Malign Hastalıklara Tıbbi Yaklaşım Kanser, gelişmiş ülkelerde en sık, gelişmekte olan ülkelerde ise 2. Sıklıkta rastalanan mortalite nedenidir. (CA Cancer J Clin 2011;61:69). Genetik, ilaç geliştirme ve destekleyici bakım alanındaki gelişmelerle birlikte onkolojik araştırmaların hızı da son 10 yılda dramatik şekilde artmıştır. Kanser hücrelerinin moleküler yolaklarındaki kritik etkileşimler daha iyi anlaşıldıkça, klinik faydası yüksek moleküler-hedefli ajanlar geliştirilmektedir. Meme kanserinde trastuzumab’ın, gastrointestinal stromal tümör(GIST) ve kronik myelositer lösemi(KML)’de imatinib’in, küçükhücre-dışı A.C kanseri olup tümörlerinde EGFR’nin tirozin kinaz domaininde aktivatör mutasyonları olan hastalarda gefitinib ve erlotinib’in ve BRAF mutasyonu-pozitif melanom’da vemurafenib’in başarısı bu yaklaşımın umut vadeden örnekleridir. Bu bölüm kanser tedavisine genel bir bakış sunmaktadır. Kanser hastasına yaklaşım Genel prensipler Hedefli Terapi’nin Prensipleri Moleküler hedefli(targeted) ajanların bulunmasıyla; KML, meme ve A.C kanseri gibi bazı maligniteler’in tedavisinde belirgin gelişmeler olmuştur. Bu ajanların önemli olabilecek belirli toksisiteleri vardır. Bu ilaçların en yaygın sınıfları şu şekildedir: (1) monoklonal antikorlar, IV uygulanır, hücre yüzeyi moleküllerine bağlanmak üzere tasarlanmıştır(örn: cetuximab, panitumumab, bevacizumab, trastuzumab). Ve (2) oral reseptör tirozin kinaz inhibitörleri[TKI](örn: erlotinib, gefitinib, imatinib, lapatinib, sunitinib, sorafenib)(Tablo 22-1). 1 Genel Malignitelerde En Sık Kullanılan Hedefe Yönelik Tedaviler ve Tipik Yan Etkileri EGFR, epidermal growth factor receptor; mTOR, mammalian target of rapamycin. Antibiyotikler genelde kemoterapi veya radyoterapi ile kombinasyon şeklinde kullanılırken çoğu TKI tek ajan olarak kullanılır. Hedefli ajanların çoğunun ılımlı etkileri olup, hastalık progresyonunu yavaşlatırlar. Bunlardan birkaçının dikkat çekici faydaları vardır: KML’de İmatinib, bcr-abl tirozin kinazı inhibe eder ve uzun süreli remisyon sağlar. GIST’de İmatinib, C-Kit’i inhibe ederek belirgin hastalık regresyonu sağlar. A.C kanserinde Gefitinib ve erlotinib, EGFR’yi inhibe ederek EGFR mutasyonu bulunan hastalarda(kanser hastalarının yaklaşık %10u) belirgin faydalar sağlar. Crizotinib, A.C kanseri olup EML4-ALK translokasyonu bulunan yaklaşık %5 hastada aynı faydayı sağlar. Trastuzumab, rezeke meme kanserinde adjuvan olarak kullanıldığında relapsı %50 azaltır. Toksisiteler, her ajan için özgündür(Tablo 22-1’de özetlenmiştir), yine de bazı genellemeler yapılabilir. EGFR inhibitörleri sıklıkla yüz ve üst göğüs bölgesinde, ciddi olabilecek akne-benzeri döküntülere sebep olur. Tedavi genellikle topikal kortikosteroidler veya oral minosiklin’dir. Her2 inhibitörleri, sistolik fonksiyon ve ejeksiyon fraksiyonunda reversible düşüş ile ilişkilidir ve takip edilmelidir. Anjiyogenez inhibitörleri endotelyal toksisite ile ilişkili olup şunlara yol açabilir: Hipertansiyon, proteinüri, gecikmiş yara iyileşmesi, hafif kardiyak toksisite, kanama riski artışı, tromboembolizm ve GI perforasyonu/fistülü. Tüm antianjiogenikler perioperatif dönemle sınırlı tutulmalıdır. 2 Epidemiyoloji Kanser, ABD’deki ölümlerin 1/4’ünden sorumludur. 2010 yılında tahmini 1,529,560 yeni kanser vakası ve 569,490 kansere bağlı ölüm meydana gelmiştir. (CA Cancer J Clin 2010;60:277). Tablo 22-2 ve 223’de ABD ve dünyada en sık görülen malignitelerin insidans ve mortaliteleri gösterilmektedir. 2010’da ABD’deki en sık kanser tanıları ve ölüm oranları Bölge Yeni vaka Ölüm Her İki Cinsiyet Erkek Kadın Her İki Cinsiyet Erkek Kadın Akciğer 222,520 116,750 105,770 157,300 86,220 71,080 Prostat 217,730 217,730 — 32,050 32,050 — Meme 209,060 1,970 207,090 40,230 390 39,840 Kolon 102,900 49,470 53,430 51,370 26,580 24,790 Mesane 70,530 52,760 17,770 14,680 10,410 4,270 NonHodgkin‘s lenfoma 65,540 35,380 30,160 20,210 10,710 9,500 Data from Jemal A, Siegel R, Xu J, Ward W. Cancer Statistics, 2010. CA Cancer J Clin 2010;60:277–300. 2008’de dünyadaki en sık kanser tanıları ve ölüm oranları Yeni vaka Ölüm Erkek Kadın Erkek Kadın Akciğer (1,095,200) Meme (1,383,500) Akciğer (951,000) Meme (458,400) Prostat (903,500) Kolorektal (570,100) Karaciğer (478,300) Akciğer (427,400) Kolorektal (663,600) Serviks (529,800) Mide (464,400) Kolorektal (288,100) Mide (640,600) Akciğer (513,600) Kolorektal (320,600) Serviks (275,100) Karaciğer (522,400) Mide (349,000) Özofagus (276,100) Mide (273,600) Data from Jemal A, Bray F, Center MM, et al. Global cancer statistics. CA Cancer J Clin 2011;61:69–90. Kanser, yaşlanma ile ilişkilidir ve beklenen yaşam süresi arttıkça kanser görülme sıklığı da artmıştır. Amerikadaki tüm kanserlerin tanı anındaki median yaş değeri 67’dir. (CA Cancer J Clin 2008;58:71). 3 Tütün, kansere bağlı ölümlerin en sık sebebi olup; akciğer, baş ve boyun, özofagus, gastrik, pankreatik, böbrek ve mesane kanserleri ile ilişkilidir.Diyet, obezite ve hareketsizlik muhtemelen bir çok maligniteye katkıda bulunmaktadır. Tanı Herhangi bir medikal veya radyasyon tedavisi verilmeden önce bir doku tanısı gereklidir. Sitoloji örnekleri sadece bir kaç malign hücre içerebilir ve genelde en az invaziv olan yöntemdir. Bunlar; servikal brushing(Pap smears), endoskopik brushing, sputum, idrar, plevral, perikardiyal veya peritonal sıvı örneklerini içerir. Sitoloji, özellikle lenfoma tanısını koymak ve alttiplerini ayırt etmek için tercih edilen bir yöntem değildir. Hatta diğer malignitelerde de güncel yaklaşım, morfoloji ve ek moleküler çalışmalar için core biyopsi uygulamasıdır. Sitoloji günden güne esas olarak kanser rekkürensini ya da ek bölgelerde malignite varlığını doğrulamak için(örneğin biyopside akciğer kanseri doğrulanmış bir hastada plevral sıvının sitolojik analizi) kullanılmaya