Kalıtım Biçimleri CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ TIBBİ GENETİK ANABİLİM DALI Prof.Dr.İlhan Sezgin Otozomla dominant Otozomal resesif X’e bağlı dominant X’e bağlı resesif X’e bağlı kodominant Otozomal dominant kalıtım: (OD) Tek mutant geni taşıyanlarda da etkinin görüldüğü kalıtım biçimidir. Yapısal protein bozukluklarına yol açan gen mutasyonları genellikle dominant tip kalıtım örneği gösterir. Bu tip kalıtımın özelliği, bozukluğun anne ya da babadan çocuklara iki ya da daha fazla kuşakta vertikal geçişidir. Dominant kalıtım biçimi gösteren hastalıkların, hasta anne ya da babadan doğan çocuklarda olma olasılığı %50’dir, bu olasılık kız ve erkek çocuklarda eşittir. Ancak aynı dominant mutant geni taşıyanlarda anormal karakterin ortaya çıkışı kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Bu durum ekspresyon farklılıklarına bağlıdır. Bazen dominant geni taşıyan kişide hiç belirti olmayabilir, bu durum ise penetrans yokluğu ile açıklanabilir. Ayrıca, OD geçişli hastalıkların bir kısmı yeni mutasyonlar sonucunda olmaktadır. Bu nedenle ebeveynleri normal, OD geçişli bir hastalığı olan bir çocukta yeni bir mutasyon mu var yoksa ailede mevcut mutant genin ekspresyonu mu yok araştırılmalıdır. Otozomal dominant kalıtım: (OD) Mendelyen hastalıkların yarısından fazlasını oluştururlar ve sıklıkları en fazla olan gruptur. Tipik bir OD kalıtımında ; etkilenmiş kişi, etkilenmiş bir anne ya da babadan doğar. Hastalık genellikle kuşak atlamaz. Erkekten erkeğe geçiş özelliği nedeniyle, X’e bağlı dominant kalıtımdan ayrılır. Otozomal dominant kalıtım: (OD) Otozomal dominant kalıtım: (OD) Otozomal Dominant Hastalıklar Familial hypercholesterolemia Familial hypercholesterolemia Punnett Square “a” = normal allel “A” = mutant allel Maternal P A 1/2 Bu gebelikte olasılık nedir? a Aa Paternal 1/2 a Aa 1/2 a 1/2 aa 1/4 1/4 + aa + 1/4 1/4 hasta 1/2 normal 1/2 Polidaktili Polidaktili otosomal dominant kalıtım Brakidaktili otosomal dominant kalıtım Otozomal dominant kalıtımın özellikleri • Her generasyonda görülür • Hasta bireyin anne veya babası hastadır • Hasta bireyde % 50 çocuklara geçme riski vardır • Hasta olamayan bireylerden çocuklara risk yoktur • Eşey farkı gözetmez • Yeni mutasyonlar oldukça çoktur Otozomal dominant kalıtım: (OD) Öldürücü (letal) gidiş gösteren hastalıklar,genelikle taze mutasyonla yeniden meydana gelmektedir.Çünkü bireyler çocuk sahibi olacak kadar yaşamamaktadırlar.Eğer bu hastalıklar taze mutasyonlarla yeniden oluşmasaydı bu mutasyonun tamamen yok olması gerekirdi(Hardy-Weinberg Yasası). Otozomal dominant kalıtım: (OD) Örneğin;akondroplazik cüceliğe sahip 8 aileden 7’sinde taze mutasyon meydana gelmektedir.,bu nedenle böyle ailelerde tek olgu görülmektedir. Bilindiği gibi şiddetli gidiş gösteren OD hastalıklarda bireyin evlenmesi mümkün olamadığından genelikle tek olgu şeklinde görülmekte.