Kurumsal Kültür Kurum içinde bireylerin nasıl davranması, birbirlerini nasıl etkilemeleri gerektiğini biçimlendiren, işlerin nasıl yapıldığını gösteren ortak paylaşılan inançlar, tutumlar, tahminler ve beklentiler modelidir. Uygun kurumsal kültür olmadan, hiçbir stratejisinin ya da programının başarıya ulaşması mümkün değildir. En pahalı ve şık tasarımlı bina bile, kirişler /kolonlar ve betonlardan oluşan sağlam bir altyapı olmaksızın ayakta duramaz. Kurumsal kültür, işte bu toplumsal mimarinin temelidir. BAŞKALARINA KARŞI DÜŞÜNCELİ, ANLAYIŞLI, SAYGILI, DÜRÜST VE SAMİMİ DAVRANAN İNSAN GÖRGÜLÜ İNSANDIR Terbiyeli Beyefendi Hanımefendi Kibar Nazik İnce Saygılı Düşünceli Anlayışlı Terbiyesiz Kaba Nezaketsiz Saygısız Düşüncesiz Görgü kuralları, insan ilişkilerinin belli bir düzende işlemesini sağlayan sistem bütünlüğüdür. Görgü, toplumun içinde zamanla oluşan, insanların birbirlerini rahatsız etmemelerini, birbirlerine saygılı davranmalarını sağlayacak toplumsal kurallardır. Görgü zamanla insanda birikim oluşturur ve bu birikim sosyal yaşantısında insana pek çok kapıyı açar. Kamu görevlisi, nazik ve görgülü olmalıdır. Hareketleri kibar, uyumlu olmalıdır, kabalık yapması veya nerde nasıl davranacağını bilememesi kuruma da eksi puan kazandırır. Telefon görüşmelerinde, toplantılarda, davetlerde, ofis içerisinde ve birebir ilişkilerinde nezaket ve görgü kurallarına uyulması işleri büyük ölçüde kolaylaştırır. Özetle, Görgü ! Uygarlıktır(Gelişmişlik)……… Güne Aynaya bakarak, MERHABA/GÜNAYDIN/HAYIRLI SABAHLAR diyerek başlarız. Aynada saçımıza, yüzümüze, gözümüze çekidüzen verir ve giyinip evden çıkmadan son bir kez daha her şeyin yerli yerinde olmadığına bakarız Başkalarının bakınca hakkımızda ne düşündüğüne önem veririz. İnsanlar ilişkilerinde öncelikle dikkat ettikleri şey dış görünüştür. Dış görünüş; Kendimize ve başkalarına karşı ne kadar saygılı olduğumuzun en belirgin işaretidir. UNUTMAYALIM! İlişkinin geleceğini belirleyecek olan en önemli etmenlerden biri, tanışma sırasında oluşan ilk izlenimdir. Bunun için 10-15 saniye yeterlidir. İlk izlenim kötüyse, onu silmeye bazen bir ömür bile yetmez. Karşılaşmada ilk dikkati çeken şeylerden biride saçlar ve sakaldır. Düzgün taranmış özenli saçlar /sakal tıraşı İnsanın kendine ve karşısındakine saygının en belirgin işaretlerinden biridir. Giyim tarzımız özel, toplumsal hayatımızda ve çalışma yaşamında kendimizi ifade ettiğimiz en önemli araçlardandır. Çevremizdeki İnsanlara karşı ne kadar saygılı olduğumuzun en önemli göstergesidir. Temiz, zevkli ve sade giyim tarzı benimsemelidir. Moda, yakıştığı ölçüde takip etmeli, oturup kalkarken, gün içerisindeki her türlü faaliyetler göz önünde bulundurarak en rahat çalışabilecek giysiler seçmelidir. Hem işyerinin genel havasına uygun kıyafetler seçmeli hem de fizyobiyolojik özellikler dikkate alınmalı, giyiminin yaptığımız işin bir parçası olduğu unutulmamalıdır. PREZENTABL ( Eli-yüzü düzgün, insan içine çıkabilir, takdim edilebilir kişilikte ) OLMAK. Sabah günaydın/hayırlı sabahlar derken ve akşam vedalaşırken, görünüşünüz ve giysiniz, işyeri kültürüne ve çalışma arkadaşlarınıza verdiğiniz önemin/saygının, kendinize güvenin bir göstergesidir. İnsanlarla kurduğumuz ilişkiler, onlara verdiğimiz ve onlardan aldığımız mesajlarla dayanır. İnsanlarla kurduğumuz iletişimin en önemli parçası, yüz yüze KONUŞMAKTIR. Sohbeti hoş insanlar sadece konuşmayı değil, dinlemeyi de iyi bilen insanlardır. Konuşmak kadar dinlemek de önemlidir… Bizim için doğru olan bir şeyin başkaları için doğru olmayabileceğini peşin kabul ederek, konuşmamız gerekir. Görüşümüzü savunurken bilgiçlik taslamamalı, karşınızdakinden daha üstünmüş gibi bir edayla konuşmamalı, alaycı olmamalıyız, Herhangi bir görüşe itiraz ederken, o görüşü savunan kişinin bilgisizliğini sergilemekten, görüşlerini değil de kişiliğini eleştirmekten