denir.

advertisement
HAYVANLARDA ÜREME
• GAMETOGENEZ
Eşeyli üremeyle çoğalan
canlılarda
,
gametler, gametogenez sonucunda
oluşur. Daha önce de anlatıldığı gibi
gametlerin mayoz ile meydana
getirilmesi üreme ana hücrelerinde
olur.Üreme ana hücreleri üreme
organlarında bulunur.
Üreme organları erkeklerde testis,
dişilerde yumurtalıklardır. Erkek
üreme hücresine sperm, dişi üreme
hücresine yumurta adı verilir.
• Yumurta hücresi büyük, hareketsiz ve
çok sitoplazmalı; sperm
ise hareketli
.
küçük ve daha az sitoplazmalıdır.
• Sperm hücresi, baş, boyun ve kuyruk
kısmından oluşur Baş kısmında lizozim
• enzimlerini içeren akrozom denilen
bölge yer alır. Spermlerin boyun
kısmında mitokondriler bulunur,
kuyruk kısmı ise hareketi sağlayan
kamçıdır. Kuyruk spermlerin
yumurtaya doğru hareketini
• sağlar.
2. Oogenez
Dişi bireylerde yumurta
. hücresinin
gelişimi anne rahminde
başlar ve belirli bir yaşa gelinceye
kadar sürer. Erkeklerde sperm
sayısı sınırsız olmasına karşın yeni
doğmuş bir kız çocuğunun
yumurtalıklarında birincil oosit
durumundaki hücre sayısı yaklaşık
300.000 kadardır. Bu yumurtalar
ergenlik dönemine kadar birincil
oosit olarak bekler. Ergenlik
döneminden itibaren hormonların
etkisiyle gelişimini tamamlar
v.p
7
Eşeysel olgunluğa erişmiş dişi bireyde, erkek
bireylerde yaşanan
.
gelişimlere benzer olaylar yaşanır. Bununla
birlikte dişilerde,
üreme hücreleri belirli dönemlerde oluşur.
Belirli dönemlerde, dişi üreme sisteminin bir
parçası olan yumurtalıklarda, mayoz bölünme
ile yumurta hücresinin üretilmesine oogenez
denir Yumurtanın korunması
ve beslenmesi yumurtalık sayesinde olur.
Yumurtalıkta çok sayıda kesecik (folikül)
bulunur.
Her kesecikte ise bir tane birincil oosit
vardır. Her ay genellikle bir yumurta hücresi
olgunlaşarak döllenmenin gerçekleşebilmesi
v.p
8
için yumurtalığın dışına bırakılır.
v.p
9
v.p
10
Yumurta ana hücresi olan 2n
kromozomlu oogonyumlar
mayoz
.
bölünmeye hazırlanır ve birincil oosit
adını alır. Birincil oositten
mayoz I sonunda biri büyük, diğeri
küçük iki haploit (n) hücre oluşur.
Bunlardan küçük olan kutup cisimciği,
büyük olan ikincil oosittir.
Sitoplazmanın çoğu ikincil
oositte toplanmıştır. Kutup cisimciği
haploit kromozom sayısının sağlanması
için oluşur.
v.p
12
Mayoz II sonunda, ikincil oositten biri
büyük ve bol sitoplazmalı
ootit, diğeri
.
küçük kutup cisimciği olmak üzere iki
haploit (n) hücre oluşur. Aynı zamanda
Mayoz I'de oluşan kutup cisimciği de
bölünmeye uğrayabilir
ve böylece kutup cisimciklerinin sayısı
üçe ulaşır. Daha sonra kutup
cisimcikleri eriyip kaybolur. Ootit ise
farklılaşarak olgun yumurta
hücresini meydana getirir.
v.p
13
Kromozomlar mayoz bölünme
sonucu oluşan hücrelere
eşit
.
dağılır fakat sitoplazma eşit
miktarda dağılmaz. Bunun
sonucunda
her bölünme sırasında
sitoplazmanın neredeyse tümü bir
yavru
hücrede (ootit) toplanır.
v.p
14
Çok miktarda sitoplazmaya sahip olan
hücre yumurta hücresini
.
oluştururken küçük hücreler (kutup
cisimcikleri) parçalanır.
Böylece kromozom sayısı yarıya inerken
büyük miktarda
sitoplazma yumurta hücresine
aktarılmış olur. Döllenmeden
sonra embriyo gelişirken yumurta
hücresindeki besini kullanır. Bu
nedenle sitoplazmanın çoğunun
yumurta hücresinde toplanması
önemlidir.
v.p
15
Her canlıda farklı büyüklük ve
. yumurta
biçime sahip olan
çeşitleri verilmiştir. Pek çok
canlıda yumurta zarını
çevreleyen örtüye vitellin zar
denir. Böcek yumurtaları vitellin
zarın yanı sıra sert ve su geçirmez
yapıda protein tabakalara sahiptir.
Kurbağalarda ise yumurtanın
kurumasını önleyen jel tabakası
bulunur
v.p
16
v.p
17
Kuşlar, sürüngenler ve yumurtlayan
memelilerde yumurta beyazı
.
olarak adlandırılan yoğun bir protein çözeltisi
vitellin zarını sarar. Yumurta beyazının
dışında yumurta kabuğu da bulunur.
İnsanda yumurta hücresi, yaklaşık 150
mikron büyüklüğündedir.
Bu büyüklük insan vücut hücrelerinin (örneğin
lenfosit) 100 katı kadardır. Spermin küçük ve
hareketli olmasına karşın yumurta
büyük ve hareketsizdir. Yumurta hücresinin
hacmi sperm hücresinin 250.000 katı
kadardır.
v.p
18
Yumurta örtüleri birçok türde
oositin gelişimi ya. da döllenmesi
sırasında oluşur. Örtülerin yapısı ve
sayısı türe göre farklılık
gösterebilir.Memelilerde yumurta
zarı protein, glikoprotein ya da
polisakkaritlerden oluşan ve zona
pellusida adı verilen jel benzeri
örtüyle çevrilidir Zona pellusida
türe özgü yapıya sahiptir ve
yumurtayla aynı türe ait spermlerin
döllenmesini sağlar
v.p
19
Memelilerde yumurta, gelişim
aşamasında folikül hücreleri
ile
.
çevrilidir. Yumurtalık dokusundan
gelişen bu hücreler yumurtayı
besler ayrıca zona pellusidanın
oluşumuna katılır. Yumurta
bırakıldıktan sonra da farklılaşarak
koruyucu bir örtü şeklinde
yumurtayı çevreler.
Yumurtalıktan atılan yumurta döllenme
kanalına (fallopi tüpüne) geçer.
Memelilerde döllenme burada
gerçekleşir
v.p
20
v.p
21
1.
Spermatogenez
Spermler erkek üreme sistemindeki özel
.
yapılarda bulunan
2n kromozomlu sperm ana hücrelerinden
oluşur. Bu hücrelere spermatogonyum denir.
Erkek birey erginliğe ulaşmadan önce
spermatogonyumlar mitozla çoğalır. Mitozla
yeni spermatogonyumların oluşması
ergenliğe ulaştıktan sonra da devam
eder. Spermatogonyumlar büyüyüp gelişerek
mayoza hazırlanır. Bu hücrelere birincil
spermatosit denir. 2n kromozomlu
spermatositlerden
mayoz I sonunda haploit (n)
krozomlu iki hücre meydana gelir. Bu
v.p
22
hücrelereikincil spermatosit denir.
İkincil spermatositlerden mayoz II sonunda
spermatit adı verilen haploit (n) kromozomlu
.
dört hücre oluşur.
Mayoz bölünmeyle erkek üreme organı
olan testislerin (erbezlerinin) yapısındaki
seminifer tüpçüklerinde spermlerin
oluşmasına spermatogenez denir
Spermatogenez sırasında oluşan sağlıklı
bütün sperm (sperma) hücreleri eşit
miktarda sitoplazma ve genetik materyal
içerir ve eşit büyüklüktedir. Gelişmekte
olan spermatitler seminifer tüpçüklerinden
ayrılır, depo edilmek üzere erkek üreme
sistemindeki özel bölümlere geçer, burada
farklılaşarak hareket yeteneği kazanır
v.p
23
Spermatogonyumdan hareketli sperm
oluşuncaya kadar geçen
zaman 65-75
.
gündür. Yetişkin erkeklerde her gün
yaklaşık
3 milyon spermatogonyum bu sürece
başlamaktadır. Spermin yapısı
göreviyle uyumludur. Sperm; baş, orta
bölüm
ve kamçı olmak üzere üç kısımdan
oluşur
v.p
24
Baş bölümünde n sayıda kromozoma
sahip çekirdek bulunur.
.
Başın uç kısmında akrozom vardır.
Akrozom sindirim enzimleri
içeren bir keseciktir. Yumurta
hücresinin zarını eritmekte görev alır.
Spermin orta bölümünde mitokondriler
bulunur. Mitokondrilerin
ürettiği ATP enerjisi, kamçının yapısını
oluşturan mikrotübüller
tarafından kullanılarak hareket sağlanır
v.p
25
Baş bölümünde n sayıda kromozoma
sahip çekirdek bulunur.
.
Başın uç kısmında akrozom vardır.
Akrozom sindirim enzimleri
içeren bir keseciktir. Yumurta
hücresinin zarını eritmekte görev alır.
Spermin orta bölümünde mitokondriler
bulunur. Mitokondrilerin
ürettiği ATP enerjisi, kamçının yapısını
oluşturan mikrotübüller
tarafından kullanılarak hareket sağlanır
v.p
26
Baş bölümünde n sayıda kromozoma
sahip çekirdek bulunur.
