Yrd. Doç. Dr. Ömer Karaoğlu - SABİS

advertisement
Sakarya üniversitesi
Erken Ortaçağ Avrupa Ekonomisi
İKTİSAT TARİHİ
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ERKEN ORTAÇAĞDA
AVRUPA EKONOMİSİ
Yrd. Doç. Dr. Ömer Karaoğlu
2014
Sakarya üniversitesi
Erken Ortaçağ Avrupa Ekonomisi
Üçüncü Bölüm
Erken Ortaçağ
Avrupa Ekonomisi
Hedefler
Bu bölümü çalıştıktan sonra.
Batı Roma sonrasında Avrupa’da ortaya çıkan iktisadi yapıları ve ilişkileri görmüş
olacağız.
Temel Kavramlar
Malikane
Rezerv
Fief
Angarya
serf
Sakarya üniversitesi
Erken Ortaçağ Avrupa Ekonomisi
İçindekiler
Hedefler...................................................................................................................2
1. AVRUPA'DA ORTAÇAĞDA GÖRÜNÜM….....................................................4..
2. ERKEN ORTAÇAĞ: FEODALİTE VE TARIM. ................................................. 5
2. TİCARET VE SANAYİ. ....................................................................................... 6
Ne Öğrendik? Özetleyecek Olursak… ................................................................. 10
Yararlanılan Kaynaklar ........................................................................................ 10
Sakarya üniversitesi
Erken Ortaçağ Avrupa Ekonomisi
1.AVRUPA’DA ORTAÇAĞDA GÖRÜNÜM
Avrupa Ortaçağı üç ana bölümde ele alınabilir:
1-Erken Ortaçağ:
476 – 1000 yıları arasını ifade etmektedir.
Bu dönemde Avrupa siyasi kargaşa ve ekonomik düşüş içerisindeydi.
Uzak mesafeli ticaret kesintiye uğradı.
Bu dönemde Avrupa’da feodal yapı ve malikaneler ekonomisi gelişti.
2-İleri Ortaçağ:
1000 – 1350 yılları arasını ifade etmektedir.
Bu dönemde yaygın ve hızlı ekonomik kalkınma görüldü.
Müslümanlara karşı haçlı seferleri meydana geldi.
Avrupa içinde göç ve kolonizasyon faaliyetleri yaygınlaştı.
Dışarıda ticari üsler kurma faaliyetleri yaygınlaştı.
3-Geç Ortaçağ:
1350 – 1450 yılları arasını ifade etmektedir.
Ekonomik kriz yaşandı.
Salgınlar nedeniyle nüfus azaldı.
Coğrafi Görünüm
Avrupa toprakları önemli farklılıklar göstermekteydi
Kuzey bölümü daha çok ovalarla kaplıydı Kuzey ile Güneyi ayıran topraklar arasında bir dizi
dağ tepe bulunuyordu. Alpler, Pireneler ve İngiliz kanalı bu doğal engelleri oluşturuyordu.
Dağların ayırdığı bölgeler arasında iklim farklılıkları bulunuyordu
Ulaşım
Kuzey ovalarında denize doğru yavaş akan nehirler bulunmaktaydı.
Bu nehirler gemiciliğe elverişli olduğu için ağır ve hacimli malların taşınmasına imkan
veriyordu.
Kuzey Batı Avrupa kıyıları girintili çıkıntılı olduğu için liman şehirleri bulunmakta, bu da
denizciliği teşvik etmekteydi.
Kuzey ve Güney Avrupa’yı ayıran dağlar aşılmaz değildi. Bu nedenle kara taşımacılığı
yapılabilmekteydi.
İklim ve Bitki Örtüsü
Kuzeybatı Avrupa iklimi Akdeniz’den daha nemlidir, çünkü Atlantis’ten esen rüzgarlara
açıktır. Doğuya gidildikçe yazlar sıcak, kışlar soğuk geçer
Kuzeybatı Avrupa’nın büyük bir bölümü ormanlarla kaplıdır.Yağışların bol olması nedeniyle
bataklıklar bulunmakta, tarım sadece kuru bölgelerde yapılmaktadır
Kuzey Avrupa’da tarımda kullanılan hayvanlar daha çok atlar ve sığırlardı.
Akdeniz bölgesinde ise eşek, koyun ve keçi ağırlığı oluşturmaktaydı.