kaçınmalıyız, Özellikle tanımadığımız kişilerin bulunduğu ortamlarda din, ahlak değerleri, politika ve zevklere ilişkin konularda konuşurken dikkat etmeliyiz, Yaklaşımlarınızda olumsuz izlenim yaratmak istiyorsanız farklılıkları, olumlu izlenim yaratmak istiyorsanız, benzerlikleri vurgulayın. Fikirlerimizi savunurken küfürlü konuşmamalı, argo sözcükler kullanmamalıyız, Yemin etmekten, bela okumaktan uzak durmalıyız, Karşılıklı konuşmaların, ağız dalaşına ve kavgaya dönüşmesine fırsat vermemeliyiz, Rica ve Teşekkür etmeyi, Özür dilemeyi, Övüp Takdir etmeyi bilmeliyiz, Güler yüzlü olmak, selam verip almak, ayrılırken vedalaşmalıyız, Ziyaretin yerine, zamanına ve süresine dikkat etmeliyiz, Uygun olmayan el ve söz şakası yapmamalıyız, İletişim araçlarını kurallarına uygun kullanmalıyız, Yasal ve yönetsel hak ve sorumluluklarımızı iyi bilmeliyiz. Trafik kurallarına uymalıyız, Zaten görgülü insan olmak başkalarına karşı düşünceli olmak, saygıda kusur etmemek, ilişkileri iyi tutmak için gayret göstermektir. Saygılı olun ki Çevrede Size Saygılı olsun! Evde ve/veya İşyerinde bu türden davranışlar hem çevremizdeki İnsanların gününü güzelleştirmeye hem de kendimizi iyi İŞ BECERİSİMİ? İLİŞKİ BECERİSİMİ? 24 Saatin yaklaşık 8 Saati Uyku. Uyanık geçirdiğimiz yaklaşık 16 saatin yarısını İşyerinde geçiriyoruz. Hafta Sonlarını çıkarırsak, uyanık geçirdiğimiz saatlerin yarısını işyerinde geçiriyoruz. Günlük ve Sosyal yaşamımıza ayırdığımız diğer 8 Saate; Nasıl temiz ve bakımlı olacağımıza, nasıl giyineceğimize, aile içinde davranışlarımızın nasıl olacağına, diğer İnsanlarla kuracağımız ilişkinin türüne, kimlerle dost olup olmayacağımıza karar vermekte Özgürüz. Çalışma yaşamında ise böyle bir Özgürlük yok! Bu üç şeye mecburuz; - Çalışma yaşamında birlikte çalışacağımız İnsanları seçme şansımız yoktur, - Belki hiç hoşlanmadığımız hiçbir görüşüne katılmadığımız amirden talimat alma ve o talimatı yerine getirme durumundayız, - Başka şekilde yapılsa daha iyi olacağına inandığımız şeyleri, o güne kadar nasıl yapıla geldiyse aynı şekilde yapmaya devam Bu zorunluklara uyulmadığı zaman ne olur? İşyerinde amirlerle, eşitlerle ve astlarla uyumsuzluklar, geçimsizlik, gerginlikler, hatta KAVGA! Sonuç? Sadece bizim değil, ilişkide bulunduğumuz herkesin veriminde düşüklük. Başkalarına karşı Saygılı ve Düşünceli olmadıkça, çevremizdekilerle iyi ilişki ve iletişim içinde olmak mümkün değildir. İşyeri dışındaki günlük ve sosyal yaşamımızda saygılı olmayı, düşünceli davranmayı ve samimi olmayı içselleştirmesek, çalışma yaşamında sırf mecbur olduğumuz için böyle davranmayız. Yaşam tarzı olarak Benimsemeliyiz. Araştırmada, İşyerinde en çok rahatsız eden sorunlar; ‟Aşağılama(Hükmetme, Dayatıcılık, Söz kesme, Sarkıntılık, Sahte sevgi)” ve ‟Üstünlük taslama(İktidar düşkünlüğü, Bilgiçlik, Patronluk taslamak, Söylenenlere aldırmamak, İş yükünü paylaşmamak, Maçoluk)”. İşyerindeki sorunların 3/2 oluşturuyor. Eğer, kendimizi gözlemeyi ve eksikliklerimizi yakalamayı bilmiyorsak, küçük gibi görülen hususlar zamanla birikerek İşyerindeki ilişki ve İletişimimizi bozacak ve çalışma ortamını zehirleyecek boyuta ulaşacaktır. Davranış ve sözlerimizi dışardan bir gözle izleyebilmek ve bu konudaki eksikliklerimizi gidermek ne kadar önemliyse, aşağılayıcı ve üstünlük taslayıcı davranış ve sözlere muhatap olduğumuzda nasıl tepki verdiğimizde bir o kadar önemlidir. Bu türden olumsuzluklara aynı tarzda Cevap vermek, meseleyi daha da işin içinden çıkılamaz hale getirmekte ve kabalığı yapan İnsanla aynı düzeye inmektir. Her türlü kabalığa uygun karşılığı verirken aynı zamanda sorunu çözücü olabilmenin sırrı «nezaketten» geçer. Bu bağlamda; İş yerinde, «İş becerisi» yanında insanlarla «İyi ilişki kurma ve sürdürme becerisine» de sahip olmayı gerektirir. İLETİŞİM kurabiliyor muyuz? İletişim Nedir? Kişiler arasında