Uluslararas* Sermaye Hareketleri

advertisement
Yrd. Doç. Dr. Oktay KIZILKAYA
Kaynak : Doç. Dr. Ahmet UĞUR
Uluslararası Sermaye Hareketleri
 Uluslararası sermaye hareketi, bir ülkede yerleşik kişi
ya da kurumların başka bir ülkede yerleşik kişi ya da
kuruluşlara fon aktarması veya ondan bir aktif satın
almak üzere fon göndermesi şeklinde tanımlanır.
Sermaye İhraç Eden Ülkeler (2013, IMF)
Sermaye İthal Eden Ülkeler (2013, IMF)
Uluslararası Sermaye Hareketlerinin Nedenleri
 Ülkelerin Kaynak İhtiyaçları: Ülkelerin milli gelir ve
tasarruf oranlarının düşük olması, kalkınmaları için
gerekli olan kaynağı yurt dışından elde etmelerini
zorunlu kılmaktadır.
 Özellikle gelişmekte olan ülkelerin tasarruf yetersizliği
(kaynak açığı) ve döviz yetersizliği (ödemeler
bilançosu açığı) ülkelerin kalkınma programlarının
yürütülmesi için uluslararası piyasalardan kaynak
sağlanmasını zorunlu kılmaktadır.
 Yurt içi kaynakların maliyetinin yüksek olması, fona
ihtiyacı olan kişi ve kuruluşları yurt dışına menkul
kıymet ihraç etme veya yurt dışı mali kuruluşlardan
kredi almayı teşvik etmektedir.
Uluslararası Sermaye Hareketlerinin Nedenleri
 Faiz Oranlarının Yüksekliği: Yüksek iç faiz oranları
özellikle döviz kurlarının sabitlendiği ülkelerde
sermaye akımları için çekici bir unsur olabilmektedir.
 Diğer şeyler sabit kalmak şartı ile iç piyasa faiz
oranlarının diğer ülke piyasa faiz oranlarına göre
artması, sermaye akımlarının ülkeye yönelmesinde
çekici faktörler olurken faiz oranlarındaki bir düşüş de
sermaye hareketlerinin ülke dışına çıkmasında itici bir
faktör olabilmektedir.
 Piyasada uygulanan döviz kuru politikalarının faiz
oranlarıyla birlikte değerlendirilmesi bir zorunluluktur.
Uluslararası Sermaye Hareketlerinin Nedenleri
 Döviz Kuru Politikası: Yatırım yapılan ülkenin sabit kur
politikası izlemesi veya esnek kur politikası izlemekle birlikte
döviz kurunun baskı altında tutulmasına yönelik
uygulamalar içinde bulunulması, yatırım kararı sürecinde
karar almayı teşvik eden önemli bir faktördür.
 Yatırımcı döviz olarak götürdüğü sermayeyi ülkenin milli
parasına dönüştürerek yatırım yapmakta, yatırımdan
çıktıktan sonra da anapara ve faizini dövize çevirerek ülkeden
ayrılmaktadır.
 Yatırımcı, yatırımın başlangıcında yerel paranın her bir birimi
için ödediği döviz karşılığının yatırımın sonucunda dövizin
her bir birimi için ödeyeceği yerel para ile aynı olmasını
isteyebilecek veya dövizin her bir birimine daha az yerel para
ödemeyi arzulayacaktır.
 Eğer ülkede sabit döviz kuru politikası uygulanıyorsa
yatırımcının bu amacına ulaşması daha kolaydır.
Uluslararası Sermaye Hareketlerinin Nedenleri
 Yapısal Reformlar
 Hisse Senedi Getiri Oranlarının Yüksekliği
 Özelleştirme Faaliyetleri
 Dış Ticaretin Liberalleşmesi ve Küreselleşme
 Finansal Ürün Çeşitliliğindeki Artış
 Bilgi İşlem Teknolojisindeki Gelişmeler
 Kurumsal
Değişmeler
Yatırımcıların
Yatırım
Tercihlerindeki
Uluslararası Sermaye Hareketi Türleri
 Uluslararası
sermaye hareketleri fonun sahipliği
açısından iki ana grup altında sınıflandırılabilir.
