Uluslararası Müdahale Yıldırım TURAN Saü Dersin sonunda öğrencilerin aşağıdaki yeterlilikleri geliştirmeleri hedeflenmektedir: Müdahale kavramının Doğuşu Uluslararası Hukuk ve Müdahale Uygulamada İnsani Müdahale Koruma Sorumluluğu (R2P) Anlayışı 2 Uluslararası Müdahale Uluslararası platformda dış politika araçlarından biri olan müdahale, uluslararası hukukun devlet egemenliği, iç işlerinde bağımsızlık ve güç kullanmama gibi temel prensiplerine ters düşmesi nedeniyle Uluslararası İlişkiler’de tartışmalı bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Uluslararası Müdahale 20. Yüzyıl’ın ikinci yarısında uluslararası platformda insan haklarına verilen önem artmış, temel hak ve özgürlüklerin evrensel boyutta korunması yönünde yeni adımlar atılmıştır. Soğuk Savaş sonrasında ise güvenlik anlayışının kapsamı genişlemiş ve bu çerçevede devlet güvenliğinin ötesinde insan güvenliği de önem kazanmıştır. Uluslararası müdahale denildiğinde akla ilk gelen müdahale türü insani müdahale ’dir. Müdahale Kavramının Doğuşu Felsefi köklerini “adil savaş” anlayışında bulan İnsani müdahale doktrininin öncüleri Alberico Gentili (15521608), Francisco Suârez (1548-1617) ve Hugo Grotius (1583- 1645) gibi isimlerdir. Grotius, hükümranının elinden haksızlığa uğramakta olan bir halkın korunması amacının savaş için adil bir sebep oluşturduğunu öne sürerken, bugünkü anlayışa göre insani müdahale kavramının temelini ortaya koymaktadır. Müdahale Kavramının Doğuşu Immanuel Kant (1724-1804), ahlak yasasının devletin egemenliğinin üstünde bir otoritesi olduğunu savunmakta ve insanoğlunun sahip olduğu etik kapasitenin insan haklarının evrenselliği için temel oluşturduğunu savunmaktadır. Dünya insanlarının farklı derecelerde katılımcıları oldukları evrensel toplumun ulaştığı seviyede dünyanın bir yerinde meydana gelen bir hak ihlalinin dünyanın her yerinde hissedilir hale geldiğini öne sürmektedir. Uluslararası Hukuk ve Müdahale Egemen eşitlik ilkesi üzerine kurulan BM, kuvvet kullanımım ve tehdidini yasaklamış ve devletlerin iç yetki alanına giren konularda müdahale edilmemesi prensibini benimsemiştir. Bu temel ilkelerden yola çıkan restriksiyonist kuramın savunucuları insani müdahale de dahil olmak üzere herhangi bir askeri müdahalenin bir hak olarak tanımlanamayacağını savunmaktadırlar. Uluslararası Hukuk ve Müdahale Karşıt görüşün temsilcilerden Reisman ise, insani amaçlarla yapılan müdahalenin geçici olması ve sadece gerçekleşmekte olan büyük ölçekli insan hakları ihlallerini durdurmaya yönelik olması nedeniyle BM’nin amaçlarıyla çelişmediğini savunmaktadır. Uluslararası Hukuk ve Müdahale Devletlerin iç işlerine müdahale edilmemesi anlayışı zaman içinde insan haklarının evrenselliği yönünde artan bir inanış ve imzalanan çok taraflı sözleşmeler nedeniyle daha esnek olarak ele alınmaya başlanmıştır. İnsan haklan ihlallerinin ciddi boyutlara ulaştığı bazı durumlarda uluslararası toplumun önlemler alması söz konusu olmuş ve uluslararası hukuk çerçevesinde müdahalenin kapısı aralanmıştır. İnsancıl müdahalelerin meşruiyetini savunan çevreler, BM’nin insan haklarını yüce bir değer olarak tanımlamasını uluslararası müdahaleler için meşruiyet oluşturan bir zemin olarak görmektedirler. Uluslararası Hukuk ve Müdahale İnsan haklarının evrenselleşmesi yönünde yaşanan siyasi ve hukuki gelişmeler insani müdahaleleri meşru kılabilecek sebepleri doğurmakla beraber böyle bir güç kullanımına tartışmasız bir yasallık sağlayacak tek unsur BM Güvenlik Konseyi’nin VII. Bölüm çerçevesinde alacağı karardır. BM Antlaşması Md. 39 ışığında geniş kapsamlı insan hakları ihlallerinin saldırı suçunu doğurması, bölgesel ya da uluslararası barışa tehdit oluşturması veya barışı bozması durumlarında Güvenlik Konseyi bir kararla başta BM olmak üzere bir devlete, devletler koalisyonuna ya da bölgesel bir örgüte güç kullanımı yetkisi verebilir. Uygulamada İnsani Müdahale Soğuk Savaş’tan bu yana iç çatışmalar sonucu çok sayıda büyük ölçekli insan hakları ihlali meydana gelmiştir. 