Seediscussions,stats,andauthorprofilesforthispublicationat:https://www.researchgate.net/publication/265395393 FİZİKLABORATUVARIDENEYLERİ Book·January2008 READS 4,389 1author: E.Çadırlı NiğdeÜniversitesi 157PUBLICATIONS1,027CITATIONS SEEPROFILE Availablefrom:E.Çadırlı Retrievedon:11August2016 FİZİK LABORATUVARI DENEYLERİ Doç. Dr. Emin ÇADIRLI (Niğde Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü) Yrd. Doç. Dr. Ahmet GÜMÜŞ (Niğde Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü) Doç. Dr. Hasan KAYA (Erciyes Üniversitesi, Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü) Öğr.Gör. İzzettin YILMAZER (Erciyes Üniversitesi, Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü) 2008 II NİĞDE ÜNİVERSİTESİ YAYINLARI Yayın No: 22 www.nigde.edu.tr Birinci Basım: Aralık 2008, Kayseri Baskı ve Cilt: Önder Ofset Matbaacılık ISBN: 978-975-8062-24-9 © Bu kitabın basım, yayın ve satış hakları yazarlara aittir. Kitabın tamamı veya bir bölümü hiçbir biçimde çoğaltılamaz, dağıtılamaz, yeniden elde edilmek üzere saklanamaz. III ÖNSÖZ Fizik, madde ve madde bileşenlerini inceleyen, aynı zamanda bunların etkileşimlerini açıklamaya çalışan bir bilim dalıdır. Fizik genellikle cansız varlıklarla uğraşan, fakat çok zaman canlılarla ilgilenen bilimlere de yardımcı olan bir bilim kolu olaraktan anılır. Fiziğin en temel süreci şüphesiz ki ölçmedir. Gözlem-ölçme-deney süreçleri düşünülürse, aralarındaki benzerliğin amaç benzerliği olduğu görülür. Hepsi içinde bulunduğumuz Evrene ait özelliklerin bize aktarılması içindir. Gözlem, insanın düşünmesiyle beraber varolmaya başlamıştır. Ölçme ve deney ise daha sonraları ortaya çıkmıştır. Deney; evrenin belli bir kısmının benzerinin oluşturulup üzerinde çeşitli ölçme süreçlerinin gerçekleştirilmesidir. Doğa, evrenin en yakınımızdaki parçası olarak düşünülürse; gözlem ile doğaya müdahale edilmiyormuş, fakat ölçme ve deneyle müdahale ediliyormuş gibi görünür. Oysa saf olarak gözlem bize doğayı anlamak yolunda çok şey kazandırmaz. Daha aktif bir yaklaşım gerekir ki bu da deneydir. Günümüz teknolojisinin gelişmesinde çok büyük katkısı olan fizik bilimi her geçen gün yeni buluşlarla desteklenmekte ve hayatımızdaki yeri her alanda belirgin bir şekilde hissedilmektedir. Bu sebeple, Niğde Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümünde okutulan Genel Fizik I (mekanik), Genel Fizik II (elektrik ve magnetizma), Isı ve Termodinamik, Titreşim ve Dalgalar, Kuantum Fiziği için öğrencilerimize verebileceğimiz tatminkar ve temel seviyede bir laboratuar kitabı hazırlamak istedik. Böyle bir çalışma ile hedeflenen maksat, öğrencilerimizin laboratuvar derslerine hazırlanırken gerekli bilgi donanımına sahip olmaları, zaman kaybına uğramamaları ve derse hazırlıklı olarak gelmeleridir. Bu sayede, öğrencilerimizin ilgilerini ve başarılarını arttırmak en büyük arzumuzdur. Genellikle yüksek öğrenim yapan fizik bölümü öğrencilerine yararlı olabilmek amacıyla hazırlanmış olan bu eser, 1995 yılından beri Erciyes Üniversitesi Fen-Edebitat Fakültesi Fizik Bölümü, 1998 yılından beri de Niğde Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü öğrenci laboratuvarlarında yapılan deneylere rehberlik etmek için hazırlanan deney föylerinden, aksayan yönleri çeşitli defalar yeniden gözden geçirilip teksir ettirilen, IV laboratuvar ve deney çeşidi artıkça kapsamı artırılan, geliştirilen ve sonunda bir eser haline getirilebileceği kanısını uyandıran laboratuvar notları üzerine kurulmuştur. Hazırlamış olduğumuz bu deney kitabı ile fizik eğitimi alan öğrencilere, mevcut donanımı kullanarak kendi başlarına deney yapmalarını sağlamak ve bilmesi gereken temel bilgileri öğretmek ve pekiştirmektir. Bu deney kitabında, temel bilgiler deney öncesi gerekli ön bilgiler olarak verilmiştir. Ön bilgi kısmında verilen teorik bilgiden sonra, gerekli görülen yerlerde uygulama alanlarından bahsedilmiştir. Deneyin yapılışı kısmı ise mümkün olan en iyi öğrenmeyi sağlayacak şekilde ve maddeler halinde titizlikle hazırlanmıştır. Deneylerin sonuna öğrenmeyi pekiştirici sorular eklenmiştir. Fizik laboratuarlarının kurulmasında ve deneylerin hazırlanmasında başta Prof. Dr. Refik KAYALI, ve Prof. Dr. Sefa ERTÜRK olmak üzere Yrd.Doç.Dr. İbrahim KARACA, Yrd. Doç. Dr. Adil CANIMOĞLU, Yrd.Doç.Dr. Selva Büyükakkaş, Yrd.Doç.Dr.Erdal Aras, Yrd.Doç.Dr. Ahmet Kılıç, ve Laboratuvar derslerinde emekleri olan Dr. Hüsnü Aksakal, Arş.Gör. Banu Özel, Arş.Gör. Ayşe Seyhan, , Arş.Gör. Ömer Görgülüer, Arş.Gör. Pelin Kurt, Arş.Gör. Funda Aksoy, Arş.Gör. Mevlüt Şahin ve Arş.Gör. Asım Soylu’ ya teşekkürü borç biliriz. Bu deney kitabının muhtemel eksikliklerinin giderilmesi öğretim elemanlarının ve öğrencilerimizin katkılarıyla gerçekleşecektir. Yapıcı eleştiriler bizleri memnun edecek ve çalışmanın daha faydalı olmasına katkıda bulunacaktır Doç. Dr. Emin ÇADIRLI Yrd. Doç. Dr. Ahmet GÜMÜŞ Doç. Dr. Hasan KAYA Öğr. Gör. İzzettin YILMAZER V SAYFA İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ IV DENEY RAPORLARININ DÜZENLENİŞİ VE HATA HESAPLARI VIII DENEYLER 1 A- MEKANİK DENEYLERİ 1 DENEY-I.1 SARKAÇ DENEYLERİ 1 A.BASİT SARKAÇ 1 B.FİZİKSEL SARKAÇ 4 C.BALİSTİK SARKAÇ 7 DENEY-I.2 BİR YAYIN k SABİTİNİN VE PERİYODUNUN BULUNMASI 11 DENEY-I.3 YATAY VE EĞİK DÜZLEMDE HAREKETİN İNCELENMESİ 18 DENEY-I.4 SERBEST DÜŞME 24 DENEY-I.5 EĞİK ATIŞ 26 DENEY-I.6 HAREKETLİ HEDEFE ATIŞ 31 DENEY-I.7 MERKEZCİL KUVVET 32 DENEY-I.8 ARŞİMET PRENSİBİ 35 DENEY-I.9 ÇARPIŞMALAR 38 B- ELEKTRİK VE MAGNETİZMA DENEYLERİ DENEY-II.1 ALTERNATİF AKIMIN İNCELENMESİ 43 DENEY-II.2 AKIM GERİLİM VE DİRENÇ ÖLÇÜMLERİ 47 DENEY-II.3 DİRENÇ VE İNDÜKSİYON (R-L) DEVRESİ 52 DENEY-II.4 IŞINSAL ALANLAR 56 DENEY-II.5 GÖRÜNTÜ YÜKLER 58 DENEY-II.6 MAGNETİK ALANIN TEMEL BİRİMLER CİNSİNDEN TAYİNİ 62 DENEY-II.7 DİRENÇ VE SIĞA (R-C) DEVRELERİ 66 DENEY-II.8 RLC DEVRELERİ VE SALINIMLAR 70 VI C- ISI VE TERMODİNAMİK DENEYLERİ DENEY-III.1 KALORİ VE KALORİNİN ÖLÇÜLMESİ 76 DENEY-III.2 ÖZ ISI 79 DENEY-III.3 BUHARLAŞMA GİZLİ ISISI 81 DENEY-III.4 BİR METALİN TERMAL GENLEŞME KATSAYISI 84 DENEY-III.5 ISININ MEKANİKSEL EŞDEĞERİ 88 DENEY-III.6 ISININ ELEKTRİKSEL EŞDEĞERİ 92 D- TİTREŞİM VE DALGALAR DENEYLERİ DENEY-IV.1 YANSIMA VE KIRILMA KANUNLARI 98 DENEY-IV.2 SİLİNDİRİK VE KÜRESEL AYNALAR 103 DENEY-IV.3 MERCEKLER 108 DENEY-IV.4 YOUNG DENEYİ VE KIRINIM AĞI 113 DENEY-IV.5 DALGA LEĞENİ 118 DENEY-IV.6 ÇİFTLENİMLİ SARKAÇLARIN SERBEST SALINIMLARI 122 DENEY-IV.7 MİCHELSON İNTERFEROMETRESİ 127 E- KUANTUM FİZİĞİ DENEYLERİ DENEY-V.1 TERMAL RADYASYON 137 A) TERS KARE KANUNU 141 B) YÜKSEK SICAKLIKLARDA STEFAN-BOLTZMAN KANUNU 144 DENEY-V.2 FRANCK-HERTZ DENEYİ 147 DENEY-V.3 MİLİKAN YAĞ DAMLASI DENEYİ 153 DENEY-V.4 E/M NİN TAYİNİ 169 DENEY-V.5 GEİGER-MÜLLER SAYACI 174 DENEY-V.6 FOTOELEKTRİK OLAYI 183 DENEY-V.7 P VE N TİPİ GERMANYUMDA HALL OLAYININ İNCELENMESİ EK-1 ÖN-EKLER 190 194 EK-2 FİZİK SABİTLERİ 195 EK-3 SERİLER 196 KAYNAKLAR 197 VII DENEY RAPORLARININ DÜZENLENİŞİ VE HATA HESAPLARI Deney raporları aşağıdaki sıraya göre düzenlenmeli ve her başlık deney defterine yazılarak işlenmelidir: RAPOR FORMATI 1. Deneyin adı 2. Deneyin amacı 3. Teorik bilgiler 4. Verilerin alınması (Deneyin yapılışı) 5. Amaç doğrultusunda dokümanların hazırlanıp rapor edilmesi, gerekiyorsa şekil ve grafik çizimlerinin yapılması 6. Beklenen ile bulunanların karşılaştırılması, hata hesaplarının yapılması 7. Yorum: Deney sizce ne kadar verimli oldu, verimli olmadıysa önerileriniz, beklentileriniz ve sonuçlar. Fiziksel Ölçüm ve Hatalar Fizikte hiçbir ölçüm hatasız değildir. Deneylerde bulunan sayısal sonuçlar hata ölçüsü belirlenmedikçe hiçbir anlam taşımazlar. Yani her ölçülen sonucun güvenilirlik sınırı belirtilmelidir. Bu gibi deneylerde iki tür hata söz konusudur: 1) Sistematik hatalar 2) İstatistik hatalar Sistematik Hatalar Sistemin kendisinden gelen hatalardır. Örneğin bir kütleyi belirlemede standart 1kg'dan daha büyük veya küçük bir kütle ile ölçüm yapılmışsa veya bir uzunluk ölçümünde yine standart l metreden daha büyük veya küçük bir cetvel kullanılmışsa, ölçüm sonuçlarında hep tek yönlü (ya daha büyük veya daha küçük) hatalar yapılır. Bu tip hataları giderebilmek için; a) Ölçüm sonucunda gerekli düzeltme yapılır VIII b) Ölçüm sistemindeki hata giderilir c) Ölçüm yöntemi değiştirilir. İstatistik Hatalar Ölçülen duyarlılığın doğal olarak sınırlı oluşundan, genellikle küçük ve çift yönlü hatalar yaparız. Bu tip hataların varlığını aynı ölçümü birden çok yaparak anlayabiliriz. Bu hatalar ölçüm sonuçlarından ayıklanamaz, ancak hata paylarını ve ölçülen büyüklüğün hangi sınırlarda güvenirliğini ortaya koyarak belirtebiliriz. Yani aynı ölçümü çok sayıda yaparak sonuçların istatistiksel değerlendirilmesi yapılır. Örnek olarak bir büyüklük N kere ölçülsün; X1, X2, ........... ,XN değerleri ölçülmüş ise, X in ortalama değeri, X = X 1 + X 2 + ..... X N N ile verilir. X değeri A’in en yaklaşık değeri olur. Bu ifadeden anlaşılacağı gibi ölçüm sayısı (N) ne kadar büyük tutulursa hata payı o kadar küçülür ve deneyde ölçümün güvenirliği artar. Ölçülen her X değerindeki hatayı bulmak için X dan sapma, d = X- X olur ve sapmanın ortalamasını bulmak içinde, d = ( d1 + d 2 + .... + d N / N ) ifadesini kullanırız. Burada d’ler negatif olabilir, yani ölçülen değer X dan küçükse sapma negatif olur,bunun için d’ler mutlak değer olarak ifade edilir. Şimdi ölçüm sonucunu güvenilirlik payı dahil şöyle yazabiliriz. X= X + d Bir başka şekilde de hata, yüzde cinsinden ifade edilebilir. (d / X ).100 ’ü yüzde(%...)şu kadar hata ile sonuç şudur denilir. d nin büyüklüğü hatanın büyüklüğünü, küçüklüğü hatanın küçüklüğünü ve güvenilirliğini ifade eder. Deney sayısının az olduğu ve hassas olmayan ölçüm aletleri kullanıldığı zaman olası en büyük hata dikkate alınarak değerlendirme yapılır. Toplamada Hata Hesabı r=x+y; r büyüklüğünde yapılan hata x ve y’ de yapılan hataların toplamına eşit olur. IX ∆r = ∆x + ∆y = ∆x + ∆y şeklinde gösterilir. Çıkarmada Hata Hesabı r=x-y; r ‘deki hata yine x ve y’ de yapılan hataların toplamına eşit olur. ∆r = ∆x + − ∆y = ∆x + ∆y Çarpmada Hata Hesabı r=x.y; r ‘deki hata oranı x ve y’ deki hata oranlarının toplamına eşit olur. ∆r = y∆x + x∆y her terim r=x.y’ ye bölünürse ∆r ∆x ∆y = + r x y bulunur. Bölmede Hata Hesabı r= x ; r’ deki hata oranı x ve y’ deki hata oranları toplamına eşit olur. y ∆r = ∆x ∆y + x 2 y y şeklinde gösterilir ve her terimi r = x ifadesine bölünürse y ∆r ∆x ∆y = + r x y bulunur. Üslü Bağıntılarda Hata Hesabı r = xn ; r deki hata n kere x deki hataya eşit olur. ∆r = nxn-1 ∆x şeklinde gösterilir ve terimler r = xn e bölünürse ∆r / r = nx n −1− n ∆x = n∆x/x bulunur. X DENEY-I.1 SARKAÇ DENEYLERİ A. Basit Sarkacın Deneysel İncelenmesi Deneyin amacı: Değişik bir basit sarkacın hareketinin deneysel olarak incelenmesi, teori ile karşılaştırılması ve yay - kütle sistemi ile olan benzerliğinin gözlenmesi. Araçlar: Sarkaç düzeneği, kronometre Teori: Basit harmonik hareket sadece yay-kütle sistemine ait değildir. Aslında tabiatta en çok rastlanan en önemli hareket türlerinden biridir. Örneğin basit bir sarkaç yay-kütle sistemine çok benzer bir davranış sergiler. Şekil I.1-1 düşeyle θ a ç ı s ı y a p a n b i r s a r k a ç görülmektedir. Yer çekim kuvveti F = mg , Fx ve Fy gibi iki bileşene ayrılabilir. Fy tam olarak ipin kuvvetini dengeler ve kütleyi ivmelendirmez. Fx ise kütlenin hareketi doğrultusundadır ve kütleyi hızlandırır veya yavaşlatır Şekildeki benzer üçgenler kullanılarak FN = mgSinθ olduğu görülebilir. θ açısının yeterince küçük değerleri için alınabilir. Bu sebeple FN = mgx/L ifadesi yaklaşık olarak doğrudur (kuvvet geri çağırıcı olduğu için bu ifadeyi Fx = -mgx/L şeklinde yazmak daha doğru olur). Bu ifadeyi yay kütle sisteminin F = -kx eşitliği ile karşılaştırdığımızda mg/L nin yay sabiti ile aynı rolü oynadığını görürüz. Bu benzerliği kullanarak bir sarkacın periyodu için L θ L θ x x Fy Fy F=mg F=mg Fx Şekil I.1-1 1 Fx T = 2π m L = 2π mg / L g (I.1-1) ifadesi bulunur. Burada m kütle, g yer çekim ivmesi ve L askı noktasından sarkacın kütle merkezine olan uzaklıktır. Burada periyot ifadesi olan T; bir tam salınım hareketi olan, sarkacın bir tam gidip gelme süresidir. Frekans ifadesi olan f ise; birim zamandaki salınım sayısıdır. Periyot ile frekans arasında T = l/f bağıntısı vardır. Bu deneyde yukarıdaki periyot eşitliğinin doğruluğunu kontrol edeceksiniz. Deneyin yapılışı: 5 5 10 10 15 15 20 20 25 25 30 30 35 35 40 40 45 45 50 50 55 55 Şekil I.1-2 1. Şekil1-2’deki değişik sarkaç düzeneğini duvardaki levha üzerine kurun. 2. İpin uçlarını birleştirdiğiniz kısmına ... gramlık kütle asarak sarkacı olu ş turun. Sarkacı salınıma bırakın. Fakat salınım açısının yeterince küçük olmasına dikkat edin. En az 30 salınım yapması için gereken süreyi ölçün. Ölçtüğünüz süreyi salınım sayısına bölerek hareketin periyodunu bulun. Aynı işlemi 5 kez tekrarlayın. 2 Bulduğunuz periyodları toplayıp 5 'e bölerek ortalama periyodu bulun. T = 2π(L/g)1/2 ifadesini kullanarak g yerçekimi ivmesini belirleyin. Sonuçları Tablo1-1’e kaydedin. 3. 1. adımı 5 gr, 20gr, 50gr ve 100 gr lık kütlelerle tekrarlayın. 4. 50gr lık kütle kullanarak sarkaç ipinin 4 farklı uzunluğu için deneyin 1. adımını tekrar edin ve tablo 1-2’ye kaydedin. Tablo I.1-1 Kütle Sarkaç ipinin uzunluğu L = Salınım sayısı Ölçülen zaman (s) g Periyod Periyod yerçekimi (ölçülen) (ortalama) (s) ivmesi (s) (m/s2) 3 Tablo I.1-2 Sarkacın boyu (cm) Sarkaç kütlesi m = Salınım sayısı ölçülen zaman (s) Periyod (ölçülen) (s) g Periyod yerçekimi (ortalama) ivmesi (s) (m/s2) Sorular: 1. Bu deneyde niçin böyle değişik bir sarkaç kullanılması düşünülmüştür? 2. Acaba yüksek yerlere çıktıkça bu deney nasıl bir sonuç gösterir. 3. Sarkacın boyu için niçin asılı cismin kütle merkezi ile makaranın merkezi arasındaki uzaklık alınmıştır? B. Fiziksel Sarkacın Deneysel İncelenmesi Deneyin amacı: Fiziksel sarkacın hareketinin deneysel olarak incelenmesi ve teori ile karşılaştırılması. Teori: Sarkaç hareketi sadece ipe bağlı bir kütlenin hareketi ile sınırlı değildir. Örneğin salınım hareketi yapan sarkaçlı saatin sarkacı, dikdörtgen plakanın köşesindeki delikten bir çiviye asılıp salınım hareketi yapması, uzun bir çubuğun ucundaki delikten asılıp salınım hareketi yapması gibi. Bu tür sarkaçlar Fiziksel sarkaç olarak ifade edilmektedir. Fiziksel sarkacın periyot ifadesinde cisimlerin eylemsizlik 4 momentleri de işin içine girdiğinden burada kısaca eylemsizlik momentinden z bahsetmek gerekir. ω 0 r1 y rc mi riC vi x Şekil I.1-3: Levha kendi düzleminde (xy düzlemi) O’ya göre dönerse, her nokta kendi çemberinde O’ya göre Vi=wri hızla döner, C kütle merkezidir. Şekil I.1-3’de gösterilen ince levha yada düzlemsel da ğ ılımlı maddenin xy düzleminde olduğunu ve z eksenine göre w açısal hızıyla döndüğünü varsayalım, mi kütle parçası Vi = wri hızıyla döner. Bu durumda hız Vi=wr i; olur. Ş u halde levhanın kinetik enerjisi K= 1 1 1 2 miVi 2 = (∑ mi ri ) w 2 = I z w 2 ∑ 2 2 2 (I.1-2) dır. Burada Iz niceliğine levhanın z eksenine göre eylemsizlik momenti denir ve K= 1 2 ∑ mi ri 2 (I.1-3) şeklinde tanımlanır. Bu deneyde L uzunluğundaki bir çubuğun, ucundaki delikten asılarak yapmış olduğu salınım hareketini inceleyeceksiniz. Deneyin yapılışı: Çok amaçlı sarkaç kolu çubuğun ucundaki delikten Şekil I.1-4’de olduğu gibi asılır. Periyodu belirlemek için sarkaca küçük genlikli salınımlar yaptırılarak 10 tam salınım süresi kronometre ile ölçülür. Bu değerin 10 'a bölünmesi ile periyot bulunur. Burada sarkaç kolu uzun, ince bir çubuk gibi davranır. Onun için çubuğun eylemsizlik 5 momenti yukarıdaki teoriye dayanarak I = 1 2 mL dir. Burada m kütle L ise çubuğun 2 destek noktası ile en uç noktası arasındaki uzaklıktır. Eylemsizlik momentinin bu değeri T = 2π I mgL (I.1-4) de yerine konur. Burada g, yerçekimi ivmesi ve L sarkacın kütle merkezinin dönme eksenine olan uzaklığıdır. Sonuçta hesaplanan değerler ile deneysel değerleri karşılaştırınız. l Şekil I.1-4 Sorular: 1. Deneyde kullanılan çubuğun eylemsizlik momenti olan I yi kendiniz türetiniz. 2. Bu fiziksel sarkacın eşdeğeri olan basit sarkacı ölçüleriyle birlikte defterinize çiziniz. 6 C. Balistik Sarkacın Deneysel İncelenmesi Deneyin amacı: Bir balistik sarkaca ateş edilip sarkacın ulaştığı maksimum yüksekliğin ölçülmesi yöntemiyle fırlatıcının hızının bulunması. Teori: Balistik sarkaç silah hızının belirlenmesinde kullanılan klasik bir yöntemdir. Aynı zamanda fiziğin bazı temel kurallarının iyi bir gösterimidir. Top sarkaca fırlatıldığında çıkacağı yükseklikten potansiyel enerjisi hesaplanabilir. Bu da topun sarkaca çarpıp salınmasıyla başladığı andaki kinetik enerjisine eşittir. Çarpışma esnek olmayan bir çarpışma olduğundan momentum korunur fakat kinetik enerji korunmaz.(momentum bütün çarpışmalarda korunur.) Bu yüzden çarpmadan önce topun momentumu çarpmadan sonra sarkaç ve topun oluşturduğu sistemin momentumuna eşittir. Momentumun korunumundan topun ilk hızını bulabiliriz. Topun hızının hesaplanması için iki yol vardır. Biri eylemsizlik momenti ihmal edilerek yapılan yaklaşık hesaplama diğeri ise eylemsizlik momenti hesaba katılarak yapılan tam hesaplamadır. Yaklaşık metod Sarkacın çıktığı maksimum yükseklikteki potansiyel enerjisi (I.1-5) ∆PE=Mg∆hm dir. Buradan M sarkaç ve top sistemin toplam kütlesi, g yerçekim ivmesi ve ∆h yükseklik farkıdır. Şekilde görüldüğü gibi yükseklik ∆h=R(1-cosθ) şeklinde tanımalanabilir. Bu ifadeyi yukarda verilen potansiyel enerjide yerine yazarsak ∆PE=MgRcm(1-cosθ) (I.1-6) elde edilir. Burada Rcm şekil I.1-5’ de görüldüğü gibi sistemin kütle merkezinin dönme noktasına olan uzaklığıdır. Bu potansiyel enerji çarpmadan hemen sonra sarkacın kinetik enerjisine eşittir. KE = 1 MVs2 2 (I.1-7) Çarpışmadan sonra sarkacın momentumu (I.1-8) Px = MVx ifadesinden Vs’yi çekip bir önceki denklemde yerine yazarsak 7 θ Rcm vs M vt ∆h m Mgsinθ θ Mg Şekil I.1-5 Ps2 KE = 2M (I.1-9) elde ederiz. Sarkacın momentumu için bu denklem çözüldüğünde (I.1-10) Ps = 2 M ( KE ) bulunur. Bu momentum topun çarpışmadan önceki momentumuna eşittir. Topun momentumu 8 Pt = mvt (I.1-11) dur. Yukarıdaki iki denklem birbirine eşitlenirse ve kinetik enerji yerine yukarda verilen potansiyel enerji ifadesi yazılırsa mvt = 2 M 2 gRcm ( 1 − cos θ ) (I.1-12) elde edilir. Top hızı için bu denklem çözülürse topun ilk hızı olan vt bulunur. vt = M m (I.1-13) 2 gRcm ( 1 − cos θ ) Tam metod Potansiyel enerji yukarıda yönteme benzer bir şekilde ile bulunur. Kinetik enerjiise aşağıdaki denklemlerden elde edilir. (I.1-11) ∆PE = MgRcm ( 1 − cos θ ) 1 2 Iω 2 L s = Iω (I.1-15) KE = KE = (I.1-16) 2 s L 2I (I.1-17) Burada I sarkaç-top sisteminin eylemsizlik momenti, ω ise çarpışmadan hemen sonraki açısal hızdır. Açısal momentum için verilen son denklem çözüldüğünde (I.1-18) Ls = 2 I ( KE ) elde edilir. Bu açısal momentum çarpmadan önceki topun açısal momentumuna eşittir. Sistemin dönme noktasına göre açısal momentum Ls = mRt2ω = mRt v (I.1-19) şeklinde yazılır. Burada Rt topun, dönme noktasına olan uzaklığıdır. Bu iki açısal momentum birbirine eşittir ve (I.1-20) mRr v = 2 IMgRcm ( 1 − cos θ ) denklemi v için çözülürse v= 1 mRt (I.1-21) 2 IMgRcm ( 1 − cos θ ) 9 elde edilir. Buradan bulmamız gereken (I) sarkaç ve topun eylemsizlik momentidir. Bunu bulmak için Newton’ un ikinci kanununun dönme hareketi için karşılığı olan (I.1-22) τ = Iα denklemini kullanırız. Burada τ tork, I eylemsizlik momenti ve α açısal ivmedir. Sarkacın kütle merkezine etkiyen kuvvet ve tork aşağıdaki gibi yazılabilir F = − Mg sin θ (I.1-23) Iα = − Rcm Mgsinθ (I.1-24) Küçük açılar için sinθ≅θ halini alır ve yukarıdaki denklemden MgRcm θ I elde edilir. Bu açısal eşitlik lineer basit harmonik için verilen α =− α =− k x = −w 2 x m (I.1-25) (I.1-26) denklemine benzetilerek w2 = MgR cm I (I.1-27) bulunur. I için bu denklem çözülürse I= MgRcm MgRcmT 2 = w2 4π 2 (I.1-28) elde edilir. Burada T sarkacın peryodudur. Deneyin yapılışı: Şekildeki düzenek kurulur ve mermi ateşlenir. Daha sonra teorik kısımdaki denklemler kullanılarak fırlatıcının ilk hızı hesaplanır. Aynı deney farklı mermiler için tekrarlanır ve hızlar ayrı ayrı hesaplanır. Sorular: 1. Esnek ve esnek olmayan çarpışma durumlarında kinetik enerji ve momentum niceliklerinin nasıl bir değişim gösterdiği konusunda bilgi veriniz. 2. Eylemsizlik ne demektir? Bazı değişik geometrik şekilli cisimlerin eylemsizlik momentlerini karşılaştırarak bilgi veriniz. 3. Balistik sarkaç hangi alanlarda kullanılabilir? 10 DENEY-I.2 BİR YAYIN k SABİTİ VE PERİYODUNUN BULUNMASI Deneyin amacı: Bir yaydaki salınım hareketinin incelenmesi, k yay sabitinin bulunması ve değişik kütle-yay sistemlerinin salınım periyodlarının karşılaştırılması. Araçlar: Değişik yaylar, ağırlıklar, kronometre. Teori: Sabit bir noktanın iki yanında salman cisme salınım hareketi yapıyor denir. Bu deneyde titreşim hareketinin özel bir şekli olan basit harmonik hareket incelenecektir. Harmonik harekette cisme etki eden kuvvet, cismin denge konumuna olan uzaklığı ile orantılıdır. Harmonik harekete örnek olarak bir sarkacın salınımını ve bu deney dizisinde incelenecek olan sarmal bir yayın ucuna asılı bir kütlenin salınımını verebiliriz. Şekil I.2-1’de görüldüğü gibi bir ucu destek noktasına tutturulmuş sarmal bir yayın, di ğ er ucuna kütlesi m olan bir cismin asıldığını düşünelim. Bu durumda yay P=mg ağırlık kuvvetinin etkisiyle aşağı doğru gerilecektir. Bu sırada yaya asılan cismin uyguladığı P=mg kuvvetine karşılık yayda zıt yönde bir F kuvveti doğar, buna esneklik kuvveti denir. P kuvveti ortadan kaldırılırsa, F kuvveti yayı eski konumunu (gergin olmadığı durum) getirir. Bu bakımdan F kuvveti geri çağrıcı kuvvet de denir. Esneklik sınırı aşılmamış bir yay için k, yay sabiti olmak üzere, F =-kx şeklindedir. (Hooke Kanunu) F mg Şekil I.2-1 Eğer çengelli cismi yayın alt ucuna asılıp, el ile alttan desteklenerek, P ağırlığının etkisiyle yavaş yavaş gerilmesine izin verilirse, şekilde görüldüğü gibi P ağırlık 11 kuvveti ile F geri-çağırıcı kuvvet birbirine eşit oluncaya kadar yay gerilir. (Denge konumu). Denge konumunun farklı m değerlerinde nerede olmasını beklersiniz ? Yayın ucundaki cisim denge konumundan A kadar yukarı kaldırılıp, bırakılırsa, cisim denge konumu etrafında salınım hareketi yapacaktır. Tam bir salınım için geçen zamana periyot denir ve T ile gösterilir. Frekans f, birim zamandaki salınımların sayısı olarak tanımlanır. Buna göre frekans, periyoda f = l / T bağıntısı ile bağlıdır. A.- Deneyin yapılışı: Yay Şekil I.2-2’deki gibi tahtadaki destek noktasından asılır. Yayın ucuna ise kütle asılarak salınıma bırakılır. Başlangıçta sıfır konumundan bulunan yay, kütlenin asılması ile bir miktar uzar. Tablo I.2-1’deki ağırlıklar için uzama miktarları arkadaki skala yardımı ile ölçülür ve kaydedilir. Dolayısıyla Hooke kanununun doğrulanması gözlenebilir. Tablo I.2-1 Ağırlık (N) 5 10 15 20 Uzama (cm) 5 10 15 20 Şekil I.2-3 Verilerin çözümlenmesi: Elde edilen sonuçlardan ağırlıklara karşı, uzamaların grafiği çizilir. Nasıl bir grafik bekliyorsunuz? Nedenini açıklayınız. Çizilen grafiğin eğimi, yay sabitinin tersini verecektir, k = (l/eğim) bağıntısından yay sabiti hesaplanır. Çizdiğiniz grafikden yararlanarak, belirli bir x uzamasına karşılık yayda depo edilen esneklik potansiyel enerjisini bulabilir misiniz? 12 B-Deneyin yapılışı: İki yayın alt ucu şekil I.2-3’deki gibi belli bir açıyla birleştirilir. Bu noktadan Deney A'daki gibi asılan ağırlıklar arttırılarak uzamalar kaydedilir. Dikkat edilirse asılan her yeni ağırlıkla, yaylar arasındaki açı azalmıştır. 5 5 10 10 11 15 20 20 25 25 Şekil I.2-3 Verilerin çözümlemesi: Her ağırlığın asılması yayda farklı miktarlarda uzamalara mı sebep olmuştur? Bu farklılığın, yani asılan her yeni ağırlıkla, uzama miktarının bir önceki uzamaya göre daha az oluşunu nasıl açıklayabilirsiniz? C- Deneyin yapılışı: Deney A'da kullanılan yay tahtanın yüksekçe bir yerinden destek noktası ile asılır. Daha sonra 1N'luk iki ağırlık, yayın ucundan asılır. Ağırlıklar 2 cm kadar aşağı çekilir ve dikkatlice bırakılır. Böylece sistem düşey doğrultuda salınmaya başlar; uç dan uca çok küçük bir hareket olmalıdır. Bir kronometre ile en az 50 tam salınım için gerekli zaman ölçülür. Bu işlem, T periyodu için güvenilir bir değer elde etmek amacıyla birkaç kez tekrarlanmalıdır. Verilerin çözümlenmesi: Periyot (ölçülen); T = (N salınım için zaman) / N ifadesi kullanılarak bulunur. Ayrıca teorik olarak periyot (hesaplanan); 13 T = 2π m k (I.2-1) Sonuçlardan, hata hesabını yapınız ve yorumlayınız. D -Deneyin yapılışı: Deney C değişik m kütleleri için tekrarlanır ve aşağıdaki Tablo I.2-2 doldurulur. Tablo I.2-2 Ağırlık (N) t (N periyot için) (s) T (t/n) (s) m N 1/ 2 2 3 4 Verilerin çözümlenmesi: Periyodun kütleye bağlılığını açığa çıkarmak için, m kütlelerine karşı T periyotlarının grafiğini çiziniz. T ile m arasında doğrusal bir bağlılık var mı? Yoksa, m ’ye karşı T grafiğini çiziniz. (Dikkat edilirse, çizilen grafikte k sabit tutulmuştur. Yani aynı yay kullanılmıştır.) Yorumunu yapınız. T'nin m ‘ye karşı çizilen grafiğinin eğiminden yay sabiti bulunabilir mi? Eğimden yararlanarak yay sabitini bulunuz. ( T = 2π m eşitliğinden yararlanınız.) k Bulduğunuz k için hata hesabını yapınız. E - Deneyin yapılışı: İki yay şekil I.2-4’deki gibi iki ayrı destek noktasından asılır ve destek noktalarının aynı seviyede ve yayların birbirlerine paralel durmalarına dikkat edilir. Tablo I.2-3’de belirtilen kütleler asılarak Deney C ‘de yapıldığı gibi, her kütlenin periyodu, en az 50 tam salınım için, bir saniyenin yüzde biri mertebesinde ölçülür. 14 M M Şekil I.2-4 Tam sonuçlar için, iki yayın kütleleri de hesaplara katılmalıdır. Analizler, her yay kütlesinin 1/3'ünün, sistemin asıl kütlesine eklenmesiyle, daha doğru bir sonuç elde edildiğini göstermiştir. Şöyle ki; T = 2π m+M k (I.2-2) burada m : iki yayın kütleleri toplamının 1/3'ü, M: yaylardan asılan toplam kütledir. k= 4π 2 (m + M ) T2 (I.2-3) Her yayın kütlesi 10,5 gramdır İki yayın kütlesi 21 g=0,021 kg dır.Kütlenin 1/3 ‘ü 0,07 kg dır. Bu m değeri, tablodaki her M değerine eklenmiştir. Ağırlıklar (kg) olarak alınmıştır. Tablo I.2-3 M + M (kg) 0.109 0.211 0.313 0.415 0.517 T2 (s2) T (s) K (N/m) F - Verilerin çözümlenmesi: Bulunan k değerlerinin ortalaması alınarak, deneysel bir k değeri hesaplanır. Daha sonra, teorik değeri göz önüne alınarak hata hesabı yapılır. 15 G - Deneyin yapılışı: Şekil I.2-5(a)’da görüldüğü gibi iki yay ardı ardına ve iki yay ucuna da m kütlesi asılır ve 20 tam salınım için gerekli zaman ölçülerek, periyot bulunur. Şekil I.2-4(b)’de görüldüğü gibi iki yayın ortasına m kütlesi asılır ve benzer yöntemle T periyodu bulunur. k k k m k m (b) (a) Şekil I.2-5 Verilerin çözümlenmesi: A sisteminin periyodu, B sisteminin periyodunun iki katı olmalıdır. T A = 2π (2m / k ) TB = 2π (2m / k ) (I.2-4) Her iki ifadenin karesi alınarak, periyotlarının kareleri oranlanırsa, A'nın periyodunun, B'nin periyodunun iki katı olduğu görülebilir. Yukarıdaki periyot ifadelerinin ispatını yapınız. T = 2π (F=kx ifadesinden yola çıkarak, (2m / k sis ) ifadesinde yerine koyunuz) 16 sistemin yay sabitini bulup, bunu Sorular: 1. Kütle-yay sisteminde tek bir m için, k'nın değişik değerlerine karşılık T’de nasıl bir değişim beklersiniz? 1 / k ’ya karşı T grafiğini çizdiğinizi farz edin. Bu grafikten yararlanarak yaya asılı m kütlesini nasıl bulabilirsiniz? 2. Deney E’deki düzenek, Deney F’deki düzeneklerden hangisi ile özdeş kabul edilebilir? Neden? 3. Deney F’deki her kütle-yay sistemindeki yaylar özdeş olmadığı durumda (k1 ve k2 gibi) TA ve TB ifadelerini yeniden türetiniz. 4. k, yay sabitinin boyut analizini yapınız. 5. Salınan bir kütle-yay sisteminde şu büyüklüklerin aynı yönde olup olmayacaklarını belirleyiniz: a) Yer değiştirme ve hız, b) Hız ve ivme, c) Yer değiştirme ve ivme 6. Bir kütle yay sistemi düşey olarak asılırsa ve titreştirilirse, hareket en sonunda niçin durur? Aynı durumu yatay düzlemdeki kütle-yay sistemi için, sürtünmeli ve sürtünmesiz ortam koşullarında tartışınız, (sürtünme, kütle ile bulunduğu yüzey arasındadır). 7. Bir kütle-yay sistemi, A genlikli bir basit harmonik hareket yapıyor. Kütle iki katına çıkartılıp, genlik değiştirilmezse, toplam enerji değişir mi? Kinetik ve potansiyel enerjiler kütleye bağlı mıdır? Açıklayınız. 17 DENEY-I.3 YATAY VE EĞİK DÜZLEMDE HAREKETİN İNCELENMESİ Deneyin amacı: Yatay ve eğik düzlemde sürtünmeli ve sürtünmesiz hareketin incelenmesi. Araçlar: Eğik düzlem, düzlem masa, ip, makara ve ağırlıklar Teori: m kütleli bir blok eğim açısı φ olan sürtünmeli bir eğik düzlem üzerinde Şekil I.3-1’de görüldüğü gibi dursun. Bloğa etkiyen mg ağırlığı biri eğik düzleme dik diğeri paralel olmak üzere iki bileşene ayrılmaktadır. N F x F m sür N w =mg y Şekil I.3-1 Eğik düzlemde duran blok üzerine etki eden kuvvetler. N = mgCos φ yüzeyin bloğa uyguladığı normal kuvvettir. F = mgSin φ düzleme paraleldir. Bu kuvvet m kütlesini eğik düzlem boyunca aşağıya doğru harekete zorlar. Cisme etki eden diğer kuvvet ise sürtünen yüzeyler arasında oluşan Fsür sürtünme kuvvetidir. Bu kuvvet, Fsür = µN (I.3-1) ile ifade edilir. Fsür değme yüzeyine paralel ve hareketin yönü ile ters yöndedir. Fsür > F ise µ statik sürtünme katsayısı. F> Fsür ise kinetik sürtünme µ katsayısıdır. µ sürtünme katsayısı birbirine değen yüzeylerin özelliğine bağlıdır. Sürtünme katsayısını veren ifade, F = Fsür (I.3-2) mgSin φ = µmgCos φ (I.3-3) µ = tan φ (I.4-4) 18 olarak elde edilir, m kütlesini aşağı doğru hareket ettiren net kuvvet F - Fsür'dir. Newton'un İkinci Hareket Kanununa göre bir cisme bir kuvvet etkidiği zaman, cisim kuvvetle aynı yönde ve kuvvetin büyüklüğü ile orantılı bir ivme kazanır. Buna göre, F = mgSin φ (I.3-5) FSür = µ N = µmgCos φ (I.3-6) F - Fsur = ma (I.3-7) mg(Sin φ - µ Cos φ) = ma (I.3-8) a = g(Sin φ - µ Cos φ) (I.3-9) olur. Hareketi sürtünmesiz yüzeylerde ele alırsak, F = ma ve a = gSinφ şekline dönüşür. Şekil I.3-2’deki eğik düzlemde hareketi incelemek istersek, m2 kütlesi için x T N m2 φ F sür φ m2g T a m1g y Şekil I.3-2 Eğik düzlem üzerinde hareket ∑F = T − m2 g sin φ − Fsür = m 2 a (I.3-10) ∑F = T − m2 g sin φ − Fsür = m 2 a (I.3-11) x x m1 kütlesi için ∑F =0 (I.3-12) ∑F = m1 g − T = m1 a (I.3-13) x x (I.3-11) denkleminden N = m2gCosφ ifadesini elde ederiz. (I.3-1) denkleminden hareketle Fsür = µN = µm2gCosφ) yazarsak (I..3-10) denklemi 19 (I.3-14) T − m2 g sin φ − µm2 g cos φ = m2 a şekline dönüşür. (I.3-13) ve (I.3-14) denklemlerinde T’yi yok etmek suretiyle a= (m1 − m2 sin φ − µm2 cos φ ) g (I.3-15) T= (m1m2 (1 + sin φ + µ cos φ ) g (I.3-16) m1 + m2 m1 + m2 ifade edilir. Sürtünmesiz yüzeyler için a= T= (m1 − m2 sin φ ) m1 + m2 (m1m2 (1 + sin φ ) m1 + m2 (I.3-17) g (I.3-18) g şekline dönüşür. Yatay düzlemdeki hareketi incelersek, N T Fsür T m2g a m1g Şekil I.3-3 Yatay düzlemde hareket m2 kütlesi için ∑F y = N − m2 g = 0 (I.3-19) ∑F X = T − Fsür = m2 a (I.3-20) m1 kütlesi için ∑F x ∑F y =0 (I.3-21) = m1 g − T = m1 a (I.3-22) 20 (I.3-19) denkleminden N=m1g (I.3-1) denkleminden de Fsür=µN=µm1g ifadelerini kullanırız. (I.3-20) ve (I.3-22) denklemlerinden T’yi yok edersek a= T= (m2 − µm1 ) m1 + m2 (I.3-23) g (1 + µ )m1m2 m1 + m2 (I.3-24) g ifadelerini elde ederiz. Sürtünmesiz yüzeylerde a= m2 g m1 + m2 (I.3-25) T= m1 m2 g m1 + m2 (I.3-26) şekline dönüşür. Sabit ivmeli doğrusal hareket için x konumu ve t zamanı arasındaki ilişki 1 x = x o + v o t + at 2 2 (I.3-27) olarak verilir. Bir hava masası üzerindeki hareket için başlangıçta kütle durgun olduğundan vo=0 ve xo=0 dır. Bu durumda yukarıdaki denklem x= 1 2 at 2 (I.3-28) haline gelir. Veriler: Kızak:180 g , Küçük silindirik kütle 5 g, Büyük silindirik kütle: 50 g 21 Deneyin yapılışı: 1. Şekil I.3-4’ deki düzenek kurulur. Anahtar kutusundaki düğmeye basılarak kütle serbest bırakılır ve ölçümler alınarak tablo doldurulur. 