 Ülkelerin ekonomik kalkınmasını finanse etmeye
yönelik hibe veya kredi şeklindeki resmi nitelikteki
sermaye hareketleri ve özel nitelikteki uluslararası
sermaye hareketleridir.
Resmi Nitelikteki Uluslararası Sermaye
Hareketleri
 Resmi
nitelikteki sermaye hareketleri, doğrudan
hükümetler arasında, hükümet organları arasında ve
uluslararası kredi kuruluşlarıyla hükümetler veya hükümet
organları arasında meydana gelebilmektedir.
 Son yıllarda uluslararası sermaye hareketlerinde resmi
sermaye hareketleri bir azalma gösterirken özel sermaye
hareketlerinde bir artış meydana gelmiştir.
 Resmi sermaye hareketlerinin elde edilmesinde ve
kullanılmasında kullanıcı açısından sınırlamaların var
olması resmi nitelikteki sermaye hareketlerinin hacminin
azalmasında etki eden faktör olmuştur.
 Örneğin, Dünya Bankası kaynaklı kredilerin proje
kapsamında kullanılabilmesi, projenin her aşamasında
kontrole tabi olması gibi.
Özel Nitelikteki Uluslararası Sermaye
Hareketleri
 Özel nitelikli uluslararası sermaye hareketleri, 1980’li
yılların sonlarından itibaren gelişme trendi gösteren
bir sermaye hareketi türüdür.
 Sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesine yönelik
düzenlemeler nedeniyle hane halkı ve kurum
tasarruflarının ülkeler arasında dolaşımı daha serbest
bir hale gelmiş ve bu serbesti ortamı özel sermaye
hareketlerinin gelişimini hızlandırmıştır.
 Uluslararası özel sermaye hareketleri dört farklı
formda gerçekleşmektedir: Doğrudan yatırım, portföy
yatırımı, ticari banka kaynaklı sermaye hareketleri ve
diğer sermaye hareketleridir.
Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları
 Doğrudan yabancı sermaye yatırımları, girişimcilerin kendi
ülkeleri dışında mal ve hizmet üretmek amacıyla meydana
getirdikleri sabit kıymet yatırımlarını ifade edebileceği gibi;
 Bir ülkede bir firmayı satın almak, yeni kurulan bir firma
için kuruluş sermayesini sağlamak veya mevcut bir
firmanın sermayesini artırmak yoluyla yabancı ülkeye
yapılan sermaye transferi işlemlerini de ifade etmektedir.
 Doğrudan yabancı sermaye yatırımları, gelişmekte olan
ülkeler için nakdi bir sermaye transferinin yanı sıra
finansman, teknoloji, know-how, eğitim ve pazarlama
konularında da büyük imkanlar sağlamaktadır.
Türkiye’ye Doğrudan Yabancı Sermaye
Yatırımları (YASED)
Türkiye’deki DYS Sektörel Dağılımı
Türkiye’deki DYS Kaynakları
Portföy Yatırımları
 Portföy yatırımı, direkt işletme kurma veya işletmeye
katılma yerine çeşitli menkul kıymetler biçiminde ihraç
edilen araçlar yoluyla fonların kullanılmasını ifade
etmektedir.
 Portföy yatırımları biçimindeki sermaye hareketlerinin
arkasında sanayileşmiş ülkelerde önemli boyutlara ulaşmış
sigorta şirketi ve emekli sandığı fonları için yeni yatırım
alanları yaratılması ve bu fonların portföylerinin gelişmekte
olan ülkelerin menkul kıymetleriyle çeşitlendirilebilmesi
düşüncesinin payı büyük olmuştur.
 Portföy yatırımları genel olarak ortaklık hakkı veren araçlar
ve alacak hakkı veren araçlar şeklinde iki ayrı grup halinde
incelenebilir.
