PERİFERİK SİNİR SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ Sinir sistemi; • hareket etme, • konuşma ve • vücudumuzdaki milyonlarca hücrenin koordineli bir şekilde çalışmasını sağlayan iç haberleşme yoludur. • Bu nedenle, sinir sistemi hemostasizin (iç denge) devam ettirilmesinde kritik bir rol oynar. • Sinir sistemi organizmanın yaşadığı çevreye (ısı, ışık, atmosfer basıncı değişiklikleri vb.) adaptasyonunu sağlar. • Bunu endokrin sistemle birlikte diğer sistemlerin faaliyetlerini kontrol ederek düzenler. • Sinir sistemi bu etkilerini HIZLI ve KISA süreli düzenlerken, Endokrin sistem YAVAŞ ve UZUN süreli düzenler. SİNİR DOKUSU Sinir dokusu nöronlar ve glial hücrelerden oluşur. • Sinir Sisteminde 100 milyar kadar Nöron (sinir sisteminin fonksiyonel ünitesi), bunun 10-50 katı kadar da Glial (destek) hücre bulunur. • Nöronlar(sinir hücreleri) uyarı doğurma ve iletme özelliğine sahiptir. • Glial hücreler(Nöroglialar) ise, sinir sisteminin destek ve bağ dokusunu oluşturur, periferik ve santral sinir sisteminde akson etrafındaki myelin kılıfı yapar, artık maddelerin fagositozu ve iyon dengelerinin korunmasında rol oynar. • Periferik sinirlerin glial hücreleri schwann hücreleridir. Bunlar, periferik aksonlarda miyelin kılıfı oluşturur ve gerektiğinde artık maddelerin fagositozunu yapar. • Merkezi sinir sisteminde glial hücreler ise başlıca; 1) Oligodendrogliositler 2) Astrositler 3) Mikroglialar 4) Ependimal hücreleridir. Solda, periferik sinir sisteminde (P.S.S.) miyelin kılıfı yapan Schwann hücreleri görülüyor. Sağda ise beyin ve omurilikten oluşan olan merkezi sinir sisteminde (M.S.S.) miyelin kılıfı yapan oligondendroglia hücreleri görülmekte. SİNİR SİSTEMİNİN ORGANİZASYONU • Sinir sistemi anatomik yerleşimleri açısından merkezi sinir sistemi (MSS) ve periferik sinir sistemi (PSS); işlevsel yönden ise somatik sinir sistemi ve otonom sinir sistemi şeklinde gruplandırılır. • MSS Beyin ve medulla spinalis • PSS Kranyal ve spinal sinirlerden oluşur. • Sinir sisteminin periferik bölümü beyin ve omurilik dışındaki diğer sinir hücreleri ve tellerinden oluşur. • Beyinde benzer fonksiyonları olan nöronların bir araya gelmesiyle oluşan topluluğa nukleus denir. • Periferik sinir sistemindeki nöron topluluklarına ise gangliyon denir. NÖRON • Sinir hücresine nöron adı verilir. • Soma, dendrit ve akson olmak üzere üçe ayrılır. Nöronlar • Sinir sistemi kontrol edici ve düzenleyici görevini, özel yapıda uyarılabilme ve uyarıları iletebilme yeteneğindeki nöronlar ile gerçekleştirmektedir. • Uyarıları çeşitli uzaklıklara taşıyabilen sinir hücreleri, büyüklüklerinin değişiklik göstermesine karşın, hemen hepsi yapısal olarak belli karakteristik özellikleri paylaşırlar. • Bütün nöronlar; nükleus, sitoplazma ve hücre organellerini içeren bir hücre gövdesi (soma) ile bu hücre gövdesinden çıkan ve nörit adı verilen uzantılardan oluşur. • Soma, nukleus ve nukleolusu içeren esas hücre bölümüdür, hücre gövdesidir. • Somadan çıkan Nöritler sitoplazmik uzantılar olup, hücre zarı ile çevrilidirler. • Nöritler, uyarıyı taşıdıkları yöne bağlı olarak akson ve dentrit olmak üzere ikiye ayrılırlar. • Dendritler somadan çıkan dallanmalar olup uyarıları nöronlara iletir. Bu uzantılar reseptör görevi yaparlar, başka sinirlerden gelen uyarıları alırlar. • Dentritler uyarıyı hücre gövdesine doğru, akson ise uyarıyı hücre gövdesinden alıp uzağa taşımaktadır. • Dentritler ve soma impulsun