Urantia`n*n Kitab*

advertisement
Urantia’nın Kitabı
158. Makale
Güzelleşimin Dağı
İSA ve birliktelikleri, ufaklık Tiglat’ın bir seferinde, Üstün dağa tek başına çıkarken,
158:0.1 (1752.1)
Urantia’nın ruhsal nihai sonlarını istikrara kavuştururken ve teknik olarak Lucifer isyanını sona
erdirirken beklemiş bulunduğu tam da yerin yakınında, Hermon Dağı eteğine ulaştıklarında, 12 Ağustos
günü, Cuma öğleden sonrası gün batımı yakınıydı. Ve, burada onlar, yakın bir süre içinde gerçekleşecek
olan olaylar için ruhsal hazırlanma içinde iki gün konaklamışlardı.
Genel olarak, İsa öncesinden dağda neyin gerçekleşeceğini önceden bilmekteydi; ve, o,
158:0.2 (1752.2)
havarilerin tümünün bu deneyimi paylaşabilmelerini fazlasıyla arzulamaktaydı. Kendisinin onlar ile
birlikte dağın bu eteğinde beklemesi, kendisinin bu açığa çıkarılışı için onların hak etmiş olduğu bir şeydi.
Ancak, onlar, yeryüzü üzerinde çok yakın bir zaman içerisinde meydana gelecek olan göksel varlıkların
ziyaretinin bütüncül deneyimine şahitliklerini haklı çıkaracak ruhsal düzeylere erişemezlerdi. Ve, o,
birlikteliklerinin hepsini yanına alamayacağı için, bu türden özel gece nöbetlerinde kendisine eşlik etme
âdetinde bulunan yalnızca üç kişiyi almaya karar vermişti. Bunun uyarınca, yalnızca Petrus, Yakub ve
Yahya bu olayı, Üstün ile olan bu benzersiz deneyimin bir parçası olarak paylaşmışlardı.
1. Güzelleşme
15 Ağustos günü, Pazar sabahının erken saatleri, İsa ve üç havari Hermon Dağı’na olan
158:1.1 (1752.3)
çıkışlarına başlamışlardı; ve, bugün, dut ağaçlarının altında yol kenarında Petrus’un öğle vakti
gerçekleştirmiş olduğu büyük öneme sahip itirafından altı gün sonra yaşanmıştı.
158:1.2 (1752.4)
İsa; bu deneyim kendi öz yaratımı olan evren ile ilgili olduğu için, beden içindeki
bahşedilişinin ilerleyişi ile iniltili özel olayların gerçekleşimi için, kendi başına, dağa çıkmaya çağrılmıştı.
Bu olağanüstü olayın öyle bir zamana rast gelip, İsa ve havariler gentilelilerin topraklarındayken ve
gerçekte gentilelilere ait olan bir dağda gerçekleşmiş olası önemlidir.
158:1.3 (1752.5)
Onlar, dağın yaklaşık olarak ortasına denk düşen bir yerde, öğleden kısa bir süre önce varış
noktalarına ulaştılar; ve, öğlen yemeklerini yerken, İsa üç havarisine, vaftizinden kısa bir süre sonra
Ürdün nehrinin doğusundaki tepelerde deneyimlediği şeye dair bir şeyler söylemiş olup, bu inziva yerine
önceki ziyareti ile ilişkili Hermon Dağı üzerindeki yaşadıklarına dair ilave birkaç şeyden de bahsetmişti.
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
1
158:1.4 (1752.6)
Bir çocukken İsa, evinin yakınındaki tepelere çıkar, Esdraelon’un düzlüğünde imparatorluk
ordularının girişmiş oldukları savaşları hayal ederdi; bu aşamada onlar Hermon Dağı’na, Urantia
üzerindeki bahşediliş oyununun kapanış sahnelerini yerine getirmek için Ürdün vadisi düzlüklerine
inişini hazırlayan bahşedilişi almak için çıkmaktaydı. Üstün mücadeleyi bu gün Hermon Dağı’nda
sonlandırıp, evren nüfuz alanlarına olan idaresine geri dönebilirdi; ancak, o yalnızca, Cennet Üzerindeki
Ebedi Evlat’ın emrinden meydana gelen kutsal evlatlığa ait düzeyinin gerekliliklerini yerine getirmeyi
tercih etmişti; ancak, o aynı zamanda, kendi Cennet Babasının mevcut iradesinin son ve bütüncül
aşamasını tamamlamayı tercih etmişti. Ağustos ayında bugün, havarilerinden üçü, kendisine bütüncül
evren otoritesi verilişini geri çevirişini görmüşlerdi. Onlar göksel ileticiler ayrılırlarken, İsa’yı yeryüzü
yaşamını İnsan Evladı ve Tanrı Evladı olarak bitirmek için yalnız bırakan bir biçimde, hayretler içinde
bakakalmışlardı.
158:1.5 (1753.1)
Havarilerin inancı, beş bin kişinin doyuruluşu zamanında oldukça yüksek bir konumda
bulunmaktaydı; ve, bunun sonrasında hızlı bir biçimde sıfır noktasına kadar düşmüştü. Bu aşamada,
Üstün’ün kendi kutsallığını kabul edişinin bir sonucu olarak, on ikilinin durağan inancı ilerleyen bir kaç
hafta içinde en yüksek noktasına ulaşmıştı; bu inanç daha sonra ilerleyen bir biçimde azalma sürecinden
geçecekti. Onların inancının üçüncü yeniden canlanışı, Üstün’ün dirilişine kadar bir daha yaşanmamıştı.
158:1.6 (1753.2)
İsa’nın, şunu söyleyen bir biçimde, üç havarisinden ayrılışı, bu güzel öğleden sonrasında saat
üç sularında gerçekleşmişti: “Ben bir süreliğine, Babam ve onun ileticileri ile bütünleşmek için kendi
yoluma gidiyorum; ben sizden burada vakit geçirmenizi istiyorum, ve, benim geri dönüşümü beklerken,
Babamın iradesinin İnsan Evladı’nın bahşedilme görevinin ilerleyişi ile ilişkili tüm deneyimlerinizde
yerine gelmesi için dua edin.” Ve, bunu onlara söyledikten sonra İsa, yaklaşık olarak saat altıya kadar geri
dönmeyen bir biçimde, Cebrail ve Baba Melçizedek ile uzunca bir görüşme için aralarından ayrıldı. İsa,
aralarından gerçekleştirmiş olduğu uzun süreli ayrılışına dair onların endişelerini gördüğünde: “Neden
korkuyorsunuz? Babamın görevinden başka bir yerde olmadığımı oldukça iyi biliyorsunuz; eğer böyleyse,
sizinle birlikte değilken kuşkular mı besliyorsunuz? Şimdi sizlere duyuruyorum ki, İnsan Evladı aranızda
ve sizlerden biri olarak bütüncül yaşamı sürecinden geçmeyi tercih etmiştir. Neşelenin; görevim bitene
kadar aranızdan ayrılmayacağım.”