başlanmıştır. İnce iğne aspirasyonu(İİA) bir sitoloji örneği sağlamaktadır. Genelde hasta başında sitopatolog tarafından değerlendirilir ve küçük çaplı bir iğnenin solid lezyon içine birden çok kez geçişiyle uygulanır. Doku mimarisi gözlemlenemez. Çoğu malignitede sitoloji yerine histoloji tercih edilir ve lenfoma şüphesinde yapılması zorunludur. Bu, kalın(core) iğne biyopsisi, eksizyonel biyopsi veya cerrahi rezeksiyon ile elde edilebilir. Tedavi Evreleme ve tedavi planlaması Kanser evrelemesi, tümörün yayılma miktarının değerlendirilmesidir ve tedavi, evrelemeye göre düzenlenir. Çoğu malignite tümör,lenf nodu,metastaz(TNM) sistemi ile evre I-IV arasında evrelenir. T sınıflaması ---4--boyut ve lokal invazyonun genişliğine dayanır. N sınıflaması lenf nodu tutulumunun yaygınlığını tanımlar. M sınıflaması ise metastaz olup olmadığını tanımlar.Tedaviden önce, uygun radyolojik evreleme yapılmalıdır, genelde CT(computed tomography) kullanılır. Seçili malignitelerde CT’ye ek olarak Fluorodeoxyglucose-positron emission tomography (FDG-PET) uygulanır. İleri melanom, akciğer veya böbrek kanserlerinde, beyin magnetic resonance imaging(MRI tercih edilir) veya intravenöz kontrastlı CT düşünülmelidir(Detaylı bilgi için tümör tipi tartışmasına bakınız.) Tam cerrahi evreleme, hastalık yayılımıyla ilgili klinik evrelemeye göre daha doğru bilgi verir ve sadece rezektabl hastalığı olup kür amacıyla cerrahi yapılan hastalarda uygulanabilir. Tümör derecesi, tümör’ün orijin hücreye benzemesi ve proliferasyon derecesi’ne göre patolojist tarafından, “düşük, orta ve yüksek dereceli” olarak değerlendirilmesidir. Tümör derecesi, tedavi planlamasında bazı maligniteler dışında nadiren kullanılır(örn sarkoma). Evreleme tetkiki tamamlandığında tedavi kararları sıklıkla multidisipliner yaklaşımla verilir. Bu süreçte yapılan haftalık “tümör kurulu” konferansları; cerrah,radyasyon onkoloğu,medikal onkolog,radyolog, patolog ve diğer ekiplerin, tedavi yaklaşımını kollektif olarak planlayabilmelerini sağlar. Kanser bakımı gerçekten bir ekip işidir. Komorbidite olup olmaması ve performans durumu, tedavinin genişliğine rehberlik eder. Performans durumunu belirlemek için sıkça kullanılan bir skala, Eastern Cooperative Oncology Group(ECOG) tarafından geliştirilmiştir.(Tablo 22-4) Derece Açıklama 0 Tamamen aktif, kısıtlama olmaksızın hasta olmadan önceki performansını devam ettirebiliyor. 1 Ağır fiziksel aktiviteler kısıtlı ancak hareket halinde ve hafif işleri, veya ev-ofis işlerini yapabilir. 2 Hareketli ve özbakımını gerçekleştirebilir ancak herhangi bir iş yapamaz. Up and about >50% of waking hours. 3 Sadece sınırlı özbakımı yapabilir, yatak veya sandalyeye bağlı. >50% of waking hours. 4 Tamamen engelli. Özbakımını hiçbir şekilde gerçekleştiremez.Yatağa veya sandalyeye tamamen bağımlı. 5 Ölü. From Oken MM, Creech RH, Tormey DC, et al. Toxicity and response criteria of the Eastern Cooperative Oncology Group. Am J Clin Oncol 1982;5:649. ---5--- Radyasyon Prensipleri Çoğu hastanın tedavisinde bir radyasyon onkoloğuyla işbirliği önemlidir. Radyasyon tedavisi, belirli bir doz iyonizan radyasyonun(çevre dokular korunarak) tümöre uygulanması şeklinde planlanır. Eksternal ışın terapisi en sık kullanılan modalite’dir; ancak bazı uygulamalarda brakiterapi(radyoaktif implantlar) da etkili bir yöntemdir. Küratif amaçlı radyoterapi birçok yerde kullanılmaktadır. Neodjuvant: Preoperatif tedavi; hem cerrahi sınırı, hem de lokal relaps riskini azaltmak için kullanılır. Adjuvant: Postoperatif tedavi; lokal relaps riskini azaltmak için kullanılır. Definitif: Küratif amaçla yüksek doz tedavi, genelde cerrahi sonrası yapılmaz. Eş zamanlı kemoradyoterapi: Definitif radyasyonla birlikte kemoterapi, toksisiteyi anlamlı şekilde arttırır; ancak bazı ortamlarda etkinliği de artırır. Palyatif radyoterapi: Kemik ağrısı, obstrüksiyon(özofagial,bronşial), kanama(GI,jinekolojik,bronşial,kutanöz), ve nörolojik semptomlar(beyin metastazı) gibi semptomları azaltmak için düşük dozda kullanılır. Kemoterapi Prensipleri: Geleneksel sitotoksik kemoterapi, bölünen tüm hücreleri hedef alır ve geniş toksisiteye sahiptir. Kemoterapi genellikle 2-,3-, veya 4- haftalık “sikluslarda” verilir. ---6--- Çoğu rejimde,IV tedavi siklusun ilk gününde verilir ve bir sonraki siklusa kadar başka tedavi verilmez. Diğer rejimlerde tedavi 2 veya 3 hafta süreyle haftada 1 keredir, bir sonraki siklus öncesi 1 hafta tedavisiz geçer. solid tümörler için küratif amaçlı kemoterapi; neoadjuvan, adjuvan ve kemoradyasyon protokollerini içerir. Çoğu lenfoma, lösemi ve germ hücre tümöründe(GCT) yalnız başına kemoterapi küratiftir. Palyatif kemoterapi ileri evre solid tümörler ve hematolojik malignitelerde, yaşam kalitesini fazla etkilemez, sağkalım süresini uzatmak için kullanılır. Sadece performans durumu iyi hastalarda kullanılmalıdır. Spesifik kemoterapi protokolleri bu yazının kapsamı dışındadır. Tablo 22-5’de en sık görülen maligniteler ve her protokolde en sık kullanılan kemoterapi ajanları listelenmiştir ancak herşey dahil değildir. Most Frequently Used Chemotherapies for Common Malignancies Am J Clin Oncol 1982;5:649. Kemoterapi toksisiteleri çok değişkendir ve potansiyel olarak hayatı tehtid edicidir. Tablo 22-6’da sık kullanılan kemoterapi ajanlarının klinik olarak en anlamlı toksisiteleri listelenmiştir ancak tüm ajanlar dahil değildir. Toksisiteler ayrıca, tamamen doza ve uygulama yoluna bağımlıdır. Toksisiteye yaklaşım, bu bölümün sonunda tartışılmıştır. Most Frequent Toxicities for Common Chemotherapy Agents TTP/HUS, thrombotic thrombocytopenic purpura/hemolytic uremic syndrome. Çoğu ajan çok dar bir terapötik indekse sahiptir ve dozlar vücut kitle alanına göre belirlenir(mg/m2). Cerrahi Tedavi ---7--Tedavinin amacı, kür vs palyasyon, her cerrahi müdahaleye rehberlik