Dünya Engelliler Birliği Çalıştayı/İstanbul Deb Hukuki Normları

advertisement
05 Mart 2011 DÜNYA ENGELLİLER BİRLİĞİ ÇALIŞTAYI/İSTANBUL
DEB HUKUKİ NORMLARI
Raportör : Prof. Dr. Nur TUNALI TÜRKMEN / Yeni Yüzyıl Üniversitesi
Raportör : Canan KOCA / Teknik Müdür / Dünya Engelliler Vakfı
Raportör : Hatice DEĞİRMENCİ / Uluslar arası İlişkiler Sorumlusu / Dünya Engelliler Vakfı
• BM 1993 ENGELLİ HAKLARI SÖZLEŞMESİNİN ÜLKE TARAFINDAN TANINMASI
• ULUSAL ENGELLİLİK SÖZLEŞMESİNİN OLUP / OLMAMASI
• GENEL VE YEREL YÖNETİMLERDE ENGELLİ HUKUKU
• ENGELLİLERE YÖNELİK YÖNETMELİK
• STK YAPILANMASI VE DESTEKLENMESİ
KATILIMCILAR
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN
TÜRKİYE/PROF.DR. NUR TUNALI TÜRKMAN
TÜRKİYE/NECDET ÖZTÜRK
TÜRKİYE/METİN ŞENTÜRK
TÜRKİYE/AYÇA HAYKIR
TÜRKİYE/PROF.DR. HÜLYA KAYIHAN
TÜRKİYE/ BAHATTİN ŞENGÜL
TÜRKİYE/AV. TURAN HANÇERLİ
TÜRKİYE/EMEL KAPANOĞLU
TÜRKİYE/ AYHAN NEHİRLİ
TÜRKİYE / GÜLBEYAZ ÖGEYİK
IRAK MUOWFFAK.T.ALKHAFAJI
SUDAN/ DR. YOUSIF ISMAIL
SUDAN/ ELSAMAWAL FARAOQ HASSAN
SUDAN/ ABDELRAHMAN KHALIFA AHMED MOHAMMED
HOLLANDA/HANNEKE VON BRUGGEN
KOSOVA/ HILJMNIJETA APUK
GİNE/DIOP ALPHA BOUBACAR
ALMANYA/HAFİZE ŞAHİN
KUVEYT/NORA ALZAHRI
AVUSTRALYA/ PATRICK MAHER
BAE/ MARIAM SAIF AL QUBAISI
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Efendim, birleştirilmiş olan iki oturumumuza hoş geldiniz.
Bugün iki konudan bahsedeceğiz. Ben aslında bu konuların hiçbirinin uzmanı değilim. Ama sağ
olsun Necdet Bey, bu oturumun başkanı olarak beni görevlendirdi. Ama ben biraz daha sözü
kendilerine bırakacağım. Çünkü bu konuda en iyi bilgiyi ve en iyi sanıyorum bilgi paylaşımını
kendisi bize yapacak. Ondan sonra hep birlikte tartışacağız. Önce ben kendimi tanıtayım. Adım
Mensur AKGÜN, bu toplantının organizatörlerinden birinden geliyorum, Kültür Üniversitesinden.
Ve anladığım kadarıyla da çeviri başlamış. Dolayısıyla Türkçe devam edebilirim. Bu oturumda bir
tek idari bir anons yaparak bitirmek istiyorum konuşmamı, herkese başarılar dilemeden önce. O
da; konuşmak isteyenler elini kaldırdıktan sonra lütfen mikrofonu beklesin. Çünkü çeviri
gerekiyor. Farklı yerlerden gelen misafirlerimiz var. Herkes mikrofonu beklerse çok çok iyi olacak.
Ben bununla başarılar dileyerek sözü Necdet Beye bırakıyorum.
TÜRKİYE/NECDET ÖZTÜRK: Teşekkür ediyorum. Çalıştayımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Efendim, konuşmalarımız sırasında DEB Hukuki Normlarını BM 1993 Engelli Hakları
Sözleşmesinden faydalanarak, belirlediğimizi anlatmaya çalıştım. Şimdi 1993 Engelli Hakları
Sözleşmesinin ülke tarafından tanınması alt konu başlığımız. Bununla ilgili düşünce, önerileriniz
varsa bunları alalım. Sayın Hocam, alt konu başlığımız bu. STK’larımızın ülkelerinin 93 Eylem
Planına sahip olup olmadığını, kabul edilip edilmediğini belirleyerek başlamak istiyorum.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Evet. Bu konu başlıkları çerçevesi içersinde söz almak
isteyenler var mı? 1993 Engelli Hakları Sözleşmesinin ülkeler tarafından tanınması ve diğer
konularda?
TÜRKİYE/ AYÇA HAYKIR: Merhabalar. İsmim Ayça HAYKIR. Ben Türkiye’den katılıyorum, TACSO
Türkiye’den. Belki yöntemle ilgili bir öneride bulunabilirim, diye düşündüm. Konu başlıklarını belki
Necdet Bey biraz açıklarsa, bu kabul edilecek mi yoksa bunun üzerinde tartışalım. Tam olarak
belki beklentiyi anlamamış olabilir arkadaşlarımız, diye düşündüm sadece.
TÜRKİYE/NECDET ÖZTÜRK: DEB Hukuki Normları bir yönetmelik olarak hazırladığımız ve size arz
etmek istediğimiz bir metindir. Strateji ve politika belgesidir. Üyelere yol göstericidir. Birliğin üst
kurallarını ve faaliyetlerini detaylı olarak belirtir. Tüzükte düzenlenen konularda detaylandırır,
Tüzükte düzenlenen ikincil konuları düzenler. Tavsiye ve taahhüt şeklinde olabilir. Şimdi biz DEB
Hukuki Normlarını bir yönetmelik yöntemi ile hazırladık. Ve aslında şu anda konuşacağımız
çerçeve budur. Buna göre görüşlerinizi almak istiyoruz. DEB Yönetmeliği, yönetmeliğin aday üye
tarafından kabul edilmesi, üyeliğe kabulünün ön şartı olacaktır. Yasal dayanak ve maddeleri
olacaktır. Genel hükümler ve uygulamalar, raporlama, mali hükümler ve son hükümler olmak
üzere beş bölümden oluşması düşünülmektedir. Bölümler, maddeler ve başlıkları; yorum, öneri
ve düşüncelerinize açıktır. Sizlerinde katkısıyla önerimizde yer almayan yeni ilkelere veya mevcut
ilkelere değişikliklere yer verilebilir.
İlkelerimiz;
İktisadi, ferdi ve sosyal ölçülerin belirlenmesi
Haklara dair ilkeler
Ayrımcılık yapılmaması
Topluma tam ve etkin katılım
Farklılığa saygı
Fırsat eşitliği
Erişilebilirlik
Erkek ve kadınlar arasında denge
Engelli çocukların haklarının korunması
Kurallar;
Eşitliğin gözetilmesi ve ayrımcılığa müsaade edilmemesi
Engelli kadınlara ve çocuklara pozitif ayrımcılık yapılması
Bilinçlendirme ve farkındalığın arttırılması,
DEB’ne erişilebilirliğin sağlanması
Yaşama hakkının savunulması
Acil ve tehlikeli durumlarda engellilerin öncelikli korunması
Yasa önünde eşitliğin sağlanması
Yargıya erişim ve güvenliğin sağlanması
Kişinin hürriyet ve Güvenliğinin korunması
İşkence veya zalimane insanlık dışı veya küçültücü muamele veya cezalara maruz
bırakılmama
İstismar, şiddet veya taciz gibi fiillere maruz bırakılmama
Kişinin bütünlüğünün korunması
Tabiiyet ve seyahat özgürlüğünün savunulması
Bağımsız yaşama ve topluma dahil olma
Kişisel hareket imkanlarının savunulması
Engellilerin bilgiye erişim hakkının geliştirilmesi
Gizliliğe saygı gösterilmesi
Ev ve aileye saygı gösterilmesi
DEB’nin Evrensel Referansları;
BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
BM Engelli Hakları Sözleşmesi
BM Engelliler için Dünya Eylem Planı
BM Kadınlara Karşı Her türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi
BM Kadınların Siyasal Haklarına İlişkin Sözleşme
BM Çocuk Hakları Sözleşmesi
Yerel Referanslar;
Evrensel referanslar ile çelişmeyen üyelerin bağlı bulundukları ülkelerdeki ulusal referanslardır.
Evet. DEB Hukuki Normlarını ana başlıklarıyla bu şekilde arz ediyorum. Ve görüşlerinize, Sayın
Hocamın madde madde belirleyip teyit edilmesini yada önerilerle düzeltilmesine yada
geliştirilmesine ve ortak karar çıkartılmasına karar verilmesi üzerine görüşlerinize arz ediyorum
efendim.
Tercümeden bir uyarı geldi, tercümedeki arkadaşlardan. Şu ana kadar okuduğum DEB Hukuki
Normları, hukuki terminoloji olduğu için anlamakta biraz zorlanıyorlar. Onlara metni tekrar
gönderdik. Uygun görürseniz Sayın Başkanım, yönetmeliğin yani eylem planına geçelim. Bunu
görüşlerinize arz ediyorum. İnşallah uygulamalar kısmı. Buyurun efendim.
