Slayt 1 - Nedir.Org

advertisement
BIO 304 MOLEKÜLER BIYOLOJI
Dr. Hatice MERGEN
NÜKLEIK ASITLER
DNA ve RNA olmak üzere iki grupta toplanır.
 Nükleotid denilen alt birimlerden meydana
gelmiştir.


NÜKLEOTİD= BAZ+ŞEKER+FOSFORİK ASİT
NÜKLEOTIDLER-NÜKLEIK ASITLERIN YAPI
TAŞLARI
Nükleotid= azotlu baz + pentoz şekeri ( 5 karbonlu) + fosfat grubu
içerirler
AZOTLU BAZLAR: İKI ÇEŞITTIR





9 atomlu, iki halkalı pürinler (Adenin, Guanin)
6 atomlu tek halka içeren pirimidinler (Sitozin, Timin, Urasil)
A,C,G,T ve U şeklinde simgelenirler.
A,G,C DNA ve RNA’da ortak bulunur
T->DNA’da, U->RNA’da bulunur.
ŞEKER= PENTOZ




Nükleik aside adını taşıdığı şeker verir.
Ribonükleik asitlerde-RİBOZ
Deoksiribonükleik asitlerde-DEOKSİRİBOZ bulunur.
Deoksiribozun ribozdan farkı C-2’ pozisyonunda OH grubu
olmamasıdır.
Nükleik Asit Kimyası
•Nükleozit- baz + şeker
•NMP = nükleozit + 1 PO4
•NDP = nükleozit +2 PO4
•NTP = nükleozit + 3 PO4
•Nükleik asitlerin yapı taşıdır
•özel NTPs: ATP & GTP
NÜKLEOTITLERDE BAĞLANMA






Nükleotid yapısındaki bağlar
son derece özgüldür.
Şekerin C-1’ atomu azotlu
bazla kimyasal bağ yapar.
Pürinlerde N-9,
pirimidin ise N-1 atomu
şekerin C-1’ atomu ile bağ
yapar.
Nükleotidlerde fosfat grubu,
şekerin C-2’, C-3’ yada C-5’
atomu ile bağ kurar.
Bu yapı, biyolojik sistemlerde
en yaygın olan ve DNA ve
RNA’da bulunandır.
POLINÜKLEOTITLER





İki mononükletit arasında bağ
yapısında, iki şekere bağlı fosfat
grubu yer alır oluşan bağ
fosfodiester bağıdır, çünkü
fosforik asit her iki taraftaki
alkol grubu ( iki şekerdeki OH
grubu ) ile ester bağı yapar. Aynı
bağ, RNA da da bulunur.
dinukleotitler & trinükleotitler
oligonükleotitler (<20)
polinükleotitler (>20)
Uzun polinükleotid zincirleri
varyasyon sağlamaktadır.
1000 nt oluşan bir zincir 41000
kombinasyon ile oluşturulabilir.
 Levene’nin tetranükleotid
hipotezi bu varyasyonu
sağlamamaktadır.

FOSFODIESTER BAĞLARI DNA VE
RNA’NIN KOVALENT ISKELETIDIR
DNA YAPISININ AYDINLATILMASI
 1940-1953
Erwin Chargaff, Maurice Wilkins,
Rosalind Franklin, Linus Pauling, Francis
Crick, James Watson arasında yarış
1953 yılında Nature- “The Double Helix” yayını
ile sona ermiştir.
Watson- Crick için yapıyı aydınlatmadaki en
önemli kaynaklar

Hidrolize edilmiş DNA’nın baz
kompozisyon analizleri

DNA’nın X ışını kırınımı çalışmalarıdır.