BİLGİ, DUYGU, DÜŞÜNCE ve GÖRÜŞLERİN konuşma, yazı ve resim gibi semboller kullanarak paylaşımı ve aktarımıdır. Bilgi kaynağından tek yönlü bilgi iletimine “enformasyon” Karşılıklı bilgi alış verişine “komünikasyon ya da iletişim” adı verilmektedir Gönderici tarafından alıcıya iletilen ve alıcının Davranışını bilinçli bir niyetle etkileyen mesajdır. Kurum çatısı altında bir araya gelen çalışanların, kişisel iletişim ihtiyaçlarının dışında, işlerini yürütebilmeleri için hiyerarşik bir düzen içinde bilgi akışına ihtiyaçları vardır. “Kurumsal iletişim” ve “kurum içi iletişim” aynı şey midir? KURUMSAL İLETİŞİM NEDİR????? DİKEY İLETİŞİM Kurumun hiyerarşik yapısı doğrultusunda hem en üst düzeydeki yöneticiden aşağıya doğru, Hem de en alt kademedeki çalışandan yukarıya doğru kurulan bir iletişimdir YATAY İLETİŞİM Kurumun aynı kademedeki birimlerinin kendi içlerinde ve birbirleri arasında rutin (her gün yapılan sıradan) işler için kurdukları iletişimdir. Yatay iletişim genellikle eşit statüde çalışanlar arasında iş akışına bağlı olarak gelişir. Amacı, koordinasyon sağlama ve problemi çözmek için kanal oluşturmak. İletişim Neden Önemlidir? İletişim yoluyla: Birbirimizi anlamaya Sevmeyi öğrenmeye İlişkileri başlatmaya ve sonlandırmaya Kendimiz hakkında daha fazla bilgi edinmeye Başkalarının bizi nasıl algıladıklarını öğrenmeye, ULAŞIRIZ… ALGILAMA KAPASİTESİNİN İLETİŞİMDEKİ ÖNEMİ VE ROLÜ NEDİR? Herkesin algılama kapasitesi farklıdır. Herkes algıladığı ölçüde bilgi toplayabilmektedir. Herkes aynı şekilde algılamamakta; birbirinden farklı biçimlerde öğrenebilmektedir. Güne Merhaba derken, o günü birtakım küçük ve basit davranışlarımızla herkes için güzelleştirmek elimizde olduğu gibi herkese Zehir de edebiliriz. İletişimde Engeller Kişilik farklılıkları Eğitim farklılıkları Dil farklılıkları Sosyal, kültürel ve çevre farklılıkları Fiziksel görünüm Güven eksikliği İletişimimi Geliştirebilirmiyim? • İletişim becerisi, insanlara doğuştan verilen bir yetenek değildir. • Öğrenilebilir ve Geliştirilebilir Becerilerdir. ETKİLİ İLETİŞİM Nedir? Anlamayı başarmadır Neden Önemli? Değişmeye zorlar ve birliktelikte birleştirici güçtür Neden bu kadar zor? Kişilerarası dinamikler algılarımızı ve anlayışımızı önyargı ile etkiler ! Nasıl geliştirebilirim? • Açık ve dürüst ol • Geribildirim ver ve al • Tahminlerinin geçerliliğini kontrol et • Etkin dinlemeyi kullan Etkin İletişim için Öneriler Bir ağız iki kulak varsa, bir konuşup iki dinleyin Doğru zamanda, doğru kişiye, doğru bilgiler verin Mesajlar net, açık ve anlaşılır olsun Gizlilikten kaçının, bilgiyi paylaşın Karşınızdakini asla 3. şahısların yanında eleştirmeyin. Bu bağlamda: - Kurumdaki, olumlu ya da olumsuz tüm gelişmeler hakkında çalışanları haberdar etmek, - Kurumun planları, hedefleri ve etkinlikleri hakkında çalışanları bilgilendirmek, - Kurum çalışanlarının görüşlerini özgürce bildirme olanağı yaratmak, - Çalışanları başarıları nedeniyle takdir etmek ve ödüllendirmek, - Bilgi akışının yalnızca yukarıdan aşağı değil, aşağıdan yukarı olması için de çaba harcamak, - Çalışanlara yönelik etkinlikler düzenlemek, ailelerini kuruluşu ziyaret etmeye davet etmek, - Çeşitli konularda eğitim programları hazırlamak, kurum içi iletişimi geliştirmek için toplantılar yapmak. İletişimde 6 Soru 1. Dinliyor musunuz ? 2. Anlıyor musunuz ? 3. Anladığınızı test ediyor musunuz ? 4. İleti dakikliğiniz nasıl ? 5. Empatik iletişimi kullanıyor musunuz ? 