2. Aynı işlemler 50 g’lık kütleler eklenerek tekrar edilir. ölçümler x (cm) t(sn) t2(sn2) ölçümler 1 2 3 4 5 x (cm) t(sn) t2(sn2) 1 2 3 4 5 Kızak boşken 50’şer g’lık kütleler kızağa asılı iken. Şekil I.3-4 Yatay düzlemde hareket Şekil I.3-4 deney sistemi, eğik düzlem elde etmek için Şekil I.3-2 ve yatay düzlem elde etmek için Şekil I.3-3’teki gibi kurulur, düzlem üzerindeki bloğun kütlesi hesaplanır. 22 1. Sağ tarafa kütleler asılarak bloğun ok yönünde hareket etmesi sağlanır. 2. m1 kütlesi ölçülerek (I.3-4) denkleminden sürtünme katsayısı bulunur. 3. Eğik düzlem ve yatay düzlem için sırasıyla ivmeler (I.3-15) ve (I.3-23) denklemlerinden hesaplanır. Farklı φ değerleri için gerekli ölçümler yapılarak aşağıdaki Tablo I.3-1 doldurulur. Tablo I.3-1 φ m1(g) M2(g) µ a(cm/s2) 4. Şekil I.3-2 ve Şekil I.3-3’deki düzeneklere göre düzlem üzerinde x1 ve x2 noktalarını işaretleyelim. 5. Sağ tarafa kütleler asarak bloğun hareket etmesini sağlayalım. Bloğun x = x1-x2 yi ne kadar zamanda aldığını(t) kronometre yardımı ile ölçelim. 6. Sistemin ivmesi x = l/2(at2) bağıntısından bulunarak (I.3-15) ve (I.3-23) denklemlerinde yerlerine konularak sürtünme katsayısı bulunur. 7. Yine farklı φ değerleri için Tablo I.3-2 doldurulur. Tablo I.3-2 φ m1(g) m2(g) µ a(cm/s2) Sorular: 1. 2. 3. 4. Newton'un hareket kanunlarını açıklayınız. Sürtünme katsayısı nelere bağlıdır? Ortamı sürtünmesiz kabul ederek her φ değeri için ivmeyi bulunuz. Şekil I.3-2’deki hareketin aşağı doğru olduğunu kabul edersek ivme bağıntısı ne olur? 23 DENEY-I.4 SERBEST DÜŞME Deneyin amacı: Yerçekimi ivmesi g'nin ve bu çekimin neden olduğu ivmenin ölçülmesi. Araçlar: PASCO 9202 C Serbest düşme zamanlayıcısı, 13-16 mm çelik toplar. Teori: Durgun halden sabit ivme ile düşey harekete başlayan bir cismin hareket denklemi x= 1 2 at 2 (I.4-1) olarak verilir. Burada x cismin aldığı yol, a ivme ve t hareketin başlangıcından itibaren geçen zamandır.Otomatik serbest düşme mekanizması ve hassas dijital kronometreden oluşan PASCO 9202 C serbest düşme zamanlayıcısı yerçekimi ivmesini %1 hata ile ölçmemizi sağlar. Diğer mekanik deneyler içinde kolayca düzenlenebilir. 0-10 seviye arasındaki ölçümleri yüksek hassasiyetle ölçmemizi mümkün kılar. Serbest düşme deney seti Şekil I.4-l’de gösterilmiştir. Basit serbest düşme deneyinde bir çelik top serbest düşme kıskacının içine yerleştirilir. Kıskacı tutan mile bastırıldığında mekanizma açılarak top serbest düşme hareketine başlayacak ve kronometre de çalışacaktır. Top rampaya çarptığında rampa metal levhaya bir kuvvet uygulayacak ve kronometre duracaktır. Kronometre göstergesi serbest düşme zamanını yazacaktır. Zamanlama %1 hassasiyet ile mili saniyeye çok yakındır. Deney sırasında cevap aranması gereken birkaç soru vardır: 1. İvme sabit mi? Yukarıda verilen denklemdeki gibi, ivme, düşen cismin aldığı yolun, geçen zamanın karesine oranına eşit mi? 2. Eğer ivme sabitse, ivmenin değeri nedir? Bu ivme bütün cisimler için sabit mi, yoksa cismin kütlesi ve boyutlarına ve diğer niceliklerine göre değişiyor mu? Eğer sabit değilse zamanla nasıl değişiyor? Bu deneyde farklı yüksekliklerden düşen çelik topun hassas zaman ölçümleri ile bu sorulara cevap vereceksiniz. 24 Deneyin yapılışı: Şekildeki düzenek kurulur, top kıskaca yerleştirilir. Serbest düşmeyi başlatmak için kıskacın düğmesine basılır ve zaman sayıcısından ölçümler kaydedilir. Aynı işlemler 5 ayrı yükseklik için tekrar edilir ve Tablo I.4-1 doldurulur. Tablo I.4-1 t1(s) t2(s) t3(s) tort(s) tort2 (s2) H1=90 cm H2=70 cm H3=50 cm H4=30 cm tort2 karşılık h ın grafiği çizilip eğimin iki katı alınarak ivme bulunur. Şekil I.4-1 Serbest düşme deney seti Sorular: 1. Yerçekiminin neden olduğu ivme sabit mi? Deneysel olarak doğrularınız. 2. Yerçekiminin neden olduğu ivme bütün cisimler için aynı mı? Hata hesabını yapınız. 25 DENEY-I.5 EĞİK ATIŞ A. İleri Doğru Atılan Bir Cismin Hareketi Deneyin amacı: Deneyin basit olarak amacı çeşitli açılarda atılan bir topun hareketini incelemektir. Topun ilk hızını atış tabancasının yüksekliği,-menzilin ölçülmesi ve topun fırlatılışı ile tanımlamaya çalışacağız. Araçlar: Atış tabancası ve çelik top, çekül, cetvel, karbon kağıdı ve beyaz kağıt. Teori: Masa üzerinden belirli bir açı ile atılan topun zemindeki düşeceği yeri tahmin etmek için öncelikle topun ilk hızını tanımlamak gerekir. Bu hız topun masadan yatay fırlatılışı ve aldığı yolun yatay ve dikey uzaklıklarının ölçülmesi ile tanımlanabilir. Daha sonra ilk hız, top belirli bir açı ile atıldığında, topun nereye düşeceğini hesaplamakta kullanılabilir. Şekil I.5-1 Masa üstünden atış için atış tabancasının pozisyonu Yatay İlk Hız: Masadan yatay olarak Vo ilk hızı ile atılan bir topun alacağı yatay uzaklık x=V o t (I.5-1) ile verilir. Burada / top havada iken geçen zamandır. Hava sürtünmesi ihmal edilmektedir. Topun t zamanındaki düşüşü olan düşey uzaklık y ile verilir. y= 1 ( gt ) 2 2 (I.5-2) Topun ilk hızı x ve y uzaklıklarının ölçülmesi ile tanımlanabilir. Topun uçu ş zamanı (I.5-2) denkleminden 26 t= 2y g (I.5-3) olarak bulunur. (I.5-3) denkleminin (I.5-1) denkleminde yerine yazılmasıyla ilk hız Vo = x t (I.5-4) ifadesi elde edilir. Bir Açıda İlk Hız: Bir θ açısı ve Vo ilk hızı ile atılan bir topun x menzilini bulmak için t uçuş zamanını aşağıdaki denklemde kullanmamız gereklidir. y = yo + (vo sin θ )t − 1 2 gt 2 (I.5-5) Burada yo topun başlangıç yüksekliği ve y de topun yere çarptığı andaki pozisyonudur. Buradan x = (vo cos)t (I.5-6) kullanılarak menzil bulunur. Eğer top yatay eksenin altında bir açı ile atılırsa, θ negatif olacaktır. Deneyin yapılışı: Atış tabancasına topu yerleştirerek uzak menzil pozisyonuna ayarlayınız. Topun düştüğü yeri belirlemek için bir kere atış yapınız. Şimdi topun düştüğü noktaya Önce beyaz kağıdı, onun üzerine de karbon kağıdını yerleştiriniz. Tekrar atış yaptığınızda topun düştüğü noktada beyaz kağıt üzerinde bir iz oluşacaktır. 27 Tablo I.5-1 Atış sayısı Düşey uzaklık= Hesaplanan uçuş zamanı= 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Ortalama uzaklık Toplam ortalama uzaklık Uzaklık Kağıda olan yatay uzaklık= İlk hız= 1. On kere atış yapınız. 2. Topun tabancadan ayrıldığı yüksekliği ölçüp, düşey uzaklık olarak Tablo I.5-1'e kaydediniz. 3. Çekülü kullanarak topun namludan ayrıldığı noktanın zemindeki izdüşümünü bulunuz. Bu nokta ile beyaz kağıdın kenarı arasındaki uzaklığı ölçerek tabloya yatay uzaklık olarak yazınız. 4. Kağıdın kenarı ile her bir nokta arasındaki uzaklıkları ölçünüz. Bu uzaklıkları Tablo I.5-1'e kaydediniz. 5. Bu uzaklıkların ortalamasını alarak tabloya yazınız. 6. Düşey uzakhğı ve ortalama yatay uzaklığı kullanarak uçuş zamanını ve topun ilk hızını bulup, tabloya aktarınız. 7. Toplam ortalama uzaklığı hesaplayınız. (Toplam ortalama uzaklık =Kağ ıda olan yatay uzaklık + Ka ğ ıdın kenarından noktaya olan uzaklık) 28 B. Bir Açı ile Atılan Topun Menzilinin Bulunması: Deneyin Yapılışı: 1. Atış tabancasını 20-60 derece arasında bir yatay açıya ayarlayarak bu açıyı Tablo I.5-2'ye kaydediniz. 2. Deneyin birinci basamağında bulduğumuz ilk hız ve düşey uzaklığı kullanarak yeni açı için uçuş zamanını ve menzili hesaplayınız. Değerleri tabloya yazınız. 3. Beyaz kağıdı bulduğunuz menzilden faydalanarak zemine yerleştiriniz. Bunun üzerine karbon kağıdını koyunuz. 4. On atış yapınız. 5. Uzaklıkları ölçerek ortalamalarını alınız ve Tablo I.5-2’ye yazınız. İşlemler: 1. Toplam ortalama uzaklığı hesaplayınız. 2. Deneysel ve teorik ortalama uzaklık değerleri arasındaki yüzdelik farkı hesaplayınız ve kaydediniz. 3. Hesaplanan menzilin doğruluğunu gösteriniz. Yapılan on atıştan kaçı bu menzil içindedir? Tablo I.5-2 Atış sayısı Yatay açı = Hesaplanan uçuş zamanı= 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Ortalama uzaklık Toplam ortalama uzaklık Uzaklık Kağıda olan yatay uzaklık = Hesaplanan menzil = 29 C. Negatif Acı ile Atılan Bir Topun Menzilinin Hesaplanması: Deneyin yapılışı: 1. Atış tabancasını yatayın altında 10-40 derece arasında bir açıya ayarlayarak bu açıyı Tablo I.5-3'e kaydediniz. 2. Deneyin birinci kısmında bulduğumuz ilk hız ve düşey uzaklığı kullanarak yeni açı için uçuş zamanını ve menzili hesaplayınız. Bulduğunuz sonuçlan tabloya kaydediniz. 3. Hesapladığınız menzile uygun olarak beyaz kağıdı ve karbon kağıdını zemine yerleştiriniz. 4. On atış yapınız. 5. Atış uzaklıklarını ölçerek ortalamalarını alıp Tablo I.5-3’e yazınız. İşlemler: 1. Toplam ortalama uzaklığı hesaplayarak tabloya kaydediniz. 2. Toplam ortalama uzaklık ile hesapladığınız menzil arasındaki yüzdelik farkı bularak tabloya yazınız. 3. Hesaplanan menzilin doğruluğunu gösteriniz. Yapılan on atış tan kaç tanesi bu menzil içindedir? Tablo I.5-3 Hesaplanan menzilin doğrulanması. Atış sayısı Yatay eksenin altındaki açı = Hesaplanan uçuş zamanı = 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Ortalama uzaklık Toplam ortalama uzaklık Uzaklık Kağıda olan yatay uzaklık = Hesaplanan menzil = 30 DENEY-I.6 HAREKETLİ HEDEFE ATIŞ Deneyin Amacı: Eğik atış ve serbest düşme yapan iki cisme aynı yerçekimi ivmesinin etkidiğinin gösterilmesi. Teori: Hedef durgun halden serbest bırakıldığı anda tabanca ile hedefe eğik atış yapılırsa mermi hedefe isabet eder. Bunun sebebi eğik atılan cisim ve hedefin her ikisinin aynı a=-g ivmesi etkisinde kalmasıdır. Aşağıdaki şekilden hedefin ilk y koordinatının xTtanθ olduğu ve herhangi bir t anında ½ gt2 mesafesinden düştüğü görülmektedir. Böylece serbest bırakıldıktan sonra herhangi bir anda hedefin y koordinatı 1 (I.6-1) y T = x T tan θ i − gt 2 2 olarak yazılır. Eğik atılan bir cismin herhangi bir andaki y koordinatı ise 1 y p = x p tan θ i − gt 2 2 (I.6-2) dir. Böylece yukarıda verilen iki denklemi karşılaştırarak eğik atılan cismin ve hedefin y koordinatları aynı olduğu zaman onların x koordinatlarının aynı olduğunu ve bir çarpışmayla sonuçlandığını anlarız. Yani yp=yT olduğu zaman xp=xT dir. Hedef y 1 2 gt 2 Vi Bakış doğrultusu xTtanθi Çarpışma noktası yT Silah θi x 0 xT Şekil I.6-1 Deneyin yapılışı: Şekil I.6-1 ‘ deki deney düzeneği kurulur. Serbest düşme yapan cisme nişan alınır ve ateş edilir Sorular: 1. Çarpışma her koşulda gerçekleşir mi? Herhangi bir koşul mevcutsa yazınız 2. Çarpışmanın olması hangi niceliklere bağlıdır. Cismin kütlesi yada topun atılış hızı sonucu değiştirir mi? 31 DENEY-I.7 MERKEZCİL KUVVET Deneyin amacı: Bu deneyin amacı, dairesel harekette ortaya çıkan ve dairenin merkezine doğru yönelen merkezcil kuvveti incelemek ve cismin dönme frekansı ile merkezcil kuvvet arasındaki ilişkiyi bulmaktır. Araçlar: Cam tüp, ip, şişe mantarı, çok sayıda demir conta, çamaşır mandalı, kronometre, kağıt kıskacı ve terazi. Teori: Bir doğru yol buyunca sabit hızla hareket eden bir cisme herhangi bir bileşke kuvvet etki etmez. Eğer cismin dairesel bir yörünge boyunca hareket etmesi istenirse o zaman, cisme yörüngenin merkezine doğru bir kuvvetin etki etmesi gerekir. Merkeze doğru etki eden bu kuvvete merkezcil kuvvet denir. Sabit yarıçaplı bir dairesel yörüngede hareket eden cisme etkiyen merkezcil kuvvet cismin hızı ve yörünge yarıçapına, F= mv 2 r (I.7-1) eşitliği ile bağlıdır. Burada F kuvvet, m cismin kütlesi, v hızı ve r cismin dolandığı dairesel yörüngenin yarıçapıdır. Cisim dairesel bir yörüngede döndüğü zaman bir dönme frekansına sahiptir. Bu frekansı bulmak için sistemin (cismin) periyodunu bulmak gerekir. Frekans ile periyot arasındaki ilişki, T= 1 f (I.7-2) şeklindedir. Burada T periyot f ise frekanstır. Cismin frekansı ile hızı arasındaki ilişki ise, f = v (I.7-3) 2π r denklemi ile verilir. Buna göre, merkezcil kuvvet ifadesini frekans cinsinden, F = m4π 2 f 2 r (I.7-4) şeklinde yazabiliriz. Deneyden de görüleceği gibi merkezcil kuvvet, yerçekimi kuvveti ile dengelenirse, bu kuvvetler arasındaki ilişki, M yerçekiminin etki ettiği kütle, g yerçekimi ivmesi olmak üzere 32 Mg = m4π 2 f 2 r (I.7-5) şeklinde gösterilebilir. Cismin ivmesi (I.7-4) denkleminden a= v2 = 4π 2 f 2 r r (I.7-6) olarak yazılabilir, a cismin ivmesini göstermektedir. Yapılacak deneyde, cismin dönme süresinden periyodu ölçülerek frekansı hesaplanabilir ve frekans yardımı ile cismin hızı ve ivmesi bulunabilir. Deneyin yapılışı: 1. Şekil I.7-l’deki gibi bir ipin ucuna mantar, diğer ucuna da cam borudan geçirildiktensonra demir contalar bağlanır. Dairesel yörüngenin yarıçapı 80-100 cm olacak şekilde sistem ayarlanır. 2- Mantara dairesel hareket yaptırılır ve mantar dönerken ip ve contalar mantar Demir contalar Şekil I.7-1 dü ş ey duracak şekilde dönme hızı ve demir contalar arasında denge sağlanarak, mantarın belli yörüngede dolanması sağlanır. 3- Mantarın sabit hızla dönmesi sırasında 30 defa dönmesi için gerekli süre ölçülerek mantarın dönme periyodu ve frekansı bulunur. 33 4- Merkezcil kuvvet yardımıyla yerçekimi ivmesi g bulunur. 5- Farklı yörünge yan çaplan için deney tekrarlanır ve aşağıdaki çizelge doldurulur. Tablo I.7-1 Yörüngenin yarıçapı 30 Dönme süresi (sn) Dönme frekansı (f) (f2) mg m4π2f2 r Sorular: 1. Günlük yaşantımızda karşılaştığımız merkezcil kuvvetlere örnek veriniz. 2. Yollardaki virajların eğim açılarının merkezcil hesaplandığını yazınız. 3. Dünyanın güneş etrafında dönme hızını hesaplayınız. 4. (I.7-4) denklemini elde ediniz. 34 kuvvet yardımıyla nasıl DENEY-I.8 ARŞİMET PRENSİBİ (KATI VE SIVILARIN YOĞUNLUKLARININ TAYİNİ) Deneyin amacı: Arşimet prensibini öğrenmek ve bu prensip yardımıyla kan ve sıvı maddelerin yoğunluklarını tayin etmektir. Araçlar: Su kabı, silindirik cisimler, yoğunlukları bilinmeyen katı küreler ve sıvılar, yay, kıskaç, iki tane geniş ağızlı beher, terazi, tartı takımı, dereceli silindir ve mikrometre. Teori: Bir maddenin yoğunluğu birim hacim başına düşen kütle miktarı olarak tanımlanır. Bu deneyde Arşimet Prensibinden yararlanarak katı ve sıvı maddelerin yoğunlukları tayin edilecektir. p 1 h2 F1 sıvı h1 F3 p 2 Şekil I.8-1 Bir sıvı içerisindeki katı cisme etki eden kuvvetler Şekil I.8-1’de görüldüğü gibi taban yüzeyi A olan silindirik bir cismin herhangi bir sıvı içerisine tamamen batırıldığını düşünelim. Silindirin yan yüzeylerine etkiyen basınç kuvvetleri birbirlerini dengeler, yani F3 = F4 olur Cismin üst yüzeyine etkiyen basınç kuvveti F1 = APı ve alt yüzeyine etkiyen basınç kuvveti F2 = AP2 olur. Burada P1 üst yüzeye, P2 alt yüzeye etkiyen basınçlardır. Böylece silindirin üzerine etkiyen net kuvvet; Fnet=F2-F1==A(P2-P1) (I.8-1) Olur. Eğer sıvının yoğunluğu ds ise P1 = d g h1 ve P2 = ds g h2 olacağından (I.8-1) denklemi Fnet=Ads g(h2-h1) (I.8-2) 35 olarak yazılır. Burada g yer çekim ivmesidir Silindirin yükseldiği (h2-h1) olduğundan silindirin hacmi V=A(h2-h1) olur Dolayısıyla (I.8-2) eşitliği Fnet=Vgds (I.8-3) olarak yazılır Bu da sıvı içerisine batırılan silindirin batan kısmının hacmi kadar sıvının ağırlığına eşit bir kuvvetle yukarı doğru kaldırıldığım ifade eder O halde Arşimet Prensibi, bir sıvı içerisine kısmen yada tamamen batırılan bir katı cisim, batan kısmının hacmi kadar sıvının ağırlığına eşit bir kuvvetle yukarı doğru itilir Bu deneyde kürelerin kütleleri havada ve sıvı içinde ölçülecektir Kütleler arasındaki fark bir yay kullanarak hesaplanacaktır Ölçülen kütleler arasındaki ile verilen kürenin veya sıvının yoğunluğu kolayca bulunabilir. Kürenin yoğunluğu dk, ve hacmin V olduğunu düşünelim. Küre bir yayın ucuna bağlandığı zaman yay Xı kadar uzayacaktır. Yaydaki geri çağırma kuvveti Fk = -kX1=dk g V (I.8-4) olur. Burada k yay sabitidir. Aynı küreler yoğunluğu ds olan bir sıvı içerisine daldırıldığı zaman sıvının kaldırma kuvvetinden dolayı X2 kadar uzayacaktır Yani Fs = -kX2=(dk-ds) g V (I.8-5) olur (I.9-4) ve (I.9-5) ifadelerini taraf tarafa oranlarsak, dk X = 1 dk − ds X 2 (I.8-6) elde edilir. Eğer yayın uzama miktarlarını ölçebilirsek. yoğunluğu bilinen bir sıvı yardımıyla yoğunluğu bilinmeyen bir katının , yoğunluğu bilinen bir katı yardımıyla yoğunluğu bilinmeyen bir sıvının yoğunluğunu ölçebiliriz Deneyin yapılışı: A- Yoğunluğu Bilinmeyen Bir Sıvı Yardımıyla Yoğunluğu Bilinmeyen Bir Katının Yoğunluğunun Ölçülmesi 1. Yoğunluğu bilinmeyen katı küreleri yayın ucuna asarak havadaki ve sudaki uzanımları (Xı, X2) ölçülür. 2. Suyun yoğunluğu. dsu= l g/cm2 olduğundan kürelerin yoğunlukları (I.8-6) denklemi kullanılarak hesaplanır. 36 A. Yoğunluğu Bilinen Bir Katı Yardımıyla Yoğunluğu Bilinmeyen Bir Sıvının Yoğunluğunun Ölçülmesi 1. Yoğunluklarını ölçtüğümüz küreler yoğunluğu bilinmeyen bir sıvı içensine daldırılarak sıvı içerisindeki uzanımları (X3) her bir küre için ölçülür. 2. Xı ve X 2 de ğ erleri, dk X = 1 dk − ds X 2 (I.8-7) denkleminde yerine konarak sıvının yoğunluğu bulunur. 3. Ayrıca kürelerin yarıçaplarını mikrometre ile ölçerek, sıvı içindeki her bir küre üzerine etkiyen net kuvvet, net basınç, yay sabiti ve kürelerin kütleleri verilen ifadelerden hesaplanır. Aynı kürelerin kütleleri tartılır. Her iki sonuç mukayese edilir. Sorular: 1. Kaldırma kuvveti hangi değişkenlere bağlıdır. 2. Çok yoğun olarak bilinen bazı metalleri söyleyiniz. 3. Çok az yoğun maddeler hakkında bilgi veriniz. 37 DENEY-I.9 ÇARPIŞMALAR Deneyin amacı: Esnek ve esnek çarpışmayı incelemek. Araçlar: Değişik kütleli kızaklar, kronometre, çelik cetvel. Teori: Çarpışmalar, genellikle kinetik enerjinin korunup korunmadığına göre sınıflandırılır. Kinetik enerji korunuyorsa çarpışmaya esnek, korunmuyorsa esnek olmayan çarpışma denir. Örneğin bir mermi ile bir tahta blok arasındaki çarpışmada mermi blok’un içine gömüldüğünden çarpışma , tümüyle esnek olmayan çarpışma, kinetik enerjinin tamamının kaybolduğu anlamına gelmez. Yani kinetik enerji korunmaz bununla beraber kinetik enerji kaybı ne kadar fazla olursa olsun momentum korunur. Tek boyutta çarpışan m1 ve m2 kütleli iki kürenin esnek çarpıştığını düşünelim. Çarpışma esnek olduğundan momentum ve kinetik enerji korunur. m1v1i + m2 v 2i = m1v1s + m2 v 2 s (I.9-1) 1 1 1 1 m1v12i + m2 v 22i = m1v12s + m2 v 22s 2 2 2 2 (I.9-2) Eğer kütleler ve ilk hızlar bilinirse bu iki denklemden (v1s≠v1i ve v2s≠v2i) şartları altında bazı matematiksel işlem yapıldıktan sonra (I.9-3) v1i + v1s = v 2 s + v 2i elde edilir. Bu üç eşitlikten m − m2 v1s = 1 m1 + m2 2m 2 v1i + m1 + m2 v 2i (I.9-4) 2m1 v 2 s = m1 + m2 m − m1 v1i + 2 v 2i m1 + m2 (I.9-5) Eğer parçacıkların kütleleri birbirine eşitse (m1=m2) v1s = v 2i , v 2 s = v1i (I.9-6) Böylece parçacıkların hızları yer değiştirir. 38 Diğer ilginç bir durumda kütlesi m2 olan parçacığın başlangıçta hareketsiz olmasıdır. Buna göre m − m2 v1s = 1 m1 + m2 v1i (I.9-7) 2m1 v 2 s = m1 + m2 v1i (I.9-8) olur. Şayet m1=m2 ise v1s=0 ve v2s=v1i olur yani 1.parçacık hareketsiz kalacak 2. parçacık çarpışmadan önceki 1. parçacığın hızına sahip olacaktır. Şayet m2 kütlesi m1 kütlesine göre çok büyükse (v1s≅v1i ve v2s=0) bulunur. Son olarak m2 kütlesi m1 kütlesine göre çok küçükse ve başlangıçta hareketsiz ise (v1s≅v1i ve v2s≅2v1i) bulunur. Yani m1 kütlesinin hızı değişmediği halde m2 kütlesinin çarpışmadan sonraki hızı m1 kütlesinin hızının iki katına ulaşır. Çarpışma esnek değilse , tanıma göre kinetik enerji korunmaz, bununla beraber toplam enerji ve momentum korunur. Tam esnek olmayan bir çarpışmayı göz önüne alalım. Çarpışmalardan sonra iki parçacık iç içe girdiğinden , tek bir v, son hız söz konusudur. Hareketin tek boyutla kısıtlanması şart değildir. Momentum korunumu kullanılarak, m1v1i + m2 v 2i = (m1 + m2 )v s (I.9-9) yazılabilir. Şayet v1i ve v2i biliniyorsa buradan vs bulunur. İki Boyutta Çarpışma İki boyutta esnek çarpışmayı ele alırsak her parçacık için iki hız bileşeni olduğundan dört bilinmeyen vardır. Bunlar arasında kinetik enerjinin jorunumundan bir, momentumun her iki doğrultuda korunumundan iki olmak üzere elimizde sadece üç bağıntı vardır. Problemi çözmek için başlangıç şartlarından başka bilgiye ihtiyaç vardır ki bu bilgi deney verilerinden elde edilir. Çarpışmadan sonra parçacıkların sapma açılarını ölçmek gerekli bilgiyi sağlar. Şekil I.9-1’deki gibi kütlesi m1 olan bir parçacık, kütlesi m2 ve durgun olan parçacık ile merkezi olmayan esnek bir çarpışma yaparsa 39 Bir vektörel eşitlik olan momentumun korunumu ve bu çarpışma için yazılırsa iki ayrı skaler eşitlik bulunur. Bunlar x-bileşeni için m1v1i = m1v1s cos θ1 + m2 v 2 s cos θ 2 (I.9-10) y-bileşeni için, (I.9-11) m1v1s sin θ1 = m2 v 2 s sin θ 2 şeklindedir. Çarpışma esnek olarak kabul edildiğinden kinetik enerjinin korunumu 1 1 1 m1v12i = m1v12s + m2 v 22s 2 2 2 (I.9-12) üçüncü bir bağıntı olarak yazılır. Başlangıç şartları biliniyorsa (m1, m2 ve v1i) elimizde dört bilinmeyen (v1s, v2s, θ1 ve θ2) üç tane denklem var demektir. Bu denklemler ancak çarpışma hakkında ileve bir veriye sahipsek , örneğin θ1 açısını ölçebilirsek çözülür. y V2s m2 θ2 x θ1 m1 V1i V1s Şekil I.9-1 İki boyutlu merkezi olmayan çarpışma Deneyin yapılışı: I-Esnek çarpışma a) Eşit kütleler Kütleleri eşit iki kızağı, aralarında mesafe olacak şekilde yerleştirin. Kızaklardan birini durmakta olan diğer kızağa çarpacak şekilde hızlandırın. Nasıl bir hareket beklersiniz? Her bir kızağın, çarpışmadan önce ve çarpışmadan sonra kat ettikleri mesafeleri ve bu mesafeler için geçen süreyi ölçün ve Tablo I.9-1’i doldurun 40 Tablo I.9-1 m(g) X(cm) t(sn) V(cm/sn) I. Kızak II. Kızak Verilerden faydalanarak, kızakların çarpışmadan önceki ve sonraki hızlarım hesaplayın. Çarpışmada momentum ve kinetik korunmuş mudur, hesaplayarak yorumlayın. b) Eşit olmayan kütleler Küçük kütle duruyorken; Kızaklardan birine her biri 50 g olan kütlelerden 4 tane ekleyin. Aralarında mesafe var iken büyük kütleli kızağı , durmakta olan küçük kütleli kızağa doğru hızlandırıp, çarpışmalarını sağlayın. Nasıl bir hareket beklersiniz? Önceki deneydeki işlemleri tekrarlayıp, aşağıdaki Tablo I.9-2’yi doldurun. Tablo I.9-2 m(g) I. Kızak (büyük kütleli) II. Kızak X (cm) t(sn) V(cm/sn) Çarpışmadan önce Çarpışmadan sonra Çarpışmadan önce Çarpışmadan sonra Verilerden faydalanarak, kızakların çarpışmadan önceki ve sonraki hızlarını hesaplayın. Çarpışmada momentum ve kinetik korunmuş mudur, hesaplayarak yorumlayın. Büyük kütle duruyorken ; Bu defa da küçük kütleli kızağı, büyük kütleli kızağa doğru hızlandırıp, çarpışmalarını sağlayın. Nasıl bir hareket beklersiniz? Önceki deneydeki işlemleri tekrarlayıp Tablo I.9-3’ü doldurun. Tablo I.9-3 m(g) I. Kızak II. Kızak (büyük kütleli) X (cm) Çarpışmadan önce Çarpışmadan sonra Çarpışmadan önce Çarpışmadan sonra 41 t(sn) V(cm/sn) Verilerden faydalanarak, kızakların çarpışmadan önceki ve sonraki hızlarını hesaplayın. Çarpışmada momentum ve kinetik korunmuş mudur, hesaplayarak yorumlayın. II. Tamamen esnek olmayan çarpışma Eşit kütleli iki kızaktan birine iğne ucu, diğerine ise iğne tüpünü yerleştirin. Kızaklardan biri sabit iken, diğer kızağı hızlandırıp, çarpışmalarını sağlayın. Çarpışma sonucunda kızaklar birlikte hareket edeceklerdir. Önceki deneydeki işlemleri tekrarlayıp Tablo I.9-4’ü doldurun. Tablo I.9-4 m(g) I. Kızak II. Kızak X (cm) t(sn) V(cm/sn) Çarpışmadan önce Çarpışmadan sonra Çarpışmadan önce Çarpışmadan sonra Verilerden faydalanarak, kızakların çarpışmadan önceki ve sonraki hızlarını hesaplayın. Çarpışmada momentum ve kinetik enerji korunmuş mudur, hesaplayarak yorumlayın. Sorular: 1. Esnek ve esnek olmayan çarpışmada kinetik enerji ve momentum korunur mu? 2. Kızağın üzerinde kaydığı hava tabakasının viskozluğundan ileri gelen sürtünme küçük hızlarda mı yoksa büyük hızlarda mı daha etkindir? Niçin? 3. Kalın buz parçalarının ve mermer parçalarının vuruş teknikleri ile parçalandığını fiziksel olarak açıklayınız. 42 DENEY-II.1 ALTERNATİF AKIMIN İNCELENMESİ Deneyin amacı: Bir RLC devresinde akımın sığa ile değişiminin incelenmesi. Araçlar: Direnç, bobin, kondansatör, ampermetre, voltmetre. Teori: Şiddeti zamanla değişen ve ortalama değeri sıfır olan akıma alternatif akım denir. Şekil II.-1.1 deki gibi bir seri R-L-C devresi alternatif akımla beslenirse, devrede empedans denen bir direnç görülür. Böyle bir devrenin empedansı, [ Z = R 2 + (X L − XC ) 2 ] 1/2 (II.1.1) dir. Burada R devrenin omik direnci (ohm), XL bobinin reaktansı, XC sığanın reaktansıdır. L R a C c b d AC Şekil II.1-1 RLC Devresi XL ve XC’nin açık ifadeleri XL = WL = 2 XC = 1/WC = 1/2 fL (II.1-2) fC (II.1-3) Denklem (II.1-2) ve (II.1-3)’de belirtilen W, açısal frekans ifadesidir. Bunlar (II.1-1)’de yerine konursa empedans, Z = [R2 + ( WL - 1/WC)2]1/2 (II.1-4) 43 olur. Burada R = Rreosta + Rbobin, L bobinin öz indüksiyon katsayısı (Henri), C sığa (Farad), f, alternatif akım kaynağının frekansıdır. (Deneyde şehir gerilimi kullanıldığından f = 50 hertz (sn-1) dır.) Ohm kanunu, empedansa bağlı olarak V = IZ (II.1-5) şeklinde ifade edilir. Böylece devreden geçen akım da I = V/Z dir. Şekil II.1-1’de gösterilen devredeki akım ile direnç üzerindeki VR potansiyel farkı aynı fazdadır. Bobinin VL gerilimi akımdan 90o ileri fazda ve sığanın VC gerilimi de akımdan 90° geri fazdadır. Bu yüzden V toplam potansiyel bu üç potansiyelin vektörel toplamına eşit V2 = VR2 + (VL - VC) 2 olduğu görülmektedir. olur. Şekil II.1-2’den kolayca V (Volt) VL VL-VC VC V VR I (A) Şekil II.1-2 Potansiyel Farkı Diyagramı Devrenin her bir elemanı üzerinde düşen potansiyel farkı ifadeleri aşağıda verilmiştir. VR = I R VL = XL I = WLI = 2 (II.1-6) fIL (II.1-7) VC = XC I = I /(WC) = I /(II.2 f C) (II.1-8) 44 Deneyin yapılışı: 1. Şekil II.1-3’deki devreyi kurunuz. R ve L için kullanılan değerleri deney boyunca sabit tutarak C sığası için değişik değerler alıp devreden geçen akımın değişmesini sağlayın. R VR L C VL VC V Şekil II.1-3 Her sığa değiştirme işleminin arkasından V geriliminin deney başında tespit edilen belli bir değerde kalmasını sağlayın. Değişik C değerleri ile VR, VL, VC ve V (sabit)’yi ölçüp Tablo II.1-1’i doldurunuz. 2. I = I(C) grafiğini çiziniz. Bu grafiğin Şekil II.1-4’deki grafiğe benzediğini göreceksiniz. I (amper) C (Farad) C=Co Şekil II.1-4 45 Şekil II.1-4’de C = Co gibi bir sığa değerinde devreden maksimum akım geçer bu duruma Rezonans denir. I = V/Z olduğuna göre ve V, R, r (iç direnç), L, W sabit olduğuna göre akımın C’ye bağlılığı (II.1-4) bağıntısına göre: a) C =0 iken I =0 b) C, Co değerini alıncaya kadar (LW-1/CW) reaktansı azdır, dolayısıyla akım artar. c) C = Co = 1 / LW2 iken akım maksimum değerine erişir. (Z = R, LW-1/CW = 0 olmuştur). d) C = Co için (LW-1 /CW reaktansı negatifleşir. Empedans yeniden artar, akım değeri tekrar azalmaya başlar. Empedansta (LW-1/CW)’ın karesinin bulunduğu hatırlanmalıdır. Sorular: 1. Völçüm ve Vhesap arasında fark varmı? Açıklayınız. 2. Tek bir ölçüm için, ölçtüğünüz VL ve VC’den, XL ve XC değerlerini bulunuz 3. Doldurduğunuz Tablo II.1-1 den yararlanarak herhangi üç ölçüm için Lort değerini bulunuz. 4. 470 F’lık kondansatöre karşı gelen gerilimleri (VL, VC, VR ) kullanarak Şekil II.1-2 deki vektör diyagramına benzer diyagram elde ederek bulduğunuz V değerini ölçülen V değeriyle karşılaştırarak hata yüzdesini (%) hesaplayınız. Tablo II.1-1 C VR VL 46 VC V DENEY-II.2 AKIM, GERİLİM VE DİRENÇ ÖLÇÜMLERİ Deneyin amacı: Doğru akım, gerilim ve direnç ölçümlerinin yapılması. Bu ölçümlerde kullanılan alet ve metotların tanıtılması Araçlar: Dirençler, elektronik panel, dijital multimetre Teori: İki tür akım veya gerilim vardır. Doğru akım veya gerilim ve alternatif akım veya gerilim. Doğrultusu ve büyüklüğü zamana göre periyodik olarak değişen akıma veya gerilime alternatif (dalgalı) akım veya gerilim denir. Kısaca AC ile gösterilir. En çok karşılaşılan alternatif sinyal zamana göre; V(t)=VoSin2 ft (II.2-1) şeklinde ifade edilen sinüzoidal sinyallerdir. Burada V(t) gerilimin herhangi bir t anındaki değeridir. Vo alternatif gerilimin maksimum değerini (genlik) ve f alternatif gerilimin frekansını göstermektedir. Alternatif bir sinyal hakkında ayrıntılı bilgi sinyali bir osiloskopta gözleyerek elde edilir. Doğrultusu ve büyüklüğü zamanla değişmeyen gerilim veya akımlara da sırasıyla doğru gerilim ve doğru akım denir. Kısaca DC olarak adlandırılırlar. Doğru sinyallerin ölçümünde de yine alternatif sinyallerde olduğu gibi multimetre ve osiloskop kullanılır. Burada dikkat edilmesi gereken husus, doğru sinyallerin alternatif sinyaller gibi belirli bir sinyal şekline sahip olmadığıdır. Biz burada sadece doğru akım ve gerilimi inceleyeceğiz. Bir elektrik devresinde ele alınan üç büyüklük vardır: 1. Elektromotor kuvveti (güç kaynağı); devreden geçen akıma sebep olan kuvveti sağlamak için devreye uygulanır ve birimi “volt”tur. 2. Akım; birim zamanda devreden geçen yük miktarına denir. Birimi “amper”dir. 3. Direnç; devreden geçen akıma gösterilen karşı koymadır(tepki) ve birimi “Ohm” dur. 47 Dirençler uygulanan gerilim sonucunda devreden geçen akıma zorluk gösterir. Ohm kanunu denilen, gerilim, akım ve direnç arasındaki matematiksel bağıntıyı veren kanuna uyarlar. Ohm kanunu aşağıdaki gibi ifade edilir: V=IR (II.2-2) Direnç değeri direnç ölçer (ohmmetre) yardımıyla veya üzerindeki renk kodlarına göre bulunabilir. Çoğu direnç üzerinde dört renk koduna sahiptir. İlk iki renk direnç değerinin iki basamağını verir. Üçüncü renk bu iki basamakla çarpım halindeki üstel değerdir. Dördüncü renk ise direncin ölçümündeki tolerans değerini gösterir. Dirençler devreye seri ve paralel olmak üzere iki türlü bağlanabilir. Dirençlerin seri bağlanması: Dirençlerin seri bağlanması demek, Şekil II.2-1’de gösterildiği gibi, birbirlerine tek bir yol ile bağlanması demektir. Dolayısıyla seri bağlı dirençlerden geçen akım değeri aynı olacaktır. Seri bağlı iki direncin birinden geçen akımın tamamı diğerinden de geçer. a R1 >I + - R2 b R3 Şekil II.2-1 Devrenin eşdeğer direnci seri olarak bağlanan dirençlerin yerine devreye konduğunda aynı I akımını çeken direnç olarak tanımlanır. Devre teoremi, a’dan başlanıp saat ibreleri yönünde, uygulanırsa, − IR1 − IR2 − IR3 + ε = 0 veya I= ε R1 + R2 + R3 elde edilir. Eşdeğer direnç, 48 (II.2-3) Reş = R1 + R2 + R3 (II.2-4) şeklinde bulunur. Dirençlerin paralel bağlanması : Şekil II.2-2’de üç ayrı direncin bir güç kaynağının uçlarına bağlanışı gösterilmiştir. a + - R2 R1 R3 b Şekil II.2-2 Bir devre içinde dirençler bir güç kaynağının uçlarına aynı bir potansiyel farkını görecek Şekil II.de bağlanmışlarsa, buna dirençlerin paralel bağlanması denir. Devrenin eşdeğer direnci, paralel olarak bağlanan dirençlerin yerine, devreye konulduğunda aynı I akımını çeken direnç olarak tanımlanır. Üç ayrı koldaki akım; I1 = V , R1 I2 = V , R2 I3 = V R3 (II.2-5) şeklindedir. Burada V, a ve b noktaları arasındaki potansiyel farkıdır. Unutmayınız ki üst taraftaki bağlantı çizgilerinin belirttiği bütün noktalar a ile aynı potansiyeldedir yani özdeştir. Alt kollardaki tüm noktalar da b ile özdeştir. Toplam akım; ⎛ 1 1 1⎞ I = I1 + I 2 + I 3 = V ⎜ + + ⎟ ⎝ R1 R2 R3 ⎠ (II.2-6) ile verilir. Paralel olarak bağlanmış dirençler yerine ona eşdeğer olan direnç kullanılırsa, I= V Reþ (II.2-7) 49 bağıntısı yazılır. Bu iki bağıntıyı birleştirecek olursak, 1 1 1 1 = + + Reþ R1 R2 R3 (II.2-8) elde edilir. Hem seri hem de paralel bağlı üç direnç için bulduğumuz bu değerler üçten fazla bağlı dirençler için de geçerlidir ve kolayca uygulanır. Herhangi bir telin herhangi bir kesitinden t zamanı içinde q kadar elektrik yükü geçiyorsa, I= Δq Δt (II.2-9) bağıntısı elektrik akımını tanımlar. Akım elektrik yüklerinin hareketi olarak tanımlanır. Herhangi bir potansiyel farkı uygulanan bir devreden geçen akım şiddetini ölçmek için ampermetre kullanılır. Ampermetre devreye daima seri olarak bağlanır. Ampermetrenin iç direnci çok küçüktür ve devredeki akımın tamamı ampermetreden geçer. Bir devrenin voltajı (gerilimi) devre elemanı üzerinden ölçülür. Bundan dolayı güç kaynağına bağlı bir devrenin voltaj düşmesini ölçmek için voltmetre devre elemanına paralel bağlanmalıdır. Voltmetrenin iç direnci çok büyüktür ve üzerinden hemen hemen hiç akım geçmeyecektir. Bu en kolay ölçüm almadır. Devre kapalıdır ve güç kaynağına bağlıdır. İlk olarak AC veya DC özelliği seçilir ve daima yüksek skala ile başlar. Gerilim okunması gerçekleşinceye kadar küçük skalalara inilir. Deneyin yapılışı: 1. Elektronik panel-1’deki seri devrelerde direnç (Resistance in the series circuit) devresinde ohmmetreyi kullanarak R1 ve R2 dirençlerini ve devrenin eşdeğer direncini ölçünüz. Hesaplamayla bulacağınız Reş değeri ile karşılaştırınız. 