Uluslararası Özkaynak Piyasaları
 Uluslararası piyasalardan sağlanan kaynaklar yurt içi
piyasalardan sağlanan kaynaklara göre daha düşük
maliyete sahiptir. Tasarruf miktarının ulusal piyasalara
göre daha fazla olduğu uluslararası piyasalarda daha
düşük maliyetli fon sağlanabilir.
 Uluslararası
piyasalardan
özkaynak
sağlamak
firmaların
marka
bilincini
kuvvetlendirmesi,
kredibilitesinin artmasına katkı sağlaması, kayıt
koşullarının ve ihraç maliyetinin ulusal piyasalara göre
daha avantajlı olabilmesi gibi faydalara sahiptir.
Uluslararası Özkaynak Piyasaları
 Özkaynak
açısından firmaların başvurabilecekleri
yöntemler aşağıdaki gibidir:
 Mevcut hisse senetlerinin yerli ve yabancı borsalara
kayıt ettirilmesi
 Yabancı hisse senedi ihracı
 Euro hisse senedi ihracı
 SEC 144 A Kuralı ile özel plasman
 Özel sermaye fonlarına hisse senedi satışı ve
 Stratejik birleşmeler
Hisse Senetlerinin Yerli ve Yabancı Borsalara
Kayıt Ettirilmesi
 Firmanın faaliyet gösterdiği ülkede ikinci bir hisse
senedi piyasasına kayıt olmasına Çapraz Kayıt (cross
listing) denir. Örneğin, ABD’deki bir firmanın hem
NYSE’ye hem de NASDAQ’a kayıt olması gibi.
 Firmanın faaliyet gösterdiği ülke dışında başka bir ülke
piyasasında hisse senetlerinin işlem görmesine Çifte
Kayıt (dual listing) denir.
Yabancı Şirket Sayıları
Çifte Kayıt Yaptırmanın Nedenleri
 Likiditeyi Artırmak: Bir hisse senedinin kendi ülkesinin




dışında yabancı bir sermaye piyasasına kayıt edilmesi
hissenin alınıp satılabileceği birden fazla piyasa ortamı
oluşturmaktadır. Bunun sonucu olarak, hisse senedi
siparişleri daha büyük bir çabuklukla daha düşük bir arztalep farkıyla yerine getirilebilir. Bu da uluslararası
piyasalarda çifte kayıttan dolayı daha iyi bir likiditeye
neden olur.
Hisse Senedi Fiyatlarına Etkisi: Çifte kayıt yaptıran hisse
senetleri fiyatlarında genellikle bir artış görülür.
Şirket Vizyonunu Geliştirme ve Siyasal Kabul Görme
Hisse Senetlerini Swap Yaparak Şirket Satın Alma
Olanaklarını Artırma
Yönetici ve İşçilere Ödeme Yapma Olanaklarını
Artırma
Özkaynak Finansman Aracı Olarak Depo
Sertifikaları
 Yabancı hisse senetlerinin ulusal piyasalardan satın alınmasının
ortaya çıkaracağı risk unsurlarından korunmanın en pratik yolu
depo sertifikalarıdır. Para transferi, hisse senetlerinin takası ve
saklanması gibi problemler ortadan kalkar.
 Depo sertifikaları (depositary receipts) bir depo kuruluşuna
depo edilen belirli bir miktar menkul kıymeti temsilen çıkarılan
ve depo edilen menkul kıymetin sahip olduğu bütün haklara
sahip menkul kıymettir.
 Depo sertifikası genel bir tanımlamadır. İhraç edildiği piyasalara
göre farklı isimlerle anılır. ABD hisse senedi piyasalarında işlem
görmek amacıyla ihraç edilenler ADR (American Depositary
receipts), Avrupa piyasalarına ihraç edilenler EDR (European
Depositary Receipts), çeşitli uluslararası piyasalarda işlem
görmek amacıyla ihraç edilenler GDR (Global Depositary
Receipts) olarak isimlendirilir.
Özkaynak Finansman Aracı Olarak Depo
Sertifikaları
 ADR, Dolar üzerinden kıymetlendirilmiş, devri mümkün
olan ve yabancı hisse senedi üzerinde mülkiyet hakkını
gösteren bir belgedir. ADR’ler ABD’deki diğer bütün hisse
senetleri gibi satılır ve el değiştirir. Genellikle nama yazılıdır.