Örneğin; Apert sendromunda (acrocephalosyndactyly)olduğu gibi.Buna karşın Won Willebrand(yalancı hemofoli) gibi şiddetli olmayan hastalıklarda yada Huntington korea gibi geç görülen durumlarda ayrıca dominant polidaktili,brakidaktili hallerinde hastalığın birkaç soy devam ettiği belirlenmiştir. Otozomal dominant hastalıklarda ekspresyon farkı oluşur: 1. Penetrans-özelliğin fenotipte görülebilme oranı 2. Expressivite-Fenotipin özelliği gösterme düzeyi 3. Pleiotropi- Bir genetik kusurun birden fazla özelliği etkilemesi Otozomal dominant kalıtım: (OD) Pleiotropi Bazen bir gen birden fazla karakteri tayin eder. Bir genin birden fazla karakterden sorumlu olması durumuna pleiotropi denir. Bu duruma bir genin hücre metabolizmasında birden fazla olayı etkilemesi yol açmaktadır. Örneğin, Aquilegia vulgaris bitkisindeki tek bir gen, yapraklarda antokyan oluşumunu, çiçeklerin kırmızı renkte, gövdenin uzun, tohum testasının berrak, endospermin koyu renkli olmasını ve tohum ağırlığının artmasını sağlar. İnsanda da kolların, bacakların ve parmakların çok uzun olmasına (örümcek parmaklılık) neden olan bir dominant gen aynı zamanda göz merceğinin tam yerinde olmamasına (ectopia lentis) yol açar.Osteogenezis imperfekta’da bunun için bir örneklik oluşturabilir Otozomal dominant kalıtım: (OD) Etkinlik (Penetrans) ve Etkinlik Derecesi (Ekspresivite) Bir gen hemen hiçbir zaman tek başına fenotipik bir karakteri belirlemez, çoğu kez başka genlerle ve ortam koşullarıyla bağlantılıdır. Bir gene yüklenen bir fenotip aslında başka etkenlere de bağlıdır ve bu etkenlerin bir çoğunun yapısı ve etki biçimi kesin olarak bilinmemektedir. Bu nedenle bir karakterden temelde sorumlu olduğu kabul edilen bir genin etkisi, dominant bile olsa, bulunduğu bireylerin hepsinin fenotipinde ortaya çıkmayabilir ve buna ek olarak ortaya çıktığı bireylerde de etkisinin derecesi farklı olabilir. Genotip-fenotip ilişkisinin saptanmasında önemli olan bu özellikler etkinlik (penetrans) ve etkinlik derecesi (ekspresivite) kavramlarını ortaya çıkarmıştır. Otozomal dominant kalıtım: (OD) Etkinlik (Penetrans) Bir genin (veya gen kombinasyonunun) fenotipte kendini gösterme sıklığına etkinlik denir. Etkinlik sahip olduğu genotipi fenotipte gösteren bireylerin populasyondaki oranıyla tanımlanır. Bir genin etkinliği bu genin sorumlu olduğu karaktere sahip bireylerin sayısının populasyondaki o geni taşıyan birey sayısına oranlanmasıyla hesaplanır. Örneğin, bir populasyonda genotiplerinde bir tane A alleli taşıyanların (Aa heterozigotlarının) sayısı 100 ise ve bunların 70’i bu allele ait karakteri fenotiplerinde gösteriyorlar ise A allelinin etkinliği %70’dir. İnsanlardaki çok parmaklılık (polidaktili) özelliği bir genin dominant etkili bile olsa, her zaman fenotipte ortaya çıkmadığına ait iyi bir örnektir. Otozomal dominant kalıtım: (OD) Etkinlik Derecesi (Ekspresivite) Bu kavram bir bireyde belli bir genotipin fenotipik olarak belirme derecesini veya boyutunu tanımlamakta kullanılır. Bir genin etkinlik derecesi etkin bir genin fenotipte meydana getirdiği etkinin derecesidir. Etkinlik derecesini açıklamak için de örnek olarak çok parmaklılık özelliği verilebilir. P geni etkin olsa bile, parmak sayısı beşten fazla olan bireylerde bu anormalliğin boyutu çok değişkenlik gösterebilir. Çok parmaklılık el ve ayakların her ikisinde veya sadece birinde ortaya çıkabilmekte, parmak sayısındaki artış ve fazla parmakların gelişim derecesi farklı olabilmekte, hatta bazen gözle görülemeyen