etmelidir. Cerrahi rezeksiyon sadece bir kür ihtimali olduğunda uygulanırken, palyatif cerrahi bazı malignitelerde hastanın komforu için uygulanır(metastatik hastalığı bulunan bir hastada lokal kontrol için mastektomi). Tam lenf nodu evrelemesi, postoperatif tedavi planlaması(adjuvant terapi) için yararlı bilgiler sağlar. Seçilmiş hastalarda izole metastatik alanların cerrahi rezeksiyonu sağ kalımı uzatabilir. Örneğin soliter beyin metastazları, kolorektal kanser veya sarkomların pulmoner metastazları, kolorektal kanserin karaciğer metastazı. Sonuçlar/Prognoz Hastaya uygulanan tedavinin amacı açık olmalıdır(kür vs palyasyon). Yüksek riskli veya aşırı toksik tedaviler nonküratif yaklaşımlar için uygun değildir. Kanser tanısı konan hastalar genelde yaşam beklentisi tahmini duymak isterler. Doktorlar da böyle tahminler söyleme zorunluluğu hissederler. Ancak böyle geçici tahminler hastalığın ve tedaviye yanıtın değişkenliğinden ötürü genelde yanlıştır ve yardımcı değildir.Belirli bir zaman aralığı vermektense, belirli zamanlar için sağkalım oranlarını açıklamak daha doğru ve kolay olacaktır(örn 1-yıl ya da 5-yıllık sağ kalım oranı). Görünüşte homojen olan bir grupta bile sonuçlardaki önemli değişkenleri vurgulamak önemlidir(kanserin moleküler heterojenitesi sebebiyle). Hastalara bir grup istatistiği vermenin(metastatik NSCLC hastalarının 1 yıllık sağkalımı %40 civarıdır) doğru olduğunu, median değerin doğru bir hesaplama gibi hastaya açıklanmasının yanlış olduğunu(9 aylık ömrünüz kaldı) ayırt etmek çok önemlidir. Akciğer Kanseri ---8--- Genel Prensipler Epidemiyoloji Akciğer kanseri, Amerikada görülen ölümlerin en sık sebebi olup 2010daki ölümlerin 157,300’ünden sorumludur. Sigara içmek Akciğer kanserinin en önemli risk faktörüdür ve olguların %90’u sigara ilişkilidir. Risk, sigara bırakıldıktan 20-30 yıl sonra bile yüksektir. Asbest maruziyeti,özellikle sigara içenlerde, mezotelyoma ve diğer akciğer kanserleri ile güçlü bir şekilde bağlantılıdır. Diğer bir risk faktörü ise Radon maruziyetidir. Patoloji NSCLC olguların %85’inden fazlasından sorumludur. En sık görülen histolojik alttipler adenokarsinom ve skuamoz hücreli karsinomdur; büyük hücreli, bronkoalveolar ve diğer alttipler daha nadir görülür. Squamöz hücreli’nin diğer histolojik alttiplerden ayrımı önemlidir ve tedavi seçeneklerini etkiler.Küçük-hücreli(eski ismi “yulaf-hücreli”) karsinom, nöroendokrin kökenlidir ve küçükhücre dışı kanserlerden farklı şekilde tedavi edilir. Tanı Klinik prezentasyon En sık görülen lokal semptomlar öksürük, dispne, postobstrüktif pnömoni, hemoptizi veya göğüs duvarı ağrısı. Daha az görülen semptomlar, superior sulcus tümörlerinden pancoast sendromu(omuz ağrısı, brakial pleksus semptomları ve horner’s sendromu); yüz ve kolda plethore veya şişme ile superior vena kava kompresyonu(SVC sendromu); veya rekürren laryngeal siniri tutulumu ile ses kısıklığı. Yaygın hastalığı olanlarda yorgunluk, kaşeksi, kemik ağrısı veya SSS metastazında nörolojik semptomlar görülür. ---9--Paraneoplastik sendrom; hiperkalemi(genelde skuamöz hücre kaynaklı) , hiponatremi, Uygunsuz ADH sendromu(genelde küçük hücreli karsinom kaynaklı), ve hipertrofik pulmoner osteoartropati(clubbing, eklem ağrısı, şişlik). Tanısal Testler Akciğer kanseri için tarama yapılması tartışmalı bir konudur.Ancak Sigara öyküsü olup pulmoner semptomları bulunan her hastaya göğüs CT yapılmalıdır. Normal bir göğüs radyografisi akciğer kanserini dışlamaz. Tanı; plevral sıvı incelemesi, bronkoskopi ile biyopsi, brushing veya yıkama, veya ultrason/CT eşliğinde iğne biyopsisi ile konabilir. Core iğne biyopsisi, ince uçlu iğneye tercih edilir. Evreleme değerlendirmesi:Tüm hastalara, göğüs ve abdomen CT, kemik taraması, beyin MRI(tercihen) veya baş CT uygulanmalıdır. Potansiyel kürabl hastalarda değerlendirmeye PET scan ve mediastenoskopi de dahil olur.(Tablo 22-7) Akciğer kanseri için basitleştirilmiş tümör, lenf nodu ve metastaz evreleme sistemi Tümör Lymph Node Involvement Yok Hiler Mediastinal T1–T2: <7 cm, lokal invazyon yok I II III T3: Invaziv ancak rezektabl II III III T4: genelde anrezektabl III III III Plevral or uzak yayılım IV IV IV Tedavi ---10--NSCLC Genel Evre 1: Cerrahi tercih edilir(ek bir tedavi olmadan); %70 kür şansı. Evre 2: Cerrahi’yi takiben sisplatin-temelli adjuvan terapi uygulanır; %50 kür şansı(J Clin Oncol 2008;26:3552). Evre 3: Genelde eşzamanlı radyasyon ve kemoterapi, seçilmiş hastalarda cerrahi; <15% kür şansı Evre 4: Palyatif kemoterapi, kürabl değil; hastaların %40ında 1 yıllık sağkalım. Evre 4 NSCLC kanserlerin tedavisindeki son gelişmeler; bevacizumab ve erlotinib gibi hedefli ajanlar, ve tedavi kararlarını verirken histoloji’nin ve genetik mutasyonlar’ın hesaba katılmasını içerir. Frontline platinyum-bazlı doublet kemoterapi en ılımlı sağkalımı sunar(N Engl J Med 2002;346:92). Nonskuamöz histolojili hastalarda tedavi seçenekleri; front-line platinyum ve pemetrexed (bir folat antagonisti) doublet terapisi veya platinyum bazlı doublet kemoterapiye ek olarak bevacizumab(bir vasküler endotelyal growth faktör(VEGF) inhibitörü)(J Clin Oncol 2009;27:1227). Gefitinib ve erlotinib gibi epidermal growth faktör reseptör tirozin kinaz inhibitörleri(EGFR-TKI), tümörleri’nin EGFR tirozin kinaz domain’inde aktivatör mutasyonu bulunan hastalarda front-line terapi olarak kullanılabilir; ancak EGFR-wild tipi tümörü olanlarda kullanılamaz(N Engl J Med 2009;361:947). Crizotinib bir anaplastik lenfoma kinaz inhibitörüdür(ALK) ve tümörü EML4-ALK füzyon geni içeren ileri NSCLC hastalarında kullanımı onaylanmıştır(N Engl J Med 363:1693). Küçük-hücreli Akciğer Kanseri “Kısıtlı evre”(Evre I-III arası): eşzamanlı kemoterapi(sisplatin ve etoposid) ve radyasyon, %10-20 arası kür şansı sağlar. “İleri evre”(Evre IV): kombinasyon kemoterapisine (sisplatin ile