T.C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI KEMOTERAPİ UYGULANAN KANSERLİ HASTALARDA ÖZBAKIMIN DEĞERLENDİRİLMESİ Hemşire Beren Kütük YÜKSEK LİSANS TEZİ İSTANBUL, 2016 T.C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HEMŞİRELİK YÜKSEK LİSANS PROGRAMI KEMOTERAPİ UYGULANAN KANSERLİ HASTALARDA ÖZBAKIMIN DEĞERLENDİRİLMESİ Hemşire Beren Kütük Tez Danışmanı Prof. Dr. Zehra DURNA YÜKSEK LİSANS TEZİ İSTANBUL, 2016 İÇİNDEKİLER Sayfa No BEYAN İÇİNDEKİLER KISALTMALAR TABLOLAR LİSTESİ 1. ÖZET 1 2. SUMMARY 2 3. GİRİŞ VE AMAÇ 3 4. GENEL BİLGİLER 6 4.1. KANSER 6 4.1.1. Kanserin Tanımı ve Önemi 6 4.1.2. Dünyada ve Türkiye’ de Kanserin Epidemiyolojisi 7 4.1.3. Kanserli Hastada Bakım 8 4.1.3.1. Kanserli Hastada Hemşirenin Sorumlulukları 4.1.4. Tedavi Türü Olarak Kemoterapi 8 10 4.1.4.1. Kemoterapi Tedavisi Öncesinde Hastanın Eğitimi 11 4.1.4.2. Kemoterapinin Yan Etkileri ve Hemşirelik Bakımı 12 4.1.4.2.1. Bulantı ve Kusma 13 4.1.4.2.2. Nötropeni 14 4.1.4.2.3. İştahsızlık (Anoreksiya) 15 4.1.4.2.4. Konstipasyon 15 4.1.4.2.5. Diyare 16 4.1.4.2.6. Enfeksiyon 17 4.1.4.2.7. Yorgunluk 17 4.1.4.2.8. Saç Dökülmesi (Alopesi) 18 4.1.4.2.9. Mukozit 19 4.1.4.2.10. Ağrı 20 4.1.4.2.11. Deri ve Tırnak Değişiklikleri 21 4.2. ÖZBAKIM 21 4.2.1. Özbakım Gücü 23 4.2.2. Özbakım ve Hemşirelik 24 4.2.3. Özbakım Gereksinimleri 25 4.2.3.1. Evrensel Özbakım Gereksinimleri 25 4.2.3.2. Gelişimsel Özbakım Gereksinimleri 25 4.2.3.3. Sağlıktan Sapmada Özbakım Gereksinimleri 26 4.2.4. Özbakım Sınırlamaları 26 4.2.5. Kanserli Hastalarda Özbakım 27 5. MATERYAL ve YÖNTEM 29 5.1. ARAŞTIRMANIN AMACI 29 5.2. ARAŞTIRMADA YANITLANMASI BEKLENEN SORULAR 29 5.3. ARAŞTIRMANIN YERİ 29 5.4. ARAŞTIRMANIN EVRENİ ve ÖRNEKLEMİ 29 5.5. ARAŞTIRMA GRUBUNUN ÖZELLİKLERİ 30 5.6. ARAŞTIRMANIN ETİK YÖNÜ 30 5.7. VERİLERİN TOPLANMASI 30 5.8. VERİ TOPLAMA ARAÇLARI 30 5.9. VERİLERİN İSTATİSTİKSEL ANALİZİ 31 6. BULGULAR 32 7. TARTIŞMA 39 7.1. HASTALARIN KİŞİSEL ÖZELLİKLERİNİN TARTIŞILMASI 39 7.2. HASTALARIN HASTALIK İLE İLGİLİ ÖZELLİKLERİNİN TARTIŞILMASI 40 7.3. HASTALARDA KEMOTERAPİ TEDAVİSİ SONRASI GÖZLEMLENEN YAN ETKİLER İLE İLİŞKİLİ ÖZELLİKLERİN TARTIŞILMASI 41 7.4. HASTALARIN ÖZBAKIM GİRİŞİMLERİNİ UYGULAMA ÖZELLİKLERİNİN TARTIŞILMASI 8. SONUÇLAR ve ÖNERİLER 42 44 8.1. SONUÇLAR 44 8.2. ÖNERİLER 46 9. TEŞEKKÜR 47 10. KAYNAKLAR 48 EKLER 53 KISALTMALAR DSÖ : Dünya Sağlık Örgütü IARC : Uluslararası Kanser Ajansı Araştırma Proje Numarası: HEM/YL/1632013 Bu çalışma İstanbul Bilim Üniversitesi 24.03.2015/29-224 kararı ile onaylanmıştır. Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’nun TABLOLAR LİSTESİ Sayfa No Tablo 6.1. Hastaların Kişisel Özelliklerinin Dağılımı (N=97) 32 Tablo 6.2. Hastaların Hastalık İle İlgili Özelliklerinin Dağılımı (N=97) 34 Tablo 6.3. Hastalarda Yan Etkiler ve Etkilenme Düzeylerinin Dağılımı 35 Tablo 6.4. Hastaların Özbakım Girişimlerini Uygulama Özelliklerinin Dağılımı 37 1. ÖZET KEMOTERAPİ UYGULANAN KANSERLİ HASTALARDA ÖZBAKIMIN DEĞERLENDİRİLMESİ Bu çalışma kemoterapi tedavisi alan kanser hastalarında kemoterapiye bağlı yan etkileri değerlendirmek ve bu semptomlara yönelik özbakım gereksinimlerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırma Temmuz 2015- Ağustos 2015 tarihleri arasında İstanbul’da bir kanser merkezinin kemoterapi ünitesinde kemoterapi tedavisi alan 97 hastada yapılmıştır. Verilerin toplanmasında hasta bilgi formu kullanılmıştır. Çalışmada kemoterapi tedavisi alan hastalarda; hastaların kişisel özellikleri, hastalık ile ilgili özellikleri, kemoterapi yan etkileri ve hastaların özbakım girişimlerini uygulama özellikleri değerlendirilmiş ve karşılaşılabilecek en önemli yan etkilerden ağız enfeksiyonları, cilt sorunları, bulantı, kabızlık, ishal, ağrı, yorgunluk gibi semptomlara yönelik özbakım girişimleri sorgulanmıştır. Çalışmamıza katılan hastaların çoğunlukla 4861 yaş aralığında olduğu, çoğunluğunun yüksek eğitim görmüş kişiler olduğu belirlendi. Hastalar hastalık özellikleri açısından değerlendirildiğinde ise, akciğer, kolon ve meme kanseri oldukları, çoğunluğu en fazla bir yıl içerisinde tanı konulan hastalar oldukları belirlendi. Araştırmamızda çıkan sonuçlar doğrultusunda hastaların en çok mide bulantısı, ağız enfeksiyonları ve kabızlık sorunundan etkilendiği, çoğunluğunun orta derecede yorgunluk hissettiği, kemoterapi döneminde büyük ölçüde hijyenik önlemlere, enfeksiyondan korunmaya ve vücut ısısı kontrolüne önem verildiği görüldü. Hemşirelerin kemoterapi sürecinde yorgunluk ve mide bulantısı tanılama, izleme ve eğitim programlarını planlamaları konusunda önerilerde bulunuldu. Anahtar Kelimeler: Kemoterapi, kanser, özbakım, semptom değerlendirme, özbakım gereksinimleri. 1 2. SUMMARY EVALUATION OF SELF-CARE WITH ONCOLOGY PATIENTS WHO RECIEVE CHEMOTHERAPY TREATMENTS This study was aimed to elavuate the symptoms and to determine the self-care requirements on cancer patients who have received chemotherapy treatment. This research was applied on a total 97 cancer patients who have received chemotherapy treatment in chemotherapy unit of a oncology center in İstanbul between July 2015 and August 2015. The Patient Information Form was used to collect the data. In the study, personal properties of patients, properties of illness, side effects of chemotherapy treatment, properties of selfcare applications were evaluated. Moreover,the approachings of self-care against to the most important side effects depending on the treatment; which are mucositis, skin problems, nausea, constipation, diarrhea, pain, fire, anorexia, neutropenia, alopecia; were explained. Patients were mostly between 48-61 years old, female, education degree in university but not working, medium salary level, having deal with maintenance of him/her. Lung, colon and breast cancers were most common. The diagnosis of their illness was mostly determined within a year. They had been informed about treatment, side effects of this treatment and period of discharge. They could survive at almost same life quality with before the disease depends on the self-care applications. According to our results, patients were effected from nausea, mucositis, constipation; most of them fall medium degree fatigue. Moreover, hygenic precautions, preventing from infection and controlling body temperature were noticed as a most important self-care applications. The suggestions were listed about assessing and controlling fatigue and nausea and planning to education programs. Keywords: Chemotherapy, cancer, self-care, symptom evaluation, self-care needs. 2 3. GİRİŞ VE AMAÇ Hastalıkların önem derecesi, özellikle hastalığın görülme sıklığı ve ölüme sebebiyet verme oranına göre belirlenmektedir. Bu bilgiden hareketle kanser dünyada coğrafi sınır tanımayan evrensel bir sorun ve dünya çapında kardiyovasküler hastalıklardan sonra ikinci sıradaki ölüm sebebi olması açısından oldukça önemli olan bir sağlık problemidir. Kanser araştırmalarının çoğundaki amaç kanseri önleme ve onu yok etmeye yöneliktir. Dünya genelinde kanser hastalığının üçte biri önlenebilir, üçte biri ise erken teşhis ile tedavi edilebilirdir (1). Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Uluslararası Kanser Araştırma Ajansının çalışmalarına göre 2008 yılında dünya çapında 12 milyon kişiye kanser teşhisi konulmuşken; 2030 yılında bu verinin 26 milyonu aşması beklenmektedir. DSÖ'ye göre kanser hastalığında gözlemlenen bu artış miktarının temel sebepleri; yaşlı nüfus artışı, tütün kullanımının artışı ve obezitedir. Kanser sıklığı dünya genelindeki hemen her ülkede yıllık ortalama %1-2 oranında artış göstermektedir. Çok az sayıdaki gelişmiş ülkelerde bu oran kontrol edilebilmiş ve hatta negatif bir eğilim görülmeye başlanmıştır (2). Dünya Sağlık Örgütü Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC)' nin kanser istatistiklerine göre 2012 senesinde Dünya' da toplam 14,1 milyon yeni kanser vakası oluşmuş ve 8,2 milyon kansere bağlı ölüm vakası gerçekleşmiştir. Dünya' da en çok tanı konulan kanserler sırası ile %13 oranı ile akciğer, %11,9 ile meme, %9,7 ile ise kolon kanseridir. Ölüm oranlarına göre sıralama yapıldığında ise; yine ilk sırada %19,4 oranı ile akciğer kanseri gelmektedir. Akciğer kanserini takiben %9,1 oranı ile karaciğer ve %8,8 oranı ile de mide kanseri gelmektedir (1). Ülkemizdeki kanser istatistikleri incelendiğinde ise yılda ortalama 175 bin kişiye kanser teşhisi konulmaktadır. Yeni tanı konulan kanser vakalarında erkeklerin hastalığa yakalanma oranı kadınlarınkinin iki katıdır. Avrupa Birliği ülkeleri ve Amerika Birleşik Devletleri gözönüne alındığında ülkemizdeki kanser görülme sıklığı daha düşüktür. Ülkemizde erkeklerde en sık görülen kanserler akciğer ve prostat olarak belirlenmiştir. Kadınlarda ise meme kanseridir (3). Kanser hastası olan kişilerin yaşam kaliteleri kronik bir hastalık olan kanser nedeni ile düşmekte ve bireylerin sağlıklı yaşam ile ilgili davranışlarına olumsuz yönde etki yapabilmektedir. Kanser hastalığı insanların fiziksel, psikolojik ve sosyal yönlerden bir 3 bütün halinde etkilenmesine neden olmakta ve yaşanan bu süreç bireylerin kendi ailelerine ve yakın çevrelerine de etki yapmaktadır. Kanser tedavisinde amaç hastalığın iyileşmesini sağlamak; işlevsel ve yapısal yetersizlikleri azaltmak ya da yok etmek; yaşam süresini uzatmak; hastalığa bağlı semptomları kontrol altına almak ve yaşam kalitesini arttırmaktır. Kanser ile ilgili olarak uygulanmakta olan başlıca tedavi yöntemleri kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi tedavidir. Kendisine kanser tanısı konmuş olan hastaların kişisel özelliklerine ve hastalığının durumuna göre bu tedavi yöntemlerinden biri ya da bir kaçı kanser tedavisinde kullanılmaktadır. Uygulanan bu tedavi yöntemleri ile hastaların hayatta kalma süresi ve yaşam kalitesinin arttırılması hedeflenmektedir (4). Uygulanan kanser tedavi yöntemlerinden biri olan kemoterapinin veriliş amacı hızla bölünen kanserli hücrelerin bölünmesini engellemektir. Kemoterapi tedavisi uygulanan hastalarda; kanserin kendisinin vücuda verdiği zararlara ek olarak verilen ilaçlardan kaynaklı yan etkiler oluşmaktadır. Tedavi sonucu, mide bulantısı, kusma, nötropeni, kemik iliği baskılanması (anemi, lökopeni, trombositopeni), yorgunluk, iştahsızlık, kaşeksi, saçlarda dökülme, konstipasyon, diyare, mukozit, cilt sorunları gibi bir takım yan etkiler izlenmektedir (1, 4). Semptomların erken dönemde saptanıp; önlenmesi ve kontrol altına alınması ile hastaların kaliteli bir yaşam sürmesi sağlanabilir. Bundan dolayı tedavi öncesi hasta ve ailesine yaşanacak süreç konusunda bilgi verilmesi önemlidir. Böylelikle hastanın tedaviye uyumu büyük ölçüde sağlanabilecektir (1). Kendisine kanser tanısı konulmuş olan birey fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden başına gelebilecek olan kayıplar ve değişiklikler nedeni ile yaşamını tehdit altında hissetmektedir. Uygulanan tedavi ve hastalık süresi boyunca ortaya çıkan olumsuz durumlar kişilerin özbakım yeteneklerini de etkilemektedir. Hastalık süreci boyunca hastaların oluşan semptomları denetimleri altına alabilmeleri, kendi özbakımlarını yeterli seviyede gerçekleştirmeleri ve sorumlulukları üstlenebilmeleri oldukça önemli bir husustur. Özbakım, kişilerin kendi bakımı için harekete geçmesi olarak ifade edilirken, özbakım gücü ise kişinin hayatını devam ettirebilmesi, sağlık ve iyilik durumunu sürdürebilmesi, sağlık çalışmalarını başlatması veya bunları uygulayabilme yeteneği olarak ifade edilmektedir. Özbakım bireyin hayatı süresince ilerleyen zamanla birlikte kendi sağlığına pratik olarak katkı sunması, iş yapabilmesi ve kendi kişisel gelişimini devam ettirebilmesidir. Bireylerin özbakım başarılarına etki eden faktörler; kişinin kendisine özen göstermesi, bir karar alırken özbakım anlayışı ile yargılama, özbakım kararını verme, 4 güdüleme, uygulama işlemlerini sıralama ve uygulama eylemlerini gerçekleştirme devamlılığı olarak sıralamak mümkündür (5). Kanserle yaşam tecrübesi hasta için fiziksel ve duygusal açıdan travmatik bir süreçtir. Kanser bireyin algılarında değişiklikler meydana getirerek özbakım gücünün de gerilemesine sebep olmaktadır. Birbirinden değişik hasta gruplarında özbakım gücünün araştırıldığı pek çok araştırma bulunmasına karşılık kanser hastalarının özbakım güçlerinin değerlendirildiği çalışmalar bir hayli sınırlıdır (6). Kanserli hastalarda hastalıkla baş etme ve tedavi sürecine motivasyonun artırılmasında bu kavramın ele alınıp incelenmesi önemlidir. Bu kapsamda hazırlanan çalışma, kemoterapi uygulanan kanserli hastaların özbakımlarını, özbakım gücünü, özbakım gücüne etki eden kişisel faktörleri belirlemek amacıyla yapılmıştır. 