TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A.Ş. SEKTÖR ARAŞTIRMALARI BİLGİSAYAR YAZILIM SEKTÖRÜ GENEL İNCELEME RAPORU SA-02-4-12 MEHMET HARMANCI K.UZMAN ARAŞTIRMA MÜDÜRLÜĞÜ AĞUSTOS 2002 ANKARA Türkiye Kalkınma Bankası A.Ş. Matbaasında basılmıştır. İÇİNDEKİLER Sayfa No. GİRİŞ .................................................................................................................................... 0 1. BİLİŞİM SEKTÖRÜ ....................................................................................................... 1.1. Bilgi Üretimi ............................................................................................................... 1.2. Beşeri Sermaye ........................................................................................................... 1.3. İçerilmiş Bilgi ............................................................................................................. 1.4. Devlet Teşvikleri ......................................................................................................... 1.4.1. Türkiye’de Bilim ve Teknoloji Politikası ......................................................... 1.4.2. Devlet Teşviklerinin Alt Yapısı ve Destek Kuruluşlar ..................................... 1 2 7 9 10 12 13 2. BİLİŞİM SEKTÖRÜ ARZ DURUMU .......................................................................... 2.1. Elektronik Sanayi Sektörü .......................................................................................... 2.1.1. Bileşenler Alt Sektörü ....................................................................................... 2.1.2. Tüketici Elektroniği Alt Sektörü ....................................................................... 2.1.3. Profesyonel ve Endüstriyel Cihazlar Alt Sektörü ............................................. 2.1.4. Askeri Elektronik Cihazlar Alt Sektörü ............................................................ 2.1.5. Telekomünikasyon Cihazları Alt Sektörü ......................................................... 2.1.6. Bilgisayar Cihazları Alt Sektörü ....................................................................... 23 24 28 29 29 30 31 42 3. YAZILIM SEKTÖRÜ ..................................................................................................... 3.1. Sektörün Tanımı .......................................................................................................... 3.1.1. Hizmet ve Destek Programları .......................................................................... 3.1.2. Kontroller .......................................................................................................... 3.1.3. Bankacılıkta Yazılım Uygulaması .................................................................... 3.2. Türkiye’de Yazılım Sektörü Arz Durumu .................................................................. 3.3. İnternet ve Elektronik Ticaret ..................................................................................... 3.3.1. Ticaret Noktaları ............................................................................................... 3.3.2. Türkiye’de İnternet ........................................................................................... 3.3.3. İnternet Alt Yapısı ............................................................................................. 3.3.4. Yatırım Teşvik Belgeleri ................................................................................... 3.4. Yazılım Sektörümün Geleceği .................................................................................... 55 55 57 59 61 64 71 77 78 80 81 81 4. TALEP .............................................................................................................................. 4.1. Talebi Belirleyen Etmenler ......................................................................................... 84 87 5. DIŞ TİCARET .................................................................................................................. 5.1. Elektronik Sanayi Dış Ticareti .................................................................................... 5.1.1. İhracat ................................................................................................................ 5.1.2. İthalat ................................................................................................................ 5.2. Bilgisayar Cihazları Dış Ticareti ................................................................................. 89 89 89 90 92 6. GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ ................................................................... 93 Ek-1. Bilgisayar Alt Sektöründe Yazılım Alanında Faaliyet Gösteren Belli Başlı Firmalar . 97 Ek-2. Türkiye’de Elektrik –Elektronik Sektöründe Faaliyet Gösteren Belli Başlı Firmalar . 98 KAYNAKÇA ........................................................................................................................ 99 i GİRİŞ Günümüzde teknolojide ve iletişim ağlarında meydana gelen ilerlemelerle birlikte yaşanmaya başlanan Bilgi Çağı’nın, önümüzdeki yüzyıl boyunca tüm dünyada yaygınlaşarak gelişmesi beklenmektedir. Bilgi teknolojileri ve iletişim ağlarındaki bu gelişmeler; internet bağlantılarını doğurmuş, bilgi iletişim ve bilgi işlemin günlük hayatımıza yansıtılmasıyla küresel bilgi akışı sağlanmış ve bilgi evrensel bir kimliğe dönüşmüştür. Dünya ülkelerinin bir çoğunda günlük yaşamın her alanında bilgisayar kullanımının çağın gereği olduğu bilincinin yerleşmesi, diğer taraftan sayısal biçime dönüştürülmüş yazılı metin, ses, video görüntüleri ile interaktif bağlantıların sağladığı kolaylıkların fark edilmesi elektronik işlemlere stratejik bir önem kazandırmıştır. Bu kapsamda bilgisayar yazılım sektörünün öncelikle incelenmesi gerekmektedir. Yazılım sektörünün çağdaş gelişmeler ışığında yeterli olarak anlaşılabilmesi için bilişim alanından, elektrik-elektronik sektörlerindeki gelişmelere kadar geniş kapsamlı bir çalışma yapılması gerekli olmuştur. Bu çalışma, bilişim sektöründe yapılacak incelemeler için oluşturacaktır. bir taban 1. BİLİŞİM SEKTÖRÜ Yirminci yüzyılın son on yılına damgasını vuran en önemli iki gelişme, ekonomide küreselleşme ile bilgi teknolojilerindeki gelişme ve yaygınlaşmadır. Yirmi birinci yüzyılın başları ise ağırlıklı olarak küçük birimlerde ve intranet’lerde yaşam bulan iletişim ve bilgi teknolojilerindeki gelişmeleri, iş dünyasına ve ulusal/uluslararası ticarete yansıtan elektronik ticaretin ve güvenliğin taşınmasına tanık olmaktadır. İçinde yaşadığımız “Bilgi Çağında” doğru, güncel ve zamanında erişilebilen bilgiler, karar alma süreçlerinde büyük önem taşımaktadır. Günümüzde bilgi, kalkınma ve milli gelirin artışı için enerji kadar değerli bir kaynak durumuna gelmiştir. Bilişim ürünü, bir çözümün raftan sağlanan donanım, malzeme ve yazılımlarından oluşan parçalardır. Ürün alıcıya özel olarak üretilmemiştir; alıcının değerlendireceği ve karar vereceği ölçütleri içermektedir. Bilişim hizmetleri ise çözüm beklenen bir amaca hizmet etmesi için gerekli olan ve özellikle bu çözüm için başlatılan insan gücüne dayalı çalışmalardır. Hizmet alıcıya özel olarak sağlanır; alıcının değerlendirmesi ancak hizmet verme-alma süreci başladıktan sonra olanaklıdır. Bilgi teknolojilerinin (bilgi ve iletişim teknolojileri) en çarpıcı özelliği, teknolojik yeteneklerin sürekli artması ve maliyetlerin de sürekli düşmesidir. Bu ilişkiyi belirten üç kural vardır. 1. Moore Kuralı: Bir mikroçipin fiyatı artmadığı halde, işlem hızı her 18 ayda ikiye katlanmaktadır. 2. Gilder Kuralı: İletişim sistemlerinin birim fiyatları değişmediği halde, toplam bant genişliği (bilgi iletişim kapasitesi), her 12 ayda üçe katlanmaktadır. 3. Metcalfe Kuralı: Bir iletişim ağının değeri, ağdaki düğüm (node) sayısının karesi ile doğru orantılıdır; dolayısıyla bir ağa bağlı olmanın değeri üssel olarak artarken kullanıcı başına fiyatı sabit kalmakta, hatta azalmaktadır. Gerçekten de daha önce ağırlıkları tonla ölçülebilen ve çok sınırlı işlemler yapabilen bilgisayarlar günümüzde cepte taşınabilmekte ve saniyede milyonlarca işlem yapabilmektedir. Bilgisayar ve iletişim teknolojilerinin birleştirilmesiyle insanın yetenekleri ilk kez milyonlarca kat artmaktadır. 1 Kişisel bilgisayar kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte tüketicilerin de satın alma eğilimleri değişmekte, sanal mağazalardan alış-veriş olanakları doğmaktadır. Bu tür alışveriş ülke çapında yayıldıkça uluslararası düzeyde de uyumlu karşılığını bulabilmektedir. Bu amaçla; malların dağıtımında (gümrük işlemleri, iade ve satış sonrası hizmetler) olduğu kadar, mallara ait fikri mülkiyet haklarının da bu alışverişlerde (copyright, trade-mark, site adresi ve yazılım olarak) korunması gerekmektedir. İnternet dünyasında, iş yerlerinin vergilendirilebilmesi için uluslararası ticari işlemlerin standartlara bağlanarak izlenmesi ve internet’e göre yerleşim yerlerinin yeniden tanımının yapılması düşünülmektedir. Global dünya gerçeği göz önüne alındığında gelecekte ekonomideki temel etkenin; internet tarafından belirlenen bilgi teknolojisindeki bilgi toplama, bilgi işleme ve bilgi iletişiminde yaşanan gelişmeler olacağı görülmektedir. Kısacası gelecek, bilgi toplumu yada ekonomisi olacaktır. Bunu temin için tüm ülkeler, yurt içindeki alt yapı yatırımlarına paralel olarak yurt dışında da benzer alt yapının hazırlanması için çalışmaktadır. 1.1. Bilgi Üretimi Bilgi hizmetlerinin odak noktasını bilgi oluşturmaktadır. Nerede kim tarafından hangi “format”ta ve ayrıntıda üretilmiş olursa olsun, önemli olan bilgiye erişim sağlamaktır. Gelişmiş ülkeler hem kendi ülkelerinde üretilen bilgileri denetim altına almakta ve bu bilgileri diğer ülkelere pazarlamakta, hem de ülkeleri dışındaki bilgilere erişim için gerekli düzenlemeleri yapmaktadırlar. Ülkemizde ise ulusal bilgi birikimi tam olarak denetim altına alınamamıştır. Yurt dışındaki bilgilere daha kolay ulaşıldığından bir çok kuruluş mali kaynaklarının çoğunu dışarıda üretilen bilgilere erişmek için sarf etmektedir. Ulusal bilgi altyapısının en önemli bileşenlerinden birisi içeriktir. Ulusal bilgi alt yapısı ancak söz konusu alt yapı aracılığıyla erişilebilen bilgi kaynakları ve bilgi hizmetleri varsa anlamlıdır. Geleneksel anlamda araştırma-geliştirme çalışmalarını destekleyen kütüphaneler; bilgi merkezleri; arşivler ve müzeler; veri bankaları; bilgi analizi, derleme ve yorumlama merkezlerinin yanı sıra; sinema ve televizyon arşivleri; sağlık, polis, ve adalet sistemiyle ilgili kayıtlar; coğrafi bilgi sistemleri veri tabanları (tapu sicilleri vb.); eğitim; bankacılık, sigortacılık ve diğer bilgi ile uğraşan sektörler, içerik üreten ve yöneten kuruluşlar arasında yer almaktadır. Ulusal bilgi alt yapısı aracılığıyla bu tür bilgilerin en kısa zamanda bilim insanlarının iş istasyonlarına, televizyon izleyicisinin alıcısına, banka müşterisinin ATM’sine, 2 polis görevlisinin terminaline, öğrencinin dershanesinde ve yatakhanesindeki bilgisayar ucuna iletilmesi amaçlanmaktadır. Ulusal bilgi altyapısından bir başka beklenti de, tüm bireylerin bilginin ve bilgi hizmetlerinin aynı zamanda hem tüketicisi hem de üreticisi olabilmeleridir. Türkiye’de içerik yönetiminden sorumlu olan Milli Kütüphane, üniversite, halk ve okul kütüphaneleri, arşivler ve diğer kuruluşlarımız bilgi teknolojisinin ürünleriyle yeterince donatılabilmiş değildir. Bu kuruluşlar, henüz bilgisayarla birbirine bağlanamadığından, internet gibi bilgi ağlarıyla erişilebilen bilgi kaynakları ve hizmetleri son derece sınırlıdır. ABD’de halk kütüphanelerinin yüzde 84’ü internete bağlıdır. Bir ülkede bilgilerin yayılması, paylaşılması ve çoğaltılması, halkın ihtiyaç duyduğu anda doğru ve yararlı bilgilere erişim olanakları ölçüsünde belirlenmektedir. Gerek kamu kuruluşlarının gerekse özel kuruluşların internete bağlanması durumunda dahi, “web” sayfalarının bilgi içeriğinin zengin olması gereklidir. Ülkemizde, elektronik ortamdaki bilgilerin, biyografik denetim altına alınması ve gerekli araştırma sistemleri kurulması henüz başlangıç aşamasındadır. Teknoloji, özellikle bilgi ve iletişim teknolojisi, yeniden yapılanma için en önemli etkendir. Bu sayede, ürün başına en düşük maliyet sağlanarak, optimum üretim düzeyi düşürülebilmektedir. Yine bunun sayesinde gerek insan ve gerekse girdiler üzerinde denetim ve izleme kapasitesi artırılırken, ekonomik ilişkiler yumağını oluşturan şirketler arasında yeni işbirliği ve alış veriş araçları ortaya çıkmaktadır. Ekonomik kalkınma nicelik kadar nitelik artışı anlamına da gelmektedir. Ekonominin kalitesini insan kaynakları, miktarını ise fiziki sermaye belirler. GATT, General Agreement on Tariffs and Trade (Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması) tarafından hazırlanan ve Türkiye’nin de kabul ettiği, 1994 Uruguay nihai senedine göre; hükümetler verecekleri teşviklerde bu anlaşma hükümlerine uymayı kabul etmiştir. Sınai araştırma ve geliştirmede giderlerin % 50-75’ine kadar olan Ar-Ge harcamalarının devletçe karşılanabilmesine olanak sağlanmaktadır. Teknoloji üretenler, ürün tasarımlarıyla üretim faktörleri ikamesi olanaklarını geliştirirler. Rekabet güçlerini artırabilenler, maliyet ve fiyatı düşürürken kaliteyi yükseltebilmektedirler. Uluslararasındaki ticaret bunun bir göstergesidir. Çalışanlar başına AR/Ge harcamaları, Ar/Ge yoğunluğu, milli gelirdeki Ar/Ge harcaması payı bu türden göstergelerdir. 3 Bilgi teknolojisi ve malzemeleri sektöründeki içerilmiş yatırımlar (embodied investment) yıllara göre sürekli artış içindedir. Ar/Ge ve içerilmiş yatırım harcamalarının yarısına yakını, bu sektöre ayrılmaktadır. Bilgi ve iletişim teknolojisi (ICT) ile yüksek teknoloji birlikte en fazla imalat, iletişim ve finansman hizmetlerine yönelmektedir. Öyle ki Amerika’da bilgi teknolojisi ürünlerinin % 80’i hizmet sektörüne satılmaktadır. Özellikle ulaştırma, telekomünikasyon, parça ve toptan ticaret, sağlık, bankacılık ve sigortacılık sektörleri başta gelmektedir. 1980’lerden bu yana, yüksek yetenek ve bilgi gerektiren işler sürekli artarken, az bilgi ve beceri gerektiren işlerde azalma olmaktadır. Üretimde çalışan işçi sayısı azalırken, bilim adamları ve profesyonellerin sayısı gittikçe artmaktadır. Verimlilik artışı sağlanması dünya ölçeğinde rekabet edebilmek için gereklidir. Bu amaçla kimi sektörler işçi atarken, kimileri de daha kaliteli eleman almakta; içerilmiş yatırımları ve teknolojisi yüksek alanlara kayarak, yapı değişimini sağlamak üzere üretimlerini artırma yolları aramaktadır. Serviste verimlilik için kurumsal, yasal ve teknolojik unsurlar önem taşır. Aşırı yasal düzenlemeler, etkinlik ve yaratıcılığı kısıtlamaktadır. Teknolojik icatlar ise kalite artışının garantisidir. Bu gelişmeler sonucunda, imalat sanayii ile servis sektörü arasındaki ayrım gittikçe azalmaktadır. Servis türünden niteliklere ağırlık verildikçe (kalite arayışı, kişisel talepleri karşılama, zamanında teslim, örnek üretim işlemleriyle büyük stokların azaltılması gibi), imalat ile servis sektörü benzeşmeye başlamıştır. Ayrıca, imalat sektöründe yeni istihdamın tamamına yakını, beyaz yakalı denilen yüksek bilgi ve beceri sahibi elemanlardır. Öte yandan, servis sektörü de imalat sanayi gibi ekonomik yapıdaki dalgalanmalardan, maddi olmayan varlıklara yapılan yatırımlardan (intangible investments), uluslararası ticaretten ve verimlilik artışlarından etkilenmektedir. Bilgi işlem ve iletişim teknolojileri geliştikçe bu ayrım daha da azalacaktır. Örneğin, finansman alanında program alış-verişi, ilaç sektöründe tele-sağlık hizmetleri ve hukuk alanında uzmanlık sistemleri gibi uygulamaların başlamasıyla birlikte hizmetlerin uluslararası niteliğe kavuşmasına ve ticaretine olanak doğacaktır. Ayrıca, servis ve imalat sektörleri arasındaki katma değer zinciri iletişim ağlarını genişletecektir. Tüm ekonomik faaliyet alanlarında verimlilik artışı sağlama çabasına giren şirketler için global bir iletişim ağı kendiliğinden doğacak demektir. Sonuçta, hizmetler ve imalat sektörü arasındaki ayrım 4 tamamen ortadan kalkacaktır. Öte yandan, servis sektöründeki verimlilik artışları önemli düzeyde yeniden yapılanma ve örgütlenme gerektirmektedir. Bunun yanı sıra, finansal ve ekonomik baskılar, uzun vadeli Ar/Ge yatırımlarını kısıtlamaktadır. Eskiden buluş ve yenilikler tek boyutlu (linear) olarak algılanmaktaydı. Bu doğrunun bir ucundan Ar/Ge olarak giren icatların, öte yandan pazarlanabilir ürün olarak ortaya çıkmakta olduğu varsayılmaktaydı. Oysa, icat süreci çok boyutludur. Bilgi işlem ve iletişim teknojileri (BT), sanayileri etkilediği kadar bilimi de etkilemekte ve sınırlarını genişletmektedir. Bilimsel yöntem ve teknikler, bilim adamlarının çabalarıyla beklenen niteliklerini sürekli değiştirmektedir. Bu nedenle, daha önceden birbirinden ayrı olduğu düşünülen bilim ve iletişim politikalarının artık bir bütün oluşturduğu ortaya konmuştur. Gün geçtikçe ya yeni bilgi yoğun ürünler ortaya çıkmakta ya da mevcut ürünler daha akıllı (bilgi yoğun) duruma getirilmektedir. Örneğin, basıncın düştüğünü bildiren lastikler, ıslaklık durumunu renk değişikliğiyle belirten alt bezleri, satıcılara stokların durumunu ve yeniden sipariş zamanını bildiren yazar kasalar imal edilmektedir. Yeni ürün döngüsü denilen bu süreçte, bir şirket mevcut bir işlemi daha verimli duruma getirmek için bilgi teknolojilerinden yararlanmaktadır. Bunun sonucunda, ürün kalitelerinde gözle görülür bir ilerleme sağlanmaktadır. Bu aşamada yepyeni bir ürünün dahi, geliştirilebilecek yönleri olduğu ortaya çıkmaktadır. Kısacası hiçbir ürün tam geliştirilmiş sayılmamaktadır. Klasik örnek, Amerikan hava yollarının geliştirdiği SABRE rezervasyon sistemidir. Önceden biletlerin rezervasyonu amacıyla kurulan bu sistem, öteki hava yollarının da kullanabilmesi için değiştirilmiştir. Hizmetten sağlanan kazanç, uçuş servisini dahi geçmiştir. Bunun üzerine şirket, sistemi otel ve araba kiralama rezervasyonu alanına da yaygınlaştırmıştır. Turizm alanında bağlantılı hizmetleri de kapsayan bu sistem, günümüzde artık sigortacılık ve hava limanı yönetimi alanlarında da kullanılmaktadır. BT şirketlerindeki yeniden yapılanma ve ekonomilerdeki globalleşme eğilimi sonucunda geleneksel politik öncelikler değişmiştir. Bilim, teknoloji ve sanat politikalarının imalat ve hizmet sektörüne karşı olan üstünlüğü son bulmuştur. Artık her ikisinin de birlikte düşünülmesi gerekmektedir. Ekonomide çeşitli sektörlerin bütünleştirilmesini sağlayan ulaştırma, iletişim ve eğitim altyapısı öncelik kazanmıştır. Özellikle kamu kesiminde bu sektörlere el atılmıştır. 5 Rekabet piyasalarına dayanan çağdaş teşvik politikalarında; şirketlere yönelik özendirmeler yerine, genel altyapının geliştirilmesine önem verilmeye başlanmıştır. Ancak, teknoloji olarak yenilikçi olan ve büyüme potansiyeli taşıyan küçük ve orta ölçekli işletmeler için pek çok ülkede risk sermayesi finansmanına katkı sağlanmaktadır. Bu katılım fonlarına, yatırım tutarı kadar vergi iadesi verilmektedir. Amerika’da Sanayi Kalkınma Kurulları, halka vergiden muaf bonolar satarak yatırımlara finansman sağlamaktadır. Her alanda şirketlerin yüksek teknolojiden yararlanmaları için yeni olanaklar hazırlanmaktadır. Sanayi siteleri, en gelişmiş altyapı olanakları sunmakla yüksek teknolojinin gelişebilmesi için ortam sağlamaktadır. Aşağıda sektörlerin en fazla teşvik edilmeye değer bulunan sektörlerden, daha az teşvik edilene doğru bir sıralaması (ya da yüksek bilgi içerme dizimine göre karşılaştırması) verilmektedir. TABLO 1. SANAYİLERİN AR/GE YOĞUNLUKLARI 1970-1980 1980-1995 İleri teknoloji 1.Uzay-havacılık 2.Bilgisayar, ofis makineleri 3.İlaçlar 4.Elektronik-iletişim 5.Bilimsel ölçüm araçları İleri teknoloji 1.Uzay-havacılık 2. Bilgisayar-ofis makineleri 3. Elektronik-iletişim 4. İlaç Orta Teknoloji 6.Motorlu araçlar 7.Kimyasallar 8.Elektriksiz makineler 9.Kauçuk-plastik gereçler 10.Öteki imalat Orta Teknoloji Düşük Teknoloji Orta-Düşük Teknoloji 11.Çeşitli ulaştırma gereçleri 12.Taş, kil ve cam 13.Petrol rafinerisi 14.Gemi yapımı 15.Demir-dışı metaller 16.Demirli metaller 17.Metal eşya 18.Kağıt, baskı 19.Gıda-içki 20.Kereste ve mobilya 21.Tekstil-giyim 10.Gemi yapımı 11.Kauçuk-plastik gereçler 12.Öteki ulaştırma gereçleri 13.Taş, kil ve cam 14.Demir-dışı metaller 15.Öteki imalat 16.Metal eşya 5.Bilimsel ölçüm araçları 6.Elektronik makineler 7.Motorlu araçlar 8. Kimyasallar 9.Elektriksiz makineler Düşük Teknoloji 17.Petrol rafinerisi 18.Demirli metaller 19.Kağıt-basım 20.Tekstil-giyim 21.Kereste ve mobilya 22. Gıda-içki Kaynak; World Bank, World Development Report 1999, p. 15 6 1.2. Beşeri Sermaye İnsan kaynakları, mevcut insan gücünün nicelik, nitelik ve meslek-iş kompozisyonundan oluşur. Buna kısa dönemde dış dünyadaki yerli ve yabancı işgücünden gelebilecek katkılar eklenebilir ve işgücü göçleri çıkarılabilir. Bu stok, normal yenileme yani, işgücüne yeni katılımlar, ölümler ve emeklilik dışında kısa dönemde nicel ve nitelik olarak değişmez. Kısa dönem sanayi politikasında, mevcut fiziksel kapasiteyi en iyi üretim pratiğine ulaştırmak için işgücü niteliğinde bazı yaş–cinsiyet kompozisyonu değişiklikleri, meslek kursları vb. ile marjinal de olsa belli bir verimlilik artışı sağlayacak önlemler alınabilir. Bu stok ancak uzun dönemde nicel ve nitel olarak önemli değişikliklere uğrayabilir. (Boratav ve Türkcan,1993,72) Bilgi teknolojisinin yaygınlaşması, bilim toplumuna dönüşüm için hedeflenmektedir. Çağımızda toplumun kamu ve özel ayrımı yapılmaksızın her kesiminde; eğitim, araştırma, sağlık, refah, kütüphane ve idari işlerde bilgi teknolojisi zorunlu hale getirilmektedir. Elektronik iletişimle; bilginin artırılması, izlenmesi ve tanımlanması, düzenlenebilmesi ve kullanılması kolaylaşır. Kamu kesiminde (Sigorta, emeklilik, tapu ve vergi gibi) belgelerin elektronik ortamda düzenlenmesine çalışılmaktadır. “Multimedya” denilen; ses, görüntü ve “data” nın birlikte işlenmesi ve iletişim aşaması hedeflenmektedir. Tüm bu teknoloji gereçlerinde ortak işletim ya da uyumluluk denilen (interoperability) için standardizasyon uygulanması da gereklidir. Bilgi toplumunda bilim sistemi, bilgi araştırma ve üretiminde olduğu kadar, yayılmasında da (eğitim ve öğretim yoluyla) etkin bir rol oynar. Ayrıca ekonomik ve sosyal gruplara aktarılarak işletmelerce bu bilgilerin kullanılabilmesine olanak sağlar. İsviçre’de teknik ve meslek okullarının ihtisaslaşmış üniversite düzeyinde kurumlar haline getirilmesine çalışılmaktadır. Avusturya, özel teknik okullar açılmasını teşvik etmektedir. Norveç’te şirketlerin en uygun teknolojiye geçebilmesine sağlayacak kolaylıklar hazırlanmaktadır. İşletmeler, teknoloji odaklı yönetim yoluyla çalışmakta; yeni teknoloji olanaklarının tartışılması ve yaygınlaşması için eğitim vermektedir. Çalışanlara yüksek eğitim ve doktora olanakları verilmektedir. Üniversitelerde uzaktan eğitime başlanmıştır. Yüksek eğitimin ve akademik çevrenin çalışma yaşamı ve çalışanlarla bütünleştirilmesi hedeflenmektedir. Çalışanlara ve akademisyenlere birbirlerinin alanlarında “interdisipliner” 7 araştırma yapabilmeleri için fonlar sağlanmaktadır. Profesyonellerle araştırmacıların ve bilim adamlarının işbirliği, sonuçta üniversite/sanayi bütünleşmesini sağlamaktadır. Japonya’da üniversiteler, özel işletmelerle kontrat yaparak ya da ortaklık kurarak birlikte araştırma projeleri yürütmektedirler. Teknisyen ve bilim adamlarına sanayi içinde kısa süreli işler verilmektedir. Yeni iş olanakları ve sektörler birlikte belirlenmektedir. Çevre projeleri, çevre sektörüyle ilgili enerji (kullanımı ve sakınımı) ve atık dönüştürme sanayilerinin finansmanı teşvik edilmektedir. Örneğin, Fransa’da eski arabaların fabrikalara geri satılması halinde, elektrikle çalışan otomobillerin satılması primle teşvik edilmektedir. Hükümetler özel sektörle işbirliği ve ortaklık kurarak belirli hedeflere ulaşmaya çalışmaktadır. Bu projeler arasında Amerika’da temiz otomobil ve internet ağı bulunurken, İngitere’de biyoteknoloji konusu öne geçmektedir. Bu kamu-özel kesim temsilcileri, işbirliği içinde çalışarak; ilaç, havacılık-uzay, inşaat ve çevre sanayilerinde rekabeti engelleyici sorunlarını saptamakta ve çözüm önermektedirler. Avrupa’da IT (bilgi teknolojisi) konusunda tüm bakanlıklar ve kamu kuruluşları (sanayi, bilim, teknoloji, telekomünikasyon, eğitim, ticaret, yargı ve bölgesel kalkınma örgütleri gibi) işbirliğine girmektedir. Bilginin yaygınlaştırılması “diffusion”, tüm sektörlerin birlikte gelişimi için katkı ve yardım sağlanmasının tek yoludur. Tüm sektörlerde rekabet avantajı sağlanmasıyla, ölçek ekonomisinden yararlanılmış olacaktır. Sektörlerin bütünleştirilmesi için doğrudan teknoloji ağları kurulmakta; teknoparklar ve bilgi teknolojisinin katkılarıyla araştırma kurumları bir araya getirilmektedir. Ulusal teknoloji danışmanlık servisleri verimlilik artışları için teknoloji darboğazındaki işletmelere destek sağlamaktadır. Kanada ve İngiltere’de sanayi ve imalat ile ilgili sorunların tespiti ve en uygun araçlarla yardım sağlanması için bölgesel teknik bilgi merkezleri kurulmuştur. Uluslararasında çok yönlü işbirliğine dayanan bilimsel projeler; uzay araçları araştırmaları, enerji ve çevre ile ilgilidir. Uzay istasyonu deneme programına Rusya, ABD, Japon ve Avrupa ülkeleri dahildir. Füzyon enerjisi, insanın genetik yapısını araştırma (Genom) projesi de böyledir. 8 Tüm bilim, teknoloji araştırma ve eğitim kurumları birbirleriyle bağlanmaktadır. Şirketlerin talepler doğrultusunda insan gücü yetiştirmeleri çok önemlidir. Endüstri-araştırma kontratı (CIFRE) programı bu amaçla hazırlanmıştır. Bir işletmenin ilgili alanda belli bir gereksinimi karşılamak üzere bir doktora tezine finans sağlaması, vergi indirimiyle özendirilmektedir. Fransa’da, araştırma personelince üniversitelerde part-time (yarı-zamanlı) ders verilmektedir. Doktora talebelerine araştırma laboratuarlarından part-time yararlanma olanağı sağlanmıştır. Yüksek teknolojiyi başka yönlerden teşvik etmenin yolları; vergilendirme, ödüllendirme ve gönüllü işbirliğidir. Yeni vergiler kadar eskilerinden indirim yapılması da bir özendirmedir. Örneğin, içecek ambalajlarına konan ve miktarı geri dönüşüm oranında belirlenen vergiler, çevre teknolojisini teşvik için kullanılmaktadır. Düz ekran TV ve bilgisayar, süper bilgisayarlar, sayısal TV, biyoteknoloji projeleri, akıllı otoyolları, hayat bilimleri alanında bitki-hayvan-insan genom’u projesi, makro molekül mühendisliği, hücre üretim teknolojisi ve konut sorunlarına yeni çözümler üretilmesi, öncelikli projelerdir. Ayrıca, biyoteknoloji, hayat bilimleri alanında bitki-hayvan-insan “genom”u projesi ve süperiletken gibi konuları öne çıkmaktadır. Akaryakıtlarda egzos gazlarının azaltılması, enerji santrallerinde baca gazlarının süzülmesi, çevre güvenliği (ulaştırma ve inşaat) atık su ve çöplerin ıslahı ya da geri kazanımı gibi öncelikler, çevre hassaslık limitleri artırılarak özendirilmektedir. İş adamlarının eğitimi, sanayinin standardizasyon testlerinde firmaların laboratuarlardan yararlandırılması gündemdedir. Bilgi toplumunun ön koşulu olarak, fikri eserlerin korunması ve patentlerin güvenceye kavuşturulması gelmektedir. Kaçak ve kayıt dışı ekonominin kontrolünün sağlanması, ulusal/uluslararası ortamda hayati bir öncelik taşımaktadır. 1.3. İçerilmiş Bilgi Bilgi sermayesini ölçmek çok zordur. Eski değerini yitiren teknolojilerin ölçülmesi de gereklidir. Ar/Ge yıllık harcamalarının toplamının amortize edilmesi bir yöntem olarak düşünülmektedir. Böylece Ar/Ge stokunun üretim içindeki payı Ar/Ge yatırımlarının verimliliğini gösterecektir. Ayrıca patent stoklarının kullanım sürelerinin dolması da esas alınabilir. Belli bir süre zarfındaki bilgi akışını ölçmek için; yeni teknoloji içeren makine ve ekipmanların üretimde uygulamaya konulması (embodied investment) esas alınabileceği gibi 9 patent, lisans ve know-how şeklindeki bilgi, teknik uzmanlık ve teknolojinin aktarılması da esas alınabilir. İçerilmiş bilgi “embodied knowledge” akışı, “input-output” teknikleriyle de belirlenebilir. Sektörler arasındaki teknoloji akışı böylece ölçülebilir. Sektörler arası bilgi akışı “diffusion” uluslararasında farklılıklar göstermektedir. Örneğin, İsviçre ve İspanya’da ileri teknolojiler tüm imalata uygulanırken; Almanya ve İtalya’da yüksek teknolojiler öncelikle motorlu araçlar ve mekanik-mühendislik sektörlerine uygulanmaktadır. Amerika sanayiinde yüksek teknoloji uygulaması en çok bilgisayar temeline dayanan mühendislik alanındadır. Özellikle bilgisayar destekli tasarım ve mühendislik (CAD/CAE), bilgisayarla bütünleştirilmiş imalat (CIM), esnek imalat sistemleri, robotlar, otomatik kontrol ekipmanları ve yapay zeka sistemleri bu alanları oluşturmaktadır. 