Özel Ege Bilim Sanat Koleji Rehberlik Servisi Cinsel Eğitim Çocuğun yaşı ve gelişim aşaması ne olursa olsun her ebeveyn çocuğunun cinsellik ve cinsiyetle ilgili sorularıyla karşılaşacaktır. Pek çok anne-baba için cinsellikle ilgili soruları yanıtlamak sıkıntı veren bir durumdur. Kendi ebeveynlerinden bu konuda bir eğitim almamış bugünün anne-babaları kendi çocuklarına bu konudaki bilgileri ne zaman ve ne şekilde aktaracakları konusunda belirsizlik yaşamaktadır. Kimi çocuklar cinsiyet ve cinsellik konusundaki sorularına aile içinde yanıt bulacaklarından emindirler ve bu sorularını aileyle paylaşırlar. Çocukların her konudaki sorularını annebabalarıyla paylaşabilmeleri doğru ve açık yanıtlara ulaşmalarını sağlar. Aile içi sağlıklı iletişim bu paylaşımların ön koşuludur. Kimi çocuklar bu konudaki meraklarını başka yollarla gidermeye çalışırlar. Çocuklar, pek çok konuda olduğu gibi cinsellik konusunda da farklı kaynaklardan bilgiye ulaşabilirler. Bu kaynak kimi zaman oyun arkadaşı, kimi zaman diğer yetişkinler, kimi zaman bilgisayar-televizyon gibi teknolojik araçlar olabilir. Bu durumda ebeveynler, çocuklarının başka kaynaklardan edindiği bilgileri de takip etmek zorundadırlar. Bu bilgilerin doğruluğunu kontrol etmek ve yanlış bilgileri düzeltmek de ebeveynlerin sorumluluğundadır. Bu nedenle çocuk ve ebeveynleri arasında cinsiyet ve cinsellik konularının konuşulabildiği sağlıklı bir iletişim çok önemlidir. Cinsellikle ilgili sorularının yanıtlarını aile dışında arayan çocuklar eksik, yanlış hatta kimi zaman ürkütücü bilgilere ulaşabilirler. Bu durum çocuğun yanlış bilgiler edinmesi, yersiz korkular yaşamasına yol açabilir. Kimi çocuklarsa bu konuda hiç konuşmamayı, suskun kalmayı tercih ederler. Soru sormaması çocuğun konuya ilgi duymadığını göstermez. Soru sormayan çocuk ya çekingen çocuktur, ya ailesi tarafından sindirilmiş çocuktur, ya da ailesinin tepkilerinden korkan ürkek çocuktur. Soru sormayan çocuğa gerekli bilgiyi verebilmek için uygun bir fırsat kollanmalıdır. Aileye yeni bir bebeğin gelmesi, çocuğun yakın çevresinde bir hamilenin bulunması gibi durumlar cinsel gelişim konusunu ortaya atmak için uygun fırsat olarak değerlendirilmelidir. Bilgilendirme, zaten çekingen olan çocuğu sıkmadan ve ilgisini uyaracak biçimde yapılmalıdır. Çocuğun herhangi bir kaynaktan bilgi edinip edinmediği soruşturulmalı, eksikleri tamamlanmalı, yanlışları giderilmelidir. Önemli olan çocuğun kafasındaki soru işaretlerini silmek, cinsiyet hakkında doğru bilgilerle donanmasını sağlamaktır. Çocuk, her konuda olduğu gibi cinsiyet konusunda da annesi ve babasına soru sorabilmeli, sorularına açıklayıcı ve doğru cevaplar alabilmelidir. Bu cevapların yardımıyla çocuk, bedeni, sağlığı ve cinsel gelişimi hakkında bilgi sahibi olabilecek, endişe ve korkularından kurtulabilecektir. Anne veya baba, çocuğun sorduğu sorular sayesinde ondaki huzursuzluğu fark edecek, bilgilendirme yoluyla onu rahatlatmaya çalışacak, rahatlatamadığı hallerde de ilgili tıp uzmanı, psikolog veya pedagogdan yardım almasını sağlayacaktır. Çoğu zaman ailenin olumlu yaklaşımı, çocuğun cinsel sorunlarının çözümünde yeterli olacaktır. “Cinsel eğitim çocuğa anne tarafından mı, baba tarafından