doğduğu yer, akson ise iletildiği yer olmaktadır. • Dentritler bir ve birden fazla sayıda olabilirken her sinir hücresinin bir adet aksonu bulunur ve aksonların uzunluğu birkaç mikrondan 1m.’ye kadar değişebilir. • Aksonlar, Hücre gövdesinde oluşan uyarıları ve sentezlenen maddeleri diğer nöronlara veya efektör organlara (örneğin kas) taşıyan ince uzun uzantıdır. • Aksonun dış yüzeyi ince bir membran olan aksolemma ile sarılmıştır. Aksolemmanın üzerinde lipoid yapıda bir kılıf içeren aksonlar, miyelinli akson adını alır. • Aksonlar, akson yumruları veya sinaptik yumrular adı verilen ve içerisinde bol miktarda veziküller içeren çok sayıda düğme şeklindeki (sinaptik düğümler) oluşumlarla sonlanırlar. • Veziküller içinde nörotransmitter olarak tanımlanan ve bir nöronda aksiyon potansiyeli olarak taşınan bilginin, diğer bir nörona aktarılmasına aracılık eden moleküller bulunmaktadır. şekil1 • Bazı nöronların aksonlarında glia hücreleri tarafından oluşturulan myelin kılıf bulunur. • Bu nöronlara myelinli nöronlar denmektedir. • Myelin kılıf aksonun etrafını ranvier boğumları adı verilen kesintili oluşumlarla çevreler ve son derece önemli 2 görevi vardır. • Bunlardan biri aksiyon potansiyelinin akson boyunca son derece hızla yayılmasını sağlamak. • Diğeri aksonu çevre nöronların uyarılarından etkilenmesini önlemek amacı ile izole etmektir. • Myelinli nöronlarda aksiyon potansiyeli bir ranvier boğumundan diğerine sıçrayarak taşınmaktadır. • Myelinli nöronlara özgü bu tip taşınmaya saltatorik ileti (sıçrayıcı ileti) denilmektedir (şekil 2). • Saltatorik ileti impuls taşınma hızını bazı nöronlarda 120 m/sn kadar çıkarmaktadır. şekil2 • Miyelinin önemi • Miyelin, sinir liflerinin çoğunu çevreleyen bir maddedir ve sinir impulslarının vücudun diğer bölümlerine geçişini hızlandırır. Miyelin kaybı bu impulsları yavaşlatır ve hatta durdurabilir. Bu da birçok belirtiye yol açabilir. Nedeni bilinmeyen, sakat bırakıcı otoimmün dejeneratif bir hastalık olan multipl sklerozda (MS), santral sinir sisteminde ortaya çıkan yama tarzı miyelin harabiyeti, hastada motor ve duyu kayıplarına ve giderek felçlere yol açmaktadır. Nöron tipleri • Uzantılarına göre; • Multipolar nöron: 1 akson, birden çok dendrite sahiptir. • Bipolar nöron: 1 aksonu, 1 dendriti var • Psödounipolar nöron: Gövdeden çıkan bir uzantı var, daha sonra T şeklinde ikiye ayrılır. • Nöronlar fonksiyonlarına göre; duyu, motor ve inter nöronlar (ara nöronlar) olarak sınıflandırılmaktadır. • Duyu nöronları, reseptörler ile merkezi sinir sistemi arasında (afferent nöronlar), • Motor nöronlar, merkezi sinir sistemi ile effektör organ arasında (efferent nöronlar), • Ara nöronlar ise merkezi sinir sistemi içerisinde duyu nöronu ile motor nöron arasındaki bağlantıyı kuran nöronlardır (şekil3). Şekil3.Nöronların fonksiyonlarına göre sınıflandırılması • Periferik sistem reseptörler aracılığı ile iç ve dış ortamdan aldığı bilgileri merkeze, merkezin emirlerini ise bu emirler doğrultusunda yanıtı oluşturacak organa (effektör organ) götüren sistemdir. • Sinir hücreleri uyarıları iletme özelliğine göre üç grupta toplanır. • Afferent (duysal sinir hücreleri): Uyarıları periferden beyine iletir. • Efferent (motor sinir hücreleri): Uyarıları beyin ve omurilikten kaslara ve bezlere iletir. • İnternöron (ara nöronlar- assosiyasyon nöronları): MSS, beyin veya medulla spinaliste bulunan internöronlar, afferent nöron ile efferent nöron