Slayt 1 - Çukurova Üniversitesi

advertisement
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ
MALİYE BÖLÜMÜ
AVRUPA BİRLİĞİ SOSYAL VE EKONOMİK POLİTİKALAR DERSİ
AB EKONOMİK VE PARASAL BİRLİK, AVRUPA BİRLİĞİ ORTAK
EKONOMİK VE PARASAL POLİTİKALAR, MAASTRİCHT ANLAŞMASI
MEHMET HAYRİ BUDAK
SEBAHAT ÇARKANAT
GÖKÇEN ÇUBUKÇU
HARUN ÇUKADAR
MAASTRICHT ANLAŞMASI
1993 yılında yürürlüğe giren Maastricht Antlaşması'yla Avrupa
Topluluğu Avrupa Birliği adını almış ve AT kısaltması AB olarak
değiştirilmiştir. Maastricht Antlaşmasıyla oluşturulan birliğin
amaçları:
Sınırsız bir pazar yaratmak, ekonomik ve sosyal bütünleşmeyi
sağlamak, tek parayı kapsayacak bir ekonomik ve parasal birlik
oluşturmak;
Ortak bir dış politika ve güvenlik politikası uygulamak ve uzun
vadede ortak bir savunma politikası oluşturmak;
Avrupa vatandaşlığı kavramını oluşturmak;
Hukuk ve içişleri alanında daha sıkı işbirliğidir.
Maastricht Yakınlaşma Kriterleri
Maastricht Kriterleri, beş adet unsurdan meydana gelmektedir:
Toplulukta en düşük enflasyona sahip (en iyi performans
gösteren) üç ülkenin yıllık enflasyon oranları ortalaması ile ilgili
üye ülke enflasyon oranı arasındaki fark 1,5 puanı geçmemelidir.
Üye ülke devlet borçlarının GSYİH’sına oranı %60’ı
geçmemelidir.
Üye ülke bütçe açığının GSYİH’sına oranı %3’ü geçmemelidir.
Herhangi bir üye ülkede uygulanan uzun vadeli faiz oranları 12
aylık dönem itibariyle, fiyat istikrarı alanında en iyi performans
gösteren 3 ülkenin faiz oranını 2 puandan fazla aşmamalıdır.
Son iki yıl itibariyle üye ülke parası diğer bir üye ülke parası
karşısında devalüe edilmiş olmamalıdır.
1. Fiyat İstikrarı Kriteri (Enflasyon)
Fiyat istikrarı kriteri, Avrupa Topluluğu Kurucu Antlaşması’nın
(ATKA) 121(1). Maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre
“yüksek düzeyde bir fiyat istikrarının başarılması […], fiyat
istikrarı itibariyle en iyi performansa sahip üç üye ülkenin
enflasyon oranına yakın olmasından kolaylıkla anlaşılacaktır.”
2. Faiz Kriteri
AB üyelerinin EPB’ye dahil olabilmek için değerlendirilen bir
kriter de uzun vadeli faiz oranıdır. ATKA’nın 121(1). Maddesine
göre, “üye ülkelerde nominal yakınlaşmanın sağlamlığı ve döviz
kuru istikrarının, uzun vadeli faiz oranına ilişkin referans değere
göre değerlendirilmesi gerekli görülmektedir.” Yine “Yakınlaşma
Kriterlerine İlişkin Protokolü’nün 4.maddesine göre uzun vadeli
faiz oranları, ulusal tanım farklılıkları dikkate alınarak, uzun vadeli
devlet tahvilleri veya karşılaştırılabilir menkul kıymetler baz
alınarak ölçülecektir
3. Mali Durum Kriteri
ATKA’nın 121(1). Maddesinde “Devletin mali durumunun
sürdürülebilirliği, 104(6).maddeye göre belirlenen ve aşırı kabul
edilen düzeyde bir açık olmaksızın ulaşılmasını” ifade etmektedir.
Mali durum kriterleri iki alt başlıkta incelenmektedir. Bunlar bütçe
açığı ve kamu borcudur.
Bu kriterler, ülkelerin maliye politikalarındaki yetkilerini
sınırlandırmak ve bütçe disiplinini sağlayabilmek için
belirlenmiştir. Bunlar, üye devletlerin bütçe açıklarının GSYH’nın
%3’ünü geçmemesi ve kamu borçlarının GSYH’nın %60’ını
aşmaması gerekliliğidir.