HOLLANDA/HANNEKE VON BRUGGEN: Eylem Planına geçmeden önce sizlerin Bu DEB ile ilgili
görüşünüzü almak istiyorum. “union” yani birlik kelimesi belki değiştirilebilir. Değiştirilir mi
değiştirilmez mi belki bilmiyorum ama, engelli kelimesine ben bir rezervasyon koyuyorum. Yani
benim bu konuda bir endişem var. Adım Hanneke Von Bruggen.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Sanıyorum herkes tarafından anlaşıldı, tercüme edildi. İsim
konusunda önerisi olan var mı? Başka bir alternatif ya da rahatsız edenler var mı?
BAE/ MARIAM SAIF AL QUBAISI: Birleşik Arap Emirliklerinden, ismim Al Qubaisi. BM hukukuna
göre engelli demiyor, yani handicap demiyor. Disability diyor. Özürlü olan insanlar diyor. O
yüzden bence biz de taslağımızda bu şekilde kullanabiliriz. Disability kelimesini İngilizcesinde
geçirelim, diyorlar.
IRAK MUOWFFAK.T.ALKHAFAJI: Ben de bir tavsiyemi söyleyebilir miyim, teklifimi söyleyebilir
miyim? İngilizcesinde İngiltere’de genellikle 20 yıldır falan handicap kelimesini kullanmıyoruz.
Disabled kelimesini kullanıyoruz. Aslında bunların her ikisi de Türkçeye engelli diye çevrilmekte,
Dünya Disability Birliği. Yani yine engelliler birliği. Ancak World Disability Union İngilizcesi olsun,
şeklinde bir teklifim var. Yan İngilizce adı World Disability Union olsun, World Handicapped Union
olmasın. İngilizcesi World Disability Union olsun.
TÜRKİYE/AV. TURAN HANÇERLİ: Tam da bende bu kapsamda bir şey söyleyecektim. Zaten
Türkçesi engellilik kavramı üzerinden. Dünya Engelliler Birliği. Zannediyorum İngilizcede bir sıkıntı
var. Handicapped kullanımı dünyada vazgeçilen ve BM Engelli Haklar Sözleşmesinde de
kullanılmayan bir metin. Çünkü handicap kişinin kendisinden hareketle durumu tanımlayan bir
durum. Fakat engellik durumu kişinin kendisinin dışında çevresel etkilerle birlikte bir sorun haline
gelen, bir problem olarak algılanması gereken bir durum. Dolayısıyla burada özellikle Sosyal
modelle tıbbi model tartışmaları burada anlam buluyor. Handicap evet, dünyanın vazgeçtiği ve
belki bizim de vazgeçmemiz gereken bir durum.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Çok teşekkürler. Bir de isminizi söyler misiniz kayda
geçmesi için lütfen.
TÜRKİYE/AV. TURAN HANÇERLİ: Av. Turan HANÇERLİ, Türkiye Sakatlar Derneği Genel Başkan
Yardımcısı.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Çok teşekkür ederiz. Buyurun.
TÜRKİYE/METİN ŞENTÜRK: Tüm arkadaşlardan, kayıtlarda bulunması açısından kendilerini
tanıtmaları konusunda. Teknik anlamda arkadaşlarımızın konuşmaları kayda geçtiği için kendinizi
ve ülkenizi tanıtırsanız ve STK adını verirseniz, teknik olarak bunlar daha sonra size dağıtılacağı
için paylaşım anlamında, yararlı olur. Kimin konuştuğu oradaki dinlenen teknik DVD yada CD
kayıtlarında daha net anlaşılır. Teşekkür ederim.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Buyurun.
SUDAN/ DR. YOUSIF ISMAIL: Ben Yusuf İsmail. Barış ve Hoşgörü Organizasyonu, Sudan’dan
geliyorum. Biz aslında, bu Tüzüğe birçok değişiklik yaptık. Ve isminden başladık. Bir kere Handicap
kelimesinin çağrıştırdığı nedir? Disability kelimesinin çağrıştırdığı nedir diye tartıştık. Handicap
dediğimiz zaman sadece ve sadece tıbbi bir anlamı var yani tıbbi boyutları var. Ama Disability
dediğimiz zaman psiko sosyal boyutları da devreye giriyor bu kelimenin. Handicap derseniz eğer
sadece engeli olan kişiyi, mesela görme yoksunu veya işitme yoksunu, herhangi bir uzvunda bir
sakatlık olan kişi olarak görmüş olursunuz. Ama Disability kelimesini kullanırsanız eğer, o zaman,
o insanın bütün becerilerini, bütün yetkinliklerini, yeterliklerini de beraberinde değerlendirirsiniz.
Bu nedenle biz de sözleşmede geçtiği gibi, yani BM Sözleşmesinde geçtiği gibi Disability
kelimesinin kullanılmasını öneriyoruz. Yani kişinin insan olarak görülebilmesi için Disability
kelimesini öneriyoruz İngilizcesinde. Bunu New York’ta da çok tartışmıştık. Hatta şöyle diyoruz,
International Union of People With Disability şeklinde çevrilsin İngilizcesi.
TÜRKİYE/EMEL KAPANOĞLU: Merhabalar, Türkiye, Türkiye Sakatlar Konfederasyonu, Emel
KAPANOĞLU. Şimdi bakın, iki gündür bu çalışmaların içerisindeyiz. Türkiye’de hep bizim
yaşadığımız Kavram karmaşasının hala burada da yaşadığımızı görüyorum. Bu bana çok ilginç
geldi. Neden ilginç geldi? Çünkü benim için o ifade edilenin hiçbir anlamı yok. Ama ben
gereksinimli bir insanım. Özel gereksinimleri olan bir insanım. Sizler de birçoğunuz öylesiniz
arkadaşlarım. Neden engelli veya sakat diye, veya özürlü diye bir tanım üzerinde duruyoruz?
Dünyaya bizim bu sıfatla değil, farklı gereksinimleri, bu çok ince nüansları olan bir birey
olduğumuzu anlatmamız için daha farklı bir ifade şeklinde düşünemez miyiz peki?
Biz engelli değiliz. Bu konuda dikkatinizi çekmek istedim. Bence gereksinimli insan, birey olarak
düşünürsek çok daha sevimli, sıcak atmosfer yaratacağız ve dünyaya bunu da anlatmış olacağız.
Teşekkür ediyorum.
KOSOVA/ HILJMNIJETA APUK: Hiljmnijeta APUK, Kosova’dan geliyorum. Öncelikle Şöyle bir
teklifte bulunmak istiyorum. Disabled people veya person with disability yani İngilizcede, engelli
kişiler veya engelliler şekline belki çevrilebilir Türkçeye, kelimeleri ile ilgili. Şimdi “union” yani
birlik bizim için kabul edilir. Ama biz Küresel disability hareketi, küresel engellilik hareketi olarak
bence adlandırabiliriz. Çünkü küresel bir hareketiz.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Pek çok yapıcı öneri geliyor. Yine genelde öneriler isim
üzerinde.
GİNE/DIOP ALPHA BOUBACAR: Teşekkürler. Gine Cumhuriyetinden Diop Alpha Boubacar.
Tartışmaya girmeden önce teşekkür etmek istiyorum bu organizasyona. Zannedersem bu
oturumda, bu birliğin tüzüğünü tartışacağız. Dolayısıyla Konu ile ilgili olmayan tartışmalardan da
kaçınmalıyız. Bu birliğin Anayasasını oluşturan tüzükle ilgili olan değişiklikler hakkında
konuşmalıyız. Ve farklı katılımcılar farklı isimler teklifinde bulundu. Burada çok önemli bir şey
söylemek istiyorum. Bu Teşkilatı, üyelerinden ayırmamız gerekiyor. Ve bunun yanı sıra engellilerin
temsil edildiği teşkilatların oluşturduğu bir teşkilat da olabilir. Ve bence burada tüm dünyadan
engellilerin oluşturduğu teşkilatların oluşturduğu bir birlikten bahsediyoruz. Yani burada bu
kişilerin oluşturduğu bir birlik değil, bu kişilerin üye oldukları teşkilatların oluşturduğu bir birlik.
Dolayısıyla ben burada “engelli teşkilatlarının dünya birliği” gibi bir isim teklif etmek istiyorum.
Teşekkürler.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Çok doğru söylüyorsunuz. Gelecek sözü buraya veriyorum
ama. Bir dakika.
TÜRKİYE/NECDET ÖZTÜRK: Arkadaşlar, isim değişikliğinin iki zorluğu var.
1. Burada bulunan Diop Alpha Boubacar’ın söylediği gibi kişisel bir katılımdan ziyade, örgütsel bir
birlik olacağı için, burada bulunan örgütlerin isimlerinin de eğer, burada belirleyeceğimiz isme
göre değiştirilmesi gerekecektir. Yani bizim Dünya Engelliler Vakfı ismini, eğer Dünya
Özürlüler Birliği diye değiştirirsek bunu da değiştirmek zorunda kalacağız. Burada bulunan,
başında engelli örgütü ifadesi bulunan da doğal olarak değiştirmek zorunda kalacak. Çünkü
tezat oluşmuş olur. Birinci sorunumuz bu.