birlikte etoposid veya irinotecan) çok yüksek yanıt oranı vardır, ancak tüm hastalarda tedaviye-dirençli relapse görülür. Tanıdan sonraki bir yıl için sağkalım %30’dur(J Clin Oncol 2006;24:2038). Seçili hastalarda beyin metastazını önlemek için profilaktik kranial ışınlama yapılır. Meme Kanseri ---11-Genel Prensipler Epidemiyoloji Meme kanseri, gelişmiş ülkelerdeki kadınlarda görülen en sık kanserdir. Amerikada yıllık 220,000’in üstünde kanser tanısı konmakta ve bunların %1inden azını erkekler oluşturmaktadır. Amerikada Yaklaşık 10 kadından 1’i hayatının bir döneminde meme kanserine yakalanmaktadır. Patofizyoloji Noninvaziv: Ductal karsinoma in situ (DCIS) ve lobular karsioma in situ (LCIS). İnvaziv: Duktal karsinom, lobular karsinomdan daha sık görülür. Östrojen reseptör(ER): Olguların %60’ında pozitiftir.iyi prognozu ve endokrin terapilere duyarlılığı gösterir. Progesteron reseptörü(PR): Genelde ER ile korelasyon gösterir. Her2: İmmünohistokimya(IHC) veya fluorescent in situ hybridization(FISH) ile ölçülür. Hastaların yaklaşık %20’sinde yüksek düzeylerde Her2 ekspresyonu vardır ve kötü prognozun yanında hedefli ajanlara duyarlılığı da gösterir(trastuzumab, lapatinib). Risk faktörleri Risk faktörleri; aile öyküsü, erken menarş, geç menapoz, geç ilk hamilelik, obezite ve hormon replasman tedavisidir(N Engl J Med 2009;360:573). Genetik: BRCA1 ve BRCA2 mutasyonları, hayat boyu meme kanseri riskinin yaklaşık %50’si ile asosiyedir. BRCA1 ayrıca over kanseri ile ilişkilidir. Tüm meme kanserlerinin sadece %5-%6’sı yatkınlık genlerindeki mutasyonlara atfedilebilir. ---12--Korunma BRCA1 ve BRCA2 mutasyonu taşıyıcılarına profilaktik mastektomi/ooforektomi önerilir. Meme kanseri açısından yüksek risk taşıyan kadınlarda(aile öyküsü ve LCIS), ER modülatörleri tamoksifen ve raloksifen ile kemoprofilaksi uygulanabilir. 20 yaşında aylık öz-muayene. 20-40 yaş arası her 3 yılda bir klinik muayene. 40-70 yaş arası yıllık mamografi ve klinik meme muayenesi. Tanı Klinik Presentasyon Hastalar genelde mamografi veya muayeneyle rastlanmış kitle ile gelirler. Premenapozal kadın: A breast mass can be observed 1 month for change. Tanısal Test Görüntüleme Bilateral mamogram ve ardından klinik şüpheli kitle için biyopsi(mamogram normal olsa bile). Çoğu hastada göğüs radyografisi, göğüs CT, lenf nodu pozitif hastalarda abdomen ve pelvis CT. ---13--Tedavi Endokrin tedaviler Östrojen antagonisti olarak Tamoksifen(kemik/endometrium’da agonist). Premenapozal kadınlar için Ooforektomi veya luteinizing hormone-release hormone (LHRH) agonisti (goserelin, leuprolide) ile over supresyonu. Aromataz inhibitörleri(AI), postmenapozal kadınlarda periferik dokularda androjenöstrojen dönüşümünü(letrozole, anastrozole, exemestane) inhibe eder. Postmenapozal kadınlar için bir ER antagonisti olan Fulvestrant. DCIS tedavisi: Adjuvan radyasyon ile lumpektomi. Pozitif sınırlarda(marjin) için tekrar rezeksiyon genelde gereklidir. Tümör ER pozitifse Tamoksifen. LCIS tedavisi Hastalık genelde multifokaldir, multiple rezeksiyonların yeri yoktur. Profilaktik mastektomi bir seçenektir, aksi halde tamoksifen önerilir. Rezektabl meme kanseri için adjuvan tedaviler Büyük tümörlerde cerrahiyi kolaylaştırmak için neoadjvan kemoterapi uygulanabilir. Adjuvan endokrin terapi ER/PR+ tümörler için önerilir: tamoksifen(premenapozal ise) veya bir AI(post menapozal ise) ile birlikte. Tedavi süresi 5-10 yıldır. Adjuvan kemoterapi genelde lenf nodu pozitif hastalara, 2cm’den büyük her tümöre, tümör >1cm ve ER/PR negatifse, tümör >0.5cm ve Her2+ ise önerilir. AC 0 T(Adriamycin ve cyclophosphamide, ve takiben paclitaxel) ve TC(docetaxel and cyclophosphamide), amerikada en sık kullanılan adjuvan rejimlerdir. Ek olarak, başka kemoterapi rejimleri de vardır. 1 yıl süreli adjuvan trastuzumab (Herceptin, anti-Her2 antikoru) sağkalımı arttırır ve çoğu Her2+ tümörde kullanılır(N Engl J Med 2005;353:1673). Trastuzumab, konjestif kalp yetmezliği ile ilişkilidir(genelde reversible) ve kardiyak fonksiyonlar izlenmelidir. ---14--Metastatik meme kanserlerinin tedavisi ER/PR+ bir çok hasta, sadece endokrin tedavi ile 5 yıl’dan fazla yaşar. Tedavinin amacı, yaşam kalitesine minimal etkileyerek semptomları ve progresyonu önlemektir. Radyasyon tedavisi semptomatik kemik veya beyin metastazlarında tercih edilir. Endokrin tedavi, ER/PR+ hastalarda önerilir(semptomatik viseral metastaz hariç). Kemoterapiden önce multiple endokrin ajanlar denenmelidir. Her2+’lerde Trastuzumab, kemoterapi veya radyoterapi ile sonuçları iyileştirir. Lapatinib bir oral EGFR ve Her2 inhibitörüdür ve capecitabine ile kombinasyon şeklinde kullanılır(N Engl J Med 2006;355:2733). Cerrahi tedavi Adjuvan radyasyon ile beraber Lumpektomi(meme koruyucu tedavi), mastektomi ile eşdeğerdir(N Engl J Med 1995;332:907).Cerrahi sırasında sentinel lenf nodu biyopsisi sonucu negatif ise bu sonuç, tam aksiller lenf nodu diseksiyonu yerine kullanılabilir. Baş ve Boyun Kanseri Genel Prensipler Epidemiyoloji ---15--Baş ve boyun kanserleri(H&N), dudak, oral kavite, farinks ve larinks’in skuamöz hücreli kanserlerini içerir. Amerikada, 2012 yılında yaklaşık 40,000 hasta H&N tanısı almıştır. Tütün ve alkol tüketimi, artmış H&N kanseri riskiyle ilişkilidir. Human papillomavirus(HPV) enfeksiyonu, orofaringeal skuamöz hücreli karsinom’dan sorumlu tutulmaktadır. Tanı Klinik Prezentasyon Oral kitle/ülser, disfaji, ses kısıklığı, ya da boyunda kitle(lenf nodu tutulumu). Tanısal Testler Primer lezyon biyopsisi ve laryngoskop ile tam kulak, burun ve boğaz(KBB) değerlendirmesi. Evreleme değerlendirmesi: Anestezi altında muayene. Baş, boyun ve göğüs CT. Seçili hastalarda tüm vücut PET-scan. Tedavi Evre sınıflandırması: Evre I-II’de lenf nodu tutulumu yoktur, rezektabl’dır. Evre III tümörler daha büyüktür ve izole lenf nodu tutulumu