.
Başın uç kısmında akrozom vardır.
Akrozom sindirim enzimleri
içeren bir keseciktir. Yumurta
hücresinin zarını eritmekte görev alır.
Spermin orta bölümünde mitokondriler
bulunur. Mitokondrilerin
ürettiği ATP enerjisi, kamçının yapısını
oluşturan mikrotübüller
tarafından kullanılarak hareket
sağlanır
v.p
27
Spermatogenezin başlaması türün
üreme döngüsüne.
bağlıdır. Spermatogenez, yetişkin
erkek bireylerde sürekli ya
da belirli aralıklarla olabilir. Üreme
dönemi belirli mevsimlerle
sınırlandırılmış hayvanlar sadece
bu dönemde sperm üretir. Bütün
yıl boyunca verimli olan
hayvanlarda sperm üretimi
süreklidir.
v.p
28
.
v.p
29
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Spermin özellikleri:
Az sitoplazmalı ,küçüktür
.
Kamçılı ve aktif hareketlidir
Besin maddesi içermez
Uç kısmında ovum zarını eritecek
enzim içeren akrozom bulunur
Fertilizin maddeye pozitif taksi
gösterir
Zigotun kromozom kaynağıdır
Zigotun sentrozom kaynağıdır
Dişi üreme sisteminde 2-3 gün canlı
kalabilir
Ömür boyu üretilir
v.p
31
v.p
32
v.p
33
• A-Dış Döllenme :
,
• Sadece suda yaşayanlarda
gözlenir.
• Döllenme olasılığını arttırmak için
fazla sayıda üreme hücresi
oluşturulur.
• Döllenen yumurtadaki embriyo
gelişimini suda tamamlar.
• Genellikle yumurta ve spermler
suya bırakıldığından
çiftleşme organlarına rastlanmaz
• B-İç Döllenme :
• Kara ortamında nem
. , sıcaklık ve
radyasyon gibi faktörlere karşı üreme
hücrelerini korumak için döllenme dişi
bireyin üreme sisteminde gerçekleşir.
• Genelde karada yaşayanlarda görülür.
• Üreme hücreleri dişi bireyin üreme
sistemi içinde birleştiğinden döllenme
olasılığı fazlalaşmıştır.
• Döllenmiş yumurtadaki embriyo
gelişimini dişi bireyin içinde veya
dışarıda tamamlayabilir.
• Çiftleşme organları kullanıldığından
üreme hücresi sayısı azdır.
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Döllenme ve gelişme şekline göre üçe ayrılır
A-Dış döllenme ve dış gelişme:
Suda yaşayan canlılarda (Balık ve kurbağalarda)
görülür
Yumurta ve sperm vücud dışına su ortamına
bırakılır
Döllenme garantisi yoktur
Yumurtanın etrafında kabuk oluşumu yoktur
Döllenmeden sonra gelişen embriyoda
kabuk,korion,amnion ve allantois gibi zarlar
yoktur.Sadece vitellüs kesesi vardır.
Embriyo su ve O2 ihtiyacını sudan karşılar
Embriyo metabolik artıkları bulunduğu su
ortamına difüzyonla verir
Yumurtada yeterli besin olmadığı için başkalaşım
veya embriyonal gelişim tamamlanmadan
beslenme davranışları görülür
Yumurta sayısı fazla döllenme garantili değildir
.
• B-İç döllenme dış gelişme:
• Karada yaşayan sürüngen ve kuşlarda görülür
• Döllenme dişi bireyin vücudu içinde müller
kanalında gerçekleşir
• Döllenmeden sonra yumurta etrafında kabuk
oluşumu gerçekleşir
• Yumurta vücudun dışında gelişimini tamamlar
• Gelişen embriyonun etrafında
kabuk,korion,amnion zarları ayrıca yedek besin
deposu vitellüs kesesi ve metabolik artıkları
depolayan allantois kesesi bulunur
• Embriyo ile dış ortam arasında sadece gaz alış
verişi vardır
• Yumurta sayısı az döllenme garantilidir
• Yumurtada embriyonik gelişimi tamamlatacak
kadar yeterli besin bulunur
• Dişilerde müller kanalı oluşan yumurtanın
döllendiği,vitellüsün vekabuğun oluştuğu yerdir.
.
•
•
•
•
•
•
•
•
•
C-İç döllenme ve iç gelişme:
Memelilerde görülür
Döllenme dişi bireyin vücudu içinde gerçekleşir
Embriyonik gelişim dişi bireyin vücudu içinde
tamamlanır.Ana organizma embriyonun
korunması,beslenmesi,solunumu vb.bütün
yaşamsal ihtiyaçlarını karşılar
Yumurta sayısı azdır döllenme ve gelişme garanti
altındadır
Oluşan embriyo madde alış verişini ana
organizmanın vücudu ile yapar
Yumurtada kabuk yoktur. Vitellüs çok azdır.
Allantois ve vitellüs keseleri körelmiş ve bu
keselerin görevini göbek bağı almıştır
.
Not:İç döllenme iç gelişme gösteren bazı balık ve
sürüngenlerde ana organizmanın rolü:
1-Döllenme ortamıdır
2-Embriyonun korunmasında rol alır
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Döllenme ve Gelişim
Ovipar canlılar:
İç döllenme veya dış döllenme görülür
Gelişme vücud dışında gerçekleşir
Embriyonik gelişimi destekleyecek özel davranışlar
gelişmiştir
Örn:Balık,kurbağa,sürüngen ve kuş
Ovovipar canlılar:
İç döllenme görülür.(Genelde)
Embriyonik gelişim yumurta içinde ana canlının vücudu içinde
özel organlarda gerçekleşir.
Ana canlının vücudu sadece koruyucudur
Gelişimi biten yavru doğar gibi ana vücudu terk eder
Örn:Karasinek,lepistes,engerek,köpek balıkları
Vivipar canlılar:
İç döllenme görülür
Yumurtalarda vitellüs çok azdır
Gelişme ana canlının vücudunda gerçekleşir
Ana canlı embriyonun bütün ihtiyaçlarını karşılar.
(Beslenme,korunma,boşaltım maddelerinin atılımı,solunum
vb.)
Örn:Memeliler
.
• Hayvanlarda gelişme
Bir canlının zigottan ergin haline
.
gelinceye kadar geçirdiği
değişim ve
gelişim olaylarına ontogenez
denir.Hayvansal organizmalarda yumurta
özellikleri gelişimin temel özelliklerini
belirler.
• Besin içeriğine göre yumurta tipleri
1-İzolesital:Vitellüs yumurtada az ve eşit
dağılım gösterir
Örn:Memeli
2-Telolesital:Vitellüs çok ve bir kutuba
toplanmıştır
Örn:Sürüngen,Kuş
3-Sentrolesital:Vitellüs merkezde
toplanmıştır
Örn:Böcekler
.
•
•
•
•
•
•
DIŞ DÖLLENME
Suda yaşayan calılarda görülür.
Sperm ve yumurta dış ortamda birleşir.
Gamet sayısı fazladır.
Çifleşme organı yoktur.
Dış gelişme gösterir.(embriyo yumurta içinde gelişir.)
• Yavru bakımı yoktur.
•
•
•
•
•
•
•
.
İÇ DÖLLENME
Karada yaşıyan canlılarda görülür.
Gamet sayısı azalmıştır.
Çifleşme organı vardır.
Yavru bakımı görülür
dış yada iç gelişme görülebilir.
Döllenme şansı gametlerde yüksektir. • Döllenme sırasında spermin sadece baş kısmı
yumurta içerisine girer; boyun ve kuyruk kısmı
dışarıda
• kaldığından oluşan zigotta erkekten gelecek
mitokondriler bulunmaz.
• Erkek bireylerin testislerinde sperm
oluşturulmasına spermatogenez dişi bireylerin
• yumurtalıklarında yumurta oluşturulmasına
oogenez denir.
• Spermatogenezde mayozla oluşan dört hücre
gamete dönüşür; ancak oogenez sonucunda
oluşan
• dört hücreden sadece bir tanesi yumurta
hücresine dönüşür.
• Döllenme sonucunda oluşan zigotun,
gereksinimleri büyük ölçüde yumurta hücresi
tarafından karşılandığından
• yumurta hücresinin sitoplazması daha fazla ve
kendisi daha büyüktür
,
.
• İNSANDA ÜREME SİSTEMİ
.
• İnsanda bütün sistemler
gibi
üreme sistemi de iyi gelişmiştir.
Her iki cinsiyette de çok gelişmiş
üreme
• organları vardır. İnsanda üreme
sistemi, sinir sistemi ve hormonal
sistemin etkisi altındadır. Üreme
organları
• dişi ve erkekte farklı yapılar
içermektedir.
•
•
•
•
İNSANDA ÜREME SİSTEMİ GÖREVLERİ
.
1-yumurta oluşturma
2-dişi eşey hormonu üretmek
3-yumurtayı döllenecek yere
taşımak
• 4-embriyo için uygun ortam
oluşturmak
• 5-yavru gelişmesini sağlamak
• Dişi üreme sistemi
.
organları
• 1-yumurtalık (ovaryum)
• 2-follopi tüpü (döllenme
kanalı)(yumurta
kanalı)oviduck kanalı
• 3-döl yatağı (rahim , Uterus)
• 4-vajina(servik=dölyatağı
ağzı)
•
•
•
•
•
A-Ovaryum:
. hemen
Karın boşluğunun
altında sağda ve solda olmak
üzere bir çifttir.
