Deklaratif olmayan bellek

advertisement
Belleğin Nörobiyolojisi
Dr. Elif USAL
GİRİŞ
• İlk nefesimizi aldığımız andan itibaren hatta daha öncesinde, tecrübe
ettiğimiz duyusal uyaranlar beynimizi modifiye eder ve davranışlamızı
etkiler.
• Çok muazzam sayıda şeyler öğreniriz, kimi apaçıktır (kar soğuktur) kimi
daha soyuttur (eşkenar üçgenin birbirine eşit uzunlukta iki kenarı vardır).
• Öğrendiklerimizin bazıları kolayca belirtilen gerçeklerken, diğerleri araba
sürmek, golf oynamak gibi kökleşmiş motor paternlerdir.
• Beyin lezyonları farklı açılardan hatırlanan bilgilerin farklı tiplerini etkiler,
bu da bize birden fazla bellek sistemini gösterir.
• Öğrenme yeni enformasyon veya bilginin edinilmesidir.
• Bellek öğrenilmiş bilginin akılda tutulması, korunmasıdır.
• Tek bir beyin yapısı veya hücresel mekanizma tüm öğrenme için geçerli
değildir.
BELLEK TİPLERİ
• Hayatlarımızın gidişi esnasında birçok gerçek öğreniriz. Tayland’ın
başkenti Bangkok’tur; bir köpek asla bir kartalı yakalayamaz.
• Aynı zamanda hayat olaylarının anılarını depolarız. ‘’Kahvaltıda çilek
yedim’’; ‘’Dün sıkıcı bir kimya dersi dinledim’’.
• Gerçekler ve olaylar için olan bellek deklaratif bellektir. Deklaratif
bellek ile günlük hayatta kullandığımız bellek kelimesini kastederiz.
• Ancak bir sürü başka şeyler de hatırlarız. Deklaratif olmayan bellek
birkaç katagoriye ayrılır.
• Prosedirel bellek yetenek, alışkanlık ve davranışlar için olan bellektir.
Piyano çalmayı, frizbi fırlatmayı, ayakkabılarımızı bağlamayı
öğreniriz.
• Deklaratif anılara bilinçli hatırlamayla ulaşılırken, deklaratif
olmayanlara ulaşılamaz.
• Öğrendiğimiz görevler, refleksler ve duygusal assosiyasyonlar bilinçli
hatırlamam olmadan çalışır. Bisiklete bilmeyi hiçbir zaman
unutmazsınız ama ilk kez bisiklete bindiğiniz günü
hatırlamayabilirsiniz (deklaratif bölüm) . Beyniniz bisikletin üzerinde
ne yapacağınızı hatırlar(prosedürel bölüm).
• Deklaratif olmayan bellek implisit bellek olarak da bilinir çünkü dirkt
tecrübelerden kaynaklanır, deklaratif bellek ekspilisit bellek olarak
bilinir çünkü bilinçli çabalardan kaynaklanır.
• Deklaratif bellek oluşması ve unutuması kolaydır. Tersine deklaratif
olmayan bellek oluşturmak için uzun süre tekrar ve alıştırma
yapmak gerekir ve daha zor unutulur.
• Yabancı ülkelerin başkentini hatırlamayla kaymayı öğrenmenin
arasındaki farkı hatırlayın.
Yeni Öğrenme
Açık / Deklaratif
Epizodik
Semantik
Örtük / Non-Deklaratif
Prosedürel
Algısal
MTL – Limbik yapılar
Priming
Kavramsal
Duyu ve motor koteksleri, bağlantı korteksleri
Koşullanma  Amigdala
Prosedürel  Bazal ganglia
Priming
 Neokorteks
Kayıt / Çalışan Bellek
Koşullanma
Klasik
Gör.–Mek.
Fonolojik
Operan
Frontoparietal
ve prefrontal
korteks
6
Sinaptik / Sistem Konsolidasyonu
• Nörobiolojistler 2 farklı hafıza konsolidasyonu tanımlıyorlar,
hızlı ve yavaş
• Hipokampal döngüde hatıraların stabilizasyonunun başlaması
için morfolojik değişiklikler gereklidir. Bu değişiklikler yeni
sinaptik bağlantılar oluşturulması kadar varolan sinaptik
bağlantıların yeniden yapılandırılmasını da içerir ve öğrenmeyi
izleyen ilk birkaç saatte meydana gelir.
– Sinaptik aktivasyonla başlayan, ikinci mesajcı sistemlerin
oluşturulduğu, transkripsiyon faktörlerinin aktivasyonu ve sonuçta
yapısal değişiklikler için gerekli yeni proteinlerin sentezlendiği bir
kaskad söz konusudur.
• Sistem Konsolidasyonu,
– Hipokampus yeni bilginin geçici olarak depolanması işlevi
görür
– Uzun süreli depolanma kortikal ağa yaygın şekilde
dağılmıştır.
• Sistem seviyesinde konsolidasyon, beyin bölgelerinin
hafızayı desteklemek için kademeli reorganizasyon
sürecini ifade eder.
USH süreciyle ilgili nöroanatomik bir model
2. Paralel yollarla hipokampal kortekse
1. Bilginin neokortekse
işlenmesi
3. Bilginin mekan / zaman
bilgileriyle etiketlenmesi,
beynin neokorteksine
dağıtılma
ve medial diensefalon’a bilginin
gönderilmesi
•
•
•
•
•
•
Bellek sinapslardaki hafif değişimler sonucu meydana gelir ve bu değişimler geniş bir biçimde
beyine yayılır.