5 4. GENEL BİLGİLER 4.1. KANSER 4.1.1. Kanserin Tanımı ve Önemi Kanser, hücrelerin normal olmayan, kontrol dışı artış göstermesi ve yayılması ile tanımlanan çok faktörlü bir hastalıktır. Birincil nedeni olarak DNA’ nın doğru şekilde eşlenmesini önleyen genetik kararsızlıktır. Bu kararsızlıktan dolayı DNA doğru şekilde kopyalanmadığında mutasyonlar oluşur. Kanser genel olarak sistemik, genetik ve çevresel olmak üzere üç farklı etkenin birbiri ile etkileşmesi sonucu oluşur (1). Normal olmayan şekilde artan ve vücudun diğer bölgelerine yayılan bu hücreler yayılmış oldukları yerde bulunan dokuları ve organları işgal etmek suretiyle bu bölgelerin yapması gereken görevleri engellemektedirler. Kanserlerin türlerine göre hücre denetiminin bozulması süreci değişkenlik göstermektedir ve bu süreç ortalama 15-20 yıldır. Kanser hastalıkları köken olarak aldıkları doku ve organlara göre isimlendirilmekte ve verdikleri belirtilere ve bulgulara göre değişiklik göstermekle birlikte bunların tedavileri de kanserin türüne göre değişmektedir. Günümüzde en sık olarak gözlenen ve ölümle sonuçlanma oranı en yüksek oran kanser çeşitleri; erkeklerde akciğer kanseri iken kadınlarda meme kanseridir (5,7). Kanserin evrelenmesi hastalığın nerede olduğunu, nerelere yayıldığını ya da vücutta diğer organların etkilenip etkilenmediğinin tanımlanmasıdır. Klinik evreleme; - Evre 0: Tümörün henüz derine ve çevredeki dokulara yayılım göstermediği evredir. - Evre 1: Tümör başlangıç dokusunda lokalizedir. - Evre 2: Sınırlı yayılım görüldüğü evredir. - Evre 3: Aşırı lokal ve bölgesel yayılımın gerçekleştiği evredir. - Evre 4: Metastazın yani başka bölgelere yayılımın gerçekleştiği evredir (5). Kanser, erken tanısı koyularak tedavisi gerçekleşmediği takdirde genellikle insan ölümlerine neden olan çok ciddi bir sağlık problemidir. Buna karşın günümüzde kanser hastalığına yakalanmış kişilerin yarıya yakını tam olarak iyileşirken; diğer yarısı da 6 hastalığın kontrol altına alınması ile normal yaşamlarına devam edebilmektedirler. Kanser özellikle gelişmiş ülkelerde meydana gelen ölümlerin %25’ini oluşturmaktadır. Kanser nedeni ile olan ölümler tüm ölüm nedenleri arasında iskemik kalp hastalığından sonra ikinci sırada bulunmaktadır. Akciğer kanseri nedeni ile gerçekleşen ölümler ise % 22.3’ nü oluşturmaktadır (7, 8). 4.1.2. Dünyada ve Türkiye’ de Kanserin Epidemiyolojisi Kanser tiplerinin görülme sıklığını; bireyler ve toplumlar arasında gösterdiği çeşitlilikleri; dış, genetik ve sosyal etkenlerle ilişkilendirilip açıklanmasına kanser epidemiyolojisi denir (1). Bir hastalığın bireylerin sağlıkları açısından önemini tespit eden en önemli faktör, o hastalığın insanlarda ortaya çıkma sıklığı ve bu hastalık nedeni ile gerçekleşen ölümlerin fazlalığıdır. Ülkemizde ve dünyada insan sağlığını tehdit eden kanser önemli problemlerden birisidir. Dünyanın birçok ülkesinde ve ülkemizde kanser, ölümlere neden olan hastalıklar arasında kalp damar hastalıklarından sonra gelmekte ve ikinci sırada bulunmaktadır (9). Türkiye' deki araştırmalar dikkate alındığında kadınlarda en sık rastlanan meme kanseri, erkeklerde ise akciğer, mesane ve larinks gibi sigara kullanımına ilişkilendirilebilecek kanser türleri ilk sıralarda yer almaktadır. Kolorektal kanser türleri kanser çeşitleri hem kadınlarda ve hemde erkek bireylerde sık görülenler arasında yer almaktadır. Kanser görülme sıklığının belirlenmesinde kanser kayıt sistemi kullanılmaktadır. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye' de de profesyonel olarak bu kayıtları tutabilecek, ülkenin en az %20 nüfusunu kapsayacak bölgeler seçilmiştir. Ülkemizde bu sistemle kayıt toplayabilen 11 adet faal Kanser Kayıt Merkezi bulunmaktadır. Ülkemizde akciğer kanserinin insidansı %63, larinks kanserinin insidansı %10, bu oranlar Avrupa Birliği ülkelerinde ise sırası ile %55 ve %8'dir. Tütün kullanımının etkisi ile ülkemizde kanser insidansının yıldan yıla ortalama %6 oranında artış gösterdiği bilinmektedir. 19931998 yılları arasında erkek bireylerde kanser insidans hızı 165,8/100.000 iken 2003 yılında bu hız 216,3/100.000 olarak hesaplanmıştır. Kadın bireylerde ise aynı dönemde bu veri 97,3/100.000 seviyesinden 152,2/100.000 seviyelerine yükselmiştir. Ayrıca, Uluslararası Kanser Ajansı (IARC) tarafından yayınlanmış olan Globocan 2012 verilerine göre 7 ülkemizde 2009 yılında yaşa standardize edilmiş kanser hızı erkeklerde 269,7/100.000, kadınlarda ise 173,3/100.000 olarak görülmüştür (4,9,10). 4.1.3. Kanserli Hastada Bakım Hastalığın kendisinin vücuda vermiş olduğu zararların yanısıra uygulanan tedavilerin de yan etkileri vardır. Bu gruptaki hastalar tedavilerin de yan etkilerinden ötürü komplikasyon oluşma riski yüksek hasta grubunu oluşturmaktadırlar. Bu nedenlerden ötürü bakım verenin en önemli rolü, olası sorunlar ve komplikasyonlar açısından hastanın değerlendirilmesi, sorunlar oluşmadan önlenmesi, engellenemez durumlarda ise bakım verenin doğru bakımı planlama ve uygulamasıdır (4). 4.1.3.1. Kanserli Hastada Hemşirenin Sorumlulukları Kanserli hastaların tedavisi ve bakımındaki hemşirelerin rolü aşağıdaki gibidir; -Hastalık durumuna göre kendi bilgi düzeyini değerlendirmeli -Hasta ve ailesinin bakımında kabul görmüş araştırma sonuçlarını uygulamalı -Kanser riski taşıyan hastaları tanımlamalı -Primer ve sekonder önleyici girişimlere katılmalı -Hastanın hemşirelik girişimlerini tanımlamalı -Hastanın öğrenme istekliliğini, yeterliliğini ve gerekliliğini tanılamalı -Hasta ve yakınlarının hemşirelik sorunlarını tanımlamalı -Kanser hastasına uyan sosyal destek ağını belirlemeli -Hasta ve aile ile birlikte uygulanabilir bakımı planlamalı -Sıkıntıları belirlemek için hastaya yardımcı olmalı -Hastaya emosyonel destek sunulmalı -Genel bakımın hedeflerini oluşturmada hastaya yardımcı olmalı -Tıbbi tedavi ile uyumlu önceden belirlenmiş hemşirelik bakım planını uygulamalı -Yapılan bakımın devamlılığını sağlamak için multidisipliner ekip ile işbirliği yapmalı -Bakımın tüm unsurları ile birlikte belirlenen hedefleri ve beklenen sonuçları değerlendirmeli 8 -Periyodik olarak yapılan değerlendirmeler neticesinde yeniden tanılama ve planlama yapmalıdır (4,11). Onkoloji hemşirelerinin en önemli görevi, üstlenmiş oldukları araştırmacı, uygulamacı, eğitimci ve profesyonel kimliklerle sağlık sorunları yaşama riski altındaki ya da yaşayan birey ve ailenin bu süreçteki işlevlerini mümkün olan en üst düzeyde devam ettirebilmelerinde kolaylaştırıcı yardımları sağlamaktır. Bu en temel görevini yerine getirirken onkoloji hemşirelerinin sahip olması gereken etik değerler genel olarak gerçeği söyleme, ağrı/acıyı dindirme, yaşam sonu bakımı sağlama, hasta mahremiyeti ve onurunu koruma olarak sıralanabilir (1,12). Hasta ve yakınları ile diğer sağlık personellerine oranla daha çok iletişimde olan hemşireler bu özelliğinden dolayı hasta bakımında önemli bir role sahiptir. Hemşireler bu sebepten ötürü bireylerin sağlıklarını geri kazanmaları ve koruyabilmeleri için gerekli bilgileri edinmesine yardım etmektedirler. Hemşirelerin eğitimdeki rolünü de kapsayan davranışları hastaların psikolojik ve sosyal sorunlarını tanımlamalarında ve başa çıkmalarında yardımcı olmaktadır. Son dönemlerde kanserin giderek arttığı gözönüne alındığında hemşirelerin kapsamlı rolünün gün geçtikçe artacağı öngörülmektedir (1). Kanser, hastanın hayatını ve özbakımını önemli ölçüde etkileyen uzun dönemli bir hastalıktır. Bu hastalığa sahip bireylerin beklentileri, doğru bilgilendirilmek, saygı, anlayış ve iletişimin daha iyi olması, duygusal destek sağlanması ve kendilerine zaman ayırılmasıdır. Bunların arasında en fazla gözlemlenen hasta beklentisi hastalığının ve tedavisinin hakkında bilgilendirilmektir. Bu bağlamda başta hemşireler olmak üzere sağlık personelinin hastanın beklentisini karşılaması hastaların yaşadıkları zor süreci kolaylaştırmak ve yaşam kalitelerini arttırmak açısından önemlidir (13). Kanserli hastanın semptom yönetimi hastanın sağlık durumu ve yaşam kalitesini yükseltmek için önemlidir. Bu durum hasta ve yakınlarının gereksinimlerini karşılayabilecek detaylı bir bakımla giderilebilir. Kanserli hastalara bakım veren hemşireler, hastaların semptomlarını yönetebilmek ve kontrol altında tutabilmek için hasta ve yakınlarına gereken bakım ve eğitimi vermelidirler. Hastaların semptomlarını periyodik olarak analiz etmeli, hasta ve yakınlarının tecrübe ettikleri semptomların kendileri için önemli olduğunu unutmamalıdırlar (14). 9 4.1.4. Tedavi Türü Olarak Kemoterapi Kemoterapi, kanser hücrelerini yok etmek için veya bu hücrelerin büyümesini ve çoğalmasını kontrol altına almak için, doğal veya yapay maddelerden oluşan antikanser ilaçlar ile gerçekleştirilen bir tedavi yöntemidir. Bu maksatla tedavi için kullanılan ilaçlara da sitostatik (kemoterapötik) ilaçlar adı verilmektedir. Vücudumuzdaki normal hücreler düzenli ve kontrollü olarak gelişirken, tümörlü hücreler ise aksine kontrolsüzce bölünüp çoğalmaktadırlar. Kanser hastaların tedavisinde kullanılan cerrahi girişim ve radyoterapi hastlağın lokalize olduğu durumlarda etkili iken kemoterapinin en büyük artısı metastaz yada hastalığın yaygın olduğu durumlarda uygulanabilmesidir. Kemoterapi tedavisinde kullanılan ilaçların tamamına yakını kan yolu ile vücuda yayılır ve tümörlü hücrelerin kontrolsüz çoğalmasına karşı koyar. Kemoterapi uygulamasında kullanılan bu ilaçlar, normal hücrelere daha az zarar verirken, vücuttaki anormal hücrelerin yok edilmesi veya çoğalmalarının kontrol altına alınması için uygulanmaktadır. Günümüzde kemoterapi kanser tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır (4,15). Kemoterapi tedavisinin amacı, kanserli hücreleri tedavi etmek ve gelişmelerini yavaşlatmak, tümörlü hücrelerin vücuttaki diğer bölgelere metastaz yapmasını engellemek, hastalığın vermiş olduğu rahatsızlıkları en aza indirmek, hastanın yaşam kalitesini arttırarak uzatabilmektir (1). Kemoterapi tedavisinin üç şekli vardır. İlki Palyatif Kemoterapi (Kanser hücre kitlesini küçültmeyi amaçlar), ikinci türü Küratif Kemoterapi (hastalığı tam anlamı ile bitirmeyi amaçlar), üçüncü ve son çeşidi ise Adjuvan Kemoterapi' dir (kanser hücresinin cerrahi ve radyoterapi ile birlikte verilerek lokalize edilmesini amaçlar) (16). Kemoterapi sistemik bir tedavidir. Bu nedenle uygulamada kullanılan kemoterapötik ilaçlar yalnızca tümörlü hücreleri tahrip etmeyip, vücutta bulunan normal hücreleri de etkilemektedir. Kemoretapi işlemi ile ortaya çıkan yan etkiler genellikle geri dönüşümlüdür ve tedavi edilebilir. Gastrointestinal sistem mukozası, kemik iliği, deri ve kıl folikül hücreleri süratle çoğalmakta olan hücreler olması nedeniyle kemoterapi uygulamasından daha çok etkilenmektedirler (17). 10 4.1.4.1. Kemoterapi Tedavisi Öncesinde Hastanın Eğitimi Kemoterapi tedavisine başlanacak olan hastaların bu önemli tedavi yöntemi hakkındaki bilgi birikimleri yanlış ve yetersiz olduğundan uygulamaya başlanmadan önce gerekli eğitimin verilmesi sürecin devamı için oldukça önemlidir. Başlangıçta verilmesi gereken eğitim aşağıdaki gibi özetlenebilir; -Tedavinin içeriği ve hastayı ne şekilde etkileyebileceğinin açıklanması -Tedavi protokolünün uygulama sıklığı, süresi, tedaviden önceki hazırlık, oluşması muhtemel yan etkilerin kontrolünde etkili olacak girişimlerin belirtilmesi -Kullanılacak olan ilacın diğer her türlü ilaç ile etkileşimi olabileceğinden hekime danışılmadan tedavi sürecinde ve sonrasında onay alınmadan ilaç kullanılmaması gerektiğinin iletilmesi -Oluşabilecek yan etkiler görüldüğünde bu etkilerin nedenini belirlemek için hekimi ile irtibat halinde olması gerektiği konusunda bilgilendirilmesi - Tedavi sürecindeki beslenme şekillerinin belirtilmesi -Tedavi sürecinde hastada duygu durum değişiklikleri gözlenebilir; bu süreçte kendisinin uygun gördüğü kişilerle bu durumu paylaşması gerektiğinin öğütlenmesidir (10). Yapılan araştırmalar hastaların hastalıkları ile aldıkları eğitimlerden yarar sağladıkları sonucunu ortaya koymaktadır. Özellikle kanser hastalarında önem verilmesi gereken husus bireyin her aşamada doğru şekilde bilgilendirilmesidir. Bu bilgilendirme hastalığa uyumu önemli ölçüde etkilemektedir. Kanser hastaları tanının yanı sıra özellikle kemoterapi tedavisinin yan etkilerinden ötürü genellikle kaygı içindedirler ve bu hislerini başta hemşireler olmak üzere tüm sağlık çalışanlarına yansıtabilirler. Hastanın bu davranışları karşısında hemşireler verecekleri eğitimler sayesinde etkin iletişim kurarak hastanın ihtiyaçlarına cevap verebilmelidirler. Böylelikle hemşire, hastalara kanser ve tedavinin neden olduğu yan etkilerin kontrolüne yönelik bilgi sağlar. Özellikle kemoterapi alan kanser hastaları tedavinin yan etkilerine karşı her aşamada eğitime ihtiyaç duyar. Hemşireler bireyin sağlık durumunu yükseltme ve acıyı dindirme amaçlarına yönelik olarak bağımsız eğitim fonksiyonunun etkili şekilde uygulamalıdırlar (18). Yapılan başka bir araştırmada ise kemoterapi alan hastaların emosyonel durumunu değerlendirmede ve hastalığının onlar için ne anlama geldiğini belirlemede hemşirelerin 11 beceri sahibi olmalarının önemine vurgu yapılmıştır. Ayrıca hastaların kemoterapiye başlamadan önce genellikle bilgiye, tedavi sırasında ise desteğe gereksinim duydukları belirtilmektedir. Bu süreçlerde özellikle onkoloji ünitesinde uzmanlaşmış hemşirelerin hastalara destek olmaya istekli oldukları ve hastaların karşılaştıkları sorunlar hakkında daha fazla bilgi toplama istekleri vurgulanmıştır (19). 4.1.4.2. Kemoterapinin Yan Etkileri ve Hemşirelik Bakımı Kansere yakalanmış olan bireylerin takip edilmesinde ve bu hastaların tedavisi boyunca gerek kanser hastalığının kendisi, gerekse hastaya uygulanan tedavi yöntemleri ve bu amaçla kullanılan ilaçlar, ilk olarak gastrointestinal sistemde bir takım yan etkilere neden olmakta ve farklı problemlerin ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Uygulanan tedavi süresi boyunca kanserli hücrelerin yok edilmesi için çalışılır. Fakat bu aşamada vücudun normal hücreleri de zarar görmektedir. Bu sebeple hastada çeşitli yan etkiler ortaya çıkmaktadır. Buna karşılık kemoretapi uygulaması ile hastada ortaya çıkan yan etkiler sıklıkla geri dönüşümlüdür ve tedavi edilebilir. Kemoterapi sonrasında hastada görülen bu yan etkilerin görülme sıklığı ve derecesi, uygulanan kemoterapinin cinsine, hastaya verilen doza, uygulama biçimine ve süresine, tedavinin aralıklarına ve hastanın bireysel özelliklerine göre farklılık gösterebilmektedir (16). Kemoterapinin yan etkileri ortaya çıkış zamanlarına göre acil ve erken dönem, orta süreli ve geç dönem olmak üzere üç ana gruba ayrılır. Aşağıda detaylarına girilecek olan bakım gerektiren yan etkiler bu gruplardan orta süreli yan etkiler sınıfına girmektedir (20). Kanser tedavisinde kullanılan kemoterapotik ilaçlar özellikle hızlı artış gösteren kemik iliği, mukozalar, GİS, deri ve kıl folikül hücreleri üzerinde daha sık etki yapmaktadırlar. Kemoterapi tedavisinin hemşirelik bakımı gerektiren yan etkileri (1); - Bulantı / kusma - Nötropeni - Yeme içme isteğinde azalma (anoreksiya) - Konstipasyon - Diyare - Enfeksiyon 12 - Yorgunluk - Saçlarda dökülme (alopesi) - Ağız içinde yaraların oluşması (mukozit) - Ağrı - Deride ve tırnaklarda değişiklikler Kemoterapi tedavisi alan hastalarda hemşirelik bakımının amaçları, -Tedavinin kendisi ve etkilerine dair gerekli bilgileri hasta ve ailesinin ihtiyacı düzeyinde verme, soru sorabilmelerine olanak sağlama, soruları net ve anlaşılır şekilde cevaplama -Tedavi sürecinde uygulanacak olan ilacın yan etkilerine karşı farkındalık yaratma ve bu etkilerin giderilmesinde etkin hemşirelik girişimlerini uygulama -Tedavi sürecinde uygulanan hemşirelik girişimlerine hastanın ve ailesinin katılımını sağlama -Hasta bireyin evde veya herhangi bir sağlık kuruluşunda bakımını sürdürebilmesi konusunda hasta ve yakınlarını cesaretlendirme -Hastanın hemşirelik girişimleriyle çözümlenemeyen sıkıntılarını hekime iletmesini sağlama -Hastanın tedavi sürecinde normal yaşamını sürdürmesi gerektiğini anlatmaktır (21). 