EDAM Türkiye ve Avrupa Birliği Bilgi Notu Brexit’ten Kim Korkar? Haziran 2016 Sinan Ülgen EDAM Başkanı 2 23 Haziranda İngiliz halkı, İngiltere’nin AB’de kalıp kalmayacağına dair bir halkoyuna katılacak. Kamuoyu yoklamaları sonucun önceden tahmin edilemeyeceğine işaret ediyor. Yani referandumda “Brexit” olarak adlandırılan AB’den çıkma tercihinin öne çıkması, İngiltere’nin AB üyesi olarak kalma senaryosu kadar olası. Ancak “Brexit” seçeneğinin hakim olması durumunda, bunun çok kapsamlı siyasi ve ekonomik sonuçları olacağına kuşku yok. Bu değerlendirme daha ziyade “Brexit”in Türkiye’ye etkisi ile ilgili. Brexit’in gerçekleşmesi senaryosunun etkileri kısa, orta ve uzun vade olmak üzere 3 ayrı kategoride inceleniyor. KISA VADE İngiltere’nin AB’den çıkmaya karar vermesi durumunda, ilk etkileri uluslararası finans piyasalarında göreceğiz. Bazı tahminlere göre İngiliz Sterlin’inin de ABD Doları karşısında % 15’e kadar varabilecek bir değer kaybı söz konusu olacak. Ancak finansal piyasalardaki türbülansın bununla sınırlı kalacağını beklemek iyimserlik olacak. Öncelikle böylesi bir gelişme uluslararası piyasalardaki risk iştahını azaltacaktır. Bunun sonucunda, ABD ve Almanya gibi güvenli görülen ülkelerin devlet borçlanma araçlarına yatırım talebinin artacağını öngörmek gerekir. Bu sürecin bir diğer neticesi ise Türkiye gibi gelişme yolundaki ülkelere giden finansal akımların daralmasıdır. Türkiye gibi düşük ulusal tasarruf oranı nedeniyle bir yandan kronik cari açığı diğer yandan döviz cinsindeki borç stoku nedeniyle yılda 200 milyar dolar mertebesinde uluslararası finansman ihtiyacı bulunan bir ülkenin, finansal piyasalardaki risk iştahının azalmasından olumsuz etkileneceği söylenebilir. En kısa vadede Türk Lirası üzerindeki baskı artacaktır. Bu ortamın ne kadar uzun süreceğine bağlı olarak bir faiz artışı da gündeme gelebilir. Finansal piyasalardaki türbülansın süresi bir ölçüde de Euro bölgesinde bir istikrarsızlık yaşanıp yaşanmayacağına bağlı olacaktır. İngiltere’nin AB’den çıkmaya karar vermesi, AB’nin zayıflamakta olduğu şeklinde yorumlanıp Euro bölgesi içinde henüz tam anlamda mali istikrarını oluşturamamış ülkeler üzerinde spekülatif baskıların yeniden oluşmasına neden olabilir. Böylesi bir durumda Euro üzerindeki baskı da artacaktır ancak daha önemlisi 2011 ölçeğinde olmasa da yeniden bir Euro bölgesi odaklı bir yönetişim krizinin gündeme gelmesi beklenebilir. 3 ORTA VADE Brexit sonrasında, Ingiliz para biriminin devalüasyonu Türkiye’nin İngiltere’ye ihracatını da olumsuz etkileyebilir. 2015 yılında İngiltere’ye yapılan ihracat 11 milyar dolar olmuştur. Daha da önemlisi İngiltere, Türkiye’nin toplam ihracatının yaklaşık %7’sinin yöneldiği en büyük 2. ihracat pazarıdır. TABLO: Türkiye’nin Ülkelere Göre İhracatı 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 1,039.52 1,437.20 1,600.30 2,269.18 2,466.32 2,833.26 3,600.87 2,861.05 2,414.79 1,735.80 2,122.43 1,795.68 1,960.44 2,451.03 2,359.57 2,573.80 2,939.11 2,557.82 1,658.20 1,935.23 1,522.44 2,080.15 2,391.15 2,329.53 2,649.66 2,950.90 2,698.11 3,644.16 3,987.48 2,201.94 2,599.38 2,878.76 2,495.43 2,616.31 3,008.01 2,815.55 902.70 1,426.45 2,599.03 2,250.58 2,759.31 3,679.19 3,200.36 3,297.54 3,124.97 3,018.88 3,143.84 2,127.30 2,461.37 3,243.08 