ÜNİT E ÜNİTE ÜNİTE

advertisement
HEDEFLER
İÇİNDEKİLER
YENİLENEBİLİR ENERJİ
DÖNÜŞÜM SİSTEMLERİ
• ENERJİ DÖNÜŞÜM SİSTEMLERİ
• Hidrolik Enerji
• Rüzgar Enerjisi
• Güneş Enerjisi
• Nükleer Enerji
MAKİNA VE TEÇHİZAT
Doç. Dr. Bayram ŞAHİN
• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;
• Enerji dönüşüm sistemleri
öğrenebilecek,
• Hidrolik enerji dönüşüm sistemleri
tanıyabilecek,
• Rüzgâr enerjisi ve rüzgâr enerjisi
dönüşüm sistmelerini tanıyabilecek,
• Güneş enerjisi dönüşüm
sistemlerini tanıyabilecek,
• Nükleer enerji ve nükleer santralleri
öğrenebileceksiniz.
ÜNİT
ÜNİTE
E
ÜNİTE
10
104
Yenilenebilir Enerji Dönüşüm Sitemleri
ENERJİ DÖNÜŞÜM SİSTEMLERİ
Toplumların gelişmişlik düzeyi enerji tüketim miktarlarıyla orantılıdır. Bugün
enerji tüketimi bir ülkede yaşayan toplumun yaşam standartları ve ülkenin
endüstrileşme derecesiyle doğrudan ilgilidir.
Bugün bilim adamlarının, mühendislerin ve enerji teknisyenlerinin yeni
enerji kaynaklarını bulmaları, geliştirmeleri ve insanlığın kullanımına sunmaları
önemli bir sorumluluktur. Bunu başarabilmek için değişik enerji formları,
kaynakları, dönüşüm teknikleri ve koruma metotları bilinmelidir.
Enerji tüketimi bir
ülkede yaşayan
toplumun yaşam
standartları ve
ülkenin
endüstrileşme
derecesiyle
doğrudan ilgilidir.
Enerji türlerinin sınıflandırılmasında kabul edilmiş genel bir metot ya da
sistem olmamasına rağmen farklı enerji formları 6 sınıfta incelenebilir:
•
•
•
•
•
•
Mekanik enerji
Elektrik enerjisi
Elektromanyetik enerji
Kimyasal enerji
Nükleer enerji
Termal (ısıl) enerji
Enerji dönüşümü sırasında bir enerji türünden diğerine dönüşüm olabileceği
gibi çoğu uygulamada her bir adımda birden fazla enerji türüne dönüşüm
olmaktadır. Örneğin bir güç santralinde enerji biçimleri arasında dönüşüm zinciri
vardır.
Tablo 10.1. Enerji türlerinin birbirine dönüşümleri
Başlangıçtaki
Enerji Formu
Dönüştüğü Enerji Formu
Kimyasal
Enerji
Radyant
Enerji
Elektrik
Enerjisi
Mekanik Enerji
Nükleer Enerji
Isıl Enerji
Reaktörler
Kimyasal
Enerji
Radyant
Enerji
Fotoliz
Elektrik
Enerjisi
Elektroliz,
pil şarjı
Yakıt Pilleri
Kazanlar,
boylerler
Güneş pilleri
Yutucu
yüzeyler
Lamba,
lazer
Elektrik
Motoru
Rezistans, ısı
pompası
Mekanik
Enerji
Elektrik
Jeneratörü,
Türbinler
Sürtünme,
karıştırma
Isıl Enerji
Termoelektrik
jeneratörler
Termodinamik
motorlar
Konvektör,
radyatör, ısı
borusu
HİDROLİK ENERJİ
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
2
Yenilenebilir Enerji Dönüşüm Sitemleri
İlk yatırım maliyeti fazla
olmasına rağmen,
hidrolik enerji bugün
işletme ve üretim
maliyeti en ucuz olan
elektrik üretim amaçlı
enerji kaynağıdır.
Yenilenebilir enerji kaynaklarından biri olan hidrolik enerji bugün en çok
kullanılan yenilenebilir enerji kaynağıdır. Hidrolik enerji en eski enerji
kaynaklarından biridir. İlk olarak binlerce yıl önce insanlar akan sudan
faydalanarak tahta bir tekeri çevirip tahıl öğütmüşlerdir. Hidrolik enerjinin kaynağı
isminden de anlaşılabileceği gibi sudur. Bu nedenle hidroelektrik enerjinin elde
edileceği santraller bir su kaynağı üzerinde olmak zorundadır.
Hidroelektrik Santraller; yenilenebilir olmaları, yerli doğal kaynak
kullanmaları, işletme ve bakım giderlerinin düşük olması, fiziki ömürlerinin uzun
oluşu, en az düzeyde olumsuz çevresel etki yaratmaları, kırsal kesimlerde
ekonomik ve sosyal yapıyı canlandırması gibi nedenlerle diğer enerji üretim
tesislerine göre üstünlük arz etmektedir.
Hidroelektrik santrallerin ilk yatırım maliyetleri fazladır. Ayrıca büyük
kapasiteli bir baraj yapımı için uzun bir süreye ve çok iyi bir fizibilite çalışmasına
gerek vardır. Ancak baraj ve santral tamamlanıp işletmeye alındıktan sonra en
ucuz elektrik üretim amaçlı enerji kaynağı hidroelektrik güçtür.
Şekil 10.1. Bir Hidroelektrik santralin baraj kısmının görünüşü
Hidrolik Santrallerde Türbin Seçimi
Hidrolik türbinlerin tiplerinin seçimi için bazı özel karakteristik büyüklükler
kullanılmaktadır. Bunlardan biri boyut analizi ve boyutsuzlaştırma işlemleri sonucu
ortaya çıkan ve ns ile gösterilen özgül hızdır.
Özgül hız, türbin, jeneratör ve santral boyutlandırması için en önemli
parametredir. Çünkü özgül hız ile türbin devir sayısı, gücü, debi ve düşü arasında
bir ilişki vardır. Özgül hız arttıkça türbin tipi aksiyon türbininden reaksiyon
türbinine doğru değişir. Pelton türbinlerinin özgül hızları 8-30 arasındayken Francis
türbinlerinin özgül hızları 60-400 civarında ve Kaplan türbinlerinin özgül hızları
400-1100 arasında değişmektedir.
Özgül hıza (ns) bağlı olarak bir türbinin devir sayısı (n) da artacaktır. Devir
sayısının artması türbin-jeneratör grubunun ebatların, santral binasının boyutların
ve elektromekanik cihazın fiyatlarını azaltır. Ancak kavitasyon tehlikesinden dolayı
tesisin daha derine yerleştirilmesi gerekir. Bu da inşaat ve hafriyat maliyetini
artırır. Bu nedenle özgül hız ve devir sayısı uygun seçilmelidir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
3
Yenilenebilir Enerji Dönüşüm Sitemleri
Hidrolik Türbinler
Hidrolik santrallerde
kullanılan en yaygın
hidrolik türbin tipleri,
Pelton, Francis ve
Kaplan türbinleridir.