2. İkinci sorunumuz sakatlık, özürlülük ve engellilik Dünya Sağlık Örgütü tarafından şöyle
tanımlanmıştır. Sakatlık, geçici kısıtlılık halidir. Özürlülük, sürekliliği olan duygusal ve fiziksel
sınırlılık, kısıtlılık halidir. Engellilik, engelliler ise çevresel, Sosyal, kültürel sebeplere bağlı
kısıtlılık halidir. Özürlülük, tıp alanının ve akademik alanların konusudur. Yani Metin Beyin
görmemesi, benim yürüyememem sivil örgütlerinin düzelteceği, uğraşacağı, düzenleyeceği
bir alan değildir. Metin Bey ile benim hayata katılımımızı sağlayacak, Sosyal, kültürel ve
çevresel meselelerin, aykırılıkların, olumsuzlukların, engellerin kısacası, kaldırılmasının uğraş
alanıdır, STK’ların uğraş alanı. Dolayısıyla biz STK’yız. Tıbbi kurum değiliz. Akademik bir kurum
değiliz. Akademik kuruluş değiliz. Biz işin sosyal tarafını, insanların hayata entegrasyon
tarafını sorgulayan, denetleyen, temsil eden sivil örgütleriz. Dolayısıyla bizim ilgi alanımız
engellerin ortadan kaldırılma işidir. Bu sebeple engellilik, engelliler kavramını ben
öneriyorum, savunuyorum. Ama burada çoğunluk özürlülük ya da engellilik tercihini yaparsa
bunlara dikkat ederek yapılan tercihe de biz saygı duyuyoruz, katılacağımızı beyan ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Çok teşekkürler, buyurun efendim.
TÜRKİYE/PROF.DR. HÜLYA KAYIHAN: Ben müsaadenizle bu terminoloji ile ilgili tarihsel Türk
toplumunun, yaklaşımını da katarak ama Uluslar arası bazı gerçeklerle de bütünleştirerek bazı
tarihsel açıklama yapmak istiyorum. Ancak takdir size ait. Herhangi bir öneride bulunmuyorum.
Şimdi Uluslar arası açıdan ICF sınıflandırması bizim kabul ettiğimiz bir sınıflandırma. Dolayısıyla da
bu sınıflandırmaya göre impairment, disability ve handicapped’ın karşısındaki tanımlamalar
bellidir. Biz bunları değiştiremeyiz. Dolayısıyla da Uluslar arası bir kelime kullanırken o kelimenin
anlamından sapamayız. Ancak belki Haneke’ye de bir cevap olabilir mi diye, şimdi Türkiye’de
bizim çok ciddi bazı kelimelerin Türkçe karşılıklarını bulmada sıkıntımız var.
Biliyorsunuz occupational kelimesinin karşılığını Türkçe’de bulmadığımız gibi. Ve zaman zaman
hakikaten Türkçeyi, İngilizce tek bir kelimeyi, biz Türkçede tek bir sözcükle karşılığını bulamıyoruz.
Şimdi TC kanunlarına baktığımızda bu konu “sakatlık” olarak ilk önce giriyor terminolojiye. Ve
benim gençliğimde, bundan 30 küsur yıl önce biz hep birlikte engelli kişilerin de sivil toplum
örgütlerinin de bir hareketi olarak bir karşı duruş olarak, sakatlığı çok olumsuz bir tanımlayıcı
terim olarak düşündük. Ve dedik ki, hani bu sakatlık uygun değil. Çünkü sakatlığın Türk tarihinde
gerçekten çok acınası, acınmayla bütünleşen bazı karşılıkları var. Dolayısıyla onun yerine özür
kelimesini koyduk. Aslında disability’inin karşılığı gibi oluyor özür. Ve her şeyi değiştirdik.
Değiştirtebildiğimiz her şeyi değiştirttik. Sakatlık kelimesi yerine hep özür koyduk. Fakat bir an
geldi. Tekrar bir ses yükseldi. Dendi ki biz özür mü diliyoruz? Yani nedir bu kelimenin anlamı? Biz
özürlüysek özür mü diliyoruz. Bu kelime bizi doğru tanımlamıyor, bizi çok baskılıyor. Aslında biz
her şeyi yapabiliriz, siz Engelleri kaldırırsanız. Engelleri bizim engelli gibi bazı rollerimizi yerine
getirememize yol açıyor, diye hani toplumsal bu konuyu daha üste taşıdı. Aslında bir anlayış
oluştu. Bunlar farkında olmadan da benimseniyor. Dolayısıyla şimdi ben bir toplantıya gittiğimde
orada eğer özürlü denirse, hemen benim yanımdaki bir konuşmacı herhangi bir kişi olabilir, özür
kelimesinden rahatsızlığını dile getiriyor ve biz o zaman diyoruz, artık özür yerine artık engelli
tanımı kullanalım diyoruz. Buradaki ne yazık ki bilimsel bir açıklaması olmamakla birlikte
toplumun şu anki kabulü, bu doğru.
TÜRKİYE/NECDET ÖZTÜRK: Ben engelliyim. Bana özürlü denmesinden ben hoşlanmıyorum, bana
estetik gelmiyor. Nihayetinde kullanıcı benim.
TÜRKİYE/PROF.DR. HÜLYA KAYIHAN: Ancak yarın da başka bir kelime çıkacak. O zaman da biz
engelli kullandığımız için. O zaman biz hakikaten. Şu an bir öneride bulunmuyorum. Ancak bizim
başka bir yerde, başka bir platformda bu konuyu da çok ciddi bir şekilde aslında tartışmamız
lazım. Çünkü kelime karşılığı bulmak Türk Dil Kurumunun da işin içinde olduğu ve bilimsel bir
çalışmayı gerektirir. Ancak biz Uluslar arası terimleri kullanırken, onu biz kendi algılarımızla veya
kendi anlayışımızla yaparsak ki Uluslar arası bir birliğe talip oluyoruz. O zaman gerçekten,
Handicap dediğimizde yani kişinin hiçbir şekilde rollerini yerine getiremeyen kişiden
bahsediyoruz. Yani aslında maalesef Hanneke’nin söylemek istediği de o. Yani handicap
özürlüden daha kötü bir durum. Çünkü özürlü olmak, aktiviteyi yapıp yapamamakla ilgili. Yani ben
yürüyemeyebilirim bu beni özürlü kılar. Ama yürüyemediğim halde ben anne olabilirim, işime
gidebilirim, her şey yapabilirim. O zaman handicaplı olmam. O nedenle Uluslar arası anlayış ve ICF
sınıflandırmalarına göre, biz handicap dediğimizde disability yerine daha ağırlaştırılmış, daha
kısıtlanmış, daha olumsuz bir şeyden bahsediyoruz. O nedenle burada bir hata yapıyoruz. Ama
kendi adımıza da böyle bir çelişki var ne yazık ki.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Çok çok teşekkürler.
TÜRKİYE/NECDET ÖZTÜRK: İzin verirseniz vakit çok az. Bunu toparlayalım. Oylamaya sunalım.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Yalnız birkaç kişi daha var söz almak isteyen, Necdet Bey.
TÜRKİYE/NECDET ÖZTÜRK: O zaman kısa tutarsak.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: 8 kişi ve ikişer dakika lütfen.
ALMANYA/HAFİZE ŞAHİN: İlk önce hepinize çok çok teşekkür ediyoruz, burada
bulunduğumuzdan dolayı. İsmim Hafize ŞAHİN, ikinci başkan, Avrupa Türk Engelliler Derneğinden,
Almanya’dan geliyorum. Burada konuşulan şeylerden çok şaşırtıcı olarak şu an hayran içinde
kaldım. Çünkü Engelliler adı, Avrupa’da aktif olarak çalışıyoruz. Biz de engelliler adını kullanıyoruz.
Hem Almanca da hem Türkçe de. İngilizcede disabled olarak geçecek. Şimdi bu konularda tabii ki
Handicap denilen, konuşulan şeyler gerçekten doğru. Çünkü ben kendim engelliyim, %100 engelli
ve görme engelliyim.
Ben kendimi handicap olarak görmüyorum. Sadece yardım gerekiyorsa herhangi bir teknoloji ile
bununla önleyebiliyorum. O yüzden bu konuda bence engelli, biz engelli olarak kendimizi daha
çok özürlü yapmamak adıyla öneriyorum. Çünkü faaliyetlerimizle kendimizi ifade etmek adına
pozitif insan olduğumuzu göstermemiz lazım. Bunu isimle değil kendimizi tanıtarak. O yüzden.
Teşekkürler diyorum.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Çok teşekkürler. Evet beyefendi.