mı verilmelidir?” sorusu da ebeveynlerin zihinlerini kurcalayan bir konudur. Genellikle en iyi diyalog aynı cinsiyetten ebeveyn ve çocuk arasında kurulur. Annenin kız çocuğuyla, babanın erkek çocuğuyla daha iyi diyalog kurması beklenmektedir. Yine de farklı aile dinamikleri bu durumu farklılaştırabilmektedir. Önemli olan her iki ebeveynin de işbirliği içinde olması ve gerekli noktalarda birbirlerini destekleyici rol üstlenmeleridir. Özel Ege Bilim Sanat Koleji Rehberlik Servisi "Cinsiyetle ilgili bilgiler ne zaman verilmeli? Cinsel eğitime ne zaman başlanmalıdır?" soruları bu konudaki önemli noktalardandır. Bu konuların konuşulması için tavsiye edilen herhangi bir yaş söz konusu değildir. Çocuğun konuya ilgi duyduğu herhangi bir anda bu bilgiler çocuğa verilebilir. Çocuğun soruları ebeveynleri için iyi birer yol göstericidir. Önemli olan nokta çocuğun sorduğundan daha fazla ayrıntı vermemek ve bilginin olabildiğince basit ve açık bir şekilde verilmesidir. Çocuğun hazır olmadığı bilgiyi vermek ya da merak ettiğinden fazlasını vermek çocuğun kafasının karışmasına ve huzursuz olmasına neden olur. Ebeveynler çocuklarının sorularına her an hazırlıklı olmalı, soruları baştan savma birkaç kelimeyle geçiştirmemeli, çocuğun merakını giderecek açıklamayı net bir biçimde yapmalıdır. Okul Öncesi Çocuk ve Cinsellik Eğitimi Okul öncesi dönemdeki çocukların en çok merak ettikleri konular: kız-erkek farklılığı, hamilelik, doğum ve anne-baba ilişkisidir. Küçük bir kız çocuğu, babasının cinsel organının neden kendisininkinden farklı olduğunu, neden erkek arkadaşı gibi ayakta çiş yapamadığını merak ederken, erkek çocuk babasının cinsel organının neden kendisininkinden büyük olduğunu, babasının göğüslerinin neden annesininkiler kadar büyük olmadığını, kız arkadaşının cinsel organını neden kestiklerini sorar. Yani çocuk kendi vücudunun diğerlerinden farklı olduğunu keşfetmiş ve bu farklılığın nedenini araştırmaktadır. Ebeveynler erkek ve kadınların vücutlarının birbirinden farklı olduğunu, büyüdükçe vücudumuzun bölümlerinin de büyüyüp değiştiğini anlaşılır bir şekilde açıklamalıdır. Cinsiyet farklılıkları anlatılırken cinsel organların bilimsel isimleri (vajina, penis) kullanılmalı, halk arasında kullanılan farklı takma isimleri kullanmaktan kaçınılmalıdır. Cinsiyet farklılıklarından bahsederken çocuklara, “erkeklerin fazla organı var, kızların o organdan yok” gibi sanki fazlalık ya da eksiklik bildiren cümlelerden kaçınmak gerekir. Cinsel organın farklılığından bahsederken, “kızların cinsel organı iç tarafa doğru gelişmiş bir organ, erkeklerin cinsel organı da dış tarafa doğru gelişmiş bir organ” dır diye anlatılarak farkın bir fazlalık ya da eksiklikten kaynaklanmadığı, bir gelişimsel farklılık olduğu açıklanmalıdır. Cinsiyet farklılıklarını kavradıktan sonra çocuk, bu sefer de kardeşinin veya kendisinin nasıl oluştuğunu, bebeğin anne karnında nasıl durduğunu, anne karnından nasıl çıktığını öğrenmek için soru sormaya başlar. Çocuğa öncelikle bir hamile kadın gösterilerek bebeğin anne karnında büyüdüğü, annenin karnında bebek için bir yerin bulunduğu, bebeğin anne karnında korunduğu anlatılmalıdır. Bebeğin önceleri küçük olduğu, dokuz ay boyunca giderek