158:1.7 (1753.3)
Mütevazı akşam yemeklerini yerlerken, Petrus Üstün’e: “Kardeşlerimizden ayrı olarak bu
dağda ne kadar süre beklemeye devam edeceğiz?” Ve, İsa: “Sizler İnsan Evladı’nın ihtişamını görene ve
sizlere duyurmuş olduğum her ne var ise onun doğru olduğunu bilene kadar.” Ve, onlar, karanlık çökene
ve havarilerin gözleri kapanana kadar, ateşlerinin kızaran korları etrafında otururken Lucifer isyanı
olayları üzerine konuştular; zira onlar yolculuklarına o sabah oldukça erken bir saatte çıkmışlardı.
158:1.8 (1753.4)
Üçü yaklaşık olarak yarım saatlik bir süredir uyumaktayken, aniden yakındaki bir çatırtı
sesine uyandı; ve, çevrelerine baktıklarında, fazlaca şaşıran ve endişeye düşen bir biçimde, İsa’yı göksel
dünyanın ışığının elbiseleri içindeki iki parlak varlık ile yakından bir konuşmada bulunurken görmüştü.
Ve, İsa’nın yüzü ve görünüşü, cennetsel bir ışığın parlaklığıyla parıldamaktaydı. Onların üçü bilinmez bir
dil içinde konuşmaktaydı; ancak, söylenmiş olan bir takım şeylerden Petrus yanlış bir biçimde, İsa ile olan
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
2
bu varlıkların Musa ve İlyas olduğunu düşünmüştü; gerçekte, onlar Cebrail ve Baba Melçizedek’idi.
Fiziksel düzenleyiciler öncesinden, İsa talebi üzerine havarilerin bu sahneye şahit oluşunu
düzenlemişlerdi.
158:1.9 (1753.5)
Üç havari o kadar kötü bir biçimde korkmuşlardı ki, bilinçlerini kazanmada oldukça yavaş
kalmışlardı; ancak, kendine ilk gelen kişi olan, Petrus, bu hayretlere düşürücü görünüş aralarından
ayrılırken ve İsa’yı tek başını görürken, şunu söylemişti: “İsa, Üstün, burada olmak bizler için iyi oldu.
Bizler bu ihtişamı görmekten çok mutluyuz. Bizler, ihtişamı olmayan dünyaya geri inmeyi hiç mi hiç
istemiyoruz. Eğer razı olursan, bizlerin burada kalmaya devam etmesine izin ver; ve, bizler üç çadır
gereceğiz, biri senin, biri Musa ve diğeri de İlyas için.” Ve, Petrus bunları kafa karışıklığı nedeniyle ve tam
da bu anda aklına başka hiçbir şey gelmediği için söylemişti.
158:1.10 (1753.6)
Petrus daha bunları söylerken, gümüşsü bir bulut yanlarına yaklaşıp, onların dördünü
gölgesinde bırakmıştı. Havariler fazlasıyla korkuya kapılmışlardı; ve, onlar ibadet etmek için yüzüstü
kapaklandıklarında, İsa’nın vaftizi seferinde konuşmuş olan aynı ses olarak, bir sesi duymuşlardı; bu ses:
“Bu benim sevgili evladım; ona kulak verin.” Ve, bulut ortadan kaybolduktan sonra, İsa üçlü ile tekrar tek
başına kalmış olup, şunu söyleyen bir biçimde, aşağıya eğilip onlara dokunmuştu: “Ayağa kalkın ve
korkmayın; siz bunlardan daha da büyük şeyleri göreceksiniz.” Ancak, havariler gerçekten de korku
içindeydiler; onlar gece yarısından kısa bir süre önce dağdan aşağıya inmeye hazırlandıklarında, sesli ve
düşünceli bir üçlüydü.
2. Dağdan İniş
158:2.1 (1754.1)
Dağdan iniş yollarının yarısı boyunca bir kelime bile söylenmişti. İsa şunu söyleyerek
konuşma başlatmıştı: “İnsan Evladı ölümden dirilene kadar bu dağda görmüş ve duymuş olduğunuz
şeyleri kimseye, kardeşlerinize bile söylemeyeceğinizden emin olun.” Üç havari, “İnsan Evladı ölümden
diriline kadar” şeklindeki Üstün’ün sözleri karşısında şaşkınlığa kapılmış ve hayretler içerisinde
düşmüşlerdi. Onlar oldukça yakın bir süre içinde, Tanrı Evladı olarak, Kurtarıcı’ya duymuş oldukları
inançta olumlanmış haldelerdi; ve, onlar daha yeni kendisini tam da gözlerinin önünde ihtişam içinde
güzelleşmiş olarak görmüşlerdi ve şimdi de o “ölümden diriliş” hakkında konuşmaya başlamıştı!
158:2.2 (1754.2)
Üstün’ün ölme düşüncesi karşısında Petrus’un tüyleri diken diken olmuştu — böyle bir
düşünceyi akıldan geçirmek olumsuzdan bile öteydi; ve, Petrus, Yakub veya Yahya’nın bu ifade hakkında
bir soru sormasından korkarak, konuşmayı başka konuya çevirmeye başlamanın en iyi olduğunu
düşündü; başka ne konudan söz edeceğini bilmeden, aklına gelen şu ilk düşünceyi söyleyiverdi: “Üstün,
neden kâtipler İlyas’ın Mesih’in ortaya çıkacağı vakitten önce gelmek zorunda olacağını söylüyor?” Ve, İsa,
kendi ölümüne ve yeniden dirilişine dair Petrus’un atıfta bulunmadan kaçınmayı amaçlamasını bilen bir
biçimde, şu cevabı vermişti: “İlyas gerçekten de, birçok şeyden muzdarip olmak ve nihai olarak
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
3
reddedilmek zorunda bulunan kişi olarak, İnsan Evladı için zemin hazırlamak amacıyla ilk olarak
gelmektedir. Ancak, ben sizlere söylüyorum ki, İlyas, öncesinde gelmiş olarak, çoktan gelişini
tamamlamıştır; ve, bu kişiler kendisini karşılamamış olup, bunun yerine ona ne istedilerse yapmışlardır.”