arasında bulunur. Bu nöronlar, afferent nöronun getirdiği bilgiyi efferent nörona iletir. İçerdikleri nörotransmiterlere göre inhibisyon veya eksitasyon yaparlar. • Afferent nöronlar: duyusal sinir hücreleridir; iç ve dıştan gelen uyarıları algılarlar. Deriden, kaslardan, eklemlerden, duyu organlarından ve organlardan gelen uyarıları MSS ne iletirler. • Efferent nöronlar: hareketi sağlayan sinir hücreleridir; uygun kas hareketinin yapılmasını sağlarlar. Motor nöronda denilen efferentler gelen emirleri kaslara ve salgı bezlerine ulaştırır. • Omurilikten çıkan sinirler duyu ya da motor sinirlerdir. • Her bir omurilik siniri, ön ve arka kök olmak üzere iki kökün birleşmesi ile oluşur. • Ön kök motor, arka kök duyu sinirlerinden oluşmuştur. • Kökler omurlar arası delikte birleşerek tek sinir halinde çıkar. • İnsandaki en büyük sinir çifti, bacaklara giden siyatik sinirleridir. • Her bir segmentte ön ve arka kökler omurilik dışında birleşip spinal siniri oluşturur. • Çevresel (periferik) sinir sisteminde yer alan duyu sinirleri, uyartıları alarak beyne ve omuriliğe götürür. Buralarda oluşturulan tepkileri dokulara, bezlere ve organlara taşıyanlar ise motor sinirlerdir. • 31 çift spinal sinir vardır ;8 servikal, 12 torasik, 5 lumbar, 5 sakral, 1 koksigeal. • Periferik motor sinirler kasları innerve ederler. • Motor sinir terminalinde nöromüsküler kavşakta innerve ettiği kasla bağlantı kurar. • Duysal sinirler ise derideki çeşitli reseptörlerde son bulurlar. • Bir spinal segmentin innerve ettiği tüm kaslar miyotom adını alırken, bu segmentin duyusundan sorumlu olduğu deri alanı ise dermatom adını alır. • İstisnaları olmakla birlikte bir kas birden fazla miyotoma ait olurken, yani birden fazla spinal segmentten sinir alırken, bir deri bölgesi de birden fazla dermatoma aittir, yani komşu dermatomlar birbirleriyle örtüşürler. • Bu nedenle, bir periferik motor-duysal sinir kesildiğinde innerve ettiği kaslar tam felce uğrarken ve duyusundan sorumlu olduğu deri alanı hissiz olur, • Bir spinal segment veya spinal sinir hasarında motor hasar kısmi olur, his kusuru ise belirgin olmaz. • Periferik sinir sistemi fonksiyon yönünden somatik ve otonom olmak üzere iki bölüme ayrılır. • Somatik bölüm dış ortam değişikliklerine, • Otonom bölüm ise iç ortam değişikliklerine yanıt oluşturulmasından sorumludur. Somatik Sinir Sistemi: • Merkezi sinir sistemine duyusal bilgi gönderen periferik sinirlerden afferent (duyusal) ve iskelet kaslarını innerve eden efferent (motor) sinir liflerinden oluşur. • Afferent bölüm kas, eklemler, tendonlar ve duyu organlarından gelen uyarıları alır, efferent bölüm ise bu uyarıları değerlendirir. • Hücre gövdesi ya beyin ya da omuriliktedir ve iskelet kasıyla direkt olarak temas kurar. Otonom Sinir Sistemi (OSS): • Otonom Sinir Sistemi salgı bezlerini ve iç organların düz kaslarını kontrol eder. • Çoğu zaman OSS nin çalıştığının farkında bile değilizdir, çünkü OSS refleks bir şekilde istemsiz olarak çalışır. • Örneğin kan basıncımızdaki yada kalp hızımızdaki değişiklikleri fark etmeyiz bile. • Otonom sinir sistemindeki duyu sinirleri uyarıları sürekli (uzunca bir süre) algılamazlar; • yani birçok otonomik uyarı sürekli baskılanmaz ya da değişmez. • Otonom sinir sistemi aynı zamanda somatik duyuları ve özel duyu sinirlerinden gelen uyarıları da alırlar • Otonom sinir sisteminin iki hareket siniri (motor nöronu) vardır • Birincisinin: gövdesi (hücre