Kurdaki hızlı yükseliş ithal hammaddeye zorunlu olarak bağımlı plastik sektörünü baskı altına alıyor Son dönemde yaşanan ekonomik gelişmelerin, kurdaki hızlı artışın ardından TL’nin hızla değer kaybetmesi plastik sanayicilerini endişelendirdi. PAGDER Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Semerci, kurdaki hızlı yükseliş ve aşırı oynaklığın plastik sanayicilerini zor durumda bıraktığını açıkladı. Hüseyin Semerci konuyla ilgili yaptığı açıklamada, mamul bazında dış ticaret fazlası veren plastik sanayisinde, ilk bakışta TL’nin değer kaybetmesinin uluslararası piyasalarda rekabet avantajı sağladığı algısının doğabileceğini ancak yerli üretim olmaması nedeniyle zorunlu olarak hammadde ithalatçısı durumundaki sektörün hızlı kur yükselişi ve aşırı dalgalanmadan çok olumsuz etkileneceğini belirtti. Semerci, “Plastik sektöründe küresel rekabet sent düzeyinde devam etmektedir. Sent düzeyinde küresel rekabete göğüs geren sektör, kur riskinin etkisinden korunmalıdır. Plastik sektörü de gerek sağladığı istihdam, katma değer ve ihracat başarısı ile gözardı edilemeyecek sektörlerin başında gelmektedir. Kurdaki ani yükseliş şu anda sektörümüzü fiyat baskısı altına almış durumda…” dedi. PAGDER -Plastik Sanayicileri Derneği – Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Semerci, sektörün yapısı nedeniyle kurdaki ani ve hızlı artışla paralel TL’nin değer kaybetmesinin kendilerine ihracat pazarlarında “büyük avantaj” sağlamasının söz konusu olmadığının altını çizdi. Hüseyin Semerci yaptığı açıklamada, Türkiye plastik sektörünün mamul bazında dış ticaret fazlası verdiğini ancak bu başarının sent düzeyinde yürütülen çok zor bir uluslararası rekabet ortamında gerçekleştiğini hatırlattı. Semerci, “Plastik ürünlerde gerek iç piyasada, gerekse uluslararası piyasada rekabet sent düzeyinde gerçekleşir. Her türlü girdi, taşıma maliyetleri, verimlilikteki sağlanan başarılarla doğru fiyatı ve doğru kaliteyi sunmak zorundasınız. Herkes, ‘düşük kur ihracatı olumlu etkiler’ diye kolayca yargıda bulunuyor, ancak işin aslı öyle değil. Ne yazık ki plastik sanayicileri yüzde 85’ler düzeyinde hammadde ithalatı yapmak zorunda. Zorunda diyoruz çünkü bu ürünler Türkiye’de üretilmiyor. Hatta bazı kritik hammaddelerde tamamen dışa bağımlıyız. Kurdaki ani yükseliş ve aşırı oynaklıklık sektörümüzü büyük oranda olumsuz etkilecektir” dedi. “Türkiye 9,9 milyar Dolarlık hammadde ithal ediyor” PAGDER Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Semerci, Türkiye’nin toplam plastik hammadde ithalatının 9,9 milyar dolar seviyesinde olduğunu hatırlatarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Çok büyük miktarlarda hammadde ithal etmek zorundayız. Şu anda kontrata bağlanmış hammadde alımlarının hepsinde fiyat baskısı altındayız. Sanayicilerimiz yüksek kar etme derdinde değil;, sektörün özellliği nedeniyle zaten normal dönemlerde bile yüksek kar mümkün görünmemektedir. Çok ağır bir rekabet ortamında, ‘ihracatçı sektör, kurdan etkilenmez hatta olumlu etkilenir’ diyerek gerekli önlemin alınmaması endişesini taşıyoruz. Plastik sektörü, yaklaşık 14 bin firmasıyla; 250 bin kişiyi aşan istihdamımızla, mamul bazında dış ticaret fazlası vermemizle, sağladığımız katma değerle ve küresel rekabet içinde Türkiye’yi adına yakışır seviyeye taşıyan girişimcilerimizle gözardı edilebilecek bir sektör değildir. Eğer bugün bir hata yaparsak gelecek dönemde bugünleri çok ararız.” “Kurdaki hızlı yükseliş ve oynaklık giderilmeli” PAGDER Yönetim Kurulu Başkanı Başkanı Hüseyin Semerci, ana beklentilerinin, sanayicilerin karar verirken baz aldıkları ekonomik belgelerde görülen kur tahminlerine tam ya da yakın bir seyiri oluşturacak bir istikrarın sağlanması olduğunu kaydetti. Türkiye ekonomisinin istikrarı ve plastik sektörünün kısa vadadedeki olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması için ekonomik program ve planlarındaki seviyelerin savunulmasını istedi. Kısa vadede ithal hammaddelere yönelik konulan ek vergilerin hiç olmazsa süreyle sınırlanmış olarak kaldırılmasını ve ithalata bağımlı tüm sektörlerde, vadeli ithalatlarda %6,5 olarak uygulanan uygulanan KKDF (Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu) oranının % 1 olarak uygulanmasını öneren Hüseyin Semerci, kısa vadede alınması gereken bir diğer önlemin ise üretici firmalara yönelik olarak, rakabetçi fiyatları oluşturmaya imkan verecek maliyette bir finansman desteği olduğunun altını çizdi. Karar vericilerin aldıkları kararlarda ekonomik göstergeleri ihmal etmemeleri gerektiğine de dikkat çeken Hüseyin Semerci, gelinen bu noktada atılacak adımlarda bu gerilimin tırmanmasında ülke ekonomisinin ve plastik sektörünün çok daha büyük zararlar görebileceğini vurguladı. SURİYE ile yaşanan gerilimin boyutu arttıkça mevcut ekonomik durumdaki olumsuzluklar derinleşecektir; ekonomi yönetimi sessizlikten kurtulup realist yaklaşımlarla çözüm arayışını başlatmalı! 29.4 milyar dolar değerinde üretim yapan Türkiye plastik sektörünün 4.1 milyar dolarlık direk ihracat yapabildiğini; üretiminin miktar bazında yüzde 19’unu, değer –dolar- bazında ise sadece yüzde 14’ünü ihraç edebildiğini aktaran Hüseyin Semerci, “Hammaddesinin ise yüzde 85’ini ithalat yaparak karşılayan sektörümüz döviz ile hammadde alıp TL ile satıyor. Bu veriler değerlendirildiğinde sektörümüzün içinde bulunduğu kaos çok net ortaya çıkmaktadır; döviz kurunda yaşanan artışlar, hızlı dalgalanmalardan sektörümüz birinci dereceden etkileniyor” dedi. Türkiye’de tüm bu olumsuz gelişmeler karşısında ekonomi dünyasının sessizliğine de dikkat çeken Hüseyin Semerci, ekonomi yönetiminin sağduyu içinde bu konulara realist yaklaşımlarla çözüm araması gerektiğinin altını çizerek, Suriye konusundaki yol arkadaşlarımızdan “ABD'nin GSYH'ı bizim GSYH'nın 20 katı , Fransa’nın 4 katı, İngiltere’nin 4 katı… Onlar füze menzilinde bile değil, biz ise tüfek menzilindeyiz” dedi.