1990’lara damgasını vuran olayların başında Liberya, Kuzey Irak, Somali, Bosna-Hersek, Ruanda, Haiti, Sierra Leone, Kosova ve Doğu Timur örnekleri gelmektedir. Uygulamada İnsani Müdahale Uygulamada İnsani Müdahale 20. Yüzyıl’ın bu son on yıllık bölümünde BM Güvenlik Konseyi’nin yetersiz olmakla beraber Soğuk Savaş dönemine kıyasla daha aktif bir rol oynadığını söylemek mümkündür. Örneğin, Bosna-Hersek, Somali ve Ruanda olaylarında Güvenlik Konseyi VII. Bölüm temelinde güç kullanımı yetkisi vermiştir. Uygulamada İnsani Müdahale Uygulamada İnsani Müdahale İnsan hakları alanında 21. yüzyılın eşiğinde yaşanan olumsuz gelişmeler karşısında uluslararası toplumun çoğu olayda yetersiz ya da tepkisiz kalması yoğun eleştirilere neden olmuştur. Dönemin BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın çağrısı üzerine 2000 yılında Gareth Evans ve Mohammed Sahnoun’un eş başkanlığında “Müdahale ve Devlet Egemenliği Uluslararası Komisyonu” adıyla bir komisyon kurulmuş ve 2001 yılı Aralık ayında Koruma Sorumluluğu (Responsibility to Pro- tect-R2P) başlığıyla bir rapor yayınlanmıştır. Koruma Sorumluluğu (R2P) Anlayışı Koruma Sorumluluğu Üzerine Rapor’un giriş bölümünde çalışmanın konusunu ‘‘insani müdahale hakkı: devleti tarafından hayatları tehlikeye sokulan insanları korumak için, eğer mümkünse, ne zaman zorlayıcı yöntemlere -özellikle de askeri güç kullanımınabaşvurmak uygundur sorusu” olarak tanımlamıştır. Koruma Sorumluluğu (R2P) Anlayışı R2P iki temel prensipten oluşmaktadır: (1) Devlet egemenliği sorumluluğu beraberinde getirir; bir devletin halkının korunması sorumluluğu öncelikle o devletin kendisine aittir. (2) Bir halkın iç savaş, ayaklanma, baskı veyahut devlet başarısızlığı nedeniyle ciddi bir zarara maruz kalması ve söz konusu devletin bu mağduriyeti sonlandırmak veya engellemek konusunda isteksiz ya da aciz olması durumunda, müdahale etmeme prensibi yerini uluslararası koruma sorumluluğuna bırakır. Koruma Sorumluluğu (R2P) Anlayışı Sonuç Uluslararası müdahale, devletlerce bireysel ya da kolektif olarak bir araç olarak kullanılmaya devam etmektedir. BM üyesi devletlerin halklarına karşı bir koruma sorumluluğunu ve geniş kapsamlı insan haklan ihlallerinde birlikte hareket etmeleri gerekliliğini 2005 yılında oybirliğiyle kabul etmeleri sonucunda insani müdahale, R2P çerçevesinde BM Güvenlik Konseyi yetkilendirmesiyle uygulanabilecek bir yöntem olarak yerini almıştır. Sonuç Ancak, insani müdahalenin eksikliği de uygulaması da etik ve siyasi bir ikilem olarak karşımıza çıkmaktadır. 2005 Dünya Zirvesi’nden bu yana R2P çerçevesinde sayılı insani müdahale örneği vardır. Fildişi Sahih ve Libya’ya yapılan askeri müdahaleler istisna oluşturmakla beraber, başta Darfur olmak üzere yaşanan büyük ölçekli ihlallerde koruma sorumluluğu devletlerce yerine getiril(e)memiş. Uluslararası toplum ihlaller ciddi boyutlara ulaşmış olmasına rağmen etkisiz/tepkisiz kalmış veya yetersiz tepki vermiştir. Sonuç Irak’a 2003 yılında Amerika Birleşik Devletleri öncülüğünde yapılan müdahalede insani nedenlerin ve R2P’nin diğer sebepler yanında müdahaleye meşruiyet kazandırmak için haklı sebepler olarak öne sürülmesi insani müdahalenin suistimale açık yönlerini ortaya koymaktadır. Bunlar ışığında, uluslararası müdahalenin uluslararası ilişkilerde etik ve politik anlamda ikilik yaratmaya devam ettiğini söylemek mümkündür. Suriye’de devam edegelen krizde uluslararası toplumun verdiği başarısız sınav bunun en canlı örneği olarak karşımızda durmaktadır. 1. Adil savaş anlayışı hangi açılardan insani müdahale kavramına temel oluşturmaktadır? 2. İnsancıl müdahale neden uluslararası hukuk açısından tartışmalı bir uygulamadır? 3. 1990'larda yaşanan büyük ölçekli insan hakları ihlalleri, insani müdahale doktrinine olan yaklaşımları nasıl etkilemiştir? 4. R2P anlayışını devlet egemenliğine etkileri açısından tartışınız. 5. R2P’yi insani müdahaleden farklı kılan unsurlar nelerdir? 6. R2P doktrininin devletler ve uluslararası toplum bazında doğurduğu ödevler nelerdir? Libya (2011) ve Suriye (2013) örneklerinde bu ödevlerden söz etmek mümkün müdür? 7. Irak’a 2003 yılında yapılan askeri müdahale meşru bir insani müdahale olarak değerlendirilebilir mi? Ek Okuma Önerileri A. Fusün Arsava, “Egemenlik ve Koruma Sorumluluğu”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 15(1), 201 I, ss. 101- 124. Hugo Grotius, Savaş ve Barış Hukuku (De lure Belli Ac Pacis): Seçmeler, Çev. Seha L. Meray. İstanbul: Say Yayınları, 2011 Şaban Kardaş, “İnsani Müdahale: Bir Tanımlama Sorunu”, Demokrasi Platformu 4(16), 2008, ss.93-10. Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk, 12. Basım, Ankara: Turhan Kitabevi, 2013 Füsun Türkmen, İnsan Haklarının Yeni Boyutu: İnsancıl Müdahale, İstanbul: Okumuş Adam Yayıncılık, 2006 Kaynakça Şaban Kardaş, Ali Balcı, (Editörler), Uluslararası İlişkilere Giriş, Küre Yayınları, İstanbul, 2014 Ders Bitti…