Sakarya üniversitesi
Erken Ortaçağ Avrupa Ekonomisi
Maden Kaynakları
Kömür ve maden yataklarının mevcut olduğu topraklar;
Belçika
Kuzey Fransa
Orta Ren
Silezya
Ortaçağ Avrupa Toplumu
Ortaçağ Avrupa toplumu üç etkiye tabi idi. Bunlar;
Roma İmparatorluğu’nun Mirası
Cermenlerin Etkisi
Kilisenin Etkisi
a-) Roma İmparatorluğu’nun Mirası
Ortaçağ Avrupa toplumu Cermenler tarafından çökertilen Roma İmparatorluğu’nun
kültürü kurumları ve geleneklerinden etkilenmiştir. Bu etki Güney ve Güneydoğu Avrupa
bölgelerinde daha yaygındı.
b-) Cermenlerin Etkisi
Sezar’ın birlikleri Cermenlerle ilk karşılaştıklarında Cermenler çobanlık ve çiftçilik yapan
yarı göçebe topluluklardı.
Cermen toplumunda toprakta kömünal mülkiyet söz konusuydu. Her yıl aşiret liderleri
toprakları kabilenin üyeleri arasında yeniden dağıtmaktaydı. Ancak hayvanlarda özel
mülkiyet söz konusuydu.
Bu yeniden dağıtım toplum üyeleri arasında servet farklılıklarını engellemekteydi.
Ancak Romalılar ile yürütülen lüks mal ticareti Cermenlerin bu eşitlikçi yapılarının
bozulmasına neden oldu.
c-) Kilisenin Etkisi
Kilise dönemin önemli bir sosyal ve siyasal müessesesiydi.
Pek çok manastır, tarım üretiminin merkeziydi.
Kilise yüksek bürokrasiyi temsil etmekteydi.
Kilise önemli ölçüde maddi servete sahipti.
Kilise devlet gibi fonksiyon gücüne sahipti. Kilise = Devlet
2.ERKEN ORTAÇAĞ: FEODALİTE VE TARIM
İstilalar ve Feodal Örgütlenme
Batı Roma’nın yıkılmasıyla Avrupa yaklaşık yarım bin yıl sürecek bir kargaşa dönemine
girmiştir. Çeşitli gruplar istilalar gerçekleştirmiştir.
Sakarya üniversitesi
Erken Ortaçağ Avrupa Ekonomisi
Cermenler: İlk istila dalgası Cermenler tarafından gerçekleştirilmiştir. İstila sonucunda
Avrupa’da barbar krallıklar ortaya çıkmıştır.
Müslümanlar: İkinci istila dalgası Müslüman fetihleriyle ortaya çıkmıştır. 711 yılında Kuzey
Afrika’dan gelerek İspanya’yı fethettiler. 732’de Korsika, Sicilya ve Sardunya’yı ele
geçirerek Akdeniz’i Müslüman gölü haline getirdiler.
Macarlar ve Vikingler: Üçüncü istila dalgası Macarlar ve Vikingler tarafından
gerçekleştirildi.
İstilaların Sonuçları
Bu üç istila sonucunda Avrupa’da iktisadi ve kültürel birlik doğdu.
Avrupa istilalara karşı savunma bilinci olarak feodalizmi geliştirmiştir.
Avrupa’da birçok bölgede barbar krallıklar ortaya çıkmaya başlamıştı.
Bu barbar krallıkların orduları kılıç ve kalkanla donatılmış amatör askerlerden oluşmaktaydı.
Bu ordu daha sonra, iyi donatılmış, atlı profesyonel askerlerle güçlendirildi.
Daha önceleri sadece ok ve mızrak kullanan atlı askerle, Müslümanlarla girilen savaşlardan
öğrenilen üzenginin kullanılmaya başlanmasıyla güçlendi.
Üzengi: Eyere yapıştırılmış ayak koyma yeri. Ok atarken attan düşmemeyi sağlamaktaydı.
Şarlman’ın dedesi Charles Martel, bu yeni savaşçılara askeri hizmetleri karşılığında toprakları
mülk olarak dağıtma uygulaması başlattı. Bu durum şövalye sınıfının doğmasına neden oldu.
Şövalye: At üzerinde mızrak ve kılıçla dövüşen, kalkan ve zırhla korunmuş profesyonel
savaşçıya verilen isimdir.