Ve, bunun sonrasında üç havari, İsa’nın Vaftizci Yahya’ya atıfta bulunmuş olduğunu anladı. İsa, eğer onlar
kendisini Mesih olarak görmede ısrarcı olurlarsa, kâhinin söylediği İlyas’ın Yahya olmak zorunda oluşunu
bilmekteydi.
158:2.3 (1754.3)
Güçlü bir biçimde İsa onlardan, yeniden dirilişinden sonra sahip olacağı ihtişamını bir parça
olsun tanık oluşları karşısında sessiz kalmalarını talep etmişti; çünkü, İsa, bu aşamada Mesih olarak
karşılanmış olarak, bir mucize-gerçekleştiren kurtarıcıya dair hatalı kavramsallaşmalarını herhangi bir
biçimde yerine getiren düşünceyi desteklemek istememekteydi. Her ne kadar Petrus, Yakub ve Yahya
bunların tümünü akıllarında uzun uzadıya düşünmüş olsalar da, Üstün’ün yeniden dirilişine kadar bunlar
hakkında kimseye bahsetmemişlerdi.
158:2.4 (1754.4)
Dağdan inmeye devam ederlerken, İsa onlara: “Siz beni İnsan Evladı olarak almayacaktınız; bu
nedenle ben değişmez kararlılığınız uyarınca karşılanmaya razı oldum; ancak, yanılmayın, Babamın
iradesi üstün gelmek zorundadır. Eğer sizler bu şekilde kendi öz iradelerinizin eğilimini izleyecek
olursanız, birçok hayal kırıklığından muzdarip olmaya ve birçok zorluktan geçmeye hazırlanmalısınız;
ancak, sizlere vermiş olduğum eğitim, kendi tercihiniz olan bu kederlerden sizleri utgun bir biçimde
çıkarmaya yeterli olacaktır.
158:2.5 (1754.5)
İsa Petrus, Yakub ve Yahya’yı beraberinde güzelleşme dağına, gerçekleşecek olanlara şahitlik
etmek için herhangi bir biçimde daha iyi hazırlanmış halde bulundukları veya bu türden nadir ayrıcalığı
memnuniyetle deneyimlemek için ruhsal olarak daha yetkin oldukları için almamıştı. Hayır, hiç de değil. O
oldukça iyi bir biçimde, on ikilinin hiçbirinin bu deneyim için ruhsal olarak yetkin halde bulunmadığını
bilmekteydi; bu nedenle, o yanına sadece, herkesten uzak birlikteliği memnuniyetle deneyimlemek için
yalnız olmayı arzuladığı böyle zamanlarda kendisine refakatçi olmak için atanmış üç havariyi almıştı.
3. Güzelleşmenin Anlamı
158:3.1 (1755.1)
Petrus, Yakub ve Yahya’nın güzelleşme dağında şahit oldukları şey, Hermon Dağı üzerinde bu
büyük öneme sahip günde gerçekleşmiş olan göksel bir güzelliğe dair bir anlık bakıştı. Güzelleşme şunlara
ait yaşanmışlıktı:
158:3.2 (1755.2)
1. Cennet’in Ebedi Anne-Evladı tarafından Urantia üzerinde Mikâil’in vücutlaştırılmış
yaşamının bahşedilişinin bütünlüğüne dair kabulü. Ebedi Evlad’ın gereklilikleri bakımından, İsa bu
aşamada bu gerekliliklerin yerine getirilmiş oluşunun teminatını almıştı. Ve, Cebrail İsa’ya bu teminatı
getirmişti.
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
4
158:3.3 (1755.3)
2. Maddi bedenin sureti içinde Urantia bahşedilişinin bütünlüğüne dair Sınırsız Ruhaniyet’in
memnuniyetinin tanıklığı. Salvington üzerinde Mikâil’in doğrudan birlikteliği ve onun her daim hazır
yardımcısı olan, Sınırsız Ruhaniyet’in evren temsilcisi bu seferde Baba Melçizedek kanalıyla konuşmuştu.
158:3.4 (1755.4)
İsa, Ebedi Evlat ve Sınırsız Ruhaniyet’in ileticileri tarafından sunulmuş olan yeryüzü görevinin
başarısı hakkındaki bu tanıklığı memnuniyetle karşılamıştı; ancak, o, Babası’nın Urantia bahşedilme
görevinin bitmiş olduğuna işaret etmediğinin altını çizmişti; yalnızca, şunu söyleyen bir biçimde, Baba’nın
görülmeyen mevcudiyeti İsa’nın Kişileştirilmiş Düzenleyicisi kanalıyla: “Bu benim sevgili Evladım; ona
kulak verin.” Ve, bu aynı zamanda, üç havari tarafından duyulmuş olan sözlerdi.
158:3.5 (1755.5)
Bu göksel ziyaretten sonra İsa, Babası’nın iradesini öğrenmeyi amaçlamış olup, fani
bahşedilişinin doğal yollardan sona erişini seçmeye karar vermişti. Bu İsa için, güzelleşmenin taşımış
olduğu önemdi. Üç havari için bu olay, Tanrı Evladı ve İnsan Evladı olarak yeryüzü sürecinin son fazına
olan Üstün’ün gerişini simgeleyen bir yaşanmışlıktı.
158:3.6 (1755.6)
Cebrail ve Baba Melçizedek’in resmi ziyaretinden sonra, İsa, hizmete ait Evlatları olarak, bu
kişilerle resmi olmayan konuşmada bulunmuş olup, onlarla evren hadiseleri hakkında görüşmüştü.
4. Saralı Çocuk
158:4.1 (1755.7)
Bu Salı sabahı İsa ve ona refakat edenler havarisel kampa ulaştıklarında kahvaltı vaktinden
biraz önceydi. Onlar yaklaşınca, havariler etrafında toplanmış dikkate değer büyüklükte bir kalabalığı
fark etmiş olup, yakın bir süre içinde, yaklaşık olarak elli kişiden meydana gelmiş olan bu topluğun
tartışmasının ve anlaşamamasının yaratmış olduğu gürültülü sözleri duymaya başlamışlardı; bu elli
kişinin içinde dokuz havari bulunmakta olup, topluluk eşit bir biçimde, Kudüs kâtipleri ve Magadan’dan
yola çıkıp İsa ve birlikteliklerini arayan inanan takipçiler arasında bölünmüştü.
