Okuma parçası

advertisement
Begüm Akman, Taner Tuncer; Yaşamın Şifresi: İnsan Genom Projesi; ODTÜ Yayıncılık,
2007, sayfa 51-59.
GENOM NASIL DİZİLENİR?
İnsan Genom Projesi’ nin en temel amacı olan insan genomundaki 3 milyar bazın
dizilimini ortaya çıkarmak teknik anlamda zorlu bir girişim olmuştur. Uzun uğraşlar sonunda
insan genom dizisi elde edilmiş ve bu dizi, bilim insanlarının kullanımına sunulmuştur. Peki,
insan genomunun dizilenmesi nasıl yapılmıştır?
Genomu dizilemeye başlamadan önce tabii ki hücrelerden DNA izole edilmesi gerekir.
Bilim insanları günümüzde çok kolay yöntemlerle DNA’ yı saf olarak elde etmektedirler.
Hatta o kadar kolaydır ki siz de evde DNA izole edebilirsiniz. Öncelikle, saflaştırma işlemini
hangi dokudan yapacağınıza karar verin. Canlı hücrelerin hepsinde DNA bulunduğu için
çeşitli hayvansal ya da bitkisel ürünleri kullanabilirsiniz. Fakat evde ezmesi daha kolay
olacağı için muz iyi bir seçim olacaktır. Deneyin başında 2 çay kaşığı şampuanı küçük bir
kaseye koyun ve üzerine 1 çay kaşığı tuz ekleyin. Şampuan ve tuzun üzerine 4 çay kaşığı
musluk suyu ekleyin ve kaşıkla baloncuk yapmadan karıştırın. Daha sonra bir muzu ikiye
bölün ve yarısını miksere atın, diğer yarısını afiyetle yiyebilirsiniz. Mikserdeki muzun üzerine
1 bardak musluk suyu ekleyin ve 20 saniye boyunca iyice pürüzsüz bir hal alana kadar
mikserde çırpın. Eğer mikseriniz yoksa aynı işlemi kaşıkla ezip karıştırarak da yapabilirsiniz.
Şimdi muz püresinin üzerine 4 çay kaşığı şampuan ve tuz içeren karışımdan ekleyin
köpürtmemeye özen gösterin; köpürme DNA moleküllerinin kırılmasına neden olabilir. Şimdi
bir kasenin içine huni şekline getirmiş olduğunuz kahve filtresini yerleştirin. Elinizdeki muzlu
şampuan karışımını bu filtreye yavaşça dökün, kasenin içinde 2-3 çay kaşığı karışım birikene
kadar bekleyin. Şimdi 4 çay kaşığı buzda soğutulmuş alkolü ki bu votka olabilir, ince uzun bir
cam tüpe koyun ve filtrelenmiş karışımı çay kaşığıyla yavaşça üzerine ekleyin. Birkaç dakika
içerisinde beyaz bir bulut oluşacaktır. Kürdanla bu bulutu alabilirsiniz ve evet elinizde
tuttuğunuz DNA’ nın ta kendisidir. İsterseniz bu DNA’ yı koyu renkli bir karta yerleştirin,
kurudukça ipliksi yapısını daha iyi fark edebilirsiniz. Ya da içinde alkol bulunan küçük bir
şişede saklayabilirsiniz. Gözle gördüğünüz bu DNA’ da binlerce DNA molekülü birbirine
yapışmış şekilde bulunmaktadır. Bu yöntemde kullanılan şampuan, hücre çeperlerini
parçalayarak DNA’ nın dışarı çıkmasını sağlarken, tuz (NaCl) da yapısında bulunan artı yüklü
sodyum iyonları sayesinde eksi yüklü DNA moleküllerine bağlanarak, DNA’ nın çevresinde
bir kalkan oluşturur.