Yumurtaların oluştuğu
organdırOrtalama 28
günde bir yumurta gelişir
Yumurtalar folikül denen
yapıların içindedir
Östrojen ve progesteron
hormonu üretir.
I. Yumurtalıklar
• Yumurtalıklar gamet üretir, hem de östrojen ve progesteron gibi hormonları salgılar.
• bir dişi birey, yumurtalıklarında300 bin kadar birincil oositle dünyaya gelir. Ergenlik çağından menopoz devresine kadar bu oositlerin ancak 300‐500'ü kullanılır, geri kalanlar küçülerek yok olur. Birincil oositler, dişi eşeysel olgunluğa erişinceye kadar yumurtalıklardaki küçük kesecikler içinde bekler. Bu keseciklere folikül
denir. Her âdet döneminde genellikle bir folikül
gelişerek olgunlaşan yumurta hücresini serbest bırakır. Folikül hücreleri aynı zamanda östrojende salgılar.
• B-Follopi kanalı(Tüpü):
• Ovulasyonla karın .boşluğuna bırakılan
yumurtaları huni şeklindeki baş kısmı
ile toplar.
• Kanala geçen yumurtalar uterusa
taşınır
• Döllenmenin gerçekleştiği yerdir
• İlk bölünmeler kanalda başlar
• İç yüzey silli epitelle döşelidir
• İç yüzeyde besleyici sıvı üreten bezler
bulunur.Bu bezlerden salgılanan sıvı
ile döllenmiş yumurtanın hareket ve
beslenmesi sağlanır
II. Yumurta Kanalı
• yumurtalıkla döl yatağı arasında oluşmuş bir kanaldır. Yumurta kanalının yumurtalığa bakan ucu kirpikli huni şeklinde bir yapılanma gösterir. Bu yapılar, yumurtalıktan serbest bırakılan yumurtanın yumurta kanalına alınmasını sağlar. Yumurtanın döl yatağına taşınması yumurta kanalı ile gerçekleşir. Yumurta kanalının iç yüzeyi titrek sillerle örtülmüştür.Bu sillerin hareketi yumurtanın ya da zigotun döl yatağına ulaşmasını sağlar. Döllenme olayı yumurta kanalında gerçekleşir.
III. Döl Yatağı(uterus)
• Döl yatağı, embriyonun doğuma kadar geliştiği bölgedir • Kalın duvarlı ve kaslı bir yapıdır. Döl yatağının iç kısmı mukus salgılayan ve bol kan damarı taşıyan ENDOMETRİYUM
• Embriyonun endometriyum dokusunun içerisine gömülmesi(implantasyon) döllenmeden 6 veya 7 gün sonra gerçekleşir. • Embriyo,gelişiminin ilk 2‐4 haftasında doğruda endometriyumdan beslenir.
• Daha sonra embriyonun besin alış verişi plasentadan karşılanır
• C-Uterus:
• Duz kaslardan oluşmuş
organdır
.
• Follopi kanalı ile vagina arasında yer
alır
• Embriyonik gelişimin gerçekleştiği
yerdir
• D-Vagina:
• Spermlerin dişi vücuduna alındığı
organdır
• Doğumda bebeğin ana vücudunu
terkettiği organdır
• Döllenmemiş yumurtanın dışa atılımını
sağlar
IV. Vajina ve Serviks
• Döllenmemiş yumurtanın atılması,
spermlerin dişi vücuduna
bırakılması ve doğumun
gerçekleşmesi vajina adı verilen
üreme organıyla sağlanır.
• Vajina dişi üreme sisteminin dışa
açılan açıklığıdır. Vajinayı döl
yatağına bağlayan bölgeye serviks
denir.
.
• Vajinanın üretra ile
bağlantısı yoktur yani
yumurta ve idrar farklı
açıklık tan dışarı atılır.
• Yumurta yapım yeri ovaryum
• Yumurtanın döllenmesi için atıldığı yer fallopi
tüpü • Döllenmiş yumurtanın gelişim yeri uterus
• Uterusun içini döşeyen tabakaya endometrium
tabakası denir. • Adet döngüsünde endometrium tabakası kalınlaşır. • Dişi üreme sistemi; yumurtalıklar,
döllenme borusu (fallop
tüpü), rahim
.
ve vajinadan oluşur
• Karın bölgesinde göbek deliğinin
hemen alt kısmında idrar kesesinin
arkasında bulunan
• rahim, portakal büyüklüğünde
olmasına rağmen gebelik sırasında
yüzlerce kat büyüyebilme, daha sonra
• da eski haline gelebilme özelliğine
sahip bir organdır.
• Bol miktarda kılcal kan damarı ile donanmış
olan rahim, bir embriyonun tutunup
yerleşebilmesine ve dış etkilerden
korunabilmesine olanak tanır.
• Rahim ile yumurtalıklar arasında
konumlanmış, rahimle bağlantılı olan
döllenme borusunun iç yüzeyi, silli epitel ile
kaplıdır. Döllenme boruları, yumurtanın
rahime gönderilmesini sağlar. Yumurtanın
döllenmesi,
• sadece döllenme borusu içerisinde
gerçekleşebilir. Döllenme borusunun bazı
enfeksiyonlar nedeniyle
• tıkanması, yumurtanın geçişine olanak
vermeyeceği için kısırlığa neden olur.
Döllenme borusuna çok
• yakın konumlanmış olan yumurtalıklar ise
oogenezin gerçekleştiği yerlerdir
.
• Mayoz insanlarda dişi bireylerde bebek
henüz anne karnındayken başlar. Ancak
.
birincil oosit oluşumundan
sonra, profaz
I aşamasında ergenliğe kadar, duraklama
dönemine girer. Ergenlikte hormonların
• etkisiyle birincil oositler birer birer
mayozu tamamlayarak her ay bir ya da
iki yumurta oluşturur .
• Mayoz, kadınlarda menopoza kadar yani
yaklaşık elli yaşına kadar sürer. Bu
dönem içinde bazı oositlerbozulur ve
yumurtayı oluşturamaz. Kadınlarda iki
tarafta birer adet olmak üzere iki
yumurtalık bulunur. Yumurtalıktan
• salınan yumurta, döllenme borusunu
döşeyen siller yardımıyla fallop tüpünün
içerisine alınır
.
.
.
• A) DİŞİ ÜREME SİSTEMİNİ KONTROL
EDEN HORMONLAR
.
• FSH (folikül uyarıcı hormon)
• Hipofizin ön lobundan salgılanır.
• bir Folikülün gelişmesini ve
olgunlaşması
• yumurtanın üretimini uyarır oogenez
başlar .
• gelişen folikülden Östrojen
hormonunu salgılatır.
• FSH ve östrojen miktarları negatif geri
bildirimle ayarlanır
,
• LH (lüteinleştirici hormon)
.
• Ovulasyonu (yumurtlamayı)
uyarır
. yumurtlamanın ardından foliküler
dokunun korpus luteuma
dönüşmesini sağlar.
• Korpus luteumdan progesteron
salgılatır. Az ostrojen salgılatır.
• LH ile progesteron hormon
miktarları pozitif geri bildirimle
ayarlanır.
• LTH (Lüteo tropik hormom) = prolaktin
• Yanlızca dişilerede.
• Korpus luteumun varlığını
sürdürmesini sağlar ö ve p salgılama
• Süt bezlerinin gelişimini, süt
salgılanmasını
.analık duygusunun oluşmasını sağlar.
• Görüldüğü gibi hipofiz hormonları ve
eşey hormonları birbirini pozitif ve
negatif geri bildirimle etkilemektedir.
Bu karşılıklı etkileşime, feed-back
(geribildirim) mekanizması denir
• ÖSTROJEN
• OLGUN FOLİKÜL HÜCRELERİ,KORPUS
.
LUTEUM VE PLASENTADAN
SALGILANIR.
• uterus gelişmesi (endometriyum
gelişimi)
• (mitoz hızlandırma bol sıvı ve kan
gelmesini sağlama)
• dişilere yönelik ikinci eşey
karakterlerinin oluşumu
• FSH salgısınını negatif feedback
sağlar
• LH salgılatır
.
• PROGESTERON
• HÜCRELERİ,KORPUS LUTEUM VE
PLASENTADAN SALGILANIR.
• Endometriyum gelişimi duvar kalınlıgı
ve kanın maksimum olmsını sağlar.
• Embriyonun endometriyuma tutunması
• Follopi tüpü hücrelerinde bol miktarda
besin birikmesi zigotu ilk bölünme
evresinde besler
• LH salgısınını negatif feedback sağlar
• Hamilelik metabölizmasını düzenler.
• Oksitosin
doğum olayında etkilidir .
Süt salgılamasında etkilidir
• B) MENSTRUAL DÖNGÜ
• Oogenezin tamamlanması ve yumurtanın oluşumu .
ile döllenmemiş yumurtanın vücuttan atılışına kadar
• olan döngüye menstrual döngü denir. Yaklaşık 28 ‐
35 gün süren bir dönemdir.
• Menstrual döngü boyunca yumurtalıkta, foliküler
evre, ovulasyon evresi ve luteal evre olmak üzere
• üç evre yer alır. Rahim duvarında ise bu döngü boyunca, menstrual akış aşaması, hücrelerin bölünerek
• çoğaldığı aşama ve salgı aşaması görülür
•
•
•
•
•
•
•
a) Foliküler evre (10‐14 gün)
10‐14 gün sürer
.
FSH salgılanır
Folikül gelişimi olur
Yumurta gelişimi başlar
Olgun folikülden östrojen salgılanır
Östrojen uterus gelişimini başlatır östrojen max
biter
• Olgunlaşmamış profaz I aşamasında bekleyen yumurta, folikül denilen bir yapı içerisinde bulunur.