158:4.2 (1755.8)
Her ne kadar kafile sayısız tartışmaya katılmış olsa da, anlaşmazlık başlıca, İsa’yı aramak için
önceki gün varmış olan Tiberyalı bir vatandaş hakkındaydı. Safedli Yakub olan, bu kişi, ciddi bir biçimde
saradan sıkıntı çekmekte, tek çocuğu olan, yaklaşık on dört yaşında bir erkek çocuğuna sahipti. Bu sinirsel
rahatsızlığa ek olarak bu ufaklık, bu zamanlarda yeryüzü üzerinde mevcut ve denetimsiz halde
bulunmakta olan gezinti halinde, kötü niyetli ve isyankâr yarı-ölümlülerden bir tanesinin egemenliği
altındaydı; yani bu küçük hem saralı hem de ecinnilerin yönettiği haldeydi.
158:4.3 (1755.9)
Yaklaşık olarak iki hafta boyunca, Hirodes Antipa’nın küçük mevkideki bir görevlisi olan, bu
endişeli baba, İsa’ya bu sıkıntı içindeki oğlunu iyileştirmesi için yalvarabilmesi amacıyla onu arayan bir
biçimde, Filip’in nüfuz alanında olan bölgelerin batı sınırları boyunca gezmişti. Ve, o, İsa üç havarisi ile
birlikte dağda olduğu bu günün öğlen sularına kadar havarisel kafileyi yakalayamamıştı.
158:4.4 (1756.1)
Dokuz havari, İsa’yı arar haldeki yaklaşık kırk kadar başka kişinin refakati içinde, bu kişi
aniden kendilerine geldiğinde, fazlasıyla şaşırmış ve dikkate değer bir biçimde ne yapacaklarını bilemez
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
5
hale gelmişlerdi. Dokuz havarinin varışı zamanında, en azından onların büyük bir çoğunluğu, gelmekte
olan krallık hakkında konuşmanın en iyisi olduğunu düşünen bir biçiminde — eski cezbediciliğine
düşmüşlerdi; onlar yoğun bir biçimde, bireysel havariler olarak kendilerine atanacak olan olası mevkiler
hakkında tartışmaktaydı. Onlar, Mesih’in maddi görevine dair uzun süredir memnuniyetle sahip olunan
düşünceden kendilerini bütünüyle kurtaramamışlardı. Ve, bu aşamada, İsa kendisinin gerçekten de
Kurtarıcı oluşuna dair onların itiraflarını kabul etmiş olduğu — en azından kendi sahip olduğu kutsallığın
gerçekliğini kabul ettiği biçimde, Üstün’den ayrı oldukları bu süreç boyunca kalplerinde en yüksek yerde
tutmuş oldukları umutlardan ve geleceksel arzulardan konuşmaya düşmeden daha doğal ne olabilirdi ki?
Ve, onlar, Safedli Yakub ve onun İsa’yı arayan akranları kendilerine geldiklerinde bu söyleşilere katılmış
haldelerdi.
158:4.5 (1756.2)
Andreas, şunu söyleyen bir biçimde, bu baba ve onun evladını karşılamak için bir adım
atmıştı: “Kimi arıyorsunuz?” Yakub ise: “İyi arkadaşım, ben sizlerin Üstününüzü arıyorum. Sıkıntı içindeki
evladım için deva arıyorum. İsa’nın, çocuğumu ele geçirmiş olan bu ecinniyi çıkarmasını istiyordum.” Ve,
bunun sonrasında baba havarilere, evladının bu kötü nöbetlerin bir sonucu olarak neredeyse yaşamını
birçok kez kaybetme noktasına geldiği düzeyde hasta olduğunu anlatmaya geçmişti.
158:4.6 (1756.3)
Havariler dinlerken, Şimon Zelotes ve Yudas İskaryot, şunu söyleyen bir biçimde, babanın
yanına yönelmişti:: “Bizler onu iyileştirebiliriz; Üstün’ün geri dönmesini beklemene gerek yok. Bizler
krallığın elçileriyiz; artık bizler bu tür şeyleri saklı tutmuyoruz. İsa Kurtarıcı’dır, ve krallığın anahtarları
bizlere dağıtılmıştır.” Bu zaman zarfında, Andreas ve Tomas bir kenarda görüş alışverişinde
bulunmaktaydı. Nathanyel ve diğerleri şaşkına dönmüşlerdi; onların tümü, Şimon ve Yudas’ın, eğer
küstahlık değilse bile kesinlikle cüretkârlığı karşısında dehşete düşmüşlerdi. Bunun sonrasında baba:
“Eğer sizlere bu görevler verilmişse, umarım sizler çocuğumu bu esaretten kurtaracaksınız.” Ardından
Şimon bir adım ileri atmış, ve, elini çocuğun başına koyan bir biçimde, doğrudan gözlerine bakım şu emri
vermişti: “Ondan çık, sen kirli ruhaniyet; İsa’nın ismi adına bana itaat et.” Ancak, ufaklık daha da şiddetli
bir hale bürünürken, kâtipler de havarileri yeren bir biçimde alay etmekteydi; ve, hayal kırıklığına
uğramış olan inananlar, bu dostane olmayan eleştirilerin saldırılarından muzdarip olmuşlardı.
158:4.7 (1756.4)
Andreas, bu budalaca çaba ve onun hayal kırıklığı yaratan başarısızlığı karşısında derin bir
biçimde sinirlenmişti. O havarileri görüşme ve dua için kenara çağırmıştı. Meditasyon ile geçen bir
süreçten sonra, başarısızlıklarının olumsuz etkisini güçlüce hisseden ve üzerlerine çökmüş olan
aşağılanmayı sezen bir biçimde, Andreas, ikinci bir çaba içerisinde, ecinniyi çıkarmayı amaçlamıştı; ancak,
çabalarını yalnızca başarısızlık taçlandırmıştı. Andreas açık bir biçimde yenilgiyi itiraf etmiş ve babadan,
şunu söyleyen bir biçimde, geceye veya İsa’nın geri dönüşüne kadar kendileri ile beraber kalmasını talep
etmişti: “Muhtemelen bu türden olanlar Üstün’ün kişisel emri olmadan çıkmıyor.”