3,244.43 3,538.04 3,458.69 3,154.92 1,486.92 2,201.88 1,768.22 2,217.65 2,763.48 3,676.61 3,191.48 3,047.13 3,472.63 4,726.85 6,483.00 3,189.61 4,628.15 5,992.63 6,680.78 6,964.21 5,943.01 3,588.66 1,441.19 2,029.76 2,024.55 3,044.18 3,589.63 9,921.60 4,192.51 3,886.19 3,664.04 3,240.94 7,975.40 2,896.57 3,332.89 3,706.65 8,174.61 4,965.63 4,655.71 4,681.28 4,580.00 4,047.27 2,818.47 3,536.20 3,917.56 3,717.35 4,334.20 4,749.58 4,742.56 935.15 2,856.79 3,935.12 2,056.86 1,484.32 2,124.53 1,014.52 3,207.53 5,675.42 5,974.46 6,617.51 6,211.42 6,054.50 6,805.82 6,198.54 6,376.70 6,464.24 5,845.28 4,170.69 4,299.94 3,240.60 3,762.92 4,584.03 5,604.23 5,640.25 6,341.84 6,395.90 7,480.06 7,818.99 5,888.96 6,505.28 7,851.48 6,373.08 6,718.36 7,141.07 6,887.67 2,844.77 3,916.69 5,123.41 6,036.36 8,310.13 10,822.14 11,948.91 10,887.83 8,550.30 8,626.78 8,158.67 5,938.00 7,235.86 8,151.43 8,693.60 8,785.12 9,903.17 10,556.92 11,993.23 12,951.75 9,793.01 11,479.07 13,950.83 13,124.37 13,702.58 15,147.42 13,417.49 104,328.59 129,012.51 100,185.55 111,799.43 132,362.15 150,166.80 149,389.80 155,340.32 141,937.39 107,271.75 132,027.20 102,142.61 113,883.22 134,906.87 152,461.74 151,802.64 157,610.16 143,844.20 Kaynak: Turkey Data Monitor Ancak ticari ilişkiler bakımından bir diğer belirsizlik dış ticaret rejimi ile ilgili olarak ortaya çıkacaktır. Zira Brexit neticesinde İngiltere’nin AB Gümrük Birliğini de terketmesi gerekmektedir. Üstelik İngiltere’nin AB ile yeni bir ticaret anlaşması yapması söz konusu olacaksa da bunun bir gümrük birliğinden ziyade bir serbest ticaret anlaşması (STA) olmasını beklemek gerekir. Dolayısıyla herhalvekarda Türkiye ile İngiltere arasındaki dış ticaret rejimi değişecektir. Brexit sonrasında İngiltere’nin Türkiye ile ayrı bir serbest ticaret anlaşması akdetmesi gerekecektir. İngiltere’nin en azından 2 yıl alacak AB’den çıkma süreci sonrasında dış ticaret İngiltere-Türkiye STA’sının öngördüğü koşullarda yapılacaktır. STA’larda bazı mal gruplarında tarife korumaları hemen sıfırlanmamakta, bir geçiş dönemi öngörülmektedir. Hernekadar bugünkü düzende Gümrük Birliği nedeniyle Türkiye ile İngiltere arasındaki ticarette gümrük tarifeleri sıfırlanmış olsa da, yeni STA müzakereleri sırasında iki taraf için de bazı “hassas” sektörlerde tarife koruması getirilmesi talepleri söz konusu olabilir. Ayrıca STA dahilindeki ticaret menşe kurallarına göre yapılacaktır. Bu yeni rejim, Gümrük birliğinden farklı olarak özellikle ara malı ticaretinde ilave komplikasyonlara neden olabilir. 4 UZUN VADE Uzun vadede Brexit’in siyasi sonuçlarının Türkiye bakımından daha önemli olacağı değerlendirilmektedir. Burada önemli olan İngiltere’nin AB’den çıktıktan sonra AB ile kuracağı ilişki modelidir. İngiltere’nin AB ile kuracağı derinlikli ilişki modelinin tam üyelik müzakerelerindeki tıkanıklığı aşamayan Türkiye için de sahiplenilebilecek bir model olması ihtimali akla gelmektedir. Ancak açıkçası bu modelin ne şekilde kurgulanabileceğine dair henüz bir açıklık bulunmamaktadır. Brexit kampanyasının savunucuları dahi bu konuda ikna edici bir senaryo çizememişlerdir. Zira onlar bile AB dışında kalan bir İngiltere’nin gene de AB Tek Pazarına entegre olmayı devam etmesi gerektiğini dile getirmektedirler. Ancak AB Tek Pazarına