bu fazlalık ancak rontgen çekimiyle anlaşılabilmektedir. Aynı şekilde Drosophila’da dominant “lobe” göz renginin heterozigot koşullarda etkinliği tam değildir. Aynı dominant gene sahip iki birey farklı ortam koşullarında bulunduğunda bu genin etkinlik derecesi farklı olabilir. b Farelerde genlerin etkinlik derecesine ait örnekler. a) tüylerde beyaz lekelerin oluşumu, b) kısa kuyrukluluk Otozomal dominant kalıtım: (OD) Otozomal dominant hastalıkların ortaya çıkışında, ilerlemiş baba yaşı nedeniyle oluşan taze mutasyonlar önemli bir yer tutmaktadır. OD hastalıklarında, soyağacında hastalar bazen kuşak atlamış gibi görülebilmektedir. Bunun nedenlerinden biri Penetrans eksikliğidir. OD kalıtım gösteren hastalıklara örnekler - Akondroplazi - Cruson hast. - Familyal hiperkolesterolemi - Huntington koresi - Nörofibromatoz Tip I - Marfan Sendromu - Osteogenezis İmperfekta - Adult polikistik böbrek Otozomal dominant kalıtım: (OD) Dominant kalıtımda bireyin genellikle ya annesi yada babası aynı hastalığı klinik olarak gösterirler.Bazı durumlarda hem annesinin hemde babasının sağlam olduğu görülebilir.Bu durum birkaç şekilde açıklanabilir… Otozomal dominant kalıtım: (OD) 1.Paternite (babalık) doğru değildir.Yani bizce bilinen resmi baba biyolojik baba değildir.Biyolojik baba hastadır. 2.Anne yada baba bu hastalığın penetransını tam göstermemiştir.Bireyin klinik olarak sağlıklı olduğu tanısına yanlışlıkla varılmıştır. 3.Anne ve baba gerçekten sağlamdır.Hasta olan birey (indeks olgu) sporadik olgudur.Mutasyon ilk kez olmuştur.ilgili hastalık için bireyin kardeşleri sağlam olacaktır. 4.Hastalık esasen dominant bir hastalık değildir.Dominant hastalığa benzeyen genetik olmayan bir hastalık yada otozomal resesif bir hastalıktır.(Fenokopi) Otozomal dominant kalıtım: (OD) Normal anne ve babadan birden fazla hasta çocuğun olması halinde… 1.Paternite yalnıştır.Yani resmi baba biyolojik baba değildir,biyolojik baba hastadır. 2.Mutasyon önceki kuşaklarda başlamış ancak penetre olmamıştır. 3.Anne yada babada embriyonik dönemde sadece gonadla ilgili bir mutasyon olmuştur.Bunun yanında vucudun diğer dokuları sağlam kalmıştır. 4-Fenokopi Böyle durumlarda hasta olmayan çiftlerin birden fazla çocuğunda hastalık görülebilmektedir. Otozomal Resesif İki heterozigotun evliliği ile ortaya çıkar. Eşey farkı gözetmez. Hastalar ayni generasyonda ve genelde kardeştir. OTOZOMAL RESESİF KALITIM Otozomal resesif kalıtım: Mutant gen etkisinin, ancak geni homozigot olarak taşıyanlarda ortaya çıktığı kalıtım biçimidir. Doğuştan metabolizma bozukluklarının büyük bir bölümü bu gruptandır. Taşıyıcı olan kişilerin fenotipleri normalden farklı olmadığı için genelde bu kişiler farkedilmez, tesadüfen iki taşıyıcı evlenip de hasta bir çocuk doğduğunda durum farkedilir. Fenotipi normal olan, ancak her ikisi de mutant geni heterozigot olarak taşıyan anne ve babadan doğan çocuklara hastalık %25 olasılıkla geçer. Böyle bir anne-babadan, normal veya hasta genotipte bir çocuğun olma olasılığı %25, çocuğun taşıyıcı olma olasılığı %50’dir. OTOZOMAL RESESİF KALITIM OR hastalıklar, akraba evliliğinden doğan çocuklarda daha sık görülür. Bu durum, bu tip evliliklerde, anne