 ADR değeri Dolar cinsinden ifade edilir ve kar payları da
Dolar olarak ödenir. Kar payı ödemeleri önce firmanın
bulunduğu ülkedeki bankaya oradan da ADR’leri ihraç eden
bankaya geçer. İhraçcı banka, yabancı para biriminden olan
temettüleri Dolara çevirir ve ADR sahiplerine öder.
 ADR yatırımları döviz kuru riskine maruzdurlar. Bir ADR
hem ev sahibi ülkede temsil ettiği hisse senedinin değerini
hem de yabancı para birimi olarak ifade ettiği değeri yansıtır.
Özkaynak Finansman Aracı Olarak Depo
Sertifikaları
 Ev sahibi ülkedeki hisse senedinin değeri sabit kalsa bile döviz




kurlarındaki hareketlilik ADR’nin fiyatında değişikliğe neden
olur. Doların güçlü olduğu dönemlerde ADR fiyatı ve kar payları
düşmekte, zayıf olduğu dönemlerde artmaktadır.
Örneğin, bir Türk firmasının bir hisse senedi 100 TL olarak kote
edildiyse ve döviz kuru 1$= 2TL ise Türk firmasının ADR’sinin
fiyatı 50$ olacaktır.
Döviz kuru 1$= 2,5TL olursa firmanın ADR’sinin fiyatı 40$ olur.
eğer döviz kuru 1$= 1,25TL olursa ADR’nin fiyatı 80$ olur.
Eğer Dolar kuru düşerken hisse senedinin fiyatı ev sahibi ülkede
artarsa ADR’nin Dolar fiyatı artar.
Eğer Dolar kuru artarken hisse senedinin fiyatı ev sahibi ülkede
azalırsa ADR’nin Dolar fiyatı azalır.
Depo Sertifikası Organizasyonu
 Depo sertifikası organizasyonlarının dört tarafı vardır. Bunlar, depo





sertifikası ihraç etmek isteyen firma, ihraççı ülkedeki saklama
kuruluşu, uluslararası depocu banka ve uluslararası takas kuruluşudur.
Depo sertifikası ihracı yoluyla finansman sağlamak isteyen firma The
Bank of New York, Citibank, Morgan Guaranty ve Bankers Turst
Company gibi uluslararası depocu bir bankayla tarafların görev,
sorumluluk ve haklarının belirlendiği bir depozitör anlaşması imzalar.
Daha sonra ihraçcı firma ulusal piyasada işlem gören belirli bir miktar
hisse senedini faaliyet gösterdiği ülkedeki saklama kuruluşunda
güvenceye alır.
Ulusal saklama kuruluşu, hisse senetlerinin teslim alınarak saklandığı
bilgisini uluslararası depocu bankaya iletir.
Depocu banka takasbankta saklamaya alınan hisse senetlerini temsil
eden ve onunla aynı haklara sahip olan depo sertifikalarını ihraç eder.
İhraç edilen depo sertifikaları uluslararası takas kuruluşuna veya
müşteriye teslim edilir.
Depo Sertifikası Organizasyonu
Yabancı Hisse Senedi İhracı
 Belli bir yabancı piyasadaki yatırımcılara satılmak
üzere o ülkenin yatırım kuruluşları tarafından
tamamen veya kısmen taahhütlü olarak hisse senedi
çıkarılmasıdır.
 İhraç edilen hisse senetleri çoğunlukla satışa
sunulacakları yabancı ülkenin ulusal parası ile
çıkartılır, ancak zorunlu değildir.
 Hisse senetleri satışa sunuldukları yabancı sermaye
piyasasında borsaya kayıtlı veya kayıtsız olabilir.
Euro Hisse Senedi İhracı
 Euro
eki Euro hisse senedine yatırım yapan
yatırımcıların sadece Avrupada yerleşik olduğu veya bu
hisse senetlerinin sadece Euro para birimi ile satıldığı
anlamına gelmez.