Prosedürel Öğrenme: Deklaratif anılar kolay oluşur ve kolay unutulur, sinapslardaki küçük
modifikasyonların beyine geniş bir biçimde yayılması sonucu oluşur.
Prosedürel anılar ise bilhassa güçlüdür. Prosedürel öğrenme ikiye ayrılır. Assosiye olan ve olmayan.
Asosiye olmayan öğrenme: Habitüasyon (Alışma) ve Sensitizasyon (Duyarlılaşma)
Alışma: Örneğin evdeki telefona hep siz cevap veriyorsunuz ve telefon her seferinde bir başkası için
gelmiş oluyor. Bir süre sonra çalan telefona tepki vermez hatta duymaz hale gelirsiniz. Alışma anlamı
olmayan bir uyaranı önemsememeyi öğrenmektir. Belki de siz beni dinlerken arabalar, dolmuşlar
geçiyor, dışarıda köpek havlıyor, diş hekimi dolgu aletini belki yüzüncü seferdir çalıştırıyor. Siz tüm
bu uyaranlara alışır hale geldiniz.
Duyarlılaşma: İyi aydınlatılmış bir caddede gece yürüdüğünüzü düşünün. Aniden elektrikler
kesiliyor. Arkanızda ayak sesleri duyuyorsunuz, normalde bu sizi rahatsız etmese de şimdi ödünüz
kopuyor. Araba ışıkları görünüyor ve siz caddeden yan tarafa kaçınarak yanıt veriyorsunuz. Güçlü
duyusal uyaran (elektrik kesintisi) duyarlılaşmaya neden oluyor; yani duyarlılaşma tüm uyaranlara
verdiğiniz yanıtı güçlendirmek demek, daha öncesinde az ya da hiç yanıt çıkarmayan uyaranlara bile.
• Asosiye öğrenme: Asosiye öğrenme esnasında olaylar arasında bağlantılar
kurarız. İki tiptir. Klasik ve enstrümantal (operan) şartlanma.
• Klasik şartlanma: Rus fizyolog Pavlovun deneyi.
• Köpek sesle(şartlı uyaran) et (şartsız uyaran) arasında ilişki
olduğunu öğrenir. Sesin eti öngördüğünü öğrenir. Şartlı uyarana
öğrenilmiş yanıta şartlı yanıt denir. Klasik koşullanmada zamanlama
çok önemlidir. Ses, etin çok önünde giderse koşullanma zayıf olur ya
da hiç olmaz. Ses, eti takip ederse koşullanma olmaz.
• Operan şartlanma: Kolombiya üniversitesinde psikolog Edward
Thorndike tarafından çalışılmış. Bir cevabı, motor bir eylemi
anlamlı bir uyaranla, tipik olarak yiyecek gibi bir ödülle
ilişkilendirmeyi öğrenmektir. Aç bir fareyi bir kaldıracın yiyecek
dağıttığı bir kututa koyduğunuzu düşünün. Kutuyu keşfetmeye
çalışırken fare kaldıraca toslar ve yemek çıkar. Bu mutlu kazanımın
birkaç sefer olmasının ardından fare kaldıraca basmanın yemek
ödülüne neden olduğunu öğrenir.
• Yanıt ödüllendirici uyaran ortaya çıkarma yerine, caydırıcı bir
uyaranın çıkmasını da önlüyorsa operan koşullanma yine meydana
gelir.
• Klasik koşullanmada denek bir uyaranın diğer
bir uyaranı öngördüğünü öğrenir.
• Operan koşullanmada denek belli bir
davranışın belli bir sonuçla ilişkili olduğunu
öğrenir. Zamanlama burada da önemlidir.
Basit Sistemler:
Öğrenmenin omurgasız modelleri
• Birisi hafifçe gözünüze üflediğinde göz
kırparsınız, üflenen hava acı vermiyorsa bir
süre sonra alışırsınız.
• Eric Kandel ve meslektaşları prosedürel
belleğin nerede yer aldığını ve nasıl
oluştuğunu anlamak için bu deneyleri yapmış
ve 2004 yılında tıpta nobel ödülüne layık
görülmüştür.
• Su borusundan kalkan duyusal bilgiler, Aplysia’nın sinir sistemi bölümü
olan abdominal gangliyona girene dek bir sinir boyunca taşınır.
• Burada bilgi motor nöronlara ve internöronlara dağıtılır. Su borusundan
direkt monosinaptik duyusal girdi alan motor nöronlardan biri L7dir ve bu
hücre solungacın çekilmesini sağlayan kasları innerve eder.
• Bu basit monosinaptik refleks ark alışma sırasında nasıl değişiri anlamak
önemlidir. Su borusunu tekrarlayan uyarılmalarıyla giderek daha az kas
kasılır hale gelir.
• Alışmanın altında yatan bu değişiklik şu şekillerde oluyor olabilir :
• 1- Derideki duyusal sinir sonlanımında, suya daha az hassas hale getirerek
2- Kasta, kası motor nöron (L7) tarafından yapılan sinaptik stimülasyona
daha az yanıt verir hale getirerek.
3- Duyusal nöronla motor nöron arasındaki sinapsta.
Alışmanın sinapsta gerçekleştiği bulunmuş.