Hidrolik santrallerde kullanılan en yaygın türbin tipleri, Pelton, Francis ve
Kaplan türbinleridir. Pelton türbini aksiyon (impulsif) türbini iken Francis ve Kaplan
türbinleri reaksiyon türbinleridir.
Pelton türbini
Pelton türbinlerinde su, hızı ile etkir. Yani burada türbinin girişi ile çıkışı
arasındaki enerji farkı, esas olarak kinetik enerji farkına karşılık gelir. Diğer bir
deyişle türbinin giriş ve çıkış basınçları pratik olarak birbirine eşittir. Buna karşılık
debileri küçüktür.
Modern su türbinleri arasında bugün endüstriyel anlamda önemli olan tek
aksiyon türbini Pelton türbinidir. Pelton türbini düşük özgül hızlar (ns) için en
uygun türbin tipidir. Türbinin özgül hızının düşük olması yüksek kot farklarına ve
göreceli olarak daha az debiye ihtiyaç gösterir. Şekil 2’de bir Pelton türbininin
resmi görülmektedir.
Pelton yüksek düşülere
uygun, düşük özgül hızlı
ve suyun kinetik
enerjisinden
yararlanılan aksiyon
(etki) tipi türbindir.
Şekil 10.2. Bir Pelton türbini
Pelton türbininde cebri boru ile taşınan su bir lüleden geçerek çarkın
kepçelerine hızlı bir şekilde çarptırılır. Genellikle bir ya da iki lüle kullanılırken
büyük kapasiteli türbinlerde daha fazla lüle kullanılmaktadır. Çok sayıda lülenin
kullanılması aynı güç çıktısı için daha küçük türbin çarklarının imal edilmesine
olanak sağlayacaktır. Ancak çok sayıda lüleyi sisteme monte etmek dizayn
açısından oldukça problemli bir iştir. Şekil 3’de bir Pelton türbininin lüle düzeneği
ve 6 lüleli bir Pelton türbinin şematik resmi görülmektedir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
4
Yenilenebilir Enerji Dönüşüm Sitemleri
Şekil 10.3. Bir Pelton türbininin lülesi ve 6 lüleli bir düzenleme
Francis türbinleri
Francis türbinleri tepki
türbinleridir. Orta
düşülerde kullanıma
uygun suyun hem
potansiyel hem de
kinetik enerjisinden
yararlanılır.
Francis türbini Peltonların aksine reaksiyon (tepki) türbinlerindendir. İsmini
1840’lı yıllarda onu geliştiren B. Francis’ten almıştır. Net düşü ve özgül hız
bakımından çok geniş kullanım alanına sahip olan Francis türbinleri reaksiyon
türbinlerinin tersine suyun hem kinetik hem de potansiyel enerjisinden
faydalanırlar. Bu nedenle, çarka girişteki basınç çarktan çıkıştaki basınçtan çok
büyük olur. Bu yüzden suyun kapalı kanallar içinde akması zorunluluğu vardır.
Türbinin içinde suyun basıncının sabit kalmaması reaksiyon tipi türbinlerle Pelton
türbinleri arasındaki en önemli farktır. Şekil 4’de bir Francis türbininin resmi
görülmektedir.
Şekil 10.4. 6.19 m çapında ve 17 kanada sahip Bir Francis türbinin görünümü.
Kaplan türbinleri ve uskur çarkları
100 m’den daha küçük düşülerde çalışan çok büyük debili reaksiyon
türbinleridir. Devir sayıları dakikada 50’ye kadar inebilmekle birlikte, özgül hızları
en yüksek değerlere çıkan türbinlerdir. Güçleri ne olursa olsun en iyi verimli Uskur
çark ve Kaplan türbinlerinin özgül hızları 400/900 d/dak arasındadır. Kaplan
türbinlerinde çarkın kanatlarına “pala” ismi verilir. Francis türbinlerden en önemli
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
5
Yenilenebilir Enerji Dönüşüm Sitemleri
farkı su Francis türbinlerine radyal doğrultuda girerken Uskur ve Kaplan
türbinlerde eksenel doğrultuda girmektedir.
Ayrıca Francis türbinlerde çarktaki kanat sayısı genellikle 16-24 arasında
değişirken ve bu kanatlar çarka sabit biçimde bağlı iken, Kaplan türbinlerde pala
sayısı 3 ile 8 arasında değişir ve Kaplan türbinlerde bu palaların yerleştirilme açıları
işletme sırasında değiştirilebilmektedir.
Kaplan ve Uskur
türbinleri yüksek özgül
hızlarda çalışan nehir
üstü gibi alçak düşüler
için uygundur.
Şekil 10.5. Kaplan türbinin rotoru
Rüzgâr enerjisi, güneş
enerjisinin bir türevidir.
Uskur çarkta palalar çarkın göbeğine sabit biçimde bağlıdırlar. Debi ayarı
sadece dağıtıcı kanatlar aracılığıyla yapılır. Kaplan türbinlerde ise dağıtıcı kanatlar
ve çarkın palaları aynı anda döndürülerek debi ayarlandığından türbinin genel
verimi oldukça geniş bir debi aralığında yüksek değerini korur.
RÜZGÂR ENERJİSİ
Rüzgâr enerjisi güneş enerjisinden sonra son yıllarda toplumun ilgisini
çekmiş ve yatırımlarla sürekli gündeme gelmeye başlamıştır. Gerçekten de veriler
incelendiğinde rüzgâr enerjisi son yıllarda diğer yenilenebilir enerji türlerine göre
oldukça hızlı büyümektedir. Dünyada rüzgâr gücünde liderlik yapabilir piyasalar:
Avustralya, Kanada, Çin, Fransa, Hindistan, İtalya, Filipinler, Polonya, Türkiye,
İngiltere ve ABD. Bu piyasalar başlangıç safhasında fakat gelişme aşamasındadır ve
ana rüzgâr büyümesi buralarda gerçekleşebilir.
Rüzgâr Enerjisinin Kaynağı ve Rüzgârla İlgili Tanımlar
Karalar, denizler ve havaküre farklı özgül ısılara dolayısıyla farklı sıcaklıklara
sahip olurlar. Sıcaklık dağılımı, coğrafik ve çevresel koşullara bağlıdır. Yerkürede
ortaya çıkan sıcaklık ve buna bağlı basınç farklılıkları, rüzgârın oluşmasına neden
olur. Yüksek basınç alanlarından alçak basınç alanlarına doğru hareket eden hava,
"Rüzgâr" olarak isimlendirilmektedir. Yani rüzgâr enerjisi, güneş enerjisinin bir
türevidir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
6
Yenilenebilir Enerji Dönüşüm Sitemleri
Rüzgâr enerjisi tarihçesi
İlk rüzgâr değirmeninin MÖ 200
yıllarında antik Mezopotamya'da inşa
edilmiş olduğu sanılmaktadır. Türkler ve
İranlılar ilk yel değirmenlerini MS 7. yüzyılda
kullanırken Avrupalılar bunu haçlı
seferlerinde görmüşlerdir. MS 10. yüzyıla
kadar doğu İran ve Afganistan'da rüzgâr
yakalama kanatları ve rüzgâr
değirmenlerinde tahıl öğütüldüğü
bilinmektedir.