 Euro kelimesi, uluslararası hisse senetlerinin aynı anda
dünyanın her yerinde ihraç edilip satışa sunulduğunu
ifade eder.
 Bir firmanın bir konsorsiyum taahhüdü altında bir çok
yabancı ülke piyasasında ve kendi yerel piyasasında
ihraç ederek satışa sunduğu hisse senetleridir.
SEC 144 A Kuralı İle Özel Plasman
 Özel plasman,
hisse senetlerinin az sayıda yüksek
güvenirliliğe sahip sigorta şirketleri ve emeklilik fonları gibi
nitelikli kurumsal alıcılara satılmasıdır.
 ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC)’in 1990
yılında uygulamaya başladığı 144 A Kuralıyla depo
sertifikalarının halka arz edilmeksizin ABD piyasalarına
ihracı mümkün olmuştur.
 144 A Kuralı ile menkul kıymetler SEC kaydına
alınmamakta, SEC’in istediği raporlama yükümlülükleri
talep edilmemekte, firmalar yalnızca sınırlı düzeyde bilgi
vermekle yükümlü tutulmaktadır.
 Bu sayede firmalar, ABD’deki halka arzlarda istenen
kamuyu aydınlatma yükümlülüklerine tabi olunmaksızın
ABD tahsisli satış piyasasına girebilmektedir.
SEC 144 A Kuralı İle Özel Plasman
 Tahsisli satış yönteminde menkul kıymetlerin satışı
halka değil belirli özelliklere sahip nitelikli kurumsal
yatırımcılar olarak isimlendirilen kurum ve
kuruluşlara yapılmaktadır.
 Nitelikli kurumsal yatırımcılar bu menkul kıymetleri 2
yıl süreyle yalnızca kendileri gibi nitelikli kurumsal
yatırımcılara satabilmekte, ancak 2. yılın sonunda
halka satışı mümkün olabilmektedir.
Özel Sermaye Fonları
 ÖSF genellikle halka açık olmayan şirketlere doğrudan sermaye
yatırımı yapan fonlardır . Ortaklar, çoğunlukla emekli sandıkları,
sigorta şirketleri, vakıflar, şirketler ve bireylerdir. Genel ortaklar
ilk sermayeyi oluşturup fonu kurduktan sonra , sınırlı sorumlu
ortakların fona katılımı ile fonun sermayesi arttırılabilir.
 ÖSF belirli bir süre sonunda (genellikle 3 - 5 yıl) yatırımdan
çıkarak sermaye kazancı elde etmek ister.
 ÖSF’ler
özellikle gelişmekte olan ülkelerde gelişme
potansiyelinin olduğunu düşündüğü şirketlere yatırım yapar.
Özel sermaye fonlarının işleyiş mekanizması risk sermayesine
benzer.
 ÖSF’yi Risk Sermayesi Ortaklıklarından (Venture Capital Fund)
ayıran temel fark, ÖSF’nin çoğunlukla kurulmuş ve bir geçmişi
olan şirketlere yatırım yapmasıdır. Risk Sermayesi ise proje ve
fikir aşamasındaki girişimcilere de finansman sağlar ve nispeten
ÖSF’ye göre daha riskli, ancak getirisi de daha yüksek olabilecek,
kuruluş (start-up) dönemindeki şirketlere yatırım yapmasıdır.
Uluslararası Tahvil Piyasası
 Uluslararası
piyasalara ihraç edilen tahviller,
finansman bonoları ve mevduat sertifikaları
uluslararası sermaye hareketi doğuran alacak hakkı
veren araçlardır.
 Günümüzde bütünleşmiş bir uluslararası tahvil
piyasası yoktur. Uluslararası tahvil piyasası yurt içi
tahvil piyasası, yabancı tahvil piyasası ve Euro tahvil
piyasası olmak üzere üç geniş piyasaya bölünmüştür.
 Ulusal para birimi cinsinden ihraç edilen ve ülke
sınırları içerisinde değişimi yapılan tahviller yurt içi
tahvil piyasasını oluşturur. Devlet ve özel şirketler yerel
para cinsinden bu piyasaya tahvil ihraç ederler.
