GİRİŞ Newton’un ikinci yasasına göre, bir parçacık üzerine dengelenmemiş kuvvetler etkidiğinde ivmelenecektir. Kinetik dengelenmemiş kuvvetler ile onların harekette yarattıkları değişiklikler arasındaki bağıntıyı inceleyen dinamiğin bir koludur. Dengelenmemiş kuvvetler sistemine maruz bir cismin hareketi temelde üç genel yaklaşım kullanılarak incelenir: a) Newton’ un 2. yasasının direkt uygulanması (Hareket Denklemi veya kuvvet-kütle-ivme yöntemi) b) İş-Enerji ilkesi c) İmpuls-Momentum yöntemleri Kuvvet ile ivme arasındaki temel bağıntıyı Newton’un ikinci yasası verir, bu yasanın doğrulanması tamamen deneysel yöntemler ile yapılır. Newton’un ikinci yasası şöyle ifade edilebilir: Eğer bir parçacığın üzerine etkiyen bileşke kuvvet sıfırdan farklı ise, parçacık bu bileşke kuvvetin şiddeti ile orantılı ve bileşke kuvvet ile aynı yönde bir ivmeye sahip olacaktır. Newton’un İkinci Yasasının Doğrulanması: Eğer kütlesi olan bir parçacığı tek bir F1 kuvvetine maruz bırakır ve parçacığın a1 ivmesini ölçersek, kuvvet ve ivme şiddetlerinin F1 /a1 oranı C1 gibi bir sayıya eşit olacaktır. Bu deneyi aynı parçacığı başka bir F2 kuvvetine maruz bırakarak ve meydana gelen a2 ivmesini ölçerek tekrarlayabiliriz. Şiddetlerin F2 / a2 oranı yine C2 gibi bir sayı olacaktır. Bu deney istenilen sayıda tekrarlanabilir. Bu deneylerden iki önemli sonuç elde edilir. İlki, deneylerde aynı birimler kullanıldığı sürece, uygulanan tüm kuvvetlerin meydana getirdikleri ivmelere oranları her zaman aynı sayıya eşittir. Yani, Fn F1 F2 ... C , a1 a2 an sabit Buradan C‘nin, parçacığın değişmeyen bir özelliğinin ölçüsü olduğu sonucuna varırız. Bu özellik parçacığın ataletidir (eylemsizliği), yani hızındaki değişime gösterdiği dirençtir. Ataleti yüksek olan bir parçacığın (büyük C) belirli bir F kuvveti için ivmesi küçük olacaktır. Öte yandan, eğer atalet küçük ise ivme büyük olacaktır. m kütlesi ataletin sayısal bir ölçüsü olarak tanımlanır. Kuvvet ile ivme arasındaki bağıntıyı F C km a olarak yazabiliriz, burada k kullanılan birimlere bağlı olarak tanımlanan bir sabittir. Böylece, deneyler sonucu elde edilen bağıntıyı şöyle yazabiliriz, F kma burada F, m kütleli parçacığın üzerine etkiyen bileşke kuvvetin şiddetidir ve a ise, parçacığın sonuçta oluşan ivmesinin şiddetidir. Elde edilen ikinci sonuç, ivmenin her zaman için uygulanan kuvvet ile aynı doğrultuda olduğudur. F kma SI birim sisteminde, k = 1’dir. (Hareket Denklemi) Birincil (Temel) Atalet (Eylemsizlik) Sistemi (Primary Inertial System ) Yapılan ideal deneyin sonuçları “sabit” birincil atalet sisteminde yapılan ölçümlere göre elde edilmiş olsa da, birincil sisteme göre sabit hız ile ötelenen, dönmeyen bir referans takımına göre yapılan ölçümler için de aynı derecede geçerlidirler. Bağıl hareket analizinden sıfır ivme ile ötelenen bir sistemden ölçülen ivmenin birincil sistemde ölçülen ivme ile aynı olduğunu biliyoruz. Bu nedenle, Newton’un ikinci yasası ivmelenmeyen bir sistemde de aynı derecede geçerlidir, bu nedenle birincil sistemi hareket denkleminin geçerli olduğu herhangi bir sistem olarak tanımlayabiliriz. Eğer tanımlanmış olan ideal deney dünyanın yüzeyinde gerçekleştirilseydi ve tüm ölçümler de dünyaya iliştirilmiş bir referans sistemine göre yapılsaydı, ölçülen sonuçlar hareket denkleminden elde edilecek sonuçlardan çok az bir farklılık gösterirdi, bu fark ölçülen ivmenin doğru mutlak ivme olmamasından kaynaklanmaktadır. Dünyanın ivme bileşenlerine ait düzeltmeler eklendiğinde bu fark yok olacaktır. Bu düzeltmeler dünyanın yüzeyinde yer alan yapı ve makinaların hareketlerini inceleyen çoğu mühendislik probleminde ihmal edilebilir seviyelerdedir. Bu