2. Seri devrede akım (current in the series circuit) devresini kurunuz. Güç kaynağını 12 V değerine ayarlayınız. A, B ve C noktalarının her birine ampermetreyi bağlayarak devreden geçen akımı ölçünüz. 3. Devrenin eşdeğer direncini hesaplayınız ve ölçeceğiniz değerle karşılaştırınız. 50 4. Seri devrede voltaj (Voltage in the series circuit) devresini kurunuz. Devredeki her bir direnç üzerindeki voltaj düşmesini voltmetreden ölçünüz.(VR1, VR2, VR3 olarak kaydediniz) Ölçtüğünüz voltaj değerlerini toplayınız. 5. Devreden geçen akımı ölçünüz. Ohm kanununu kullanarak her bir direnç üzerindeki voltaj değerini hesaplayınız. 6. Paralel devrede direnç (resistance in the parallel circuit) devresinde her bir direnç değerini ölçünüz. Eşdeğer direnç değerini ölçünüz. Hesaplama ile bulacağınız sonuçla karşılaştırınız. 7. Paralel devrede akım (current in the parallel circuit) devresinde her bir direnç değerini ölçerek, devreyi kurunuz. Devredeki güç kaynağı voltaj değerini kaydediniz ve her bir koldaki akım değerini hesaplayınız. Her bir koldaki akım değerini ölçüp hesapladığınız değerlerle karşılaştırınız. 8. Paralel devrede voltaj (Voltage in the parallel circuit) devrelerinde güç kaynağının + ucunu +V girişine bağlayınız, diğer ucunu ise toprak (GND) ucuna bağlayarak voltmetre yardımıyla paralel bağlı dirençlerin uçları arasındaki gerilimi ölçünüz. Paralel devrelerde dirençler üzerindeki voltaj değerlerinin aynı olduğunu gözlemleyiniz. 9. Panel üzerindeki güç hesaplamaları (Power Calculations) kısmında seri devreyi kurunuz. Devreden geçen akımı ve voltaj değerini ölçünüz. PT = IT VT denkleminden harcanan gücü hesaplayınız. Diğer bir şekilde her bir direnç üzerindeki gerilim düşmesini ve akımları ölçerek, her bir dirençteki harcanan gücü bulunuz ve toplam gücü PT = PR1 + PR2 formülü ile hesaplayınız. 10. Elektronik panel-2’deki karışık devreleri kullanarak direnç, akım ve voltaj değerlerini ölçünüz. Sorular: 1. Doğru akım ve alternatif akımı tanımlayarak, farklarını yazınız. 2. Kirchoff kanunlarını yazınız. 3. Direnç nedir? Birimini yazıp hangi değişkenlere bağlı olduğunu yazınız. 51 DENEY-II.3 DİRENÇ VE İNDÜKSİYON (R-L) DEVRESİ Deneyin amacı: Bu deneyde direnç-indüksiyon kangal devrelerinin elektrik akımına karşı göstermiş olduğu davranışlar incelenecektir. Araçlar: Güç kaynağı, sinyal jeneratörü, osiloskop, direnç, bobin, multimetre. Teori: Vo potansiyeline sahip bir batarya , bir direnç ve bir bobinin seri bağlanmasıyla oluşturulan Şekil II.3-1’deki bir devreyi göz önüne alalım. S R + Vo L Şekil II.3-1 Direnç-bobin devresi Burada bobinin direnci ihmal edilirse devreden Io = Vo R (II.3-1) ifadesi ile verilen bir Io akımı geçer. Eğer devredeki güç kaynağı kapatılırsa, akım birden sıfıra düşmez, L bobininin uçları arasındaki gerilim dI / dt ile orantılıdır. Eğer devreye Kirchoff’un gerilim kanunu uygulanacak olursa, R üzerindeki gerilim düşmesi IR ve L üzerindeki gerilim düşmesi ise, L dI / dt dir. Böylece devrenin denklemi şu şekilde yazılır. RI + L dI =0 dt (II.3-2) Bu denklemin çözümü ise I(t) = Io e - (R/L) t (II.3-3) 52 şeklindedir. Bu durumda L / R zaman sabiti olarak adlandırılır. L / R’ye eşit bir zaman sonunda akım, başlangıç değerinin 1/e’sine düşer. Denklem (II.3-3) kullanılarak akımın yarıya düşmesi için geçen süre (T1/2) T1/ 2 = L L ln 2 = 0.693 R R (II.3-4) şeklinde bulunur. Bu ifade yarı ömür olarak adlandırılır. L-R devresinin mekaniksel benzeri hız kutusu diye adlandırılan hidrolikli kapı kapayıcılarıdır. Bu defa L-R devresi V(t) şeklinde bir alternatif akımla beslenirse devrenin denklemi RI + L dI = V( t ) = Vo coswt dt (II.3-5) şeklinde ifade edilir. Sürücü gerilim ile aynı W frekanslı fakat aralarında kadar bir faz farkı olan çözüm; I(t) = Io cos(wt + ) (II.3-6) şeklinde yazılabilir. Bu çözümün doğru olup olmadığı kolayca denenebilir. Bu iki ifadeden faydalanarak tan φ = − Io = wL R Vo cos φ = R (II.3-7) Vo (II.3-8) [R + (wL) ] 2 2 1/ 2 sonuçları bulunur. Bu sonuçları yorumlayacak olursak 1. Çok düşük frekanslarda (WL<<R), sanki bobin kısa devre edilmiş gibi, hemen hemen sıfırdır. Yani , Io=Vo / R’dir. 2. Çok yüksek frekanslarda (WL>>R), sanki direnç kısa devre edilmiş gibi Io=Vo / WL’dir. 53 = - /2 ve 3. Orta frekanslarda ise her zaman akımın fazı gerilimden sıfır ile /2 arasında bir açı kadar geridedir. Io=Vo / Z’dir. Z devrenin empedansını göstermektedir. 4. Herhangi bir frekansta R ve L’den akım geçiyorsa, L uçları arasındaki gerilim, R’deki gerilimden /2 kadar öndedir. Deneyin yapılışı: A-Üstel artış 1. Şekil II.3-2’deki devreyi kurunuz. 2. Osiloskop yardımıyla T1/2+ ve T1/2- değerlerini ölçünüz. 3. Ölçülen bu değerlerle teorik değerleri karşılaştırıp % hatayı hesaplayınız. (T1/2=0.693 L / R ve Rtop= R+Riç ) L=35 mH Osilatör Osiloskop R=1 k Şekil II.3-2 B-Sinüssel tepki 1. Şekil II.3-2’deki devreyi kurunuz. 2. Osilatörden sinüs sinyalini seçiniz. 3. Osilatörün frekansını ayarlayarak VR / Vo = 1/2 olmasını sağlayınız.(Yardım: VR’nin ölçüldüğü kanal1’i 1V, Vo’ın ölçüldüğü kanal2’yi 2V skalasına getirip genlikleri eşitleyiniz.) 4. cos =VR / Vo bağıntısını kullanarak faz açısını hesaplayınız. 54 5. tan =WL / R bağıntısını kullanarak L/R değerini hesaplayınız. 6. Hesaplanan bu değerle gerçek L/R değerini karşılaştırarak % hatayı hesaplayınız. C-Faz kayması 1. Şekil II.3-2’deki devreyi kurunuz 2. Sinüs sinyalini kullanarak VR / Vo oranının çeşitli değerleri için frekanslara karşılık faz açılarını bularak Tablo 3-1’i doldurunuz. (Yardım: VR’nin ölçüldüğü kanal1’i 1V, Vo’ın ölçüldüğü kanal2’yi 0.5 V skalasına, sinyal jeneratörünü 20kHz değerine getiriniz.) 3. tan ile W arasındaki grafiği çiziniz. 4. Grafiğin eğiminden L/R’yi hesaplayınız. 5. Bu değer ile gerçek L/R değerini karşılaştırınız. 55 DENEY II.4 IŞINSAL ALANLAR Deneyin amacı: Elektronların yakın komşuluğundaki elektrik alan ve elektrik potansiyel çizgilerinin oluşturduğu desenleri incelemek. Araçlar: Güç kaynağı, voltmetre, teledeltos kağıdı. Teori: Alan kavramı, parçacıklar ya da cisimler arasındaki etkileşmenin anlatımında çok faydalıdır. Bu deneyde elektronların yakın komşuluğundaki elektrik alan ve elektrik potansiyel üzerinde çalışacağız. Her iletken elektrot bir eş potansiyel yüzey olur ve eğer iki elektrota bir gerilim uygulanırsa aralarındaki bölgede bir elektrik alanı deseni kurulur. Aslında saptırıcı elektronların hemen yakınında, boşluk içinde ölçü yapmak isteriz. Böyle ölçüler yapılabilir fakat güçtür ve elektrostatikte ilk kez çalışanlar için çok aydınlatıcı olmaz. Bunun yerine çok daha basit bir problemle, değişik elektrot şekillenimleri için iletken levha üzerindeki potansiyel deseni ile ilgileneceğiz. Bu deneyde iletken levha olarak teledeltos kağıdı denilen bir yaprak kullanılacaktır. Kağıt, grafit doyurulmuş ve bir yüzü alüminyumlanmıştır. Elektrotlar, teledeltos kağıdına gümüş boya ile çizilerek tutturulurlar.Voltmetrenin ölçüm ucunu teledeltos kağıdına değdirmekle ölçülecek potansiyel değişebilir, bu dikkat edilmesi gereken bir noktadır. Bununla birlikte dijital bir voltmetre kullanıldığında teledeltos kağıdından çekilen akım çok çok küçüktür. Gerilimde meydana gelen değişmeler ihmal edilebilir. Deneyin yapılışı: 1. Şekil II.4-1’deki devreyi kurunuz. Teledeltos Teledeltos kaðýdý Kağıdı + - Ölçme Ucu a b V Ýletken İletken halkalar Şekil II.4-1 : Deney düzeneği Halkalar 56 2. Güç kaynağının (+) ucunu dıştaki halkaya, eksi ucunu da merkezdeki elektroda bağlayınız. 3. Voltmetrenin (-) eksi ucunu güç kaynağının (-) ucuna bağlayınız. Diğer ucu ile de teledeltos kağıdı üzerinde ölçüm yapılacaktır. 4. Yarıçapı 1 cm’lik aralıklarla değiştirerek, her yarıçap değerine karşılık gelen gerilim değerini voltmetreden okuyun ve kaydedin. 5. Her yarıçap değeri için Eort = - V / R bağıntısını kullanarak ortalama alanı hesaplayınız. 6. Bu ortalama alan değerlerini 1 / r’nin fonksiyonu olarak gösteren bir grafik çiziniz. Sorular: 1. Akım neden eş potansiyel çizgiler boyunca akmaz? 2. Teledeltos kağıdının iki halkayı birleştiren yarıçaplarından biri boyunca yarıya kesildiğini kabul edin. Alan şekillenimi değişecek midir? Açıklayın. 3. Deneydeki kaynak gerilimi iki katına çıkarılsaydı alan nasıl değişirdi? Gerilimler nasıl değişirdi? 57 DENEY-II.5 GÖRÜNTÜ YÜKLER Deneyin amacı: Teledeltos kağıdı üzerindeki elektrotları kullanarak paralel iki çizgi yük yakınındaki alan ve gerilim desenlerini incelemek. Araçlar: Güç kaynağı, voltmetre, teledeltos kağıdı Teori: z x + + + b/2 + + + +b/2 + r + r 1+ 2 + + P z + b/2 + +b/2 + r 1 + + y x (a) r2 y P (b) Şekil II.5-1 Şekil II.5-1(a) aynı işaretli ve Şekil II.5-1(b)’de zıt işaretli iki çizgi yükü gösteriyor. Her iki çizgiye çok yakın noktalardaki eş potansiyel yüzeyler silindir biçimlidir. Bu yüzden Şekil II.5-1(b)’de gösterilen durumu b aralıklı a yarıçaplı ve aralarında 2Vo gerilimi bulunan bir silindir çifti ile taklit edebiliriz. b’nin a’dan büyük olduğunu düşünüyoruz. Artı yüklü silindirden ileri gelen potansiyel; V1 = −V0 ln(r1 / a ) ln(b / a ) (II.5-1) ile ve eksi yüklü silindirden ileri gelen potansiyel; V21 = −V0 ln(r2 / a ) ln(b / a ) (II.5-2) iki ifadenin işaretlerinin farklı olması, r > a iken artı yük için V’nin eksi ve bu halde yine r > a iken eksi yük için V’nin artı olduğunu gösterir. Herbiri için r = a’da V = 0’dır. Böylece toplam gerilim Denklem (II.5.1) ve (II.5.2)’nin toplamı ile verilir. 58 x P r1 r y Şekil II.5-2 V = V0 ln(r2 / r1 ) ln(b / a ) (II.5-3) Çizgisel yüklerin b aralığına göre daha uzakta bulunan noktalar için Şekil II.5-2’de belirtildiği gibi daha basit şekle getirilebilir. Bu Şekil II.den; 1 r1 = r − bSinθ 2 (II.5-4) 1 r2 = r + bSinθ 2 elde edilir. Bu ifadeleri denklem (II.5-3) ile birleştirirsek V = V0 ⎡ ⎛ bSinθ ⎞ ⎛ bSinθ ⎞ ⎤ ln⎜ 1 + ⎟ − ln⎜ 1 − ⎟ ⎢ ⎝ ln(b / a ) ⎣ ⎝ 2r ⎠ 2r ⎠ ⎥⎦ (II.5-5) elde edilir. Bazı değişimler kullanarak, V = V0b Sinθ ln(b / a ) r (II.5-6) elde edilir.Denklem (II.5-3) ve denklem (II.5-6) ifadeleri, çizgisel yükler arasındaki orta düzlemde = 0 ve r1 = r2 olan yerlerde potansiyelin sıfır olduğunu belirtir. 59 Teledeltos Teledeltoskağıdı kaðýdý b 2V V b/2 (a) (b) Şekil II.5-3 Teledeltos kağıdı Bu düzlem eş potansiyel yüzeydir. Teledeltos kağıdı üzerinde iki boyutlu eşdeğer durum, Şekil II.5-3(a)’da gösterilmiştir. Eş potansiyel orta düzlem, iki dairesel elektrotu birleştiren çizginin ortasından çıkılan dikme ile belirtilmiştir. Bu bir eş potansiyel çizgi olduğuna göre iletken boya ile çizilse de durum değişmez. Şekil II.5-3(b)’deki gibi yarısı alınsa ve bataryanın bir kutbu bu çizgiye bağlansaydı kalan yarının alan ve potansiyel Şekil II.lenimi değişmeyecekti. Eksi çizgisel yük, artı çizgisel yüke göre ayna görüntüsü konumundadır ve görüntü yük adını alır. Bu görüntü yük kavramı elektrostatikte çeşitli problemleri basitleştirmekte çok yararlı olur. Deneyin yapılışı: A. Dairesel elektrotlar 1. Şekil II.5-3 (a)’da ki devreyi kurunuz. 2. Elektrotları birleştiren çizgiyle 45o’lik açı yapan bir yarıçap boyunca gerilimleri ölçünüz. 3. Elde edilen potansiyel değerlerinin 1/r’ye göre grafiğini çiziniz. 4. Elde edilen sonuçları denklem (II.5-6)’dan elde edilen sonuçlarla karşılaştırınız. 5. Yarı düzlemlerden biri için eş potansiyel çizgileri çiziniz. 60 B. Çizgi etkisiyle görüntü 1. Şekil II.5-3(b)’deki düzen ile ilk kesimde kullanılan gerilim değeri için eş potansiyel çizgilerini çiziniz ve sonuçları karşılaştırınız. 2. Bir alan çizgisiyle, bir eş potansiyel çizginin herhangi bir kesişme noktasında teğetlerinin birbirine dik oluşundan yararlanarak birkaç alan çizgisini çiziniz. Sorular: 1. Alan çizgileri iletken elektrotlara diktir. Niçin? 2. Bu deneyde elde edilen eş potansiyel çizgilerin iletken boya ile ince bir çizgi halinde boyanmış olduğunu kabul edin. Alan deseni değişir mi? Açıklayınız. 61 DENEY-II.6 MAGNETİK ALANIN TEMEL BİRİMLER CİNSİNDEN TAYİNİ Deneyin amacı: Bir akım makarasının (Selenoid) merkezinde meydana gelen magnetik alan temel birimler cinsinden tayin edilecektir. Araçlar: Ampermetre, voltmetre, selenoid, akım terazisi (tel kangal), reostalar, küçük bakır tel ağırlıklar, dijital terazi. Teori: Akım taşıyan bir tel, bir magnetik alanın içerisine konursa bu tel üzerine bir elektromagnetik kuvvet etki eder. Bu kuvvetin doğrultusu akım ve magnetik alan doğrultusuna diktir ve sol el kuralı ile bulunabilir. Sol el kuralı: Sol elin işaret parmağı magnetik alanın yönünü, orta parmak akım yönünü göstermek üzere baş parmak kuvvet yönünü verecektir (Şekil II.6-1). r F r B r I Şekil II.6-1 Magnetik alan içinde hareket eden bir yüke etkiyen kuvvet r r r F = q(VxB) dir. Burada q yük, (II.6-1) r r V hız ve B magnetik alandır. Diğer bir Şekil II.de (II.6-2) F = qVBsin r r yazılır. Eğer V ve B birbirine dik ise ( = 90o) F = qVB sin 90 = qVB olacaktır. Burada V = L /t (II.6-3) ve q = It değerleri konursa 62 F = BIL (II.6-4) olur. B magnetik alan şiddeti (N/amp), L telin boyu (m) ve I akım şiddeti (Amper) olarak alınırsa F kuvveti Newton olarak elde edilir. Deneyin yapılışı: - A + Selenoid Reosta A Tel + Akım kaynağı S Reosta Şekil II.6-2 1. Şekil II.6-2’deki devreyi hazırlayınız. 2. Devreden akım geçirmeden, tel çerçeveyi akım makarası içerisine koyarak terazili olarak dengeye getiriniz. 3. Akım makarasının bağlı olduğu reostayı değiştirerek 1 Amper civarında bir akımla, akım makarasının merkezinde magnetik alan meydana getiriniz. 4. Tel çerçeveye bağlı reostayı değiştirerek akım terazisinden 1 Amper’e yakın akım geçiriniz. Bu durumda akım makarasının içindeki magnetik alan tel çerçeveye bir elektromagnetik kuvvet uygulayarak tel çerçevenin makara içindeki ucunu aşağı doğru eğecektir. 5. Akım terazisinin dışında kalan ucuna iplik veya tel parçaları koyarak dengeye getiriniz. Tel çerçeveden geçen akımı kaydederek değerleri Tablo II.6-1’e yazınız. 6. Akım terazisinin ucuna koyduğunuz iplik veya tel parçalarını hassas terazide ölçerek F = mg ağırlık kuvveti cinsinden magnetik alan sebebiyle etkiyen magnetik kuvveti bulunuz ve Tablo II.6-1’e yazınız. 63 7. Tel çerçeveden geçen akımı 1, 1.5 ve 2 ampere ayarlayarak her biri için akım terazisini dengeye getiren ip (veya tel) ağırlıklarını bulunuz. 8. Tel çerçevenin akım makarası içindeki genişliğini (Şekil II.6-3 MN uzunluğu) ölçünüz. B = F / IL= mg / IkL (II.6-5) ifadesinden her akım değeri için makara içindeki magnetik alan şiddetini bulunuz. Tüm değerleri tabloda yerine yazınız. M B V N Im F Şekil II.6-3 Tablo II.6-1 L (m): Is Ik m(kg) 64 F(N) B = mg/IkL Sorular: 1. Magnetik alan nedir? Tanımlayarak biriminin yazınız. 2. Magnetik kuvvet nedir? Yönü nasıl tespit edilir? 3. Bir selenoidde oluşan magnetik alan nelere bağlıdır? Açıklayınız. 4. Denkleminden bulduğunuz değeri, B = 2 k N Is /R denkleminden bulacağınız değerle karşılaştırınız. (k = 10-7 N/amp2, N = 600 sarım, R= 25.10-3 m) 65 DENEY-II.7 DİRENÇ VE SIĞA (R-C) DEVRELERİ Deneyin amacı: Bu deneyde direnç ve kondansatörlerden oluşan R-C devresinin elektrik akımına karşı göstereceği davranışlar incelenecektir. Araçlar: DC güç kaynağı, kronometre, voltmetre, ampermetre, direnç, kondansatör. Teori: Vo potansiyeline sahip bir batarya ile yüklenen kondansatör, daha sonra bir direnç ile seri bağlanarak bir devre oluşturulmuştur. Burada ilk olarak batarya ile yüklenen kondansatörün yükü (II.7-1) Q = CVo dır. Daha sonra bu kondansatörle kurulan direnç devresi göz önüne alındığında, direnç üzerinden akım geçmeye başlayacaktır. Bu akım kondansatördeki yükü azaltır, buda kondansatörün potansiyelini ve dolayısıyla akımı azaltır. Böylece Q yükü, önce çabuk sonra yavaş olarak azalır. Başlangıçta akımın değeri oldukça büyüktür, fakat sonra azalır ve sonunda kondansatörün tamamen boşalmasıyla akım değeri asimptotik olarak sıfıra yaklaşır (Şekil II.7-1). Q / Qo 1 0.5 1 2 3 t / RC Şekil II.7-1 Kondansatörün yük boşalması Bu devreyi daha iyi anlamak istersek herhangi bir andaki, yükü, akımı ve potansiyeli incelememiz gerekir. İlk olarak akımı inceleyecek olursak, akım tamamen kondansatörün boşalmasından ileri geldiğinden I=− dQ dt (II.7-2) 66 şeklinde ifade edilebilir. Ohm kanunundan faydalanarak I= V R (II.7-3) şeklinde yazılabilir. Kondansatörün potansiyeli ise V= Q C (II.7-4) şeklinde Q yüküne bağlı olarak ifade edilebilir. Yukarıda verilen denklemlerden faydalanarak, dQ Q =− dt RC (II.7-5) denklemi elde edilir. Bu denklem bize herhangi bir andaki kondansatörün yükünün azalma hızının kondansatörün o andaki yükü ile orantılı olduğunu gösterir. Bu denklemin tek çözümü üstel fonksiyon olan; Q = Qo e -t / RC (II.7-6) dır. Burada RC’ye devrenin zaman sabiti veya (boşalma) zamanı denir. Şekil II.7-1, denklem (II.7.6) kullanılarak çizilmiştir. Genellikle bu deneyde kolaylıkla ölçülebilen bir değer de kondansatörün yükünün yarıya kadar düşmesi için geçen zamandır. Bu zaman T1/2 ile gösterilir ve yarı ömür olarak adlandırılır. Bu ifade ise (II.7-6) denklemi kullanılarak T1/2 = RC ln2 = 0.693 RC (II.7-7) şeklinde elde edilir. Bu tip bir elektrik devresinin mekanik benzerine örnek olarak kapı kapayıcısı verilebilir. Kapı önce hızlı, daha sonra yavaşça kapanır. Yani konum değişimi üstel bir ifade olarak verilir. 67 Deneyin yapılışı: 1-Üstel sönüm 1. Şekil II.7-2’deki devreyi kurunuz. 2. Voltmetrede 7-8 volt okuduğunuz zaman güç kaynağının negatif ucuna bağlı teli çıkarınız. 3. Üstel sönümü gözlemek için 5’er saniye aralıklarla gerilimi ölçünüz ve Tablo II.71’i doldurunuz. 4. Bu verilerden faydalanarak V-t ve lnV-t grafiklerini çiziniz. 5. Grafiklerden faydalanarak RC değerini bulunuz. 6. Grafikten bulunan RC değeri ile gerçek değeri karşılaştırıp % hatayı bulunuz. R=30MΩ + C=1.5 μF Vo=32V V - Şekil II.7-2 2-Yük gevşemesi 1. Şekil II.7-2’deki devreyi kurunuz. 2. Voltmetrede 7-8 volt okuduğunuz zaman güç kaynağının negatif ucuna bağlı teli çıkarınız. 3. Kronometre ile kondansatörün yükünün yarıya düşmesi yani voltmetrede okuduğunuz değerin yarıya düşmesi için geçen zamanı (T1/2) ölçünüz. 4. Denklem (II.7-7)’den T1/2’yi hesaplayıp deneysel değerle karşılaştırarak % hatayı bulunuz. 68 Tablo II.7-1 T(s) 0 5 10 15 20 25 30 35 40 45 50 55 60 65 70 75 80 85 V (Volt) lnV t(s) 90 95 100 105 110 115 120 125 130 135 140 145 150 155 160 165 170 175 V (Volt) LnV Hesaplamalar Kısım -1 RC (gerçek)=............ RC (deneysel)=........ % Hata=................... Kısım -2 T1/2 (deneysel)=........ T1/2 (hesap)=............. % Hata=..................... Sorular: 1. RC’nin zaman boyutunda olduğunu ispatlayınız. 2. Denklem (II.7-5)’i elde ediniz. 3. Denklem (II.7-7)’yi elde ediniz. 4. Deneyin ilk kısmında (A) neden V için logaritmik (ln) değerler kullanılmıştır. 69 DENEY-II.8 RLC DEVRELERİ VE SALINIMLAR Deneyin amacı: Harmonik salınganın elektriksel benzeri olan RLC devrelerinin davranışlarını incelemek Araçlar: Osiloskop, sinyal jeneratörü, potansiyometre, multimetre, direnç, bobin, kondansatör. Teori: Vo potansiyeline sahip bir batarya ile yüklenen bir kondansatörün bir bobin ile meydana getirdiği devreyi inceleyelim. Bu devrede RC devresine benzer olarak kondansatör yükünü L üzerinden boşaltmaya başlayacak ve devrede bir akım oluşacaktır. Fakat burada RC devresinde olduğu gibi akım çok hızlı değişmeyecektir. Bobinin uçları arasında bobinden geçen akımın değişme hızı ile orantılı bir gerilim oluşur. Bu gerilim L I= dQ dt ve dI ile ifade edilmektedir. Bu nedenle LC devresindeki akımı; dt Q dI =L C dt (II.8-1) tanımlayabiliriz. Bu ifadeden de Q d 2Q =L 2 C dt (II.8-2) ifadesi elde edilir. Bu ifadeye dikkat edilirse, kütlesi m ve kuvvet sabiti k olan bir harmonik salınganın Newton hareket denklemi ile d 2x m 2 = − kx dt (II.8-3) aynıdır. Bu denklemin çözümü; x = x 0 Cosω 0 t (II.8-4) 70 şeklindedir. Burada 0 açısal frekanstır ve ω 0 = k şeklinde ifade edilir. Bu m denklemlere benzer olarak incelemekte olduğumuz denklemin çözümünü de, Q = Q0 Cosω 0 t (II.8-5) şeklinde yazabiliriz. Buradaki açısal frekans ise ω 0 = 1 şeklindedir. LC Sönümlü bir harmonik salınganın elektrikteki benzerinde ise, LC devresine seri olarak bir direncin eklenmesi gerekmektedir. Çünkü harmonik salınganın, sönümlü harmonik salıngandan farkı sadece −b dx şeklinde bir sönüm terimi bulunmasıdır. Yani sönümlü dt harmonik salınganın denklemi; m d2x dx + b + kx = 0 2 dt dt (II.8-6) dir. Benzer olarak RLC devresinin Kirchhoff kanunundan yararlanarak yazılacak denklemi de; Q dI − L − IR = 0 C dt (II.8-7) şeklinde olacaktır. Bu ifade de akım için I = − L dQ bağıntısı kullanılırsa; dt d 2Q dQ Q +R + =0 2 dt C dt (II.8-8) denklemi elde edilebilir. Bu denklemde sönümlü harmonik salıngan için yazdığımız denklemin aynısıdır. Harmonik salınganlar üzerindeki çalışmalar sönüm kuvvetinden ileri gelen enerji kaybı ile birlikte salınımların genliğinde de düzgün bir azalmanın olduğunu göstermiştir. Qo’ı başlangıçtaki yük miktarı olarak alırsak, salınımın genliği için gevşeme zamanı (yükün ilk değerinin 1/e’sine düşmesi için geçen zaman); τ= 2L R (II.8-9) dir. Genliğin ilk değerinin yarısına düşmesi için geçen zaman yani yarı ömür; 71 T1/ 2 = τ ln 2 = 0.693τ (II.8-10) dur. Sistemde biriktirilen maksimum enerjinin bir dönemde harcanan enerjiye oranının 2 katı olarak tanımlanan nitelik katsayısı; 1 ⎛ L⎞ Qk = ⎜ ⎟ R ⎝ C⎠ 1/ 2 Qk = veya ω 0τ (II.8-11) 2 dir. Bu sonuçlardan yararlanarak RLC devresinin denkleminin genel çözümü; ( Q = Q0 e − t /τ Cos ⎡ ω 20 − 1 / τ 2 ⎣⎢ ) 1/ 2 t + φ⎤ ⎦⎥ (II.8-12) olarak bulunur. Denklem (II.8-12)’de sönümün 0 =1 olacak kadar büyük olması halinde, frekansın sıfır olacağını gösterir, o zaman salınım olmaz ve azalma üstel düşüş şeklindedir. Bu şarta ( 2 ⎛ L⎞ ⎜ ⎟ R ⎝ C⎠ o =1) kritik sönüm denir. RLC devresi için kritik sönüm; 1/ 2 =1 (II.8-13) şeklinde verilir. Eğer RLC devresi bir sinüssel gerilimle beslenecek olursa, devrenin denklemi; dQ Q d 2Q L 2 +R + = V0 Cosωt dt C dt (II.8-14) şeklinde olacaktır. Bu denklemin çözümü, frekansı sürücü kuvvetin frekansı ile aynı fakat aralarında bir faz farkı bulunan; Q = Q0 Cos(ωt + φ ) (II.8-15) fonksiyonu ile tanımlanabilir. Bu çözümü kullanarak da, tan φ = 1 ωL − 1 / ωC (II.8-16) elde edilir. Ayrıca yükün ilk değeri içinde, Q0 = − V0 Sinφ ωR (II.8-17) ifadesi elde edilebilir. Lissajous eğrileri: Sinyal jeneratöründen gelen gerilim ile kondansatör üzerindeki gerilim arasındaki faz farkını bulmanın bir yolu da, bu iki gerilimi osiloskobun kanallarını kullanmaktır. Bu 72 düzenlenişte yatay sıklık “external input”a çevrilir. Bu durumda osiloskoptaki işaret, birbirine dik iki sinüs dalgasının bir faz kayması ile üst üste gelmiş halidir. Bu işarete Lissajous eğrisi denir. B = 2y1sinφ A = 2y1 Şekil II.8-1 Faz farkına göre Lissajous Eğrileri φ = 45° 45° < φ < 90° φ = 90° Şekil II.8-2 Lissajous Eğrilerinde ölçüm alınması x = x1cos t ve y = y1cos( t + ) olduğu bilinmektedir. x = 0, y = y1 cos(± π + φ) = ± y1 sin φ durumunda 2 B = 2y1sin ve A = 2y1 olduğundan sin bulunur. 73 Deneyin yapılışı:A-Salınımlar: R L C Şekil II.8-3 R L C Şekil II.8-4 1. Şekil II.8-3’deki devreyi kurunuz. 2. Osiloskobu kullanarak kondansatörün uçları arasındaki gerilimi ölçünüz. 3. Sönüm frekansını ve yarı ömürü ölçünüz. 4. o ve ‘yu hesaplayınız.( τ = T1/ 2 / ln 2 ) 5. Teorik olarak bulacağınız değerlerle deneysel olarak bulunan değerleri karşılaştırınız (Teorik hesaplama için ω 0 = 2L 1 ve τ = ifadelerini kullanınız). R LC 74 B-Kritik Sönüm: 1. Şekil II.8-3’deki devrede direnç yerine 10 k ‘luk potansiyometre bağlayınız. 2. Potansiyometre direncini düşük değerden başlayarak artırınız. 3.Kritik sönüme ulaştığınız zaman direnci avometre ile ölçünüz. 4.Denklem (II.8-13) ile elde edilen değerle bu değeri karşılaştırınız. C-Frekans Tepkisi: 1. Şekil II.8-4’de kare dalga yerine sinüs dalgası kullanınız. 2. Şekil II.8-4’deki devreyi kullanarak Lissajous eğrilerini elde ediniz ve bu eğrilerden faydalanarak frekans-genlik, frekans-faz açısı grafiklerini çiziniz Sorular: 1. Sönümlü harmonik salınganın elektrikteki benzer devresi nedir? Sönümü hangi devre elemanı sağlar? Açıklayınız. 2. Kritik sönüm olayının gerçekleştiği bir durumda nitelik katsayısının değeri neye eşittir? Hesaplayınız. 3. RLC devresi ile mekanik benzeri karşılaştırılırsa hangi ifadeler birbirine karşı gelir? Yazınız. 4. Enerji değişimi hangi devre elemanları arasında gerçekleşir? 5. Kondansatörde (C) enerji nasıl depo edilir? 6. Bobinde (L) enerji nasıl depo edilir? 75 DENEY-III.1 KALORİ VE KALORİNİN ÖLÇÜLMESİ Deneyin amacı: Isı birimi olan kaloriyi su için hesaplamak. Araçlar : Kalorimetre, termometre, terazi, sıcak ve soğuk su. Teori: Kalorimetre, termal olarak çevresinden izole edilmiş alet veya kaba denir. İdeal olanı, kalorimetrenin rolü, kalorimetrenin içine ve dışına ısı akışı olmayacağından sıcaklık olarak deney sistemini çevresinden bağımsız hale getirmesidir. Bununla birlikte her zaman bir miktar istenmeyen veya hesaba katılmayan ısı akışı olacağından kalorimetre deneylerinin hepsindeki sonuçlarda bir hata oranı mevcuttur. Bu istenmeyen ısı akışını minimuma indirmek için genelde aşağıdaki hususlara dikkat etmeliyiz. 1. İşlemler veya ölçümler yapılırken işlemin başlangıç ve bitiş sıcaklığı arasında geçen zamanı minimum yapmalıyız. Böylece istenmeyen ısı akışını en aza indirebiliriz. 2. Mümkünse deney esnasında deneyin yapıldığı ortamın sıcaklığı değişmemelidir. 3. Yapılabildiği kadar sıvı kütlesinin tartma işlemi, buharlaşmadan dolayı kütle kaybını en aza indirebilmek için, kritik sıcaklık ölçümleri civarında yapılmalıdır. Farklı sıcaklığa sahip iki cisim birbiriyle temas haline getirilir ise; ısı biçimindeki enerji sıcak olan cisimden soğuk olan cisme doğru taşınır. Bu taşınan ısı soğuk olan sistemin sıcaklığını artırırken, sıcak olan sistemin sıcaklığını düşürür. Sonunda iki sistem denge sıcaklığına ulaşır ve ısı taşınması durur. Isı taşınmasının ölçümünün standart birimi “kalori”dir. Bir kalori; bir gram suyun sıcaklığını 14.5 oC den 15.5 oC ‘ye çıkarmak için yaklaşık gerekli enerji miktarı olarak tanımlanır. Amacımıza uygun olarak biz bunu basitçe, bir gram suyun sıcaklığını bir 1oC artırmak için yaklaşık gerekli enerji miktarı olarak tanımlayacağız. Bu deneyde, kütlesi ve sıcaklığı bilinen sıcak ve soğuk suyu karıştıracaksınız. 76 Kalorinin tanımını kullanarak, sıcak ve soğuk suyun bir araya gelmesiyle oluşan sistemin son sıcaklığını ölçerek taşınan ısı miktarını hesaplayabilirsiniz. Sonuçta bu sistemde ısı enerjisinin korunup korunmadığını hesaplayabilirsiniz. Deney işlem basamakları 1. Boş kalorimetrenin kütlesi, Mcal bulunuz. Sonuçlarınızı Tablo III.1-1’de yerine yazınız. 2. Kalorimetrenin 1/3’ünü soğuk su ile doldurunuz. Kalorimetre ve suyun ağırlığını, Mcal+su, tekrar tartarak bulunuz. 3. İkinci kalorimetreyi yaklaşık 1/3 ‘ü kadar sıcak su ile doldurunuz. Suyun sıcaklığı oda sıcaklığından en aza 20 oC daha fazla olmalıdır. Kalorimetre ve suyun ağırlığını M cal + su, tekrar tartarak bulunuz. 4. Sıcak ve soğuk suyun sıcaklıkları, Tsıc ve Tsoğ ölçünüz. 5. Sıcaklıkları ölçtükten hemen sonra sıcak suyu soğuk su üzerine ekleyiniz ve termometre ile sistem sıcaklığı dengeye gelinceye kadar karıştırınız. Denge sıcaklığını ölçünüz. 6. Bu deneyi iki farklı sıcaklık ve iki farklı kütledeki suları karıştırarak tekrarlayınız. Tablo III.1-1 Ölçüm sonuçları Birinci işlem İkinci işlem M cal M cal + su soğuk M cal + su sıcak Tsıc Tsoğ Tson M son 77 Üçüncü işlem Hesaplamalar: Ölçüm sonuçlarını kullanarak, karıştırılan soğuk ve sıcak suyun kütlesini ve her birisi için sıcaklık değişimini (∆T), hesaplayınız. Aşağıdaki eşitliği kullanarak, soğuk ve sıcak suyun kazandığı ısıyı, ∆Hsoğuk ve ∆Hsıcak, hesaplayınız. Sonuçlarınızı Tablo III.1-2’de yerlerine yazınız. ∆Hsoğuk = (Msoğuk, su)(∆Tsoğuk)(1 cal/g oC) (III.1-1) ∆Hsıcak = (Msıcak, su) (∆Tsıcak)(1 cal/g oC) Tablo III.1-2 Hesaplamalar Birinci işlem İkinci işlem Üçüncü işlem M su, soğuk M su, sıcak ∆Tsıcak ∆Tsoğuk ∆Hsıcak ∆Hsoğuk Sorular: 1. Her kaptan (soğuk, sıcak ve ikisi karıştırılmış) hangisi daha fazla ısısal enerjiye sahiptir ? Enerji korunmuş mudur ? 2. Deney üzerinde etkili olabilecek istenmeyen ısı kaybı veya kazancı neler olabilir, tartışınız. 3. Eğer 85 °C deki 200 gram suya 15 °C deki 150 gram su ilave edilirse karışımın denge sıcaklığı ne olur? 78 DENEY-III.2 ÖZ ISI Deneyin amacı: Değişik maddelerin öz ısılarını tespit etmek. Araçlar: Kalorimetre, termometre, terazi, kaynar su, soğuk su, alüminyum, bakır ve kurşun numuneler, iplik. Teori: Genellikle bir maddenin öz ısısı c sembolü ile gösterilir ve bir gram maddenin sıcaklığını 1 oC artırmak için yaklaşık olarak gerekli enerji miktarına denir. Bu tanımlamaya göre suyun öz ısısının 1.0 cal/g oC olduğu görülür. cmadde ; maddenin öz ısısı, ∆T ; sıcaklık değişimi ve Mmadde; maddenin kütlesi olmak üzere ısısı, ∆H = (MMadde) (cmadde)(∆T) (III.2-1) olarak tanımlanır. Deney işlem basamakları: 1. Boş ve kuru kalorimetrenin kütlesi Mcal, bulunuz. Sonuçlarınızı Tablo III.2-1’de yerine yazınız. 2. Alüminyum, bakır ve kurşun numunelerin kütlelerini bulunuz. 3. İplik ile metal numuneyi bağladıktan sonra kaynar suyun içerisine daldırarak birkaç dakika ısının metale geçmesi için bekleyiniz. Bu işlemi her bir metal numune için tekrarlayınız. 4. Kalorimetre kabını ½’sine kadar soğuk su ile doldurunuz. Burada su metal numuneyi tamamen içerisine alabilecek kadar olmalıdır. 