TÜRKİYE/ BAHATTİN ŞENGÜL: Bahattin Şengül, MHP İstanbul İl başkanlığı engelli komisyonu
başkanı olarak tekrar sizleri selamlıyorum. Ben daha olumlusu daha iyi bir kelime ve terim
bulununcaya kadar en azından, Engelliler teriminin şu an için diğerlerinden daha olumlu olduğunu
düşünüyorum. Bundan ziyade de diğer hususa, eylem planına geçmeden önce bu belki eylem
planı içerisinde de değerlendirilebilir. Tabii ki sizlerin takdiri. Ama bu genel ilkeler içerisinde de
biraz önce ele aldığımız Hukuki normlardaki ilkeler içerisinde de belki değerlendirilebilir. Nasıl
takdir uygun bulursa Arkadaşlarımız. Engellilerin siyasi platformlarda, siyasi zeminlerde daha aktif
ve etkin bir biçimde temsil edilmesini sağlamak da ilkelerimiz arasında yer alabilir veya yer almalı
diye düşünüyorum. Çünkü netice itibariyle toplumdaki önemli değişiklikler siyasetin ve siyasal
araçların, enstrümanların kullanılmasıyla mümkün olabilmektedir. Engellilerin siyaset alanında da
aktif ve etkin konumla da temsil edilmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Ve bununla ilgili de bir siyasi
parti olarak bizim de projelerimiz mevcut. Ama bunun bir ilke olarak da benimsenmesi, bununla
ilgili belki belli kararlar alınması, tavsiyelerde bulunulması Parlamentolarla veya siyasi partilerle
bu konuda çeşitli temaslar kurulması gibi, çeşitli aktiviteler de gerçekleştirilebilir. Bir ilke olarak
değerlendirilebileceğini düşünerek takdirlerinize sunuyorum. Teşekkür ediyorum.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Çok teşekkürler. Ben bundan sonraki konuşmalardan
lütfen isim üzerine yorumları varsa, bu konuda konuşmalarını rica edeceğim. Bu turu böylelikle
tamamlayalım.
TÜRKİYE/ AYHAN NEHİRLİ: Herkese merhabalar. Ayhan Nehirli, Boğaziçi Üniversitesi Uluslar arası
ilişkiler siyaset bilimi yüksek lisans öğrencisiyim. % 95 görme engelliyim. Bireysel olarak buraya
katılıyorum. Ve dün gelemedim, bugün geldim. Herkesten özür diliyorum o yüzden de. Daha yeni
geldim şehir dışından. Şimdi kısaca şunu söylemek istiyorum. Toplumumuz çerisinde özürlü
dendiği zaman şöyle bir kavram oluşuyor. Şimdi diyelim iki arkadaş konuşuyor ve arkadaşlar
konuşurken biri olağan dışı hareket ediyor ve öbür arkadaşı ona özürlü müsün oğlum, ne
yapıyorsun diyebiliyor. Özürlü kelimesi sanki bu açıdan biraz daha, olağan hareketlerden daha
ayrıca hareketler yapmak anlamına gelebiliyor, diye düşünüyorum. Ve bende bu yüzden Engelli
kelimesinin en azından toplum tarafından belirli sınırlar konulduğundan dolayı, inanların bazı
şeyler yapamaması açısından engelli kelimesinin daha iyi olacağını düşünüyorum, en azından.
Fazla da uzatmak istemiyorum, çok teşekkür ediyorum herkese.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Biz teşekkür ederiz. Çok çok teşekkürler. Evet, oradaki
beyefendi. Buyurun.
SUDAN/ ELSAMAWAL FARAOQ HASSAN: Elsamawal Faraoq Hassan, ben Sudanlıyım. Sudan
Engelliler ve Sosyal Yardım Bakanlığında müdürüm. Ben kanuni yönden konuşmak istiyorum. Her
şeyden önce Engelliler kelimesi 18 tür insan gerektirir. Hatta dullar, AIDS’liler, yaşlılar dahil
engelliler şeklinde söylenebilir. Çünkü uluslar arası tanım budur. Bundan dolayı şunu istiyorum ki,
evet, engelliler olarak değil, ihtiyaç sahibi olarak değil. Ben sadece görmeyenler, hareket
kabiliyeti olmayanlar ve zihinsel hareket de kötü olanlar ve işitmeyenler hakkında konuşalım.
Sadece onları konuşalım. Aslına bakarsanız biz Birliğin adını koyacaksak, çok geniş isim koymak da
yarar yok. Aslına bakarsanız Birliğin adı, Engelliler Birliği olsun. Ama engeller birliği olmasın. Biz
engellerin birliği değiliz.
Biz engellilerin birliğiyiz. Ve bu da uluslar arası normlarla da uyuşmaktadır. Teşekkür ederim.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Buyurun.
SUDAN/ ABDELRAHMAN KHALIFA AHMED MOHAMMED: Abdelrahman, Sudanlıyım.
İşitmeyenler Birliği başkanıyım, Sudan’da. Evet, çok geniş, Elastik kelimeler kullanmamamız lazım.
Evet, efendim, eğer Handicap kelimesini kullanırsak, Handicap bireylerin haklarını savunmaz. Ve
ferdi farkları da önemsemez. Dolayısıyla Handicap kelimesi çok da katı bir kelime. Eğer çoğunluk
Uluslar arası anlaşmalara onay vermişse Uluslar arası anlaşmalardaki ve BM anlaşmalarındaki
kurallar, oradaki tanımlamaları kullanalım, o kadar.
……../……….: Tercümede bazı sorunlar olabiliyor. Sakatlık yada engelli kişilerin isimlerini farklı
dillere tercüme etmeye çalıştığımız zaman karşımıza çok büyük zorluklar çıkıyor. Bu nedenle tek
bir terime odaklanabilirsek veya tek bir tanıma odaklanabilirsek, o zaman devam etmek daha
mantıklı olur. Herkes aynı şeyi anlar. Farklı anlamlar ve kelimede farklı anlamlar olmaz. Bir
kelimeden bir anlayış ortaya çıkar. Teşekkür ederim.
TÜRKİYE/AV. TURAN HANÇERLİ: Çok kısa söyleyeceğim. Türkçede zaten sıkıntı yok. İngilizcede
problem var gibi gözüküyor. Yani ismin sadece İngilizcesini değişmesi kanaatindeyim. Teşekkür
ederim. Bu sorunun kaynağı şey olabilir mi acaba diye düşünüyorum. BM Engelli Hakları
Sözleşmesi yerine 1993 refere edilmiş sanki BM Engelli Hakları Sözleşmesinden değil de Eylem
Planından bahsediliyor gibi olabilir. Burada teknik bir hata var sanki. Teşekkür ederim.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Çok teşekkürler. Yandaki beyefendi lütfen.
GİNE/DIOP ALPHA BOUBACAR: Teşekkürler. Dıop Alpha Boubacar, Gine Cumhuriyetinden
geliyorum. Dikkatinizi çekmek istiyorum. Dünya gelişiyor ve kavramlar da değişiyor. Benim için
Handicap sözcüğü genel bir kavram, sadece bizlere atıf yapmıyor bu kavram. Dolaysıyla ben hep
söylerim Handicap kelimesini kullandığımız zaman her birimizin başkalarına göre izafi olarak
handicapları zaten mevcut. Hem avantaj hem dezavantaj bakımından birtakım Handicaplarımız
var. BM Engelliler Antlaşmasının hazırlanmasında yer alan tüm odak komitelerin çalışmalarına
katıldım. Bu BM Antlaşması tüm BM üyesi ülkelerin bir çalışması oldu. Buna BM’nin çeşitli
kurumları ve Dünya Sağlık Örgütü de dahil. Dolaysıyla şimdi uluslar arası düzeyde bir örgüt
kurmak istediğimiz zaman iki unsuru dikkate almamız gerekiyor.
1. Ulusal Hukuki Normlar,
2. Uluslar arası Hukuki Normlar,
Bazı ülkelerde bu dualist yani ikili normlar. Yani uluslar arası antlaşmalar ulusal kanunların
üzerinde yer alıyor. Ve dolaysıyla doğrudan iç hukukta uygulanabiliyorlar. Oysaki bazı ülkelerde
bonis bir hukuk sistemi mevcut. Yani ulusal kanunlar uluslar arası antlaşmaların üzerinde. Bence
dünya halklarının ortak çalışması olan bu BM Antlaşmasındaki kavramları bizim burada kabul
etmemiz gerekiyor. Teşekkür ederim.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Biz teşekkür ederiz. Buyurun efendim.
KUVEYT/NORA ALZAHRI: Merhaba efendim, Kuveyt’ten geliyorum. Özel ihtiyaçlar hizmetlerinde
çalışıyorum. Müfredat geliştirme konusunda da çalışıyoruz. Şimdi bazı ihtiyaçları tartıştık,
gereksinim dendi burada. BM’nin getirmiş olduğu tanımlar var, bunları da masaya yatırdık. Ama
ben her zaman için acaba neden bu Disability ve handicap veya özürlü, engelli kelimelerinde bu
kadar neden bu kadar tartıştığımızı düşünüyorum. Disability veya özürlü dediğimiz aslında, bizim
onlara sunduğumuz hizmetlerle ilgili. Yani aslında burada hafif, orta ve şiddetli bir disability’den
yani özürlülükten bahsediyoruz. Şimdi elimizdeki Terminolojinin hepsi BM’den geliyor. Ve bizi
burada hepimiz toplumsal yaşama katılımdan bahsediyoruz. Bizi hariç tutan terimlere niye
inanalım ve niye kullanalım diye düşünüyorum ben. O yüzden Bence “özel ihtiyacı olan kişiler”
veya özel durumları olan kişiler, özel zorlukları olan kişiler kelimeleri veya“challenges” kelimesi
çok daha iyi olabilir. Böylelikle bütün bu sigmada ortadan kalkar. Teşekkürler.