• İleri analizlerde alışma sonrası her bir aksiyon potansiyeli
için daha az sayıda paket (nörotransmitter içeren)
salındığını göstermiş. Postsinaptik hücrenin
nörotransmittere hassasiyetinde değişiklik olamamış.
• Başka bir deyişle solungaç çekilme refleksindeki alışma
presinaptik modifikasyonla ilişkilidir. Alışma esnasında duyu
nöronun ucundaki Ca kanalları giderek daha az etkili hale
gelmektedir.
• Solungaç çekilme refleksinin duyarlılaşması: Kandel ve ark.
duyarlılaşma meydana getirmek için yumuşakçanın başına
elektrik şoku verdiler. Bu su borusunun uyarılması
sonucunda abartılı bir solungaç çekilmesi ile sonuçlandı.
• L29 tarafından salınan nt serotonin olup, duyusal akson terminalini
sensitize ederek, her bir aksiyon potansiyeli başına daha çok Ca içeri
sokan moleküler kaskadı başlatır.
• Duyusal akson terminalindeki serotonin reseptörü G protein bağlı
metabotropik reseptördür. Bu reseptörün uyarılması intraselüler
ikinci mesajcıların üretimine neden olur.
• ATP’den adenil siklaz aracılığıyla cAMP (2.mesajcı) üretilir. C AMP
protein kinaz A’yı aktive eder. Bu enzim çeşitli proteinleri fosforile
eder.
• Bu proteinlerden biri K kanalıdır ve fosforile olunca kapanır.
Presinaptik aksiyon potansiyeli uzar ve bu esnada daha çok Ca içeri
girer. Böylece salınmakta olan, nt içeren paketler artar.
• Son çalışmalar duyarlılaşmanın presinaptik modifikasyona ek olarak duyu
sinirinde nt salınımına, artmış postsinaptik yanıtla ilişkili olduğunu öne
sürmüştür.
• Bu nt glutamattır ve duyarlılaşma sinapsa yeni glutamat reseptörlerinin
dağıtılmasıyla kısmen açıklanmaktadır.
• 1980’lere gelindiğinde Aplysia’nın klasik koşullanabileceği keşfedilmiş.
• Şartsız uyaran kuyruğuna verilen güçlü bir şok, şartlı uyaran ise su
borusunun nazikçe çok yanıta neden olmayacak şekilde uyarılmasıdır.
• Kuyruğun uyarılması su borusuyla birlikte olursa, bir sonra olan su
borusunun tek başına uyarılma haline verilen yanıt daha fazla olacaktır. Bir
kez daha kritik modifiikasyon sinapsta meydana gelecektir.
• Hücresel seviyede şartlı uyaran duyusal akson terminaline bir aksiyon
potansiyelinin ulaşmasıyla temsil edilir, şartsız uyaran L29 (kuyruk şokuyla
aktive olan) tarafından serotonin salınımıyla temsil edilir.
•
•
•
•
•
Moleküler seviyede şartlı uyaran Ca akışı ile, şartsız uyaran adenilat
siklaz enziminin terminalde G prt bağlı aktivasyonu ile temsil edilir.
Adenilat siklaz cAMP üretir. Artmış Ca varlığında adenilat siklaz
daha çok cAMP üretir. Daha çok cAMP daha fazla prt kinaz A
aktivasyonu, K kanallarının daha fazla fosforilasyonu, böylece daha
fazla nt molekül salınımı demektir.
Solungaç çekilme refleksinin klasik koşullanmasında adenil siklaz
şartlı ve şartsız uyaran birlikteliğinin dedektörüdür.
Bu hipoteze göre presinaptik Ca sinyali, adenilat siklazın Gprt bağlı
aktivasyonuyla çakışırsa ya da hemen önce gelirse ve fazla cAMP
üretilirse öğrenme meydana gelir.
Bellek ise K kanalları fosforile olduğunda ve nt salınımı arttığında
meydana gelir.
• Belleğin olası nöronal temeliyle ilgili omurgasız
çalışmalarından ne öğrendiğimizi özetlersek:
• 1- Öğrenme ve bellek sinaptik transmisyonun
modifikasyonları sonucu meydana geliyor olabilir.
• 2- Sinaptik modifikasyonlar, nöronal aktivitenin
intrasellüler ikinci mesajcılara dönüşmesiyle
tetikleniyor olabilir.
• 3- Bellek mevcut olan sinaptik proteinlerin
değişimi sonucunda meydana geliyor olabilir.
Öğrenmenin Omurgalı Modelleri:
•
•
Paralel ve tırmanan liflerin Purkinje hücre dendritlerine alışılagelmemiş
konverjansı sinirbilimcileri etkilemiştir. Motor öğrenmenin paralel lif-Purkinje
hücresi sinapsının plastisitesi tarafından yapıldığı fikri ortaya atılmıştır.
Cerebellar kortekste uzun süreli depresyon:
• İto ve ark. paralel liflere elektrik uygulamış ve Purkinje liflerindeki
EPSP’nin büyüklüğünü ölçmüştür.
• Sonra sinaptik plastisiteyi indüklemek için paralel liflerle tırmanan
lifleri aynı anda uyarmışlar. Bu işlemin ardından belirgin olarak,
paralel liflerinin tek başına uyarılmasının Purkinje hücrelerinde daha
küçük postsinaptik cevaba neden olduğunu bulmuşlar.