1.4. Devlet Teşvikleri Bilgi teknolojileri ekonomik ve toplumsal etkileri nedeniyle neredeyse bütün dünyada kritik bir yatırım alanı olarak görülmekte ve yaygın olarak kullanılması devletlerce teşvik edilmektedir (TUENA, 1999). Tekelci telekom piyasalarında rekabetin teşvik edilmesi ve devamlılığının sağlanması, haberleşmede adil fiyatlarla iletişimin sağlanması, piyasaların yabancı yatırımcılara açılması ve anti-tröst uygulamalarının etkinleştirilmesi istenmektedir. Sürekli ve kesintisiz bir ekonomik büyüme için OECD ülkeleri bazı öncelikler üzerinde görüş birliğine varmışlardır. İstihdamın artırılması, verimliliğin geliştirilmesi, daha açık ve rekabetçi pazarların oluşturulması, yüksek teknoloji yatırımlarına geçilmesi ve işgücünün niteliğinin artırılması bu öngörülerdendir. Globalleşme ve serbestleştirmeden azami kazanç sağlarken bununla birlikte doğabilecek olumsuzlukları ya da maliyetleri asgariye indirmek gerekmektedir. Örneğin, finans pazarları rekabete açılırken döviz kurlarının ve faiz oranlarının ani değişikliklerinden pazarların korunması zorunludur. Pazarlarda güven bunalımına yol açılmamalıdır. Özellikle gelişmiş ülkelerde yaşlanan nüfusa bağlı olarak emeklilik harcamalarındaki artışa karşı, bütçe açıklarının kapatılması önerilmektedir. “Maastrich” ilkesine göre bu açık, GSYİH’nın % 3’ünü geçememektedir. Bu amaçla kamu harcamalarında kısıntıya gidilirken, özelleştirme ile devlet sektörü küçültülmektedir. Gelir tarafında ise, vergi tabanı 10 genişletilmekte, vergi kaçaklarının önlenmesi için önlemler alınmaktadır. İşgücü ve ürün pazarlarında esneklik sağlanmaktadır. İşsizliğin azaltılması için uygun girişimcilik ortamının sağlanması ve yüksek teknolojinin yaygınlaştırılması önerilmektedir. Ülkelerin, rekabet yasalarını ve iş dünyasına yönelik düzenleyici kurallarını yeniden gözden geçirmeleri beklenmektedir. Üretken kaynakların en etkin kullanımı için ticaret kısıtlamalarının kaldırılması istenmektedir. Bu kısıtlamalar, hükümet politikalarından kaynaklanabileceği gibi şirketlerin tekelci anlaşmalarından da ortaya çıkabilmektedir. Girişimcilerle ilgili olarak lisans, beyan ve kayıt işlerinin basitleştirilmesinin yanı sıra bu tekelci eğilimler de önlenmelidir. Bu yönde yoğun çaba harcayan ülkeler örnek oluşturmaktadır. İngiltere, hükümet nezdinde iş dünyasını etkileyen tüm düzenlemelerin bir envanterini çıkarmıştır. Acilen değiştirilmesi gereken 1000 düzenleme belirlenmiştir. Bunlardan 500 kadarı 1995 yılına dek değiştirilmiştir bile. Amerika’da ise kamu düzenleme kurumlarını inceleyen “Ulusal Performans Revizyonu” çalışması sonucunda, yasalar düzenlenirken hem kamuoyunun daha yakından bilgilendirilmesi hem de pazar ağırlıklı bir yaklaşımın benimsenmesi kararlaştırılmıştır. Bu deregulasyon eğilimleri, tüm dünya ülkelerinin ekonomi yönlendirme amacıyla yaptıkları kendi düzenlemelerini revize etmeleri anlamına da gelmektedir. Bu süreç, Türkiye’de Avrupa Birliği ile bütünleşme amacıyla yapılan uyumlaştırma yasalarında kendini göstermektedir. İş dünyasında rekabeti önleyici uygulamaların izlenmesi ve önlenmesi için özel yasalar çıkarılmaktadır. Tüm dünyada, ekonominin performansını artırmanın yolu olarak, rekabet ortamının tesis edilmesi ön plana çıkmaktadır. “Merger”lerin yasaklanmasının yanı sıra; fiyatlar, üretim miktarları ve ürünlerin coğrafik dağılımına ilişkin kurallar getiren anlaşmalar engellenmektedir. Alt yapı yatırımları olan gaz, elektrik, su, telekomünikasyon ile hava ve demiryolu ulaştırma hizmetlerinin serbestleştirilmesi de esas alınmaktadır. Buna ek olarak özelleştirme dalgasının da tüm ülkeleri sarmakta olduğu görülmektedir. Rekabeti artırmak için gümrük-ticaret korumaları kaldırılan sektörlerin desteklenmesi olağan karşılanmaktadır. Portekiz ve Avustralya’da tekstil–giyim, Meksika’da otomobil sektörü, Norveç’te balıkçılık–gıda sektörü bunlar arasındadır. Destek amacıyla çeşitli yöntemler geliştirilmektedir. Önce, kalkındırma hedefi olarak belirli bir sektör seçilmektedir. Bu sektördeki işletmelerin sırasıyla üretim, ticaret ve finans dallarında (yatay-dikey ve çapraz 11 bağlantıları) olan sektörlerle bütünleştirilmesi yoluna gidilmektedir. Bu seçilen hedef topluluğun tümüyle kalkındırılmasına çalışılırken, endüstrinin performansı da artırılmış olmaktadır. Örneğin Portekiz, çevre teknolojilerindeki gelişim hedefini, yatırım malları sektörüyle bütünlük içinde gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Hükümetler, kalkınma amacıyla; ülke ekonomisinde anahtar sayılan yani en fazla sektörle girdi–çıktı bağlantısı olan sektörlerin teşvik edilmesini benimsemektedirler. Bu yöntemle tüm ekonomide çoğaltan “multiplier” etkisi sağlanmış olmaktadır. 1.4.1.Türkiye’deki Bilim Teknolojisi Politikası Türkiye’de elektrik-elektronik ve bilgisayar alanında öğretim veren 42 kurum bulunmaktadır. Toplam öğrenci sayısı yaklaşık olarak 25 000 ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 50’dir. Üniversite giriş sınavlarında ilk bin içine giren öğrencilerin yaklaşık yarısı bu dalları tercih etmektedir. Dolayısıyla, Türkiye enformatik sanayii insan kaynağının temel nitelikleri bakımından olağanüstü şanslıdır. Son 15 yılda Türkiye’deki üniversitelerden yaklaşık 25 000 elektrik-elektronik mühendisi ve 5000 bilgisayar mühendisi mezun olmuştur. İlerde telekominikasyon, yazılım ve donanım ağırlıklı bir eğitim verecek bilgi ve İletişim Teknolojileri Mühendisleri yetiştirilmesine daha fazla özen gösterilecektir. Türkiye elektronik sanayi altyapısı, kullandığı üretim teknolojileri ve ürünlerinin nitelikleri bakımından uluslararası standartları yakalamıştır. Dolayısıyla sanayiden kaynaklanacak araştırma konularının uluslararası bilim dünyasının araştırma standartları ile uyumlu düzeye yükselmiş olması gerekir. Bu konuda sanayi kuruluşlarının kendi araştırma-geliştirme etkinliklerinin güçlendirilmesinin yanı sıra, üniversitelerle sanayi arasında eksik olan etkileşimin kurulması konusunda girişimin üstlenilmesi gerekmektedir. Son beş yıl içinde üniversitelerimizde disiplinler arası eğitimin önemi anlaşılarak bilgi teknolojileri alanında lisans üstü programlar başlatılmaktadır. ODTÜ’deki Bilim ve Teknoloji Politikası çalışmaları Programı (Tek-Pol) ve Enformatik Enstitüsü örnek olarak gösterilebilir. Ayrıca, Türkiye’de tümdevre tasarımı konusunda yedi sanayi kuruluşuna bir araya getirmiş olan İTÜ-ETA Vakfı özgün bir örnektir. 12 Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun (BTYK) kararına göre, 1993-2003 döneminde Türk Bilim ve Teknoloji Politikası olarak; bilgisayar, mikroelektronik ve telekomünikasyon teknolojilerinin bir bileşimi olarak açıklanan bilişim teknolojileri (bilgi teknolojileri), öncelikli alan gösterilmektedir. Mevcut eğilimler ve pazar tercihleri irdelenmeden, katma değer oranı, teknolojik düzeyi ve gelecek dönemdeki sürdürülebilirliği göz önünde bulundurulmadan, sadece üretim ve ihracat büyüklüğü esas alınarak ayrıcalıklı destek verilmesi, sektörde istenen büyümeyi sağlayamamaktadır. Bu sektörlerin geleneksel olarak üretimi yapılan bir mal grubu yerine daha hızlı gelişen ve daha yüksek katma değer yaratan telekomünikasyon (yeni ağ teknolojileri, mobil telefon ve uydu bileşenleri gibi) ve internet tabanlı tüketici cihazları (sayısal TV, Web-TV gibi) alanına yönlendirilmesi daha rasyonel bulunmaktadır. TUENAN raporunun TESİD yorumuna dayanarak on yıl içinde, yaşam biçimine en etkin olacakları düşünülen; özel şebekeler, uç birimleri (internet modemleri, telefon, fax vb.), yönetim şebekesi ve erişim ağları (kısaca internet teknolojisi) üzerinde yoğunlaşmak öncelikli alan olarak belirmektedir. 1.4.2. Devlet Teşviklerinin Altyapısı ve Destek Kuruluşları Dünyada bilim ve teknolojilerde değişme ile, küreselleşme yoğunlaşan düzeyde belirleyici olmaya başlamıştır. Yüksek katma değerli bilgi yoğun mal ve hizmetler üretimi, pazar değerlendirmelerinde öne geçmeye başlayan bireyin farklı tercihlerine hızla yanıt verebilmekte, özgün tasarımların önemini artırmaktadır. Küresel rekabet gücünü elde edebilmek için bir ülkenin hem teknolojik birikiminin, hem de onu yönlendiren bir pazar sisteminin olması gereklidir. Başka bir deyişle yerli sektörleri teknoloji üretmeye, yenilikler getirmeye özendirmesi, bir anlamda desteklemesi gerekmektedir. Bununla birlikte, sektörler için yerli pazar belirleyici olmamalı, hedeflenen büyümenin sağlanması için dünyadaki eğilim de dikkate alınmalıdır. Geçtiğimiz yıllarda Türkiye pazarı, teknoloji ağırlıklı olmasa bile yerli sektörü destekleme eğilimi içine girmiştir. Ancak içinde bulunduğumuz son on yılda hızlı bir biçimde teknoloji dış alımına başlayan Türkiye pazarı, yeterli önlemler alınmadığı takdirde, 2000’li yıllarda bu yönelimini yitirebilecektir. Türkiye’de bilim teknoloji alanındaki devlete ait destek ve teşvik kuruluşları aşağıda belirtilmektedir. Türk Akreditasyon Kurumı (TÜRKAK): Laboratuar, belgelendirme ve muayene hizmetleri yürütecek yurt içi ve yurt dışındaki kuruluşları akredite etmek, bu kuruluşların belirlenen ulusal ve uluslararası standartlara göre etkinliklerde bulunmalarını ve bu suretle ürün/hizmet, 13 sistem, personel ve laboratuar belgelerinin ulusal ve uluslararası alanda kabulünü temin etmek amacıyla, merkezi Ankara’da olmak üzere Başbakanlıkla ilgili, özel hukuk hükümlerine tabi, tüzel kişiliği haiz, idari ve mali özerkliğe sahip, Türk Akreditasyon Kurumu, kısa adı TÜRKAK kurulmuştur. Akredite edilmek üzere başvuruda bulunan; laboratuar, ürün/hizmet, sistem, personel ve benzeri belgelendirme konularında etkinlik gösteren özel ve/veya kamu kurum ve kuruluşlarının ilgili standartlara ve kriterlere göre değerlendirmesini yapmak ve bu değerlendirme sonucunda kuruluşun akredite edilip edilmemesine karar vermek, akredite edilen kuruluşları izlemeye almak ve gerektiğinde geçici ya da devamlı olarak akreditasyon kararını durdurmak, bu alanlarda etkinlikte bulunacak tüm kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak üzere çalışmaktadır. Teknoloji İzleme ve Değerlendirme Başkanlığı (TİDEB): Türk sanayiinde Ar-Ge etkinliklerini artırmak amacıyla TÜBİTAK’ın yükleneceği görevleri yürütmek üzere, 3 Haziran 1995 tarihli Bilim Kurulu Kararı ile Teknoloji İzleme ve Değerlendirme Başkanlığı (TİDEB) kurulmuştur. Desteklemeye değer görülen proje harcamalarının TL bazında % 50’ye varan kısmı hibe olarak ödenmektedir. Ödeme, TÜBİTAK’ın incelemesi sonucu Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın uygun görüşü üzerine TC. Merkez Bankası Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu’ndan karşılanmaktadır. Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV); Türkiye sanayi kuruluşları tarafından gerçekleştirilen Ar-Ge’ye destek veren ilk kuruluş olan Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı TTGV, 1991’de kurulmuştur. TTGV’nin kurulduğu 1991 yılından bu yana sanayi kuruluşlarının Ar-Ge etkinliklerinde kullandırılması için devlet tarafından tahsis edilen tutar, 46,3 milyon dolardır. TTGV aynı zamanda “The Association for Technology Implementation in Europe” (TAFTIE), kuruluşunun bir üyesidir. 1999 yılı sonlarında Hazine Müsteşarlığı ile Dünya Bankası arasında imzalanan anlaşma ile Endüstriyel Teknoloji Projesi (ETP)’nin desteklenmesi için 155 milyon dolarlık bir ikraz sözleşmesi imzalanmış olup bunun 60 milyon dolarlık bölümü TTGV tarafından yönetilmektedir. Ayrıca, DTM tarafından her yıl sanayide Ar-Ge desteklenmesi amacıyla 15-20 milyon dolar tutarında fon tahsis edilmektedir. TTGV, uygun bulduğu ileri teknoloji alanındaki projelere toplam bütçelerinin en fazla % 50’si oranında destek verir. Destek süresi 24 ay olup, 2 milyon dolar kadar destek sağlanmaktadır. Faizsiz olarak verilen finansal destek, projenin sona ermesinin ardından dört yıl içinde dolar kuru karşılığında geri alınır. 14 TTGV, destek verdiği Teknoloji Hizmet Merkezleri aracılığıyla sanayinin ihtiyaç duyduğu, teknolojik ve endüstriyel araştırma, geliştirme, ölçme, eğitim ve danışmanlık hizmetlerini sunmak üzere kurulacak A.Ş. statüsündeki kuruluşlara da kaynak sağlar. Ayrıca, teknopark projesi başına en fazla 2,5 milyon dolar tutarında destek sağlanmaktadır. Bu kapsamda desteklenen şirketlerden bazıları aşağıda belirtilmiştir. • Gate Elektronik A.Ş.(1992); Arıza bulma cihazlarının yanı sıra başta F-16 savaş ve C-130 nakliye uçaklarının radar kartları gibi elektronikle ilgili olan ünitelerin bakım ve onarım hizmetlerini yürütmektedir. Ayrıca, NATO’ya da bakım ve onarım hizmeti veren firma; tekstil makineleri, gemi elektronik sistemlerinin elektronik beyinleri ile birlikte tıbbi cihazların elektronik modüllerinin bakım ve onarımını, arıza teşhis işlemlerini de yapmaktadır. Şirket, “bilgisayar destekli test ve ölçüm sistemleri” projesini yürütmektedir. Bu proje, sayısal hafızalı osiloskop, fonksiyon üretici, frekans sayacı, dijital voltmetre, güç kaynağı, programlanabilir analog çıkışları ve kapasitansmetre özelliklerine sahip cihaz ölçümleme ünitesi ve bu ölçü aletlerini simüle eden bir yazılımdan oluşmaktadır. • Verpark Ltd.,(1988); İnternet bankacılığının yazılımlarını yapmaktadır. Geliştirdikleri “e-branch” programıyla interaktif olarak bir çok bankacılık işlemleri yapılabilmektedir. • Teknobil A.Ş. (1997); Enformasyon teknolojisi konusunda çözümler geliştirmek üzere kurulmuştur. Şirket, uzaktan okunan GSM tabanlı akıllı sayaçlar, GPRS araç takip sistemleri ve uydu iletişimi projeleri üzerinde çalışmaktadır. Elektronik Sanayi İhtisas Merkezi (ESİM); Küçük ve Orta ölçekli sanayinin ihtiyaç duyacağı yüksek nitelikli elektronik test ve ölçü aletleri parkının sanayinin yararına sunulması, elektronik sanayi için gerekli dokümantasyon biriminin oluşturulması, malzeme kontrol, standartlara uyumluluk ve kalite kontrol, belgelendirmeye yönelik hizmetler, sanayinin ihtiyaç duyduğu danışmanlık ve Ar-Ge ürün geliştirme hizmetlerini vermek ya da koordine etmek amacıyla Elektronik Sanayi İhtisas Merkezi (ESİM) Vakfı, Kasım 1995 tarihinde KOSGEB; TESİD; İTÜ; KalDer tarafından kurulmuştur. KEMA–ESİM AŞ; Düşük voltajla çalışan teçhizat için EN45001 koşullarına uygun, akredite edilmiş bir test ve belgelendirme merkezi olmak; böylece sanayicilere, ürünler ve CE (Avrupa Birliği Standartları) işareti uygulamalarında destek; test belgelendirme ve teknik dosya 15 hazırlığı için danışmanlık hizmeti; kalite yönetim sistemleriyle ilgili danışmanlık hizmeti; ArGe ve üretim için danışmanlık hizmeti vermek amacıyla 1998 yılında bir Hollanda firması olan KEMA ile ESİM Vakfı ortaklaşa TEMA-ESİM AŞ’yi kurmuştur. Türk Patent Enstitüsü (TPE); Türk Patent Enstitüsü 24.6.1994 tarih ve 544 sayılı KHK ile Türkiye’de sınai mülkiyet haklarının yönetimi için idari ve mali özerkliğe sahip Sanayi ve Ticaret Bakanlığına bağlı özel bir kamu kuruluşudur. Türkiye’nin teknolojik ilerlemesine katkıda bulunmak, ülke içinde serbest rekabet ortamını oluşturmak ve Ar-Ge etkinliklerinin gelişmesini sağlamak üzere çeşitli kanunlarla düzenlenmiş olan patent ve markalar ile diğer kanunlarla düzenlenen sınai mülkiyet haklarına ilişkin yurtiçinde ve dışında var olan bilgi ve dokümantasyonun kamunun yararına sunulabilmesi amacıyla kurulmuştur. Sınai mülkiyet hakları, buluşların ve yeniliklerin yeni tasarımların ve özgün çalışmaların ilk uygulayıcıları adına ticaret alanında üretilen ve satılan malların üzerlerindeki üreticisinin ya da satıcısının ayırt edilmesini sağlayacak işaretlerin, sahipleri adına kayıt edilmesini ve böylece bu kişilerin ürünü üretme ve satma hakkına belirli bir süre sahip olmalarını sağlayan gayri maddi bir hakkın tanımıdır. Ulusal Metroloji Enstitüsü (UME); Ülke içinde yapılan ölçümlerin uluslararası alanda tanınmasını sağlamak için her türlü uygunluğun onaylanmasını ve organize bir belgelendirme sistemini yürütecek bir ulusal ölçüm (metroloji) sistemi oluşturmak üzere, 1992 yılında TÜBİTAK bünyesinde kurulmuştur. UME, ülkede yapılan her türlü ölçüme referans oluşturan en üst düzey uzman kuruluş olup, ülke içindeki tüm ölçümleri güvence altına almak, kullanılan ve yeni ölçüm teknolojilerini geliştirerek Türkiye’nin bilimsel ve teknolojik gelişimine katkıda bulunmak, dolayısıyla Türk endüstriyel ürünlerinin kalitesini artırmak ve uluslararası ticarette karşılaşılan teknik engellerin aşılmasında Türk endüstrisine yardımcı olmaktadır. UME, bünyesindeki uluslararası seviyedeki 21 laboratuarıyla şimdiden Türkiye gereksiniminin % 40’ını karşılamaktadır. UME, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca verilen yetkiyle, Ocak 1995 tarihinden itibaren akreditasyon başvurularını yanıtlamaya başlamıştır. Akredite olan laboratuarlar, UME bünyesinde kurulmuş bulunan Türk Kalibrasyon Servisi’ini (TKS) oluşturur. UME, TKS sistemini 1999 sonunda TÜRKAK’a devredecek ama teknik desteğini sürdürecektir. Enstitü, akredite olmayanlara da laboratuar yeterlilik belgesi vermektedir. 16 Elektrik, Elektronik, Enformatik Araştırma Grubu (EEEAG); TÜBİTAK tarafından elektrik, elektronik ve enformatik alanlarında desteklenecek Ar-Ge çalışmalarının programlanması, yönlendirilmesi, desteklenmesi ve izlenmesi amacıyla 1991’de kurulmuştur. Üniversiteler, kamu kurum ve kuruluşlarıyla özel kuruşlarla belirli bir alanda mevcut Ar-Ge potansiyelinin daha verimli hale getirmek, o alandaki gelişmeleri izlemek ve ülkemize aktarmak, o alanda yeni bilgiler üretmek, çözümü gereken konu ve sorunları araştırmak ve yeni araştırıcılar yetiştirmek üzere, kısmen ya da tümüyle destekleyerek bir mükemmeliyet merkezi olarak değerlendirilen araştırma ünitelerinin kurulmasını sağlar. 1999 yılı içerisinde EEEAG’nin önerilecek temel ve uygulamalı Ar-Ge projelerine öncelik tanıdığı alanlar: • Bilişim ve İletişim Teknolojileri, • Biyomedikel Teknolojiler, • Enerji (Enerjide Verimlik Artırıcı Yöntemler, Alternatif Enerji Kaynakları, Çevre Dostu Enerji Uygulamaları), olarak tanımlanmaktadır. Ulusal Elektronik Kriptoloji Araştırma Enstitüsü (UEKAE); TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi’nin Gebze’deki tesislerinde 1995 yılında kurulmuştur. Enstitünün temelini oluşturan Elektronik ve Yarı iletken Teknolojileri Araştırma Bölümü (YİTAL), aynı merkeze bağlı olarak 1972 yılından beri ilgili alanlarda çalışmalarını sürdürmektedir. UEKAE, çalışmalarını özellikle bilgi güvenliği ve mikroteknoloji alanlarında yoğunlaştırmıştır. Mikroelektronik teknoloji Ar-Ge çalışmaları kapsamında kurulan YİTAL’ de tümüyle özgün bir süreç geliştirilerek bir silisyum tümdevre üretim hattı oluşturulmuştur. Bugün, 3 mikro mm. kritik boyutlu tek polisilisyum tek metal katmanlı CMOS tümdevreler üretebilmektedir. 1,5 mikro mm. kritik boyut ve çift polisilisyum, çift metal katmanlı teknolojilerin geliştirilmesi için gerekli mali destek, NATO-SfS (Science for Stability) Programı çerçevesinde sağlanmış olup çalışmalar sürmektedir. Her türlü özel amaçlı CMOS tüm devrelerin tasarımı ve üretimi yapılabilmektedir. Bilgi Teknolojileri ve Elektronik Araştırma Enstitüsü (BİLTEN); TÜBİTAK ile ODTÜ arasında 1984’de bir protokol imzalanmış ve bu protokol ile TÜBİTAK’a bağlı ODTÜ alanı içinde bir enstitünün kurulması kararlaştırılmıştır. Bilgi teknolojileri, her türlü verinin 17 oluşturulması, işlenmesi, düzenlenmesi, saklanması, iletilmesi ve bu verilere erişilmesini konu alan teknolojileri kapsamaktadır. Enstitünün ilgi alanlarına elektrik, elektronik ve bilgisayar mühendisliği konuları girmektedir. Bu kapsamda, Enstitüde bilgisayar donanımı ve yazılımı, elektronik, haberleşme, işaret işleme ve kodlama, iletişim ortamları, bilgi teknolojileri ve bunlara ilişkin kontrol-güç sistemleri vb. konularda çalışmalar yapılmaktadır. Bu amaçla proje grupları oluşturulmuştur. Türk Elektronik Sanayicileri Derneği (TESİD); Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın desteğiyle, Türk elektronik sanayini yönlendirerek sektörün sürekli rekabet edebilirliğinin sağlanması, ülke ekonomisine katkının artırılması amacıyla elektronik sanayi kuruluşlarının ve üniversitelerimizin elektronikle ilgili öğretim üyelerinin girişimi sonucunda 24 kurucu üyeyle 1989 tarihinde kurulmuştur. Bugün 72 ayrı sanayi kuruluşundan 140 üyesi olan TESİD’e, Türkiye’de yerleşik elektronik, bilgi teknolojileri ve bunlarla ilgili hizmet sektörlerinde etkinlik gösteren tüm kuruluşlar üye olabilmektedir. Türkiye Bilişim Vakfı (TBV); Bilgi toplumuna dönüşmüş bir Türkiye için bilgi toplumuna geçiş sürecini hızlandırmaya amaçlayan TBV’nin hedefleri: • Bilim yatırımlarının genel ekonomi içindeki payının Avrupa Birliği ülkelerinin ortalama düzeyine çıkarmak, • Devletin yeniden yapılanması için gerekli bilgi ve iletişim teknolojileri desteğinin sağlanması (2000 yılına kadar Ulusal Birey Kayıt sistemine geçilmesi), • Toplumun bütün kesimlerine bilişim kültürünün yayılması, toplumun bilgisayar okur yazarlığının artırılması, • Türkiye’ye bilginin özgürce dolaşım ve paylaşımı için gerekli altyapının oluşturulması, olarak sıralanabilir. Bilimsel Teknik Araştırma Vakfı (BİTAV); Belli başlı amaçları; • Türkiye’de bilimsel ve teknik Ar-Ge etkinliklerine katkıda bulunmak ve bu amaçla kurulmuş TÜBİTAK çalışmalarına destek olmak, • Teknoloji geliştirme yönünde çalışmalar yapmak isteyen özel girişimcilere destek vermek, bu yönde özellikle teknopark’ların ve benzeri organizasyonların geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasına katkıda bulunmak, • Uluslararası düzeyde bilimsel ve teknolojik gelişmeleri izlemek, projelere katılmak, 18 • Bilim adamlarının ve araştırıcıların yetiştirilmesi ve geliştirilmesi için gereken olanakları hazırlamak, olarak özetlenebilir. Elektronik Ticaret Koordinasyon Kurulu (ETKK); Ülkemizde elektronik ticaretin yaygınlaştırılması için dünyada yaşanan gelişmelere paralel olarak ulusal bir strateji belirlenmesi amacıyla Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun kararıyla (1997) Dış Ticaret Müsteşarlığının koordinasyonunda ve TÜBİTAK’ın sekreterliğinde, ilgili kurumların katılımıyla Türkiye’de ve dünyada elektronik ticaretin durumunu, bu konuda kamu ve özel sektörde yapılan çalışmaları ve hukuki-teknik düzeyde yapılması gereken çalışmaları ve yatırımları incelemek üzere bir Kurulun kurulması ve çalışmalarının sonuçlarını BTYK’ya sunması kararlaştırılmıştır. TTNet Projesi; Türk Telekom A.Ş. tarafından başlatılan ve Mayıs 1999 itibarıyla test amaçlı olarak faaliyete başlamış olan TTNet projesi, Türkiye’nin haberleşme alt yapısına çok önemli katkıda bulunacak bir çalışmadır. Sistemin ana omurgası İstanbul, Ankara, Antalya, İzmir, Diyarbakır, Kayseri ve Samsun arasında kurulacak 155 Mbps’lik (megabyte per second bilgi iletişimi) ve diğer iller için öngörülen 34/2 Mbps’lik ATM ve toplam 110 Mbps‘lik yurt dışı bağlantısı oluşturmaktadır. Ttnet yurt dışı bağlantıları, gelişkin temeli, kullanılan teknoloji ve servisleriyle ülkemize 21. yüzyılın bilgi iletişim teknolojisi uygulamalarını da ileriye taşıyacaktır. Toplam proje maliyeti 35 milyon dolar olarak belirlenmiştir. Sistem; ses, görüntü, veri ve çoklu-ortam uygulamalarına uygun olacaktır. Kalite Derneği (Kal-Der); Çağdaş kalite felsefesinin ülkemizde etkinlik kazanması ya da yaygınlaştırılması amacıyla 1991’de kurulmuştur. Toplam kalite yönetimini uygulayan ve uygulamak hazırlığına giren kuruluşları çatısı altında toplamaktadır. Dünyadaki gelişmelere koşut olarak ülkemizde her geçen gün değişik sektörler, konuya ilgi göstererek topluluğa katılmaktadır. Endüstrinin hemen her sektöründen üyesi olan Kal-Der’e; bankalar, sigorta şirketleri, sağlık kuruluşları, eğitim kurumları, yerel yönetimler ve silahlı kuvvetlerden de katılımlar olmaktadır. Bu uygulamaları özendirmek amacıyla Kal-Der ve TÜBİTAK tarafından her yıl Kalite Ödülü verilmektedir. Küçük ve Orta Ölçekli Sanayii Geliştirme Başkanlığı (KOSGEB); 12 Nisan 1990 tarihinde kurulmuş olup, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın ilgili kuruluşudur. KOBİ denilen küçük ve 19 orta ölçekli işletmeler, gerek istihdam olanakları gerekse yarattıkları katma değerle ülke ekonomisinde önemli bir yer işgal ederler. Öyle ki toplam imalat sanayi sektöründe, işletmelerin % 99 gibi çok büyük bir bölümünü oluştururlarken, istihdamın da % 54’ünü temsil etmektedirler. Gümrük Birliği ile ortaya çıkan uluslararası pazarlara açılma zorunluluğu, KOBİ’lerin ayakta kalabilmelerini zorlayacak rekabet koşullarını da beraberinde getirmektedir. KOBİ’lerde enformasyon teknolojilerinin yaygınlaşabilmesi için öncelikle bir altyapının oluşması gerektiği açıktır. Başkanlıkça, küçük ve orta çaplı işletmelerin küreselleşme ve teknolojik gelişme sürecinde karşılaştıkları sorunlarına çözüm getirmek ve rekabet gücünü artırıcı destek sağlamak hedeflenmektedir. KOSGEB, bu amaçla kurduğu KOBİ-Net sistemiyle abonelerine ücretsiz elektronik ticaret olanağı sunmaktadır. Ayrıca Teknoloji Geliştirme Merkezleri (Teknoparklar) kurulması için de yedi üniversiteyle işbirliğine girmiştir. Böylece bilgi yoğun üretimin gerek duyduğu nitelikli alt yapı koşullarına sahip çalışma ortamında, ileri teknoloji ve Ar-Ge yönelimli girişimciliğin desteklenmesine çalışılmaktadır. ODTÜ Geliştirme Merkezinde kurulmuş bulunan Bilgisayar Yazılım Esaslı İleri Teknoloji Şirketleri, kuruluş yılları ve faaliyet alanlarına göre aşağıda sunulmuştur. Beta-Biyomedikal Elektronik Sistemler; (1997), Bilgisayarlı “uroflow” metre cihazı yazılımı, donanımı, tasarımı, üretimi ve danışmanlık hizmetleri. Dizge-Analitik; (1996), Test ölçüm cihazları için veri işleme sistemleri; Kromotografi veri işletme sistemi yazılımı ve donanımı; Beton test presi için bilgisayarlı veri işleme sistemi yazılımı; Bilgisayarlı poligraf cihazı projeleri; Analitik cihazların bakım, onarım, eğitim ve metot geliştirme hizmetleri. Ebi-Elektronik, Bilgisayar ve İnşaat Pazarlama;(1992), EOC-04 endeks okuma cihazları, “etp.128 thermal” yazıcı; (Elektrik-su-doğalgaz sayaçlarını okumak için Türk mühendis ve teknisyenlerince tasarlanmış EOC-04 imalatı). Egis-Elektronik Sistemler; (1996), Endüstriyel, tıbbi, güvenlik ve trafik denetleme alanlarında donanım ve yazılımı ile görüntü işleme sistemlerinin projelendirilmesi ve kurulması; izleme 20 ve kontrol amaçlı veri toplama ve değerlendirme sistemleri; kapalı devre görüntülü ve/veya ses haberleşme sistemleri. Elektra-Bilgisayar Yazılım; (1994), Otel yönetimi; Restoran otomasyon sistemi; Hastane otomasyonu; Pos. sistemleri; Güvenlik geçiş kontrol sistemleri. Elimko; (1993), Sıcaklık, basınç, ağırlık, seviye gibi process paramatrelerinin ölçü, kontrol ve kayıt cihazları; Elektronik çeviriciler, tarayıcılar, aritmetik işlem birimleri, sürücüler; Elimko PLC’leri ve diğer mikro işlemci donanımlı cihazlar; bant kantarları, dosaj bantları ve diğer katı debi ölçüm üniteleri; Termokulp, reziztans, termometre, rutubet ve konum sensörleriyle transmitterleri; Seviye anahtarları; Komple otomatik kontrol sistemleri donanımı ve yazılımları. Emse-Mühendislik; (1992), Elektronik döviz panosu, elektronik sıra çağırma sistemleri; Özel test cihazları, proximity kart kontrol sistemleri; Giriş kontrolü için turnike. Forbis Bilgi teknolojisi Hizmetleri ; (1996), Yurt dışı pazarlar için özel yazılım çözümleri üretmek; Euro para birimine geçiş gibi mevcut yazılım sistemlerinin adaptasyonu ve bakımı, kurumsal kaynak planlaması ve yönetim danışmanlığı. Gate-Elektronik Sanayi; (1991), Elektronik kart, test ve arıza bulma sistemleri; Askeri, sivil, endüstriyel elektronik sistemlerin ve cihazların/kartların bakım, onarım ve otomasyonu, Kardiosis-Kardiolojik Tanı Sistemleri; (1992), Bilgisayarlı EKG sistemi; Otomatik manuel kontrollü koşu bandı; Geç potansiyel EKG ve nabız değişkenliği analiz sistemi; PC’ler için EKG eklenti kartı. Karuzel-Atikus Elektronik; (1994), Ultrasonik buhar makinesi,; thermal yazıcı kontrol kartı; “Microplate” temizleyici; Dijital okuma birimi, Nisan-Bilgisayar; (1993), Medikal cihazların VCR çıkışından elde edilen görüntülerin hasta veri tabanı içerisinde saklanmasını sağlayan bir yazılım geliştirilmesi. 21 On-Elektronik Sanayi; (1993), LED’li skor bord, nümerik, alfanümerik ve grafik göstergeleri; Bilgisayar ve mikroişlemcili telekomünikasyon kontrol sistemleri, Orta Doğu-Yazılım; (1992), PC ve OEM ürünleri, yazıcılar, çevre birimleri, yazılım ve güç kaynağı üretimi. Ortana-Elektronik; (1992), Bilgi akış sistemleri, LED’li göstergeler; Dış alan saat-sıcaklık göstergeleri; Merkezi saat sistemi; opto kart; Bilbordlar; Elektronik kart test ve arıza bulma sistemleri; Elektronik çoklayıcılar. Polar-Mühendislik ve Danışma; (1995), Çok “process”li yazılımlar veri iletişim protokolları ve telekomünikasyon yazılımları, bilgisayar grafiği ve üç boyutlu bilgisayar animasyon yazılımları; Firmalar için mikroişlemcili kontrol sistemleri, veri iletişim sistemleri, baskı devre geliştirme hizmetleri; Yazılım donamın ve elektronik harp alanlarında danışmanlık hizmetleri. Powex; (1967), Otomasyon sektöründeki uygulamaların iyileştirilmesi ve yaygınlaştırılması, beton iş santralları. STB-Tasarım; (1994), Bilgisayar destekli endüstriyel, grafik, mimari tasarım ve danışmanlık. Turmap; (1996), “Paper plus” belge sistemi yazılımı, belge yönetim ve arşivleme çözümleri, Veritek-Bilişim Hizmetleri; (1996), Hasta takip sistemi sürüm 2.0; TÜGMED poliklinik otomasyonu; KGF bilgi sistemi; RTM fizik tedavi hasta bilgi sistemi; TMMOB Metalürji Mühendisleri Odası tahribatsız muayene; Personeli sertifikalandırma otomasyonu ve soru bankası yazılımı, MMPI Türkiye psikolojik değerlendirme yazılım sürüm 1.0. 