Şifanur | Astım

advertisement
Astım
Açıklama: Astım akciğerlerinizde meydana gelen kronik bir rahatsızlık olup, iki farklı boyutu
vardır...
Kategori: SAĞLIK
Eklenme Tarihi: 02 - Aralık - 2010
Geçerli Tarih: 19 - Temmuz - 2017, 04:24
Site: Şifanur
URL: http://www.sifanur.com/haber/1073-astim.html
Astım akciğerlerinizde meydana gelen kronik bir rahatsızlık olup, iki farklı boyutu vardır:
Daralma(Constriction)
Akciğerlerinizdeki hava yollarının etrafındaki kaslar beraberce kasılır veya daralır. Bu
daralmaya genel olarak “bronkokonstriksiyon” denir, ve akciğerlerinizin nefes alıp
vermesini zorlaştırabilir.
İltihaplanma(Inflammation)
Astım hastasıysanız, akciğerlerinizde bulunan hava yollarınız genelde şişik ve rahatsızdır.
Nöbet başladığı zaman daha da şişer ve rahatsızlanır. Doktorunuz bu şişme ve
rahatsızlıktan “iltihaplanma” olarak bahsedebilir. İltihaplanma, ciğerlerinizden alıp
verebildiğiniz hava miktarında azalmaya sebep olabilir.
Daralma ve iltihaplanma; hırıltılı solunum, öksürük, göğüs darlığı ve nefes darlığı gibi
semptomlara yol açabilir. Ayrıca, tedavi edilmediği takdirde, astım uzun vadede akciğer
işlevlerinin kaybına da sebep olabilmektedir.
Astımınız varsa ve herhangi bir tetikleyiciye maruz kalırsanız, akciğerlerinize giden hava
yolları her zamankinden daha çok şişerek iltihaplanır ve nefes almanız zorlaşır. Hava
yollarını çevreleyen kasların daralması sonucu hava yolları da kasılır ve mukoza oluşması
nedeniyle “tıkanırlar”.
Astım semptomlarınızın alevlenmesine yol açan birtakım tetikleyiciler vardır. Bunların
arasında alerjiler, enfeksiyonlar ve eviniz veya ofisinizde maruz kalabileceğiniz kuvvetli
koku veya buharlar olabilir. Herhangi bir tetikleyiciye maruz kalıp tepki verdiğiniz zaman,
hava yollarınız diğer tetikleyicilere karşı daha da hassaslaşır. Bundan dolayı, astımınızı
sürekli olarak kontrol altında tutmanız önemlidir. Semptomlarınızın kuvvetli olmadığı
zamanlarda bile hava yollarınız iltihaplı kalabilir.
Belirtileri:
Astımınız kontrol altında olmadığı zamanlarda neler yaşıyorsunuz? Nefes alırken ötme
sesi mi çıkarıyorsunuz? Göğsünüzde darlık mı hissediyorsunuz? Çoğu astımlı hasta
aşağıdaki klasik semptomların bir veya daha çoğunu yaşar:
Ötme Sesi - Nefes verirken çıkan ıslığa benzer ses.
Öksürük - Bir türlü kesilmeyen ve geceleri başlayan veya daha da kötüleşen bir öksürük
Göğüs Darlığı - Göğsünüzün çevresi halatla sıkılıyormuş gibi bir his
Nefes Darlığı - İncecik bir kamıştan nefes almaya çalışıyormuş, hatta hiç nefes
alamıyormuş gibi bir his. Özellikle nefes vermekte zorluk.
Yukarıda sayılan semptomlar doktorunuzun önerdiği tedavi planına uymadığınız (hatta
bazen uyduğunuzda bile) durumlarda oluşabilir.
Astımın temel gerçeği şudur: Astım hiç yakanızı bırakmayan sessiz ve sinsi bir rahatsızlık
olabilir. Semptomlarınız olmadığı zamanlarda bile hava yollarınız daralmış ve iltihaplı
olabilir. Bu yüzden de kendinizi iyi hissediyor olsanız bile astımı sürekli olarak kontrol
altında tutmak büyük önem taşır. Tedavi edilmediği durumlarda, astımın uzun vadede
akciğer işlevi kaybına yol açtığını gösteren kanıtların sayısı artmaktadır.
Astım tetikleyicileri:
Astım tetikleyicileri, çevrenizde bulunan ve astım semptomları veya astım nöbeti
yaşamanıza neden olabilecek şeylerdir. Astım semptomlarınızı alevlendirebilecek çeşitli
tetikleyiciler vardır ve bunlar insandan insana farklılık gösterir. Siz tetikleyicilerinizi
belirleyip bunlardan uzak kalarak, rahatsızlık veren astım semptomlarını önleyebilirsiniz.
