üstün zekalı öğrencilerin tanılanması

advertisement
ÜSTÜN ZEKALI
ÇOCUKLAR
Üstün zekalı bireyler bir grup olarak homojen bir
yapıya sahipmiş gibi gözükseler de, normal
bireylerin oluşturdukları gruptan daha
heterojendirler.
 Normal öğrencilerin oluşturduğu bir grupta zeka
dağılımı genellikle 90-110 arası olduğu halde,
üstün zekalı bireyler arasında zeka dağılımı 130
ve üzeridir. Normal bir grup içinde 20 puanlık bir
zeka farkı olurken, üstün zekalıların oluşturduğu
bir grupta bu fark 100 puan ve daha yukarısı
olabilmektedir.

Kendi aralarında bu kadar farklılık gösteren bu grubun hangi
özelliklerinin temel alınarak uygun eğitim olanaklarının
hazırlanması oldukça zordur.
 Gerçekte üstün zekalı birey kimdir
 Üstün zeka rakamlarla açıklanabilirmi
 Eğitim programları hazırlanırken bu çocukların hangi özellikleri
baz alınacak
 Onlar için geliştirilen eğitim programlarının türleri ve özellikleri
neler olacak
 Bunlara ders verecek öğretmenler de mi üstün zekalı olacak
 Hangi araç kullanılırsa kullanılsın gerçek üstün zekalı bireyler
tanılanabilecek mi
Gibi bir çok konu üstün zekalı çocukların eğitimlerinde
tartışılmaktadır.




ÜSTÜN ZEKANIN TANIMI
20. yüzyılın başlarında üstün zeka ile deha aynı
anlamda kullanılmıştır. Örneğin, psikolog Lewis
Terman, 140 ve üstü IQ’sü olan çocukları dahi sınıfına
yerleştirmekteydi.
Liberal tanımlarda üstün zeka kavramına daha geniş
bir perspektiften bakılır ve üstün zekanın rakamlarla
belirlenmesinin zor olduğuna inanılır.
Bu tür yaklaşımda üstün zeka herhangi bir performans
alanında gösterilen yüksek potansiyel ya da üst düzey
kapasite olarak nitelendirilir.








Örneğin Marland Raporuna göre altı alanda üstün
zekalı olunabileceği vurgulanmıştır. Bunlar;
Genel zihinsel yetenek
Özel akademik yetenek
Yaratıcı veya üretken düşünce
Liderlik yeteneği
Sanat yeteneği
Psikomotor yetenek
21. yüzyıla doğru üstün zeka teriminin yerine üstün
yetenek teriminin kullanıldığı göze çarpmaktadır.

Akranlarına göre olağanüstü düzeyde başarı ya
da başarı potansiyeli gösteren çocuk üstün
yetenekli olarak kabul edilmiştir. Bu çocukların,
zihinsel, yaratıcılık ya da sanatsal alanlarda
yüksek performans kapasitesi gösterdiklerinin,
sıra dışı liderlik kapasitesine sahip olduklarının
veya akademik alanlarda olağanüstü başarı
gösterdikleri vurgulanmıştır.
 Amerika'da
Üstün zekalı çocuklar
derneği, üstün zekalı çocuğu “ bir ya da
daha fazla alanda olağanüstü performans
gösteren ve olağanüstü potansiyeli olan
birey” olarak tanımlamıştır.
ÜSTÜN ZEKA KURAMLARI
 Çoklu Zeka Kuramı: Howard Gardner’a göre
bilişsel yetenekler birbirinden tamamen
bağımsız olmalarından dolayı üstün zeka da
bilişsel alanlara göre çeşitlilik gösterebilir.
 Bilişsel yeteneklerin birbirinden bağımsızlığı,
beyin travması ya da felç geçirip de beynin
sadece bazı fonksiyonlarını yitiren kişilerde ve
olağanüstü belleğe sahip fakat diğer bütün
bilişsel fonksiyonları çok geri olan savant
kişilerde görülebilmektedir.
Ancak bir yeteneğim kullanımı başka bir
yetenekten etkilenebilir. Örneğin, matematik
problemlerinin önemli bir kısmının çözümü dil
becerilerini de gerektirmektedir. Sözel ifadelerin
matematik problemlerinin çözümlerinde önemli
bir rol oynadığı bilinmektedir.
 Gardner, Aklın çatıları adlı kitabında çoklu zeka
kuramını ortaya atmıştır. Çoklu zeka kuramı
sekiz alanda ele alınabilir.