• Bu tip modifikayon en az bir saat sürebilir, bu nedenle uzun süreli
depresyon (long term depression, LTD) olarak adlandımışlar.
• Tırmanan liflerle birlikte uyarılmayan diğer paralel lifler plastisite
göstermemişlerdir. Bu özellik, yani sadece aktive girdilerin sinaptik
plastisite göstermesi, ‘’input spesifitesi’’ olarak adlandırılır.
•
•
•
•
•
•
•
Serebeller LTD ile Aplysia’daki klasik koşullanma arasında benzerlikler görebiliriz.
Aplysia’da, duyu akson terminalinin serotonin ile uyarılması (olay 2) ile aynı anda
duyu aksonundaki presinaptik aktivite (olay 1) meydana geldiğinde, girdi (input)
spesifik sinaptik modifikasyon vardır.
Serebellar kortekste paralel lif-Purkinje hücre sinapsının aktivasyonu (olay-1),
tırmanan lifler tarafından postsinaptik Purkinje hücresinin depolarizasyonu (olay 2)
ile aynı anda meydana geldiğinde input spesifik modülasyon vardır.
Serebellumdaki sinaptik modifikasyonun postsinaptik olduğu keşfedilmiş.
Uzun süreli depresyonun (LTD), paralel lifler tarafından salınan glutamata azalmış
postsinaptik cevaptan kaynaklandığı bulunmuştur.
Bu sinapstaki eksitatuar transmisyona aracılık eden glutamat reseptörüne AMPA
rsp denir.
Son araştırmalara göre LTD indüksiyonunu takiben AMPA reseptörleri postsinaptik
hücre tarafından internalize edilir, böylece sinaps glutamata daha az hassas hale
getirilir.
• Serebellar LTD’nin mekanizması:
• Purkinje hücresi üzerindeki tırmanıcı lif sinapslarını aktive etmek ile geniş
bir postsinaptik EPSP meydana gelir. Voltaj kapılı Na kanallarının
aktivasyonuna ek olarak Purkinje hücre dendritlerinin membranındaki
voltaj kapılı Ca kanalları da bu depolarizasyonla aktive olur.
• Tırmanıcı lifler Purkinje hücre dendriti içine Ca artışıyla ilişkilidir. Ca
şelatörü bir madde Purkinje hücresine verildiğinde Ca yükselişini önler, bu
da LTD’yi bloke eder. Tırmanan lif aktivasyonunda kritik sinyal Purkinje
hücresi dendriti içine doğru Ca artışıdır.
• Purkinje hücre dendriti içine Na girişi ile EPSP oluşumuna aracılık eden
kanal AMPA reseptörüdür.
• Ancak paralel liflere post-sinaptik ikinci bir glutamat reseptör çeşidi daha
vardır. Bu fosfolipaz C enzimine G-protein aracılığıyla bağlı olan
metabotropik glutamat reseptörüdür.
• Fosfolipaz C enziminin aktivasyonu ikinci mesajcı (diaçilgliserol) üretimine
yol açar, bu da sonra protein kinaz C’yi aktive eder.
•
•
•
•
•
•
•
•
LTD, 3 tane intraselüler sinyal ortaya çıkmasıyla oluşur; Tırmanan liflerin
aktivasyonuyla Ca’da yükselme, AMPA rsp aktivasyonuyla Na’da yükselme ve
metabotropik rsp aktivasyonuyla protein kinaz C aktivasyonu.
Sonrasında ne olduğu tam bilinmemekle beraber protein kinaz C ile proteinlerin
fosforilasyonu (AMPA rsp subüniti olan GluR2 de dahil olmak üzere) meydana gelir.
Bellek, AMPA kanalları internalize olunca ve eksitatuar postsinaptik akımlar
deprese olunca meydana gelir.
LTD’nin motor öğrenmede rol oynadığını varsayarsak, aşağıdakileri görürüz:
1- Öğrenme ve bellek sinaptik transmisyonun modifikasyonları sonucu meydana
geliyor olabilir.
2- Sinaptik modifikasyonlar, nöronal aktivitenin intrasellüler ikinci mesajcılara
dönüşmesiyle tetikleniyor olabilir.
3- Bellek mevcut olan sinaptik proteinlerin değişimi sonucunda meydana geliyor
olabilir.
Bu size tanıdık geliyor mu?
• Hipokampusta sinaptik plastisite:
• Deklaratif bellek sınavınızı geçerken güveneceğiniz bellek türüdür.
Neocortex ve hipokampusu da içeren medial temporal lob
yapılarından oluşur.
• 1973 yılında Timothy Bliss ve Terje Lemo hipokampusta önemli bir
buluş yaptılar.
• Hipokampusa doğru giden eksitatuar bir yolağın, kısa, yüksek
frekanslı elektriksel uyarımının, stimule edilen sinapsların
dayanıklılığında, uzun süre devam eden bir güçlendirme yaptığını
buldular.
• Bu etki uzun süreli potansiyalizasyon(long-term potentiation,LTP)
olarak bilinir. LTP ve LTD beyinde deklaratif anıların nasıl oluştuğu
hakkında anahtar kabul edilir.
• Hipokampusun anatomisi: Hipokampus birbirine katlanmış iki ince
nöron tabakasından oluşur. Bir tabaka dentat girus diğeri Ammon
boynuzu (Ammon’s horn, cornu Ammon’s, CA) olarak bilinir. Ammon
boynuzunun 4 bölümü vardır. İki tanesine odaklanılmıştır; CA3 ve
CA1.