22 2. BİLİŞİM SEKTÖRÜ ARZ DURUMU Elektronik sanayii sektörü içinde yer alan ürünler, Standart Uluslararası Ticaret Sınıflandırması (Standart International Trade Classificatiın-SITC) numaralarına göre SITC 751 ile 774 arasında belirlenmektedir. TABLO 2. ULUSLAR ARASI TİCARET SINIFLANDIRMASI Ürün Adı Ofis Makineleri Otomatik Bilgi İşlem Makineleri Ofis Makineleri Aksam ve Parçaları Televizyon Alıcıları Radyo Alıcılar Ses Kayıt Cihazları Telekomünikasyon Ekipmanları Elektrikli Güç İletim Ekipmanları Elektrikli Devre Ekipmanları Elektrik Dağıtım Ekipmanları Tıbbi Alet ve Cihazlar Transistörler,Valfler Kaynak: DİE. Dış Ticaret İstatistikleri SITC No 751 752 759 761 762 763 764 771 772 773 774 776 Bilgisayar ve otomatik bilgi işlem makineleri faslı olan(752) ile ofis makineleri ve gereçleri faslına (751) giren her türlü aksam ve parçalar içine, bilgisayar yazılımı da girmektedir. Bu nedenle, bilgisayar yazılımı ISIC–752 faslında gösterilmektedir. TÜNBA-TÜBİTAK-TTGC (1995) arasında oluşturulan bilim, sanayi, teknoloji platformu, bilgi teknolojilerini enformatik (bilgi) olarak değerlendirmektedir. Enformatik (bilgi) ise; enformasyonun belli amaçlar çerçevesinde toplanmasını, iletilmesini, işlenmesini, saklanmasını, enformasyonu veren ve alan kaynaklar arasındaki iletişimini ve bu işlevleri yerine getirecek yöntem, aygıt ve sistemlerin gerekli yazılımları ile birlikte konu alan mesleki ve akademik disiplin olarak tanımlanmaktadır. Genel anlamda, enformasyon teknolojisi; enformatiğin kapsamındaki enformasyonun toplanılması, iletilmesi, işlenmesi, saklanması, enformasyonu veren ve alan kaynak arasındaki iletişim teknolojilerinin toplamı ve tümleşimidir. Ulusal enformasyon altyapısının kurulmasında, ülkemizin alacağı küresel ve ulusal payda, yerel sanayinin bu alandaki yeteneği belirleyici önemdedir. Enformasyon teknolojisi alanındaki imalat yeteneğinin değerlendirilmesi, sanayinin kapsadığı alan, sanayii oluşturan 23 alt sektörler arasındaki yapısal değişiklikler nedeniyle oldukça zordur. Öncelikle enformasyon teknolojisinde değer zincirini oluşturan; • Elektronik Sanayi (cihaz ve malzeme üretimi), • İletişim Altyapısı Kurulması/İşletilmesi (ağ işletimi), • İçerik Üretimi/Sunumu (bilgi hizmetleri ve içerik sanayi), alanlarına yönelik olarak inceleme yapılması gerekmektedir. İçerik üretimi ve sunumu daha önceki bölümlerde işlenmiştir. İletişim altyapısı ise elektronik sanayi içinde işlenecektir. 2.1. Elektronik Sanayi Sektörü Ülkemizde elektronik sanayi sektörü teknik ve yapısal olarak aşağıda belirtilen alt sektör başlıkları altında incelenmektedir. 1. Bileşenler Alt Sektörü, 2. Tüketici Elektroniği Alt Sektörü, 3. Profesyonel ve Endüstriyel Cihazlar Alt Sektörü, 4. Askeri Elektronik Alt Sektörü, 5. Telekomünikasyon Alt Sektörü 6. Bilgisayar Alt Sektörü. Bilgi teknolojileri; telekomünikasyon, bilgisayar, mikroelektronik ve bunlara gömülü yazılım birimlerinden oluşmaktadır. Bu alan, bir bilginin toplanmasını, işlenmesini, saklanmasını, gereğinde herhangi bir yerden iletimini ya da her hangi bir yerden bu bilgilere erişilmesini bugün için elektronik, optik vb. tekniklerle otomatik olarak sağlayan tüm teknolojilerin bütünlüğünü gerektirmektedir. Bileşenler alt sektörünün içine; devre elemanları, resim tüpleri, bobin ve transformatörler, akustik elemanlar, bağlantı elemanları, elektronik röleler ve baskılı devreler girmektedir. Tüketici elektroniği alt sektörünün içine; renkli televizyon, audio cihazları, video player, yazar kasa, elektronik hesap makineleri, audio video kasetler, radyo ve TV alıcıları için anten ve anten santralleri, elektronik tartı ve cihazlar ile aksam ve parçaları girmektedir. 24 Telekomünikasyon alt sektörü, telekomünikasyon kabloları, transmisyon cihazları, telefon santralleri, telsiz telefon/telsiz telgraf alıcı/verici cihazları, alıcı/verici uydu antenleri ve uç cihazlardan (telefon, telefax vb.) oluşmaktadır. Profesyonel ve endüstriyel cihazlar alt sektörünü oluşturan ürünler; ses ve görüntü sistemleri, endüstriyel elektronik cihazları, tıbbi elektronik, test ve ölçü aletleri ile otomotiv elektroniğin ürünleridir. Askeri Elektronik Alt Sektörü; sivil sektörün dışında kalan ve savunma sanayinin içine giren her türlü elektronik sanayi ürünlerini kapsamaktadır. Türkiye’deki elektrik ve elektronik sanayi sektörü içinde yer alan ve en büyük ilk 500 şirket sıralamasına giren firmaların dağılımı ve cirolarına göre mali sıralamaları Ek-2’ de tablo halinde sunulmuştur. Dünya çapında elektronik sanayi sektörünün 2010 yılına kadar 2 trilyon dolarlık bir büyüklüğe ulaşacağı tahmin edilmektedir. Telekomünikasyon sektöründe dünya çapındaki bu muazzam pazardan en çok payı alabilmek için ülkeler arasında yoğun bir rekabet yaşanmaktadır. Gelecekteki global pazarın düzeyini şimdiden hedeflemek gerekmektedir. Çok yüksek büyüme potansiyeli taşıyan bu sektörde her ülkenin kendi ulusal önceliklerini gerçekleştirmesi beklenmelidir. Türk Elektronik Sanayi Üreticileri Derneği (TESİD) verilerine göre, Türkiye’nin Elektronik Sanayi kesimine ait üretim istatistikleri aşağıda belirtilmektedir. TABLO 3. ELEKTRONİK SANAYİNİN ALT SEKTÖRLERE GÖRE ÜRETİMİ (BİN$) ÜRETİM Bileşenler Tüketim Cihazları Telekom Cihazları Prof. Ve End. Cih. Askeri Elektronik Bilgisayar Toplam Kaynak, TESİD 1997 130 000 1 025 000 665 000 195 000 165 000 110 000 2 290 000 1998 127 152 1 216 280 624 372 205 000 168 500 148 000 2 489 304 25 1999 165 000 1 134 600 641 550 250 000 210 450 160 000 2 561 600 2000 136 000 1 480 025 624 120 255 000 215 500 200 000 2 910 645 TESİD verilerine göre, Türkiye elektronik sektörünün 1998 yılı üretimi 2,48 milyar ABD doları olmuştur. Elektronik sanayinin üretim yeteneği açısından bakıldığında 1998 yılı toplam üretimi, 1997 yılına göre % 8,6’lık bir büyüme göstermiştir. En yüksek yıllık artış % 34.5’lik oranla bilgisayar cihazlarında gözlenmiştir. Daha sonra % 18,6’lık artışla tüketici cihazları alt sektörü gelmektedir. 1994 yılı ekonomik kriziyle önemli ölçüde düşen toplam üretim miktarı 1996 yılında oldukça artmıştır. On yıl öncesine baktığımız da; 1998 yılı elektronik sanayi toplam üretimi, 1989 yılına göre % 116,5’lik bir artışla 1,125 milyar dolardan 2.49 milyar dolara yükselmiştir. 1999 yılında Türkiye’nin elektronik sanayi toplam üretimi 2.4 milyar dolar olarak gerçekleşmiş, telekomünikasyon cihazları, askeri elektronik, profesyonel ve endüstriyel cihazlar ve bileşenler alt sektörlerinin aynı yıl üretim değerleri sırasıyla; 1.13 milyar dolar, 641 milyar dolar, 210 milyar dolar, 250 milyon dolar ve 165 milyon dolar olmuştur. Elektronik sektörü, düşük yerli hammadde oranına sahiptir. Sektöre hammadde temin eden Bileşenler ise, aynı zamanda yüksek orana ithalat yapan bir alt sektördür. 2000 yılı itibarıyla yıllık artış toplamı elektronik sektöründe % 13.6 olmuştur. Bunu içinde en yüksek artış oranı, % 30 ile tüketim cihazları alt sektöründe gerçekleşmiştir. Hemen ardından, bilgisayar sektörü % 25 artışla en dinamik alt sektör olarak görülmektedir. Elektronik sektörü içinde en yüksek payı % 50,8 ile tüketici cihazları alt sektörü alırken, bilgisayar sektörünün payı % 6.8’de kalmıştır. Son yılda yaşanan krizle birlikte, 2001 yılındaki üretimin elektronik sektöründe de sekteye uğradığı görülmektedir. Sektörde faaliyet gösteren şirketlerin tahminlerine göre üretim azalışı en az % 50 oranındadır. DİE’nin imalat sanayi istatistiklerine göre, sektörde 1996 yılı itibarıyla 416 adet firma faaliyet göstermektedir. Bunların sadece 86’sı TESİD üyesidir. Sektörde çok sayıda küçük ölçekli ve kayıt dışı işletme faaliyet göstermektedir. Elektronik sektöründe 102 adet elektronik ürünler üreticisi firma ise yabancı sermayeli olup, bu firmaların toplam yabancı sermaye içindeki payı % 1,3 oranındadır. Elektronik sanayi ürünlerinin de geleneksel bileşenlerin payı gitgide azalmaktadır. Günümüzde elektronik sanayi ürünleri içindeki en önemli bileşenler tüm (entegre) devreler ve gömülü baskılı yazılımlardır. Güçlü ve dış engellerden etkilenmeyecek bir elektronik sanayinin bu iki alanda güçlü olması gerekmektedir. Mikro elektronik ürünlerinin tasarımı ve 26 yazılım tasarımı büyük ölçüde nitelikli beyin gücüne dayanmaktadır. Tasarımı yapılan tüm devrelerin (chip) üretimlerinin yurtdışında yaptırılması mümkündür. Ancak stratejik alanlarda kullanılacak tümdevrelerin (örneğin, “kripto chip”lerin) yurt dışında yaptırılması ürünün stratejik niteliğini tümüyle ortadan kaldırır. En azından bu nedenle Türkiye’de en ileri teknolojik düzeyde üretim yapabilen bir ulusal mikro elektronik üretim merkezinin bulunması zorunludur. Günümüzde TÜBİTAK Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Enstitüsü bünyesinde, “kripto chip”lerinin ve benzeri stratejik nitelikli tümdevrelerin üretildiği bir birim (YİTA) vardır. Bu birimin teknoloji düzeyinin bu alandaki en üst teknolojiyi izleyerek gelişmesi ve üretim kapasitesinin artırılması gerekmektedir. Kapasitenin artırılması, stratejik tümdevreler yanında, ülke elektronik sanayinin ihtiyaç duyacağı başka chip’lerin de üretilmesine ve böylece ekonomik üretim hacimleriyle çalışmasına olanak vermektedir. Böylece mikroelektronik alanında ağırlıklı bir gelişme için gerekli olan yazılım, donanım ve üretim bütünlüğünün, üniversitelerde bu alandaki öğretim ve araştırma etkinliklerinin geliştirilmesine ve nitelikli gençlerin bu çok önemli alana daha çok yönelmelerine de yardımcı olacaktır. Ayrıca, işletmede başarılı olamadığı için ODTÜ’ye devredilen TESTAŞ’ın mikroelektronik tesislerinin, mikrosensor üretimi için kullanılmak üzere modernize edilmesi de elektronik sanayinin gelişmesine katkı sağlayacaktır. Elektronik sektörü yeteneklerinin yeni ürün yaratma açısından ele alınması gelecekteki rekabet gücü açısından önem taşımaktadır. Türkiye, elektronik sanayindeki üretim yetenekleri açısından şu noktalarda kendini göstermektedir: • Uluslararası düzeyde elektronik sanayiinde en ileri yöntem olarak uygulanan yüzey montaj tekniği (SMT) ve kullanılan baskılı devre (PCB) oranı, büyük firmalarda oldukça yüksektir. • Sektörün uluslararası düzeydeki önemli analiz yöntemlerinden olan termal analiz, titreşim analizi, EMI/EMC analizi, klimatik testler, titreşim testleri, EMI/EMC testleri, kalıp tasarımı konularında firma içerisinde yetenek olup olmadığı önem taşımaktadır. Tüm büyük firmalar klimatik testleri firma içinde gerçekleştirebilmektedirler. • Elektronik sektöründe en çok yeni ürünün tüketim cihazları alt sektöründe olduğu görülmektedir. Yeni ürünlerin cirodaki payı KOBİ’ler için ortalama % 38,6, büyük firmalar içinse % 34,2’dir. 27 • Büyük firmalarda proje planlama ve izleme daha etkili bir biçimde yapılmaktadır. Büyük firmalar, yeni ürün geliştirme projelerinin planlamasında hemen her zaman, proje planlama yöntemi kullanmaktadırlar. Bu yöntemin kullanımı KOBİ’lerde daha düşüktür. Bu saptamalar, sektörün yenileme yeteneğinin önemli bir potansiyele sahip olduğunu göstermektedir. Küçük ve orta boy işletmelerle karşılaştırıldığında, büyük firmaların kalite çalışmalarına daha çok önem verdiği görülmektedir. Yeni ürün geliştirme sürecinde, büyük firmalarda teknik beceri ve yetenekler KOBİ’lere göre tartışmasız daha iyi durumdadır. Bilgisayar destekli tasarım (CAD), gerek mekanik ve gerekse elektronik alanlarında büyük firmalarda % 100 oranında kullanılmaktadır.(DPT, ÖİKR) 2.1.1. Bileşenler Alt Sektörü Elektronik sanayii ürünleri üretiminde iç pazardaki talep darlığı sonucu bileşen sektöründeki satışlar daha çok dış pazarlara yönelik olmaktadır. Dünya piyasalarında rekabetin esas tuttuğu devre elemanları (diyot, transistör, entegre devre vb.) konularında büyük kapital kullanılarak ciddi yatırımlara girilebilecektir. Dünyada ancak birkaç ülkenin tutunabildiği ve bileşen teknolojisinin sürekli değiştiği bu alanda başarı sağlamak için, büyük teknoloji ve mali birikim gerekmektedir. Bununla birlikte özellikle savunma sistemlerinde kullanılan algılayıcılar veya bu amaçla üretilen ve kritik teknolojiler grubuna giren mikroelektronik elemanların, ülkemizde üretilmesinin rasyonel olacağı düşünülmektedir. Entegre devre teknolojisi ile yapılabilen sensörlar, entegre devre ile birlikte yapılıp, bir sistemin tek bir yonga üzerinde gerçekleşmesine olanak sağladığından bu tip sensörlere genel anlamıyla Mikro Elektronik Mekanik Sistemler (MEMS) denilmektedir. 1996-2002 tahminlerine göre mikrosensörlerin 1996 yılındaki pazar payı 14 milyar dolar iken, 2002 yılında 38 milyar dolara ulaşacaktır ve yıllık artış % 18 olacaktır. (DPT, ÖİKR) Mikrosensörlerin Türkiye’de ilk aşamada kullanılabileceği sanayi beyaz eşya sanayidir ve bu teknolojiyle; basınç, sıcaklık, buzlanma, nem sensörleri yapılabilecektir. Ayrıca MEMS teknolojisiyle jiroskop, soğutmasız kızıl ötesi detektör gibi askeri sanayi için kritik sayılan sensörler de yapılabilir. Bu amaçla, ODTÜ devraldığı TESTAŞ mikroelektronik tesislerini mikrosensör üretmek için modernize etme çalışmalarına başlamıştır. Bugün, ülkemizde baskılı devreler, elektronik cihazların üretiminde kullanılan bobin ve transformatörler, 28 elektronik röleler ve bağlantı elemanları sektörün gereksinimini karşılayacak nitelik ve nicelikte üretilebilmektedir. 2.1.2. Tüketici Elektroniği Alt Sektörü Bu sektör de, bilgi toplumuna geçişin en önemli araçlarından biridir. Sektörün ürünleri için gerekli donanım ve yazılımlar, uluslararası standartlarda ve rekabetçi olarak üretilmek zorundadır. Dijital ve IP yayıncılığının elektronik sektörüne etkileri yeni iş fırsatları yaratmaktadır. Türk elektronik sektörü yabancı firmalarla işbirliği yaparken kendi markasını üretmek ve nihai müşteriye sunmak yönünde strateji geliştirme çabası içindedir. Bu amaçla tüketici elektroniği ürünlerinin imalatı için; uluslararası pazarlarda rekabet gücünün kazanılması ve katma değer artışına katkı açısından rekabet üstü ortaklık anlayışı geliştirilmeye çalışılmaktadır. Bu alanda örnek olarak, monitor ve görüntü ekranları (düz veya tüp display) üretimi gösterilebilir. Rekabet üstü ortaklık anlayışında, display kullanan iki veya daha fazla yerli üreticinin display konusunda dünya çapında üretim yapan bir yabancı şirket ile ortaklığı ve işbirliğine gitmesi anlaşılmalıdır. Yüksek teknoloji yatırımlarında, Avrupa ülkelerinde de teşvikler uygulanmaktadır. Bu tür ortaklıklara en ucuz tarifeden su, elektrik ve doğal gaz sunulurken; 10 yıl kadar vergi muafiyeti uygulanabilmekte, ortaklığın yaptığı yatırımın döviz karşılığı tutarında devlet katkısı sağlanmaktadır. 2.1.3. Profesyonel ve Endüstriyel Cihazlar Alt Sektörü Bu sektörü diğer sektörlerden ayıran önemli özellikler bulunmaktadır. Bunlardan ilki, büyük üretim mekanizmalarında ve işletmelerde bu sektöre ait cihaz ve sistemlerin önemli bir yer tutmasıdır. Hatta, bilişim (enformatik) sanayileri ile birlikte, üretim süreçlerinin denetimini elinde tutmakta ve bu çerçevede bunların teknolojik düzeyini büyük ölçüde belirlemektedir. Özellikle de üretimde otomasyon ve esnekliğin giderek yaygınlaştığı günümüzde bu sektör kilit konumuna gelmiştir. Ayrıca, bilgi toplumu ve bilgi teknolojilerinin ana kaynağını oluşturan Ar-Ge faaliyetlerinin, bilimsel test ve deneylerin tümünün alt yapısını ve araçlarını bu sektör sağlamaktadır. Diğer bir önemli husus ise bu tür cihazların en büyük alıcısının halen devlet olması ve devletin bu alımlarının çoğunu dış krediye dayalı olarak yapmasıdır. Dış krediye dayalı 29 alımlarda daha uygun fiyatlarla olsa bile yerli sanayinin bir ürün vermesi olanak dışı olmaktadır. Bu noktadan hareketle, yerli sanayinin engellenmemesi için aynı fiyata yerli üretim olanağı bulunan ürünlerin dış kredi kapsamından çıkartılması için çaba gösterilmektedir. Profesyonel ve endüstriyel cihazlar alt sektörünün iç pazarı büyük ölçüde diğer üretim sektörleri ve tesisleriyle sınırlıdır. Sektörün tüm elektronik sektörü üretimi içindeki payı son derece düşüktür. Sektörde yer alan firmaların çoğunluğu küçük ölçekli firmalardır. 2.1.4. Askeri Elektronik Cihazlar Alt Sektörü Türkiye’de son yıllarda çok sayıda büyük savunma projesi gündeme gelmektedir. Gelişen bilgi teknolojileri nedeniyle genellikle ileri teknoloji içeren modern silahlar söz konusudur. Bunlar arasında modern ana muhabere tankları, helikopter, insansız hava araçları, mayın tarama gemileri ve savaş destek birimleri bulunmaktadır. Türkiye’de bilim, teknoloji ve sanayileşme yeteneğinin yükseltilmesi temel olmak üzere oluşturulan savunma sanayi politikasında; dışsatım potansiyeline sahip ve uluslararası rekabet olanağı bulunan, yeni teknolojilere adapta olmakta güçlük çekmeyen ve teknoloji üretebilen, teknolojik gelişmeler karşısında kendini yenileme yeteneği bulunan, değişen politik durumlardan en az düzeyde etkilenen, eldeki olanakları en yüksek düzeyde kullanan, yinelenen yatırımlardan arındırılan ve çift amaçlı üretim yapabilen bir savunma sanayi altyapısının oluşturulması amaçlanmıştır. Bu politika çerçevesinde savunma araştırma teknolojileri ile ilgili olarak, eldeki kaynakların uygun biçimde kullanımı açısından savunma sistemlerini ve bunlara bağlı teknolojilerin aşağıda belirtilen üç ana grupta ele alınması benimsenmiştir. • Milli olması zorunlu sistemler/teknolojiler; Bunların uzun dönemde kesinlikle yurt içinde geliştirilmesi ve üretilmesi amaçlanmaktadır. • Kritik Sistemler/Teknolojiler; Bunların uzun dönemde yurt içinde geliştirilmesi amaçlanmakta ve mümkün olmayanlar için ortak üretim esas alınmaktadır. • Diğer Sistemler/Teknolojiler; Bu kategoriye girenlerin, çok kaynaktan tedarik politikasına uygun olarak, en ekonomik devir maliyetini sağlayan kaynaktan tedarik edilmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca, tedarik etkinlikleriyle ilgili olarak, 30 tedarikin tek elden yürütülmesi, milli olması zorunlu ve kritik ihtiyaçların ArGe’ye dayalı olarak uygun milli tesis güvenlik belgesi bulunan sanayi tesislerinde geliştirilip üretilmesi, seçilen alt sektörlerde milli ana yüklenici uygulamasına geçilmesi, yurt dışından satın alınmasına karar verilen sistemlerde offset’in bir yöntem olarak uygulanması, zorunlu olmadıkça yurt dışından alım yapılmaması ve yerli firmalar lehine % 15’e kadar fiyat farkı avantajı sağlanması yönünde bir strateji belirlenmiştir. Bugün ve gelecekte Silahlı Kuvvetler tarafından gereksinim duyulan, tümüyle elektronik teknolojisine dayanan haberleşme, komuta kontrol, atış kontrol, algılayıcılar ve benzeri sistemler yanında, bu teknoloji uçak, tank, helikopter, gemi, füze gibi savaş araçlarında da yoğun olarak kullanılmaya başlanmıştır. Genellikle, elektronik teknolojisinin kullanılmaya başlandığı sistemlerin ulusal strateji gerektirdiği ve bu teknolojilerin kritik teknoloji olduğu kabul edilmektedir. Savunma politikasında belirlenen öncelikli alanların büyük bir bölümünün elektronik teknolojisine yönelik alanlarda etkinlik göstereceği ve seçilecek ulusal ve kritik sistem teknolojilerinin yurt içinde geliştirilmesinin hedeflendiği göz önüne alındığında, ülkemizin savunma elektroniği alt yapısında ve elektronik sistem tasarım yeteneğinde önemli gelişmeler sağlanması ve bunun sonucu olarak, ekonomimize katma değeri yüksek ürün ve beceri kazandırılması beklenilmektedir. 2.1.5. Telekomünikasyon Cihazları Alt Sektörü Ulusal Ağ İşletme Yeteneğini, telekomünikasyon alt yapısı belirlemektedir. Ulusal ağ işletmecisi olan Telekom A.Ş.; hat kapasitesi, hizmet çeşitliliği ve çalışanlar sayısı açısından dünya çapında bir işleticidir. Türkiye, 1965 yılından sonra bir devlet politikası olarak telekomünikasyon alanında üretici olmayı ve ulusal teknoloji yetenekleri geliştirmeyi seçmiştir. Kamu kurumu olarak o zamanki adıyla PTT, telekomünikasyon alt yapısı yatırımlarını, yerel telekomünikasyon üreticilerinden kamu satın almaları yoluyla gerçekleştirmiş ve üreticilerin gelişmesine destek olmuştur. TÜBİTAK ve PTT Araştırma laboratuarları, ulusal teknolojik birikimlere yönelik politikalar çerçevesinde, hem Ar-Ge çalışmaları yapmış hem de yapılanları desteklemiştir. Firmaların ulusal teknoloji yeteneğinin devamlılığı için mülkiyet yapılanmalarında, yerli ortakların çoğunlukta olduğu bir yapı 31 yeğlenmiştir. Bu yapı, 21. yüzyılın küresel alt yapısının oluşturulması aşamasında çağdaş dünya ile yeniden uyumlandırılacaktır. Bu çalışmaların sonucunda, Türkiye’nin yeterli düzeyde bir telekomünikasyon deneyimi oluşmuştur. Türkiye, % 85’ini iç kaynaklardan sağladığı telekomünikasyon alt yapısı yatırımlarını GSYİH’nın yüzde biri düzeyinde tutabilmektedir. Sayısallaşma düzeyinde pek çok Avrupa ülkesinin önüne geçmiştir. Kendi ürettiği sayısal santralleri Orta Asya ülkelerine satmaya başlamıştır. Türk Telekom A.Ş., 1997 yılında dünyadaki ilk 50 işletici arasında yer almıştır. Gelirlerin ve iş gücünün dağılımı açısından dünyadaki benzerleri gibi ana hizmet hattını, geleneksel telekom hizmeti oluşturmaktadır. Sayısal teknolojideki kullanıcı sayısının artışından önce; hat bekleyenlerin sayısındaki yükseklik dolayısıyla Kurumun temel görevi, telefon hizmetlerini yaygınlaştırmak olarak konmuştur. Kendi gelişmişlik düzeyindeki ISDN, (IN) akıllı ağ ve diğer hizmetleri de kapsayan temel telekomünikasyon altyapısı üzerinden verilecek ulusal enformasyon altyapısı hizmetlerinin getirdiği ve getireceği kullanıcı beklentileri, nitelikli insan gücü gereksinimi ve esnek yapılanma konularında kuruluşun göreceli olarak yetersiz kaldığı söylenebilir. Günümüzde iletişim, dünyayı ortak bir çatı altında toplamıştır. İletişim teknolojilerinde sağlanan gelişmeler büyük bir hızla sürmektedir. Daha önceleri bir ülkenin gelişmişlik düzeyi ağır sanayi potansiyeli ile ölçülürken, günümüzde bu ölçüt yerini bilgi üretimi, bilgisayar kullanımı ve iletişim teknolojilerinde ulaşılan düzeye bırakmıştır. Ülkemizde telekomünikasyon alanında gerçekleştirilen yatırımlarda büyük ölçüde yerli sanayiye yer verilmiştir. Türk Telekom A.Ş. telekomünikasyon teçhizatı gereksiniminin önemli bir bölümünü iç kaynaktan karşılamaktadır. Türkiye’nin bu sektörde yaşadığı evrimi gösteren tablo aşağıda sunulmuştur. Bilgi iletişimi olmadan bilgi işlenmesi de olanaksızdır. Çağın bilgi iletişim ağları bilgisayarla bütünleşmiştir. Bu nedenle telekom sektörünün alt yapısı olmadan bilgisayar sektörü ve yazılım sektörünün rahat gelişebilmesi çok zordur. 32 TABLO 4. TÜRKİYE TELEKOMİNİKASYON CİHAZLARI ALT SEKTÖRÜNDEKİ GELİŞMELER YIL FAALİYET ALANI 1954 Manuel Teleks Santrali Tesisi, 1958 120 kanallı radyo link sistemi tesisi, 1964 Krosbar otomatik telefon santralinin kurulması, 1968 Krosbar otomatik telefon santralinin yerli üretimi, 1970 1800 kanallı radyo link sistemi tesisi, 1972 Telgraf transportör sisteminin Türkiye’de üretimi, 1972 3 ve 12 kanallı havai kranportör sisteminin üretimi, 1973 1800 kanallı telefon multipleks sisteminin üretimi, 1974 Elektromekanik otomatik teleks santralinin kurulması, 1975 Milletlerarası denizaltı koaksiyel kablo tesisi, 1982 İl düzey PCM üretimin başlaması, 1983 Elektronik teleks santralinin kurulması, 1983 1800 kanallı analog radyo-link sisteminin tesisi, 1984 Dijital otomatik telefon santralinin kurulması, 1984 94 telefon kapasiteli kırsal radyolink sistemin tesisi, 1984 İkinci yer istasyonunun (EUTELSAT) kurulması, 1984 Koaksiyel kablo imalatının başlaması 1985 140 Mbit fiber optik kablo üretimi 1985 Dijital otomatik telefon santralinin üretimine başlanması, 1985 Şehirlerarası kablo sisteminin hizmete verilmesi, 1989 Deniz uydu yer istasyonu, 1989 Akıllı data şebekesi (Turpak), 1989 Kredili ücretsiz arama, 1990 Videotext, 1990 IBS projesi, 1991 Alo Bilgi, 1993 Mobil Telefon Hizmeti-GSM, 1994 TÜRKSAT 1B uydusu yörüngede, 1994 IBS (uydu üzerinden ses bağlantısı sağlayan küçük uydu yer terminali), 1995 VSAT (uydu üzerinden data bağlantısı sağlayan küçük uydu yer teminali), 1996 TURNET (ulusal internet alt yapı ağı), 1997 No.7 İşaretleşme sistemi, 1998 Küresel kart sistemi Kaynak; Eşiyok, Bayram Ali (1999) Telekomünikasyon cihazları alt sektörünün imal ettiği ana ürün gruplar; -Kamu ve özel santral ekipmanı, radyo haberleşmesi ve kamuya yönelik yayın malzemeleri, -Faks, teleks, mobil telekomünikasyon ve veri iletişimi telefonları gibi uç cihazları, -Kablo, fiber, mikrodalga, uydu vb. haberleşme türlerine yönelik transmisyon ekipmanlarıdır. Telekomünikasyon cihazları; stratejik öneme sahip bir sektördür ve elektronik bileşenleri, bilgisayar, uydular, yazılım, televizyon ve basın yayın gibi sektörlerle sıkı bağlar oluşturmuştur. 33 Sektörde faaliyette bulunan başlıca firmalardan; Alcatel Teletaş; PTT gibi santraller, EPAX (özel büro santralleri), seri telefon sistemleri, telefon makineleri, analog, sayısal multipleks cihazlar, radyo sistemleri, fiber optik hat teçhizatı, data-modern ve sabit tesisler üretmektedir. Aselsan, EPABX ve mobil sabit telsizler, geoteknik, seri telefon santralleri; Hes, bakır telekom kabloları Hes fiber, İska-Rabak; bakır telekom kabloları; Karel, EPABX, kavel bakır kablo; Kumtel, seri telefon sistemleri ve telefon makinaları, multitek, EPABX; Netaş, PTT tipi santraller, EPABX, seri telefon santralleri, telefon, analog, sayısal multipleks cihazları; Telesis, EPABX, Türk Kablo; bakır telefon kabloları; Türk Simens Kablo, bakır telekom kabloları ve fiber optik kablolar; Üniversal, EPABX; Yılmaz Kablo, bakır telekom kabloları üretmektedir. Türkiye’de yurt dışı iletim kapasitesinin % 62’ si Batı Avrupa ülkelerindedir. Deniz aşırı ülkeler için, yurt dışı iletim teknolojilerinde % 68 F/O (denizaltı fiber optik kabloları), % 24 oranında ise uydu kullanılmaktadır. Yurt içi iletim kapasitesinin % 93’ü sayısal, % 7’si analog ortamdadır. 1994’de GSM 900 Türkcell abone sayısı 64 000; Telsim, 18 000 iken; 2000 yılında sırasıyla 9 210 000 ve 5 760 000 olmuştur. -Teknolojik Gelişmeler: 1980’li yılların ortalarına kadar kullanılmakta olan ve gelişmelere açık olmayan analog teknoloji ürünü, anahtarlama, iletim ve erişimin büyük ve hantal yapısından kaynaklanan yatırım maliyetlerinin fazla olması, uzun montaj süresi ve özel montaj mahalli gerektirmesi nedeniyle temel telekomünikasyon ihtiyaçlarını karşılamakta sıkıntılar yaşanmış, ayrılan kıt kaynaklar ile sadece büyük yerleşim yerlerindeki taleplerin karşılanmasına yönelik yatırımlar gerçekleştirilebilmiştir. Üstelik ülkemizin coğrafik yapısı ve iklim koşulları da özellikle analog iletim (transmisyon) sistemlerinin kurulma ve işletme maliyetlerini artırıcı bir rol oynamıştır. 1980’li yılların ikinci yarısından itibaren sayısal anahtarlama ve iletim sistemlerinin yaygın olarak kullanılmaya başlamasıyla, maliyetler önemli ölçüde azalmaya başladığından beklemekte olan talepler mevcut kaynaklar ölçüsünde daha kısa sürelerde karşılanabilir hale gelmiş ve telefon abone sayısında önemli artışlar sağlanmıştır. 34 Sayısal haberleşmenin tam olarak sağlanmasından söz edilebilmesi için uçtan uca iletişimin sayısal ortamda yapılması gerekmektedir. Bu yapılabildiği takdirde verilen hizmet çeşitleri de artmakta, özellikle tek bir bağlantı ile aboneye farklı servisler verilebilmektedir. Bunun sağlanabilmesi için iletim ve anahtarlama sistemleriyle birlikte erişim sistemlerinin da sayısallaştırılması gerekmektedir. Ancak, uçtan uca sayısal bir iletişim ortamının yaratılması için daha fazla yatırım gerekmektedir. Ülkedeki sınırlı kaynakların daha etkin olarak kullanılması ve bekleyen taleplerin kısa sürelerde karşılanmasına öncelik verilmesi nedeniyle, bu alana yönelik yatırımlar yeterince yapılamamıştır. Sayısal teknolojinin şebekede yaygınlaştırılması, yazılım ağırlıklı santrallerin geliştirilmesi ses ve veri iletişiminin tümleştirilmesi ve işletme bakımının uzaktan kontrol edilebilmesine ilişkin gelişmeler, No.7 İşaretleme sisteminin kullanılması ile sağlanmıştır. No 7 İşaretleme sistemi, akıllı şebekelerin de alt yapısını oluşturmaktadır. Santraller arasının sayısallaşmasından sonra abone-santral arasının sayısallaşması ISDN (ses, data ve görüntü sistemlerinin entegre edilmesi) servisleriyle sağlanır hale gelmiştir. ISDN hizmetine sahip abonelerde arayan abonenin numarasın görülebilir, çağrı yönlendirme, meşguldeki aboneyi bulabilme, konuşma ücretinin görülmesi sağlanır ve terminal cihazları tanınabilir. ISDB’nin kullanılmasıyla görüntülü iletişim, dosya transferi, tele-pazarlama, tele-danışmanlık, tıp, turizm, eğitim, borsa ve bankacılık gibi alanlarda çeşitli hizmetler verilebilir. Akıllı şebekeler ile evrensel numara, ücretsiz arama gibi tamamlayıcı servislerin tek bir merkezden hızlı, kolay ve ekonomik olarak gelişmelerine uygun esneklikte ve tüm ülke çapında yeni katma değerli hizmetler sunulabilecektir. Akıllı şebekelerde, santral tipinden bağımsız olarak ilave servis olanaklarının sağlanması mümkün olup, hizmetler servis sağlayıcılar tarafından tanımlanarak geliştirilebilecek özelliklere sahip olacaktır. Santraller arası “trunk” (gövde) ve diğer “data” (kiralık kanal, paket anahtarlamalı ve devre anahtarlamalı data, Frame relay, ATM, vb.) bağlantıları için meydana getirilmiş olan iletim şebekesinde kullanılan fiber optik kablo ve sayısal R/L teçhizatı ile sayısallaşma % 95’e çıkarılmıştır. Şehir içi, şehirlerarası ve uluslararası fiber optik linklerinde PDH sistemlerinin yanı sıra SDH sistemleri de kullanılmaya başlanmış yeni gelişmekte olan WDM (Dalga Boyu Paylaşımlı Çoklama) ve DWDM (Yoğun Dalga Boyu Paylaşımlı Çoklama) sistemlerinin uygulanması için temel bir alt yapı oluşturulmuştur. Kırsal alan transmisyonunda da fiber optik kablo sistemleri ve düşük kapasiteli sayısal R/L sistemleri yaygın olarak kullanılmaya 35 başlanmış, bu durum özellikle iletme maliyetlerini düşürmüş ve kaliteyi artırmıştır. İnsanların bulundukları yere bağlı olmadan bilgiye erişme ve iletişim sağlama istekleri sonucu mobil şebekeler doğmuş ve hızla gelişmiştir. -İkinci Nesil Cep Telefonları: Analog sistemlerden sonra ortaya çıkan dijital sistemler, 2. nesil olarak adlandırılmaktadır. Üç tane önde gelen 2. nesil hücresel cep telefonu standardı bulunmaktadır. Bunlar; GSM, CDMA ve D-AMPS’dir. D-AMPS, IS-136 TDMA olarak da bilinmektedir. Bu üç rakip standart arasında en yaygın olanı GSM’dir. Yaklaşık % 60 pazar payına sahiptir. CDMA sisteminin gelecekte GSM karşısındaki en büyük rakip olması beklenmektedir. CDMA, Amerikan kökenli bir sistem olup daha ziyade Kuzey Amerika’da yayılmıştır. Tıpkı GSM’ de olduğu gibi HSCSD (High speed Circuit Switched Data) ve paket anahtarlama teknolojilerine geçmek için çalışmalar sürdürülmektedir. -GSM (Global System for Mobile Comunications); İkinci kuşak mobil standardının kurucusu, GSM ile Batı Avrupa olmuştur. Analog selefi gibi 10 yılda ve milyarlarca dolarlık harcamayla oluşturulabilen GSM, 1987 yılında, 30 Avrupa ülkesi tarafından standart olarak kabul edilmiştir. 