4. Döviz Kuru Kriteri
Döviz kuru kriteri aslında APS’nin ERM-II’ye katılımına ilişkin
bir kriterdir. Mekanizmaya katılan üye ülkelerin ulusal paraları
arasında, döviz kuru istikrarının sağlanması ana hedeftir. Bu
mekanizma sayesinde, EPB dışındaki ülkelerin paraları Euro’ya
bağlanmış olmaktadır. Mekanizmaya katılan her ülke ulusal para
için Euro karşısında merkezi bir kur belirlenmiştir ve dalgalanma
marjı ±%15 olarak belirlenmiştir.
AB PARASAL VE EKONOMİK BİRLİK
Ekonomik ve Parasal Birlik (EPC), kısaca malların,
hizmetlerin, kişilerin ve sermayenin dolaşımının yanı sıra, üye
devletlerin ulusal para birimleri arasında sabitleştirilmiş kurlar
ve nihai olarak tek bir para biriminin kabulü anlamına
gelmektedir.
Parasal Birlik; döviz kurlarında birliğin sağlanması, sermaye
hareketlerine konan tüm kıstların kaldırılması, üye ülkeler arasında
serbest kur sisteminin uygulanması, ulusal paraların kolayca
birbirine dönüştürülebilmesi ve milli paraların birbirine
çevrilmesinde her türlü banka giderlerinin ortadan kaldırılmasını
gerektirir.
EPB Fikri Nasıl Doğdu?
1920’li ve 1930’lu yıllarda yaşanan istikrarsızlıklar, özellikle de
1929 Buhranı olarak bilinen ekonomik bunalım ve 2.Dünya
Savaşı’nın ardından oluşturulan Bretton Woods Sisteminin
1970’lerin başlarında işlerliğini kaybetmiş olması parasal istikrarın
sağlanmasını isteyen Avrupa’ da tek para tartışmalarını gündeme
getirmiştir. Tek Avrupa pazarının etkinliğinin sağlaması için temel
taşlardan birisi olan “tek para” olgusu önce “Avrupa Para
Sistemini” ve son olarak “Ekonomik ve Parasal Birlik” sürecinin
başlamasına neden olmuştur.
Ekonomik Parasal Birliğe Giden Yol
Bugüne kadar gerçekleşen ekonomik ve parasal birliğe geçiş
sürecinin dört safhaya ayırabiliriz:
Roma Antlaşması ile Werner Raporu arası: 1957’den 1970’e;
Werner Raporu ile Avrupa Para Sistemi (APSAPS)
arası:1970’ten 1979’a
APSAPS başlangıcı ile Maastricht Antlaşması arası:1979’dan
1991’e;
Maastricht Antlaşması ile Euro ve Euro Alanı kabulü
arası:1991’den 1999’a.
Ekonomik ve parasal birliğin amaçları:
Fiyat istikrarı
İstikrarlı ve dengeli büyüme
Yüksek istihdam
Ödemeler dengesi
Yaşam şartlarının iyileştirilmesi
Dengeli kamu harcamaları
Para mübadelesinden doğan maliyetleri ortadan kaldırmak
Sağlıklı bir rekabet ortamını harekete geçiren daha kolay bir fiyat
mukayesesine imkan tanımak
EPB kur riskini ortadan kaldırarak özellikle küçük ve orta ölçekli
işletmeler olmak üzere mahalli girişimciler için çok daha kazançlı
bir ticaret ve yatırım ortamı getirmektedir
Parasal birliğin olumlu yanları:
Döviz kuru belirsizliğinin ve döviz kuru riskine karşı korunma,
Uluslararası rezervlerin daha ekonomik kullanımını sağlanması
Hesap birimi, değişim birimi ve temel para birimi olarak, ortak
paranın daha etkin bir şekilde yer alması ile tek pazarın daha
verimli hale gelmesi
İşlem ve bilgi edinme maliyetinde tasarruf sağlanması
Sermaye hareketlerindeki spekülasyonun azalması
Ekonomik büyüme ve istihdamda artış sağlanması
Uluslararası istikrarın sağlanmasıdır.
Parasal birliğin olumsuz yanları;
Parasal disiplinin zayıflaması
Düşük enflasyon oranları ve yüksek vergi oranları sonucu vergi
toplma maliyetlerinin artması, senyoraj gelirlerinin (paranın
değeri ile üretim maliyeti arasındaki fark) azalması
Ekonomik ve Parasal Birliğe geçiş aşamalarında yer ve zaman
açısından maliyetler oluşmasıdır.