1950’lerin başında iki deney hattının bulguları
DNA’nın
yapısına
ilişkin
ipuçlarını
ortaya
çıkarmıştır.
Avusturya kökenli Amerikalı biyokimyacı Erwin
Chargaff birçok türdeki DNA’nın eşit miktarda
adenin (A) ve timin (T) ve eşit miktarda guanin (G) ve
sitozin (C) bazları içerdiğini göstermiştir.
Daha sonra İngiliz fizikçi Maurice Wilkins ve İngiliz
kimyacı Rosalind Franklin X-ışını difraksiyon
tekniğini
kullanarak
DNA’yı
X-ışınları
ile
bombalamışlar ve sonra da X-ışınlarının kırılma ve
yansımalarına göre molekülün yapısı hakkında fikir
sahibi olmuşlardır.
Rosalind Franklin, Watson ve Crick’in DNA yapısını
ortaya çıkarmalarında hayati öneme sahip bulgular
elde etmiştir. Franklin, DNA’nın iyi çalışılmış kuru
kristal “A” formunu ve hücrelerde görülen “B” formu
olarak adlandırılan ıslak tipini birbirinden ayırt
etmiştir.
 Mayıs 1952’de çektiği B formunun “51 no’lu fotoğrafı”
elde edebilmek için 100 saat uğraşmıştır.
 Fotoğraftaki belirgin simetri Franklin’e molekülün
kusursuz sarmal yapısında olduğunu ve fosfatların
pozisyonunu göstermiştir.
 Franklin uzun zamandan beri DNA’nın genetik
materyal için aday olduğunu düşünmektedir.1939’daki
kolej günlerinde tuttuğu lab defterinde bir nükleik asit
şeklini yanına “Kalıtıma geometrik temel?” şeklinde
not düşmüştür.
 1953’ün başında tüm yapının ortaya çıkarılmasına çok
yaklaşmıştır. 30 Ocakta Wilkins, Watson’a Franklin’in
51 no’lu fotoğrafını göstermiştir.







Yarış sürmektedir.
Şubat boyunca ünlü biyokimyacı Linus Pauling DNA için üçlü
sarmal yapı önermiştir. Bu sırada Watson ve Crick 51 nolu
fotoğraf nedeniyle şeker fosfat iskeletinden emindirler ve
dikkatlerini bazlar üzerine çevirmişlerdir.
İronik olarak evreka anı sofistike kimya ya da kristalografi ile
uğraşırken değil de cardboard kırpıntıları (kesik parçalar) ile
uğraşırken gelmiştir.
28 Şubat cumartesi sabahı Watson, Crick ile toplantısına erken
gelmiştir. Beklerken dört DNA bazının kesilmiş parçaları ile
oynayıp A’yı A ile daha sonra G ile eşleştirmekle meşgul
olmuştur. A’yı T’nin G’yi de C’nin yanına getirdiğinde benzer
yapılar görmüş ve aniden bütün parçalar yerine oturmuştur.
Crick 40 dakika sonra geldiğinde ikili bulmacayı çözdüklerini
anlamıştır.
Sonunda Watson, Crick ve Wilkins Nobel ödülü’nü kazanmıştır.
1958’de Franklin 37 yaşında yumurtalık (ovarian) kanserinden
öldüğü için Nobel ödülünü alamamıştır. Çünkü Nobel sadece
yaşayan kişilere verilmektedir.
BAZ KOMPOZISYONU ÇALIŞMALARI
 1949-1953
Erwin Chargaff ve ark.
CHARGAFF KURALI




Herhangi bir türe ait DNA nın nükleotidlerine
parçalandığında serbest kalan nukleotidlerde adenin
miktarının timine, guanin miktarının da sitozine daima
eşit olduğunun saptanmasıdır.
Yani Chargaff kuralı‘na göre doğal DNA moleküllerinde
adeninin timine veya guaninin sitozine oranı daima 1’e
eşittir. (A/T=1 ve G/C=1)
Pürinler= pirimidinler (A+G=T+C)
İşte Watson ve Crick bu bulguları değerlendirerek böyle
özelliklere sahip DNA makro molekülünün sekonder
yapısına ait bir model geliştirdiler.
X-IŞINI KIRINIMI