Genom dizilemesinde kullanılan yöntemler aslında hücre içinde gerçekleşen DNA’ nın
kendi kendini kopyalaması işlemine dayanılarak geliştirilmiş yöntemlerdir. İnsan gibi çok
hücreli canlılarda hücreler, bölünmeden önce çekirdekte bulunan DNA’ yı eşlemek
durumundadır. Hücre döngüsünün bu eşlenme fazında kromozomlar belirginleşir ve birtakım
değişiklikler gerçekleşir. DNA normalde sıkıştırılmış halde bulunduğundan, bunu bir yün
yumağı gibi de düşünebilirsiniz, önce bu yumağın açılması gerekir. Daha sonra enzimler
sayesinde ikili sarmalın iki dizisi birbirinden ayrılır ve eşlemeye yardımcı enzimler sayesinde
ayrılmış olan tümleyici DNA dizilerinin birer kopyası yapılır. Sonuçta hücredeki DNA
miktarı iki katına çıkmış olur, hücre bölündüğünde bu sayı yine eskiye döner.
Hücre döngüsü içerisinde DNA kendini bu şekilde çoğaltmaktadır. Laboratuvarlarda
DNA ile çalışan bilim insanları da hücrenin kendisini taklit ederek, benzer enzimleri ve
molekülleri kullanarak DNA’ yı çoğaltabilirler. İnsan Genom Projesi başladığında birçok
gönüllüden kan örneği alınmıştır. Gelişmiş laboratuvar teknikleri ile bu kan örneklerinden
DNA izolasyonu yapılmış ve daha sonra bu örnekler, dünyanın dört bir tarafında bulunan
İnsan Genom Projesi merkezlerine dağıtılarak dizileme işlemi başlatılmıştır.
DNA dizileme birden fazla adımda yapılan, pek çok farklı teknolojinin kullanıldığı bir
işlemdir. Dizilemenin amacı DNA dizisindeki bazların (A,T,G,C) yan yana sıralanmış doğru
dizisini bulmaktır. İnsan genomunun dizilenmesinde 2 farklı grubun çalıştığını ve farklı
yöntemler kullandığını hatırlayalım. Öncelikle İGP grubunun hangi yöntemi izlediğini anlatıp
daha sonra Celera’ nın kullandığı yöntemin farklarını açıklamak daha rahat anlamamızı
sağlayacaktır. İnsan Genom Projesi’ nde çalışan bilim insanları öncelikle insan genomunun
genel haritasını çıkarmışlardır. İnsan genomunda 23 kromozomun bulunduğunu ve bu
kromozomların her birinin 50 ile 250 milyon baz içerdiğini hatırlarsak, öncelikle her bir
kromozomun haritasının çıkarıldığını daha sonra ise detaylı bir iş olan dizilemenin yapıldığını
rahatça anlayabiliriz. Bir kromozom haritalanırken, kromozom üzerinde sabit aralıklarla
belirteçler saptanır, böylece kromozom üzerinde yön belirlemek daha kolay olur. Dizileme
işlemine başlandığında, işi kolaylaştırmak için kromozom binlerce parçaya bölünür ve bu
parçalar teker teker dizilenir. Daha önceden haritalamada saptanan belirteçler dizileme işlemi
sonucunda elde edilen parçaları tekrar bir araya getirmede kullanılır. Bunu bir çeşit yap-boz
gibi de düşünebilirsiniz; sonuçta dizilenen her parçanın tam olarak oturduğu tek bir uygun yer
vardır. Aşağıdaki ‘İGP, DN’ANIN KEŞFİNİN ELLİNCİ YILDÖNÜMÜNDE
TAMAMLANMIŞTIR’ cümlesini bir DNA parçası olarak düşünürsek, bu DNA parçası
birbiriyle örtüşen dizilenmiş parçaların yardımıyla bilgisayar yazılımları sayesinde bir araya
getirilerek ortaya çıkarılabilir.
ÖNÜMÜNDE TAMAMLANMIŞTIR
DNA’ NIN KEŞ
KEŞFİNİN ELLİNCİ YILDÖNÜMÜNDE TAMAM
İGP, DNA’ NIN KEŞFİN
FİNİN ELLİNCİ YILDÖNÜMÜ
NA’ NIN KEŞFİNİN ELLİ
LLİNCİ YILDÖNÜMÜNDE TAM
DE TAMAMLANMIŞTIR
İGP, DNA’ NIN FEŞFİNİN ELLİNCİ YILDÖNÜMÜNDE TAMAMLANMIŞTIR
Dizileme işlemi ise yaklaşık 2000 baz uzunluğundaki DNA parçalarına yapılır. Bir
deney tüpüne dizisi belirlenecek DNA parçası, serbest bazlar, DNA eşleme başlatıcı dizileri
adı verilen yaklaşık 20 baz uzunluğundaki diziler ve DNA polimeraz enzimi konulur. DNA
polimerazın normalde hücrelerimizde bulunan ve DNA’ nın kendini eşlemesini sağlayan
enzim olduğunu hatırlayın. Test tüpünde DNA’ nın kendini eşleyerek milyonlarca kopyaya
çoğalmasını da aynı enzim sağlar. DNA polimeraz tek DNA ipliğini kalıp olarak kullanıp A
bazının T bazına ve G bazının da C bazına bağlanma prensibine göre eşlenmesini sağlar. Bu
olay şöyle de açıklanabilir: bir A bazı nerede tek başına duran bir T bazı bulsa gider ve ona
bağlanır, aynı şekilde G bazı da C bazına bağlanır. Ancak dizileme yapılırken kullanılan
serbest bazların bir kısmına DNA sentezini sonlandırma özelliğine sahip ekstradan
kimyasallar ve floresan boyalar eklenir; böylece bu bazlar floresan boyama özelliği
kazanırlar. İşte dizilemenin kilit noktası bu floresan boyalı özel bazlarda saklıdır. A, T, G ve
C bazlarının her birinde farklı renkte bir floresan boya vardır. Normalde deney tüpümüze
kalıp DNA, normal bazlar, eşleme başlatıcı diziler ve enzim koyduğumuzda başta
koyduğumuz kalıp DNA’nın birebir kopyalarını elde ederiz. Ancak bu karışıma floresan
boyalı özel bazlar ilave edildiğinde DNA eşlemesi sürekli olmaz; floresan boyalı bir A bazı
normal bir T bazına bağlandığında reaksiyon sona erer.
Böylece yeni kopya DNA dizisinin sonunda floresan boyalı A bazı bulunur ve jel
elektroforezi denilen bir sonraki işlemde A bazına bağlı renk ayırt edilebilir. Deney tüpündeki
milyonlarca kalıp DNA’dan eşleme başlatıcı diziler ile başlatılan DNA kopyaları, floresan
boyalı sonlandırıcı bazların rastgele bağlanması ile kalıp DNA‘nın her nükleotidinde sonlanan
DNA parçalarını temsil etmektedir. Sonuçta elimizde floresan boyalı bazların rastgele
bağlandığı farklı uzunluklarda DNA dizileri olur ve bu DNA parçacıkları jel elektroforezi ile
boylarına göre ayrıştırılır. Jel elektroforezi DNA’nın negatif yüklü bir molekül olması
prensibine dayanan fiziksel bir işlemdir. DNA negatif yüklü bir molekül olduğundan elektrik
akımında pozitif yüke doğru ilerler. Bu ilerleme esnasında daha kısa olan DNA parçaları daha
hızlı ilerlerken, daha uzun olan DNA parçaları daha yavaş ilerlerler. Bu durumda bizim
elimizde bulunan farklı uzunluklardaki DNA molekülleri uzunluklarına göre farklı mesafeleri
katederler. Sonuçta bu uzunlukları ve floresan boyaların yansıttıkları dört farklı rengi analiz
eden otomatik dizileme makineleri bize ilk kullandığımız DNA’nın dizisini verirler.