GÜNÜMÜZ
UYGULAMALARINDA ROL
OYNAYAN AB KURUMLARI
Bu bölümde ekonomik ve parasal birlik
sisteminin son aşamasını olan Euro’dan, Avrupa
Merkez Bankası ve Avrupa Merkez Bankaları
Sisteminden bahsedilecektir.
AVRUPA MERKEZ BANKASI
Avro alanı içinde bulunan 17 ülkenin para politikasını yönetmekle
yükümlü olan dünyanın en önemli merkez bankalarından biridir.
1 Haziran 1998 tarihinde Frankfurt genel merkez olmak üzere
kurulmuştur. Banka'nın temel görevi, avronun alım gücünü
korumak ve avro bölgesinde fiyat istikrarını sağlamaktır. 1 Kasım
2011 tarihinden itibaren başkanlığını İtalyan ekonomist Mario
Draghi yapmaktadır.
Anlaşmanın 105.maddesinin 2. fıkrasına göre temel ödevler:
Para politikasının belirlenmesi ve uygulanması
Döviz alım satımının sağlanması
Üye ülkelerin para kaynaklarının yönetimi (Portföy yönetimi)
Milli ekonomideki para dolaşımı, özellikle de sorunsuz işleyen
bir ödemeler sistemi teşviki
Avrupa Merkez Bankasının diğer görevleri:
Avro banknotlarının ihraç izni, ulusal merkez bankaları
aracılığıyla ihracın bizzat gerçekleştirilmesi
Kredi kuruluşlarını denetleme, finans piyasası istikrarını kontrol
etme
Topluluk ve ulusal makamların danışmanlığı, diğer uluslararası
kurumlar ve Avrupa kurumlarıyla işbirliği
Görevini yerine getirebilmesi için gererken istatistiksel
bilgilerinin toplanması
Merkez Bankası bilançosunun hazırlanması
Avrupa Para Birimi: Euro ( Avro)
Avrupa ülkelerinin resmi olarak kullandıkları ortak para
birimidir. Avrupa Birliği'ne üye olan 27 ülkeden sadece 17 ülke
Euro’yu kullanmaktadır.
AB Üyesi Olup Euro Kullanmayan Ülkeler:
Birleşik Krallık ve Danimarka, Maastricht Antlaşması'nda
yer alan ayrıcalıklara dayanarak Euro'ya geçmeyen AB üyeleridir.
Diğer Euro'ya geçmeyen ülkeler İsveç Bulgaristan, Çek
Cumhuriyeti, Hırvatistan, Macaristan, Polonya ve Romanya’dır.
AB EKONOMİ POLİTİKASI
Ekonomi politikası, ekonomide belli hedefleri gerçekleştirmek
(refah düzeyinin arttırılması, verimliliğin sağlanması) veya belirli
sorunları çözmek amacıyla (işsizlik, yoksulluk) belirli ekonomik
araç ve yöntemlerin bir araya getirilmesi sürecidir, şeklinde
tanımlanabilir.
Ekonomi politikaları, para politikası, maliye politikası ve direkt
kontrol politikaları (fiyat kontrol politikaları ve dış ticaret kontrol
politikaları) olarak üçlü bir ayırıma tabi tutulabilir.
AB REKABET POLİTİKASI
AB Rekabet Politikası 2 ana başlık altında kurallar getirmektedir
1.Teşebbüslere Yönelik Rekabet Kuralları (Anti-Tröst)
Üye ülkeler arasındaki ticareti etkileyebilecek nitelikte olan ve iç
pazardaki rekabeti engelleyebilecek, kısıtlayabilecek ya da bozabilecek
teşebbüsler arası anlaşma, uyumlu eylem ve teşebbüs birlikleri kararları
yasaklanmaktadır.