Batı dünyası rüzgâr değirmenlerini 12.
yüzyılda kullanmaya başlamıştır. 18. yüzyılın
sonunda Hollanda’da 10.000 yel değirmeni
bulunuyordu. Rüzgâr türbini denilen ve
elektrik üretiminde kullanılan ilk makineler 1890'ların başlarında Danimarka'da
yapılmıştır. Aynı dönemde, bu makinelerin geliştirilmesi için Almanya'da da önemli
çalışmalar yapıldığı bilinmektedir. Ancak 19. yüzyılda geliştirilen ilk türbinlerin
verimleri düşüktü.
Rüzgâr türbinleri: yatay
eksenli rüzgâr türbinleri
ve dikey eksenli rüzgâr
türbinleri olarak iki
grupta sınıflandırılır.
Çok pervaneli yel değirmenlerinin kullanımı, 19. yüzyılın ikinci yarısında
ABD'de görülmeye başlamıştır. 19. yüzyılın sonunda ABD'de yüze yakın rüzgâr
değirmeni fabrikası vardı ve yüzyılın sonunda rüzgâr değirmeni ihracatı ABD
ekonomisi için en büyük kaynaktı.
1973 OPEC petrol
ambargosunu sonrası enerji
fiyatlarındaki artış ve geleneksel
enerji kaynaklarının sınırlılığı rüzgâr
enerjisine olan ilgiyi tekrar
artırmıştır. Rüzgâr sistemleri için
yeni bir pazar olarak rüzgâr tarlaları
1980 başlarında oluşturulmaya
başlandı. ABD, Danimarka,
Hollanda, İngiltere ve İsveç'in
katkıları sonucunda, deniz üstünde,
kıyıdan uzakta rüzgâr santralleri kurulmuştur. Günümüzde şamandıra üzerine
yerleştirilen rüzgâr türbinleri'de vardır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
7
Yenilenebilir Enerji Dönüşüm Sitemleri
Rüzgâr Türbini Tipleri
Rüzgâr tribünlerinin sınıflandırılması türbin
rotorunun dönme eksenine göre yapılır. Buna göre rüzgâr
türbinleri: yatay eksenli rüzgâr türbinler (HAWT) ve dikey
eksenli rüzgâr türbinleri (VAWT) olarak iki grupta
sınıflandırılır. Yatay eksenli rüzgâr türbinleri dikey eksenli
olanlara göre daha yaygındır. Bu tip türbinlerde dönme
ekseni rüzgâr yönüne paraleldir. Kanatları ise rüzgâr
yönüyle dik açı yaparlar. Ticari türbinler genellikle yatay
eksenlidir. Rotor, rüzgârı en iyi alacak şekilde, döner bir tabla üzerine
yerleştirilmiştir.
Dikey eksenli rüzgâr
türbinlerinde türbin mili
düşeydir ve rüzgârın
geliş yönüne diktir.
Savonius tipi, Darrieus
tipi gibi çeşitleri vardır.
Yatay eksenli türbinlerin çoğu, rüzgârı önden alacak şekilde tasarlanır.
Rüzgârı arkadan alan türbinlerin yaygın bir kullanım yeri yoktur. Rüzgârı önden
alan türbinlerin iyi tarafı, kulenin oluşturduğu rüzgâr gölgelenmesinden
etkilenmemesidir. Kötü tarafı ise, türbinin sürekli rüzgâra bakması için dümen
sisteminin yapılmasıdır.
Yatay eksenli türbinlere örnek olarak pervane tipi rüzgâr türbinleri
verilebilir. Bu tip türbinlerin kanatları tek parça olabileceği gibi iki ve daha fazla
parçadan da oluşabilir. Günümüzde en çok kullanılan tip üç kanatlı olanlardır. Bu
türbinler elektrik üretmek için kullanılır. Geçmişte çok kanatlı türbinler tahıl
öğütmek, su pompalamak ve ağaç kesmek için kullanılmıştır.
Dikey eksenli rüzgâr türbinlerinde türbin mili düşeydir ve rüzgârın geliş
yönüne diktir. Savonius tipi, Darrieus tipi gibi çeşitleri vardır. Daha çok deney
amaçlı üretilmiştir. Ticari kullanımı çok azdır.
Darrieus tipi rüzgâr türbini
Darrieus tipi düşey eksenli rüzgâr türbininde,
düşey şekilde yerleştirilmiş iki tane kanat vardır.
Kanatlar, yaklaşık olarak türbin mili uzun eksenli olan
bir elips oluşturacak biçimde yerleştirilmiştir.
Kanatların içbükey ve dışbükey yüzeyleri arasındaki
çekme kuvveti farkı nedeniyle dönme hareketi oluşur.
Yapısı gereği Darrieus tipi rüzgâr türbinlerinde, devir
başına iki kere en yüksek tork elde edilir. Rüzgârın tek
yönden estiği düşünülürse; türbinin verdiği güç, sinüs
şeklinde bir eğri oluşturur. Bu tip türbinlerde türbin
milinde oluşan tork esas olarak kanatlar üzerindeki rüzgârın kaldırma etkisinden
kaynaklandığı için kaldırma kuvvetlerine atfen “kaldırma tipi” olarak
sınıflandırılırlar.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
8
Yenilenebilir Enerji Dönüşüm Sitemleri
Savonius tipi rüzgâr türbini
Savonius türbinleri, iki ya da üç adet kepçeye
benzer kesitin birleşimi şeklindedir. En yaygını iki adet
kepçenin bulunduğu durumdur ve “S” şeklini andıran
bir görüntüsü vardır. Savonius türbininde akışkan
içbükey kanat üzerinde türbülanslı bir yol izler ve
burada dönel akışlar meydana gelir. Bu dönel akışlar
Savonius türbininin performansını düşürür, bu
nedenle elektrik üretiminde pek fazla kullanılmaz.
Daha çok su pompalama amaçlı ve rüzgâr
ölçümlerinde kullanılan anemometre olarak kullanılır. Bu tip türbinlerde eksende
oluşan tork rüzgârın sürükleme kuvvetlerinin etkisiyle oluştuğu için dikey eksenli
türbinler içinde “sürükleme tipi” olarak da sınıflandırılır.
Yatay eksenli rüzgâr türbinleri hem rüzgâr yönünde hem de rüzgâra karşı
yönde çalışabilmektedir. Düşey eksenli türbinler ise rüzgârı her yönde kabul eder.
Rotor haricindeki tüm bileşenler her iki rüzgâr türbini tasarımında da
aynıdır. Dikey eksenli makinanın şekli bir yumurta çırpıcısını andırır. Özel yapısal
avantajlarından dolayı geçmişte kullanılmakta idi. Günümüzde modern türbinlerin
çoğu yatay eksen tasarımındadır.