Uluslararası Tahvil İhracının Nedenleri
 Yabancı para birimine duyulan ihtiyaçtır.
 Ülke dışında yatırım yapan işletmeler döviz cinsinden
tahvil ihraç etme eğilimindedir. İşletmeler, yatırım
harcamasının yapılacağı ve satış gelirlerinin elde edileceği
para birimi cinsinden tahvil ihraç ederler. Örneğin,
Avrupada yatırım yapacak bir firma Euro cinsinden tahvil
ihraç edecektir. Tahvilin faiz ve anapara yükümlülükleri
Euro cinsinden olacağından tahvil ihraççısı kur riski ile
karşılaşmadan yükümlülüklerini yerine getirebilir.
 Uluslararası tahvil piyasalarının ulusal tahvil piyasalarına
göre daha likit olması ve daha düşük maliyetle borçlanmaya
olanak sağlamasıdır.
 Uluslararası piyasalara tahvil ihracı, ihraççı işletmenin
isminin duyulmasına, marka imajının oluşmasına ve
sonraki borçlanmalarda daha kolay ve düşük maliyetle
borçlanmasına imkan sağlar.
Yabancı Tahvil
 Yabancı bir piyasada satılmak üzere satışı yapılacak ülkenin
para birimi cinsinden ihraç edilen tahvillere yabancı tahvil
(foreign bond) denir.
 Örneğin, bir Alman şirketinin dolar cinsinden ihraç ettiği
tahvili ABD piyasasında satışa sunması yabancı tahvil
ihracıdır. Aynı şekilde, bir Türk firmasının Sterlin
cinsinden İngiltere’de tahvil ihracı da yabancı tahvildir.
 Yabancı tahvil piyasaları Euro tahvil piyasalarının aksine
bazı normları ve yasal düzenlemeleri içermektedir. Yabancı
tahviller, ihraç edildikleri ülkenin tahvil ihracını
düzenleyen yasal düzenlemelere göre ihraç edilir.
 Yabancı tahvil piyasasında tahvil ihraç edebilmek için
ihraççının S&P simgelerine göre BBB, Moody’s simgelerine
göre Baa kredi notuna sahip olunması gerekir. Diğer bir
ifadeyle, piyasaya girişin ön koşulu «yatırım yapılabilir»
düzeyde kredi notuna sahip olmaktır.
Yabancı Tahvil
 Dünyadaki en büyük yabancı tahvil piyasaları, ABD, İsviçre,
Japonya ve Lüksemburg’dur. Bazı piyasalarda çıkarılan
yabancı tahviller çeşitli adlarla ifade edilmektedir. Örneğin;
Amerikan piyasasındakiler yankee tahvilleri, Hollanda
piyasasına ihraç edilene rembrandt tahvilleri, İspanya
piyasasına ihraç edilene matodor tahvilleri, Poretkiz
piyasasına ihraç edilene caravele tahvilleri, Japonya’dakiler
samuray tahvilleri ve İngiltere’de çıkarılan tahviller de
bulldog tahvilleri olarak ifade edilmektedir.
 Yabancı tahvil ihracıyla fon sağlanması, genellikle, o ülke
banka ve finans kurumlarından oluşan bir bankalar
konsorsiyumu kanalıyla gerçekleştirilmektedir. Başka bir
deyişle, yabancı piyasalarda aracı kullanmadan doğrudan
borçlanmak neredeyse mümkün değildir.
Euro Tahvil
 Genel bir tanımlamayla, parayı basan ülkenin dışındaki ülkelerde o para birimi
cinsinden oluşan piyasaya Euro piyasa denir.
 Düzenlenmiş olduğu para biriminin resmi para olarak kullanıldığı ülkelerin
dışına ihraç edilen tahviller e Euro Tahvil (Euro bond) denir.
 Eurotahviller, çok uluslu bir kredi sendikasyonu aracılığıyla, çok sayıda ülke
piyasasında satışa sunulmak, dolayısıyla çok sayıda ülkede yerleşik kişilere
satılmak üzere çıkartılan uluslararası tahvillerdir.