4.1.4.2.1. Bulantı / Kusma Kemoterapinin yan etkilerinden bir tanesi bulantı ve kusmadır. Kemoterapi uygulamasından sonra bazı hastalar çok fazla bulantı ve kusma sorunu yaşarlar. Bu hastalar tedavilerini bırakmak ya da daha sonraya ertelemek durumunda kalabilirler. Bulantı ve kusmanın yok edilmesi için antiemetik ilaçlardan yardım alınabilir ayrıca gevşeme teknikleri ve masaj gibi yaşam biçimini değiştirici nonfarmokolojik yöntemlerden de yararlanılabilir (22). Bulantı/kusma genellikle tedavi sonrasındaki ilk altı saatte ortaya çıkmaktadır. Kontrol edilemeyen bu yan etkinin sıvı elektrolit dengesizliği, anoreksi, dehidratasyon, 13 kilo kaybı gibi fizyolojik etkilerin yanısıra bireyin sosyal yaşamına, günlük aktivitelerine ve psikolojik durumuna da olumsuz etkileri vardır (4). Bulantı/kusma yan etkisine karşı hemşirelik bakımı olarak; ilaç uygulaması ve beslenmeden önce antiemetik ilaçlar verilmeli, bulantıyı azaltıcı yiyeceklerin yenmesi sağlanmalı, kilo değişimi, aldığı/çıkardığı sıvı takip edilmeli, kemoterapi ilacının vermiş olduğu ağızdaki metalik kokuyu önlemek amaçlı rahatlatıcı gıdalar tavsiye edilmeli, bulantı hissini yaşamaması için sevdiği müzik ve eğlence aktiviteleri önerilmeli, kaslarını rahatlatması için egzersizler tavsiye edilmeli ve buna rağmen bulantı duygusunun artış gösterdiği dönemlerde hastanın uykuya geçmesi sağlanmalıdır (4,10). 4.1.4.2.2. Nötropeni Nötropeni, mutlak nötrofil sayısının 500/㎣' ün altında olması veya 500-1000/㎣ ün arasında olup ilerleyen 24-48 saat içerisinde 500/㎣' ün altına düşmesi ihtimali ile enfeksiyon gelişme riskinin artmasıdır. Nötropeni genel olarak periferik kanda mutlak nötrofil sayısının azalması olarak tanımlanmaktadır. Bu yan etki sıklıkla tedavi alan kemoterapi hastalarının tedavi aldıktan sonraki 7-14. günleri arasında görülmektedir (1,23). Nötropeni görülen hastalara uygulanması gereken hemşirelik bakımı hastaların tek kişilik odalara yerleştirilmesi, odada hastaya ait tuvalet ve banyosunun olması, oda kapısının daima kapalı tutulması, hastaya bakım verilirken maske, eldiven ve önlük giyilmesi, hastanın vital ölçüm cihazlarının başka hastalarda kullanılmaması, hasta odasına giren sağlık yetkililerinin ve refakatçıların sayısının sınırlandırılması, hastadaki enfeksiyon belirtilerinin takip edilmesi, günlük kişisel hijyeninin sağlanmasına özen gösterilmesi, besin olarak pişmemiş sebzelerden iyi yıkanmamış meyvelerden kaçınılması, şüphenilen tüm bölgelerden kültür alınarak, sonuçların hekime rapor edilmesi, derinin nemli bölümlerinin enfeksiyon belirtileri açısından periyodik olarak değerlendirilmesi, bakım uygulayan kişilerin el hijyenine özen göstermesi, özetle hastanın yakın çevresinde gerekli izolasyonun ve temizliğin sağlanmasıdır (1,4,10,21). 14 4.1.4.2.3. İştahsızlık (Anoreksiya) Tat alma hissinde meydana gelen değişiklikler kemoterapi uygulamasında kullanılan ilaçlarının ağız dokusu içerisinde yayılması ile birlikte burada bulunan hücrelerin zarar görmesi ile oluşmaktadır. Örneğin tatlı gıdalar kadar tatlı olmayan acı ve ekşi gıdalar daha fazla tat verirler. Hastanın ağzında metalik his oluşmakta ya da artan ekşi ve acı tat alma hissi yaygındır. Bununla birlikte hastalarda tatlı yiyeceklere karşı daha az duyarlılık olması mümkündür. Hastalarda oluşan bu farklılıkların süresi her birey için değişiklik gösterir ve bu süreç uygulanan tedaviye bağlıdır. Tat almada oluşan bu değişiklikler genel olarak tedaviden sonraki 2-3 ay içerisinde düzelir (24). İştahsızlık (Anoreksiya) ise, kansere yakalanmış olan hastalarda en yaygın ve en erken karşılaşılan problemlerdendir. Kanser tedavisi yapılırken hastalarda bulantı, kusma, gıdaların kokularının veya tatlarının farklı hissedilmesi gibi yan etkiler, hastanın iştahsızlık yaşamasına sebep olabilmektedir. Hastanın iştahsızlığı sadece birkaç gün sürebilir, kanser tedavisi süresince hatta tedavi sona erdikten sonra da bu durum devam edebilmektedir. Kansere yakalanmış olan bütün hastaların % 40-80’inin değişen oranlarda yaşadığı yetersiz beslenme alışkanlığı aynı zamanda majör bir hasta olma durumu ve ölüm sebebidir (16,24). İştahsızlığa karşı hemşirelerin uygulaması gereken bakım; hastanın az az ve sık aralıklarla yemeye teşviki, et ve süt ürünleri gibi proteinli yiyeceklerin tüketiminin sağlanması, öğün aralarında yüksek kalorili ve proteinli besinler yemenin önerilmesi, yemeklerde sıvı tüketiminin azaltılması ve gaz yapıcı yiyeceklerin tükettirilmemesi olarak belirtilebilir. Bunlara ek olarak yemeklerin cazibesinin arttırılması için baharat ve soslar kullanılarak güzel görünümlü servis edilmesi de iştahsızlığı ortadan kaldırabilir (4,25). 4.1.4.2.4. Konstipasyon Konstipasyona bazı kemoterapik ajanlar sebep olabilmektedir. Kemoterapiden kaynaklanan zehirli maddelerin etkisi ile kasılmalar azalabilmektedir. Azalan barsak aktiviteleri konstipasyona neden olmaktadır (24). 15 Konstipasyon sıklığı verilen ilaca ve ilacın dozuna, uygulama planına bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Vinka alkaloidleri alan hastalarda %33 oranında izlenmektedir (16). Tedavi neticesinde oluşan bu yan etkiden ötürü hemşireler hastanın günlük defakasyonunu değerlendirmeli, hastaya günlük olarak düzenli ve aynı saatlerde defekasyon alışkanlığı edindirmeli, hastaya gereken günlük sıvı miktarı tükettirmeli bu şekilde barsak hareketleri sağlamalı, lifli gıda tüketimini teşvik etmeli, yapabileceği kadar egzersiz yapmasını sağlamalı, gerekli görüldüğü hallerde hekim istemi ile laksatiflere başlamalı, paralitik ileusun belirtilerini gözlemlemeli ve hekim ile paylaşmalıdırlar (1). 4.1.4.2.5. Diyare Kemoterapi gastrointestinal mukozada bulunan vilus ve mikrovilus gibi süratle artış gösteren hücreleri etkilemektedir. Kemoterapötik ilaçlar genellikle hastalarda diyareye neden olan antimetabolit ilaçlardır. Buna ilaveten diğer antineoplastik ajanlar da diyareye sebep olabilmektedirler. Kemoterapiye maruz kalan tüm kanser hastalarının yaklaşık olarak %75’inde diyare görülmektedir. Diyarenin süresi ve şiddeti hastaya uygulanan kemoterapinin sıklığına, ilacın dozuna ve uygulamada kullanılan ajana bağlıdır. Kemoterapi ve radyoterapi uygulamaları sonrasında bunların yan etkileri olarak hastanın tedavi olmasını gerekli kılan ağır diyare durumu oluşabilmektedir (16). Hemşireler kemoterapi tedavisi gören hastalarını diyareyi önleme ve kontrol altına almak için etkili yöntemler hakkında bilgilendirmelidirler. Hemşireler ayrıca hastanın defekasyon sıklığını, özelliğini ve sıvı miktarını belirlemeli, dehidratasyon ve kilo kaybını takip etmeli, aldığı-çıkardığı sıvı takibini yapmalı, kullanılan ilaçları diyare yan etkisi bakımından değerlendirmeli, tüketilecek gıdaların türünü süt ve süt ürünlerinden kaçınarak proteince zengin olanlar şeklinde miktarları ile birlikte belirlemeli, dışkı kültüründe üreme yoksa hekim tavsiyesi ile antidiyaretik ilaca başlamalı, hastanın kan basıncını takip etmeli, deri turgorunu değerlendirmelidir (1). 16 4.1.4.2.6. Enfeksiyon Kansere yakalanmış olan hastada, uygulanan tedaviye bağlı olarak veya hastalık sürecinin kendisi kemik iliği depresyonuna yol açmaktadır. Ortaya çıkan kemik iliği depresyonunun sonucunda ise hastada anemi, trombositopeni ve lökopeni oluşmaktadır. Lökopeniye bağlı olarak ortaya çıkan enfeksiyon, kemik iliği depresyonun en ciddi komplikasyonlarındandır. Kansere yakalanmış olan hastaların en önemli hastalık ve ölüm nedenleri enfeksiyonlardan kaynaklanmaktadır. Hastalara kemoterapi uygulanması esnasında oluşan enfeksiyonlarla alakalı patojen mikroorganizmaların büyük bir kısmını gram-negatifler oluşturmaktadır (16). Enfeksiyonu olan hastalarda hemşirenin görevleri, enfeksiyon belirti ve bulgularını izlemek, hasta odası giriş-çıkışlarında başta el temizliği olmak üzere gerekli hijyeni sağlamak, hastadan kan ve idrar kültürü alarak bunun neticesinde gerekli hallerde hekim istemi ile antibiyotik başlanmasını sağlamak ve uygulamaktır. 4.1.4.2.7. Yorgunluk Anemi, eritrosit kitlesinin veya eritrosit hemoglobin içeriğinin doku oksijen ihtiyacının belirlediği fizyolojik miktarın altına düşmesidir. Anemi kanser olan insanlarda sıklıkla karşılaşılan ve yaklaşık olarak %90 oranında görülen bir durumdur. Aneminin kanser hastalarında yaşam sürecine direk olarak olumsuz etki yaptığı tespit edilmiştir. Kansere bağlı olarak gelişen aneminin başlıca klinik belirtileri güçsüzlük, yorgunluk, nefes darlığı, çarpıntı hissi, baş ağrısı, taşikardi, iştahsızlık ve soğuğa karşı aşırı duyarlılık hissetmektir. Anemiye bağlı en önemli semptomlar halsizlik ve yorgunluktur. Bu durum hastanın gündelik yaşamını gözle görülür şekilde etkilemektedir (26). Yorgunluk sadece kronik yada akut hastalıklarda değil günlük yaşamda da sıklıkla karşılaşılabilen bir rahatsızlıktır. Kansere yakalanmış olan hastalarda da en sık olarak izlenen yakınmalardan bir tanesi yorgunluktur. Kanserli hastaların %78-96’sında yorgunluk bulunmaktadır. Yorgunluk hastalıkların evrensel belirtisidir ve genellikle de insan vücudundaki anormalliğin ilk belirtilerindendir. Hastanın kendisini iyi hissetmesini ortadan kaldırdığı gibi, gündelik aktivitelerini, performansını, iş hayatı, aile hayatı ve 17 arkadaş çevresiyle olan ilişkilerini, cinsel hayatını ve tedavi sürecine olan dayanıklılığını son derece olumsuz olarak etkileyebilmektedir (11,27). Yorgunluk belirtisi olan hastalarda günlük aktivitelerin doğru planlanması ile enerji depolanmasını ve sıvı-elektrolit dengesini sağlamak, gece uyku düzenini etkilemeyecek şekilde gün içerisinde kısa süreli dinlenmeler planlamak, egzersiz programını hastaya bağlı parametreler (hasta yaşı, kanser tipi, evresi, tedavi şekli vb.) ışığında planlamak bakımın temel kriterleri olarak sıralanabilir. Ancak henüz hastalık evreleri ve tedavilerinde yorgunluğu azaltmada en etkin egzersiz tipi, sıklığı, süresi bilinmemektedir. Bundan dolayı kanser vakalarında güvenli egzersizin sistematik olarak değerlendirildiği daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır (1,4). 4.1.4.2.8. Saç Dökülmesi (Alopesi) Alopesi, hastaya uygulanan kemoterapi sonucunda ortaya çıkan saç dökülmesidir. Bununla birlikte kanserli insanların en fazla şikayet ettikleri kemoterapi uygulamasının yan etkilerindendir (16). Kanser hastalarında saçların dökülmesi tipik bir şekilde ilk kemoterapi tedavisinden 2 veya 3 hafta sonra başlamaktadır. Baştaki saçlara ilaveten kirpik, kaş, yüz kılları ve bacak kılları da dökülmektedir. Hastanın dökülen saç miktarı kemoterapi ilacının çeşidine bağlıdır. Hastanın uygulama nedeni ile dökülen saçları tipik bir şekilde tedavinin bitmesini izleyen 2-3 hafta sonunda yeniden çıkmaya başlar (24). Kemoterapi tedavisi uygulanan kanserli hastalarda sıklıkla görülen saç kaybı hastada daha çok duygusal anlamda etki bıraktığından hemşireler de özellikle hastanın bu durumdan psikolojik olarak etkilenmesini önlemeye yönelik çalışmalıdırlar. Tedaviye başlamadan önce hastaya saçlarının dökülebileceği bilgisi uygun şekilde verilmelidir. Bununla birlikte saçları dökülen bireylere çeşitli ürünler (peruk, bandana, bere, eşarp vb.) önerilmelidir. Saç dökülmesinin geçici olduğu ve tedavi sonrasında tekrar eski durumuna döneceği bilgisi verilmelidir. Kendilerine özel saç bakım ürünlerini kullanmaları için bilgilendirilmelidir. Hassasiyet kazanmış olan saça uygun şekilde ve araçlarla temas edilmesi öğütlenmelidir. Saç kaybı görülen hastalarda kaşıntıyı engellemek ve zararı azaltmak için derinin yağlanması sağlanmalı ve güneş ışınlarına maruz kalması 18 engellenmelidir. Bu durumun hastanın sosyal ortamdaki konumunu etkilemesini engellemek için hemşireler tarafından aktivite planlanmalıdır (1). 