5. Soğuk suyun sıcaklığı, Tsoğ, oC olarak ölçünüz 6. Sıcaklık ölçümünden hemen sonra hızlı bir şekilde metal numuneyi kuruladıktan sonra soğuk su içerisine daldırıp birkaç dakika soğuk su içerisinde tutunuz (metal numunenin soğuk suyun bulunduğu kalorimetrenin tabanı ile temas etmemesine dikkat ediniz). 7. Suyu termometre ile karıştırarak denge halindeki sıcaklığı, T son olarak kaydediniz (soğuk sudaki ısı değişiminin kaynağı sıcak metaldir). 79 8. Sıcaklık ölçümü yapıldıktan hemen sonra hızlı bir şekilde sistemin toplam kütlesi (kalorimetre kabı, su ve metal), M toplam’ı tartınız. Ölçüm sonuçları ve hesaplamalar: Hesaplamalarınız için aşağıdaki eşitlikleri kullanınız. M su = M son - (M cal + M numune) (III.2-2) ∆T su = Tson - Tsoğ ∆T numune = 100 oC - Tson Enerji korunumu kanunundan, metal numunenin kaybettiği ısı suyun kazandığı ısıya eşit olmalıdır. Numunenin kaybettiği ısı = Suyun kazandığı ısı (M numune)(c numune)(∆T numune) = (M su)(c su)(∆Tsu) (Suyun öz ısısı 1.0 cal / g oC) Tablo III.2-1 Ölçüm sonuçları ve hesaplamalar Alüminyum Bakır Demir M cal (g) M numune (g) Tsoğ Tson M toplam M su ∆T su c (cal /g oC) Sorular: 1- Suyun öz ısısı ile metal numunelerin öz ısılarını karşılaştırınız. 2- Deneysel sonuçlarınızı etkileyecek istenmeyen ısı kazanç ve kayıplarını tartışınız. 80 DENEY-III.3 BUHARLAŞMA GİZLİ ISISI Deneyin amacı:Suyun gizli buharlaşma ısısını tespit etmek. Araçlar: Kalorimetre, termometre, terazi, buhar üreteci, su kabı ve boru. Teori: Madde faz değiştirdiği zaman kendi içerisindeki moleküllerin düzeni de değişir. Eğer yeni düzene sahip maddenin iç enerjisi yüksekse madde faz dönüşümünü gerçekleştirmek için ısıyı absorbe etmek zorundadır. Bunun tersi olarak ta yeni düzene sahip maddenin iç enerjisi düşükse madde faz dönüşümünü gerçekleştirmek için ısıyı dışarı vermek zorundadır. Soğuk suyla karşılaşan buhar yoğunlaştığında su içerisine ısı enerjisini iki farklı yolla verir. Birincisi, buharın gizli ısısını vermesidir. Bu ısıyı veren buhar suya dönüşmüştür. Fakat, suya dönüşen buhar hala 100°C de yani kaynama sıcaklığındadır. Diğeri ise suya dönüşmüş olan buharın su ile ısısal dengeye gelmek için ısısını vermesidir. Son denge sıcaklığı Tson olarak adlandırılır. Bu deneyde 100 °C deki 1 gr buharın ne kadar enerji içerdiği bulunacaktır. Böylece 1 gr suyun da aynı sıcaklıktaki enerjisi bulunmuş olacaktır. Bulunan bu değer suyun buharlaşma gizli ısısı olarak adlandırılır. 25 cm’lik boru 35 cm’lik boru Tıpa Termometre Kalorimetre kabı Buhar üreteci Şekil III.3-1 Deney düzeneği 81 Deneysel işlem basamakları: 1. Oda sıcaklığı (Toda), bulunuz. 2. Şekil III.3-1 deki düzeneği kurunuz. 3. Kalorimetrenin kütlesini (Mcal) kuru ve boşken tartınız. 4. Kalorimetrenin yaklaşık ½ sini oda sıcaklığının yaklaşık olarak 10 °C altında olan soğuk suyla doldurunuz. 5. Buhar üretecini açınız ve birkaç dakika buhar geçecek şekilde bekleyiniz. 6. Soğuk suyun sıcaklığı (Tilk) suyla doldurulmuş olan kalorimetre kabının kütlesini (Mcal+Su) ölçünüz. 7. Su kabındaki ikinci boruyu hızlı bir şekilde kalorimetreye daldırınız ve sürekli olarak termometre ile suyu karıştırınız. 8. Kalorimetredeki suyun (başlangıçta oda sıcaklığının altında olan yani Toda-Tilk = Tsu-Tilk) sıcaklığının oda sıcaklığının üzerine çıktığı anda boruyu kalorimetreden çıkarınız ve kalorimetredeki suyu termometre ile karıştırmaya devam ederek denge sıcaklığına ulaşıldığı zaman suyun son sıcaklığını (Tson) kaydediniz. 9. Su ve buharla doldurulmuş olan kalorimetre kabının toplam kütlesini bulmak için suyun kütlesini (Mson) tartınız. Uyarı: 1. Kalorimetredeki suyun soğuk su kabına dönmemesi için soğuk su kabının kalorimetreden yüksekte tutulması gerektiğini unutmayınız. 2. Her zaman buhar üretecini kapatmadan önce buhar tüpünü su kabından ayırınız. Sebebini açıklayabilir misiniz ? 82 Ölçüm sonuçları ve hesaplamalar: Toda=.......................... Mcal=......................... Tilk=.......................... Mcal+Su=..................... Tson=.......................... Mson=......................... Hesaplamalarınız için aşağıdaki eşitlikleri kullanınız. Enerji korunumu kanunundan, metal numunenin kaybettiği ısı suyun kazandığı ısıya eşit olmalıdır. (M sistem)(H v)(M sistem) (1.0 cal / g oC) (T sistem -T son) = (M su) (1.0 cal / g oC) (T son -T ilk) M sistem = M son - M cal+ su =................... M su = M cal+ su - M cal =................... T sistem = 100 oC H v = gram başına suyun buharlaşma ısısı. Sorular: 1. 100 oC deki 1 gram buharın neden aynı sıcaklık ve miktardaki sudan daha fazla zarar verdiğini açıklayınız. 2. Buharlaşma ısısının iklim ve hava şartları üzerindeki etkilerini tartışınız. 3. Deniz seviyesindeki suyun kaynama sıcaklığı 100°C iken yapılan deneyde kaynama sıcaklığının neden farklı olduğunu açıklayınız. 83 DENEY-III.4 BİR METALİN TERMAL GENLEŞME KATSAYISI Deneyin amacı: Bu deneyde değişik metallerin genleşme katsayıları yapılan ölçümler sonucunda hesaplanacaktır. Araçlar: Buhar üreteci, bakır çubuk, deney düzeneği, mikrometre, termistör kablosu, ohmmetre. Teori: bir çok metal bir dereceye kadar ısıtıldığı zaman herhangi bir faz değişmesine uğramazlar. verilen ısı arttığı zaman, metaldeki atomların aralarındaki ortalama salınım genişliği de artacak ve böylece atomlar arasındaki ortalama uzaklık da artacaktır. Bir metalin uzunluğunun L olduğunu ve ∆T kadar ısıtıldığını varsayalım. Eğer ∆T oldukça küçük ise, metalin uzunluğundaki değişme ∆L, genellikle uzunluk L ve sıcaklık farkı ∆T ile orantılıdır. Bu orantı ∆L = αL ∆T (III.4-1) ile verilir. Burada α metalin genleşme katsayısı olarak adlandırılır. Asimetrik kristallerde olduğu gibi, izotropik olmayan metaller için eksenlere bağlı olarak farklı genleşme değerleri ölçülebilir. Sıcaklıktaki bir miktar değişim meydana gelmesi ile genleşme derecesi sıcaklık değişiminin büyüklüğüne değil, mutlak sıcaklıktaki değişime bağlıdır. Bu deneyde bakır, alüminyum ve çelik için α katsayısını ölçeceksiniz. Bu metaller izotropik olduğundan sadece bir boyuttaki uzamayı ölçmeniz yeterlidir. Böylece, bu deneyle α katsayısının metaller için karakteristik bir özellik olduğunu da göreceksiniz. 84 Deneyin yapılışı: 1. Kullanacağınız metalin oda sıcaklığındaki uzunluğunu (L) ölçünüz. Ölçüm için Şekil III.4-1’e bakınız. L Şekil III.4-1 2. Bakır tüpü Şekil III.4-2’de gösterildiği gibi genleşme sistemine oturtunuz. Mikrometreyi sıfırlayarak bağlantıları sıkıştırınız. Çelik Dayanaklar Tüp Desteği Sıkıştırma Vidası Mikrometre Şekil III.4-2 3. Termistör kablosunun tüpün ortasındaki sıkıştırma vidasını kullanarak tüpe temas etmesini sağlayınız. Termistör kablosunun tüpe iyice temas ettiğinden emin olunuz. 4. Ohmmetreyi sisteme bağlayınız. 5. Ohmmetre den okuduğunuz ilk değeri Rilk olarak Tablo III.4-1’e kaydediniz. 6. Buhar üretecinin bakır tüpe bağlantısını yapınız. Bu bağlantı noktasını mikrometreden uzak olan uç olarak seçiniz. 85 7. Sistemi bir kitap veya bir tahta parçası kullanarak birkaç santimetre yükselterek buharın tüp içinde rahat bir şekilde yayılmasını sağlayınız. Bu işlem buharın tüp içinde sıkışarak diğer uçtan hızlı bir şekilde çıkışını sağlayacaktır. Bu sıkışmadan dolayı su buharı yoğunlaşacak ve tüpün diğer ucundan su olarak dışarı çıkacaktır. Buraya bir kap koyarak suyu toplayınız. 8. Tüpte sıcaklıktan dolayı bir uzama meydana geldiği zaman mikrometrede saat yönünde dönerek bu uzamayı ölçecektir. 9. Buhar üretecini kapatınız. Buhar ilerlemeye başladığında mikrometre ve ohmmetreyi gözleyiniz. Termistör direnci kararlı hale geldiği zaman okuduğunuz direnci Rson ve mikrometreden okuduğunuz uzama miktarını ∆L olarak Tablo III.4-1’e kaydediniz (mikrometredeki her bir artış 0.01 mm ye eşittir). 10. Deneyi çelik ve alüminyum tüp içinde tekrarlayınız. Veriler ve hesaplamalar: 1- Sistem üzerindeki “Sıcaklığa karşılık direnç değerleri” tablosunu kullanarak elde ettiğiniz sıcaklığa karşılık direnç değerlerini gerçek değerleri ile karşılaştırınız. 2- ∆T = Tson – Tilk değerini hesaplayarak Tablo III.4-1’e kaydediniz. Tablo III.4-1 Veriler L (mm) Rilk (Ω ) ∆L (mm) Hesaplamalar Rson (Ω ) Bakır Çelik Alüminyum 86 Tilk (°C) Tson(°C) ∆T (°C) 3- ∆L = αL ∆T eşitliğini kullanarak αbakır =......................... αçelik =......................... αalüminyum=......................... değerlerini hesaplayınız. Sorular: 1. Deneyden elde ettiğiniz lineer uzama katsayılarını (α) gerçek değerleri ile karşılaştırınız. Hata hesaplarını yapınız. 2. Deneydeki hata oranlarınızdan yola çıkarak, bu hatalara nelerin sebep olabileceğini tartışınız. Bu hataları gidermek için neler yapılabilir ? 3. Elde ettiğiniz sonuçlardan yararlanarak her bir tüp için hacim genleşme katsayısını hesaplayınız (∆V = αhacimV∆T). 87 DENEY-III.5 ISININ MEKANİKSEL EŞDEĞERİ Deneyin amacı: Isı birimi kalori ile mekanik enerji birimi joule arasındaki oranı tespit etmektir. Araçlar: Mekanik çıkrık sistemi, multimetre, sıvı grafit, ip, direnç tablosu, termistör ekipmanları. Deneyin yapılışı: 1. Deneyin ekipmanları arasında verilmiş olan sıvı grafiti deneye başlamadan önce deney sorumlusu gözetiminde alüminyum silindir üzerine sürünüz. 2. Silindirin ilk sıcaklığının oda sıcaklığı olacağını unutmayınız. 3. Deney sırasında silindirde meydana gelecek olan sıcaklık artışı yaklaşık olarak 79 °C dir. Deney sistemindeki kolu çevirerek multimetredeki direnç değerlerini kaydediniz 4. Termistör için verilen sıcaklık ve ona karşılık gelen direnç tablosunu kullanarak ölçmüş olduğunuz bu direnç değeri için sıcaklığı bulunuz. 5. Ağırlığa bağlı olan ipin silindirin yüzünde düzgün bir Şekil III.5-1’ de 4-6 sarım yaptığına emin olunuz. İpin masaya değmemesini sağlayınız. 6. Deneye başlamadan önce sayacı sıfırlayınız. 7. Multimetredeki değerin deneye başlamadan önce sabit hale gelmesini bekleyiniz. 8. Çıkrığın saat yönünde dönmesi gerektiğini unutmayınız. 9. Size göre maksimum sıcaklık değerine ulaştığınızda çıkrığı çevirmeyi bırakınız. 10. Sayaçtaki dönme sayısını (N) kaydediniz. 88 Şekil III.5-1 Deney düzeneği 11. Kütle değerini öğreniniz. 12. Silindirin çapını (D) ölçünüz. Yarıçapı (R = D/2) hesaplayınız. Yapılan işin (W) hesabı: Çıkrık tarafından silindirin döndürülmesi ile gerçekleştirilen iş, silindir üzerine uygulanan tork (τ) ile bu torkun uygulama noktasına olan açının (θ) çarpımına eşittir. Çark tarafından uygulanan torkun doğrudan hesaplanması oldukça zordur. Fakat ipteki sürtünmeden kaynaklanan torkun hesaplanması τ = MgR (III.5-1) ifadesi ile kolayca yapılabilir. Burada M ipe asılı olan kütle, R silindirin yarıçapı ve g ise yerçekimi ivmesidir. Çark tam bir dönme yaptığında uygulanan tork silindir boyunca 2π lik bir açıyı tamamlar. Bu yüzden yapılan toplam iş, W = τθ = MgR(2πN) (III.5-2) olarak hesaplanabilir. 89 Üretilen ısının (Q)hesaplanması: Silindir tarafından sürtünmeden dolayı üretilen ısı oluşan sıcaklık değişiminden hesaplanabilir. Q = mc (Ts - Ti) (III.5-3) Bu eşitlikteki m silindirin kütlesi, c alüminyumun öz ısısı (0,22 cal/g°C), Ts silindirin son sıcaklığı ve Ti silindirin ilk sıcaklığıdır. Isının mekanik eşdeğeri: Bu uygulanan işin ısıya oranına eşittir. J = W/Q (III.5-4) Hesaplamalar: Deney sırasında alacağınız verileri aşağıdaki tabloya kaydediniz. İpe asılı kütle (M)=.............................. Silindirin kütlesi (m)= 200 ± 1,5 g Silindirin yarıçapı (R)= 4,763 cm Çarkın dönüş sayısı (N)=...................... 90 Tablo III.5-1 Sıcaklık (°C) Karşı gelen direnç değeri (Ω) Oda sıcaklığı Başlangıç sıcaklığı (Ti) Son sıcaklık (Ts) İdeal değer Gerçek değer İlk 1°C sıcaklık artışı ile Silindir üzerine uygulanan iş: W = τθ = MgR(2πN) =.............................. Silindir tarafından absorblanan ısı: Q = mc (Ts - Ti)=................................ Isının mekaniksel eşdeğeri: J = W/Q=...................................................... Sorular: 1. Bulduğunuz J değerini gerçek değeri ile karşılaştırarak Hata hesabını yapınız. 2. Sonucunuzu etkileyen nedenlerin kaynaklarının neler olabileceğini tartışınız. Bu etkinin büyüklüğünü hesaplamanız mümkün müdür ? 3. Deneysel olarak, silindir tarafından absorblanan ısının silindire uygulanan işten büyük olması mümkün müdür ? Açıklayınız. 4. Elde ettiğiniz J değeri ne kadarlık bir ısı enerjisinin, ne kadar mekanik enerji üreteceği hesabında kullanılabilir mi ? Neden ? 91 DENEY-III.6 ISININ ELEKTRİKSEL EŞDEĞERİ Deneyin amacı: Mekanik olarak elde edilen ısı enerjisinin elektriksel olarak kaç joul’lük enerjiye karşılık geldiğini ve bu oranı tespit etmek. Araçlar: 3 A 12 V DC güç kaynağı, dijital voltmetre ve ampermetre, kronometre, termometre, ısının elektriksel eşdeğeri kabı, kalorimetre kabı ve çini mürekkebi katılmış su. Uyarılar: 1- Isının elektriksel eşdeğeri kabını üzerinde belirtilmiş olan çizgiyi aşacak şekilde su doldurmayınız. 2- Devreye lambanın suyun içinde olduğuna emin olmadan elektrik akımı vermeyiniz. 3- Lambaya 13 V dan daha fazla gerilim uygulamayınız. Deney III.6-1: Isının elektriksel eşdeğeri 1- Oda sıcaklığını ölçünüz ve Toda olarak kaydediniz. 2- Isının elektriksel eşdeğeri kabını kapağı ile birlikte tartınız ve Mj olarak kaydediniz. 3- Isının elektriksel eşdeğeri kabını oda sıcaklığının yaklaşık 10 °C altında olan soğuk su ile doldurunuz. Lambayı kabın içine daldırdığınızda suyun kabın üzerindeki çizgiyi geçmemesi gerektiğini unutmayınız. 4- Suyun içine 8-10 damla çini mürekkebi katınız. Böylelikle lambaya gerilim uygulandığında lambanın filamanı bulanık şekilde görülecektir. 5- Şekil III.6-1’deki deney sistemini kurunuz. 92 Ampermetre 13 V Max! + - + Voltmetre Güç Kaynağı Şekil III.6-1 Deney düzeneği 6- Güç kaynağını yaklaşık olarak 10-12 V gerilim uygulayacak şekilde ayarlayınız. 7- Isının elektriksel eşdeğeri kabını kalorimetre kabının içine yerleştiriniz. 8- Termometreyi ısının elektriksel eşdeğeri kabının içine üst kısımdaki delikten içeri daldırınız. Termometre ile çini mürekkebi katılmış suyu sürekli olarak karıştırarak ısının suya homojen olarak dağılmasını sağlayınız. 9- Güç kaynağını açtığınız anda bir kronometre veya saat yardımıyla bir başlangıç zamanı tilk seçiniz ve ilk sıcaklık Tilk ile birlikte kaydediniz. Termometreden okuduğunuz sıcaklığın her 1°C yükseldiği anda zamanı, akımı ve gerilimi okuyarak not ediniz. 10. Çini mürekkebi katılmış suyun sıcaklığının oda sıcaklığının oldukça üzerinde bir sıcaklığa (yaklaşık olarak 30-32°C) eriştiği anda güç kaynağını kapatınız. Termometre ile suyu sıcaklık denge haline gelene kadar karıştırmaya devam ediniz. Sıcaklığın ulaştığı en yüksek değeri Tson olarak kaydediniz. 11. Isının elektriksel eşdeğeri kabını içindeki su ile birlikte tartarak bulduğunuz değeri Mjw olarak kaydediniz. 93 Veriler: Toda=............................. Mj=.............................. Mjw=............................ V=............................... I=................................ tilk=............................. tson=............................ Tilk=........................... Tson=.......................... Hesaplamalar: Isının elektriksel eşdeğeri olan Je yi tanımlamak için, hem lambada harcanan toplam elektrik enerjisinin (E), hem de su tarafından absorbe edilen toplam ısıyı (H) bilinmesi gereklidir. E, lamba tarafından harcanan toplam elektrik enerjisi: E = V. I. t =............................. (III.6-1) t, lambaya uygulanan toplam güç için geçen zaman: t = tson – tilk =........................... (III.6-2) H, suya (ve ısının elektriksel eşdeğeri kabına) transfer edilen ısı: H = (Mw+Me)(1cal/g °C)(Tson-Tilk)=............................. (III.6-3) Mw, Isıtılan suyun kütlesi: Mw = Mjw - Mj =........................ (III.6-4) Me = 23 g. Lambada üretilen ısının bir miktarını ısının elektriksel eşdeğeri kabı absorbe eder. Bu absorbe edilen ısı 23 g suyun absorbe edeceği ısıya eşittir. Je, Isının elektriksel eşdeğeri: Je = E/H =............................... (III.6-5) Sorular: 94 1- Isının elektriksel eşdeğeri (Je) nin hesaplanmasındaki doğruluğu etkileyen faktörler nelerdir ? Bu etkilerin büyüklüğünü tartışınız. a) Mürekkepli su görünür ışığı yeterince bloke etmiş midir? b) Isının elektriksel eşdeğeri kabı ile oda atmosferi arasında bir miktar ısısal enerji transferi gerçekleşmiş midir? Deneyin oda sıcaklığı altındaki su ile başlayıp, oda sıcaklığı üzerindeki su ile bitmesinin avantajlarını tartışınız. 2- Isının elektriksel eşdeğeri ile ısının mekanik eşdeğeri nasıl karşılaştırılabilir? Niçin ? 95 Deney III.6-2 Lambanın verimi: Deney III.6-1 de yaptığınız işlem basamaklarını çini mürekkebi katılmamış su için tekrarlayarak aşağıdaki verileri alınız. Toda=............................ Mj=.............................. Mjw=............................ V=............................... I=................................ tilk=.............................. tson=............................. Tilk=............................ Tson=........................... Bir lambanın verimi görünür ışığa çevirdiği enerjinin toplam enerjiye oranı olarak tanımlanır. Bir lambadaki enerjinin tamamı ısıya ya da görünür ışığa dönüşmez. Böylece bir lambanın verimi, Verim = (E - Hj)/E şeklinde tanımlanır. Hesaplamalar: Bir lambanın verimini hesaplamak için lambadaki toplam elektrik enerjisinin (E) ve su tarafından absorbe edilen toplam ısının (H) bilinmesi gereklidir. E, lamba tarafından harcanan toplam elektrik enerjisi: E = V. I. t =............................. t, lambaya uygulanan toplam güç için geçen zaman: t = tson – tilk =........................... H, suya (ve kalorimetre kabına) transfer edilen ısı: H = (Mw+Me)(1cal/g °C)(Tson-Tilk)=............................. 96 Mw, Isıtılan suyun kütlesi: Mw = Mjw - Mj =........................ Hj = HJe =................................ Me = 23 g. Lambada üretilen ısının bir miktarını ısının elektriksel eşdeğeri kabı absorbe eder. Bu absorbe edilen ısı 23 g suyun absorbe edeceği ısıya eşittir. Verim: Verim = (E - Hj)/E =................. Sorular: 1- Lambanın veriminin hesaplanmasındaki doğruluğu etkileyen faktörler nelerdir? Bu etkilerin büyüklüğünü tartışınız. a) Su görünür ışığı geçirmek için yeteri kadar saydam mıdır ? b) Isı su tarafından tamamen absorbe edilmiş midir? c) Kalorimetre kabının kullanılmamasından dolayı oluşan ısının elektriksel eşdeğeri kabı ile oda atmosferi arasındaki ısı transferinin etkileri nelerdir ? 2- Kullandığınız lambanın verimini, a) Isı bakımından bir elektrik ısıtıcısı ile, b) Işık bakımından bir flouresan lamba ile karşılaştırınız. 97 DENEY-IV.1 YANSIMA VE KIRILMA KANUNLARI Deneyin amacı: Yansıma ve kırılma kanunlarını ispatlamak Araçlar: Işık kaynağı ve tabla sistemi, açı bölmeli tabla, saydam cisimler, pencereli levha, yarıklı levha, düz ayna, silindirik mercek. Bu deneylerde yansıma ve kırılma kanunları incelenecektir. Kırılma kanunlarının bir uygulaması olan saydam cisimlerin kırılma indisleri bulanacak ve bu saydam cisimler için sınır açılan gözlenecektir. I- Yansıma Kanunları Teori: Herhangi bir durumda yansımayla meydana getirilen görüntünün şekli ve konumu yansıma kanunlarıyla belirlenebilir. Yansımayla ilgili temel prensipleri belirlemek için olayı mümkün olan en basit şekliyle gözlemekte yarar vardır. Bu nedenle düz aynada ışığın tek bir ışın demetinin yansıması gözlenecektir. Bu gözlem yardımıyla, yansıma kanunları daha karmaşık örneklerde kullanılacaktır. Yansıma kanunları iki tane olup aşağıdaki gibi ifade edilirler. 1- Gelen ışın, yansıyan ışın ve yüzeyin normali aynı düzlem içindedir. 2- Gelme açısı (normalle gelen ışın arasındaki açı) ile yansıma açısı (normalle yansıyan ışın arasındaki açı) birbirine eşittir. Düz aynada görüntünün özellikleri Düz aynada yansıyan ışınların uzantılarının kesiştiği yerde görüntü oluşur. Bu görüntü ekran üzerinde görülmeyip yalnız gözle görülür ki buna zahiri görüntü denir. Yansıyan ışınların oluşturduğu görüntü ise ekran üzerine düşen gerçek görüntüdür. Düz aynada görüntünün boyu cismin boyuna eşittir. 1- Görüntünün aynaya uzaklığı cismin aynaya uzaklığına eşittir. 2- Cismin aynaya göre hızı V ise görüntünün aynaya göre hızı da V, ancak görüntünün cisme göre hızı 2V dir. 3- Gelen ışın sabit kalmak koşuluyla ayna a kadar döndürülürse, görüntü 2a kadar döner. 98 4- Aralarında a açısı bulunan iki aynada oluşan görüntü sayısı n = 360 α −1 ifadesiyle bulunur. 5- Gözün aynada görebildiği bölgeye görüş alanı denir. Gözün aynada oluşan görüntüsünden aynanın uçlarına doğrular çizilerek görüş alanı belirlenir. Deneyin yapılışı: Şekil IV.1-1 deki gibi deney düzeneğini kurunuz. Açı bölmeli tablayı, tabla üzerindeki "normal" ile ışığın tek ışın demeti üst üste gelecek şekilde ayarlayınız. Aynayı açı bölmeli tablaya koyarken açı bölmeli tablanın "component" yazılı çizgisi ile aynanın düzlemsel Pencereli levha Yarıklı levha Ayna Şekil IV.1-1 Yansıma kanunu için deney düzeneği yüzeyini tam olarak çakıştırınız. Aynanın normali ile açı bölmeli tablanın normali aynı olmalıdır. Açı bölmeli tablayı döndürünüz ve ışın demetini gözleyiniz. Gelme ve yansıma açılan Şekil IV.1-2’deki gibi ölçülecektir. Rapor kağıdımızdaki Tablo IV.11’e önce normalin solundaki gelme açılarının her 10°’si için yansıma(l), sonra da normalin sağındaki gelme açılarının her 10°’si için yansıma(2) açılarını kaydediniz. Daha sonra yansıma kanununu grafik yoluyla doğrulayınız. 99 Şekil IV.1-2 Gelen ve yansıyan ışınları Sorular: 1. Yansıma kanunları nelerdir? 2. Kesi ş en iki ayna arasında sonsuz sayıda görüntü olu ş ması için α açısı ne olmalıdır? 3. Kesişen iki ayna arasındaki açı (l80° - 360° ) arasında ise görüntü sayısı ne olur? 4. Sizce grafiğin eğimi neye eşit olmalıdır? II- Kırılma Kanunları Teori: Işık yansıtıcı (cam ve su gibi) saydam bir yüzeye çarptığı zaman hem yönünü hem de doğrultusunu değiştirir. Bu durumda ışığın bir kısmı yansır bir kısmı bulunduğu ortamdan başka bir ortama geçer. Işığın ortam değiştirirken doğrultu değiştirmesine kırılma denir. Kırılmış ışığın davranışı kırılma kanunlarıyla belirlenir. 1- Gelen ışın, kırılan ışın ve normal aynı düzlemdedir. 2- Snell kanunu olarak bilinen ikinci kanun; gelme açısının sinüsünün kırılma açısının sinüsüne oranı sabit olup bu oran ortamların kırılma indisleri oranının tersine eşittir. Sinθ1 n2 = Sinθ 2 n1 (IV.1-1) 100 (n, ve n2 , l . ve 2. ortamların kırılma indisleri, θ1, ve θ2 ortamlar arası yüzeyin normaliyle gelme ve kırılma ışınlan arasındaki açılardır.) Işığın boşluktaki hızı c ve ortamdaki hızı v olmak üzere (no / nh )= no = (c / v )’ye ortamın kırılma indisi denir. Boşluk ve havanın kırıcılık indisi nh = l alınacaktır. Kırılma ilgili bazı özellikler 1. Işık, kırılma indisi büyük olan ortam tarafından daha çok, kırılma indisi küçük olan ortam tarafından daha az kırılır. 2. Işık çok yoğun ortamdan az yoğun ortama geçerken normalden uzaklaşarak, az yoğun ortamdan çok yoğun ortama geçerken normale yaklaşarak kırılır. 3. Çok yoğun ortamdan az yoğun ortama geçerken kırılma açısını 90° yapan gelme açısına sınır açısı denir. Bu durumda sınır açısından büyük açılarda gelen ışın bulunduğu ortam içinde yansıma kanunlarına uygun olarak yansımaya uğrar. Buna tam yansıma denir. 4. Işık yüzeyin normali doğrultusunda gelirse doğrultu değiştirmeden ortam değiştirir. 5. Paralel yüzlü saydam levhalardan geçtikten sonra ışığın doğrultusu değişmez ancak ilk yolundan x = d {sin(θ1 – θ2) /cosθ2} kadar sapar, (d paralel levhanın eni, θ1, gelme, θ2 kırılma açılarıdır.) 6. Farklı saydam ortamlarda cisimlerin görüntü aldanmaları h' = h ng nc ifadesiyle bulunur (h cismin ara yüzeye olan uzaklığı, h’ gözün bulunduğu ortamdaki görünen uzaklığı, ng gözün, nc ise cismin bulunduğu ortamların kırılma indisleridir). Deneyin yapılışı: Şekil IV.1-1’de gösterilen deney düzeneğinde düz ayna yerine silindirik mercek koyunuz. Pencereli ve yarıklı levhaları bir tek ışın demeti geçecek şekilde ayarlayınız. Silindirik merceğin düz yüzeyini "component" çizgisiyle çakıştırınız. Silindirik merceği, açı bölmeli tabla üzerindeki radyal çizgiler merceğin eğri yüzeyine dik olacak şekilde yerleştiriniz. Daha sonra açı bölmeli tablayı merceğin konumunu bozmayacak şekilde çeviriniz. Gelme açılarının her 10°’si için kırılma açılarım, normalin sağından ve solundan 101 olmak üzere kırılma (1), kırılma (2) olarak rapor kağıdındaki Tablo IV.1-2’ye kaydediniz. Gelme ve kırılma açılarının grafiğini çizdiğinizde lineer bir ifadeyle bağdaşmadığını göreceksiniz. Açıların sinüslerinin grafiği çizildiğinde Snell kanununa ulaşılacaktır. Bu grafiğin eğiminin neye eşit olduğunu tartışınız Kırılma açısı Şekil IV.1-3 Gelen ve kırılan ışınlar Daha sonra merceğin eğri yüzeyine gönderilen ışının merceğin içine kırılmadan geçeceğini göreceksiniz. Tekrar düz yüzeyden hava ortamına çıkarken kırılacaktır. Bu durumun sebebini araştırınız. Hangi gelme açısında ışığın dışarı çıkmadığını belirleyiniz. Kullanılan saydam cisme göre değişen bu açıya sınır açısı denir. Sorular: 1. Deneyi yaparken büyük geliş açılan için kırılma açısını ölçmede ne gibi zorluklarla karşılaştınız? Sebebini belirtiniz. 2. Normalin her iki tarafından da gelen ışınlardaki ölçümlerin ortalamasını almak sonuçların doğruluğunu nasıl etkiler? 102 DENEY-IV.2 SİLİNDİRİK VE KÜRESEL AYNALAR Deneyin amacı: Bu deneylerde silindirik ve küresel aynaların odak uzaklıkları bulunacak, cisim-görüntü ilişkileri incelenecektir. Araçlar: Silindirik aynalar için deney sistemi, açı bölmeli tabla, saydam, pencereli levha, yarıklı levha, silindirik ve küresel aynalar 1. Silindirik Aynalar Teori: Yansıtıcı yüzeyleri silindir yüzeyi olan aynalara silindirik aynalar denir. Silindirin iç yüzeyi yansıtıcı ise çukur (iç bükey) silindirik ayna, dış yüzeyi yansıtıcı ise tümsek (dış bükey) silindirik ayna olur. Asal eksene paralel gelen ışınlar yansıdıktan sonra kesişirler. Yansıyan ışınların kesiştiği yere çukur silindirik aynanın odağı denir, (+f) ile gösterilir. Yansıyan ışınların uzantılarının kesiştiği noktaya da tümsek silindirik aynanın odağı denir, (-f) ile gösterilir. Odak uzaklığı silindirin taban yarıçapının yansıdır. Yarıçapın kendisi ise (M=2f) merkezdir. Bu tür aynalarda büyütme oranı b = - (dg / dc) ile verilir. Burada dg ayna ile görüntü arası uzaklık, dc ayna ile cisim arası uzaklıktır. Küresel aynalarda elde edilen görüntülerin silindirik aynalarda elde edilen görüntü özellikleriyle aynı olduğunu göreceksiniz. Deneyin yapılışı: Şekil IV.2-1’de gösterilen düzeneği kurun. Çukur (iç bükey, konkav) silindirik aynayı ışın tablası üzerine ışınların hepsi çukur yüzeyli aynadan yansıyacak şekilde yerleştiriniz. Paralel ışın merceğinin pozisyonunu ışın tablası üzerinde paralel ışın demeti oluşana kadar ayarlayın. Aynı zamanda aynanın asal eksenini orta ışın demeti ile çakıştırınız. Asal eksene paralel gelen ışınların odakta toplanacağı ilkesinden yararlanarak yansıyan ışınların kesiştiği yer çukur aynanın odak noktası, yansıyan ışınların uzantılarının kesiştiği yer ise tümsek (dış bükey, konveks) silindirik aynanın odak noktası olacaktır. Bu işlemleri yaparken ışın tablası üzerine koyacağınız boş bir kağıt sayfasından yararlanabilirsiniz. 103 Aynanın optik ekseni Şekil IV.2-1 Silindirik aynalar için deney düzeneği Paralel ışın merceği Şekil IV.2-2 Silindirik aynada odak uzaklığının ölçümü Işın tablası düzleminde, ışık kaynağının filaması bir nokta kaynak olarak davranır. Büyütme ve ters çevirmeyi gözlemek için Şekil IV.2-3’de görüldüğü gibi ışık kaynağının iki pozisyonu hc olarak tanımlanan hayali bir cismin boyu olsun. Her konum için görüntünün sırayla yerini belirlediğinizde hayali okun ters çevrildiğini ve belirlenen iki nokta arasının ölçümünde görüntünün boyu hg’nin, cisme göre büyüdüğünü göreceksiniz. Büyütme oranı b = -( hg / hc) ifadesinden bulunur. Işık kaynağı ile ayna arasındaki farklı birkaç uzaklık için bu büyütme oranı denenebilir. Işık ulamasının durumu Yarıklı tabaka Zahiri okun görüntüsü Şekil IV.2-3 Büyütme ve ters çevirme 104 II. Küresel Aynalar Teori: Yansıtıcı yüzeyleri bir küre kapağı şeklinde olan aynalara küresel aynalar denir. Küre kapağının iç yüzeyi yansıtıcı olarak kullanılırsa çukur (konkav, iç bükey) ayna, diş yüzeyi yansıtıcı olarak kullanılırsa tümsek (konveks, dış bükey) ayna adını alır. Asal eksene paralel gelen ışınların küresel aynalardan yansıyanları veya yansıyanların uzantıları asal eksen üzerinde kesişirler. Bu noktalara (f) odak noktalan denir. Yansıyan ışınların kesiştiği nokta çukur aynanın, yansıyan ışınların uzantılarının kesiştiği nokta ise tümsek aynanın odağıdır. Odağın iki katı olan uzaklığa da (2f = M) merkez denir. Merkez uzaklığı küresel aynayı oluşturan kürenin yarıçapıdır. Küresel aynalar değişik ortamlara konulsalar bile yarıçapları değişmediği için odak uzaklıkları da değişmez. Küresel aynalarda görüntü çizebilmek için özel ışınlan bilmek gerekir. Aşağıda gösterilen özel ışınların sözel ifadeleri ve çizimleri Şekil IV.2-4 ve Şekil IV.2-5’ de verilmiştir. 1. Asal eksene paralel gelen ışınlar çukur aynada odaktan geçecek şekilde, tümsek aynada ise uzantıları odaktan geçecek şekilde yansırlar. 2. Odak doğrultusunda gelen ışınlar her iki aynada da asal eksene paralel yansırlar. 3. Merkez doğrultusunda gelen ışın kendi üzerinden yansır. 4. Tepe noktasına gelen ışınlar asal eksenle aynı açı yaparak yansırlar. 5. Herhangi bir doğru boyunca gelen ışınlar aynaya değdiği noktayı tepe noktası gibi görüp, tepe noktası özelliğine göre yansırlar. Küresel aynalarda f (odak) ile dg (görüntünün tepe noktasına uzaklığı) ve dc (cisim tepe noktasına uzaklığı) arasındaki ifadeleri ve bu uzaklıklar ile hc (cisim boyu) ve hg (görüntünün boyu) arasındaki bağlılığı en genel ifadeyle aşağıdaki şekilde vereceğiz. Birinci denklem Newton Kanunu olarak ta bilinir. Sc cisim ile odak arası uzaklık, Sg görüntü ile odak arası uzaklıktır. f2=ScSg (IV.2-1) 1 1 1 = + ± f ± dc ± d g (IV.2-2) 105 Çukur aynada görüntü özellikleri: 1. Cisim sonsuzdaysa görüntü odakta bir nokta halinde oluşur. 2. Cisim merkezde ise görüntü merkezde, ters, gerçek ve cisimle aynı büyüklüktedir. 3. Cisim merkezin dışındaysa görüntü odakla merkez arasında, ters, gerçek, ve cisimden küçüktür. 4. Cisim merkezle odak arasındaysa görüntü merkezin dışında, ters, gerçek ve cisimden büyüktür. 5. Cisim odaktaysa görüntü sonsuzda, görüntü hakkında bir netlik yoktur. 6. Cisim odakla ayna arasındaysa görüntü aynanın arkasında, zahiri, düz, cisimden büyüktür. 7. Cisim aynaya yaklaşırsa görüntü aynadan uzaklaşır. 8. Çukur aynada hem cisim hem görüntü aynı anda zahiri olamaz. 9. Denklem (2-2) gereği bir kaç pratik veri verecek olursak, a- Cisim 3f’de ise görüntü 1.5f’de, b- Cisim 2f’de ise görüntü 2f’de, c- Cisim 1.5f’de ise görüntü 3f’de, d- Cisim 0.5f’de ise görüntü -f’de (aynanın arkasında) oluşur. Şekil IV.2-4 Çukur aynada özel ışınlar Tümsek aynada görüntü özellikleri: 1. Cisim sonsuzdaysa görüntü odaktadır, (odak uzaklığı 5 cm ise 100 cm yeterince uzak sayılabilir). 2. Cisim sonsuzla ayna arasındaysa görüntü daima aynayla odak arasında, düz, zahiridir. Cisim aynaya yaklaştıkça görüntüde aynaya yaklaşır. 