2.Üye Ülkelere Yönelik Rekabet Kuralları
a) Devlet Destekleri: Üye ülke tarafından veya devlet kaynakları
vasıtasıyla herhangi bir şekilde verilen ve belirli teşebbüsleri veya belirli
ürünlerin üretimini kayırarak rekabeti bozan veya bozma tehlikesi yaratan ve
üye ülkeler arasındaki ticareti etkileyen her türlü destek yasaklanmaktadır.
b) Kamu Teşebbüsleri ile Kendilerine Özel veya İnhisari Haklar
Tanınmış Teşebbüsler: Avrupa Birliği rekabet kuralları, ilke olarak özel
teşebbüslere ve kamu teşebbüslerine ayrımsız olarak uygulanmaktadır. Bunun
en temel sebebi, piyasalardaki rekabetçi yapının, sadece özel sektör
teşebbüslerince değil üye ülkelerin bizzat sahip olduğu teşebbüsler ya da
birtakım ayrıcalıklar tanıdığı teşebbüsler yoluyla da bozulabilmesidir.
EURO REKABET PAKTI
Rekabet Paktı’nın oldukça katı bağlayıcı hükümler
içermesi nedeniyle söz konusu Pakt’ın içeriğinin
yumuşatılmasına karar verilmiş ve bu kapsamda
oluşturulan yeni belgeye Euro Rekabet Paktı adı
verilmiştir. Pakt’ın temel hedefleri arasında kamu
maliyesinde sürdürülebilirliğin sağlanması, rekabetçi
bir ekonomi ve sağlıklı bir finansal sistemin
oluşturulması yer almaktadır.
AB VERGİ POLİTİKASI
Vergilendirme düzenlemelerinde amaç, üye ülkelere ait vergi
sistemlerinin tek düze bir hale getirilmesi değil, sağlıklı bir rekabet
ortamının oluşması için tarafsız, uyumlu bir vergi düzeni
kurulmasıdır
AB’de vergi alanındaki entegrasyonun en iyi şekilde yapılması amacıyla
aşağıdaki çalışmalar gerçekleştirilmiştir:
 Üye ülkelerin direkt vergiler konusunda sürekli olarak veri alış- verişinde
bulunmalarını sağlamak,
 Tüketicilerin ve işletmelerin diğer bir üye ülkedeki hakları konusunda tam
anlamıyla bilgilendirilmelerini sağlamak,
 Ulusal vergi sistemlerinin AB’nin genel hedeflerinin gerçekleştirecek bir
şekilde yapılanmasını sağlamak ve böylece ekonomik ve parasal birliğin bir
 Realite olmasına alt yapı hazırlayabilmek,
 AB’deki endüstri yapısının uluslararası rekabete tam olarak uyumunun
sağlanması.
 AB’nin yeni üyelerle genişlemesini sağlamak,
 AB’nin vergi toplama sistemindeki olumsuzlukların ve özellikle vergi
kaçakçılığını önleyici tedbirlerin alınması.
AB’DE TARIM POLİTİKASI
Roma Anlaşması Birlik'in tümünde geçerli olacak tarım politikasının ve
ortak piyasa düzenlerinin (OPD-Common Organization of the Market)
yasal temelini oluşturmaktadır. Genel olarak bakıldığında reform, üye
ülkelerin tarıma ve kıra desteklerinde bağımsızlıklarını artırmaktadır.
Gelecek yıllardaki uygulamalar politikaların Birlik düzeyinden ulusal
düzeye geçişin derecesini belirleyecektir.
AB-OTP'nin ilk uygulamaya başlandığı yıllarda ana amacı tarımda
üretkenliği artırmak olarak belirlenmişti. Politikalar amacı
gerçekleştirmede o kadar başarılı oldu ki, bir süre sonra OTP fazla
üretimi yönetim programı haline geldi. OTP 1980'lerde ve 1990'ların
birinci yarısında hem fazla üretimi azaltmak ve hem de uluslararası
anlaşmalara uyabilmek için müdahale fiyatlarında düşüşler
gerçekleştirildi ve üretimde sübvansiyon almak için miktar kısıtlamaları
konuldu.
Bu amaçları gerçekleştirmek için onlarca yeni düzenleme yapılmış
ve reform için kaynak dağılımı Mart 1999'da yapılan Berlin
zirvesinde karara bağlanmıştır. Tarımsal bütçe yılda ortalama 38
milyar eurosu piyasa politikalarına (hayvan ve bitki sağlığı dahil)
ve 4.3 milyar eurosu kırsal gelişme harcamaları olmak üzere
toplam 42.3 milyar euroyla sınırlandırılmıştır.