4.1.4.2.9. Mukozit Kemoterapi tedavisi gören pek çok kanser hastasının ağız ve boğaz bölgesinde mukozit adı verilen sorunlar oluşmaktadır; çünkü ağız mukozası, hızlı hücre yenilenmesinden ötürü kemoterapinin etkisine maruz kalır ve kolayca zedelenir. Mukozit kanser tedavisinde sıklıkla karşılaşılan ve hastanın beslenme alışkanlıklarını kaybetmesine neden olan bir semptomdur. Bu hastalarda kilo kaybı, iştahsızlık, kaşeksi, dehidratasyon gibi sorunlar baş gösterebileceğinden yakın takip gerekmektedir. Mukozit ile kanser tedavisinde hastayı olumsuz yönde etkileyen ağrılı bir yan etki olarak sıklıkla karşılaşılmaktadır. Mukozit oluşumu bireysel özelliklere ve aldığı tedaviye göre değişiklik göstermektedir. Genel olarak kanser tedavisi alan hastaların oral mukozit etkisi ile karşılaşma ihtimali %30 ile %100 arasında değişmektedir. Bu oran baş ve boyun kanseri tedavisi gören hastların hemen hemen tamamına yakınında gözlenmektedir. Oral mukozit görülme olasılığı cinsiyet faktörüne de bağlıdır. Erkeklerde %52 oranında iken; kadınlarda bu oran %63 olarak belirtilmiştir. Tütün ürünleri kullanım öyküsü olan hastalarda mukozit görülme oranı oldukça yüksektir. Bunun nedeni bu ürünlerin doku iyileşmesini olumsuz yönde etkilemesidir (1,4,28). Kemoterapi tedavisi gören kanserli hastalarda oral mukoziti tamamen önlemeye yönelik standart bir tedavi ya da bakım uygulaması yoktur. Bununla birlikte semptomların hafifletilmesi ve hastaların yaşam kalitesinin yükseltilmesi için ilaç kullanılması yararlı etkilere sahip olabilmektedir (29). Mukozit etkisi görülme olasılığı yüksek hastalarda hemşireler tedaviyi takiben 7 gün içerisinde izlemeli ve bu konuda hasta ve yakınlarına gerekli bilgileri vermelidirler. Mukozitin olası belirtileri hakkında bilgi verilmeli ve bu belirtiler gözüktüğünde ilgili hekim ya da hemşireye başvurmalarını öğütlemelidirler. Hastaları mukoza bütünlüğüne olumsuz etki edecek asitli yiyecek ve içecek gruplarından uzak tutmalıdırlar. Dişlerin hassasiyetinden dolayı uygun yumuşak diş fırçası kullanılması konusunda bilgi vermelidirler. Hekim önerisi ile uygun dozda gargara kullandırmalıdırlar. Protein yönünden zengin olan gıdalar ile beslenmelerini sağlamalıdırlar. Sigara ve alkol kulanımı varsa sonlandırılması gerektiğini bildirmelidirler. Sıvı tüketimini arttırmalıdırlar. Dudak 19 bölgesinin kuruluğa karşı nemlendirilmesi gerekliliğini vurgulamalıdırlar. Bu önlemlere rağmen oluşabilecek ağrı, kanama gibi durumlarda hekim veya hemşirelere başvurulması gerektiğini bildirmelidirler (1). 4.1.4.2.10. Ağrı DSÖ verilerine göre 2021 yılında dünyada 15 milyon kişiye kanser tanısı konması beklenmektedir. Bu süreçte sürekli geliştirilen yeni tedaviler ile kanserli hastanın yaşam süresinin uzayacağı gözönüne alındığında hastalığın kaçınılmaz yan etkisi olan ağrı ile yaşanmasının öğrenilmesi gerekliliği vurgulanmaktadır. Ağrı, hasta ve yakınları tarafından başedilmesi en zor ve korkutucu semptom olarak tanımlanmaktadır. Yine DSÖ ve uluslararası ağrı toplulukları kanser ağrısını küresel bir sağlık sorunu olarak görmektedir. Yapılan bir analiz neticesinde ağrı sıklığı gastrointestinal kanserlerde %59, baş-boyun kanserinde %70, jinekolojik kanserlerde %60 olarak belirtilmiştir. Ağrılı kanser hastalarının %33'ünde şiddetli ağrı hissinin yaşam kalitesini etkilediği; kadın-cinsiyet, etnik durum ve yaşlılığın yetersiz ağrı tedavisi için risk faktörleri olduğu bildirilmektedir. Kanser ağrısı kalıcı ve geçici olarak ikiye ayrılabilir. Kalıcı ağrı günün çoğunda görülen ağrıdır. Geçici ağrı (epizodik) bilinmeyen nedenlerden dolayı ağrı hissinin geçici olarak tetiklenmesi şeklinde tanımlanmaktadır (1,4). Amerikan Onkoloji Hemşireleri Birliği kanser ağrısında hemşirelerin rolünü şu şekilde vurgulamaktadır: "Hemşireler kanser ağrı yönetimi planının uygulanması ve koordinasyonundan sorumludur." Bu bağlamda hasta ve yakınları ile hemşirelerin güvene dayalı ilişki kurmaları gerekmektedir. Hastanın ağrısının şiddetini tanımlayabilmek için ağrı değerlendirme ölçeği kullanılmalıdır. Hastanın ağrısı yer, nitelik ve sürekliliği konularında sorgulanmalıdır. Ağrı ile baş etme yöntemleri detaylıca hasta ve yakınına açıklanmalıdır. Dikkati ağrı hissinden dağıtabilmek için hastaya uygun etkinlikler tavsiye edilmelidir. Ağrıyı dağıtacak gevşeme teknikleri öğretilip uygulanmalıdır. Hasta çevresinde ağrı hissini hafifletebilmek için uygun fiziksel ortamın sağlanması konusunda bilgilendirmeler yapılmalıdır. Hekim ile işbirliği yapılarak; uygun analjezik tedavisine geçilmesi sağlanmalıdır. Hastanın önceki ağrı deneyimlerinde kullanıp olumlu neticeler aldığı ağrı geçirme yaklaşımları belirlenmeli ve bu deneyimden hareketle hastanın bu yöntemleri tekrar kullanması için uygun ortam hazırlanmalıdır (30,31). 20 4.1.4.2.11. Deri ve Tırnak Değişiklikleri Kanser hastasına uygulanan kemoterapi sonrasında oluşan deri değişimleri, epidermisin bazal hücrelerinin bozulması sebebiyle yaygın olarak görülebilirler. Hastada uygulanan kemoterapi süresi boyunca ender olarak ciltte kızarıklık, derinin soyulması, kaşıntı, cilt kuruluğu ve sivilce gibi önemli olmayan cilt problemleri görülebilmektedir. Cildin, mukoz membran ve tırnak renginde değişim ortaya çıkabilir. Hastanın tırnakları kolaylıkla kırılabilir ve tırnakların üstünde çizgiler meydana gelebilir. Kemoterapiye maruz kalan damarlarda ortaya çıkan renk koyulaşması mühim değildir ve bu durum tedavi bittikten sonraki 1- 2 ay içinde kaybolur (16). Bu yan etkiye maruz kalabilecek hastalar el ve ayak hijyeni konusunda hemşireler tarafından bilinçlendirilmeli ve bu bölgeler periyodik olarak takip edilmelidir. Tırnakların kısa kesilmesi gereklidir. Hastalığa uygun, hassas olan cilt yapısına uygun temizlik ve nemlendirici ürünler kullanılmalıdır. Deriye doğrudan kimyasal madde teması olmamalıdır. El ve ayak bölgesi yatma konumunda iken yastık benzeri yumuşak ürünler ile desteklenmelidir. Günlük sıvı tüketim miktarı arttırılmalı, güneş ışığının direk temasından kaçınılmalıdır (30). 4.2. ÖZBAKIM İnsanların iç ve dış faktörleri etkileyerek kendilerinin bakımı için harekete geçmeleri, bireysel olarak sağlıklarını, iyilik durumlarını ve kendi yaşamlarını korumak amacıyla kendi üzerlerine düşeni gerçekleştirmeleri özbakım olarak ifade edilirken, bu durumlarla ilgili aktiviteleri yerine getirme kabiliyetleri de özbakım gücü olarak ifade edilmektedir (32). Özbakım gücü bireyin sağlığı, iyilik hali ve yaşamını devam ettirmek için sağlık aktivitelerini başlatması veya uygulama kabiliyeti biçiminde ortaya çıkar (33). Özbakım kavramı “Dorothea E. Orem'in” genel hemşirelik kuramına ait esas kavramlardan bir tanesidir ve ilk kez 1959 yılında yayınlanmıştır. Orem yaklaşımına göre özbakım bireylerin kişisel olarak hayatlarını ve sağlıklarını korumak için üzerlerine düşen görevleri yerine getirmeleridir. Kişinin kendi özbakım ihtiyaçlarını karşılayamadığı durumlarda ise hemşirelik bakımı devreye girer. Bu modelde hastanın ihtiyaçlarının karşılanması üç başlık altında toplanmaktadır. Bunlar bütünü ile eksikliği gidermek, kısmi 21 yoksunluğu gidermek ve son olarak destekleyici - eğitsel sistemdir. Norris' in özbakımı ele alışı Orem' inki ile benzerlik göstermektedir. Norris' e göre özbakım bireyin ve yakınlarının sağlık için kendi güçlerini etkin olarak geliştirmelerine, sorumlulukları üstlenmelerine ve girişimciliğe izin veren bir süreç olduğunu belirtmektedir. Özbakım’a ait farklı tanımlar bulunmaktadır. Bu tanımlardan bazıları; kişilerin sağlığını, iyilik durumunu ve yaşamını korumak maksadı ile gerekli olan etkinlikleri doğru zamanda yerine getirmesi, bunları uygulaması ve kendi sağlıkları için devamlı olarak katkı ve katılımda bulunmalarıdır (33, 34, 35). İnsan fizyolojik, psikolojik ve sosyal bir varlıktır. Bireyin özbakım süreci çocukluktan itibaren başlayarak ilerleyen yaşlara doğru gelişerek değişmektedir. Bireyde meydana gelen bu değişim onun sağlık durumuna, eğitimine, hayat tecrübelerine, içinde yaşadığı toplumun sahip olduğu kültüre, gündelik yaşamında imkanları kullanabilmesi gibi faktörlere bağlıdır (36). Bireylerin hayatında üniversite dönemleri önemli değişimlerin yaşandığı bir süreçtir. Öğrencinin sağlık konusunda sergilediği tutum ve davranışlar kişisel olarak şimdiki zaman ve gelecek yaşamında ise kendi ailesini ve toplumu etkilemektedir. Bireylerin üniversite eğitimi almaları mesleki eğitim ile birlikte bireyin kişilik gelişiminin özellikle de sağlık alanındaki tutum ve davranışlarında değişime neden olmaktadır (37). Orem’e göre özbakım; insan, gündelik yaşam, kültür ve çevre değerleri gibi birçok kavramla alakalıdır (38). -İnsan; insan rasyonel güçlere sahip olan psiko-fizyolojik bir organizmadır. Özbakım eylemi için motivasyonunu kendi fonksiyonları ile birleştirmektedir. -Çevre; insanın dışında kalan unsurları içerir. İnsan, ihtiyaçlarını yaşadığı çevrenin baskıları doğrultusunda uyarlamaktadır. -Kültür; Kişinin kendi özbakımı için ihtiyaçlarını karşılama şeklidir. İçgüdüsel olmaktan ziyade, kültürün etkisinde kalan öğrenilmiş davranışlardır. Kişilere kültürel ölçülerin ilk olarak öğretildiği kurum bireyin ailesidir. -Günlük yaşam değerleri; Orem’e göre, özbakım kişinin salt aile içerisindeki konumundan etkilenmekle kalmamakta, kişinin yaşından ve sağlık durumundan da etkilenmektedir. -Bireyin sahip olduğu değerler sistemi onun özbakımındaki önceliklerini belirler. Özbakımla ilgili varsayımlar (39): 22 -Özbakım, bütün insanların karşılaması gerekli olan temel ihtiyaçlardır. Bu ihtiyaçlar giderilmediği zaman ve bakım devam ettirilmediğinde sağlık durumu olumsuz etkilenmektedir. -Özbakım, kişinin harekete geçmesini temin eden yargılamalara ve olguları incelemeye dayanması nedeniyle öz kontrol bu sürecin bir parçasıdır. -Özbakım, benlik-kavramından (öz-kavramı) doğrudan etkilenmektedir. -Özbakım, bireylerin mesuliyet alabildikleri gönüllü hareketlere dayanmaktadır. -Özbakım, bireyin aile sistemine ait faktörlerden, bireylerarası ilişkilerinden, sosyal ve kültürel tecrübelerinden etkilenmektedir. -Özbakım, kişisel özelliklerden, nüfus yapısından, sağlık durumundan ve sağlık bakım yönteminden etkilenmektedir. -Özbakımın başarılı olabilmesi için bireyin harekete geçebilme ve eylem yapabilme (aktif katılım) gücünün bulunması gerekmektedir. Özbakımın gerçekleştirilmesi sürdürülmesi insana ait fonksiyonlardandır. Bireylerin kendilerinin özbakım gereksinimlerini tespit etmeleri ve bu gereksinimleri karşılama yolları doğuştan gelmemektedir. Özbakım davranışları bireyin ait olduğu kültürün belirlediği alışkanlıklar ve inançlar doğrultusunda sonradan öğrenilmektedir. Kişi kültürel standartları öncelikle ailesinden veya kendisine bakan kimseden, eğitmenlerinden, kan bağı olan akrabalarından, komşularından, sahip olduğu arkadaşlarından ve diğer insanlardan öğrenmektedir (39). 4.2.1. Özbakım Gücü Özbakım gücü sağlıklı durumun sürdürülmesi ve daha iyiye götürülmesi için hastanın özbakım performansını belirleyen eylem ve güç öğelerinin bileşkesidir. Özbakım gücü, kişinin devamlı bakım ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için hayat sürecinin tanzim edilmesini ve gelişimini temin eden, kişinin kazanılmış bir kabiliyetidir. Bireyin bu kabiliyeti çocukluk çağından yaşlılığına kadar değişim ve gelişim göstermektedir. Bu kabiliyet bireyin kendiliğinden öğrenme süreci, zihinsel faaliyet, eğitim öğretim, merak, denetim ve tecrübeler yolu ile gelişmektedir (40). 23 Bu konu hakkındaki çalışmasında Orem; kişilerin özbakımlarını karşılayabilme seviyelerinin kişiden kişiye farklılıklar gösterdiğini ve bu farklıkların ortaya çıkmasını sağlayan en mühim faktörlerden bir tanesinin bireyin özbakım gücü olduğunu saptamıştır. Birey özbakım gücüne sahip olabilmesi için kendine dikkat etmeli, karar verirken özbakım anlayışı içerisinde davranmalı, fiziksel enerjisini kullanmalı ve kontrol edebilmeli, güdüleme özelliği olmalı, özbakım kararını verebilmeli ve uygulayabilmeli, uygulanacak eylemleri sıralamalıdır (35). Tüm bu özelliklere sahip hastanın özbakım gücü ile yaşam kalitesi arasında doğru orantılı bir ilişki olacaktır (41). Özbakımını gerçekleştiren bir başka ifade ile eyleme geçiren birey “özbakım ajanı” olarak adlandırılır. Her kişi kendi sağlığının bakımı için özbakım ajanı olmakla birlikte kimi zaman bağımlı kişilerin bakımını üstüne alan bireyler de özbakım ajanı rolünü oynayabilmektedirler. Bu bağlamda hemşireler profesyonel anlamda özbakım ajanı rolünü üstlenirler (37). 4.2.2. Özbakım ve Hemşirelik Orem'in yaklaşımında hastanın, hastalık etkisiyle başa çıkma ve sağlıklı yaşamını sürdürme, kendi sağlığı, geleceği, iyileşme durumu ve hastalığının yakınındakilere etkisi gibi pek çok sorunu vardır. Hastanın bu ihtiyaçlarını nasıl karşılayabileceği ya da kendisine nasıl yardım edilebileceği sorusunun yanıtı hemşirelik sisteminde aranmaktadır. Bu yaklaşıma göre hastalık oluştuğunda özbakım yeterince sürdürülemeyebilir. Özbakımın sağlanmasındaki bu kayıp sağlık problemi olarak tekrar karşımıza çıkabilir. Bunlardan ötürü Orem hastanın ihtiyaçlarını karşılamadaki yardımı üç ana hemşirelik sistemi ile tanımlamıştır. Bunlar hemşirenin tümüyle özbakımını üstlendiği bireyin kendisinin katkı sağlamadığı; hemşirenin hastanın karşılayamadığı özbakım faaliyetlerini yerine getirdiği hasta ve hemşire birlikte özbakımı üstlendiği ve hastanın özbakımını sağlamada yeterli olduğu hemşirenin bu konuda eğitici,rehberlik edici ve destekleyici rolleri aldığı sistemlerdir. Hemşire, hasta bakımında ilk olarak hastanın varolan durumunu analiz etmeli,sınırlarını belirlemelidir. Bunu yapabilmek için hasta hakkında doğru sonuca varacak şekilde veri toplamalıdır (35). 24 4.2.3. Özbakım Gereksinimleri Kendi özbakımlarını gerçekleştirebilmek adına kişiler devamlı olarak kabiliyetleri ile çeşitli özbakım ihtiyaçları arasındaki dengeyi devam ettirmek için çabalarlar. İnsanların hem fiziksel hem de psikolojik dengelerini devam ettirmek için çabalamaları gerçeği, pek çok açıdan alışagelmiş olan bir düşüncedir. Orem’in kuramına göre insanlarda bu gibi homeostatik eğilimlerin var olduğu kabul edilmekte ve bununla birlikte geleneksel yaklaşımlardan farklı olarak üzerinde durulan nokta ise, özbakımı gerçekleştirmek için bireyin eylemde bulunma kabiliyeti ile çeşitli ihtiyaçları arasında bulunan dengenin devam ettirilmesidir. Bu ihtiyaçları üç bölüm halinde incelemek mümkündür (42). 4.2.3.1. Evrensel Özbakım Gereksinimleri Kişinin hayatına devam edebilmesi için gerekli olan hava, gıda, su içmenin devam etmesi, atıkların yok edilmesi, hareket edebilme, tehlikelerden kaçınma, toplumsal etkileşimler içinde olma gibi temel ihtiyaçları kapsamaktadır (42). Sağlıklı bir bireyin bu temel ihtiyaçları karşılayabilmesi için yeterli seviyede özbakım kabiliyetlerine sahip olması gerekmektedir. İhtiyaçlar etkin bir biçimde giderildiği zaman, özbakım gücü iyilik halini ve pozitif sağlığı desteklemektedir (43). 4.2.3.2. Gelişimsel Özbakım Gereksinimleri Gelişimsel özbakım ihtiyaçları, insanın gelişimsel durumunu etkileyebilecek olan eğitimden mahrum kalmak, sosyal uyum problemleri, sağlıklı bir kişilik gelişmesinde oluşan yetersizlikler, akraba, arkadaş ve eş dost kaybedilmesi, iş güvencesi ve birikimlerin kaybedilmesi, bireyin tanımadığı bir çevreye ani geçiş yapma, toplumsal konum ile ilgili problemler, iyi olmayan sağlık durumu veya bedeni sakatlıklar, bireyi zorlayan hayat şartları, terminal hastalıklar veya yaşamını kaybetme tehdidi altında bulunmak, bireyi zorlayan sağlık şartları gibi sağlığa zararlı etkilerden korunmasını ve bu etkilerle baş edebilmek veya da bunların vereceği zararlarından en az seviyede etkilenmek için özbakımın temin edilmesini gerekli kılmaktadır (44). 25 4.2.3.3. Sağlıktan Sapmada Özbakım Gereksinimleri Bu grup içinde bulunan ihtiyaçlar herhangi bir sağlık problemine sahip olan kişileri içermektedir. Kişinin fonksiyonlarında ciddi bir etkilenme ortaya çıktığında özbakım gücünde geçici veya kalıcı bozulmalar olmaktadır. Bu durum sonucunda birey bütünüyle veya da kısmen bir başkasına bağımlı duruma gelebilir (45). Yaşadığı süre içerisinde hastalık, yaralanma veya rahatsızlık yaşamış olan kişinin bazı özbakım ihtiyaçlarının oluşması ihtimali bulunmaktadır. Orem bireyin bu ihtiyaçlarını sağlıktan sapmada özbakım ihtiyaçları şeklinde isimlendirmiştir. Bireyin sahip olduğu fiziksel yapısındaki (ödem, tümör vb.), fiziksel fonksiyonları görmesindeki (solunum güçlüğü, eklemlerin kısıtlı hareketleri vb.) veya davranışlarında ve gündelik hayat alışkanlıklarında ortaya çıkan belirgin değişimler (insanlar ile olan ilişkilerde aşırı gergin olma durumu, ruh halinde ani değişiklikler yaşaması, hayata olan bağlılığın ve ilgisinin kaybedilmesi vb.) bazı problemlere neden olabilir. Sağlıktan sapma halinde kişilerin ihtiyaç duydukları tıbbi bakımı araştırmaları ve tıbbi bakıma iştirak etmeleri, kişilerin özbakım hareketlerini oluşturmaktadır. Eğer sağlıktan sapmaları olan kişiler kendi özbakımlarını devam ettirmede yetenekli olurlarsa, bakımları için gerekli olan tıbbi bilgiye ve yardıma müracaat edebilme özelliğini de sergileyebileceklerdir. Bu durumda hemşirelik girişimleri araya girmekte, özbakım becerileri ve gereksinimler arasında bulunan dengeyi temin edecek olan yardımcı etkinlikleri oluşturacaktır (42). 4.2.4. Özbakım Sınırlamaları Özbakım kısıtlamaları, bireylerin mevcut olan ve değişim gösteren koşullar altında ihtiyaçları olan özbakımın çeşidini ve miktarını sağlamalarını sınırlayan ifadelerdir. Üç çeşit özbakım kısıtlaması bulunmaktadır. Bunlar (39); -Bilmede Kısıtlama: Bireyin geçmişinde edindiği deneyimleri ve içinde olduğu anda yaşadıkları ile alakalıdır. -Karar Verme ve Yargıya Varmada Kısıtlama: Özbakım kabiliyetinin geliştirilmesine yönelik olarak kişilerin kendilerine olan bakış açıları, araştırma alışkanlıkları ve hangi 26 hareketi gerçekleştireceğine karar vermesinin öncesinde uygun olan hareketi seçme arzuları ve kendileri için gerekli olan bilgi ve beceriye sahip olmaları ile alakalıdır. -Özbakımı Araştırma Safhalarından Birinde Sonuca Ulaşma Eylemlerinde Kısıtlama: Bireysel gelişim sınırlandırmalarını içermektedir. 4.2.5. Kanserli Hastalarda Özbakım Özbakım gücü sağlık durumunun devam ettirilmesi ve sağlık seviyesinin yükseltilmesine yönelik olan özbakım davranışlarını düzenleme, sahip olunan bilgiyi kullanma, karar verme ve verilen kararın gerçekleştirilmesine yönelik olan kişisel yeteneklerdir (46). Orem, özbakım gücünün yeterli seviyede olabilmesinin hasta bireyin kendi hastalığı hakkında bilgi sahibi olması ile mümkün olduğunu savunmaktadır (5). Kanserli hastaların bakımında hedeflenen esas amaçlardan bir tanesi en yüksek seviyede kişinin bağımsız olma halinin devem ettirilmesi ve kişinin kendi kendine bakımını gerçekleştirebilmesi için var olan kapasitesini detaylı olarak belirlemektir. Bu sebeple Orem’in geliştirdiği özbakım modeli kronik hastalığa sahip olan kişinin bakımında kullanılabilecek olan en uygun bakım modeli olarak gösterilebilir. Kişiler devamlı olarak özbakımlarını sürdürebilmek için kabiliyetleri ile özbakım davranışları arasında bulunan ilişkiyi devam ettirmeye çalışırlar (5). Kanser hastaları hastalıklarıyla alakalı bilgi ve beceriyi öğrenmek amacıyla mücadele verirken, özbakım faaliyetleri kronik hastalığı olan bireyler açısından son derece önemlidir. Kronik bir hastalığa sahip olan bir kişiye hemşire iş birliği yapmak için yardımcı olur. Kanser hastalığı olan kişinin hayatına bu hastalık ile birlikte devam etmesi, onun fiziksel, psikolojik ve sosyo-ekonomik açıdan olumsuz olarak etkilenmesine neden olmaktadır. Kanser kişinin yaşamına sınırlamalar getirerek, hayattan doyuma ulaşmalarına mani olmakta ve bireylerin özbakım gücünün ve benlik saygılarının gerilemesine yol açmaktadır (46). Bu durumdan hareketle kanserli hastanın yaşam kalitesi düşmektedir. Tüm kanser hastalarının hayatları boyunca gereksinimlerine göre gerek küratif tedavileri gerekse destek tedavileri esnasında yaşam kalitesi etkilenmektedir. Tedaviler çeşitli yan etkilerle hastanın yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir (47). 27 Yaşam kalitesi kavramı 1980'li yıllardan sonra hemşirelik alanına girmiştir ve yaşam kalitesinin yükseltilmesi yaşamın kültürel, psikososyal, biyolojik ve duygusal yönünü iyileştirmeyi amaçlamaktadır. Hastaya bütünsel bakış açısı ile bakım sağlama amacına dayanmaktadır. Kanserin tedavi edilebilirliğinin artması ve yaşam süresinin uzatılabilmesi ile yaşam kalitesinin önemi artmıştır (48). Kemoterapi tedavisi gören kanser hastalarının yaşam kalitesini etkileyen etmenlerin bilinmesine yönelik yapılan araştırmalardan varılan sonuçlar, hemşirelik bakımının hasta ihtiyaçları doğrultusunda planlanmasına yardımcı olmaktadır. Hemşireler hasta ve yakınları ile birlikte bakım ihtiyaçlarını belirlerken hastanın özbakım davranışlarını destekleyici yaklaşım ile yaşam kalitesini yükseltmeyi amaçlamalıdırlar (49). 28 5. MATERYAL ve YÖNTEM 5.1. ARAŞTIRMANIN AMACI Bu çalışma, kemoterapi tedavisi uygulanan kanserli hastalarda kemoterapiye bağlı yan etkileri değerlendirmek ve bu semptomlara yönelik özbakım gereksinimlerini belirlemek amacı ile planlanmış tanımlayıcı bir çalışmadır. 5.2. ARAŞTIRMADA YANITLANMASI BEKLENEN SORULAR 1. Kemoterapi sürecinde hastalık ve tedavi ile ilgili özellikler nelerdir? 2. Kemoterapi uygulanan kanserli hastalarda en sık gözlemlenen semptomlar ve etkilenme durumları nelerdir? 3. Kemoterapi sürecinde uygulanan özbakım girişimleri nelerdir? 5.3. ARAŞTIRMANIN YERİ Bu araştırma Temmuz 2015 – Ağustos 2015 tarihleri arasında İstanbul’da bir Kanser Merkezi’nin Kemoterapi Ünitesi' nde gerçekleştirilmiştir. 5.4. ARAŞTIRMANIN EVRENİ VE ÖRNEKLEMİ Araştırmanın evrenini Temmuz 2015 - Ağustos 2015 tarihleri arasında İstanbul’da bir Kanser Merkezi' nin Ayaktan Kemoterapi Ünitesi’nde tedavisini sürdürmekte olan tüm hastalar oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini Temmuz 2015-Ağustos 2015 tarihleri arasında İstanbul’da bir Kanser Merkezi' nde kemoterapi tedavisi gören kanserli hastalar arasından araştırmayı kabul eden 97 kişi oluşturmaktadır. 29 5.5. ARAŞTIRMA GRUBUNUN ÖZELLİKLERİ Araştırmaya, - Kanser tanısı almış, - Kemoterapi tedavisi uygulanan - 18 yaş üstü olan, - Türkçe anlayan ve - Araştırmaya katılmaya gönüllü olan 97 hasta alınmıştır. 5.6. ARAŞTIRMANIN ETİK YÖNÜ Çalışmanın gerçekleştirilebilmesi için İstanbul Bilim Üniversitesi Klinik Araştırmalar Etik Kurul Başkanlığı' ndan onay alınmıştır. Çalışmaya katılan hastaların tedavi gördüğü merkezden kurum izni alınmıştır (Ek-1). Araştırmaya katılmayı kabul eden bütün hastalardan bilgilendirilmiş onam formu ile onayları alınmıştır (Ek-2). 5.7. VERİLERİN TOPLANMASI Veri toplama çalışmaları Temmuz 2015 - Ağustos 2015 tarihleri arasında yapılmıştır. Görüşme öncesinde çalışmanın amacı ve bilgilerin gizli kalacağı hastalara bildirilmiştir. Görüşmeler hastalar ile yaklaşık 30 dakika süre ile yüz yüze yapılmıştır. 5.8. VERİ TOPLAMA ARAÇLARI Hasta Bilgi Formu: Hasta Bilgi Formu kemoterapi uygulanan kanserli hastalarda özbakımın değerlendirilmesi amacı ile literatür doğrultusunda hazırlanmıştır. Hasta Bilgi Formu, kişisel özellikleri, sağlık öyküsü, hastalık özellikleri ve kemoterapi uygulanan hastalarda özbakımın değerlendirilmesini sorgulayan sorulardan oluşmaktadır. Kişisel bilgilere ilişkin yaş, cinsiyet, medeni durum, eğitim durumu, meslek, çalışma durumu, bakımı ile ilgilenen kişinin varlığı ve gelir durumu sorgulanmıştır. Sağlık öyküsüne dair bölümde ise boy - kilo, kronik hastalık varlığı, önceden geçirilen ameliyatın olması 30 durumu, ailede kronik hastalık öyküsü, son altı aylık sağlık durumu, sağlık kontrollerine yönelik sorulara yer verilmiştir. Hastalık özelliklerinde ise tanı, tedavi süreleri, alınan tedavi ve yan etkilerine yönelik alınan eğitim, eğitimden yararlanma durumu, evde bakım süreci ve taburculuk eğitimi yapılıp yapılmadığı sorgulanmıştır. Son olarak ise kemoterapi tedavisi süresinde özbakım uygulamaları, yan etkiler ve etkilenme düzeyleri değerlendirilmiştir (Ek-3). 5.9. VERİLERİN İSTATİSTİKSEL ANALİZİ Çalışma da elde edilen bulgular değerlendirilirken; istatiksel analizler için SPSS 21.0 (Statical Package For Social Science) yazılım programında analiz edilmiştir. Çalışma verileri değerlendirilirken frekans, yüzde, ortalama, standart sapma değerleri kullanılmıştır. 31 6. BULGULAR İstanbul’da bir Kanser Merkezinin Kemoterapi Ünitesinde kemoterapi tedavisi alan kanser hastalarında kemoterapiye bağlı yan etkileri değerlendirmek ve bu semptomlara yönelik özbakım gereksinimlerini belirlenmesinin amaçlayan araştırmanın sonucunda elde edilen bulgular 4 ana başlıkta sunulmuştur. 1- Hastaların Kişisel Özelliklerinin Dağılımı 2- Hastaların Hastalık ile İlgili Özelliklerinin Dağılımı 3- Hastalarda Yan Etkiler ve Etkilenme Düzeylerinin Dağılımı 4- Hastaların Özbakım Girişimlerini Uygulama Özelliklerinin Dağılımı Tablo 6.1: Hastaların Kişisel Özelliklerinin Dağılımı ( N= 97 ) Yaş Cinsiyet Medeni durumunuz Eğitim durumunuz Mesleğiniz Çalışma durumunuz Bakımınızla ilgilenen birisi var mı? Bakımınızla ilgilenen kişi Gelir durumunuz 23 yaş ve altı 24-47 yaş 48-61 yaş 62-75 yaş 75 yaş ve üstü Erkek Kadın Bekar Evli Okur-yazar İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Memur İşçi Serbest meslek Ev hanımı Diğer Çalışıyor Çalışmıyor Evet Hayır Kızım Oğlum Eşim Çocuklarım Eşim ve çocuklarım Kardeşim Annem Diğerleri Kötü Orta İyi Çok iyi n 6 11 37 35 8 42 55 20 77 3 19 23 23 29 13 2 27 36 19 6 91 92 5 13 11 18 8 12 7 6 17 7 51 32 7 % 6,2 11,3 38,1 36,1 8,2 43,3 56,7 20,6 79,4 3,1 19,6 23,7 23,7 29,9 13,4 2,1 27,8 37,1 19,6 6,2 93,8 94,8 5,2 14,1 12,0 19,6 8,7 13,0 7,6 6,5 18,5 7,2 52,6 33,0 7,2 32 Yukarıdaki Tablo 6.1.’de verilen bilgilere göre araştırma kapsamına alınan hastaların kişisel özellikleri incelendiğinde, hastaların 23 yaş ve altı olanların oranı %6,2; 24-47 yaş %11,3; 48-61 yaş %38,1; 62-75 yaş %36,1; 75 yaş ve üstü olanların oranı ise %8,2’dir. Katılımcılardan %43,3’ü erkek iken %56,7’si kadındır. Katılımcılardan %20,6’sı bekar iken %79,4’ü evlidir. Eğitim durumlarına göre değerlendirildiğinde okur-yazar olanların oranı %3,1; ilkokul %19,6; ortaokul %23,7; lise %23,7; üniversite olanların oranı ise %29,9’dur. Katılımcılardan memur olanların oranı %13,4; işçilerin %2,1; serbest mesleklerin %27,8; ev hanımlarının %37,1; diğer mesleklerin oranı ise %19,6’dır. Katılımcılardan %6,2’si çalışıyor iken %93,8’i çalışmamaktadır. Katılımcılardan %94,8’nin bakımıyla ilgilenen biri var iken %5,2’nin yoktur. Katılımcılardan bakımını kızı yapanların oranı %14,1; oğlu %12,0; eşi %19,6; çocukları %8,7; eşi ve çocukları %13,0; kardeşi %7,6; annesi %6,5; diğerlerinin oranı ise %18,5’dir. Katılımcılardan gelir durumu kötü olanların oranı %7,2; ortaların %52,6; iyilerin %33,0; çok iyilerin ise %7,2’dir. Tablo 6.2’deki verilere göre araştırmaya katılan hastaların tanıları karşılaştırıldığında ilk sırada akciğer, kolon ve meme kanseri olanların oranı %21,6; ikinci sırada mide kanseri %18,6; üçüncü sırada prostat ve rectum kanseri oranı %5,2; dördüncü sırada ise beyin tümörü ve lösemi %3,1 olarak yer almaktadır. Katılımcılardan hastalığına 0-6 ay ve 7 ay-1 yıl önce teşhis konulanların oranı %30,9; 2-5 yıl önce %34,0; 5 yıl ve üzeri süre önce teşhis konulanların oranı ise %4,1’dir. Katılımcılardan 0-6 aydır tedavi alanların oranı %49,5; 7ay-1 yıldır %18,6, 2-5 yıl öncedir %30,9; 5 yıl ve üzeri tedavi alanların oranı ise %1,0’dir. Katılımcılardan %89,7’sine hastalığı, tedavisi ve yan etkileriyle ilgili bilgi verilirken %10,3’üne bilgi verilmemiştir. Bilgi verilen hastalardan %96,6’sı hastalığı, tedavisi ve yan etkileriyle aldığı eğitimi faydalı bulurken %3,4’ü yeterli bulunmadığı belirlendi. Katılımcılardan %51,5’i taburcu edildikten sonra tedavinin yan etkilerinden dolayı hastanede yatmak durumunda kalırken %48,5’i yatmak durumunda kalmadığı saptandı. Katılımcılardan taburcu edildikten sonra tedavinin yan etkilerinden dolayı hastanede yatma sebepleri ağrı olanların oranı %14,0; ateş %16,0; iştahsızlık ve bulantı %10,0; nötropeni %8,0; diğer sebepleri olanların oranı ise %42,0’dır. 33 Katılımcılardan %17,5’i taburcu edildikten sonra evde bakım sürecinde zorluklar yaşarken %82,5’inin yaşamadığı belirlendi. Katılımcılardan %60,8’i tedaviden sonra taburculuk eğitimi alırken %39,2’sinin almadığı görüldü. Tablo 6.2: Hastaların Hastalık ile İlgili Özelliklerinin Dağılımı (N=97) Akciğer kanseri Beyin tümörü Kolon kanseri Lösemi Tanı Meme kanseri Mide kanseri Prostat kanseri Rektum kanseri 0-6 ay Ne zaman hastalığınıza teşhis konuldu? 7 ay-1 yıl 2-5 yıl 5 yıl üzeri 0-6 ay Ne zamandan beri tedavi alıyorsunuz? 7 ay-1 yıl 2-5 yıl 5 yıl üzeri Hastalığınız almış olduğunuz tedavi ve bu tedavinin yan Evet etkileri ile ilgili size bilgi verildi mi? Hayır Evet ise almış olduğunuz eğitimler sizin için faydalı oldu Evet mu? Hayır Taburcu edildikten sonra aldığınız tedavinin yan Evet etkilerinden dolayı tekrar hastaneye yatmak durumunda kaldınız mı? Hayır Ağrı Ateş İştahsızlık Evet ise nedir? Bulantı Diğer Nötropeni Taburcu edildikten sonra evde bakım sürecinizde Evet zorluklarla karşılaştınız mı? Hayır Evet Aldığınız tedaviden sonra taburculuk eğitimi verildi mi? Hayır n 21 3 21 3 21 18 5 5 30 30 33 4 48 18 30 1 87 10 84 3 50 % 21,6 3,1 21,6 3,1 21,6 18,6 5,2 5,2 30,9 30,9 34,0 4,1 49,5 18,6 30,9 1,0 89,7 10,3 96,6 3,4 51,5 47 48,5 7 8 5 5 21 4 17 80 59 38 14,0 16,0 10,0 10,0 42,0 8,0 17,5 82,5 60,8 39,2 34 Tablo 6.3: Hastalarda Yan Etkiler ve Etkilenme Düzeylerinin Dağılımı ─ Henüz ağzımda hiç enfeksiyon olmadı ─ Bununla ilgili bazı sorunlarım var/oldu. Tedavinin Fakat yememi etkileyecek kadar değil başlangıcından bu ─ Ağız enfeksiyonlarıyla çok sorunum var yana, en kötü haliyle / oldu ve yeme güçlükleri yaşıyorum / ağız enfeksiyonları ne yaşadım şiddetteydi? ─ Ağız enfeksiyonlarıyla o kadar çok sorunum var / oldu ki yiyip içemiyorum ─ Cildimde hiçbir değişiklik fark etmedim ─ Ciddi bir cilt sorunum yok Tedavinin ─ Cilt sorunlarım var / oldu fakat günlük başlangıcından bu aktiviteleri sürdüremeyecek kadar değil yana, en kötü haliyle cilt sorunları ne ─ Günlük aktivitelerimi şiddetteydi? gerçekleştiremeyeceğim ölçüde cilt sorunlarım var / oldu ─ Tedavi başlangıcından beri midem bulanmadı ─ Mide bulantısı nedeniyle iştahım azaldı Tedavinin fakat yeme düzenim değişmedi başlangıcından bu ─ Sık sık midem bulanıyor, daha az yiyip yana, en kötü haliyle içiyorum ve bu yüzden kilo veriyorum mide bulantısı ne şiddetteydi? ─ Şiddetli mide bulantım oluyor, yeme düzenimi öylesine etkiliyor ki yeterli besin ve sıvı alamıyorum ─ Bağırsak hareketlerim değişmedi. Öncekinden daha az dışkılamıyorum ve dışkılamakta zorluk çekmiyorum ─ Tedavi başladığından beri, dışkılamakta bazı zorluklar yaşıyorum Tedavinin başlangıcından bu ─ Tedavi başladığından beri, dışkılamakta yana, en kötü haliyle kesinlikle zorluklar yaşıyorum fakat kabızlık ne şiddetteydi? günlük aktivitelerimi etkileyecek ölçüde değil ─ Tedavi başladığından beri, dışkılamakta günlük aktivitelerimi etkileyecek ölçüde zorluk yaşıyorum. ─ Henüz hiç ishal olmadım Tedavinin başlangıcından bu ─ Günde maksimum 4 kez ishal oldum / yana, en kötü haliyle oluyorum ishal ne şiddetteydi? ─ Günde 4 ila 6 kez ishal oldum / oluyorum n 69 % 71,1 17 17,6 10 10,3 1 1,0 60 19 61,9 19,6 17 17,5 1 1,0 39 40,2 32 33,0 20 20,6 6 6,2 64 66,0 18 18,6 11 11,3 4 4,1 83 85,6 7 7,2 7 7,2 35 Yukarıda verilen Tablo 6.3’e göre katılımcılardan tedavi başlangıcından bu yana en kötü haliyle ağız enfeksiyonu şiddeti “Henüz ağzımda hiç enfeksiyon olmadı.” oranı %71,1; “Bununla ilgili bazı sorunlarım var/oldu. Fakat yememi etkileyecek kadar değil.” %17,6; “Ağız enfeksiyonlarıyla çok sorunum var/oldu ve yeme güçlükleri yaşıyorum/yaşadım.” %10,3; “Ağız enfeksiyonlarıyla o kadar çok sorunum var/oldu ki yiyip içemiyorum.” oranı ise %1,0’dır. Katılımcılardan tedavi başlangıcından bu yana en kötü haliyle cilt sorunları şiddeti “Cildimde hiçbir değişiklik fark etmedim.” oranı %61,9; “Ciddi bir cilt sorunum yok.” %19,6; “Cilt sorunlarım var / oldu fakat günlük aktiviteleri sürdüremeyecek kadar değil.” %17,5; “Günlük aktivitelerimi gerçekleştiremeyeceğim ölçüde cilt sorunlarım var/oldu.” oranı ise %1,0’dir. Katılımcılardan tedavi başlangıcından bu yana en kötü haliyle mide bulantısı şiddeti “Tedavi başlangıcından beri midem bulanmadı.” oranı %40,2; “Mide bulantısı nedeniyle iştahım azaldı fakat yeme düzenim değişmedi.” %33,0; “Sık sık midem bulanıyor, daha az yiyip içiyorum ve bu yüzden kilo veriyorum.” %20,6; “Şiddetli mide bulantım oluyor, yeme düzenimi öylesine etkiliyor ki yeterli besin ve sıvı alamıyorum.” oranı ise %6,2’dir. Katılımcılardan tedavi başlangıcından bu yana en kötü haliyle kabızlık şiddeti “Bağırsak hareketlerim değişmedi. Öncekinden daha az dışkılamıyorum ve dışkılamakta zorluk çekmiyorum.” oranı %66,0; “Tedavi başladığından beri, dışkılamakta bazı zorluklar yaşıyorum.” %18,6; “Tedavi başladığından beri, dışkılamakta kesinlikle zorluklar yaşıyorum fakat günlük aktivitelerimi etkileyecek ölçüde değil.” %11,3; “Tedavi başladığından beri, dışkılamakta günlük aktivitelerimi etkileyecek ölçüde zorluk yaşıyorum.” oranı ise %4,1’dir. Katılımcılardan tedavi başlangıcından bu yana en kötü haliyle ishal şiddeti “Henüz hiç ishal olmadım.” oranı %85,6; “Günde maksimum 4 kez ishal oldum / oluyorum.” %7,2; “Günde 4 ila 6 kez ishal oldum/oluyorum.” oranı ise %7,2’dir. Katılımcılardan tedavi başlangıcından bu yana en kötü haliyle yorgunluk şiddetinin ortalaması 6,07±2,513, en kötü haliyle ağrı şiddeti puan ortalaması 2,74±3,163‘dür. 36 Tablo 6.4: Hastaların Özbakım Girişimlerini Uygulama Özelliklerinin Dağılımı Asla Nadiren Bazen Çoğunlukla Daima n % n % n % n % n % Günde en az 1,5 litre su içmek 9 9,3 14 14,4 21 21,6 25 25,8 28 28,9 5 5,2 21 21,6 31 32,0 16 16,5 24 24,7 2 2,1 2 2,1 5 5,2 7 7,2 81 83,5 0 0 0 0 1 1,0 4 4,1 92 94,8 1 1,0 3 3,1 1 1,0 10 10,3 82 84,5 Doktora danışmadan ilaç almak 94 96,9 1 1,0 0 0 1 1,0 1 1,0 Kendinizin veya partnerinizin gebe kalmasını önlemeye yönelik tedbir almak 0 0 1 5,9 5 29,4 1 5,9 10 58,8 Dişlerinizi günde en az iki kez fırçalayarak diş sağlığı ve ağız hijyeni sağlamak Kemoterapi sırasında kemoterapinin verilmesinden birkaç güne kadar inkontinans ürünlerini, hijyenik havluları, tamponları ve benzerlerini plastik bir torbaya atmak Ateş, suçiçeği, uçuk veya soğuk algınlığı gibi bulaşıcı hastalıktan olanlarla temastan kaçınmak Kendinizi hasta hissettiğinizde ateşinizi ölçmek Özbakım uygulaması olarak “Günde en az 1,5 litre su içmek” girişimini ankete cevap verenlerin çoğunluğu (%28,9; n=28) daima yapmaktadır. Özbakım uygulaması olarak “Dişlerinizi günde en az iki kez fırçalayarak diş sağlığı ve ağız hijyeni sağlamak” girişimini ankete cevap verenlerin çoğunluğu (%32,0; n=31) bazen yapmaktadır. Özbakım uygulaması olarak “Kemoterapi sırasında kemoterapinin verilmesinden birkaç güne kadar inkontinans ürünlerini, hijyenik havluları, tamponları ve benzerlerini plastik bir torbaya atmak” girişimini ankete cevap verenlerin çoğunluğu (%83,5; n=81) daima yapmaktadır. 37 Özbakım uygulaması olarak “Ateş, suçiçeği, uçuk veya soğuk algınlığı gibi bulaşıcı hastalıktan olanlarla temastan kaçınmak” girişimini ankete cevap verenlerin çoğunluğu (%94,8 ; n=92) daima yapmaktadır. Özbakım uygulaması olarak “Kendinizi hasta hissettiğinizde ateşinizi ölçmek” girişimini ankete cevap verenlerin çoğunluğu (%84,5; n=82) daima yapmaktadır. Özbakım uygulaması olarak “Doktora danışmadan ilaç almak” girişimini ankete cevap verenlerin çoğunluğu (%96,9; n=94) asla yapmamaktadır. Özbakım uygulaması olarak “Kendinizin veya partnerinizin gebe kalmasını önlemeye yönelik tedbir almak” girişimini ankete cevap verenlerin çoğunluğu (%58,8; n=10) daima yapmaktadır. 38 7. TARTIŞMA Bu çalışma, kemoterapi tedavisi uygulanan kanserli hastalarda kemoterapiye bağlı yan etkileri değerlendirmek ve bu semptomlara yönelik özbakım gereksinimlerini belirlemek amacı ile yapılmıştır. Tartışma; 1- Hastaların kişisel özelliklerinin değerlendirilmesi 2- Hastaların hastalık ile ilgili özelliklerinin değerlendirilmesi 3- Hastalarda kemoterapi tedavisi sonrası gözlemlenen yan etkilerin özelliklerinin değerlendirilmesi 4- Hastaların özbakım girişimlerini uygulama özelliklerinin değerlendirilmesi 7.1. HASTALARIN KİŞİSEL ÖZELLİKLERİNİN TARTIŞILMASI Hastaların kişisel özelliklerinin gözönüne alındığı çalışmamızın ilk bölümünde, 48- 61 yaş arası kişilerde kanser hastalığının gözlenme oranı %38,1 olarak belirlendi. Şıra’nın çalışmasında da bu oran benzer şekilde %53,9 ile yine kanserin en sık rastlandığı yaş aralığını 41-60 yaş arası olarak vurgulanmaktadır (16). Yıldırım çalışmasında en sık kanser gözlemlenen yaş aralığını 50-59 olarak belirtmiştir (25). Çalışkan da yaptığı çalışmada yukarıdaki verilere benzer şekilde araştırmasına katılan kanser hastalarının %42,6’sını 4059 yaş arası grubunda olduğunu belirtmiştir (50). Araştırmamızdaki hastaların çoğunluğunu %56,7 oranla kadınlar oluşturmaktadır. Üstündağ’ın araştırması da bu oranı %52,6 ile kadın olarak belirtmiştir (48). Ancak bu oran hem dünya genelindeki genel kabuller ile hem de diğer birçok araştırma ile farklılık göstermektedir. Şıra’nın araştırmasındaki hastaların %83,9’u evli bireyler oluştururken; aynı durum araştırmamızda %79,4 olarak belirlenmiştir (16). Üstündağ’ın yaptığı çalışmadaki hastaların ise %85,1’i evli olarak belirtilmiştir (48). Araştırmamıza katılan hastaların eğitim durumlarının dağılımları sıralandığında üniversite mezunlarının oranı %29,9 ile ilk sırada iken; %23,7’lik oranlarla ortaokul ve lise ikinci sırada, %19,6 ile ilkokul üçüncü sırada, %3,1 ile okur-yazar olanlar son sırada yer aldığı görüldü. 39 Araştırmamıza katılan hastaların mesleklerine bakıldığında %37,1’i ev hanımı, %27,8 ile serbest meslek sahibi iken; Üstündağ çalışmasında da %41,1 ev hanımı %16,4’ünü serbest meslek sahibi olarak belirtmiştir ve çalışmamızla benzerlik göstermiştir (48). Çalışmamızda yeralan kanserli hastaların %93,8 gibi önemli oranı çalışmadıklarını belirtti. Bu hastaların %94,8’i bakımları ile ilgilenen birisinin var olduğunu belirtirken, yine bu hastaların büyük bir çoğunluğunun bakımı ile eşleri ve/veya çocuklarının (%67,4) ilgilendiği sonucuna varılmıştır. Hastaların kişisel özelliklerine ilişkin son veride ise, çalışmamızdaki hastaların gelir durumları kötüden çok iyi derecesine doğru sırası ile oranlar %7,2 kötü, %52,6 orta, %33,0 iyi ve %7,2 çok iyi iken, Şıra’nın çalışmasında da paralel olarak en yüksek oran %78,5 ile orta düzey gelir durumuna sahip hastaları göstermektedir (16). 7.2. HASTALARIN HASTALIK İLE İLGİLİ ÖZELLİKLERİNİN TARTIŞILMASI Araştırmamızda hastalık ile ilgili özelliklerinden kanser türlerinin görülme sıklıklarına bakıldığında, en yüksek oran %21,6 oranı ile akciğer, kolon ve meme kanserlerini göstermektedir. Daha sonra sırası ile %18,6 ile mide, %5,2 oranı ile prostat ve rectum, son olarak ise %3,1 oranı ile beyin tümörü ve lösemi gelmektedir. Bu bulguları destekler şekilde Şıra’ nın araştırmasında da en sık rastlanan ilk üç kanser türü %24,8 kolon, %24,2 akciğer ve %22,0 oranı ile meme kanseridir (16). Yıldırım’ın çalışmasında da en sık rastlanan kanser türü yine akciğer olarak belirtilmiştir (25). Hastalara teşhis konulma zamanlarına bakıldığında çalışmamızda ilk bir yılda %61,8 oranı bulunurken, Şıra’nın çalışmasında aynı dönem için bu oran %65,0 olarak belirtilmiştir ve bu şekilde çalışmamızla paralellik göstermektedir (16). Çalışmamıza katılan hastaların yaklaşık yarısına 6 aydan kısa süredir tedavi uygulanırken; yalnızca %1’lik orandaki hastaya 5 yıldan fazla süredir kemoterapi tedavisi uygulanmaktadır. 40 Hastalar %89,7 oranında almış oldukları tedavinin yan etkileri hakkında bilgilendirildiklerini ve bu almış oldukları bu eğitimlerin %96,6 oranında faydalı olduğunu belirtti. Tedavi sonrası taburcu edilen hastaların yarısından biraz fazlası yan etkilerden dolayı tekrar hastaneye yatmak durumunda kalırken yarısından biraz azı ise bu durum ile karşılaşmamıştır. Çalışmamızda kemoterapi alan kanserli hastaların tedavi sonrası karşılaştıkları tekrar hastaneye yatmalarını gerektirecek semptomlar sıralandığında %16,0 ile ateş en sık rastlanan olarak belirlenirken, %8,0 oranı ile nötropeni en az rastlanan olarak belirlenmiştir. Bu sıralamada ağrı %14,0, iştahsızlık ve bulantı ise %10,0 oranı ile gözlemlenmektedir. Hastalar yüksek bir oranla (%82,5) tedavi sonrası taburcu edildiklerinde evde bakım süreçlerinde zorluk yaşamadıklarını belirtmişlerdir. Araştırmamıza katılan hastaların %60,8’i aldıkları tedaviden taburculuk eğitimi verildiğini belirtmişken, Çavuş’un araştırmasına katılan hastaların %96,4’ü bu eğitimi almadıklarını belirtmiştir (51). 7.3. HASTALARDA KEMOTERAPİ TEDAVİSİ SONRASI GÖZLEMLENEN YAN ETKİLER İLE İLİŞKİLİ ÖZELLİKLERİN TARTIŞILMASI Gözlemlenen önemli yan etkilerin özellikleri incelendiğinde ise, mukozit, cilt sorunları, bulantı, konstipasyon, diyare, yorgunluk ve ağrının verilen eğitimin etkinliğinden dolayı çok sık rastlanmadığı gözlemlenmiştir. Araştırmaya katılan hastaların %71,1’i “Henüz ağzımda hiç yara olmadı.”; %61,9’u “Cildimde hiçbir değişiklik fark etmedim”; %40,2’si “Tedavi başlangıcından beri midem bulanmadı”; %66,0’ı “Barsak hareketlerim değişmedi.” ve %85,6’ sı “Henüz hiç ishal olmadım.” yanıtını vermişlerdir. Aynı hastalar, ortalama yorgunluk hissetme oranını 6,07 (0 “Hiç yorgunluk olmadı”; 10 “Hayal edebileceğiniz en kötü türden yorgunluk”); yine ortalama ağrı şiddeti değerlendirmesinde ise ortalama 2,74 (0 “Hiç ağrı olmadı”, 10 “Hayal edebileceğiniz en kötü ağrı”) olarak belirtmişlerdir. 41 Bayram çalışmasında en rahatsız edici yan etkileri sırası ile bulantı, kusma, mutsuzluk olarak verirken; en şiddetli olanları ise bulantı, endişe ve kusma olarak belirtmiştir (52). Çalışmamızda ise en çok görülenden en az görülene doğru yan etkiler sıralandığında yorgunluk, bulantı-kusma, kabızlık ve ağız enfeksiyonlarıdır. Mehrekula çalışmasında hastaların %55,7 bulantı, %20,3 diyare, %42,9 konstipasyon, %24,3 mukozit yan etkisinin görüldüğünü belirtmiştir (53). Araştırmamız neticesinde elde edilen bulgular hastaların %28,9’u tedavi etkisi ile ağız enkfeksiyonu sorunu yaşadığını gösterirken; %11,3 oranındaki hasta yeme güçlüğü oluşacak düzeyde mukozit yan etkisi ile karşılaştığını belirtmiştir. Çalışmaya katılan hastaların 38,1’i azda olsa cilt sorunu yaşarken, bu hastalardan sadece %1,0’lık dilimi yaşam kalitesini etkileyecek ölçüde cilt sorunu yaşadığını belirtmiştir. Çalışmamızda hastaların %59,8’inde kemoterapi tedavisi sonrası bulantı olurken; %26,8’inde yeme düzenini değiştirecek ve kilo kaybına yol açacak şekilde ciddi seviyede bulantı sorunu yaşandığı sonucuna varılmışken; Kepiçoğlu çalışmasında hastaların çalışmamıza benzer olarak %58’inde bulantı şikayeti gözlemlendiğini belirtmiştir (20). Şıra kemoterapi alan kanser hastalarında semptomların değerlendirilmesine yönelik yaptığı araştırmada da en çok rastlanan yan etkinin bulantı olduğunu belirtmiştir (16). Taşpınar ise çalışmasında kemoterapi alan kanser hastalara kendilerini en çok rahatsız eden yan etkinin hangisi olduğu sorununa yüksek oranla bulantı cevabı alındığını belirtmiştir (54). Çalışmaya katılan hastalarda tedavinin yan etkisi ile %34 oranında konstipasyon gözlemlenirken, %4,1 hasta yaşadığı kabızlık etkisinin günlük aktivitelerini etkilediğini belirtmiştir. Çalışmamızda kemoterapi tedavisinin yan etkisi olarak %14,4 oranında diyare ile karşılaşılmıştır. 7.4. HASTALARIN ÖZBAKIM GİRİŞİMLERİNİ UYGULAMA ÖZELLİKLERİNİN TARTIŞILMASI Hastaların özbakım girişimlerini uygulama özelliklerine bakıldığında ise; en yüksek oranda hastaların, %28,9’u daima günde en az 1,5 litre su içtiklerini, %32,0’si bazen günde en az iki kez dişlerini fırçalayarak diş sağlığı ve ağız hijyenini sağladığını, %83,5’i daima 42 kemoterapi sırasında kemoterapinin verilmesinden birkaç güne kadar inkontinans ürünlerini, havlularını vb. ürünlerini ayrı bir plastik torbaya attığını, %94,8’i daima bulaşıcı hastalığı olanlarla temastan kaçındığını, %84,5’i daima kendisini hasta hissettiğinde ateşini ölçtüğünü, %96,9’u asla doktora danışmadan ilaç almadığını ve araştırmaya katılan hastaların 47 yaşından küçük olanlardan 17’sine yöneltilen soruda %58,8’i daima kendisinin veya partnerinin gebe kalmasını önlemeye yönelik tedbir aldığını belirtmişlerdir. Çalışmamızdaki hastaların çoğunluğunun öğrenim düzeyi yüksek olduğundan Hacıoğlu’nun çalışmasında da belirttiği gibi öğrenim düzeyi arttıkça kişilerde sağlık sorumluluğunun artacağını ve buna bağlı olarak da özbakım gereksinimlerini yerine getireceklerini belirtmişlerdir (43). İlhan çalışmasında da eğitim düzeyi arttıkça özbakım gücünün arttığını ifade ederek çalışmamızı desteklemektedir (35). Çalışmamızın çoğunluğunu %79,4 oranla evliler oluşturduklarından, hastaların özbakım girişimlerini uygulama özelliklerinin dağılımına bakıldığında evli bireylerin özbakımları girişimlerini yerine getirdikleri belirtilmiştir. İlhan çalışmasında da evli hastalarla bekar hastaların özbakımları karşılaştırıldığında evli hastaların özbakımlarını daha iyi yerine getirdiklerini ifade ederek çalışmamızla paralellik göstermektedir (35). Araştırmamıza katılan hastaların %89,7’si hastalığı hakkında bilgi sahibi olduklarından kendi özbakımlarını yerine getirebilmişlerdir. İlhan çalışmasında da hastaların kendi hastalıkları hakkında bilgi sahibi oldukları doğrultuda özbakımlarını yerine getirebildiklerini belirtmişlerdir (35). Kemoterapi tedavisi alan hastalarda tedavi nedeni ile oluşan semptomlar ve bunları etkileyen faktörler bilindiğinde bu semptomların görülme olasılığı azaltılabilir. Bu farkındalığı oluşturmak için verilecek olan etkin eğitimler sayesinde hastaların tedaviye uyumu ve özbakım gereksinimlerinin giderilmesi önemli ölçüde kolaylaşacaktır. Kemoterapi tedavisi alan hastalar yoğunlukla yorgunluk ve mide bulantısı ile başetmede zorlandıkları için bu konuda bireysel gereksinimlerinin tedavi planlandığı andan itibaren belirlenmesi ve özbakım gereksinimlerinin ve destek kaynaklarını hasta ile birlikte değerlendirilmesi önem taşımaktadır. Enfeksiyondan korunma ve hijyen önlemlerine uyma konusunda özen gösteren hastalara ve ailelerine bu önlemlerin sürekli izlenmesi ve aile ile birlikte eğitimin sürekliliğinin sağlanması hemşirelik bakımında dikkatle ele alınmalıdır. 43 8. SONUÇLAR ve ÖNERİLER 8.1. SONUÇLAR İstanbul’da bir kanser merkezinde kemoterapi ünitesinde kemoterapi tedavisi alan kanser hastalarında kemoterapiye bağlı semptomları değerlendirmek ve bu semptomlara yönelik özbakım gereksinimlerinin belirlenmesini amaçlayan 97 kemoterapi alan kanser hastası üzerinde yapılan araştırmadan elde edilen sonuçlar aşağıdaki gibidir: - Araştırmaya katılan hastaların %38,1’i 48-61 yaş grubunda ve %56,7‘sini kadın hastalar oluşturmaktadır. Çalışmada hastaların %79,4’ü evli olup, %29,9’u üniversite mezunu ve %37,1’i ev hanımıdır. Hastaların % 93,8’i çalışmıyorken, %6,2’i çalışmaktadır. - Çalışmada kemoterapi alan kanser hastaları bakımları konusunda verdikleri cevapta %94,8‘i bakımlarıyla ilgilenen kişilerin varlığını iletirken, %5,2‘sinin bakımıyla ilgilenen birilerinin olmadığını dile getirmektedir. Hastalara bakımları konusunda yardımcı olanların %19,6’sını hastaların eşleri oluşturmaktadır. - Araştırmadaki hastaların gelir durumlarında %52,6’sının orta düzeyde olduğu görüldü. - Çalışmaya katılan hastaların hastalık ile ilgili özelliklerinin dağılımına bakıldığında ilk sırayı %21,6’lık oranlarla akciğer, kolon ve meme kanseri, ikinci sırayı %18,6 ile mide kanseri, üçüncü sırayı %5,2 ile prostat ve rektum kanseri, son sırayı da %3,1 ile beyin tümörü ve lösemi yer almaktadır. Hastalara en çok %34,0 oranı ile 2-5 yıl arasında tanı konulmaktadır ve de %49,5 oranı ile 0-6 ay arasında tedavilerini almaktadırlar. - Araştırmadaki %89,7‘si almış olduğu tedaviler ve bu tedavilerin yan etkileri ile ilgili eğitim aldıklarını, %96,6’sı ise almış oldukları bu eğitimi faydalı olarak belirtti. - Hastalar taburcu edildiklerinden sonra %51,5’u aldıkları tedavinin semptomlarından dolayı hastaneye yatmak durumunda kaldığını ifade etti. Hastaneye yatma sebeplerinin en az bölümünü %8,0’lik oran ile nötropeni oluşturmaktadır. - Araştırmaya katılan hastaların %82,5’luk oranı evde bakım süreçlerinde zorluk yaşamadıklarını dile getirirken, %60,8’lik bölümü ise taburculuk eğitimi aldıklarını iletti. 44 - Hastaların çok yüksek oranda almış oldukları tedavi ve bu tedavinin yan etkileri hakkında bilgilendirildikleri, verilen eğitimin yararlı olduğu; bunun neticesinde taburculuktan sonra evde bakım sürecinde önemli bir sorun yaşamadıkları belirlendi. - Araştırmadaki hastalarda yan etkiler ve etkilenme düzeylerinin dağılımına bakıldığında en kötü hali ile yorgunluk ortalaması 6,07, bulantı-kusma %59.8, kabızlık %34, ağız enfeksiyonlarının %28,9’unda görüldüğü saptandı. - Çalışmadaki hastaların en kötü hali ile ağrı şiddetinin puan ortalaması ise 2,74’tür. - Hastaların bulaşıcı hastalıktan olanlarla temastan kaçınanlar %94,8 olduğu ve enfeksiyonlardan korunmaya özen gösterdikleri, vücut ısısını %84,5 ile kontrol ettikleri, kemoterapi sırasında kemoterapinin verilmesinden birkaç güne kadar inkontinans ürünlerini, hijyenik havluları ve benzerlerini plastik bir torbaya atmak %83,5 gibi uygulamaları ile daima yaptıkları saptandı. - Araştırmaya katılan hastaların %84.5’i kendini hasta hissettiğinde daima ateşini ölçerken %96,9’u doktora danışmadan asla ilaç almamaktadır. Çalışmadaki hastaların %58,8’i daima kendilerinin veya partnerlerinin gebe kalmasına yönelik tedbirleri almaktadır. 45 8.2. ÖNERİLER Kemoterapi tedavisi alan kanser hastalarında kemoterapi sürecindeki semptomları değerlendirmek ve bu semptomlara yönelik özbakım gereksinimlerinin belirlenmesini amaçlayan araştırmadan elde edilen sonuçların doğrultusunda, aşağıdaki önerilerde bulunulabilir: 1- Kemoterapi tedavisi alan hastalarda kemoterapi semptomlarına yönelik uygun baş etme yöntemlerinin öğretilerek kişide özbakım davranışlarının gelişmesi sağlanmalıdır, 2- Eğitim düzeyi düşük olan hasta gruplarında özbakım gereksinimlerini karşılama konusunda hastalar bilinçlendirilmeli, günlük yaşantılarını devam ettirebilmeleri ve tedavi sürecinde karşılaşabileceği olumsuzluklar karşısında bakımlarını sağlayabilmeleri için cesaretlendirilmelidir, 3- Kemoterapi tedavisi alan ve özbakımını gerçekleştirememeye neden olan genellikle yoğun biçimde hissedilen yorgunluğa yönelik, bakımda destek olacak kişilerin bu sürece mutlaka dahil edilmesi ve konu ile ilgili eğitimlerin verilmesi sağlanmalıdır, 4- Kemoterapi alan hastalarda gelişebilecek semptomlara yönelik özbakımlarını sürdürememe durumlarında sağlık ekibi üyelerinden, diğer kişilerden destek almaları gerektiği hatırlatılmalıdır, 5- Mukozitin önlenmesinde, ağız hijyeninin sağlanmasında, eğitimin devamlılığı ve ağız kontrolünün belli aralarla hemşire tarafından sağlanması önem taşımaktadır. 6- Kemoterapi tedavisine bağlı en sık gözlemlenen yan etki bulantı olduğundan, hastalar bulantı ile karşılaşabilecekleri konusunda bilgilendirilmeli, görülen bulantı şekline göre uygulaması gereken özbakım girişimleri hakkında bilgilendirilmelidir. 46 9. TEŞEKKÜR Çalışmamı yaparken bana her aşamada destek olan, engin bilgi ve tecrübeleri ile araştırmama ışık tutan danışmanım Prof. Dr. Zehra DURNA’ya, varlığı benim için en büyük ilham ve mutluluk kaynağı olan, her zaman ve her konuda bana büyük fedakârlıklarda bulunarak beni sabırla destekleyen eşime sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. 47 10. KAYNAKLAR 1. Can G. Onkoloji Hemşireliği. İstanbul, Nobel Tıp Kitabevi, 2014. 2. Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı. Dünya ve Türkiye' de Kanser. Erişim Tarihi: 13 Aralık 2015, Erişim Adresi: www.saglik.gov.tr. 3. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu. Kanser İnsidansları. Erişim Tarihi: 13 Aralık 2015, Erişim Adresi: 2012, www.kanser.gov.tr. 4. Eti Aslan F, Olgun N, Uzun Ö, Uslu Y. Onkoloji. Dahili ve Cerrahi Hastalıklarda Bakım. Ed: A Karadakovan, F Eti Aslan. Ankara, Akademisyen Tıp Kitabevi, 2014. 5. Demirel Yücel S. Akciğer Kanserli Hastalarda Özbakım Gücü ve Benlik Saygısı İle Aralarındaki İlişkinin Belirlenmesi. Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Yüksek Lisans Tezi, Sivas, 2010. 6. Gürel DK. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Ballıca Hastanesi Erişkin Onkoloji, Hematoloji Kliniklerinde Kemoterapi Uygulanan Hastaların Yaşam Kalitesi ve Bunu Etkileyen Faktörlerin İncelenmesi. Çukurova Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Yüksek Lisans Tezi, Adana, 2007. 7. Savcı AB. Kanserli Hastalarda Yaşam Kalitesini ve Sosyal Destek Düzeyini Etkileyen Faktörler. Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Yüksek Lisans Tezi, Erzurum, 2006. 8. Kapucu S, Akdemir N. Ev ziyaretinin kemoterapi alan hastaların yaşam kalitesi ve özbakım güçlerine etkisi. Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi. 2007, 4(1):9-22. 9. Karakaş Z. Kanserli Hastaların Kemoterapiye Bağlı Bulantı Kusmalarının Fonksiyonel Durumlarına Olan Etkisi. Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 2014. 10. Can G. Onkolojik Hastalıklar ve Hemşirelik Bakımı. İç Hastalıkları Hemşireliği. Ed: N Enç. Nobel Tıp Kitabevleri, İstanbul, 2014. 11. Görgülü Ü. İleri Evre Kanser Hastalarına Bakım Verenlerin Yorgunluk ve Uyku Kalitesine Hemşirenin Eğitim ve Danışmanlık Hizmetinin Etkisi. Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Doktora Tezi, Ankara,2010. 48 12. Karabacak Ü. Meme Kanserli Hastalarda Konforu Destekleyici Hemşirelik Bakımının ve Eğitimin Radyoterapi Uygulaması ile Etkileşimi. İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Doktora Tezi, İstanbul, 2004. 13. Başkale H, Serçekuş P, Günüşen N. Kanser hastalarının bilgi kaynakları, bilgi gereksinimleri ve sağlık personelinden beklentilerinin incelenmesi. Psikiyatri Hemşireliği Dergisi. 2015, 6(2):65-70. 14. Uğur Ö. Kanser hastasının semptom yönetimi. Türk Onkoloji Dergisi. 2014, 29(3):125-135. 15. Ovayolu N, Parlar S, Karakaş S. Kemoterapi uygulamasının toksik ve yan etkilerine yönelik alınabilecek hemşirelik önlemleri. Hemşirelik Forumu Dergisi. 2003, 6(2):6431. 16. Sarı Şıra F. Kemoterapi Alan Onkoloji Hastalarında Semptomların Değerlendirilmesi. Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2007. 17. Karabulut B. Kemoterapi Prensipleri ve Kemoterapinin Yan Etkileri. IX. Ege Onkoloji Günleri Kitabı (Jinekolojik Onkoloji Semptom ve Cerrahi Workshop), İzmir, 2004. 18. Pekmezci H. Kanser Hastalarına Verilen Eğitimin Kemoterapi Semptomlarına Etkisi. Karadeniz Teknik Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Yüksek Lisans Tezi, Trabzon, 2013. 19. Aslan Ö, Vural H, Kömürcü Ş, Özet A. Kemoterapi alan kanser hastalarına verilen eğitimin kemoterapi semptomlarına etkisi. Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi. 2006, 10(1):15-28. 20. Kepiçoğlu N. Kemoterapi Uygulanan Hematolojik Maligniteli Hastalarda Oral Mukozit Riskinin ve Bakım Gereksinimlerinin Değerlendirilmesi. Haliç Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2012. 21. Yener Turan N. Kemoterapi Uygulayan Hemşirelerin Bilgi Düzeylerinin Kemoterapi Alan Hastaların Hemşirelik Bakımından Memnuniyet Düzeylerine Etkisi. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir, 2006. 22. Kahve E. Kemoterapi Uygulanan Hastalarda Masaj Uygulamasının Yorgunluk ve Anksiyete Düzeyine Etkisi. Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Yüksek Lisans Tezi, Sivas, 2008. 49 23. Gönderen H, Kapucu S. Nötropenik hastada nötropeniyi değerlendirme kriterleri ve hemşirelik bakımı. Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi. 2009, 69-75. 24. Genç F. Kemoterapi Alan Akciğer Kanserli Hastalarda Görülen Semptomlar ve Başa Çıkma Tarzları. Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Yüksek Lisans Tezi, Erzurum, 2005. 25. Yıldırım S. Kemoterapi Alan Hastalarda Kemoterapiye Bağlı Yan Etkilerin Beslenme Eğitimi Öncesi ve Sonrası Değerlendirilmesi. Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Yüksek Lisans Tezi, Zonguldak, 2009. 26. Deniz F. Kanser Hastalarında Anemi Sebepleri ve Eritroprotein Düzeylerinde Kemoterapi ile Oluşan Değişmeler. Genel Kurmay Başkanlığı Gülhane Askeri Tıp Akademisi Haydarpaşa Eğitim Hastanesi İç Hastalıkları Servis Şefliği. Uzmanlık Tezi, İstanbul, 2000. 27. Yıldırım YK. Kanser Ağrısı Deneyimleyen Hastalarda Ağrı Eğitim Programlarının Ağrı Yönetimi Plazma Beta-Endorfin Düzeyleri ve Yaşam Kalitesine Etkisi. Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Doktora Tezi, İzmir, 2006. 28. Çubukçu ÜN. Kemoterapi Alan Hastalarda Oral Mukozitler ile Başedilebilir mi? Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2012. 29. Çıtlak K, Kapucu S. Kemoterapi alan hastalarda görülen oral mukozitin önlenmesi ve tedavisinde güncel yaklaşımlar: kanıta dayalı uygulamalar. Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Dergisi. 2015,70-77. 30. Yangın H. Tırnak Değişiklikleri. Onkoloji Hemşireliğinde Kanıta Dayalı Bakım. Ed: G Can. İstanbul, Nobel Tıp Kitabevleri, 2010. 31. Aslan F. Kronik Ağrı ve Bakım. Kronik Hastalıklar ve Bakım. Ed: Z Durna. İstanbul, Nobel Tıp Kitabevleri, 2012. 32. Karakurt P, Hacıhasanoğlu R, Yıldırım A. Sağlık yüksekokulu öğrencilerinin sosyodemografik özelliklerinin özbakım güçlerine etkisi. Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi. 2009, 4(12): 137-152. 33. Süzek H, Çakmak O. Muğla sağlık yüksek okulu öğrencilerinin sosyo-demografik özelliklerinin özbakım güçlerine etkisinin belirlenmesi. Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi. 2004,1303-5134. 50 34. Baykara GZ. Hemşirelik Bakımında Hemşirenin Mesleki Özerkliğinin Değerlendirilmesi: Nitelikli Bir Çalışma. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Doktora Tezi, Ankara, 2010. 35. İlhan F. Hemodiyaliz Hastalarının Özbakım Gücünü Etkileyen Faktörlerin İncelenmesi. Haliç Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2011. 36. Ünalan D, Şenol V, Öztürk A. Meslek yüksek okulu öğrencilerinin özbakım gücü düzeylerinin değerlendirilmesi. İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi. 2006, 13(2):95-102. 37. İlhan N, Batmaz M, Akhan L. Üniversite öğrencilerinin sağlıklı yaşam biçimi davranışları. Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi. 2010, 3(3):3444. 38. Aylaz R. Sürekli Ayaktan Periton Diyalizi Hastalarına Evde Verilen Bakımın ve İzlemin Hastaların Özbakım Gücüne ve Diyalize Bağlı Enfeksiyonlardan Korunmalarına Etkisi. Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Doktora Tezi, Erzurum, 2007. 39. Akduman ES. Ergenliğe Başlangıç Döneminde Özbakım Gücünü Arttırmada Hemşirenin Destekleyici Bireysel Eğitim Girişimlerinin Etkisi. Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Doktora Tezi, İzmir, 2008. 40. Kalender N. Diyaliz Yeterliliğinin Özbakım Gücü ve Yaşam Kalitesi ile İlişkisinin Belirlenmesi. Gülhane Askeri Tıp Akademisi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2010. 41. Altıparmak S, Fadıloğlu Ç, Gürsoy ŞT, Altıparmak O. Kemoterapi tedavisi alan akciğer kanserli hastalarda özbakım gücü ve yaşam kalitesi ilişkisi. Ege Tıp Dergisi. 2011, 50(2): 95-102. 42. Kepenek B. Sirozlu Hastalarda Özbakım Gücü İle Hastalık Algısı Arasındaki İlişki. Haliç Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2014. 43. Hacıoğlu E. Sağlık Alanında Öğrenim Gören Üniversite Öğrencilerinin Özbakım Gücü. Haliç Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2011. 44. Samancıoğlu S, Özel F, Esen A. Orem’in özbakım teorisine göre sistemik lupus eritematozuslu hastanın bakımı. Fırat Sağlık Hizmetleri Dergisi. 2010, 5(15):85-101. 51 45. Cihangir N. Astımlı Adölesanlarda Uyum ve Özbakım Modellerine Göre Geliştirilen Hemşirelik Yaklaşımlarının Değerlendirilmesi. Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Doktora Tezi, Ankara, 2007. 46. Akduman S, Bolışık B, Sönmez S. Sağlıklı ergenlerin özbakım güçlerinin incelenmesi. Hemşirelik Forumu Dergisi. 2004, 7(1):17-21. 47. Bilgin S. Mide Kanserli Hastalara ve Aile Bakım Vericilerine Evde Verilen Hemşirelik Bakımının Yaşam Kalitelerine Etkisi. Atatürk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Doktora Tezi, Erzurum, 2011. 48. Üstündağ S. Kemoterapi Alan Kanser Hastalarının Semptom Yönetiminde Kullandıkları Tamamlayıcı Tedavi Yaklaşımlarının Yaşam Kalitesine Etkisi. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2013. 49. Gelin D, Ulus B. Hastanede kemoterapi alan hastaların yaşam kalitesi ve bunu etkileyen faktörler. Acıbadem Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi. 2015, 6(1):31-35. 50. Çalışkan T. Kanser Hastalarının Ağrı Kontrolünde Yetersizlikler ve Yaklaşımındaki Farklılıklar: Ağrı Ünitesinin Etkinliğinin Değerlendirilmesi. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi. Uzmanlık Tezi, Ankara, 2012. 51. Çavuş D. Kanser Hastalarının Hemşireler Tarafından Verilen Taburculuk Eğitimine İlişkin Değerlendirmelerinin Belirlenmesi. Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 2008. 52. Bayram Z. Meme Kanserli Kemoterapi Alan Hastalarda Semptomların ve Bakım Gereksinimlerinin Değerlendirilmesi. Haliç Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2012. 53. Mehrekula Z. Hematolojik Malignitelerde Semptom Kontrolü. Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 2010. 54. Taşpınar A. Jinekolojik Kanserli Hastalarda Kemoterapiye Bağlı Gelişen Bulantı Kusma Üzerine Akupresürün Etkisinin İncelenmesi. Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. Doktora Tezi, İzmir, 2006. 52 Ek-1 Ek-2 BİLGİLENDİRİLMİŞ GÖNÜLLÜ OLUR FORMU İstanbul’da bir Kanser Merkezi’nde Kemoterapi uygulanan kanserli hastalarda özbakımın değerlendirilmesi amacıyla yapılan bu çalışma bir araştırma çalışmasıdır. Bu çalışmaya kanser tanısı almış, kemoterapi tedavisi uygulanan, 18 yaş üstü olan, Türkçe anlayan 97 gönüllü hasta dahil edilecektir. Gönüllülerin araştırma gruplarına alınması dahil olma kriterlerine göre belirlenecektir. Çalışmada istatistiksel veri elde edilmesi amaçlanmıştır. Araştırma sırasında gönüllülere bir tedavi uygulanmayacaktır. Araştırmadan makul ölçüde beklenen yararlarla ilgili olarak gönüllü açısından hedeflenen herhangi bir klinik yarar olmadığından gönüllünün bu durum hakkında bilgilendirileceği, gönüllünün araştırmaya katılımının isteğe bağlı olduğu ve gönüllünün istediği zaman, herhangi bir cezaya veya yaptırıma maruz kalmaksızın, hiçbir hakkını kaybetmeksizin araştırmaya katılmayı reddedebileceği veya araştırmadan çekilebileceği belirtilmiştir. Gönüllülere araştırmaya katıldıkları için herhangi bir ödeme yapılmayacaktır. İzleyiciler, yoklama yapan kişiler, Etik Kurul, Kurum ve diğer ilgili sağlık otoritelerinin gönüllünün orjinal tıbbi kayıtlarına doğrudan erişimlerinin bulunabileceği, ancak bu bilgilerin gizli tutulacağı, yazılı bilgilendirilmiş gönüllü olur formunun imzalanmasıyla gönüllü veya yasal temsilcisinin söz konusu erişime izin vermiş olacağı, ilgili mevzuat gereğince gönüllünün kimliğini ortaya çıkaracak kayıtların gizli tutulacağı, kamuoyuna açıklanamayacağı; araştırma sonuçlarının yayımlanması halinde dahi gönüllünün kimliğinin gizli kalacağı, gönüllünün araştırma hakkında, kendi hakları hakkında veya araştırmayla ilgili herhangi bir advers olay hakkında daha fazla bilgi temin edebilmesi için temasa geçebileceği kişiler ile bunlara günün 24 saatinde erişebileceği telefon numaraları verilmektedir. Bilgilendirilmiş Gönüllü Olur Formundaki tüm açıklamaları okudum. Bana, yukarıda konusu ve amacı belirtilen araştırma ile ilgili yazılı ve sözlü açıklama aşağıda adı belirtilen araştırmacı tarafından yapıldı. Araştırmaya gönüllü olarak katıldığımı, istediğim zaman gerekçeli veya gerekçesiz olarak araştırmadan ayrılabileceğimi biliyorum. Söz konusu araştırmaya, hiçbir baskı ve zorlama olmaksızın kendi rızamla katılmayı, bu çalışma için alınan bilgilerin ileride yapılacak başka bir çalışmada kullanılmasını kendi rızamla kabul ediyorum. Gönüllünün Adı / Soyadı / İmzası / Tarih / Telefon numarası: Sorumlu Araştırmacının Adı / Soyadı / İmzası / Tarih: Ek-3: Anket Formu. Bu çalışma tedavi görmüş olduğunuz kemoterapi/onkoloji servisindeki tedaviniz süresince ve taburcu olduktan sonra özbakımın değerlendirilmesi amacı ile planlanmıştır. Araştırmanın başarılı bir şekilde sonuçlanması için lütfen soruları doğru ve eksiksiz olarak cevaplandırınız. Çalışmama yapmış olduğunuz katkılardan ötürü teşekkür ederim. Beren KÜTÜK Kişisel Bilgiler 1. Yaş:……………….. 2. Cinsiyet Erkek Kadın 3. Medeni durumunuz? Bekar Evli 4. Eğitim durumunuz? Okuryazar İlkokul Ortaokul İşçi Serbest meslek Lise Üniversite 5. Mesleğiniz? Memur Ev hanımı Diğer ……………….. 6. Çalışma durumunuz? Çalışıyor 7. Bakımınızla ilgilenen birisi var mı? Çalışmıyor Evet (….……………….) 8. Gelir durumunuz? Kötü Orta İyi Çok iyi Hayır Sağlık Öyküsü 1. Boy: …………..……. Kilo:…………………….. 2. Bu hastalığınızın haricinde kronik bir hastalığınız var mı? Evet Hayır Evet ise nedir?................................................................... 3. Önceden geçirmiş olduğunuz bir ameliyat var mı? Evet Hayır Evet Hayır Evet ise; ne ameliyatı ......................... 4. Ailede kronik hastalığı olan var mı? Evet ise nedir?................................... 5. Son altı aylık sağlık durumunuzu nasıl değerlendirirsiniz? Aşağıdaki skala üzerinde puanlandırınız. 0 1 2 3 Kötü 4 5 6 7 Orta 8 9 10 İyi 6. Hangi sıklıkla sağlık kontrolü yaptırıyorsunuz? 3 ayda bir 6 ayda bir Yılda bir Herhangi bir rahatsızlık hissettiğimde Hekimlerin Hiçbir zaman tavsiyeleri ile Hastalık Özellikleri 1. Hastalığınızın Tanısı:……………………………………………………………………… 2. Aldığınız ilacın adı: …………..…………………………………………………………… 3. Ne zaman hastalığınıza teşhis konuldu? 0-6 ay 7ay-1 yıl 4. Ne 2-5 yıl 5 yıl üzeri zamandan beri tedavi alıyorsunuz?…………………………………………………... 5. Hastalığınız, almış olduğunuz tedavi ve bu tedavinin yan etkileri ile ilgili size eğitim verildi mi? Evet Hayır 6. Evet ise almış olduğunuz eğitimler sizin için faydalı oldu mu? Evet Hayır 7. Taburcu edildikten sonra aldığınız tedavinin yan etkilerinden dolayı tekrar hastaneye yatmak durumunda kaldınız mı? Evet Hayır Evet ise nedir?............................ 8. Taburcu edildikten sonra evde bakım sürecinizde zorluklarla karşılaştınız mı? Evet Hayır Evet ise nedir?..................................................................................................................... 9. Aldığınız tedaviden sonra taburculuk eğitimi verildi mi? Evet ise yeterli buluyor musunuz? Evet Hayır Evet Hayır Kemoterapi Sırasında Özbakım Girişimleri SORU1.Aşağıdaki özbakım önlemlerini alıyor musunuz? Asla Günde en az 1.5 litre su içmek Dişlerinizi günde en az iki kez fırçalayarak diş sağlığı ve ağız hijyeni sağlamak Kemoterapi sırasında kemoterapinin verilmesinden birkaç güne kadar inkontinans ürünlerini, hijyenik havluları, tamponları ve benzerlerini plastik bir torbaya atmak Ateş, suçiçeği, uçuk veya soğuk algınlığı gibi bulaşıcı hastalıkları olanlarla temastan kaçınmak Kendinizi hasta hissettiğinizde ateşinizi ölçmek Doktora danışmadan ilaç almak Kendinizin veya partnerinizin gebe kalmasını önlemeye yönelik tedbirleri almak Nadiren Bazen Çoğunlukla Daima Uygulanamaz Yan Etkiler Aşağıda kemoterapiyle tedavi sırasında görülebilecek yan etkilerle ilgili bazı sorular bulunmaktadır. Her sorunun ilk bölümünde, belli bir yan etkiyi yaşayıp yaşamadığınız ve bu etkinin en kötü haliyle ne şiddette olduğu sorulmaktadır. Sorunun ikinci bölümündeyse, yan etkilere karşı neler yaptığınız sorulmaktadır. Tedavinin başlangıcından bu yana bu yan etkiyi görmediyseniz, lütfen bir sonraki soruya geçin. SORU 1. Tedavinin başlangıcından bu yana, en ENFEKSİYONLARI (örneğin, UÇUKLAR) ne şiddetteydi? kötü haliyle AĞIZ Henüz ağzımda hiç enfeksiyon olmadı Bununla ilgili bazı sorunlarım var / oldu fakat yememi etkileyecek kadar değil Ağız enfeksiyonlarıyla çok sorunum var / oldu ve yeme güçlükleri yaşıyorum / yaşadım Ağız enfeksiyonlarıyla o kadar çok sorunum var / oldu ki yiyip içemiyor(d)um SORU 2. Tedavinin başlangıcından bu yana, en kötü haliyle CİLT SORUNLARI (örneğin, cilt kuruluğu, kaşıntı, döküntü, kızarıklık…) ne şiddetteydi? Cildimde hiçbir değişiklik fark etmedim. Ciddi bir cilt sorunum yok / olmadı. Cilt sorunlarım var / oldu fakat günlük aktivitelerimi sürdüremeyecek kadar değil. Günlük aktivitelerimi gerçekleştiremeyeceğim ölçüde cilt sorunlarım var / oldu. SORU 3. Tedavinin başlangıcından bu yana, en kötü haliyle MİDE BULANTISI ne şiddetteydi? Tedavi başlangıcından beri midem bulanmadı. Mide bulantısı nedeniyle iştahım azaldı fakat yeme düzenim değişmedi Sık sık midem bulanıyor, daha az yiyip içiyorum ve bu yüzden kilo veriyorum Şiddetli mide bulantım oluyor; yeme düzenimi öylesine etkiliyor ki yeterli besin ve sıvı alamıyorum SORU 4. Tedavinin başlangıcından bu yana, en kötü haliyle KABIZLIK ne şiddetteydi? Bağırsak hareketlerim değişmedi. Öncekinden daha az dışkılamıyorum ve dışkılamakta zorluk çekmiyorum. Tedavi başladığından beri, dışkılamakta bazı zorluklar yaşıyorum Tedavi başladığından beri, dışkılamakta kesinlikle zorluklar yaşıyorum fakat günlük aktivitelerimi etkileyecek ölçüde değil Tedavi başladığından beri, dışkılamakta günlük aktivitelerimi etkileyecek ölçüde zorluk yaşıyorum SORU 5. Tedavinin başlangıcından bu yana, en kötü haliyle İSHAL ne şiddetteydi? Henüz hiç ishal olmadım. Günde maksimum 4 kez ishal oldum/oluyorum. Günde 4 ila 6 kez ishal oldum/oluyorum. Günde 7 kereden fazla ishal oldum/oluyorum. İshal o kadar şiddetli ki artık günlük aktivitelerimi sürdüremiyorum. SORU 6. Tedavinin başlangıcından bu yana, en kötü haliyle YORGUNLUK ne şiddetteydi? - Lütfen aşağıdaki ölçekte en kötü yorgunluk durumunu belirtin; 0 = hiç yorgunluk olmadı 10 = hayal edebileceğiniz en kötü türden yorgunluk 0’ı işaretlediyseniz, lütfen 12. soru ile devam edin SORU 7: Tedavinin başlangıcından bu yana, en kötü haliyle AĞRI ne şiddetteydi ? Lütfen aşağıdaki ölçekte en kötü ağrıyı belirtin; - 0 = hiç ağrı olmadı 10 = hayal edebileceğiniz en kötü ağrı 0’ı işaretlediyseniz, anket burada sona ermektedir.