ve çekirdeği) merkezi sinir sisteminde yer alır; uzantısı (aksonu) myelin kılıfı ile kaplanmıştır, genellikle bu uzantı bir otonomik sinir düğümü ile bağlantılı olup böylece daha uzaklara gidebilmektedir • İkincisinin: gövdesi otonomik sinir düğümünde yer alır, uzantısında myelin kılıfı yoktur ve etkilediği organla bağlantılıdır • Otonom sinir sistemi etkileyeceği organa (efferent) giderken sempatik ve parasempatik olmak üzere iki kısma bölünür. • Her ikisi de her organa ulaşır; o nedenle buna dual innervation (çift desteklenme) denir. • Uyarıları ileten hücreler (nörotransmitterler) genellikle düğüm sonrasındaki liflerden (postganglionik fibers) salgılanır; • bunlar Sempatik Sinir Sisteminde NOREPİNEFRİN (NE), • Parasempatik Sinir Sisteminde ise ASETİL KOLİN (Ach) dir. OSS iki durumda çok önemli fonksiyon yapar. • Birincisi “kaç veya savaş” denilen acil durumlarda ve ikincisi de “dinlen ve sindir” denilen acil olmayan durumlardır. OSS salgı bezlerini ve bazı kasları kontrol eder. Bu kaslar şunlardır. • Derideki kaslar: – Saç follikülerindeki düz kaslar. • Kan damarlarındaki düz kaslar. • Gözdeki iris (düz kas). • Mide, bağırsaklar ve idrar kesesindeki düz kaslar. • Kalp kası. Otonom sinir sistemi üçe ayrılır: • Sempatik sinir sistemi, • Parasempatik sinir sistemi ve • Enterik sinir sistemi. Sempatik Sinir Sistemi: • Duygularla paralel hareket eden sinir sistemi bölümüdür. • Korku, sevinç, heyecan gibi durumlarda sempatik sinir sistemi aktive olur, kan basıncı artar, kalp hızlanır ve sindirim yavaşlar. • SSS ekstremitelerdeki kan damarları üzerine sürekli (tonik) konstrüktör etkide bulunur. • Korku ve öfke gibi uyaranlarla vücudu “dövüş yada kaç” reaksiyonuna hazırlar. • Kalp hızlanır, göz bebekleri genişler, deri terler. • Kan deri ve sindirim sisteminden iskelet kaslarına yönlendirilir, sindirim ve üriner kanallardaki sfinkterler kapanır. Sempatik Sistemin Etkileri – Epinefrin ve Norepinefrin • Adrenalin (epinefrin, E) Kalp aktivitesini artırma Metabolizmayıartırma Bronşiollerde genişleme • Noradrenalin (norepinefrin, NE) •Damarların daraltılması •Kan basıncının artırılması Parasempatik Sinir Sistemi: • Parasempatik sinir sistemi genelde sempatik sinir sistemini dengeleme yönünde fonksiyon gösterir. • Preganglionik nöronları, beyin sapı nükleuslarında ve sakral omuriliktedir. • Parasempatik sistem kalbi yavaşlatır, tükrük ve bağırsak salgılarını ve bağırsak hareketlerini artırır. • Uyarıları duyu nöronları ile merkezi sinir sistemine getirir ve oluşan tepkileri motor nöronlarla effektör organlara götürür. • Merkezi mezensefalon, köprü ve omurilik soğanında bulunur. • Liflerini kraniyal ve sakral sinirlerden alır. • En önemli sinir lifleri 10. kafa çifti(kraniyal sinir) olan “nervus vagus” ve 2.-3. sakral sinirdir. • Özetle beyindeki gövdede başlar S2 ila S4 de sonlanır • Bu duruma göre postganglionik sempatik nöronlar, preganglionik nöronlardan daha uzundur. • Bütün parasempatik preganglionik ve postganglionik kavşaklarda mediyatör asetilkolindir. • Sempatik preganglionik liflerde mediyatör asetilkolin iken, postganglionik liflerin bazılarında mediyatör asetilkolin çoğunda ise noradrenalindir. • Örneğin ter bezlerine giden sempatik lifler kolinerjiktir. • PARASEMPATİK TEPKİLER: genellikle sempatik tepkilerin sonucunda ortaya çıkar DİNLEN ve SİNDİR tepkisi oluşur Vücudun kendine gelmesini, dinlenme anında enerji dengesinin düzeltilmesini sağlar Sempatik