• Hormonların etkisiyle foliküllerin birisi büyür ve içerisindeki yumurta gelişir.
•
•
•
•
b) Ovulasyon evresi:(1‐2 gün)
Hipofizden LH salgılaa kalınlaşma devam edernır
.
Ovulasyon olur
Korpus luteum (yağ bakımından zengin lutein
hücreleri oluşturur)oluşmaya başlar
• Buradan salgılana progesteron çok bu evre biter
• uterust
• Hormonların etkisiyle folikül yırtılır; yumurtalıktan salınan olgunlaşmış yumurta, siller yardımıyla döllenme borusuna geçer
• c) Korpus luteum evresi: (10-14 gün)
• Yırtılan folikül hücrelerinin
.
kalıntıları sarı yağ damlacıkları
içeren korpus luteuma (sarı cisim)
dönüşür.
• Bu hücreler progesteron ve
östrojen hormonları salgılar.
Progesteron hormonu rahmi
embriyo için hazırlar.
• Rahim dokusu süngerimsi bir hal
alır, bu doku içerisindeki kan
miktarı artar.
• d) Menstruasyon
evresi:
(3.
5 gün)
• Eğer döllenme olmamışsa
korpus luteum bozulur.
Rahim iç duvarı parçalanır
ve yumurta bir miktar
• kanla birlikte mukus
yardımıyla vücut dışına
atılır.
• Döllenme olursa
.
• Yumurta döl yatağına
tutunur
• Yumurtalıkta korpus luteum
devam eder
• Progesteron ve österojen
salgısı devam eder
• Plasenta oluşur
• Uterustan HCG(karyotik
gonodotropin hormonu)
• K l p ve ö salgılatır.
Döllenme olmamışsa;
.
– Hipofizin LH salgısı minimuma düşer
– LH’ın ovaryuma etkisi minimum olur.
– Ovaryumdaki korpus luteum
hücreleri parçalanır.
• – Progesteron salgısı minimuma düşer
• – Uterusa etki minimum olur.
• – Uterusta oluşan geçici doku ve
döllenmemiş yumurta kanama ile
birlikte atılır.
•
•
•
•
• Dişi üreme sistemine spermlerin girişi vajinadan sağlanır. Vajina, rahim ağzı ile rahime
bağlanır.
.
• Kız çocuklarında üreme sisteminin korunması amacıyla vajinada bir zar bulunur. Zar cinsel ilişki sırasında
• parçalanır.
• Vajina, bakteriyel enfeksiyonlara karşı korunabilmek için asidik bir ortama sahiptir. Bu bölüm üreme
• sistemine giriş kapısı olduğundan hijyen çok önemlidir.
•
•
•
•
•
•
•
Korunmasız cinsel ilişki ile geçen birçok hastalığın
yanı sıra, vajinanın asit ortamının sabun gibi alkali
.
maddelerle bozulması, mantar hastalıklarına
uygun zemin hazırlar.
Cinsel yolla geçen birçok hastalıktan korunmak
için cinsel ilişki öncesi dikkatli olmak gerekir.
Günümüzde cinsel yolla bulaşan belli başlı hastalıklar
• arasında AIDS, frengi, bel soğukluğu, hepatit
• ve HPV (Human papilloma virus) nin neden olduğu
• rahim ağzı kanseridir.
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
AIDS, HIV (Human deficiency virus) virüsünün
cinsel ilişki ile kana geçmesi ve akyuvarları enfekte
.
ederek bağışıklık sisteminin çökmesiyle ortaya çıkan
bir hastalıktır (Resim 1.72). Günümüzde tedavisi
ya da aşısı yoktur. Korunma yollarına dikkat ederek yayılma engellenebilir.
Resim 1.73: Frengi hastalığının
etkeni sifiliz bakterisi
Frengi ve bel soğukluğu bakterisi, cinsel ilişki sırasında üreme organlarına
geçerek çıbanlar ve yaralar oluşturur. Bu hastalıklar, uygun antibiyotikler
kullanılarak tedavi edilebilmektedir
• HPV bir siğil virüsü olmasına rağmen bazı türleri siğil yapmayıp rahim
• ağzı hücrelerine yerleşerek rahim ağzı kanserine neden olmaktadır.
• Cinsel ilişki yoluyla bulaşan bu hastalığın erken teşhis için kadınların
• düzenli smear testi yaptırması gereklidir.
• Hepatit virüsünün bazı tipleri de yine korunmasız cinsel ilişkiyle bulaşarak
• karaciğere yerleşir. Hepatite ve sonrasında karaciğer kanserine ve
• siroza neden olabilir.
• Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmada önemli iki yoldan biri
• prezervatif kullanmak, diğeri tek eşliliği tercih etmektir.
• Üreme sistemlerinin düzenli muayenelerle kontrolü de çok önemlidir
.
• 1.2.3.2 ERKEK ÜREME SİSTEMİ
• Erkeklerde üreme sistemi testisler, yardımcı bezler ve
erkek eşey organından oluşur.
• Testisler, skrotum adı verilen bir çift kese içinde vücut
dışında tutulur . Spermatogenezin
• gerçekleşmesi ve spermlerin canlılığını koruyabilmesi
için testislerin vücut sıcaklığından daha düşük bir
• sıcaklıkta tutulması gereklidir. Testisler içinde çok
sayıda kıvrımlardan oluşan seminifer tüpçükleri bulunur.
• Bu tüpçüklerin arasında bulunan Leydig hücreleri,
erkeklik hormonlarını üretir. Seminifer tüpçüklerinde
• mayoz sonucunda üretilen spermler, epididimis kanalına
gönderilir. Epididimisten spermlerin geçişi
• yaklaşık olarak üç hafta alır; bu süre içerisinde
spermler olgunlaşmasını tamamlar ve hareket etme
yeteneği
• kazanır. Spermler, önce vas deferens kanalına geçer,
oradan da idrar kanalı olan üretraya geçerek
• dışarıya atılır.
.
• Görevleri .
• 1- sperm üretmek
• 2- spermin hareketi
için sıvı besin
üretmek
• 3- testeron hormonu
üretmek
Erkek Üreme Sistemi
• Erkek üreme sistemi
• testisler,
• testis içi ve dışı genital kanallar
(epididimis, vas deferens kanalı)
• , yardımcı bezler
• penisten oluşur
.
• KANALLAR
epdidimis
• Vas deferans
.
• YARDIMCI BEZLER
• Seminal kesecikleri
• Prostat bezi
• Cowper bezi
• Hayvanlarda Üreme
• İnsanda erkek üreme
sistemi
.
A-Testis
B-Epididimis
C-Vas deferans
D-Penis
E-Salgı (Seminal) bezleri
a-Seminal bez
b-Prostat bezi
c-Cowper bezi
a. Testisler
• Erkek eşey bezleri olan testisler bir çifttir ve skrotum adı verilen testis torbasında bulunur.
• Testislerin iki önemli görevi vardır. Bu görevler, hormon salgılamak ve erkek üreme hücrelerini (sperm) üretmektir.
• Her testis, seminifer tüpcük adı verilen bine yakın kıvrılmış
• kanaldan oluşur. Seminifer tüpçüklerde iki belirgin hücre grubu bulunur.
• Bunlar sertoli hücreleri ve spermotogonik hücreler (spermatogonyumlar, spermatositler ve spermatitler)dir. • Sertoli hücreleri spermlerin beslenmesini ve desteklenmesini sağlar. Tüpçüklerin arasına dağılmış olan leyding hücreleri erkek cinsiyet hormonu olan testosteron salgılar. EPİDİDİMİS
• Seminifer tüpçüklerde
oluşan spermlerin döllenme
ve hareket yetenekleri
yoktur. Bu spermler
seminifer tüpçüklerden
epididimis kanallarına
geçer. döllenme ve hareket
yeteneği kazanır olgunlaşır
VAS DEFERANS
• Olgunlaşan spermler
• epididimisten vas deferens denilen sperm kanalına geçer. Vas deferens
• kanalı idrar kesesi üzerinden dolanarak spermleri üretraya taşır.
• Spermler üretradan dışarı atılır.
• Spermler depolar
Erkek Üreme Sistemindeki Yardımcı Bezler
•
•
•
•
seminal kesecik, Prostat bezi Cowper bezidir Bu yardımcı bezler spermlerin hareketini kolaylaştıran ve beslenmesini sağlayan seminal sıvı adı verilen salgıyı meydana getirir. Kayganlaştırma, bazik
• Not erkekte sperm ve
.
idrar aynı açıklıktan
atılır buna üretra
denir
• Prostat bezi sperm ve
yumurtanın çıkışını
denetler.
• Özellikleri:
• Testiste seminifer tüplerinde gerçekleşir
• Ergenlik dönemine kadar sadece sperm ana
hücreleri (Spermatogoniumlar) mitozla çoğalır
• Ergenlikle beraber mitozla çoğalırken mayozla
spermler meydana gelir
• Mayoza başlayacak hücreye 1.spermatosit (2n)
denir
• Mayoz II geçirecek hücreye 2. spermatosit (n)
denir
• Mayoz sonu oluşan hücrelere spermatid (n) denir
• Oluşan spermatidler dölleme yeteneği kazanmak
için farklılaşırlar. Bu olaya spermiyohistogenez
denir.
• Farklılaşma epididimiste gerçekleşir
• Her sperm ana hücresinden kalıtsal olarak farklı
4 aktif sperm oluşur
.