• Hipokampusa ana girdi perforan yol aracılığıyla entorinal
cortekstendir.
• Perforan yolun aksonları dentat girus nöronlarıyla sinaps yapar.
• Dentat girustan yosun lifler denilen aksonlar çıkar ve CA3teki
hücrelerle sinaps yapar.
• CA3 hücrelerinden dallanan aksonlar çıkar. Bir dal hipokampusu
fornixten terk eder. Diğer dal Schaffer kollaterali olarak bilinir, CA1
nöronlarıyla sinaps yapar.
• Basit yapısı ve organizasyonu nedeniyle hipokampus
memeli beyninde sinaptik transmisyonu çalışmak için
idealdir.
• CA1’deki LTP’nin özellikleri: LTP mekanizması CA1 piramidal
nöronlarındaki Schaffer kollateral sinapslarında deneysel
olarak çalışılmıştır.
• Presinaptik aksonlara elektrik uyarısı verilmiş ve
postsinaptik CA1 nöronundaki EPSP’nin büyüklüğü
ölçülmüş.
• Bazal cevabın stabil olduğundan emin olmak için 15-30
dakika sürede her dakikada uyarı verilmiş.
• Sonra LTP’yi indüklemek için aynı aksonlarda kısa bir yüksek
frekanslı uyarı patlamasıyla tetani oluşturulmuş.
• Bu tetani LTP’yi genellikle indükler ve başlangıçta
bazal seviyedeki sürede meydana gelenden daha
büyük bir EPSP ortaya çıkarır.
• Başka bir deyişle tetani uyarılan sinapslarda
modifikasyona neden oldu, böylece sinapslar
daha efektif oldu.
• Tetanik uyarı almayan aynı nörondaki diğer
sinaptik girdiler LTP göstermemişler.
• Bu nedenle serebellar LTD gibi hipokampal LTP
girdiye spesifiktir.
•
Bu plastisitenin belirgin bir özelliği kısa bir tetani ile indüklenmesidir. LTP’nin
belirgin diğer bir özelliği ise uzun ömürlülüğüdür.
• Uyanık hayvanların CA1’inde indüklenen LTP haftalar hatta ömür boyunca
sürebilir.
• Yüksek frekanslı uyarı LTP için mutlak bir gereklilik değildir. Gerekli olan
postsinaptik CA1 nöronu güçlü bir şekilde uyarıldığı zamana eş olarak sinapsların
aktive olmasıdır.
• Tetaniyle gerekli depolarizasyona ulaşmak için
1-Sinapslarda EPSP’lerin temporal sumasyonuna neden olacak şekilde sinapsların
yeterince yüksek frekanslarda uyarılması
2-EPSP’lerin belirgin uzamsal sumasyonuna neden olmak için yeterli miktarda
sinaps simultane olarak aktif olmalıdır. Buna kooperavite denir.
Böylece serebellar LTD gibi LTP, sinaptik uyarı güçlü postsinaptik depolarizasyonla
çakıştığı zaman oluşur.
Tek bir güçlü sinapsın kritik depolarizasyon oluşturabildiği serebellumdan daha
farklı olarak hipokampusta yeterli depolarizasyon için birçok eksitatuar sinapsın
aynı anda aktive olması gerekir.
• A,B,C olmak üzere üç kaynaktan sinaptik girdi alan bir
hipokampüs hücresi hayal edin. Başlangıçta girdilerin hiçbiri
tek başına postsinaptik nöronda bir aksiyon potansiyeli
oluşturacak kadar güçlü değil.
• Şimdi A ve B’nin devamlı olarak aynı anda ateşlediğini
düşünün. Uzamsal sumasyondan ötürü A ve B girdileri
postsinaptik nöronları ateşleyebilir ve LTP’ye neden olabilir.
A ve B giridlerine ait aktive edilen sinapslar aktive olur.
Sinapslarının aktivasyonu nedeniyle A girdisi veya B girdisi
(C değil) postsinaptik nöronu ateşleyebilir. Böylece LTP, A ve
B girdilerinin birlikteliğine, ortaklığına neden olur. Bu yolla
gülün görüntüsü, gülün kokusuyla ilişkili olur hatta aynı
anda meydana gelir. Ama asla soğanın kokusuyla birlikte
olmaz. ‘’Birlikte ateşleyen girdiler, birlikte mesaj verirler.’’
• CA1’deki LTP’nin mekanizmaları:
• Hipokampustaki eksitatuar sinaptik transmisyon (iletim) glutamat
reseptörleri tarafından mediye edilir.
• Serebellumdaki paralel lif-Purkinje hücre sinapsında olduğu gibi glutamat
reseptörlerinin AMPA alt sınıfından geçen Na iyonları Schaffer kollateralCA1 piramidal hücre sinapsında EPSP’ye neden olur.
• Ancak serebellumdan farklı olarak CA1 nöronları postsinaptik NMDA
reseptörlerine sahiptir. Bu glutamat reseptörleri, yalnızca glutamat
bağlandığında ve postsinaptik nöronlar Mg çıkarak ve kanal tıkanacak
kadar depolarize olduğunda Ca’yı iletirler.
• Postsinaptik Ca artışı ile LTP indüksiyonu ilişkili olabilir.