uyarıların eski haline dönmesini sağlar Kalbin yavaşlamasını, soluk yolunun ve gözbebeklerinin eski haline(çaplarına) dönmesini sağlar Tükürük ve barsak salgıları ile barsak harelketlerini artırır Eğer kişinin korkusundan kaçmak ya da korkusunu yenmek için çıkış kapısı yoksa: parasempatik etkiler artar; idrar ve dışkı üzerindeki kontrolü kaybolur Parasempatomimetik etki: PSS tepkisini taklit eden etkidir Parasempatolitik (Antikolinerjik) etki: PSS tepkisini kesen (bloke eden) etkidir. • KOLİNERJİK ve ADRENERJİK etkiler: • KOLİNERJİK: Somatik sinir sisteminin parasempatik postgangliyonundaki sinirlerden Ach olarak salgılanan uyarıları ileten hücrelerdir (nörotransmitter). Asetilkoline duyarlı alıcılara(reseptörlere) KOLİNERJİK RESEPTÖR denir ve bu aynı zamanda PSS etkisini belirtir. • ADRENERJİK: Otonom sinir sisteminin genellikle sempatik postgangliyonlarından Epinefrin (epinefrin/adrenalin) ya da Norepinefrin (norepinefrin/noradrenalin) olarak salgılanan uyarıları ileten hücrelerdir. Çoğu sempatik postgangliyalardan NE, Adrenal medulladan ise hem E hem de NE salgılanmaktadır. Norepinefrine duyarlı alıcılara ADRENERJİK RESEPTÖRLER denir ve bu aynı zamanda SSS etkisini belirtir • Adrenerjik alıcılar: α1, düz kaslardadır, kasılmaya neden olur, • α2, arteriyollerdedir, vazokonstriksiyona neden olur, kan basıncını yükseltir • β1, koroner damarlardadır, vazodilatasyona neden olur; + inotropik, + dromotropik, +kronotropik etki yapar • β2, akciğerlerdedir, bronkodilatasyona neden olur, oksijenlenmeyi artırır • Asetilkolin(acetylcholine, Ach) iki alıcıyı etkiler: • 1. Nikotinik Alıcılar (Nicotinic receptors): İskelet kaslarını uyarırlar. Uyarı olduğunda pregangliyonik sinirlerden salgılanan Ach, nikotinik alıcılara gider • 2. Muskarinik Alıcılar (Muscarinic receptors): Çizgisiz kasları, kalp kasını ve salgı bezlerini uyarırlar. Postgangliyonik sinirlerden salgılanan Ach, muskarinik alıcılara gider. • Üç tip muskarinik alıcı vardır: • µ1: sinir sisteminde bulunurlar; • µ2: kalptedir, sempatik uyarı sonrası kalbin eski haline dönmesini sağlar. Kulakçık(atriyal) kaslara etki ederek kasılmayı azaltır, karıncık(ventrikül) kasına etkisi yoktur. Ayrıca SA (sinoatriyal) düğüm ile AV (atriyoventriküler) düğümü etkileyerek hızı azaltır; • µ3: Vücudun birçok yerinde bulunur ve düz kasları etkiler (kan damarları, akciğerler, sindirim sistemi gibi). Vazokonstriksiyon (damarların daralması), bronkokonstriksiyon (soluk yollarının daralması) ve barsak hareketlerinin yavaşlamasından sorumludur. Çeşitli salgı bezlerinde de bulunan µ3 tükürük bezlerinde ve diğerlerinde salgının artmasını sağlar. • Somatik sinir sisteminde merkezi sinir sistemi ile hedef organ arasında yalnızca bir nöron varken otonom sinir sisteminde 2 nöron vardır. • Preganlionik nöron ya beyin ya da omuriliktedir ve bir otonom ganglion ile bağlantı kurar. • Hedef organı innerve eden ise postganlionik nörondur. Merkezi Sinir Sistemi ile Periferik Sinir Sistemi Arasındaki Farklar 1. Merkezi Sinir Sistemindeki nöron gruplarına nükleus denir. 2. Periferik Sinir Sistemindeki nöron gruplarına ganglion denir. 3. Merkezi Sinir Sistemindeki akson gruplarına traktus denir. 4. Periferik Sinir Sistemindeki akson gruplarına sinir denir. Enterik sinir sistemi: • Enterik sinir sistemi iç organları innerve eden sinir liflerinden oluşmuş bir ağdır. PERİFERİK SİNİR ZARARLANMASI • Periferik sinir hücresinin başlıca üç tip zararlanma modeli söz konusudur: 1) Waller dejenerasyonu, • 2) Aksonal dejenerasyon, • 3) Segmental demiyelinizasyon • • • • Waller dejenerasyonu: Periferik sinirin aksonunun herhangi bir yerinde herhangi bir nedenle (travma, infarktüs, uzamış veya şiddetli baskı gibi) hasarlanması ve bütünlüğünün bozulması sonucunda oluşan zararlanmadır. Aksonal dejenerasyon: Periferik sinir hücre gövdesinin veya aksonunun hasarı söz konusudur. Nedeni çoklukla metabolik veya toksikdir. Prognozu en kötü olan zararlanma tipidir. Segmental demiyelinizasyon: • Miyelinli sinir liflerinde, periferik sinir aksonunda bir hasar olmaksızın etrafındaki Schwann hücresinde ve/veya miyelin kılıfında hasar söz konusudur. Travmatik Periferik Sinir Zararlanmaları: • Periferik sinirlere her tür travma (ateşli silah yaralanması, kesici aletle yaralanma, elektrik çarpması, yanıklar, ezilmeler gibi), en hafifinden en ağrına değişik derecelerde sinir zararlanmasına yol açar. • Periferik sinir içindeki tüm sinir lifleri aynı derecede zararlanmaya uğrayabileceği gibi, zararlanmanın şiddetine ya da tipine göre, aynı sinir içindeki farklı lifler farklı türde zararlanmaya da uğrayabilir. • Periferik sinirin bir noktasından elektriksel bir uyarı verilip, uzak bir noktasından aksiyon potansiyellerinin kaydı yapılarak periferik sinirlerde ileti hızı ve buna göre sinir liflerinin tipleri tespit edilebilir. PERİFERİK SİNİR ÖZELLİKLERİ • Erlanger ve Gasser memeli sinir liflerini A, B ve C gruplarına, A grubunu da daha sonra α,β,γ ve δ liflerine ayırmıştır. • A lifleri en hızlı iletilen en kalın miyelinli liflerdir. • B lifleri daha ince miyelinli olup preganglionik otonomik efferent lifleri içerir. • C lifleri küçük çaplı miyelinsiz lifleri içerir. • Postganglionik otonomik efferent lifler ve ağrı, ısı duyumunda görevli somatik afferent liflerin çoğunluğu bu gruptadırlar. • En kalın miyelinli aksonların çapları 20µm kadarken miyelinsiz aksonların çapları 0.23.0µm arasında olup en çok 1.5µm civarındadır. • Yapılan ileri araştırmalar harflerle tanımlanan klasik lif unsurlarının homojen olmadığını göstermiş ve sayısal bir sistem (Ia, Ib, II, III, IV) bazı fizyologlar tarafından duysal sinirleri sınıflamak için kullanmıştır. • Ne yazık ki bu karışıklıklara yol açmıştır. • Sayı sistemi ve harf sisteminin karşılaştırılması Tablo 2-3‘ de gösterilmiştir. • Genellikle, herhangi bir sinir lifinin çapı arttıkça iletim hızı artar. • Daha büyük aksonlar esas olarak proprioseptif duyu ve somatik motor işlevle ilgilidir. • Daha küçük aksonlar ağrı ve sıcaklık duyusu ve otonomik fonksiyonlara hizmet eder. • Arka kök C lifleri ağrı ve sıcaklık reseptörlerine ek olarak dokunma ile diğer cilt reseptörleri ile oluşturulan uyarıları iletir, fakat sadece ağrı ve sıcaklık bilinç düzeyine ulaştırılır. • iletim hızı ve lif çapındaki farklılıklara ek olarak, periferik sinirlerdeki liflerin çeşitli sınıfları hipoksi ve anestetik maddelere duyarlılıkları bakımından da farklılık gösterirler. • Bu olgunun fizyolojik olduğu kadar klinik önemi de vardır. • Lokal anestetikler A grubundaki dokunma liflerini etkilemezken önce grup C liflerindeki iletimi deprese ederler. • Aksine. sinir üzerindeki bası; motor, dokunma ve basınç liflerindeki iletimin kaybına neden olabilirken ağrı duyusu nisbeten sağlam kalır. • Bu tipte örnek, koldaki sinirlerin kompresyonuna neden olacak şekilde kolları başlarının altında uzun süre uyuyan kişilerde bazen görülür.