Tetikleyicilerinizi tanıyıp, belirleyip bunlardan kaçınmak, astımınızı başarıyla kontrol altına
alabilecek detaylı bir eylem planının parçası olmalıdır. Astım tetikleyicilerinin tümünden
kurtulmak mümkün olmayabilir. Yine de, onları ev ve iş ortamınızda olabildiğince
kenidinizden uzak tutmalısınız. Bu sayede, çok daha az astım semptomu veya nöbeti
geçirerek daha sağlıklı bir yaşam sürebilirsiniz.
Sigara
Evinizde ve etrafınızda sigara içilmesine izin vermeyin, bilhassa yatak odası ve
arabanızda. Dumanaltı alanlardan uzak durun.
Toz Böcekleri
Toz böcekleri, kumaş ve halılarda yaşayan, gözle görülmeyen hayvancıklardır.
Yatak ve yastığınızı toz geçirmeyen özel bir kılıfla kaplayın.
En az 5 yılda bir eski yastıklarınızı yenileri ile değiştirin.
Yatağınızdaki çarşaf ve yorganları her hafta sıcak suda yıkayın. Suyun ısısı 55 dereceden
yüksek olmalıdır (ev tozları bu ısıda ölür).
Yatağınızın tozlanmaması için, gündüzleri tüm yatağı kaplayan bir yatak örtüsü serin.
Gece örtüyü başka bir odaya koyun.
Ev Hayvanları
Bazı insanlar tüylü hayvanların derilerinden dökülen maddeler veya kurumuş tükürüğe
karşı alerjik olabilmektedir. Eğer sizin için de durum böyle ise;
Hayvanınız varsa ona yeni bir ev bulun veya baştan evinize sokmayın. Bunu yapmak çok
zor olabilir. Ama hayvanlara alerjiniz varsa, astımınızı kontrol altına almanın en iyi yolu
bu olacaktır.
Evinizde hayvan bulunmasına engel olamıyorsanız hiç olmazsa yatak odanıza sokmayın
ve yatak odasının kapısını sürekli kapalı tutun.
Yatak odanızdaki klima mazgallarına filtre taktırmayı deneyin.
Evinizdeki halıları ve varsa mobilyaların üzerine attığınız kumaşları kaldırın. Bu mümkün
değilse, hayvanı evde bunların olduğu odalara sokmayın.
Hamamböcekleri
Astımı olan birçok kişi hamam böceklerinin kuru döküntü ve dışkılarına alerjiktir.
Yatak odanızda yiyecek bulundurmayın.
Yiyecek ve çöpü kapalı kutularda bulundurun (gıda maddelerini asla dışarıda bırakmayın).
Tuzaklar ve ilaçlar ile hamamböceklerini yokedin.
Hamam böceklerini öldürmek için sprey kullanıyorsanız, koku geçene kadar o odaya
girmeyin.
Ev Küfü
Damlayan musluk, boru ve diğer su kaynaklarını onarın.
Küflü yüzeyleri çamaşır suyu içeren bir temizlik maddesi ile silin.
Küflenmiş banyo perdelerini yıkayın veya yenileyin.
Duman, Kuvvetli Kokular ve Spreyler
Mümkünse odunlu soba, kerosenli ısıtıcı kullanmayın ve şömine yakmayın.
Parfüm, talk pudrası, saç spreyi ve boya gibi kuvvetli koku ve spreylerden uzak durmaya
çalışın.
Polen veya Açık Hava Küfleri
Alerji mevsimi süresince aşağıdakileri yapmaya çalışın:
Pencereleri kapalı tutun.
Mümkünse, öğlen ve öğleden sonra saatlerinde evde kalın ve pencereleri kapalı tutun.
Polen ve bazı küf tipleri bu saatlerde çok yoğundur.
Alerji mevsimi başlamadan önce astım tedavinizde herhangi bir ayarlama gerekip
gerekmediği konusunda doktorunuza danışın.
Spor
Astımınız olsa da aktif bir yaşam sürebilirsiniz. Egzersiz, spor, oyun veya yoğun çalışma
gibi aktivitelerde bulunurken astım semptomları yaşıyorsanız doktorunuzla görüşün.
Egzersiz yapmaya başlamadan önce semptomları önlemek amacıyla herhangi bir ilaç
alma konusunda doktorunuza danışın.
Egzersize başlamadan önce 6 ila 10 dakika boyunca gerilerek veya yürüyerek ısının.
Hava kirliliği ve polen düzeylerinin (polene alerjiniz varsa) yüksek olduğu zamanlarda
açık havada çalışmayın veya başka bir aktivitede bulunmayın.