1989 yılından itibaren çalışma grubunun yükünü ETSI (European Telecomunications Standart Institute) üstlenmiş ve birkaç yıl sonra da ilk GSM standartları yayınlanmıştır. Bir Avrupa standardı olarak başlamasına rağmen, GSM kısa sürede benimsenerek bir dünya standardı haline gelmiştir. ABD’de bu standartların kullanılabilmesi için ANSI (Amerikan National Standarts Institute) devreye girmiş ve GSM standartları BSD’ de yayınlanarak uygulamaya konulmuştur. Ülkemiz 1998 yılında GSM MoU2’suna dahil olmuştur. İlk etapta Türkcell ve Telsim şirketleriyle 1993’te lisans verilmek üzere gelir paylaşımı esaslı mobil telefon sistemi sözleşmesi imzalanmıştır. 2000’li ilk yıllarda Aria ve Aycell şirketleri de pazara girmişlerdir. Bu sözleşmelere göre tüm yatırım masrafları ilgili şirketlerce karşılanmaktadır. Gelir paylaşım ücretleri; konuşma ücreti, aylık sabit ücret ve tesis ücretinden oluşmaktadır. İlgili sözleşmede elde edilen gelirin % 67,1’i Türk Telekom’a ve % 32’u firmalara pay edilmiştir. Lisans koşullarının oluşması ile 1998’de 500 milyon dolar karşılığında lisans imtiyaz sözleşmesi imzalanmış ve ilk defa Telekom dışında işletmeler faaliyete geçmiştir. 36 Türk Telekom tarafından programlı biçimde gerçekleştirilen aşamalar, sırasıyla şu şekilde belirlenmiştir. • GSM (Faz-1); İlk tasarlandığı yıllarda sadece ses iletişimi için düşünülmüştür. Doğal olarak Faz-1 temel telefon uygulamalarını içermekten ibarettir. Ancak Faz-1 döneminin getirdiği en büyük iki yenilik; dijital teknolojiye geçiş ve uluslararası dolaşımdır (global roaming). Bu sistemin özellikleri; çağrı yönlendirme, tüm aramalar, cevapsız çağrılar, konferans görüşmeleri, çağrı engelleme, çıkan arama başarılı, giren arama başarılı ve “roaming” (dolaşma) olmaktadır. • GSM (Faz-2); En son içinde bulunduğumuz aşama olup, en önemli özelliği SMS (Short Message Service) ve faks uygulamalarının GSM’ye entegre edilmiş olmasıdır. Diğer özellikleri; SMS kısa mesaj servisi, konferans görüşmesi, çağrı alma ve bekletme, mobil data servisi, mobil faks servisi, aranan numaranın gözükmesi, detaylı ücretlendirme, hücresel haberleşme, çağrı ve faks yönlendirmedir. • Ttnet şebekesi; ses, veri ve multimedya iletişim taleplerini karşılayacak şekilde ATM tabanlı olarak tasarlanmıştır. ATM (Asynchronous Transfer Mode) teknolojisi; Cell Relay şebeke standardında olup hızlı erişim imkanı sağlayan ses, video, data, image ve multimedya uygulamalarına yönelik çalışır. Ttnet şebekesi, 140 POP noktası ile Türkiye genelinde küresel erişim imkanı sağlayan ve kişisel internet amaçlı olarak MAIL, WEB, NEWS ve PROXY gibi hizmetler sunabilen bir yapıdadır. • TDM şebekesiyle yurt sathında geniş bir ağ ile Leased line data hizmeti verilmektedir. Kablo TV şebekelerinde; Pay TV, PPV, IPPV, VOD, NVOD, DMX uygulamaları, Cable-phone, Video oyunları, uzaktan etkileşimli eğitim, Video konferans, telemetre ve uygulamaları, teleteks hizmeti, “voice over IP”, evden alışveriş, bankacılık internet erişimi (kiralık devreler) hizmetleri verilir. İnternet üzerinden telefon hizmeti, internet üzerinden telefon çağrılarının taşınması ile yapılan bir iletişim seklidir. PC veya normal telefon üzerinden gerçekleştirilebilir. • XDSL (Digital Subscriber Line); sayısal abone hattında, servis sağlayıcı ile son kullanıcı arasındaki bakır tel üzerinden yüksek hızla data iletişimi sağlanmaktadır. XDSL internet erişimi; uzaktan yerel alan ağına erişim, uzaktan çalışma, enformasyon hizmetleri, masa üstü video konferans uygulamaları, isteğe bağlı video, etkileşimli eğlence, uzaktan eğitim, uzaktan tıp uygulamaları gibi 37 gruplandırılabilir. ADSL (asymetrik DSL), ile bant genişliği asimetrik olarak ikiye bölünebilir. Daha geniş olan bölümü giden trafiğe (downstream) diğer bölüm ise gelen trafiğe (upstream) ayrılır. Band genişliği 9 Mbps “downstream” ve 16 Kbps640 Kbps “upstream” oranları arasında değişir. Video ve client/ server gibi uygulamalarda kullanılır. VDSL (Very High Rate DSL), ADSL’nin daha yüksek hızlarda çalışıp daha kısa mesafeleri destekleyen uygulamasıdır. “Downstream” olarak 52 Mbps hızına kadar destekler. Tıbbi görüntüleme, gerçek zamanlı video uygulamalarında kullanılır. • IP over ATM, internet erişimi için çok yüksek hızlara erişebilen hızlı anahtarlama sistemidir. Uydu haberleşmede VSAT sistemlerinde veri iletişimi sağlanmaktadır. TÜRKSAT, INTESAT ve EUTELSAT uyduları üzerinden data devreleri kurma olanağı mevcuttur. Ayrıca, yüksek kapasiteli uydu data devreleri kiralayabilecek durumdadır. Türksat Sayısal Uydu Platformu (TSUP) kapsamında yürütülen veri iletişim projesi kapsamında sayısal TV, etkileşimli video konferans, internet erişimi gibi servisleri için gerekli sistemler işletmeye verilmek üzeredir. Bir VSAT sistemi olan TES, şu anda yalnız ses iletişimi için kullanılıyor olmakla birlikte, yüksek hızlı veri iletişimi için de kullanılabilir bir seçenek durumundadır. TELEDISC geniş bant, gerçek zamanda internet erişimi amaçlı alçak yörüngeli uydu sistemidir. WAP (Wireless Application Protocol); WAP, kablosuz bilgi ve dijital mobil telefonlar üzerindeki servislerin henüz resmi olmayan bir standardizasyonudur. WAP; TCP/IP ve hücresel transmisyon arasında yer alır. Buna karşın, taşıma mekanizmasından bağımsız olmaktadır. Standartlar; ITTP (Ericson), “smart messaging” (Nokia) ve HDML (Unwired Planet) içerir. Dünya pazarına üretim yapan % 75’in üzerindeki imalatçı firma, WAP sistemini destekleyen cihazlar çıkarmaktadır. Ayrıca, dünya çapında 100 milyona yakın aboneyi temsil eden “taşıyıcılar” WAP’a destek olmuşlardır. Bu destek, on milyonlarca WAP browser uyumlu cihazın 2000’li yıllarda tüketicilerle buluşacağı anlamına gelmektedir. Taşıyıcılar tarafından abonelere sunulan servislerin güçlendirilmesi için WAP istenilen ve gerek duyulan bilgileri sağlayacaktır. 38 WAP forumu, wireless şebekeleri için kullanılan XML (Extended Mark-up Language) ve IP gibi internet standartlarına dayalı “global wireless protocol”ünü yayınlamıştır. WAP tabanlı servisler, 2000’li yıllarda yaygın olarak verilmeye başlanacaktır. WAP, WEB sayfalarının daha basit bir şekilde hazırlanmasını ve mobil telefonlardan erişilmesini sağlamaktadır. WML ( Voice Mark-Up Language); Mobil telefonlarda ses ile kumanda edilen WEB tarayıcıları olacaktır. Bu şekilde kullanıcılar, cep telefonlarına konuşarak internette sayfalarda dolaşabileceklerdir. Mobile e-commerce, bilgisayar ağı kullanarak finans bilgilerinin transferlerinin yapılmasına olduğu kadar; sanal alışverişin, pazarlama, satış, satın alma, ödeme, teslimat ve müşteri hizmetlerinin de gezgin sistem (cep telefonu) içerisinde yapılmasına olanak sağlamaktadır. HSCSD (High Speed Circuit Switched Data); 28.8 Kbps’ nin üzerindeki hızlara ulaşmayı sağlayan yeni bir GSM standardı olan HSCSD, 64Kbps’e kadar iletişim hızı sunacaktır. HSDCSD bugüne kadar yalnızca ses kanalları için kullanılan radyolink protokolünde modifikasyon yapılmasına ihtiyaç duymaktadır. GSM, her 200 KHz’lik taşıyıcıyı sekiz eşit zaman bölmesine (time slot) ayıran TDMA teknolojisine dayanmakta ve tek bir kullanıcı için bir zaman bölmesi tahsis edilmektedir. Hızlı data iletişimi yapmak isteyen aboneler birkaç abonenin kullandığı kanal genişliğini tek başlarına kullanacaklardır. Başta internet olmak üzere sabit telefon hatlarıyla yapılabilen her türlü iletişim, HSCSD sayesinde GSM üzerinden yapılabilecektir. Bu yaklaşımın temel kazancı, mevcut GSM şebekesi üzerinden tesis edilebilmesidir. GSM servis sağlayıcıları, HSCSD’yi kolayca ve etkili bir biçimde şebekelerine ekleyebilirler. HSCSD’nin mevcut şebekeye entegrasyonu büyük masraflar gerektirmemektedir. Ancak, kullanıcıların yeni cep telefonu cihazı almaları gerekecektir. GPRS (General Packet Radio Services); GPERS, mobil telefon teknolojisinde en önemli aşamalardan birisidir. Şu anda mevcut olan devre anahtarlamalı sistemlerden paket anahtarlamalı sisteme geçiş GPRS ile başlayacaktır. Devre anahtarlamalı sistemde, karşılıklı konuşan veya data aktarımı yapan mobil kullanıcılara bir frekans hattı tahsis edilmektedir. Doğal olarak gerçek anlamda data veya ses trafiğinin bulunmadığı atıl zamanlarda dahi bu hat meşgul edilmekte ve mevcut kapasite değerlendirilmemektedir. Bu nedenle bu sisteme hat tahsisli sistem de denilmektedir. Halbuki GPRS sisteminde, hiçbir şekilde hat tahsisi yapılmamakta, data gönderileceği zaman, ilgili adrese paketlenmiş olarak gönderilmektedir. 39 Paket anahtarlama sistemine geçilmesi üç büyük yeniliği beraberinde getirecektir. Telefon sisteminin sadece data gönderileceği zamanlarda kullanılması, telefon tarifelerinde devrim niteliğinde değişikliğe sebep olacaktır. İnternet kullanımında atıl geçen süreler, konuşma sırasında sessiz kaldığı zamanlar ve kelimeler arasındaki boşluklar artık telefon faturalarına yansımayacaktır (Pay-Per-Bit). Tahsisli sistemde tek bir kullanıcı tarafından işgal edilen bir veya daha çok zaman (time slot), bu sistem sayesinde yüzlerce kullanıcıya hizmet verecektir, GPRS sisteminin getireceği en önemli yeniliklerden bir tanesi de konuşmak ve data iletişimi yapmak isteyen kullanıcıların hat almak zorunda kalmamasıdır. Bir başka deyişle kullanıcılar sisteme her an bağlı olacaklardır. GPRS teknolojisinin kullanılmaya başlamasıyla, cep telefonu konuşma tarifelerinde radikal düşüşler olacaktır. Hatta büyük ihtimalle, konuşma ücretleri sabit telefon konuşma ücretlerinin altına düşecektir. GPRS sisteminin en büyük dezavantajı, ilk kuruluşunun ciddi yatırımlar gerektiriyor olmasıdır. Bu sistemin, mevcut sistemin çalışmasında bir kopukluğa sebep olmadan işletilmeye başlanabilmesi için, mevcut şebekeye neredeyse paralel bir şebeke kurma ihtiyacı vardır. EDGE ( Enhanced Data Rates for Global Evolution); Bu teknolojiyle, farklı bir modülasyon yöntemi kullanarak data iletişim hızı 384 Kbps’e çıkarılmakta, hem paket anahtarlama hem de tahsisli hat sistemine uygun olarak kurulabilmekte ve yüksek data iletişim hızı sayesinde, pek çok multimedia uygulaması GSM üzerinden gerçekleştirilebilmektedir. Yüksek data iletişim sayesinde hizmet verebilecek kullanıcı sayısı da artacaktır. Buna karşın, GSM sisteminin özelliklerinden olan 200 KHz bant genişliği muhafaza edilmekte ancak, iletişim hızı, faz farklarından daha fazla istifade edilerek 384 Kbps’a çıkarılmaktadır. Sadece yoğun kullanıcıların bulunduğu bölgeler EDGE’nin kapsamı içinde olacaktır. EDGE teknolojisinde farklı bir modülâsyon kullanıldığı ve tüm GSM alanları kapsama alanı içine dahil edilmediği için, bu teknolojiden istifade ederek yüksek hızlarda data iletişimi yapmak isteyenler dualmode cep telefonları almak zorunda kalacaklardır. -Üçüncü Nesil Cep Telefonları: UMTS (Universal Mobile Telecomunications Systems); GSM teknolojisinin üzerine inşa edilecek UMTS çok farklıdır. ETSI (European Telecomunications Standart’s Institute), 1998 yılının Ocak ayında UNMTS’i üçüncü nesil cep telefonu standardı olarak seçmiştir. Ticari 40 olarak 2002-2204 yıllarında piyasaya sürülecektir. Yaklaşık 2G Hz taşıyıcı frekansı üzerinde çalışacak olan UMTS’in, belirlenen standartlara göre çalışabilmesi için HSCSD ve GPRS teknolojilerinin, GSM üzerinde başarılı uygulamalarının gerçekleştirilmesi ve ULTRA baz istasyonlarının devreye girmesi ve uydu sistemlerinin faaliyete geçmesi gerekecektir. 2 Mbps data iletişim hızı ve IP’ yi destekleyen standartları sayesinde UMTS, ikinci nesil sistemlerin oldukça ilerisindedir. UMTS’nin bu iki özelliği, interaktif multimedya servisleri, görüntülü telefon ve video konferans gibi geniş band uygulamaları için yeterli alt yapıyı oluşturmaktadır. Mevcut GSM şebekeleri, data iletişimi için dahi hat tahsisli sistemi kullanmaktadır. UMTS sistemi, GSM şebekelerinde önümüzdeki yıllarda uygulamaya başlayacak GPRS paket anahtarlama ile hat tahsisli sistemi entegre etmek suretiyle kullanıcıların sisteme sürekli bağlı kalmasını sağlayacak “virtual connectivity” kavramını getirecektir. Ayrıca, “pay per bit” ücret ve arama başına ödeme gibi alternatif ücretlendirme sistemlerine, asimetrik band genişliği uygulamasına ve kullanıcının ihtiyacına bağlı hızlara olanak sağlayacaktır. Tüm UMTS servisleri, ortak kabiliyetlerle donatılacaktır. Bir kullanıcı, kendi iletişim ağından başka bir operatörün sahasına geçtiği zaman tümüyle aynı servis olanaklarıyla karşılaşacak yani kendisini evinde hissedecektir. Dünyanın başka bir yerinde aldığı servis, evinde aldığı servisten farklı olmayacaktır. Bu kavrama VHE denmektedir. VHE kavramı, ticari kullanıcıları da kapsamaktadır. Uydu ve karasal hangi erişim sisteminin kullanıldığı fark etmeksizin, ticari ve kişisel kullanıcılara tam servis düzeyine erişebilmek VHE kavramını amacıdır. Uydu sistemleri karasal sistemlerden farklı olarak tüm dünyayı kapsama alanı içine almaktadır. Bu itibarla, UMRTS karasal sistemlerin yanı sıra uydu sistemlerini de içermekte ve iki sistemin kapsam alanları arasında kesintisiz ve kolay dolaşımı temin edebilecek şekilde standartlaştırılmaktadır. Kullanıcılar, multi-mode telefonlar sayesinde mikro bölgelerden 2. nesil telefonların kullanıldığı bölgelere ve hatta uydu kapsama alanlarına geçebileceklerdir. İlk uygulamaya geçildiği dönemlerde kapsama alanını sınırlı olması doğaldır. Bu nedenle, UMTS aynı veya başka operatör tarafından işletilen GSM “network”ü ile uyumlu uydu sistemleri de dahil, diğer 3. nesil sistemlerle “roaming” yapabilecektir. Sistemde, frekans bandı olarak 1885-2025 ve 2110-2200 MHz aralıkları belirlenmiştir. 1980-2010 ve 321702200 MHz aralığı ise uydu sistemler için ayrılmıştır. 41 Öte yandan tüm dünyada hızla artan bant genişliği alt yapı ile bağlantılıdır. Türkiye’de internet için yapılan alt yapı yatırımları TURNET ve bunu yenileyen TTNET ile sınırlı kalmış, bu yatırımlarda gereken hızla tamamlanamamıştır. Bir yandan tekel yapısı, diğer yandan rekabetsizlik, çağdaş teknolojilerle sağlanabilecek bant genişliklerinin ülkemizdeki alt yapılara yansımasını engellemektedir. Örneğin, kablo TV üzerinden internet erişimi yeni faal hale gelmekte, ADSL (Asimetrik Sayısal Abone Hattı) henüz test aşamasına ulaşabilmekte, uydu üzerinden yurt içi erişimin sözü bile edilememekte, LMDS gibi telsiz erişim teknikleri pek tanınmamaktadır. İnternet servis sağlayıcılığı ülkemizdeki tekel ortamında herhangi bir lisans ya da ruhsat işlemi yapılmadığı halde, kısmen de olsa liberalleştirilmiş tek iletişim uygulaması olma özelliğini korumaktadır. Başlangıçta yalnızca erişim sağlayıcılığı ile sınırlı kalmış olan İSS hizmetlerinin, giderek uygulamalı hizmet sağlayıcılığı (Application Service Provider) içeriğini kazanmakta olduğu da görülmektedir. Sundukları hizmet kalitesi, Telekom’un tekel olarak sunduğu alt yapı kalitesiyle sınırlıdır. Bu kısıtlar, İSS’lerin abonelerine hizmet verebilme yeteneğini yavaşlatmakta ve kalite gelişimi engellenmektedir. Öte yandan, büyük holdinglerin prestij ve reklam amacıyla maliyetlerinin dahi altındaki ücret tarifeleriyle İSS hizmeti vermeye girişmeleriyle, Türk Telekom’un esasen sınırlı olan hat kapasitesi daha da kısıtlanmaktadır. 2.1.6. Bilgisayar Cihazları Alt Sektörü Temel anlamda bilgisayar, önceden tanımlanmış olan biçimde verileri kabul edebilen, verileri işleyen ve işlem sonuçlarını önceden tanımlanan bir şekilde bilgi veya işaret olarak diğer ortamlara aktaran makinedir. Bilgisayar dünyası özellikle 80’li yıllardan sonra hemen her gün inanılmaz gelişmelerin yaşandığı son derece dinamik bir endüstri dalı haline gelmiştir. Yaşanan bu hızlı gelişme, organizasyonlarda kullanılan bilgisayar sistemlerinin de her geçen gün daha karmaşık bir hal almasına neden olmaktadır. Açık sistemler, uzman sistemler ve yapay sinir ağları, bu yeni ve karmaşık yapının karşımıza çıkardığı değişik kavramlardan sadece bir kaçıdır. Bilgisayar endüstrisindeki hızlı büyüme sonucu bugün için en ileri sayılan sistemler bile altı ay gibi kısa bir sürede demode olmaktadır. Bilişim devriminin temelinde, yonga (chip) denilen, silikondan yapılmış elektronik mesajları ileten bir yarı iletken ya da mikro işlemci bulunmaktadır. Bu mikro işlemciler bir araya gelerek bir bilgisayar veya ayrı 42 bir beyin, alet ve sistem oluşturmaktadır. Ana hatları ile bilgisayarın temel işlevlerini açıklayalım. -Veri Girişi (Input) Veri girişi, işlemlerin kayıtlanmasında ilk ve en önemli süreçtir. En yaygın veri giriş yöntemi manuel sistemdir. Ancak günümüzün bütünleşik sistemlerinde çoğu zaman bir sistemin çıktısı başka bir sistemin girdisi olarak kullanılmaktadır. Bu süreç genellikle insan aracılığı olmaksızın otomatik olarak gerçekleşmektedir. Önceleri veri girişi sadece bilgilerin kağıt ortamından mekanik olarak okunabilecek biçime dönüştürülmesi olarak tanımlanmaktaydı. Günümüzde veri girişi birbirinden farklı birçok yöntem ve araç vasıtasıyla gerçekleştirilmektedir. Ancak verilerin kaynağından bilgisayarlara, dolayısıyla uygulama programlarına aktarılması olan temel amaç asla değişmemiştir. Veri girişinde kullanılan tekniklerden bazılarını aşağıdaki şekilde sınıflandırmak mümkündür. a)Terminaller: Terminaller genellikle veri girişi dışında başka hiç bir işlem gerçekleştiremeyen birimlerdir. Ana bir bilgisayar sistemine bağlı olarak işlem yaparlar. Terminaller yoluyla kullanıcıya genellikle her türlü veri, bilginin sisteme girilmesi ve bu bilgilerin ekranda gözden geçirilmesi konusunda yetki tanınmaktadır. b) Görüntü Süreçleme (image processing): Kağıt görüntü üzerindeki bilgilerin taranma (scanning) işlemi ile bilgisayar girdisi biçimine dönüştürülmesidir. c)Ses Tanıma: Bu sistem henüz gelişme aşamasındadır. Sistemin özü konuşmaların otomatik olarak bilgisayar girdisi haline dönüştürülmesine dayanır. Şu an bilgisayar tarafından yaklaşık olarak 2000 kelime anlaşılabilmektedir. Ancak bir çok hata ile karşılaşılmaktadır. d)Kalem Temelli Giriş: Bu sistem özel kalemlerin dokunmaya duyarlı ekranlar üzerinde veri girişi için kullanılması mantığından oluşur. e)Bar Kod Sistemi: Önceden belirlenmiş şablonların kullanılarak genellikle ürün bilgilerinin bilgisayar ortamına taşınmasına olanak sağlar. 43 f)Uygulamaların Bütünlüğü (Application Integration): Bu veri girişi yönteminde, bir sistemdeki bilgilerin diğer bir sisteme entegre olması sağlanmaktadır. Başka bir deyişle veri girişi, otomatik olarak başka bir sistemin veri tabanı veya çıktısı kullanılmak suretiyle sağlanmaktadır. g)Elektronik Veri Değişimi (EDI): Uygulamaların bütünlüğü sistemi ile aynı mantık içerisinde çalışmaktadır. Farkı, işletmeler arasında uygulanıyor olması ve bu amaç için özel olarak geliştirilmiş programlara ihtiyaç duyulmasıdır. Bankalar arasındaki elektronik fon transfer (EFT) uygulamaları, EDI sistemlerine örnek olarak gösterilebilir. Veri girişleriyle ilgili olarak birçok farklı ortam, süreç ve kontrol söz konusudur. Bu nedenle veri girişlerini bir önemlilik sırasına sokmak oldukça zordur. Bununla birlikte bir sıralama yapmak gerekirse, güncelleştirme, dosya korunması, sorgulama ve hata doğrulama amaçları ile yapılan veri girişleri ve bu işlemlerin kontrollerinin daha ön planda olması gerektiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Kontrol açısından baktığımızda verinin hangi kaynaktan sisteme girildiğinin bilinmesinin, en az verinin sisteme nasıl girildiğinin bilinmesi kadar önemli olduğunu söyleyebiliriz. Sisteme işletme içerisinden elde edilmiş bir veri girilebileceği gibi işletme dışından elde edilmiş bir veri de girilebilir. Veya veriler tek tek veya bir yığın halinde sisteme girilebilir. Veri, sisteme doğru bir şekilde girilmelidir. Bu daha sonraki tüm işlemlerin doğruluğunu ve bütünlüğünü de etkileyecekti. Zira, sonraki tüm süreçlerde işlemler bu veriler esas alınarak gerçekleştirilmektedir. Ayrıca çoğu hatanın bu evrede oluşması sebebiyle veri girişleriyle ilgili kontroller büyük önem taşımaktadır. -Veri İşleme Süreci Veri işleme süreci, bilgisayar tarafından yürütülen her türlü işlemi kapsar. Bu işlemleri aşağıdaki şekilde sınıflandırmak mümkündür. a)Düzenleme (Editing): Düzenleme, sisteme girişi yapılan bilgilerin sistem tarafından önceden tanımlanmış belirli kriterlere uygun olup olmadığının kontrol edilmesidir. Genellikle geçerlilik, doğruluk, biçim ve uygunluk kontrollerinden oluşmaktadır. 44 b)Hesaplama (Calculating): Bilgiler üzerindeki aritmetik hesaplamaların gerçekleştirilmesidir. Aynı veri üzerinde birden fazla hesaplama yapılabilir. Hesaplama yapma bilgisayarın en temel özelliklerinden biridir. Hesaplamaların bilgisayara önceden girilen esaslara göre yürütülmesi zaman bakımından büyük üstünlük sağlamaktadır. c)Özetleme (Summarizing): Genellikle düzenlenme ve hesaplama işlemlerinden sonra toplamların alınması sürecidir. Örnek olarak; işçi başına yapılan ödemelerin haftalık bazda toplamlarının alınarak aylık bazda yapılacak hesaplamalara veri oluşturması gösterilebilir. Bilgisayar, aylık toplamlar istendiğinde, daha önce hesaplamış olduğu haftalık değerleri tekrar hesaplamayarak, bu bilgileri aylık toplamın alınmasında kullanacaktır. d)Sınıflandırma (Categorising): Sınıflandırma, çeşitli dosyalarda özetlenmiş toplamların gruplandırılması temeline dayanmaktadır. Yukarıda belirtilen örneğe devam edecek olursak bölümlere ait ücretlerin belirlenmesi ve/veya analiz edilmesi sınıflandırma işlemidir. e)Güncelleştirme (Uptdating): Sistem içinde halihazırda bulunan bilgiler üzerinde yapılan ekleme, değiştirme veya silme faaliyetleriyle, söz konusu bilgilerin içeriklerinde veya biçimlerinde gerçekleştirilen düzenlemeleri ifade eder. Bu fonksiyon bilgisayarların temel özelliklerinden birisidir. Zira, çoğu zaman kullanıcılar tarafından yapılan hatalar bu özellik sayesinde düzelttirilmektedir. f)Kaydetme (Recording): Herhangi bir işlemin gerçekleştirilmesinden sonra, bu aşamaya kadar işlenen verilerin kaydedilmesi gerekmektedir. Kaydetme işlemi nihai sonuçların alınmasına kadar sürer. -Çıktı Süreci (Output) Bilgisayar sistemine girişi yapılan bilgilerin işlenmesi sonucu ortaya çıkan ürünler çıktı olarak isimlendirilmektedir. Çıktılar güncelleşmiş dosyalar, bilgisayar ekranında görünen bilgiler, basılmış bilgiler, raporlar gibi bir çok biçimde olabilir. Çıktılar birçok işletmenin faaliyetlerini yürütmek ve analiz etmek için kullandığı temel kaynaklardır. Bu nedenle gerek iç ve gerekse dış denetim çalışmalarında üzerinde önemli durulması gerekmektedir. 45 Çıktılar çıkış birimleri aracılığıyla kullanılabilir hale gelir. Temel çıkış birimi monitör olmakla birlikte; yazıcılar, çiziciler, ses çıktı birimleri, disk ve teyp gibi kayıt ortamları da birer çıkış birimidir. Denetçi, çıktıların bütünlüğünü ve doğruluğunu test etmelidir. Ayrıca raporların dağıtılması, çıktı verilerinin kullanılabilirliği ve çıktılar üzerinde güvenlik sağlayıcı yöntemlerin incelenmesi denetçinin önem vermesi gereken diğer önemli konulardır. Denetçi, sistemi tanıyabilmek için öncelikle girdilerin kaynağını ve yapısını ve hangi çıktıların hangi süreçler sonunda elde edildiğini iyi bir şekilde anlamalıdır. -Temel Bilgisayar Bileşenleri Donanım Kavramı: Donanım, bilgisayarların görüp dokunulabilen fiziksel parçalarıdır. Bilgisayarların donanım yapısı; mantık ve cebir, mekanik ve elektroniğin birbirini bütünleyen biçimde birleşmesiyle oluşmuştur. Donanım bir merkezi işlem biriminden (CPU) ve bu birimin çalışmasını sağlayan “çevre birimlerinden” oluşur. Donanım esas olarak üç ana bileşenden oluşur. • Giriş Birimleri • Merkezi İşlem Birini • Çıkış Birimi Bir bilgisayar sisteminin temel birimi bilgisayarın kendisidir. Bilgisayar esas olarak elektronik devrelerden oluşan bir araçtır. Bu araç kendisine verilen komut ve verileri saklar, bunlar üzerinde işlemler gerçekleştirir, bu işlemlerin sonunda elde edilen sonuçları saklar ve istenildiğinde bir çıkış birimi aracılığıyla kullanıcıya ulaştırır. Bilgisayarlar, giriş ve çıkışı sağlayan çevre birimleriyle birlikte bir platform oluşturur. Bir bilgisayar platformu aşağıdaki temel özelliklere göre sınıflandırılabilir. • Sistem Mimarisi (Architecture) • İşlem Hızı (Processing Speed) • Aktif Hafıza Miktarı (RAM) 46 • Çıkış Birimlerinin hızları • Dış Hafıza (External Memory) birimlerinin kapasitesi • Bütün bu birimlerin toplam maliyeti Bilgisayar platformlarının temel birimleri bilgisayarlardır. Bilgisayarlar da yapıları ve kullanım şekillerine göre aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir. • Mikrobilgisayarlar(Microcomputers) • İş İstasyonları (Workstations) • Mini Bilgisayarlar (Minicomputers) • Ana Bilgisayarlar-Merkezi İşlem Bilgisayarları (Mainframes) • Super Bilgisayarlar (Super Computers) Bir bilgisayar platformu genel olarak donanım (hardware), yazılım (software) ve kullanım (orgware) bileşenlerinden oluşmaktadır. -Sektörün Özellikleri; Bilgisayar teknolojisinde özellikle 1970’li yıllardan sonra hızlı bir gelişme yaşanmış, 1990’lı yıllardan itibaren ise başta imalat ve hizmet olmak üzere tüm sektörlerin vazgeçilmez bir birleşimi olmuştur. Bilgisayarlarda 1940’larda, bir milyon işlem yapmak için bir ay zamana ve 1000 dolar harcamaya ihtiyaç duyulurken, 1990’lara gelindiğinde aynı işlemler saniyenin onda birinden az bir sürede ve onda biri maliyetle gerçekleştirilebilmektedir. Bilgisayar sektörü ülkemizde henüz gelişme safhasındadır. TESİD verilerine göre 1999 sonu itibariyle, dünyadaki 387 milyon adet dolayındaki bilgisayar parkının yaklaşık % 0.55’i (2 milyonun biraz üstünde) ülkemizdedir. Türkiye’de her bin kişiye 33 adet, ABD’de 520 adet, Avrupa Topluluğunda 250 ve dünya genelinde ise bin kişiye 60 adet bilgisayar düşmektedir. Türkiye’de bilgisayar satışları ve artış oranları yıllara göre aşağıda sunulmuştur. 47 TABLO 5. TÜRKİYE BİLGİSAYAR PAZARI Yıllar Satış (adet) Artış (%) 1995 183 925 1996 240 487 30 1997 315 500 31 1998 400 000 26 1999 500 000 25 2000 660 000 32 2001* 250 000 -62 *Tahmindir Kaynak: TESİD verilerinden hareketle belirlenmiştir. Tablodan görüldüğü gibi, bilgisayar pazarında ortalama yüzde 30 dolayında artış gözlenmektedir. Bilgisayar pazarı, 2001 yılı ekonomik krizinden etkilenerek düşüş göstermiştir. Türkiye’de bilgisayar piyasasının alt ürünler itibarıyla satış gelirlerini göstermek üzere aşağıdaki tablo hazırlanmıştır. TABLO 6. TÜRKİYE BİLGİSAYAR PAZARI SATIŞ GELİRLERİ (MİLYON$) ÜRÜN 1995 Donanım 693,9 Yazılım 114,2 Hizmet 123,5 Tüketim Malz. 25,4 Toplam 957,1 Kaynak. TESİD (2001). 1996 888,7 152 135,6 29,6 1205,9 Artış(%) 28,1 33 9,8 16,4 26 1999 1 775,3 307,8 457,7 82,9 2 623,7 2000 2 278,9 462,8 500,5 155,6 3 397,8 Artış(%) 28,3 50,4 19,3 9,3 29,5 1995-1996 döneminde 693.9 milyon dolar olan donanım gelirleri, % 28,1 artarak 888,7 milyon dolara çıkmıştır. Pazar gelirlerinde en yüksek artış, yazılım ürünlerinde (% 33) gerçekleşmiştir. 1999 yılında bilgisayar pazarında ürünlerin payları sırasıyla; donanım olarak % 67,7, yazılımın % 11,7, hizmetlerin % 17,4 ve tüketim malzemelerinin ise % 3 olmuştur. 2000 yılında ise donanımın bilgisayar pazar payı % 67,1, yazılımın payı % 13,6, hizmetin payı % 14,7 tüketim malzemelerinin payı % 4,5 olarak gerçekleşmiştir. Son beş yıllık süre içinde donanımın yıllık artışı sabit kalırken (% 28 dolayında), yazılımın artışı hızı % 50’ye çıkmıştır. Alt ürünler itibarıyla, beş yıllık bir karşılaştırma yapılacak olursa, 1995-96 döneminde bilgisayar pazarında donanımın payı % 73,7 iken, 1999-2000 döneminde % 67,7’ ye düşmüştür. Buna karşın yazılımın payı göreceli olarak aynı kalırken, hizmet ve tüketim malzemelerinin payı artmıştır. 