• Postsinaptik nörona Ca şelatörü enjeksiyonu ile Ca yükselişi önlenir veya
NMDA reseptörleri farmakolojik olarak inhibe edilirse, LTP indüksiyonu
önlenir.
• Ca ‘daki yükselme iki protein kinazı aktive eder. Protein kinaz C ve
kalsiyum-kalmodilin bağımlı protein kinaz II (CaMKII oalrak da bilinir.)
• Bu kinazların farmakolojik inhibisyonu LTP indüksiyonunu bloke eder.
• Postsinaptik Ca artışını ve kinazların aktivasyonunu takiben moleküler yol
muhtemelen iki yola ayrılıyor. Bir yolak fosforilasyonla mevcut postsinaptik
AMPA reseptörlerin etkinliğinde artışa öncülük ediyor.
• AMPA reseptörünün protein kinaz C veya CaMKII ile fosforilasyonu kanalın
iyonik geçirgenliğini arttıran proteinde değişikliğe neden olur.
• Diğer yolak postsinaptik membrana tümüyle yeni AMPA reseptörleri sokar.
• Geçerli bir modele göre AMPA reseptörleriyle çivili olan veziküler
organeller postsinaptik membranın yanında bulunurlar.
• CaMKII aktivasyonuna yanıt olarak vezikül membranı postsinaptik
membranla birleşir, yeni AMPA reseptörleri böylece sinapsa gönderilir.
• Kanıtlar LTP’yi takiben sinaptik yapının değiştiğini
göstermektedir.
• Postsinaptik dikenler tomurcuklanır ve aksonlarla
yeni kontaktlar kurarlar.
• Böylece LTP’yi takiben tek bir akson aynı
postsinaptik nöron üzerinde sinaps yapabilir.
• Bu filizlenen sinapslar yanıt veren postsinaptik
yüzeyi arttırmakla kalmaz aynı zamandabir
aksiyon potansiyelinin presinaptik glutamat
salınımını tetikleme olasılığını arttırır.
• CA1’deki uzun süreli depresyon (LTD):
• Bilginin sinaptik etkinlilikte azalma (serebellar LTD) veya
artma (hipokampal LTP) ile depolanabileceğini biliyoruz.
• Nöral network modelleri, tek tek nöronların
selektivitesindeki tecrübeye dayalı değişikliklerin sinaptik
modifikasyonu yansıttığını, bunun birçok nörona
dağıtıldığını ileri sürer.
• Bu perspektiften, anıların sinaptik değişikligin spesifik
paternleri olarak kodlandığı, bazı sinapsların güçlenip
büyüdüğü ve diğerlerinin zayıfladığı anlaşılır.
• BCM teorisine göre postsinaptik hücre yalnızca zayıf olarak
depolarize edildiğinde, aktive olan sinapslar LTP yerine
LTD’ye maruz kalırlar.
• LTD de LTP gibi NMDA reseptörden postsinaptik
Ca girişi ile tetiklenir.
• NMDA reseptöründen Ca girişi hem LTD’yi hem
LTP’yi nasıl tetikler?
• Anahtar farlılık NMDA rsp aktivasyonu düzeyinde
yatar. Postsinaptik nöronun zayıf ya da güçlü
depolarizasyonuyla, farklı Ca yanıtları farklı
enzimleri aktive eder.
• Yüksek miktarda Ca ile kinazlar, ılımlı ve uzamış Ca
artışı ile protein fosfatazlar aktive olur. LTP fosfat
grubunun takılması ise, LTD çıkarılmasıdır.
• Mevcut araştırmalar postsinaptik membrandaki AMPA
reseptörlerinin sinaptik aktivite yokluğunda bile sürekli
olarak eklenmekte ve çıkarılmakta olduğunu
göstermektedir.
• Araştırmacılar AMPA reseptörlerinin yarısının her 15
dakikada yer değiştirdiğini tahmin etmektedir.
• Bu turnovera rağmen bir reseptör eklenip diğeri
çıkarıldığı sürece sinaptik transmisyon stabil
kalmaktadır.
• LTP ve LTD bu dengeyi bozar, sinaptik membranın
AMPA reseptörleri için kapasitesinde net bir artışa veya
azalışa neden olur.
• LTP, LTD ve Bellek:
• Son araştırmalar hipokampüste görülen NMDA reseptörüne bağımlı
sinaptik plastisisite çeşidinin neokortekste de görüldüğünü işaret
etmektedir.
• Serebral korteksteki birçok sinapstaki plastisite aynı mekanizmalarla
meydana geliyor olabilir.
• Öğrenmede hipokampal NMDA reseptörlerinin rolünü öğrenemek
için araştırmacılar su labirentinde eğitilen ratların hipokampüsüne
NMDA-rsp blokörü enjekte etmişler. Normal hayvanların aksine bu
ratlar oyunun kurallarını veya çıkış yolunu öğrenememişler.
• Bu bulgu NMDA rsp bağımlı işlemin bellekte rol oynadığının ilk
kanıtıdır. Tonegawa ve ark. meyve sinekleri gibi basit organizmalarda
deneyler yapmışlar. CaMKII subünitinin genini silmişler ve
hipokampal LTP ve bellekte paralel defisitler bulmuşlar.
•
•
LTP, LTP ve belleğin birçok ortak koşulu olduğu görülmektedir.