Şekil 10.6. Yatay eksenli bir rüzgâr türbinin ayrıntılı yapısı
Bir rüzgâr enerji santralinin temel bileşenleri:
•
•
•
•
•
•
•
Kule
2 veya 3 kanatlı rüzgâr türbini
Rüzgâr yönüne göre kanatların/türbinin yönünü ayarlayan mekanizma
Mekanik dişli ünitesi
Elektrik jeneratörü
Hız sensörleri ve hız kontrol ünitesi
Güç-elektronik ünitesi ve kontrolü
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
9
Yenilenebilir Enerji Dönüşüm Sitemleri
•
•
Enerji depolama sistemleri(özellikle şebekeden bağımsız çalışma için)
Yerel elektrik şebekesine bağlantı için transformatör, iletim hattı ve
kesici
Rüzgâr Enerjisi Dönüşümü
Bir rüzgâr enerji dönüşüm sisteminin temel safhaları aşağıdaki şekilde
gösterilmiştir. Türbin rotoru aerodinamik olarak tasarlanmış kanatları vasıtası ile
rüzgâr dalga enerjisinin bir kısmını yakalayarak mekanik enerjiye çevirir. Düşük
hızlı bu mekanik enerji dişli kutusu yardımı ile yüksek jeneratör hızı seviyesine
çıkarılır. Eğer jeneratör yüksek kutup sayısına sahip ise dişli kutusuna ihtiyaç
duyulmayabilir. Yüksek dönüş hızına sahip mekanik enerjiye çevrilmiş bu enerji ise
jeneratör aracılığı ile elektrik enerjisine dönüştürülür. Daha sonra transformatör
ve iletim hatları aracılığı ile yerel elektrik şebekesine elektrik sayacı ve kesici
üzerinden bağlanır. Tercih edilen rüzgâr enerji sistemi topolojisine bağlı olarak
transformatörden önce güç elektroniği üniteleri ile elektrik enerjisi farklı
formlarda regüle edilir.
Şekil 10.7. Rüzgâr enerjisi dönüşüm aşamaları
GÜNEŞ ENERJİSİ
Yeryüzüne ulaşan güneş
enerjisinden, doğal ve
yapay dönüşümler ile
yararlanılır.
Güneş tamamen yoğun ve çok sıcak gazlardan meydana gelmiş bir küredir.
Güneşteki enerji üretimini açıklayan en önemli fizyon reaksiyonu hidrojenin
helyuma dönüştüğü reaksiyondur. Dört hidrojen protonu birleşerek bir helyum
çekirdeğini oluşturur.
Güneş Enerjisi Dönüşümleri
Güneşten gelen enerjinin yaklaşık olarak % 30'u, yansıma ve saçılmalarla
uzaya geri gider. Yaklaşık % 20'si hava kürede soğurulur. Gelen enerjinin geri kalan
% 50'si ise yeryüzünde soğurulur. Yeryüzüne ulaşan güneş enerjisinden, doğal ve
yapay dönüşümler ile yararlanılır.
Bu dönüşümlerden birisi, suların buharlaştırılarak, dünyadaki su
döngüsünün sağlanmasıdır. Bu işlem, gerek biz insanlar için, gerekse tüm canlılar
için çok önemlidir. Diğer önemli bir doğal dönüşüm işlemi ise fotosentezdir.
Fotosentez, dünyadaki canlılar için yaşam demektir. Bir saniyede gelen güneş
enerjisinin, yaklaşık on binde ikisi bu işlem için harcanır. Diğer bir deyişle, bitkiler
tarafından toplanır. Bitkiler, gelen güneş enerjisini kullanarak fotosentez yapar ve
böylece biyokütle oluşur. Güneş enerjisinin bir diğer dönüşümü de rüzgârlar ve
deniz dalgalarıyla okyanus akıntılarıdır. Rüzgârların oluşmasında, atmosferdeki
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
10
Yenilenebilir Enerji Dönüşüm Sitemleri
bazı bölgelerin değişik etkenler nedeniyle, diğer bölgelere kıyasla, daha sıcak veya
daha soğuk olmasından kaynaklanan basınç farklılıkları etkin olmaktadır. Bu ısınma
ve soğumalarda da güneş etkin rol oynar. Deniz dalgaları ve akıntıları temelde
rüzgârın etkisiyle ortaya çıkar. Dolayısıyla, hem rüzgâr, hem de deniz dalgaları ve
akıntılar birer güneş enerjisi türevidir.
Güneş enerjisinin yapay dönüşümleri ise, bu enerjiden değişik amaçlarla
yararlanmak amacıyla insanoğlu tarafından geliştirilmiş olan dönüşümlerdir.
Günümüzde güneş enerjisi sistemleri; teknoloji, maliyet ve çevresel etkiler
bakımından yaygın bir şekilde kullanım olanağı bulmaktadır.
Diğer enerji türleriyle karşılaştırılınca güneş enerjisi aşağıdaki üstünlüklere
sahiptir:
•
•
Güneş enerjisi, temiz
bir enerji türüdür. Gaz,
duman, toz, karbon
veya kükürt gibi zararlı
maddeler içermez.
Güneş enerjisi tükenmeyen bir enerji kaynağıdır.
Güneş enerjisi, temiz bir enerji türüdür. Gaz, duman, toz, karbon veya
kükürt gibi zararlı maddeler içermez.
• Güneş enerjisi, taşıma ve ulaştırma giderleri olmaksızın her yerde
sağlanabilir.
• Güneşi az veya çok gören yerlerde, verim biraz farklı olmakla birlikte,
dağların tepelerinde, vadiler veya ovalarda bu enerjiden yararlanmak
mümkündür.
• Güneş enerjisi hiçbir karmaşık teknoloji gerektirmemektedir. Hemen
hemen bütün ülkeler, yerel sanayi kuruluşları sayesinde bu enerjiden
kolaylıkla yararlanabilirler.
• Güneş enerjisine ilişkin sorunlar ise aşağıdaki gibi özetlenebilir:
• Güneş enerjisinin şiddeti azdır ve sürekli değildir. İstenilen anda
istenilen miktarda bulunamayabilir.
• Güneş enerjisinden yararlanılan düzeneklerin yatırım giderleri, bugünkü
teknolojik aşamada yüksektir.
• Güneşten gelen enerji miktarı, bizim isteğimize bağlı değildir ve kontrol
edilemez.
• Güneşten gelen enerji miktarı ve gereksinim duyulan enerji miktarı
arasındaki uyuşmazlığın zaman ve oran olarak azaltılabilmesi için güneş
enerjisinin depolanması gereklidir. Depolanacak ısı enerjisi miktarı ve
uygulanacak depolama yöntemi, mevcut ısı miktarı (kaynak) ve
gereksinim duyulan miktar (talep) arasındaki uyuşmazlık derecesine
bağlıdır.
Güneş enerjisinin kullanım alanları
Güneş enerjisinden, ısı enerjisi ve elektrik üretimi amacıyla yararlanılabilir.