DNA
zincirleri
X-ışını
bombardımanına
tutulur
ve
molekülün atomik yapısına göre
saçtığı ışınlar belirlenir. Buna
göre;
1947- William Astbury DNA’da
3.4 A aralıklarla tekrarlayan
yapıların varlığını doğrulamış ve
DNA’nın bir çeşit sarmal yapıda
olduğunu ileri sürmüştür.
1950-1953- Rosalind Franklin
3.4 A aralıklarla tekrarlayan
yapıların varlığını doğrulamış ve
DNA’nın bir çeşit sarmal yapıda
olduğunu daha saf örnekler
kullanara gösterebilmiştir.

DNA’daki baz eşleşmesi
modelin genetik açıdan
en önemli özelliğidir.
Bu yerleşim nedeniyle
eksen boyunca büyük ve
küçük oluklar ortaya
çıkar.

Sağ el sarmalının uzaydaki
konformasyonu, Watson
Crick’in verilerine en uygun
olanıdır.
DNA ÇIFTE SARMALINDA
ZINCIRLER BIRBIRLERININ
TAMAMLAYICISIDIR.




DNA molekülü kendini oluşturan nukleotidlerin sayısına bağlı olarak,
büyüklüğü türden türe değişen, uzun zincir şeklinde bir yapı
gösterir. İnsanda bu zincirin uzunluğu açıldığında 2 metreye kadar
varabilir. Bütün halinde eldesi zincirin hassas ve kırılgan yapısından
ötürü çok güçtür.
Nukleotidlerin
yapısı
bazik
olmasına
karşın
oımurgadaki
PO4(fosforik asit) grubunun varlığı polinükleotid zincirlerin asit
özellikte olmalarına yol açar ve nükleik asit terimi de bu özellikten
kaynaklanır.
DNA çift sarmalının dikkate değer ve önemli bir özelliği, molekülü
oluşturan zincirlerin birbirlerinden kolaylıkla ayrılabilmesi ve yeniden
birleşebilmesidir. Protein sentezi ve DNA replikasyonu (kendi
kopyasını oluşturması) bu özellik sayesinde meydana gelebilir.
DNA’nın iki zinciri, birbirine sadece H bağları ve hidrofobik
etkileşimlerle bağlı olmaları nedeni ile, nükleotidleri arasındaki
kovalent bağlardaki herhangi bir kopma olmaksızın çözülebilir
(denatürasyon). Aynı şekilde çözülmüş molekülün zincirleri
tamamlayıcı bazları arasında H bağlarının oluşumu ile birleşip
sarmal yapıyı yeniden oluşturabilir (renatürasyon).
DNA’NIN FORMLARI












Tek-krista-X-ışını analizi çalışmaları
çözünürlük 1 A’a kadar düşürülmüştür.
ile
5
A’luk
A-DNA right handed (11 baz/ 1 tam dönüş/çap 23 Å)—yüksek tuz kons. Yada
dehidrasyon koşullarında baskındır.
B-DNA right handed (normal, 10 baz/tdönüş, çap 20 Å)
C-DNA right handed (dehydrated, 9.3 bases/turn,19Å)
D-DNA right handed (no guanine, 8 bases/turn)
E-DNA right handed (no guanine, 7.5 bases/turn)
Z-DNA left handed (all GC, 12 bases/turn, 18 Å)
P-DNA DNA yapay şekilde uzatılırsa bu formu alır, fosfat grupları iç kısımdaazotlu
bazlar sarmalın dış yüzünde
why should we care?
Fizyolojik koşullarda rasgele bir DNA dizesinde en stabil form B formudur.
A formu su dışında birçok çözeltide oluşan bir formdur.
Z formu: sola doğru dönen heliks yapısındadır. Z formu bazı genlerin
ekspresyonlarının regulasyonunda rol alabilir.
FARKLI DNA FORMLARININ ÖZELLIKLERI
FARKLI DNA FORMLARI
DNA-RNA
Double stranded - single stranded
 RNA’da T yerine U bulunur.Tipleri
 mRNA, rRNA, tRNA
 snRNA (RNA processing)
 Telomerase RNA (replikasyon)
 antisense RNA (regulasyon)