1990’larda başlayan ve son birkaç yıldır da internete dayalı olarak gelişen bu büyüme dönemi, en çok PC kullanımını etkilemektedir. Türkiye’de bir zamanlar çok sınırlı olan PC Pazar payı 48 gelişmesi, son yıllarda hızla artmaktadır. Dünyanın önde gelen yatırım bankacılarından M. Lynch tarafından yapılan tahminlere göre ; Türkiye’de yıllık PC satışı ortalama 950 bin adet dolayındadır (Capital 12, 2000). Türkiye’ye ilk yatırım yapan firmalar IBM, Compaq, H. Packard gibi dünya devleri olmuştur. Ardından dünyanın dört bir yanından orta ölçekli şirketler akın etmiştir. Önümüzdeki dört yıl içinde (2004’e kadar) PC sayısının 7 milyona çıkacağı beklentisinden hareketle, Escort gibi yerli büyük üreticiler ve bir çok küçük–orta ölçekli yerli üretici ortaya çıkmıştır. Ayda birkaç adetten 100 adete kadar üretim kapasitesine sahip bu şirketler Anadolu’nun çeşitli illerine dağılmış durumdadırlar. Bu şekilde faaliyet gösteren 688 adet şirket belirlenmiştir (Capital 12, 2000). İstanbul’da bulunan üretici sayısı 365’e ulaşmıştır. Ankara’da 125 üretici firma, İzmir’de ise 65 firma belirlenmiştir. Türkiye’de yabancı üreticilerin yanı sıra bir yanda; Vestel, Escort, Beko, Datateknik ve Casper gibi büyük yerli şirketler, öte yanda ise İstanbul’dan Gaziantep’e kadar yayılmış “merdiven altı” denilen küçük işletmeler bulunmaktadır. Escort ve Vestel gibi büyük yerli üreticilerle yabancılara dışındaki küçük ve orta ölçekli yerli üreticilerin aylık üretim miktarlarını gösteren istatistik aşağıda sunulmuştur. TABLO 7. TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK 30 BİLGİSAYAR (PC) ÜRETİCİSİ (2000) SIRA 1 FİRMA ADI Anadolu İLİ Ankara AYLIK ÜRETİM(Ad.) 579 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 Sentim PC Gold Arı Emre İndeks Penta Aidata Belya MTS Eksen Sürat Granit Medya Sebil ATG ADK GEN HOBİM Denge EMS ENES Epdata İstanbul İstanbul İstanbul Ankara İstanbul İstanbul İstanbul Konya İstanbul İstanbul İstanbul İstanbul İstanbul Ankara İzmir İstanbul İzmir İstanbul İstanbul İzmir İstanbul Ankara 524 425 388 343 267 212 197 196 182 174 148 132 122 122 109 104 95 93 86 84 83 77 49 Tablo 7’nin Devamı SIRA FİRMA ADI İLİ AYLIK ÜRETİM(Ad.) 24 Albim İstanbul 70 25 SMC Ankara 70 26 General İstanbul 69 27 Yönsis İstanbul 67 28 Petran İstanbul 66 29 Nisan Ankara 65 30 Atak İstanbul 62 *Escort,Vestel gibi büyük üreticiler ve yabancılar dahil değildir. Kaynak: Capital, 12, 2000. PC (personel computer), pazarı giriş engellerinin en düşük olduğu pazarlardan birisidir. Minimum sermaye ve teknik bilgi ile PC üretmek ya da daha doğru bir tanımla toplamak mümkündür. Yan sanayi bakımından Türkiye, bu yüzden dünyanın en zengin pazarlarından biridir. Bileşenlerin üretimi konusunda dünyada faaliyet gösteren 100 000 adet firma sürekli üretim ve Ar-Ge faaliyetleriyle teknolojinin daha da gelişip yaygınlaşmasını sağlamaktadır. Ancak uluslararası markalar, marka olmanın gücünü ve müşteriye sunduğu çekiciliği kullanarak daha avantajlı maliyet ve doğrudan satış (çağrı merkezleri ve internet gibi) daha iyi ve ucuz ürün sunabilmektedirler. Büyük markalar para kaybettikleri ev pazarlarına yönelmek yerine kurumsal pazarda büyümeyi yeğlerlerse, yerli ve küçük üreticiler büyüme olanağı bulabilecektir. Pazar payı dağılımı son iki yıl içinde yerli üreticiler lehine gelişmiştir. Tüm dünya pazarının yüzde 60’dan fazlasına uluslararası markalar egemen iken, Türkiye’de 1999 yılında yapılan belirlemeye göre yerli üreticilerin pazar payı oranı % 60 dolayındadır. Anadolu’da faaliyet gösteren öteki küçük ve orta ölçekli firmaların dağılımı aşağıda gösterilmiştir. Küçük üreticiler uzun süre kayıtlı ekonomik sistem içine girememişlerdir. Önemli bölümü, yazılımlarını bir anlamda korsan kullanmışlardır. Tüm dünyada korsan ya da kaçak üretimin engellenmesi yönünde çabalar yoğunlaşmaktadır. Bu koşullar altında, üreticiler de giderek daha bilinçli ve dikkatli olmaya başlamışlardır. Telif haklarına ve orijinal yazılıma para vermeyen bir müşterinin, kendi servis ve hizmetlerine de değer vermeyeceğini anlamaya başlamışlardır. Mevcut durumda küçük firmaların ancak % 10-15 kadarı lisanssız ürün vermektedir. Mikrosoft gibi üreticiler bu konuda sürekli takip ve eşgüdüm sağlamaktadır. Küçük firmalar da lisanslı üretim sistemi ile toplanmamış bir bilgisayarın, hata ve sorun olasılığının daha fazla olduğunu görmektedirler. İşletim sistemiyle test edilmeyen bir bilgisayarın parçalarının bile uyumlu çalışıp çalışmadığının anlaşılması olanaksızdır. Bu zararların giderilmesi için firmalar, lisans altında kayıtlı çalışmanın ve personel eğitiminin 50 avantajını görmektedirler. Mikrosoft, bu tür firmalarla ortak pazarlama yapılması amacıyla; kendi markalarının yerleştirilmesi ve mikrosoft sertifikasyonu sağlanarak müşteriye daha güvenilir bir ürün olduğu mesajının verilmesi konularında işbirliği yapmayı yeğlemektedir. Bu yerli üreticilerin tamama yakını ile Mikrosoft ilişki kurmaktadır. Bunlardan markalanmış ürün yapan 5 büyük üretici ile doğrudan çalışmaktadır. Ürün geliştirme, test, sertifikasyon, iş ve ev pazarları kullanıcıları için özel ürünler ve çözümler geliştirilmesi alanlarında ortak çalışma yapılmaktadır. Daha da küçük ve markasız üreticiler için teknik eğitim, pazarlama ve satış desteği sağlanarak, markalarını duyurma olanağı verilmektedir. KOBİ’lere yönelik ortak seminer ve satış kampanyaları da yürütülmektedir. Konya, Ankara, İzmir ve Erzurum’da bu çalışmalar oldukça gelişmiştir. Öteki illere de (Kayseri başta olmak üzere) erişilmesi planlanmaktadır. TABLO 8. ANADOLU’DA BİLGİSAYAR ÜRETEN KÜÇÜK ÖLÇEKLİ FİRMALAR (2000) Sıra Şirketler 1 Belya 2 Maya 3 İntercom 4 Asteknik 5 Biosis 6 Sektör 7 Bilda 8 AGB 9 Botürk 10 Master 11 Aybis 12 Demirezen 13 Doğ-Pa 14 Burcu 15 Genç 16 Alamaç 17 Getek 18 Belsan 19 Kasapoğlu 20 Analiz 21 Vip 22 Malatya Çözüm 23 Güneş 24 Akbim 25 Tuluklar Kaynak: Capital, 12, 2000. İl Konya Adana Adana Adana Konya Antalya Konya Bursa Bursa Kayseri Balıkesir Antalya Çanakkale Kayseri Aydın Konya Bursa Balıkesir Kayseri Trabzon Samsun Malatya Gaziantep Antalya Antalya 51 Üretim Ad/ay 196 61 50 49 47 46 43 40 38 35 25 24 18 16 15 14 13 12 11 10 10 9 9 9 8 Türkiye’de son beş yıl içinde faaliyet gösteren şirketlerin içinde ilk ona girenlerin satış gelirleri aşağıda gösterilmiştir. Şirketlerin Pazar payları ve Türkiye’de bilgisayar üreten firmalar arasında en baştaki 100 şirket içindeki payı da belirtilmiştir. TABLO 9. TÜRKİYE’DE BİLGİSAYAR ÜRETEN BÜYÜK ÖLÇEKLİ FİRMALAR (1998) Firma BİN USD PAYI (%) IBM H.PACKARD KOÇ SİSTEM ARENA KARMA ESCORT MİKROSET İNDEKS NCR İNTEL İlk On Toplam İlk 100 Toplamı İlk On/ İlk 100 Kaynak: Interpro (1998) 193 205 136 005 112 520 110 239 108477 80150 68300 58556 53267 51000 971719 2 083 375 9,28 6,53 5,4 5,29 5,21 3,85 3,28 2,81 2,56 2,45 46 Tablodan izleneceği gibi IBM, satış gelirleri sıralamasında ilk sıralarda yer almaktadır. Türkiye’de faaliyet gösteren bilgisayar şirketlerinden ilk onunun 100 şirket içindeki payı % 46 olmaktadır. Geri kalan %54 oranındaki payı ise öteki 688 adet tahmin edilen KOBİ’ lere ait olmaktadır. -Uluslararası Karşılaştırma Türkiye 1996 yılında 45 dünya ülkesi sıralamasında 1000 kişiye düşen bilgisayar sayısı göz önüne alındığında, 41. sırada yer alabilmiştir. 1999 yılı itibarıyla dünyada bin kişiye düşen bilgisayar sayısı karşılaştırmalı olarak aşağıda sunulmuştur. 52 TABLO 10. DÜNYADA KİŞİ BAŞINA DÜŞEN BİLGİSAYAR SAYISI (1999) (bin kişiye düşen bilgisayar sayısına göre sıralama) Ülke adı BS Sayısı Sıra No. Ülke Adı BS Sayısı ABD 538,9 1 İtalya 245,0 İsveç 510,4 2 Kore 181,3 Finlandiya 507,8 3 İspanya 178,7 İzlanda 507,3 4 Portekiz 156,3 Norveç 506,8 5 Macaristan 142,5 Avustralya 492,0 6 Çek Cum. 131,3 Danimarka 476,6 7 Yunanistan 108,4 Kanada 475,8 8 Malezya 94,5 Y.Zellanda 416,9 9 Polonya 88,0 İsviçre 408,3 10 Şili 70,2 Hollanda 400,6 11 Arjantin 59,9 Singapur 390,9 12 Meksika 57,8 İngiltere 379,0 13 Venezuela 54,7 H.Kong 360,2 14 G.Afrika 54,1 İrlanda 352,6 15 Brezilya 52,9 Avusturya 344,0 16 Rusya 50,2 Belçika 343,8 17 Kolombiya 42,0 Japonya 325,5 18 Tayland 40,4 Fransa 318,9 19 Türkiye 29,7 Almanya 317,4 20 Filipinler 19,5 Lüksemburg 300,0 21 Endonezya 13,4 İsrail 296,2 22 Çin 9,7 Tayvan 260,1 23 Hindistan 5,0 Slovenya 250,0 24 Kaynak: IMD,The World Competetiveness Yearbook (2000). Sıra No. 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 Türkiye bu sıralamada; Brezilya, Rusya, Kolombiya ve Tayland’ın ardından gelmektedir. Dünya sıralamasında 47 ülke arasında 43. duruma düşmüştür. Bu durumda, ancak, Çin, Hindistan, Endonezya ve Filipinleri geçebilmiştir. Bin kişi başına İnternet bağlantısı göz önüne alındığında ise yine 47 ülke arasında Türkiye’nin durumu aşağıdaki tabloda gösterilmektedir. TABLO 11. DÜNYA ÜLKELERİ İNTERNET BAĞLANTISI SIRALAMASI (bin kişi başına düşen) (2000) ÜLKE ADI ABD Finlandiya İzlanda Norveç Kanada H.Kong İsveç Danimarka Avustralya Y.Zellanda İNTERNET SAYISI 136,6 117,2 93,6 76,7 66,5 66,4 64,9 54,9 50,3 47,8 SIRA NO ÜLKE ADI 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Macaristan Çek Cum. İspanya İtalya Portekiz Yunanistan Kore G. Afrika Polonya Arjantin 53 İNTERNET SAYISI 10,7 8,9 7,4 7,0 6,2 6,1 6,0 4,2 4,1 3,1 SIRA NO. 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 Tablo 11’in Devamı ÜLKE ADI İNTERNET SIRA NO ÜLKE ADI SAYISI Hollanda 44,7 11 Malezya Avusturya 36,3 12 Şili İsviçre 32,1 13 Meksika İngiltere 28,4 14 Brezilya Belçika 27,1 15 Rusya İsrail 25,5 16 Venezuela Singapur 22,2 17 Türkiye Lüksemburg 22,1 18 Kolombiya Tayvan 20,0 19 Tayland Almanya 17,6 20 Filipinler Japonya 16,6 21 Endonezya İrlanda 15,9 22 Çin Fransa 11,4 23 Hindistan Slovenya 11,0 24 Kaynak: IMD, World Competetiveness Yearbook, (2000). İNTERNET SAYISI 2,8 2,6 2,4 1,9 1,3 1,1 1,0 0.8 0,5 0,2 0,1 0,05 0,02 SIRA NO. 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 Dünya ülkelerinin internet bağlantılı bilgisayar sayısı açısından sıralamasına bakıldığında; Türkiye, Rusya ve Meksika’nın ardından gelmektedir. Ancak, altı ülkenin önüne geçebilmiş ve 47 ülke arasından 41. olmuştur. 54 3. YAZILIM ALT SEKTÖRÜ 3.1. Sektörün Tanımı Bilgisayarların çalıştırıldığı programlara, yazılım (software), çalıştığı ortama donanım (hardware) denilmektedir. Yazılım bilginin kendisi, donanım ise bilginin saklandığı ve belirli işlemlere tabi tutulduğu ortama denir. Sistem yazılımları, uygulama yazılımlarının kullanılmasını ve işleyişini sağlayan programlardan oluşur. Bunlardan işletim sistemi, uygulama programlarının çalışmasına yardım eder. Uygulama programları ise, bordro, muhasebe ve tablo ve grafikler gibi özel uygulamalar için hazırlanır. Bilgisayarları işleten ve yönlendiren uygulama ve uyumlandırma programlarının anlaşılabilmesi için bazı temel bilgilerin açıklanması gereklidir. -Yazılım Kavramı: Bilgisayar yazılımı, bilgisayarın bilgi işleme işlevini yerine getirmesini sağlayan her tür programı, yordamı, kuralları ve belgelendirmeyi içeren bir kavramdır. Bir anlamda donanıma yaşam veren öğe, yazılımdır. Bu nedenle, donanım ve yazılım birbirinden ayrı düşünülemez. Bilgisayarlara iş yaptırabilmek için verilen komutlara veya bu komutlar zincirinden oluşan bilgisayar programlarına yazılım adı verilmektedir. Diğer bir deyişle, yazılım ile program kelimeleri birbirleriyle eş anlamlıdır. Bu nedenle bilgisayar açıldığında ekranda görülen tüm programlar, çözümler, tasarımlar, bilgisayar dilleri, derleyiciler ve işletim sistemleri yazılım olarak adlandırılmalıdır. Yazılımları genel özelliklerine göre üç kategoride incelemek mümkündür. Bunlar sistem, uygulama ve hizmet (destek) yazılımlarıdır. -Sistem Yazılımları: Sistem yazılımı, bilgisayar sistemindeki, işlemleri destekleyen ve kontrol eden programları içerir. Sistem yazılımı, işletim sistemi (operating system) programlarını oluşturur. İşletim sistemi ise, ana işlem birimindeki işlemleri denetleyen programlar bütünüdür. İşletim sistemi, 55 bilgisayar sisteminin giriş-çıkış ve bellek işlevlerini kontrol ederek çeşitli destek hizmetleri sağlar. Sistem yazılımları içinde; bilgisayarın genel yönetim ve işletimini gerçekleştiren işletim programları, derleyici (compiler) programlar, çevirici programlar, hata belirtme programları ve veri kullanım programları bulunur. Sistem yazılım programları bilgisayarın yardımcı belleğinde saklanır. Bilgisayarda değişik işletim sistemler kullanılabilir. Bu nedenle her iletim sisteminin kendine özgü yapısı vardır. Örnek olarak, DOS, UNIX, XENİX farklı işletim sistemleridir. Ayrıca, bunlara ait sistem yazılımları da birbirlerinden farklıdır. Sistem programları, bilgisayarın açılmasıyla devreye girer ve kapanıncaya kadar bellekte kalır. -Uygulama Programları: Bilgisayarın belirli bir amaca yönelik olarak çalışmasını sağlayan programlardır. Bu programlar genellikle kişi veya firmalarca paket programlar halinde piyasaya sürülür. Bilgisayar ortamında veri yığınların işlemek için veri tabanı programlarına, yazı yazmak için kelime işlem programlarına, grafik çizimleri için grafik çizim programlarına ve bir işyerinde depo kontrolü için stok kontrol programlarına ihtiyaç vardır. Uygulama programları, bilgisayar programlama dillerinden biri veya birkaçı ile yazılır. Belirli bir alanda işlem yapabilmesine karşın, değişik kesimlerde aynı amaçla kullanılabilmesi, bu tür programların genel özelliğidir. Bu nedenle paket program olarak da anılmaktadır. Başlıca uygulama programları şunlardır. 1. Veri tabanı programları, 2. Grafik Çizim Programları, 3. Kelime İşlemcileri, 4. Hesaplama tabloları, 5. Muhasebe Programları, 6. Stok Kontrol Programları, 7. İstatistik Programları vs. 56 Uygulama yazılımları kullanıcının kendi program ve dosyalarını (files) oluşturmasında kolaylık sağlar. Bu tür programlar genel olarak şu bölümlerden oluşur. • Veri Girişi, • Veri İletişimi, • Veri Tabanı Yönetimi, • Raporlama. Uygulama yazılımı, işletim sisteminden farklı olarak özel uygulamaları yürüten ve işleyen programlardan oluşur. Uygulama yazılımları ile işletim yazılımları arasındaki en önemli fark, işletim sistemlerinin donanım üereticileri tarafından sisteme yerleştirilirken, uygulama yazılımlarının daha sonra sisteme yüklenmesidir. Bu nedenle de işletim sistemlerinin gelişimi, bilgisayar teknolojilerindeki gelişmeye paralel olarak ilerleme göstermektedir. 3.1.1. Hizmet Veya Destek Programları Bilgisayar ortamında program izleme, sıralama, listeleme, dosya silme vs. gibi bazı işlemler sık tekrarlanmaktadır. Örneğin, bir program yazılırken hataların daha kolay bulunması için izleme (tracing) programlarına, verileri sıralamak için sıralama (sorting) programlarına veya bilgileri yedeklemek (back up) programlarına ihtiyaç duyulur. Bu işlemleri yapabilecek programlar, uygulama yazılımlarının bir alt sistemi olarak entegre bir biçimde tasarlanmaktadır. Bu tür yazılımlara hizmet, destek veya yardımcı yazılımlar adı verilmektedir. -Bilgisayar Ortamında Bilgi İşleme Yöntemleri: Bilgisayar sistemleri sahip oldukları özelliklere göre birbirinden ayrı bazı farklılıklara sahiptir. Temel olarak bilgi işlem yöntemlerini aşağıdaki şekilde sınıflandırmak mümkündür. • Yığın İşleme Sistemleri (Batch Processing Systems), • Çevrimiçi-Gerçek Zamanlı Sistemler (Online-Real Time Systems), • Veri Tabanı Sistemleri (Data Base Systems), • Dağıtılmış Süreçler (Distributed Systems), 57 • İletişim Sistemleri (Communication Systems), • Zaman Bölüşümlü Sistemler (Time sharing). Çevrimiçi-gerçek zamanlı Sistemler ; birimlerin veriyi uzaklık tanımadan ve belirli bir zaman aralığı gözetmeden anında işleyerek çıktı alabilmelerini, anlık işlem yapabilmeyi yani gerçek zamanda çalışmayı olanaklı kılmaktadır. Bu nedenle çevrimiçi ve gerçek zamanlı terimleri birlikte kullanılmaktadır. Yığın işleme sistemleri; temel olarak (1) işlemlerin meydana geldikçe belgelere aktarılması, (2) bu belgelerin belirli bir zaman aralığı için biriktirilmesi, (3) biriktirilmiş ve gruplandırılmış belgelerdeki verilerin bilgisayar ortamına aktarılması ve (4) bilgisayar ortamına aktarılan veriler üzerinde gerekli işlemlerin yürütülmesi adımlarından oluşmaktadır.- Yığın işleme sistemi, özellikle şubeleri veya bağlı şirketleri olan ve aralarında doğrudan terminal bağlantısı bulunmayan işletmeler için kullanılmaktadır. Çevrimdışı (Off-line) bir terminalde işlenen ve şube verilerini içeren bir manyetik bant veya disket, haftada bir şirket bilgi işlem merkezine gönderilerek ana işlem biriminde kütükleri güncellemede kullanılabilir. Dağıtılmış Süreçlerin temeli, işlem görme sorumluluklarının merkezi işlemci yerine, belli sayıdaki mikrobilgisayara aktarılmasına dayanmaktadır. Dağıtılmış süreçler veri kaynaklarının daha etkili ve verimli bir şekilde kullanımına imkan tanımaktadır. Söz konusu sistem ile verinin çeşitli birimler arasında daha rahat paylaşımı sağlanmaktadır. Daha başka bir deyişle dağıtılmış sistemler, bir işletmede bilgisayar hizmetine gereksinim duyan çeşitli birimlerin ayrı bilgisayar kullanarak kendi bilgi işlem faaliyetlerini kendi sistemlerinde yürütmeleridir. Bu sistemlerin dışında işletme içerisinde veriler ve bilgiler açısından bütünlük sağlayan ve tekrarları önleyen veri tabanı sistemleri, birden fazla bilgisayar sisteminin veri alış verişi gerçekleştirmesine imkan tanıyan iletişim sistemleri ve çok sayıda kullanıcının işlerini aynı anda gerçekleştirmelerini sağlayan zaman bölüşümlü sistemler kullanılan öteki bilgi işleme sistemleridir. 58 3.1.2. Kontroller Günümüzde organizasyonların bünyesinde bulunan bilgisayarlar her türlü faaliyetlerde yoğun olarak kullanılmaktadır. Bilgisayar teknolojilerinin gerek kullanımlarının artması gerekse söz konusu teknolojilerde yaşanan hızlı değişime paralel olarak bilgisayar temelli sistemlerin kontrol altında tutulması ve denetlenmesi ihtiyacı da hızla artmaktadır. Bilgisayar yazılımlarında ve donanımlarında meydana gelen değişmeler, bilgi sistemlerinin yönetiminde ve uygulama süreçlerinin kontrollerinde kullanılan tekniklerde önemli değişikliklere neden olmaktadır. Elle yürütülen faaliyetler ile bilgisayar ortamında yürütülen faaliyetlerin kontrollerinde ve denetiminde karşımıza çıkan en önemli değişiklik, kullanılan araçlar ve tekniklerin farklı olmasıdır. Günümüz bilgisayar sistemleri gerek yazılım gerekse donanım olarak daha etkili kontrol sistemlerine sahiptir. Dağıtılmış bilgisayar süreçleri gibi karmaşık bilgi sistemleri, birbirleriyle iç içe geçmiş çok sayıda donanım, yazılım ve iletişim unsurlarını içermektedir. Bu sistemlerin bütünlüğünün, yürüttükleri işlemlerin yoğunluğunun ve performanslarının devamlılığını sağlamak için özellikle otomatikleşmiş, en az sistemlerin sahip olduğu karmaşıklık düzeyine uygun, geliştirilmiş kontrol mekanizmalarına ihtiyaç vardır. Bilgi BT kontrollerini amaçlarına göre aşağıdaki şekilde sınıflandırmak mümkündür. • Yürütme Kontrolleri: yeni kurulan veya geliştirilen sistemler ve programlanmış sistemler için programlanmış süreçlerin uygun olup olmadıklarını ve söz konusu sistemlerin kullanıcıların ihtiyaçlarına cevap verip vermediklerimi test etmek amacıyla tasarlanan kontrollerdir. • Muhafaza Kontrolleri: yönetim tarafından, programlanmış süreçlerde yapılan değişikliklerin doğru olduğundan, uygun bir şekilde test edildiğinden, yetkili makamlarca onaylandığından ve doğru bir şekilde yürütüldüğünden emin olmak amacıyla oluşturulmuş kontrollerdir. • Bilgisayar Faaliyetlerinin Kontrolleri; Bilgiişlem faaliyetleri için kesinlikle yetkililer tarafından onaylanmış ve önceden programlanmış süreçlerin kullanılmasını ve bilgi dosyalarının en son güncelleştirilen biçimlerinin dikkate alınmasını sağlamak amacı ile oluşturulan kontrolleri içermektedir. 59 • Program Güvenlik Kontrolleri: Programlar ve yazılımlar üzerinde politikalara ve standartlara uygun şekilde yetkilendirilmemiş ve onaylanmamış herhangi bir değişikliğin gerçekleşmesini önlemek amacıyla kullanılan kontrollerdir. • Bilgi Dosyaları Güvenlik Kontrolleri: Bilgi dosyaları üzerinde yetkilendirilmemiş ve onaylanmamış hiçbir değişikliğin yapılmaması ve erişimin engellenmesi amacıyla kullanılan kontrollerdir. • Sistem Program Kontrolleri: Uygun sistem programının kullanılmakta ve yetkilendirilmemiş değişikliklere karşı etkili bir biçimde korunmakta olduğu konularında güvence yaratmak üzere oluşturulmuş kontrol süreçleridir. • Biçim Değiştirme Kontrolleri: Tüm bilgilerin eski sistemlerden yeni sistemlere dönüşüm sürecinin bütün olarak ve doğru bir şekilde tanımlanmasına yardımcı olmak için kullanılan kontrol teknikleridir. Kontroller çok boyutlu kavramlardır. Organizasyonların amaçlarına ulaşmasını sağlamak için yönetim tarafından desteklenen, yönetilen ve izlenen her türlü faaliyettir. Faaliyetler üzerindeki kontrollerin belirlenmesi ve izlenmesi, söz konusu faaliyetleri yürüten yönetim birimlerinin sorumluluğu altındadır. Kuruluş amacına göre örgüt yapısını belirleyen her işletme; bu amaca uygun iş akışını, birimlerin iş tanımlarını ve norm kadrosunu oluşturur. Kuruluşların amaç ve araçları kadar performansları da iç ve dış kontrol ve denetimlere tabidir. Çağımızda tüm bu aşamalardaki bilgi akışı ve bilgi işlenmesi bilgisayar ortamında gerçekleştirilmektedir. Yönetim, kontrolleri “etkinlik” ve “maliyet” kavramlarını dikkate alarak kendisi belirlemektedir. Denetim ise çok temel olarak söz konusu bu kontrollerin ne kadar etkin ve verimli bir şekilde yürütüldüklerinin bağımsız bir gözle değerlemesinin yapılmasıdır. Bazı kontrollerin amaçları, işletmenin her türlü kaynaklarını olası risklere karşı korumak iken, bazılarınınki ise ortaya çıkan olumsuzlukları araştırmak, düzeltmek ve/veya kurtarmaktır. Kontrollerin denetçi açısından etkinliği ise finansal tablolarda yer alan bilgilerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı ile ölçülür. Finansal tablolarda yer alan bilgilerin doğru olmamasının nedenleri; gerek yönetim gerekse çalışanlar nezdindeki hata veya yolsuzluktur. 60 Bu genel kontroller; yeni programların ve sistemlerin geliştirilmesi ile ilgili olabileceği gibi mevcut programlar ve sistemler üzerinde yürütülen değişiklikler le ilgili olabilir. Bunun yanı sıra; bilgisayar işlemleriyle ya da programlara ve verilere erişim ile ilgili kontroller de vardır. Bütünlük kontrolleri içeriğe bakmaksızın sadece kayıtların kendisiyle ilgiliyken, doğruluk kontrolleri bu kayıtlar içerisindeki dosyalar ve bilgilerle ilgilidir. 3.1.3. Bankacılıkta Yazılım Uygulamaları Örneğin bir bankada; elektronik fon transfer sistemleri (EFT) bankalar ve müşteriler arasında yapılan fon transferlerinde tercih edilen bir yöntemdir. EFT sistemlerini iki ana grupta toplamak mümkündür. Bunlar büyük miktarlardaki işlemlerin gerçekleştiği “Toptan EFT” ve daha küçük tutarlarda işlemlerin yapıldığı “Perakende EFT”dir. EFT herhangi bir tutarın bir hesaptan bir başka hesaba elektronik terminaller (ATM), telefon araçları (telefon bankacılığı), bilgisayarlar (ev ve ofis bankacılığı) veya manyetik aklama araçları (maaş disketlerinin hazırlanıp ödeme için bankaya gönderilmesi) ve verilen talimatlar (yazılı talimat) yolu ile aktarılması işlemleri olarak tanımlanabilir. Bankaların bu hizmeti gereği gibi sağlayabilmesi bilgisayar ve iletişim konusunda sahip olduğu altyapının kalitesine yakından bağlıdır. Ödeme sistemleri; SWİFT, Telex ve banka içi veri iletim terminalleri gibi çok çeşitli elektronik mesaj ağlarıyla desteklenmektedir. Ödeme talimatları da telefon, faks, mektup, email veya not gibi elektronik veya manuel kaynaklarla verilmektedir. Özellikle EFT ile ilgili olarak kullanılan şifrelerin üzerinde; saklama, teslim etme ve kullanım aşamalarında kontrol ve güvenlik çok önemlidir. Donanım seçimi; Donanım seçiminde üzerinde durulması gereken önemli husus edinilecek makinelerin kapasite ve performanslarıdır. Bankanın bilgi işleme kapasite ihtiyacı, bilgi sistemlerinde gerçekleştirilmesi planlanan uygulamaların çeşitliliğine göre belirlenmelidir. Yazılım Seçimi; Eldeki bilgisayar sistemlerinin verimli bir şekilde çalışmasını sağlayabilmek için yerine getirilmesi gereken en önemli husus, yapılan ile ilgili her faaliyet alanı için uygun bir yazılımın seçilmesidir. Mikrobilgisayar sistemleri için piyasada aynı fonksiyonu gören birçok benzer yazılım mevcuttur. Bu nedenle en iyi seçimi yapabilmek için yazılım seçim kılavuzlarını hazırlanması gerekmektedir. Bir yazılım seçim kılavuzunda aşağıdaki sorular cevaplanmalıdır; 61 • Otomatikleşmiş uygulamalar hangileridir? • Lisanslı yazılımların uygun kullanımları nasıldır? • Yazılım içerisinde hangi erişim kontrolleri bulunmalıdır? • Banka içerisinde geliştirilen yazılımlar nasıl kontrol altına alınmalıdır? • Yazılımın seçim süresine ne kadar ve hangi nitelikteki kullanıcılar katılmalıdır? Bankanın teknolojiden sorumlu genel müdür yardımcısı ve bilgi işlem yöneticisi yazılım alımları için gerekli uygun kriterin hazırlanması sürecinde bizzat yer almaktadır. Yönetimin sağlam ve güçlü bir yazılım satın alma politikası oluşturma ve bu oluşturulan politikayı taviz vermeden izleme yönünde göstereceği kararlılık, tüm yazılım alımlarında bankanın en uygun kazancı sağlamasına yardımcı olacaktır. Bazı bankalarda son kullanıcı bilgisayar sistemleri küçük ölçekli bir bilgi işlem merkezi olarak faaliyet gösteren, bankanın tüm faaliyetleri için gerekli işlemleri yürütebilecek çevresel donanımlara sahip, orta boy ve mini bilgisayarlardan oluşabilir. Genellikle donanım üreticileri veya yazılım sayıcıları bütün sistemlerle ilgili olarak sistem oluşturulması, kurulması ve gerekli tüm donanım, yazılım ve dökümantasyon ihtiyacının karşılanması sorumluluğunu üstlenmektedir. Bütün sistemlere genelde anahtar teslim sistemler adı verilir. Anahtar teslim sistemler için kullanılan uygulama yazılımları genellikle donanım üreticilerinden veya bağımsız yazılım satıcılarından sağlanır. Bankalarda yukarda belirtilen özelliklere sahip küçük sistemler, bünyesinde kullanılan mevduat, yatırım ve büyük defter uygulamalarını yürütecek yazılım paketleri satın alma veya kiralama yoluyla edinilebilir. Bir çok durumda söz konusu bu yazılım paketleri merkezi bilgi dosyalarını da içerir Yazılım satıcılarından sağlanan yazılımlar genellikle standart programlardan oluşmaktadır. Programlar üzerinde katlanılan ilave maliyetler sonucunda istenilen değişiklikler gerçekleştirilebilir. Ancak genelde bu değişiklikler zamanında ve istenilen şekilde olmamaktadır. Standart programların çoğu kullanıcılara raporlama, hesap türleri, faiz oranları ve ücret seçenekleri gibi bir çok konuda çeşitli olanaklar sunmaktadır. Bu seçenekler genellikle bir 62 tablo şeklinde kullanıcılara verilmekte ve bankanın uzmanları tarafından, program üzerinde değişiklik yapılmasına ihtiyaç duyulmadan değiştirilebilmektedir. Banka, yazılım satıcılarından bir alım yaptığında bir bakım sözleşmesi düzenlenmelidir. Bu anlaşma ile banka, anlaşma konusu olan yazılımların yeni versiyonlarının piyasaya çıktığında elinde bulunan versiyonu çok düşük bir ücretle yenileme hakkını edinmektedir. Ayrıca yeni sistemin kurulması ve kullanılmaya hazır getirilmesi hizmetini de ücretsiz olarak sağlamaktadır. Programlama kapasitesinin çok düşük veya hiç bulunmadığı bankalarda yazılım seçim süreci, alternatif yazılım paketleri içerisinden kar/maliyet analizlerini de kapsayan bir seri analiz sonrasında en doğru seçimin yapılmasına imkan verecek şekilde oluşturulmalıdır. Yazılım paketlerinin seçiminde aşağıdaki noktalara dikkat gösterilmelidir; • Yazılım, bankanın şu andaki ve gelecekteki ihtiyaçlarına cevap veriyor mu? • Bankanın ne türde raporlara ve kayıtlara ihtiyacı vardır? • Yazılım otomatik olarak denetim raporları yaratacak niteliğe sahip midir? • Yazılım ne tür bir veri işleme sürecine uygundur. Bu bankanın ihtiyaçları ile uyuşmakta mıdır? • Veri bütünlüğünü sağlamayı amaçlayan uygun program kontrolleri var mıdır? • Yazılım belirli uygulamalar için şifreli koruma gibi erişim kontrol yordamları içermekte midir? • Şifreler nasıl yaratılmaktadır? Şifrelerin birimi ve uzunluğu sınıflandırılabiliyor mu? • Sistem düzenli şifre değişikliklerini gerektirecek şekilde düzenlenebilmekte midir? • Şifreler kodlanmış biçimde saklamakta mıdır? • Yazılımın maliyeti nedir? • Yazılımın çoklu terminal ortamında kullanılması için gereken ilave bir maliyet söz konusu mudur? • Yazılım, satıcı programlama desteği sağlamakta mıdır? • Satıcı yazılımla ilgili bankaya destek verebilecek yeterliliğe ve altyapıya sahip midir? • Satıcı uzun dönemli destek sağlayabilecek finansal kapasiteye sahip midir? 63 • Yazılım ile ilgili süreçler yazılı hale getirilmiş ve bankaya yazılımla beraber teslim edilmekte midir? • Banka sözleşme ile kaynak programlar ve belgeler edinmekte midir veya edinme hakkına sahip midir? • Banka yazılım üzerinde değişiklik yapma hakkına sahip midir? • Yazılım ile ilgili satın alma ve kullanma anlaşmaları her iki tarafında haklarını yeterince korumakta mıdır? • Yazılım bankanın sahip olduğu diğer sistemlerle uyumlu mudur? • Yazılım diğer bankalara hizmet vermek için de kullanılabilecek nitelikte midir? • Yazılım kullanımı basit midir? • İşletim ve kullanıcı kılavuzları içerik olarak yeterli midir? Açık ve kolay anlaşılır bir dille hazırlanmış mıdır? • Satıcı firma tarafından tatmin edici bir ölçüde banka içinde kullanıcı eğitim desteği sağlanmakta mıdır? Özellikle yurt dışı uygulamalarında aynı programı kullanan bankalar kullanıcı grupları oluşturarak çeşitli platformlarda kullanım ile ilgili karşılaştıkları sorunları tartışmaktadırlar. Eğer bu gibi gruplara ulaşmak mümkün olabilirse, bu bankaya gerek alım kararının verilmesi, gerekse alımdan sonra ortaya çıkabilecek sorunların aşılmasında önemli bir katkı sağlayacaktır. 