vardır. Lokal invazyon ve anlamlı lenf nodu tutulumu evre IV A/B ve uzak metastaz evre IV C’dir. Evreye göre tedavi Erken evre(I-II): Cerrahi ya da definitif radyasyon, uygun seçim olacaktır. Lokal İleri(Evre III- IV A/B): Tedavi seçenekleri şunlardır: Definitif cerrahi rezeksiyon sonrası adjuvant radyasyon(kemoterapi ile veya kemoterapisiz). --16--- Eşzamanlı kemoterapi ve radyasyon. İndüksiyon kemoterapisini takiben eşzamanlı kemoterapi ve radyasyon. Metastatik(IV C): Palyatif kemoterapi. Destekleyici bakım: Radyasyon öncesi dental değerlendirme gereklidir ve bazı olgularda tam diş çekimi gerekebilir(özellikle ağız hijyeni kötü olan hastalarda). Definitif yada adjuvan radyasyon alan hastalarda ciddi mukozitler gelişebilir ve bu hastalara nütrisyon için gastrik besleme tüpü yerleştirilmelidir. Kemoterapi: Sisplatin, definitif radyasyon ile kombinasyonda tercih edilen ajandır. İndüksiyon rejimleri genelde taxane ve platinum kombinasyonlarını içerir ve eşzamanlı kemoterapi ve radyoterapiyi takip eder. Hedefli terapi: Bir EGFR monoklonal antikoru olan Cetuximab, ayrıca definitif radyasyon ile kombinasyon’da kullanılabilir. (N EnglJ Med 2006;354:567). Tedavi komplikasyonları yaygın olabilir. Cerrahi, konuşma kaybına (laryngektomi), kalıcı trakeostomiye ve şekil bozukluğuna yol açabilir. Radyasyon ciddi kserostomi’ye yol açabilir. Sarkoma Genel Prensipler Epidemiyoloji Amerikada 2012 yılında tahminen 14,000 hasta sarkoma tanısı aldı. Bunlar erişkin malignitelerinin az bir kısmını oluştursa da pediyatrik malignitelerin %7’sini oluştururlar.Risk, yaş ile artar ve ayrıca önceki radyasyon, kimyasal veya kemoterapi maruziyetiyle ilişkilidir. ---17--Etiyoloji Genetik: Nörofibromatozis tip 1, nörofibrosarkom ile bağlantılıdır. Li-Fraumeni sendromu(p53 kaybı) yüksek osteosarkom ve diğer sarkomalar oranına sahiptir. Gardner’s sendromu ve tüberoz sklerozis’i olan hastalar da risk altındadır. Bazı sarkomalar edinilmiş translokasyonlarla bağlantılıdır; Ewing’s sarkom:t(11;22), synovial sarkom: t(X;18), alveolar rhabdomyosarkom: t(2;13), ve miksoid liposarkom: t(12;16). Patoloji Erişkinlerde en sık görülen sarkomlar “yumuşak doku sarkomları”dır, en sık ekstremiteler ve retroperiton’da bulunup benzer şekilde tedavi edilirler. Bunlar malign fibröz histiositoma, liposarkom ve leomyosarkom’dan oluşur. GIST, osteosarkom ve Ewing’s sarkom’un kendilerine özgü özellikleri vardır ve farklı şekilde tedavi edilirler. Tanı Klinik prezentasyon Hastalığın yerine göre değişkenlik gösterir. Tanısal Testler Ekstremite ve pelvis sarkomları için MRI. Retroperitoneal sarkomlar için CT. PET/CT rutin evreleme için önerilmez ancak okült metastazları tespit etmekte ve malign periferik sinir kılıfı tümörünü(MPNST) nörofibromadan ayırt etmekte yardımcı olabilir. ---18--Tedavi Yumuşak doku sarkomu/osteosarkom: Rezeksiyon ve ardından yüksek-derece tümörler için adjuvan kemoterapi ve/veya radyasyon. Mümkünse metastatik alanlar rezeke edilmelidir. GIST: En sık görülen yer midedir, onu ince bağırsak takip eder. Cerrahi mümkünse uygulanmalıdır. Çoğu GIST aşırı miktarda c-kit eksprese eder ve imatinib’e(oral TKI) son derece duyarlıdır. Seçilmiş hastalarda adjuvan imatinib düşünülebilir. Ewing’s Sarkoma: Yumuşak doku sarkomuna benzer şekilde tedavi edilir ancak kemoterapiye daha duyarlıdır. Metastatik hastalık da kemoterapi ile tedavi edilebilir. Gastrointestinal Maligniteler Özofagus Kanseri Genel Prensipler Epidemiyoloji Özofagus kanseri, 2010’da Amerikadaki ölümlerin tahminen 14,500’ünden sorumludur. Özofagus kanseri erkeklerde, kadınlara göre üç-dört kat daha sık görülmektedir. Risk faktörleri tütün, alkol, obezite, gastroözofajiyel reflü hastalığı, Barett özofagus, akalazya ve kostik yaralanması. Patoloji ---19--Adenokarsinomlar alt 1/3 özofagus ve gastroözofagiyel bileşkede en sık görülen tümörler olup, son yıllarda insidansında keskin bir artış görülmüştür. Skuamöz hücreli karsinomlar orta ve üst özofagusta daha yaygındırlar. Tanı Klinik Prezentasyon Genelde progresif disfaji ve kilo kaybı. Diğer semptomlar odinofaji, öksürük ve ses kısıklığı. Tanısal Testler Göğüs ve abdomen CT. Metastatik hastalik değilse, tümör derinliğini ve lenf nodu durumunu tanımlamak için endoskopik ultrason(EUS) ve bölgesel ve uzak metastazları elemek için FDG-PET. Biyopsi ve üst endoskopi. Tedavi Erken evre hastalık: Adventisya invazyonu yoktur(T1-T2), nodal veya uzak metastaz yoktur. Medikal olarak uygun hastalara özofagektomi yapılmalıdır. Lokal İleri Hastalık: özofagus kanseri tanısı konup adventisya invazyonu(T3) veya lenf nodu tutulumu olan hastalara, en iyi potansiyel küratif olarak kemoradyasyon düşünülür, ancak bazı yerlerde indüksiyon terapisinden sonra tümör rezeksiyonu tercih edilir. Metastatik hastalıklar genelde palyatif kemoterapi ile tedavi edilir. ---20--- Gastrik Kanser Genel Prensipler Epidemiyoloji Gastrik kanser 2010’da amerikadaki ölümlerin tahminen 10,570’inden sorumludur. Yeni olguların %70’inden fazlası gelişmekte olan ülkelerde konulmuştur. En yüksek insidans oranları Doğu Asya, Doğu Avrupa ve Güney Amerikada iken en düşük insidans Kuzey Amerika ve Afrikada’dır. Risk faktörleri; helikobakter pylori enfeksiyonu, benign ülser sebepli geçmiş parsiyel gastrektomi, sigara içmek, ve A kan grubu. Patofizyoloji %90’dan fazlası adenokarsinomdur, Lauren sınıflamasına göre intestinal ve diffüz tip olarak ikiye ayrılır. İntestinal tip yaşlı hastalarda sık görülüp daha iyi prognoza sahiptir. Diffüz tip daha genç hastalar ve kadınlarda sıktır. Diyetle ilişkili değildir ve Amerikada en sık görülen alttiptir. Tanı En sık görülen semptomlar; azalmış iştah, kilo kaybı ve abdominal diskonfor. Gastroözofajiyel bileşke tümörlerinde disfaji görülebilir ve pilor obstrüksiyonu varsa persistan kusma olabilir. Fizik muayenede sol supraklaviküler(Virchow’s