Güneş enerjisi uygulamaları üç grupta incelebilir:
•
•
•
Düşük sıcaklıktaki (20-100°C) uygulamalar
Orta sıcaklıktaki (100-300°C) uygulamalar
Yüksek sıcaklıktaki (>300°C) uygulamalar
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
11
Yenilenebilir Enerji Dönüşüm Sitemleri
Güneş enerjisinin kullanım alanları aşağıdaki gibi sıralanabilir:
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Kullanım suyu ısıtma
Yüzme havuzu ısıtma
Kaynatma ve pişirme
Bitkisel ürünleri kurutma
Su damıtma
Yapılarda aktif ve pasif ısıtma ve iklimlendirme
Sanayi için işlem ısısı sağlamak
Termodinamik veya elektriksel çevrimli sulama suyu pompajı
Toplu yerleşim ünitelerinde, bütünleşmiş sistemlerle birlikte ısı ve
elektrik üretmek
Otoprodüktör veya şebeke bağlantılı elektrik üretmek
Fotokimyasal ve fotosentetik çevrimler gerçekleştirmek
Güneşli Su Isıtma Sistemleri
Yoğunluk farkı
nedeniyle kolektörde
ısınarak depoya giden
suyun yerine, deponun
altındaki daha soğuk
suyun gelmesiyle
oluşan su hareketine
“termosifon olayı”
denir.
Güneş kolektörü kullanarak tüketim veya ısıtma amaçlı sıcak su üreten
sistemlerdir. Yaygın olarak iki tip tasarım mevcuttur. Bunlar aşağıda anlatılmıştır:
Doğal dolaşımlı sistemler:
Donma riskinin olmadığı küçük kapasiteli uygulamalar için uygun
sistemlerdir. Şekil 7’de böyle bir sistemin şeması görülmektedir. Doğal dolaşımın
olabilmesi için deponun kolektör seviyesinden en az 45 cm yukarıda olması
gerekir. Suyun sistemde dolaşımı, kolektörde ısınan su ile daha soğuk olan
deponun altındaki suyun özgül ağırlıkları nedeniyle olur. Üzerine güneş düştüğü
zaman kolektör içindeki su ısınarak genleşir. Genleşen suyun özgül ağırlığı
azalacağından yükselerek üstten depoya girer. Yoğunluk farkı nedeniyle
kolektörde ısınarak depoya giden suyun yerine, deponun altındaki daha soğuk
olan su gelir ve oda ısınarak depoya gider. Kolektör güneş gördüğü sürece bu olay
devam eder. Suyun bu şekilde hareketine “termosifon olayı” denir. Depodaki su
sıcaklığı ile kolektördeki su sıcaklığı eşit oluncaya kadar dolaşım devam eder.
Şekil 10.8. Doğal dolaşımlı sistem
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
12
Yenilenebilir Enerji Dönüşüm Sitemleri
Pompalı (basınçlı) sistemler
Basınçlı sistemler, ısı taşıyıcı akışkanının pompa ile dolaştırıldığı sistemlerdir.
Sistem kapasitesi büyüdükçe daha büyük bir depo kullanmak icap eder. Bu
durumda depoyu kolektör üzerine koymak doğru olmaz. Böyle durumlarda
depoyu çatı arasına veya bodrum kata koymak daha iyidir. Böyle bir tasarım şekil
8’de görülmektedir. Bu tip bir uygulamada kolektör devresinde sirkülasyon bir
pompa vasıtasıyla sağlanır. Pompanın start/stop kontrolü ise bir diferansiyel
termostat vasıtasıyla sağlanır. Diferansiyel termostat kolektör yüzey sıcaklığı ile
depo sıcaklığı arasındaki farkı ölçer. Bu fark belli bir değerden (örneğin 5 Co)
küçükse pompa durur. Bunun anlamı kolektör soğuk (gece veya hava kapalı)
demektir. Kolektöre güneş düşünce sıcaklık farkı artar ve pompa tekrar çalışır. Bu
tip sistemler soğuk bölgeler için çok uygundur. Kolektör devresinde antifirizli su
dolaştırılarak donma önlenir. Depo ise çatı arasında veya bodrumda olduğundan
donma tehlikesi yoktur. Fakat ısıl kayıpları azaltmak için mutlaka izole edilmelidir.
Depo tarafı direkt olarak şebekeye bağlandığı için bu devrede pompaya gerek
yoktur.
Şekil 10.9. Güneş enerjili basınçlı su ısıtma sistemi
GÜNEŞ HAVUZU
Güneş havuzları, enerji
toplama işlevi
yönünden genellikle
büyük boyutlu düzlem
güneş kolektörlerine
benzer.
Güneş havuzları, güneş enerjisini ısı enerjisi olarak toplama ve depolama
işlevine sahip tasarımı basit ve maliyeti ucuz uygulamalardan biridir. Güneş
havuzları, enerji toplama işlevi yönünden genellikle büyük boyutlu düzlem güneş
kolektörlerine benzer. Konut ısıtma ve soğutma, yiyecek ve kâğıt kurutma,
elektriksel güç üretimi ve endüstriyel işlemler için ısı enerjisi elde etmek amacıyla,
güneş havuzlarından yararlanma konusunda ayrıntılı araştırmalar yapılmıştır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
13
Yenilenebilir Enerji Dönüşüm Sitemleri
Şekil 10.10. Güneş havuzu
Güneş Havuzunun Çalışma İlkesi
Güneş havuzu yüzeyine gelen güneş ışınlarının bir bölümü yansır. Güneş
ışınım spektrumundaki kızıl-ötesi ışınların tamamı, havuz içerisindeki suyun ilk
birkaç milimetrelik katmanında soğurulur. Güneş havuzunun tabanına ulaşan
ışınlar, seçici yüzey özelliği kazandırılmış taban tarafından soğurulur. Havuzun dip
kısmındaki su sıcaklığının yüksek olması bu bölgedeki su yoğunluğunun azalmasına
neden olur. Havuz tabanından uzakta bulunan su molekülleri, dip kısımdaki su
moleküllerine kıyasla daha az enerji soğurur. Bu nedenle, havuz tabanından uzakta
bulunan su moleküllerinin sıcaklıkları düşük, yoğunlukları ise daha yüksektir.
Havuzun üst kısmında, yoğunluğu yüksek, taban kısmında ise yoğunluğu düşük su
katmanları bulunur. Böylece, kararsız bir denge durumu oluşur. Havuzun taban,
kısmında, ışınım soğurulmaya devam etmesi durumunda ısıl kaldırma kuvveti,
viskoz sürtünme kuvvetinden daha büyük olacaktır. Bu durumda, yoğunluğu
yüksek olan su moleküllerinin aşağıya doğru hareket etmesi ile denge bozulacak
ve taşınımla ısı transferi başlayacaktır. Taşınımla gerçekleşen ısı transferi havuzdan
önemli düzeyde ısı kaybına neden olur.
Şekil 10.11. Tuz katmanlı tipik bir güneş havuzu
1. Alt katman: Tuz derişikliğinin en fazla olduğu katmandır.
2. Ara katman: Alt katmanın üzerinde bir yalıtıcı gibi işlev yapar. Güneş
havuzunun en önemli katmanı olan ara katman, üst katmana doğru azalan bir
derişiklik gradienti içerir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
14
Yenilenebilir Enerji Dönüşüm Sitemleri
3. Üst katman: Genellikle tuzsuz su bulunur. Üst katmanın kalınlığı, ara
katmanda soğurulan güneş ışınımı miktarına bağlıdır.
GÜNEŞ ENERJİSİNDEN ELEKTRİK ÜRETİMİ
Güneş enerjisinden elektrik üretimi başlıca iki yöntemle yapılır:
Güneş ısıl güç
santrallerinde; güneş
enerjisi ile elde olunan
buhar gücünden, klasik
termik santrallerde
olduğu gibi, türbinjeneratör ünitesi ile
elektrik üretilir
Dolaylı elektrik üretimi: Güneş termik elektrik üretimidir. Güneş enerjisinin
yoğunlaştırıcı sistemler kullanılarak odaklanması sonucunda elde edilen kızgın
buhardan, geleneksel yöntemlerle elektrik üretilir.
Doğrudan elektrik üretimi: Fotovoltaik, termoelektrik ve termoiyonik
çevriciler yer alır. Büyük çapta elektrik üretimi için, sadece fotovoltaik (PV)
sistemler kullanılabilir. Güneşten PV sistemlerle elektrik üretimi 1954 yılında
gerçekleştirilmiş olmasına karşın, ilk güneş termik elektrik santralleri 1970'lerin
sonunda kurulmuştur.
Şekil 10.12. Heliostat tarlalı ve merkezî güç kuleli sistemler
Güneş termik elektrik üretimi
Güneş enerjisinin yoğunlaştırıcı sistemler kullanılarak odaklanması
sonucunda, elde edilen buhardan, geleneksel yöntemlerle elektrik üretilir. Güneş
ısıl güç santrallerinde; güneş enerjisi ile elde olunan buhar gücünden, klasik termik
santrallerde olduğu gibi, türbin-jeneratör ünitesi ile elektrik üretilir. Güneş ısıl güç
santralleri, kolektör ünitelerine bağlı olarak aşağıdaki gibi gruplandırılır:
•
•
•
Heliostat tarlalı ve merkezî güç kuleli
Parabolik oluk tipi odaklı kolektör tarlalı
Dağınık parabolik çanak tipi kolektör tarlalı
Güneş ısıl güç santrallerinin tasarımında şu etmenler dikkate alınır:
•
•
•
Bölge seçimi
Güneş enerjisi ve iklim değerlendirmesi
Parametrelerin optimizasyonu
Santralin kurulacağı bölgenin, yılda en az 2000 saat güneşlenme süresine ve
m başına yıllık 1500 kVh'lık bir güneş enerjisi potansiyeline sahip olması
gereklidir. Ayrıca, 4 saatlik güneşlenme süresine sahip gün sayısının 150'den az
2
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
15
Yenilenebilir Enerji Dönüşüm Sitemleri
olmaması gereklidir. Yukarıdaki koşulları sağlayan bir bölgede santral tasarımı için
aşağıdaki çalışmaların yapılması gerekir:
•
•
•
•
•
•
•
Uzun dönem etkinlik değerlendirmesi
İzleme modülünün seçimi
Parametrelerin optimizasyonu
Basınç düşmesi
Boru boyutlandırması
Kapasite seçimi
Korozyon
Yoğunlaştırıcı sistemler ile elektrik üretimi
Güneş ısıl güç santralleri, birincil enerji kaynağı olarak güneş enerjisini
kullanan elektrik üretim sistemleridir. Bu sistemler temelde aynı yöntemle
çalışmakla birlikte, güneş enerjisini toplama yöntemleri, diğer bir deyişle,
kullanılan kolektörler bakımından farklılık gösterirler. Toplama elemanı olarak
parabolik oluk kolektörlerin kullanıldığı güç santrallerinde, çalışma sıvısı
kolektörlerin odaklarına yerleştirilmiş olan, soğurucu boru içerisinde dolaştırılır.
Daha sonra, ısınan bu sıvıdan ısı değiştiriciler yardımı ile kızgın buhar elde edilir.
Parabolik çanak kolektörlerin kullanıldığı sistemlerde de aynı yöntem
uygulanabilir. Bununla birlikte, merkeze yerleştirilen bir motor yardımı ile direkt
olarak elektrik üretilir. Merkezî alıcılı sistemlerde ise, güneş ışınları düzlemsel
aynalar yardımı ile alıcı denilen ısı değiştiriciye yansıtılır. Alıcıda ısıtılan akışkandan
geleneksel yöntemlerle elektrik üretilir.
Parabolik oluk kolektörlerle elektrik üretimi
Parabolik oluk kolektörlerin kullanıldığı ısıl güç santralleri aşağıdaki
sistemlerden oluşur:
1. Güneş tarlası
2. Buhar üretim sistemi
3. Elektrik üretim sistemi
Bu santrallerde işlem ısısı için, doğrusal yoğunlaştırma yapılarak, güneş
enerjisinden 300 °C'nin üzerinde sıcaklık elde edilir. Isı transfer akışkanı olarak
yüksek sıcaklıklara dayanıklı ısıl yağ kullanılır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
16
Yenilenebilir Enerji Dönüşüm Sitemleri
Bağımsız üniteler
şeklinde birbirine
paralel bağlanmış
parabolik oluk kolektör
gruplarından oluşan
alanlara “güneş tarlası”
denir.
Güneş pilleri, güneş
ışınlarını doğrudan
elektriğe
dönüştürebilen,
hareketli mekanik
parçaları olmayan,
bakımı kolay ve
ömürleri uzun olan
elektronik sistemlerdir.
Şekil 10.13. Parabolik oluk tipi odaklı kolektör tarlalı
Güneş tarlası; bağımsız üniteler şeklinde birbirine paralel bağlanmış
parabolik oluk kolektör gruplarından oluşan alandır. Bu üniteler, gelen güneş
enerjisini 4 mm kalınlığında ve yüksek yansıtma oranına (% 94) sahip aynalar
vasıtasıyla, odakta bulunan alıcı bir boru üzerine yansıtırlar. Parabolik oluk
kolektör grupları, yatay eksen boyunca dönmelerini engellemeyen metal yapılarla
desteklenir. Sistemde aynaların güneşi izlemesini sağlayan bir algılayıcı bulunur. Isı
toplama elemanı; cam tüp, yüzeyi yaklaşık % 97'lik bir soğurma değerine sahip,
çelik alıcı boru ve cam-metal birleştiricilerden oluşur. Alıcı boru üzerinde oluşan
yüksek sıcaklık nedeniyle gerçekleşen ısı kayıplarını azaltmak için, cam tüp ile alıcı
boru arasındaki hava vakumlanır. Bu boşluğun basıncı yaklaşık 0.1 atm’dir. Isıya
dayanıklı cam tüpün geçirgenliği yüksektir. Ayrıca, ışınım kayıplarını en aza
indirmek için yansıtıcı olmayan özelliktedir. Sıcaklık nedeniyle meydana gelen
genleşmelerin etkilerini gidermek için, körüklü cam-metal birleştiriciler
kullanılmaktadır. Güneş tarlası kontrol sistemi; genel kontrol sistemi ve her
kolektör grubunda bulunan yerel kontrol ünitelerinden oluşur. Genel kontrol
sistemi güneşlenme durumunu izler. Buna göre, sistemi tamamen veya kısmen
açar veya kapatır. Bu işlem, yerel kontrol üniteleriyle iletişim içinde yapılır. Yerel
kontrol üniteleri, her kolektör grubunu ayrı ayrı kontrol ederek güneşin
izlenmesini sağlarlar.
Buhar üretim sistemi; ön ısıtma, buhar üretimi ve süper ısıtma
bölümlerinden oluşur. Bu bölümlerden geçirilerek 371 °C ve 100 bar basınca
yükseltilen buhar, elektrik üretimi için türbine gönderilir. Üretimden sonra
yeterince soğumayan buhar, yeni bir çevrime gönderilmeden, yeniden aynı
sıcaklığa kadar ısıtılır ve tekrar türbine gönderilir. Bu ikinci çevrimden sonra
soğuyan buhar, sıkıştırılıp sıvı hale getirildikten sonra, yeni bir çevrime gönderilir.
Güneş enerjili güç santrallerinde, güneş enerjisinin yetersiz kaldığı
durumlarda, kesintisiz elektrik üretimi sağlamak için ilave ısıtıcılar kullanılır. Petrol
veya doğal gazla çalışan ilave ısıtıcılar, aynı sıcaklık ve basınçta buhar üretirler.
Parabolik oluk kolektörlerin kullanıldığı elektrik santrallerinde, elektrik üretim
verimi % 16'dır. Diğer bir deyişle, bu santrallerde gelen güneş enerjisinin % 16'sı
elektriğe dönüştürülmektedir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
17
Yenilenebilir Enerji Dönüşüm Sitemleri
Güneş fotovoltaik elektrik üretimi
Güneş pilleri (fotovoltaik piller), ilk kez 1839 yılında Becquerel tarafından
araştırılmıştır. Güneş pilleri, güneş ışınlarını doğrudan elektriğe dönüştürebilen,
hareketli mekanik parçaları olmayan, bakımı kolay ve ömürleri uzun olan
elektronik sistemlerdir. Güneş pilleri, genel olarak yüzeylerine gelen güneş ışığını
doğrudan elektriğe dönüştüren yarı iletken maddelerden tasarımlanır.
Şekil 10.14. Güneş pillerinde (PV) hücreler modülleri, modüller dizileri meydana getirir.
Yüzeyleri; kare, dikdörtgen veya daire şeklinde biçimlendirilen güneş
pillerinin alanları genellikle 100 cm2 civarında, kalınlıkları ise 0.2-0.4 mm
arasındadır. Güneş enerjisi, güneş pilinin yapısına bağlı olarak % 5 ile % 20
arasında bir verimle elektriğe dönüştürülebilir. Verimi % 10'un altında olan güneş
pilleri, uygulamada verimli ve ekonomik değildir. Güç çıkışını artırmak amacıyla,
çok sayıda güneş pili birbirine paralel veya seri bir durumda bağlanarak bir yüzey
üzerine monte edilir. Bu yapıya güneş pili modülü veya fotovoltaik (PV) modül adı
verilir. Güç gereksinimine bağlı olarak modüller birbirlerine seri veya paralel bir
durumda bağlanabilir. Böylece, güçleri bir kaç Watt'tan megavatlara kadar değişen
büyüklükte sistemler oluşturulabilir.
Nükleer reaktörlerde
fisyon reaksiyonu ile
edilen enerji elektriğe
çevrilir. Güneşteki
reaksiyonlar ise füzyon
reaksiyonudur. Bu
reaksiyonun yarattığı
sıcaklığı kontrol
edebilecek bir füsyon
reaktörü henüz
kurulamamıştır.
NÜKLEER ENERJİ
Uranyum gibi ağır radyoaktif atomların bir nötronun çarpması ile daha
küçük atomlara bölünmesi (fisyon) veya hafif radyoaktif atomların birleşerek daha
ağır atomları oluşturması (füzyon) sonucu çok büyük bir miktarda enerji açığa
çıkar. Bu enerjiye nükleer enerji denir. Nükleer reaktörlerde fisyon reaksiyonu ile
edilen enerji elektriğe çevrilir. Güneşteki reaksiyonlar ise füzyon reaksiyonudur.
Bu reaksiyonun yarattığı sıcaklığı kontrol edebilecek bir füsyon reaktörü henüz
kurulamamıştır.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
18
Yenilenebilir Enerji Dönüşüm Sitemleri
Nükleer Santraller
Einstein, 1905 yılında E=mc2 formülü ile fisyon sonucu açığa çıkabilecek
enerji konusunda öngörüde bulunmuştu. Daha sonra 1930 yılında bu öngörü
deneysel olarak Otto Hahn ve Lise Meitner olmak üzere diğer bilim insanları
tarafından doğrulandı. Bu öngörüye dayalı teoriden yararlanarak dünyadaki insan
yapısı ilk nükleer reaktör 1942 yılında Enrico Fermi’nin yürüttüğü bir proje
sonucunda Amerika Birleşik Devletleri'nin Chicago, Illinois kentinde kuruldu.
Fisyon prensibine göre çalışan bir nükleer santralin şematik resmi şekil
14’de görülmektedir. Birincil çevrimde nükleer yakıt fisyon reaksiyonu ile
parçalanarak yüksek miktarda ısı üretilir. Genellikle radyoaktif maddeleri
geçirmeyen beton korunak kabı içinde elde edilen ısı Birincil Çevrimde bir ısı
değiştiricisinde iş yapıcı akışkana aktarılır. Isı değiştiricide yüksek sıcaklık ve
basınca çıkan İkincil Çevrimin iş akışkanı türbine gönderiler ve burada ısıl enerjisi
türbin miline aktarılarak mekanik enerjiye dönüştürülür. Türbinden çıkan basınç ve
sıcaklığı azalmış buhar ise yoğuşturucu denilen bölümde soğutulup su haline
dönüştürüldükten sonra, tekrar kullanılmak üzere santralın ısı üretilen bölümüne
geri gönderilir. Yoğuşturucuda soğutma işini sağlayabilmek için deniz, göl veya
ırmaklarda bulunan su kullanılır. Su kaynaklarından uzak bölgelerde ise santralın
hemen yanında bulunan ve uzaktan bakıldığı zaman geniş dev bacalara benzeyen
soğutma kuleleri kullanılır. Bu kulelerin üzerinde görülen beyaz duman ise su
buharıdır.
Bireysel Etkinlik
Şekil 10.15. Bir nükleer santralin şematik resmi
• Bulunduğunuz ilin enerji potansiyellerini araştırarak hangi
enerji dönüşüm sisteminin ekonomik ve fizibil olacağını
araştırınız.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
19
Özet
Yenilenebilir Enerji Dönüşüm Sitemleri
• Endüstrileşme ve sanayileşmeyle birlikte hızla büyüyen dünya nüfusunun
enerji ihtiyacı da çok hızlı bir şekilde artmaktadır. Mevcut fosil kaynaklı
dünya enerji kaynaklarının tükenmekte olduğu göz ardı edilmemesi gereken
bir gerçektir. Öte yandan fosil kaynaklı yakıtların tüketilmesinden
kaynaklanan emisyon değerleri hızla artmakta ve mevcut sınırları
zorlamaktadır. Tüketimin bu hızla seyretmesi yerkürenin sıcaklığının
artmasına, dünya iklim değişikliklerine ve suların yükselmesine neden
olmaktadır. İnsanoğlu gelişen sanayisiyle birlikte doğal kaynaklarını ve
yaşam alanlarını da hızla tüketmektedir. Bu nedenle dünya nüfüsu, enerji
ihtiyacını temiz, tükenmeyen enerji kaynakları ile sağlamak zorundadır.
Rüzgar enerjisi, güneş enerjisi, hidrolik enerji gibi kendini sürekli yenileyen
ve tükenmeyen enerji kaynaklarına yenilenebilir enerji kaynakları ismi
verilmektedir.Yenilenebilir enerji kaynakları her ne kadar ilk yatırım
maliyetleri yüksek olsa da işletme maliyetlerinin düşük olması, çevreye zarar
vermemesi, ülkeler için dışa bağımlı olmaması, uzun ömürlü olmaları gibi
nedenlerden dolayı dünyada hızla yatırım yapılan enerji kaynaklarındandır.
Bu bölümde ülkemizin yenilenebilir enerji potansiyeli dikkate alınarak en
faydalı ve en fazla yatırım yapılan yenilenebilir enerji kaynaklarından hidrolik
enerji, rüzgar enerjisi, güneş enerjisi dönüşüm sistemleri tartışılmış ve
nükleer santrallerin genel çalışma prensibinden bahsedilmiştir.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
20
Ödev
Yenilenebilir Enerji Dönüşüm Sitemleri
•Türkiye'nin enerji üretim miktarını enerji türlerine göre araştırınız.
•Türkiye'de kurulu hidrolik, rüzgar ve güneş enerjisi santrallerinin
kapasitesiniaraştırınız.
•Rüzgar enerjisi santralleri için kriterler nelerdir ve ülkemizde hangi
bölgeler rüzgâr santrelleri için uygundur? Araştırınız.
•Güneş enerjisinden elektrik üretimi için hangi bölgemiz daha
uygundur? Araştırınız.
•Dünya'daki nükleer santrallerin hangi ülkelerde olduğunu araştırınız.
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
21
Yenilenebilir Enerji Dönüşüm Sitemleri
DEĞERLENDİRME SORULARI
Değerlendirme
sorularını sistemde ilgili
ünite başlığı altında yer
alan “bölüm sonu testi”
bölümünde etkileşimli
olarak
cevaplayabilirsiniz.
1. Isıl enerji aşağıdaki enerji türlerinden hangisine dönüşemez?
a)
b)
c)
d)
e)
Kimyasal enerji
Elektrik enerjisi
Mekanik enerji
Isıl enerji
Nükleer enerji
2. Nükleer enerji aşağıdaki enerji türlerinden hangisine doğrudan
dönüşebilir?
a)
b)
c)
d)
e)
Mekanik enerji
Kimyasal enerji
Elektrik enerjisi
Isıl enerji
Kinetik enerji
3. Güneş pili hangi malzemeden yapılır?
a)
b)
c)
d)
e)
Saf yarı iletken malzemelerden
Yalıtkan malzemelerden
Katkılanmış yarı iletken malzemelerden
İletken malzemelerden
Cam malzemeden
4. Bir nötronun, uranyum gibi ağır bir element atomunun çekirdeğine
çarparak yutulması, bunun sonucunda bu atomun kararsız hale gelerek
daha küçük iki veya daha fazla farklı çekirdeğe bölünmesi …………
reaksiyonudur.
Cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
a)
b)
c)
d)
e)
Füzyon
Radyoaktif gecikme
Fisyon
Zincirleme reaksiyon
Atomik
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
22
Yenilenebilir Enerji Dönüşüm Sitemleri
5. Francis türbinleri ……… türbinlerden olup, suyun ….. enerjisinden
yararlanırlar.
Cümlede boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi
getirilmelidir?
a)
b)
c)
d)
e)
aksiyon/kinetik
aksiyon/potansiyel
reaksiyon/kinetik
reaksiyon/potansiyel
aksiyon/mekanik
6. Bir rüzgâr enerjisi dönüşümünde enerji dönüşüm safhaları aşağıdakilerden
hangisinde doğru olarak verilmiştir?
a)
b)
c)
d)
e)
Potansiyel/kinetik/mekanik
Kinetik/mekanik/elektrik
Mekanik/kinetik/elektrik
Kinetik/potansiyel/elektrik
Mekanik/potansiyel/elektrik
7. Modern su türbinleri arasında bugün endüstriyel anlamda önemli olan tek
aksiyon türbini ……. Türbinidir.
Cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
a)
b)
c)
d)
e)
Pelton
Francis
Kaplan
Uskur
Banki
8. Aksiyon (tepki) türbinlerinde (Pelton) türbin girişi ve çıkışı arasındaki enerji
farkı ….......... dir.
Cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
a)
b)
c)
d)
e)
Mekanik enerji
Basınç enerjisi
Kinetik enerji
Elektrik enerjisi
Hidrostatik enerji
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
23
Yenilenebilir Enerji Dönüşüm Sitemleri
9. Nehir üstü santralleri için en uygun türbin tipi …………….... türbinleridir.
Cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
a)
b)
c)
d)
e)
Francis
Kaplan
Uskur
Pelton
Banki
10. Güneş enerjisi ile su ısıtma sistemlerinden donma riskinin olmadığı küçük
kapasiteli uygulamalar için uygun sistemler …… sistemlerdir.
Cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
a)
b)
c)
d)
e)
Heliostatlı su ısıtma sistemleri
Doğal sirkülasyonlu su ısıtma sistemleri
Basınçlı su ısıtma sistemleri
Parabolik oluklu su ısıtma sistemleri
Güneş havuzu
Cevap Anahtarı
1.A, 2.D, 3.A, 4.C, 5.D, 6.B, 7.A, 8.C, 9.B, 10.B
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
24
Yenilenebilir Enerji Dönüşüm Sitemleri
YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER
KAYNAKLAR
Çengel YA, Cimbala JM. (2008). Akışkanlar Mekaniği Temelleri ve Uygulamaları,
1.Baskıdan Çeviri, ,İzmir: Güven Bilimsel-İzmir Güven Kitabevi.
Hodge, B.K. (2010). Alternative Energy Systems and Applications, John
Wiley&Sons, Inc,.
Özgür, C., (1983). Su Makinaları Dersleri, İstanbul: Teknik Üniversite Matbaası,
Gümüşsuyu.
Öztürk, H.H. (2008). Güneş Enerjisi ve Uygulamaları, İstanbul, Birsen yayınevi
http://www.voithhydro.com/index_en.php
http://www.guvencetin.com/Enerji/NukleerEnerji/pwr.gif
http://limitsizenerji.com/haberler/makaleler/1120-gunes-havuzlari
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi
25
Download