İnsan Genom Projesi’ nin gelişimini hatırladığımızda projenin çok büyük bir yarışa
tanık olduğu, Uluslararası Konsorsiyum ile Celera şirketinin kıyasıya mücadele ederek insan
genomunun dizilenmesini ilk önce bitirmeye çalıştığı aklımıza gelmektedir. Daha sonradan
ortaya çıkarak projeyi bir yarışa dönüştüren özel şirket Celera, dizilemeyi yaparken
Uluslararası Konsorsiyum’dan farklı bir yöntem izlemiştir. Uluslararası Konsorsiyum
kromozomlara belirteçler koyarak, kromozomlar üzerinde sırasıyla ve adım adım ilerleyerek,
kromozomları birer birer dizilemiştir. Bu daha uzun zaman alan ve temkinli bir yöntemdir.
Ancak Celera şirketi bu şekilde adım adım ilerlemektense, 23 kromozomu da içeren tüm
genomu parçalara bölüp tüm parçaları dizilemiş, daha sonra bu sonuçları çok gelişmiş
bilgisayar yazılımları aracılığıyla birleştirmiştir. Bu yönteme “ rastgele tüm genom
dizilemesi” denir. Bu şekilde yapılan dizileme daha hızlı olduğundan projenin daha çabuk
tamamlanması da mümkün olmuştur.
... İnsan Genom Projesi Konsorsiyumu’ nun kullandığı yöntemde önce kromozom
üzerinde belirteçler saptanmış, daha sonra kromozom parçalara bölünerek dizilenmiş ve son
olarak dizilenen parçalar ilk başta saptanan belirteçler yardımıyla birleştirilmiştir. Diğer
taraftan, Celera şirketi en baştan tüm genomu küçük DNA parçalarına bölmüş ve bu DNA
parçalarını dizilemiş, en son aşamada da gelişmiş bilgisayarlar sayesinde örtüşen dizileri
kullanarak tüm diziyi elde edebilmiştir. Celera bu yötemi kullanırken Uluslararası
Konsorsiyum’ un sürekli olarak internetteki veri bankalarına ilettiği sonuçları da kendi küçük
parçalarını birleştirmek için zemin olarak kullanmıştır.
İnsan genomunun 3 milyar bazdan oluştuğunu ve her bir dizilemenin en fazla 2000
bazlık DNA parçalarını dizleyerek yapıldığını ve bu işlemin emin olmak amacıyla birkaç kez
tekrarlandığını göz önünde bulundurursak İGP’ nin fikri ilk ortaya atıldığında bir bilim
insanının ‘insan genomunun dizilenmesi ancak suçlulara yaptırılabilecek, ceza gibi bir iştir’
demesini daha iyi anlayabiliriz. Dizileme işlemindeki bir sonraki adım, elimizdeki 2000
bazlık dizileri doğru şekilde bir araya getirmek için gelişmiş bilgisayarların yardımını
almaktır. Bilgisayarlardaki yazılımlar veri olarak girilen binlerce farklı DNA dizisinin
birbiriyle örtüşen parçalarını yap-boz gibi bir araya getirerek birleştirir. İşte insanın
kromozomları da tek tek bu şekilde dizilenmiştir ve üst üste gelen yap-boz parçalarının kesin
doğru dizilimini elde etmek amacıyla birden fazla kez dizilendiğini varsayarsak her bir baz
yaklaşık 9 kez dizilenmiş olur. DNA parçaları dizilenirken aynı işlemlerden geçse de her biri
aynı doğrulukta dizilenemez; bazı parçaların okunması daha kolay olurken bazılarınınki daha
zordur. Bu nedenle zor olanların defalarca tekrarlanması gerekebilir. Sonuçta amaç yüksek
kalitede, yani kesin doğrulukta bir dizi elde etmek olduğundan, aynı DNA dizilerinin emin
olmak için tekrar tekrar dizilenmesiyle şu anda % 99.99 kesinlikte, yani 10 000 bazda 1 baz
hata payıyla insan genomunun dizisine ulaşılmıştır.
Download