3.2. Türkiye’de Yazılım Sektörü Arz Durumu Bilgi teknolojileri deyince hemen akla yabancı BT firmalarının yerli distribütörleri gelmektedir. Oysa, bu firmalar kendilerin öne sürdüğü gibi VAR ‘Value Added Reseller” denilen katma değer yaratıcı işletmeler değildir. Yabancı ülkelerin ürünlerinin aracılığını ve pazarlamasını yapmaktadırlar. Bu durumda satılan ürüne bir değer katılması söz konusu değildir. Gerçek yazılım firmaları, yerel talebe göre işletim ve uygulama (ya da uyumlandırma) programları araştırmakta ve geliştirme çabası içindedirler. İnternet kullanımının yayılması, yeni ve küçük firmalar için bu bağlamda yeni olanaklar getirmektedir. 64 Devlet tarafından, içinde yazılımı da barındıran bilişim sektörünün teşvik için hedef alınması, bu yönden anlamlıdır. Örneğin, serbest çalışan programcıların geliştirdikleri yazılım satışlarından vergi alınmamaktadır. KOSGEB, KOBİ’lere “bilgisayar yazılım kullanım desteği” adına 10 000 dolar geri ödemesiz yardım sağlamaktadır. Ancak bu özendirmede; ofis yazılımı ve ticari yazılım destek kapsamı dışında tutulurken, yönetim bilgi sistemi, bilgisayar destekli tasarım, üretim planlaması, proje izleme, kurumsal kaynak planlaması (ERP), lojistiktedarikte zincir sistemi yöntemi, stok envanter kontrolü, toplam kalite yönetimi, ve simulasyon gibi yazılımlar destek kapsamına dahil edilmektedir. Ülkemizde pek çok dalda yazılım ihtiyacı bulunmaktadır. Otomotiv, finans, perakende ticaret, imalat sanayi, turizm, sağlık, reklam, medya, tekstil, mobilya, ve iletişim alanlarında yazılımlara ihtiyaç vardır. Bu yazılımları şöyle özetlemek mümkündür; insan kaynakları yönetimi, müşteri ilişkileri yönetimi (CRM), üretim takibi, mağaza yönetimi, kalite kontrol, arıza takibi, risk izleme, stok takibi ve faturalama, lojistik yönetimi, kurumsal kaynak planlaması (ERP), entegre rezervasyon sistemi, hasta izleme programı, pazar analiz programı, arşivleme ve dökümantasyon sistemleri, cihazlar arasında kablosuz iletişimi sağlayan teknolojilere dayalı yazılımlar (bluetooth), her türlü internet sayfa ve web sitesi hazırlama işleri. Sektörü destekleme konusunda ilk somut adım Yalova’da atılmıştır. Türk Telekom’un pilot bölge olarak seçtiği Yalova’da Türkiye’nin ilk “Bilişim Organize Sanayi Bölgesi” kurulmuştur. Proje kapsamında, şehir içinde pilot bir bölge tahsis edilmiştir. Yalova Belediyesi, Valilik ve Ticaret ve Sanayi Odası işbirliğiyle yürütülen “Bilişim Şehri Yalova Projesi”, yazılıma yönelik teşvik vermektedir. Uludağ Üniversitesinin üç Bilişim Bölümü tarafından, Cisco NA ve Sun (Solaris JAVA) eğitimleri verilmektedir. Yazılım Sanayicileri Derneği ve Türkiye Bilişim Vakfı ile birlikte Avrupa Birliği’ne de kredi için başvurulmuştur. Ayrıca İhracatçı Birlikleri; yurtiçi ihtisas fuarları, yurt dışı fuar ve sergilere katılım, pazar araştırması yardımı ve yurt dışında ofis, mağaza açma, işletme ve marka tanıtımı gibi konularda yardımcı olmaktadır. Firmalara eğitim yardımını ise, İGM (İhracatı Geliştirme Etüt Merkezi) vermektedir. Sektörel Dış Ticaret Şirketi konumundaki yazılım evlerinin yararlanabileceği yardım çerçevesinde, bir yönetici ve iki uzmanın ücretleri ödenmektedir. En fazla bir yıllık verilen bu yardım, 1000-1500 dolar arasındadır. DTM, ayrıca, Türk ürünlerinin yurt dışında markalaşması, tanıtımı ve tutunması için 50 000 ile 200 000 dolar arasında değişen destekler vermektedir. Şirketlere proje sermaye desteğini TTGV (Türkiye Teknoloji 65 Geliştirme Vakfı) sağlamaktadır. Yazılım şirketleri; Kurumlar vergisi muaflığı, vergi resim ve harç istisnası, Gümrük vergisi muafiyeti ve KDV istisnasından da yararlanmaktadır. TABLO 12. YAZILIM SEKTÖRÜNÜN GELİŞİMİ (milyon USD) YIILAR YAZILIM 1986 8 1990 63 1995 114 2000 417 2001* 393 *Tahmindir. Kaynak: Ekonomist,9, 12, 2001 PAYI (%) 3,3 9,4 11,9 12,7 15,1 Yazılım sektörü, 2000 yılı itibarıyla 417 milyon dolarlık bir katma değere ulaşmıştır. Ancak 2001 yılında yaşanan ekonomik kriz, yazılım sektörünü de olumsuz yönde etkilemiştir. Bu nedenle 2001 yılı satış gelirinin azaldığı tahmin edilmektedir. Buna karşın sektörün gelişim potansiyeli kendini kanıtlamakta ve bilişim sektörü içindeki göreceli ağırlığını sürekli olarak artırdığı (%15,1 ile) görülmektedir. Yazılım, emek yoğun bir iş olduğu için büyük bir istihdam kapasitesine sahiptir. Genç nüfus için potansiyel iş olanakları sunmaktadır. Ancak, yazılım sektörünün önünü açan ve yardım eden devlet politikaları olmadığı sürece, bu potansiyeli kullanmak bir yana yetişmiş insan kaynakları süratle yurt dışına kaçmaktadır. Potansiyelini kullanmaktan aciz bir sektörün strateji üretip, marka yaratması da olanaksızdır. Kalıcı politikalar üretilmesinin temelinde, insan kaynağı ve ekipman konusunda genç girişimcilerin teşvik edilmesi gelmektedir. Türkiye’de “Yazılım Üretimini ve Teknopark Kurulmasını Teşvik Kanunu” bu konudaki kararlığın devlet düzeyinde önemli bir kanıtıdır. İleride devlet öncülüğünde, global projeler üreterek dünyaya proje satılması aşamasına geçilebilecektir. Bu teşvikler kapsamında yazılım şirketlerinin ‘geliştirme merkezleri’ kurmaları da özendirilecektir. Örneğin Dubai’de İnternetcity IT Serbest Bölgesinde, Microsoft ve Oracle geliştirme merkezleri açmıştır. Hazırlanan ortam sayesinde Gentek firması; Balkanlar, Türk Cumhuriyetleri ve Kuzey Afrika ülkelerine, Merlin Bilgisayar ise Çin’e yazılım ihraç etmektedir. Aka Yazılım, “Spexor” pazarlama sistemini 2002’de Avrupa, 2003’de Avrupa pazarına sunacaktır. “Tikle YBS İletişim”, ağırlıklı olarak mobil internet uygulamaları olan GOLDMobil, Kart Mobil, AJANDA Mobil, HABER MOBİL ve KENTMOBİL yazılımlarını; “Probil” kuruluşu olan 66 “Biritek” ise CRM (Müşteri İlşikileri Yönetimi) yazılımını yurt dışına ihraç etmektedir. “Obase”, Mağaza Yönetim sistemlerini Rusya ve Eski Doğu Bloğu ülkelerine satmaktadır. “KETS” tarafından geliştirilen “Fax Router” yazılımı, ABD’li “Kaptaris” firması ve IBM’in “Content Manager Document” Yönetim Sistemi ile entegre olarak bir çok ülkede kullanım bulmaktadır. Uzmanlık alanı satış, dağıtım sistemleri ve insan kaynakları sistemleri olan “Merlin Bilgisayar”; benzer kuruluşlarla işbirliğine giderek; Ukrayna, Çin ve Yugaslavya’ya ihracat yapma hazırlığı içindedir. “Oracle” gibi şirketler, yerel firmalarla temas ederek; onlara pazarlama desteği, teknolojik bilgi birikimi, know-how, teknik destek ve yurt dışında pazar yaratma gibi konularda yardımcı olmaktadır. Ayrıca, iş ortaklarınca geliştirilmiş ürünlerin KOBİ’lere satılması konusunda aracı olmaktadırlar. Yerel yazılım şirketlerinin geliştirdikleri yazılım ürünlerini “Oracle” teknolojileriyle birleştirerek Doğu Avrupa ülkelerine pazarlanmasında öncü rol oynamaktadırlar. İstenen hedef, öncelikle Türkiye iç pazarını harekete geçirmek ve genişletmektir. Ardından bu firmaların daha da güçlenerek dünya çapında pazarlanabilecek ürünler üretebilmeleri mümkün olacaktır. “Cisco Systems” Türkiye’de yetişmiş eleman açığını kapatmak için bir program başlatmıştır. “Cisco Networking Akademisi Programı” (CNAP), 16 yaşın üzerindeki her yaştan katılımcıya yeni iş olanakları sağlamak üzere düşünülmüştür. Bu program dünyanın en geniş eğitim uygulamalarından biridir. Mecutlara ek olarak, Marmara üniversitesi, Kadir Has Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Ege Üniversitesi de CNAP’a dahil olmuştur. CNAP’ın uygulandığı yerel akademilerin eğitmenleri ise CNAP uygulamasıyla kazanılmış deneyimlerini birbirleriyle paylaşmaktadırlar. Katılımcılara uluslararası geçerliliği olan bilgi ve beceriler kazandırılmaktadır. Mikrosoft da özel sektör olarak yazılım konusunda aktif bir rol üstlenmiştir. Örneğin, 280 kurumsal kullanıcısının yazılım geliştirme yöneticilerine eğitim seminerleri vermektedir. Mirosoft uzman danışmanları tarafından anlatılan Microsoft.NET teknolojileri yazılım geliştiricilerin teknik ekiplerine yönelik eğitim olanakları sunmaktadır. Her yıl çeşitli üniversitelerden bilgisayar mühendisliği öğrencileri seçerek Microsoft Yaz okullarında yazılım eğitimi verilmektedir. Lunix firması da kendi deneyimlerinden yerli firmaları yararlandırmak için ortak çalışmalar düzenlemektedir. Örneğin, dünyanın her yerindeki kullanıcı ve program geliştiriciler kendi çalışmalarını tüm dünya ile paylaşarak Lunix işletim sisteminden yararlanmaktadırlar. Lunix ve Java gibi, yazılım geliştirme yazılımları 67 hazırlayan firmalar, yerel yazılım firmalarının kendileriyle entegre olması ve gelişebilmeleri için her türü kolaylığı sağlama yarışı içindedirler. Türkiye’de faaliyet gösteren bilişim sektörü şirketlerinin İnterpro AŞ. tarafından yapılan anket sonuçlarına göre belirlenen ilk on şirket sıralaması 1999 ve 2000 yılları için aşağıda sunulmuştur. TABLO 13. TÜRKİYE DE BİLGİ İŞLEM SEKTÖRÜNDE FAALİYETTE BULUNAN BÜYÜK FİRMALAR ÜRÜNLER Bilgisayar Donanımı İşlem Donanımı Bilgi İletişimi Donanımı İşletim Yazılımlar Uygulama Yazılımları İnternet Yazılımları Telekom Ağ Donanımı Telekom Son Kullanıcı Donanımı Dağıtıcı Hizmetler Tüketim Malzemeleri Kaynak: Ekonomist 9, 12, 2001 1999 IBM Türk Tekofaks Cisco Systems Microsoft Havelsan IBM Türk Alcatel/Teletaş Ericson Türk Telekom HP 2000 Arena Bilgitaş Cisco Systems Microsoft Microsoft IBM Türk Ericson KVK Türk Telekom HP Türkiye’de bilgisayar sektöründeki firmaların alt ürünler itibarıyla sıralamasında bakıldığında 1999 ve 2000 yıllarında işletim yazılımında; Microsoft baştadır. Uygulama yazılımında Havelsan ve Microsoft, İnternet yazılımında ise IBM Türk baştadır. Türkiye’deki önemli bilgisayar firmalarının dağılımı ve adresleri Ek-1’de sunulmuştur. Yazılım ürünlerinin önünde duran en önemli sorunlardan birisi; korsan kopyalamadır. Ülkemizde her on yazılımdan yedisinin korsan olduğu belirlenmiştir. Böyle bir durumda yazılım sektörünün gelişmesi olanaksızdır. 2000 yılında Türkiye’de kopya yazılım kullanma oranı ancak yüzde beş oranında düşürülebilmiştir. Lisanssız yazılım kullananlar iki-altı yıl hapis, lisanssız yazılım başına 10-150 milyar lira arasında para ve üç yıl meslekten men cezaları verilmektedir. Ancak yaptırımların kararlı olarak uygulanmasıyla kayıt dışı ekonominin kontrol altına alınabileceği unutulmamalıdır. Yazılım korsanlığının ülke ekonomisine verdiği zararın büyük olduğu belirtilmektedir. 1999 yılında toplam orijinal yazılım cirosunun 310 milyon dolar dolayında gerçekleştiği göz önüne alındığında, bu zararın boyutu daha kolay anlaşılabilir. Yazılım sektörüne 5854 kişilik 68 istihdam ve 90 milyon dolarlık vergi kaynağı yaratılmaktadır. Kopya yazılım kullanma oranının yüzde 25’e gerilemesi (dörtte üç azaltılması) durumunda; 16 476 kişilik ek istihdam ve 230 milyon dolar dolayında ek vergi yaratılmasının ülke ekonomisine sağlayacağı avantajlar ihmal edilemez düzeydedir. İstikrarlı bir ekonomik büyümenin gerçekleştiği bir ortamda kayıtlı ekonomideki bu gelişmelerin sonucunda, önümüzdeki beş yıl içinde yazılım sektörünün 42 910 kişilik istihdam ve 700 milyon dolarlık vergi kaynağı ya da katma değer yaratacağı ortaya çıkmaktadır. Bu aşamaya kadar, Türkiye’de önümüzdeki dönemlerde yazılım pazarının yüzde 60-70 oranında yabancı çözümler oluşturacaktır. Hindistan örneğinde olduğu gibi fason iş yapmak ve İsrail örneğinde olduğu gibi marka yaratmak bu sektörde katma değer üreten en akılcı yöntemlerdir. Türkiye’nin bu ülkelerin düzeyine gelmesi, risk sermayesi ve uzun vadeli bir planlamayı gerektirmektedir. İrlanda’da yabancı sermaye sayesinde çok hızlı gelişme olanağı yaratılmasının ardında, 30 yıllık bir stratejik plan olduğu unutulmamalıdır. Marka yaratma çabası kadar, var olan yazılım yetenekleri ve güçlerin birleştirilip pazarlama çalışmalarına ağırlık vermek ve ivme kazandırmakla da yazılım ihraç eden bir ülke konumuna gelinebilmektedir. İhracat yapabilmek için ortak örgütlenme; sermaye yapılarını güçlendirmek, insan kaynaklarına önem verip iyileştirmek gereklidir. Yabancı sermayeyi ülkeye çekmek, bu çabalara rekabet ve know-how sağlayacaktır. İsrail ve Hindistan karışımı özgün bir model geliştirilebilmelidir. Türkiye, İsrail gibi girişimci bir nüfusa sahiptir. Eğitime önem verdiği takdirde Hindistan gibi yetişmiş insan gücü de yaratabilir. Türkiye, nitelikli istihdam bekleyen Avrupa’nın en genç ve geniş nüfusa sahip bir ülke olması yanısıra bölgenin de en girişimci toplumudur. Sektörde girişimde bulunacakların gelişebilmeleri, belirli noktalara özen göstermeleriyle mümkündür. Yazılım eğitim programlarına katılarak kendilerini geliştirmelidirler. Sürekli araştırma yaparak piyasanın ihtiyaçlarını belirlemelidir. Başarıya ulaşanların deneyimlerinden yararlanmak gereklidir. En fazla katma değer yaratan ürünler belirlenmelidir. Özgün bilgiye sahip kişileri arayan risk sermayesi sahipleriyle tanışmalıdır. Yurt dışı kurumlarla sürekli temas edilmelidir. Teknolojik gelişmeler yakından izlenmelidir. Ayrıca devletin teşvik olanakları izlenmeli ve yararlanma yolları bulunmalıdır. Sektörün katma değer oranı % 90’nın üzerindedir. Ürettiğimiz demir-çelik ürünlerinin kilo bazındaki değeri yaklaşık yarım dolar, otomobillerin kilo fiyatı modeline göre 6-15 dolar 69 arasındadır. Bilgisayar işlemci disketinin kilosu ise 50 000 dolardır. Öyle ki, satın alınan bilgisayar programlarının kilo ile hesaplanması bile anlamsız olmaktadır. Bilgi yoğun ürünlerin katma değer düzeyi olağan üstü boyutlardadır. Yazılımı bir kere geliştirdikten sonra, sadece hizmet satılır. Hiçbir doğal kaynak kullanmadan çoğaltılıp satılabilir. Yazılım sektörünün temel girdisi, bir bilgisayar ile beyin gücüdür. Büyük sabit yatırım gerektirmemesi, enerji ve hammadde ihtiyacının fazla olmamasından kaynaklanmaktadır. TABLO 14. TÜRKİYE’YE YAZILIM PAZARI (Milyon dolar) ÜRÜN 1999 2000 2001 93 106 98 Uygulama yazılımları 214 311 294 Toplam Yazılım 307 417 393 BT Pazarı içindeki Payı 11,1 12,7 15,1 Sistem Yazılımları Kaynak: Ekonomist, 9, 12, 2001. Türkiye’de toplam yazılım pazarının hacmi, 1999 yılında 307 milyon dolar iken, 2000 yılında 417 milyon dolara çıkmıştır. Buna karşın 2001 yılındaki kriz nedeniyle Pazar hacminin 393 milyon dolara inmesi beklenmektedir. Tüm olumsuz gelişmelere karşın yazılım sektöründeki düşüş öteki ürünlerden daha azdır. Öyle ki göreceli sağlam konumu nedeniyle yazılım alt sektörü, Bilgi Teknolojileri sektörü içindeki payını 2001 yılında yüzde 12,7’den yüzde 15,1’e yükseltmiştir. TABLO 15. BİLGİ TEKNOLOJİSİNDE İLK 10 ŞİRKETİN YAZILIM GELİRLERİ VE PAYLARI (1998) ŞİRKET ADI IBM LİNK HOLDİNG LİKOM ARENA SAP ORACLE KOÇ SİTEM İNTERTEK METAKSAN SAYISAL GRAFİK TOPLAM (İLK ON) İLK 100 TOPLAMI İLK ON/İLK 100 PAYI Kaynak; Interpro,1998 BİN DOLAR 36,6 14,9 9,3 9,0 7,0 6,7 5,9 5,2 4,1 3,7 106,1 142,6 70 PAY (%) 25,7 12,8 6,5 6,3 4,9 4,7 4,2 3,6 2,8 2,6 100 0,74 Türkiye’de faaliyet gösteren ilk on büyük şirketin içinde en ön sırada IBM bulunmaktadır. Sektördeki yoğunlaşmayı göstermesi bakımından ilk on şirketin toplam 100 şirket içindeki payına bakmak gerekmektedir. Bu oran, yüzde 74 ile oldukça yüksektir. Bu açıdan bakıldığında, sektörün tam rekabet ve yazılım sektördeki girişim kolaylıklarından henüz tam yararlanamadığı görülmektedir. 3.3. İnternet ve E-Ticaret Elektronik ticaret, elektronik yöntemler (fax, teleks, EDI, İnternet, telefon vb.) kullanılarak ticaret ve ticaretle ilgili her türlü bilgiye ilişkin işlemin yapılmasıdır. E-ticaretin en önemli teknolojik amacı, iş dünyası ve hükümet kurumları ağlarının her birinin diğerleri ile haberleşebileceği şekilde güvenli tek bir ortamda birleştirilmesidir. Bu yolla, doğrudan fiziksel bağlantı kurmaya ya da fiziksel değiş tokuş işlemine gerek kalmadan taraflar arasında elektronik olarak iletişim kurulabilmektedir. Etkileşimli çoklu ortam hizmetlerinin gelişmesi ve bilgisayar, haberleşme ve televizyon yayımcılığı yanı sıra piyasaların küreselleşmesi ve serbestleştirilmesi, bu olanakları daha da artırmıştır. İnternetin gelişi, ilgili sektörleri de dahil edersek, şirketlerin müşterileri ve sunum zincirleriyle ilişkilerini ve örgütleme yöntemlerini de etkilemektedir. Eski ekonominin temsilcisi olan dev şirketlerden GE, kendi özel on-line ağı sayesinde şirket içinde bir pazar yeri oluşturmuştur. Sadece 2001 yılında iş piyasasındaki alış-veriş hacmi, 20 milyar dolar tahmin edilmektedir. Bu hacim, tüm bağımsız B2B (işten işe) çalışan pazar yerlerinin toplamından fazladır. Oysa, GE ancak 1990’ların sonuna doğru kendi B2B (işten-işe) işini kurabilmiştir. Dünyanın en büyük şirketi olmasına karşın GE, teknolojiyi yaratıcı şekilde kullanma konusunda çekingendir. Geleneksel yatırım politikalarında, karsız yeni girişimlerin desteklenmesi ve risk yüklenilmesi oldukça zordur. 1980’lerin başında 1995’e kadar, e-işler (e-business) internet olarak değil elektronik bilgi alışverişi (Elektronik Data Interchange-EDI) olarak bilinmektedir. Formatlanmış alım talimatlarının ve diğer belgelerin elektronik olarak alış-verişi (EDI işlemleri), hizmet sunan üçüncü bir tarafın özel ve güvenilir iletişim ağları kiralanması telefon hatlarıyla yapılmaktaydı. GEIS bunların en büyükleridir. Emekli askeri teknisyenlerce çalıştırılmakta olan işletme, 100.000 şirketin yıllık bir milyon alış-verişini düzenlemekteydi. Şirketler kendi 71 iç sistemlerini otomatikleştirdikçe, daha çok şirket arasında elektronik ortamda iş yapma olanağı doğmaktadır. Aynı zamanda internetteki büyüme sürmekteydi. Tam bir EDI bağlantısı istemeyen orta ve küçük ölçekli işletmelerde ucuza EDI bağlantıları oluşturmak için GEIS atağa geçmiştir. Küçük sunumcular daha çok büyük şirketlerin bağlantı ağlarına sığınmak zorundadırlar. Küçük şirketler için EDI sunucu, sağlanacak tasarruf maliyetlerini karşılamamaktadır. Internet sayesinde pahalı özel iletişim ağları yerine ucuz kamu ağı kullanılmaktaydı. GEIS bir web sitesi kanalıdır. Sunulan EDI türünden hizmetleri kendi özel telefon ağından GEIS’in büyük müşterilerine ileten bir hizmet sağlamaktaydı. Yirmi yıla yakın süredir işten-işe (B2B) işlemlerde, EDI üzerinde uzlaşılan tek ortak standart olmuştur. Oysa EDI, gerçekte makine tarafından okunabilen bir elektronik mesaj bildiriminden ibarettir. İnteraktif olmadığından, çağrı ve cevap arasında çok gecikmeler yaşanmaktaydı. İnternetin gelişiyle bu durum değişmiştir. Böylece mevcut işlemler ve ilişkiler dijital hale gelirken, yeni işler için açık artırma ve aracısız doğrudan satış olanakları doğmuştur. İşletmeler arası alışveriş olanağı sağlayan şirketler, belirli sektörlerdeki alıcı ve satıcıları bir araya getirerek çöp-çatanlık yaparlar. Bu hizmet karşılığında belirli bir komisyon alırlar. İş dünyasıyla tüketiciler arasındaki web siteleri para kazanmak için didinirken işten işe şirketler süratle yayılmaktadır. Pek çok yeni şirket kurulmuş ve hisse senetlerinin fiyatları ise çok artmıştır. Ancak 2000’de işler bozulmuştur. Kaliforniya’daki Vitro şirketi bir örnektir. Bu şirket, biyo bilimler ve sağlık gereçleri sanayilerinde, işten işe pazarlar oluşturmaktadır. Ayrıca risk sermayesi alabilen ilk şirket olmuştur. Temmuz 1999’da hisse senedi ihracına gittiğinde hisse senedi fiyatları 15 dolardan 240 dolara çıkmıştı. Oysa, 2000 yılında iflasın eşiğine gelmişlerdir. Yeni bir sektör oluşu nedeniyle yatırımcıların beklentileri gerçek üstü tutulmuştur. Bu nedenle gerçek durumdan çok farklı sonuçlar ortaya çıkmıştır. Bu deneyimler de göz önüne alınarak e-ticaretin gelişimi beş ayrı aşamada olacağı düşünülmektedir. • Başlangıç ve Yükseliş; Başlangıç ilginin yoğun olduğu dönemdir. Kitlelerde bu konuda bilincin oluşmaya başlamasıdır. 72 • Öğrenme ve Denemeler; Bu dönem, şirketlerin müşteriyle e-ticaret dönemine başlayarak nasıl hizmet vereceklerini öğrendikleri, gerekli yatırımı yaptıkları, denemelere ve testlere başladıkları aşamadır. • İleri teknoloji Ürünleri; Bu aşamada, internetin geliştirilmiş WEB televizyon ile evlere girmesi yeni yayına başlayan dijital televizyonların, bir dizi evden alış-veriş kanallarına yayın yapma fırsatı tanıması beklenmektedir. Ayrıca akıllı telefonlar ve PC telefonların keşfiyle birlikte ürünlerin daha da ucuzlaması beklenmektedir. • Teknik Alt Yapının Tamamlanması; Bu aşamada şirketlerin ortaya çıkan fırsatların boyutunu tahmin edebilmesine, tüketici taleplerine uygun hizmet vererek talepte artış sağlamasına ve dolayısıyla pazarın genişlemesine fırsat tanınmaktadır. Etkili ve yaygın bir biçimde evlere dağıtım organizasyonları kurularak, evlerde kullanıma göre tasarlanmış kablo ağları genişletilerek, TV-uydu iletişiminin zenginleşmesi gerçekleşecektir. • Kitlesel Pazarlama; Ekipmanların hem kullanıcıya yakın hem de fiyatları düşük internet bağlantılı PC, TV ya da telefon ile birlikte paketin bir parçası olarak satılmasıyla, pazarlama yaygınlaşacak ve internet erişimli cihazlar her evde bulunan cihazlar haline gelecektir. Elektronik ticaret özellikle bilginin önemli katma değer eklediği mal ve hizmetlere uygulanmaktadır. Kitap, bilgisayar, seyahat hizmetleri, yazılım ve elektronik mallar; özellikle, bunlarla ilgili temel bilgilere de yer verilmesi durumunda internet yoluyla en çok satışı yapılan ürünlerdir. Fiziksel malların internet üzerinden satışı daha düşük düzeyde gerçekleştirilmektedir. Bunun istisnası; açık artırmalar, barter ve ticari taleplerin duyurulduğu “Bulletin Board Systems” (açık satış sistemleri) olmaktadır. Pek çok sanayi ürünü ve mal, internet üzerinden doğrudan satışa uygun değildir. Bunun nedenleri; satıcının web sayfasına ulaşacak alıcı sayısının az olması, ürünün fizik içeriği, ürünün spesifik olması veya pazarlama ile ilgili bazı kısıtlamalardır. Fimaların geleneksel pazarlama ve dağıtım yöntemlerini kullanmaya devam edeceği düşünüldüğünde; Web’de olmak, rehberlerde yer almak, ticari fırsatlar sistemine katılmak ve sunum zincir ağlarına katılmak ticareti destekleyici hizmetler olarak değerlendirilebilir. Elektronik ticaret, kullanılan teknoloji ve uygulamalar benzer olmasına karşın taraflarına göre dört ana bölüme ayrılır. 73 • Firma-Firma arasında; Elektronik veri değişimi (EDI), Ürün Veri Değişimi (PDI), danışmanlık veri tabanları, talep üzerine bilgi vermek gibi. • Firma-Tüketici arasında; Tele-shopping (elektronik alışveriş), bilgilendirme hizmetleri, ücretli TV, elektronik ödeme, elektronik bankacılık ve sigortacılık gibi. • Firma-Devlet arasında; Vergiler, sosyal güvenlik, istatistik ve izinlerin elektronik yoldan takibi ve düzenlenmesi, kamu ihalelerinin elektronik ortamda duyurulması ve gerçekleştirilmesi gibi. • Vatandaş-Devlet arasında; Amerika’da “On-Line Government” kavramı artık yasalara girmiş durumdadır. Gelecekte, vatandaşların devletle olan ilişkilerinin elektronik ortamda sürdürülmesi beklenmektedir. Sosyal güvenlik ödemeleri, kişilerin hesapladığı vergi türleri, doğrudan yasama sürecine katılım (direct democracy) gibi. Elektronik ticaret, Singapur Trade Net denilen EDI bazlı sistemin kurulmasında örnek oluşturmuştur. Elektronik ortamda (dijital bilgilerle) tek bir belgenin firmadan başlayarak onay kurumları arasında aktarımını, onaylanmasını, liman ve havayolu taşımacılığı otoriteleri ve firmalarına iletilmesini, firma ve muhasebe kayıtlarının tutulmasını ve gümrükler ile bankalarca tahsilini mümkün kılmaktadır. Dış ticaret önderi olma yarışındaki Singapur ve H.Kong birbirlerine karşı rekabet üstünlüğü sağlayabilmek için en son olanakları değerlendirmektedirler. Çağdaş olanaklar içinde en fazla umut veren teknoloji, elektronik bilgi alanındadır. Serbest ticaret bölgelerinde öncelikle bürokratik yoluna engellerin kaldırılması gidilmektedir. Ticaretin basitleştirilip kolaylaştırılması en öncelikli konudur. Öyle ki dış ticarette otomasyona girmenin ancak dış ticaret belgelerinin sayısının azaltılması (yetkili otoritelerin sayısının azaltılarak bir koordinatör kuruluşuna havale edilmesiyle) ve basitleştirilmesi sonrasında mümkün olabileceği ortaya çıkmıştır. İlk reform çalışmaları, yapısal değişim kapsamında teknik olmaktan çok, siyasi mutabakat alanında beklenmektedir. İlk aşamada, firmalar on-line olarak kendi PC’lerinden veya açılan terminallerden ticari formları doldurarak onaylama sürecine otomatik olarak geçebiliyorlardı. Dış ticarette 1980’lerden itibaren başlatılan atakla, beş yıl içinde bu koordinasyon çalışmaları sonuçlanmıştır. Dış ticaret işlemlerinin on-line olarak yapılabileceği ve belge sayısının çok indirilebileceği ortaya çıkmıştır. 74 Böylece, 1986’da IBM tarafından trade net kurulmasına karar verilmiştir. Sistemin yazılımı için Singapurlu bir firma görevlendirilmiştir. 1989’da Trade –net üzerinden ilk işlem yapılabilmiştir. Bir deniz taşımacılığı belgesi, internet yoluyla gönderildikten sonra onaylanmış belge olarak 10 dakika içinde firmaya geri dönmüştür. 1991’e gelindiğinde ticaret işlemlerinin % 95’i trade net ile yapılmaktaydı. Trade net maliyeti bu işlemlerde şu düzeydedir. İlk bağlantı ücreti; 750 $ Aylık tele-bağlantı ücreti; 30 $ Sistemde 1 KB bilgi işleminin maliyeti; 0.5 $ (Ortalama ücret 35 $) (ortalama bir belge 7 KB bilgi içerir.) Minimum bilgisayar donanımı tutarı; 4000 $ EDFACT’a uyumlu yazılım ücreti; 1000-4000 $ Taşımacılık firmalarının maliyetleri % 25-30 düşerken, işlem süresi 1-4 günden 15 dakikaya indirilmiştir. Sonradan onaylanmak yerine önceden onaylama uygulamasına geçilmiştir. Gümrük ve vergi idaresi bu sistemden oldukça yarar görmüştür. Yanlış beyan halinde firmalara hem maddi cezalar, hem de gelecek işlemlerinde olağanüstü bir kontrol uygulamaya konulmaktadır. Ticari belgelerin kayıt, işlem ve arşiv görevini yürüten Ticaret Kurulu’nun maliyetleri tam otomasyon sonucunda % 20 düşmüştür. Dış ticarette kara, deniz ve hava işletmeleriyle yapılacak işlemler, taşıma şirketleri, ihracat ve ithalat şirketleri, banka ve sigorta kuruluşları arasında koordinasyonu sağlayacak bir Ticaret Kurulu tarafından yürütülür. Belgelerin sunumu ve kabulündeki hatalar azaltılmıştır. Ticaret Kuruluna kayıt ve kontroller kadar bilgi istatistikleri de otomatikleştirilmiştir. Ticari kodlama işlemi, kontrol sonrası (ticari sicillerden ve oda kayıtlarından) şirket bilgilerinin teyidi, belgelerde sunulan bilgilerin mevzuata göre teyidi, komisyon ve ücretlerin kesilmesi, otomatik olarak hesaplardan ödeme ve hesapların kontrolü, belgelere vergiye tabi malların işlenmesi, gümrük belgelerinin tek bir e-belgesiyle doğrulanması ve farklı kurumlara iletilmesi sonucunda, kontrol ve onay belgelerinin elektronik ortamda tescil edilmesi tamamlanmaktadır. 75 Uluslararası ticarete konu olan ilgili bilgiler elektronik ortamda çok hızlı bir biçimde halledilip işlenebilirken, fiziki dağıtım ve işlem kanallarının da buna ayak uydurması ve hızlandırılması gerektiği ortaya çıkmaktadır. İmalatta başlayan gelişmeler, CAD-CAM sistemleri siparişe göre anında üretim ile sınırlı kalmamıştır. Stokların en aza indirilmesi ve tam zamanında sipariş “just on-time” yaklaşımı her alana yaygınlaştırılmaktadır. Bununla ilgili olarak tüketiciler ve girdi sunucularının aralarındaki ilişkiler de aynı ortama yani aynı düzeye getirilmektedir. Verimliliği etkileyen ya da verimsizlik kaynağı olan bürokratik engellerin aşılması, e-ortamın global dünyasında yine ancak elektronik ortamda gerçekleştirilebilecektir. E-işlem hızına tüm işlemleri eriştirmedikçe darboğazlar oluşacaktır. Bürokrasi ve politikanın da mutabakatıyla önce gümrüklerde; taşımacılık ve gümrük işlemlerinin azaltılması, basitleştirilmesi, elektronik veri değişimi ve gümrük verilerinin düzenli bir biçimde temini önem taşımaktadır. Çoklu taşıma (konteyner) olanakları malların dağıtımıyla ilgili yönetim bilgilerinin karşılıklı değişimi, uydu-yer saptama iletişimi ile e-ticaretin öncelikleri sağlanmaktadır. Elektronik ticaretin gelişebilmesi için kullanıcıların ve iş çevrelerinin elektronik ortamda yapmış oldukları işlemlerin değiştirilmeyeceğinden ve engellenmeyeceğinden emin olmaları gerekir. Bu nedenle elektronik ticarette güven ve güvenilirliği sağlayacak teknolojiler getirilmektedir. Bunların kullanımı ve kabul görmesi için yasal ve kurumsal düzenlemeler de yapılmaktadır. Uluslararası şifreleme teknolojileri ve ürünlerinin, kamu güvenliği gerekçelerini de göz önüne alarak uygulanmalarını garantilemek, sayısal imzanın ve sertifikasyonun esas alınması, sözleşmelerin ve veri tabanının korunması için yasal çerçeve gerekmektedir. Yazılı, imzalı belge ve orijinal belge şartları birbiriyle sıkı sıkıya bağlıdır. Belgenin orijinali verinin değişmemiş olduğunu kanıtlamak için istenir. Kıymetli evrak, konşimento veya hakların devrini gerçekleştiren öteki belgelerde mülkiyet ve haklar fiziki olarak bir belgeye sahip olmakla kanıtlandığı için orijinal belgenin iddia sahibinde olması önemlidir. Elektronik ticaretin uluslararası ticaret belgelerine uygulanması en zor konulardan biridir. Tüm tarafların güvenebileceği merkezi bir kayıt/elektronik noter sistemi kurulması önem kazanmaktadır. Böylece hakların el değiştirmesi, elektronik sistemlerle sağlanabilecektir. 