entegrasyon ancak AB müktesebatının kabullenilmesi ile mümkün olmaktadır. Norveç ve İzlanda gibi ülkelerin üyesi bulundukları Avrupa Ekonomik Alanı (AEA) buna dair en iyi örnektir. Bu ülkeler AB müktesebatının oluşturulması aşamasında masada bulunmamalarına ve doğrudan etki sahibi olmamalarına rağmen, bu mevzuatı üstlenme yükümlülüğünü üzerlerine almışlardır. Bunun karşılığında ise Tek Pazarın dört temel hürriyeti olan malların, hizmetlerin, sermayenin ve kişilerin serbest dolaşımından yararlanmaktadırlar. Ancak Tek Pazarın kapsadığı kamu politikaları alanında bu derece AB’ye bağımlı olmayı İngiltere’nin kabul edeceği kuşkuludur. Zaten Brexit’i tetikleyen en kayda değer dinamik başta kişilerin serbest dolaşımı ve yerleşme hakkı olmak üzere AB uygulamalarından istisna elde edilmesi isteği olmuştur. AEA modelinin Türkiye açısından da benzer sakıncaları olacağı açıktır. İngiltere ideal olarak Tek Pazara erişimini garanti altına alan, muhtemelen AB bütçesine de katkıda bulunacağı ancak AEA kadar siyasa bağımlılığı yaratmayan bir ilişki modeli kurgulamanın arayışında olacaktır. Bugün için varolmayan böyle bir ilişki modelinin sırf İngiltere için yaratılabileceği kuşkuludur. Zira böylesi bir gelişme bir yandan AB’den çıkmaya karar veren bir ülkenin “ödüllendirilmesi” olarak görülecek, diğer yandan AB kuşkuculuğunun artmakta olduğu diğer bazı AB ülkelerini de İngiltere’nin yolundan gitmeye özendirmesi ihtimali endişe yaratacaktır. Ancak bu özel ilişki modeli her türlü siyasi zorluğa rağmen yaratılabilirse, bunun Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği bakımından da bir şablon teşkil etmesi mümkündür. İngiltere için bir diğer alternatif ise AB ile bir Serbest Ticaret Anlaşması yapmasıdır. Ancak bu durumda Tek Pazara erişimi AEA modeline oranla daha kısıtlı olacaktır. 5 Bu noktada ABD ile AB arasında müzakeresi devam eden Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı – TTIP için bir parantez açmak gerekir. İngiltere’nin AB’den çıkması, bu müzakerelerden de dışlanması ile sonuçlanacaktır. Ancak ABD ile İngiltere arasındaki tercihli ilişki gözönüne alındığında, İngiltere’nin bu kez üçüncü bir taraf olarak TTIP’e dahil edilmesi yönünde bir talebin gündeme getirileceği öngörülebilir. İngiltere’nin TTIP’e taraf olması ve TTIP sayesinde AB pazarlarına erişimini devam ettirmesi, sürdürülebilir bir ilişki modeli yaratabilir. AB üyesi olmayan İngiltere’nin TTIP’e taraf olması, benzer bir hedefi bulunan Türkiye için bir avantaj sağlayabilir. Zira Türkiye de TTIP’e katılmak istemektedir ancak bugüne kadar müzakerelerin AB ile ABD arasında ikili düzeyde yürütülmesi nedeniyle bu talebine olumlu bir yanıt alamamıştır. İngiltere’nin TTIP’e dahil olması, TTIP’in genişleme perspektifini hayata geçireceğinden Türkiye’nin TTIP’e üyeliğini de kolaylaştırabilir. Sonuç olarak Brexit’in kısa vadede finansal, orta vadede ticari uzun vadede ise siyasi etkilerinin Türkiye için daha önemli olacağını söylemek mümkün. Keza kısa ve orta vadede olumsuz etkilerinin ağır basacağı, uzun vadede ise ortaya çıkacak yeni siyasi ve ekonomik modellere bağlı olarak olumlu bir senaryonun da gündeme gelebileceği ifade edilebilir. EDAM Türkiye ve Avrupa Birliği Bilgi Notu Haziran 2016 Brexit’ten Kim Korkar? Sinan Ülgen EDAM Başkanı