Şövalye sınıfı zorunlu olarak azdı. Çünkü bir bölgenin çok sayıda şövalyeyi finanse
edebilmesi mümkün değildi.
Bu yeni savunma sistemi beraberinde yeni bir siyasi örgütlenmeyi de getirdi:
Feodalizm: Büyük arazilere sahip lord ya da senyör denilen kişilere korunma ve adalet
karşılığında mal ve hizmet üreten kölelerle, serfler ve hür köylülerin alt tabakasını meydana
getirdiği dikey olarak örgütlenmiş sosyal ve siyasal organizasyona denir.
Kral: Tepede ülkenin bütün topraklarının Tanrı tarafından kendisine bağışlandığına inanılan
bir kral bulunmaktaydı.
Derebeyi, Lord, Senyör: Çeşitli bölgelerde farklı isimler alan bu kişiler kralın toprakları
korumaktaydı.
Vassal: Bir derebeyinin himayesinde, ona bağlı olan kimseye denir.
Fief: Kralın çeşitli parçalara ayırarak vassallara emanet ettiği topraklardır.
Feodal Sözleşme: Bir fiefin bağışlanması, senyör ve vassal arasında birbirlerine karşı hak ve
görevleri belirleyen sözleşme niteliğindeydi. Vassal tarafından senyöre bağlılık yemini
edilerek sözleşme resmiyet kazanıyordu.
Sakarya üniversitesi
Erken Ortaçağ Avrupa Ekonomisi
Serf: Hür fakat toprağa bağlı köylüye denir.
TARIM
10. yüzyılda Avrupa’nın büyük bir kısmı malikanelerden oluşmaktaydı.
Malikane: Bir şato ve çevresindeki topraklardan oluşan köylünün güvenliği, aristokrat sınıfın
geçimi ve otoritesini sağlayan kurumdur.
Şatonun bölünemezliği nedeniyle koruma ve güvenliğin sağlanmasında ölçek ekonomisi
kuralları işlemekteydi.
Bir malikane için en etkin ekonomik büyüklük, güvenlik sağlamanın marjinal maliyetinin,
korunması sağlanan işgücünün ürettiği üründen lordun vergi şeklinde aldığı payın değerine
eşit olduğu noktadır.
Malikane dört bölümden oluşmaktaydı.
Yerleşim yeri
Tarlalar
Çayırlar
Koruluk ve ormanlar
Açık Tarla Sistemi ve Ağır Saban
Akdeniz Avrupa’sında toprak yumuşak olduğu için hafif saban kullanılmaktaydı.
Hafif saban: Toprağı altüst etmeyen, sadece gevşeten bu nedenle toprağın çapraz olarak ikinci
kez sürümünü gerektiren sabandır.
Kuzey Avrupa’da sert ve yoğun topraklı bataklıklar olduğu için ağır saban kullanılmaktaydı.
Ağır Saban: 6. yüzyılda Slavlar tarafından kullanılmaya başlandı. Sekiz öküzle çekilen,
toprağı derinden ters yüz eden sabandır.
Hafif Saban - Çapraz sürüm gerektirdiğinden genelde tarlalar kare şeklinde ekilmekteydi.
Ağır Saban – Manevra kabiliyeti sınırlı olduğu için tarlalar genelde uzun çizgiler halinde
ekilmekteydi.
Açık Tarla Sistemi
Hububat tarımı ve hayvancılık aynı malikane içinde yapıldığı için tarlalar çitlenmiyordu.
Sadece ekim yapılan tarlalar çitleniyordu.
Bu sayede hem çitleme masrafları oluşmuyor, hem de hayvan otlamasında ölçek
ekonomisinden yararlanılıyordu.
Açık tarla sisteminde lordun ve köylülerin paylarını oluşturan çizgiler tarlalar arasında
dağılmış bir şekilde bulunuyordu.