TÜRKİYE / GÜLBEYAZ ÖGEYİK: Herkese merhabalar. Ben Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme
Kurumu Şube Müdürü Gülbeyaz ÖGEYİK. Mesleğime başladığımdan bugüne kadar hep Bu iki
kelime üzerinde durulmuştur ve hangisi diye hep tartışmışızdır. Biz şubemizde bu her iki
kelimeye de karşı olduğumuzdan biraz da, özellikle handicap kelimesine karşı olduğumuzdan
özel raporlarımızda, kişisel raporlarda kişiyle ilgili Farklı gelişen çocuk, farklı gelişen yetişkin, genç
ibaresini kullanıyoruz. Ama bu ne kadar geçerli oluyor, bilmiyoruz ama kişisel olarak kendimizi
rahatlatmış oluyoruz. Biraz da karşımızdaki kişiye yaklaşımımızla ilgili. Ancak Engelliler birliğinin
daha geçerli ve daha uluslar arası bir geçerliliği olduğuna inandığımdan bunun kullanılmasında
taraftar olduğumu söylemek istiyorum. Çok teşekkür ediyorum.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Biz teşekkür ederiz. Buyurun efendim.
AVUSTRALYA/ PATRICK MAHER: Teşekkürler, Avustralya Ulusal Özürlülük Hizmetlerinden
geliyorum. Öncelikle Türkiye’deki sevgili kardeşlerime bu organizasyon için çok teşekkür ederim.
Gerçekten yerinde bir girişim olmuş. Kelimelere odaklanıyoruz. Bu kelimeler, bizim oluşturmaya
çalıştığımız, ortamı tanımaktan ziyade bir eksikliği tanımlayan kelimeler. Avustralya’da biz
toplumun açık olduğu, toplumun kucaklayıcı olduğu bir ortam yaratmaya çalışıyoruz. O yüzden
etiketlerden kaçınıyoruz. Şimdi ben biraz daha cesur davranmaya çalışacağım. Türk
meslektaşımızın cesur bir teklifi oldu. Ben de onu destekliyorum. Bu arada daha önce bu
kelimelerin hiç bu bağlamda kullanıldığını duymamıştım. Bariyersiz, Engelsiz Dünya Birliği adını
koyalım. İngilizcesi de Barrier-free World Union olsun.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Böylece isim konusundaki tartışmaları tamamlamış olduk
sanıyorum. Başka isim konusunda bir öneride bulunmak isteyen yok. İsim konusunda vermiş
olduğunuz öneriler eminim ki organizatörler tarafından dikkate alınacak ve ona göre bir ismin
belirlenmesi için hukuksal çerçeve BM Sözleşmeleri, Türkiye’deki yerel hukuk da göz önüne
alınarak ve sizlerin de önerileri göz önüne alınarak ne yapılabileceği üzerinde daha detaylı olarak
düşüneceklerdir. Ayrıca zamanımızı kısıtlı olduğunu düşünerek ismin ötesine geçip acaba hukuksal
çerçeve konusunda neler söyleyebiliriz diye onun üzerine duralım diye düşündük. Şimdi ben sayın
hocamıza sözü bırakacağım ve hukuksal çerçeve konusunda genel değerlendirme yaptıktan sonra
hep birlikte tartışalım diyorum.
TÜRKİYE /FEHİM ÜÇIŞIK: Sayın başkan, değerli katılımcılar. Ben hukukçuyum Prof. Dr. Fehim
ÜÇIŞIK. Doğuş Üniversitesi Hukuk Fakültesi dekanıyım. Şimdi burada hem Yönetmelik hem de
tüzük görüşülecekti ayrı ayrı, uygun bir şekilde birleştirildi. Ben birkaç nokta belirtmek istiyorum.
Hukuki terimlerde kural olarak, sadece isim için söylemiyorum, bütün hukuki terimler için
söylüyorum, BM belgelerinin esas alınmasının uygun olacağını düşünüyorum. Çünkü biz BM’nin,
kişisel kanaatim, çeşitli belgelerinde öngördüğü, bu alandaki kişilerin kendilerini örgüt kurarak
temsil etme, bu temsil eden kurumlar arasında işbirliği yapılması, resmi makamların bunlarla
sürekli işbirliği halinde karar alma sürecini, uygulama sürecini, götürmesi şeklindeki bir ihtiyacı, bir
ortaya konmuş bulunan zemini doldurmak üzere toplanıyoruz. Böyle olunca bizim nihai hedefimiz;
BM Sözleşmesi ve Eylem Planında diğer kuruluşları vasıtasıyla güttüğü hizmetlerde STK’lar olarak
partner olmak, onları etkilemeye çalışmak, onlarla işbirliği yapmak ve bu ilkelerin dünyada, ne
kadar gelişme düzeyi farkı olursa olsun asgari, her yerde aynı şekilde uygulanması, iyi uygulamalar
örneklerinin birbirleriyle bilgi alışverişi şeklinde iletilmesi, her yerde güçlendirilmesi. Böyle olunca
bizim BM’in kullandığı terimlerden farklı terimlerle yürümemiz birtakım pratik zorluklar en azında
ortaya koyacaktır diye düşünüyorum. Bir başka noktada görüş beyan etmek istiyorum. Bana
intikal ettirilen 58 maddelik bir Tüzük taslağı var. Bu Tüzük taslağı derhal maddelerle başlıyor.
Olabilir. Zaman zaman amaç maddesinde hangi ülkelerin katılımcı olacakları noktasında ayrıntılara
giriyor. Bu da olabilir. Fakat ben şunu söylemek istiyorum. Bazı uluslar arası belgelerde hangi
hareket noktaları itibariyle böyle bir belge hazırlığına girişildiği ve nelerin esas alındığı önsözlerde
belirtiliyor. Mesela İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde, “Yoksulluktan ve dehşetten kurtulmuş,
içinde insanların söz ve inanç özgülüğüne sahip olacakları bir dünyanın kurulmasının en yüksek
amaç olarak ilan edilmiş bulunmasına göre”, diyerek BM Genel Kurulundaki üyelerin böyle bir
bildirge hazırladığı ortaya konuyor. Biz de burada biraz evvel söylediğim hususları BM’in şu
belgesinde şu şöyle, bu belgesinde bu böyle ifade edilen, Milli hükümetlerin, yerel yönetimlerin,
BM’ye bağlı kuruluşların STK’larla işbirliği ile bu alandaki hükümleri uygulamaya geçirmesi, karar
alma süreçlerinde birlikte hareket etmesi gereğini ortaya koyması üzerine bunlarda güç alarak,
bunlardan hareket ederek böyle bir birlik ortaya çıkartıyoruz denebilir. Buna tüzüğün amaç
maddesinde yer verilebilir yahut eylem planının girişinde; böyle bir birlik kurulmuş olan şu üye
kurucu kuruluşlar şu amaçları ve şu belgeleri esas alarak şöyle bir eylem planı hazırlamışlardır
denebilir. Böylece tüzük ve yönetmelik birleştirilebilir. Tüzükteki ve yönetmelikteki aslında
Hareket, uygulama alanlarına dönük eylem planı içindeki açıklamalar Eylem Planı Taslağı olarak
sunulabilir. Bu yapılırsa mesela tüzüğün 7. Maddesinde 650 milyon kişiden söz ediliyor. Allah
Allah. Bugün 650 milyon, yarın 620 milyon, öbür gün 800 milyon. Bunu böyle fikse eder gibi hani
doları fikse eder gibi, oturup da 650 milyon için kurulduk demenin alemi yok. Bu tür hususlar 40
yıl sonra da okunabilecek. 20 yıl sonra da okunabilecek. O zaman da 650 milyon değil inşallah 150
milyon olacak, bizim de çabalarımızla. O zaman rakam vermek yerine, Güncel bilgileri tüzüğe
aktarmak yerine eylem planına koyalım. Ve eylem planda böyle bir yol tutulursa daha anlamlı
olacak. Çünkü Avrasya Şifahanesi kurulacağından dahi tüzükte bahsediliyor. Oysa ben de
soruyorum. Niye Avrasya Şifahanesi var da Afrika Şifahanesi yok. Niye Güney Amerika Şifahanesi
yok. . O zaman tüzüğe şifahaneler kurulacağı, bu hususta çaba göstereceği söylenir.