Yine Tonegawa ve ark. 3 haftalık hayvanların CA1 bölgesindeki
NMDA reseptörlerinin genetik delesyonunu kısıtlamışlar ve bu
hayvanlar LTP, LTD ve su labirenti performansında ciddi defisit
göstermiş.
• Böylece CA1 NMDA reseptörlerinin bu tip öğrenmede gerekli bir
rolü olduğu açığa çıkmış.
• Çok fazla NMDA reseptörü üretmesine neden olunan hayvanlar bazı
konularda artmış öğrenme becerisi göstermişler.
• Genetik çalışmalar hipokampal reseptörlerin yalnızca LTP ve LTD gibi
sinaptik modifikasyonda değil öğrenme ve bellekte de anahtar rol
oynadığını göstermiştir.
• Uzun süreli belleğin moleküler temelleri:
• Birçok vakada sinaptik transmisyon, sinaptik membrandaki proteinlere
bağlı fosfat gruplarının sayısının değiştirilmesi sonucunda modifiye
edilmiştir.
• Bu, Aplysia örneğinde sensitizasyon ve klasik koşullanma presinaptik
membrandaki belli potasyum kanallarında meydena gelir.
• Memeli SSS’deki LTP ve LTD’de bu, postsinaptik AMPA reseptörleri ve
sinapstaki AMPA rsp sayısını regüle eden proteinlerde görülür.
• Bir proteine fosfat grubu eklemenin sinaptik etkinliği değiştirip ve bellek
oluşturabilir ama yalnızca fosfat grupları proteinlere bağlı kaldığı sürece.
Uzun süreli bellek mekanizması için fosforilasyon 2 nedenden dolayı
problemlidir.
1-Bir proteinin fosforilasyonu kalıcı değildir. Zamanla fosfat grupları ayrılır,
böylece anılar silinir.
2-Proteinlerin kendileri kalıcı değildir. Beyindeki birçok proteinin 2 haftalık
ömrü vardır ve devamlı olarak replase edilirler.
• Kalıcı olarak aktif olan protein kinazlar:
• Sinaptik proteinlerin fosforilasyonu ve bellek,
proteinlere fosfat gruplarını ekleyen kinazlar sürekli
aktif olsa korunabiliridi.
• Normalde kinazlar ikinci mesajcıların varlığında
çalışırlar.
• Eğer öğrenme bu kinazları değiştiriyorsa ve ikinci
mesajcı gerektirmiyorlarsa nolur? Sinaptik proteinler
sürekli fosforile kalır.
• Yakın zamanlı kanıtlar bazı kinazların ikinci
mesajcılarından bağımsız hale gelebileceğini öne sürer.
CaMKII ve LTP: CA1’deki LTP indüksiyonu için postsinaptik hücreye Ca girişi ve
CaMKII’nin aktivasyonunun gerekli olduğunu hatırlayın. Araştırmalar Ca seviyeleri
düştükten çok sonra bile CAMKII’nin aktif olduğunu göstermektedir.
•
•
•
•
•
•
CaMKII 10 subunite içerir. İkinci mesajcı var olduğu sürece bıçak açık kalır.
Mesajcı kaldırılınca molekül kapanır ve kinaz off haline geçer.
LTP sonrası bıçak tamamen kapanmaz. Açık kalan katalitik bölge CAMKII
substratlarını fosforile etmeye devam eder.
Protein kinaz molekülünün menteşesi nasıl açık kalır? CaMKII bir
otofosforile edici kinazdır ve herbir subünite komşu subünite tarafından
fosforile edilir. Böylece menteşe açık kalır.
CaMKII’nin CA-kalmodilin tarafından başlangıçtaki aktivasyonu yeterince
güçlüyse, otofosforilasyon defosforilasyondan daha hızlı bir oranda
meydana gelecektir ve molekül çalışır durumda olacaktır.
CaMKII’nin kalıcı aktivitesi sinaptik potansiyasyonun sürdürülmesine
katkıda bulunur. Örneğin postsinaptik AMPA resptörlerini fosforile halde
tutarak.
Sinapsta otofosforile edici kinazın bilgi depolayabileceği, moleküler switch
hipotezi olarak bilinir.
• Protein sentezi:
• Protein kinazlar sinaptik modifikasyonun devamına sınırlı bir süre
için (dakikalardan saatlere) katkıda bulunur. Bundan sonra uzun
süreli bellek için yeni protein yapımı gereklidir. Bu protein yeni
sinapslar bir araya getirmede kullanılır.
• Protein sentezi ve bellek konsolidasyonu:
• Çalışmalar, eğitim esnasında beyindeki protein sentezi inhibe
edilirse hayvanların normal bir şekilde öğrenip ancak günler sonra
test edildiğinde hatırlayamadığını göstermiş.
• Eğitimden kısa süre sonra inhibitörler enjekte edilirse uzun süreli
bellekte bozukluk gözlenmiş.
• Ancak, eğitimle inhibitör enjeksiyonu arasındaki interval uzadıkça
bellek, protein sentez inhibisyonuna artan şekilde dirençli hale gelir.
• Bu bulgular, kısa süreli bellek uzun süreliye dönüştürülürken, bellek
konsolidasyonu esnasında, yeni prt sentezi gerekliliğine işaret eder.
• Tetani esnasında protein sentez inhibisyonu hipokampusta
LTP indüksiyonu üzerinde etkiye sahip değildir.
• Ancak günlerden haftalara kadar sürmek yerine sinaptik
potansiyasyon birkaç saat içinde sona erer.