Tarlalar genelde 25 çizgiden oluşmaktaydı. Bunun nedeni ikiye ayrılabilir;
a-) Tek bir merkezi tarlada üretim yapmanın riskini önlemeyi amaçlayan sigorta sistemi
olarak görülmekteydi
b-) Köy topluluğunun her üyesine kalitesi ve yerleşim yerine uzaklığı farklı topraklardan eşit
pay verme düşüncesinin varlığı
Sakarya üniversitesi
Erken Ortaçağ Avrupa Ekonomisi
Lordun bir yandan tembelliği önlemek için köylüyü denetlemesi, diğer yandan gelirini en
yüksek düzeye çıkarmak istemesi
İkili ve Üçlü Tarla Rotasyonu
Malikanelerde ilk başlarda ikili tarla rotasyonu hakimken daha sonraları üçlü tarla
rotasyonuna geçilerek verim artırılmıştır.
İkili Tarla Rotasyonu: Tarlanın bir bölümüne kış ekimi yapıldığı, diğer bölümününse nadasa
bırakıldığı sistemdir.
Üçlü Tarla Rotasyonu: Kışın buğday, arpa, çavdar ekimi, ilkbaharda yulaf ve baklagil ekimi
yapıldığı, üçüncü bölümde ise nadasa bırakıldığı sistemdir.
Ortaçağ’da tarım ortaklaşa yürütülmek zorundaydı. Bu nedenle sistem herhangi bir yeniliğe
kapalıydı.
Korular, hayvanların yazın otlamasını sağlıyordu.
Çayırlar ise hayvanların kışın beslenme ihtiyacını karşılıyordu.
Yerleşim merkezi, su kaynağına yakın bir yerde ve köyü dış dünyaya bağlayan bir yolun
üzerinde bulunmaktaydı.
Malikanede Sosyal Yapı
Lordların bir veya birden çok malikanesi olabilirdi. Lordun doğrudan yararlandığı topraklara
rezerv (demesne) adı verilmekteydi.
Bu yapının en alt tabakasını serfler ve hür köylüler oluşturmaktaydı.
Bu dönemde tipik işgücü organizasyonu serfler ve hür köylüler üzerine inşa edilmişti.
Serfin yükümlülükleri
Angarya: Köylünnü ve serfin rezervde genelde haftada üç gün çalışmak ve bu iş için gerekli
saban, öküz ve aletlerden kendi payına düşeni getirmek zorunda olmasına denir. Bu dönemde
pazar imkanlarının sınırlılığı angaryayı en etkin iş organizasyonu haline getirmiştir.
Mirastan Pay: Serf öldüğü zaman lord serfin mirasından pay alabilirdi.
Ödeme: Serfin kızı evlendiğinde lorda ödeme yapmak zorundaydı. Ayrıca kümes hayvanı ve
yumurta da vermekteydi.
Toprağa Bağlılık: lordun izni olmadan toprağı terk etmek mümkün değildi.
2.TİCARET VE SANAYİ
Ticaret
476’da barbar krallıkların kurulmasıyla 5. yüzyılda Akdeniz ticaretinin sona erdiği iddia
edilmektedir. Bu görüşe iki bilim adamı (Pirenne ve Dopsch) itiraz etmiştir.
A-Alfons Dopch
Cermen istilacılarının barbar olduğu görüşüne karşı çıktı. Onların bir zamanlar sanıldığından
daha medeni olduklarını iddia etmiştir. Bu nedenle ticareti kesintiye uğratmamışlar, aksine
miras olarak sürdürmüşlerdir demiştir.
Sakarya üniversitesi
Erken Ortaçağ Avrupa Ekonomisi
B-Henri Pirenne
6. yüzyılda Marsilya’nın hâlâ Batı Avrupa’ya Doğu Akdeniz mallarını arz eden büyük bir
ticaret merkezi olduğunu iddia etmiştir. Bu tezin ana kanıtlarından biri Mısır’da yapılan
papirüsün ithal edilmesidir.
Pirenne’nin iddiası Akdeniz ticaretinin 5. yy’da Cermen istilası yüzünden değil, 7. yüzyıldaki
Müslüman fetihleri dolayısıyla sona erdiğidir.
C-Robert S. Lopez
Lopez’e göre Akdeniz ticaretinin sona ermesi Müslüman fetihlerinin hemen ardından
olmamıştır.
Yaklaşık 50 yıl daha sürmüştür.
Kesintinin nedeni ise Bizans ve İslam imparatorlukları arasındaki düşmanlıktır.
D- F. Vercauteren
Buna göre Akdeniz ticareti 4. yüzyıl ile 9. yüzyıl arasında dalgalanma göstermiştir.