76 3.3.1. Ticaret Noktaları Ulusal ticarette standartlar özgün olabilirse de sınır ötesinde geçerli olmayabilir. Uluslararası ticaret bu nedenle tüm sistemlerin karşılıklı uyum içinde olmasını gerektirir. Elektronik bir ortamda yapılan ticari bir işlemin yapıldığı zamanın ve yerinin tespiti de önemli bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Elektronik sözleşmenin oluştuğu anın tespiti mülkiyetin el değiştirmesi, kayıp veya zarar görme durumlarında önem taşımaktadır. Bir işlemin yapılış zamanı, elektronik ortamda teklifi gönderen kişinin bilgisayar sistemine kabul mesajının geldiği andır. UNCTAD, bu alanda evrensel bir standart oluşturulmasına katkı sağlamaktadır. UNCTAD’ın 1992’deki konferansıyla başlatılan projeye göre, gelişmekte olan ülkelerin uluslararası ticarete katılma düzeylerinin artırılması hedeflenmektedir. Ticari yöntemlerin basitleştirilmesi ve uyumlaştırılması ile bilgi ağlarına girmenin kolaylaştırılması sağlanmaktadır. Bu amaçla; Gümrükler; (Automated System For Customs Data) ASYCUDA Taşımacılık; (Advance Kargo Information System) ACIS Ticari Bilgi; (Elektronik Data Interchange for Administration, Customs and Transport) EDIACAT Haberleşme; (Global Trade Points Network) GTP Net gibi uluslar arası standartlar oluşturulmasına çalışılmaktadır. Geleneksel ticari finansman yöntemlerini, spesifik finansman ve risk yönetimi araçlarıyla desteklemek için danışmanlık hizmetleri de verilmelidir. Bu global ticaret ağı standartlarının ilk aşaması olarak 1991’de Ticaret Noktaları fikri ortaya atılmıştır. 1992-94 yılları arasında 16 ülkede ticaret noktası kurulmuştur. İkinci aşamada ise World Wide Web de yer almak için gerekli teknik donanım oluşturularak TN’lerin birbirlerine bağlanmasına geçilmiştir. Üçüncü aşamada ise karşılıklı ödeme ve sözleşmelerin yapılabilmesine olanak verecek olan güvenli elektronik ticaret ortamının kurulmasına geçilmektedir. Ticaret Noktası aracılığıyla GTP Net’e açılmak ve öteki ülke TN’lerinin sunduğu bilgiler aracılığıyla potansiyel ticaret ortaklarına; alım-satım, yatırım, ortaklık teklifi ve diğer elektronik ticaret olanaklarının güvenlik ortamında sunulması mümkün olacaktır. 77 Ticaret noktaları programı, uluslararası ticarette ortaya çıkan sorunlara çözüm bulabilmek için UNCTAD tarafından başlatılan “Ticarette Etkinlik Girişimi” programının önemli bir aşamasıdır. Bu alanda tüm potansiyel taşıyan firmaların, basitleştirilmiş ve kabul gören iş süreci ve pratiklerini kendilerine baz almaları ve dünya genelinde uluslararası ticari işlem maliyetlerini düşürmek için modern teknolojilerden mümkün olduğunca yararlanmaları gerekmektedir. Ticari etkinliği artıran teknik yasal çerçevenin yanı sıra, uluslararası standartların aktarılması, kullanımlarının teşvik edilmesi ve uygulanması da işbirliğini gerektirmektedir. Ticaret noktalarında verilen hizmetler; gelişmiş bilgi, pazar araştırması hizmeti, ihracat prosedürleri konusunda eğitim, firma web sayfası ve ürün katalogları hazırlanması, iş mektubu ve sözleşme hazırlama yardımı, çeviri hizmetleri, toplantı düzenleme/yardım etme, taşımacılık konusunda danışmanlık, gümrük işlerinde yardım, ticari sertifikaların verilmesi, EDI hizmetleri, sigorta ve finans hizmetlerinin verilmesi, seminer ve eğitim programları, elektronik kimlik belgesi düzenlenmesi ve onaylatılması gibi gayet geniş kapsamlıdır. Bu elektronik ticaret olanakları içinde % 80’ nin üzerindeki payı; e-mail hizmeti, internet erişimi, internet sayfası hazırlanması almaktadır. Bu sistem, e-ticaret olanakları dışında, bilgi kaynağıdır ve bilgi ağlarına erişim noktasıdır. Ticari bilgiler; pazar bilgileri, diş ticaret mevzuatı ve firma profilleri sunar. Firma ve ürün bilgilerinin izlenmesi, web sayfası hazırlama ve ev sahipliği işlemlerine yardımcı olur. 3.3.2. Türkiye’de İnternet Ülkemizde Türk telekomünikasyon A.Ş. tarafından ulusal internet alt yapısı ağı olarak planlanan TTNET, internet servis sağlayıcılarına, içerik sağlayıcılara, kurumsal ve bireysel kullanıcılara, Türkiye’nin her yerinden sağlıklı, güvenilir ve hızlı internet erişimi sağlamak amacıyla kurulmuştur. Ses, veri ve görüntünün bir arada, yüksek hızlarda ve aynı ortamda iletimine olanak sağlayan ATM teknolojisinin kullanıldığı TTNET ağının ülke genelinde yaygınlaştırılması ve tüm illerde kurulması planlanmıştır. TTNET 140 erişim noktası ile tüm il merkezlerini ve trafiği yoğun ilçe merkezlerini kapsamaktadır. Büyük iller 155 Mbps hızında, diğer iller ise 34 veya 2 Mbps hızıyla birbirine bağlıdır. Yurt dışı hat kapasitesi ise 113 Mbps olarak planlanmıştır. 78 TÜRKSAT uyduları üzerinden TV ve steoro radyo yayınlarına küçük çaplı antenlerle erişim mümkündür. TÜRKSAT uyduları sayesinde ülkemizin dağlık ve engebeli bir arazi yapısına sahip olan bölgelerinde de TV, telefon, faks ve data hizmetleri verilebilecektir. Bu bölgelerde yüksek güçlü aktarıcılar (transponders) sayesinde halen kullanılmakta olan IBS uydu istasyonlarına ek olarak uydu yer istasyonları kurulabilecek ve iletişim en iyi şekilde sağlanabilecektir. Silahlı kuvvetlere ve güvenlik kuruluşlarına yüksek kalitede ses ve veri (data) devreleri tahsis edilmek suretiyle iletişim hizmeti verilebilecektir. Bu şekilde kurulacak olan çok küçük çaplı antenlerle, komuta ve kontrol düzeyinde iletişim sağlanabileceği gibi, yine benzer sistemlerle hava alanları, limanlar ve kara sınır kapıları bir bilgi merkezine bağlanarak giriş ve çıkış yapanlar hakkında anında bilgi sağlanabilecektir. TÜRKSAT uyduları sayesinde kurulacak bir özel şebeke ile Orta Avrupa, Orta Asya ve komşu ülkelerdeki elçilik ve konsoloslukların şifreli ses ve veri iletimiyle doğrudan doğruya bağlantıları kurulabilecektir. Üniversiteler arsında daha hızlı internet erişimi sağlamak için İnternet–3 projesi desteklenmektedir. Kamu sektöründeki sağlık, eğitim, eğlence, elektronik ticaret vb. uygulamalar desteklemek için Yeni Kuşak İnternet (NGI) projesi yürürlüğe konacaktır. Üniversitelerimizin internete bağlanması için yaklaşık 100 noktadan erişim sağlayan Ulusal Akademi Ağı (ULAKNET) 1997’de kurulmuştur. ULAKNET’in yurt dışı çıkış kapasitesi 10 Mbps dolayındadır. Ayrıca, bazı kamu ve vakıf üniversitelerinin kendilerine ait yurt dışı çıkış hatları bulunmaktadır. Ülkemizde B2B modelinin ilk örneğini, beyaz eşya üreticisi olan Arçelik firması gerçekleştirmiştir. Bu uygulama ile birlikte, bayiler siparişlerini Arçelik’in pazarlama şirketi olan Atılım Pazarlaşma’ya İnternet üzerinden verebilecek bir yapıya geçmiştir. Bu yeni iş modeli sayesinde sistem, satış bölümünün yükünü % 25 oranında azaltmıştır. Böylece, satış personeli diğer bazı hizmetler için daha fazla zaman ayırmaya başlamış ve teslimat süreleri kısaltılmıştır. Migros’ ta 1999 yılı sonunda İstanbul’un Avrupa yakasında başlayan uygulamanın ardından Anadolu yakası, daha sonra ise İzmir kent merkezinin bütünleşmeşi sağlanmıştır. Tüm kentler Migros Sanal Market hizmet alanı içine alınmıştır. Ancak ödemeler internet üzerinden gerçekleştirilememekte, bir Migros görevlisi ödemeleri kabul etmektedir. TEBA firması da 1998’de WEB sitesi açarak Türkiye’de internet üzerinden beyaz eşya siparişi almaya başlamıştır. İnternet üzerinden verilen siparişlerde %25 indirim uygulanmaktadır. Nakliye için de her hangi bir ücret talep etmeksizin hizmet verilmektedir. TEBA, sanal mağazasının ziyaretçi sayısını artırabilmek için Süperonline sayfasına da “banner” denilen reklam linklerinden koymuştur. İnternet üzerinden yapılan satışların 79 ödemesi havale yoluyla yapılmaktadır. Bankacılık sektöründeki gelişmelere paralel olarak kredi kartıyla ödeme olanakları da sağlanacaktır. 3.3.3. İnternet Alt Yapısı Elektronik bilgi teknolojileri kullanımının yaygınlaşması ile; küreselleşme yapısı içinde uluslararası işler ve işbirliği olanaklarının değerlendirilmesi, uluslararası pazarlama olanaklarının irdelenmesi, kalite yönetim sistemleri ve toplam kalite (kontrol) yönetiminin uygulanabilmesi açısından insan kaynaklarının geliştirilmesi, know-how transferi ve tersinemühendislik uygulamaları mümkün olacaktır. Önümüzdeki yirmi yıl içinde bilgi teknolojisine bağımlılığını artıran şirketler varlığını sürdürebileceklerdir. Bugüne kadar ucuz işgücü, enflasyonist politikalar, teşvikler gibi faktörlerin de yardımıyla dış satım yapmak mümkün olmuştur. Ancak bunlar uzun vadeli teknikler değildir. Maliyetleri düşürmek için elektronik bilgi teknolojilerini verimli kullanmak zorunludur. Ayrıca yarının dış ve iç ticaret işlemlerinin bu elektronik ortamda yapılacağını bilmek ve ona göre hazırlanmak gerekmektedir. Elektronik bilgi teknolojileri zincirinin üç halkasını oluşturan donanım, yazılım, ve iletişim temellerinden hiç birisinin zayıf bırakılmaması gerekmektedir. Özellikle yazılım sektörünün, bu bilgi teknolojilerinde ilerlemek için en önemli halkayı oluşturduğu unutulmamalıdır. Yazılımın desteklenmesi, sektördeki dışa bağımlılığın kontrol altında tutulabilmesi için çok yararlı olacaktır. İletişim ana planı doğrultusunda, mevcut iletişim alt yapısının da sürekli olarak geliştirilmesi gerekmektedir. 2005 yılında 26 milyon sabit, 40 milyon mobil telefon abonesinin olacağı tahmin edilmektedir. 2001 yılından itibaren GSM 1800 sisteminde en az iki operatörün daha lisans almasıyla birlikte, internetin yaygınlaşması, interaktif bankacılık uygulamaları, Kablo TV’deki gelişmeler, kamu ve özel sektör iletişim projelerindeki artışlar, ülkemizde yüksek kapasiteli ve güvenilir bir iletişim alt yapısının kurulmasını zorunlu kılmaktadır. Artan taleplerin karşılanması ve yüksek iletişim kalitesi için, kentler arası ve kırsal alan haberleşmesinde fiber-optik kabloya ağırlık verilmesi ve havai hat yerine yer altı hatlarıyla kesintisiz bir hizmet sunulması gündemdedir. İnternet gelecekte daha da yaygınlaşacaktır. Web tasarımları daha da etkileşimli (interaktif), anında kullanılabilir, kişiye özel düzenlenebilir, farklı platformlarda çalıştırılabilir, zengin 80 içerikli ve kullanımı kolay hale gelecektir. Bu niteliklerle, şirketlerin hem ürünlerini hem de hizmetlerini tasarlama, oluşturma, teşvik etme, satma, teslim etme ve destek hizmeti verme biçimleri köklü değişiklikler geçirecektir. Tahminlere göre 2005 yılına kadar elektronik ticaretin dünyadaki cirosu bir trilyon dolara ulaşacaktır. 3.3.4. Yatırım Teşvik Belgeleri Bilişim sektörünün elektronik ürünleri itibariyle verilen teşvik belgelerinin bölgelere göre dağılımı aşağıda tablo olarak gösterilmiştir. TABLO 16. ELEKTRONİK SEKTÖRÜ YATIRIM TEŞVİK BELGELERİ BÖLGESEL DAĞILIMI (1995-2000) BÖLGELER ADET SABİT YATIRIM (MİLYAR TL.) Marmara 64 İç Anadolu 21 Ege 18 Karadeniz 3 Toplam 106 Kaynak; Elektronik Sanayi ÖİKR. DÖVİZ TAHSİSİ (BİN DOLAR) 61 114 14 359 9958 2158 87 589 162 976 82 987 27 437 5 949 279 349 İSTİHDAM (KİŞİ) 2617 1384 112 99 5212 Elektronik sanayi için toplam 97 adet yatırım belgesi düzenlenmiştir. Toplam sabit sermaye yatırımı 87 589 milyar Tl, döviz tahsisi ise 279 349 bin dolar olmuştur. Yürürlükteki mevzuat çerçevesinde, sektörde yapılacak komple yeni yatırımların gelişmiş yörelerde de teşvik ediliyor olması nedeniyle, yatırımların sürekli artma eğiliminde olduğu bilinmektedir. 3.4.Yazılım Sektörünün Geleceği Bilişim sektörünün temel alt yapısını oluşturan Telekom yatırımlarını geleceği aşağıdaki tabloda gösterilmektedir. TABLO 17. İLETİŞİM HİZMET KAPASİTESİNDEKİ GELİŞMELER Hizmet Tel.San. Kap (1000 Hat ) Tel.Abonesı (1000 Ad. ) Tel. Ab. Yoğ. (Ab./100 Kişi) Tel.Trafiği (Ml.Kontür) Kırsal Tel. (Ad.) 1995 14550 13227 21,8 64057 46500 1999 19679 18054 28,0 115318 51381 81 2000 21129 19510 29,9 120000 60529 2005 28220 26000 37,0 205000 76000 VII. BYKP 7,7 8,1 6,5 13,4 5,4 VIII.BYKP 6,0 5,9 4,4 11,3 4,7 Tablo 17’nin Devamı Hizmet 1995 Ankasörlü Tel.Sayısı (Ad.) 58125 Sehiriçi Tel.Dağıtımı (1000 Çift/Ad.) Ana Şebeke 22392 Lokal Şeb. 30886 Fiber Optik Kablo Şeb. (Km.) 28300 Mobil Tel. Abonesi Analog 103833 Sayısal (Bin Ad. 332 Kablo-Tv Ab. ( Bin Ad.) 403,9 İnternet Kullanan (Bin Ad.) 30 Kaynak;VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı, DPT 1999 78086 2000 101166 2005 190863 VII. BYKP 11,7 VIII.BYKP 13,5 30050 42740 58770 32173 46054 76656 39700 58650 103000 7,5 8,3 22,1 4,3 5,0 6,1 121517 7500 750,3 900 126000 12000 1300 1650 149000 30500 4600 15000 3,9 104,9 26,3 122,9 3,4 20,5 28,8 55,5 İletişim sektöründeki gelişmeler oldukça dikkati çekicidir. Şebekelerde kullanılan fiber optik kablo uzunluğu, 1995 yılında 28 300 km. iken 2000 yılında 126 000 km.’ye ulaşmıştır. Sayısal mobil abone sayısı ise; 1995’de 404 000 iken, 2000 yılında 1300 000’e çıkmıştır. İnternet kullanıcılarının sayısı aynı şekilde çok yüksek bir artış göstererek; 1995’de 30 000 adetten, 2000’de 1 650 000 adete yükselmiştir. Yedinci plan sonundan (2000 yılı), Sekizinci Plan Döneminin sonuna dek (2005) öngörülen tahminlerle; fiber kablo uzunluğu 103 000 km’ye, sayısal mobil telefon abonesi sayısı 30 500 000’e, internet kullanıcıları ise 15 milyona yükselecektir. 1995-2000 döneminde bu ürünlerde sırasıyla yıllık % 22,1, % 104,9 ve % 122,9 olmuştur. Telekom altyapı yatırımlarının kısıtlılığı nedeniyle bu yüksek artış oranlarının 2005 yılına kadar sürdürülemeyeceği öngörülerek sırasıyla; % 6,1, %20,5 ve %55,5 olacağı varsayılmıştır. Yeni hizmetlerin kurulu ağlardan ve bunların kısıtlayıcı özelliklerinden etkilenmeden ve bağımsız olarak ortaya konulabilmesi için etkin bir standartlaşmaya gerek vardır. Bu alanda izlenmesi gereken ETSI ve ITU gibi uluslararası kuruluşlardaki ülke etkinliği artırılmalıdır. Bu kuruluşların standartlarını, gerektiğinde ülkeye özgü uygulamaları belirleyerek uyumlaştıracak olan ülkemizin düzenleyici kurumunun yeterince etkin bir işlev göstermesi gerekmektedir. Aksi halde, elektronik ticaret gibi uygulamalar, bilgi iletişim teknolojileri sektöründe para akışı yolu ile katma değer bırakacak olan gelişmeleri geciktirmektedir. İşletmeciler arasındaki rekabet, kullanıcılara akıllı davranan hizmetler sunulmasına yol açmıştır. Çeşitli hizmetlerin yarı özelleştirilmesi ile ülkemizde de akıllı hizmet uygulamaları yaygınlaşacaktır. Arayan numaranın gösterilmesine ilk olarak GSM’de başlanmıştır. 82 Akıllılığın ağırlıklı olarak ağda mı yoksa uç birimlerinde mi yer alacağı konusunda belirsizlik vardır. Gerek coğrafik olarak dağınık bir yapıya yönelen şirketlerin intranetleri, gerekse kişisel olsun kurumsal olsun kamuya açık ağlar üzerinden özellikle de internet üzerinden aktarılan bilgilerin güvenliğinin sağlanması bu sektörde gelişimin ön koşulu olmaktadır. Ulusal çıkarların ve bilgi güvenliğinin bilgi güvenliği sağlayan kuruluşlara karşı da sağlanabilmesi için, ulusal algoritmalar üretilerek bunların kullanılması ve yazılımlarının özendirilmesi ulusal bir önem taşımaktadır. Önümüzdeki beş yıl içinde, standartlaştırma çalışmalarının tamamlanmasıyla, kullanıcılar üçüncü kuşak gezgin iletişimle tanışacaklardır. Evrensel Gezgin İletişim Sistemi UMTS ağının sunduğu hizmetler ve yaratılacak uygulamalar açısından gerçek bir devrim niteliğindedir. Bu noktada ülkemizin de teknolojik, ekonomik ve yönetimsel açıdan hazırlıklı olması gerekmektedir. Gelecekte iletim omurgasının SDH temelli olacağı düşünülmektedir. Fiziksel ortam olarak, Fiber optik öne geçmektedir. Gelecekte geniş bant ile darbant hizmetlerinin yakınsamasıyla, tek bir omurga (geniş bant); hem anahtarlamanın (swithing) hem de yönlendirmenin (Routing) birlikte birbirlerini tamamlayacakları bir yapı oluşturacaktır. Ülkemizin sahip olduğu uydular yakın gelecekte ömürlerini doldurup gelişmiş yeni kuşak uydular ile değiştirildiklerinde, bugün olduğu gibi yayın hizmeti vermeyi sürdüreceklerdir. Önümüzdeki yıllarda atılacak uydular, ağırlıklı olarak internet ve türevi çoklu ortam hizmetlerine ayrılmıştır. Alt yapı kısıtlaması nedeniyle tüm bilişim sektöründeki gelişmenin de sekizinci beş yıllık kalkınma planlarında öngörüldüğü şekilde gerçekleşeceği kabul edilmektedir. 83 4. TALEP Bilgi ve iletişim teknolojileri, yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren yaşanan gelişmelerle ülkelerin ve firmaların rekabet üstünlüğü sağlamak üzere kullandıkları en önemli araç haline gelmiştir. Diğer tüm sektörleri etkilemesi ve değiştirmesi bilgi ve iletişim teknolojilerinin temel bir sektör olarak kabul edilmesinin ana nedenidir. Bilgi teknolojileri ürünlerinde performans artışı ve teknolojinin ucuzlaması ile kullanıcı sayısı artmıştır. Bilgisayarın yaygın ve kişisel kullanıma uygun hale gelmesi, bilgi teknolojileri pazarında donanım ve yazılım alanlarının hızla gelişmesini sağlamıştır. Kullanıcı sayısının artması, kullanıcıların birbirleriyle olan iletişim konusunu gündeme getirmiş, sonuçta da internetin ortaya çıkmasıyla küresel ölçekte bir elektronik ağ kurulmuştur. Telekomünikasyon sektörü tüm bu gelişmelerde kilit rolü oynamaktadır. Sabit telefon şebekesi üzerinden verilen yeni hizmetler ve kullanıcı istekleri, bu sektörün teknolojik kapasitesinin hızla artmasını ve mobil iletişimin ön plana çıkmasını sağlamıştır. Geleneksel tanımların ortadan kalkması anlamına taşıyan ve yakınsama olarak tanımlanan gelişmeler, bilişim teknolojileri, telekomünikasyon ve yayıncılık alanlarının birbirleriyle etkileşimlerini ve bunun sonucu olan uygulamaları ortaya çıkarmıştır. Elektronik sanayi, bu teknolojilerin üretiminde bilgi ve iletişim teknolojileri sanayine dönüşerek gelişmiştir. Genel olarak bilgi ve iletişim teknolojileri olarak adlandırılan sektörün OECD ülkeleri ve milli gelir içindeki ağırlığı ortalama olarak %2,5-%4,5 düzeyindedir. Bilişim sektörünün ekonomideki yerini belirtmek için temel alınan bir başka gösterge, bu sektörlerde yapılan harcamaların milli gelire oranıdır. Bu oranın OECD ortalaması, 1997 yılında % 7,7 olmuştur. Türkiye için BİT harcamalarının milli gelire oranı 1997 yılı itibarıyla % 2,4 dolayındadır. Bunun en büyük bölümünü iletişim oluşturmaktadır. Bilgi ve iletişim sektörünün 1990-1997 yılları arasında yıllık büyüme oranı da % 7,7 olmuştur. Büyüme artışı yönünden ilk beş sırayı; Polonya, G.Kore, Macaristan, ABD ve Çekoslovakya almaktadır. Türkiye ise 27 OECD ülkesi arasında büyüme hızı olarak 13. sıradadır. Bilişim sektöründe durum saptaması yaparken, bilgi üretimi, bilgi iletişimi ve bilgi işlemenin birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Bilgi ve iletişim teknolojilerinden tam kapasitede yararlanabilmek için bir ülkedeki ulusal bilgi alt yapısının kurulmuş ve her türlü bilgi hizmetinin örgütlenmiş olması gerekmektedir. Bir ülkenin ulusal bilgi alt yapısı, mevcut bilgilerin işlenmesine, depolanmasına, bir yerden bir yere iletilmesine ve bu bilgilerin 84 gerektiğinde erişilmesine olanak sağlayan teknolojileri, kuralları, standartları ve politikaları kapsar. Son yıllarda ülkemizde ulusal bilgi alt yapısının kurulmasına yönelik önemli adımlar atılmıştır. Türkiye Ulusal Enformasyon Ana Planı (TUENA) çalışmaları sırasında Türkiye’de 2010 yılında isteyen herkesin ulusal bilgi alt yapısına erişebilmesinin toplam maliyeti 35 milyar dolar olarak hesaplanmıştır. Bu tutarın, 14 milyar doları alt yapı için, 21 milyar doları da bilgisayar, Web, TV gibi uç birimler için harcanması öngörülmektedir. Ülkemizde, ulusal bilgi alt yapısının kurulmasında fiili ve kısmi sorumluluk yüklenmiş olan Türk Telekom A.Ş, TBMM Bilgi Teknolojileri Komisyonu, İnternet Üst Kurulu, Elektronik Ticaret Koordinasyon Kurulu, Kamu-Net, Okul-Net, ULAKNET, KOBİNET, vb. gibi kurum ve kuruluşlar arsında halihazırda bir eşgüdüm olduğunu söylemek zordur. Ulusal düzeyde, bilgi üretimi, yönetimi, ve örgütlenmesinden sorumlu olan üniversiteler, kamu sektöründeki ve özel sektördeki araştırma-geliştirme kuruluşları, TÜBİTAK, DİE, Türk Patent Enstitüsü, Türk Standartlar Enstitüsü, Milli Kütüphane, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, kurum arşivleri, bilgi merkezleri ve müzeler arasında işbirliği ve eşgüdümün de bir an önce sağlanması zorunludur. Bilişim sektöründe ülkenin boyutları, Türkiye nüfusunun yeni iletişim ve enformasyon teknolojilerine erişim ve bu teknolojileri kullanım yeteneği açısından değerlendirilmelidir. TESİD anket çalışmalarına göre, 1999 yılında bilişim araçlarının aile düzeyinde kullanım dağılımına bakıldığında; evlerde bilgisayar sahiplik oranı, % 6,5, internet bağlantısı ise % 1,2 olmaktadır. İşyerlerinde bilgisayarı olanların oranı % 11,3, internet bağlantısı olanların oranı ise %1,9 olarak belirlenmiştir. Bu sonuçlar özellikle ulusal enformasyon alt yapısının ana oluşturanları açısından yeni iletişim ve enformasyon teknolojilerinin yeterli yaygınlıkta olmadığını göstermektedir. Bilgisayar ve internet aboneliği oranı oldukça düşüktür. Ancak, gelecekte kurulacak ulusal enformasyon altyapısı üzerindeki iletişim hizmetlerine her kesim tarafından yoğun ilgi duyulmaktadır ve beklentiler oldukça yüksektir. Kent nüfusunda bulunan bilgisayarların % 52,5’si en üst gelir grubundadır. Üst ve en üst gelir grupları göz önüne alındığında, Türkiye’deki bilgisayarların yaklaşık % 80’inin bu üst kesim grubunda toplandığı görülmektedir. Bir başka deyişle nüfusun % 40’ı bilgisayarların % 77,5’ini; nüfusun % 60’ı ise bilgisayarların % 22,5’ini kullanmaktadır. 85 Erişim açısından dengesizliğin ortaya çıkması yanında, kullanım yeteneği de büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle en yaygın teknolojilerden olan telefonun kimi ileri hizmetlerine ilişkin kullanım yeteneği temel alınmıştır. Sadece tuşlara dokunarak yararlanılan bazı ileri özellikler en alt düzeyde kullanım yeteneğinin göstergesi olarak alınabilir. Telefon hizmetleri içinde zorunlu olarak kullanılması gereken arıza bildirme işlemi, beklendiği gibi % 48,6 ile en yoğun kullanılan bir hizmettir. Banka işlemleri dışında, yukarıdaki hizmetleri kullanabilmek için yalnızca telefona sahip olmak yeterli olmasına karşın, özellikli kullanım hizmetlerinin düşük oranda kaldığı görülmektedir. Enformasyon altyapısı açısından çıkarılacak sonuç, hane halkı bazında telefonun özelliklerini kullanma yeteneğinin düşük olduğudur. Bu düşüklük, en alt gelir gruplarına doğru gidildikçe artmakta, üst gelir gruplarına doğru azalmaktadır. Telefon gibi bilgi altyapısının eşiği sayılan bir teknolojideki bu kullanım düşüklüğü, daha gelişkin enformasyon alt yapılarının kullanımında da sorunlara yo açabilecektir. Bu açıdan, özellikle hizmetlerin kullanımı konusunda gerekli eğitimin verilmesi bir alt yapı sorunu kadar özenle gerçekleştirilmelidir. Geleceğin, haberleşme altyapısına erişim için önemli ölçü olan bilgisayar sahipliğinin toplum içindeki dağılımı dengesizdir. Geleceğin, bilgi toplumunun yeni kesimleri dışlamaması için alım gücünü yükseltecek uygun ekonomi ve toplum politikaları geliştirilmesi öncelik kazanmaktadır. Bilgisayar sektörü, OECD ülkelerinde 1997 yılında donanım pazarının parasal büyüklüğü, 298 milyar dolar olmuştur. Yıllık ortalama artış hızı 1990’ dan beri % 7,3 dolayındadır. Büyümenin ana nedeni kişisel bilgisayarlar ve iş istasyonları ile veri iletişim cihazlarıdır. Bilgisayar ağlarının ve internet kullanımının artmasıyla birlikte veri iletişim cihazlarının Pazar payı 1990-1997 yılları arasında iki katına çıkmıştır. 27 OECD ülkesinde donanım pazarı içinde de kişisel bilgisayarların ve iş istasyonlarının payı 1990-1997 arasında % 37’ den % 49’ a yükselmiştir. 1992-1997 yılları arasında tüm OECD ülkelerinde kişisel bilgisayar sahibi olan nüfus, 100 kişide 10 kişiden 24 kişiye çıkmıştır. Türkiye’de bilgisayar pazarı donanım ağırlıklıdır. Ev pazarı gelişmemiştir. Donanım ürünlerinde rekabet koşullarının doğurduğu zorluklar ve karlılığın düşmesi sonucunda bilişim teknolojisi ürünlerinin arz edenlerin mali yapısı bozulmaktadır. Ülkemizde donanıma yatırım yapan ilk on şirket bankalardır. Elektronik ticaret ve internet bankacılığı alanlarında yaşanan hızlı gelişmeye paralel olarak artış gerçekleşmektedir. 86 OECD ülkelerinde 1997 yılında paket yazılım pazarının parasal büyüklüğü 108 milyar dolar olmuştur. Bu tutar, dünya yazılım pazarının % 94’ ünü oluşturmaktadır. 4.1. Talebi Belirleyen Etmenler Bilgi ve iletişim sektörlerinde büyümenin temel etkenleri şu şekilde belirlenmektedir. Hizmetlere Geçiş; Tüm sektörlerde bilgi teknolojileri kullanımı, hizmet ekonomisine geçişte doğrudan sorumlu olmasa da yapısal değişimi güçlendiren bir etkendir. OECD ülkelerinde hizmetler sektörünün milli gelir içinde ki payının üçte iki oranında olduğu unutulmamalıdır. Şirketlere ve iş hizmetlerine yönelik ürünler, bilişim sektörünün en önde gelen alanlarıdır. Araştırma-Geliştirme; Ar-Ge harcamalarına göre dünyanın en önde gelen 15 şirketinden dokuzu, elektronik–elektrikli makineler alanında faaliyet göstermektedir. BİT firmaları artan ölçüde, sofistike ürünler üretmek için Ar-Ge harcamalarının ağırlığını artırmaktadırlar. 1997 yılında OECD ülkelerindeki Ar-Ge harcamaları, işle ilgili toplam Ar-Ge’nin dörtte biridir. Bu harcamaların büyük kısmı yazılım geliştirme ile ilgilidir. Maliyet ve Fiyatlarda Düşüş; Kişisel ve geniş ölçekli bilgisayarlarım fiyatı teknoloji süreci içinde düşmekte ve daha kolay karşılanabilir duruma gelmektedir. Ancak, yazılım ve hücresel telefon hizmetleri göreceli olarak daha yavaş düşüş göstermektedir. İnternet servis sağlayıcılığı (ISS) abone ücretleri de düşüş göstermektedir. Ticareti Düzenleyici Kurallardaki Değişim; 1990’ların başından itibaren yapılan deregulasyonlar BİT sektörünün gelişmesini ve internetin büyümesini sağlamıştır. Kamu telekom işleticilerinin tekelindeki temel hizmetlerin, özel sektöre aşamalı olarak devri ile bilgi hizmetleri sağlayan yeni katma değerli hizmet sağlayıcıları ortaya çıkmıştır. Örneğin, 1996’da Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) üyesi ülkeler Bilgi Teknolojisi Anlaşması imzalamıştır. Bu anlaşmayla, yarı-iletkenler, bilgisayar malzemeleri, yazılım ve diğer iletişim araçlarında 2000 yılında itibaren gümrüklerin indirilmesi öngörülmektedir. Daha hızlı ve geniş banttan internet erişimi, gelişmiş Web içeriği, web sitesi (hosting), geniş özel intranet, extranet ve elektronik ticaret için dünya çapında bir alt yapıya yönelik yeni piyasalar doğurmaktadır. Sektörde internete erişim, daha uzun süreli aramalar, evlere ikinci 87 hat, yüksek hızda ve kalitede hizmetler ve kiralık hatlarla ilgili hizmet olanakları için talep yaratmaktadır. Risk Sermayesi; BİT firmalarına yapılan yatırımlar hızla sürmektedir. Amerika’da 1995-1998 yılları arasında bu sektördeki risk sermayesi yatırımları % 45 oranında artmıştır. Yüksek Hızda Büyüyen Alanlar; Yazılım sektörü ve hizmetler en hızlı büyüyen BİT alanlarıdır. Yerel ağları da içeren alt yapı ve internet yazılımları istemci-sunucu (client-server) uygulamaları ve kişisel–ana bilgisayar bütünleştirmeleri için sürekli yeni yazılım ürünleri gerektirmektedir. Talepte Kurumsal Alt Yapı; Eğitim politikası çerçevesinde yürütülmekte ve planlanmakta olan çalışmalar, sistemde bilgisayarların okullarda artmasını ve bunların geniş bant enformasyon alt yapısı ağlarıyla yaygınlaştırılmasını öngörmektedir. Tüm ülkeler eğitimdeki enformasyon alt yapısı ile ilgili bilim stratejilerini; kendi ülkelerinin bilişim teçhizat, hizmet ve içerik üreticilerinin dünya çapındaki rekabetinde öne geçmesi için sıçrama platformu olarak kullanmaktadırlar. Ülkemizde de sayısı 75 000’e yaklaşan okul sayısı ile bilgi alt yapısı yatırımları, üretici kuruluşlarla işbirliği içinde yürütülecektir. Öğretmenlerin bilgisayar yada bilişim eğitimi alanlarında uygulayıcı olmaları için eğitimin geniş tabanlı tutulması gerekmektedir. Bu amaçla eğitim sisteminin de ezberci sistemden öğrenci merkezli (bilgiyi bulan, sorgulayan, yaşantıya aktaran ve yeni bilgiler üreten) sisteme geçmesi düşünülmektedir. İnternet kullanımını dolayısıyla bilgi paylaşımını artırmak amacıyla Mili Eğitim Bakanlığı ülkemizin en büyük ağ yapısı olacak MEBNET’i kurmaktadır. İlk etapta, ülke çapında 2500 ilköğretim ve lise düzeyinde okula internet erişimi sağlanacaktır. Sağlık Sektörünün Potansiyeli; Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sağlık sektörü sürekli büyümektedir. Ortalama yıllık 6 milyar dolarlık bir pazarın, yüksek teknolojilerin yanı sıra bilgi ve iletişim teknolojilerini de yoğun biçimde kullanma eğiliminde olduğu bilinmektedir. Yaklaşık, 160 000 yatak kapasiteli toplam 1200 hastane, 5700 sağlık ocağı, yaklaşık 3000 özel poliklinik, 18 000 eczane, 3000 dolayında özel laboratuar ve görüntüleme merkezi, evlerinden sisteme bağlanmayı bekleyen 80 000 doktor, 20 000 eczacı, 15 000 diş hekimi vardır. Tümünün yüksek bant genişlikli bir ulusal ağ içinde entegre edilmesi gündeme gelmektedir. Sağlık personelinin eğitimi ve meslek okullarının düzenlenmesi de bu alt yapı yatırımlarıyla birlikte düşünülmelidir. 