ve babanın aynı mutant geni ortak aile bireylerinden alma olasılığının, ortak bir atadan gelmeyen kişilerin yaptığı evliliklerdekinden daha yüksek olmasından kaynaklanır. Akraba evlilikleri, ender görülen resesif hastalıkların toplumdaki sıklığını arttırır. Akraba evliliklerinden doğan çocuklarda doğumsal hastalıkların görülme oranı, genel toplumda bildirilenden yaklaşık %3-4 oranında yüksektir. Akrabalığın derecesine göre bu oran genel toplumun iki katı ya da daha yüksek olabilir. OTOZOMAL RESESİF KALITIM -Otozomal resesif kalıtımlı hastalıklara toplumda diğer kalıtımsal hastalıklara göre daha az rastlanır -Hastanın anne babasının akraba olma olasılığı yüksektir OTOZOMAL RESESİF KALITIM Örneğin; 10.000’de bir görülen bir OR hastalık için Anne baba akraba değilse heterozigot olma frekansları 1/50 iken Anne babanın 1.dereceden akraba olmaları halinde hetrozigotluk frekansı 1/8 olur OTOZOMAL RESESİF KALITIM Ailelerdeki akrabalık durumunu ortaya çıkarmak için aile kayıtlarının düzenli bir şekilde tutulması gerekir Örneğin;verilerin bu şekilde düzenli olmasıyla zeka geriliği,spastik displazi,iktiyoziz bulgularını taşıyan Sjögren Larsson sendromunun çıkış noktalarının 18.yüzyıl ikinci yarısında Kuzey İsveçte yaşayan bir çift olduğu saptanmıştır. OTOZOMAL RESESİF KALITIM Bir başka örnek; 1744 yılında Almanya’dan göç ederek izole bir şekilde yaşayan iki evli çiften oluşan Amish topluluğundan verilebilir.Bu toplulukta McKusick ve arkadaşları nadir bir OR hastalık olan Ellis –Van Creveld sendromunu saptamışlardır. OR kalıtıma ilişkin özellikler Karakterin kuşak içinde kardeşler arasında ortaya çıkması (horizontal patern) Anne ve baba heterozigot (taşıyıcı) ise bebek %25 olasılıkla normal, %25 olasılıkla homozigot, %50 olasılıkla heterozigot olarak doğar Anne ve babadan biri homozigot ise tüm bebekler heterozigot olarak doğar Erkek ve kızlar için eşit risk vardır. OTOZOMAL RESESİF KALITIM OR kalıtımda yanıltıcı bir durum şu şekilde ortaya çıkabilir eğer OR hastalığı olan bir kişi bu mutant gen için heterozigot taşıyıcı olan birisi ile evlenirse ,çocukların yarısı hasta ve yarısı fenotip olarak normal ,ancak taşıyıcı olacaktır.Böylece aile ağacına bakıldığında ,ailede anne yada babadan birinin hasta olması,çocuklarında %50 hasta olması otozomal dominant bir hastalığı düşündürmektedir.Bu kalıtıma bu yüzden quasidominant (dominant kalıtıma benzer)denmektedir OR kalıtım gösteren hastalıklar arasında - a -1 antitriptin eksikliği - Albinizm - FKU - Alkaptanuri - Kistik fibrozis - Hurler Sendromu (Mukopolisakkaridozis) - Orak hücreli anemi - Glikojen depo hastalığı - a –talasemi - Tay-Sachs - Adrenogenital sendrom Cystic FibrosisPaternal A-normal CF gen a-mutant CF gen a Maternal A a Aa aa 1/4 A AA Aa 1/4 Aa Aa aa Bu gebeliklerin etkilenme oranı 1/4 1/4 normal 1/4 taşıyıcı 1/2 affectedaffected 1/4 hasta Akraba evlilikleri Phenylketonuria (PKU) • Ortak atadan gelen bireylerin evliliği • Otozomal resesif hastalıkların ortaya çıkışında önemli. aa a a a a a a aa X kromozomuna bağlı resesif kalıtım X kromozomu erkeklerde bir adet bulunduğundan, bütün erkekler X kromozomu üzerindeki genler için hemizigotidir ve mutant bir gen resesif karakterde olsa bile hastalık ortaya çıkar. Kadınlar iki X kromozomu taşıdıkları için ancak her iki X kromozomunda da mutant geni taşıyanlar hastalığı gösterir, aksi durumda taşıyıcı olurlar. Genellikle X’e bağlı hastalıklar erkeklerde görülür, ancak hastalık geni fenotipi normal olan taşıyıcı kadınlar tarafından aktarılır. Hasta bir erkeğin erkek çocukları, anneden gelen X kromozomunu taşıdıklarından hasta olmaz. Ancak hasta erkeğin bütün kızları taşıyıcı olacağından, erkek torunlarında %50 olasılıkla hastalık görülecektir X ‘e bağlı resesif kalıtım X’e bağlı resesif bir hastalık kızlarda görülürse.. a)Birey XY yapısındadır .Ancak dış genitalya dişi tipinde olduğundan dolayı dişi gibi büyütülmüş (testiküler feminizasyon) b)XO yapısında olabilir (Turner sendromu).Bu durumda tek X mutant olduğundan hastalık kendisini gösterecektir. C)Mutant X kromozomu otozomal kromozomlar üzerine transloke olabilir.Bu durumda hasta X aktif ,sağlam X ise inaktif olacaktır. d)Dişi birey her iki X’indede aynı geni taşıyor, yani homozigottur(anne taşıyıcı baba hasta) e)Lyonizasyon olayında sağlam X’in inaktif olması artmıştır ve hasta X aktif durumdadır. X ‘e bağlı resesif kalıtım X’e bağlı resesif bir hastalık kızlarda görülürse..(devamı) f)Anne taşıyıcı, babadan gelen X ringdir. g)Baba hasta, anneden gelen X kromozomunda delesyon vardır. X ‘e bağlı resesif kalıtım X’ e bağlı hastalık ,aile içinde tek olgu şeklinde karşımıza çıkmışsa… a)Annenin ovumunda ilk defa bir mutasyon olmuştur.Yani anne taşıyıcı değildir.Bu durumda mutasyon ilk defa bu çocukta olduğundan diğer kardeşleri sağlam olacaktır. X kromozomuna bağlı resesif kalıtıma ilişkin özellikler: Hasta olan erkekler mutant geni yalnızca anneden alırlar. Hasta olan erkeğin tüm kızları taşıyıcı fakat erkek çocukları normaldir. Taşıyıcı olan kadın mutant geni %50 olasılıkla kız veya erkek çocuğuna nakleder. Hastalık büyük oranda erkeklerde görülür. X kromozomuna bağlı resesif kalıtım gösteren hastalıklar arasında: Duchenne kas distrofisi - Agammaglobülinemi (Bruton) - Frajil X sendromu - Oküler albinizm - Hemofili A,B - G6PDH enzim eksikliği - Hunter sendromu - Retinitis pigmentoza X’ bağlı resesif kalıtım • X e bağlı resesif olarak da adlandırılır. • Dişiler için iki X’de de hastalığın taşınması gerekli • Erkekler hemizigot halde hastalığı gösterir Paternal Hemophilia A X Maternal X x XX Xx 1/4 Y XY 1/4 XY xY 1/4 1/4 F Olası hasta M normal 1/2 1/2 taşıyıcı 1/2 affected hasta 1/2 -Generasyon atlar - erkekleri etkiler -- Hemophilia (no factor VIII) Princess Alix (Alexandra) left Queen Victoria center Princess Irene right X’e bağlı resesif kalıtım (özet) Taşıyıcı anneler tarafından taşınır. Erkekten erkeğe geçmez. Taşıyıcı dişiler de bazen etkilenebilir. (X inaaktivasyonu veya Lyonization). Aile ağacı oblik bir kalıtım şekli gösterir. X’e bağlı resesif kalıtım Lyon hipotezine göre ,embriyonel dönemin 16.gününde X’lerden biri inaktif olmaktadır.Genelikle inaktif olan X’lerin (anne-baba orjinli olarak),%50’si anneden ve %50 ‘si babadan gelen X kromozomu şeklindedir.(Bunun varyasyonları mümkündür )Böylece mutant X ,% 50 oranında hücrelerde aktif olmaktadır.Eğer mutasyon X’e bağlı bir enzimle alakalı ise %50 oranında enzimatik aktivitenin düştüğü saptanabilir. 1932 Müller dişi drozofila XX erkek drozofila XY Genotip farklı ama fenotip aynı Dişide fazla gen var. a) Erkekte tek X iki kat çalışır b) Dişide X’in birisi %50 çalışır “Dozaj Kompanzasyonu” 1961 Mary Lyon a) Dişi memelilerde 2 X’den biri inaktif. 16. gün embriyo. Seks kro.=İnak.X b) İnaktivasyon rastgele maternal %50 paternal %50 c) İnaktivasyon irreversible X’e bağlı dominant kalıtım X kromozomu üzerinde çok az sayıda olmakla birlikte, dominant karakterde gen mutasyonları olabilmekte ve kadınlarda da klinik belirtilere yol açabilmektedir. Bu durumda hastalık hem erkeklerde hem de dişilerde görülür. Ancak belirtiler erkeklerde daha ağırdır, hatta ölümcül olabilir. X’e bağlı dominant kalıtımla geçen hastalıklar enderdir. Bunlar arasında en iyi bilinen D vitamine dirençli raşitizmdir. X’e bağlı dominant kalıtım X’e bağlı dominant hastalıklarına; D vitaminine dirençli raşitizm Xg kan grubu Psödohipoparatiroidizm Incontinentia pigmenti ve rett sendromu örnek olrak gösterilebilir X’e bağlı dominant kalıtım X’e bağlı dominant kalıtım ile geçen hastalıklarda hasta bir babanın bütün kız çocukları hasta, erkek çocukları ise normaldir. Hasta kadınların ise erkek ve kız çocuklarının yarısı hastadır. Bu tip kalıtım, otozomal dominant kalıtımla karışır, ancak belirtilerin erkeklerde daha ağır olması ve babadan erkek çocuğuna geçiş olmaması ile ayrılır. X kromozomuna bağlı dominant kalıtıma ilişkin özellikler: Hastalık hem erkeklerde hem de dişilerde görülür Belirtiler erkeklerde daha ağır hatta ölümcüldür X’e bağlı dominant kalıtımla geçen hastalıklar enderdir. Hasta bir babanın tüm kız çocukları hasta, erkek çocukları ise normaldir. Hasta bir kadının ise çocuklarının yarısı hastadır. X’e bağlı dominant hypophosphatemic rickets, vitamin D-resistant rickets Y Kromozomuna Bağlı Kalıtım(Holandrik kalıtım) İnsanda döllerde sadece erkek bireylerde gözlenen bazı karakterlere ait genlerin Y kromozomunda taşındığı (holandrik genler) uzun süre kabul görmüştür. Bu karakterlere ait ilk örneklerden biri İngiltere’de Lambert ailesindeki kirpi derisi (ichthyosis hystrix) karakteridir. Bu karakter ilk kez, 1710’da doğan Edward Lambret’te gözlenmiş ve döller boyunca sadece erkeklerde devam ettiği izlenmiştir. Ichtyosis hystrix karakteri gösteren Lambert soy ağacı Edward Lambert’in ichtyosis hystrix karakteri gösteren bir erkek torununun genel görünümü Y Kromozomuna Bağlı Kalıtım(Holandrik kalıtım) Ayrıca kalıtım biçimindeki özellik nedeniyle ikinci ve üçüncü ayak parmaklarının birbirine bağlı olması (yapışık parmaklılık) kulak içinde çok sayıda uzun kılların oluşumu gibi bazı karakterlerin de holandrik genler tarafından meydana getirildiği kabul ediliyor. En fazla geni 1. kromozom (2.968) içerdiği halde en az geni Y kromozomu (231) içermektedir. Y kromozomu ve üzerindeki bazı gen bölgeleri Y kromozomunun P kolu üzerindeki bazı genler Y kromozomunun q kolu üzerindeki bazı genler Kodominantlık (A1=A2) Bu tip etkileşimde allel genlerin fenotipte belirme kuvvetleri eşittir, bu nedenle heterozigot durumlarda her ikisi de etkilerini birlikte gösterirler. Böyle bir etkileşim genellikle, bir