node) veya periumblikal nod(Sister Mary Joseph’s node) metastazı görülebilir. Tanı üst endoskop ile belirlenir. Tüm hastalarda göğüs ve abdomen CT, kadınlarda over tutulumunu(Krukenberg tümör) dışlamak için pelvis CT uygulanır. Diğer testler H. Pylori testi, EUS, ve PET scan’dir. ---21--Staging laparoscopy may be indicated prior to surgery in patients with otherwise resectable tumors. Tedavi Rezektabl hastalığı olup medikal olarak uygun olan hastalara cerrahi yapılmalıdır. Çok erken evredeki hastalar dışında, rezeksiyondan önce veya sonra en sık kemoterapi veya kemoradyoterapi kullanılır. Anrezektabl hastalığı olanlara palyatif kemoterapi uygulanır.Her2+ gastrik kanseri olan hastalarda Herseptin, kemoterapi ile kombinasyon şeklinde kullanılmalıdır(Lancet 2010;376:687). Kolorektal Kanser Genel Prensipler Epidemiyoloji Kolorektal kanser dünyada 3. sıklıkta görülen malignitedir. İnsidansı batılı endüstri şehirlerinde daha yüksek olup, Amerikada 2010 yılında 100,900 tanı almıştır. Risk faktörleri; 50yaş üstünde olmak, hareketsizlik, obezite, kırmızı etten zengin ve liften fakir beslenme, kişisel polip veya kolorektal kanser öyküsü, inflamatuar bağırsak hastalığı ve herediter sendromlar(familyal adenomatöz polipozis ve herediter nonpolipoz kolorektal kanser[HNPCC]). Tanı Klinik Prezentasyon ---22--En yaygın semptomlar kanama, abdominal ağrı, bağırsak alışkanlıklarında değişiklik ve obstrüksiyondur. Açıklanamayan her demir eksikliği anemisi, GI malignitesi’ni araştırmak için üst ve alt endoskopiyle değerlendirilmelidir. Bunun dışında karsinomlar tarama kolonoskopi’si sırasında tanı alır. Tanısal Testler Tanı genelde kolonoskopi ve biyopsi ile konur. Görüntüleme yöntemleri; göğüs, abdomen ve pelvis CT. FDG-PET scan rutin olarak kullanılmaz. Ek çalışmalar; serum karsinoembryonik antijen(CEA) seviyeleri. Tedavi Kolon kanseri tedavisi Lokalize hastalığa cerrahi rezeksiyon uygulanmalıdır. Adjuvan kemo-terapi evre III hastalarda endikedir ve ayrıca seçilmiş evre II hastalarda da fayda sağlayabilir(Tablo22-8). Başarılı tedaviden sonra gözetim şunları içerir; (1) öykü,fizik muayene, CEA seviyeleri ölçümü: ilk 2 yıl 3-6 ayda bir, sonraki 3 yıl 6 ayda bir, (2) CT görüntüleme: 3 yıl boyunca yılda bir, (3)Kolonoskopi: rezeksiyondan sonraki ilk yıl içinde, 3.yılda ve sonra her 5 yılda bir. Kolorektal kanser için basitleştirilmiş tümör, lenf nodu ve metastaz evreleme sistemi T durumu Lenf nodu tutulumu Yok Var T1–T2: Seroza invazyonu yok I III T3–T4: Lokal invazyon II III Uzak metastaz IV IV ---23--Metastatik hastalıklar genelde kombinasyon kemoterapisi ile tedavi edilir ve fluorouracil (5-FU), leucovorin, oxaliplatin (FOLFOX), veya irinotecan (FOLFIRI) içerirler. Sadece kemoterapiye oranla, bevacizumab(VEGF monoklonal antikoru) ve kemoterapi kombinasyonu sağkalımda daha etkilidir(J Clin Oncol 2007;25:1539). Eğer K-RAS gen mutasyonu yoksa, Cetuximab’ın (EGFT antikoru) da sağkalım üzerine olumlu etkileri vardır. Isolated liver metastases may be treated with surgical resection, preceded or not by neoadjuvant chemotherapy, with curative intention. Rektal kanser tedavisi Metastatik hastalığı olmayan hastalara, T ve N durumunu değerlendirmek için endorektal ultrason uygulanmalıdır. Adjuvan veya neoadjuvan terapi, evre II veya III hastalığı olanlarda endikedir.Eş zamanlı neoadjuvan kemoradyasyon, genelde lokal rekürrens riski ve tümör boyutunu azaltmak için kullanılır ve sfinkter koruyucu cerrahi uygulamasını kolaylaştırır(bkz Tablo 22-8). Metastatik hastalığı olanlar, kolon kanseri ile benzer şekilde tedavi edilmelidir. Pankreatik Kanser Genel Prensipler Epidemiyoloji Pankreatik adenokarsinom, Amerikada görülen kanser-ilişkili ölümlerin 4. sıklıktaki nedenidir. İnsidans yaş ile artar, tanı anındaki median yaş değeri 60 ve 80 yıl arasındadır. Risk faktörleri; sigara, diabetes mellitus ve kalıtsal sendromlardır(BRCA2 mutasyonu, HNPCC). Tanı Klinik Prezentasyon ---24--Yaygın semptomlar; sarılık, anoreksia, kilo kaybı ve abdominal ağrıdır. 50 yaş üzeri aniden diabetes mellitus gelişen hastalarda, özellikle abdominal ağrı,anoreksi ve kilo kaybı eşlik ediyorsa Pankreatik kanser’den şüphelenilmelidir. Erken evre hastalık genelde abdominal CT’de rastlantısal olarak bulunur. Tanısal testler Görüntüleme Genelde CT veya ultrasyonda pankreatik kitle veya dilate bilyer kanal görüldüğünde şüphelenilir. Tümörün rezektabilitesini değerlendirmek için ince-kesitli pankreas protokol CT’si önerilir. Rezektabilite için; uzak metastaz, patent superior mesenterik arter ve patent portal ven olmamalıdır, ayrıca celiac ve superior mesenterik arter tutulumu olmamalıdır. Tanısal Prosedürler Rezektabl hastalığı onlanlarda, ERCP veya EUS-rehberliğinde İİA ile doku tanısı konabilir. Metastatik hastalıkta ise metastatik lezyon biyopsisi tercih edilir. Tedavi Lokalize hastalığın tedavisi: Tek potansiyel küratif tedavi cerrahi rezeksiyondur. Hastaların yaklaşık %20’si pankreatikoduodenektomi cerrahisi(whipple cerrahisi) adayıdır. Patients who have adequately recovered from surgery may benefit from adjuvant chemotherapy or chemoradiotherapy. Hastaların %80’inden fazlasında, optimal tedaviden sonra bile relapse görülmekte. Anrezektabl hastalığın tedavisi: Lokal invaziv hastalık, kemoterapi veya kemoradyoterapi ile tedavi edilebilirken; metastatik hastalıklar genelde kemoterapi ile tedavi edilir. Metastatik pankreas karsinomu’nun tedavisinde en sık kullanılan kemoterapik ajan gemcitabine’dir, tek başına veya erlotinib ile kombinasyonda kullanılır. (J Clin Oncol 2007;25:1960). ---25--FOLFIRINOX; oxaliplatin, irinotecan, fluorouracil ve leucovorin içeren bir kombinasyon kemoterapi rejimidir ve iyi performans durumu olan hastalarda kullanılır. Toksisitesi gemcitabine’den daha yüksektir ancak daha iyi sağkalım sağlar. (N Engl J Med 