6. Yeterince açık mısınız ? İletişim döngüsel bir süreçtir. Herkes aynı anda mesaj alır, yorumlar, gönderir, sonuç çıkarır; ne başlangıcı ne de sonu vardır. Mesajlar Nasıl Gönderilir ve Alınır? Dikkat…! VÜCUDUNUZ SİZİ ELE VERİYOR ! SÖZ: İçeriği kastediyoruz. SES: Tonlama, vurgu, telaffuz. BEDEN DİLİ: Mimikler, vücudun duruşu, bakışlar, mesafeniz,v.s. 38% Ses İyi iletişim için konuşma (%7), vücut lisanı (%55) ve ses gerginliği (%38) birbirini tamamlar. Etkili Mesaj Gönderme BEN DİLİ Davranışa yöneliktir Alıcıya mesajı veren ile ilgili bilgi söyler Benlik saygısına olumlu katkısı vardır Gönderende yardım isteği doğurur Atılgan insanlar yaratır SEN DİLİ Kişiye yöneliktir Kişiye kendi ile ilgili bir şeyler söyler Benlik Saygısını zedeler ya da tümden yok eder Öfke ve nefret duyguları oluşturur Çekingen ya da saldırgan insanlar yaratır Aynı davranışın iki dilde anlatılması arasında gece ile gündüz kadar fark vardır. “Kürsüde birisi konuşurken gürültü yapıyorsunuz ve sizin yüzünüzden hiç bir şey anlaşılmıyor ( ya da Dinlemek isteyenleri rahatsız ediyorsunuz!) ” “Gürültü yapıldığı zaman dinlemek isteyenlere ve konuşana saygısızlık yapıldığını bilmeliyiz! ” DİNLEMEYİ ÖĞRENMELİ ! Dinleme esnasında zihinsel faaliyetler devreye girer. Etkin dinlemek; duyduklarınızdan doğru anlamlar çıkarabilmeniz demektir. İyi bir dinleyici, hataları ve yanlış anlaşılmaları en aza indirerek, zamandan tasarruf eder. Cevap vermeden önce konuşanların sözlerini bitirmelerini bekleyin, Dinlerken sakin olun, sinirlenmeyin, Konuşanın söylediklerine yoğunlaşın, beden dilini ve ses tonunu da inceleyin, Konuşma sırasında ilgiyi dağıtan dış kaynakları yok etmeye çalışın, Vereceğiniz kararlarda ve yapacağınız işlerde iyi dinlemenin olumlu etkisi olacağını unutmayın, Dinlerken asla tartışmaya girmeyin, Dinlerken işinize yarayacak kısımları seçerek dinleyin, Dinlediğinizi karşınızdakine hissettirmek için başınızla onaylayın, Doğru duyduğunuzdan emin olmak ve verilen mesajı aldığınızı göstermek için konuşmacının sözlerini başka sözcüklerle açıklamaya çalışın. İyi Dinlemede On Öneri 1. Konuşma! 6. Sabırlı ol 2. Konuşmacıyı rahatlat 7. Sakinliğini koru 3. Dinlemek istediğini göster 8. Tartışma veya eleştiride bulunma 4. Dikkatini dağıtan engelleri kaldır 5. Konuşmacı ile empati kur 9. Açıklayıcı sorular sor 10.Konuşma İletişimde başarı sağlayabilmek için kendinizin ve karşınızdaki kimselerin duygusal durumunu dikkate almanız gerekmektedir. NE SÖYLEDİĞİNİZ DEĞİL, NASIL SÖYLEDİĞİNİZ ÖNEMLİ… Dil ile iletişimde, kişilerin “ne söyledikleri”, dilötesi iletişimde ise “nasıl söyledikleri” önemlidir. Beden dili; Duygu ve düşüncelerimizin yansımasıdır. İki insan birbirinin farkına vardığı anda iletişim başlar. İletişim kurmamak imkansızdır. Herkes iletişim içindedir ve ilk iletişim beden dili ile gerçekleşir(% 55) Beden Duruşu İlişkide olduğu kişiyi doğrudan karşısına alan ve dik bir beden duruşuna sahip kişi, mesajında güvenli bir özellik katmış olacaktır. Araştırmalar, insanların birbirlerine ne söylediklerinden çok, nasıl söylediklerine dikkat ettiklerini göstermektedir. Ses Tonu, Şiddet ve Konuşmanın Akıcılığı İnsanlar arası ilişkilerde yaşanan en küçük gerginlik, kendini önce ses tonuyla ortaya koyar. Büyük çoğunlukla gündelik ilişkilerde canlı, neşeli, enerjik bir ses tonu, insanlar üzerinde olumlu etki bırakır. Ses tonunuza dikkat edin Ses aynı zamanda duygularınızı da iletir. Kendi sesinizi dinlemeye başlayın. Ümitsizlik mi yoksa cesaret mi ifade ediyor? Güven içinde mi konuşmaktasınız, yoksa mırıldanıyor musunuz? Çalan her telefon bir iştir prensibi benimsemelidir, İki defadan fazla çalmadan cevap verilmelidir, İşyerinin dinamizmi yansıtılır, zaman unsuruna önem verildiği ifade edilir, cevap alınması karşıya güven ve rahatlık verir, Birlikte olduğunuz insan, telefonla arayandan önceliklidir. Telefonun sürmekte olan konuşmanızı bölmesine izin vermeyin. Sürdürmekte olduğunuz telefon görüşmesi, çalan 2. telefondan daha önceliklidir. 