Soğuk Algınlığı ve Enfeksiyonlar
Soğuk algınlığı ve enfeksiyonlar astımınızı tetikliyorsa, kendinizi hasta hissettiğiniz
zamanlarda nasıl bir tedavi planı uygulamanız gerektiği konusunda doktorunuz ile
görüşün. Ayrıca aşağıdakileri deneyebilirisiniz:
Grip aşısı olun.
Bol bol dinlenin, dengeli beslenin, düzenli olarak egzersiz yapın, bol sıvı tüketin, ve soğuk
algınlığı olanlardan uzak durarak sağlıklı kalmaya çalışın.
Hava
Soğuk ve rüzgarlı günlerde ağız ve burnunuzu bir atkıyla kapatın.
Polen ve küf alerjiniz varsa, polen ve küf düzeylerinin yüksek olduğu günlerde sokağa
çıkmamaya çalışın (hava raporlarını takip edin).
Diğer Tetikleyiciler
Sülfitli gıdalardan uzak durun: Örneğin, astım semptomlarına neden oluyorsa, bira veya
şarap içmeyin, karides, kuru meyve, veya işlenmiş patates yemeyin.
Alerjik Astım
Alerjik astım, polenler veya hayvan dışkısı gibi alerjenlere karşı alerjik bir tepki olarak
tetiklenir. Bu tip astım hastalarının kendileri veya ailelerinde alerji (örneğin, saman
nezlesi) ve/veya egzema (kaşıntılı, kızartılı ve su toplaması gibi sonuçlar doğuran bir cilt
problemi) geçmişi vardır.
Mevsimsel Astım
Alerjik astımın bir şekli olan mevsimsel astım, havaya polen bırakan ağaçlar, çimen ve
çiçekler tarafından tetiklenebilir. Örneğin, bazı insanların astımı ilkbaharda bitkiler çiçek
açarken daha kötü olur. Bazı insanlar ise yazın son dönemleri ve sonbaharın başlarında
yapraklar küf tuttuğunda daha çok sorun yaşar.
Alerjik Olmayan Astım
Bazı astım hastalarının nöbetleri alerji kökenli olmaz. Bu kişilerin semptomları ve hava
yollarında oluşan değişiklikler alerjik astımı olanlarla aynı olsa da, astımlarını tetikleyen
şey alerji değildir. Ancak, astımı olan birçok kişi gibi, tütün dumanı, tahta dumanı, oda
deodorantları, çam kokuları, taze boya, ev ve temizlik ürünleri, mutfaktan gelen kokular,
iş yerinde bulunan kimyasallar, parfümler ve hava kirliliği gibi havadan solunan bir veya
daha fazla alerjik olmayan rahatsız edici madde yüzünden astım nöbeti geçirebilirler.
Nezle veya grip gibi sıradan solunum enfeksiyonları veya sinüs enfeksiyonu da
semptomların ortaya çıkmasına neden olabilir. Egzersiz, soğuk hava, hava sıcaklığında
ani değişimler, ve hatta gastroözofageal reflü bile alerjik kökenli olmayan astım
hastalarının semptomlarını tetikleyebilir.
Spor/Egzersiz Kökenli Astım
Egzersiz kökenli astım, egzersiz veya benzeri fiziksel aktivitelerden tetiklenen astım
semptomları anlamına gelir. Bu semptomlar genelde egzersiz esnasında veya hemen
sonrasında fark edilir. Bu tip astım hastalarının kışın açık havada spor yapmaları özellikle
yanlıştır.
Gece Astımı
Astımı olan her kişide olabilir. Gecenin ortasında, genellikle saat 2 ila 4 arasında
kötüleşen astım semptomlarına bu ad verilir.
Astım semptomlarının gece daha da kötüleşmesine neden olan şeyler arasında sinüs
enfeksiyonları ve ev tozları, veya hayvan döküntülerinin neden olduğu burun akıntıları da
sayılabilir. Vücut saatinizin de burada bir rolü olabilir. Vücudunuzun astımla savaşmak
için ürettiği adrenalin ve steroid gibi maddeler sabah saat 4 ve 8 arasında en düşük
düzeydedirler. Bunun sonucunda, astım semptomlarının bu saatlerde nüksetmesi daha
kolaydır.