DNA VE RNA ARAŞTIRMALARINDA
KULLANILAN ANALITIK YÖNTEMLER


U.V ışığının soğurulması
(254-260 nm arasında en
fazla)
Çökelme Davranışı- Nükleik
asitler
çeşitli
gradiyent
santrifügasyon işlemleri ile
ayrılabilirler.
Çökelme
özelliği
molekülün
yoğunluğu,
kütlesi
ve
biçimine
bağlıdır
ve
Svedberg
katsayısı
(S)
olarak ölçülür.
NÜKLEIK






ASITLERIN
DENATÜRASYONU
DNA’nın denatürasyonu sonucu Hbağları kopa, çift zincir çözülür ancak
kovalent bağlar kırılmaz.
Isı yada kimyasal yolla olabilir.
Denatürasyon
sırasında
DNA
akışkanlığı azalır, U.V absorbsiyonu
ve denge yoğunluğu artar.
Isı sonucu oluşan denatürasyona
erime-melting denir
Isıtılan
DNA’nın
U.V
absorbsiyonundaki
artışa
hiperkromik kayma denir.
Erime sırasında, DNA’nın 260
nmdeki absorbsiyonu sıcaklığa karşı
grafiklenirse br erime profili elde
edilir. Bu eğrinin orta noktasına
erime sıcaklığı (Tm) denir. DNA
zincirinin
%50’sinin
açıldığı
sıcaklıktır.
VE
RENATÜRASYONU
DNA’NIN ISI ILE DENATÜRASYONU
DNA’NIN DENATÜRASYONU
KISMEN DENATÜRE DNA
DNA HIBRIDIZASYONU




DNA çifte sarmalı ve RNA
denatüre olabilir.
Anneal:
Denatüre
segmentin tekrar çifte
sarmal oluşturması
Farklı türlerin nükleik
asidleri hibrid formlar
oluşturabilirler. Türler ne
kadar
yakınsa
hibridizasyon o kadar
kolay gerçekleşir.
Nükleotidler ve nükleik
asidler non enzimatik
transformasyona uğrarlar.
KROMOZOM YAPISI VE DNA
ORGANIZASYONU
İnsan
genomu ≈ 3 x 109 bp
İnsan diploidtir, her çekirdek 6 x
109 bp yada ≈ 2 m DNA içerir
5-10 mm çapındaki çekirdeğe nasıl
sığmaktadır?
DNA MOLEKÜLÜNÜN
BÜYÜKLÜĞÜNÜN HÜCRENIN
BOYUTLARI ILE
KIYASLANMASI
DNA’NIN KROMOZOMLARDA
PAKETLENMESI

Kromozomlar içerdikleri DNA moleküllerinden çok daha
kısadırlar. Bu nedenle DNA’nın kromozomlara paketlenmesi için
hayli organize bir paketleme sistemi gereklidir. Ökaryotlarda
DNA kromatin şeklnde düzenlenmiştir.

DNA paketlenmesi ile ilgili ilk veriler 1970’lerde biyokimyasal
analizler ve EM çalışmalarından elde edilmiştir.

İlk bilgiler DNA’nın DNA-binding proteinler olarak da bilinen
histonlar ile ilişkili olduğu idi. Ancak ayrıntılı yapı billinmiyordu.