106 3. Tümsek aynada hem cisim hem de görüntü aynı anda gerçek olamaz. Şekil IV.2-5 Tümsek aynada özel ışınlar Deneyin yapılışı: Optik ray üzerinde deney düzeneğini Şekil IV.2-6 da ki gibi, aynanın çukur tarafı ışık kaynağına gelecek şekilde kurunuz. Aynanın odak uzaklığını bulmak için çapraz ok içeren hedefi aynanın mümkün oldu ğ u kadar uza ğ ına ı ş ık kayna ğ ı ile aynanın arasına yerleştiriniz. Beyaz ekranı ekran tutucuya, yarıya kadar pencere oluşturacak şekilde koyduktan sonra çapraz oklu cisim ile ayna arasına koyunuz. Aynaya yeterince uzak sayılabilen cismin görüntüsünü, ekran üzerinde netlik sağlanacak ş ekilde ekranı ayarlayınız. Görüntünün bulunduğu yer ile ayna arasındaki uzaklık hangi yaklaşıklıkta odak uzaklığı olur?. Küresel ayna Şekil IV.2-6 Küresel aynalar için deney düzeneği Zahiri görüntüler: Daha önce sadece çukur aynalarda temel eşitlikleri kullanarak ayna ile cisim arasında gerçek bir görüntü nasıl olu ş turulduğ unu ö ğrendiniz. Zahiri bir görüntü oluşturmak için cisim çukur ayna ile ayna’nın odağı araşma konuluyordu. Zahiri görüntü bir konveks küresel ayna kullanılarak da oluşturulabilir. Zahiri görüntü için d g negatif alınır. Çukur aynalar için yapılan işlem tümsek aynalar içinde tekrarlanır. Sorular: 1. Küresel aynaların günlük hayatta kullanıldığı yerlere örnek veriniz. 2. Zahiri görüntü hakkında bilgi veriniz. 107 DENEY –IV.3 MERCEKLER Deneyin amacı: Bu deneyde ince kenarlı ve kalın kenarlı merceklerin odak uzaklıkları ölçülecek ve merceklerde cisim görüntü ilişkileri incelenecektir Araçlar: Deney tablası, mercekler, görüntü ekranı, çarpı işaretli levha. dg dc f Sc f Sg Görüntü ekranı Şekil IV.3-1 Deney düzeneği Teori: Mercek, yüzeylerinden en az biri küresel olan saydam cisimlere denir. Küresel yüzeyin ait olduğu kürenin yarıçapına merceğin eğrilik yarıçapı denir. Kenarları ortasından ince olan merceklere ince kenarlı mercek yada yakınsak mercek denir. Kenarları ortasından kalın olan merceklere de kalın kenarlı yada ıraksak mercek adı verilir. İnce kenarlı mercekte görüntünün oluşumu aşağıda verilmiştir. A f B’ Şekil IV.3-2 İnce kenarlı mercekte görüntü oluşumu Herhangi bir şekilde verilen bir mercek için kırınım kanununa göre oluşan görüntünün şeklini ve yerini belirleyebiliriz. Bunun için sadece önceden kullandığımız ışın belirleme tekniklerini uygulamamız gerekir. Bununla birlikte küresel mercekler için (veya küresel aynalar için) görüntünün yerini ve büyüklüğünü tayin etmekte kullanılan daha genel bir denklem vardır. Bu denklem temel mercek denklemi olarak ta adlandırılır. 108 1 1 1 = + f dc d g (IV.3-1) Burada f merceğ in odak uzaklığ ı, d c cismin merce ğ e olan uzaklı ğı, dg ise görüntünün merceğ e olan uzaklı ğ ıdır. Ayrıca l/f(=D) oranına merceğ in kincili ğ i (diyoptrisi) denir. Diyoptrinin birimi m-1 dir. Yukarıdaki eşitlikte cismin merceğe olan uzaklığını (dc) sonsuza götürürsek dg=f çıkar. Pratikte 3-4 m uzaklık sonsuz kabul edilebilir. Bu taktirde görüntü odakta oluşur. Merceklerde cisim merceğe doğru yaklaşırken görüntü uzaklaşmaya başlar. dc ve dg nin belli bir değeri için dc=dg ve f=dg/2, dg=2f olur. Oluşan görüntünün büyüklüğü ise, m=− dg (IV.3-2) dc denklemi ile verilir. Ayrıca Şekil-IV.3-2’deki üçgenlerin benzerlik bağıntılarından elde edilen hg/hc=dg/dc oranına da merceğin boyca büyütmesi denir. Burada hg görüntünün yüksekliği, h,, cismin yüksekliğidir. Yukarıdaki (IV.3-1) denklemi yerine Sc Sg = f2 olarak öğrendiğimiz temel mercek denklemini kullanabilirsiniz. Burada Sc merceğin odağı ile cisim arasındaki uzaklık, Sg ise merceğin odağı ile görüntü arasındaki uzaklıktır. Şekil IV.3-l’ den Sc=dc-f ve Sg=dg-f olduğuna dikkat ediniz. Bu eşitlikler kullanılarak denklem (IV.3-1) veScSg = f2 denklemleri aynı bağıntının farklı ifadeleri olduğu görülebilir. Yukarıdaki bağıntılar yakınsak mercek için de geçerlidir. Kalın kenarlı mercekler ve bütün zahiri durumlarda (+) işaretinin yerine (-) işaretinin alınması gerekir. Böylece en genel bağıntı, 1 1 1 = + + f + do + di hg hc = (IV.3-3) + dg (IV.3-4) + dc olacak demektir. Burada hg/hc oranı (+) ise görüntü gerçek ve ters, (-) ise görüntü zahiri ve düz olacaktır. Kalın kenarlı merceklerde görüntü çizimi aşağıda verilmiştir. 109 hc f f hg Şekil IV.3-3 Kalın kenarlı mercekte görüntü çizimi. Şekil IV.3-3’deki gibi kalın kenarlı merceklerde cisim sonsuzdaysa görüntü odaktadır, cisim sonsuzdan merceğe doğru yaklaştıkça görüntü odaktan merceğe doğru yaklaşır. Görüntü düz, zahiri ve cisimden küçüktür. Gerçek görüntü kınlan ışınların kesiştiği yerde oluşur, zahiri görüntü ise kınlan ışınların uzantılarının kesiştiği yerde oluşur.Merceklerin odak uzaklığı merceğin ve bulunduğu ortamın kırıcılık indisine ve eğrilik yarıçaplarına bağlıdır. Bu bağlılık, n 1 1 1 = m − 1 + + f no + R1 + R2 (IV.3-5) ifadesiyle verilir. Burada nm merceğin kırılma indisi, no, dış ortamın kırılma indisi, R1, ve R2 merceğin eğrilik yarıçaplarıdır.Bu ifadeden görüleceği gibi bir merceğin etrafındaki ortamın kincilik indisi artırılırsa odak uzaklığı büyür. Mercek ve ortamın kincilik indisi aynı ise ikisi de tek bir ortam gibi davranacağından ışık kırılmaz (odak sonsuz olur). Ortamın indisi merceğinkinden büyük olduğunda mercek karakter değiştirir. Yani ince kenarlı mercek ise kalın kenarlı mercek gibi veya kaim kenarlı mercek ise ince kenarlı mercek gibi davranır. Sistem mercekler metodu: Odak uzaklıkları f1 ve f2 olan iki mercek yüzeyleri birbirine değecek şekilde beraberce konursa, bunlar tek mercek gibi görüntü verirler. Bu tek mercek gibi görüntü veren sistemin odak uzaklığı, 1 1 1 = + fs f1 f 2 (IV.3-6) formülü ile verilir. Eğer sistemde ıraksak mercek varsa o merceğe ait odak uzaklığı formülde (-) alınır. Bu formülden yararlanarak tek başına gerçek görüntü vermeyen ıraksak merceğin odak uzaklığı bulunabilir. Yani odak uzaklığı bilinmeyen f2 merceği 110 ile odak uzaklığı bilinen f1 merceği sistem durumuna getirilerek fs ölçülür ve (IV.3-6) denkleminden yaralanılarak f2 hesaplanır. Deneyin yapılışı: İnce kenarlı merceğin odak uzaklığının bulunması ve cisim görüntü ilişkisi Şekil IV.3-l’de gösterilen deney setini kurunuz. Işık kaynağım açınız ve merceği, ekran üzerinde net bir görüntü elde edene kadar çarpı işaretli cisme doğru veya ondan uzaklaştırarak Tablo IV.3-1’deki dc değerlerinin her birine göre görüntünün yerini, yani dg mesafesini ölçünüz. Aldığınız değerleri kullanarak Tablo IV.3-1’deki hesaplamaları yapınız. Deney sırasındaki gözlemlerinizi kullanarak aşağıdaki sorulara kısaca cevap veriniz. 1. Tablodan faydalanarak merceğin odak uzaklığını hesaplayınız. 2. Görüntü büyüdü mü yoksa küçüldü mü? 3. Görüntü ters mi? 4. Temel mercek denklemine göre dc daha çok artırılırsa dg uzaklığı nasıl değişir? 5. Eğer dc çok çok artırılırsa dg uzaklığı ne olur? Kalın kenarlı merceğin odak uzaklığının bulunması Iraksak mercek tek başına gerçek görüntü vermez. Bunun için ıraksak mercek ile yakınsak mercek tek sistem haline getirilir. Bu iki merceğin yüzeyleri birbirine değecek şekilde tutularak oluşturulan yeni mercek sistemi hareket ettirilerek görüntü aranır. Ekranda görüntü netleştikten sonra dc ve dg değerleri okunarak, formülde yerlerine konularak fs hesaplanır. fs ve f1 bilindiğine göre denklem (IV.3-6) yardımıyla ıraksak merceğin odak uzaklığını ve diyoptrisini hesaplayınız. Iraksak merceğin odak uzaklığının gerçek değerini kullanarak hata hesabını yapınız. Sorular: 1. Odak uzaklığı f olan ince kenarlı bir mercek için dc’nin hangi değeri için büyütülmüş görüntü verir? 2. İnce kenarlı merceklerde ters olmayan bir görüntü elde etmek mümkün müdür açıklayınız. 111 3. Odak uzaklığı f olan bir ince kenarlı mercek için mümkün olduğu kadar mercekten uzak bir görüntü elde etmek için cisim nereye konmalıdır? 4. Zahiri ve gerçek görüntü nasıl oluşur? 5. Gerçek cisim ve zahiri cisim nedir, nasıl oluşur? 112 DENEY-IV.4 YOUNG DENEYİ VE KIRINIM AĞI Deneyin amacı: Bu deneyin birinci kısmında ışığın çift yarıktaki girişimi gözlenecek, daha sonraki kısımda da kırınım ağı kullanılarak ışığın dalga boyu hesaplanacaktır. Araçlar: Deney tablası, kırınım düzlemi, kırınım cetveli, yarıklı maske. Teori: Çift yarıkta girişim Bilim adamları ışık hakkında birçok kuramlar ortaya atmışlardır. Kimi bilim adamları ışık dalgadır derken kimileri de taneciktir diye izahta bulunmuşlardır. Işık madde ile etkileşirken yada ışık olaylarını oluştururken bazen tanecik bazen de dalga gibi davranır. Örneğin Fotoelektrik, Compton ve soğurulma gibi olaylarda ışık tanecik gibi davranırken girişim, kırınım gibi olaylarda ise dalga gibi davranır. Fakat bir olayda kesinlikle hem dalga hem de tanecik özelliğini birlikte göstermez. Olaylarda ışık bu ikili karakterinden yalnız birini gösterir. Bu deneyde ışığın renklere göre dalga boyunun nasıl değiştiğini görecek ve ışığın dalga boyunu ölçeceğiz. Işık kaynağı Şekil IV.4-l Çift yarıkta girişim Şekil IV.4-l’deki gibi bir kaynaktan çıkan bir ışık demeti dar bir S1 yarığı üzerine düşüp geçtikten sonra, ilerisindeki S1 yarığına paralel ve ona eşit uzaklıktaki S2 ve S3 yarıklarına ulaşır. Bu yarıkların önüne bir ekran konulduğu zaman, ekran üzerinde bir sıra ardarda aydınlık ve karanlık şeritler görülür. Çünkü S2 ve S3 yarıkları Huygens prensibinde olduğu 113 gibi birer ışık kaynağı gibi davranmaktadırlar. Eğer bu yarıklardan biri kapatılırsa karanlık çizgiler kaybolur ve ekranın üzerinde geniş bir aydınlık şerit oluşur. Parçacık teorisi perde üzerindeki bir noktanın tek yarık açık olduğunda aydınlık, iki yarık açık olduğunda karanlık olduğu gerçeğini açıklayamaz. Çift yarık olduğunda ekranda aydınlık ve karanlık saçakların oluşması girişim olayının bir sonucudur ki, bu durum dalga teorisiyle açıklanabilir. S1 yarığından çıkan silindirik dalgacıklar, S2 ve S3 yarıklarına aynı anda varırlar. S2 ve S3 yarıklarından çıkan dalgalar aynı dalga boyu ve frekansa sahiptirler. Yarıklar aynı ışık kaynağı ile aydınlatıldığından bu kaynaklar aynı fazdadırlar. İki farklı kaynaktan (S2 ve S3) gelen dalgalar üst üste binerse bir girişim deseni oluşur ve ekran üzerinde aydınlık-karanlık saçaklar meydana gelir. n nλ 2 x 1 0 n B C θ θ 1 A 2 P 2 1 0 1 2 n Gözümüzün retinası n Kırınım düzlemi Kırınım cetveli Şekil IV.4-2 Çift yarıkta girişimin geometrisi Deneyin temel geometrisi Şekil IV.4-2’de gösterilmektedir. Sıfırıncı maksimumda A ve B yarıklarından gelen ışık ışınlan gözünüze aynı uzaklıkta olup, gözünüzün retinasında yapıcı bir girişim meydana getirecektir. Görüntünün solundaki birinci maksimumda B yangından gelen ışık A yangından gelen ışıktan bir dalga boyu daha ilerdedir. Dolayısıyla ışınlar aynı fazda olduğundan yapıcı girişim oluştururlar. n. maksimumda B yangından gelen ışın A yangından gelen ışına göre n dalga boyu ilerdedir ve yine yapıcı girişim oluşturur. Diyagramda PB çizgisine dik AC doğrusu çizilir.Yarıklar birbirine çok yakın olduğu için AP çizgisi BP’ye yaklaşık paraleldir. Bundan dolayı AP = CP’dir. Böylece P noktasında yapıcı bir girişim olması için BC = nλ olmalıdır. ABC üçgeninden BC = AB sinθ olduğu görülebilir. Burada AB uzunluğu farınım düzlemi üzerindeki iki yarık arasındaki uzaklıktır. Buna göre AB sinθ = nλ olup, ışığın dalga 114 boyunun ölçülebilmesi için θ’nın ölçülmesine gerek duyulur. θ’ yı ölçmek için kırınım cetveli üzerinde görünen girişim desenindeki benekli çizgilere dikkat ediniz. Burada tan θ’ = (x/L) olduğundan θ’= arctan(x/L)’dir. Diyagramdan da görüleceği gibi eğer BP, AP’ye paralel kabul edilirse θ’ = x/L olur. Böylece θ= arctan(x/L) ve AB sin(arctan x/L)=nλ (IV.4-1) elde edilir. Kırınım ağı Kırınım ağı ışığın dalga boyunu çok iyi bir yaklaşımla ölçmek için kullanılır. Kırınım ağının teorisi çift yarık deneyinde olduğu gibidir. Yalnız burada, kırınım ağının birçok yangı vardır ve yarıklar arası uzaklık oldukça küçüktür. Birbirine yakın aralıklar kullanılarak, büyük açılarla kırılan ışığı, çok daha hassas bir şekilde ölçebiliriz. Işığı mümkün olduğu kadar büyük açılara yayarsak bu durumda paralellik kaybolur. Birçok yarık kullanılmakla, birçok ışık kaynağı sağlanmış ve parlaklık korunmuş olur. Deneyin bu kısmında bir kırınım ağı kullanılarak görünen bölgedeki her rengin dalga boyu hesaplanacaktır. Deneyin yapılışı: I - Çift yarıkta girişim Deney düzeneği Şekil IV.4-3’deki gibi kurulur. Yarıklı maske parça tutucu üzerine yerleştirilir. Yarıklı maskenin arasından bakıldığında ışık kaynağı görülebilecek şekilde kırınım cetveli ayarlanır. Yarıklı maske Işık Kırınım Düzlemi Şekil IV.4-3 Çift yarık için deney düzeneği 115 Kırınım düzlemi şekilde gösterildiği gibi parça tutucunun diğer ucuna tutturulur. Yarıklı maskenin deliğinden bakılarak düşey yarık ile kırınım düzlemi üzerindeki D çift yangı merkezlenir. Kırınım düzlemi üzerindeki D çift yarığının arkasından ışık kaynağına doğru bakıldığında kırınım cetveli üzerinde aydınlık ve karanlık saçaklar şeklinde girişim desenleri gözlenir. Burada herhangi bir rengin dalga boyunun ölçülebilmesi için o renge ait renk filtresinin kullanılması gerekir. Herhangi bir renk filtresi ışık kaynağının önüne yerleştirilerek aydınlık ve karanlık saçaklar tek renkli hale getirilir. Eğer L mesafesi (yani kırınım cetveli ile kırınım düzlemi arasındaki uzaklık) kısa tutulursa girişim deseni çok küçük bir aralıkta gözlenebilecektir. Daha sağlıklı ölçümler alınabilmesi için L mesafesinin 2 - 3 metre gibi değerlerde olması gerekir. Kırmızı renk filtresini ışık kaynağının önüne yerleştiriniz. L mesafesini ölçünüz. Kırınım cetveli üzerindeki giriş im desenini gözleyiniz. Merkezi saçağın ilk aydınlık saçağa olan uzaklığını ölçünüz. Bu mesafe n=l için x mesafesidir. İkinci ve üçüncü aydınlık saçaklarında merkezi saçağ a olan uzaklıklarını ölçünüz. Bu verilerden faydalanarak kırmızı ışığın dalga boyunu (1) denklemi yardımıyla n=l,2,3 için ayrı ayrı bulunuz. Aynı işlemi mavi ve yeşil renk filtrelerini kullanarak da yapınız. Mavi ve yeşil renkli ışınların da dalga boyunu bulunuz. (D deseninde yarıklar arası mesafe AB = 0.125 mm’dir.) II - Kırınım Ağı Şekil IV.4-3’deki deney düzeneği kurulur. Deney düzeneği üzerindeki kırınım düzlemi penceresinin yerine kırınım ağı yerleştirilir. Yarıklı maskenin arasından bakıldığında ışık kaynağının filamanı görülebilecek şekilde kırınım cetveli ayarlanır. Milimetresinde 600 çizgi bulunan kırınım ağının arkasından bakıldığında kırınım cetveli üzerinde bütün renklerden olu ş an sürekli spektrum gözlenecektir. Bu spektrum n=l’ e ait olan spektrumdur. Eğer kırınım cetvelinin daha dış taraflarına bakılacak olursa n=2’ ye ait spektrum da gözlenecektir. Deneyin bu kısmında L mesafesini çok büyük tutmaya gerek yoktur. L mesafesini 20-30 cm civarında almak yeterlidir. 116 Şekil IV.4-4 Kırınım ağı ile ölçümler Kırınım cetveli üzerinde görünen her bir renge ait X1 ve X2 mesafelerini ölçerek Tablo IV.4-2’ye kaydediniz. Herhangi bir renk bandının sıfır noktasına yakın olan kenarının uzaklığı X1, uzak olan kenarının uzaklığı ise X2’ dir. Şekil IV.4-4’de gösterildiği gibi yeşil rengin bant kalınlığının merkeze yakın olan kenarının uzaklığı yeşil renk için X1, uzak olan kenarının uzaklı ğ ı ise yeş il renk için X 2 ’dir. Her bir renk için X 1 ve X 2 mesafelerini ölçünüz. Alman ölçümlerden faydalanarak denklem (IV.4-1) yardımıyla her bir renge ait λ1 ve λ2 dalga boylarını tespit ediniz (λ1’in tespitinde X1, λ2’ nin tespitinde ise X2 kullanılır). Dolayısıyla her bir rengin dalga boyu aralığını tespit ediniz. Kırınım ağındaki iki çizgi arasındaki mesafe AB=1/6000 cm=1.6x10-4 cm dir. Sorular: 1. Şekil IV.4-2’ de geometrisinin gösterildiği diyagramda AP ve BP’ yi paralel kabul ederek θ& = θ olduğunu gösteriniz. 2. Yarıklar arası uzaklığın ışığın dalga boyundan daha küçük olduğunu varsayarak kaçıncı mertebeden maksimum oluşacağını tahmin ediniz. 3. Görünür bölge ışığı tanımlarken renkten ziyade dalga boyunu kullanmakta ne gibi bir avantaj vardır? 4. Yarık sayısının çok olmasının kırınım deseni üzerinde ne gibi bir etkisi vardır? 117 DENEY-IV.5 DALGA LEĞENİ Deneyin amacı: Bu deneyde düzlem ve küresel su dalgalarının dalga boyu, frekans ve hızlan bulunacak, su dalgalarının girişim, kırınım ve yansımaları incelenecektir. Araçlar: Dalga leğeni, stroboskop, ince yay biçimli ve profil metal levhalar, saydam plastik levhalar, cetvel. Teori: I - Düzlem ve küresel su dalgalarının ilerleme hızı Düzlem dalga, bir doğru boyunca yayılan dalgalara denir. λ Şekil IV.5-1 Düzlem dalga Küresel dalga; noktasal bir kaynaktan çıkan ve her doğrultuda yayılan dalgalardır. Şekil IV.5-2 Küresel dalga Dalga boyu, iki dalga tepesi veya iki dalga çukuru arasındaki uzaklığa denir ve λ ile gösterilir. Birimi uzunluk boyutundadır. Dalgalar sürekli hareket halinde bulunduklarından dalga boylarını ve hızlarını doğru bir şekilde ölçmek zordur. Bu nedenle stroboskop kullanılır. Stroboskop; üzerinde n tane yarık bulunan dairesel bir disktir. Dalgalara stroboskopla baktığımız zaman, bir dalga önceki dalganın yerine geldiğinde bir yarıkta öncekinin yerine geliyorsa hareketli dalgalar duruyor gibi görünür. Bu durumda dalganın frekansı, 118 fd = nfs (IV.5-1) ifadesi ile verilir. Burada fd dalganın frekansı, fs stroboskobun frekansı, n stroboskobun yarık sayısıdır. Dalganın ilerleme hızı ise, V = λfd (IV.5-2) bağıntısı ile verilir. Burada λ dalga boyu, V ilerleme hızı, fd dalganın frekansı’dır. II - Su dalgalarının girişimi Derinliği sabit su leğ eninde aynı fazda çalışan noktasal iki kaynağın ürettiği küresel dalgaların birbiriyle çakışmasıyla oluşan olaya girişim denir. İki dalga tepesi veya iki dalga çukurunun çakışması ile oluşan noktaya karın noktası (dalga katarı) denir. Bir dalga çukuru ile bir dalga tepesinin çakışması ile oluşan noktaya ise düğüm noktası adı verilir. Karın noktalarını birleştiren çizgilere karın çizgileri, düğüm noktalarını birleştiren çizgilere ise düğüm çizgileri denir. Aynı fazdaki kaynaklar için kaynakları birleştiren doğrunun orta dikmesi her zaman karın çizgisidir. Düğüm ve karın çizgileri merkez doğrusuna göre simetrik olup ardarda sıralanmışlardır. Şekil IV.5-3 Su dalgalarının girişimi Dalga leğeni üzerinde herhangi bir P noktasının kaynaklara olan uzaklığına göre bu noktanın durumu tayin edilebilir. 1. Eğer kaynaklar arası yol farkı dalga boyunun tam katlarına eşitse P noktası bir karın çizgisi üzerindedir. Yani, Yol farkı = |PS 1 |-|PS 2 |=nλ (IV.5-3) P noktası n. karın çizgisi üzerindedir. 2. Eğer kaynaklar arası yol farkı dalga boyunun yaran katlarına eşitse P noktası bir düğüm çizgisi üzerindedir. Yani, 119 Yol farkı = |PS 1 |-|PS 2 |=(n-1/2)λ (IV.5-4) P noktası n. düğüm çizgisi üzerindedir. III - Su dalgalarının kırınımı Düzlemsel su dalgalarının dar bir yarıktan geçerken sanki noktasal bir kaynaktan çıkıyormuş gibi dağılması olayına su dalgalarının kırınımı denir. Kırınıma uğrayan dalga Engel Engele gelen dalga Şekil IV.5-4 Su dalgalarının kırınımı Su dalgalarının dar bir yarıktan geçmesi sırasında suyun dalga boyu yarık aralığına göre çok küçükse kırınım gözlenmez. Kırınımın gözlenebilmesi için yarık aralığının dalga boyuna yaklaşık olarak eşit olması gerekir. IV - Su dalgalarının yansıması N S S:Gelen su dalgası K:Yansıyan su dalgası α:Gelme açısı β:Yansıma açısı N:Yüzeyin normali K α β Şekil IV.5-5 Su dalgalarının yansıması Gelen su dalgası, yüzeyin normali ve yansıyan su dalgası aynı ortamdadırlar. Su dalgalarının yansıması olayında gelme ve yansıma açısı birbirlerine eşittir (α=β). Eğer dalga yüzeye dik gelirse kendi üzerinden geri yansır. Düzlemsel ve küresel su dalgalarının farklı engellerden yansıması deneyin yapılışı sırasında gözlenecektir. Deneyin yapılışı: I - Düzlem ve küresel su dalgalarının ilerleme hızı 1. Dalga leğeni temizlenerek düzlem dalgalar üretecek şekilde ayarlanır. 120 2. Motorun bağlı bulunduğu blok suya batırılır. Motor ve stroboskop çalıştırılıp ilk hareket elle verilir. Elde edilen düzlemsel dalgalar stroboskop yardımı ile duran dalgalar haline getirilir. 3. Stroboskobun içine bakarak dalgalar duruyormuş gibi göründüğünde leğenin altına yerleştirilen kağıt üzerinde iki dalga tepesi işaretlenir. 4. İki dalga tepesi arasındaki mesafe cetvelle ölçülerek dalga boyu bulunur. 5. Belirli sayıda dönme süresi kronometre ile ölçülerek stroboskobun frekansı bulunur. Denklem (IV.5-1) kullanılarak dalganın frekansı elde edilir. 6. Düzlem dalgaların ilerleme hızı ise (IV.5-2) bağıntısından bulunur. 7. Aynı işlemler küresel dalgalar için yapılarak küresel dalgaların ilerleme hızı bulunur. II- Su dalgalarının girişimi 1. İki noktasal kaynak suya daldırılır. 2. Motor çalıştırıldığı zaman dalga leğeninin alt tarafında girişim deseni gözlenir. Karın çizgileri aydınlık, düğüm çizgileri ise karanlık olarak görülür. 3. Bu giriş im desenine stroboskobun içinden bakılır. Stroboskop motoru ile ayarlama yapılarak girişim deseni duruyormuş gibi yapılır. 4. Stroboskoptan bakılarak herhangi bir karın noktası (dalga leğeninin altına yerleştirilmiş bir kağıt üzerine) işaretlenir. 5. İşaretlenen bu noktanın kaçıncı karın çizgisi üzerinde olduğu tespit edilir. 6. İşaretlenen noktanın S1 ve S2 kaynaklarına olan uzaklıkları cetvelle ölçülerek yol farkı bulunur. 7. (IV.5-3) denkleminden faydalanarak girişim yapan su dalgasının dalga boyu hesaplanır. III- Su dalgalarının kırınımı 1. İki metal çubuk su içerisine 0.5 cm ara ile yan yana konularak 0.5 cm genişliğinde bir yarık oluşturulur. 2. Su içerisinde oluşturulan düzlem dalgalar bu yarıktan geçirilir. 121 3. Motorun hızı ayarlanarak kırınım olayı gözlenir. Gözlenilen şekil rapora kaydedilir. IV- Su dalgalarının yansıması 1. Düzlem dalga oluşturulur. 2. Düzlem dalganın 45°’lik düzlem engeldeki yansıması gözlenir. 3. Düzlem dalganın çukur ve tümsek engellerdeki yansımaları gözlenir. 4. Küresel dalga elde edilir. 5. Küresel dalganın düzlem, çukur ve tümsek engellerdeki yansımaları gözlenir. 6. Gözlenen bütün yansımalar rapora kaydedilir. Sorular: 1. S 1 ve S 2 kaynaklan aynı fazda olup 3 cm dalga boylu dalgalar yaymaktadır. Bu dalgaların girişim desenindeki bir P noktasının kaynaklara olan uzaklığı PSl = 25 cm, PS2 = 17.5 cm olarak veriliyor. P noktasının hangi girişim çizgisi üzerinde olduğunu bulunuz. 2. Su dalgalarında derinliğin değişmesiyle suyun frekansı, dalga boyu ve hızı nasıl değişir? 3. Su dalgalarında faz farkı ne demektir? Kaynaklar zıt fazda ise faz farkı nedir ? 122 DENEY-IV.6 ÇİFTLENİMLİ SARKAÇLARIN SERBEST SALINIMLARI Deneyin amacı: Bu deneyde çiftlenimli sarkaç sistemlerinin boyuna salınanlarının kiplerini ve vuru olayını inceleyeceğiz. Araçlar: Sarkaç sistemi, yumuşak yaylar, kronometre. Teori: İki basit sarkacın Şekil IV.6-1 deki gibi gevşek bir yayla birbirine bağlanmasıyla, oluşan çiftlenimli sarkaç sistemi, iki serbestlik dereceli sistemlere iyi bir örnektir. Aslında sistem genelde altı serbestlik derecesine sahiptir. Ancak; sistemin yalnızca düşey düzlemdeki küçük salınımlarını göz önüne alırsak sistemin yalnızca iki serbestlik derecesinin kaldığı, başka bir deyişle sistemin hareketini tam olarak saptamak için gerekli olan minumum parametre sayısının sadece iki olduğunu görürüz. Bu iki parametreyi sarkaçların yatay yönündeki ötelemelerini ifade etmek üzere ψa ve ψb ile gösterelim (ma = mb) olsun.. -ψa -ψb Şekil IV.6-1 Çiftlenimli sarkaç sisteminin genel şekillenimi Sarkaçlara etkiyen kuvvetler sırasıyla (küçük salınımlar için) F a =-mgsin θ a +K( ψa - ψb) (IV.6-1) F a =-mgsin θ b -K( ψa - ψb) olduğu görülür. Sarkaçların küçük salınımlar yaptığı kabul edilir ve küçük salınımlar için de sinθa ≈ θa=ψa/l , sinθa ≈ θa=ψa/l (IV.6-2) yaklaşıklığı kullanılırsa sarkaçlara etkiyen kuvvetler m d 2)ψ a ψ = −mg a + K (ψ a − ψ b ) 2 dt l m d 2)ψ a ψ = −mg a + K (ψ a − ψ b ) 2 dt l (IV.6-3) 123 şeklinde yazılabilir. Sistemin iki serbestlik derecesi bulunduğundan kip şekillenimlerinin sayısı da iki olacaktır. Şimdi bu kip şekillenimlerini inceleyelim.Kip F de sarkaçlar aynı yönde eşit miktarda yer değiştireceklerdir (Antisimetrik kip). Bu nedenle sekillenim Şekil IV.6-2(a)’daki gibi olacaktır. Bu durumda (IV.6-3) denklemlerini yeniden yazarsak (ψa=ψb) d 2)ψ a ψ m = −mg a 2 dt l (IV.6-4) olacağı açıktır. Kip I’in frekansı ise w12 = g / l (IV.6-5) Şekil IV.6-2 Çiftlenimli sarkaçların serbest salınımları, (a) Kip I, (b) Kip II şekillenimi Kip II’ de sarkaç zıt yönlerde eşit miktarda yer değiştireceklerdir; Bu nedenle sekillenim Şekil IV.6-2(b)’ deki gibi olacaktır. Bu durum için (IV.6-3) denklemlerini yeniden yazarsak (ψa=-ψb) m d 2)ψ a ψ = −mg a = −2 Kψ a 2 dt l m d 2)ψ a g 2 K = − + ψ a 2 dt l M (IV.6-6) bulunur. Böylece kip 2 frekansı w22 = [(g/l) + (2K/m)] (IV.6-7) denklemi ile verileceği kolayca bulunabilir. Şimdi sistem durgunken sarkaçlardan biri sabit tutularak, diğerine küçük bir öteleme verilir ve sistem serbest bırakılırsa başlangıçta hareketsiz olan ilk sarkacın zamanla hareketli, ve yine başlangıçta sisteme ilk hareketi veren 124 ikinci sarkacın zamanla hareketsiz kaldığı görülür. Böylece enerji bir sarkaçtan diğerine (aradaki yay vasıtasıyla) aktarılmış olur. Bu olay sürtünme yeterince azsa uzun bir süre gözlenecektir. İşte bu olaya vuru denir ve çiftlenimi sağlayan yay yeterince zayıfsa vuru frekansı aşağıdaki gibi verilir. (IV.6-8) wvuru = w1 − w2 Deneyin yapılışı: Boyuna salınımlar Her iki sarkacı, sarkaçları birbirine birleştiren doğrultuda, aynı yöne doğru 10 cm öteleyip serbest bırakınız. Böylece kip I de salınan sistemin periyodunu, kronometreyle peş-peşe 10 salınım için ölçerek, bulduğunuz değerleri Tablo IV.6-1 de ilgili yerlere yazınız. Daha sonra sistemin kip II’ de salınması için her iki sarkacı birbirine zıt yönlerde, sarkaçları birbirine birleştiren doğrultuda, 10 cm öteleyip serbest bırakınız. Kip I deki gibi salınımların periyodlarını ölçerek Tablo IV.6-1’ deki ilgili yerlere yazınız. Şimdide vuru olayını incelemek için önce sağdaki sarkacı sabit tutup diğerini herhangi bir yöne 10 cm öteledikten sonra sistemi serbest bırakınız ve 10 tam salınım için periyodu ölçünüz. Aynı işlemi soldakini sabit tutup sağdakini 10 cm gerip bırakarak tekrarlayınız ve 10 tam salınım için periyodu ölçünüz. Ölçtüğünüz verileri Tablo IV.6-2’ ye kaydediniz. Tablo IV.6-1 Kip-I 10xT1 Kip-II T1 ν1 2 w1=2πν1 w1 10xT2 125 T2 ν2 2 w2=2πν2 w2 Tablo IV.6-2 I.Durum 10xT1 II.Durum T1 ν1 W1vuru 10xT1 T1 ν1 W1vuru Sorular: 1. Basit sarkaç nedir? 2. Kip (mod) nedir. 3. Tek bir sarkacın frekansı ile çiftlenimli sarkaçların birinci kip frekansı neden aynıdır? 4. Çiftlenimli sarkaçlarda kipleri söndürmek için ne yapılabilir? 5. Vuru ve vuru frekansı nedir? 126 DENEY-IV.7 MICHELSON İNTERFEROMETRESİ Deneyin amacı: Michelson interferometresi kullanarak kırınım saçakları elde ederek kullanılan koherent ışık demetinin dalga boyunu ölçmek Araçlar: Michelson interferometresi ve ekipmanları Teori: 1881 yılında, Young’ın çift yarık deneyinden 78 yıl sonra, A.A. Michelson benzer bir prensibi kullanarak bir interferometre dizayn etti. Michelson interferometresi, ışığın dalga boyunun ölçülmesinde, dalga boyu bilinen bir ışığın kullanılmasıyla son derece küçük mesafelerin ölçülmesinde ve optik ortamın keşfinde yaygın olarak kullanılan bir düzenek haline gelmiştir. Şekil IV.7-1 Michelson interferometresini göstermektedir. Lazerden demet bölücüye gelen ışın demetinin %50’si yansırken, diğer %50’si yansımadan geçer. Böylece gelen demet ikiye bölünmüştür; demetin biri hareket edebilen aynaya (M,) doğru geçerken, diğeri sabit aynadan (M2) yansır. Her iki ayna da ışınlan demet bölücüye doğru tekrar yansıtırlar. M1’ den gelen ışığın yansı demet bölücüden ekrana yansırken, M2’den gelen ışığın yarısı demet bölücüden ekrana doğru geçer. Bir merceğin lazer kaynağı ile demet bölücü arasına yerleştirilmesi ile ışık ışınlan yayılacak, karanlık ve aydınlık halkalardan oluşan girişim deseni ya da saçaklar ekranda gözlenecektir (Şekil IV.7-1). Girişime uğrayan demetler, aynı demetin bölünmesiyle oluştuklarından, başlangıçta aynı fazdadırlar. Ekrandaki bir noktada karşılaştıklarında oluşabilecek bir faz farkı, bu yüzden onların kat ettikleri optik yol farkına bağlıdır. M1 aynasının hareket ettirilmesiyle demetlerden birinin aldığı yol uzunluğu değişecektir. Demet, demet bölücü ve M1 aynası arasındaki yolu iki kez aldığından, M1 aynasının demet bölücüye dalga boyunun 1/4’ü kadar yaklaştırılması, demetin aldığı optik yolu dalga boyunun 1/2’si kadar azaltacaktır. Girişim deseni değişecek; maksimum saçakların yarıçapı azalacak, böylece önceki minimumların yerini alacaklardır. Yani her saçak bitişik saçağın yerine geçecek şekilde kayacaktır. Eğer M, aynası demet bölücüye bir 1/4 dalga boyu kadar daha yaklaştırılırsa, maksimumların yarıçapları yine azalacak, maksimum ve minimumların yerleri yine yer değiştirecekler, fakat bu yeni durum orijinal desenden ayırt edilemeyecektir. 127 Aynayı ölçülen bir d mesafesi kadar hareket ettirerek, orijinal desenin aynı kaldığı durumlardaki geçen saçakların sayılmasıyla, ışığın dalga boyu aşağıdaki eşitlik ile hesaplanabilir. (IV.7-1) λ=2d/N Işığın dalga boyu biliniyorsa, aynı işlem d mesafesinin bulunması için yapılabilir. Ekran Demet bölücü Laser Hareket edebilen ayna (M1) Mercek (b) Hareket edebilen ayna (M2) (a) Şekil IV.7-1 (a) Michelson interferometresi (b) Girişim saçakları Dengeleyici cam plakanın kullanılması Şekil IV.7-l’de görüldüğü gibi demetlerden biri demet bölücüden bir kez geçerken, diğer demet üç kez geçmektedir. Lazer gibi, monokromatik (tek renkli) ve koherent bir ışık kaynağı kullanıldığında bir problem yok iken, diğer ışık kaynaklarında durum farklıdır. Ayrılan demetlerin yol farklarının artması, ekrandaki demetlerin koherentliğ ini azaltacaktır. Bu da girişim deseninin gözlenmesini engelleyecektir. Yansıtıcı yüzeyi olmayan demet bölücü ile aynı kalınlıkta bir cam plakanın Şekil IV.7l’ deki gibi yerleştirilmesi problemi ortadan kaldıracaktır. Deneyin yapılışı: Hareket edebilen aynayı mikrometre topuzunu çevirerek hareket ettirebilir ve yer değiştirdiği uzaklığı (mikrometre boyutunda) yine mikrometre topuzundan okuyabiliriz. Mikrometre başının saat yönünde çevrilmesi hareket edebilen aynayı demet bölücüden 128 uzaklaştırırken, saat yönünün tersine çevrilmesi aynı aynayı demet bölücüye yaklaştıracaktır. 1. Lazeri interferometre masasına dik olacak şekilde yerleştirin. 2. Hareket edebilen aynayı yerine yerleştirin. 3. Lazeri açın lazerin bulunduğu kızağın vidalarını çevirerek lazer demetinin interferometre masa yüzeyine paralel olmasını ve ayna merkezine çarpmasını sağlayın. 4. Lazerin arka tarafını sağa-sola hareket ettirerek, lazer demetinin yansıdıktan sonra tekrar lazer açıklığına düşmesini sağlayın. 5. Diğer ayarlanabilir aynayı, ekranı ve demet bölücüyü şekildeki gibi yerine yerleştirin. 6. Şu anda perdede, parlak iki set ışık göreceksiniz. Her bir set farklı iki aynadan gelmektedir. İki ışın seti mümkün olduğunca birbirine yakın olana kadar demet bölücünün açısını ayarlayın ve vidalarını sıkın. 7. İki set ışının çakışmasını ayarlanabilir aynanın vidalarım çevirerek sağlayın. 8. 