Kronik Obstrüktif, Amfizem, Kronik Bronşit Akçiğer Hastalığı (KOAH)
Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH)
1. Tanım
KOAH akciğerin zararlı gaz ve partiküllere karşı anormal enflamatuar yanıtı sonucu ortaya
çıkan tıkayıcı ve ilerleyici bir akciğer hastalığıdır. Ekspirium (nefes verme) sırasında
havayollarında ortaya çıkan çökme ve aşırı bronşial ifrazat havayollarında daralmaya
neden olarak hava akım hızını azaltmakta ve bu olay sürekli olarak şiddetini arttırarak
hastanın yaşam kalitesinde bozulmaya yol açmaktadır. Bu tanımdan da anlaşıldığı gibi
KOAH'ta havayollarında meydana gelen değişikler geri dönüşümsüzdür ve sürekli
ilerleyici karakter gösterir.American Thoracic Society'nin tanımına göre KOAH, Kronik
bronşit ve amfizeme bağlı hava akımı kısıtlaması ile karakterizedir. Yine aynı derneğin
tanımlamasına göre Kronik bronşit, birbirini izleyen iki yıl içersinde bir başka nedene
bağlanamayan ve en az 3 ay süren kronik öksürük ve balgam çıkarma olarak ifade
edilebilir. Amfizem ise akciğerin en uç noktalarında yer alan ve atmosfer havasından
Oksijeni alıp kandaki Karbon dioksiti havaya vermemizi sağlayan alveolerin (küçük hava
kesecikleri) anormal ve kalıcı genişlemesidir. Bu 2 hastalığın akciğerde yerleştiği alan ve
yapmış oldukları kalıcı değişiklikler farklı tipte olmakla beraber KOAH,genellikle kronik
bronşit ve amfizemin değişik oranlarda birlikteliği ile karakterizedir.
2. Dünyada ve ülkemizde KOAH'nın boyutu nedir ?
Tüm dünyada ciddi bir ölüm nedeni olan bu hastalık yüzünden her yıl yaklaşık 2,5 milyon
kişi yaşamını yitirmektedir.Bu hastalalığın 2020 yılında küresel yük açısından ilk 5. sıraya
yerleşeceği tahmin edilmektedir.ABD'de 1968-1995 arası yaşa uyarlanmış ölüm
oranlarının seyrine bakıldığında,koroner kalp hastalığı, inme, diğer serebrovasküler
hastalıklar ve bunların dışında kalan diğer tüm ölüm nedenlerinde azalma izlenirken, aynı
dönemde KOAH nedenli ölüm oranlarında ciddi bir artış olduğu (% 163) saptanmıştır.
KOAH bugün tüm dünya genellinde ölüm nedenleri arasında 6. sırada yer almaktadır ve
2020 yılında 3. sıraya yerleşeceği öngörülmektedir. Ülkemizde elimizde kesin sayısal
veriler olmamakla birlikte yaklaşık 2,5-3 milyon KOAH hastası olduğu tahmin
edilmektedir.
3. KOAH için risk faktörleri
KOAH için risk faktörleri astımda olduğu gibi genetik ve çevresel olmak üzere 2 grupta
ele alınabilir. Yandaki tabloda görülen risk faktörlerinden en önemlisi sigara kullanımıdır.
Gelişmiş ülkelerde KOAH gelişiminden sorumlu en büyük risk faktörü sigara iken
gelişmekte olan ülkelerde sigaranın yanısıra çevresel ve mesleki zararlı gaz ve
partiküllere ya da hava kirliliğine maruz kalma da önemli oranda KOAH gelişiminden
sorumlu tutulmaktadır. Örneğin ülkemizde bazı kırsal alanlarda yakıt olarak kullanılan
tezek dumanı KOAH için risk faktörü olarak ele alınmalıdır.
Aktif sigara kullanımı KOAH için bilinen en önemli risk faktörüdür. Sigara içenlerde KOAH
gelişme riski içmeyenlere göre 10-25 kat daha fazladır. Aktif sigara içenlerin sigarayı
bıraktıklarında solunum fonksiyon testlerindeki yıllık kayıp hızı, sigara içmeye devam
edenlere göre ileri derecede azalmaktadır. Sigarayı bırakma yaşı ne kadar erken olursa
solunum fonksiyon testlerindeki bozulma hızı o derecede yavaşlamaktadır. Bugün sigara
içenlerin yaklaşaık % 15-20 kadarında KOAH geliştiği bilinmektedir.
Mesleksel maruziyet de KOAH için önemli risk faktörüdür. Havalandırması kötü, korunma
önlemlerinn uygulanmadığı dumanlı ve tozlu işyerlerinde çalışanlarda KOAH gelişimi için
normal popülasyona göre daha yüksek risk taşımaktadırlar.