 Eurotahvil borçlarının iki ayırıcı özelliği vardır. Birisi bunların bir uluslararası
kredi sendikasyonunun yükümlülüğü atanda çıkartılmaları, diğeri de aynı anda
birçok ülkede birden sansa sunulan borç araçları olmalarıdır.
 Örneğin; bir Türk firmasının Dolar cinsinden tahvillerini Almanya’da satışa
sunması Euro tahvil ihracıdır. Aynı tahvil ABD’ye ihraç edilseydi yabancı tahvil
olarak isimlendirilirdi.
 Son zamanlarda Uluslararası Tahvil (international bond) terimi Euro tahvil
yerine kullanılmaya başlanmıştır.
 Euro tahvil piyasası, tahvil piyasaları içinde en çekici olan piyasadır çünkü Euro
tahvil piyasasının ulusal kurallardan ve yaptırımlardan arındırılmış olması ve
yatırımcıların ihtiyaçlarına cevap veren farklı yatırım araçlarına sahiptir.
Euro Tahvil
 Tahviller ihraç edildikleri ülkenin ulusal sermaye piyasası




kurumunun düzenleme ve denetimine tabi değildir.
Yabancı tahvil piyasalarına giriş için aranan yatırım
yapılabilir notuna sahip olma koşulu Euro tahviller için
aranmamaktadır.
Euro tahviller ülke borsalarına genellikle kote edilmezler.
Zorunluluk yoktur.
Euro tahviller genellikle teminatsız olarak ihraç edilir.
Hamiline yazılıdır.
Euro tahviller uzun vadeli menkul kıymetlerdir. Kupon
ödemeleri Dolar cinsinden ihraç edilenlerde 6 ayda bir,
Euro cinsinden ihraç edilenlerde yılda bir kez yapılır.
Uluslararası Tahvil Piyasası
Tahvil Derecelendirmesi
 1900’lerin başında Amerikan demiryolu şirketlerinin tahvil
ihraçlarının derecelendirilmesi ile finans literatürüne giren
rating kavramı; özellikle 1980’den itibaren finans
piyasalarının globalleşmesine paralel olarak önemi
artmıştır.
 Derecelendirme veya rating, bir yükümlü veya borçlunun
anapara, faiz ve diğer yükümlülüklerini zamanında ve tam
olarak ödeme gücünün olup olmadığını ve bunun düzeyini
önceden belirlenmiş ölçütlere göre belirleyen bir işlem
olarak ta anılmakta ve bu işlem ödenmeme (temerrüde
düşme/default) riskinin de bir göstergesi olarak analitik ve
öznel bir süreçten oluşmaktadır.
 Dünya uygulamasında, derecelendirme alanında önder
konumunda 3 şirket bulunmaktadır: Bunların ilki, 1909’da
kurulan Moody’s derecelen dirme şirketidir. Diğerleri
1916’da kurulan Standard&Poor’s şirketi ile 1924’de faaliyete
başlayan Fitch Publishing Company’dir.
Tahvil Derecelendirmesi
Tahvil Derecelendirmesi
 Tahvil derecesi, tahvil ihraççısı açısından tahvil
maliyetinin, tahvil yatırımcısı açısından da getirinin
bir ölçütüdür.
 Düşük tahvil derecesi yüksek riski ifade eder ve yüksek
riskli tahvilin ihraç edilebilmesi içinde yüksek bir faiz
oranı önerilmelidir. Yüksek tahvil derecesine sahip
tahviller ise düşük faiz oranına sahip menkul
kıymetlerdir.
 Düşük dereceli tahviller ihraççı açısından yüksek
maliyetin, tahvil yatırımcısı açısından yüksek getirinin;
yüksek dereceli tahviller ihraççı açısından düşük
maliyetin, yatırımcı açısından ise düşük getirinin
göstergesidir.
CDS
 CDS, Credit Default Swap deyiminin kısaltmasıdır. Türkçede tam
bir karşılığı olmadığı için CDS olarak kullanılıyor. Biraz
zorlamayla da olsa zaman zaman “kredi risk primi” olarak
adlandırılabiliyor.
 CDS, bir kişi ya da kuruluşun, kredi sahibinin karşılaşabileceği
alacağın ödenmemesi riskini belirli bir bedel karşılığında
üstlenmeyi kabul etmesinin bedelidir. Bu çerçevede bir anlamda
kredi sigortası gibi çalışır.
 Yunanistan devletinin borçlanma tahvilini alan bir kurum
düşünelim. Bu kurum bu tahvil karşılığında Yunan devletine
belirli bir faiz karşılığında belirli bir süre için kredi vermiş olur.
Vade sonunda tahvili verecek ve anaparasını, birikmiş faiziyle
birlikte geri alacaktır. Diyelim ki bu kurum Yunanistan’ın bu
tahvilin bedelini geri ödeyeceğinden endişe duyuyor olsun. Bu
durumda bu kurum bu tahvili CDS işlemi yapan kuruluşa
götürecek ve ona belirli bir bedel ödemek suretiyle Yunan
devletinin vade sonunda ödememesine karşılık CDS şirketinin
ödemesi garantisini satın alacaktır. İşte bu kurumun CDS
şirketine ödediği prime CDS primi (risk primi) deniyor.
CDS
 JP Morgan tarafından 1995 yılında finans dünyasına
kazandırılan Credit Defaut Swap kavramı, başka bir açıdan
bakıldığında piyasada oluşan riskleri takip edebilme aracı
olarak da kullanılmaktadır.
 Günümüzde CDS sadece yapılan tahvil vb. yatırımları
sigortalama işleminin ötesinde ülke risklerini açıklayan bir
gösterge olarak da kullanılır.
 Bir ülkenin ya da şirketin CDS primi ne kadar yüksekse
borçlanma maliyeti de o kadar yüksek demektir. Çünkü bu
prim ister istemez faize yansımaktadır.
 Her 100 baz CDS puanı %1 maliyeti gösterir. Örnek olarak
Türkiye’nin şu anki CDS puanının 265.6 olduğunu göz
önünde bulundurursak yatırımcının tahvilini ödenmeme,
iflas gibi durumları sigortalatmak için %2.65 oranında bir
bedel ödenmesi gerektiğini söyleyebiliriz.
CDS
Tahvil Getiri Eğrisi
 Aynı vergi ve benzeri yükümlülüklere sahip fakat farklı




vadeli tahvillerin getirileri arasındaki farklılık getiri farkı
olarak isimlendirilir.
Örneğin, 2 yıl vadeli tahvilin faizi %8 iken 10 yıl vadeli
tahvilin faizinin %10 olması durumunda getiri farkı %2
olacaktır.
Farklı vade yapısına sahip tahvillerin getiri oranlarının
grafiksel gösterimi ise tahvil getiri eğrisidir. Diğer bir
ifadeyle, getiri eğrisi faiz oranlarının vade yapısını gösterir.
Getiri eğrisinin yönünü belirleyen ana unsur getiri farkıdır.
Getiri farkının artması getiri eğrisinin yükselmesine neden
olur.
Tahvil getiri eğrileri üç kategoride tanımlanmaktadır.
Tahvil Getiri Eğrisi
 Yatay Getiri Eğrisi: Farklı vadelere sahip benzer
finansal araçların getirilerinin aynı olması durumunda
getiri eğrisi yatay bir hal almaktadır. Diğer bir ifadeyle,
kısa ve uzun dönem getirilerin aynı olduğu getiri
grafiğidir.
 Normal Getiri Eğrisi: Uzun vadeli finansal araçların
getirisinin kısa vadeli araçlarınkine göre fazla olduğu
getiri grafiğidir. Pozitif eğime sahiptir.
 Ters Getiri Eğrisi: Uzun vadeli finansal araçların
getirisinin kısa vadeli araçlarınkine göre daha düşük
olduğu getiri grafiğidir. Negatif eğime sajiptir.
Tahvil Getiri Eğrisi
Tahvil Getiri Eğrisi
Download