Şehirler
İstilacılar 5. yy’da şehirlere çok zarar verdi. Şehirlerin bir kısmı kendini koruyabildi, bir kısmı
çok tahrip oldu, bir kısmı da tamamen ortadan kalktı.
Bu dönemde şehirlerin devamlılığını sağlayan unsurlar;
Surlar: İstilacılara karşı tek güvenlik kaynağıydı. Kolay kolay yıkılmaz nitelikteydi.
Hıristiyan kilisesinin kurumları: Hıristiyanlık bir şehirli diniydi. Katedraller pazar yerine
yakındı, bir barış ve güven ortamı sağlıyordu. Manastırlar üretimin merkezini
oluşturmaktaydı.
Avrupa’da şehirlerin başlangıcını inceleyen Edith Ennen üç farklı bölge tespit etmiştir.
Kesintiye Uğramayan Şehirler: Akdeniz Bölgesi’nde herhangi bir kesinti söz konusu değildi
ancak bir daralma mevcuttu.
Kesintiye Uğrayan Şehirler: İngiltere, Fransa, Belçika, İspanya’nın bir bölümü ve Tuna ve
Balkan Bölgeleri’nde şehirler Ortaçağ’a girerken kayboldu. Ancak daha sonra yeniden
merkezileşti.
Ortadan Kaybolan Şehirler: Eski Roma İmparatorluğu’nun dışında kalan bölgede şehirler
tamamen ortadan kalktı.
SANAYİ
Ortaçağ’ın başlarında sınai üretim sınırlıydı.
Sanayi içe kapalıydı. Bunun nedeni taşıma maliyetlerinin yüksekliğidir.
Pazarlar ve ticaret kaybolmasa da değerli mallar ticarete konu oluyordu.
Günlük basit ve bayağı malların ticareti sınırlıydı.
Uzak mesafeli ticaret neredeyse ortadan kalmıştı.
Ortaçağ’da daha çok kendi kendine yeterlik söz konusuydu.
Bu dönemde malikaneler sınai üretim merkezleriydi.
Sakarya üniversitesi
Erken Ortaçağ Avrupa Ekonomisi
1.
Avrupa’nın Ortaçağını erken (M.S.476-1000), İleri (1000-1350) ve Geç (1350-1450)
Ortaçağ olarak ayırabiliriz
2.
Bu dönemde Avrupa siyasi kargaşa ve ekonomik düşüş içerisindeydi.
Uzak mesafeli ticaret kesintiye uğradı. Bu dönemde Avrupa’da feodal yapı ve
malikaneler ekonomisi gelişti. Malikane: Bir şato ve çevresindeki topraklardan oluşan
köylünün güvenliği, aristokrat sınıfın geçimi ve otoritesini sağlayan kurumdur.
3.
Feodalizm: Büyük arazilere sahip lord ya da senyör denilen kişilere korunma ve adalet
karşılığında mal ve hizmet üreten kölelerle, serfler ve hür köylülerin alt tabakasını
meydana getirdiği dikey olarak örgütlenmiş sosyal ve siyasal organizasyona denir.
4.
Angarya: Köylünnü ve serfin rezervde genelde haftada üç gün çalışmak ve bu iş için
gerekli saban, öküz ve aletlerden kendi payına düşeni getirmek zorunda olmasına
denir. Bu dönemde pazar imkanlarının sınırlılığı angaryayı en etkin iş organizasyonu
haline getirmiştir.
5.
Akdeniz ticaretinin İslam fetihleri, barbar istilaları gibi nedenlerle kesintiye uğradığı
ileri sürülmüşse de bu bölgede ticaretin yön değiştirerek devam ettiğine dair bazı
görüşler de ortaya konmuştur.
6.
Ortaçağ’da daha çok kendi kendine yeterlik söz konusuydu. Bu dönemde malikaneler
sınai üretim merkezleriydi.
Değerlendirme Soruları
1. Ortaçağın iktisadi tarihi hangi dönemlere ayrılabilir? Genel özellikleri
nelerdir?
2. Feodalite, angarya, fief, vassal ne anlama gelir?
3. Malkane düzeni nasıl bir sosyal-ekonomik yapıdır?
Kaynaklar:
Tevfik Güran, İktisat Tarihi, İstanbul 2012
Sakarya üniversitesi
Erken Ortaçağ Avrupa Ekonomisi
Download