4. Hastalığa ait belirti ve bulgular
Hastalığın ilk belirtileri öksürük ve balgam çıkarmadır. KOAH hastalarının büyük
çoğunluğu aynı zamanda sigara tiryakisi olduğundan öksürük ve balgam yakınması
başlangıçta hasta tarafından sigaradan oluyor düşüncesi ile önemsenmez. Oysa bu
dönemde hastalığa tanı konulması hastanın geleceği açısından son derece önemlidir.
Erken dönemde sigaranın bırakılması ile hastalık belirtileri gerileyebilir ve hastalık gelişimi
durabilir. Öksürük genellikle sabahları daha fazla ve arka arkayadır.Kronik bronşitin ön
planda olduğu KOAH olgularında çoğu kez öksürükle birlikte balgam çıkarma da vardır.
Hastalığın bu dönemde fark edilmemesi ve sigaraya devam edilmesi neticesinde hastalık
ilerler ve hışıltılı solunum, nefes darlığı gibi yakınmalar ortaya çıkar. Ayrıca bazı
hastalarda balgamla birlikte hafif hemoptizi(kan tükürme) olabilir.Ön planda amfizemin
yer aldığı KOAH olgularında ise hastalar en fazla nefes darlığından yakınırlar. Bu gruptaki
hastalarda hışıltılı solunum, öksürük ve balgam çıkarma yakınmaları daha seyrektir. Yine
amfizemin ön planda olduğu KOAH hastaları genellikle astenik, ince yapılı tiplerdir. Buna
karşın Kr.bronşitin ön planda olduğu KOAH hastaları tıknaz kısa boylu yapıdadırlar.
KOAH'ın ağır ve çok ağır formlarında kandaki Oksijen miktarında azalma ve buna bağlı
siyanoz ve en nihayetinde sağ kalp yetersizliğine bağlı, ayaklarda şişme gibi belirtiler
ortaya çıkar.
5. Hastalığın tanısı
Sigara kullanımı,zararlı gaz ve partiküllere maruziyet veya genetik risk faktörleri varlığı
ile birlikte kronik öksürük, balgam çıkarma ve nefes darlığı gibi semptomlar ile başvuran
hastalarda standart akciğer grafisi ve solunum fonksiyon testleri yapılmalıdır. Standart
akciğer grafisinde KOAH'na ilişkin bulgular saptanabilmekle beraber yukarıdaki
şikayetlere neden olabilen akciğer kanseri, bronşektazi gibi diğer akciğer hastalıklarının
tanısı da konulabilir.Solunum fonksiyon testleri ise KOAH tanısının objektif olarak
kesinleştirilmesini ve hastalığın varlığı durumunda ağırlık derecesinin belirlenmesini
sağlar. Bu tetkikleri dışında EKG ve tam kan sayımı gibi yardımcı tanı yöntemlerine de
başvurulabilir.
KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI
“KOAH, kronik bronşit ve amfizeme bağlı olarak gelişen hava akımı obstrüksiyonunun
varlığı ile karekterize bir hastalıktır; hava akımı obstrüksiyonu genellikle progressiftir,
havayolu hiperreaktivitesi ile birlikte olabilir, kısmen reversibl olabilir.”
“Kronik Bronşit, birbirini izleyen iki yıl, her yıl üç ay süreyle, kronik öksürüğe ait başka bir
neden olmaksızın kronik prodüktif öksürük olmasıdır.”
“Amfizem, terminal bronşiollerin distalindeki hava yollarının belirgin fibrozis olmaksızın,
duvar harabiyeti ile birlikteki anormal kalıcı genişlemesidir. Harabiyet respiratuvar
havayollarının üniform bir şekilde olmamasıdır; asinüs ve komponentlerinin düzgün
görünümü bozulmouştur veya tamamen kaybolmuş olabilir.”
Kronik bronşit klinik, amfizem anatomik olarak tanımlanmaktadır.
Tanımlardan anlaşılacağı üzere KOAH’ta hava akımı sınırlanması irreversibl’dır. Ancak
reversibl komponentin olması tanıyı ekarte ettirmez. Böyle durumlarda özellikle yaşlılarda
kronik astma ile ayrımı zor olabilmaktedir. KOAH’lı hastalarda kronik bronşit, amfizem ve
astma arasındaki ilişki Venn diyagramında görülmektedir. Bu diyagrama göre hava akımı
obstrüksiyonunun tamamen reversibl olduğu astma hastaları (alan 9) KOAH grubuna
dahil edilmemektedir. Ancak kısmi reversibilitesi olan, kr. Bronşit ve/veya amfizem
komponentlerini de içeren astmalı hasta grubu (alan 6, 7, 8) KOAH tanımına girmektedir.
Hava akımı obstrüksiyonu ile birlikte bulunan kronik bronşit ve amfizem genellikle birlikte
bulunmaktadır (Alan 5). Sigara dumanına maruziyette olduğu gibi bir kısım astma
vakalarında kronik bronşitin belirtisi olan prodüktif öksürük olabilir (Alan 6). ABD’de bu
hastalara sıklıkla “Astmatik Bronşit” veya “KOAH’ın astmatik formu” denir. Hava akımı
obstrüksiyonu bulunmayan kronik bronşit ve/veya amfizemli hastalar KOAH hastası
sayılmaz. Kistik fibrozis, bronşektazi, obliteratif bronşiolit ve bazen LAM, Histiositozis X
gibi spesifik etyolojiye bağlı, kronik hava akımı obstrüksiyonu bulunan hastalıklar KOAH
tanıma alınmaz (Alan 10).
EPİDEMİYOLOJİ:
MORBİDİTE
Prevalans ile ilgili bilgilerimiz sınırlıdır. ABD’de 14 milyon KOAH hastası olduğu, bunların
yaklaşık 12.5 milyonunun kr. bronşit, 1.65 milyonunun ise amfizem olduğu tahmin
edilmektedir. KOAh’lı hasta sayısının 1982’den 1995’e kadar %41.5 arttığı saptanmıştır.
Populasyon temelli çalışmalarda kronik havayolu obstrüksiyonu ve amfizem tanısı erişkin
beyaz erkeklerde %4-6 ve erişkin beyaz kadınlarda %1-3 bulunmuştur.
Ülkemizde 1992 yılı için Kr. Bronşit, Amfizem ve Astma için hastaneye yatış oranı 141.5
/100 000 bulunmuştur. KOAH morbiditesi erkeklerde daha yüksektir. Özellikle 45 yaşın
üzerinde fark artmaktadır. Bu fark erkeklerin daha sıklıkla sigara içmesine ve daha sık
mesleki maruziyetine bağlanmaktadır. Sigara içiminin kadınlarda giderek artması
nedeniyle yakın gelecekte kadın erkek farkının azalacağı tahmin edilmektedir.
MORTALİTE:
Günümüzde KOAH’a bağlı ölümler gittikçe artmaktadır. 1966-86 yılları arasında kalp ve
serebrovasküler hastalıklara bağlı ölüm hızları %45 ve %58 oranında azalırken KOAH
nedenli ölüm hızları %71 artmıştır.
1991’de ABD’de ölüm nedenleri arasında 4. sırayı almıştır ve 85,544 ölüm olmuştur ve
ölüm hızı 18.6 / 100,000 olarak bulunmuştur. 1985’te tüm ölümlerin 3.6’sı KOAH’a bağlı
iken %4.3 ölümde katkıda bulunan faktördür. KOAH ileri yaş grubunun hastalığıdır. 1985
yılında KOAH nedeniyle ölen olguların %95’inden fazlasının 55 yaşın üzerinde olduğu
saptanmıştır.
55 yaşın altında mortalitede kadın erkek arasında fark yokken, bu yaştan sonra
erkeklerde artmakta ve 70 yaş civarında 2 katının üzerine ulaşmaktadır.
Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 1994’te ülkemizdeki tüm yataklı tedavi kurumlarına A93
(Astma, Kr. Bronşit, Amfizem) kodu ile 98,897 hasta yatırılmış ve bunların 1328’i (%
1.34) ölmüştür. Buna göre mortalite (kaba ölüm hızı) yüzbinde 2.2’dir. 1994’te
hesaplanan kaba ölüm hızı yüzbinde 760 ve yataklı tedavi kurumlarındaki kaba ölüm hızı
ise yüzbinde 115.6’dır. Buna göre düzeltilen KOAH mortalitesi yüzbinde 14.5 olacaktır. Bu
değer ABD’den bildirilen değerlere daha yakındır.
RİSK FAKTÖRLERİ
Patogenezin anlaşılması ve çevresel faktörlere önlem alınması açısından önemlidir.
Bilinen en önemli risk faktörü sigaradır.