2. telefonun ilk telefon görüşmesini bölmesine izin vermeyin. Dinleme, konuşmaktan daha zordur, daha fazla dikkat ve güç gerektirir(kişiye, sözlerine önyargı). Hoş bir dilekte bulunun (iyi günler, hafta sonları, tekrar görüşmek üzere), Klik sesini bekle, unutulan bir şey hatırlanabilir, hat kesilmesi veya yüzüne telefon kapatılması olarak algılanmasını engeller. Telefonu önce arayan kapatır. Eğer yönetici ve diğer üstlerle konuşuluyorsa, bu kurala aykırı olarak telefonu önce üstün kapatması beklenir. Canlı ve atak olun. Çekingenliğinizi bir kenara atın. Her zaman atılıma, hazırlıklı olun. Gönüllü olmaktan çekinmeyin. Gönüllü olan göze çarpar. Ortalıktaki en önemli kişi, kendini tanıtmada en aktif olan kişidir. Mesleğiniz ve göreviniz ne olursa olsun kendinizi bir satıcı gibi görün. İnsanların ilgisini çekebilmek için çarpıcı ve canlı olmanız gerekir.. YATARAK BAŞARIYA ULAŞAN TEK YARATIK TAVUKTUR. Sahaya çıkıp oynamak lazım. Futbol tarihinde seyirciler arasında gol atan çıkmamıştır. Doğal olun. Doğal bir insan, kendisiyle kolayca ilişki kurulabilen ve kendinizi onun yanında gergin hissetmediğiniz insandır. İnsanlar sizinle olunca kendilerini rahat hissetsinler. Sıcak olun. Soğuk, mesafeli ve tepkisini belli etmeyen bir insanın bir gruba girmesi kolay olmaz. Ona nasıl davranacağınızı, onun size nasıl tepki göstereceğini bilmediğiniz için daima uzak durmayı tercih edersiniz. Başarısız insan yoktur ! Kaynaklarını kullanmayan insanlar vardır DÜŞÜNCELER NASIL İFADE EDİLMELİDİR? İletişimin ve beşeri ilişkilerin başarısı öncelikle düşüncelerimizin, iyi ifade edilmesine bağlıdır. İyi ifade edilmeyen düşünceler, iletişimde ve ilişkilerde kopukluğa yol açmaktadır. Bu nedenle: Düşüncelerinizi iyi ifade etmek, iyi bir konuşmacı olmak için çalışın, Dili doğru kullanmaya özen gösterin; dil bilgisi kurallarını öğrenin ve özenle kullanın. Hiçbir insan düşündüklerini başkalarına tümüyle ve aynen aktaramaz. Düşüncelerinizi iyi anlatabilmek ve anlaşılabilmek için: Düşüncelerinizi düzenleyin ve net bir biçimde dile getirin, Karşınızdakilerin ne demek istediğinizi tam olarak anlamasını sağlayın. Başkalarının düşünce biçimini kavramak, iletişimin başarısı için çok önemlidir. ELEŞTİRİ KONUSUNDA NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR? Eleştiri, yanlışları, eksikleri belirlemek ve daha iyiye ulaşmak için başvurulacak en etkili yöntemdir. Eleştiri, insanı savunma durumuna geçmeye ve kendini haklı göstermek için çalışmaya yöneltmektedir. Eleştiri öfkeyi körüklemektedir. Eleştiri tutkuları öldürebilmekte ve eleştirilen kişinin coşkusunu, çalışma istek ve hevesini kırabilmektedir. Çalışma yaşamında bizden beklenen, sadece nezaket göstermek değil, aynı zamanda kriz halini alan gerginlikleri, kişiler arası çatışmaların, eleştirinin ve benzer sorunların yarattığı olumsuzlukları çözebilmektir. Yapıcı (kompliman) /Yıkıcı eleştiriler. Eleştirinin amacı şevk ve güven kırıcı olmak değil, daha iyisinin yapılmasını Özendirmek olmalıdır. Eleştirildiğinizde; bunu şahsınıza yönelik bir saldırı olarak değil, yanlış ve eksikliklerinizi düzeltme fırsatı olarak görmeye çalışın. Eleştirildiğinizde , nazik, saygılı ve sizi eleştiren kişiye karşı özenli olun. Siz kazançlı çıkacaksınız ! TARTIŞMA KONUSUNDA NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR? Tartışma kazanarak karşınızdakilere görüşlerinizi ve düşüncelerinizi kabul ettirebileceğinizi sanmak, bir hatadır. Tartışma sırasında her iki taraf da kendi düşüncelerine daha sıkı sarılır. Bu gerçeği göz önünde tutarak, kimseye görüşlerinizi tartışarak benimsetmeye kalkışmayın. Anlaşmazlıkları, düşünce ayrılıklarını uzlaşma yoluyla gidermeye; görüşlerinizi başkalarını, ikna ederek ve düşüncelerine saygı göstererek kabul ettirmeye çalışın. Sabır ve hoşgörü, İnsanlık için iyi bir meziyettir. Karşıdakini etkiler ve doğru davranmaya yöneltir. İş hayatında bize başarıyı getirir, Dedikodu yapmamalı ve yapılmasını teşvik etmemeliyiz! Bir kişi bir şeyler öğrenir ve bunu bilinçli bir tercih sonucu herkese söyler. Bu iletişim türünde tek kişiden çok kişiye kurulan bir iletişim söz konusudur. İşyerlerinde işle ilgili konularda veya