Dilsel Zeka: Yazılı ve sözel dili kullanabilme,
yeni diller öğrenebilme, kişisel amaçları için dili
kullanabilme.
 Mantıksal-Matematiksel Zeka: matematiksel
problemleri analiz edebilme, bilimsel yollarla
araştırabilme ve çözebilme. Ancak çoklu zeka
kuramının bu boyutu kendi içinde çelişmektedir.
Çünkü mantık bilişsel bir işlem olup yalnızca
matematik gibi bir bilgi alanına indirgenemez.
Fen bilimlerinde de, dil bilimlerinde de, sosyal
bilimlerde de mantıksal düşünme becerileri
kullanılır.

Görsel-Uzamsal Zeka: İmgelerle ve üç boyutta
düşünebilme, nesneleri zihinde görebilme.
Denizcilerin, pilotların ve satranç oyuncularının
bu alanda güçlü bir zekaya sahip oldukları
söylenebilir.
 Müziksel Zeka: Ses, nota ve ritimleri
tanıyabilme, ayırt edebilme ve yeniden
yorumlayabilme.

Bedensel-Kinestetik Zeka: Vücut dili olarak da
adlandırılır. Jest ve mimikleri kullanabilme,
vücut uzuvları ile beyin arasında koordinasyon
sağlayabilme.
 Kişilerarası Zeka: Başka bireyleri tanıyabilme,
onların duygularını, davranışlarını, kültürel alt
yapılarını anlayabilme ve etkili iletişim
kurabilme. Politikacı liderler, dini liderler, örgüt
liderleri ve satış elemanlarının bu tür bir zekaya
sahip olması beklenir.

İçsel-Kişisel Zeka: Kişilerin kendi duygu,
düşünce, yargı ve zihinsel dünyalarını
tanıyabilme ve davranışlarını yönetebilme
kapasitesi. Psikologlar, filozoflar ve şairlerin bu
tür bir zekaya sahip oldukları söylenebilir.
 Doğacı Zeka: canlı ve cansız nesneleri
tanıyabilme, kavrayabilme ve sınıflayabilme.
Biyologlar, ekolojistler ve diğer doğabilimcilerin
doğacı zekasının yüksek olduğu düşünülebilir.


İnsanların farklı alanlarda zeki
olabileceğini iddia etmek hümanistçe ve
zekice bir yaklaşımdı. Elitizme karşı tepkili
olan yirminci yüzyılın eşitlikçi bireyleri, bu
kuramı çok insancıl bulmuşlardır.

Başarılı Zeka Kuramı: Sternberg’e göre
zeka, yaşadığımız toplum içinde çevreye
uyum sağlayabilme, çevreyi değiştirebilme
ya da uygun çevreyi seçebilme
davranışlarımızda kendini gösterir.
Günlük yaşamımızda iç içe olduğumuz durumlar,
çözmek durumunda kaldığımız sorunlar ya da
yapmamız gereken vazifeler üç türlü zeka kullanımını
gerektirir. Örneğin bir ürünün pazarlanması, öncelikle
 Müşterilerin ihtiyaçlarının analizi (Analitik düşünme)
 Satış stratejisi yaratılması (yaratıcı düşünce)
 Ürünün değeri konusunda müşterileri ikna etme (Pratik
düşünce)
 Becerilerini gerektirir.
Türlerin en azından birinde iyi olduğu müddetçe
ya da bu zeka türleri arasında iyi bir denge
kurulabildiği sürece yaşamda başarılı olabilirler.
 Analitik Zeka: Fikirleri, sorunları, olayları analiz
edebilme, yargılayabilme, kritik edebilme,
neden-sonuç ilişkileri içinde karşılaştırabilme ve
değerlendirme.

Yaratıcı Zeka: yeni düşünceler üretebilme, çok
sayıda ve değeri olan fikir üretme, özgün
davranabilme, problemlerin varlığını fark
edebilme ve keşfedebilme, yeni ürünler
yaratabilme ya da var olanı geliştirip
değiştirebilme.
 Yaratıcı öğrenciler öğretmenler tarafından pek
fark edilmezler hatta sıra dışılıkları yanlış
anlaşılabilir.

Zeka: gerçek yaşam problemlerini,
ekonomik, ergonomik ve akılcı yollarla
çözebilme ve fikirlere uygulama alanı
bulabilme kapasitesidir. Pratik zeka,
yaşadıkça ve deneyimle gelişen bir
zihinsel kapasitedir.
 Pratik
Üçlü Halka Üstün Zeka Kuramı: Bu kuramı
ortaya atan Renzulli’ye göre üstün zeka,
 Ortalama üstü genel ve özel yetenek
 Yaratıcı yetenek
 Motivasyon ‘un etkileşimi ve beraber çalışması
ile ortaya çıkmaktadır.


Üstün zekalı olabilmek için her üç yetenek
alanında da yüksek potansiyele sahip olmaya
gerek yoktur. Örneğin, olağanüstü başarı
göstermiş çoğu bilim insanlarının ve
sanatçıların ortaöğretimdeki başarı dereceleri
ilk %1’lerde değil, ilk %20’lerde, IQ düzeyleri ise
olağanüstü olmaktan ziyade normalin biraz
üzerinde (110-120) olduğu saptanmıştır.

Renzulli, üstün zekalı öğrencileri, okulda üstün
zekalılar ve yaratıcı üretkenler olarak iki alt
gruba ayırmıştır. Okulda üstün zekalı öğrenciler
genel olarak IQ ve başarı testlerinde, derslerde
yüksek başarı göstermektedirler. Yaratıcı
üretken öğrenciler ise sınıf ortamında fark
edilmeyebilirler. Çünkü çoğunun akademik
başarıları diğer grup kadar yüksek değildir.
Hatta bu öğrenciler sıra dışılıkları nedeniyle
problem öğrenci olarak görülebilirler.
Ortalama Üstü yetenek: Ortalama üstü genel
ve özel yetenek olmak üzere iki türden oluşur.
 Genel yetenek soyut düşünme, bilgiyi hatırlama
ve yorumlama, deneyimle öğrenilenleri
yaşamdaki yeni durumlarda kullanabilme gibi
zihinsel özelliklerdir.
 Sözel yetenek
 Sayısal yetenek
 Görsel yetenek ve hafıza örnek olarak
verilebilir.


Genel yeteneğin bütün düşünsel alanlarda
kullanılabilirliğinin aksine özel yetenekler daha
sınırlı ve çok özel alanlarda uygulanır. Bu tür
yetenekler gerçek yaşamda kullanılan
yeteneklerdir. Matematik, bale, resim,
heykeltıraşlık, fotoğrafçılık özel yeteneğe örnek
olarak verilebilir.
Motivasyon: Kendine güven, işe adanmak,
azim, istek, ilgi, önemli problemleri tanıyabilme
ve çözebilme yeteneğine sahip olma inancı ve
yüksek standartlar belirlemek. Bunların yanı
sıra bir alana karşı duyulan derin ilgi ve kendini
iş ile bütünleştirme, olağanüstü buluşların ve
başarıların gerçekleşmesinde rol oynayan en
önemli etkenlerdir.
 Yaratıcılık: Akıcı, esnek, orijinal düşünme,
merak, risk alma ve yeni deneyimlere açık olma
gibi bireysel özellikleri kapsar.

ERKEN ÇOCUKLUK YILLARINDA ÜSTÜN
ZEKALI ÇOCUK
 Bebeklikte Üstün Zeka:
 Erken ve üst düzey dil gelişim
 Dikkat ve güçlü hafıza
 Yeni objelere karşı yüksek ilgi düzeyi
 Çevresel uyaranlara karşı uyanık olma

Daha sonraki yıllardaki zeka düzeyi ile ilişkili
olan bebeklik döneminin karakteristik üstün
zeka göstergeleridir. Bu çocuklar daha ilk
aylarda
 Uzun dikkat süresi
 Az uyuma
 Aktiflik
 Bakıcılarını tanıma ve onlara gülümseme
 Gürültüye karşı aşırı tepki ve öfkelenme

Olağanüstü hafıza
 Hızlı öğrenme
 Dil gelişiminin ilk aylarda başlaması
 Kitaplara karşı olağanüstü ilgi
 Meraktan dolayı aşırı soru sorma
 Uyaranlara karşı tepkisel olma
Bu özelliklerden en az dörtte üçünü gösteren
bebeklerin ileride üstün zekalı olma olasılığı çok
yüksektir.

İlerleyen Yıllarda Üstün Zeka:
 Bu yıllarda üstün zekalı çocuklar zeka testleri ile
tanılanırlar. Ancak bu çocuklara kesinlikle üstün zekalı
diyebilmek için çocukluk yıllarında;
 Henüz 3-4 veya daha erken yaşta okumaya başlamak
 Okumaya başladıktan kısa süre sonra yazmaya
başlama
 3-4 veya daha erken yaşta basit matematik
problemleri çözebilme
 On yaşından önce müzik, matematik ve yaratıcı yazın
gibi alanlarda yetişkin performansı göstermek
Bu özelliklerden bir kaçını göstermesi gerekir.





Deha Çocuklar:
Deha çocuklar bir yada daha fazla alanda erken yaşta
olağanüstü hızlı gelişim gösteren ve muhteşem
denecek düzeyde özel yeteneğe sahip olan
çocuklardır.
On yaşına kadar ya da daha öncesinde herhangi bir
alanda yetişkin düzeyinde gösterilen performans, bu
çocukları diğer üstün zekalı çocuklardan ayıran önemli
bir özelliktir.
Bu çocuklara çoğunlukla matematik, müzik, satranç,
resim ve bazen yaratıcı yazın alanında rastlamak
mümkündür.

Normal düzeyde üstün zekalı olduğunu
düşündüğümüz çocuklar sahip oldukları
yeteneklerinin bir kısmını doğumla getirdikleri,
bir kısmını ise yaşamla geliştirdikleri halde,
deha çocukların özel yeteneklerini doğumla
getirdikleri düşünülmektedir.
Üstün Zekalı Çocukların IQ Düzeylerine Göre
Sınıflandırılması
Ruf, üstün zekalı çocukları IQ düzeylerine göre
beş gruba ayırmıştır.
 Standart zeka, yetenek ve başarı testlerinde üst
%90-98’lik dilimde olan çocuklar.
 Diğer çocukların anaokulunun sonlarına doğru
kazandıkları becerileri anaokuluna başladıkları
dönemde kazanırlar.

Standart zeka, yetenek ve başarı testlerinde üst
%98-99’luk dilimde olan çocuklar.
Diğer çocukların anaokulunun sonlarına doğru
kazandıkları becerileri dört yaşlarında
tamamlarlar.
 Standart zeka, yetenek ve başarı testlerinde üst
%98-99’luk dilimin daha üst düzeylerini kapsar.
Bu düzeydeki çocuklar 3-4 yaşlarında iken
okulöncesinde kazanılan becerilerin çoğunun
gelişimini tamamlarlar.

Standart zeka, yetenek ve başarı testlerinde üst
%99’luk dilimin içindedirler.
Bu düzeydeki çocuklar 3-4 yaşlarına kadar
okulöncesinde kazanılan becerilerin çoğunun
gelişimini tamamlarlar.
 Standart zeka, yetenek ve başarı testlerinde üst
%99’luk dilimin üst kesimini oluştururlar.
Okulöncesinde kazanılan becerilerin büyük
çoğunluğunun2-3 yaşlarına kadar kazanırlar.

ÜSTÜN ZEKALI ÇOCUKLARIN IQ DÜZEYLERİNE
GÖRE YAYGIN OLARAK GÖSTERDİKLERİ
ÖZELLİKLER
I.Düzey
 Önemli bir kısmı iki yaşından önce renkleri tanıyabilir
ve sayıları ezbere sayabilir
 Bulmacalara karşı ilgi gösterirler
 Üç yaşına kadar sayıları, harfleri ve renkleri bilir ve
karmaşık düzeyde konuşmaya başlar
 Dört yaşına kadar basit toplama ve çıkarma işlemlerini
yapabilirler
 Beş yaşından önce okuma-yazmayı öğrenirler
 Altı yaşına gelince basit kitapları okuyabilirler

II.Düzey
 15-18 aylıkken birçok kelime bilirler
 12-20 aylıkken sayıları tanırlar
 Çoğu üç yaşına kadar karmaşık konuşmayı
öğrenir
 3-4 yaşlarında harfleri, kelimeleri ve sayıları
yazabilirler
 5.5 yaşında basit kitapları okuyabilirler







III.Düzey
Çoğu bir yaşından önce kitaplara yoğun ilgi gösterir
Onaltı aylık olana kadar zengin bir kelime dağarcığına
sahip olurlar ve kendilerini ifade edebilirler
Bir yaşından önce renkleri, şekilleri, rakamları ve
harfleri tanırlar
Neredeyse hepsi 17-24 aylık olana kadar bütün
alfabeyi öğrenirler
Çoğu 3-4 yaşına gelene kadar, atlayarak, geriye doğru
saymaya ve basit toplama çıkarma işlemleri
yapabilirler
Altı yaşına gelene kadar kitapları zevk alarak ve bilgi
edinmek için okurlar
IV.Düzey
 Daha bir aylıkken okunan kitaplara ilgi
gösterirler
 Çoğu 12-15 aylıkken harfleri ve sayıları tanır
 İki yaşından önce kendilerine okunan kitapları
ezberleyebilir
 3-4.5 yaşlarında bilgisayar kullanmaya başlar
 3.5-4.5 yaşlarında kitap okumaya başlayabilir
 Hepsi altı, altı buçuk yaşlarında iken gençler
için yazılmış bölümlü kitapları okuyabilir







V.Düzey
Hepsi iki yaş düzeyinde yetişkin düzeyinde
konuşmaya başlarlar
10-14 aylıkken harfleri ve sayıları tanır ve anlamını
bilir
Hepsi iki yaşına gelene kadar bazı levhaların
üzerindeki ve kitaplardaki kelimeleri okuyabilir.
Hepsi dört yaşından önce soyut matematik
kavramlarını ve temel matematik işlemlerini
anlayabilirler
Hepsi altı yaşlarında iken bulundukları düzeyin altı
sınıf daha üst düzeyde okurlar
ÜSTÜN ZEKALI ÖĞRENCİLERİN
TANILANMASI
 Tanılama, öğrencilerin zeka düzeyleri, yaratıcı
yetenekleri ve motivasyonları gibi bireysel
özelliklerine ilişkin olarak bilgilerin toplandığı ve
bu bilgiler doğrultusunda öğrencilerin zihinsel
kapasiteleri ve potansiyelleri hakkında
kararların alındığı bir süreçtir.

Tanılamada İlkeler
 Üstün zekalı öğrencileri tanılamak için
kullanılan tanılama sistemi, hem öğrencilerin
gereksinimlerini karşılayacak hem de program
amaçlarıyla örtüşecek nitelikte olmalıdır. Bu tür
bir sistemin bir takım ilkeleri olması gerekir. Bu
ilkeler şöyledir:
 Yarar
 Bilimsellik: tanılamada kullanılan araçların
üstün zekalı öğrencileri doğru tanılayıp
tanılamadığı bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış
olmalı

Kapsamlılık: farklı türde yetenek profillerine
sahip öğrenciler tanılanabilmelidir.
 Eşitlik: Bazı öğrencilerin üstün zekalı olmadığı
düşünülüp ön taramadan mahrum bırakılması
tanılamada eşitlik ilkesi ile çelişir.
 Erken Tanı: Tanılamak amacıyla yapılan
taramalar olduğunca erken başlamalıdır.
Mümkünse okulöncesi dönemde başlanmalıdır.




Süreklilik: bazı öğrenciler ilk tanılamada gerçek
performanslarını gösteremeyebilirler. Eğer çocuk hızlı
gelişim dönemini henüz yaşamamışsa uygulanan zeka
testinde üstün zekalı olarak tanılanması pek olası
değildir.
Uygun araç: tanılama sürecinde kullanılan tarama
araç ve yöntemleri eğitim programlarının amaçları ve
içerikleri ile uyumlu olmalıdır. Örneğin, bir matematik
programına üstün zekalı öğrenciler seçilirken tarama
ve tanılama aracı matematik yeteneği ile ilgili olmalıdır.
Ortak karar: bir öğrencinin üstün zekalı olup
olmadığına bir ekip ya da komisyon karar vermelidir.
Tanılama Sürecinin Aşamaları:
 Tarama/Aday Gösterme: tanılama
uygulamalarının ilk basamağı var olan öğrenci
kitlesinin zeka veya özel yetenek düzeylerinin
taranması ile başlar. Örneğin, bir okuldaki
öğrencilerin tamamı grup yetenek testi veya
grup IQ testi alabilir. Bu testlerde üst düzey
performans gösteren öğrenciler tanılamada
ikinci aşamaya geçerler. İkinci aşama daha
spesifiktir ve öğrencilerin üstün zekalı olup
olmadığına bu aşamada toplanan bilgiler temel
alınarak karar verilir.

Ayrıca yetenek testleri kullanmak yerine
öğretmenlerin ve velilerin görüşlerine de
başvurulur. Öğretmenler ve veliler aday
gösterdikleri öğrencileri bir ölçeğe göre
puanlarlar. Bu ölçek örnek alınarak çocukların
üstün zihinsel özellikler gösterip
göstermediklerini saptayabilirler.
 Tarama aşamasında aday gösterilen
öğrencilere ait dereceleme ölçekleri alan
uzmanları tarafından incelenir. Buradan elde
edilen bilgilere göre hangi öğrencilerin bir
sonraki aşamaya geçeceğine karar verilir.

Test Aşaması: Aday gösterilen öğrenciler ya
grup zeka testi ya da bireysel zeka testi alırlar.
Öğrenci sayısı çok olursa, sadece grup zeka
testleri kullanılabilir. Burada başarılı olan
öğrencilere bireysel zeka testi uygulanabilir.
 Karar Alma: Öğrencilerin bireysel özellikleri
hakkında toplanan bütün bilgiler bu aşamada
incelenir ve bir komisyonca değerlendirilir.
Komisyon öğrenciler hakkında “programa
kabulü uygundur” ya da “programa kabul
koşullarını karşılayamamıştır” şeklinde karar
verilir.

ÜSTÜN ZEKALI ÖĞRENCİLERİN
EĞİTİMLERİNDE ÖĞRETİM STRATEJİLERİ
 Tam zamanlı gruplama türlerinin uygulandığı
okullarda üstün zekalı öğrenciler sabahtan
akşama kadar haftanın her günü ve bir öğretim
yılı boyunca derslerin hepsini aynı sınıfta alırlar.
Bu sınıflar sadece üstün zekalı öğrencilerden
oluşan homojen sınıflar olabileceği gibi normal
öğrencilerle karışık heterojen bir sınıf da olabilir.
Bu tür gruplara okul içinde okul ve özel sınıf
modelleri örnek verilebilir.


Yarı zamanlı gruplamaların yapıldığı okullarda
ise üstün zekalı öğrenciler gün ün belli
saatlerinde veya haftanın belirli günlerinde bir
sınıfta toplanırlar. Buna kaynak odası modeli
örnek olarak gösterilebilir.
ÖĞRETİM STRATEJİLERİ
Grup
Tam Zamanlı
Yarı Zamanlı
Homojen
Sınıflararası özel sınıf
Tam özel sınıf
Kısmen özel sınıf
Özel okul
XYZ grup
Özel sınıf içinde benzer
Kaynak Odası
Derse dayalı tekrarlı
grup
Sınıf içi benzer yetenek
grubu
grup
Heterojen
Okul içinde okul
Derleme sınıf
Normal sınıfta öğretim
Sınıf i,çi karışık yetenek
grubu
Sınıf içi çok düzeyli
gruplar
Okul İçinde Okul: Tam zamanlı bir gruplama
modelidir. Özellikle öğrenci sayısı az olan ve
birbirine yakın okulların bulunduğu şehirlerde ve
öğrenci sayısı çok fazla olan büyük okullarda
uygulanması uygun olan bir modeldir.
 Öğrenci sayısı az olan okullardaki bu öğrencileri
merkezi bir okulda toplayarak onlara eğitim
vermek son derece ekonomiktir. Öğrenciler bu
okullarda homojen sınıflarda olabileceği gibi
heterojen sınıflarda da olabilirler.

Okul içinde okul modeli, yeteri sayıda üstün
zekalı öğrencisi bulunan bir okulda sadece
kendi öğrencileri için de uygulanabilir. Bu
durumda üstün zekalı öğrenciler ayrı bir binada
homojen sınıflarda toplanırlar.
 Okul içinde okul modeli hem ekonomik olması
bakımından hem de öğrencilere tam zamanlı
eğitim olanakları sağlaması bakımından üstün
zekalı öğrenciler için uygun bir eğitim modeli
olarak düşünülmektedir.




Özel Okul: Bu tip okullara sadece üstün zekalı
öğrenciler kabul edilirler ve bu öğrenciler tüm
eğitimlerini bu okullarda alırlar. Fen liseleri buna örnek
olarak verilebilir.
Özel okul uygulaması farklı biçimlerde yapılabilir.
Bazıları anaokulundan üniversiteye kadar olan bütün
dönemi kapsayabilir. Bazıları ise anaokulu, ilköğretim
ve lise eğitimine yönelik olabilir.
Araştırmalara göre özel okul modeli üstün zekalı
öğrencilerin eğitimlerinde akademik olarak en etkili
olan modellerden biridir.

Tam özel Sınıf: Aynı sınıf düzeyinde üstün
zekalı öğrencilerin oluşturduğu tam zamanlı ve
homojen bir gruplama türüdür. Bu sınıflarda
eğitim alan öğrencilerin akademik başarılarında
önemli gelişmeler olmaktadır. Ancak bu sınıflar
öğrencilerin benlik algılarını olumsuz yönde
etkilemektedir.

Kısmen Özel Sınıf: Aynı sınıf düzeyinden üstün
zekalı öğrencilerin oluşturduğu homojen
gruplama türüdür. Ancak bu öğrenciler bazı
dersleri- çoğunlukla matematik, fen ve dilbilgisi
gibi akademik dersleri- özel bir sınıfta alırken
beden eğitimi ve resim gibi dersleri normal
sınıflarda alırlar. Kısmen özel sınıflarda eğitim
alan üstün zekalı öğrencilerin akademik
başarılarında, kritik ve yaratıcı düşünmelerinde
önemli gelişmeler olduğu saptanmıştır.

Kısmen özel sınıf uygulaması, sosyal,
duygusal ve fiziksel olarak normal gelişim
içinde olan fakat zihinsel olarak hızlı gelişim
gösteren üstün zekalı öğrenciler için ideal bir
öğretim yolu olabilir.



XYZ Gruplaması: Öğrenciler akademik başarılarına
veya yetenek düzeylerine göre belirli kurlara ayrılırlar.
Öğrenciler XYZ gruplarına ayrılarak farklı sınıflarda
eğitim alırlar. Ancak bu model günümüzde çok fazla
uygulanmamaktadır.
Yüksek akademik başarı gösterenler üst gruba normal
ve normal altı olanlar ise alt gruba yerleştirilirler. Bu tür
gruplamada üst %20’lik grup X, ortadaki %60 Y
sınıflarına, tabandaki %20 ise Z sınıflarına yerleştirilir.
Bu model bazı özel ve devlet okullarında örtülü bir
şekilde dershaneler tarafından ise kullanılan bir
modeldir.


Derleme Sınıf: Bu tür bir gruplamada bir okuldaki
üstün zekalı öğrenciler tanılanarak kendi sınıf
düzeyindeki diğer öğrencilerle birlikte aynı sınıfa
yerleştirilirler. Genel olarak bu sınıfların üçte biri veya
dörtte biri üstün zekalı öğrencilerden oluşur.
Derleme sınıflarda uygulanan eğitim-öğretim
etkinlikleri üstün zekalı öğrencilerin öğrenme
özelliklerine gereksinimlerine paralel olarak
farklılaştırılmadıkça ve bu sınıflarda üstün zekalı
öğrencilerin eğitimi konusunda deneyimi ve bilgisi olan
öğretmenler görev almadıkça üstün zekalı öğrencilerin
başarılarında önemli bir artış beklenmemelidir.


Derse dayalı yeniden Gruplama: Bu tür gruplamalarda
öğrencilerin belirli bir sınıfları yoktur.
Öğrencilerin hangi dersi hangi sınıflarda alacağı
yetenek düzeylerine ve başarı seviyelerine göre
belirlenir. Örneğin kağıt üzerinde beşinci sınıfta olan
bir öğrenci matematiği altıncı sınıftan, fen bilgisini
yedinci sınıftan, Türkçeyi sekizinci sınıftan, sosyal
bilgileri de beşinci sınıftan alabilir. Bu tamamen
öğrencinin mevcut başarı düzeyine bağlıdır. Bu tür
uygulamaların yapıldığı okullarda bir derste hem 10
yaşında hem de 15 yaşında öğrenciye rastlamak
mümkündür.

Bu sınıflar benzer yetenek düzeyindeki
öğrencilerden oluştuğu için homojen olurken
biyolojik, sosyal ve duygusal gelişim
bakımından son derece heterojen olabilir. Bu
sınıflarda öğretmenler bireyselleştirilmiş eğitim
yerine grubun özelliklerine ve gereksinimlerine
göre eğitim uygularlar.
Hızlandırılmış sınıflar arası Sınıf: Bu sınıflar
hızlandırılmış, sınıf atlamış üstün zekalı
öğrencilerden oluşur. Bu sınıflar farklı sınıf
düzeylerinden gelen öğrencilerden oluşur.
Örneğin bu tür bir yedinci sınıfta, hem
dördüncü, hem beşinci hem de altıncı sınıftan
gelen üstün zekalı öğrencileri bulmak
mümkündür.
 Bu sınıflar üstün zekalı öğrencilerin akademik
gelişimlerini olumlu yönde etkileyebilir ancak,
akranları ile aynı sınıfta bulunma ve onlarla
arkadaşlık kurma olanağını kaybetmektedirler.

Kaynak Odası: Öğrenciler haftada bir veya
birkaç kez normal sınıflarından alınarak ayrı bir
sınıfta ya da okul binası içinde bir odada
zenginleştirilmiş eğitim etkinliklerine katılırlar.
Kaynak odalarına gelen öğrencilerin aynı sınıf
düzeyinde olmalarına gerek yoktur.
 Öğrenciler kaynak odada uzman bir öğretmenle
çalışırlar.

Kaynak oda programı hazırlanırken kaynak
oda öğretmeni ve sınıf öğretmeni eşgüdümlü
çalışmalıdır. Üstün zekalı öğrencilerin kaynak
odada bulunduğu saatlerde sınıf öğretmeni
diğer öğrencilerle yeni konulara
başlamamalıdır.
 Kaynak oda genellikle ilköğretimin ilk
kademesinde uygulanan bir modeldir.


Sınıf İçi Benzer Yetenek Grupları: bazı
derslerde yetenek düzeylerine göre küçük
gruplara ayrılarak benzer yetenek profiline
sahip öğrencilerin aynı gruplara yerleştirilmesi
sınıf içi benzer yetenek gruplamasıdır.
Öğretmen bir grupla ders yaparken diğer grup
öğretmenin vermiş olduğu görevi yaparlar. Bu
tür çalışma daha çok matematik, fen bilgisi ve
okuma derslerinde yapılır.

Bu çalışmada her gruba uygun etkinlik ve
materyal hazırlanmalıdır. Bu uygulamaların
öğrencilerin akademik ve sosyal gelişimleri
üzerinde olumlu etkileri vardır. Bu tür gruplarda
öğrenciler liderlik özelliklerini geliştirebilir,
samimi arkadaşlıklar kurabilirler.

Sınıf İçi Karışık yetenek Grupları: En yaygın
kullanılan gruplama türüdür. Bu gruplamada
öğrenciler yetenek düzeylerine bakılmaksızın
bazı derslerde kendi tercihlerine veya
öğretmenin seçimine göre üç ile beş kişilik
gruplara ayrılırlar. Farklı yetenek profiline sahip
öğrenciler aynı grup içinde işbirlikçi bir ortamda
birbirlerinin zayıf yönlerini telafi ederek
çalışırlar.

İşbirlikçi karışık yetenek grupları öğrencilerin
çoğunun sosyal gelişimini ve özellikle üstün
zekalı çocukların liderlik özelliklerinin
gelişimini olumlu yönde etkilemektedir. Bu tür
grup çalışmalarında grup amaçlarının ve
grup üyelerinin yükümlülüklerinin iyi
belirlenmesi gerekir.


Sınıf İçi Çok Düzeyli Gruplar: karışık yetenek
gruplama türüdür. Öğretmenler, öğrencileri belirli
düzeylere ayırarak her bir gruba bir üst düzey, birkaç
tane ortalama ve bir de düşük performans gösteren
öğrenci koyarlar.
Bu gruplama türünde de bazı öğrenciler işbirlikçi
çalışmaktan ziyade işi tamamen çalışkan öğrencilere
bırakabilirle. Bunu engellemek için grup üyesi
sorumluluğunun iyi belirlenmesi gerekir.
SONNNNNNNNNN
Download