18 mm odak uzaklığına sahip merceği, lazerin hemen önüne yerleştirin ve genişleyen demet, demet bölücünün merkezine gelecek şekilde merceği ayarlayın. Şu anda ekranda dairesel saçaklar gözlemeniz gerekir. Gözleyemiyorsanız, diğer aynayla hafifçe oynayın. Dalga boyunun bulunması Mikrometre başını orta bir okuma yerine getirin (yaklaşık 50 µm). Deneyde ‘mekanik tepki’ denilen hatayı ortadan kaldırmak için topuzu hep aynı yönde çevirmelisiniz (‘Mekanik tepki’ hatasından ne anlıyorsunuz). Deneyimizde dönme yönünü, saat yönünün tersi olarak seçebilirsiniz. Derecelendirilmiş perdede bir çizgiyi referans olarak alın. Topuzu yavaşça çevirirken, bu referans çizgisini geçen saçakları sayın (En az 20 saçak). Mikrometreden aynanın yer değiştirdiği mesafeyi okuyun (Topuzdaki her küçük bölme l µm’ye karşılık gelmektedir). Bu işlemi birkaç kez tekrar edip, ortalama alın. 129 Bulduğunuz değerleri yukarıdaki eşitlikte yerine koyarak dalga boyunu bulun ve hata hesabını yapın. Sorular: 1. ‘Demet bölücü’ aynanın demeti, eşit iki ışına değil de biri ötekinden daha şiddetli iki ışına ayırmış olsun. Bunun girişim desenindeki etkisi ne olacaktır? 2. n kırılma indisli bir ortamdan geçen ışın için, optik yol ifadesini türetiniz. 3. Dalga boyu, periyot, genlik, koherent ı ş ık kaynağ ı, faz farkı, görünür bölge kavramlarından ne anlıyorsunuz, kısaca tanımlayınız. 130 DENEY-IV.8 HAVANIN VE CAMIN KIRILMA İNDİSİNİN BULUNMASI Deneyin amacı: Değişik ortamların kırılma indislerinin bulunması. Araçlar: Michelson interferometresi ve ekipmanları Teori: Havanın kırılma indisinin bulunması Michelson interferometresinde, saçak karakteristiği girişime uğrayan iki demet arasındaki faz ilişkisine bağlıdır. Faz ilişkisini yani iki demet arasındaki faz farkını değiştirmenin iki yolu vardır. Birinci yol, demetlerden birinin ya da ikisinin aldıkları yol uzunluğunu değiştirmek (örneğin hareket edebilen aynanın ileri-geri hareket ettirilmesi, diğer yol demetlerden birinin ya da ikisinin geçtiği ortamı değiştirmek). Bu deneyde, havanın kırılma indisinin bulunmasında ikinci metot kullanılacaktır. Dalga boyu λ, aşağıdaki formüle göre değişmektedir. λ= λo (IV.8-1) n λo , ışığın boşluktaki dalga boyu n, ışığın yayıldığı maddenin kırılma indisidir. Düşük basınçlarda, bir gaz için kırılma indisi, gaz basıncı ile lineer olarak değişmektedir. Basıncın sıfır olduğu vakumda kırılma indisi l’ dir. Bir gaz için, basınca karşılık kırılma indisinin grafiği Şekil IV.8-l’ de görülmektedir. Deneysel olarak eğimin belirlenmesiyle, havanın kırılma indisi farklı basınçlarda hesaplanabilir. Kırılma indisi (n) Ekran Demet bölücü Vakum hücresi 2 Laser 1 0 Mercek Hareket edebilen ayna (M1) Gaz basıncı cm Hg Hareket edebilen ayna (M2) Şekil IV.8-1. Gaz basıncına karşı kırılma indisi 131 Şekil IV.8-2. Deney düzeneği Deneyin yapılışı: 1. Michelson interferometre düzeneğini kurun ve lazeri yerine yerleştirin. 2. Dönebilen taş ıyıcıyı, hareket edebilen ayna ile demet bölücü araş ma yerleştirin (Şekil IV.8-2). Vakum hücresini, dönebilen taşıyıcı üzerinde yerine yerleştirin. Vakum pompasının çıkışını, vakum hücresine talan. Girişim desenini ekranda net olarak görecek şekilde, sabit aynayı ayarlayın. 3. Doğru ölçümler için, vakum hücresi lazer demetine dik olmalıdır. Hücreyi çevirin ve saçaklardaki değişimi gözleyin. 4. Vakum hücresindeki havanın atmosferik basınçta olduğuna emin olun. 5. Basınç göstergesindeki değeri kaydedin(Pi). Vakum hücresinden havayı yavaşça pompalayın. Bu işlemi yaparken ekranda birbirinin yerine geçen saçaklan(N) sayın. Göstergedeki son basınç değerini okuyun(P s). (Veya diğer bir yöntem de, önce hücreyi boşaltın, hava hücre içine dolarken saçakları sayın.) 6. Bir çok vakum göstergesi basıncı atmosferik basınca göre ölçer. Örneğin 34 cmHg, atmosferik basınç altındaki 34 cmHg’lık basınç demektir. Bu durumda, mutlak basınç aşağıdaki şekilde hesaplanabilir. P mutlak =P atmosferik -P gösterge (IV.8-2) Verilerin hesaplanması Demet bölücü ve hareket edebilen ayna arasında ilerleyen demet, vakum hücresini iki kez geçecektir. Düzeneğin vakum hücresi dışındaki kısmında demetlerin aldıkları optik yolda hiç bir değişiklik yapılmamıştır. Bununla beraber hücre içinde, basınç azaldıkça ışığın dalga boyu artacaktır. Hücre uzunluğunun(d), 10 dalga boyu uzunluğunda olduğunu düşünün (tabi ki daha fazladır). Hücredeki havayı dışarı pompalamaya devam ettikçe, hücre içindeki ışığın dalga boyu artacaktır. Bu durumda hücrenin boyunun (9-1/2) dalga boyu uzunluğunda olduğu özel durumu düşünün. Işın hücreyi iki kez geçtiğinden toplam olarak bir tane daha az osilasyon yapacak ş ekilde ilerleyecektir.(Işığın frekansının sabit olduğunu unutmayın. Değişen c = λf bağıntısındaki ışığın hızı ve dalga boyudur). Sonuç olarak bir saçak geçişi gerçekleşecektir(N=l). Ni ve Ns ilk ve son basınçtaki geçen saçak sayılan olmak üzere, 132 2d Ni = λi , Ns = 2d (IV.8-3) λf dir. Bu değerler arasındaki fark N=Ni-NS, hücreyi boşaltırken saydığımız saçak sayısıdır. Yerine yerleştirirsek, N = 2d λi − 2d (IV.8-4) λs olacaktır, ni ve ns ilk ve son basınçta hücredeki havanın kırılma indisleri olmak üzere, λi = λo ni , λs = λo (IV.8-5) ns yazılabilir. Böylece aşağıdaki eşitliği elde edebiliriz. N= 2d (ni − n s ) (IV.8-6) λo ni − n s = Nλ o 2d (IV.8-7) Her iki tarafı basınç farkına bölersek, ni − n s Nλ o = Pi − Ps 2d ( Pi − Ps ) (IV.8-8) eşitliği elde edilir. Burada, Pi: İlk hava basıncı N : Havayı boşaltma sırasında geçen saçak sayısı Ps: Son hava basıncı λO : Boşlukta yayılan ışığın dalga boyu ni: Pi basınç değerindeki havanın kırılma indisi d : Vakum hücresinin boyu(3.0 cm) ns: Ps basınç değerindeki havanın kırılma indisi • Son bulduğumuz formülü kullanarak, basınca karşı kırılma indisinin eğimini hesaplayınız. • Basınca karşı kırılma indisinin grafiğini çiziniz. 133 Camın kırılma indisinin bulunması Bir önceki kısımda, Michelson interferometresi’nde bir demetin yolu üzerindeki havanın yoğunluğunun değiştirerek, havanın kırılma indisini ölçmüştük. Bu yöntem cam gibi katı maddeler için tabi ki kullanılamaz. Bu nedenle, camın kırılma indisini ölçmek için, camı ekseni çevresinde çevirerek ışınların aldıkları optik yolu değiştirmek gerekir. Deneyin yapılışı: 1. Michelson interferometresi düzeneğini kurun ve lazeri yerine yerleştirin. 2. Dönebilen taşıyıcıyı, demet bölücü ile hareket edebilen ayna arasına, demete dik olacak şekilde yerleştirin (Şekil IV.8-3) 3. Cam plakayı dönebilen taşıyıcı üzerine yerleştirin. 4. Taşıyıcının gösterge ucunu, interferometre tabanındaki göstergede ‘O’ noktasına getirin. 5. Lazerin ünündeki lensi kaldırın. Ekranı cam plaka ile hareket edebilen ayna arasında tutun. Eğer ekranda bir parlak nokta ve bazı ikinci noktalar varsa, tek bir parlak nokta elde edene kadar taşıyıcıyı çevirin. Cam plaka artık optik yola dik olacaktır. 6. Ekranı yerine yerleştirin ve net bir girişim deseni için gerekli ayarlamaları yapın. 7. Taşıyıcının kolunu yavaşça çevirin. En az 10° çevirerek geçen saçak sayısını sayın. Ekran Cam plaka Laser Hareket edebilen ayna (M1) Mercek Dönebilen taşıyıcı Hareket edebilen ayna (M2) Şekil IV.8-3 Deney düzeneği 134 Verilerin hesaplanması: Cam plaka döndükçe, ışığ ın cam içinde aldığ ı yol artacaktır. Bilinen λ ve t değerleri için, φ ve N değerlerinin ölçülmesiyle de n kırılma indisini hesaplayabiliriz. Şekli ve işlemleri dikkatlice inceleyip aşağıdaki ifadeyi elde ediniz. t I A φ C D φ' F G B E H K II Şekil IV.8-4. Michelson interferometresi’nde cam plakanın kırılma indisinin bulunması Şekil IV.8-4’de görüldüğü gibi, n kırılma indisi ve t kalınlığına sahip cam plaka, I pozisyonunda iken Michelson İnterferometresi’ nin ABCDE ışınlarından birine diktir. II pozisyonu ise cam plakanın φ açısı kadar çevrildiği durumu gösterir, ışık yolu artık ABFGH’ dir. I pozisyonunda B’ den D’ ye optik yol nt+CD iken, II pozisyonundaki optik yol nBF+FG’ dir. Cam plaka döndüğünde optik yoldaki artış, N adet saçağın geçmesine neden olacaktır. (IV.8-9) 2(nBF + FG-nt- CD) = Nλ Optik yol farkının 2 ile çarpılmasının nedeni, ış ık her yolu 2 kez geçmektedir (gidiş -dönüş). BF = t FG=FDsinφ cos φ ' FD=KD-KF= t tanφ-t tanφ’ (IV.8-10) , CD = t −t cos φ (IV.8-11) Bu ifadeleri (8-9) eşitliğinde yerine koyarsak 1 Nλ nt + t sin φ (tan φ − tan φ ' ) − nt − t − 1 = cos φ 2 cos φ (IV.8-12) ve snell kanunu kullanılmasıyla., nsinφ’ =nsinφ , (IV.8-13) 135 n 2 − sin 2 φ − cos φ = n= Nλ −1+ n 2t (IV.8-14) (2t − Nt )(1 − cos φ ) + ( N 2 λ2 / 4t ) 2t (1 − cos φ ) − Nλ (IV.8-15) eşitliği elde edilir. Bilinen λ, t ve gözlenen φ , N değerlerinin yukarıdaki eşitlikte yerine konulmasıyla cam plakanın kırılma indisi hesaplanabilir. Eşitlikte pay kısmındaki ikinci terim diğer terime göre küçük olduğundan ihmal edilebilir. Bu durumda ifademiz, nc = (2t − Nλ )(1 − cos φ ) 2t (1 − cos φ ) − Nλ (IV.8-16) şeklindedir. Sorular: 1. Deney sonuçlarından, l atmosfer (76 cmHg) basınçtaki havanın kırılma indisini bulabilir misiniz? 2. Bir gaz için kırılma indisi, sıcaklıkla da değişir mi? Neden? Sıcaklığın kırılma indisine etkisini incelemek için nasıl bir düzenek önerebilirsiniz ? 136 DENEY-V.1 TERMAL RADYASYON Deneyin amacı: Termal radyasyonun çeşitli yüzeylerden yayınlanması, soğurulması, geçmesi ve yansıtılması gibi özelliklerinin incelenmesi. Araçlar: Termal radyasyon sensörü, radyasyon kübü (Leslie Kübü) ve Stefan-Boltzman Lambası. Bu aletlerin tamamı Termal Radyasyon Sistemi olarak tanımlanır. Bunların dışında bir DC güç kaynağı ve bir multimetre gereklidir. Deney üç adımdan oluşmaktadır. 1. Termal Radyasyon 2. Ters Kare Kanunu 3. Yüksek Sıcaklıkta Stefan-Boltzman Kanunu Termal radyasyon sensörü: Sensörler herhangi bir niceliği (ışık, ısı, basınç vb.) elektriksel işaretlere dönüştüren araçlardır. Burada termal radyasyon sensörü olarak tanımlanan araç termal radyasyonu voltaja dönüştürür. Yani herhangi bir ısı kaynağından yayınlanan termal radyasyonun bağıl şiddeti bu araç yardımıyla volt cinsinden ölçülebilir. Burada radyasyon şiddetiyle orantılı olarak voltaj üreten eleman minyatür bir termopildir. Bu termopilin spektral duyarlılığı 0.5-40µm dalga boylu infrared bölgesi içindir ve üretilen voltaj mikro volt mertebesinden 100 mV luk değerlere kadar ulaşabilir. Doğru ölçümler alınabilmesi için termal radyasyon sensörü Şekil V.1-l’de görüldüğü gibi sehpa üzerine yerleştirilmelidir. Sensör üzerinde bulunan yaylı anahtara basılarak veya serbest bırakılarak termopilin çalışması kontrol edilebilir. Deney sırasında aktif bir ölçme yapılmadığı zaman sensör kapalı pozisyonda olmalıdır. Bu işlem termopilin referans eklemindeki sıcaklık kaymasını azaltarak daha doğru sonuçlar almanızı sağlayacaktır. Özellikleri: Sıcaklık aralığı: -65 ile +85 °C Maksimum güç: 0.1 Watt/cm2 Spektral tepki: 0.5-40 µm Sinyal çıkışı: 10-6 – 10-1 Watt/cm2 için doğrusal 137 8888 Şekil V.l-1.Termal radyasyon sensörü Termal radyasyon kübü (Leslie kübü): Şekil V.1-2’de görülen radyasyon kübü oda sıcaklığından yaklaşık 120 °C’ye kadar ısıtılabilen ve dört farklı yüzeyden radyasyon yayabilen bir küptür. Bu küp 100 Watt’lık bir elektrik ampulü ile ısıtılır. Sıcaklık ayarı açma kapama düğmesinin sağa çevrilmesiyle yapılır. Küp sıcaklığının ölçümü üzerinde Thermistor yazılı prizlere bir ohmmetre bağlanarak termistör direncinin ölçülmesi ve ölçülen termistör direncinin radyasyon kübü üzerindeki tablodan faydalanarak sıcaklığa çevrilmesiyle yapılır. Bağlantı noktaları Şekil V.1-2. Radyasyon kübü (Leslie kübü) Stefan Boltzman Lambası: Şekil V.1-3’te görülen Stefan-Boltzman lambası yüksek sıcaklık veren bir lambadır. Bu lamba özellikle yüksek sıcaklıkta Stefan-Boltzman kanununun incelenmesinde kullanılır. Sıcaklığın yüksek tutulması analizi kolaylaştırır. Çünkü, düşük sıcaklığın dördüncü kuvveti yüksek sıcaklığın dördüncü kuvvetine göre ihmal edilebilecek kadar küçüktür. Lamba filamanı uygun bir şekilde yönlendirildiğinde iyi bir noktasal termal radyasyon kaynağı olarak davranır. Bu nedenle ters kare kanununun incelenmesinde de kullanılabilir. Lambaya uygulanan voltajın 13 V’a ayarlanmasıyla filamanın sıcaklığı 3000 °C’ye ulaşır. Filaman sıcaklığı lambaya uygulanan voltajın ve lamba üzerinden geçen akımın hassas olarak ölçülmesiyle belirlenir. Voltajın akıma bölünmesiyle filaman direnci elde 138 edilir. Küçük sıcaklık farkları için tungsten filamanın sıcaklığı filaman direncinin sıcaklık katsayısı (α) kullanılarak aşağıdaki bağıntıdan hesaplanabilir: T= R − Rref αRref (V.1-1) + Tref Burada; T: Sıcaklık, R: T sıcaklığındaki direnç, Tref : Referans sıcaklığı (genellikle oda sıcaklığı), Rref.:Tref sıcaklığındaki ulaman direnci, α: Filaman direncinin sıcaklık katsayısı (tungsten için α = 4.54xl0-3 K-1). Bununla birlikte büyük sıcaklık farkları için α sabit kalmaz ve yukarıdaki bağıntı geçersiz olur. Bunun yerine büyük sıcaklık farkları için aşağıdaki yol izlenerek tungsten filamanın sıcaklığı belirlenir. 1. Oda sıcaklığında (300 °K) tungsten filamanın direnci (Rref) titizlikle ölçülür. Rref ölçümünde yapılacak küçük bir hata filaman sıcaklığını belirlemede büyük hatalara neden olabilir. 2. Filaman sıcakken uygulanan voltajı ve üzerinden geçen akım ölçülür ve voltaj akıma bölünerek RT direnci belirlenir. 3. RT’ nin Rref ‘e bölünmesi ile bağıl direnç elde edilir. 4. T sıcaklığında filamanın bağıl direnci için elde edilen değer Leslie kübü üzerindeki tablo kullanılarak filamanın sıcaklığı belirlenir. Şekil V.1-3. Stefan Boltzman Lambası 139 Termal Radyasyonun Farklı Yüzeylerden Yayınlanması: 1. Bölüm: 1. Ohmmetre ve milivoltmetreyi Şekil V.l-l’de görüldüğü gibi bağlayınız. 2. Küp önceden ısıtılmışsa güç anahtarını en yüksek konuma getiriniz ve bir gözünüzü ohmmetreden ayırmayınız. Okuduğunuz direnç değeri 40 kΩ’un altına düştüğü anda güç anahtarını 5.0 konumuna alınız. 3. Küp termal dengeye ulaştığı zaman (ohmmetrede okunan değer sabit bir değer civarında dalgalanmaya başladığı zaman) radyasyon sensörünü kullanarak kübün her yüzeyinden yayınlanan radyasyon şiddetini ölçünüz. Her ölçümde küp ile sensör arasındaki uzaklığı sabit tutunuz. Bu işlem için en emin yol, sensörün ön yüzündeki çubukları küp yüzeyine temas ettirmektir. Bu şekilde alacağınız ölçüm sonuçlarını Tablo V.1-1’e kaydediniz. Ölçtüğünüz termistör direncini ve küp üzerindeki direnç sıcaklık tablosunu kullanarak kübün sıcaklığını bulunuz. Değerleri aynı tabloya yazınız. 4. Buraya kadar yaptığınız işlemleri güç anahtarının 6.5, 8 ve en yüksek konumları için de tekrarlayınız. Güç anahtarının her değişiminden sonra kübün termal dengeye ulaşmasını bekleyiniz. 2. Bölüm: Termal radyasyon sensörünü kullanarak laboratuvar içindeki çeşitli cisimlerden yayınlanan termal radyasyonun bağıl büyüklüğünü inceleyiniz. Gözlemlerinizi ve ölçümlerinizi bir kağıda not alınız. Size sorulacak soruları cevaplayabilmeniz için aldığınız sonuçları yorumlayınız ve grup arkadaşlarınızla tartışınız. Termal radyasyonun soğurulması ve geçirilmesi: 1. Sensörü Leslie kübünün siyah yüzeyinden 5 cm uzaklığa yerleştirerek ölçümlerinizi kaydediniz. Bir parça pencere camını sensör ile küp arasına yerleştiriniz. Pencere camı termal radyasyonu etkin biçimde durduruyor mu? 2. Çeşitli cisimler için l. adımı tekrarlayınız ve gözlemlerinizi kaydediniz. 140 8888 8888 Şekil V.1-4 Deney düzeneği Tablo V.1-1 Güç 5.0 6.5 8.0 Maksimum Termistör direnci (Ω) Sıcaklık (°C) Sorular: 1. Radyasyonu iyi soğuran maddeler aynı zamanda iyi bir yayıcıdırlar. Aldığınız ölçümler bu kurala uyuyor mu? Açıklayınız. 2. Aynı sıcaklıkta bulunan farklı cisimlerin yaydığı radyasyon miktarı eşit midir? 3. Laboratuvar içinde termal radyasyonu durduracak cisimler bulabilir misiniz? Termal radyasyonu durduramayacak cisimlerin özellikleri neler olmalıdır? 4. Sonuçlarınızı kullanarak pencerelerdeki ısı kaybının doğası hakkında neler söylersiniz? 5. Sonuçlan kullanarak sera etkisini açıklayabilir misiniz? Deneyler: 1. Ters kare kanunu Şekil V.1-5’deki deney düzeneğini kurunuz ve aşağıdaki basamakları yapınız, l. Şerit metreyi masaya bant ile tutturunuz. 141 x 8888 Voltmetre Sensör Stefan Boltzman Lambası Güç kaynağı Şekil V.1-5 Deney düzeneği 2. Stefan-Boltzman lambasının filamanının metrenin sıfırı ile çakışacak şekilde olmasına özen gösteriniz, 3. Radyasyon sensörünü, lambanın filamanı ile aynı hizada olacak şekilde ayarlayın. Lamba kapalı iken sensörü, metre boyunca 10 cm’lik adımlarla kaydırırken mili voltmetreden okuduğunuz değerleri Tablo V.1.2’ye yazın. Bu ölçümlerin ortalaması çevrenin termal radyasyon miktarını verir. Lambanın kendisinin termal radyasyona katkısı, lamba açıkken aldığınız ölçümlerden çevrenin ortalama radyasyon değeri çıkarılarak bulunur. Lambayı yakın ve güç kaynağım 10 volta ayarlayın. Lamba ve sensör arasındaki uzaklığı Tablo V.l-2’ de liste halinde verilen değerler için ayarlayınız ve mili voltmetreden okunan değerleri de Tablo V.1-2’ ye kaydediniz. Uyarı: 1. Kaynak voltajını verilen değerin üzerine çıkarmayın. 2. Okuma işini hızlı yapınız, çünkü sensörün sıcaklığı kısmen de olsa sabit olmalıdır. Bunun için lamba ile sensör arasına ısı yalıtıcı bir cisim koymalısınız. Sorular: 1. Grafiğiniz bütün ölçüm bölgelerinde lineer mi? 2. Ters kare kanunu noktasal bir radyasyon kaynağından birim alan başına yayınlanan enerjinin uzaklığın karesiyle ters orantılı olarak değişmesidir. Sonuçlarınız bu kanunu doğruluyor mu? 3. Stefan-Boltzman lambası gerçekten bir noktasal radyasyon kaynağı mıdır? Eğer değilse; sonuçlarınız üzerindeki etkisi ne olabilir? 4. Lamba filamanını deney esnasında sensöre dik yerleştirdiyseniz sonuçlarınız nasıl etkilenir? 142 5. Çevrenizdeki araç gereçleri kullanarak Stefan-Boltzman lambasından farklı bir noktasal termal radyasyon kaynağı yapabilir misiniz? Noktasal kaynağın özelliği nedir? Tablo V.1-2 X(cm) Rad (mV) l/x2 (cm -2) Rad.-Çevre (mV) 2.5 X(cm) Çe.Ra.(mV) 10 3.0 20 3.5 30 4.0 40 4.5 50 5.0 60 5.5 70 6.0 80 7.0 90 8.0 100 Çevre radyasyon miktarı ortalaması = 9.0 10.0 12.0 14.0 16.0 18.0 20.0 25.0 30.0 35.0 40.0 45.0 50.0 143 2 Yüksek sıcaklıklarda Stefan-Boltzman kanunu Bu deneyde sıcak bir cismin, örneğin Stefan-Boltzman lambasının, değişik sıcaklıklarda yayımladığı birim alan başına düşen enerji ölçümleri yapılacaktır. Ölçümlerinizden ışınım enerjisinin sıcaklığın dördüncü kuvveti ile orantılı olup olmadığını test edeceksiniz. Lamba filamanının sıcaklığı, lamba telinin direncinin sıcaklık ile değişim katsayısından, T= R − Roda + Toda αRoda (V.1-2) hesaplanabilir. Burada Toda filamanın oda sıcaklığı, Roda filamanın oda sıcaklığındaki direnci, R filamanın T sıcaklığındaki direnci ve α Tungstenin sıcaklık katsayısıdır (4.5 x10-3 K-1). Denklem (V.1-2) düşük sıcaklık farkları için geçerli olup çok yüksek sıcaklık farkları olan ısıtıcı tel sıcaklığını bulmada kullanılamaz. Çok yüksek sıcaklık farklılıklarında tungsten ısıtıcı telin sıcaklığı aşağıdaki gibi tayin edilir. 1. Tungsten lamba telinin direnci oda sıcaklığında çok hassas olarak ölçülür. Roda (300K’ deki) ölçümündeki çok küçük bir hata, filamanın sıcaklığının ölçümünde büyük bir hataya neden olur. Ampermetre Güç kaynağı 8888 Stefan-Boltzman lambası Voltmetre Milivoltmetre 8888 8888 6 cm Şekil V.1-6 Deney düzeneği 2. Tungsten teli sıcak iken yani lamba yanarken geçen akım ve voltaj düşmesi ölçülür. Ölçülen voltajın akıma bölümü RT’ yi verir. 3. RT ‘nin Roda ya oranı kısmi direnci verir. 144 4. Tungsten için hazırlanmış olan sıcaklığa karşılık kısmi direnç grafiğinden (deney sorumlusundan) veya Tablo 1-1 ‘den tungsten fitilinin sıcaklığı bulunabilir. 5. Lambayı yakmadan önce Kelvin cinsinden (K = C+273) oda sıcaklığını ve StefanBoltzman lambasının oda sıcaklığındaki direncini ölçünüz ve kaydediniz. 6. Şekil V.1-6’daki düzeneği kurunuz ve voltmetreyi doğrudan Stefan-Boltzman lambasına bağlayınız. Sensör ile ulamanın yüksekliği aynı ve aralarında 6 cm uzaklık olmalıdır. 7. Güç kaynağının voltajını Tablo V.1-3’ de verilen değerlere ayarlayın. Her bir değer için ampermetreden akımı, mili voltmetreden voltaj değerini kaydediniz. Uyarı: Sensör okumalarını çok çabuk yapınız. Kayıt sırasında lamba ile sensör arasına ısı geçirmeyen madde koyunuz ki sensörün sıcaklığı sabit kalsın. Toda (Oda sıcaklığı) = K Roda(Oda sıcaklığındaki filamanın direnci) = Ω Sorular: 1. Grafiğiniz bir doğru parçası mı? Bütün ölçüm bölgeniz için grafik doğru parçası mı? 2. Stefan-Boltzman kanunu sadece ideal siyah cisimler için tam olarak doğrudur. 3. Siyah cisim üzerine düşen bütün radyasyonu soğuran cisimdir. 4. Bu durumda lamba filamanı gerçek bir siyah cisim midir? Bu deneyi lamba filamanı dışında hangi termal radyasyon kaynağını kullanarak yapabilirsiniz? Düşündüğünüz kaynaklar deney sonuçlarını nasıl etkiler? 145 Tablo V.1-2 Veriler V (volt) Hesaplamalar I (amper) Rad (mV) R(ohm) 1.0 2.0 3.0 4.0 5.0 6.0 7.0 8.0 9.0 10.0 11.0 12.0 146 T(K) T 4 (K4) DENEY-V.2 FRANCK-HERTZ DENEYİ Amaç: Kuantum kavramlarının doğrulanmasında direkt kanıt sağlamak Araçlar: Frank Hertz Tüp (No.6751), Ön Panel (No.6753), Fırın (No.6752), Frank Hertz deneyi için işletim ünitesi (No. 6756). Bu ünite gereksinim duyulan tüm voltajları sağlar ve ayrıca bir DC amplifikatör içererir) (Şekil V.2-1) Şekil V.2-1 Deney için aletlerin kurulması Deney alternatif olarak aşağıdaki ekipman ile de gerçekleştirilebilir: Bir 6,3 V DC ya da AC voltaj kaynağı (katot ısıtma voltajı) ve 0 +70 V sürekli değişken DC voltaj kaynağı (hızlandırma voltajı olarak), ana rektifiye ünitesi 5211, muhafazalı bağlantı kablolu (NEVA No.7256), okuma sayaçlı ve akım duyarlığı 10-11 A olan (NEVA No.7212) bir ölçme amplifikatörü. Karşı voltaj olarak yaklaşık 1,5 V’ lik bir DC voltaj kaynağı (l amp cep bataryası ya da voltaj bölmeli akümülatör). 200°C’ ye kadar okuması olan bir termometre (NEVA No.4052) 3 V DC ve 100 V DC ölçme erimli bir voltmetre. Kombine bağlantı iletkenleri. Frank Hertz Tüpü (No.675): İndirekt ısıtmalı oksit katodu, ızgara anodu ve kolektör elektrotu olan üç elektrotlu bir tüptür. Elektrotlar paralel planyalı bir biçimde düzenlenirler. Katotla anot arasındaki uzaklık (8 mm) yüksek bir şok olasılığını garantilemek için cıva buharı atmosferinde (V.180 °C) ortalama serbest yol uzunluğuna kıyasla fazladır. Öte yandan anotla kolektör elektrodu arasındaki boşluk azdır. 147 İmal sırasında tüp, yüksek akriveli kontak bir gaz giderici ile donatılır ve yüksek vakumla boşaltılır. Gaz giderici, tüp işletildiğinde enerji tüketen molekül gazlarında karakteristiklerin bozulmaması için uzun süre etkili bir şekilde çalışır. Anot ile kolektör elektrotu arasındaki kılıf duvar, iyonik nakil ısı cam duvarı yoluyla akım kaçağının engellenmesine yarayan cüruflu karborundumdan yapılma vakuma dayanıklı izolasyonlu bir koruma halkası taşır. Bu tüp oldukça berraklaştınlmış bir cıva damlası içerir. Katodun ısıtılması için 6,3 V DC ya da AC bir voltaj kaynağına gereksinim duyulur. Isıtıcı akımının en az 0.3 A olması gerekir. Şekil V.2-2 Frank Hertz Tüpü (Ön panele monte edilir) Isıtma fırını: 240x60x40 mm3 ölçülerinde çelik levhalı bir kabinden oluşur. Fırın, alt kısmına yerleştirilen borulu bir radyatör tarafından ısıtılır. Güç tüketimi 400 Watt’dır. Fırın ısıtıcısı yalnız bir AC kaynağına bağlanabilir. Aksi durumda arklama çift metalli kontağa zarar verir. Teori: Cıva rezonansı 253.7 nm dalga boyunda işletildiğinde kolektör elektrot akımının iyi tanımlanmış periyodik ve eşit uzaklıklı maksima ve miniması ile gerçekleştirilen Frank-Hertz deneyi (V.1913, Nobel Ödülü 1926) quantum teorisinin gösterilmesi ve doğrulanmasında kuşkusuz en etkili deneylerden biridir. Hızlandırma voltajının bir fonksiyonu olarak ortaya çıkan akım eğrisi Şekil V.2-3’de gösterilmiştir. Cıva atomlarının uyarma enerjisinin 4,9 eV olduğu gösterilerek akım 148 minimumu 4,9 V’lik boşluklarla aralıklandırılmıştır. Bu enerjiye karşılık düşen spektral frekans, v= E örneğin 4.9eV/4.133x1015 eVs=1.18x1015 Hz dir. Buna karşılık gelen dalga boyu h λ=c/ν=257.3 nm ‘ dir. Frank ve Hertz bu ultraviyole radyasyonun varlığını spektrografi yardımıyla ispatlamıştır. Not: Yaklaşık 7 V’lik bir hızlandırma voltajı için ilk akım minumumunun bulunması için tüpün anodu ile katodu arasına yaklaşık 2 V’ lik bir kontak potansiyeli uygulanmıştır. 180°C’de 150°C’de Şekil V.2-3 Frank-Hertz eğrisi Deneyin yapılışı: Isıtma fırınını donatılmış şebeke kablosu yardımıyla topraklı bir ana güç kaynağı noktasına bağlayın. Çift metalli kontak anahtarını istenilen ısı değerine getirin. Isı fırının orta kısmına yerleştirilen termometreden okunabilir. Bu ısıya 10-15 dakikalık bir ısıtmadan sonra ulaşılır (örneğin, 170°C). Bu durumda ısı ayarı otomatik olarak sabit tutulur (fırın kapalı olsa bile ve uzun bir kullanım boşluğundan sonra tekrar kullanılır). Şekil V.2-l’e ve ön paneldeki işaretlere göre işletim ünitesine gerekli bağlantıları (sırayla voltaj kaynağı ve ölçme amplifikatörü) yapın. Kolektör elektrotundan amplifikatör girişine bağlantı yaparken muhafazalı bir kablo kullanılmalıdır. Hızlandırma voltajı ve karşı voltaj polaritelerinin doğru olmasına özen gösterin. Hızlandırma voltajının negatif kutbunun K katot soketine (altta sağda) bağlanması gerekir. Aynı voltaj kaynakları kullanıyorsanız (hızlandırma voltajı, katot ısıtma voltajı 149 ve karşı voltaj) bunların zemine bağlı olmaması gerekir (zemine ya da şaseye galvanik bağlantı yapılmamalıdır). Çünkü alet ölçme amplifikatörü yoluyla yerleştirilmiş durumdadır. İndirekt ısıtmalı katodun, ısıtıcı voltajı uygulandıktan sonra yaklaşık 90 saniye ısıtılması gerekir. 0 Volttan başlayarak hızlandırma voltajını yavaş yavaş artırın. Daha sonra kolektör elektrotundan anoda bir akım akar. Bu akım ölçme amplifikatörü tarafından gösterilir. Bu akımın büyüklüğü 10-10 A basamağındandır. Ölçme amplifikatörünün duyarlığının buna göre yapılması gerekir. Kolektör elektrotunun polaritesi anoda göre negatiftir. Ölçme amplifikatörünün çıkışına bağlanan sayaç için doğru eşdeğer polarite gözlemlenmelidir. Bir hızlandırma voltajı fonksiyonu olan kolektör elektrot akımı 4,9 V boşluklarla aralıklandırılan minimum vasıtasıyla periyodik olarak tekrarlama, eşit uzaklıklı maksimumu ve minimumu gösterir, ilk akım minimumunun yaklaşık 7 V civarında olması için katotla anot arasındaki tüpte yaklaşık 2V’ lik kontak potansiyeli vardır. Şekil V.2.3 hızlandırma voltajının bir fonksiyonu olarak kolektör elektrot akımını gösterir. Eğrinin biçimi esas olarak fırın ısısına bağlıdır. Düşük sıcaklıklarda (150° civarında) ilk minimum daha şiddetli bir şekilde oluşur. Ama eğri daha hızlı bir şekilde yükselir. Tüp bu yüzden 30 V civarında durur. Fırın ısısı sürekli artırılarak daha fazla minimum elde edilebilir ve eğri dar bir akım eriminde sınırlı kalır. Tüpteki emisyon akımı ve böylece kolektör elektrot akımı katot ısısından etkilenir. Akım çok düşükse katot ısıtıcı voltajı artırılabilir (örneğin 8 V). Isıtıcı akımının daha sonra reostatik ya da rotatif potansiyometre kontrolü (yaklaşık 10 Ω) ile ayarlanabilir. 50 V hızlandırma voltajı ile kolektör elektrot akımı 10-10 A basamağında olur. Isıtıcı devre direncinin sol taraftaki ısıtıcı bağlantı soketindeki bağlantıya (H) seri olarak yerleştirilmelidir. Katot için ısıtıcı voltajı bir akümülatörden de alınabilir. Tüpün anot devresindeki 10 kΩ direnç tüpün aşırı yüklenmesini engeller. Böylece tüp içinde aşırı voltaj uygulamadan kaynaklanan şok iyonlaşması ile bir deşarj oluşsa bile tüp tehlikeye atılmaz. Işıklı deşarjı bir spektroskop ile gözlemek ve gaz dolumunun cıva buharı olduğunu spektrumdan ispatlamak olanaklıdır. Frank-Hertz tüpü, bağlama iletkenleri dahil tüm tüp sabit bir sıcaklıkta ısınacak şekilde ön panelin arka tarafına monte edilir. Bu kesinlikle şarttır. Çünkü cıvanın buhar basıncı daima tüpün en soğuk noktasının ısısı ile belirlenir. 150 Ön panelde tüp için seramik izolasyonlu bağlantı soketleri vardır. Kolektör elektrotu, muhafazalı iletken ile işletim birimine (ölçme amplifikatörü) bağlanan bir BNC tipi jaka bağlanır. Tüpün sembolik tanımı ön panelde koyu çizgilerle gösterilmiştir. Bağlantılar ince çizgilerle belirtilmiştir. Fırının iki penceresi vardır. Bunlardan tüp ve ısıtıcı spiralleri gözlemlenebilir. Fırının kaplama sacında, sıkıştırma yayı bulunan bir termometre yerleştirmek için bir delik bulunur. Bağlama soketi arasında tüpün anodu ve hızlandırma voltajı için kalıcı bir 10 k Ω akım sınırlama direnci vardır. Bu direnç, tüpü, aşırı voltaj uygulandığında bir ana deşarj durumuna karşı korur. Normal ölçümlerde bu güvenlik direnci karşısında ortaya çıkan voltaj düşüşü önemsenmeyebilir. Çünkü tüpün çalışma anot akımı 5 µA’ dan küçüktür (güvenlik direnci karşısındaki voltaj düşüşü 0,05 V’ den azdır). Altı tırtıllı vida gevşetilerek tüp ile ön panel birbirinden ayrılabilir. Böylece fırın başka amaçlar için de kullanılabilir (örneğin, sodyum floresans deneyi için). Deney Tanımı: Frank-Hertz deneyinde, elektronlarla cıva atomları arasındaki çarpışma ile ortaya çıkan enerji geçişleri gözlenebilir. Tüp çok az cıva içerir. Bunun bir kısmı da tüp fırında ısıtıldığında buharlaşır. Yaklaşık 20 milibarlık bir cıva buharı basıncı 180°C’ de elde edilir. Oksitli ısıtmalı katot elektronlar yayar. Elektronların ızgara anottan geçerek ve daha sonra kolektör elektrotundaki 1,5 V’ lik bir karşı voltaj karşısında uçması için bu elektronların kinetik enerjisi hızlandırma voltajı (Ub) artırılarak artar. 10-10 A basmağından bir akım kolektör elektrotundan anoda akar ve ölçme amplifikatörü ile gösterilir. Elektronlarla cıva atomları arasında çarpışmalar ilk olarak elastik bir şekilde cıva atomlarına önemli enerji transferi olmadan ortaya çıkar. Ama hızlandırma voltajı yeterli bir düzeyde artırıldığında elektronların kinetik enerjisi cıva atomlarını elek anodu önünde uyaracak kadar büyüktür. Böylece elektronlar kinetik enerjilerini kaybeder ve artık frenleme voltajı (-1,5 V) karşısında kolektör elektrotuna ulaşamazlar. Böylece ölçme amplifikatörü tarafından verilen geçerli okuma daha küçük olur. Hızlandırma voltajı daha fazla artırıldığında çarpışma alanı sürekli olarak katoda daha yakın hareket eder ve çarpışma ile frenlenen elektronlar yeniden hızlandırılır ve tekrar kolektör elektrotuna ulaşabilir (kinetik enerjileri o kadar büyür ki elastik olmayan cıva 151 atomlu ikinci bir çarpışma tarafından frenlenebilir olana kadar). Bu enerji transferi hızlandırma voltajı sürekli artırılarak periyodik olarak yeniden ortaya çıkartılır. Dikkat: Isıtma fırının doğru AC kaynağı ile donatılmasına özen gösterin. AC kaynağının değerini (110 ya da 220 VAC) kaynak kablo girişinin yanındaki levhada bulacaksınız. Sorular: 1. Şekil V.2-3’ de ki eğriler niçin oluşmuştur açıklayınız. 2. Hızlandırma ve iyonlaşma potansiyeli nedir? 3. Bu deneyde niçin vakumlu tüp kullanılmıştır. 152 DENEY-V.3 MİLİKAN YAĞ DAMLASI DENEYİ Amaç: Elektron yükünü tespit etmek Araçlar: AP-8210 Millikan Yağ Damlası Seti aşağıdaki ekipmanları içerir: Cihaz platformu ve plaka şarj anahtarı Halojen lamba için 12 volt DC transformatör • Uçucu olmayan yağ (Squibb#5597 Mineral Yağ, yoğunluk = 886 kg/m3) • Atomizör Şekil V.3-1 Ekipman Şekil V.3-2 Deney platformu 153 Teori: Bir partikül tarafından taşınan elektrik yükü. bilinen bir elektrik alan içerisindeki partiküle etkiyen kuvvet ölçülerek hesaplanabilir. Bilinen bir elektrik alanı yaratmak kısmen kolay olsa da bir ya da birden fazla elektron taşıyan bir partikülde böylesi bir alan tarafından uygulanan kuvvet oldukça küçüktür. Örneğin. 