çalışan kişilerin özel yaşamları, konularda sürekli dedikodu yapılır. Özellikle merak edilen ve hakkında konuşulmak istenen kişi ise yöneticilerdir. İnsanların toplu olarak bir arada bulunduğu her yerde şu yada bu ölçüde dedikodu mutlaka olacaktır. Önemli olan bizim bu dedikoduların müşterisi olup olmadığımızdır ! Bu nedenle: Arkadaşlarınızla ve çevrenizle ilişkilerinizde, dürüst ve açık olun. Sağlıklı ve doğru bilgiler edinmeye özen gösterin. Başkalarına ancak doğruluğundan emin olduğunuz bilgileri ve gerçekleri aktarın. Dedikodunun çığ gibi büyüyeceğini ve giderek yıkıcı olacağını unutmayın. Dedikodu yapmayın; Arkadaşlarınız ve yöneticilerle ilgili olumsuz şeyler söylemeyin! Dedikodu yapanları ve dinleyicileri uyarmalı, mümkünse konuyu değiştirmeli, eğer bunu yapamıyorsak dedikodu yapılan her yerden uzak durmalıyız. Dedikodu, doğru bilgilerin verilmesi ve gerçeklerin söylenmesi yoluyla önlenebilir; açık ve dürüst davranıldığında ortadan kalkar BAŞKALARININ GÖZÜ İLE BAKMANIN ÖNEMİ NEDİR? ☺ Empati İletişimde bulunan kişinin söylediklerini bireysel değerlendirme yapmadan sorunu ve neler duyumsadığını anlamaya yönelik bir çabadır. ☺ İletişimde başarının gizi, her şeyi başkalarının gözü ile görebilmekten ve kendinizi onların yerine koyabilmekten geçer(Empati Yeteneği). ☺ Bir sorunu başkalarının da görüşlerine göre düşünmek eğiliminde olanlar, iletişimde (iş ve özel yaşamında) başarı kazanır. ☺ Empatik olmak, işleri kolaylaştırır, karşı tarafı da uyuma davet eder, uyumlu bir ilişki sağlar. ☺ Karşınızdakinin sizden ne beklediğini, onun gözüyle belirleyin(Vatandaş, yönetici, çaycı) ve davranışlarınızı buna göre düzenleyin. HATALARIN %80’i SİSTEMDEN KAYNAKLANIR Kalitenin yakalanabilmesi için tüm paydaşların katılımı gereklidir. Paydaşlar zincirin halkaları gibidir. Halkalardan biri koparsa! Uğraşılar başarısızlıkla sonuçlanır. Otoriter Paylaşmaz Sınırları kesin koyar, Yaptırımcı, Geliştirmez, sınırlar, Tek yönlü iletişim, Mesafe koyar, Tahakküm etmeyi sever, Dikte eder, İş odaklı, Sadakat, SAHİP OLDUĞUNUZ TEK ŞEY ÇEKİÇ İSE HERKESİ ÇİVİ OLARAK GÖRÜRSÜNÜZ Lider Otoriteyi paylaşır Sınırları genişletir, Güçlendirici, Teşvik eder, Çift yönlü iletişim, dinlemeyi bilir, Kişi ile ilgilenir, İkna eder, Fikir satar, benimsetir, İnsan odaklı, Onaylar ve istekle baş koyar Lider …hisseder, …vizyon oluşturur, …iletişim kurar, …değiştirir, …ekibiyle başarır, İKİ TİP KURUM LİDERİ VARDIR Klasik yönetici Lider yönetici Yönetir Yönlendirir Mevcut düzeni sürdürür Yenilik peşindedir Yetkileri kendisinde toplar Astlarını yetkilendirir İtaatı vurgular Katılımı vurgular Planlara aşırı bağlanır Alternatif yaklaşımı açıklar İşi doğru yapar Doğru işi yapar Kontrolü vurgular Güveni esas alır Başarıları kendine mal eder Bilgiyi saklar Bencildir Ekibini başarıya götürür Bilgiyi yayar Ekibini korur Klasik yönetici Hatasını kabul etmez, hata yapanı affetmez Personeli ile birlikte olmaktan rahatsız olur Konuşmaya bayılır Kendisine ulaşmak zordur Herkesin kendisi gibi davranmasını ister Güveni yoktur Sözünü tutmaz Kendisiyle gurur duyar Lider yönetici Hatasını itiraf eder, hata yapanı affeder Personeli ile olmaktan mutluluk duyar Dinlemesini bilir Personeline zaman ayırır Herkesin potansiyelinin ortaya çıkmasına rehberlik eder İnsanlara güvenir, sözünün eridir, ekibiyle gurur duyar İnsanlar artık “Ben ne diyorsam onu yap” dayatmasını kabul etmeye istekli değiller. “Ben ne yapıyorsam onu yap” şeklindeki bir liderlik tarzını izlemekten yanalar. Otoriter Ekip Bağımlılık, içinden hiç gelmeden yapar, İçten gelmeyen bir çalışma temposu içindedir, Zoraki uyum, Kriz olunca problem çözülür, Ekip çalışanlarına baş eğer, cesaretsizdir. Lider Ekip Bağlılık, kendi işini yapar, gibi yapar, Gönüllü bir performans gösterir, Kendi isteği ile talip olur, Önlem olarak problem çözülür. Proaktif davranılır, Yaratıcı, güçlendirme