2011;364(19):1817). Hepatoselüler Karsinom Genel Prensipler Epidemiyoloji Hepatoselüler karsinom(HCC), erkeklerde dünya genelinde görülen kanserlerin 5. sıradaki ve kanser ölümlerinin 2. Sıradaki nedenidir. Kadınlarda görülen kanserler içinde 7. sırada olup, kanser-ilişkili ölümlerde 6.sıradadır. Amerikada 2010 yılında yaklaşık 24,120 hasta karaciğer ve intrahepatik safra kanalı tümörü tanısı almıştır. Risk faktörleri; kronik viral hepatit B ve C, alkol istismarı, otoimmün hepatit ve hemakromatozis. HCC’li hastaların yaklaşık %80-90’ında siroz vardır. Tanı Klinik Prezentasyon Sık görülen semptomlar; abdominal ağrı, anoreksiya, kilo kaybı, sarılık ve kusma. Hepatik venlerin invazyonu, yumuşak hepatomegali ve gergin asit ile karakterli Budd-Chiari sendromuna yol açabilir.Stabil sirozu olan hastalarda asit, ensefalopati ve varis kanamasını içeren hızlı dekompanzasyon görülürse HCC’den şüphelenilmelidir.Sık görülen paraneoplastik sendromlar; hipoglisemi, hiperkalemi ve eritrositoz’dur. Amerikadaki hastaların yaklaşık %50’sinde α-Fetoprotein (AFP) düzeyleri artmıştır. ---26--Tanısal Testler CT veya MRI görüntülemede HCC’nin klasik özelliği; kontrast uygulamasının arteriel fazında kontrastlanma’nın çok hızlı görülmesidir. Bunu, venöz fazdaki “temizlenme(washout)” takip eder. Karaciğer lezyonu >2cm, AFP > 200ng/mL ve iki görüntüleme modalitesindeki radyolojik özellikleri HCC ile uyumlu olan hastalara biyopsi olmadan tanı konabilir. Lesions <1cm have low probability of being HCC and should be followed with repeated imaging to detect growth suspicious of malignancy (Hepatology 2005;42:1208).PET scan, ekstrahepatik metastazları belirleyebilir. Lezyon 1cm ile 2 cm arasında olan hastalara perkutanöz biyopsi yapılmalıdır. Tedavi Diğer nonfarmakolojik tedaviler Lokal terapi: Perkutanöz etanol enjeksiyonu, radyofrekans ablasyon, cryoablasyon, transarteryal kemoembolizasyon ve karaciğer radyasyonu, cerrahi uygulanamayan hastalara veya transplant bekleyen hastalarda tümör büyümesini kontrol etmek amacıyla kullanılabilir. HCC’de kemoterapinin minimal etkinliği vardır, en sık kullanılan ajan doxorubicin’dir. Küçük molekül TKI sorafenib iyi tolere edilir ve en iyi destek tedavisine kıyaslandığında, sağkalımı ılımlı şekilde iyileştirir(N Engl J Med 2008;359:378). Cerrahi Tedavi Tek potansiyel küratif tedavi cerrahi rezeksiyondur, büyük damarların tutulmadığı 5cm’den küçük lezyonlarda düşünülür. ---27--- Sirozu olan seçilmiş hastalarda karaciğer transplantasyonu da bir seçenektir çünkü hem maligniteye hem de altta yatan hastalığa hitap etmektedir. Karaciğer transplantasyon endikasyonları: (1) uzak metastaz olmaması, (2) hasta karaciğer rezeksiyonuna uygun olmamalı, (3) büyük damar tutulumu olmamalı, (4) <5cm tek tümör, ve (5) 3cm’den büyük olmayan üç veya daha az tümör. Genitoüriner Maligniteler Renal Kanser Genel Prensipler Epidemiyoloji Amerikada her yıl 60,000 renal kanser olgusu ve 13,000 ölüm görülmektedir. Erkeklerde daha sık görülür(1.5:1) ve risk yaş ile artar. Diğer risk faktörleri tütün kullanımı, obezite ve hipertansiyondur. Medüller renal karsinom, orak hücre hastalığı ile ilişkilidir. Etyoloji Genetik: Olguların büyük çoğunluğu sporadiktir. Von Hippel-Lindau sendromu(VHL), berrak hücreli karsinom(RCC) için yüksek risk teşkil eder. VHL gen mutasyonları hipoksiyle indüklenebilen semptomları artırır ve böylece anjiyogenez de artar. Patoloji RCC bir renal parankim malignitesidir. Berrak hücreli RCC birinci sıklıkta(%80) görülür, ardından papiller(%15) ve kromofobik(%5) RCC gelir. Renal pelvisin transisyonel hücreli karsinomu mesane kanserine benzerdir ve yine benzer şekilde tedavi edilir. ---28--Tanı Klinik Prezentasyon Amerikada tanıların çoğu CT sırasındaki rastlantısal bulgular ile konulmaktadır. En sık görülen semptomlar; anemi, hematüri, kaşeksi ve ateş’dir. Tanısal Testler Görüntüleme Kistik renal lezyonlar varsa(ultrason ile) ek incelemeye gerek yoktur. CT, RCC için çok duyarlı ve özgüldür. Evreleme değerlendirmesi: Kenf nodlarını, metastazı ve tümör trombüsünü değerlendirmek için preoperatif CT genelde yeterlidir. PET’in bir rolü yoktur. Tanısal Prosedürler Çoğu lezyon biyopsi’siz rezeke edilebilir. Tedavi RCC tedavisi son 5 yıl içinde diğer solid tümörlerin tedavisinden daha fazla değişime uğramıştır. Sitotoksik kemoterapi çoğunlukla etkisizdir. Adjuvan terapi şu an için endike değildir. Moleküler hedefli terapi. VEGF oral inhibitörleri ve diğer tirozin kinazların, ileri evre RCC’li hastalarda sağkalımı iyileştirdiği gösterilmiştir. Günümüzde, önceden tedavi edilmemiş hastaların tedavisinde axitinib ve sorafenib tercih edilir. The mammalian target of rapamycin (mTOR) inhibitors temsirolimus and everolimus are also approved for RCC and are typically used in high-risk patients or after the progression of VEGF-targeted therapy (N Engl J Med 2007;356:2271; Lancet 2008;372:449). Bevacizumab, İnterferon ile kombinasyon şeklinde kullanıldığında etkilidir(Lancet 2007;22:2103). Metastatik hastalık 1 yıldan uzun süre kontrol edilebilir ve genel median sağkalım 2 yıldan fazladır(N Engl J Med 2007;356:115). İmmünoterapi, hedefli terapiden önce uygun hastalar için standart idi. Yüksek-doz interleukin(IL)-2 ciddi toksisiteye sahiptir ancak %5 tam yanıt oranı bildirilmiştir. Subkutanöz yolla verilen interferon da bazı hastalarda yanıta neden olup hastalık kontrolünü sağlayabilir. Cerrahi Tedavi Cerrahi tedavi birincil önem taşımaktadır. Erken hastalık(evre I/II, lokal invazyon yok, lenf nodu yok), radikal nefrektomi veya seçili hastalarda parsiyel nefrektomi ile tedavi edilir. Erken evre hastalık için laparoskopik nefrektomi kullanımı günden güne artmaktadır. Lokal invaziv tümörlere mümkünse rezeksiyon yapılmalıdır, bazen parsiyel karaciğer veya parsiyel SVC rezeksiyonu gerekir. Metastatik hastalıkta, hastalığın