• Yardımcı bezler; spermlerin
beslenebilmesi, hareketinin
,
kolaylaşması için ortamın
kayganlaşmasını ve asidik ortamların
nötralleşmesini sağlayan sıvılar
salgılar. İdrar kanalı bağlantılı olan
bezler; prostat bezi ve seminal
keseciklerin salgıları, spermler ile
birlikte semen adı verilen sıvıyı
meydana getirir. Yardımcı
• bezler, semenin çıkışından önce
üretrayı kayganlaştıran ve üretranın
içerisini nötralleştiren şeffaf bir sıvı
salgılar.
• Erkek eşey organı penistir ve spermlerin
kadın üreme sistemine aktarılmasını
.
sağlar. Peniste ortada
• idrar kanalı kanalının etrafında
süngerimsi doku bulunur; bu doku kan
damarları açısından zengin bir dokudur.
• Bu dokuya kan dolması, penisin
sertleşmesini sağlayarak cinsel ilişkiyi
kolaylaştırır.
• Erkek üreme sisteminden salgılanan ana
hormon testosterondur. Testosteron,
diğer erkek cinsiyet
• hormonuyla birlikte erkek bireylerde
kıllanma, ses kalınlaşması gibi ikincil
erkeklik özelliklerin ortaya çıkmasını
sağlar.
• A) ERKEK ÜREME SİSTEMİNİ KONTROL
EDEN HORMONLAR.
• Erkek üreme sisteminde folikül uyarıcı
hormon ve lüteinleştirici hormon etkilidir
.
• FSH (folikül uyarıcı hormon);
• s Testislerde seminifer tüplerinin
gelişimini sağlar
• Testislerde sperm oluşumunu uyarır ve
spermatogenezi başlatır.
• LH (lüteinleştiren hormon);
testosteron hormonunun salgılanmasını
sağlar sperm olgunlaşması
• Andorojen.
Testesteron
• Sperm olgunlaşması
• Erkeklere özgü
ikinci eşey karakter
oluşumu
• ERKEK ÜREME SİSTEMİ
• Erkeklerde üreme sistemi testisler, yardımcı bezler ve
erkek eşey organından oluşur.
• Testisler, skrotum adı verilen bir çift kese içinde vücut
dışında tutulur Spermatogenezin
• gerçekleşmesi ve spermlerin canlılığını koruyabilmesi
için testislerin vücut sıcaklığından daha düşük bir
• sıcaklıkta tutulması gereklidir. Testisler içinde çok
sayıda kıvrımlardan oluşan seminifer tüpçükleri bulunur.
• Bu tüpçüklerin arasında bulunan Leydig hücreleri,
erkeklik hormonlarını üretir. Seminifer tüpçüklerinde
• mayoz sonucunda üretilen spermler, epididimis kanalına
gönderilir. Epididimisten spermlerin geçişi
• yaklaşık olarak üç hafta alır; bu süre içerisinde
spermler olgunlaşmasını tamamlar ve hareket etme
yeteneği kazanır. Spermler, önce vas deferens kanalına
geçer, oradan da idrar kanalı olan üretraya geçerek
• dışarıya atılır.
.
.
• Yardımcı bezler; spermlerin
beslenebilmesi, hareketinin
.
kolaylaşması için ortamın
kayganlaşmasını
• ve asidik ortamların nötralleşmesini
sağlayan sıvılar salgılar. İdrar kanalı
bağlantılı olan bezler; prostat bezi
• ve seminal keseciklerin salgıları,
spermler ile birlikte semen adı verilen
sıvıyı meydana getirir. Yardımcı
• bezler, semenin çıkışından önce
üretrayı kayganlaştıran ve üretranın
içerisini nötralleştiren şeffaf bir sıvı
• salgılar.
• Erkek eşey organı penistir ve spermlerin
kadın üreme sistemine aktarılmasını
.
sağlar. Peniste ortada
• idrar kanalı kanalının etrafında
süngerimsi doku bulunur; bu doku kan
damarları açısından zengin bir dokudur.
• Bu dokuya kan dolması, penisin
sertleşmesini sağlayarak cinsel ilişkiyi
kolaylaştırır.
• Erkek üreme sisteminden salgılanan ana
hormon testosterondur. Testosteron,
diğer erkek cinsiyet
• hormonuyla birlikte erkek bireylerde
kıllanma, ses kalınlaşması gibi ikincil
erkeklik özelliklerin ortaya çıkmasını
• sağlar.
• ERKEK ÜREME SİSTEMİNİ KONTROL
EDEN HORMONLAR
.
• Erkek üreme sisteminde folikül uyarıcı
hormon ve lüteinleştirici hormon
etkilidir
• FSH (folikül uyarıcı hormon);
• Testislerde sperm oluşumunu uyarır
ve spermatogenezi başlatır.
• LH (lüteinleştiren hormon);
• Testislerden testosteron hormonunun
salgılanmasını sağlar.
• DÖLLENME
• Spermler dişi üreme sistemine aktarıldıktan sonra .
yumurta tarafından salgılanan kimyasallar yardımıyla
• döllenme borusundaki yumurtaya ulaşır. Yumurtanın etrafında dolaşan binlerce spermden sadece
• birisi, yumurtanın etrafındaki zona pellucida adlı bir kılıftan geçerek hücre zarına tutunur. Hücre zarının
• özgüllüğü sayesinde yumurtayla sadece aynı türe ait sperm birleşebilir.
• Spermlerin baş tarafında bulunan akrozom, içindeki hidrolitik enzimler sayesinde yumurtanın hücre
• zarını deler. Yumurta zarına ilk tutunan sperm hücre içerisine girerken yumurtanın dışında, diğer spermlerin
• girmesini engelleyen bir kılıf oluşur. Böylece bir yumurtanın sadece bir sperm tarafından döllenmesi
• sağlanmış olur. Sperm çekirdeğinin yumurta çekirdeği ile birleşerek zigot oluşturmasına döllenme adı
• verilir
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Döllenmeden sonra zigot, segmantasyon
geçirerek çok sayıda blastomere dönüşür.
Blastomerlerden oluşmuş blastosist,
rahim duvarına gömülür ve hamilelik meydana
gelir.
Eğer döllenme sperm sayısının azlığı
gibi çeşitli bazı nedenlerden dolayı doğal
yolla gerçekleşemiyorsa kısırlık meydana
gelebilir. Böyle durumlarda erkekten alınan
spermler ile kadından alınan yumurtalar, uygun
dış ortamda bir araya getirilerek döllenme
sağlanabilir.
•
•
•
•
•
•
•
Başka bir yöntem olan mikroenjeksiyon
uygulaması ile sperm, bir cam pipet yardımıyla
yumurtanın içerisine aktarılır. Hafif bir
elektrik akımı verilerek çekirdeklerin birleşmesi
sağlanır (Resim 1.78).
Dış ortamdaki bu döllenme olayı sonrasında
zigot belirli bir büyüklüğe gelişince rahime
yerleştirilerek hamilelik sağlanır. Bu yönteme tüp bebek
• yöntemi denir.
• Dişi üreme sistemine spermlerin girişi
vajinadan sağlanır.. Vajina, rahim ağzı
ile rahime bağlanır.
• Kız çocuklarında üreme sisteminin
korunması amacıyla vajinada bir zar
bulunur. Zar cinsel ilişki sırasında
• parçalanır.
• Vajina, bakteriyel enfeksiyonlara karşı
korunabilmek için asidik bir ortama
sahiptir. Bu bölüm üreme
• sistemine giriş kapısı olduğundan
hijyen çok önemlidir.
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Korunmasız cinsel ilişki ile geçen birçok hastalığın
yanı sıra, vajinanın asit ortamının sabun gibi alkali
maddelerle bozulması, mantar hastalıklarına
uygun zemin hazırlar.
Cinsel yolla geçen birçok hastalıktan korunmak
için cinsel ilişki öncesi dikkatli olmak gerekir.
Günümüzde cinsel yolla bulaşan belli başlı hastalıklar
arasında AIDS, frengi, bel soğukluğu, hepatit
ve HPV (Human papilloma virus) nin neden olduğu
rahim ağzı kanseridir.
AIDS, HIV (Human deficiency virus) virüsünün
cinsel ilişki ile kana geçmesi ve akyuvarları enfekte
ederek bağışıklık sisteminin çökmesiyle ortaya çıkan
bir hastalıktır Günümüzde tedavisi
ya da aşısı yoktur. Korunma yollarına dikkat ederek
yayılma engellenebilir.
.
• B) DÖLLENME
• Spermler dişi üreme sistemine aktarıldıktan
sonra yumurta tarafından salgılanan
kimyasallar yardımıyla döllenme borusundaki
yumurtaya ulaşır. Yumurtanın etrafında
dolaşan binlerce spermden sadece birisi,
yumurtanın etrafındaki zona pellucida adlı bir
kılıftan geçerek hücre zarına tutunur. Hücre
zarının özgüllüğü sayesinde yumurtayla
sadece aynı türe ait sperm birleşebilir.
Spermlerin baş tarafında bulunan akrozom,
içindeki hidrolitik enzimler sayesinde
yumurtanın hücre zarını deler. Yumurta zarına
ilk tutunan sperm hücre içerisine girerken
yumurtanın dışında, diğer spermlerin
girmesini engelleyen bir kılıf oluşur. Böylece
bir yumurtanın sadece bir sperm tarafından
döllenmesi sağlanmış olur. Sperm
çekirdeğinin yumurta çekirdeği ile birleşerek
zigot oluşturmasına döllenme adıverilir
.
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Döllenmeden sonra zigot, segmantasyon
geçirerek çok sayıda blastomere dönüşür.
Blastomerlerden oluşmuş blastosist,
rahim duvarına gömülür ve hamilelik
meydana
gelir.
Eğer döllenme sperm sayısının azlığı
gibi çeşitli bazı nedenlerden dolayı doğal
yolla gerçekleşemiyorsa kısırlık meydana
gelebilir. Böyle durumlarda erkekten alınan
spermler ile kadından alınan yumurtalar,
uygun
dış ortamda bir araya getirilerek döllenme
sağlanabilir.
.
• Başka bir yöntem olan
mikroenjeksiyon uygulaması
ile
.
sperm, bir cam pipet yardımıyla
• yumurtanın içerisine aktarılır. Hafif
bir elektrik akımı verilerek
çekirdeklerin birleşmesi sağlanır
• Dış ortamdaki bu döllenme olayı
sonrasında zigot belirli bir büyüklüğe
gelişince rahime yerleştirilerek
hamilelik sağlanır. Bu yönteme tüp
bebek yöntemi denir.
.
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
1.2.3.3 AİLE PLANLAMASI
Resim 1.79: Aile planlaması için kullanılan
yöntemlerden biri, doğum kontrol haplarıdır.
Fizyolojik bir olay olan döllenmenin sıklığının insanlar tarafından
plânlanarak çocuk sayısının yeterli sayıda tutulabilmesi
için yapılan çalışmalar, aile planlaması olarak isimlendirilir.
Aile planlamasını uygulayan insanlar, istedikleri zamanda
ve istedikleri sayıda çocuk sahibi olabilmektedirler.
Aile planlamasının uygulanabilmesi için zaman zaman
döllenmenin engellenmesi gereklidir. Bunun için aileler doğum
kontrolü yöntemlerini uygularlar. Bu yöntemlerden birisi, eğer
çocuk sahibi olmak istenmiyorsa erkek bireylerin cinsel ilişki
sırasında prezervatif kullanmasıdır. Bir diğer yöntem, hamile
kalmamak için kadınların doğum kontrol hapı kullanmasıdır.
Doğum kontrol hapları, hormon içerir ve bu haplar ancak dü
• zenli kullanıldığında hamilelik önlenir (Resim 1.79).
• İnsanlar, diğer memeli hayvanların aksine, yıl içerisinde belirli bir üreme dönemine sahip değildir, her
• zaman üreyebilirler. Aile planlaması insanların gereğinden fazla çoğalmasını engeller. Sosyal, toplumsal
• ve psikolojik yararların yanında insan neslinin sürdürülebilmesini sağlar. Aile planlamasının amacı, insanların
• maddi gücüne göre besleyip büyütebileceği, eğitimini sağlayacağı ve kendilerine daha iyi yaşam
• koşulları sunabileceği kadar çocuk yapmasını sağlamaktır.
GELİŞME • Zigot oluşumuyla başlayıp, yetişkin bir bireyin meydana gelmesiyle sonuçlanan olayların hepsine birden gelişme denir.
,
• Organizmaların gelişmesi üç temel olayla gerçekleşir.
• ‐Hücre bölünmesi:Döllenmiş yumurtanın (zigot) bölünmesiyle başlayan hücre bölünmesi,tüm yaşam boyu devam eder.
• ‐Büyüme: Canlı hücrelerdeki madde miktarının artmasıyla ölçülür.Organizma belli bir büyüklüğe ulaşınca büyüme hızı yavaşlar.
• ‐Farklılaşma: Büyüme devam ederken, hücreler özelleşir ve hücre çeşitliliği ortaya çıkar.
Gelişmenin evreleri
• 1‐Bölünme
• 2‐hücre göçü
• 3‐Farklılaşma
• 4‐ organagenez
.
• HAYVANLARDA GELİŞME BÜYÜME
• Gelişmenin ilk basamağı olan segmentasyon
genel olarak bütün hayvanlarda birbirine benzer. Bundan sonraki evreler ise çeşitli hayvan gruplarında farklıdır. Döllenmiş yumurtanın segmentasyonunu etkileyen en önemli faktör yumurtadaki vitellüstür.
• İçindeki vitellüsün miktarına ve dağılışına göre üç tip yumurta vardır.
• İZOLESİTAL (Alesitel) Yumurta Tipi
.
• Çok az olan besin maddesi (vitellüs) hücrelerin içine eşit olarak dağılmıştır.
• Örnek: Denizkestanesi, Amphiooxus, memeli yumurtaları,…
• TELOLESİTAL Yumurta Tipi
• Besin maddesinin miktarı çoktur. • Örnek: Balık, sürüngen yumurtaları,…
• SENTROLESİTAL Yumurta Tipi
• Besin maddesi hücrenin ortasında toplanmıştır.Sitoplazma, bu besin maddelerinin ve çekirdeğin etrafını ince bir tabaka halinde sarar. Arka arkaya olan çekirdek bölünmesi, vitellüs içerisinde olur. • Örnek: Eklembacaklı, böcek yumurtaları,
EMBRİYONİK GELİŞMENİN ANA İLKELERİ
• Embriyondan yeni bir bireyin
oluşmasını sağlayan gelişmenin
ana ilkeleri şunlardır:
• -Bölünme –(hücre göçü
)Gastrulasyon -Farklılaşma Organogenez
• Bölünme
..
• Yumurta sperm ile birleştiğinde oluşan zigot, hızlı bir bölünme yeteneği kazanır. Gelişmenin ilk devrelerinde görülen çok hızlı mitoz bölünmelere segmentasyon denir. Bölünmelerle hücre sayısı artarken, hücre hacmi artmaz.Çünkü segmentasyon sırasında zigottaki maddeler blastomerlere paylaştırılır. Segmentasyon sonucu oluşan her hücreye blastomer denir.
• Bölünmelerle yüzlerce blastomerden yapılı hücre topluluğu oluşur. Bu yapıya morula denir.
Gelişmenin başlangıcında hızlı ve birbirini takip
eden mitoz bölünmeler gerçekleşir. Bu bölünmelere segmentasyon
denir.
Birbiriyle aynı büyüklük ve genetik özelliklere sahip blastomerlerin oluşturduğu dut görünümündeki bu hücre topluluğuna morula denir.
Moruladaki hücrelerden iç taraftakiler blastula evresinde kenarlara göç ederek içinde boşluk olan bir yapı oluşturacak şekilde tek sıra hâlinde dizilir. Bu yapıya blastula adı verilir. İçteki boşluğa da blastula boşluğu denir (Şekil1.7.2).Blastula boşluğunun içi özel bir sıvı ile doludur. Blastosöl (birinci karın boşluğu) adı da verilen blastula boşluğu geçici bir boşluktur
• Morulanın oluşması tamamlandığında merkezdeki hücreler çeperlere doğru çekilmeye başlar. Tüm hücreler çeperlere çekilip tek sıralı bir hücre tabakası haline gelir. Böylece meydana gelen yapının ortasında geçici bir boşluk oluşur. Bu boşluk, hücrelerin ürettikleri özel bir sıvıyla dolar. Bu boşluğa blastula boşluğu (blastosöl) denir.İçi blastula sıvısı denilen sıvıyla dolu, etrafı tek sıralı hücrelerden meydana gelen yapıya blastula, bu evreye de blastula evresi denir.
• Blastula evresinde hücrelerde farklılaşma yoktur. Hücreler çevreleriyle doğrudan temasta olduklarından kolayca gaz alışverişi yaparlar. Blastula boşluğu geçici bir boşluk olup, embriyonun daha sonraki gelişme evrelerinde kaybolur.
• Gastrulasyon HÜCRE GÖÇÜ
• Blastula oluşumundan kısa bir süre sonra, embriyonun alt kısmındaki hücreler blastula boşluğuna doğru hareket ederler. Böylece hücre tabakasının bir bölümü içeri doğru çökmeye başlar. Hücre göçü ile birlikte iki tabakalı embriyonun oluştuğu bu safhaya gastrulasyon, bu safhadaki embriyoya da gastrula denir.
• Hücre hareketi ile alttan meydana gelen çökme, üstteki hücre tabakasıyla birleşene kadar sürer ve iki tabakalı embriyo oluşur.
• İçteki hücre tabakasına endoderm, dıştaki hücre tabakasına ektoderm denir.
• Sünger ve sölenter gibi basit yapılı hayvanlardan ayrı olarak, gelişmiş hayvan türlerinde ektoderm ve endoderm arasında, mezoderm adı verilen üçüncü tabaka oluşur.
• Embriyo tabakaları ergin organizmanın bütün doku • ve organlarının başlangıcıdır. .
Hücre Göçü
• Blastulanın yüzeyine yakın ya da yüzeyinde yer alan hücreler blastula boşluğuna doğru göç etmeye başlar. Bu hücre göçüyle birlikte iki veya
• üç tabakalı embriyo oluşur. Bu evreye gastrula evresi denir. Hücre göçü sonucu oluşan çökmeyle ortaya çıkan boşluğa gastrula boşluğu(ilk bağırsak boşluğu) adı verilir (Şekil1.7.2). Gastrula boşluğunundışa açılan kısmına da blastopor denir. Gastrula boşluğu gelişmenin daha sonraki evrelerinde sindirim kanalı hâline gelir. Blastopordan bazı
• ilkel canlılarda ağız gelişmiş canlılarda ise anüs
oluşur.
c. Farklılaşma ve Organogenez
• Gastrula saffasındaki embriyo tabakaları (endoderm,mezoderm, ektoderm) farklılaşarak doku ve organlarımeydana
getirir. Bu olaya organogenez denir.
• Organogenez Genlerin kontrolünde gerçekleşir bu olaylar hücre tabakalarının katlanması, yarılarak ayrılması ve hücrelerin yoğun olarak kümeleşmesi şeklinde olur.
.
• Organogenez, • gen etkinliği • hücrelerin karşılıklı etkileşimleri, (embriyonik indüksiyon)
• hareketleri • kümeleşmeleri sonucu gerçekleşir.
hücrelerin ölmesi
.
• Organogenez
• Farklılaşma sonucu oluşan hücrelerden aynı işlevi yürütecek olanlar, gruplaşıp önce dokuları oluşturur. Bunlar belirli bir organizasyonla organları, organlar sistemleri, sistemlerde organizmayı oluşturur.
• Farklılaşma sonucu oluşan dokuların belirli bir organizasyon sonucu organları oluşturmasına organogenez denir.
• Organogenez, doku ve organlara göre değişen gen etkinliği ile hücrelerin karşılıklı etkileşimleri, (embriyonik indüksiyon)hareketleri ve kümeleşmeleri sonucu gerçekleşir.
• Organogenez sırasında bazı hücrelerin ölmesi organların şekillenmesinde etkili olur.
NÖRULASYON
1‐sırtta notokord denilen sırt ipliği oluşur
2‐notokort daha sonra körelir yerini omurga alır
3‐notokort üzerinde nörol levha oluşur.
4‐nörol levha ortasından çökerek nörol tüp oluşturur.
5‐ nörol tüpün geniş olan kısmından beyin diğer bölgesinden omurilik oluşur.
Spemann yaptığı birinci deneyde; semenderembriyosunun sırt tarafındaki ektodermi çıkarıp embriyoyu ve çıkardığı parçayı uygun gelişme ortamına bırakmıştır. Ektodermi çıkarılan embriyonun iyileşerek iribaş hâlini aldığı fakat sinir sisteminin oluşmadığını görmüştür. İkinci deneyde Spemann, bir semender embriyosunun sırt ektoderminibir
ucundan açarak altındaki sırt mezodermini kesip çıkarmıştır.Daha sonra açtığı sırt ektoderm parçasını tekrar yerleştirmiştir. Semenderembriyosunun
geliştiğiniancak sinir sisteminin meydana gelmediğinigörmüştür. Bu deney sonunda sinir sisteminin meydana gelmesi için mezodermin gerekli olduğunu anlamıştır
.
• Spemann üçüncü deneyinde, iki semender embriyosu kullanmıştır.Birinci embriyonun sırt mezodermini keserek çıkartmıştır. Kestiği parçayı,ikinci embriyonun karın tarafından çıkardığı mezoderm parçasınınyerine
yerleştirmiştir. Bu durumda ikinci embriyoda biri normal şekilde sırtta, diğeri ise mezoderm parçasının yerleştirildiği karın bölgesinde olmak üzere iki sinir sisteminin meydana geldiğini görmüştür. Bu deneylerleSpemann, sinir sisteminin meydana gelebilmesi için sırt mezoderminin ektodermi etkilemesi gerektiğini kanıtlamıştır
.
Göz oluşurken ilk olarak ön beyinden dışarı doğru iki çıkıntı ektoderme doğru büyür ve ektoderme dokunduğu yerlerde içe doğru çöküntü yapar. Bu çöküntülere optik çukur (göz kadehi) denir. Optik çukurlar beynin esas gövdesine dar bir (optik sap) sapla bağlıdır. Buradan görme sinirleri oluşur. Optik çukurun kalın olan iç tabakasından gözün ışık enerjisi ne duyarlı kısmı olan retina oluşur. Dıştaki ince tabakasından da retinanın pigment tabakası oluşur. Optik kesenin ektoderme temas etmesiyle göz mercekleri gelişmeye başlar (Şekil 1.7.6). Bu temas engellenirse göz merceği oluşmaz. Gelişmenin devamında mercekler üzerlerini örten ektoderme temas ederek gözün ön kısmında korneanın oluşmasını başlatır. • Endodermden oluşan doku, organ ve sistemler
• Sindirim sistemi ve buna bağlı bezler (karaciğer, pankreas), solunum sistemi (akciğerler), sidik kesesi
• Mezodermden oluşan doku, organ ve sistemler
• Bağ doku, kıkırdak, kemik gibi iskelet sistemi, karın zarı, kas doku, kalp, dolaşım, boşaltımı üreme sistemi ile alt deri
• Ektodermden oluşan doku, organ ve sistemler
• Üst deri (epidermis), duyu organları, sinir sistemi, kıl, tırnak, diş minesi, ter ve yağ bezleri
EMBRİYONİK ÖRTÜLER
İç döllenmenin görüldüğü sürüngen, kuş ve memelilerde, embriyo oluşumundan sonra onu korumak ve beslemek amacıyla embriyonik zarlar gelişmiştir
.
• Koryon:diğer örtüleri sarar, solunuma yardımcı göbek bağı oluşumu
• Allontoyis:artıkları depolar solunum,. Memelilerde göbek bağı olusumu suda yaşıyanlarda yok
• Amniyon :embriyoyu sarar embriyoyu korur
• Suda yaşıyanlarda yok
• Vitellus. sindirim kanalından oluşur beslenme
• Özellikleri:
• Ovaryumda folikül içerisinde gerçekleşir
• Embriyonik evrede 3. aydan itibaren ovum
ana hücreleri gelişir
• Embriyonik dönemde mayoza başlayan 1.
oositler ergenlik dönemine kadar profaz-1
evresinde kalırlar
• Ovaryumda gelişecek ovum sayısı bellidir
• Ergenlikle beraber periyodik olarak ortalama
28 günde bir ovum gelişir
• Not: Bazı hayvanlarda ovum yılda bir topluca,
bazılarında birkaç kez gruplar halinde
bırakılır
• Bir oogoniumdan 1 ovum 3 kutup hücresi
oluşur
• Oogniunun sitoplazmasının büyük kısmı
ovumda kalır
• Ortalama 45-50 yaşına kadar devam eder
.
• Özellikleri:
• Testiste seminifer tüplerinde gerçekleşir
• Ergenlik dönemine kadar sadece sperm ana
hücreleri (Spermatogoniumlar) mitozla çoğalır
• Ergenlikle beraber mitozla çoğalırken mayozla
spermler meydana gelir
• Mayoza başlayacak hücreye 1.spermatosit (2n)
denir
• Mayoz II geçirecek hücreye 2. spermatosit (n)
denir
• Mayoz sonu oluşan hücrelere spermatid (n) denir
• Oluşan spermatidler dölleme yeteneği kazanmak
için farklılaşırlar. Bu olaya spermiyohistogenez
denir.
• Farklılaşma epididimiste gerçekleşir
• Her sperm ana hücresinden kalıtsal olarak farklı
4 aktif sperm oluşur
.
• EMBRİYONUN KORUNMASI VE BESLENMESİ
.
• Memelilerde, diğer hayvanlardan farklı olarak plasenta adı verilen özel bir yapı vardır.
• Plasenta, embriyona ait koryon ve allantoyisle annenin döl yatağının iç dokularından oluşur ve embriyonun yerleşip geliştiği bölümdür.
• Embriyo rahme gelinceye kadar döllenme borusundaki hücrelerden difüzyonla beslenir.
• Gebeliğin 8‐12. haftalarında koryon zarından rahim dokusunun içine doğru villus denilen uzantılar meydana gelir. Bu uzantılarda çok miktarda kılcal kan damarı bulunur.
• Plasenta ve fetüsün bağlantısı göbek kordonu ile olur.
• Göbek kordonu; amniyon zarının kenarlarının birleşmesiyle embriyodan gelen iki atardamar, • kılcalların oluşturduğu bir toplardamar ve allantoyisin bağ dokusu ile çevrilmesiyle oluşur.
• Göbek kordonu 1 cm çapında, 55‐70 cm uzunluğunda ve jelatinimsi bir maddeden oluşmuştur. • Çoğunlukla sarmal olarak kıvrılmıştır.
Plasentanın Görevi
Fetüs için beslenme, solunum ve boşaltım organı olarak görev yapar.Ayrıca önemli bir endokrin bezdir. Hipofiz hormonuna benzer bir hormonla (Koryonik
gonadotropin) östrojen ve progesteron salgılar ve fetüsün döl yatağında kalmasını sağlar.
• DOĞUM
.
• Doğum, İlk gelişmesini büyük ölçüde tamamlayan embriyonun ve plasentanın anne vücudundan ayrılması olayıdır.
• İnsanda normal gebelik süresi 280 gün (40 hafta)’dür.
• Gebelik süresinin sonunda bebeğin başı normal olarak döl yatağı açıklığına doğru dönüktür. Doğum olayı büyük ölçüde hormonların denetimiyle sağlanır. Gebelik süresi tamamlandığında döl yatağı kasları, östrojen ve oksitosin
hormonlarının uyarısıyla aralıklı olarak kasılmaya başlar. Bu kasılmalar doğum sancısına neden olur. Başlangıçta oldukça kuvvetli olan kasılmalarla önce amniyon kesesi yırtılıp amniyon sıvısı akmaya başlar. Bu olay doğumun başladığını gösterir. Bu sıvı, doğum yollarını kayganlaştırarak doğumu kolaylaştırır.
• Döl yatağı kaslarının kasılmasıyla vajinaya doğru itilen yavrunun dışarı çıkmasına karın kaslarının kasılması da yardımcı olur. Sonunda yavru önce baş kısmı ile anne vücudunu terk eder, yani doğar. • Bebeğin doğmasından sonra, plasentanın vücut .
dışına atılmasına kadar döl yatağının kasılması devam eder. Eş de denilen plasentanın vücut dışına atılmasıyla doğum tamamlanır. Bundan sonra döl yatağı küçülür ve iç çeperi gebelikten önceki durumunu alır.
• Doğumdan sonra bebeği anneye bağlayan göbek bağı, bebeğin göbeğine yakın kısmından bağlanıp bu kısmın üzerinden kesilir. Bebeğin vücudunda kalan kısa bir göbek bağı parçası sonradan kurur ve düşer.
• Memelilerde bebek anne sütüyle beslenir. Bunun için gebeliğin son zamanlarında annenin süt bezleri değişimini tamamlar ve doğumdan sonra süt salgılamaya başlar. Süt salgılanması prolaktin hormonuyla sağlanır.
.
• ÇOKLU DOĞUM
• Çoklu Doğum: Bir doğumda birden fazla bireyin doğmasına çoklu doğum denir.
• İnsanlarda ortalama her 86 doğumdan birinde ikiz meydana gelir. İkizler, kendilerini oluşturan yumurtanın sayısı ve ikizlerin kalıtsal özelliklerine göre çift ve tek yumurta ikizleri olarak isimlendirilir
• Çift Yumurta İkizleri
• Annede bir defada iki yumurta oluşabilir. Bunların her biri ayrı ayrı spermlerle döllenir. Bunlar ayrı ayrı plasentalarda gelişir, bir defada doğar. İki farklı yumurtadan oluşan bu ikizlere çift (ayrı) yumurta ikizleri ya da yalancı ikizler denir.
• İnsanlarda doğan ikizlerden ¾’ü çift yumurta ikizleridir.
• Çift yumurta ikizlerinin cinsiyetleri aynı ya da farklı olabilir. .
• Tek Yumurta İkizleri
• Annede oluşan bir yumurta bir spermle döllenir ve zigot oluşur. Zigotun ilk bölünmesi sonucu oluşan iki hücre (blastomerler) ender olarak birbirlerinden ayrılır. Mitoz bölünmeyle oluştuğu için birbirinin aynısı bu iki hücre, anne rahminde ayrı ayrı gelişir ve bir defada doğar.
• Bir tek yumurta ve spermden oluşan, aynı genetik yapıdaki bu ikizlere tek yumurta ikizleri (gerçek ya da eş ikizler) denir.
• Tek yumurta ikizleri, görünüş olarak ayırt edilemeyecek kadar birbirine benzer.
• Tek yumurta ikizleri, yapışık ikizler şeklinde de oluşabilir. Bunlar, blastomerlerin içindeki hücre kitlelerinin tam olarak ayrılmaması nedeniyle meydana gelir.
.
• Gelişmede anormalliklere neden olan başlıca faktörler:
.
• X, β, γ ışınları gibi yüksek enerjili ışınlar
• Yüksek dozda ve bilinçsiz kullanılan gıda katkı maddeleri
• Annenin hamilelik döneminde geçirdiği ateşli hastalıklar
• Asitlik ve bazlık derecesindeki anormal değişmeler, örneğin; aniden korkma,sinirlenme,vb.
• Virütik hastalıklar
• Yakın akraba evlilikleri
• İleri yaşlarda çocuk yapılması .
• ÇOK HÜCRELİLERDE ÖZEL GELİŞİM EVRELERİ
• Çok hücrelilerde özel gelişim evreleri, • larva • başkalaşım evreleridir.
.
• LARVA EVRESİ
• Larva: Bazı hayvanların gelişimi sırasında oluşan ve atalarına benzemeyen, daha sonra başkalaşım geçirerek atalarına benzer hale gelen genç şekline larva denir.
• Larva oluşması özellikle su ve kara hayvanlarında yaygındır.
• Larva oluşturan hayvanların, embriyolarıyla erginlerinin yaşadıkları ortam ve besin çeşitleri farklıdır.
• Bazı hayvan türlerinin larvaları birbirine benzer. Bu benzerlik, hayvanlar arasındaki akrabalığın bir ölçüsü olarak kabul edilir.
.
• BAŞKALAŞIM
• Başkalaşım (Metamorfoz):Bazı canlıların larvadan ergin oluncaya kadar yapısal değişiklikler geçirerek atalarına benzer hale gelmesine başkalaşım (metamorfoz) denir.
• Bazı hayvanların larvaları doğrudan değişerek ergine dönüşür. Bazı hayvanların larvaları ise uygun olmayan ortamlarda önce pupa denilen hareketsiz bir yapıya dönüşüp canlılıklarını sürdürür. Uygun koşullarda gelişmelerini tamamlayıp ergin bireye dönüşürler.
.
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
,
REJENERASYON (YENİLENME)
Rejenerasyon (Yenilenme): Canlı organizmanın, bazı doku ve hücrelerinin yenilenmesi ve çeşitli nedenlerle yaralanan yada kopan vücut parçalarının yerine yenilerinin yapılabilme özelliğidir.
Rejenerasyon sırasında hücre bölünmesi, büyüme ve farklılaşma gibi olaylar görülebilir.
Deniz yıldızı kopan kollarını rejenerasyon ile tamamlayabilir.
Yassı solucanlardan planaryada yenilenme çok yüksektir. Planarya
parçalara ayrılacak olursa her parça baş bölgesine olan uzaklıkla orantılı olarak eksilen kısımlarını yeniler. Hatta planaryanın başı, göz bölgesinden gövdeden ayrılmadan boyuna doğru kesilirse iki başlı planaryalar
gelişebilir.
İnsanda rejenerasyon deri, karaciğer ve midede çok fazla olduğu halde yürek kasında ve sinir dokuda yok denecek kadar azdır. İlkel yapılı canlılarda rejenerasyon üremeyi sağladığından vücut düzeyindedir. Örnek: Deniz anası, planaria
Yengeç kopan çenesini, semender ve kertenkele kopan kuyruğunu yenileyebilir fakat bu kopuk parçalar yeni bir canlıyı oluşturamadığından rejenerasyon organ düzeyindedir.
Yüksek yapılı canlılarda örneğin insanda kesilen bir yerin rejenerasyonu
doku düzeyindedir.
• HÜCRE VE DOKU KÜLTÜRLERİ
.
• Kültür Ortamı: Hücre ve dokuların yaşatılıp geliştirebileceği özel olarak hazırlanmış ortamlara kültür ortamı denir.Kültür ortamı; kan plazması, embriyonik dokuların bir özütü, vitaminler ve diğer • kimyasal maddelerle hazırlanmış sterilize bir ortamdır.Kültür ortamında yetiştirilen ilk hücre kültürü, tavuk embriyosunun kalbinden alınan hücrelerle yapılmıştır.
• Hücre kültürü, kanser araştırmaları başta olmak üzere, hücre farklılaşmasının açıklanmasında ve hücrelerin birbirleriyle ilişkilerinin incelenmesinde ve tarım alanında kullanılır.
• Dünyada en tanınmış hücre kültürü, 1952 yılından beri yaşatılan Hela (hila) hücreleridir. Bu hücreler 1952 yılında rahim kanserinden ölen Hela adlı hastadan alınmıştır. Kadın öldüğü halde, hücreler halen kültür ortamında yaşatılabilmektedir.
• Doku kültürleri de bilimsel araştırmalarda ve yapay doku elde edilmesinde kullanılmaktadır.
• Günümüzde bitkilerin de doku kültürleriyle yetiştirilebileceği yapılan çalışmalarla kanıtlanmıştır.
• DOKU VE ORGAN NAKLİ
.
• Sağlıklı bir doku ya da organın, bir kişinin vücudunun farklı bir yerine veya başka bir kişiye aktarılmasına doku ya da organ nakli (transplantasyon) denir.
• Doku ve organ naklinde aranacak temel şart, alıcı ve vericinin kan grubu ve doku antijenlerinin birbirine uymasıdır.
• Genel olarak üç şekilde nakil yapılabilir:
• Canlı insandan nakil • Bireyin kendisine doku uyumu olan kişilerden (aynı yumurta ikizleri, Yakın akraba, vb.) yapılan nakildir.Örneğin,kan, deri, tek böbrek, karaciğer ve pankreasın bir kısmı canlıdan nakil yapılmaktadır.
• Kadavradan nakil
• Kadavradan alınan doku ve organların nakledilmesidir. İki böbrek, kalp, karaciğer ve pankreasın tamamı, kornea, vb. kadavradan alınabilir.
• Diğer kaynaklardan nakil
• Hayvanlardan ve doku kültürlerinden nakil yapılabilmektedir
• CANLILARDA ÖMÜR UZUNLUĞU
• Ömür Uzunluğu: Bir canlının meydana gelmesiyle ölümü arasında geçen ortalama süreye ömür uzunluğu denir. Bu süre her canlı türünde farklıdır.Yaşlanma olayı doğumdan önce başlar ve belirli bir zaman sonunda hızlanır.
• Organizmada yaşlanmanın temel nedenleri
• ˉHücrelerin çekirdeklerinin, hücre bölünmesini ve diğer hücre faaliyetlerini yönetme işlevini gerektiğince yapamaz duruma gelmesi
• ˉVücut hücrelerindeki mutasyon vb. olaylar sonucu kromozom değişmeleri
• ˉMetabolizma sonucu oluşan artıkların hücrede geri dönüşsüz şekilde birikmesidir. • Her canlı türünde olduğu gibi insanlarda da maksimum bir ömür vardır.
• Ortalama ömür uzunluğunu; beslenme, çalışma, koruyucu sağlık hizmetleri, zararlı alışkanlıklar, yaşama ortamının koşulları vb. çevresel etmenler etkiler.
•
,
Download