88 5. DIŞ TİCARET 5.1. Elektronik Sanayi Dış Ticareti 5.1.1. İhracat En son teknolojik ürünlerin Avrupa ile aynı zamanda piyasaya sunulduğu Türkiye’de elektronik sanayi 2000 yılı ihracatı, 1,3 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Elektronik sektörü ihracatında en büyük pay, tüketim cihazları alt sektörüne aittir. Genellikle Avrupa Birliği (AB) ülkelerine yapılan tüketim cihazları alt sektörü ihracatı, 2000 yılında 866,9 milyon dolar değerindedir. En önemli ihracat kalemleri renkli televizyon ile boş ve dolu video bantlarıdır. Türkiye, 2000 yılında 829 milyon dolar tutarında 7 milyon adet renkli TV ihracatının yanı sıra 16,5 milyon dolar tutarında boş ve dolu video bant ihracatı gerçekleştirmiştir. İkinci önemli alt sektör, telekomünikasyon cihazları sektörüdür ve 2000 yılı ihracatı, 298 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Telekomünikasyon alt sektör ihracatının en büyük kalemini oluşturan telekomünikasyon kabloları 2000 ihracatı, 197 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Elektronik sektörü ihracatının ağırlıklı olarak gerçekleştiği ülkeler sırasıyla; Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya, Hollanda, Rusya, Azerbaycan, Romanya ve Cezayir olarak sıralanmaktadır. Potansiyel pazarlar ise; İrlanda, Özbekistan, Avusturya, Bileşik Arap Emirlikleri, Brezilya, Fas, İsrail, Ukrayna, Gürcistan, Kazakistan, Polonya, Romanya, Bulgaristan, Macaristan, Tunus, Ürdün ve Mısır’dır. TABLO 18. ELEKTRONİK SANAYİ İHRACATININ ALT SEKTÖRLERE GÖRE DAĞILlMI (milyon dolar) Sektör 1995 1996 Bileşenler 38,4 71,3 Tüketim Cihazları 293,5 365 Telekom Cihazları 113,7 168,8 Prof.ve Endüs. Cihaz, 15,8 28,8 Bilgisayar Cihazları 5,6 22,9 Toplam 502,2 687,4 Kaynak, DİE, Dış Ticaret Verileri 1997 62,4 551,1 137,8 31,3 30,6 849,2 19998 74,3 884,9 151,8 34,8 48,7 1256,9 1999 87,1 728,9 228,9 48,3 64,7 1158,1 2000 70,1 866,9 298 46,3 59,7 1350.2 Elektronik sektöründe en büyük ihracat kalemi, 2000 yılı itibarıyla yine tüketim cihazlarıdır. Bilgisayar cihazları ihracatı azalarak, 59,7 milyon dolarda kalmıştır. İhracatın ülkelere göre dağılımı aşağıdaki tabloda gösterilmiştir. 89 TABLO 19. TÜRKİYE’NİN İHRACATININ ÜLKELERE GÖRE DAĞILIMI (milyon dolar) ÜLKE 1995 1996 Almanya 315,3 393,6 İngiltere 55,2 78,8 Fransa 64,0 30,5 İtalya 33,9 35,1 İspanya 9,1 13,1 Hollanda 29,2 20,1 Rusya 87,9 75,8 Azerbaycan 12,6 27,6 Romanya 18,8 20,3 Cezayir 12,7 20,1 Danimarka 11,2 13,1 Portekiz 7,5 10,7 Avusturalya 10,5 10,2 İsrail 7,4 10,9 Kazakistan 14,3 15,8 Belçika-Luk 11,7 13,0 İsveç 5,0 3,8 İrlanda 1,7 9,9 Malezya 17,4 11,1 ABD 11,7 17,8 Kaynak; DİE, Dış Ticaret Verileri 1997 393,7 121,3 90 49,1 32,7 33,9 78 20,8 15,7 22,6 22,8 19,6 22,4 12,1 17 17,3 10,6 15,1 33,9 25,7 1998 559,3 192,6 129,9 82,6 67,2 50,3 47,4 39,7 31,3 27,7 27,6 25,4 22,4 21,5 20,4 18,9 18,9 18,8 18,5 15,6 1999 434,8 170,8 151 77 84,4 35,9 20,9 17,9 11,4 18,9 21,2 19,4 21,5 27,2 15,0 22,2 13,7 21,7 4,9 14,8 2000 390,8 237,5 236,9 83,2 78,3 36 38,8 24,8 18,4 20,7 24,4 16,4 24,7 37,9 21,5 21,1 10,5 24,5 3,1 32,7 Türkiye’nin elektronik sanayi ürünleri ihracatında son yıl itibarıyla bakıldığında, en başta gelen ülkeler arasında Almanya’ya 390,1 milyon dolarlık, İngiltere’ye 237.5 milyon dolarlık ve Fransa’ya 236,9 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilmiştir. Diğer AB ülkelerine yapılan toplam ihracat 259,5 milyon dolardır. Bu arada Orta Asya Cumhuriyetlerinden Azerbaycan’a 24,8 milyon dolarlık Kazakistan’a ise 21,5 milyon dolarlık, Romanya’ya 18,4 milyon dolarlık ihracat yapılmıştır. Doğu Avrupa ülkelerinden Rusya’ya 38,8 milyon dolarlık ihracat yapılmıştır. Bu arada İsrail ve Avustralya’ya ihracat olanakları artırılmıştır. 5.1.2. İthalat Elektronik sanayi sektörünün ithalatı 1994 yılında 1,6 milyar dolar değerindeyken, 2000 yılında 6,9 milyar dolara çıkmıştır. Türk elektronik sanayi bileşenler alt sektörünün gerçek önemi elektronik sanayi içinde stratejik konumundan kaynaklanmaktadır. Sektörde üretilen mamuller, diğer alt sektörlerin girdisidir. Elektronik sanayi alt sektörü içinde en düşük paya sahip olan bileşenler alt sektörü, ithalatta büyük paya sahiptir. Bu ithalatın önemli kalemleri, devre elemanları, resim tüpleri, bobin ve transformotorlar, akustik elemanlar, bağlantı elemanları, elektronik röleler, baskılı devreler ve aksam parçalarıdır. 90 TABLO 20. ELEKTRONİK SANAYİ İTHALATININ ALT SEKTÖRLERE GÖRE DAĞILIMI (milyon dolar) Sektörler 1995 1996 Bileşenler 533,6 678;,3 Tüketim Cihazlar 230,4 281,4 Telekom Cih. 455,2 603,7 Prof. Ve End. Cih. 496,5 757,9 Blgisayar Cih. 519,6 685,7 Toplam 2235,4 3017,2 Kaynak; DİE, Dış Ticaret Verileri. 1997 943,4 386,4 835,2 910,2 810,7 3886,0 1998 944,4 389,0 1200,1 954,5 909,7 4398,7 1999 1076,1 561,3 2096,2 968,4 1039,7 5741,9 1200 1186,1 733,2 2606,6 979,2 1436,2 6941,3 Elektronik sektöründen 2000 yılı itibarıyla, en yüksek ithalatı telekom cihazlarında 2 606 milyon dolarla görmekteyiz. Toplam 6941,3 milyon dolar olan ithalat hacmi içindeki payı % 37,5 olmuştur. Bir önceki yıla göre artış oranı ise % 24,3 olmuştur. Buna karşın ikinci sırada gelen bilgisayar cihazları toplam içinde % 20,7 oranında pay alırken, yıllık artış oranı % 38,2 olmuştur. Toplam ihracatın ithalatı karşılama oranı, 2000 yılı itibarıyla, % 19,4 olmaktadır. 2000 yılı itibarıyla bilgisayar cihazları alt sektöründe ise bu oran % 4’ dür. 1995 yılına bakıldığında bu oranlar sırasıyla % 22.5 ve % 1 olmuştur. İthalatın ülkeler itibarıyla yine 1995-12000 yılları arasındaki devre için dağılımı aşağıdaki tabloda sunulmuştur. TABLO 21.TÜRKİYE’NİN ÜLKELERE GÖRE ELEKTRONİK SANAYİ İTHALATI (milyon dolar) Ülke 1995 1996 Almanya 612,1 697,3 İsveç 164,5 243,1 İtalya 227,0 303,7 İngiltere 178,6 221,5 Fransa 161,8 195,2 ABD 190,0 203,4 Çin 48,5 135,3 Finlandiya 22,6 39,5 Japonya 117,3 107,7 Hollanda 40,4 85,3 G.Kore 86,1 106,0 Bel-Lux 40,8 63,6 İspanya 24,0 43,1 Tayvan 46,1 59,9 Avusturya 23,9 31,5 Kaynak; DİE, Dış Ticaret Verileri. 1997 715,9 324,5 369.9 294,6 258,2 264,7 197,5 89,1 144,3 155,0 155,5 85,3 71,5 88,3 55,6 91 1998 770,4 560,9 399,4 354,5 349,0 285,3 190,5 170,3 166,7 149,9 135,5 90,5 89,6 85,0 82,0 1999 721,5 1056,0 441,4 458,2 411,6 282,8 206,6 262,2 139,4 141,5 99,2 111,9 87,2 71,9 79,3 32000 874,9 969,7 454,2 601,0 438,6 282,2 309,3 443,4 154,4 113,0 154,4 149,1 111,9 111,6 55,2 En fazla ithalat yapılan ülke, 2000 yılı itibarıyla İsveç, Almanya ve İngiltere’dir. Buna karşın, İtalya Fransa ve Finlandiya da önde gelen potansiyel menşe ülkelerdir. 5.2. Bilgisayar Cihazları Alt Sektörü Dış Ticareti Bilgisayar ve ofis makineleri alt sektörü aşağıdaki ürünleri karşılamaktadır. Büyük, orta ve küçük EDP (electronic data processing) elektronik veri işleme sistemleri; Yazıcı, ekran, klavye ve disk sürücüleri gibi EDP donanımları; veri iletişim ekipmanları; Daktilo, hesap makinesi, yazar kasa, posta ve para makineleri. 1980’ lerden itibaren otomasyon artışıyla birlikte bilgisayar ve ofis makineleri sektörü, hızlı bir gelişim içine girmiştir. 1980-1984 döneminde ithalatın hızlı artış göstermesiyle dış ticaret açığı büyümüş, bu eğilim 1990’larda da devam etmiştir. AB piyasalarında dış ticaret rekabetinin büyümesiyle, son teknolojiye sahip kaliteli ürünlerin düşük fiyatlarla pazarlanabilmesi önem kazanmıştır. Dünya bilgisayar ve ofis makineleri pazarlarında AB üreticilerinin çok uluslu olmayı başardıkları görülmektedir. Önümüzdeki yıllarda ABD ve Japonya’nın ciddi rekabetine karşın uluslararası piyasalarda büyümeye devam edecekleri anlaşılmaktadır. Bu durumda Türkiye’nin AB pazarındaki yerini koruması için yoğun çaba göstermesi gerekecektir. TABLO 22. YAZILIM VE BİLGİSAYAR DIŞ TİCARETİNİN KARŞILAŞTIRMASI (1999-2000 YILLARI) FASIL NO ÜRÜN 85.24 Yazılım 85.24.91 Ses ve görüntü 85.24.91.10 Otomatik bilgi işlemle ilgili 85.24.99.90 Manyetik kayıtlar Toplam Bilgisayar ve yazılım alt sektörleri Toplam Yazılımın Payı(%) Kaynak. DİE, Dış Ticaret Verileri DIŞ ALIM (bin dolar) 1999 2000 17 991 68 431 12 548 9 829 1 101 6 978 4 342 51 624 1 172 679 1 451 224 1,5 3,5 DIŞ SATIM (bin dolar) 1999 2000 9031 1 179 8 564 699 30 79 437 401 64 994 55 040 13,9 2,1 Tablodan görüldüğü gibi, yazılım ürünleri dış alımının, bilgisayar sektörü dışalımı içindeki payı oldukça önemsiz görünmektedir. Bunun nedeni kimi zaman bilgisayar değeri içinde yazılımın da içerilmiş olmasıdır. 2000 yılı için yazılımın oranları toplam bilgisayar makineleri ve aksamı dış alımı içinde % 3,5 iken dış satımında % 2,1 dolayında kalmıştır 92 6. GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ Bilgi toplumuna adım atmış gelişmiş ülkelerde alt yapının oluşturulması için, var olan öğelerin bilgiye ilişkin olarak yeniden düzenlenmesi, ağ altyapısı, yaygın bilgisayar ve buna bağlı olarak internet kullanımının sürekli geliştirilmesi hedeflenmektedir. Çeşitli ülkeler süper bilgi ağları veya küresel bilgi altyapısı konusunda kendi özgün politikalarını oluşturmakla birlikte bu politikaları oluştururken bazı temel ilkeleri esas almaktadırlar. Tüm toplumun kullanımına açık servislerin sağlanması, diğer bir deyişle servislerin yeterli olanaklarla, makul ve eşit ücretlerle toplumun tüm kesimlerine açık olması; yaygın erişim ve kullanım kolaylığı, kullanıcı platformundan bağımsız açık erişim; gerekli güvenlik özelliklerini sağlanması ve kişisel hakların korunması; fikri mülkiyet ve telif haklarının korunması ve bilişim pazarının oluşturulması bu ilkelerden en önemlileridir. Bu ülkelerde serbest rekabet ortamında ucuz, verimli, süratli, kaliteli ve güvenli hizmetler sunan, kullanıcıya alternatif seçim olanakları tanıyan telekomünikasyon, radyo TV ve bilgi ağlarının kurulması temel amaç sayılmaktadır. Bilgi toplumunu oluşturabilmek amacıyla, üretilen bilginin yaygın olarak kullanımına olanak veren bir enformasyon alt yapısının kurulabilmesi ve bu ağın küresel bilgi ağlarıyla bütünleştirilmesi için gerekli standartlara uyum sağlayacak bir yapı değişimi gerçekleştirilmektedir. Alt yapı için günümüzde ATM (Asynchronous Transmisson Mode) teknolojisi yaygın olarak kullanılmaktadır. Giderek büyüyen çoklu ortam uygulamalarının ağ üzerindeki hareketi için ses, görüntü ve veriyi ortak taşıyabilecek geniş bantlı tümleşik sayısal hizmet ağı modeli (broadband ISDN) ortaya atılmış ve bu ağın anahtarlama ve iletişim işlevini yürütmek üzere ATM teknolojisi seçilmiştir. İnternete adını veren ve paket anahtarlama ilkesine dayanan IP teknolojisi, yeni kuşak internet (NGI) ve İnternet 2 gibi projeler geliştirilerek geleceğin alt yapısını hazırlamaktadır. ATM ve IP teknolojileri birbirlerine paralel hızda geliştirilmektedir. Gelişmiş ülkelerdeki yapı değişikliklerinde, telekomünikasyon sektöründe tekelci yapının kaldırılıp serbestleştirilmesi ve özelleştirmenin gerçekleştirilmesi, gerçek rekabet ortamının sağlanması ve tüketici haklarının korunması için bağımsız bir düzenleyici kurum oluşturulmaktadır. Böylece, telekomünikasyon, elektronik yayıncılık ve bilişim sektörlerinin teknolojik gelişmeler sonucunda bütünleşmesi dolayısıyla bu hizmetleri düzenleyen kurumların herhangi bir yetki çatışmasına girilmesi söz konusu olmayacaktır. 93 Öte yandan, bilgisayar üretiminde yerli katkıyı maksimum düzeye getirmek yönünde uygun özendirici araçlar geliştirilmelidir. Ekonomide katma değerin yüksek olduğu tasarım, knowhow, lisans gibi bilgiye dayalı konulara ağırlık verilmesi gerekmektedir. Üniversitelerin bilgi iletişim alt yapısı tamamlanmalıdır. Bu amaçla üniversiteler yüksek kaliteli ve yüksek bant genişliği olan bağlantılarla birbirlerine bağlanmalıdır. Bilgi teknolojisi ürünleri tasarruf tedbirleri genelgesi kapsamı dışında tutulmalıdır. Bilgi teknolojisi ürünlerine uygulanan KDV oranları azaltılmalıdır. Kişisel bilgisayarlarda KDV oranları en azından önümüzdeki üç yıl için, zorunlu ihtiyaç maddeleri düzeyine indirilmelidir. Türkiye’nin her yanı tekelci olmayan, hızlı ve ucuz internet erişimine kavuşturulmalı ve tarifeleri sembolik düzeyde tutulmalıdır. Gençlerimizin okul dışında da bilgi teknolojisi olanaklarından yararlanmaları için lise ve üniversite öğrencilerine veya velilerine bir defaya mahsus olmak üzere devlet bankaları önderliğinde düşük faizli kredi sağlanabilir. Bütün okullara ve dersliklerine internet bağlantısı sağlanmalıdır. Üniversitelerimizde bilgisayar veya terminal sayısı en azından üç öğrenciye bir adet düşecek şekilde düzenlenmelidir. Bilgi teknolojisi olanaklarının toplumda olabildiğince eşit bir biçimde dağılmasına özen gösterilmeli, “bilgi zengini” ve “bilgi yoksulu” kesimlerin oluşması engellenmeli ve dijital uçurumlar yaratılmamalıdır. Bilişim toplumunda kritik kütlenin aşılabilmesi için bilginin toplumun her kesimine yaygınlaştırılması gereklidir. Bu bakımdan düşük gelirli kesimlerin okullar, kütüphaneler ve ucuz tarifeli bağlantılar yoluyla internete erişimleri sağlanmalıdır. Günümüzde bilgisayar üretimi, yurdumuzda bir çok ana aksamın (monitör, main board, HDD, memory) ithal edilerek burada birleştirilmesi şeklinde yapılmaktadır. Oysa, bu aksamın ülkemizde üretilebilmesi ile bilgisayar üretiminde ciddi bir katma değer artışı sağlanabilecektir. Yurt dışında yaygın üretim yapan main board, HDD, memory, kasa üreticileri ile işbirliği yapılması sonucu ülke içinde müşterek üretim için yatırım yapılabilir. Dünya çapındaki firmalar, alım garantisiyle ortak yatırıma davet edilebilir. Bu amaçla yerel firmalar aralarında işbirliği yaparak ortak alım yapabilecekleri gereçleri ve firmaları belirleyebilirler. Bu üretim AB ülkelerini de kapsayabilir. Yazılım üretimi ülkenin stratejik destek verecek olduğu konular arasına alınmalıdır. Özellikle yazılım geliştirme ile uğraşacak kişi ve kurumları destekleyecek politikalar uygulanmalıdır. Yazılım üretimini özendirecek tedbirler bir an önce yürürlüğe konmalıdır. Uluslararası yazılım geliştiricilerin Türkiye’de pazarladıkları ürünlerde Türkçe desteği (karakter, komut, 94 döküman vb.) şart koşulmalı ve Türkçenin Uluslararası Yazılım Dili Standartları arasına girmesi sağlanmalıdır. İnternet adresleri dahi Türkçe karakterleri kabul etmemektedir. Yaygın olarak kullanılan genel amaçlı yazılım ürünleri ve diğer uluslararası yazılımlar Türkçeye çevrilmeli ve Türkçe içerik geliştirilmelidir. TSE uluslararası yazılım standartlarını Türk Standartlarına kazandırmalıdır. Bu amaçla TSE’ nin öteki yazılım Vakıf ve Dernekleriyle eşgüdüm içinde çalışması gerekmektedir. Yazılım pazarlarında Türkiye, Doğu ile Batı arasında köprü görevi üstlenmelidir. Batıda geliştirilen yazılımlar için Avrasya pazarına destek hizmeti vermek üzere yerelleştirme ve ara üretim mekanizmaları kurulmalıdır. Yazılım telif hakları ile ilgili mevzuat düzenlenmeli ve yürürlüğe konulmalıdır. Patent dairesi, TSE ve öteki kamu kuruluşlarının eş güdümünün sağlanması önem kazanmaktadır. Ülke çapında yazılım geliştirme ve satın alma konularında danışma ve uzmanlık kurulları oluşturularak, standartlaşma ve teknolojik anlamda yönlendirme sağlanmalıdır. Üniversitelerde sertifika programları açılarak istihdam fazlası nitelikli işgücü yazılım sektörüne kazandırılmalıdır. Son yıllarda Bilişim sektöründe yoğunlaşan ilgi ve tartışmalar ortak bir anlayış getirmiştir; Türkiye bilgi teknolojileri üretmelidir. Dünya ile rekabet eden bir ekonomi, ancak yoğun ArGe ve bilgi teknolojileri üretimiyle mümkündür. Bu nedenle yatırım alanlarında gerekli teşvik ve planlamalar bu yönde oluşturulmalıdır. Başta yazılım olmak üzere tüm bilişim sektöründe geniş bir yelpazede ve genelde kritik teknolojilerde üretim yapılması düşünülmektedir. Ülkede ekonominin kayıt altına alınması ve denetimi ile fikir ve patent hakları konusu ne kadar önemliyse, kişisel bilgi güvenliği ve gizliliği yada bilgi teknolojileri kullanımında kişisel bilgilerin mahremiyetinin korunması da o derece önem taşımaktadır. Üniversite ve araştırma kurumlarının yerli ve yabancı sanayi kuruluşlarıyla işbirliği içinde Teknoloji Geliştirme Bölgeleri oluşumuna olanak sağlayacak faaliyetlere girmeleri özendirilmektedir. Ulusal ve uluslararası bilgi ağlarının kullanımının düzenlenmesinde, güvenliğin sağlanması gerekmektedir. Bu ağ-yoluyla yapılan haberleşmede Ar-Ge’ye yönelik olanların teşvik edilmesi, teknolojilerin sektör bazında geliştirilmesi ve ticarileştirilmesiyle, girişimciliğin özendirilmesi beklenmektedir. 95 Bilişim çağı ülkelerde yeni bir yapı değişikliğini gündeme getirmiştir. Ancak ülkemizde de öncelikli olarak başlatılan bu süreçte, gerek denetim gerekse işletmeler düzeyinde kurumlar arasında eşgüdüm noksanlığı ortaya çıkmaktadır. Bu süreçte verimlilik ve etkinliğin sağlanabilmesi için eşgüdüm büyük önem taşımaktadır. Aynı biçimde ülkenin bilişim sektörü politikası olarak, bu sektöre yönelik yatırımların finansmanı aşamasında da bu eşgüdüm noksanlığı göze çarpmaktadır. Risk sermayesi kapsamında değerlendirilecek, dünya düzeyinde rekabet gücüne sahip ve ülkenin bilişim politikasını gerçekleştirecek; yeni elektronik, bilgi işlem ve yazılım projelerinin tasarlanması, geliştirilmesi ve yatırımlarının finansmanı aşamalarında TÜBİTAK yanı sıra EXİM Bank, Kalkınma Bankası ile öteki Vakıf ve Derneklerin eş güdüm içinde çalışması için uygun bir ortam sağlanabilmelidir. 96 EK-1 BİLGİSAYAR ALT SEKTÖRÜNDE YAZILIM ALANINDA FAALİYET GÖSTEREN BELLİ BAŞLI FİRMALAR FİRMA ABAKUS Bilgi İşlem Danış. Ve Tic. A.Ş. ANDERSEN Consulting Dan.Ltd Şti. ADRES Rıhtım Cad. No.207 Nesli han Kat3 Karaköy İst. Büyükdere Cad. Beytem Han. Kat.2 80220 Şişli-İstanbul BYTE VE MUHSİNOĞLU Bağdat Cad. No.497 Bilgisayar Tic. San.Ltd. Şti. Suadiye-İstanbul ETA Samanyolu Sok. No.811 Bilgisayar San. ltd.Şti. A-3-4 Şili –İstanbul FORBİS ODTÜ-KOSGEB Bilgi Teknol. Hizmetleri Ltd. Sti. ANKARA HALICI Meşrutiyet Cad. Kök Han Bilgi işlem Elekt. No.2 Kat:4 06640 Kızılay-Ankara İLEİTİŞİM Tophane Cad. Ayçetin Bilgisayar Ltd. Şti Apt. No:7/5 16040 Bursa İST Florya İş Merkezi, Beş Bilgisayar San ve Tic. A.Ş. Yol Londra Asfaltı 34630 Sefaköy-İstanbul LİKOM SedatSimavi Yazılım Hizmetleri ve Tic. A.Ş. Sok.No.20/4-5-6 06680 Çankaya –Ankara LİNK BüyükdereCad.No: 157/24 Bilgisayar Sistemleri Yazılım ve Donanımı San. 80300Zincirlikuyuİstanbul Ve Tic. A.Ş. LOGO MühürdarCad.İlter Bilgisayar Hizmetleri Paz. San. Tic. A.Ş. Ertüzün Sok. No:2/11 Kadıköy-İstanbul MİKRO Büyükdere Cad. Ejder Yazılımevi Apt. No: 63/13-14 80310 Mecidiköy-İstanbul MNG Köroğlu Cad. No:88 Bilgisayar, Programlama, Müh, Danışman A.Ş. 16700 GaziosmanpaşaAnkARA ORACLE Büyükdere Cad. polat Han Bilgisayar Sistemleri Ltd. Şti. Kat:6 No.87 Mecidiköy –İstanbul ÖZER Atakan Sok No:11/2 Elektronik San. Tic. A.Ş. 80300 Esentepe-İstanbul POLAR ODTÜ-KOSGEB Müh. ve Dan.Ltd. Şti. ANKARA SOFTWARE Haberler Sok. No:11/2 Bilgisayar Sstemleri A.Ş. 80300 Esentepe-İstanbul TAM Ergenekon Cad. Setat Sok. Bilgisayar Hizmetleri A.Ş. No:100/203 Feriköy-İstanbul TES Rıhtım Cad. Nesli Han Bilgisayar A.Ş. No:207/3 80030 Karaköy-İstanbul Kaynak: TESİD 97 TEL.NO. 212/2522304 FAKS NO. 212/2450793 212/2321210 212/2303132 216/3631230 216/36362099 212/2328013 212/2483013 312/2101587 312/2101309 312/4258326 312/4258332 224/2241496 224/2241492 212/5993062 212/5993059 312/4408313 312/4403736 212/2757141 212/2754136 216/3452256 216/3471290 212/2745892 212/2667114 312/4363000 312/4376347 212/2729940 212/2729943 212/2759922 212/2671698 312/2101453 312/2875372 212/2745954 212/2745958 212/2343243 212/2302275 212/2520516 212/2441628 EK-2 TÜRKİYE’DE ELEKTRİK-ELEKTRONİK SEKTÖRÜNDE FAALİYET GÖSTEREN BELLİ BAŞLI FİRMALAR (Milyar TL) Şirket adı İli Arçelik Vestel Peg Profilo BHS Profilo Elektrik. Beko Profilo Telra Elektronik Netaş Simko Aselsan Alcatel Teletaş T.Siemens Merloni Alstrom FNSS Savunma Sis. Bosch Isıtma ABB Elekt. Hes Hacılar Tusaş İhlas EV alet. Raks Elektrik Umur Bilgisayar Hassas Kağıt TDATA teknik Bilgisayar Ütüsan Elektr. Klimasan Emek Elektrik BSH Küçük Ev alet. Rask Ev alet. Best A.Ş. İstanbul Manisa İstanbul İstanbul İstanbul Tekirdağ İstanbul İstanbul Ankara İstanbul Bursa İstanbul Kocaeli Ankara Manisa İstanbul Kayseri Eskişehir İstanbul Manisa İstanbul İstanbul İstanbul İstanbul Ankara İstanbul Manisa Balıkesir Satış Kar 569 304 312 452 199 678 159 023 132911 99 140 96 226 90 555 82 053 74 300 53 886 48 467 46 447 35 000 31 508 29 802 26 418 21 367 21 069 14 766 9 618 8 969 8 674 8 591 7 645 7 395 7 225 6 784 83 998 33 217 11 960 12 294 5 115 1 453 15 396 3 511 9 133 5 990 4 168 1 495 5 380 11 190 361 2 530 417 6 324 818 -32 498 696 988 174 2 699 -283 101 -9 595 719 Kaynak: Capital 500 Özel Sayı. 12.2002. 98 İhracat (bin dolar) 248034 484490 30 900 69 119 164051 118820 51 735 32 700 22 807 14 700 35 717 17 108 49 887 21 715 49 791 10 000 16 474 44 627 1 195 26 507 72 15 482 643 13 283 6 331 5 342 - Aktif 406 603 283 782 148 067 140 992 102 553 55 292 84 373 77 550 122 234 70 224 44 093 31 475 45 856 32 704 15 533 29 180 15 178 24 398 16 005 34 504 3 907 5 223 7 810 8 607 12 583 981 6 066 4 241 Öz Çalışan Sermaye 204 037 3828 72 695 4 650 31 608 2 788 3 523 3 141 25 946 1 865 8 760 1 400 35 766 1 256 14 573 2 495 36 256 2 850 21 010 658 17 129 9 971 489 13 298 902 6 247 378 5 754 506 5 372 750 3 956 612 1 000 524 810 600 -14 139 1 470 731 491 14 130 1648 550 5 395 300 2 088 294 1 137 200 -6 802 1 470 369 280 KAYNAKÇA Cash, J. I., “Building the Information Age Organisation: Structure, Control and Information Technologies”, Third Ed. Burr Ridge, Ill: Irwin, 1994. Davenport, Thomas H. “Informatıon Ecology: Mastering the Information and Knowledge Environment”, New York: Oxford University Press, 1997. Dönmez, Recai. “Vergi Hukuku Açısından Küreselleşme ve Elektronik Ticaret”, Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 14, no.1-2 (1998): 415-452. Erkan, Hüsnü. “Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme”, Ankara: Türkiye İş Bankası, 1993. Ersoy, Zeynep. “Elektronik Ticaret ve Ticaret Noktaları”, Ankara: İGEME, 1999. Kepenek, Yakup. “Ekonomik Yönleriyle Elektronik Ticaret”, Türkiye İçin Elektronik Ticarete Geçiş Durum Değerlendirmesi ve Pilot Uygulama Projesi, Ankara: TÜBİTAK-BİLTEN ve İGEME, 1999. OECD. Directorate For Science, Technology and Industry, Comitteee for Information, Computer and Communications Policy. Working Party on the Information Economy. Information Technology Outlook 2000. Paris: OECD, 1999. “Turkey: Informatics and Economic Modernization.” Washington, D.C.: The World Bank, 1993. Webster, Frank. “The Information Society: Conceptions and Critique”, Encyclopedia of Library and Information Science, ed. Allen Kent. New York: Marcel Dekker, 1996, Vol. 58. Supp. 21: 74-112 “Yeni Öğrenme Modeli ve Eğitimde Bilişim Teknolojileri”, TBV-BDE Çalışma Grubu: Ahmet Şimşek, Tınaz Titiz, Fuat İnce, Fulya Sarı, Tuncer Üney, Zafer Kurdakul, Tijen Mergen, Cengiz Ultav, Seniz Ciritçi, Eylül 1998. 99 Eşiyok, Bayram Ali. “Bilgi Toplumuna Doğru - Türkiye Bilgi Teknolojileri”, Türkiye Kalkınma Bankası,Araştırma Müdürlüğü, Ankara, 1999. IMD (2000), “The World Competetiveness Report 2000”, World Economic Forum. New York. 2000. World Bank, “World Development Report”, Oxford Press, New York, 1999. TÜBİTAK, “Türk Bilim ve Teknoloji Politikası (1993-2003), Ankara, 1993. Saka, Tamer. “Türk Bankacılık Sektöründe Bilgi Teknolojilerinin Denetimi”, Türkiye Bankalar Birliği Yayın No.224. İstanbul, 2001. Taylan,Tolga. “Türkiye Elektrik ve Elektronik Sanayi İhracat İmkanları” İGEME, Ar/Ge Başkanlığı, Ekim 2000. Arıcı, Esmahan. “Elektronik Ticaret”, Orta Anadolu İhracatçılar Birliği, Temmuz 2000. 100 GİRİŞ Günümüzde teknolojide ve iletişim ağlarında meydana gelen ilerlemelerle birlikte yaşanmaya başlanan Bilgi Çağı’nın, önümüzdeki yüzyıl boyunca tüm dünyada yaygınlaşarak gelişmesi beklenmektedir. Bilgi teknolojileri ve iletişim ağlarındaki bu gelişmeler; internet bağlantılarını doğurmuş, bilgi iletişim ve bilgi işlemin günlük hayatımıza yansıtılmasıyla küresel bilgi akışı sağlanmış ve bilgi evrensel bir kimliğe dönüşmüştür. Dünya ülkelerinin bir çoğunda günlük yaşamın her alanında bilgisayar kullanımının çağın gereği olduğu bilincinin yerleşmesi, diğer taraftan sayısal biçime dönüştürülmüş yazılı metin, ses ve video görüntüleri ile interaktif bağlantıların sağladığı kolaylıkların fark edilmesi elektronik işlemlere stratejik bir önem kazandırmıştır. Bu kapsamda bilgisayar yazılım sektörünün öncelikle incelenmesi gerekmektedir. Yazılım sektörümün çağdaş gelişmeler ışığında yeterli olarak anlaşılabilmesi için bilişim alanından, elektrik-elektronik sektörlerindeki gelişmelere kadar geniş kapsamlı bir çalışma yapılması gerekli olmuştur. Bu çalışma, bilişim sektöründe yapılacak incelemeler için bir taban oluşturacaktır. i ii İÇİNDEKİLER Sayfa No. GİRİŞ .................................................................................................................................... İ 1. BİLİŞİM SEKTÖRÜ ....................................................................................................... 1.1. Bilgi Üretimi ............................................................................................................... 1.2. Beşeri Sermaye ........................................................................................................... 1.3. İçerilmiş Bilgi ............................................................................................................. 1.4. Devlet Teşvikleri ......................................................................................................... 1.4.1. Türkiye’de Bilim ve Teknoloji Politikası ......................................................... 1.4.2. Devlet Teşviklerinin Alt Yapısı ve Destek Kuruluşlar ..................................... 1 2 7 9 10 12 13 2. BİLİŞİM SEKTÖRÜ ARZ DURUMU .......................................................................... 2.1. Elektronik Sanayi Sektörü .......................................................................................... 2.1.1. Bileşenler Alt Sektörü ....................................................................................... 2.1.2. Tüketici Elektroniği Alt Sektörü ....................................................................... 2.1.3. Profesyonel ve Endüstriyel Cihazlar Alt Sektörü ............................................. 2.1.4. Askeri Elektronik Cihazlar Alt Sektörü ............................................................ 2.1.5. Telekomünikasyon Cihazları Alt Sektörü ......................................................... 2.1.6. Bilgisayar Cihazları Alt Sektörü ....................................................................... 23 24 28 29 29 30 31 42 3. YAZILIM SEKTÖRÜ ..................................................................................................... 3.1. Sektörün Tanımı .......................................................................................................... 3.1.1. Hizmet ve Destek Programları .......................................................................... 3.1.2. Kontroller .......................................................................................................... 3.1.3. Bankacılıkta Yazılım Uygulaması .................................................................... 3.2. Türkiye’de Yazılım Sektörü Arz Durumu .................................................................. 3.3. İnternet ve Elektronik Ticaret ..................................................................................... 3.3.1. Ticaret Noktaları ............................................................................................... 3.3.2. Türkiye’de İnternet ........................................................................................... 3.3.3. İnternet Alt Yapısı ............................................................................................. 3.3.4. Yatırım Teşvik Belgeleri ................................................................................... 3.4. Yazılım Sektörümün Geleceği .................................................................................... 55 55 57 59 61 64 71 77 78 80 81 81 4. TALEP .............................................................................................................................. 4.1. Talebi Belirleyen Etmenler ......................................................................................... 84 87 5. DIŞ TİCARET .................................................................................................................. 5.1. Elektronik Sanayi Dış Ticareti .................................................................................... 5.1.1. İhracat ................................................................................................................ 5.1.2. İthalat ................................................................................................................ 5.2. Bilgisayar Cihazları Dış Ticareti ................................................................................. 89 89 89 90 92 6. GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ ................................................................... 93 Ek-1. Bilgisayar Alt Sektöründe Yazılım Alanında Faaliyet Gösteren Belli Başlı Firmalar . 97 Ek-2. Türkiye’de Elektrik –Elektronik Sektöründe Faaliyet Gösteren Belli Başlı Firmalar . 98 KAYNAKÇA ........................................................................................................................ 99 i