genin allellerinin aynı yapı veya fonksiyona ait değişik yapı taşlarının oluşumunu etkilediği durumlarda ortaya çıkar ve heterozigot durumda her iki yapı taşı da meydana gelir. Kodominantlık (A1=A2) İnsanlarda M-N kan grubu sistemlerinden sorumlu olan genin allelleri arasında kodominantlık ilişkisi bulunur. İnsanda bu sistem bakımından 3 çeşit kan grubu söz konusudur. LMLM homozigotları M, LMLN heterozigotları MN ve LNLN homozigotları ise N kan grubundandır. Kan grupları kandaki alyuvarların (eritrositlerin) yüzeylerindeki özel antijenlerin varlığıyla belirlendiğinden LMLN genotipindeki bireylerde iki çeşit antijen de (M ve N antijenleri) bulunur. İnsanda benzer biçimde etkileşim, A-B-O kan grubu sistemindeki A ve B allelleri arasında da geçerlidir. Kodominantlık (A1=A2) İnsanda kodominantlığın önemli diğer bir örneği orak hücreli anemi hastalığında bulunur. Dünyadaki insanların büyük bir çoğunluğu alyuvarların yapısında bulunan ve oksijen taşınmasında iş gören hemoglobin molekülünün normal tipine (hemoglobin A) sahiptir. Buna göre insanların çoğunluğunun hemoglobin bakımından genotipleri HbAHbA dır. Afrika’daki bazı zenci topluluklarında gözlenen bir anemi olayına yol açan değişik bir hemoglobin tipi (hemoglobin S) saptanmıştır. Genotipleri HbSHbS olan kişilerde alyuvarların çoğu orak biçimini alır. HbAHbS genotipindeki insanlarda normal ve orak biçimli alyuvarlar Kodominantlık (A1=A2) Bu hücreler kılcal damarları tıkayarak kan dolaşımını önemli ölçüde engellerler ve kanda oksijen taşınması işlevi tam olarak yapılamaz. Bunun sonucunda da böyle kişilerde normal oksijen basıncı koşullarında bile ölüme yol açabilen bir kronik anemi ortaya çıkar. Heterozigotlarda (HbAHbS) düşük oksijen basıncı bulunan yerlerde yaşadıkları zaman kanlarında hem normal hem de orak biçiminde alyuvarlar gözlenir.HbA ve HbS allelleri arasında kodominantlık ilişkisi vardır. FANKONİ ANEMİSİ Otozomal resesif Sitogenetik: nonspesifik Gelişme Geriliği kırıklar, Mikrosefali triradial Cücelik oluşum Baş parmak X veya disentrik Kahverengi Döküntüler kromozom HbF yüksek SCE NORMAL DNA replikasyonu bozuk BLOOM SENDROMU Otosomal resesif Büyüme Gelişme Geriliği Yanaklarda kelebek görüntüsü DNA tamir mek. bozuk UV hassas SCE YÜKSEK Nonspesifik kırıklar, quadraradial oluşum, Disentrikler Frajil (X) Sendromu Xq27.3 Erkekler hasta Kızlar 1 / 3 hasta Dişiler taşıyıcı Çok nadir erkekler taşıyıcı 1-1.8 / 1000 Büyük testis Büyük testis Uzun yüz Duchenne and Becker dystrophy • Dystrophin genindeki mutasyon sebebiyla oluşur. – – – – – – Xp21’de lokalizedir Bilinen en büyük gendir. ( 2,300,000 bazdan fazla) Mutasyonların yaklaşık % 70’i , delesyon Mutasyonların yaklaşık % 20’si, nokta mutasyonlar Mutasyonların yaklaşık % 5’i duplikasyonlardır. Yaklaşık % 15 – 25’sinde yeni mutasyon bulunur:Aile hikayesinde daha önce genetik bir hastalık bulunmayan • Küçük mutasyonlar hastalığın ciddi olacağını gösterir. Duchenne Muscular Dystroph (DMD) SEMPTOMLAR: 1 / 3500 erkek doğumda 5 yaşından önce görülür Progressive kas zayıflığı Çoğunlukla 13 yaşlarında tekerlekli sandalyeye bağımlılık gelişir. Sonuçta letaldir. DİNLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM