranla daha fazla uyku sorunu yaşamaktadırlar. Meydana gelen uyku bozukluklarının oluşmasında hazırlayıcı durumlar arasında; depresyon, stres, yorgunluk vb. durumlar sayılabilir (75). Uyku bozuklukları sınıflandırması Tablo 2.11’de görülmektedir. 23 Tablo 2.11: Uyku bozuklukları 1. Birincil (primer) Uyku Bozuklukları Dissomnialar - Birincil insomnia - Birincil hipersomnia - Narkolepsi - Solunumla ilgili uyku bozukluğu - Sirkadiyen ritim uyku bozukluğu - Başka türlü adlandırılamayan dissomnia 2. Başka Bir Ruhsal Bozukluklarla İlişkili Uyku Bozuklukları - - Başka bir mental bozuklukla ilişkili insomnia Başka bir mental bozuklukla ilişkili hipersomnia Parasomnialar - Kabus bozuklukları Uykuda korku bozukluğu Uyurgezerlik Başka türlü adlandırılamayan parasomnia 3. Diğer Uyku Bozuklukları Genel tıbbi duruma bağlı uyku bozukluğu - İnsomnia tipi Hipersomnia tipi Parasomnia tipi Karışık tip Madde kullanımının yol açtığı uyku bozukluğu - İnsomnia tipi Hipersomnia tipi Parasomnia tipi Karışık tip (Özgen F. Uyku ve Uyku Bozuklukları. Psikiyatri Dünyası, 2001; 5:41-48 alınmıştır) (76). 2.8.7.1. Birincil Uyku Bozuklukları 2.8.7.1.1. Dissomnia Dissomnia, uyku süresi, miktarı, kalitesi, zamanlamasında değişmelerle karakterize, fazla uyuma, uykunun başlama ya da devamına ilişkin bozukluklar olarak tanımlanmaktadır. a) İnsomnia: İnsomnia, uykuya dalma, uykuyu sürdürme ve sonlandırmaya ilişkin, dinlendirici olmayan uyku olarak kabul edilmektedir. İnsomnia, en az bir ay süren ve dinlendirici olmayan uyku olarak tanımlanmıştır. b) Hipersomnia: Bir aydan uzun süren, gündelik yaşamı etkileyen, ancak herhangi bir mental veya fiziksel hastalık ya da bir maddenin etkisine bağlı olmayan, gece yeterince uyumasına karşın gündüzleri uyumak zorunda kalanlar hipersomnia olarak tanımlanabilir. 24 c) Narkolepsi: Gündüz uyuklama hali ve anormal REM dönemleri ile karakterizedir ve en az üç ay sürer. Normal uykuda 10 dakikadan kısa zamanda REM dönemine girmek narkolepsi olarak kabul edilmektedir. d) Solunumla İlişkili Uyku Bozukluğu: Solunumla ilişkili uyku bozukluğu, uyku ile ilişkili solunum sorununun neden olduğu aşırı uyku veya insomniaya giden uyku bozukluğu ile karakterizedir. Uyku sırasında oluşan solunum sorunları apneler, hipopneler ve oksijen desatürasyonlarıdır. - Obstrüktif Uyku Apne Sendromu: Özellikle şişmanlarda ortaya çıkar. Obstrüktif uyku apneli hastaların karakteristik yakınmaları gün içerisinde sürekli devam eden uykululuk hissi, geceleri horlama ve uyku sırasında tıkanma hissidir (77-78). - Merkezi Alveoler Hipoventilasyon: Belirgin apneik epizodların bulunmadığı, solunumsal anormalliğin görüldüğü veya uyku sırasında ventilasyonun azalması ile belirgindir. e) Sirkadiyen Ritim Uyku Bozukluğu: Sirkadiyen ritminin bozulması durumunda uyuma-uyanma paterninin zamanlamasında ve arzu edilen normal patern arasında arasızlık vardır. - Gecikmeli Uyku Evresi Tipi: Normal zamanlar dışında uyuyabilmedir. - Değişen Mesai Saatleri Tipi: Gece mesaisi ya da mesai saatlerinin sık değişmesiyle birlikte asıl uyku dönemi sırasında uykusuz ya da asıl uyanıklık dönemi sırasında uykulu olmadır. - Jet Lag Tipi: Uzun uçak seyahatlerinden sonra ortaya çıkar. Bir iki gün içinde geçer. f) Başka Türlü Adlandırılamayan Dissomnia - İdiyopatik Periyodik Bacak ve Kol Hareketleri (Nokturnal Miyoklonus): Uyku boyunca ayaklarda kasılmalarla karakterizedir. - Restless Legs Sendromu (RLS): Rahatsız bacak olarakta bilinir. Birey uykuda bacaklarında birşeyler hissedip, ayakları oynatma ihtiyacı duyar. - Kleine-Levin Sendromu: Kişi günün 18-20 saatini uyuyarak geçirir ve uyandırmak zordur. 40 yaşından önce kendiliğinden geçer. 25 - -Mensturasyonla İlişkili Sendrom: Premenstural dönemde aşırı uyuma ile karakterizedir. - Yetersiz Uyku: Uyanıklığı sağlayacak yeterli uykuyu elde etmede devamlı zorluk, gündüz uykulu olma hali ve uyanık kalmakta güçlük çekme ile karekterizedir. - Uyku Sarhoşluğu: Kişinin uyandığında kendini sarhoş gibi hissetmesi ile karekterizedir. 2.8.7.1.2. Parasomnia Parasomnia, uykuda, uyku dönemiyle eş zamanlı, davranış ve fizyolojik alanlarda değişmeleri kapsamaktadır. a) Kabus Bozukluğu: REM döneminde kabus görüp uyanma halidir. Kişi olan biteni hatırlar. Kabus bozukluğu, her yaşta ortaya çıkabilir, en yaygın olarak 3-5 yaşları arasında görülür. b) Uykuda Korku Nöbeti (Povar Nocturnus): III. ve IV. dönemde ortaya çıkan büyük anksiyete ve panik halidir. Genellikle kişi ne olduğunu hatırlamaz. c) Uyurgezerlik (sleepwalking, somnambulizm): III. ve IV. evrede ortaya çıkar. Genellikle gecenin ilk 1/3'lük bölümünde izlenir ve kişi ne olduğunu hatırlamaz. Yatağından kalkıp giyinebilir, dolaşabilir ve kendi kendine konuşabilir. d) Diğer Parasomnialar: Gece boyunca diş gıcırdatma, uyku sırasında konuşma, uyku sırasında bireyin rüyasında karmaşık ve şiddetli davranışlar gösterme, uyku paralizisi vb. değişik şekillerde ortaya çıkabilir. 2.8.7.1.3. Başka Ruhsal Bozukluklara Bağlı Uyku Bozuklukları Başka ruhsal bozukluklarla ilişkili uyku bozuklukları insomnia ve hipersomnia olmak üzere iki grupta ele alınır. İnsomnia, en az bir ay süreyle gündüz uykuya dalma, uykuyu sürdürme zorluğu ve gündüz işlevselliğinde bozulmanın eklenmesi ile karakterizedir. Hipersomnia, en az bir ay süre ile hemen hergün gündüz uyku dönemleri, dönemlerin uzaması ile kendini gösteren aşırı uykulu olma halidir. 26 2.8.7.1.4. Diğer Uyku Bozuklukları Genel tıbbi bir duruma bağlı uyku bozukluğu; öykü, fizik muayne ya da laboratuar bulgularından elde edilen verilerle genel tıbbi bir durumun doğrudan fizyolojik sonuçlarına bağlıdır. 27 3. GEREÇ VE YÖNTEM 3.1. Çalışmanın Şekli Çalışmamız; Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Uygulama ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Kliniği’nde, Mart 2015 ile Haziran 2015 tarihleri arasında yapıldı. Cumhuriyet Üniversitesi Girişimsel Olmayan Klinik Araştırmalar Kurulu’ndan 13/03/2015 tarih ve 2015-03/18 numaralı kararı ile onay alınarak yapılan bu çalışma tanımlayıcı bir araştırmadır. 3.2. Olgu Seçimi Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Uygulama ve Araştırma Hastanesi Acil Servisine veya Kardiyoloji Polikliniğine başvurup Kalp Yetersizliği tanısıyla Kardiyoloji Servisi veya Kardiyoloji Yoğun Bakım Ünitesine yatarak tedavi altına alınmış hastalar, onamları alınarak çalışmaya alındı. ÇALIŞMAYA ALINMA KRİTERLERİ 1. Kalp yetersizliği nedeniyle hastanede yatarak tedavi alıyor olmak 2. Nefes darlığı ve/veya diğer kalp yetersizliği şikâyetlerinin olması ÇALIŞMA DIŞI BIRAKILMA KRİTERLERİ 1. Kognitif ve bilişsel fonksiyonların bozuk olması 2. Duyma problemi saptanması 3. Akut koroner sendrom nedeniyle yatanlar 4. KOAH, pnömoni, psikiyatrik bozukluk gibi nedenler dolayısıyla uyku problemi yaşayanlar Dışlama kriterleri sonrası çalışmaya dahil edilen hastaların ayrıntılı anamnezleri alındı. Uyku kalitelerini değerlendirmek için aşağıda ayrıntılarıyla bahsedilmiş olan Pittsburgh Uyku Kalite İndeksinde yer alan sorular yönetildi ve tüm sonuçlar uygun puanlama yapılarak aynı hekim tarafından değerlendirildi. 28 Çalışmaya katılan bireylerde yaş, beden kitle indeksi, sigara kullanımı, komorbid diğer hastalıklar, kalp yetersizliği tanı ve takibinde kullanılan ekokardiyografik ve biyokimyasal ölçütler ve Pittsburgh Uyku Kalite İndeksinden elde edilen veriler kullanıldı. 3.3.Çalışmanın Amacı Bizim bu çalışmadaki amacımız; kalp yetersizliği olan hastaların uyku kalitesi ile kalp yetersizliği parametreleri arasındaki muhtemel ilişkiyi incelemek olarak belirlenmiştir. 3.4. Veri Toplama Araçları 3.4.1. Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ) ve Değerlendirilmesi Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (The Pittsburgh Sleep Quality Index), 1989 yılında Buysse ve arkadaşları tarafından, psikiyatri uygulamaları ve klinik araştırmalarda, uyku kalitesinin değerlendirilebilmesi için geliştirilmiştir. PUKİ’deki maddeler uyku bozukluğu olan hastaların klinik gözlemlerinden, uyku kalitesiyle ilgili literatürde belirtilmiş diğer ölçeklerden ve PUKİ ile ilgili 18 aylık bir klinik izlenim döneminden yararlanılarak düzenlenmiştir. PUKİ global skorunun 5’den büyük oluşu, kötü uyku kalitesini gösterir. Bu ölçeğin ülkemiz için geçerlik ve güvenirlik çalışmaları, 1996 yılında Ağargün ve arkadaşları tarafından yapılmış, ölçeğin Cronbach's alfa güvenilirlik katsayısı 0,804 olarak bulunmuştur. PUKİ son bir ay içerisindeki uyku kalitesini değerlendirir (EK-1). PUKİ’nin içerdiği toplam 24 sorunun 19 tanesi özbildirim sorusudur. 5 soru ise eş veya bir oda arkadaşı tarafından yanıtlanır. Sözü edilen son 5 soru yalnızca klinik bilgi için kullanılır ve puanlamaya katılmaz. Özbildirim niteliğindeki sorulardan sonuncusu (19.soru) bir oda arkadaşının veya eşin bulunup bulunmadığı ile ilgilidir ve PUKİ toplam ve bileşen puanlarının saptanmasında dikkate alınmaz. Özbildirim soruları uyku kalitesi ile ilgili değişik faktörleri içerir. Bunlar uyku süresinin, uyku latensinin ve uyku ile ilgili özel sorunların sıklık ve şiddetinin tahmini ile ilgilidir. Puanlamaya 29 katılan 18 madde (item), 7 bileşen (component) puanı şeklinde gruplandırılmıştır. Bileşenlerin bazıları tek bir madde ile belirtilmekte, diğer bazıları ise birkaç maddenin gruplandırılmasıyla elde dilmektedir. Her bir madde 0-3 puan üzerinden değerlendirilir. 7 bileşen puanının toplamı, toplam PUKİ puanını verir. Toplam puan 0-21 arasında bir değere sahiptir. Toplam puanın yüksek oluşu uyku kalitesinin kötü oluşunu işaret eder. PUKİ’nin 7 bileşeni; uykusuzluk ya da aşırı uyuma yakınmaları olan hastalarla yapılan klinik görüşme sırasında en çok üzerinde durulan noktaların standardize edilmiş uyarlamalarıdır. Bu bileşenler; öznel uyku kalitesi (bileşen 1), uyku latensi (bileşen 2), uyku süresi (bileşen 3), alışılmış uyku etkinliği (bilesen 4), uyku bozukluğu (bileşen 5), uyku ilacı kullanımı (bileşen 6) ve gündüz uyku işlev bozukluğu (bileşen 7)dur. Tek bir madde ile belirtilen bileşenler; Bileşen 1 (soru 6), Bileşen 3 (soru 4), Bileşen 6 (soru 7) dır. Bileşen 2 puanı; soru 2 ve soru 5a, Bileşen 4 puanı; soru 1, soru 3 ve soru 4, Bileşen 5 puanı; soru 5b-j, Bileşen 7 puanı; soru 8 ve soru 9 puanlarının toplamından elde edilmektedir. Soru 4, hem bileşen 3’ün hem de bileşen 4’ün puanlamasında kullanılmaktadır. Tüm indeksin doldurulması ortalama 5-10 dakika, puanlaması yaklaşık 5 dakika sürmektedir. PUKİ, “iyi uykunun” ve “kötü uykunun” tanımlanmasına yarayan uyku kalitesinin niceliksel bir ölçümünü verir. PUKİ, psikiyatri ve genel tıp uygulamalarında hem klinik hem de araştırma amacıyla kolay ve yaygın olarak kullanılabilecek niteliktedir. PUKİ değerlendirmesi Şekil 3.1’de görülmektedir. 30 Soru ve sorunun puan karşılığı Komponent 1 Puan 9. soru puanı (0-1-2-3) (subjektif uyku kalitesi) Komponent 2 2. soru: ≤15 dak=0, 16-30 dak=1, (uyku latansı) 31-60 dak=2, >60 dak=3 ve 5. soru a şıkkı puanının (0-1-2-3) toplamı 0=0, 1-2=1, 3-4=2, 5-6=3 Komponent 3 4.soru: >7 saat=0, 6-7 saat=1, (uyku süresi) 5-6saat=2, <5 saat=3 Komponent 4 (uykuda geçen süre/yatakta kalma (uyku etkinliği) süresi)x100 >%85=0, %75-84=1, %65-74=2, <%65=3 Komponent 5 5b, 5c, 5d, 5e, 5f, 5g, 5h, 5i ve (uyku 5j’nin toplam skoru bozukluğu) 0=0, 1-9= 1, 10-18=2, 19-27=3 Komponent 6 6.soru puanı (0-1-2-3) (ilaç kullanımı) Komponent 7 7.soru puanı (0-1-2-3) ve 8.soru (gündüz fonksiyonları) puanı (0-1-2-3) toplamı 0=0, 1-2=1, 3-4=2, 5-6=3 Toplam Skor: Şekil 3.1: Pitsburgh uygu kalitesi ölçeğinin değerlendirilmesi Sorulara 0-3 arası puan verilir, yüksek puanlar kötü uyku kalitesini yansıtır. Yedi ana başlıktan her birisi önce kendi içinde değerlendirilir. Sonrada 7 komponentin puanları toplanır. Toplam puan 5 ve üzerinde ise kötü uyku kalitesini olarak değerlendirilir. 31 3.4.2. Ekokardiyografi Tüm hastalar GE Vivid 7 Ultrasound Machine ekokardiyografi cihazıyla rutin ekokardiyografik incelemeye tabi tutulmuş olup ekokardiyografik ölçüm sonuçları değerlendirmeye alınmıştır. 3.4.3. Kan Testleri Kalp yetersizliği hastalarının rutin tanı ve tedavisinde kullanılan tam kan sayımı, biyokimyasal testler değerlendirmeye tabi tutulmuştur. 3.4.4. Veri Toplama Araçlarının Uygulanması Hastalar acil servis veya kardiyoloji polikliniğine başvurusunda kalp yetersizliğinde rutin olarak uygulanan ekokardiyografik inceleme uygulanmıştır. Ekokardiyografik inceleme bu alanda eğitim almış doktor veya sonograf tarafından uygulanmıştır. Bu hastalardan rutin kan tahlilleri için kan alınmış olup hastanemiz hematoloji, biyokimya ve mikrobiyoloji labaratuarlarında bu kanlar çalışılmıştır. Pitssburgh Uyku Kalite İndeksi soruları (EK-1), hastaların hastaneye ilk yatış gününde Kardiyoloji servis veya yoğun bakımda görevli doktor tarafından hastanın onamı alınarak hastalara sorulmuştur ve hastadan tıbbi özgeçmişi alınmıştır. 3.5. Verilerin Değerlendirilmesi Araştırma sonucunda elde edilen verilerin istatistiksel olarak değerlendirilmesinde SPSS (Statistical Package for Social Sciences) paket programı ile yapılmış, elde edilen verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiklerin yanısıra, ki-kare testi, korelasyon analizi, evren ortalaması önemlilik testi (onesample t-test), bağımlı ve bağımsız gruplarda iki ortalama arasındaki farkın önemlilik testi, lineer regresyon analizi kullanılmıştır. 32 4. BULGULAR Çalışmaya KY tanısıyla Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji servisi veya Kardiyoloji yoğun bakım ünitesine yatan 68 hasta dahil edilmiş olup 47’si erkek, 21’i kadın hastaydı. Erkeklerin yaş ortalaması 69±9, kadınların 70±16 idi. Kötü uyku kalitesi olan (PUKİ ≥5) hasta sayısı 53 olup hastaların %77.9’una karşılık gelmekteydi Çalışmaya alınan hastaların klinik ve biyokimyasal parametrelerin erkek ve kadın hastalara göre ayrılması Tablo 4.1 ve 4.2’de verilmiştir. 4.1. Hastaların Temel Klinik Özelliklerinin Karşılaştırılması Çalışmaya alınan hastaların temel klinik özelliklerden olan diyabetes mellitus (DM),hipertansiyon (HT), kronik böbrek hastalığı (KBH), implante edilebilir kardiyak defibrilatör pil (ICD) bulunuşu, beta bloker ve anjiyotensin konvertaz inhibitörü/anjiyotensin reseptör blokeri (ACE inh./ARB) kullanımı açısından erkek ve kadınlar arasında istatiksel açıdan anlamlı farklılık yoktu. KAH erkeklerde daha fazla olma eğilimindeydi, sigara kullanımı ise erkeklerde, aradaki fark, istatiksel anlamlı olacak şekilde daha fazlaydı. (p:0,025) (Tablo 4.1) Tablo 4.1: Hastaların temel klinik özellikleri DM HT KBH KAH Sigara Kötü uyku kalitesi ICD bulunuşu Ritm AF SR Beta Bloker kullanımı ACE-ARB Kullanımı Toplam 29 (%42,6) 48 (%70,6) 26 (%36,8) 48 (%70,6) 38 (%55,9) 53 (%77,9) 25 (%36,8) Erkek 21 (%44,7) 34 (%72,3) 18 (%38,3) 37 (%78,7) 31 (%66) 36 (%76,6) 19 (%40,4) Kadın 8 (%38,1) 14 (%66,7) 7 (%33,3) 11(%52,4) 7 (%33,3) 17 (%81) 6 (%28,6) p: 0,809 0,852 0,904 0,056 0,025 0,762 0,506 9 (%13,2) 59 (%86,8) 8 (%17) 39 (%83) 1 (%4,8) 20 (%95,2) 0,256 65 (%95,6) 39 (%57,4) 45 (%95,7) 24 (%51,1) 20 (%95,2) 15 (%71,4) 1,000 0,192 33 4.2. Hastaların Kantitatif Klinik, Biyokimyasal ve Ekokardiyografik Değişkenlerinin Karşılaştırılması Beden- kitle indeksi ortalama: 24,9±4,1 (erkek: 25,2±4 kadın: 24,3±4,4) bulundu ve erkek ve kadın hastalar arasındaki farkın istatiksel anlamlılığı yoktu. HsCRP, hemoglobin, kreatinin seviyesi gibi biyokimyasal labaratuar değişkenler açısından erkek ve kadın hastalar arasında istatiksel anlanlı farklılık yoktu. Ejeksiyon fraksiyonu (EF)(ortalama: 30±7 %), Sol ventrikül enddiyastolik çap (SVEDÇ) (ortalama:60±7 mm), Sol atriyum çapı (SA) (ortalama:46±5 mm), sistolik pulmoner arter basıncı (SPAP) (ortalama:41±13 mmHg) ekokardiyografik değişkenler açısından erkek ve kadın hastalar arasında fark izlenmedi. Ortalama PUKİ skoru:11±6 (erkek:10±5, kadın: 13±6) bulundu ve cinsiyetler arası fark izlenmedi. Diğer taraftan NT-proBNP seviyesi; kadın hastalarda (median: 10100, min: 269, max: 37086) erkek hastalara göre (median: 4370, min: 320, max: 17856) daha yüksekti ve aradaki fark istatiksel açıdan anlamlı izlendi (p:0,021). Hastaların hastalık başlangıçlarından itibaren geçen süre ortalama 53±37 ay ve tanıdan sonra hastaneye ortalama yatış sayısı 5±2 olarak izlenmiştir. Tablo 4.2: Klinik ve biyokimyasal parametreler Toplam (68) 69 11 24,9 4,1 5016 (269-37086) 13 (0,9-273) 11 Erkek (47) 69 9 25,2 4 4370 (320-17856) 16,7 (3-230) 10 Kadın (21) 70 16 24,3 4,4 10100 (269-37086) 9 (0,9-273)) 13 6 0,728 3,392 0,021 0,697 0,117 EF (%) 30 7 30 8 31 6 0,980 SVEDÇ (mm) 60 7 61 7 58 7 0,220 SA (mm) 46 5 47 6 45 3 0,127 Hastalık süresi (ay) 53 37 56 39 47 29 0,379 Spap (mmhg) 41 13 41 14 39 10 0,506 Kreatinin (gr/dl) 1,3 0,5 1,37 0,5 1,15 0,100 Hemoglobin (gr/dl) 12,7 2 12,7 2 12,7 0,997 Yaş (yıl) BKİ (kg/m2) NT-proBNP (pg/ml) Hs-CRP (mg/dl) PUKİ skoru Yatış sayısı 5 5 2 5 2 p: 0,653 34 4.3. Hastaların Uyku Kalitelerinin Değerlendirme Sonuçları 4.3.1. Hastaların Subjektif Uyku Kalitelerinin Cinsiyete Göre Dağılımı Hastaların son bir ay içindeki uyku kaliteleriyle ilgili verdikleri cevapların cinsiyete göre dağılımı Tablo 4.3’de verilmiştir. Tablo 4.3: Subjektif uyku kalitesi subjektif uyku kalitesi Cinsiyet Kadın Erkek Toplam çok iyi 2(%9,5) 7(%14.9) 9 iyi 5(%23.8) 17(%36.2) 22 kötü 8(%38.1) 15(%31.9) 23 çok kötü 6(%28.6) 8(%17.0) 14 21 47 68 Toplam 4.3.2. Hastaların Yatağa Yatma-Uykuya Başlama Sürelerinin Cinsiyete Göre Dağılımı Hastaların yatağa yatmaları ve uykuya dalmaları arasında geçen süreyle (<15 dakika, 16-30 dakika,31-60 dakika, >61 dakika) ilgili soruya verdikleri cevabın cinsiyete göre dağılımı Tablo 4.4’de verilmiştir. Tablo 4.4: Uykuya dalma süresi Uykuya dalma süresi Cinsiyet Kadın Erkek Toplam 4(%19) 14(%29.8) 18(%26.5) 16-30 dk 5(%23.8) 13(%27.7) 18(%26.5) 31-60 dk 8(%38.1) 16(%34) 24(%35.3) 4(%19) 4(%8.5) 8(%11.8) 21 47 68 <15 dk >61 dk Toplam 35 4.3.3. Hastaların Toplam Uyku Süresinin Cinsiyete Karşılaştırılması Hastaların toplam uyku sürelerinin (>7 saat, 6-7 saat, 5-6 saat, <5 saat) cinsiyete göre karşılaştırılması Tablo 4.5’de verilmiştir. Tablo 4.5: Toplam uyku süresi Cinsiyet Kadın Erkek Toplam 5(%23.8) 14(%29.8) 19(%27.9) 6-7 saat 4(%19) 9(%19.1) 13(%19.1) 5-6 saat 4(%19) 18(%38.3) 22(%32.4) 8(%38.1) 6(%12.8) 14(%20.6) 21 47 68 Toplam uyku süresi 7 saatten fazla 5 saatten az Toplam 4.3.4. Hastaların Uyku Etkinliğinin Cinsiyete Göre Karşılaştırılması Uyku etkinliği, uykuda geçen sürenin yatakta geçirilen süreye bölünmesi ile bulunmaktadır. Hastaların uyku etkinliği (>%85, %75-84, %65-74, <%64) cinsiyete göre karşılaştırılması Tablo 4.6’da verilmiştir. Tablo 4.6: Uyku etkinliğinin cinsiyete göre karşılaştırılması Cinsiyet Kadın Erkek Toplam uyku etkinliği (uykuda geçen >%85 süre/yatakta kalma zamanı x % 75-84 100 5(%23.8) 14(%29.8) 19(%27.9) 6(%28.6) 17(%36.2) 23(%33.8) %65-74 8(%38.1) 15(%31.9) 23(%33.8) <%64 2(%9.5) 1(%2.1) 3(%4.4) 21 47 68 Toplam 36 4.4. Uyku Kalitesinin Demografik Özellikler ve Komorbid Hastalıklarla İlişkisinin İncelenmesi Yapılan istatiksel analizler sonucunda cinsiyetin PUKİ' yi etkilemediği sonucuna varıldı (p:0,117). Diğer taraftan hastaların yaşı arttıkça uyku kalitelerinin kötüleştiği ve aradaki farkın istatiksel açıdan önemli olduğu sonucuna vardık (p:0,035). Beden-kitle indeksinin de azaldıkça uyku kalitesinin bozulduğunu gördük ve arada oluşan fark istatiksel açıdan anlamlıydı (p:0,001) Sigara kullanımının PUKİ ile ilişkisinin olmadığı izlendi (p:0,710). Aynı zamanda HT ve DM varlığının da PUKİ ile istatiksel olarak ilişkisinin olmadığı gözlendi (HT için p:0,623/ DM için p:0,129). 4.5. Kalp Yetersizliği Klinik Değişkenlerle Uyku Kalitesinin İlişkisi Hastalardaki KY öyküsü süresi, hastanede kalma süresi ve hastanın hospitalizasyon sayısı arttıkça hastaların uyku kalitelerinin bozulduğu sonucuna vardık ve arada oluşan fark istatiksel açıdan anlamlıydı (sırasıyla p:0,002/ p:0,001/p:0,001olarak hesaplandı). 4.6. Kalp Yetersizliği Biyokimyasal Belirteçlerle Uyku Kalitesinin İlişkisi Lineer regresyon analizinde NT-proBNP ' nin seviyesinin artışıyla PUKİ skorunda artışın korele olduğu izlendi (p:0,001). HsCRP ile PUKİ arasında aynı ilişki gözlenmedi. Hastaların kreatin ve sodyum seviyeleri ile PUKİ arasında korelasyon olduğu izlendi. (sırasıyla p:0,014 ve p:0,006) Tam kan parametreleri (beyaz küre sayısı, kırmızı küre ve platalet sayısı), karaciğer fonksiyon testleri, billirübin seviyleri ile PUKİ arasında lineer bir ilişki izlenmedi. 37 4.7. Ekokardiyografik Değişkenlerle Uyku Kalitesinin İlişkisi Sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu(SVEF) düştükçe PUKİ skorunun arttığı izlendi ve SVEF-PUKİ arasında pozitif bir korelasyon izlendi (p:0,028). Aynı şekilde diyastolik fonksiyon ve pulmoner kapiller wedge basıncı hakkında fikir veren E/e' oranı ile PUKİ skoru arasında pozitif korelasyon izlendi. Triküspit yetersizlik velositesi üzerinden hesaplanan sistolik pulmoner arter basıncı ile PUKİ skoru arasında bir korelasyon görülmedi (p:0,263). Aynı şekilde sol ventrikül diyastolik çap, sol atriyum çapı ve mitral yeterszilik ciddiyeti ile PUKİ skoru arasında bir ilişki izlenmedi (sırasıyla p: 0,081/p:0,123/p:0,475 bulundu). 4.8. Kötü Uyku Kalitesinin Öngördürücüleri Tek değişkenli korelasyon analizi yapıldığında PUKİ skoru; yaş, NTproBNP, KY öykü süresi, hastanede yatış süresi, hospitalizasyon sayısı, E/e' oranı, kreatinin ve sodyum seviyesi ile istatiksel anlamlı olacak şekilde pozitif korelasyon göstermekteydi. Diğer taraftan PUKİ skoru ile sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (EF) ve beden- kitle indeksi (BKİ) arasında negatif bir korelasyon izlenmekteydi ve aradaki bu ilişkinin gücü istatiksel açıdan anlamlıydı. Çok değişkenli lineer regresyon analizi yapıldığında ise PUKİ skoru ile NTproBNP, hospitalizasyon sayısı, kreatinin seviyesi arasında pozitif korelasyonun ve PUKİ skoruyla beden-kitle indeksi arasındaki negatif korelasyonun istatiksel anlamlılığı devam etmekteydi. 38 Tablo 4.7: PUKİ skoru ile ilişkili değişkenler Değişken Korelasyon katsayısı p değeri Yaş 0,257 0,035 NT-proBNP 0,639 0,001 KY öykü süresi 0,369 0,002 Hospitalizasyon sayısı 0,704 0,001 Hastanede kalma süresi 0,419 0,001 E/e' oranı 0,419 0,001 Kreatinin 0,298 0,014 Sodyum 0,328 0,006 EF -0,267 0,028 BKİ -0,605 0,001 Tablo 4.8: Bağımlı değişken olarak PUKİ Skorunun çok değişkenli Lineer Regresyon analizi Bağımsız Değişken NT-proBNP Hospitalizasyon sayısı kreatinin Beden-kitle indeksi Korelasyon Katsayısı 0,316 0,346 0,205 -0,295 t 3,770 3,751 2,734 -3,308 p Değeri 0,001 0,001 0,008 0,002 39 5. TARTIŞMA Kalp yetersizliği, kronik, progresif bir hastalıktır. Avrupa’da 15 milyonu aşkın kişi, KY nedeniyle takip edilmektedir (79). Son yıllarda KY tedavisinde yaşanan gelişmelere rağmen KY’de 5 yıllık hayatta kalma oranları hala birçok kanserden daha düşük seviyededir (80). ‘Heart Failure Prevalance and Predictors in Turkey (HAPPY)’ çalışması verilerine göre ülkemizdeki erişkin kalp yetersizliği ve asemptomatik sol ventrikül disfonksiyonu prevalanslarının mutlak değerleri sırasıyla % 2.9 ve %4.8; tahmini değerleri ise sırasıyla %6.9 ve %7.9 bulunmuştur (81). Klinik çalışmalarda, kalp yetersizliği olan hastalarda mortalitenin yıllık %8-12 arasında olduğu bildirilmiştir (82). KY hastalarında aynı zamanda birçok komorbid durum eşlik etmekte olup bu durum KY populasyonunda hayat kalitesini daha da bozmaktadır. KY populasyonunda hayat kalitesini etkileyen önde gelen unsurlardan biri de uyku problemleridir. Uyku kalitesi, KY hastalarında bazen kalp yetersizliğinin sonucu olarak veya pulmoner ve renal disfonksiyon gibi komorbit hastalıkların bileşik sonucu olarak bozulabilmektedir. Uyku, insan ömrünün yaklaşık 1/3’ünü kapsamaktadır (83). Normal uyku paterni yaşla değişmektedir (84). Uyku problemleri prevalansı yaşlı populasyonda sıktır. Uyku problemleri primer ve sekonder problem olarak ayrılabilmektedir. Primer uyku problemlerinde sadece uyku durumu ile problemler mevcutken sekonder bozuklukta ise uyku problemine neden olan fiziksel veya mental hastalıklar varlığından söz edilir. The Statistical Manual of Mental Disorders (DSM-IV)' e göre uyku bozuklukları çok geniş bir yelpazeye sahiptir (85). En sık karşımıza çıkan bozukluklar ise uykuya dalma problemleri, sık uyanma ve insomnia olarak izlenmektedir. Klinik olarak en önemli bozukluk ise; gündüz uykululuk halinin eşlik ettiği uykuda solunum problemleriyle karakterize insomnia olarak görünmektedir (86). Kalp yetersizliği hastalarında uyku bozuklukları yaygındır ve uyku bozuklukları bu hasta populasyonunda hayat kalitesini ciddi manada etkilemektedir. Uyku bozuklukları aynı zamanda kalp yetersizliği hastalarında en fazla yakınılan 40 problemlerdendir (87,88). Yapılan çalışmalarda KY olan hastaların %10-70’inde uyku bozuklukları bildirilmiştir. KY olan hastalarda ortopne, paroksismal nokturnal dispne, Cheyne-Stokes solunumu, öksürük, çarpıntı, noktüri gibi nedenlerle uyku bozukluğu meydana gelmektedir (89,90). Diğer taraftan uyku bozuklukları kardiyovasküler, respiratuar ve otonomik fonksiyonlarda bozulmaya neden olarak KY olan hastalarda mortalite ve morbiditeyi arttırmaktadır (91-99). Aynı zamanda uyku bozuklukları hayat kalitesini bozmakta, fonksiyonel ve kognitif fonksiyonu azaltmakta, psikososyal durumunu, iş verimini etkilemektedir (100- 103). KY çalışmalarında uyku bozuklukları prevalansı ve istenmeyen etkileriyle ilgili farklı sonuçlar elde edilmiş olmakla beraber uyku bozuklukları günümüzde KY hastalarında ciddi bir problem olarak durmaktadır (104,105). Yeterli uyku hasarlanmış miyokardın restorasyonu için önemlidir (106). NREM döneminde parasempatik aktivite artar, metabolik aktivite düşer, barorefleks sensitivite artar, kalp hızı, kan basıncı, stroke volum, kardiyak output ve sistemik vasküler rezistans düşer (107,108). REM döneminde ise kardiyak iş yükünde en büyük relaksasyon olur. Kardiyovasküler otonomik relaksasyon, uyku problemleri nedeniyle aksayabilir. Örnek vermek gerekirse, uyku bölünmesi sempatik aktiviteyi arttırabilir sonuç olarak katekolamin hipersekresyonu, vazokonstriksiyon ve kan basıncında artış ortaya çıkar. Kemosensitivite bozulur, hiperventilasyon oluşur, arteryel CO2 miktarı azalır ve apne threshold seviyesine düşdüğünde apne meydana gelir (109). Apne atakları artınca arteryel CO2 miktarı artar, arteryel O2 miktarı düşer. Sonuç olarak kardiyak oksijen sunumu azalırken, sempatik aktivite ve katekolamin artışıyla kalp hızı ve kan basıncında artış olur (110). Kalp yetersizliği, arteryel O2 ve CO2 miktarındaki fluktuasyonlar nedeniyle artan sempatik aktivite sonrası daha da kötüleşir. Nihayetinde miyokard restorasyonu bozulur (106) (Şekil 5.1). Uykuda solunumla ilgili bozukluklar aynı zamanda birçok hastalığın temelinde katkısı olabileceği düşünülen problemlerdir. Son zamanlarda KY gelişimine katkıda bulunduğu düşünülen uykuda solunum bozukluklarıyla ilgili birçok araştırma yapılmıştır. 41 Bradley ve Floras et al yaptığı çalışmalarda obstruktif uyku apnesi ile kardiyovasküler bozukluklar ilgili ilişkiyi net olarak ortaya koymuştur (111,112). Somers ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada uyku apnesi ve kardiyovasküler patolojilerle ilişki incelenmiş ve benzer sonuçlara ulaşmıştır (113). Garvey ve arakadaşları ise yaptıkları çalışmada uyku apnesinde oluşan intermittan hipoksi ve artan inflamasyonun kardiyovasküler hastalıkların gelişiminde rolü olduğunu göstermişlerdir (114). Bir başka çalışmada ise KALP YETERSİZLİĞİ Kardiyak autput Pulmer Ödem Dolum basıcı Sempatik aktivite Kalp yetersizliği semptomları Halsizlik, egzersiz intoleransı Katekolamin Pulmer J reseptörlerin uyarılması Kalp hızı Kan basıncı Kemosensitivite Hiperventilasyon PaCO2 Kardiyak O2 sunum Kardiyak O2 talebi PaCO2 PaO2 Santral apne Uyku bozukluğu Hipersomnolans, insomnia Gündüz uykuluk hali Uyku bölünmesi Şekil 5.1: Kalp yetersizliğinde uyku problemleri patofizyolojisi (Leung ve Bradley (106)’dan modifiye edilmiştir) 42 obstrutif uyku apnesinde ortaya çıkan hipoksi ve aralıklı uyku bölünmelerinin hipertansiyon gelişiminde etkisi olduğu sonucuna varılmıştır (115). Uyku apnesiyle kalp ve damar hastalıkları arasındaki ilişkinin temelinde intermittan hipoksi, aktive olmuş sempatik aktivite, artmış inflamasyon ve sonucunda oluşan endotel disfonksiyonu suçlanmıştır (113,116,117). Uyku bozuklukları kardiyovasküler hastalık patofizyolojisinde rol oynayabildiği gibi kardiyovasküler hastalıkların sonucu olarak da karşımıza çıkabilmektedir. Kardiyovasküler problemi olan kişilerde uyku bozukluğunun bulunması bir taraftan istenmeyen kısır bir döngü oluşturmakta iken diğer taraftan bu hasta populasyonunda mortalite ve morbiditeyi arttırmakta ve hayat kalitesini kötüleştirmektedir (118). KY olan hastalarda obstrüktif uyku apnesi, santral uyku apnesi ve her ikisinin iç içe olduğu formlar olmak üzere üç tip uyku bozukluğu görülmektedir (Şekil 5.2). Literatürde santral uyku apnesi, Cheyne-Stokes solunumu (CSS) ile birlikteliğiyle tanımlanmaktadır (104,111). Obstruktif uyku apnesinde (OUA) üst hava yollarının tekrarlayan obstruksiyonu söz konusudur (107,112). Cheyne –Stokes solunumunun beraberinde olduğu santral uyku apnesinde(SUA-CSS) ise en az 10 saniyelik apne ile sonlanan kreşendo-dekreşendo tarzda solunum paterni periyodik olarak tekrarlar. Bu periyodlar NREM uykusu esnasında solunumun azalması veya yokluğunun sonucu olarak oluşur (107,108). OUA, KY ‘nin hem sonucu hem de KY için bir risk faktörü olarak kaşımıza çıkarken SUA-CSS ise genelde KY ‘ nin bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır (110). Santral uyku apnesi sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu 45% ‘in altındaki hastalarda olma eğilimindedir (113). Kalp yetersizliğinde OUA ‘nin oluşumunu açıklayan muhtemel iki patofizyolojik yolak öne sürülmüştür. Bunlardan ilki KY ile ilişkili periyodik solunumun üst hava yollarındaki kaslarda tonus azalmasına ve kollapsa neden olduğu görüşüdür. İkincisi ise KY nedeniyle vücut sıvı artışı ve konjesyon sonucu boyun ve 43 farinks yumuşak dokularında ödem olması ve sonuç olarak üst hava yollarında konstriksiyon olduğu görüşüdür (106,114). Yapılan çalışmalarda KY ile ilgili uyku problemleri yaşayanların oranı %1070 gibi farklı oranlarda verilmiştir. Manocchia ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada KY ile takip ettikleri hastaların %50 sinde uyku problemi saptamışlardır ve KY ‘ nin uyku problemi için bağımsız bir risk faktörü olduğu sonucuna varmışlardır (103). Kalp Yetersizliğinde Uyku Solunum Bozuklukları Santral uyku apnesi Miks Tip Uyku Obstruktif Uyku Apnesi (SUA) Solunum Bozukluğu (OUA) Hiperkapnik Hipokapnik SUA SUA Periyodik Solunum Cheyne-Stokes Solunumu (CSS) Şekil 5.2: Kalp yetersizliğinde uyku bozuklukları tipleri (Chen ve Clark, 2007, Sleep Disturbances in People Living With Heart Failure, alınmıştır) 44 Jaarsma ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada ise sistolik ve diyastolik kalp yetersizliği olan populasyonda %70 oranında uyku problemi bildirilmiştir (93). EuroHeart survey çalışmasında ise KY olan hastaların %60’dan fazlasının uyku problemi yaşadığı görülmüştür. Uyku ile ilgili en önemli problem olarak ise uykuya dalamama ve uykuyu aralıksız sürdürememe ön plana çıkmıştır. Çalışmamızda KY hastalarında uyku durumu ve uyku kalitesini değerlendirmek için son bir aylık uyku kalitesini gösteren Pitttsburgh Uyku Kalite İndeksini (PUKİ) kullandık (115,116). PUKİ ile hastanede yatan KY hastalarında uyku kalitesi ile ilişkili olacak parametreleri araştırdık. Bizim çalışmamızda kötü uyku kalitesi olan (PUKİ ≥5) hasta sayısı 53 olup hastaların %77.9’una karşılık gelmekteydi. Çalışmamızda kötü uyku kalitesi olan KY hastaların oranının daha fazla olma sebebinin kohortumuzdaki hastaların KY nedeniyle hastanede yatan, dekompansasyon nedeniyle tedavi alan KY hastaları olması ve hastalık durumlarının ilerlemiş olması ile ilgili olduğunu düşünmekteyiz. KY’de uyku kalitesinin genellikle KY’de meydana gelen solunum problemleriyle ilgili olduğu bilinmektedir. KY ' de solunum ile ilişkili uyku bozukluğunun bazı prediktörleri olduğu çalışmalarda ortaya koyulmuştur. Sin ve arkadaşlarının KY olan hastalarda yaptığı çalışmada, erkek cinsiyet, atriyal fibrilasyon oluşu, yaşın 60 üzerinde olması, NYHA sınıfı yüksek oluşu, EF düşüklüğü santral uyku apnesi için prediktörler olarak bulmuşlardır (118). Redeker ve arkadaşlarının 2005 de yaptıkları bir çalışmada ise yalnızca NYHA sınıfının KY olan hastalarda kötü uyku kalitesini öngördürdüğü sonucuna varmışlardır. Aynı çalışmada Redeker, KY olan hastalarda uykuyu etkileyen en önemli faktörün noktüri olduğu sonucuna varmışlardır (118). Bizim çalışmamızda hastaların tümü NYHA III ve IV hastalar olduğundan uyku kalitesi ile NYHA ilişkisini incelemeyi amaçlamadık. 2014 yılında Moradi ve arkadaşları; kronik KY olan hastalarda uyku kalitesini etkileyen durumları inceleyen çalışmanın sonuçlarını ortaya koydular (119). Demografik değişkenlerden; ileri yaş, kadın cinsiyet, ileri eğitim düzeyinde olmak ve hala mesleki anlamda çalışıyor olmak kötü uyku kalitesi ile ilişkilendirilmiştir. Diğer taraftan bu çalışmada klinik değişkenlerden; hastaneye 45 yatış sayısı fazlalığı, komorbit klinik durum sayısı fazlalığı, diüretik kullanımı, LVEF düşük oluşu ve hastaneye başvuruda hemodinamik bozukluk olmuş olmasının, KY olan hastalarda uyku kalitesinin bozuk olacağını öngördürdüğü sonucu çıkmıştır. Bizim çalışmamızda ise yaş ile PUKİ skoru rasında pozitif bir korelasyon bulunmuştur (p:0,035). Diğer taraftan çalışmamızda cinsiyetin uyku kalitesi ile ilişkisi olmadığı sonucuna vardık. Redeker ve Hilkert yaptıkları çalışmada bizim çalışmamızın sonuçlarına benzer olarak cinsiyetle uyku kalitesinde bir değişim olmadığını söylemişlerdir (120). Öte yandan Wu 2002 yılında Kawamoto ise 2004 yılında kadın cinsiyetin kötü uyku kalitesi ile ilişkili olduğunu belitmişlerdir (121,122). 2010 yılında Wang ve arkadaşlarının KY olan hastalarda uyku kalitesini etkileyen değişkenleri araştırdıkları çalışmanın sonuçlarına göre ise; hospitalizasyon sayısı, komorbidite sayısı, kullanılmakta olan ilaç sayısı, NYHA sınıfı ve depresyon skoru PUKİ skoru arasında pozitif korelasyon bulunmuştur. Diğer taraftan aynı çalışmada, beden-kitle indeksi (BKİ) ile PUKİ skoru arasında negatif bir korelasyon bulunmuştur. Yaş, eğitim seviyesi ve medeni durumun uyku kalitesini etkilemediği sonucuna varılmıştır. Yapılan bu çalışmada ortalama PUKİ skoru: 10,78 bulunmuştur (123). Bizim çalışmamızda ise ortalama PUKİ skoru: 11 bulunmuştur. Redeker ve Stein ise yaptıkları çalışmada ortalama PUKİ skorunu 7,17 bulunmuştur (124). PUKİ ortalamalarındaki farklılığın, çalışmalara alınan hastaların klinik ciddiyet, NYHA sınıfları ve demografik özelliklerindeki farklılıktan kaynaklandığını düşünmekteyiz. Bizim çalışmamızda da Wang ve arkadaşlarının bildirdiğine benzer olarak; bedenkitle indeksi ile PUKİ skoru arasında negatif bir korelasyon olduğu olduğu ve bu korelasyonun istatiksel anlamlı olduğu izlendi (p:0,001). Beden- kitle indeksi düşük olanlarda uyku kalitesinin daha kötü olmasının nedeni muhtemelen kardiyak kaşektik hastalar dediğimiz bu grubun hastalık durumlarının dolayısıyla solunumsal problemlerin daha kötü olmasından kaynaklanmaktadır. Bizim çalışmamızda Wang ve Moradi’ nin bildirdiğine benzer olarak hastanede KY nedeniyle yatış sıklığı ile PUKİ skoru arasında pozitif bir korelasyon saptandı. Bu hastalar son dönem kalp yetersizliği olan, pompa yetersizliği ön planda olup sıklıkla pozitif inotrop ihtiyacı gösteren ilerlemiş KY hastaları olduğu için uyku kaliteleri daha bozuk gibi görünmektedir. 46 KY olan hastalarda uyku kalitesini inceleyen çalışmaların hemen hepsinde noktürinin hastalarda uyku kalitesini etkileyen en önemli faktörlerden olduğu gürülmüştür (100,122). Jessup ve Brozena, nokturnal poliürinin yatağa uzanmakla venöz dönüşün artması ve sağ kalp yetersizliği nedeniyle alt extremitelerdeki fazla sıvının mobilize olması ile oluştuğunu söylemişlerdir (125). Buna ek olarak prostat ve üriner problemler oluşu, diüretiklerin yaygın kullanımın da KY hastalarında noktüri oranının bu kadar fazla olmasına katkıda bulunduğu gösterilmiştir. Midlekoop, 1996 yılında 1485 hastanın sonuçlarına göre; erkeklerin % 72.1 ve kadınların %63.5 unun noktüri olmasının bu hastaların uyku kalitesini etkilediğini bildirmiştir (84). Bizim çalışmamızda ise bu oranlar erkekler için %85 (21 hasta) ve kadınlar için %65 (15 hasta) bulunmuştur ve biz de diğer bilim insanları gibi noktürinin KY hastalarında uyku kalitesini kötü yönde etkileyen en önemli etkenlerden olduğunu düşünmekteyiz. KY hastalarında komorbit durumların fazla oluşu da KY hastalarında uyku kalitesinin bozuk oluşuna katkıda bulunan başka bir faktördür. Daha önce bildirilen verilere göre özellikle respiratuar problemler, hipertansiyon öyküsü ve stroke geçirmiş olma öyküsünün daha kötü uyku kalitesiyle ilişkili bulunmuştur (126,127). Bu ilişki sirkadiyen ritmin değişimi ve gün içi azalmış aktiviteyle ilişkili olduğu düşünülmüştür ( 128). Respiratuar problemlerin uyku halinde oksijen saturasyonunda düşmeye neden olduğu ve gece uykusunda ani uyanmalara neden olmasınin uyku kalitesinin bozulmasına neden olduğu gösterilmiştir (129,130). Nieto ve arkadaşlarının 2000 yılında yaptığı çalışma; hipertansiyon ve depresif duygu durumun uyku kalitesini olumsuz yönde etkilediğini göstermiştir (130). 2004 yılında Wells ve arkadaşları da benzer sonuçlar bildirmişlerdir (131). Bizim çalışmamızda ise Parker ve Dunbar KY hastalarında yaptıkları çalışmada beta bloker kullanımının, hipertansiyon, koroner arter hastalığı, depresyon ve anksiyete varlığının kötü uyku kalitesine katkıda bulunduğunu bildirmişlerdir (90). Bizim çalışmamızda DM, HT öyküsünün ve sigara kullanımının uyku kalitesini etkilemediği sonucuna vardık. Kalp yetersizliğinin ekokardiyografik ve labaratuar bulgularıyla hastaların PUKİ skorları arasındaki ilişkiyi inceledik ve aşağıdaki sonuçlara ulaştık. 47 Ekokardiyografik belirteçlerden SVEF ile PUKİ skoru arasında negatif bir korelasyon olduğunu izledik. Wang ve arkadaşları da bizim çalışmamızın sonuçlarına benzer olarak SVEF' u düştükçe uyku kalitesinin bozulduğu söylediler (123). Moradi ve arkadaşları da yaptıkları çalışmada bu sonucu destekleyen sonuçlar bildirdiler (119). SVEF ile uyku kalitesi arasında ortaya çıkan negatif korelasyonun temelinde EF daha fazla düşmüş hastaların, KY hastalık durumlarının klinik ve hemodinamik durumlarının daha kötü ve hastalıklarının ilerlemiş olması katkısı büyüktür. Bu hastalar genellikle sık hastaneye yatan, pozitif inotropik tedavi alan, kalp transplantasyonuna aday hastalardır. Çalışmamızda diyastolik parametrelerden erken mitral inflowu gösteren E dalgası ile e’ dalgasının oranının da PUKİ ile ilişkisini inceledik. E/ e’ oranı noninvaziv olarak kolayca hesaplanabilen, pulmoner kapiller wedge basınç (PKWB) hakkında fikir verebilen bir değişkendir (25). Çalışmamızda E/e’ oranı ile PUKİ skoru arasında pozitif bir korelasyon saptadık. Literatürde E/e’ oranı ve uyku kalitesi ile ilgili ilişkiyi araştıran başka bir çalışma bulamadık. Bu ilişkinin temelinde muhtemelen artan PCWP ile sonuçta ortaya çıkan konjesyonun solunumsal problemler ortaya çıkarması ve uyku kalitesini etkilemesi durumu olabilir. Bu konuyla ilgili daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. Çalışmamızda uyku kalitesine etkilerini araştırdığımız sol ventrikül enddiyastolik çap ve sol atriyum çapı ile PUKİ skoru arasında bir ilişki saptanmadı. Biyokimyasal kan parametreleri ile uyku kalitesi arasındaki ilişkiyi incelediğimizde, NT-pro BNP ve kreatinin seviyesi ile PUKİ skoru arasında pozitif bir korelasyonun olduğu sonucuna vardık. NT-proBNP bilindiği üzere kalp boşluklarında basınç artığında salınan bir nöropeptiddir(37,38). Muhtemelen PUKİ skoru ile NT-proBNP korelasyonun temelinde, konjesyon ve sol ventrikül enddiyastolik basınç artışıyla NT-proBNP artışı ve solunum problemleri artmasıyla uyku kalitesini bozulduğu hipotezi olabilir. NT-proBNP ile uyku kalitesi arasındaki bu ilişkiyi konu alan başka bir çalışmaya literatürde rastlamadık. Kreatin seviyesi ile PUKİ skoru arasındaki pozitif korelasyonu şöyle açıklayabiliriz. 1) Artan PKWB hem solunumsal problemlerle birlikte uyku kalitesini 48 bozmakta hem de artan sağ atriyum ve renal ven basıncıyla böbrek fonksiyon testlerinde bozulmaya neden olmaktadır. 2) Temelde bulunan böbrek fonksiyon bozukluğu, somnojenik sitokinlerin üretimi yoluyla uyku bozukluğuna katkıda bulunabilir, ayrıca uyanmayla ilişkili nörotransmitter sentezindeki bir bozulma da uyku bozukluğu neden oluyor olabilir. 3) Kronik böbrek hastalarında biyokimyasal değişiklik, huzursuz bacak sendromu, anemi ve depresyon gibi eşlik eden durumların fazlalığı uyku kalitesini kötü yönde etkiliyor olabilir. Neda ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada kronik böbrek hastalarında uyku bozukluklarının sık olduğunu bildirmişleridir (132). İliescu ve arkadaşları ise kronik böbrek hastalığı olan hastaların uyku kalitelerini normal populasyona göre daha kötü olduğunu söylemişlerdir (133). 49 6. SONUÇLAR VE ÖNERİLER 1) Kalp yetersizliği, vücuttaki hemen tüm organ ve sistemlerin fonksiyonlarını etkileyen klinik bir sendromdur. Uyku ise insan hayatında vazgeçilmez yeri olan fizyolojik bir ihtiyaçtır. Kalp yetersizliği hastalarında normal populasyona göre bozuk uyku kalitesi daha sıktır ve kalp yetersizliği hastalarında zaten kötü olan hayat kalitesi uyku problemlerinin de katkısıyla daha da bozulmaktadır. 2) Çalışmamızın sonuçlarına göre, kalp yetersizliği klinik hastalık durumu ilerlemiş hasta grubunda uyku kalitesinin daha kötü olduğu sonucu dikkatimizi çekmiştir. Diğer taraftan uyku problemlerinin kardiyovasküler sonlanımlara olumsuz etkisini bilmekteyiz. Dolayısıyla kalp yetersizliği problemi olup uyku kalitesi kötü olan hastaların hem kalp yetersizliği tedavilerinin optimum hale getirilip yakın klinik takibi hem de uyku bozukluklarının ilaç, psikososyal destek, vb. tedavi edilmesiyle morbidite ve mortalitenin azalacağını düşünmekteyiz. 3) Kalp yetersizliği olan hastaların değerlendirilmesinde, PUKİ anketi ve/veya uyku kalitesini değerlendiren başka bir anket veya modalitenin rutin olarak uygulanmasının bu hastaların hayat kalitesini arttırıp tedavilerinin düzenlenmesine faydası olacağını inancındayız. 4) Çalışmamızda PUKİ skoru ile NT-proBNP arasında pozitif bir korelasyon saptadık. NT-proBNP’yi kalp yetersizliği hastalarında konjesyonun bir göstergesi olduğu düşüncesinden yola çıkarak saptadığımız bu korelasyon ile kalp yetersizliği olan hastalarda PUKİ skorunun hastaların diüretik tedavi ve/veya pozitif inotrop tedavi ihtiyacına karar vermede yardımcı olacağını düşünüyoruz. 5) Kalp yetersizliği hastalarında PUKİ skoru kriter alınarak bu hasta populasyonunda mortaliteyle ilişkinin araştırılacağı çalışmalara ihtiyaç vardır. Böylelikle ileri tedaviye ihtiyaç gösteren kalp yetersizliği hastaların daha net tanımlanması mümkün olabileceği görüşündeyiz. 50 7. KAYNAKÇA 1. ESC guidelines for the diagnosis and treatment of acute and chronic heart failure 2008: the TaskForce for the diagnosis and treatment of acute and chronic heart failure 2008 of the European Society of Cardiology. Developed in collaboration with the Heart Failure Association of the ESC(HFA) and endorsed by the European Society of Intensive Care Medicine (ESICM). Dickstein K, Cohen-Solal A, Filippatos G, McMurray JJ, Ponikowski P, PooleWilson PA, Strömberg A, van Veldhuisen DJ, Atar D, Hoes AW, Keren A, Mebazaa A, Nieminen M, Priori SG, Swedberg K;ESC Committee for Practice Guidelines (CPG). Eur J Heart Fail. 2008 Oct;10(10):933-89. 2. McMurray JJ, Adamopoulos S, Anker SD, et al. ESC guidelines for the diagnosis and treatment of acute and chronic heart failure 2012: The Task Force for the Diagnosis and Treatment of Acute and Chronic Heart Failure 2012 of the European Society of Cardiology. Developed in collaboration with the Heart Failure Association (HFA) of the ESC European journal of heart failure. 2012; 14:803–69. 3. Borloug BA, Paulus WJ. Heart failure with preserved ejection fraction: pathophysiology, diagnosis, and treatment. Eur Heart J 2011;32:670-679. 4. Paulus WJ, Tscchope C, Sandersen JE, Rusconi C, Flachkampf FA How to diagnose diastolic heart failure: a consesnsus statement on the diagnosis of heart failure with normal ejection fraction by the Heart Failure and Echocardiography Associations of the European Society of Cardiology. Eur Heart J 2007;28:2539-2550. 5. Mosterd A, Hoes AW. Clinical epidemiology of heart failure. Heart2007;93:1137–1146. The CME text ‘European Guidelines on cardiovascular disease prevention in clinical practice (version 2012)’ is accredited by the European Board for Accreditation in Cardiology (EBAC). EBAC works according to the quality standards of the European Accreditation Council for Continuing Medical Education (EACCME), which is an institution of the European Union of Medical Specialists (UEMS). In compliance with EBAC/EACCME guidelines. 51 6. Jhund PS, Macintyre K, Simpson CR, Lewsey JD, Stewart S, Redpath A, Chalmers JW, Capewell S, McMurray JJ. Long-term trends in first hospitalization for heart failure and subsequent survival between 1986 and 2003: a population study of 5.1 million people. Circulation 2009;119:515–523. 7. Meta-analysis Global Group in Chronic Heart Failure (MAGGIC). The survival of patients with heart failure with preserved or reduced left ventricular ejection fraction: an individual patient data meta-analysis. Eur Heart J 2012;33:1750- 1757. 8. Ackerman MJ, Priori SG, Willems S, Berul C, Brugada R, Calkins H, Camm AJ, Ellinor PT, Gollob M, Hamilton R, Hershberger RE, Judge DP, Le Marec H, McKenna WJ, Schulze-Bahr E, Semsarian C, Towbin JA, Watkins H, Wilde A, Wolpert C, Zipes DP. HRS/EHRA expert consensus statement on the state of genetic testing for the channelopathies and cardiomyopathies: this document was developed as a partnership between the Heart Rhythm Society (HRS) and the European Heart Rhythm Association (EHRA). Heart Rhythm 2011;8:1308–1339. 9. Hogg K, Swedberg K, McMurray J. Heart failure with preserved left ventricular systolic function; epidemiology, clinical characteristics, and prognosis. J Am Coll Cardiol 2004;43:317–327. 10. Lam CS, Donal E, Kraigher-Krainer E, Vasan RS. Epidemiology and clinical course of heart failure with preserved ejection fraction. Eur J Heart Fail 2011;13:18–28. 11. Davie AP, Francis CM, Caruana L, Sutherland GR, McMurray JJ. Assessing diagnosis in heart failure: which features are any use? QJM 1997;90:335–339. 12. Mant J, Doust J, Roalfe A, Barton P, Cowie MR, Glasziou P, Mant D, McManus RJ, Holder R, Deeks J, Fletcher K, Qume M, Sohanpal S, Sanders S, Hobbs FD. Systematic review and individual patient data meta-analysis of diagnosis of heart failure, with modelling of implications of different diagnostic strategies in primary care. Health Technol Assess 2009;13:1–207, iii. 52 13. Oudejans I, Mosterd A, Bloemen JA, Valk MJ, van Velzen E, Wielders JP, Zuithoff NP, Rutten FH, Hoes AW. Clinical evaluation of geriatric outpatients with suspected heart failure: value of symptoms, signs, and additional tests. Eur JHeart Fail 2011;13:518–527. 14. Fonseca C. Diagnosis of heart failure in primary care. Rev2006;11:95–107. 15. Kelder JC, Cramer MJ, van Wijngaarden J, van Tooren R, Mosterd A, Moons KG, Lammers JW, Cowie MR, Grobbee DE, Hoes AW. The diagnostic value of physical examination and additional testing in primary care patients with suspected heart failure. Circulation 2011;124:2865–2873. 16. Rutten FH, Moons KG, Cramer MJ, Grobbee DE, Zuithoff NP, Lammers JW, Hoes AW. Recognising heart failure in elderly patients with stable chronic obstructive pulmonary disease in primary care: cross sectional diagnostic study. BMJ 2005;331:1379. 17. Hawkins NM, Petrie MC, Jhund PS, Chalmers GW, Dunn FG, McMurray JJ. Heart failure and chronic obstructive pulmonary disease: diagnostic pitfalls and epidemiology. Eur J Heart Fail 2009;11:130–139. 18. Daniels LB, Clopton P, Bhalla V, Krishnaswamy P, Nowak RM, McCord J, Hollander JE, Duc P, Omland T, Storrow AB, Abraham WT, Wu AH, Steg PG, Westheim A, Knudsen CW, Perez A, Kazanegra R, Herrmann HC, McCullough PA, Maisel AS. How obesity affects the cut-points for B-type natriuretic peptide in the diagnosis of acute heart failure. Results from the Breathing Not Properly Multinational Study. Am Heart J 2006;151:999–1005. 19. Rudski LG, Lai WW, Afilalo J, Hua L, Handschumacher MD, ChandrasekaranK, Solomon SD, Louie EK, Schiller NB. Guidelines for the echocardiographicassessment of the right heart in adults: a report from the American Society of Echocardiography endorsed by the European Association of Echocardiography, a registered branch of the European Society of Cardiology, and the Canadian Society of Echocardiography. J Am Soc Echocardiogr 2010;23:685–713; quiz 786–688. Heart Fail 53 20. Dokainish H, Nguyen JS, Bobek J, Goswami R, Lakkis NM. Assessment of the American Society of Echocardiography-European Association of Echocardiography guidelines for diastolic function in patients with depressed ejection fraction: an echocardiographic and invasive haemodynamic study. Eur J Echocardiogr 2011;12:857–864. 21. Kirkpatrick JN, Vannan MA, Narula J, Lang RM. Echocardiography in heart failure: applications, utility, and new horizons. J Am Coll Cardiol 2007;50:381396. 22. Lancellotti P, Moura L, Pierard LA, Agricola E, Popescu BA, Tribouilloy C, Hagendorff A, Monin JL, Badano L, Zamorano JL. European Association of Echocardiography recommendations for the assessment of valvular regurgitation. Part 2: mitral and tricuspid regurgitation (native valve disease). Eur J Echocardiogr 2010;11:307–332. 23. Lancellotti P, Tribouilloy C, Hagendorff A, Moura L, Popescu BA, Agricola E, Monin JL, Pierard LA, Badano L, Zamorano JL. European Association of Echocardiography recommendations for the assessment of valvular regurgitation. Part 1: aortic and pulmonary regurgitation (native valve disease). Eur J Echocardiogr 2010;11:223–244. 24. Popescu BA, Andrade MJ, Badano LP, Fox KF, Flachskampf FA, Lancellotti P, Varga A, Sicari R, Evangelista A, Nihoyannopoulos P, Zamorano JL, Derumeaux G, Kasprzak JD, Roelandt JR. European Association of Echocardiography recommendations for training, competence, and quality improvement in echocardiography. Eur J Echocardiogr 2009;10:893–905. 25. Nagueh SF, Bhatt R, Vivo RP, Krim SR, Sarvari SI, Russell K, Edvardsen T, Smiseth OA, Estep JD. Echocardiographic evaluation of hemodynamics in patients with decompensated systolic heart failure. Circ Cardiovasc Imaging 2011;4:220–227. 26. Sicari R, Nihoyannopoulos P, Evangelista A, Kasprzak J, Lancellotti P, Poldermans D, Voigt JU, Zamorano JL. Stress echocardiography expert consensus statement: European Association of Echocardiography (EAE) (a registered branch of the ESC). Eur J Echocardiogr 2008;9:415–437. 54 27. Lang RM, Bierig M, Devereux RB, Flachskampf FA, Foster E, Pellikka PA, Picard MH, Roman MJ, Seward J, Shanewise J, Solomon S, Spencer KT, St John Sutton M, Stewart W. Recommendations for chamber quantification. Eur J Echocardiogr 2006;7:79–108. 28. Lang RM, Badano LP, Tsang W, Adams DH, Agricola E, Buck T, Faletra FF, Franke A, Hung J, de Isla LP, Kamp O, Kasprzak JD, Lancellotti P, Marwick TH, McCulloch ML, Monaghan MJ, Nihoyannopoulos P, Pandian NG, Pellikka PA, Pepi M, Roberson DA, Shernan SK, Shirali GS, Sugeng L, Ten Cate FJ, Vannan MA, Zamorano JL, Zoghbi WA. EAE/ASE Recommendations for Image Acquisition and Display Using ThreeDimensional Echocardiography. Eur Heart J Cardiovasc Imaging 2012; 13:1– 46. 29. Nagueh SF, Appleton CP, Gillebert TC, Marino PN, Oh JK, Smiseth OA, Waggoner AD, Flachskampf FA, Pellikka PA, Evangelisa A. Recommendations for the evaluation of left ventricular diastolic function by echocardiography. Eur J Echocardiogr 2009;10:165–193. 30. Nagueh SF, Middleton KJ, Kopelen HA, Zoghbi WA, Quinones MA. Doppler tissue imaging: a noninvasive technique for evaluation of left ventricular relaxation and estimation of filling pressures. J Am Coll Cardiol 1997;30:1527–1533. 31. Schwitter J. Extending the frontiers of cardiac magnetic resonance. Circulation 2008;118:109–112. 1840 ESC Guidelines. 32. Raman SV, Simonetti OP. The CMR examination in heart failure. Heart Fail Clin 2009;5:283–300, v. 33. Schwitter J, Arai AE. Assessment of cardiac ischaemia and viability: role of cardiovascular magnetic resonance. Eur Heart J 2011;32:799–809. 34. Ewald B, Ewald D, Thakkinstian A, Attia J. Meta-analysis of B type natriuretic peptide and N-terminal pro B natriuretic peptide in the diagnosis of clinical heart failure and population screening for left ventricular systolic dysfunction. Intern Med J 2008;38:101–113. 55 35. Doust JA, Glasziou PP, Pietrzak E, Dobson AJ. A systematic review of the diagnostic accuracy of natriuretic peptides for heart failure. Arch Intern Med 2004;164:1978–1984. 36. Zaphiriou A, Robb S, Murray-Thomas T, Mendez G, Fox K, McDonagh T, Hardman SM, Dargie HJ, Cowie MR. The diagnostic accuracy of plasma BNP and NTproBNP in patients referred from primary care with suspected heart failure: results of the UK natriuretic peptide study. Eur J Heart Fail 2005;7:537–541. 37. Maisel A, Mueller C, Adams K Jr, Anker SD, Aspromonte N, Cleland JG, Cohen- Solal A, Dahlstrom U, DeMaria A, Di Somma S, Filippatos GS, Fonarow GC, Jourdain P, Komajda M, Liu PP, McDonagh T, McDonald K, Mebazaa A, Nieminen MS, Peacock WF, Tubaro M, Valle R, Vanderhyden M, Yancy CW, Zannad F, Braunwald E. State of the art: using natriuretic peptide levels in clinical practice. Eur J Heart Fail 2008;10:824–839. 38. Nielsen OW, Rasmussen V, Christensen NJ, Hansen JF. Neuroendocrine testing in community patients with heart disease: plasma N-terminal proatrial natriuretic peptide predicts morbidity and mortality stronger than catecholamines and heart rate variability. Scand J Clin Lab Invest 2004;64:619–628. 39. Fuat A, Murphy JJ, Hungin AP, Curry J, Mehrzad AA, Hetherington A, Johnston JI, Smellie WS, Duffy V, Cawley P. The diagnostic accuracy and utility of a B-type natriuretic peptide test in a community population of patients with suspected heart failure. Br J Gen Pract 2006;56:327–333. 40. Yamamoto K, Burnett JC Jr, Bermudez EA, Jougasaki M, Bailey KR, Redfield MM. Clinical criteria and biochemical markers for the detection of systolic dysfunction. J Card Fail 2000;6:194–200. 41. Cowie MR, Struthers AD, Wood DA, Coats AJ, Thompson SG, Poole-Wilson PA, Sutton GC. Value of natriuretic peptides in assessment of patients with possible new heart failure in primary care. Lancet 1997;350:1349–1353. 56 42. Krishnaswamy P, Lubien E, Clopton P, Koon J, Kazanegra R, Wanner E, Gardetto N, Garcia A, DeMaria A, Maisel AS. Utility of B-natriuretic peptide levels in identifying patients with left ventricular systolic or diastolic dysfunction. Am J Med 2001;111:274–279. 43. Kelder JC, Cowie MR, McDonagh TA, Hardman SM, Grobbee DE, Cost B,Hoes AW. Quantifying the added value of BNP in suspected heart failure in general practice: an individual patient data meta-analysis. Heart 2011;97: 959– 963. 44. Kelder JC, Cramer MJ, Verweij WM, Grobbee DE, Hoes AW. Clinical utility of three B-type natriuretic peptide assays for the initial diagnostic assessment of new slow-onset heart failure. J Card Fail 2011;17:729–734. 45. Gustafsson F, Steensgaard-Hansen F, Badskjaer J, Poulsen AH, Corell P, Hildebrandt P. Diagnostic and prognostic performance of N-terminal proBNP in primary care patients with suspected heart failure. J Card Fail 2005;11:S15– S20. 46. Nielsen OW, Rasmussen V, Christensen NJ, Hansen JF. Neuroendocrine testing in community patients with heart disease: plasma N-terminal proatrial natriuretic peptide predicts morbidity and mortality stronger than catecholamines and heart rate variability. Scand J Clin Lab Invest 2004;64:619–628. 47. Maisel A, Mueller C, Nowak R, Peacock WF, Landsberg JW, Ponikowski P,Mockel M, Hogan C, Wu AH, Richards M, Clopton P, Filippatos GS, Di Somma S, Anand I, Ng L, Daniels LB, Neath SX, Christenson R, Potocki M, McCord J, Terracciano G, Kremastinos D, Hartmann O, von Haehling S, Bergmann A, Morgenthaler NG, Anker SD. Mid-region pro-hormone markers for diagnosis and prognosis in acute dyspnea: results from the BACH (Biomarkers in Acute Heart Failure) trial. J Am Coll Cardiol 2010;55:2062– 2076. 48. Stewart S, MacIntyre K, Hole DJ, Capewell S, McMurray JJ. More ‘malignant’ than cancer? Five-year survival following a first admission for heart failure. Eur J Heart Fail 2001;3:315-322. 57 49. Masson S, Latini R, Anand IS, Barlera S, Angelici L, Vago T, Tognoni G, Cohn JN. Prognostic value of changes in N-terminal pro-brain natriuretic peptide in Val-HeFT (Valsartan Heart Failure Trial). J Am Coll Cardiol 2008;52:997– 1003. 50. Wong M, Staszewsky L, Latini R, Barlera S, Volpi A, Chiang YT, Benza RL, Gottlieb SO, Kleemann TD, Rosconi F, Vandervoort PM, Cohn JN. Valsartan benefits left ventricular structure and function in heart failure: Val-HeFT echocardiographic study. J Am Coll Cardiol 2002;40:970–975. 51. Ekman I, Cleland JG, Andersson B, Swedberg K. Exploring symptoms in chronic heart failure. Eur J Heart Fail 2005;7:699–703. 52. Packer M, Narahara KA, Elkayam U, Sullivan JM, Pearle DL, Massie BM, Creager MA. Double-blind, placebo-controlled study of the efficacy of flosequinan in patients with chronic heart failure. Principal Investigators of the REFLECT Study. J Am Coll Cardiol 1993;22:65–72. 53. Cowley AJ, Stainer K, Wynne RD, Rowley JM, Hampton JR. Comparison of the effects of captopril and enoximone in patients with severe heart failure: a placebo controlled double-blind study. Int J Cardiol 1989;24:311–316. 54. Fox K, Ford I, Steg PG, Tendera M, Ferrari R. Ivabradine for patients with stable coronary artery disease and left-ventricular systolic dysfunction (BEAUTIFUL): a randomised, double-blind, placebo-controlled trial. Lancet2008;372:807–816. 55. Karadağ M. Uyku bozuklukları sınıflaması (ICSD-2). T Klin Akciğer Arşivi 2007; 8: 88-91. 56. Guyton AC, Hall JE. Textbook of Medical Physiology Tıbbi Fizyoloji. 9.Baskı, İstanbul: Tavaslı. Matbaacılık Ltd. Şti., 1996:761-765. 57. Aydın H. Beyin ve Kognisyon. Çizgi Tıp Yayınevi, Ankara, 2000;103-112. 58. Carlson NR. Two-way avoidance behavior of mice with limbic lesions. J. Comp. Physiol. Psychol., 1970;70(1):73-78. 58 59. Boulos Z, Rosenwasser AM, Terman M. Feeding schedules and circadian organization of behavior in the rat. Behavioural Brain Research,1980;1(1):3965. 60. Guyton CA, Hall EJ. Tıbbı Fizyoloji (10.Baskı), Prof. Dr. Hayrünnisa Çavusoglu (Çeviri edt), Nobel kitapevi Ltd.Sti., Ankara, 2001;689-691. 61. Laposky AD, Bass J, Kohsaka A. Sleep and circadian rhythms: key components in the regulation of energy metabolism. FEBS Letters 2008, 582:142-151. 62. Black J, Hawks HJ, Keene MA. Foundations of Medical Surgical Nursing. 6th Ed. England: Mosby; 2003:431-443. 63. İlkay E, Samuk F, Tosun M, Savrun M. Cerahpaşa Psikiyatri. İstanbul: İstanbul Üniversitesi, 2002. 64. Potter AP, Perry AG. Basic Nursing Esential for Practice. 5th Ed. England: Mosby; 2003:689-706. 65. Karagözlü S, Çabuk S, Tahta Y ve ark. Hastanede yatan yetiskin hastaların uykusunu etkileyen bazı faktörler. Toraks Dergisi, 2007;8(4):234-240. 66. Roper N, Logan WW, Tierney AJ. The Elements of Nursing. Edinburg: Churchill Livingstone, 1996. 67. Ay F, Ertem Ü, Özcan N. ve ark. Temel Hemsirelik. İstanbul Medikal Yayıncılık. İstanbul, 2007; 409-421. 68. Kutner NG, Biliwise DL, Brogan D. et al. Race and restless sleep complaint in older chronic dialysis patient and nondialysis community controls. J Gerontol B Psychol Sci Soc 2001; 3: 170-175. 69. Taylor C. Lillis C. Prisecilla LM. Fundamentals of the Nursing. 4th Ed. Philadelphia: J.B. Lippincott Company; 2001:1013-1036. 59 70. Altıntaş H, Sevencan F, Aslan T. ve ark. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi dönem dört ögrencilerinin uyku bozukluklarının ve uykululuk hallerinin Epworth Uykululuk Ölçegi ile degerlendirilmesi. Hacettepe Üniversitesi, 2006;15(7):114-120. 71. Eryavuz N. Hemodiyaliz ve Periton Diyalizi Hastalarında Uyku Kalitesinin Karsılastırılması. Yüksek Lisans Tezi, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Saglık Bilimleri Enstitüsü, Afyon, 2007: 45. 72. Çalıyurt O. Sirkadiyen uyku uyanıklık düzenini etkileyen iş ve çalışma gruplarında uyku kalitesinin değerlendirilmesi. [Uzmanlık Tezi] Edirne: Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı; 1998. 73. Birben G, Karadeniz D. Uyku ile ilişkili solunum bozuklukları: Obstrüktif uyku apne sendromu. Türkiye Klinikleri Journal of Neurol-Special Topics 2010;3:27-40. 74. Karagözoğlu S, Bingöl N. Sleep quality and job satisfaction of Turkish nurses nurses. Nurs Outlook 2008;56:298-307. 75. Öztürk MO. Ruh Sağlığı ve Bozuklukları. IX. Basım, Ankara: Feryal Matbaası, 2002: 479-488. 76. Özgen F. Uyku ve Uyku Bozuklukları. Psikiyatri Dünyası, 2001; 5:41-48. 77. Clark CP, Moore PJ, Seifritz E. Current Psikiyatri Tanı ve Tedavi. Çeviri Editörü: Özgen A. Ankara: Güneş Kitapevi, 2003: 430-452. 78. İlkay E, Samuk F, Tosun M, Savrun M. Cerahpaşa Psikiyatri. İstanbul: İstanbul Üniversitesi, 2002. 79. Epidemiology and risk profile of heart failure, Anh L. Bui, Tamara B. Horwich, and Gregg C. Fonarow. Nat Rev Cardiol. Jan 2011; 8(1): 30–41. 80. Senni M, Tribouilloy CM, Rodeheffer RJ, Jacbsen SJ, Evans JM, Bailey KR, Redfield MM. Congestive heart failure in the community: trends in incidence and survival in a 10-year period. Arch Intern Med 1999;159 :29-34. 60 81. Değertekin M, Erol C, Ergene O, Tokgözoğlu L, Aksoy M, Erol MK, ve ark. Türkiye’deki erişkin popülasyonda kalp yetersizliği prevelans ve prediktörleri: Heart failure prevalence and predictors in Turkey (HAPPY) çalışması. Turk Kardiyol Dern Ars 2012; 40: 298-308. 82. Sata Y, Krum H. The future of pharmacological therapy for heart failure. Circ J 2010; 74: 809-17. 83. Carskadon MA, Dement WC. Normal human sleep: an overview. In: Kryger MH, Roth T, Dement WC, eds. Principles and Practice of Sleep Medicine. 3rd ed. Philadelphia; Saunders; 2000;15–25. 84. Middelkoop HAM, Smilde–van den Doel DA, Neven AK, Kamphuisen HA, Springer CP. Subjective sleep characteristics of 1,485 males and females aged 50–93: effects of sex and age and factors related to self-evaluated quality of sleep. J Gerontol A Biol Sci Med Sci. 1996;53:M108– M115. 85. American Psychiatric Association (APA). Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (DSM-IV). 4th ed. Washington, DC: American Psychiatric Association; 1994. 86. Partinen M, Hublin C. Epidemiology of sleep disorders. In: Kryger MH, Roth T, Dement WC, eds. Principles and Practice of Sleep Medicine. 3rd ed. Philadelphia: Saunders; 2000:558–579. 87. Chen H, Clark A, Tsai L, Chao Y. Self-reported sleep disturbance of patients with heart failure in Taiwan. Nurs Res. 2009; 58(1):63-71. 88. Bahrami M, Etemadifar Sh, Shahriari M, Khosravi Farsani A. Caregiver burden among Iranian heart failure family caregivers: Adescriptive, exploratory, qualitative study. Iran J Nurs Midwifery Res. 2014 Jan-Feb; 19(1): 56–63. 89. Brostrom A, Stromberg A, Dahlstrom U, Fridlund B. Patients with congestive heart failure and their conceptions of their sleep situation. J Adv Nurs. 2001;34:520Y529. 61 90. Parker KP, Dunbar SB. Sleep and heart failure. J Cardiovasc Nurs. 2002;17:30Y41. 91. Zambroski CH, Moser DK, Bhat G, Ziegler C. Impact of symptom prevalence and symptom burden on quality of life in patients with heart failure. Eur J Cardiovasc Nurs 2005;4:198Y206. 92. Bennett SJ, Oldridge NB, Eckert GJ, et al. Comparison of quality of life measures in heart failure. Nurs Res. 2003;52:207Y216. 93. Jaarsma T, Halfens R, Abu-Saad HH, Dracup K, Stappers J, van Ree J. Quality of life in older patients with systolic and diastolic heart failure. Eur J Heart Fail. 1999;1: 151Y160. 94. Jalowiec A, Grady KL, White-Williams C. Stressors in patients awaiting a heart transplant. Behav Med. 1994;19:145Y154. 95. Kripke DF, Garfinkel L, Wingard DL, Klauber MR, Marler MR. Mortality associated with sleep duration and insomnia. Arch Gen Psychiatry. 2002;59:131Y136. 96. Leung RST, Bradley TD. Sleep apnea and cardiovascular disease. Am J Respir Crit Care Med. 2001;164:2147Y2165. 97. Newman AB, Spiekerman C, Enright P, et al. Daytime sleepiness predicts mortality and cardiovascular disease in older adults. J Am Soc Geriatr Dent. 2000;48:115Y123. 98. Youngstedt SD, Kripke DF. Long sleep and mortality: rationale for sleep restriction. Sleep Med Rev. 2004;8: 159Y174. 99. Kohnlein T, Welte T, Tan LB, Elliott MW. Central sleep apnoea syndrome in patients with chronic heart disease: A critical review of the current literature. Thorax. 2002; 57:547Y554. 62 100. Brostrom A, Stromberg A, Dahlstrom U, Fridlund B. Sleep difficulties, daytime sleepiness, and health-related quality of life in patients with chronic heart failure. J Cardiovasc Nurs. 2004;19:234Y242. 101. Erickson VS, Westlake CA, Dracup KA, Woo MA, Hage A. Sleep disturbance symptoms in patients with heart failure. AACN Clin Issues Adv Pract Crit Care Nurs.2003;14:477Y487. 102. Skobel E, Norra C, Sinha A, Breuer C, Hanrath P, Stellbrink C. Impact of sleep-related breathing disorders on health-related quality of life in patients with chronicheart failure. Eur J Heart Fail. 2005;7:505Y511. 103. Manocchia M, Keller S, Ware JE. Sleep problems, healthrelated quality of life, work functioning and health care utilization among the chronically ill. Qual Life Res.2001;10:331Y345. 104. Lanfranchi PA, Somers VK. Sleep-disordered breathing in heart failure: characteristics and implications. Respir Physiol Neurobiol. 2003;136:153Y165. 105. Lipkin DP. Sleep-disordered breathing in chronic stable heart failure. Lancet. 1999;354:531Y532. 106. Leung RST, Bradley TD. Sleep apnea and cardiovascular disease. Am J Respir Crit Care Med. 2001;164:2147Y2165. 107. Trupp R. The heart of sleep: sleep-disordered breathing and heart failure. J Cardiovasc Nurs. 2004;19:S67YS74. 108. Rao A, Gray D. Impact of heart failure on quality of sleep. Postgrad Med J. 2005;81:99Y102. 109. Kohnlein T, Welte T, Tan LB, Elliott MW. Central sleepapnoea syndrome in patients with chronic heart disease:184 Journal of Cardiovascular Nursing x May/June 2007. 110. Yamashiro Y, Kryger 1993;16:513Y523. M. Review: sleep in heart failure. Sleep. 63 111. Bradley T.D. and Floras J.S., Obstructive sleep apnea and ıts cardiovascular consequencies. Lancet 2009. 112. Bradley T.D. and Floras J.S “Sleep apnea and heart failure: central sleep apnea” Circulation 2003. 113. Somers VK, White DP, Amin R, et al. Sleep apnea and cardiovascular disease: an American Heart Association/american College Of Cardiology Foundation Scientific Statement from the American Heart Association Council for High Blood Pressure Research Professional Education Committee, Council on Clinical Cardiology, Stroke Council, and Council On Cardiovascular Nursing. In collaboration with the National Heart, Lung, and Blood Institute National Center on Sleep Disorders Research (National Institutes of Health). Circulation. 2008; 118:1080–111. Provides a useful overview of the pathophysiology of sleep disordered breathing and cardiovascular disease. 114. Garvey JF, Taylor CT, McNicholas WT, Cardiovascılar disease in obstructive sleep apnea syndrome: the role of intermittent hypoxia and inflammation. Eur Respir J 2009;33:1195-205. 115. Noda A, Yasuma T, Okada T, ınfluence of movement aurosol on circadian rhythm of blood pressure in obstructive sleep apnea syndrome, Journal of Hypertension vol 18,2000. 116. Leung RS. Sleep-disordered breathing: autonomic mechanisms arrhythmias. Progress in cardiovascular diseases. 2009; 51:324–38. and 117. Floras JS. Sympathetic nervous system activation in human heart failure: clinical implications of an updated model. Journal of the American College of Cardiology. 2009; 54:375–85. 118. Oldenburg O, Lamp B, Faber L, Teschler H, Horstkotte D, Topfer V. Sleepdisordered breathing in patients with symptomatic heart failure: a contemporary study of prevalence in and characteristics of 700 patients. European journal of heart failure. 2007; 9:251–7. 64 119. Javaheri S, Shukla R, Zeigler H, Wexler L. Central sleep apnea, right ventricular dysfunction, and low diastolic blood pressure are predictors of mortality in systolic heart failure. Journal of the American College of Cardiology. 2007; 49:2028–34. 120. Wang H, Parker JD, Newton GE, et al. Influence of obstructive sleep apnea on mortality in patients with heart failure. Journal of the American College of Cardiology. 2007; 49:1625–31. 121. Floras J, Andreas S. Sleep apnoea and malignant ventricular arrhythmias in heart failure. European heart journal. 2011; 32:10–2. 122. Sano K, Watanabe E, Hayano J, et al. Central sleep apnoea and inflammation are independently associated with arrhythmia in patients with heart failure. European journal of heart failure. 2013. 123. Spieker E, Motzer S. Sleep-disordered breathing in patients with heart failure: pathophysiology, assessment, and management. J Am Acad Nurse Pract. 2003;15:487Y493. 124. American Academy of Sleep Medicine. Sleep-related breathing disorders in adults: recommendations for syndrome definition and measurement techniques in clinical research. Sleep. 1999;22:667Y689. 125. Jahaveri S, Parker TJ, Wexler L, et al. Occult sleepdisordered breathing in stable congestive heart failure. Ann Intern Med. 1995;122:487Y492. 126. Ventura HO, Potluri S, Mehra MR. The conundrum of sleep breathing disorders in heart failure. Chest. 2003; 123:1332Y1334. 127. Lainscak M, Keber I. Patient’s view of heart failure: from the understanding to the quality of life. Eur J Cardiovasc Nurs. 2003;2:275Y281. 128. Buysse DJ, Reynolds CF, Monk TH, Berman SR, Kupfer DJ. The Pittsburgh Sleep Quality Index: a new instrument for psychiatric practice and research. Psychiatry Res. 1989; 28:193-213. 65 129. Agargun M.Y, Kara H, Anlar O. Pittsburgh Uyku Kalitesi indeksinin geçerliligi ve güvenirligi. Turk Psikiyatri Dergisi 1996; 7: 107–115. 130. Sin D, Fitzgerald F, Parker J, Newton G, Floras JS, Bradley TD. Risk factors for central and obstructive sleep apnea in 450 men and women with congestive heart failure. Am J Respir Crit Care Med. 1999;160:1101-1106. 131. Moradi M, Mehrdad N, Nikpour S, Haghani H, Aalaa M. Sleep quality and associated factors among patients with chronic heart failure in Iran. 132. Redeker N.S. & Hilkert R. (2005) Sleep and quality of life in stable heart failure. Journal of Cardiac Failure 11(9), 700–705. 133. Kawamoto R., Yoshida O., Oka Y. & Takagi Y. (2004) Risk factors for insomnia in community-dwelling older persons. Geriatrics and Gerontology International 4(3), 163–168. 134. Wu C.-Y. (2002) A Correlational Study Among Sleep Quality, Physical Activity, and Depression of Community-Dwelling Elders. Unpublished master’s thesis, Fu Jen Catholic University, Department of Nursing, Taipei. 135. Tsae-Jyy Wang, Shu-Chiung Lee, Shiow-Luan Tsay & Heng-Hsin Tung, Factors influencing heart failure patients’ sleep quality, Journal Of Advanced Nursing 2010. 136. Redeker N.S. & Stein S. (2006) Characteristics of sleep in patientswith stable heart failure versus a comparison group. Heart and Lung 35(4), 252–261 137. Jessup M. & Brozena S. (2003) Heart failure. The New England Journal of Medicine 348(20), 2007–2018. 138. Lin C.-L., Pan M.-Y. & Yeh M.C. (2006) The quality of sleep in community elderly. Formosan Journal of Medicine 10(4), 438–446. 139. Wolkove N., Elkholy O., Baltzan M. & Palayew M. (2007) Sleep and aging: 2. Management of sleep disorders in older people. Canadian Medical Association Journal 176(10), 1449–1454. 66 140. Foley D.J., Monjan A., Simonsick E.M., Wallace R.B. & Blazer D.G. (1999) Incidence and remission of insomnia among elderly adults: an epidemiologic study of 6,800 persons over three years. Sleep 22(Suppl. 2), S366–S372. 141. Dancey D.R., Tullis E.D., Heslegrave R., Thornley K. & Hanly P.J. (2002) Sleep quality and daytime function in adults with cystic fibrosis and severe lung disease. European Respiratory Journal 19, 504–510 142. Nieto F.J., Young T.B., Lind B.K., Shahar E., Samet J.M., Redline S., D’Agostino R.B., Newman A.B., Lebowitz M.D. & Pickering T.G. (2000) Association of sleep-disordered breathing, sleep apnea, and hypertension in a large community-based study. Journal of the American Medical Association 283(14), 1829–1836. 143. Wells R.D., Day R.C., Carney R.M., Freedlend K.E. & Duntley S.P. (2004) Depression predicts self-reported sleep quality in patients with obstructive sleep apnea. Psychosomatic Medicine 66, 692–697. 144. Neda Kusleikaite, Inga Arune Bumblyte, Loreta Razukeviciene, et al. Sleep disorders and quality of life in patients on hemodialysis. Medicina (Kaunas) 2005; 41 (Suppl 1): 69-74. 145. Iliescu EA, Yeates KE, Holland DC. Quality of sleep in patients with chronic kidney disease. Nephrol Dial Transplant 2004; 19: 95-9. 67 ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı : Recep KURT Doğum tarihi : 01.01.1984 Adres : Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesi, Kardiyoloji AD, Sivas Tel : 05385419849 E-posta : [email protected] EĞİTİM 2004-2010 : Lisans, Cumhuriyet Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Sivas 2011-..: Uzmanlık, Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesi, Kardiyoloji Anabilim Dalı, Sivas 68 YAYINLAR, BİLDİRİLER 1. Association between oxidative stress index and post-CPR early mortality in cardiac arrest patients: A prospective observational study. Yücel H, Türkdoğan KA, Zorlu A, Aydın H, Kurt R, Yılmaz MB. Anadolu Kardiyol Derg. 2014 Oct 15. 2. Spontaneous coronary artery dissection diagnosed by multislice computed tomography. Gunes H, Kucukdurmaz Z, Seker E, Kurt R, Salk I, Karapınar H. Postepy Kardiol Interwencyjnej. 2013;9(1):111-3. 3. Neutrophil to lymphocyte ratio is predictor of atrial fibrillation recurrence after cardioversion with amiodarone. Karavelioğlu Y, Karapınar H, Yüksel M, Memiç K, Sarak T, Kurt R, Yilmaz A. Clin Appl Thromb Hemost. 2015 Jan;21(1):5-9. 4. Evaluation of atrial electromechanical coupling times in hemodialysis patients. Karavelioğlu Y, Karapınar H, Özkurt S, Sarıkaya S, Küçükdurmaz Z, Arısoy A, Kurt R, Yılmaz A, Kaya MG. Echocardiography. 2014 Apr;31(4):449-55. 5. Evaluation of left ventricular diastolic function in nonhypertensive nondiabetic hemodialysis patients. Karavelioğlu Y, Özkurt S, Karapinar H, Küçükdurmaz Z, Arisoy A, Kurt R, Yilmaz A, Yarlioglues M, Akpek M, Kaya MG. Blood Press Monit. 2013 Oct;18(5):239-46. 6. Giant left atrium. Kucukdurmaz Z, Gunes H, Kurt R, Karapınar H. Echocardiography. 2013 Apr;30(4):E110. 7. Cancer antigen 125 levels and increased risk of new-onset atrial fibrillation. Yucel H, Kaya H, Zorlu A, Yıldırımlı K, Sancakdar E, Gunes H, Kurt R, Ozgul U, Turgut OO, Yilmaz MB. Herz. 2015 Apr;40(Supplement 2):119-124. 69 8. Paliperidon: Muhtemel Bir Perikardiyal Efüzyon Nedeni, M Şahpolat, Z Küçükdurmaz, Ö Kavakçı, R Kurt, Nöropsikiyatri Arşivi; 2014;51(2):169-171. 9. Methylphenidate Induced Myocarditis(pp118) Recep Kurt, Hakan Günes, Mehmet Birhan Yılmaz, Hekim Karapınar, 2013 Ulusal Kardiyoloji Kongresi. 70 EK 1- Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ) 1. Geçen ay geceleri genellikle ne zaman yattınız? .....................................genel yatış saati 2. Geçen ay geceleri uykuya dalmanız genellikle ne kadar zaman (dakika) aldı? .....................................dakika 3. Geçen ay sabahları genellikle ne zaman kalktınız? .....................................genel kalkış saati 4. Geçen ay geceleri kaç saat uyudunuz (bu süre yatakta geçirdiğiniz süreden farklı olabilir) .....................................saat (bir gecedeki uyku süresi) Aşağıdaki soruların her biri için uygun cevabı seçiniz. 5. Geçen ay aşağıdaki durumlarda belirtilen uyku problemlerini ne sıklıkla yaşadınız? (a) 30 dakika içinde uykuya dalamadınız a) Geçen ay boyunca hiç b) Ayda 1'den ↓ c) Ayda 1 veya 2 kez d) Ayda 3 veya↑ (b) Gece yarısı veya sabah erkenden uyandınız a) Geçen ay boyunca hiç b) Ayda 1'den ↓ c) Ayda 1 veya 2 kez d) Ayda 3 veya↑ 71 (c) Banyo yapmak üzere kalkmak zorunda kaldınız a) Geçen ay boyunca hiç b) Ayda 1'den ↓ c) Ayda 1 veya 2 kez d) Ayda 3 veya↑ (d) Rahat bir şekilde nefes alıp veremediniz a) Geçen ay boyunca hiç b) Ayda 1'den ↓ c) Ayda 1 veya 2 kez d) Ayda 3 veya↑ (e) Öksürdünüz veya gürültülü bir şekilde horladınız a) Geçen ay boyunca hiç b) Ayda 1'den ↓ c) Ayda 1 veya 2 kez d) Ayda 3 veya↑ (f) Aşırı derecede üşüdünüz a) Geçen ay boyunca hiç b) Ayda 1'den ↓ c) Ayda 1 veya 2 kez d) Ayda 3 veya↑ (g) Aşırı derecede sıcaklık hissettiniz a) Geçen ay boyunca hiç b) Ayda 1'den ↓ c) Ayda 1 veya 2 kez d) Ayda 3 veya↑ 72 (h) Kötü rüyalar gördünüz a) Geçen ay boyunca hiç b) Ayda 1'den ↓ c) Ayda 1 veya 2 kez d) Ayda 3 veya↑ (i) Ağrı duydunuz a) Geçen ay boyunca hiç b) Ayda 1'den ↓ c) Ayda 1 veya 2 kez d) Ayda 3 veya↑ (j) Diğer nedenler lütfen belirtiniz …………………………………………. Geçen ay diğer nedenlerden dolayı ne kadar sıklıkla uyku problemi yaşadınız. a) Geçen ay boyunca hiç b) Ayda 1'den ↓ c) Ayda 1 veya 2 kez d) Ayda 3 veya↑ 6. Geçen ay uyku kalitenizi bütünü ile nasıl değerlendirirsiniz. a) Çok iyi b) Oldukça iyi c) Oldukça kötü d) Çok kötü 7. Geçen ay uyumanıza yardımcı olması için ne kadar sıklıkla uyku ilacı (reçeteli veya reçetesiz) aldınız? a) Geçen ay boyunca hiç b) Ayda 1'den ↓ c) Ayda 1 veya 2 kez d) Ayda 3 veya↑ 73 8. Geçen ay araba sürerken, yemek yerken veya sosyal bir aktivite esnasında ne kadar sıklıkla uyanık kalmak için zorlandınız? a) Geçen ay boyunca hiç b) Ayda 1'den ↓ c) Ayda 1 veya 2 kez d) Ayda 3 veya↑ 9. Geçen ay bu durum işlerinizi yeteri kadar istekle yapmanızda ne derecede problem oluşturdu? a) Hiç problem oluşturmadı b) Yalnızca çok az bir problem oluşturdu c) Bir dereceye kadar problem oluşturdu d) Çok büyük bir problem oluşturdu 10. Bir yatak partneriniz var mı? a) Bir yatak partneri veya oda arkadaşı yok b) Diğer odada bir partneri veya oda arkadaşı var c) Partneri aynı odada fakat aynı yatakta değil d) Partner aynı yatakta 11. Eğer bir oda arkadaşı veya yatak partneriniz varsa ona aşağıdaki durumları ne kadar sıklıkta yaşadığınızı sorun. (a) Gürültülü horlama a) Geçen ay boyunca hiç b) Ayda 1'den ↓ c) Ayda 1 veya 2 kez d) Ayda 3 veya↑ (b) Uykuda iken nefes alıp verme arasında uzun aralıklar a) Geçen ay boyunca hiç b) Ayda 1'den ↓ c) Ayda 1 veya 2 kez d) Ayda 3 veya↑ 74 (c) Uyurken bacaklarda seğirme veya sıçrama a) Geçen ay boyunca hiç b) Ayda 1'den ↓ c) Ayda 1 veya 2 kez d) Ayda 3 veya↑ (d) Uyku esnasında uyumsuzluk veya şaşkınlık a) Geçen ay boyunca hiç b) Ayda 1'den ↓ c) Ayda 1 veya 2 kez d) Ayda 3 veya↑ (e) Uyurken olan diğer huzursuzluklarınız; lütfen belirtiniz.............................................. a) Geçen ay boyunca hiç b) Ayda 1'den ↓ c) Ayda 1 veya 2 kez d) Ayda 3 veya↑