büyüdüğü, o büyüdükçe annenin karnının büyüdüğü, nihayet belli bir boy ve ağırlığa geldikten sonra annenin karnının alt tarafında bulunan bir delikten doktor tarafında dışarı çıkarıldığı açıklanmalıdır. Doğum ile ilgili ayrıntıları merak eden çocuğa, yaşına uygun bir biçimde ve anlayabileceği bir dille, fetüsün büyüme aşamalarından, bebeğin anne karnındaki pozisyonundan, onu koruyan tabakadan, anne göbeği ile bebeğin göbeği arasındaki kordondan, bunun işlevinden, bebeğin anne rahminden çıkarken özel deliğin genişleyerek başının geçmesine nasıl imkân sağladığından söz edilebilir. Bazı çocuklar yüzeysel bilgilerle yetinirken, bazıları hamile kadının karnına dokunarak bebeğin hareketlerini izlemek isterler. Bu çocuklara annenin karnına dokunma, fetüsün hareketlerini izleme, emzirilen bir bebeği seyretme fırsatı verilmelidir. Pek çok ebeveynin bebeğin oluşumunu açıklamada zorlandıkları bilinir. Bebeğin oluşumu hakkındaki sorular beş yaşından küçük bir çocuk tarafından sorulmuşsa, ona bebeğin bir tohumdan geldiği, bu tohumun annenin karnındaki özel cepte büyüdüğü, bebeğin büyüme işleminin dokuz ayda Özel Ege Bilim Sanat Koleji Rehberlik Servisi tamamlandığı, bebeğin organları annenin karnının dışında yaşayacak kadar geliştiği zaman da sözü geçen özel delikten dışarı çıkarılacağı açıklanmalıdır. Bu açıklama küçük bir çocuğu tatmin etse de, altı yaş dolaylarındaki bir çocuk için yeterli olmayabilir. Çocuk, bebeğin oluşumunda babanın işlevini sorarsa, ona, bebeğin oluşumu için gerekli tohumlardan birinin anne, diğerinin baba tarafından sağlandığı anlatılmalıdır. Bu anlatım çocuğun merakını bir süre için tatmin etse de dokuz - on yaşındaki çocuğun tekrar soru sormasını engelleyemez. Büyüdükçe bir çocuğa, daha önceki yıllarda kendisine anlatılmış olan tohumun ne olduğunu, üremenin nasıl gerçekleştiği, sperm ve yumurta kavramları, döllenme olayı anlatılmalıdır. Bütün soruları cevaplandırılmış olan çocuğun artık bu konuda soru sormadığı, sorularının başka alanlara kaydığı dikkati çeker. Çocuklar cinsiyet ve cinsellikle ilgili soruları ve merakları böyleyken, ebeveynlerin de en çok merak ettikleri konu özellikle 3 yaş döneminde karşılaştığımız çocukluk çağı mastürbasyonudur. Küçük çocuğun cinsel organıyla oynaması, kendi kendini uyarması, bundan zevk alması, engellendiğinde tepki göstermesi, çevrenin uyarılarına rağmen bu davranışı tekrarlaması son derece doğaldır. Uzmanlara göre mastürbasyon, erkeklerde daha çok görülmekle birlikte, kız çocuklarda da erkek çocuklarda da sıklıkla görülen bir davranıştır. Cinsel organını keşfeden çocuk, organıyla oynamaya başlar, oynadıkça bundan zevk aldığını fark eder, zevk aldıkça da bu hareketini tekrar eder. Çocuk bu hareketini farklı şekillerde sürdürür, bazen eliyle oynar, bazen yatağına sürtünür, bazen bacaklarının arasına sıkıştırdığı yastık veya oyuncakla devam ettirir. Bu hareketinin bazen çok kısa sürdüğü, bazen de uzun sürdüğü, çocuğun terlediği ve soluk soluğa kaldığı gözlenir. Çocuğun bu hareketi bazen odasında yapayalnızken yaptığı, bazen de aile bireylerinin yanında veya arkadaşlarının arasında iken yaptığı, oynarken, televizyon izlerken, masal dinlerken tekrarladığı görülür. Mastürbasyon yapan çocuk