1973-74 yıllarnda birkaç araştırma grubu kromatinler (DNAhiston kompleksi) üzerinde nüklease protection assay’i
yapmışlardır. DNA-histon kompleksi enzimlerle muamale
edildiğinde DNA sadece histon proteinlerinin yer almadığı
bölgelerden kesilmiştir. Yaklaşık 200 bç uzunluğunda pekçok
fragment oluşmuştur. Bu gözlem enzimatik parçalanmanın
gelişigüzel olmadığını göstermiştir.
DNA’NIN KROMOZOMLARDA
PAKETLENMESI


Kromozomlar içerdikleri DNA moleküllerinden çok daha kısadırlar. Bu nedenle
DNA’nın kromozomlara paketlenmesi için hayli organize bir paketleme sistemi
gereklidir.
İnterfaz sırasında, genetik madde ve ilgili proteinler açılırlar ve nükleusun içinde
kromatin olarak dağılırlar. Mitoz başladığında kromatin yoğunlaşır ve pofaz
sırasında bilinen tipik kromozomlar şeklini alır. Bu yoğunlaşma, her birkromozom
ipliğinin boyunun 10.000 kez kısalmasını sağlar.

DNA paketlenmesi ile ilgili ilk veriler 1970’lerde biyokimyasal analizler ve EM
çalışmalarından elde edilmiştir.

İlk bilgiler DNA’nın DNA-binding proteinler olarak da bilinen histonlar ile ilişkili
olduğu idi. Ancak ayrıntılı yapı billinmiyordu.

1973-74 yıllarnda birkaç araştırma grubu kromatinler (DNA-histon kompleksi)
üzerinde nüklease protection assay’i yapmışlardır. DNA-histon kompleksi
enzimlerle muamale edildiğinde DNA sadece histon proteinlerinin yer almadığı
bölgelerden kesilmiştir. Yaklaşık 200 bç uzunluğunda pekçok fragment
oluşmuştur. Bu gözlem enzimatik parçalanmanın gelişigüzel olmadığını
göstermiştir.

Ada ve Donald Olins, taneciklerin kromatin zinciri ekseni boyunca düzenli olarak yerleştiğini
ve bir zincir üzerindeki boncukları andırdığını söylemişlerdir. (v-body, nu, nükleozomlar)

Nükleozom-DNA etkileşimi çalışmaları; H2A, H2B, H3 ve H4 histonlarının (H2A)2, (H2B)2,
(H3)2 ve (H4)2 şeklinde iki tip tetramer oluşturduğunu göstermiştir.







Nükleozom yapısındaki 4 protein: H2A, H2B, H3, ve H4
H3 ve H4 are arjinice zengin, yüksek oranda korunmuş
H2A ve H2B lizince daha zengin
Arjinin ve lizin histidin, histon proteinlerinin bazik ve pozitif yüklü olmasına
neden olur.
Kornberg- tekrarlayan herbir nükleozomda bu iki tetramerden birer tane olduğunu yaklaşık
200 bç lik DNA ile birleştiğini iler sürmüştür.
Nükleaz ile parçalama işlemi biraz kısa tutulursa, 200 bç lik DNA’dan bir kısmı
nükleozomdan ayrılır ve 196 bç içeren Nükleozom kor Partikülü elde edilir. Bu sayı çalışılan
tüm organizmlarda aynıdır.
1984- Finch ve Klug X ışını analizleri ile detaylı nükleozom yapısı-196 bç lik çekirdek DNA,
nükleozom başına 1.7 dönüş yapacak şekilde histon oktamerinin etrafını sola doğru süper
sarmal yaparak sarar.
HISTONLAR KÜÇÜK BAZIK PROTEINLERDIR
NÜKLEOZOM YAPISINDAKI BEŞINCI PROTEIN,
H1
H1,
nükleozomun bir parçasıdır anck
oktomerin dışında gibi görülür
H1 organizmalar ve dokular arasında
farklılıklar gösterir.
NÜKLEOZOM
PROTEIN ÇEKIRDEĞI
 2nm
çapındaki DNA11 nm çapında
nükleozom 30 nm kromatin iplikleri
(solenoid) oluşturur.
 Mitotik kromozom yapısında; sayısız 30
nm solenoidler 300 nm çapında
kromatin
iplikleri
metafaz
kromzomundaki kromozom kolları olan
kromatidleri
oluşturmak
üzere
kıvrılır700 nm çapında kromatit
kardeş
kromatitler
1900
nm
uzunluğunda kromozom
Packaging DNA
Histone
octomer
Histone proteins
B DNA Helix
2 nm
Packaging DNA
Histone
octomer
Histone proteins
B DNA Helix
2 nm
Packaging DNA
11 nm
Histone
octomer
Histone proteins
Nucleosome
B DNA Helix
2 nm
Packaging DNA
Histone H1
DNA Paketlenmesi
Histone H1
DNA Paketlenmesi
“Beads on
a string”
11 nm
30 nm
Tight helical
fiber
Looped
200 nm Domains
Protein scaffold
DNA Paketlenmesi
Nucleosomes
11 nm
30 nm
Tight helical fiber
Metaphase
Chromosome
700 nm
200 nm Looped Domains
2 nm
B DNA Helix
Protein scaffold
BIR ÖKARYOTIK
KROMOZOMDA DNA’NIN
KATLANMA MODELI
Kromatin: Bölünmeyen ökaryotik hücredeki
kromozomal materyale denir. Amorftur ve
nükleus’ta rasgele dağılmıştır.
 Histon: Bir kromatinde DNA’nın sıkıca
bağlantılı olduğu proteinler
 Nükleozom: Histonlar ve DNA nükleozom adı
verilen yapılar üniteler içinde katlanırlar.

HETEROKROMATIN YAPISI
Kromatin Tipleri
1928- interfazda kromozomun bazı kısımlarının açılmadan kaldığı ve koyu
boyandığı bulunmuştur.
Heterokromatin – DNA’nın en fazla kondanse olduğu yerdir, ve genellikle
transkripsiyonel aktivesi yoktur. Ya gen içermezler yada yada
baskılanmış genleri içerirler. Hücre döngüsünün S fazında
ökromatinden daha sonra replike olurlar.
 Ökaryotik DNAların bazı bölgelerinin protein kodlamadığına dair ilk
ipuçlarını vermiştir.
 Sentromer ve telomer bölgeleri heterokromatinden oluşur.
 Y kromozomunun büyük kısmı ve Barr cisimciği olarak bilinen inaktif X
kromozları hetrokromatiktir.
Position effect (Durum etkisi): belirli heterokromatik bölgeler aynı
kromozom üzerinde yer değiştirdiğinde ya da homolog olmayan başka
bir kromozoma geçtiğinde, bu bölgede genetik olarak aktif olan
kısımlar, eğer yanlarına transloke olmuş heterokromatin gelirse bazen
inaktif hale geçerler. Yani bir genin yada bir gen grubunun diğer genetik
maddeye göre göreceli durumları onların ifadelerini etkileyebilir.
Ökromatin – Aktif genlerin yer aldığı bölgelerdir – genellikle daha az
kondansedir.
KROMOZOM BANTLAMA TEKNIĞI