Kesinlik Derecesi
Çevre Faktörleri
Konakçı Faktörleri
Kesin
Sigara
mesleki maruziyet
Alfa-1 Antitirpsin eksikliği
Büyük Olasılıkla
Hava kirliliği
Sosyoekonomik durum
Alkol
Çocuklukta pasif sigara içiciliği
Diğer mesleki maruziyet
Düşük doğum ağırlığı
Çocukluk solunum enfeksiyonları
Atopi (IgE yüksekliği)
Bronş hiperreaktivitesi
Aile öyküsü
Tahmin Edilen
Adeno virüs enfeksiyonları
Diyette Vit. C eksikliği
Genetik predispozisyon
A grubu kan
Non-sekretuar IgA
KOAH gelişme riskinin %80-90’ından sigara tek başına sorumludur. %10’dan azında alfa1 antitripsin sorumludur. Normal serum AAT miktarı olan (150-350 mg/dl) Pi MM fenotipi
Avrupa nüfusunun %90’ını oluşturmaktadır. Pi ZZ fenotipinde serum AAT normalin
%16’sıdır ve bunlarda amfizem gelişir. Koruyucu etkiyi sağlayan düzey (80 mg/dl)
normal serum düzeyinin %35’idir. Bu nedenle Pi SZ heterozigotlarda AAT ara
düzeylerdedir ve KOAH gelişimi için önemli bir risk faktörü sayılmaz.
AAT Eksikliği Araştırma Endikasyonları
1. Sigara içmeyen KOAH’lı kr. Bronşit hastaları
2. Risk faktörü olmaksızın bronşektazi varlığı
3. 50 yaşından önce başlayan KOAH
4. Bazal amfizem olması
5. Özellikle 50 yaş altında düzelmeyen Astma
6. AAT yetmezliği ve 50 yaş altında KOAH aile öyküsü
7. Risk faktörü olmaksızın Siroz
Toz, duman ve gazlara mesleki maruziyet de KOAH için önemli risk faktörüdür.
Kadmiyum, silika ve tozlar için bu durum belirlenmiştir. Sigara ve hava kirliliği ile birlikte
etki artmaktadır. KOAH riskinin yüksek olduğu meslekler maden işçiliği, metal işçiliği,
ulaşım sektörü, odun/kağıt imalat sanayii, çimento, tahıl ve tekstil işçiliğidir. Silika
nedeniyle altın madeni işçilerinde risk kömür madeninden fazladır.
DOĞAL SEYİR VE PROGNOZ
KOAH hastalarına genellikle geç dönemlerde tanı konulmaktadır. Düşük FEV1
değerlerinde bile hastalar semptomsuz veya az semptomlu olabilirler. Bu nedenle tarama
amaçlı spirometrik tetkikler önemlidir.
KOAH’ta yaşam süresini kısaltan faktörler
İleri yaş
Sigarayı bırakmamak
FEV1 < %50
FEV1’deki azalmanın hızlı olması
Bronkodilatörlere cevabın az olması
Hipoksemi
Kor pulmonale
Birçok çalışmada sigara içmeyen sağlıklı kişilerde 30 yaştan sonra FEV1 değerinde her yıl
20-30 ml azalma olduğu saptanmıştır. Sigara içenlerde ise bu azalma %10-20 daha
fazladır. Yoğun sigara içicilerinde ise daha fazladır. KOAH hastalarında ise 48-91 ml’dir.
Bu nedenle FEV1 veya FEV1/FVC değerleri %70’in altında olan kişiler ilerde KOAH hastası
olabilecekleri konusunda uyarılmalıdırlar.
Hafif havayolu obstrüksiyonu olan hastaların prognozu genellikle iyidir. FEV1 değeri >
%50 olan hastaların yaşam süresi obstrüksiyonu olmayan sigara içicilerine yakındır.
Ancak ağır obstrüksiyonu olan ve hiperkapnisi olanlarda prognoz kötüdür. FEV1 değeri
1lt’nin altında olanlarda 5 yıl yaşam yaklaşık %50’dir.
PATOLOJİ VE PATOGENEZ
Hastalığın ortaya çıkmasında en önemli faktör uygun genetik yapıdır.
Uygun Genetik Yapı +
Risk Faktörleri =
KOAH
Atopi, IgE yüksekliği,
havayolu hiperreaktivitesi, AAT eksikliği
Sigara, tozlar, enfeksiyon vs.
Patolojik değişiklikler büyük havayolları, küçük hava yolları ve akciğer parankimine aittir.
Büyük Hava Yolları
Mukus hipersekresyonunun çoğunluğu büyük havayollarından kaynaklanır. Goblet
hücrelerinde yapısal genişleme ve sayıca artış (hipertrofi ve hiperplazi) vardır. Fokal
squamöz metaplazi ve düz kas hipertrofisi de bulunabilir. Erken dönemlerde bile
havayollarında inflamasyon vardır. Mukozada başlıca mononükleer hücreler, bronşial
sıvıda başlıca nötrofiller olmak üzere eozinofiller de bulunmaktadır. İleri dönem KOAH’ta
kartilaj atrofisi saptanmıştır.
