İMMUNOLOJİYE GİRİŞ ANTİJEN-İMMUNOJEN İlk çalışmamızda antijen ve immunojen kavramları ile bu iki kavram arasındaki farklılıklar üzerinde duracağız. Yazıda size yabancı gelebilecek terimler olabilir. Bu terimleri olabildiğince anlaşılır bir şekilde anlatılacaktır. Bundan sonraki çalışmalarda da bu terimler sık kullanılacağı için en kısa sürede immunolojide kullanılan terminolojiye zorluk çekmeden yakınlaşacağınıza inanıyorum. Organizmaya verildiklerinde kendilerine karşı humoral ya da hücresel bağışık yanıt oluşumunu tetikleyen moleküller İMMUNOJEN olarak adlandırılır. Tek başına verildiklerinde organizmada kendilerine karşı bağışık yanıt oluşumunu tetikleyemeyen ancak bir immunojen ile birlikte verildiklerinde bağışık yanıt oluşturabilen moleküller ANTİJEN olarak adlandırılır. Antijen ve immunojen kavramlarını daha iyi anlayabilmek için şu örnekten yararlanılabilir: Hapten olarak adlandırılan moleküller küçük kimyasal gruplardır. Protein yapıda olmamalarından dolayı verildikleri organizmada bağışık yanıt oluşumunu tetikleyemeyen hapten molekülleri bir taşıyıcı proteine bağlanıp organizmaya enjekte edildiklerinde kendilerine karşı bağışık yanıt oluşur ve meydana gelen antikorlar ile etkileşime girerler. Aşağıda verilen örnekte hapten, antijen etkili, bağlandığı taşıyıcı protein ise immunojen etkili maddedir. DNP (Dinitrofenil)Hapten molekülü (antijen) OVA(Ovalbumin)Taşıyıcı protein (immunojen) 1. durum: Fareye tek başına DNP enjekte edildiğinde Farede anti-DNP antikorları oluşmaz Y 2. durum: Y λ Y λ Y λ Y Fareye DNP-OVA kompleksi enjekte edildiğinde Farede anti-DNP ve anti-OVA antikorları oluşur λ Y Y Y λ Y λ λ λ λ Y Y Y Y λ λ λ Y Y Y ve oluşan anti-DNP antikorları in vitro ortamda (hücre dışında) DNP ile etkileşebilir. Yukarıdaki örnekte de görüldüğü gibi fareye tek başına hapten molekülü verildiğinde farede hapten molekülüne karşı antikorlar oluşmaz. Buna karşı hapten molekülü bir taşıyıcı protein ile bağlanıp fareye verildiğinde farede hem haptene hem de taşıyıcı moleküle karşı antikor oluşur. Burada sorgulanması gereken, taşıyıcı proteinde varolan buna karşı haptende olmayan yeteneğin (organizmaya verildiğinde kendisine karşı antikor oluşturma yeteneği) hangi immunolojik mekanizma ile ilişkili olduğudur. AÇIKLAMA: İmmun sistem hücrelerinin üretildiği, olgunlaşma ve aktifleşme süreçlerini tamamladıkları organlar merkezi ve çevresel organlar olarak ikiye ayrılır. Memelilerde: Kemik iliği, timus -Merkezi organlar Kanatlılarda: Bursa fabricius, timus Bu organlarda olgunlaşma süreçlerini tamamlayan lenfositler aktifleşip hücresel ve humoral bağışık yanıt oluşturabilmek için dalak, lenf yumruları gibi çevresel organlara dağılırlar. - Çevresel organlar memelilerde ve kanatlılarda dalak, lenf yumruları ve solunum, sindirim sistemi ile mukozalara bağlı lenfoid odaklar( BALT, GALT ve MALT). Çevresel organlarda antijen ile karşılaşan B ve T lenfositleri aktif hale gelip hücresel ve humoral yanıtı oluştururlar. Bu nasıl olur? Şimdi bunu anlatmaya çalışalım: Çevresel organlarda veya kanda antijen ile karşılaşan B lenfositleri bu antijene karşı antikor sentezini gerçekleştirebilmek için 2 ayrı uyarı sinyaline gereksinim duyarlar: - Bunlardan ilki antijen ile B lenfositin yüzeyinde bulunan antijen reseptörü(AgR) arasındaki etkileşimden doğan uyarı sinyalidir. - Diğer sinyal ise yardımcı T-hücreleri(TH veya T-helper) tarafından üretilen ve Sitokin denilen moleküllerdir. Yani B lenfositlerin antijene karşı antikor sentezleyebilmeleri için; antijen reseptörü (olgun B lenfositlerde daima mevcuttur) ile yardımcı T hücreleri(TH) tarafından üretilen sitokinlere ihtiyacı vardır. Burada ismi henüz yeni geçmişken TH hücrelerinin de ne olduğunu açıklamakta yarar var. TH hücreleri salgıladıkları sitokinler ile başta B lenfositlerin olmak üzere daha bir çok hücreyi uyaran ve immun yanıtı düzenleyen hücrelerdir. Mekanizmanın açıklanmasında biraz yol almış olsak da henüz işin başındayız. Daha açıklanması gereken birçok şey var. TH hücreleri tarafından sentezlenen sitokinler nasıl üretiliyor? Sitokinlerin üretimi, için kimin yardımına ihtiyaç var? Soruyu cevaplayabilmek için öncellikle APC’lerin (antijen sunana hücreler) anlaşılması gerekir.İşte yardımcı T hücrelerinin sitokin üretebilmek için ihtiyaç duyduğu hücreler bu APC hücreleridir. Bunlar vücuda giren yabancı molekülü (antijeni yani virüsü, bakteriyi, vs.) sitoplazmalarına alıp burada enzimleri yardımı ile parçalarlar. Bu parçalama işlemi sonrasında yüzeyde bulunan ve “epitop” olarak adlandırılan kısa aminoasit dizileri APC yüzeyindeki MHC-II (büyük doku uyuşum kompleksi) arcılığı ile TH hücrelerine sunulur. Yani TH hücrelerine APC tarafından sunulan “epitop + MHC-II molekülü”dür. Bu TH hücresi yüzey molekülü(TcR) tarafından tanınır ve hücreyi aktive ederek B hücresine sitokin formunda uyarıcı sinyaller gönderir. Her iki uyarıyı da alan B hücresi antikor sentezini başlatır. İmmunojen( ör.Virüs) . APC MHC-II HUMORAL İMMUN YANIT TH AgR TCR Epitop Sitokinler 2. Sinyal 1. Sinyal B-Lenfosit APC : Antijen sunan hücre TH : Yardımcı T-hücresi MHC-II : Büyük doku-uyuşum kompleksi-II Agr : Antijen reseptörü TCR : T-hücre reseptörü Yukarıdaki örnekte DNP molekülü, B-lenfositi yüzey reseptörüne bağlanarak 1. uyarı sinyalini oluşturan antijenik madde iken, OVA molekülü yardımcı T hücrelerini aktifleştiren ve 2. uyarı sinyalini oluşturan immunojenik maddedir. Hapten gibi protein yapıda olmayan moleküller sadece B lenfositlerinin yüzeyinde bulunan reseptörlere bağlanabilir buna karşın yardımcı T hücrelerini aktifleştiremedikleri için kendilerine karşı antikor sentezini gerçekleştiremezler. Buna karşın protein yapıda immunojen moleküller hem B lenfositin yüzeyinde bulunan reseptöre bağlanabilir hem de antijen sunan hücre tarafından parçalara ayrılıp yardımcı T hücresini aktifleştirdikleri için kendilerine ve bağlandıkları protein yapıda olmayan moleküllere karşı antikor sentezini gerçekleştirebilirler. Sonuç olarak: BİR MOLEKÜLÜN İMMUNOJEN OLABİLMESİ İÇİN a) Uygulandığı organizmaya yabancı olmalı. b) Organizmaya verildiğinde antijen sunan hücrenin sitoplazmasında işlenebilmeli ve bu süreç sonunda oluşan epitoplar yardımcı T hücresine sunulabilmeli. c) Protein yapıda olmalı (sadece proteinler antijen sunan hücreler tarafından işlenip moleküle özgü epitoplar yardımcı T hücrelerine sunulur). d) Molekülde bulunan epitoplar belirli bir kimyasal yapıda ve sağlamlıkta olmalı (Antijen sunan hücre(APC) tarafından işlenme sürecinde epitoplar bozulmamalı) e) Partiküler yapıda olmalı (Partiküler antijenler eriyebilir antijenlere oranla Antijen sunan hücrelerde daha etkili düzeyde işlenir. Bu nedenle, eriyebilir antijen (toksin gibi) kullanılarak yapılan aşılamalarda eriyebilir antijeni partiküler forma dönüştürmek için aşı bileşimine adjuvant katılır)