genel yükü düşükse primer tümör rezeksiyonu düşünülmelidir. Seçili hastalarda izole metastazların(beyin, akciğer, adrenal) rezeksiyonu sağkalımı iyileştirir. ---29--- Mesane kanseri Genel Prensipler Epidemiyoloji Amerikada tanısı yaygın konulan bir hastalıktır(2012’de neredeyse 70,000) ancak daha az yaygınlıkta ölümcüldür. (one-fifth as many deaths). TCC en sık görülen histolojidir ve sigara içimi, benzen ve diğer endüstriyel kimyasallara maruziyet ile çok ciddi ilişkilidir. Şistosoma enfeksiyonu skuamöz hücreli mesane kanseri ile bağlantılıdır. Tanı Klinik Prezentasyon Hastaların %90’ı hematüri ile gelir. Diğer yaygın semptomlar: sık idrar çıkma,urge ve dizüri. Tanısal Testler İdrar kültürü ve sitolojisi ile gross hematüri değerlendirilmelidir, görüntüleme(intravenous pyelogram [IVP] veya CT), ve sistoskopi yapılmalıdır. Evreleme: Esas olarak invazyon derinliğinin belirlendiği transüretral rezeksiyon(TUR) bulgularına göre yapılır. Lenf nodu tutulumu evre IV’dür. Tedavi Evreye göre tedavi ---30--Yüzeyel tümörler(kas invazyonu yok, evre 0-I) TUR ile sistoskopik olarak tedavi edilirler, genelde multiple rezeksiyon ve sık sık sistoskopi yapmak gerekir(3 ayda bir). İntravezikal Calmette-Guérin basili rekürrensi azaltır. Ayrıca Mitomycin-C ve diğer intravezikal kemoterapiler de kullanılabilir. Kasa invaziv hastalık(mesane kasına veya komşu dokuya invaze olur; evre II-III). Neoadjuvan sisplastin-bazlı kemoterapiyi takiben cerrahi tedavi, sadece cerrahi tedaviden daha iyi sonuçlara sahiptir ve uygun hastalarda tercih edilen yaklaşım olmalıdır.Cerrahi operasyon radikal sistektomidir. Mesane, komşu organlar ve bölgesel lenf nodları’nın çıkarılması ve ileal kanal yaratılarak üriner diversiyon yapılmasından oluşur. Üreterler, abdominal duvara bağlı olan bir ileum segmentine bağlanır.Radyasyon,genelde eşzamanlı kemoterapi ile, rezeksiyon güvenli bir şekilde yapılamıyorsa cerrahiye bir alternatiftir. Metastatik hastalıklar(node pozitif veya uzak hastalıklar) kemoterapiye son derece duyarlıdır ancak rezeke edilmezse relapse kaçınılmazdır. En sık kullanılan rejimler gemcitabine + cisplatin ve MVAC (methotrexate, vinblastine, doxorubicin, and cisplatin)’dir. Prostat Kanseri Genel Prensipler Epidemiyoloji Prostat kanseri, Amerikada erkeklerde en sık görülen kanserdir, 2012 yılında yaklaşık 240,000 olgu ve 28,000 ölüm.Risk faktörleri; afrikan amerikan etnisite, aile öyküsü ve yüksek-yağ/düşük-sebze’li diyet. Korunma Yıllık prostat spesifik antijen(PSA) taraması ve dijital rektal muayene(DRE)’nin,sağ kalımı arttırdığı kesin olarak gösterilmemiştir ancak 50 yaşın üstündeki hastalar için tartışılmalıdır. ---31--Tanı Klinik Prezentasyon Amerikadaki en yaygın prezentasyon, asemptomatik PSA yükselmesidir. DRE bulgularından asimetrik endurasyon veya nodüller tanıyı akla getirir. Daha nadir görülen semptomlar; obstrüktif semptomlar, yeni başlangıçlı erektil disfonksiyon, hematüri veya hematospermi. Tanısal Testler Biyopsi için spesifik endikasyonlar tartışmalıdır. Anormal bir PSA durumunda biyopsi yapılmadan önce doğrulamak için tekrar test yapılmalıdır. Biyopsi eğer PSA > 10ng/mL ise yapılmalıdır. PSA 4 ile 10 ng/mL arasında ise biyopsi yaklaşık %25 ihtimalle pozitiftir ve genelde önerilir. PSA’nın 2.6–4 ng/mL arasındaki değerleri için, eğer yıllık artış hızı > 0.75 ng/mL ise biyopsi önerilir. DRE’deki düşündürücü bulgular da biyopsiye yönlendirmelidir. Tedavi Tedavi sonuçlarının en iyi prediktörleri; tedavi öncesi PSA değerleri, Gleason skoru ve klinik evre’dir. Gleason score is determined by transrectal biopsy or resection on a scale of 2 to 10, with most scores being 6 to 7. T evresi muayene ve ultrason ile belirlenir.Erken evre hastalık(T1-T2): prostatın ötesine uzanır. Lokal ileri hastalık(T3-T4):lokal invazyon bulunur. Nodal tutulum evre IV olarak değerlendirilir. Erken evre hastalık: prostatektomi, eksternal ışın terapisi veya brakiterapi için sonuçlar eşdeğerdir. Geç toksisiteler modaliteler arasında değişkenlik gösterir ancak inkontinans ve erektil disfonksiyon oranları %10-20 arasındadır. Robot-asistli prostatektomi iyileşme süresini kısaltır ancak sonuçları etkilemez. Düşük hastalık riski olan erkeklerde aktif izlem yapmak uygun bir seçenektir. ---32--Lokal ileri hastalık: Cerrahi, radyasyon ve hormon terapisi kombinasyonları ile tedavi edilebilir. Metastatik hastalık inkürabldır ama hormon tedavisi ile 2-10 yıl idare edilebilir. GnRH agonistleri(leuprolide, goserelin) ile medikal kastrasyon en sık kullanılan ilk basamak tedavidir. GnRH agonistleri ile progresyondan sonra, oral androjen reseptör blokajı(ARB) (bicalutamide veya flutamide) genelde etkilidir. Diğer hormonal tedavileri; ARB’nin kesilmesi, ketokonazol ve östrojenleri içerir.Hormona dirençli hastalıklarda docetaxel ile kemotrapi sağkalımı iyileştirir(N Engl J Med 2004;351:1502). Sipuleucel-T, prostatik asit fosfataz hedefli otolog hücre-bazlı bir aşıdır ve hormona direçli hastalığı olanlarda kemoterapiye bir alternatiftir. Docetaxal ile ilerleme gösteren hastalarda, cabazitaxel(yarısentetik bir taxane), veya abiraterone(bir CYP17 irreversible inhibitörü), potansiyel ikinci basamak tedavilerdir. Testiküler Kanser ve Germ Hücre Tümörleri Genel Prensipler Epidemiyoloji Testiküler kanserler nispeten nadir görülürler(Amerikada 8,000 olgu) ancak 15-35 yaş arası erkeklerde en sık görülen tümörlerdir. Nonseminomatöz tümörler gençlerde daha sık görülürken, seminomlar 30 yaşından sonra daha yaygındır. İnsidans, beyaz ırk’ta diğer etnik kökenlerden daha yüksektir. Diğer risk faktörleri, kriptorşizm ve Klinifelter sendromudur. Patoloji Testiküler kanserlerin yarısı seminomlardan, geri kalan kısmı ise nonseminomlar veya mikst histoloji’den oluşur. Non-seminomlar embriyonel karsinom, teratom, koryokarsinom ve yolk-sac tümörlerinden oluşur.