Küçük Havayolları
KOAH’ta havayolu direnci artışının başlıca yeri küçük bronşlar ve bronşiollerdir. Goblet
hücre sayısında artma (metaplazi), intraluminal mukusta artma, inflamsyon, kas
kütlesinde artma (hipertrofi), fibrozis, obliterasyon ve hava yollarında daralma vardır. Bu
değişiklikler küçük veya periferal hava yolu hastalığı, kronik obstrüktif broşiolit gibi
terimlerle tarif edilmektedir.
Akciğer Parankimi
Parankime ait değişiklik amfizemdir. Başlıca iki tip amfizem vardır: Sentriasiner amfizem,
respiratuarbronşiollerden başlayarak alveol kanalları ve alveollere kadar yayılan,
asinusun ortasının tutulup çevre alveollerin normal bulunduğu amfizemdir. Sentrilobüler
amfizem, sentriasiner amfizemin bir formu olup uzun zamandan beri sigara içenlerde
görülen amfizemdir. Panasiner amfizem, tüm asinusun destrüksiyonu ile karekterizedir.
AAT eksikliğinde görülür. Başlıca alt lobları tutar. Üçüncü bir amfizem tipi distal veya
paraseptal amfizem olup asinusun distalindeki alveol kanalları, keseleri ve alveollere ait
amfizemdir. Fibröz septalara veya plevraya yakındır. Bül ve blebler oluşturarak, apikal
büller fibrotoraksa, dev büller akciğer kompresyonlarına neden olabilmektedir.
Çok ilerlemiş KOAH’ta pulmoner dolaşım, sağ kalp ve solunum kaslarında da yapısal
değişiklikler meydana gelir.
KOAH’ta irreversibl havayolu obstrüksiyonu nedenleri elastin-kollagen doku yapısındaki
proteolitik harabiyete bağlı elastisite kaybına bağlı olarak oluşan veya küçük hava
yollarında obliterasyon, distorsiyon ve fibrozistir. Reversibl obstrüksiyon nedenleri düz
kas kontraksiyonu, mukus hipersekresyonu, mukoza ödemidir. Bu yapısal değişiklikler
remodeling kavramı ile ifade edilmektedir.
ASTIM İÇİN ŞİFALI BİTKİLER
adaçayı
Mide va bağırsak gazlarını giderir. Mide bulantısını keser. Hazım sisteminin düzenli
çalışmasını sağlar. Boğaz, bademcik ve dişeti iltihaplarını giderir. Göğsü yumuşatır.
astımdaki sıkıntıları geçirir. İdrar ve ter söktürür. Banyo suyuna katılıp yıkanılırsa; zindelik
verir. Günde, 3 kahve fincanından fazla içilmemelidir.
boru çiçeği ( çan çiçeği )
Nefes darlığı , bronşit ve astımın sebep olduğu rahatsızlıkları giderir.
gelincik
Nefes darlığı, astım ve bronşitte rahatlık verir. Kan tükürme ve kusmayı önler. Yanıkları
iyileştirir.
güzelavratotu
Ağrı kesici ilaç yapımında kullanılır. Ayrıca, mide, barsak, astım, kalp, sinir ve beyin
hastalıklarının tedavisi için yapılan ilaçlarda da kullanılmaktadır.
kantaron
Çayı kuvvet verici, iştah açıcı, ateş düşürücü ve hazmı kolaylaştırıcı olarak verilir. Ayrıca
astım ve mide ağrılarında da faydalı olduğu bilinir.
lahana
Kansere karşı etkili olduğu bilinen sebzelerin başında gelir. Bol miktarda B, C ve E vitamini,
potasyum içerir. Özellikle meme ve rahim kanserine karşı etkilidir. Vücutta biriken zehirli
maddelerin atılmasını sağlar. Kandaki şeker miktarını düşürür. Sarılık ve safra kesesi
hastalıkları için iyidir. astıma faydalıdır. Bağırsak kanserine karşı etkili. Lahana kanser
hücrelerinin üremesini engelleyen kimyasal bir madde (isotiocyanates) içeriyor. ABD'de
yapılan bir araştırmaya göre, haftada bir gün lahana yiyenlerin bağırsak kanseri olma riskleri
üçte iki oranında azalıyor.
melekotu
Kan dolaşımını düzenler. Terletir. Kurutulmuş melekotu dövülüp başa sürülecek olursa bitleri
öldürür. astım nöbetlerine faydalıdır.
turp
Böbreklerdeki mikropları öldürür. Kum ve taşların dökülmesine yardımcı olur. Karaciğer
şişliğini indirir. Sarılıkta faydalıdır. Safra taşlarının düşürülmesine yardımcıdır. Romatizma,
siyatik astım ve bronşite faydalıdır.
Download