Sitolojik öntemler kullanarak kromozomların uzun eksenleri boyunca
farklı boyanmalarını sağlayan bantlama teknikleri geliştirilmiştir.
Pardue ve Gall C-bantlama; Kromozom preparatları ısı ile denatüre
edilip sonra Giemsa ile boyanırsa özgül boyama profilleri ortaya
çıkar.Kromozomların heterokromatin özelliğindeki sentromer bölgeleri
boyayı kolaylıkla alır.
Caspersson ve ark Q bantlama; metafaz kromozomlarını florokrom
kuinakrin mustard ile muamele edip floresan mikroskobunda
inceleyerek 23 çift insan kromozomunu ayırt etmişlerdir.
R-bantlama; G-bantlarının tersi bir profil gösterir.
1971Paris’te, G bant profilleri temel alınarak insan kromozomlarının
bant paternlerinin ortak sınıflandırmasını sağlayan bir toplantı
yapılmıştır.
JUNK DNA
 1960
ların sonlarına doğru makalelerde
ökaryotik DNA’nın büyük miktarda tekrar
eden ve protein olarak kodlanmayan diziler
içerdiği rapor edilmiştir. (Britten and Kohne,
1968).
 1970,
Junk DNA terimi non-coding DNA için
kullanılmıştır. (Ohno, 1972).
JUNK DNA TIPLERI
Nowak
(1994) 9 tip junk DNA
Bunlar 3 büyük grupta toplanır.
1 Repetitive
DNA sequences
2 Untranslated parts of RNA
transcripts (pre-mRNA)
3 Other non-coding sequences
REPETITIVE DNA
Repetitive DNA tipleri:
1. Satellites
2. Minisatellites
3. Microsatellites
4. Short (300 bp) ve Long (up to 7,000 bp) Interspersed
Elements (SINEs and LINEs)
REPETITIVE DNA
Genom büyüklüğü ve organizma komleksliği ile arasında bağlantı
olmaması ilk yıllarda moleküler biyoloji için bir puzzle olmuştur (Cvalue paradox). Örn. İnsan genomu, maya S. Cerevisiae genomundan
200 kat daha büyükk iken Amoeba dubia genomundan ise 200 kat
daha küçüktür. Bu paradoks genomların büyük miktarda repetitive
sekanslar içerebileceklerinin ispatlanması ile çözülmüştür.
DNA kategorileri
1. Tek kopya DNA’lar
2. Repetitive DNA’lar (=junk/ignorant/Selfish DNA)
TANIMLAR
Yüksek sayıda tekrarlayan dizeler ( highly
repetitive, simple-sequence DNA): Bir hücrede
milyonlarca kez tekrarlayan 10 baz çiftinden daha kısa
DNA segmentleri (%10).
 Kısmen tekrarlayan DNA (moderately repetitive):
En az 1000 kez tekrarlanan birkaç yüz baz çifti
uzunluğunda DNA segmentleri (%20).
 Satellit DNA: Çoğu ökaryotik kromozomdaki en önemli
iki yapı olan sentromer ve telomer ile ilişkili sezyum
klorid dansite gradient santrifüjü ile uydu bantlar
şeklinde diğer DNA dizelerinden ayrılan temel-DNA
dizeleri.
 Sentromer: Hücre bölünmesi esnasında proteinler için
kromozomlara bağlantı sağlayan DNA dizisi içeren bölge.
 Telomer: Ökaryotik kromozomun uçlarında kromozomu
stabilize eden bölgeler.

ÖKARYOTIK
KROMOZOMLAR
OLDUKÇA
KOMPLEKSTIR
HIGHLY REPETITIVE DNA
İnsan a satellit DNA (centromeric) tipik olarak 171 bç uzunluğundadır ve dimer (342 bç) yada 16 tekar (2736
bç) ünitesi halinde bulunurlar. Genellikle minisatellit ve mikrosatellitlerden daha az uzunluk varyasyonlarına
sahiptirler.
İnsan b satellitler 68 bç lik bir monomerin 30.000-60.000 (2.040.000-4.080.000 bç) kopyası ile oluşmaktadır.
Metacentrik kro 9 ve akrosentrik kromozomlar 13, 14, 15, 21, 22’de yer alırlar.
MIDDLE
REPETITIVE
DNA

İnterspersed repeats
Memeli interspersed repeatler genellikle 3 sınıfa
ayrılırlar:
1. LINE and SINE repeats (non-LTR yada poly-A
retro(trans)posons)
2. LTR retroposonlar (retrovirus-like elements)
3. DNA transposonlar

Tandemly repeated DNA
1. Microsatellit DNA (dinükleotidler)
2. Minisatellite DNA (VNTR’s)
3. Çok kopya genler (rRNA)
Download