vardır. Ekip çalışmasına Yatkın olmayanlar Neden işe yaramayacağını göstermeye çalışır, Neden zor olduğunu anlatarak söze başlar, Karşısındaki fikri çürütmeye çalışır, Söze “ama” diye başlar, Yatkın olanlar Nasıl yararlı olacağını östermeye çalışır, Zorlukların üstesinden nasıl geleceğini anlatarak söze başlar, Karşı fikrin işe yarar tarafını bulmaya dönüktür, Söze asla “ama” diye başlamaz. Neden Olmasın ? Diyenlerdir. TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ İNSANLARI YÖNETMEK DEĞİL, İNSANLARLA YÖNETMEKTİR Ekiplerin başarısı ve organizasyonda sinerji kurulması iletişim ile yakından ilgilidir. Etkin Ekip Gelişimini Destekleyen Davranışlar Etkin Ekip Oluşumunu Engelleyen Davranışlar İşleri kendi başına yapmak Ekip üyelerini desteklemek ve cesaretlendirmek Ekip üyelerini gerektiğinde gerçeklerle yüzleştirmek Değişimlere karşı esnek olmak Öğrenmek ve öğrendiklerini paylaşmak için zaman ayırmak Yüksek kalitede sonuçlar elde etmek için kararlı olmak Önemli bilgileri başkalarından gizlemek Yardım almamak için direnmek Lider olmak konusunda ısrar etmek Başkalarının yaptığı işlerde sürekli hata bulmak Deneyimleri paylaşmamak, ekip elemanlarının deneyimlerini dikkate almamak Ekip çalışmalarında İnsan ilişkilerinde başarılı olmak ekip çalışması için mutlaka gereklidir, Hoşgörülü ve esnek olunmalıdır, Hoşgörü işleri oluruna bırakmak değildir! Esnek olmayan insanlar olmuş olana takılır, keşke derler. Bu da başkalarını suçlamayı getirir. Bunlar işleri kendi bildikleri gibi yapar. Bu da olumsuz insan ilişkileri demektir. Ekip Çalışmasının Temeli Güven duygusu ve çatışmaları önlemek, Kendine güven duymak. “Kişiyi nasıl bilirsin? Kendim gibi” ÖĞREN KULLAN ÖĞRET O DA ÖĞRENSİN KULLANSIN ÖĞRETSİN Başarı; Ben’le değil Biz’le olur. Çünkü, pek çok aklın ve elin ürünüdür. J.W.Atkinson BEN OLMAZSAM HALKA KOPAR ! HER KURUMDA PROBLEMLER VARDIR YA DA DOĞABİLİR PROBLEMLER PAYDAŞLARI ETKİLEYEBİLİR, ETKİ SONUCUNDA ZİNCİRİN HALKALARI KOPAR BAŞARISIZLIKLA SONUÇLANIR İKİ İNSAN TİPİ VARDIR DEĞİŞİME KAPALI OLAN İNSANLAR Çok zaman alır Çok masraflı olur Yeni sistemler gerekir Bütçe imkan vermiyor Çok işimiz var Zamanım yok Belki sonra DEĞİŞİME AÇIK OLAN İNSANLAR Başka düşünceleriniz var mı? Bize uygun seçenekleri kontrol edelim Nasıl geliştirebiliriz? Kimler katkıda bulunabilir? YENİLİK DÜŞÜNCESİ NASIL ÖLDÜRÜLÜR? Adam sende…. Böyle gelmiş, böyle gider, ... Eski köye yeni adet çıkarma Niye değiştirelim? İşler zaten yürüyor Bu maaşa bu kadar iş çok bile Daha önce kim denemiş ? Bize göre değil, bize uymaz, Biz hep böyle yapardık Sürüden ayrılanı kurt kapar Yeni icat çıkarma, değişmek için bir neden yok. Ne yani bir sorun mu var ki. “Biz iyiyiz. Ben iyiyim” İfadeleri, En tehlikeli TUZAĞIMIZDIR..! YA KENDİMİZİ YENİLERİZ YA DA HAYATA YENİLİRİZ Yazılı iletişimi angarya kabul etmek, sistem kavramını göz ardı etmek, en büyük işten en küçük işe kadar “bilimsel tavrın” olmayışı, yöntem yanlışlıkları içinde sayılabilir. Yazılı iletişimde iletinin rahatça anlaşılabilmesi gerekir. Bu nedenle; Yazışmaları olabildiğince kısa yapın. Uzun yazılarda konu dağılabilir. Açık ve kesin bir dil kullanın; ne anlatmak istediğiniz, yazınızı okuyanlar tarafından tartışmaya ve kuşkuya gerek bırakmayacak bir biçimde rahatça anlaşılabilsin. Dilbilgisi ve yazım kurallarına uyun. Usûl, esastan önce gelir. Bir konuyu nasıl yazı şekline getirebileceğini bilme, mizanpajını yapabilme, yazışma standardına uyma, “gelen ve giden” olarak sayı verilmesi, paraf konulması, gönderilmeden önce kontrolü, işlemi biten yazıların dosyasına kaldırılması, bold karakterin nerede kullanılacağını bilme vs, yazışmalarda “sistem mantığı” oluşturulması ve kullanılmasıyla gerçekleştirilebilir. Aranan bir evrakın en az beş, en fazla kırk beş saniyede bulunması lâzımdır. Protokol Kuralları; Sosyal alanda görgü ve nezaket kuralları, kamusal