1000 volt/cm’ lik bir alan bir adet serbest elektron taşıyan bir partiküle yalnızca 1.6x10-9 dyne’lik bir kuvvet uygular. Bu 10-12 gram kütleli bir partiküle etkiyen yer çekimi kuvvetiyle kıyaslanabilen bir kuvvettir. Millikan Yağ Damlası deneyinin verimi bu küçük kuvvetleri ölçmesi ile değerlendirilir. Yalnız 10-12 gramlık ya da daha hafif yağ zerreciklerinin davranışı yer çekimi ya da bir elektrik alan altında gözlenir. Damlanın düşüş hızının ölçülmesi. Stokes ilkesinin kullanımı ile damlanın kütlesinin hesaplanmasını mümkün kılar. Bir elektrik alan içerisinde yükselen damla hızının gözlenmesi, kuvvetin ve böylece yağ damlasınca taşınan yükün hesaplanmasını sağlar. Bu deney bir damla üzerindeki toplam yükün ölçülmesine olanak tanımasına rağmen, bu yalnızca elde edilen verinin analizi ve tek bir elektron yükünün belirlenebileceği deneysel hünerle mümkündür. Yavaşça yükselen ve düşen damlalar seçilerek damlanın az sayıda serbest elektrona sahip olduğundan emin olunabilir. Bu tür damlalar gözlemlenir ve ayrı ayrı yükleri hesaplanabilir. Bu damlalar üzerindeki yükler, bilinen en küçük yükün tam katları ise bu elektriğin atomik yapısının iyi bir göstergesidir. Buna karşın her yükün ölçümü için farklı bir damlacık kullanıldığından, damlanın yük üzerindeki etkisi bir sorundur. Bu belirsizlik, damla gözlem altındayken tek bir damla üzerindeki yük değiştirilerek giderilebilir. Bu damlanın yanına yerleştirilen bir iyonizasyon kaynağı ile gerçekleştirilebilir. Aslında aynı damla üzerindeki yükü. defalarca değiştirmek mümkündür. Aynı damla üzerindeki ölçüm sonuçlan en küçük yükün tam katlan olan yükleri verirse bu elektriğin atomik yapısının göstergesidir. Elektronun yükünün ölçümü Avogadro sayısının hesaplanmasını da mümkün kılar. Bir elektrot üzerinde (faraday) bir elementin bir gram eşdeğeri olan elektriksel toplanmayı gerektiren akım miktarı, bir mol’ deki molekül sayısı ile çarpılan elektron yüküne eşittir. Elektroliz deneylerinden faraday’ın her bir gram eşdeğer ağırlık (mks siteminde genellikle kilogram eşdeğer ağırlık başına 9.625xl07 coulomb olarak belirtilir) başına 154 2.895xl014 elektrostatik birim olduğu bulunmuştur. Faraday’ ın elektron yüküne bölünmesiyle (2.895 x1014 e.s.u. /gr eş değer ağırlık) / 4.803 x10-10 e.s.u ve gram eşit ağırlık başına 6.025 x 1023 molekül ya da Avogadro sayısı elde edilir. Bir damla üzerindeki yükün hesaplanması için eşitlik Bir yağ damlacığı üzerindeki kuvvetlerin analiz edilmesiyle damlacığın taşıdığı yükün belirlenmesini sağlayan eşitlik elde edilir. Şekil V.3-3’ de damla üzerinde etki eden kuvvetlerin hava içerisinde düşüşü ve son hızına (terminal hıza bu deneyde kullanılan damlacıklar için birkaç milisaniyede ulaşılır) ulaşması görülmektedir. Şekil V.3-3(a) ‘da vf düşüş hızı, k havayla damla arasındaki sürtünme katsayısı, m damlanın kütlesi, g yer çekimi ivmesidir. Kuvvetler eşit ve zıt yönlü olduğu için: Mg=kvf (V.3-1) + Een kvf mg mg Kvr b) a) Şekil V.3-3 a) serbest düşen partikül b) E alanındaki partikül Şekil V.3-3 b)’de bir elektrik alanı etkisi altında yükselen damla üzerindeki etkileri gösterir. E elektrik yoğunluğu. en damlanın taşıdığı yük ve vr yükselme hızıdır. Kuvvetler vektörel olarak eklenir. Een = mg + kvr (V.3-2) elde edilir. Her iki durumda damlacık üstünde hava tarafından uygulanan hafif bir kuvvet söz konusudur. Hava yoğunluğu yağın yalnızca binde biri civarında olduğu için bu kuvvet göz ardı edilebilir. (V.3-1) ve (V.3-2) Eşitliklerinden k elimine edilir ve en için aşağıdaki eşitlik elde edilir: 155 en = mg (v f + v r ) (V.3.3) Ev f eşitliğinden m’ i çıkarmak için bir kürenin hacmi için kullanılan ifade kullanılır m=(4/3)πa3ρ (V.3-4) a damlacığın yarı çapı ve ρ yağın yoğunluğudur, a’ yı hesaplamak için küre şeklindeki bir kütlenin yarı çapı ile onun viskozlu bir ortamda düşüş hızı arasında ilişki kurulur ve Stokes yasası kullanılır (η viskozite katsayısı ile). 9ην f a= (V.3-5)* 2 g (σ − ρ ) (V.3-4) ve (V.3-5) e ş itlikleri (V.3-3) eş itli ğ inde yerine koyulursa aşağıdaki elde edilir, en = 4π 3 3 I 9η (v f + v r ) v f x g (σ − ρ ) 2 E (V.3-6) Ancak damlacıkların düşme hızı 0.1 cm/s’ den küçük olduğunda Stokes yasası yanlış hale gelir. Bu deneyde kullanılan damlacıkların hızı 0.01-0.001 cm/s aralığında olduğundan en için verilen ifadede bir düzeltme faktörü eklenmelidir. Bu faktör: I I + b pa 3/ 2 (V.3-7)** burada b sabit, p atmosferik basınç ve a, damlanın (V.3-5) eşitliğinde Stokes yasasının düzeltilmemiş şekli ile hesaplanan yarı çapıdır. Elektrik yoğunluğu E = V/d ile verilir. Burada V bir d uzaklığınca ayrılan paralel levhalar arasındaki potansiyel farktır. E, V ve d aynı birim sistemi ile belirtilir. E elektrostatik birim, P volt ve d santimetre birimlerinde ise ilişki aşağıdaki şekildedir. E(e.s.u)=V(volt) / 300 d(cm) (V.3-8) (V.3-7) ve (V.3-8) eşitlikleri (V.3-6) eşitliğinde yerine koyulur ise. terimler yeniden düzenlenir ve aşağıdaki eşitlik elde edilir. 156 3 1 9η en = 400πd g (σ − ρ ) 2 1/ 2 1 x + 1 b / pa 3/ 2 x (v f + vr ) v f V (V.3-9) Herhangi bir cihaz için ilk parantez grubundaki terimlerin yalnız bir kez belirlenmesi gerekir. Üçüncü parantez grubundaki terim, damlanın yükündeki her değişiklik için hesaplanırken ikinci terimler her damla için belirlenir. Sembol tanımları (V.3-9) eşitliğindeki kullanımlarına uygun birimleri ile birlikte aşağıdaki şekildedir***: en :Damlacığın taşıdığı yük (e.s.u) d :Kondansatörde tabakaların ayrımı (cm) a: Yağ yoğunluğu (g/cm3) p: Hava yoğunluğu (g/cm3) g : Yer çekimi ivmesi (cm/s:) η: Dengedeki havanın viskozitesi (dyne s/cm2) b : Sabit, 6.17x10-4 (Hg cm) ‘ye eşit p : Barometrik basınç (cm cıva basıncı) a : Damlanın (V.3-5) eşitliği ile hesaplanan yarı çapı(cm) Vf :Düşme hızı (cm/s) vr :Yükselme hızı (cm/s) V : Levhalar karşısında potansiyel fark (volt) e için kabul edilen değer 4.803 x 10-10 e.s.u’dur. *Stokes yasası ile ilgili detaylı bilgi için Introdnction to Thcorelical Physics-L.Page, (New York. Van Nostrand). Bölüm 6. **Elektron”da sapma orataya çıkabilir, R.A.Millikan (Chicago. Chicago Press University) Bölüm 5. *** en ‘nin modern hesaplamaları genellikle SI birimlerinde yürütülür.(bakınız Deneysel Prosedür, Bir Elektronun Yükünün Hesaplanması, Sayfa 7). 157 Platform üzerinde bulunan parçalar: Damlacık gözlem hücresi (detaylı bilgi aşağıdadır), retiküllü (çizgi ayrımı: 0.5 mm ana bölmeler 0.1 mm ara bölmeler) gözlem mikroskobu (30 X parlak alan dik görüntü), retikül odaklama ayar ve damlacık odaklama ayarı. Halojen lamba (V.12 V, 5W halojen ampul ve çift renkli, kızılötesi ısı emen camlı, yatay ve dikey lamba ayar düğmeli) odaklama teli (gözlem mikroskobunun ayarı için), plaka bağlantıları termistör (alt plaka montelidir) bağlantıları UYARI: Termistör bağlantılarına gerilim uygulamayın. termistör tablosu (sıcaklığa bağlı olarak direnç) iyonlaşma kaynağı ayarı (üç konumlu: İyonizasyon AÇIK, İyonizasyon KAPALI ve damlacık püskürtme pozisyonu) seviye ayarı için hava kabarcık haznesi destek çubuğu vanaları ve vidaları (platformun PASCO ME-8735 Geniş çubuk standına monte edilebilmesi ve gözlem mikroskobunun göz seviyesine yükseltilebilmesi için), 3 adet seviye ayar ayağı plaka ş arj analıları (anahtar kullanılırken platformun titremesini önlemek amacıyla l metrelik kablosu ile birliktedir) Damlacık gözlem hücresinin elemanları Şekil V.3-4’ e bakıldığında kapak damlacık deliği tıpası, yuva, üst kapasitör plakası (pirinç), plastik ara halkası (kalınlığı yaklaşık 7.6 mm), alt kapasitör plakası (pirinç), toryum-232 alfa kaynağı (0.008 µcurie), üst kapasitör plakasına elektrik bağlantısı konveks mercek görülmektedir. NOT: Toryum-232, doğ al olu ş umlu 1.41x10 10 yıl’lık yarılanma süresi olan düşük seviyede bir alfa-parçacığı kaynağıdır. Kullanım sırasında ayarlanmaz ve PASCO MillikanYağ Damlası cihazını kullananlar için zarar verici değildir. Ekipmanı orijinal paketleme malzemesi içerisinde korumanız önerilir. Paketi açtıktan sonra damlacık gözlem hücresinden köpüğü çıkarın. Plaka ş arj anahtarını platform üzerindeki velcro şeritler üzerine yerleştirin. Set haricinde kullanımı gerekli ekipmanlar: 500V DC 10µA (minimum), regüleli yüksek gerilim güç kaynağı (PASCO SF-9585 Yüksek gerilim güç kaynağı), dijital multimetre (voltaj ve direnci ölçmek için) (PASCO SB-9599A Dijital multimetre), banana fişli bağlantı kabloları (PASCO SE-94I5 Banana fişli bağlantı kablosu), kronometre (PASCO SE-8702A Dijital kronometre). 158 Ek olarak önerilen ekipmanlar: PASCO ME-8735 Geniş çubuk standı, PASCO ME-8736 Çelik Çubuklar (45 cm) Kapak Yuva Üst kapasitör Damlacık deliği tıpası Elektriksel bağlantı Plastik ara halkası Cihaz tabanı Alt kapasitör Toryum-232 Yuva pimleri Şekil V.3-4 Damlacık gözlem hücresi Ekipmanın kurulması Deney yapılacak odanın hazırlanması 1. Oda ışığını, ancak multimetre ve kronometre okunabilecek ve veri kaydedilebilecek kadar mümkün olduğunca karanlık hale getirin. 2. Cihazın arkasındaki zemini karanlık olmasına özen gösterin. 3. Cereyan ve titreşimden uzak bir ortam seçin. Platformun seviye ve yükseklik ayarının yapılması 1. Cihazı, deneyi yapacak kişi otururken gözlem mikroskobuyla damlaları gözlemleyebilecek yükseklikte sert bir masaya yerleştirin.Uygun yüksekliği ayarlamak için gerekirse cihazı geniş çubuk satandı (ME-8735) üzerine yerleştirilmiş iki destek çubuğuna (ME-8736) monte edin (Şekil V.3-5). 159 2. Ekipman üzerindeki seviye ayar kabarcık haznesini referans olarak kullanıp cihazı platformun ayar ayaklarını ya da çubuk vidalarını çevirerek ayarlayın. Böylece kurma işleminiz tamamlanır. Göz seviyesine ayarlayın Yüksek gerilim DC güç kaynağı Destek çubukları Çubuk standı Sağlam titremeyen masa Şekil V.3-6 Ekipmanların kurulması. Plakalar arası mesafesinin ölçülmesi Hücreyi yukarı doğru çekerek damlacık gözlem hücresini sökün. Daha sonra üst kapasitör ve ara plakayı çıkarın (bkz. Şekil V.3-5). Plastik ara halkanın kalınlığını (plakalar arası mesafeye eşittir) bir mikrometre ile ölçün. Yükseltilmiş olan aralık dişlisinin ölçümünüze dahil olmaması gerekir. Bu ölçümün hassasiyeti deney sonuçlarınızın hassasiyeti açısından önemlidir. Ölçümleri kaydedin. Optik sistemin ayarlanması Gözlem mikroskobunun odaklanması Plastik ara halkası ve üst kapasitör levhasını alt kapasitör levhasına tekrar takın. Delikleri yuva pimleriyle tabana denk gelecek şekilde ayarlayarak yerleştirin (Şekil V.3-4). 160 NOT: Alt kapasitör plakası üzerindeki toryum kaynağı ve elektriksel bağlantı plastik ara halkası üzerindeki bojııtları hassas olarak ayarlanmış deliklere tam olarak yerleşir.Odaklama telini platformdaki yerinden çıkartın ve üst kapasitör levhasının ortadaki deliğe yerleştirin (Şekil V.3-6). Odaklama teli Üst kapasitör Ara halkası Alt kapasitör Şekil V.3-6 Odaklama telinin üst kapasitör levhasına takılması. Halojen lamba yuvasındaki lamba güç jakına 12 V DC transformatörü fişe takın. Transformatörün doğru voltajda olduğuna emin olun: 100, 117, 220 ya da 240 V) Retikül odaklama halkasını çevirerek retikülü odaklayın. Gözlem mikroskobundan odaklama teline bakın ve damlacık odaklama halkasını çevirerek teli net görünecek şekilde odaklayın. NOT: Gözlük kullanan kişiler için eğer gözlem mikroskobunun odak ayarı gözlük kullanılmadan yapılırsa daha kolay olacaktır. Halojen filamanııı odaklanması 1. Yatay filaman ayar düğmesini ayarlayın. Telin sağ kenarı en parlak düzeye geldiğinde (telin ortasına kıyasla en yüksek kontrastta) ışık en iyi düzeyde odaklanır. 2. Bir yandan gözlem mikroskobuyla odaklama telini gözlerken diğer yandan dikey filaman ayar düğmesini, retikül alanında bulunan tel üzerindeki ışık en parlak düzeye gelene kadar çevirin. 3. Odaklama telini platform üzerindeki yerine vidalayın. 161 Kontrol fonksiyonları iyonizasyon kaynağı ayar kolu 1. Kol iyonizasyon Kapalı (OFF) konumunda iken kaynağın her tarafı plastikle kapalıdır. Dolayısıyla damlacık alanına hemen hemen hiç alfa parçacığı girmez. 2. Açık (ON) konumunda plastik kaplama kalkar ve damlacık alanı toryum232’den yayılan iyonlaştırıcı alfa parçacıklarına manız bırakılır. 3. Damlacık püskürtme konumunda hücre, yağ damlaları hücreye girdiğinde havanın dışarı çıkmasını sağlayacak küçük bir hava deliği ile havalandırılır. İyonizasyon açık ON konumu Damlacık gözlem hücresi Damlacık püskürtme konumu İyonizasyon kolu İyonizasyon kapalı OFF konumu Şekil V.3-7. İyonizasyon kaynağı ayar kolu Plaka şarj anahtarının üç konumu vardır: 1. ÜST PLAKA- (TOP PLATE-) negatif uç üst plakaya bağlanır. 2. ÜST PLAKA+ (TOP PLATE +): negatif uç alt plakaya bağlanır. 3. PLAKALAR TOPRAKLI (PLATES GROUNDED): levhaların yüksek gerilim güç kaynağı ile bağlantısı kesilir ve elektriksel olarak bağlanırlar. Voltajın ayarlanması ve ölçülmesi Banana fişli bağlantı kablolarını kullanarak yüksek voltaj DC güç kaynağını plaka gerilim uçlarını bağlayın ve 500 V civarına ayarlayın. Kapasitör plakalarına verilen gerilimi ölçmek için dijital multimetre kullanın. 162 Kapasitör plakalarındaki değil plaka gerilim bağlantılarındaki voltajı ölçün. Elektrik şokunu önlemek amacıyla her plakaya seri bağlı 10 MΩ bir direnç vardır. Damlacık gözlem hücresinin ısısının belirlenmesi Multimetreyi termistör uçlarına bağlayın ve termistörün direncini ölçün. Alt pirinç levhanın ısısını bulmak için platformdaki Termistör rezistans tablosunu referans alın. Ölçülen ısının damlacık gözlem hücresi içerisindeki ısıya karşılık düşmesi gerekir. Halojen ampulün ürettiği ısının çoğu dikronik cam tarafından yansıtıldığı halde, uzun süre ışığa maruz kaldığında damlacık gözlem hücresi içerisindeki ısı yükselebilir. Dolayısıyla damlacık gözlem hücresi içerisindeki ısının periyodik olarak belirlenmesi gerekir (örneğin, her 15 dakikada bir). Deneyin yapılışı: Damlacık deliği kapağını üst kapasitör levhası üzerine kapatıp kapağı yuvaya yerleştirerek damlacık gözlem hücresinin yeniden kurulmasını tamamlayın (Bakınız Şekil V.3-4). NOT: Damlacık deliği kapağı deney başladıktan sonra hücreye fazladan damlacık girmesini engeller. Plaka voltajını ve termistör direncini (sıcaklık) ölçün ve kaydedin. Damlacıkların hücreye girmesi 1. Atomizöre bilinen yoğunlukta uçucu olmayan yağ koyun (Squibb#5597 Mineral Yağ, yoğunluk: 886 kg/m3). 2. Yağ dışarı püskürene kadar hızlıca pompalayın ve atomizöri hazırlayın. Atomizörin ucunun aşağı gelmesine özen gösterin (şafta 90°, bkz. Şekil V.3-8). Uç Şaft Şekil V.3-8 Atomizerin ucunun doğru pozisyonu 3. Damlacıkların hücreye girişi sırasında içerideki havanın çıkmasını sağlamak için iyonizasyon kaynağı kolunu damlacık püskürtme konumuna getirin. 163 4. Atomizör ucunu damlacık gözlem hücresi kapağındaki deliğe yerleştirin. 5. Gözlem Mikroskobu ile gözlem yaparken atomizörü hızlı bir şekilde bir kez pompalayın. Daha sonra damlacıkları kapak, üst kapasitör plakasındaki damlacık giriş aralığı boyunca iki kapasitör arasındaki boşluğa doğru hareket ettirmek için yavaş yavaş pompalayın. 6. Gözlem Mikroskobunda damlaların yoğun bir şekilde düşüşünü gördüğünüzde iyonizasyon kaynak kolunu kapalı (OFF) konumuna getirin. Atomizör gözlem alanına damlacıkları püskürtmüyor ve yalnızca bulanık bir parlaklık oluşturuyorsa üst levha deliği ya da kapağın üzerindeki delik tıkanmış demektir. Temizlemek için bakım kısmını referans alın. NOT: Damla püskürtme tekniğinin deney yapan kişi tarafından geliştirilmesi gerekir. Amaç arasından bir damlacık seçilebilen çok sayıda damladan oluşan parlak bir bulut değil az sayıda damla elde etmektir. Damlaların gözlem alanına doğru atomizör basıncı ile yönlendirildiği unutulmamalıdır. Dolayısıyla atomizörün fazla kullanımı gözlem alanına daha önemlisi, hücre duvarıyla gözlem mikroskobunun odak noktası arasındaki alana çok fazla sayıda damlanın yönlendirilmesine yol açabilir. Bu alandaki damlalar mikroskobun odak noktasındaki damlaların gözlemlenmesini engeller. Tüm kontrol alanı damla ile dolar ve dolayısıyla hiç bir damla seçilemez hale gelirse, 3-4 dakika damlalar gözlem alanı dışına çıkana kadar bekleyin ya da damlacık gözlem hücresini sökerek (DC güç kayna ğ ını kapattıktan sonra) temizleyin. Damlacık gözlem hücresinin parçaları üzerindeki yağ miktarı çok artmışsa Bakım kısmında açıklandığı gibi temizleyin. Hücreye ne kadar az ya ğ püskürtülürse o kadar az temizleme gerekeceğini hatırlayın. Damlanın Seçilmesi Görünen damlalardan, plaka şarj anahtarı “Plakalar Topraklı” konumunda yavaşça (yaklaşık 0.02-0.05mm/s) düşen bir damlacık seçin. Aynı şekilde en az bir (-) ya da (+) yüke sahipken (plakalar şarj edildiğinde hız değişir) işlemi tekrarlayın. 164 NOT: Ana retikül çizgileri arası uzaklık boyunca (0.5mm) düşmesi 15 saniye süren bir damla aynı mesafeyi (V.1000 V/cm)’ lik bir elektrik alanı etkisi altında, aşağıdaki yük ve sürelerde çıkar: 15s, l fazla elektron; 7s, 2 fazla elektron; 3s. 3 fazla elektron. (Bu oranlar yaklaşık değerlerdir). NOT: Görünürde çok fazla yağ varsa kapasitör plakalarına birkaç saniye voltaj uygulayarak bunları temizleyebilrsiniz. Eğer uygun boyutta ve tipte bir damla seçimine olanak tanıyan net yüklere sahip damlacıklar çok az sayıda ise iyonizasyon kolunu 5 saniye kadar açık (ON) konumuna getirin. Uygun boyutlarda ve yükte bir yağ damlacığı bulduğunuzda gözlem mikroskobunun odağının ince ayarını yapın Yağ damlacığı toplu iğne başı kadar parlak bir ışık şeklinde görüldüğünde hassas veri alınması için en iyi odaktır. Yağ damlacığının düşüş ve yüksekliği ile ilgili veri toplanması 1. Seçilen damlacığın yaklaşık 10-20 kez yükselme (şarjlı plakalar) ve düşüş (şarjsız plakalar) hızını ölçün. Plaka voltaj anahtarını kullanarak damlacığın yönünü gerektiği kadar çevirin. NOT: Iş ı ğın en parlak noktası ilk ana retikül hattının arkasından geçtiği andan ikinci ana retikül hattının arkasından geçtiği ana kadar zamanı ölçtüğünüzde en doğru ölçümleri elde edersiniz, (bu hatlar 0.5 mm aralıklıdır) 2. Damlacık üzerindeki yükü hesaplayın. Damla üzerindeki yükün ilk hesaplanan sonucu, beş ve daha fazla elektrondan büyükse, sonraki hesaplarda daha yavaş hareket eden damlacıkları kullanmalısınız. 3. Daha önce açıklanan prosedürü uygulayarak biraz daha yağ damlacığı püskürtün ve bir başka damlacık seçin. 4. Seçilen bir damlacığın düşüş ve yükseliş hızlarını. 10-20 kez ya da yük kendiliğinden değişene veya damlacık görüş alanı dışına çıkana kadar ölçün. 5. Damlacık görüş alanının üst kısmına geldiğinde iyonlaştırma kolunu damlacık düşene kadar bir kaç saniye ON pozisyonunda tutun. 165 6. Damlacığın yükselme hızı değişirse mümkün olduğu kadar çok sayıda yeni yükselme hızı ölçümü yapın (20 ölçüme kadar). 7. Damlacık hala görüş alanı içinde ise. daha önce açıklandığı gibi daha fazla alfa partikülü uygulayarak damlacık üzerindeki yükü değiştirin ve eğer mümkünse 10-20 kez yeni yükselme hızını ölçün. 8. 7’de anlatılan kısmı yapabildiğiniz kadar tekrarlayın. 9. Plaka gerilimini, yağ yoğunluğunu, damlacık gözlem hücresi içindeki ısıda havanın viskozitesini, (bakınız ek A), ve her bir hız ölçüm grubu için barometrik basıncı kaydedin. NOT: Daima tek bir damla üzerinde farklı yüklerin mümkün olduğu kadar fazla sayıda gözlemlenmesi tercih edilir. Bir elektronun yükünün hesaplanması Bir elektronun yükünü hesaplamak için Giriş kısmında türetilen formülü kullanın*: en = 3 4 1 9η πd 3 g (σ − ρ ) 2 1/ 2 1 x 1 + b / pa 3/ 2 x (v f + vr ) v f V (V.3-10) * Burada ifade edilen formül, SI birimlerindeki sabitler ve verilerle kullanım içindir. Kullanılan sembollerin tanımlan (SI birimlerinde): en :Damlacığın taşıdığı yük (coulomb) d : Kondansatör plakaları arasındaki mesafe(m) a :Yağın yoğunluğu (kg/cm3) p :Havanın yoğunluğu (kg/cm3) (Ek A) g :Yer çekimi ivmesi (m/s2) η :Havanın viskozitesi (Ns/m2) (Ek B) b :Sabit, 8.20 x10-3 Pa.m’ ye eşittir. P:Barometrik basınç (Cıva m) a :Damlanın yarı çapı (m) 166 v f : Düşme hızı (m/s) vr : Yükselme hızı (m/s) V: Levhalar arasındaki potansiyel fark (volt) e için kabul edilen değer 1.60 x 10-19 coulomb’dur. Elektron yükünün hesaplanması için bir öğretmenin alternatif metod örneği: 1.Yağ damlasının yarı çapını hesaplayın: 9ηd 2t (σ − ρ ) g a= (V.3-11) burada t = plakalar yüksüz durumda iken damlanın d(m) mesafesini düşmesi için gereken ortalama süredir (s). 2. Yağ damlası üzerine etki eden sürtme kuvvetini Stokes ilkesine göre hesaplayın: f = 6πaηd t (V.3-12) burada t = plakalar yüklü durumda iken damlanın d = uzaklık (m) yükselme ya da düşme mesafesini alması için gereken ortalama süredir (s) 3.Damlaya etki eden elektrik alanı E hesaplayın: E= V d (V.3-13) 4.Damla üzerine etkiyen yer çekimi kuvvetini hesaplayın: 4 mg = πa 3 (σ − ρ ) g 3 (V.3-14) 5. Damlanın yükünü hesaplayın: q+ = f + + mg E (V.3-15) (plakalar yüklü durumdayken damlanın yükselmesi durumu için) q− = f − − mg E (V.3-16) 167 (Plakalar yüklü durumdayken damlanın düşmesi durumu için) 7. Çok yüklü partiküller için Stokes yasasının sınırlılığını telafi edecek düzeltme faktörü ile çarpın. q düzeltme 1 = b 1+ pa 3/ 2 (V.3-17) xq Sorular: 1. Niçin e/m oranı ölçülmektedir? 2. Bu metodun uygulanmasında ne gibi zorluklar olabilir? 3. Bu deneyde niçin yağ kullanılmıştır. 168 DENEY-V.4 E/M NİN TAYİNİ Deneyin amacı: e/m oranını hesaplamaktır Araçlar: e/m tüpü, helmoltz halkası, kontrol panelleri, cetvel Teori: e/m deney düzeneği, e/m oranının hesaplanması için basit bir yol sağlar. Bu metot ilk defa J.J: Thomson tarafından 1897 yılında kullanılmıştır. Bir elektron demeti bilinen bir potansiyele doğru hızlandırılır. Hızı bilinen bir elektron demeti belli bir potansiyel içinde hızlandırılır. Bir çift Helmholtz halkası elektron demetinin sağa yönelmesini sağlayacak düzgün ve ölçülebilir bir magnetik alan sağlar. Bu magnetik alan elektron demetini dairesel bir yola saptırır, ivmelenme potansiyeli (V), Helmholtz halkalarındaki akım (I) ve elektron demetinin çizdiği dairesel yolun yarıçapı (r)’nin ölçülmesiyle e/m oranı aşağıdaki ifadeden kolayca hesaplanabilir. e/m = 2V/B2r2 (V.4-1) e/m deney düzeneği aynı zamanda elektron demetinin bir elektrik alanı tarafından nasıl etkilendiğini gösterebilecek saptırma plakalarına da sahiptir. Bu düzenek elektronun negatif yüke sahip olduğunu tayin edebilir ve osiloskobun nasıl çalıştığını gösterir. e/m tübü Helmolt halkası cetvel Kontroller Şekil V.4-1 e/m deney düzeneği e/m tüpünün en belirgin özelliği Helmholtz halkalarından kaynaklanan magnetik alana bağlı olarak 0-90° arasındaki bir açıyla elektron demetini merkezlemesidir. Böylece yüklü parçacıklar üzerindeki magnetik kuvvetlerin vektörel özelliği kolayca gözlenebilir, e/m tüpüyle bir çok deney yapılması mümkündür. Örneğin Helmholtz halkası yerine küçük bir magnet kullanılarak elektron demeti üzerindeki etkileri gözlenebilir. 169 e/m Tüpü: 10-2 mmHg basıncı ile sıkıştırılmış helyum gazı, bir elektron tabancası ve saptırıcı plakalar içerir. Elektron demeti tüp içinde gözle görünen bir yol izler. Çünkü bazı elektronların helyum atomları ile çarpışmasından dolayı görünür bir ışık yayınlanır. Elektron Tabancası Saptırma plakaları Helyum dolu vakum tüp Şekil V.4-2. e/m Tüpü Elektron tabancası Şekil V.4-3’te gösterilmiştir. Isıtıcı kafa olan katot elektron yayar. Elektronlar, katot ile anot arasına uygulanan potansiyel ile hızlandırılır. Izgara anoda bağlı olarak negatif, katoda bağlı olarak pozitif tutulur. Bu elektron demetinin odaklanmasına yardımcı olur. Katot Isıtıcı Saptırma plakaları Izgara Anot Şekil V.4-3. Elektron Tabancası Helmholtz halkaları: eşit yarıçaplı iki ayrı halkadan oluşur ve bu halkalar düzgün yüksek magnetik alan oluştururlar, e/m deney düzeneğindeki Helmholtz halkalarının yarıçapı 15 cm’dir. Her halka 130 sarımdan oluşur. Magnetik alan (B), halkalardan geçen akım ile doğru orantılı olarak değişir. 170 Ekipmanlar: Kontrol panelleri: Şekil V.4-4’ de gösterilen kontrol paneli üzerinde bütün bağlantı noktaları etiketlenmiştir. Kılıf: Işıklı bir odada daha iyi ölçüm alabilmek için Helmholtz halkalarını ön kısmı açık kalacak şekilde örten siyah kumaştan yapılmış başlıktır. Cetvel: Helmholtz halkalarının arkasına tutturulmuş saydam plastikten yapılmış milimetrik ölçüm aracıdır. Elektron tabancasının ısıtıcısı güçlendirildiği zaman otomatik çıkan ışık ile aydınlanır. Böylece elektron demetinin yarıçapı hatasız olarak ölçülebilir. Deneyin yapılışı: e/m’nin Ölçülmesi 1. Eğer ışıklı bir odada çalışılıyorsa Helmholtz halkalarının kılıfı mutlaka takılmalıdır. 2. Konum operatörü düğmesini e/m ölçüm pozisyonuna getirin. 3. Helmholtz halkalarına giden akımı kesin. 4. Şekil V.4-4’de gösterilen bağlantıları kurun. 5. Aşağıdaki işlemleri sırasıyla yapın. 6. Helmholtz halkalarından geçen akım ayar düğ mesini saat yönünde yavaş bir şekilde çevirin. Ampermetrede okunan akımın kesinlikle 2 A’i geçmemesine dikkat edin. 7. Katodun ısısının yükselmesi için bir süre bekleyiniz. Isı yeterli seviyeye ulaştığı zaman elektron tabancasından çıkan elektron demeti Helmholtz halkalarının oluşturduğu magnetik alanın etkisiyle büküldüğünü göreceksiniz. Bükülen elektron demetinin Helmholtz halkalarına paralel olması gerekir. Eğer değilse paralelliği sağlayana kadar tüpü çevirin. 8. Helmholtz halkalarından geçen akımı ampermetreden ve hızlandırma gerilimini voltmetreden dikkatli bir şekilde okuyarak kaydediniz. 9. Elektron demetinin yarıçapını milimetrik olarak ölçünüz. Bu Ölçümü alırken elektron demetinin iç ve dış yarıçaplarını ölçerek ortalamasını bulunuz ve kaydediniz. 171 e/m Hesaplamaları: Bir (B) magnetik alanı içerisinde, (v) hızıyla hareket eden, (q) yüklü parçacığa etki eden Magnetik kuvvet (Fm) F m =qvxB (V.4-2) Bu deneyde magnetik alan içerisinde bir elektron demeti söz konusu olduğundan (V.4-2) ifadesi Fm=evB (V.4-3) Şeklinde yazılabilir. Elektronların etkisinde kaldığı merkezcil kuvvetin büyüklüğü F= mv 2 r (V.4-4) Burada m elektronun kütlesi, v hızı ve r dairesel hareketin yarıçapıdır. (V.4-3) ve (V.4-4) ifadeleri birbirine eşitlenerek e/m = v/Br (V.4-5) elde edilir. Bu yüzden e/m nin belirlenmesi sırasında yalnızca gerekli olan elektronun hızı, Helmholtz halkaları tarafından üretilen magnetik alan ve elektron demetinin yarıçapıdır. Elektronlar hızlandırma potansiyeli (V) boyunca hızlandırılır. Kazanılan kinetik enerji hızlandırma potansiyeli (V) ile elektron yükü e’nin çarpımına eşittir. eV = ½(mv2) den elektronun hızı v = (2eV/m)1/2 (V.4-6) olarak çıkartılır. Helmholtz halkaları tarafından üretilen manyetik alan; B= [Nµ o ]I (V.4-7) (5 / 4) 3 / 2 a şeklinde verilir. (V.4-6) ve (V.4-7) ifadelerinin (V.4-5) denkleminde yerine yazılmasıyla e/m için son denklem; e / m = v / Br = 2V (5 / 4) 3 / 2 a 2 ( Nµ o Ir ) (V.4-8) elde edilir. Burada, V hızlandırma potansiyeli, a Helmholtz halkalarının yarıçapı, N her bir Helmholtz halkası için sarım sayısı = 130, µo geçirgenlik sabiti = 4πx10-7, I Helmholtz 172 halkalarından geçen akım ve r ise elektron demetinin izlediği yolun yarıçapı olarak verilmektedir. Helmoltz halkası akım ayarları Konum operatörü Voltmetre 0-300 DC 8888 Ampermetre 0-2 A DC Güç kaynağı 6.3V DC yada AC 8888 Güç kaynağı 6-9V DC Güç kaynağı 150-300 V DC Şekil V.4-4 e/m deney düzeneği için bağlantılar. Bir elektrik alanda elektronların sapması: Bir elektrik alanda elektronların nasıl saptırıldığını gözlemek için saptırma plakaları kullanılabilir. 1. e/m deney düzeneğini aşağıdaki değişikliklerle yeniden kurun. a. Konum düğmesini elektriksel sapmaya (Electrical Deflect) getirin. b. Helmholtz halkalarına akım uygulamayın. c. Saptırma plakalarına (Deflect Plates) 0-50 VDC güç kaynağı bağlayın. 2. Isıtıcıya 6.3 VDC ya da VAC güç kaynağı bağlayın. Hızlandırma potansiyeli için elektron tabancasının elektrotlarına 300 VDC güç kaynağını bağlayın. Katodun ısınması için birkaç saniye bekleyin. 3. Elektron demeti görünmeye başladığında, saptırma halkalarına uyguladığınız gerilimi 0 VDC den 50 VDC ye doğru yavaş bir şekilde arttırın. Elektron demetindeki sapmanın gözlenmesi gerekir. Bu sapmanın pozitif yüklü plakaya doğru olduğuna dikkat edin. 173 DENEY-V.5 GEIGER-MÜLLER SAYACI Deneyin amacı: Radyoaktif çekirdeklerden salınan parçacıkların tespitinde kullanılan Geiger-Müller sayacının özellikleri ve çalışma prensipleri araştırılacaktır. Araçlar: Bilgisayar, interface, science workshop programı, bağlantı kabloları, destek çubukları, destek çubuğu bağlantısı, radyoaktif kaynaklar (alfa, beta, gama). Radyoaktif kaynaklar üç adet plastik tüp içerisinde verilmiştir. Bunlar polonyum-210 (alfa, gama), strontium-90 (beta) ve cobalt-60 (beta, gama) radyoaktifleridir. Teori: Birbirlerine göre çeşitli üstünlükleri olan pek çok parçacık sayacı vardır. Yüklü parçacıklar bir iyonlanma odasında, orantılı sayaçta, Geiger-Müller (G-M) sayacında (Bu sayaçların çalışma prensipleri aynı olup farklı gerilim bölgelerine sahiptirler) veya bir kristal sayaçta iyonlaşmaya yol açmaları veya elektron çoğaltıcı tüple, ya da uyarılmış fosforun foton yayımlaması yoluyla tespit edilir ve sayılırlar. Nötral parçacıklar ise uygun şartlar altında iyonlayıcı parçacıklar aracılığı ile yani dolaylı yoldan sayılmaktadır. Görünür bölgedeki fotonlar bir foto çoğaltıcı ile tespit edilip sayılabilmektedir. Birkaç yüz keV ‘lik γ ışınları büyük Z atom numaralı maddelerde uyardıkları fotoelektrik etki ile, en az 1MeV lik γ ışınları ise elektron pozitron çifti oluşturmaları ile 0,1-3 MeV lik γ ışınları da Compton olayı ile (iyonlayıcı ve uyarıcı elektron çıkması sonucu) sayılmaları mümkün olmaktadır. Yavaş nötronların tespit edilmesi Bor flüorürlü bir iyonlaşma odası veya orantılı sayaçla olur. Burada şu noktayı belirtelim ki; radyoaktif bozulmalarda salınan parçacıkların varlığı basitçe sis odası, kabarcık odası veya uygun fotoğraf filmleri yardımıyla tespit edilebilirler. Bu deneyde en yaygın olarak kullanılan Geiger-Müller sayacı ile çalışılacaktır. (G-M) sayacı α, β parçacıkları ve γ ışınlarının tespiti ve sayılmasında kullanılmaktadır. Örneğin atomik kütle numarası 204 olan radyoaktif Talyum, beta parçacıkları, yani; maksimum 0,77 MeV enerjili elektronlar yayınlar. Sezyum-137 nin bozulmasıyla, 0,52 MeV maksimum enerjili bir β parçacığı yayımlanır ve geriye enerjice uyarılmış Baryum-137 ürün çekirdeği kalır. Baryum çekirdeği de 0,66 MeV lik yüksek enerjili bir gamma fotonu yayımladıktan sonra taban duruma döner. Bu deneyde aktivitesi 5 µCurie olan Radyum-226 ve ikinci bir kaynak olarak Uranil Asetat kullanılacaktır. 