TURK 101 / TURK 102 DÖNEM SONU SINAVI SORU ÖRNEKLERİ Aşağıdaki metinlerden birini seçiniz. Bu metinden yola çıkarak düşünce, görüş, yorum, izlenim ve çağrışımlarınızı aktardığınız en az 500 kelimelik özgün ve yaratıcı bir yazı yazınız. (30 puan) 1. Dönme Dolap Nerden niçin mi geldim Bilmeden bir şey diyemem, ya siz? Hem hiç önemli değil Geldim, yer açtılar, oturdum Girip çıkanlar vardı Zaten ben geldiğimde. Başka şeyler de vardı, ekmek gibi, su gibi Gülüşler öpüşler ne bileyim hepsi Doğrusu anlamadım bir düğün dernek mi Sonra da kimileri düşünceli, durgundu Gidenler neye gitti doğrusu anlamadım Zaten ben geldiğimde. Bir lunapark mı bir konser bir gösteri Bilmem pek anlamadım önüm kalabalıktı Sıkıştığım yerde vakit çabuk geçti. Bak dediler baktım pek bir şey göremedim Hem her yer karanlıktı Zaten ben geldiğimde. Benim tek düşüncem büzüldüğüm köşede Nasıl çekip gideceğim kalk git dediklerinde Çünkü çıkmak sıkışık sıralardan mesele Kalkacaklar yol vermeye bakacaklar ardımdan Az mı söylendilerdi şuracığa ilişirken Zaten ben geldiğimde. Behçet Necatigil 2. Ses “-Kim ölmüş? dedi bir ses. -Kim öldürmüş? dedi bir başka ses. -Kaç kişi ölmüş? dedi bir üçüncü ses. -Ne zaman öldürmüşler? dedi tanımadık bir ses. -Öldüren de ölür, dedi tanıdık bir ses. -Üç de çocuk, dedi değişik bir ses. -Beş de kadın, dedi aynı ses. -Nereye gidiyoruz, diye sordu yaşlı bir ses. -Bilmez gibi konuşma, dedi genç bir ses. -Valla bilmez, dedi son ses.” Ferid Edgü 3. Piyanist Olmak İstemiyorum Güya annem bana hamile kaldığı sıralar porselen fabrikasında çalışıyormuş. Hep aynı şey. Duvarın öbür tarafındaki hırçın kuşları avlayan babama göre bu çok anlamlı bir şeymiş. “Müziğe yatkın olman bundan. Yani birbirine çarpan porselen tabakların, kâselerin, fincan ve altlıkların, vazoların, bibloların sesleri etkilemiş olmalı seni.” Brat Ascott 4. Kibrit Durakta benden başka bir adam daha vardı. Şehir trenini bekliyordum. Kış sonu soğuk bir gün. Dağların çizgisi belli. Gün batmış. Adam yavaş yavaş bana yaklaştı: - Ateşin var mı beyim? dedi. - Olacak, dedim. Bir kibrit çaktım, uzattım. Çöpü elimden almak istedi, yere düştü kibrit. Bir tane daha çaktım. Gene elimden almaya çalıştı, çekiştik. Ben: - Yak yak, dedim. O: - Müsaade et beyim, dedi. Sonunda onun dediği oldu. Parmağım yanıyordu az kalsın. Kır bıyıkları var. Yamukça da bir ağzı. Batı yönünde buharlı bir aydınlık. Adam az ileride durmuş, bir cıgarasından nefesleniyor, bir gökyüzüne dikiyor kafasını. Ben de erken mi geldim nedir? Ya saatim yanlış, ya da tren gecikmeli. Derken o aydınlık da silindi. Karanlık bastı. Tek tük yıldızlar belirdi gökte. Durağın ışıkları da yanmıyor. Sonra bir kamyon geçti, ovayı ikiye bölen şosadan. Işıkları uzadı, büyüdü, kısaldı, gene büyüdü. Homurtusunu dinledim bir vakit. Adam öteden: - Geçikti değil mi beyim? dedi. - Öyle, dedim. - Soğuk da, dedi. Vüs’at O. Bener