• Bellek formasyonu, başlangıçta mevcut sinaptik proteinlerin
hızlı modifikasyonunu içeriyor gibi görünmektedir. Bu
modifikasyonlar, belki de kalıcı aktif kinazların yardımıyla,
belleğimizi silen faktörlere karşı çalışır (moleküler turnover
gibi).
• Modifiye edilmiş sinapsa yeni bir protein gelip sinapstaki
geçici değişikliği kalıcıya çevirmezse bu kaybedilen bir
savaştır.
CREB ve bellek: CREB: Bir transkripsiyon faktörüdür ( cyclic AMP response element binding
protein). CREB, CREs (cyclic AMP response elements) denen DNA’nın spesifik
bir segmentine bağlanır.
• CREB-regüle gen ekspresyonu sineklerde bellek
konsolidasyonu için kritiktir.
• İlginç şekilde üretilmiş sineklerin, sinek CREB-1 in
ekstra kopyalarını yapabildiği bulunmuş. Normal
sinekler için birçok seferin ardından öğrenilebilecek
görevler tek bir denemeden sonra hatırlanabilmiş.
• Bu mutant sinekler fotografik hafızaya sahiptir.
• Bu sonuçlar yalnızca sineklere özgü değildir; CREB,
Aplysia’nın sensitizasyonunun konsolidasyonunu regüle
etmede ve faredeki uzun süreli potansiyalizasyon ve
uzamsal bellekte dahil edilmiş.
• Tüm deneyimler eşit şekilde hatırlanmaz. Bazıları, özellikle güçlü
duygusal içeriği olan, kalıcı olarak anılarımıza girer. (ilk aşkınızı
hatırlayın.) Diğerleri bizimle kısa süre kalır ve kaybolur.
• CREB tarafından modüle edilen gen ekspresyonu belleğin gücünü
kontrol eden bir moleküler mekanizmayı önerir.
• Anıları konsolide etmedeki başarısızlık birçok beyin hastalığının ve
yaşlanma sürecinin özelliğidir.
• Belleği güçlendiren ilaçlar üreten bir endüstri, konsolidasyonun nasıl
regüle edildiğinin anlaşılmasıyla meydana gelmiştir. (‘’Beyin için
Viagra’’)
• Öğrenme sonrası sinapsların güçlendirilmesinin ardından proteinler
yepyeni sinaps yapımında kullanılır.
• Bu en iyi Aplysia’da gösterilmiş. Basit omurgasız sistemlerde uzun
süreli bellek yeni sinapsların oluşumuyla ilgili, unutma bu sinapsların
kayıbıyla ilgilidir.
• Aynı değişikliklerin öğrenme sonrası memeli beyninde de meydana
gelip gelmediğini, memeli beyninin kompleks yapısı ve belleğin
dağınık doğası nedeniyle zordur.
• Ancak bir labarotuvar faresini oyuncaklar ve diğer oyun
arkadaşlarıyla olan ‘’kompleks’’ bir çevreye koymak oksipital
korteksteki nöron başına sinaps sayısını %25 arttırmıştır.
• Öğrenme sonrası meydana gelen yapısal değişiklikleri sinaps
sayısındaki artışa sınırlamaya gerek yoktur.
• Örneğin Aplysia’daki solungaç geri çekilme refleksinin uzun süreli
habituasyonu duyu nöronu tarafından yapılan sinapslarda azalma ile
ilişkilidir.
• Serebellar kortekste uzun süreli depresyona (LTD) neden olan şartlı
uyarılma, paralel lif-Purkinje hücre sinapslarının sayısında azalmaya
neden olmaktadır.
• ÖZETLE:
• Öğrenme ve bellek sinapslardan meydana gelir.
• Türlerden, beyin lokasyonundan, bellek tipinden bağımsız
olarak mekanizmalar evrensel gibi görünmektedir.
• İlk olarak beynin elektriksel aktivitesinde değişiklik, ikinci
olarak ikinci mesajcı moleküller ve sonra mevcut sinaptik
proteinlerin modifikasyonu ile olaylar sahnelenir.
• Bu geçici değişiklikler sinapsın yapısı değiştirilerek kalıcıya
dönüştürülür. Yeni prt sentezini ve yeni mikrodevirlerin
biraraya gelmesini içerir.
• Bazı bellek çeşitlerinde mevcut devreler dağılıyor olabilir.
• Bir evrensel özellik Ca’nın dahil oluşudur. Açıktır ki Ca güçlü kemik
ve dişlerden fazlasına yarar. Sadece nörotransmitter salınımı ve kas
kasılması için kritik değildir, hemen hemen tüm sinaptik plastisite
formlarına katılır.
• Bir yanda yük taşıyan iyon diğer yanda potent bir ikinci mesajcı
maddesi olmasından ötürü, Ca’nın direkt olarak elektriksel
aktiviteyi beyindeki uzun süreli değişikliklerle eşleştiren eşsiz bir
kabiliyeti vardır.
• Temel nörobilim araştırmaları bizi iyonlardan zekaya götürebilir mi?
• Kalsiyumdan kognisyona? Eğer bir sonraki sınavdaki
performansınız zeka ve kognisyonun yeterli ölçümüyse, ve eğer
sinaptik plastisite deklaratif belleğin gerçek temeliyse, yanıt evet
gibi görünmektedir.
•Teşekkürler...
Download