azarlanmamalı, korkutulmamalı, tehdit edilmemeli, bu davranışından ötürü cezalandırılmamalıdır. Anne veya baba bu konudaki endişesini veya kızgınlığını çocuğa fark ettirmemeli, telaşını çocuğa yansıtmamalı, kötü veya ayıp bir şey yaptığı duygusunu çocukta uyandırmamalı, bunu yapmaması için çocuğu sürekli olarak uyarmamalıdır. Çocuk küçük ise, aile bunu görmemezlikten gelmeli, çocuğun dikkatini başka tarafa yönlendirmeli, zihnini ve ellerini cazip etkinliklerle meşgul etmeli, oyunlarına katılmalıdır. Çocuk büyük ise, anne veya baba çocukla mastürbasyon olayını konuşmalı, ona gerekli açıklamaları yapmalıdır. Araştırma bulgularına göre, ilgi bekleyen, ihmal edildiğini zanneden, hayal kırıklığına uğrayan küçüklerde mastürbasyona daha sık rastlanır. O halde mastürbasyon yapan çocuklara, mastürbasyon yaptıkları sırada değil de, günlük yaşamlarında, ihtiyaç duydukları ilgiyi göstermek, şefkat ve sevgi vermek, duygusal ihtiyaçlarını karşılamak yerinde olacaktır. Ailelerin eğitimcilere sorduğu diğer bir soru da, çocuğun ana - baba yatağına alınmasının sakıncalı olup olmadığıdır. Çocuğun annesi ile aynı yatakta yatması, babası ile beraber yatması, geceyi ana baba yatağında geçirmesi, sürekli anne baba ile aynı odada ve aynı yatakta yatması, eğitimcilerin onaylamadıkları durumlardır. İdeal olan çocuğun kendi odasında, kendi yatağında yatması ve uyumasıdır. İdeal koşullara sahip olunmadığı hallerde, ailenin tek bir odayı paylaştığı durumlarda, çocuk ana - baba yatağını paylaşmamalı, çocuk anne - babanın yattığı yerden ayrı bir yerde yatmalı ve uyumalıdır. Bazı çocuklar kendilerine ait bir odaları ve bir yatakları olduğu halde, yalnız yatmaktan hoşlanmadıklarından, karanlık veya yalnızlıktan korktuklarından, anne veya babalarına bağımlı olduklarından veya herhangi başka bir nedenden, akşam olunca anne baba yatağında uykuya dalarlar ya da gece yarısı anne baba yatağına gelir, sabaha kadar orada uyumaya devam ederler. Bu çocuklara uyku alışkanlığını kazandırmak için yapılacak en doğru davranış, çocuğu yatağında uyumaya Özel Ege Bilim Sanat Koleji Rehberlik Servisi alıştırmak, anne baba yatağına geldiğinde uygun açıklamaları yaparak kendi yatağına götürmek, odasında ve yatağında huzur içinde uyumasını sağlamaktır. Çocuk ancak sabahları veya zaman zaman tatil akşamları, babası ile oynamak, annesinin masalını dinlemek veya ona okunacak kitabı izlemek için anne baba yatağına misafir edilebilir, çocuk uyuduğunda yatağına geri götürülmek ve sabah kendi yatağında uyanmak şartıyla kısa bir süre için anne baba yatağına alınabilir. Özellikle çocuğun rahatsız olduğu gecelerde çocuk annenin koynunda uyutulmamalı, gerekirse anne çocuğun odasında yatağının başucunda bütün gece nöbet tutmalıdır, çünkü hastalık anları kötü alışkanlıkların kazanılmasına en müsait olan zamanlardır. Yatağında yalnız uyumaya alıştırılamayan çocuk ileriki yıllarda da temel alışkanlıkları kazanmada ailesine pek çok problem yaratır. Bu nedenle çocuğun yatağında huzurlu ve güvenli yatması için aile gereken her türlü fedakârlığı yapmalıdır. Ergenlik Dönemi ve Cinsellik Eğitimi Cinsellik eğitimi doğumdan başlayıp ergenlik dönemine kadar süren hatta yaşam boyu devam eden bir bilgilendirmedir. Yukarıda