 Gündem 2000 çerçevesinde yapılan reformun içeriği kısaca şöyle
özetleyebiliriz:
 Rekabet gücünü artırmak için daha düşük müdahale fiyatları
 Üreticiler için hakça yaşam standardı
 Uluslararası görüşmelerde Birlik'in pazarlık pozisyonunu güçlendirme
 Gıda kalitesi ve güvenliğinin yanında, çevreye duyarlılık ve hayvan
sağlığını da içeren kaliteli üretimi öne çıkarma
 Çevre koruması ile OTP'nin ilişkilendirilmesi
 Kırsal gelişme çerçevesinin belirlenerek OTP'nin kapsamına dahil
edilmesi
 Politika yönetimini bölgesel sorunları çözmek ve desteğin ihtiyaca
göre dağıtımını sağlamak için merkeziyetçi olmaktan çıkarılması
 Program yönetmeliklerinin daha basit hale getirilmesi
GÜMRÜK BİRLİĞİ
1 Ocak 1996'dan itibaren taraflar arasındaki gümrük vergilerinin
sanayi malları için sıfırlanmasına ve ülkemizin üçüncü ülkelere
AB'nin Ortak Gümrük Tarifesini uygulamasına başlanmış ve bu
alandaki bazı istisnalar da takip eden süreçte ortadan kaldırılmış,
işlenmiş tarım ürünleri için ise sanayi payı sıfırlanmıştır. Ayrıca,
1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı gereğince dış ticaret rejimimiz
büyük ölçüde AB ile uyumlu hale getirilmiştir.
1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı'nda şu kısımlara yer
verilmiştir:
Malların Serbest Dolaşımı ve Ticaret Politikası
Tarım Ürünleri
Gümrük Hükümleri
Yasaların Yakınlaştırılması
Kurumsal Hükümler
Genel ve Son Hükümler
AB’DE SANAYİ POLİTİKASI
7 Şubat 1992 tarihinde imzalanan ve Kasım 1993’te yürürlüğe
giren Maastricht Antlaşması ile Avrupa Topluluklarına yeni
boyutlar kazandırılmış ve AB’nin “üç sütunu olan” Ekonomik ve
Parasal Birlik, Ortak Dışişleri ve Güvenlik Politikası ve Adalet ve
İçişlerinde İşbirliği oluşturularak, yeni bir hukuksal yapı
düzenlenmiştir. 1990’lı yıllarla birlikte hâkim olan liberal yaklaşım
Maastricht Antlaşması’nın sanayi politikası ile ilgili 157.
Maddesinde, “AB ve üye ülkeler Birlik sanayinin rekabet gücü
kazanması için gerekli şartları sağlayacaklardır” ifadesiyle
somutlaştırılmıştır.
AB Sanayi Politikasının Araçları
Gümrük Birliği ve Malların Serbest Dolaşımı
Araştırma ve Geliştirmeye Destek
KOBİ Desteği
Ticaret Politikası
Eğitim ve Staj Politikası
Ekonomik ve Parasal Politika
Kaynakça
• http://europa.eu.int/comm/dgs/competition/index_en.html
• Günuğur, H. (2007), Avrupa Birliği. Eko Avrupa Ekonomik
Danışma Merkezi Yayını
• Avrupa Birliği Genel Sekreterliği / http://www.abgs.gov.tr
• Özpençe, Özay, Avrupa Parasal Birliğinde Maliye Politikası
Koordinasyonu ve Türkiye Analizi, Ankara, 2009
• Çakmak, Erol; Kasnakoğlu, Haluk, Tarım Sektöründe Türkiye ve
Avrupa Birliği Etkileşimi, proje raporu, Nisan 2001, Ankara
• Bakar, Feride; Tokatlıoğlu, Mircan Yıldız, Maliye
dergisi(Sayı:163, Temmuz-Aralık 2012)
• Baydur, Mehmet; Süslü, Bora, Likidite Tuzağı Altında Para ve
Maliye Politikası, SDÜ İİBF Dergisi, Sayı:2, 2011
• Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, Euro Rekabet Paktı
• www.wikipedia.com
• Tunçsiper B., Yakut Ş., Avrupa Birliği’nin Ekonomik Parasal
Birlik Hedefi ve Türkiye’nin Uyumu, Balıkesir Üniversitesi,
2011, Balıkesir
• http://www.avrupa.info.tr/
• http://politikaakademisi.org/2013/06/16/maastricht-yakinlasmakriterleri-turkiye-ekonomisi-degerlendirmesi/#_ftn3
Download