174 Geiger-Müller Sayacı Bir G-M sayacı Şekil V.5-1’ de görüldüğü gibi ekseni boyunca ince bir tungsten tel gerilmiş içerisi argon gibi asal bir gaz ile dolu basit bir iletken silindirdir. İyonlayıcı bir parçacık tüpten geçerse gaz atomlarına çarparak elektronlarını söker. Elektronlar pozitif bir gerilimde tutulan eksen teline çekilirler. Bu elektronlar anoda yaklaşırken yeni iyonlaşmalar oluşturabilecek enerjilere ulaşabilirler ve argonu tekrar iyonlaştırabilirler (Argonun iyonlaşma enerjisi 15,68 eV’dur). Böylece ortaya çıkan ikincil elektronlar da hızlanarak yeni iyonlaşmalara yol açabilirler. Asal gaz + + + _ _ _ = Pozitif iyon (+) = Pozitif iyon (+) Şekil V.5-1 Geiger-Müller sayacının şematik olarak çalışma prensibinin gösterimi. Elektronlara göre çok ağır olan pozitif iyonlar oldukça yavaş hareket ederler ve anot yakınlarındaki alam zayıflatıcı etkileri olur. Sayaç geriliminin pek yüksek olmaması halinde bu boşalmanın kendi kendini söndürmesi beklenir. Yine de anot yöresindeki uyarılmış gaz atomlarının yayımladığı fotonlar katottan foto elektron sökebilir ve böylece boşalmayı bir süre daha sürdürebilir. Sayaçların çoğuna bu zararlı fotonları soğurmak üzere % 10 oranında söndürücü bir gaz konur. Bu amaçla argon ile birlikte organik bir bileşik, örneğin etil alkol kullanılır. Asal gaz olarak neon kullanıldığında söndürme için bir halojen seçilir. Söndürücü gaz molekülleri foton soğurarak ayrışır. Bir söndürme süreci boyunca yaklaşık 1010 molekül ayrışır. Etil alkol yeniden oluşamayacağından organik söndürmeli G-M sayacının ömrü sınırlıdır ve yaklaşık 108 saymaya yetebilir. Halojen molekülleri ayrıştıktan sonra yeniden birleşebildikleri için halojen-söndürmeli G-M sayaçları uzun ömürlüdürler. Radyoaktif elementlerden ve tüm çekirdek etkileşmelerinden ortaya çıkan parçacıklar ve ışınımlarını tespit eden, sayan ve enerjisini ölçen aletlere genel olarak sayaçlar veya 175 detektörler denir. Yüklü parçacıklar, elektronik ölçü aletinde, elektronik veya mekaniksel sayma devrelerinde, osiloskopta ya da bilgisayar ekranındaki akım atmaları yardımıyla sayılır ve çözümlenir. Bu yüzden elektronik sistemin tümüne sayaç adı verilir. Işınımların sağlığa zararları Radyoaktif bir kaynağın şiddeti saniyede bozunma sayısı ile belirlenebilir. Bunun için kabul edilen birim, bir gram radyumun aktifliği kadardır ve saniyede 3,666x1010 parçalanmaya eşdeğerdir. Bu birime Curie (Ci) denir. Atom Enerjisi Komisyonunun (AEK) özel izni olmadan kullanılabilecek en büyük aktiflik 50 µcurie,’lik 204 Tl ve 10 µcurie ‘lik 137Cs aktifliğidir. Buna göre toplam aktiflik 60 µCi ‘ye yani saniyede 220000 parçalanmaya varabilir. Bir radyoaktif ışınımın sağlık ve güvenlik bakımından zararının belirtilmesinde önemli olan etki vücut dokularında yol açtığı iyonlaşma miktarıdır. AEK, radyoaktif ışınım altında sürekli çalışan kimseler için, sekiz saatlik bir iş gününde, bir gram doku başına en fazla 8x1010 iyon çifti oluşmasına göz yumulabileceğini kabul eder. Bu sayı kabaca, 8 saatlik bir iş gününde vücut yüzeyinin santimetre karesi başına 106 tane beta parçacığı veya l MeV’lik 108 tane gamma fotonu alınmasına eşdeğerdir. Kaynaklara gerektiğinden fazla dokunmamak ve AEK’ nin tespit ettiği üst sınırın çok altında kalınmasına özen gösterilmelidir. Uyarı: Beta kaynağı göze fazla yaklaştırılmamalıdır, çünkü gözün ağ tabakasına zarar verebilir. Deney 1 Amaç: Geiger-Müller interfacesi radyoaktif malzemelerin karekteristiklerini araştırmak için basit ve kullanışlı metotlar sağlar. Radyoaktif malzemeler için gerçek zamanlı verileri birkaç yoldan elde edebilirsiniz. Elde edilen veriler kaydedilecek ve bunlardan faydalanarak grafikler çizilecektir. Deneyin yapılışı: 1. Interface’i bilgisayara bağlayınız. Interface’i ve bilgisayarı açınız. 2. Geiger-Müller tübünün ucundaki plastik koruyucuyu dikkatlice çıkartınız. G-M tübünün beta kaynağına 1-2 cm. uzaklığa sabitleyiniz. Adaptör kablosunu dijital kanal l’e bağlayınız. 176 3. Bilgisayarı veri kaydına hazırlayınız. Science workshop programının nuclear sensör kısmını tıklayın. Digits display for Counts per Second and Graph display of Counts per Second versus Time penceresi açılacaktır. Bu aşamadan sonra elde edeceğiniz grafik 100 sn için saniye başına atmayı gösterecektir. Veri kaydı: Veri kaydını aşağıdaki aşamaları takip ederek yapınız. Kaydı başlatmak için “REC” düğmesine tıklayınız, klavyeden Ctrl+R tuşuna basınız ya da deney menüsünden record kısmını seçiniz. Data kaydını durdurmak için “stop” düğmesine tıklayınız ya da deney menüsünden stop kısmım seçiniz. 1. Veri kaydını başlatın. Veriler hem rakam hem de grafik olarak görünecektir. Veri kaydını durdurduktan sonra experiment setup penceresinde “Run# l “tablosunda verilerin listesi görünecektir. 2. Beta kaynağı ile alfa kaynağını değiştirerek veri kaydını tekrar ediniz. Yeni veriler bir önceki grafiğin üst kısmındaki alana çizilecektir. Beta kaynağının skalası alfa kaynağının skalasından çok çok yüksek olduğu için verileri göremezsiniz. “Zoom Out” ikonuna tıklayarak dikey ekseni düzenleyiniz. Data kaydı durdurulduktan sonra “Run#2” tablosu yeni verilerinizi gösterecektir. 3. Alfa kaynağını aktif bir gama kaynağı ile değiştirerek veri kaydını tekrarlayınız. 4. Bütün radyoaktif kaynaklan uzaklaştırarak tekrar veri kaydı yapınız. Bu, doğadan kaynaklanan radyasyonun sayımıdır. Verilerin analizi: 1. Gösterge menüsünden “New Table” ı seçiniz. Bu tablo do ğ adan kaynaklanan radyasyon sayımını gösterecektir. Tablonun üst kısmındaki “digits” e tıklayınız ve bu alandaki rakamları “O” ile değiştiriniz. Daha sonra statistics butonunu seçiniz. Bu tablo doğal radyasyonun minimum ve maksimum değerlerini gösterecektir. Bu değerleri Tablo 5 - l e kaydediniz. 2. “Data” menusunu kullanarak “Run#3” seçiniz. “Bu veriler gama kaynağı içindir.” Bu verileri Tablo V.5-1 e kaydediniz. Aynı işlemi “Run#l” (beta) “Run#2” (alfa) için de tekrar ediniz. 177 3. Gösterge menüsünden “Graph” kısmını seçiniz. “Data” menusunu her veri seti için kullanınız. Çizmiş olduğunuz her grafik için maksimum ve minimum değerleri Tablo V.5-2’ ye kaydediniz. Tablo V.5-1 Radyasyon tipi 1 00 sn sonundaki atma sayısı Beta Alfa Gama Doğal Tablo V.5-2 Radyasyon tipi Maksimum değer Minimum değer Beta Alfa Gama Doğal Sorular: 1. Her bir aktif radyasyon kaynağı grafiğinde eğrinin genel şekli nedir? 2. En aktif ve en zayıf radyasyon kaynağı hangisidir? 3. Tablo V.5-1 ve Tablo V.5-2’deki değerleri her bir radyasyon tipi için karşılaştırınız. Tablo V.5-1 ve Tablo V.5-2 arasındaki ilişki nedir? Deney 2: Rasgele olaylar Bu deneyde bir periyot içindeki rasgele radyoaktiviteyi inceleyeceksiniz. Radyoaktif bozunma, birçok sebepten dolayı ilginç ve gizemli bir olaydır. Bunun yanı sıra bizim duyularımızın hiç biriyle hissedilemez. Nükleer bozunma önceden belirlenemeyen rasgele bir olaydır. Nükleer bozunma kapalı bir kaptaki mısır tanelerinin ısıtılınca patlaması gibi rasgele bir olaydır. Önceden kestirilemez. Nükleer bozunma çekirdeğin yeteri kadar kararlı olmadığı durumda gerçekleşen bir olaydır. Bir sonraki bozunmanın zamanı ve yönü belirlenemez. Sadece belirli bir zaman aralığındaki bozunma sayısı tespit edilebilir. Geiger178 Müller sayacı yardımıyla saniyedeki atma sayısını belirleyebilir ve grafik olarak çizebilirsiniz. Deneyin yapılışı: 1. Interface bağlantısını yapınız. 2. Interface ve bilgisayarı açınız. Beta kaynağını Geiger-Müller tüpünün 1-2 cm altına yerleştiriniz. 3. Science workshop programını açarak bu programdan “Random Events” (Rasgele Olaylar) kısmını seçiniz. Açılan pencereden yönergeleri takip ediniz. A Table display for Counts per Second and Graph display of Counts per Second versus Time dokümanını açınız. Göstergeyi 120 sn’ye ayarlayınız. Veri kaydı: Veri kaydım aşağıdaki aşamaları takip ederek yapınız. Kaydı başlatmak için “REC” düğmesine tıklayınız, klavyeden Ctrl+R tuşuna basınız ya da deney menüsünden record kısmını seçiniz. Data kaydını durdurmak için “stop” düğmesine tıklayınız ya da deney menüsünden stop kısmını seçiniz. 1. Veri kaydını başlatın. 120 sn sonra veri kaydı duracaktır. Veri kaydını durdurduktan sonra experiment setup penceresinde “Run# l “tablosunda verilerin listesi görünecektir. Bu değerleri Tablo V.5-3’e kaydediniz. 2. Veri kaydını birkaç kez daha yapınız ve sonuçlan Tablo V.5-3’ e kaydediniz. 3. Veri kaydını tekrar yapınız. Fakat bu defa 120 sn’lik kayıt periyodunun ortasındaki 5 sn lik kısmı seçiniz. Sonuçlan Tablo V.5-3’e kaydediniz. 4. Veri kaydını tekrar yapınız. Fakat bu defa 120 sn’lik kayıt periyodunun ortasındaki 10 sn lik kısmı seçiniz. Sonuçları Tablo V.5-3’e kaydediniz. Verilerin analizi: 1. Tablo V.5-3’den ilk beş değerin ağırlıklı ortalamasını alınız. 2. Program penceresinin “Starts” kısmından “Histogram” kısmını seçerek buradan “50 Divisions” seçiniz. “Data” menusunu kullanarak “Run#l” i çalıştırınız. 179 Buradan “Autoscale” düğmesini seçiniz. Böylece grafiği yeniden ölçeklendirmiş olursunuz. Elde etmiş olduğunuz grafiği inceleyiniz ve şeklini çıkarınız. 3. Aynı işlemleri “Run#2” içinde tekrarlayınız. Tablo V.5-3 Deneme Değerler Run#l Run#2 Run#3 Run#4 Run#5 Run#6 Ortalama Deneme Değerler Run#6 (5sn aralığı) Run#7 (10 sn aralığı) Sorular: 1. 5 sn aralığı için elde ettiğiniz değerlerle 120 sn periyodunda elde ettiğiniz değerleri karşılaştırarak yorumlayınız. 10 sn aralığı için neler söyleyebilirsiniz? 2. Elde ettiğiniz grafiklerin şekillerini 1’den 5’e doğru yorumlayınız. 3. Run#6 ve Run#7 den elde ettiğiniz grafikleri de yorumlayınız. 4. Radyoaktif maddenin ortalama atma sayısını değiştirmek için herhangi bir yol var mıdır? 5. Ortalama atma oram radyoaktif element için bozunmanın başından sonuna kadar aynı mıdır? 6. Radyoaktif malzeme nasıl değiştirilirse bütün radyoaktifliği kaybolur? 180 Deney 3: Yarılanma ömrü Bir radyoaktif malzemenin başlangıçtaki atma sayısının yarıya düşmesi için geçen zamana o radyoaktif malzemenin yarı ömrü denilir. Teori: Radyoaktif malzemenin saniyedeki atma sayısı zaman içinde aşama aşama azalır. Bu atma sayıların azalmasıyla radyoaktif malzemenin tehlikesi de azalmaya başlar. Bu atma sayısının sıfır olması radyoaktifliğin bitmesi anlamına gelmektedir. Bu olay saniyeler içinde olabileceği gibi milyonlarca yıl da sürebilir. Deneyin yapılışı: 1. Interface’i bilgisayara bağlayınız. Interface’i ve bilgisayarı açınız. 2. Geiger-Müller tübünün ucundaki plastik koruyucuyu dikkatlice çıkartınız. GM tübünün sıvı radyoaktif isotopdan 1-2 damla damlattı ğınız kaba 1-2 cm. uzaklığ a sabitleyiniz. Adaptör kablosunu dijital kanal l ‘e bağlayınız. 3. Bilgisayarı veri kaydına hazırlayınız. Science workshop programının “HalfLife” nuclear sensör kısmını tıklayın. Ekrandaki yönergeleri izleyiniz. Bu aşamadan sonra elde edeceğiniz grafik saniyeye karşı atmayı gösterecektir. Burada her periyot 5 sn’dir. Veri kaydı: 1. Veri kaydını aşağıdaki aşamaları takip ederek yapınız. 2. Kaydı ba ş latmak için “REC” dü ğ mesine tıklayınız, klavyeden Ctrl+R tu ş una basınız ya da deney menüsünden record kısmını seçiniz. Data kaydım durdurmak için “stop” düğmesine tıklayınız ya da deney menüsünden stop kısmını seçiniz. 3. Veri kaydını başlatın. Veriler grafikte görünecektir. Veri kaydı 10 dakika sonra duracaktır. Sonra experiment setup penceresinde “Run# l” tablosunu çalıştırın. “Autoscale” düğmesini kullanarak grafiği tekrar boyutlandırın. 4. Deney sorumlusu tarafından verilecek olan radyoaktif malzemeyi içeren kabı kullanınız. 181 Verilerin analizi: 1. Elde ettiğiniz 5 saniye için atma değerleri xy yazılı düğme yardımıyla saniyedeki atma sayısına çeviriniz. Bu değerleri Tablo V.5-4’ e kaydediniz. 2. Aynı düğmeyi kullanarak Yarılanma ömrünü bulunuz.Yarılanma ömrünü saniyedeki atma sayısına çeviriniz ve Tablo V.5-4’ e kaydediniz. 3. Bu değerleri “New Table” düğ mesini kullanarak bir tabloya aktarınız. Elde ettiğiniz değerlerin grafiğini çiziniz. Tablo V.5-4 Başlangıçtaki saniyede atma sayısı (s/ A) Yarı ömür süresi Yarı ömre kadar olan (s/ A) Sorular: 1. Bal37 ‘nin başlangıçtaki atma sayısının 1/8’ine düşmesi için geçen zaman ne kadardır? 2. Elde ettiğiniz verilerden Bal37 için yarılanma ömrünü nasıl hesaplarsınız? Hesapladığınız değeri deneyden elde ettiğiniz değerle karşılaştırarak hata hesabı yapınız. 3. Bal37’ nin başlangıçtaki aktivitesinin %1 azalması için herhangi bir yol var mıdır? 4. Bal37’ nin başlangıçtaki aktivitesinin %1 azalması için geçen zaman nelere bağlıdır? 182 DENEY-V.6 FOTOELEKTRİK OLAY Deneyin amacı: Fotoelektrik olayını gözleyerek ışığın kuantumlu yapıya sahip olduğunu ispatlamak Araçlar: h/e deney düzeneği, cıva buharlı ışık kaynağı, beyaz yansıtıcı filtre, foto diyot maske destek çubuğu, lens ızgara levhası. Teori: Işığın yayılması ve soğurulması olayı alman fizikçi Max Planck tarafından incelenmesi için erken bir konuydu. Planck, klasik dalga modeli üzerine kurulu yayılmış ışığın spektral dağılımını açıklamak için bir teori formüle etmeye teşebbüs ettiğinde bir hayli zorlukla karşılaştı. Klasik model (Rayleigh-Jeans Kanunu), siyah bir cisimden yayılan ışığın miktarının, dalga boyu düştüğü zaman bariz olarak artacağını tahmin etti, halbuki deney onun sıfıra yaklaştığını gösterdi. Bu zıtlık ultraviole catastrophe olarak bilinir oldu. Isıyla oluşan ışık radyasyonu için deneysel veriler, kızaran cismin yayınladığı ışığın maksimum yoğunluğunun klasik olarak tahmin edilen değerlerden de bariz bir şekilde farklı olduğunu gösterdi (Wien Kanunu). Laboratuvar sonuçları ile teoriyi uzlaştırmak için Planck, kuantum modeli olarak adlandırılan yeni bir model geliştirmeye çalıştı. Bu modelde, ışık küçük, farklı paketler ya da quanta şeklinde yayılır. Işığın yayılması için klasik ve kuantum teorisi arasındaki ilişki, PASCO nun bilimsel h/e aparatlarını kullanarak incelenebilir. Planck’ ın kuantum teorisi: 1800’ lerin sonlarına doğru fizikçilerin çoğu evrenin bütün temel prensiplerini açıklamış ve bütün doğa kanunlarım keşfetmiş olduklarını düşündüler. Fakat bilim adamları çalışmaya devam ederlerken, bazı çalışma alanlarında açıklanamayan uyuşmazlıklar ortaya çıkmaya başladı. Planck, 1901 de ışınım kanununu yayınladı. Planck bu kanunda, mümkün enerji değerleri veya seviyelerinin bir kesikli setine sahip bir osilatör ya da benzer bir fiziksel sistem belirledi; bu değerler arasında hiçbir enerji değeri mümkün olamaz. Planck, radyasyonun soğurulması ve yayılmasının iki enerji seviyesi arasındaki sıçramalar ya da geçişler ile ilişkilendirilmesini tayin etmeye devam etti. Osilatör tarafından kazanılan ya da kaybedilen enerji E = hv denklemi ile ifade edilen büyüklükte bir kuantumlu ışın enerjisi olarak soğurulur ya da yayılır. 183 Burada E; ışın enerjisi, v; ışının frekansı ve h; Planck sabitidir. Planck sabitinin, ışının enerjisi ve frekansı arasındaki ilişkiden daha fazla öneme sahip olduğu bulundu ve atom içi dünyanın kuantum mekaniksel görüşünün esasını teşkil etti. 1918 de Planck, ışığın kuantum teorisini sunarak Nobel ödülü ile ödüllendirildi. Fotoelektrik olay: Fotoelektrik olayda ışık, elektronların yayılmasına sebep olan bir maddeye çarpar. Klasik dalga modeli, gelen ışığın şiddeti artırıldığı zaman genlik ve dolayısıyla dalga enerjisinin artacağını tahmin etti. Bu da daha fazla enerjili foto elektronların yayılmasına sebep olacaktı. Bununla birlikte, yeni kuantum modeli, daha yüksek frekanslı ışığın şiddetten bağımsız olan daha yüksek enerjili fotonlar üreteceğini, şiddet arttırılırken sadece yayılan elektronların(fotoelektrik akım) sayısının artacağım tahmin etti. 1900’lerin başında, birkaç araştırmacı, fotoelektrik akımın büyüklüğünün ya da elektronların sayısının kuantum model tarafından tahmin edildiği gibi şiddete bağlı olması gerekirken, foto elektronların kinetik enerjisinin dalga boyu ya da frekansa bağlı ve şiddetten bağımsız olduğunu buldular. Einstein Planck’ ın teorisine başvurdu ve fotoelektrik olayı, onun ünlü denklemini kullanarak E - hv - KEmax +Wo (V.6-1) şeklinde açıkladı ve 1921 yılında Nobel Ödülü aldı. Burada KEmax; yayılan foto elektronların maksimum kinetik enerjisi, Wo; materyalin yüzeyinden onları koparmak için gerekli enerjidir (İş fonksiyonu). E; foton olarak bilinen ışık kuantumu tarafından sağlanan enerjidir. h/e Deneyi: hv enerjili bir ışık fotonu vakum tüpü katodundaki bir elektron üzerine düşer. Elektron KEmax kinetik enerjiyle katottan kaçmak için ışığın enerjisinin minimum Wo kadarlık kısmını kullanır. Normalde yayılan elektronlar tüpün anoduna ulaşır ve fotoelektrik akım olarak ölçülebilir. Bununla birlikte anot ve katot arasına bir V ters potansiyeli uygulayarak fotoelektrik akım durdurulabilir. Foto elektronları durdurmak için gerekli minimum ters potansiyeli ölçerek KEmax belirlenebilir. Durdurma potansiyeli ile kinetik enerji arasındaki ilişki KEmax = eV denklemi ile verilir. Bu yüzden Einstein’in denklemi kullanılarak 184 hν = eV +Wo V = (h/e) ν -(Wo/e) (V.6-2) elde edilir. V kesme potansiyeli W/e eşittir ve grafiğin eğimi h/e’yi verir. Burada e = l,602x1019 C değeri yerine konularak h Planck sabiti belirlenebilir. Işığın foton teorisine göre foto elektronların maksimum kinetik enerjisi kullanılan ışığın yoğunluğuna değil yalnızca frekansına bağlıdır. Bu yüzden ışığın frekansı ne kadar yüksekse enerjisi de o kadar büyük olur. Buna karşın klasik dalga teorisine göre kinetik enerjinin yoğunluğa bağlı olduğu tahmin ediliyor. Başka bir değişle ışık ne kadar parlaksa enerji de o kadar büyüktür. Bu deneyde ikisi birden ele alınacaktır. Bölüm A da cıva ışık kaynağında iki spektral çizgi seçilerek yoğunluğun bir fonksiyonu olarak foto elektronların maksimum enerjisi incelenecektir. Bölüm B de farklı iki spektral çizgi seçilerek ışığın frekansının bir fonksiyonu olarak foto elektronların maksimum kinetik enerjisi incelenecektir. Deneyin yapılışı: Aşağıdaki deney düzeneğini kurunuz.Cıva buharlı ışık kaynağından h/e deney düzeneğindeki beyaz yansıtıcı filtre üzerindeki yarığa odaklayınız. Foto diyot maske içindeki boşluk üzerine merkezlenmiş yarığın en belirgin şekli ortaya çıkıncaya kadar destek çubuğunun üzerindeki lens ızgara levhasını ileri-geri oynatarak ayarlayınız. Thumbscrew’i sıkarak lens ızgarayı tutturunuz. Destek taban üzerinde h/e deney düzeneğini döndürerek sistemi birleştiriniz. Foto diyot filtresindeki pencereden ışık ekranına düşen aynı renkli ışık, spektral çizgilerle üstüste binmez.(ışık koruyucusunu kapalı pozisyonuna getiriniz.). Dijital voltmetreden örneğin polaritesini kontrol ediniz ve h/e deney düzeneği üzerindeki aynı polaritenin çıkış terminaline bağlayınız. Şekil V.6-1 Deney düzeneği 185 Bölüm A 1. Foto diyot filtresinin yarığı üzerine düşen spektral renklerden yalnızca birini h/e deney düzeneğinde ayarlayınız. Eğer yeşil ya da sarı spektral çizgisini seçerseniz deney düzeneğindeki beyaz yansıtıcı maske üzerinde renklendirilmiş filtre yer alır. 2. Değişken geçişli filtre, beyaz yansıtıcı maskenin önünde yer alır. Böylece geçen ışığın tamamı foto diyota ulaşır. Dijital voltmetreden okunan değer kaydedilerek aşağıdaki tabloya yerleştirilir. Alet üzerindeki deşarj düğmesine basınız ve voltajın aynı değere ulaşıncaya kadarki yaklaşık geçen zamanı gözlemleyiniz. 3. Değişken geçişli filtreyi kaldırın. Böylece bir sonraki bölüm direkt olarak gelen ışığın önünde olur. Dijital voltmetreden yeni değeri ve deşarj düğmesine basıldıktan sonraki tekrar şarj edilen yaklaşık süreyi okuyup kaydediniz. 4. Farklı filtre için bu işlemi tekrarlayınız Spektrumdan ikinci bir renk seçerek işlemleri tekrarlayınız ve Tablo V.6-1’e kaydediniz. Tablo V.6-1 l.Renk Geçiş oranı (%) Durdurma potansiyeli Yaklaşık şarj süresi Durdurma potansiyeli Yaklaşık şarj süresi 100 80 60 40 20 2. Renk Geçiş oranı (%) 100 80 60 40 20 186 Bölüm B 1. Cıva ışık spektrumunda 5 farklı rengi kolaylıkla görebilirsiniz. Foto diyot maskesinin yarığı üzerine düşen sarı renkli bantlardan birini düzenekte ayarlayınız. Beyaz yansıtıcı maskenin üzerine sarı renkli filtreyi yerleştiriniz. 2. Dijital voltmetre ile değerleri okuyarak tabloya giriniz. 3. Spektrumdaki her renk için işlemi tekrarlayınız ve Tablo V.6-2’ ye kaydediniz. Tablo V.6-2 Açık renkler Durdurma potansiyeli Sarı Yeşil Mavi Mor Morötesi Deney 2 Enerji dalga boyu ve frekans arasındaki ilişki: Işığın kuantum modeline göre ışığın enerjisi frekansıyla doğru orantılıdır. Böylece frekansı yüksekse enerjisi de yüksektir. Dikkatli bir deneyle orantı sabiti olan Planck sabiti belirlenebilir. Bu deneyde cıvadan oluşan farklı spektral çizgiler seçeceksiniz. Işığın frekansının ve dalga boyunun fonksiyonu olarak foto elektronların maksimum enerjisini inceleyeceksiniz. Deneyin yapılışı: Şekil V.6-1’ deki deney düzeneğini kurunuz, h/e deney düzeneğindeki beyaz yansıtıcı maske üzerine düşen cıva buharlı ışık kaynağından gelen ışığı odaklayınız. Foto diyot maske içindeki boşluk üzerine merkezlenmiş yarığın en belirgin şekli ortaya çıkıncaya kadar destek çubuğunun üzerindeki lens ızgara levhasını ileri-geri oynatarak ayarlayınız. Thumbscrew’i sıkarak lens ızgarayı tutturunuz. Destek taban üzerinde h/e deney düzeneğini döndürerek sistemi birleştiriniz. Foto diyot filtresindeki pencereden ışık ekranına düşen aynı renkli ışık, spektral çizgilerle üst üste binmez.(ışık koruyucusunu 187 kapalı pozisyonuna getiriniz). Dijital voltmetreden örneğin polaritesini kontrol ediniz ve h/e deney düzeneği üzerindeki aynı polaritenin çıkış terminaline bağlayınız. Yapılacak işlemler: 1. Cıva ışık spektrumun iki farklı biçiminden beş renk gözleyebilirsiniz. Foto diyot üzerindeki yarığa düşen en net ve parlak şekli deney düzeneğinde ayarlayınız. 2. Bu parlak şekildeki her bir renk için dijital voltmetreyle durdurma potansiyelini ölerek aşağıdaki tabloya kaydediniz. Yeşil ve sarı spektral çizgileri ölçmek için düzenek üzerindeki yansıtıcı maskedeki sarı ve yeşil filtreleri kullanınız. 3. Diğer şekil için aynı işlemleri tekrarlayarak Tablo V.6-3’ e kaydediniz. Tablo V.6-3 1. Şekil V.renkleri Dalga boyu (nm) Frekans (x1014Hz) Durdurma potansiyeli (V) Frekans (x1014Hz) Durdurma potansiyeli (V) Sarı Yeşil Mavi Mor Morötesi 2. Şekil V.renkleri Dalga boyu (nm) Sarı Yeşil Mavi Mor Morötesi Yorum: 1. Her bir spektral çizgi için frekansı ve dalga boyunu belirleyiniz. Durdurma potansiyelinin frekansa göre grafiğini çiziniz. 2. y eksenine göre grafiğin eğimini bulunuz. Grafikten göreceğiniz h/e ve Wo/e oranları yardımıyla h’yi ve Wo’ı hesaplayınız. 188 Sorular: 1. Durdurma potansiyeline sahip değişken geçişli filtre içinden aynı renkli ışınların neden farklı miktarlarda geçtiğini ve böylece deşarj düğmesine bastıktan sonra geçen süre kadar foto elektronların maksimum enerjiye nasıl sahip olduklarını açıklayınız. 2. Deneyden aldığınız sonuçlar dalga modelini mi yoksa kuantum modelini mi desteklemektedir? Açıklayınız. 3. Işık yoğunluğu düşürülürken ölçülen durdurma potansiyelinin değerinin neden düştüğünü açıklayınız. 189 DENEY-V-7 P VE N TİPİ GERMANYUMDA HALL OLAYININ İNCELENMESİ Deneyin amacı: Deneyde p ve n tipi dikdörtgensel germanyum numuneleri için Hall voltajı manyetik alan, akım ve sıcaklığın fonksiyonu olarak elde edilerek Hall katsayısı hesaplanacaktır. Araçlar: Teslametre, Güç Kaynağı (0-12 VDC/6 V, 12 VAC), P ve n tipi Germanyum taşıyıcı bord, 600 sarımlı iki tane bobin, bağlantı kabloları, U şeklinde demir ve Voltmetre. Teori: Akım taşıyan bir iletken manyetik alan içine yerleştirildiğinde, hem akıma hem de manyetik alana dik olacak şekilde bir voltaj (gerilim) oluşur. Bu olay ilk defa 1879 yılında Edwin Hall tarafından keşfedildiği için Hall olayı olarak isimlendirilir. Hall olayı, manyetik alan nedeniyle meydana gelen manyetik kuvvetin etkisiyle yük taşıyıcılarının iletken içerisinde bir tarafa doğru birikmesiyle oluşan elektrik alandan kaynaklanır. Şekil.V.7-1 Hall olayının şematik gösterimi. Hall olayında Şekil.V.7-1’ de görüldüğü gibi, üzerinden akım geçen metale dik uygulanan manyetik alan nedeniyle oluşan manyetik kuvvet ile negatif yükler ve pozitif yükler kenarlara doğru sürüklenir ve manyetik kuvvet ile elektriksel kuvvet birbirine eşit olduğu zamana kadar bu sürüklenme devam eder ve iletkenin kenarları arasında bir 190 hall voltajı (potansiyeli) oluşur. Hall olayında, yük taşıyıcılarına etkiyen manyetik kuvvetin büyüklüğü; F=qVsB (V.7-1) şeklindedir. Burada q hareket eden yük, vS sürüklenme hızı, B manyetik alanı gösterir. Denge durumunda, bu kuvvet elektrostatik kuvvet qEH ile dengelenir ve böylece Hall alanı şu şekilde elde edilir: EH=VsB (V.7-2) Burada EH oluşan elektrik alanı gösterir. Diğer taraftan iletkenin genişliği d olarak alınırsa, potansiyometre ile ölçülen Hall gerilimi VH=EHd=VsBd (V.7-3) olarak elde edilir. Bu ifadeden görüldüğü üzere d ve B bilinirse ölçülen Hall gerilimi yük taşıyıcıların sürüklenme hızını verir. Elektrostatik bilgimizden yararlanarak sürüklenme hızını şu şekilde yazabiliriz: Vs=I/nqA (V.7-4) burada A kesit alanıdır. Hall geriliminde bu ifadeyi yerine koyar ve A=td (t numunenin kalınlığı) olduğu hatırlanırsa en genel Hall gerilimi ifadesi VH=IB/nqt (V.7-5) şeklinde elde edilir. Burada 1/nq niceliğine Hall katsayısı ( RH ) denir. Hall gerilimi ifadesinde hall katsayısı dışındaki diğer tüm nicelikler ölçülebileceğinden Hall katsayısı buradan bulunabilir. RH ’ın işareti ve büyüklüğü yük taşıyıcılarının işaretini ve yoğunluğunu tanımlar. Metallerde genellikle yük taşıyıcıları elektronlardır ve elektronun yüküde negatif olduğuna göre RH ’ ın değeri de negatif olurken n-tipi 191 yarıiletken için RH negatif ve p-tipi için ise pozitiftir. Eğer numune çok ince ve şiddetli bir manyetik alanda içerisinde ise, Hall direnci manyetik alan şiddetinin artmasıyla adımlar halinde artar. İlk kez 1980 yılında Klaus Klitzing ve arkadaşları tarafından gözlenen bu olay Kuantum Hall olayı (bu çalışmayla Nobel Ödülü aldılar) olarak bilinir. Deneyin Yapılışı: Bu deneyde hall olayını kullanarak, düzgün bir mağnetik alan içine konulan ve üzerinde akım geçen bir iletken levhanın oluşturduğu hall potansiyelinin, akıma, manyetik alana ve sıcaklığa nasıl bağlı olduğunu bulacağız. Daha sonrada bu sonuçları kullanarak Hall katsayısını tespit edeceğiz. Bu durumu hem n hemde p tipi Germanyum yarıiletkenler için tekrarlayacağız. Bunu yapabilmek için aşağıdakı sırayı takip ederiz. Şekil.V.7-2 Hall Olayı deney düzeneği 1. Şekil-V.7-2’ deki deney setini kurunuz. 2. U şeklindeki demirin arasına p-tipi Germanyum yarıiletkeni yerleştiriniz. 3. Bobinlerde oluşan manyetik alanı 250mT ve sıcaklığı 300K veya uygun oda sıcaklığına ayarlayarak, bu durumda akımı belli aralıklarla değiştirerek, her akım değerine karşılık gelen Hall potansiyeli Voltmetre üzerinde okuyunuz. Ve her akım değerine karşılık gelen Hall potansiyelini not ederek Hall potansiyelinin akıma karşı grafiğini çiziniz. 192 4. “3” deki deneyi bu sefer akımı 30mA ve sıcaklıgı yine “3” deki seviyesinde tutarak, Hall potansiyelinin farklı manyetik alan değerleri için nasıl değiştiğini not ediniz ve grafiğini çiziniz. 5. Son olarak mağnetik alanı 300mT ve akımı 30mA de sabit tutarak sıcaklığın değişimi ile Hall potansiyelinin nasıl değiştiğini not ediniz ve grafiğini çiziniz. 6. “3”, “4” ve “5” deki deneyleri n germanyumunu yerleştirerek tekrarlayınız. 7. “3” ve “4” den elde ettiğiniz grafikleri veya verileri kullanarak Hall katsayısını bulunuz ve ortalamasını hesaplayınız. 8. Yukarıda deney yoluyla bulduğunuz sonuçları teori ile karşılaştırarak sonuçlarınızı yorumlayınız. DEĞERLENDİRME SORULARI 1-(a) İletken, yarıiletken ve yalıtkan malzemelerin ne olduğunu açıklayıp örneklendiriniz. (b) n-tipi ve p-tipi yarıiletkenler arasındaki fark nedir? (c) Lorentz kuvveti, hall katsayısı, hall voltajı ve hall direnci nedir? 2- Bir iletken telde yük akışı olduğu zaman oluşan akım ifadesini, yani denklem (V.7-4) ü ispatlayınız. 3- (a) 3,5 cm Genişliğinde ve 0,5 cm. Kalınlığında dikdörtgensel bir bakır şerit 5 A’ lik bir akım taşımaktadır. 1,4 Tesla değerinde bir manyetik alan şeride dik olarak uygulandığına göre oluşan hall voltajını bulunuz (Bakırın yük yoğunluğu n = 8, 48.1028 elektron / m3 ). b) Bakır şeritle aynı ölçülerde bir silisyum parçası aynı manyetik alan ve akım içerisinde düşünülürse hall voltajı ne olur n = 1020 elektron / m3 )? Bu iki sonucu yorumlayınız. 193 (Silisyumun yük yoğunluğu EK-1 ÖN-EKLER ÖN-EK Exsa Peta Tera Giga Mega Kilo Hecto Deka Deci Centi Milli Micro Nano Pico Femto Atto SEMBOL E P T G M k h da d c m µ n p f a ÇARPAN 18 10 15 10 12 10 9 10 6 10 3 10 2 10 1 10 -1 10 -2 10 -3 10 -6 10 -9 10 -12 10 -15 10 -18 10 194 GREK ALFABESİ BÜYÜK KÜÇÜK Alfa Α α Beta Β β Gama Γ γ Delta ∆ δ Epsilon Ε ε Zeta Ζ ζ Eta Η η Teta Θ θ Iota Ι ι Kappa Κ κ Lambda Λ λ Mi Μ µ Ni Ν ν Xi Ξ ξ Omicron Ο ο Phi Π π Ro Ρ ρ Sigma Σ σ Tau Τ τ Upsilon γ υ Fi Φ ϕ Khi Χ χ Psi Ψ ψ Omega Ω ω EK-2 FİZİK SABİTLERİ Nicelik Işık hızı Planck sabiti Planck sabiti/2 Boltzman Sabiti Avagadro sayısı Gazların genel sabiti Elektron yükü Elektronun kütlesi Protonun kütlesi Nötronun kütlesi Atomik kütle birimi Boşluğun elektrik geçirgenliği Boşluğun manyetik geçirgenliği Coulomb sabiti Kütle çekim sabiti Yer çekim ivmesi İnce yapı sabiti Klasik elektron yarıçapı Elekt.Compton dalgaboyu Bohr enerjisi Bohr yarıçapı Rydberg sabiti Rydberg enerjisi Elektronun man.momenti Protonun man.momenti Bohr magnetonu Nükleer manyetonu Faraday sabiti N. koş. molar hacım 1 Ampere 1 Farat 1 Tesla 1 Coulumb 1 Statvolt 1 Angström (Å) =10-10 m 1 Fermi (f) = 10 -15 m 1 bam = 10-24 cm2 Sembol χ h ħ = h/2π κ Νο R e Me mp Mn U εο µο Değeri (SI) 2,998x108m/s 6,626x10 34J. s 1,055x10 34J. s 1,381x10 23 J/K 6,023xl023mol-1 8,317 J mol -1 K -1 1,602x10 19 C 9,109x10-31 kg 1,673x10-27 kg 675x10-27kg 1,661x10-27kg 8,854x10-12C2N-1m-2 1,256x10-6 N A 2 8,988x109 Nm2C-2 k = 1/4 πεο G 6,672x10-11 m3 kg-1 s-2 g 9,802 m/s2 1/137 α = e2/2εοhc 2,817x10- 1 5 m rε= e2/4πεοmec2 2ı423X10-12m λe=h/mec=reα−1 2,17x10-18J ΕΙ 2 2 5,292x10-11 m a0=4πεο ħ /µεχ R∞ 1,097xl07m-1 2 2 2,180x10-18 J hcR∞=h /2maο 9,273x10-24 J. T-1 µe 1,410x10-26 j.T-1 µp 9,274x10-24 J. T-1 ΜΒ 5,050x10-27J. T-1 ΜΝ F 9,652x104 C. mol-1 V 2,241x10-2m3. mol-1 1A 1F 1T 1C 1 SV eV = 1,60x10−19J 1J = 6,24x1018eV hγ = 1eV ise γ = 2,418ξ1014 Hz 195 1 kalori (cal) = 4,19 J 1kwh = 3,6x10-6 J 1 BG (hp) ≈ 746 w Yaklaşık değeri yada Pratik eşdeğerleri 3,0x10 s m/s 6,6x10 34 j. s 1,0x10 34 J. s 8. 6x10 -5cV/K 6,023xl023mol-1 8,3 J mol -1 K -1 I,6x10 19 C 0,5 MeV/c2 938,3 MeV/c2 939,6 MeV/c2 931,5 MeV/c2 8,9x10-12 F/m 1,3x10 6H/m 9,0x109 m/F 6,7x10-11 N.m2 kg 10 m/s2 1/137 2,81 (Fermi) 0,024 A° 13,6 eV 0,53 A° 1,1xl07m-1 13,6 eV 9,3x10-24J. T-1 1,4x10-24J. T-1 9,3x10-24J. T-1 5,1x10-27 J. T-1 9,7x104C. mol-1 2,24x10-2m3mol-1 3x109 esb/s 9x1011 cm 104 Gauss 3x109 esb 300 Volt 1 Astronomik Birim(AU) = 1,49x1011 m 1 Işık Yılı (IY) = 9,46x1015m 1 Parsek (pc) = 3,08x1016m EK-3 SERİLER Sinx = x-x 3 /3! + x 5 /5!-x 7 /7! +... -∞ < x < ∞ Cosx = 1-x 2 /2! + x 4 /4!-x 6 /6! +... -∞ < x < ∞ 3 5 7 Tanx = x + x /3 + 2x /15 + 17x /315 +... (|x|</2) Sinhx =x + x 3 /3! + x 5 /5! + x 7 /7! +... -∞ < x < ∞ 2 4 6 coshx = 1 + x /2! + x /4! + x /6! +... -∞ < x < ∞ Tanhx = x-x 3 /3 + 2x 5 /l5-17x 7 /315 +... (|x|</2) e x = 1 + x + x 2 /2! + x 3 /3! +... -∞ < x < ∞ ln(1 + x) = x-x 2 /2 + x 3 /3-x 4 /4 +... n (|x|< 1) 2 (1 + x) = 1+ nx/1! + n(n-1) x /2! +... 196 (Binom) KAYNAKLAR 1. Temel Fizik Deneyleri, H.Soylu, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1986. 2. Temel Elektrik Elektronik Mühendisliği, M.Zengin, K.Kıymaç, H.Yüksel, N.Serin, AnkaraÜniversitesi, Fen FakültesiYayınları, Ankara, 1982. 3. Elektronik Devreler, H.Kuntman, İstanbul Teknik Üniversitesi, Elektrik- Elektronik Fakültesi Yayınları. İstanbul, 1990. 4. Elektronlar Alanlar ve Dalgalar, Çev: N.Armağan, A. A. Uraz, Hacettepe Üniv. Yayınları A-8, Ankara, 1980. 5. Fizik I (Mekanik) Deney Föyü, Erciyes Universitesi, Fen-Ed. Fak Fizik Bölümü, 1995 6. Fizik II (Elektrik ve Manyetizma) Deney Föyü, Erciyes Universitesi, Fen-Ed. Fak Fizik Bölümü, 1995 7. Optik ve Dalgalar Laboratuarı Kitabı, C. Önem, M. Arı, M. Kış, A.Erdinç, F.Yaşuk ve K.Keşlioğlu, Erciyes Üniversitesi Yayınları No: 133, Kayseri, 2002. 8. Mekanik Laboratuarı, B.Saatçi, Erciyes Üniversitesi Yayınları, No: 140, Kayseri 2003. 9. Elektrik ve Magnetizma Laboratuarı, B.Saatçi, S.Türktekin, İ.Belenli, F.Yaşuk, Erciyes Üniversitesi Yayınları, No: 141, Kayseri 2003. 197