gibi problemlerde, dünyanın yüzeyine iliştirilmiş eksen takımına göre yapılan ivme ölçümleri “mutlak” olarak kabul edilebilir ve hareket denklemi dünyanın yüzeyinde yapılan deneylere ihmal edilebilir bir hata ile uygulanabilir. Özellikle roket ve uzay aracı tasarımı alanlarında giderek artan sayıda çalışma yapılmakta ve bu durumda dünyanın ivme bileşenlerinin göz önüne alınması gerektirmektedir. Bu gibi çalışmalarda Newton’un ikinci yasasının temellerinin çok iyi anlaşılması ve hesaplamalarda uygun mutlak ivme bileşenlerinin kullanılması gerekmektedir. 1905 yılına kadar, Newton mekaniği kanunları sayısız fiziksel deney ile doğrulanmış ve cisimlerin hareketlerinin nihai tanımı olarak kabul edilmişti. Newton teorisinde mutlak bir değer olarak kabul edilen zaman kavramı, 1905 yılında Einstein tarafından ortaya atılan izafiyet teorisinde temel olarak farklı bir yorum bulmuştur. Bu yeni kavram mekaniğin kabul edilen kanunlarının tamamen yeniden bir formülasyonunu gerektirmiştir. İzafiyet teorisi önceleri kuşku ile karşılansa da deneyler ile doğrulanmış olup günümüzde tüm dünyada bilim insanları tarafından kabul görmüştür. Newton ile Einstein mekaniği arasında çok temel farklar olsa da, ancak ışık hızı civarındaki (300x106 m/s) hızlarla uğraşıldığında elde edilen sonuçlarda bir farklılık ortaya çıkmaktadır. Örneğin, atom seviyesindeki ve nükleer parçacıklarla ilgili önemli problemlerin çözümünde izafiyet teorisine ait hesaplamaların kullanılması gerekmektedir. Hareket Denklemi ve Problemlerin Çözümü m kütleli bir parçacık vektörel toplamları F olan F1, F2, F3 ,… gibi eşnoktasal kuvvetlerin etkisine maruz kaldığında, hareket denklemi F ma olacaktır. Hareket denklemi cismin üzerine etkiyen kuvvetlerin ani değerlerine karşılık gelen cismin ani ivmesini verir. Hareket denklemini problemlerin çözümüne uygulayabilmek için, parçacığın kinematiği konusunda incelenen koordinat takımlarından birinde vektörel denklemi skaler bileşenleri cinsinden ifade etmek uygun olur. Belirli bir problem için en uygun yöntemin seçimi kuvvet sisteminin doğasına (sabit veya değişken) ve bulunması istenen bilgiye (tepkiler, ivmeler, hızlar gibi) bağlı olup her türlü problemin formülasyonundaki en önemli adımdır. Problemlerin Çözümü İki tip problemle karşılaşırız. 1) İvme ya verilmiştir ya da bilinen kinematik koşullardan doğrudan hesaplanabilir. Daha sonra bu ivmeye karşılık gelen, parçacık üzerine etkiyen kuvvetleri hareket denklemini uygulayarak bulabiliriz. F ma 2) Parçacığın üzerine etkiyen kuvvetler tanımlanmıştır ve sonuçta oluşan hareket sorulur. Eğer etkiyen kuvvetler sabit ise ivme de sabittir ve hareket denkleminden kolayca hesaplanabilir. Ama eğer kuvvetler zamanın, konumun veya hızın, ya da bunların bileşiminin fonksiyonları iseler, hareket denklemi, hızı ve yer değiştirmeyi belirleyebilmek için integralinin alınması gerekli bir diferansiyel denkleme dönüşür. Kısıtlanmış ve Serbest Hareket (Constrained and Unconstrained Motion) Serbestlik Derecesi (Degree of Freedom) Fiziksel olarak iki farklı tip hareket vardır: İlk tip, kısıtlanmamış harekettir, burada parçacığın hareketi herhangi bir mekanik kılavuza bağlı değildir ve parçacık ona verilen ilk hareket ile dış kaynaklardan üzerine uygulanan kuvvetlerin etkisi altında bir yörünge izler. Uçmakta olan bir uçak ya da roket ve yüklü bir alan içerisinde hareket eden bir elektron kısıtlanmamış hareket yapar. İkinci tip kısıtlanmış harekettir, parçacığın yörüngesi kısmen ya da tamamen kısıtlayıcı kılavuzlar tarafından belirlenir. Bir bilye yatay düzlemde kısmen kısıtlanmış biçimde hareket eder. Raylar boyunca hareket eden tren ve sabit bir mil üzerinde