158:4.8 (1756.5)
Ve, böylece, İsa dağdan oldukça neşeli ve sevinçli Petrus, Yakub ve Yahya ile inerken, onların
dokuz kardeşi göreceli biçimde kafa karışıklıkları ve tamamiyle utanç verici duruma düşmeleri içinde
uykusuzlardı. Onlar üzüntü ve pişmanlık içindeki bir topluluktu. Ancak, Safedli Yakup’un vazgeçeceği
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
6
yoktu. Her ne kadar onlar kendisine İsa’nın ne zaman dönebileceğine dair herhangi bir fikir vermemiş
olsalar da, o Üstün geri gelene kadar kalmaya karar vermişti.
5. İsa’nın Erkek Çocuğunu İyileştirişi
158:5.1
(1757.1)
İsa
yaklaşınca,
dokuz
havari
kendisini
karşılamakla
rahatlamaktan
fazlasını
deneyimlemişlerdi; ve, onlar, Petrus, Yakub ve Yahya’nın yüzlerini simgelemekte olan neşeyi ve
olağandışı şevki görmekten fazlasıyla cesaret toplamışlardı. Onların tümü, İsa ve kendilerinin üç kardeşini
karşılamak için ileriye atılmıştı. Onlar birbirlerine selam verdikten sonra, kalabalık kendilerine gelmişti,
ve İsa şunu sormuştu: “Bizler yaklaşırken ne üzerinde anlaşamıyordunuz?” Ancak, ne yapacaklarını
bilmez hale gelmiş ve utanç duyulası duruma düşmüş olan havariler Üstün’ün sorusuna daha yanıt
veremeden, sıkıntı çekmekte olan ufaklığın endişe içindeki babası bir adım ileri atıp, İsa’nın ayaklarına
kapanan bir biçimde, şunu söylemişti: “Üstün, bir kötü ruhaniyetin egemen olduğu, bir oğlana, tek çocuğa
sahibim. O yalnızca şiddetle bağırmıyor, ağzından köpük çıkarmıyor ve nöbet dönemlerinde bir ölü kişi
gibi yere yığılmıyor, zaman zaman, kendisini ele geçirmiş olan bu kötü ruhaniyet oğlumu çırpınmalara
sevk ediyor ve zaman zaman da kendisini suya hatta ateşe doğru atıyor. Dişlerini fazlasıyla sıkması ve
birçok morluğa sahip olması nedeniyle benim çocuğum elden gidiyor. Onun yaşamı ölümden daha kötü;
annesi ve benin kalplerimiz iyi değil, ve hayata karşı bakışımız yıkılmış durumda. Dün öğle suları, seni
arar halde, havarilerine yetiştik; ve, bizler seni beklerken, havarilerin bu ecinniyi çıkarmaya çalıştı; ancak,
onlar bunu başaramadı. Ve, şimdi, Üstün, bunu bizler için yapacak mısın, oğlumu iyileştirecek misin?”
158:5.2 (1757.2)
İsa bu anlatıyı dinlediğinde, dizi üzerindeki babaya dokunmuş olup, kendisinden ayağa
kalkmasını istemişti, bu esnada da yakındaki havarilerine irdeleyici bir bakış atmıştı. Bunun sonrasında
İsa, önünde durmakta olan herkese şunları söylemişti: “Ey inançsız ve sapkın eğilimlere sahip nesil,
sizlere daha ne kadar fazla tahammül edeceğim? Daha ne kadar sizler ile birlikte olacağım? İnancın
emeklerinin, şüphe duyan inançsızlığın emrinden gelmeyeceğini öğrenmenizden önce daha ne kadar süre
geçecek?” Ve, bunun sonrasında, şaşkınlık içindeki babaya işaret eden bir biçimde, İsa, “Oğlunu buraya
getir,” dedi. Ve, Yakub oğlanı İsa’nın önüne getirdiğinde, o şu soruyu sormuştu: “Oğlan ne kadardır bu
sıkıntıdan muzdarip?” Baba, “Oldukça küçük bir çocuk olduğundan beri” şeklinde cevap verdi. Ve, onlar
konuşurlarken, delikanlı, dişlerini kenetler ve ağzından köpük çıkarır halde, güçlü bir nöbete girip
aralarına düşüverdi. Bu aşamada baba tekrar İsa’nın ayaklarına kapanıp, şunu söyleyen bir biçimde,
endişeyle Üstün’den talepte bulundu: “Eğer onu iyileştirebilecek yetin varsa, senden yalvarıyorum,
bizlere merhamet et ve bu sıkıntıdan bizleri kurtar.” Ve, İsa bu sözleri duyunca, şunu söyleyen bir
biçimde, babanın endişe içindeki yüzüne doğru bakışlarını indirdi: “Babamın sevgisinin gücünü
sorgulama, o yalnızca senin inancının içtenliği ve kapsamı kadar yakındır.” Gerçekten inananlar için her
şey mümkündür.” Ve, bunun sonrasında Safedli Yakub, inanç ve kuşku ile iç içe geçmiş bu çok uzun süre
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
7
hatırlanacak olan sözleri söylemişti: “Koruyucu, ben inanıyorum. Umarım sen benim inançsızlığıma
yardım edersin.”
158:5.3 (1757.3)
İsa bu sözleri duyduğunda, bir adım ileri atıp, ufaklığı elinden tutan bir biçimde, şunu söyledi:
“Ben bunu Babam’ın iradesi uyarınca ve yaşayan inancın onuru adına gerçekleştireceğim. Evladım, kalk!
İtaatsiz ruhaniyet, ondan çık ve bir daha ona dönme.” Ve, ufaklığın elini babanın eline koyarak, İsa:
“Yolunuza gidin. Baba ruhlarınızın arzusuna izin verdi.” Ve, orada bulunan herkes, İsa’nın düşmanları bile,
gördükleri şeyler karşısında hayretler içerisine düşmüştü.
158:5.4
(1757.4)
Oldukça yakın bir süre içerisinde ruhsal coşkunun sahnelerine ve güzelleşmenin
deneyimlerine memnuniyetle sahip olan üç havarinin bu kadar kısa bir süre içinde akran havarilerinin
başarısızlığının ve hezimetinin sahnesine dönmesi gerçekten de bir hayal kırıklığıydı. Ancak, bu, krallığın
on iki elçisi için her zaman böyle olagelmişti. Onlar hiçbir zaman, yaşam deneyimleri içinde coşku ve
hezimet arasında değişmeceli bir biçimde gidip gidip gelmezlik yaşamamışlardı.
158:5.5 (1758.1)
Bu olay, bir fiziksel hastalık ve bir ruhaniyet bozukluğu olarak, çifte bir rahatsızlığın gerçek
bir iyileştirilişiydi. Ve, ufaklık, bu andan itibaren kalıcı bir biçimde iyileşmişti. Yakub düzelmiş oğlu ile
ayrılırken, İsa şunu söylemişti: “Bizler şimdi Kaysera-Filippi’ye gidiyoruz; biran önce hazırlanın.” Ve,
onlar, kalabalık arkalarında kendilerini takip ederken, güneye doğru hareket etmekte olan sessiz bir
topluluktu.
6. Celsus’un Bahçesinde
158:6.1 (1758.2)
Onlar, Celcus’da gece kalmaya devam ettiler; ve, bahçe içindeki o akşam, yemeklerini yiyip
dinlendikten sonra, on ikili İsa etrafında bir araya gelmişti, ve bu birliktelikte Tomas şunu söylemişti:
“Üstün, geride kalıp vakit geçirmiş olan bizler hala dağda neyin gerçekleşmiş olduğundan ve neyin seninle
birlikte olan kardeşlerimizi oldukça fazla neşelendirdiğinden habersizken, dağda neyin yaşandığının bu
zaman zarfında açığa çıkarılamayacak oluşunu gören bir biçimde, bizlerle başarısızlığımız hakkında
konuşmanı ve bu hususlarda eğitimde bulunmanı derinden arzu etmekteyiz.”
158:6.2 (1758.3)
Ve, İsa, şunu söyleyen bir biçimde, Tomas’ın sorusunu cevapladı: “Dağda kardeşlerinizin
duymuş olduğu her şey gerektiği zaman sizlere açığa çıkarılacaktır. Ancak, ben şimdi sizlere, oldukça
bilgesiz bir biçimde giriştiğiniz şeydeki başarısızlığınızın nedenini göstereceğim. Üstün ve, kardeşleriniz
olarak, ona refakat edenler, Baba’nın iradesine dair daha büyük bir bilgiyi ararken ve bu kutsal iradeyi
daha etkin bir biçimde yerine getirmek için bilgeliğin daha zengin bir bahşedilişini sorarken, ruhsal
kavrayışın aklını elde etmeyi arzulamanızın ve Baba’nın iradesinin daha bütüncül bir açığa çıkarılışı için
bizler ile birlikte dua etmenizin istendiği biçimde burada dikkatlice durmanız istenen sizler, düşünmede
ısrarcı olduğunuz maddi ve zamansal krallık olarak — eski ve kötü nitelikli, cennetin krallığı içinde
gözettiğiniz yerlere kendinizi yakıştırma eğilimlerinizin cazibesine düştünüz. Ve, sizler bu hatalı
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
8
kavramsallaşmalara, benim krallığımın bu dünyaya ait olmayışına dair tekrar eden duyuruşuma rağmen
sarıldınız.
158:6.3 (1758.4)
“Dünyasal gözetime dair bencil arzunuz bir yolunu bulup sizler üzerinde egemen oldukça, ve
aranızda, düşünmekte ısrarcı olduğunuz, mevcut olmayan, ve hiçbir zaman mevcut olmayacak, bir krallık
olarak, cennetin krallığı içinde kimin en büyük olacağını kendi aranızda tartışmaya düştüğünüz
müddetçe, inancınız hiçbir zaman İnsan Evladı’nın kimliğini kavrayamayacaktır. Ben sizlere, Babamın
ruhsal kardeşliğine ait krallık içinde en büyük olan kişinin kendi gözlerinde en küçük ve böylece
kardeşlerinin hizmetkârı haline gelmek zorunda olduğunu söylemedim mi? Ruhsal büyüklük, özü Tanrıgibi-olan derin sevgiye dair bir anlayıştan meydana gelmektedir, benliğin yüceltilişi için maddi gücün
kullanımından duyulan bir memnuniyetten değil. Tamamiyle başarısız olduğunuz biçimde, girişmiş
olduğunuz şeyde amacınız saf bir nitelikte değildi. Gayeniz kutsal bir nitelikte değildi. İdealiniz ruhsal bir
nitelikte değildi. İsteğiniz fedakâr bir nitelikte değildi. Hareket biçiminiz derin sevgi üzerinde
dayanmamaktaydı, ve erişmeyi hedeflemiş olduğunuz şey cennet içindeki Baba’nın iradesi değildi.
158:6.4 (1758.5)
“Bu tür şeyler Baba’nın iradesi olmadıkça oturmuş bir doğal olgunun sürecini zamansal olarak
kısaltamayacağınızı öğrenmeniz ne kadar zaman alacak? Ne de sizler, ruhsal gücün yokluğunda ruhsal
şeyleri gerçekleştirebilirsiniz. Ve, sizler, onların potansiyeli hâlihazırda mevcut bulunsa bile, yaşayan
inanca sahip oluşun kişisel deneyimi biçiminde, üçüncü ve temel insan etkeninin mevcudiyeti olmadan
bunların herhangi birini gerçekleştirebilirsiniz. Sizler her zaman, krallığın ruhsal gerçekliklerine bir
biçimde çekilmek için maddi dışavurumlara mı sahip olmak zorundasınız? Olağandışı şeylerin görünür
sergilenişleri olmadan benim görevimin taşımakta olduğu ruhsal önemi kavrayamıyor musunuz? Ne
zaman sizler, tüm maddi dışavurumların dışsal görünüşünden bağımsız bir biçimde krallığın daha yüksek
ve ruhsal olan gerçeklilerine bağlanmaya bağlı olacaksınız?”
158:6.5 (1759.1)
İsa on ikiliye böyle konuştuğunda, şunu eklemişti: “Şimdi dinlenmenize çekilin, zira ertesi
sabah Mecdel’e geri dönüp, orada görevimize dair tavsiyemizi Dekapolis’in şehirleri ve köylerine
götüreceğiz. Ve, bu günün deneyiminin sonucunda, dağda kardeşlerinize söylemiş olduğum şeylerin her
birini sizlere duyurmama ve bu sözlerin kalplerinizde derin bir yer bulmasına izin verin: “İnsan Evladı
şimdi bahşedilişinin son aşamasına girmektedir. Bizler, benim yok edilmemi arzulayan insanların ellerine
teslim edildiğim zaman inancınızın ve sadakatinizin büyük ve nihai sınavına yakın bir zaman içinde sizleri
götürecek olan emeklere başlamak üzereyiz. İnsan Evladı öldürülecek, ancak o yeniden diriltilecektir.”
158:6.6
(1759.2)
Onlar, kaderli bir halde, gece için çekildiler. Onlar şaşkınlık içindelerdi; bu sözleri
kavrayamamaktaydılar. Ve, onlar, İsa’nın söylemiş olduğu şeyler hakkında en ufak bir soruyu sormaktan
bile korku duyarlarken, onun yeniden dirilişinden sonra tüm bunların hepsini hatırladılar.
7. Petrus’un İtirazı
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
9
158:7.1 (1759.3)
Bu Çarşamba sabahının erken vakitleri İsa ve on ikili, Bethsayda-Yulias yakınındaki Mecdel
Parkı için Kaysera-Filippi’den ayrılmışlardı. Havariler önceki gece oldukça az uyuyabilmişti; böylece,
onlar erken ayakta olup, hareket etmeye hazırlardı. Duyguları kolayca değişmez Alpheus ikizleri bile,
İsa’nın ölümüne dair bu konuşma karşısında derin şaşkınlık içerisine düşmüşlerdi. Onlar güneye doğru
hareket ederlerken, Merom Suları’nın biraz ötesinde Şam yoluna gelmişlerdi; ve, İsa’nın yakın bir süre
içinde peşlerine düşeceklerini bildiği kâtipler ve başka kişilerden kaçınmayı arzular halde, o kendilerinin
Celile’den geçen Şam yolu ile Kapernaum’a devam etmelerini emretti. Ve, o bunu, kendilerini takip eden
kişilerin doğu Ürdün yolu üzerinden güneye doğru ineceklerini bildiği için yapmıştı; çünkü, bu kişiler, İsa
ve havarilerinin Hirodes Antipa’nın topraklarından geçmekten korkacaklarını hesap etmekteydi. İsa, bu
gün havariler ile yalnız kalabilmek için kendisini takip eden eleştirmenlerini ve kalabalıkları atlanmayı
amaçlamıştı.
158:7.2 (1759.4)
Onlar, enerjilerini yeniden toplamak için gölgede durmuş oldukları zaman olan, öğlen
yemeklerine kadar Celile’den geçmişlerdi. Ve, yemeklerini yedikten sonra, İsa ile konuşan bir biçimde,
Andreas şunu söylemişti: “ Üstün, kardeşlerim senin derin sözlerini kavrayamıyorlar. Bizler, senin Tanrı
Evladı oluşuna bütüncül bir bir biçimde inanan konuma geldik; ve şimdi bizler, ölüm hakkında, bizlerden
ayrılışın üzerine olan bu tuhaf sözleri duymaktayız. Bizler senin öğretini anlamıyoruz. Bizlere simgesel
hikâyeler içinde mi konuşuyorsun? Bizler umut etmekteyiz ki, sen bizlere doğrudan ve apaçık bir halde
konuşacaksın.”
158:7.3 (1759.5)
Andreas’a cevap olarak, İsa: “Benim kardeşlerim, sizler benim Tanrı Evladı oluşumun
itirafında bulunduğunuz için, yeryüzü üzerinde İnsan Evladı’nın bahşedilişinin sonu hakkındaki gerçekliği
açığa çıkarmaya başlamak ile kısıtlandım. Sizler, benim Mesih oluşuma dair inanca bağlı kalmakta ısrar
etmektesiniz; ve, sizler, Mesih’in Kudüs’deki tahta oturmak zorunda oluşuna dair düşünceyi
bırakmayacaksınız; bu nedenle ben sizlere, İnsan Evladı’nın yakın bir zamanda Kudüs’e gitmek zorunda
olduğunu, birçok şeyden acı çekeceğini ve kıdemliler, kâtipler ve baş din-adamları tarafından
reddedileceğini ve tüm bunlardan sonra öldürülüp ölümden kaldırılacak oluşunu söylemekte ısrarcıyım.
Ben sizlere bir simgesel hikâye anlatmıyorum; ben sizlere, birden başımıza geldiğinde bu olaylar için
hazırlıklı olabilesiniz diye gerçeği söylüyorum.” Ve, İsa bu konuşmasını henüz sürdürürken, Şimon Petrus,
acele ile düşünmeden kendisine doğru yetişip, elini Üstün’ün omzuna koyup şunu söyledi: “Üstün,
bizlerden istediğin kadar hoşnut olma, ancak ben bu şeylerin hiçbir zaman başına gelmeyeceğini
duyuruyorum.”
158:7.4 (1760.1)
Petrus bu şekilde, İsa’yı derinden sevdiği için söylemişti; ancak, Üstün’ün insan doğası bu
özünde iyi niyet taşımakta olan şefkatli sözleri içinde, Cennet Babası’nın iradesi uyarınca olan yeryüzü
bahşedilişinin sonuna kadar gitme kararını değiştirmesi için çok küçük ancak yine de mevcut bulunan
cezbediciliğe olan daveti fark etmişti. Ve, şefkatli ve sadık arkadaşlarının kendi fikrini değiştirmesine dair
tavsiyelere izin verme tehlikesini gördüğü için, şunu söyleyen bir biçimde, Petrus ve diğer havarilere
dönmüştü: “Bana destek olun. Sizler, cezbeden bir konumda, bana karşıt olanın ruhaniyetinden
konuşuyorsunuz. Bu şekilde konuştuğunuzda, sizler benim yanımda değil, düşmanımızın yanlarında
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
10
oluyorsunuz. Bu şekilde sizler bana duyduğunuz derin sevgiyi, Babamın iradesini yerine getirmemde
önümdeki engellerden biri haline getiriyorsunuz. İnsanların yollarını değil, Tanrı’nın iradesini hesaba
katın.
İsa’nın etkili uyarısının ilk sarsıntısını attıktan sonra, ve yolcuklarına devam etmeden önce,
158:7.5 (1760.2)
Üstün şunları eklemişti: “Eğer bir kişi benim ardıma düşecek olursa, bu kişinin kendisi önemli
görmemesini, günlük sorumluluklarını üstlenmesini ve beni takip etmesini isteyin. Her kim kendi
yaşamını bencil bir biçimde kurtaracak olursa, onu yitirecektir; ancak, her kim yaşamını benim ve müjde
için yitirecek olursa onu kurtaracaktır. Bir kişi tüm dünyayı kazanıp da kendi öz ruhunu yitirirse o ne elde
eder ki? Bir kişi ebedi yaşam için neyi vermez ki? Bu günahkâr ve ikiyüzlü olan nesil içinde benden ve
sözlerimden utanmayın, tıpkı benim tüm göksel birliklerin mevcudiyeti içinde Babamın önünde ihtişam
içinde görüneceğim zaman sizlerin kabul etmekten utanmayacağım gibi. Yine de, şimdi benim önümde
olan sizlerin çoğu, Tanrı’nın bu krallığı tüm gücü ile gelene kadar ölümü tatmayacaktır.”
158:7.6 (1760.3)
Ve, İsa böylece, eğer kendisini takip etmek istiyorlarsa ilerlemek zorunda bulundukları acı ve
çatışmalı yolu on ikiliye açık bir biçimde ifade etmişti. Kendileri için onurlu makamlara sahip olan
dünyasal bir krallığı hayal etmede kararlı bu Celile balıkçıları için bu sözler ne de büyük bir şaşkınlık
kaynağıydı! Ancak, onların sadık kalpleri, bu cesur çekimle harekete geçmişti; ve, onların bir tanesi bile
İsa’yı yalnız bırakma arzusu duymamıştı. İsa bu çatışmaya onları yalnız başına göndermiyordu; o, onların
başında gidiyordu. O yalnızca, kendilerinin cesur bir biçimde takip etmelerini istemişti.
Yavaşça on ikili, İsa’nın kendilerine ölümü olasılığına dair bir şeyler söylemekte olduğu
158:7.7 (1760.4)
düşüncesini kavramaktaydı. Onlar belirsiz de olsa, kendisinin ölümü hakkında söylemiş olduğu şeyleri
kavrayabilmişlerdi; ancak, ölümden dirilmeye dair ifadesi akıllarında herhangi bir anlama gelmede
tamamiyle başarısız olmuştu. Günler ilerledikçe Petrus, Yakub ve Yahya, güzelleşme dağındaki
deneyimlerini hatırlayan bir biçimde, bu hususların bazıları hakkında daha bütüncül bir anlayışa
varmışlardı.
158:7.8 (1760.5)
On ikilinin Üstünleri ile olan tüm ilişkileminde yalnızca bir kaç defa onlar, bu seferde Petrus’a
ve onların geri kalan tümüne yönetilmiş olan, parlayan gözleri ve uyarının bu hızlı ifadelerini
duymuşlardı. Öncesinde İsa her zaman, onların insani kusurlarına karşı sabır göstermişti; ancak, özünde,
yeryüzü sürecinin geri kalan kısmı ile ilgili Babasının iradesini yerine getirme amacında olan büyük plan
karşısında tehdit oluşturan bir tehlikeyle karşılaştığında böyle olamamıştı. Havariler kelimenin tam
anlamıyla tutulmuşlardı; onların ne yapacaklarını bilmez hale düşüp, büyük korku duymuşlardı.
Kederlerini ifade edecek kelimeleri bulamamışlardı. Yavaşça onlar, Üstün’ün dayanmak zorunda olduğu
şeyin, ve bu deneyimlerden kendilerinin geçmek zorunda oluşunun farkına varmışlardı; ancak, onlar,
İsa’nın daha sonraki günlerinde kendisini bekleyen trajedinin öncül ipucularını görene kadar bu
yaklaşmakta olan olayların gerçekliğini fark edememişlerdi.
158:7.9 (1761.1)
Sessizlik içerisinde İsa ve on ikili, Kapernaum yolundan giderek, Magadan Parkı’ndaki
kamplarına başladılar. Ve, öğleden sonrası sona erirken, her ne kadar İsa ile konuşmamış olsalar da,
kendileri aralarında fazlasıyla konuşmuşlardı; bu süreçte yalnızca Andreas Üstün ile konuşmuştu.
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
11
8. Petrus’un Evinde
158:8.1 (1761.2)
Kapernaum’a alacakaranlıkta giren bir biçimde, onlar arka yollardan akşam yemekleri için
doğrudan Şimon Petrus’un evine gitmişlerdi. Davud Zübeyde onları gölün karşısında ağırlamak için
hazırlık yapmışsa da, onlar Şimon’un evinde kalmışlardı; ve, İsa, Petrus’a ve diğer havarilere bakışlarını
dikerek, şunu sormuştu: “Bu öğleden sonrası beraberce yürürken, kendi aranızda bu kadar içten bir
biçimde neden konuştunuz?” Havariler, birçokları gelen krallık içinde hangi makamlara sahip olacakları
hakkında Hermon Dağı’ndaki konuşmalarını sürdürmüş oldukları için sessizliklerini korkmuştu;
aralarından kimin en büyük olacağı ve benzerlerini. İsa, o gün düşüncelerinde neyin yer ettiğini bilen bir
biçimde, Petrus’un küçüklerinden bir tanesine işaret edip, çocuğu aralarında oturmuş halde, şunu
söylemişti: “Gerçekten de, gerçekten de sizlere söylüyorum ki, sizler yollarınızdan sapıp daha çok bu
çocuk gibi olmazsanız, cennetin krallığında çok az ilerleyiş göstereceksiniz. Her kim kendisini alçak görür
ve bu küçük gibi olursa, aynı kişi cennetin krallığında en büyük haline gelecektir. Ve, her kim bu türden
bir küçüğü karşılarsa, beni karşılar. Ve, beni karşılayanlar aynı zamanda O’nun beni göndermiş oluşunu
karşılarlar. Eğer sizler krallık içinde en başta gelenlerden olmak istiyorsanız, bu iyi gerçeklikleri beden
içindeki kardeşlerinize hizmet etmeyi amaçlayın. Ancak, her kim bu küçüklerden bir tanesinin
sendelemesine neden olursa, başına bir değirmen taşı geçirilmek ve denize atılmak daha iyi olacak bir
şeydir. Eğer ellerinizle yapmış olduğunuz şeyler, veya gözlerinizle görmüş olduğunuz şeyler krallığın
ilerleyişine karşı geliyorsa, bu sevilen putları feda edin; zira, bu putlara bağlı kalıp, kendinizi krallık dışına
atılmış bulmaktansa, yaşamın birçok sevilen şeyini arkada bırakıp krallığa girmek daha iyidir. Ancak, her
şeyden önemlisi, bu küçüklerden bir tanesini hor görmemeye dikkat edin; zira, onların melekleri her
zaman, cennetin sayısız üyesinin yüzünü görmektedir.”
158:8.2 (1761.3)
İsa konuşmasını bitirdiğinde, tekneye girip, Mecdel’e açılmışlardı.
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
12
Download