Eylem planına da, 10 yıllık Eylem planıysa, ilk 5 yılda şunlar, ikinci 5 yılda bunlar denebilir. O
zaman her kıtada veya nüfusu şu kadar olan bir bölgede bir şifahane esas alıyoruz. Şöyle bir,
çocuklar için merkez esas alıyoruz denebilir. Referans kuruluşları denebilir. Bu yönden söylüyorum
mesela Umumi Hıfzıssıhha Kanunda bir madde vardır. Türkiye’de 1930’da kabul edilmiştir bu
kanun. O kanun Sağlık kuruluşlarının nasıl kurulacağı, kimlerle kurulacağı hususunda şöyle bir
hüküm içerir: Görev mahalli idarelerindir. Gerektiğinde rehber olmak üzere numune tesislerini,
Sağlık Bakanlığı açar der. Sonra uygumla başka yere kaymıştır, o ayrı. Burada da bizim bölge
ülkelere rehber olmak üzere numune bir kuruluş kuracağımız veya bölge kuruluşları kuracağımız,
hani sağlıkta 1. Kademe, 2. Kademe, 3.Basamak kuruluşlar gibi en ileri kuruluşları kuracağımız
söylenebilir. Ama bütün bunların yeri bana göre tüzük değil, tüzükte bu ilkeler, hedefler ifadelerle
konur, somutlaştırma, adımlar eylem planında konur. O zaman benim önerim, komisyonları
birleştirdiğimiz gibi Yönetmeliği ve tüzüğü birleştirelim. Tüzükte olması gereken eksik noktaları
tamamlamaya çalışalım. Tüzükte yer almayacak ayrıntıları eylem planına kaydıralım. Bu konularda
burada madde madde tüzük yazamayız. Eylem planı da yazamayız. Ancak taslağa girmesini
istediğimiz hususları belirtiriz, organizasyon komitesi bunu düzenler. Daha sonra gerektiğinde
mailler atılarak son şekli verilebilir. Ama Hareket noktasının ne olması gerektiği, nelerin hangi
belgede yer alacağı nelere yollamada bulunarak ortaya çıkıldığı, asıl amacın nasıl paylaşılmış
olduğu irade açık seçik bugün bu toplantıda belli olmalı. Teşekkür ediyorum.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Çok teşekkürler hocam. Yani sanıyorum, zaten herhalde
Necdet Bey bu konuda bilgi verecektir. Ama bir taslak şu anda önümüzde olan, gerçek bir taslak.
Bu taslağın üzerinde tartışmamız gerekiyor. Ve ilk tartışmayı siz başlattınız. Bu tüzük taslağının bir
giriş kısmının olması gerektiğini ve giriş kısmında amaçlarının olması gerektiğini söylediniz. Ve
ondan sonra da tüzüğün içerisinde, tüzüğün sadeleştirilmesi, eylem planı ile tüzüğün birbirinden
ayrıştırılması gerektiğini ve bunu yapmak için de bir komisyon kurulması gerektiğini söylediniz.
Sanıyorum o komisyonun başkanlığını da şu anda üstlenmiş oldunuz. Necdet Bey buyurun. Daha
sonrada bununla ilgili tartışmaya başlayabiliriz. Buyurun.
TÜRKİYE/NECDET ÖZTÜRK: Çok değerli profesör hocama, çok çok faydalandığım açıklamalarından
dolayı ve yorumlarından ötürü teşekkür ediyorum. Sayın hocam zannediyorum size gönderdiğimiz
50 küsur sayfalık metin, ilk gönderdiğimiz metin. Biz onun üzerinde bugün arkadaşlara ve bir hafta
önce bütün katılımcılara dağıttığımız ve sizin burada çok doğru öngörünüze uygun olarak taslak
şeklinde hazırladık. Ve bunu Yönetmelik ve tüzük ayrımına giderek tüzüğü daha çok bir derneğin,
bir birliğin hukuki kuruluş normları çerçevesinde tutarak işin eylem ve genişleme aşamasını da
muhtemel yönetmeliğe kaydırarak bir işi ikiye böldük. Ve sizin burada çok doğru isabetle
belirttiğiniz yola girdik. Ama bu Yaklaşım, genel kavramsal yaklaşımınız beni çok aydınlattı. Çok
teşekkür ediyorum. Faydalanacağımızı umuyorum.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Evet. Buyurun efendim.
SUDAN/ DR. YOUSIF ISMAIL: Yousıf Ismaıl, Sudan Ulusal Organizasyonundan. Ben bunu Türkçe
konuşmak istiyorum. Profesörün söylediği sözlere ben de katılıyorum. Bazı konuların yeniden
düzenlenmesi lazım ama diyebilirim ki, tüzüğün büyük çoğunluğu madde madde ele alınıp kontrol
edilebilir. Eğer bu maddelerin üzerinden teker teker geçersek içinden bazılarını seçip, gözden
geçirip, değiştirmemiz de mümkün olur. Böylelikle şu an belki bu şekilde biz katkılarımızda
bulunacağız ama E-mail yoluyla da maddeleri teker teker gözden geçirebiliriz. Buradaki
tartışmalarımız, bu konferansa katılan arkadaşların görüşleri bizim bu konuyu daha iyi anlamamıza
yardımcı oluyor. Fikir alış verişi bize çok yardımcı oluyor hakikaten. Böylelikle Dünyanın farklı
yerlerinden gelen bizler için ortak bir dil oluşmuş oluyor. Ancak biz interneti de kullanabiliriz.
Böylelikle diğer arkadaşların görüşlerini de anladıktan sonra fikir ülkelerimizin gerçekliklerine
uygun bir takım tavsiyelerde bulunabiliriz. İsterseniz tartışma kısmını burada yapalım. Ondan
sonra bu maddelerin yeniden düzenlemesini yapalım. Bir başka deyişle tavsiyem şu en önemli
maddelerin üzerinden geçelim. Şu an bu konulardaki katkılarımızı yapalım, Fikir alışverişinde
bulunalım, ülkelerimizin ihtiyaçlarını dile getirelim. Teşekkürler.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Sizin de söylediğiniz gibi ilkelerin üzerinden geçmekte çok
büyük bir yarar olabilir. Çünkü bütünüyle yeniden değiştirmemiz mümkün olmayabilir. Sanıyorum
sizin söylediğiniz gibi ilkeleri burada tartışırsak genel bir çerçevenin çıkartılmasına, var olan
çerçevenin daha da iyileştirilmesine yardımcı olacaktır.
GİNE/DIOP ALPHA BOUBACAR: Teşekkürler. Ben de bir giriş kısmı yapmak istiyorum. Ben de
Belgeyi incelerken ilk dikkatimi çeken şey bir giriş kısmının olmamasıdır. Nitekim buraya bunun
notunu aldım. Ve yine eylem planıyla ilgili birkaç not aldım. Bir başka kısım da yine İç tüzük ile
ilgili. Derinlemesine bir çalışma yapılması gerekiyor bu belge üzerinde.
Ulusal ve uluslar arası düzeydeki örgütleri birbirinden ayırmamız gerekiyor. Bütün bunlar bu
belgede biraz birbirine geçmiş, karışmış durumda. Çok derinlemesine bir çalışma yapılması
gerekiyor. Ve bence çok kısıtlı vaktimizde Bunu yapmamız mümkün değil. Yani Burada belki
sadece öncelikler üzerinde konuşmalıyız. Mesela bu Örgütün ne şekilde yapılanacağı konusunu
konuşabiliriz. Ve bu yapı belki farklı organların ne şekilde seçileceği ile ilişkili olarak tartışılabilir.
Dolayısıyla Seçilmiş bir büro, daha sonra bu taslak üzerinde çalışacak bir komisyon
görevlendirebilir ve komisyon bu derinlemesine çalışmayı yürütür. Ben bunu teklif ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Çok teşekkür ederiz efendim. Bu konuda başka söz almak isteyen var mı?
TÜRKİYE/NECDET ÖZTÜRK: Efendim ben İlkeleri arz edebilir miyim?
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Buyurun lütfen.
TÜRKİYE/NECDET ÖZTÜRK: Bilgi vermesi, yönlendirmesi bakımından. Değerli katılımcılar hepinize
teşekkür ederek ilkeleri ben yenilemek istiyorum. Yeniden ifade etmek istiyorum.
İktisadi, ferdi ve sosyal ölçülerin benimsenmesi
Haklara dair ilkeler
Ayrımcılık yapılmaması
Topluma tam ve etkin katılım
Farklılığa saygı
Fırsat eşitliği
Erişilebilirlik
Erkek ve kadınlar arasında denge
Engelli çocukların haklarının korunması
Kurallar;
Eşitliğin gözetilmesi ve ayrımcılığa müsaade edilmemesi
Engelli kadınlara ve çocuklara pozitif ayrımcılık yapılması
Bilinçlendirme ve farkındalığın arttırılması,
DEB’ne erişilebilirliğin sağlanması
Yaşama hakkının savunulması
Acil ve tehlikeli durumlarda engellilerin öncelikli korunması
Yasa önünde eşitliğin sağlanması
Yargıya erişim güvenliğinin sağlanması
Kişinin hürriyet ve Güvenliğinin korunması
İşkence veya zalimane insanlık dışı veya küçültücü muamele veya cezalara maruz
bırakılmama
İstismar, şiddet veya taciz gibi fiillere maruz bırakılmama
Kişinin bütünlüğünün korunması
Tabiiyet ve seyahat özgürlüğünün savunulması
Bağımsız yaşama ve topluma dâhil olma
Kişisel hareket imkânlarının savunulması
Engellilerin bilgiye erişim hakkının geliştirilmesi
Gizliliğe saygı gösterilmesi
Ev ve aileye saygı gösterilmesi
Kurulacak DEB’nin Uluslar arası Referansları şu başlıklarla ifade edilecektir;
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Necdet Bey isterseniz bu ilkeleri bir tartışmaya açalım.
Buna itirazı olan var mı onu söyleyelim, ondan sonra devam edelim.
TÜRKİYE/NECDET ÖZTÜRK: Buyurun efendim.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Bu okunan ilkelere itirazı veyahut katkısı olan var mı?
Beyefendiden başlayarak, sonraki yanındaki.
TÜRKİYE/AV. TURAN HANÇERLİ: Beyefendi ilkeleri saydığında BM Engelli hakları sözleşmesinin
maddeleri, tek tek maddelerinin yer aldığını düşündüm. Ve o sözleşme refere edilerek
hazırlanmış olduğunu görüyorum.
TÜRKİYE/NECDET ÖZTÜRK: Aynen öyle.
TÜRKİYE/AV. TURAN HANÇERLİ: Şimdi BM Engelli hakları sözleşmesi, BM’lerin dünyada engelli
hakları, engellilerim BM sisteminde yayınlanan insan hakları belgelerinden ya da insan haklarına
ilişkin haklarda yeterince yararlanılamadığını, diğer sözleşmelerin yeterli olmadığını fark ederek
özel bir vurgu yapma ihtiyacı nedeniyle yapılmış bir sözleşme. Ve Türkiye de bu sözleşmeye taraf
ve Türkiye de sözleşmeyi kabul eden ülkelerden biri. Ve sözleşme 90 ülke tarafından imzalandı.
Ve sözleşme artık yürürlüğe girdi. Biz bu birliğin amacını Özellikle sözleşme içerisindeki,
sözleşmenin kontrolü ve denetimi ve bağımsız STK’lar tarafından denetlenmesine ilişkin özel
vurgu olması itibariyle bu birliğin öncelikle sözleşmenin tüm dünyada imzalanmasını hedefleyen,
imzalanması yetmiyor. Neden yetmiyor? Biliyorsunuz BM sistemi gönüllülük esası ve bir ihlal
olması durumunda evet, işte ek protokolle bireysel başvuru hakkı var. Ama bizim ülkemiz de hala
ek protokolü imzalamadı. Dolayısıyla dünyada bu ek protokolün imzalanması ve ek protokole
dahil olunması hedefi. Bunların üstünde dahil olduktan sonra sisteme giren ülkelerde de sistemin
kontrolü ve BM sisteminde yine raporlama var. Gölge raporlar var. Bu raporların hazırlanması, bu
raporların sunulması ve BM Engelli hakları sözleşmesinin ki bir özellik daha var tabi BM
sisteminde. BM sisteminde, sözleşmeler minimum asgari düzeyde hakları düzenler. Neden?
Çünkü maksimum ülke tarafından kabul edilmesi için. En çok ülke tarafından kabul edilmesi için.
Dolayısıyla sözleşmenin de düzenlediği hakların engelliler bakımından asgari olduğunu, ülkelerin
ulusal düzeyde hakları daha da genişletmek yükümlülüğünde olduğunu da hatırlatarak
sözleşmenin tüm dünyada etkin kullanımını hedeflemesi ki bunu hedeflediğinde de zaten ilkeler
bakımından ifade edilen hakların gerçekten yaşama geçeceğini düşünüyorum ve Dolayısıyla
öneriyorum. Teşekkür ederim.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Çok çok teşekkür ederiz. Beyefendiye verir misiniz?
SUDAN/ DR. YOUSIF ISMAIL: Bir kez daha. Kullandığımız dille ilgili bir şeyler söylemek istiyorum.
Bu sadece, ekonomik, ferdi konular değil Sayın Başkanın söylediği gibi. Bence bu beş grup bir
parça belirsiz yani çok da gerçekçi de değil. Biz bunların herhangi birine atıfta bulunurken daha
gerçekçi bir şey arıyoruz. Eğer biz de gerçek bir birlik olmak istiyorsak iyi bir, sağlam bir yapımız
olması lazım. Bu yapının çeşitli organizasyonları, birlikleri, Uluslar arası dernekleri temsil
edebiliyor olması lazım. Bu da sözleşmenin uygulanmasını kolaylaştıracaktır. Çünkü bütün
ihtiyaçlar demeyeceğim ama Engellilerin çoğu ihtiyacı zaten sözleşmede yer alıyor. O yüzden
bizim aradığımız, yardımcı olabilecek, uygulamaya destek olabilecek tüm örgütlerin bir araya
getirilmesi, bu yazılı şeyleri, sözleşmedeki şeyleri gerçeğe çevirmek, hayata geçirmek. Esasen
birliğin amacı bu. Burada bu birliği oluşturan çeşitli birlikler, dernekler, vakıflar bir araya gelecek ki
biz sözleşmede yer alan çeşitli maddeleri hayata geçirebilelim. Bizim yaptığımız sıfırdan bir
sözleşme yazmak değil. Veya yeni yeni konular ortaya çıkarmak değil. Biz eğer BM sözleşmesinin
uygulamasını gerçekleştirebilirsek zaten bu çok büyük bir başarı olur. Çoğu engelli kişi için, tüm
dünya için aslında en iyisi bu olur. Benim tavsiyem, bir birliğin sağlam bir altyapısını kuralım,
yapısını kuralım. Amacımız da biz verilen rolleri, görevleri gerçekleştirmek olsun. Yani engelli
kişilerin ihtiyaçlarına dünyanın her kısmında karşılamak olsun.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Çok çok teşekkürler. Başka öneriler var mı acaba, hukuksal
alt yapı ile ilgili.
TÜRKİYE/ AYHAN NEHİRLİ: Tekrardan merhabalar, Ayhan NEHİRLİ, İstanbul’dan. Demin
beyefendi bir şey söyledi. Yani bu konuşmacıdan bir önceki beyefendi. 90 ülke tarafından
sanıyorum hatırladığım kadarıyla kabul edilmiş olan bir sözleşme bu. Ve 90 ülke bu sözleşmeyi
kabul ettiğinde, ilk önce bence şunu söylemek gerekiyor. Acaba kabul edilen minimum maddede,
Bu ülkeler bunları yeteri kadar uygulayabiliyor mu? Yani bu 90 madde kabul edildi. Ama bu 90
maddenin ne kadarı uygulanıyor? Bunu denetleyecek bir kurum var mı dünyada? Ben şimdi
burada hukukçu olmadığım için bunu bilemiyorum. Kimse de kusura bakmasın. Bununla ilgili bir
kurum var mı? Ve diyelim mesela, engelli uçakta seyahat ediyor. Uçakla seyahat ederken bu 90
ülke içerisinde o engelinin yanında refakatçi isteniyor mu? Veya diyelim engelli Bankaya gitti.
Engellinin tek başına imzası geçerli oluyor mu? Çünkü kişinin kendi hürriyetinden ve
özgürlüğünden bahsediyoruz.
Kendi hürriyetinden, özgürlüğünden bahsettiğimiz bir ortamda kişinin başkasına bağımlı
olmaması gerekir. Ne kadar kişinin kendi güvenliği açısından olursa dahi olsun, kişi zaten kendi
bağımsızlığını göz önünde bulundurmuştur ki oraya gelmiştir. O imzayı atmayı zaten kendi
istiyordur ve atacaktır. Veya o uçak seyahatine tek başına yapmak istiyordur ve yapacaktır. Bu 90
ülke içerisinde bu maddeler tek tek uygulanıyor mu? Bence ilk başta bunun bir denetim
mekanizması olması gerekiyor, diye düşünüyorum. Tekrardan teşekkür ediyorum. Sağ olun.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Çok çok teşekkürler. Bir takip mekanizmasının olması
mutlaka gerekli ve sanıyorum bu takip mekanizmasını da burada kurulacak olan birlik
gerçekleştirecek. Başka var mı? Arkadan? Buyurun Hocam.
TÜRKİYE /FEHİM ÜÇIŞIK: Sayın başkan, değerli üyeler. Ben Fehim ÜÇIŞIK. Şimdi üzerinde
durduğumuz konulara Aykırı bir görüş atılmadı. Zaten beklenemez. Bir konuşmacının belirttiği gibi
bu ilkeler BM’in çeşitli metinlerinden toparlanmış. Biz bu noktada şöyle bir yol izleyelim, diyorum.
Arkadaşımızın sorusuna da cevap vereyim. Evet, bir komite kurulmuştur, belli zamanlarda raporlar
verir. BM belgelerine göre mesela çalışmalar hazırlar alanında. Uluslar arası çalışma örgütü, Gıda
Yardım Örgütü, İnsan haklarının uygulanmasını, bu insanlar yönünden de ele alır, uygular, diye
hükümler var. Ama belgelerde yerel hükümetlerin ve yerel yönetimlerin işbirliği yapması gereken,
Uluslar arası kuruluşların da işbirliği yapması gereken STK’lardan ve kitle örgütlerinden
bahsediliyor. Biz bunların çatı kuruluşu olmak istiyoruz. Bizim fonksiyonumuz bence iki yönlü.