bahsettiğimiz gibi, çocuk bu bilgileri almaya hazır olduğunun sinyallerini sorularıyla ebeveynlerine verir. Bu eğitimin zamansız yapılması, çocuğun olgunluk düzeyine uygun olmayan ayrıntılar içermesi ne kadar sakıncalı ise, zamanında yapılmamış olması da o kadar sakıncalıdır. Belli bir yaşa gelmiş olan çocuğa ihtiyaç duyduğu bilgiyi vermemek, onu cinsel gelişim konusunda bilgisiz bırakmak, kendisini yaşıtlarından geri ve yeteneksiz hissetmesine yol açmaktır. Çocuklara, kızlarda göğüslerin büyümesi, kalçaların şekillenmesi, tüylenme, adet görme gibi değişmelerin olacağı, erkeklerde de sesin kalınlaşması, cinsel organın büyümesi, kıllanma gibi değişimlerin olacağı, bunların hormonlarla ilgili olduğu anlatılmalı, ergenlik döneminde karşı cinse ilgi duymanın doğal olduğu açıklanmalıdır. Böylece ergenin bedenindeki değişiklerden ötürü kaygılanması, kendisini anormal zannederek bunalıma düşmesi önlenmelidir. Ergenlik dönemine ulaştıklarında da gençlerin, beden sağlığı, temizlik, hijyen konularında soru sormaları teşvik edilmelidir. Ergenlik dönemindeki birçok psikolojik sorun çocuğun kendi cinsiyeti, cinsiyet özellikleri ve cinsel gelişimi hakkında bilgi sahibi olmamasından kaynaklanmaktadır. Her alanda olduğu gibi cinsellik konusundaki bilgisizlik, birçok ruhsal soruna zemin oluşturmaktadır. Cinsiyetle ilgili sorunların erkenden keşfedilmesi, bunların erkenden çözümlenmesine yol açacak, çocuğu ruhsal bunalımlardan kurtaracaktır. Cinsiyetine uygun rolü benimseyememe, kız-erkek arkadaşlığını becerememe, karı-koca ilişkilerini yürütememe, anne-çocuk, baba-çocuk ilişkilerini düzenleyememe gibi pekçok sorunun kökeninde cinsiyetle ilgili problemlerin yattığı bilinmektedir. O halde çocuklar, gençler, hatta yetişkinler, ihtiyaçları doğrultusunda, cinsiyet, cinsel gelişim ve cinsel yaşam konusunda eğitilmelidirler. Okul öncesi dönemde küçük çocuğun bedenini keşfettiği sırada kız-erkek farklılığı konusunda bilinçlendirilmemesi, anne ile babanın anatomik yapılarının farklı olduğu konusunda bilgilendirilmemesi, 3 yaşındaki küçük bir kızı "neden benim cinsel organım Ahmet'inkinden farklı, neden benim pipimi kestiler?" sorusunu sormaya iterken, 4 yaşındaki bir küçük erkeğin de "yaramazlık yaparsam benim de cinsel organımı Ayşe'ninki gibi keserler mi?, Altımı ıslatırsam pipimi koparırlar mı?" şeklindeki sorularla endişelenmesine yol açabilir. Eğer küçük çocukların bu soruları zamanında ve yerinde cevaplandırılmazsa, çocuğun içine ilk endişe, korku ve güvensizlik düşer. Cinsiyetle ilgili bilgi, çocuğa, bedenini, kendi cinsel organını keşfettiği anda verilmelidir. Bazı bilgiler de, daha çocuk belli bir gelişim aşamasının arifesindeyken, çocuk o aşamaya girmeden önce verilmelidir. Her çocuk henüz Özel Ege Bilim Sanat Koleji Rehberlik Servisi çocukluk dönemini sürerken veya ergenlik aşamasının arifesinde iken ergenlik döneminde bedeninde meydana gelecek olan değişikliklerden haberdar edilmelidir. Psikolog Ceren Özbay KAYNAKÇA Prof. Dr. Norma Razon, Okul Öncesi Çocuk ve Cinsel Eğitim, Yaşadıkça Eğitim, Ya-Ba yay, İstanbul 1988, Sayı 4 Prof. Dr. Mücahit Öztürk, Çocuk ve Cinsellik Çocuk ve Ergen Gelişimi, Bekir Onur, İmge Kitabevi Yayınları (6. Baskı)