kayan bilezik tam kısıtlanmış harekete örnek olarak verilebilir. Kısıtlanmış hareket sırasında parçacığa etkiyen kuvvetlerin bir kısmı dış kaynaklardan etkiyor olabilir, diğerleri ise kısıtlayıcı kılavuzlardan etkiyen tepkiler olacaktır. Parçacığın üzerine etkiyen, dışarıdan uygulanan kuvvetler ve tepki kuvvetlerinin tümü, hareket denkleminde göz önüne alınmalıdır. Uygun koordinat sisteminin seçimi, genelde kısıtların sayısı ve geometrisine bağlı olarak yapılır. Böylece, bir uçağın ya da serbest uçuştaki bir roketin kütle merkezinde olduğu gibi, eğer parçacık uzayda serbestçe hareket edebiliyor ise, parçacığın üç serbestlik derecesine sahip olduğu söylenir, çünkü bu durumda herhangi bir andaki konumu tanımlayabilmek için üç bağımsız koordinat gerekmektedir. Hareket denkleminin üç bileşeninin de uzay koordinatlarının zaman bağlı fonksiyonlarını elde edebilmek için integralinin alınması gerekir. Yatay yüzeyde yuvarlanan bilyenin iki serbestlik derecesi vardır. Sabit bir mil üzerine kayan bileziğin ise yalnızca tek serbestlik derecesi vardır. Serbest Cisim Diyagramı (SCD) Free-Body Diagram (FBD) Harekete ait kuvvet-kütle-ivme denklemlerini uygularken, parçacığın üzerine etkiyen tüm kuvvetleri doğru biçimde göz önüne almamız gerekir. Denkleme dahil etmeyeceğimiz kuvvetler ancak etkiyen diğer kuvvetlere oranla son derece küçük olup şiddetleri ihmal edilebilecek olan kuvvetlerdir, bunlar dünyanın çekim kuvveti ile karşılaştırıldığında iki cismin birbirine uyguladığı çekim kuvveti gibi kuvvetler olabilir. Kuvvetleri doğru biçimde ele almanın en iyi yolu parçacığın serbest cisim diyagramını (SCD) çizmektir. F ma denklemindeki vektörel toplam F , parçacığın üzerine etkiyen tüm kuvvetlerin vektörel toplamını ifade etmektedir. Benzer şekilde, bileşenlere ayrıldığında her bir bileşen yönündeki skaler toplam da parçacığa o yönde etkiyen kuvvetlerin bileşenlerinin toplamını kapsamaktadır. Her bir kuvveti güvenilir ve doğru bir biçimde ele almanın yolu göz önüne alınan cismi içinde bulunduğu ortamdan ve temas ettiği tüm diğer cisimlerden ayırarak cismin üzerine diğer cisimlerden etkiyen kuvvetleri işaretlemektir. Elde edilen serbest cisim diyagramı, parçacığın üzerine etkiyen tüm bilinen veya bilinmeyen kuvvetlerin göz önüne alınmasını sağlayan bir araçtır. Serbest cisim diyagramı Statik’te olduğu gibi Dinamik’te de aynı temel amaca hizmet eder. Bu amaç, göz önüne alınan parçacık veya cisme etkiyen tüm gerçek kuvvetlerin düzgün biçimde değerlendirilebilmesi için güvenilir bir yöntem ortaya koymaktır. Statik’te bu bileşke sıfıra eşit iken, Dinamik’te kütle ile ivmenin çarpımına eşittir. Statik’te bileşke sıfırdır F 0 Dinamik’te ise kütle ile ivmenin çarpımına eşittir F ma Doğrusal Hareket m kütleli bir parçacığın doğrusal hareketinin yönü olarak x-eksenini seçersek, y- ve z-yönlerindeki ivme bileşenleri sıfır olur ve hareket denkleminin skaler bileşenleri şöyle yazılır: Fx ma x F y 0 Fz 0 Düzlemde Eğrisel Hareket 1) Kartezyen Koordinatlar: 1) F x 2) max ax vx x F F may y a y v y y F F 2 a ax a y 2 x 2 y 2 2) Normal ve Teğetsel Koordinatlar : 1) F ma t 2) t at v s F F n an v2 man 2 s F F 2 t 2 n a at an 2 2 3) Polar Koordinatlar : 1) F r 2) mar a 2r r ar r r 2 F F ma F F 2 r a ar a 2 2 2 Uzayda Eğrisel Hareket 1) Kartezyen Koordinatlar : 1) F x 2) max ax vx x F y 3) may a y v y y F z az vz z F F F F 2 2 x a ax a y az 2 y maz 2 z 2 2) Silindirik Koordinatlar : 1) F r 2) mar 3) a r 2r ar r r 2 F F ma 2 r a ar a az 2 2 2 z maz az vz z F F F 2 F 2 z 2 3) Küresel Koordinatlar : 1) F R maR 2) F ma 3) F ma R cos 2 2 R2 aR R a R cos 2R cos 2R sin a R 2R R cos sin 2 F F F F 2 2 R a aR a a 2 2 2 2