alanda protokol kuralları belirleyicidir. Makam sahibi yöneticiler üstleri ve önemli zevat (yaş, kıdem, prtokol v.b) makam koltuğunda oturmazlar. Makam masasının önünde üssü ile birlikte karşılıklı. Unutulmamalı! Üstün astını ziyareti astına güç, saygınlık, şeref ve kendini ifade şansı verir. Bu fırsatı iyi kullanarak, karşılama, ağırlama ve uğurlamada kusur edilmemeli. Üst makam giriş ve çıkışta amir el uzatmadıkça, el uzatılmaz. Tokalaşma ve el sıkışma, sevgi ve samimiyetin belirtisi, en yaygın selamlaşma biçimidir. Ancak, el uzatma hakkı üst yöneticinin, yaşlı ve kıdemli olan ile bayanlarındır.(Başkasına bakma/konuşma, selamlaşma) Dengeli ve güven veren tokalaşma türü Üstünlük belirten tokalaşma tarzı Güç denemesi, hem eli sıkılan kişide olumsuz duygular yaşatır hem de kişinin şiddete eğilimli olduğunu açığa çıkarır. Tanışmada; astlar üstlerine, küçükler büyüklere, gençler yaşlılara, erkekler ise bayanlara tanıştırılır. Teşekkür ederim, gitmek gerektiğidir. Protokolde üst daima sağdadır. Üsten asta olan hiyerarşi sağdan sola doğrudur. Toplantılarda, törende, sırada, ayakta dururken veya yürürken ast daima üstünün soluna geçer. Ortada 1. ast üstün sağında, 2.ast solunda ve silsileyle. Resmi törenlerde üst yöneticilere daima resmi unvan veya rütbeleriyle hitap.(Sn.Bakanım, Sn.Valim, Sn.Md.) Tören ve açılışlarda konuşmacı takdimi; Önce kurumu ve unvanı, varsa Akademik titri sonra, Sn. sözcüğü eklenip Ad ve Soyadı söylenir. Resmi hitaplarda, takdimlerde ve yazılı hitaplarda isim ve soyisimden önce daima Sn. kullanılır(ağabey, üstat, hocam!)(Yazı sevki Sn.) Ayrıca, kişiler arası resmi/özel ilişkilerde sen yerine daima siz hitabı uygundur. Makam arabasında; 1 makam arka sağ, 2 arka sol, 3 şoför yanı. 4 kişi ise 3. arka ortaya, 4 şoför yanı. Biri bayansa arka orta. İSTENEN NE ? NASIL OLMALIYIZ? Önce kendimize saygı duyarak, Başkalarının veriminin düşmesine neden olmayarak, Başkalarının fikirlerine saygı Empati duymayı bilerek, duyarak, Eleştiriye açık olarak, İyi niyetli olarak, Başkalarını yargılamayarak, Başkalarına değer vererek, Başkalarının sözünü kesmeden Değişime açık olarak, dinleyerek, Başkalarına moral bozukluğu yaşatacak davranışlardan Ben değil biz, Sen değil siz diyerek. Karşımızdakine kim olursa olsun sen demek, onu hor görmektir ! kaçınarak, Bilgiyi paylaşarak, Risk almayarak, AMAÇLARI GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN GÖREV VE HİZMETLERİ YERİNE GETİREN İŞGÖRENLERİN TAKIM ÇALIŞMASI YAPMASI, BUNUN İÇİN DE ZİHİNSEL BECERİ VE GÖNÜL GÜÇLERİNİN BÜTÜNLEŞMESİ ŞARTTIR! AMİR NASIL AST İSTER? İŞİNİ ZEVKLE YAPAN ÇALIŞAN VE BAŞARILI OLAN MESLEK ATEŞİNİ SICAK TUTAN İŞ YAPAN DEĞİL, İŞİNİ YAŞAYAN SÜREKLİ KENDİNİ GELİŞTİREN SÜREKLİ İŞİNİ GELİŞTİREN … “HER AMİR; ÇEVRESİNDEKİ İNSANLARI İYİ BİR İŞ YAPARKEN GÖREBİLME” fırsatını yakalayabilir. Bunu güzel bir söze döndürebilir. Kişinin yüreğini ısıtabilir. Vatandaş; kuruluşun avukatı yapılabilir. Memnun Vatandaş 6-8 kişiye, Memnun olmayan ise 16-20 kişiye söyler! Cevher İnsandır. İyi İşler ve İşlenirse, Hedefleri, Amaçları ve Alternatifleri ile Motivasyonu Sürekli ise Başarı Onundur! Başarının sürekli olması ise kaliteye, dürüstlüğe ve güvenirliğe bağlıdır. Hangi rolde olursak (amir, çalışan, anne, baba) olalım, işimiz ve ilgimiz İNSAN… Özünde insan sevgisi olan her iletişim sürecinin olumlu bir başlangıç sağladığı, sevginin ve iyi niyetin çözemediği hiçbir problemin olmadığı, makamların ve unvanların geçici olduğu ve her yöneticinin bir üstü olduğu unutulmamalıdır. Bir insana olabileceği ve olması gerektiği gibi davran, öyle olacaktır. Goethe Gül düşünürsen, gülistan olur. Diken düşünürsen, dikenlik olur. Mevlana TOPLUMSAL GELİŞMENİN DE ÇÜRÜMENİN DE TEMELİNDE YÖNETİMİN TAVRI YATAR. Her şeyi kendinize mal etmeyin. Çalışanların katkılarını unutmayın. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK