ORTA ÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN ETKİLEŞİMLİ İLETİŞİM ORTAMLARININ GÖZETİM KAPASİTESİ KONUSUNDAKİ FARKINDALIKLARI Yrd. Doç. Dr. Elif Gizem UĞURLU Anadolu Üniversitesi, Türkiye [email protected] Özet 20. Yüzyılın sonlarında toplumsal ve ekonomik ihtiyaçlar nedeniyle bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan hızlı ilerleme ve gelişme ile iletişim ortamlarını teknik anlamda birbirlerine yakınlaşmalarına yol açmıştır. Binlerce yıllık analog kopyalama ve çoğaltma sistemi yerini dijital teknolojiye bırakmaktadır. İletişim araçları dijitalleşmekte enformasyona ulaşmak kolaylaşmaktadır. Enformasyona ulaşmak çok önemli olduğu gibi ekonomik olarak da değerlidir. Hızla gelişen teknoloji, gündelik yaşamı ve dinamiklerini dönüştürüp enformasyona ulaşmayı kolaylaştırırken Enformasyon Toplumu olarak adlandırılan günümüz toplumu da giderek Gözetim Toplumu’na dönüşmektedir. Bunda iletişim araçlarının etkileşimlilik özelliğinin de payı bulunmaktadır. Kişisel hayatın tüm ayrıntılarının her gün büyük şirketler ve devlet dairelerine ait dev bilgisayarlarda veri tabanlarına toplanabilmekte, saklanabilmekte, tüm veriler arasından tekrar bulunabilmekte ve işlenebilmektedir. Lyon (1997: 17), bunun sadece bürokrasi olmaktan öte birşey olduğunu söyler. Gözetimin var olan sosyal düzene uygunluğumuzla çok güçlü bir biçimde ilişkili olduğunu ve sosyal denetimin bir aracı olabileceğini ifade eder. Bilimin gelişmesi ile gözetimin araçları artmaktadır. Bilgisayar tabanlı teknolojiler ile gündelik yaşamın temel gereksinimlerini karşılamak hem hayatı kolaylaştırmış hem de hızlandırmıştır. İletişim teknolojisindeki hızlı gelişim, ekonomik, toplumsal, kültürel ve sosyal alanda değişme neden olarak toplumsal yaşamda varlığını hissettirmektedir. Günlük yaşamda kullanılan iletişim teknolojileri ve onların etkileşimlilik özelliği, bireyler hakkında enformasyonun toplanabilmesini kolaylaştırmaktadır. Kısaca enformasyonun toplanması, kaydedilmesi, ilişkilendirilmesi, gruplandırılması ve paylaşılabilmesi gözetime olanak sağlamaktadır. Lyon (1997:17)’a göre; “Modern topluma katılmak, elektronik gözetim altında olmaktır”. Bilişim sistemlerinde kullanıcı olarak tanımlanan bireyin dijital televizyonun kumandası ile her hangi bir kanalı tuşlaması bir televizyon kanalını kaç dakika izlediği, hangi kanalı tercih ettiği hangi saatlerde tercih etiği ve benzeri veriler “karşı taraf” için enformasyondur. Ya da telefonu kullanış saatleri, sık aradığı numaralar, mesaj mı yoksa konuşma mı tercih ettiği, bunu günün hangi diliminde, ne sıklıkla tercih ettiği de veridir. Tüm bu veriler kendi içlerinde sınıflandırılabildiği gibi ilişkilendirilebilmektedir de. Üstelik bilişimi oluşturan üç şey “bilgiişlem kapasitesi, depolama kapasitesi ve girdi / çıktı kapasitesi” (Friedman, 2006: 163) gün geçtikçe artmaktadır. Kullanıcılar, her an kişisel enformasyonlarını iletmektedirler. Toplanan bu enformasyon işlenebilirliğinin bilişim teknolojileri ile sağlanabiliyor olmasından olayı çok da değerlidir. Kişiye özel enformasyonun elde edilmesi, kişiye özel hizmetlerin sunulmasına olarak sağlayabileceği gibi kullanım, yaşam tüketim alışkanlıkları bilinen kategorilere ayrılmış toplumun büyük şirketler ve toplumsal kurumlar tarafından izlenebilmesini ve denetlenebilmesini kolaylaştırabilmektedir. Etkileşimli iletişim araçları küçük yaşlardan itibaren çocukların ellerindedir. Bu çocuklar içeriğin hem kullanıcısı hem de üreticisi olarak karşımıza çıkabilmektedir. Bu araştırma kapsamında Eskişehir (Türkiye)’deki 7 orta öğretim okulunda 280 öğrenciye anket uygulama yöntemi ile veri toplanmıştır. Orta öğretim çağındaki (5-6-7-8. sınıf, 11-15 yaş) çocukların etkileşimli iletişim araçlarının gözetim kapasitesi hakkında farkındalıklarını ölçülmüştür. Farkındalığın yaş, cinsiyet ya da sosyo ekonomik seviye gibi değişkenlerin farkındalığa etkisi de değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Çocuk, Gözetim, Etkileşimli iletişim ortamları.