Birincisi. İfade edildiği gibi BM’nin kabul ettiği hatta onlarca hükümetin yüz civarında devletin
kabul ettiği sözleşmelerin esaslarının hayata geçip geçmediğini denetlenmek, gözetmek, yardımcı
olmak, yol gösterici olmak ki bununla da yetinmeyelim. BM’nin sözleşmelerine dahi katkıda
bulunmak. Onu da açıkça BM’nin önünde, sözleşmede eksiktir diye falan değil. Bu insanların
haklarının uygulamaya geçişine destek vermek, gözetimde bulunmak, bu alanda işbirliği yapmak,
yol gösterici olmak. Hatta haklarının geliştirilmesi için çaba göstermek ve bu gelişmelerin uluslar
arası metinlere yansıtılması için çaba göstermek, diye kabul edelim diyorum. Biz BM’de partner
olalım. Ama BM’nin geldiği noktayı ileriye taşımak dahi bizim hedeflerimiz arasında olsun. Onlar
yapamazsa biz onlara da yol göstericilik yapalım. Onların komitelerine, kuruluşlarına fakat asıl üye
ülkelere, gelişmişlik düzeylerine göre dünyadaki en iyi model 5. kıtada ise onu örnek göstererek
en iyi bir başka alanda model 3. kıtada ise onu örnek alarak, iyi Uygulama örneklerini, teknolojik
gelişmelerden yararlanmayı, bir takım akla gelebilecek basit konulardaki iyi çözüm uygulamalarını,
örneklerini, bilgi alışverişiyle duyuralım. Yapacağımız bu. O yüzden ben maddeler arasında
bunların değinilip geçilmesinden yanayım. Ama esası koyalım. Biz, biraz evvel konuşmamda da
söyledim. BM’in çeşitli metinlerinde, STK’larla işbirliği bendinde ifade edilen irili ufaklı çeşitli
ülkelerden birer tane ikişer tane onar tane yirmişer tane STK’ların dünya çapında bir organizasyon
yapmak istiyoruz. İşbirliği sağlamak istiyoruz, bir odak olmak istiyoruz, bir zemin olmak istiyoruz.
Bunu söyleyelim. Bu amaçlardan sonra asıl bizi ilgilendiren, buna göre nasıl yapılanmalıyız? Buna
göre nasıl toplanmalıyız? Buna göre nasıl organlar kurmalıyız? Bu noktalar da işte bu toplantının
amacı. Teşekkür ederim.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Evet, Necdet Bey. Buna göre nasıl yapılanmalıyız? Siz
devam ediniz.
TÜRKİYE/NECDET ÖZTÜRK: Evet efendim, çok teşekkür ederim. Ben DEB hukuki normlarını vakti de
iyi değerlendirmek adına, ilkeler, kurallar, evrensel referanslar ve yerel referanslar başlığı altında
arz ettim. Kanımca ilkeler kısmında katılımcıların herhangi bir ek önergesi olmadı, gibi duruyor.
Kurallar konusunda somut bir öneri olmadı, gibi duruyor. Evrensel referanslar konusunu da arz
ettim. İsterseniz uygulamaya geçelim.
Evrensel Referanslar;
BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
BM Engelli Hakları Sözleşmesi
BM Engelliler için Dünya Eylem Planı
BM Kadınlara Karşı Her türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi
BM Kadınların Siyasal Haklarına İlişkin Sözleşme
BM Çocuk Hakları Sözleşmesi
Yerel Referanslarımız son başlığımız hukuki normlarla ilgili;
Evrensel referanslar ile çelişmeyen üyelerin bağlı bulundukları ülkelerdeki ulusal
referanslardır.
Benim bu konuyla ilgili son arz edeceğim husus şudur hocam; Kurulacak Dünya Engelliler Birliğinin
ana gayesi; uluslar arası STK’ların bir ve bütünlüğünü sağlamak, nitelikli STKlar haline ulaşmasına
zemin sağlamak.
BM’nin arz ettiği hukukunun, Eylem planının uygulanmasına katkıda bulunmak. Yine BM Engelli
Hakları Sözleşmesi ve Eylem planının çok temel bir referansı var. Bu metinler 5 yılda bir güncellenir,
diyor. İşte bu 5 yılda bir güncellenmesine Dünya STK’larının birliği olarak yön vermek, güçlü
katılımda bulunmak, katkıda bulunmak ve onun, avukat arkadaşımızın da çok isabetli belirttiği gibi,
daha ilerilere taşınmasını, asgari standartlardan ve kabullerden daha gelişmiş imkan ve şartlara
ulaşmasına yardımcı olmak, katkıda bulunmak. Bunu hep birlikte yapabiliriz. Bunun için buradayız.
Teşekkür ederim.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Çok teşekkürler, Necdet Bey. Ve sanıyorum referans
noktaları konusunda da belki söz almak isteyenler olacaktır. Beyefendiye önce söz vereceğim.
Buyurun.
MISIR/EL SAYED GOMAA EL SAYED ALY: Sayed Gomaa, Mısır Engelliler ile çalışan Ajanslar
Birliğini temsilen buradayım. İki noktanın altını çizmek istiyorum. Deneyimlerimizden yola çıkarak
bunları söylemek istiyorum. Bence medya öneminin altını çizmemiz lazım. Çünkü toplumun
bilinçlenmesi konusunda gerçekten önemli rol oynuyor medya. Özellikle engellilerle ilgili bir
bilinçlendirme için. İkinci olarak tüm bakanlıkların çabalarının eşgüdümlü hale getirilmesi çok
önemli. Engelli kişilerle ilgili yapılan çalışmalar mesela Milli Eğitim Bakanlığı, Sosyal İşler Bakanlığı
gibi bakanlıkların çalışmalarının eşgüdümlü hale getirilmesi gerekiyor. Teşekkürler.
GİNE/DIOP ALPHA BOUBACAR: Teşekkürler. 8 ve 9. Maddeyle ilgili olarak, burada esasında
organizasyonun temelini oluşturmak gerekmekte. Ve bu iki madde giriş kısmına eklenmeli.
Bununla beraber birçok farklı hukuki ve uluslar arası metne de atıfta bulunulmamış. Bunlardan bir
tanesi de sosyal, ekonomik haklarla ilgili olan uluslar arası sözleşme. Bununla beraber Bir
organizasyon oluşturduğumuz zaman, bunun, o organizasyonu oluşturan üyelerin ihtiyaçları göz
önünde bulundurularak yapılması gerekmektedir. Bu bağlamda sanıyorum ki bu metni tekrar
gözden geçirilmesi gerekmekte ve bununla beraber gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçları da ve
onların da bu organizasyona dahil edilmesi gerekmektedir. Teşekkürler.
SUDAN/ ABDELRAHMAN KHALIFA AHMED MOHAMMED: Bazı uluslar arası anlaşmalar var ve
bunları biz referans olarak alabiliriz. Bunlardan biri Uluslar Arası Çalışma Organizasyonu ve bu
organizasyonda birçok anlaşma var. Disabled person’larla ilgili. Ve tabii ki biz referans etmemiz
lazım. Bundan başka eğitimle ilgili referans belgelere ihtiyacımız var. Genelde referans edilmemiş
hiçbir şekilde., hiçbir yerde.
TÜRKİYE/AV. TURAN HANÇERLİ: BM Engelli Hakları sözleşmesi refere edilmesi gereken tüm
belgelere aslında girişimde refere ederek başlıyor. Yani önceki yapılan sözleşmeleri yok sayan
değil bu sözleşmelerin üzerine onların varlığını varsayarak, kabul ederek bunun üzerine yapılmış
bir sözleşme. Dolayısıyla BM Engelli Hakları sözleşmesi girişindeki referans kaynaklarının,
belgelerinin tamamının bu referanslara girmesi gerektiği kanaatindeyim. Teşekkür ederim.
TÜRKİYE/PROF.DR. MENSUR AKGÜN: Çok teşekkürler, sanıyorum bununla birlikte bu hukuk
kısmını, birinci kısmını kapatabiliriz. Son sözü tabii ki hocaya vereceğim. Ondan sonra bir ara
vereceğiz. Ara da 15 veyahut 20 dakikalık bir ara. Çünkü bir de Eylem Planı kısmı var. Eylem Planı
kısmını da kahvelerimizi içip, zihinlerimizi açtıktan sonra yapacağız. Yalnız ben bir gözlemimi
sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu toplantıya başlarken biraz karamsardım. Hiç kimse
konuşmayacak, eyvah ne olacak diye. Herkes konuşuyor. Katılım oluyor. Sanıyorum bundan sonra
daha da fazla katılım olacak. Ve en sevindirici tarafı da dikkat ettiyseniz herkes biz diye konuşuyor.
Buyurun hocam.
TÜRKİYE /FEHİM ÜÇIŞIK: Değerli başkan sayın üyeler, ben fazla bir şey söylemeyeceğim. Daha
önce de söylediğim Tüzük veyahut eylem planımızda veyahut yönetmeliğimizde, ne ad verirseniz
verin, girişte; hangi hareket noktalarından bizim böyle bir eyleme, belge hazırlığına giriştiğimizi
vurgularken, elbet BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, engelli hakları sözleşmesine değineceğiz.
Bunlarla bağlantılı kuruluşların, BM’nin WHO gibi, Gıda, sağlık kuruluşu gibi kuruluşlar. Ben bir şey
burada söylemek istiyorum. Bunu şu an ne düşündüğümüzü, neden bir araya geldiğimizi belirtirken
elbette mazide kalanları, geçmiş sözleşmeleri esas alacağız ama çalışmalarımızda, hedeflerimizde,
planlarımızda, uygulamalarımızda bundan sonra yapılacak uluslar arası sözleşmeleri de, bu alandaki
sözleşmeleri de denetlemeye, gözetlemeye, geliştirmeye, uygulanmasına destek olmaya çalışacağımızı
vurgulayalım, diyorum. Teşekkür ederim.
Download