Kadınları meme, erkekleri prostat kanseri tehdit ediyor! Doç. Dr. Ahmet Bilici: ''Kanser tedavisinde son 10 yıl içinde giderek artan gelişme var'' Kanser her 4 kişiden 1’ini tehdit ediyor. Buna karşın, son 10 yıl içinde kanser tedavisinde giderek artan gelişmeler umut vaat ediyor. Medikal Onkolog Doç. Dr. Ahmet Bilici, “Özellikle son 5 yıl içinde kişiye özgü, bireyselleştirilmiş tedaviler gündemimizde. Bunların kanıtları ortaya çıktı ve kullanmaya başladık” dedi. 1-7 Nisan Kanser Haftası nedeniyle Merck’in İstanbul’da düzenlediği bilgilendirme toplantısına katılan Doç Dr. Ahmet Bilici, kanser hakkında bilgiler verdi. Doç. Dr. Bilici, kanser tedavisinde gelinen son nokta, immünoterapi tedavisi, genetik testlerin tedaviyi nasıl yönlendirdiği, erken tanının önemi, ülkemizde görülen kanser türleri, tarama programlarının önemi ve besleme konularında açıklamalar yaptı. Kanser tedavisinde gelinen nokta hakkında bilgi veren Doç. Dr. Bilici, “Eskiden her hastaya standart kemoterapi dediğimiz, kanser hücrelerinin dışında diğer normal hücreleri de olumsuz etkileyebilecek ve bu nedenle yan etkileri daha fazla olan tedaviler veriyorduk. Kemoterapiden vazgeçmiş değiliz ama kişiye özel doz ve tedavi olarak uyguluyoruz. Radyoterapide de çok önemli teknolojik gelişmeler de bu tedavileri destekliyor. Son 1-2 yıl içinde de immünoterapi tedavisinde büyük gelişme var. İmmünoterapi ne sağlıyor? Hedefe ve kişiye özgü tedavi sağlarken, bir bakıma hastanın kendi içindeki savaşmaya hazır ama sinmiş durumdaki hücrelerini uyararak kendi bağışıklığını harekete geçirip tümöre karşı onları savaştırarak daha iyi sonuçlar almamızı sağladı. Bütün bu gelişmeler kanser tedavisinde önemli yol katettiğimizi gösteriyor.” dedi. Genetik testlerin tedaviyi nasıl yönlendirdiğine değinen Doç. Dr. Bilici, “Genetik testler, son dönemlerdeki ciddi gelişmelerden bir tanesi. Biz bu testlere öngördürücü diyoruz. Genetik testi yaptığımız zaman hastanın şu ilaçtan daha fazla fayda görmesi daha yüksek şeklinde bir öngördürücü oluyor. Genetik testler bize, kişiye özgü tedaviler konusunda kapı açıyor. Son yıllarda tarama ile ilgili genetik testler konusunda gelişmeler de var” ifadelerini kullandı. “Kanserde kalıtsallık ve yaşam tarzı etkili ama çevresel faktörler yaklaşık yüzde 75'i kapsıyor” Erken tanının önemine vurgu yapan Doç. Dr. Bilici, “Kanser, birçok faktörle ilişkili bir hastalık. Yüzde 10 genetik, yüzde 90 çevresel faktörler diyebiliriz. Çevresel faktörleri de; yüzde 35 sigara, yüzde 30 beslenme, yüzde 3 alkol, yüzde 7seksüel seçimler ve yüzde 25 diğer dediğimiz radyasyon, hava kirliliği, güneş ışınları, mesleksel, endüstri ve benzeri faktörler oluşturuyor. Yaşam tarzı değişikleri ve çevresel faktörleri ortadan kaldırsak bile bir tümörün erken tanısını koyamadığımız sürece tam engelleyemeyebiliyoruz. Hem önleyici faktörleri devreye sokarsak hem de erken tanı koyarsak kabaca kanserlere yüzde 70’e yakın önlenebilir hastalıklar diyebiliriz. Bu nedenle erken tanı çok önemli. Hastalarımızın burada da direkt devreye giren tarama programlarına uyması önemli. Tarama programlarının etkinliğini görünmüş kanser tipleri; özellikle meme kanseri, kolon kanseri, prostat kanseri, akciğer kanseri, rahim ağzı kanseri gibi bakanlığın önersi doğrultusunda uygulamaları, hastaların enken tanı almalarında önemli” şeklinde konuştu. “Kadınlarda en çok meme kanseri, erkelerde prostat kanseri çok sıklıkla görülüyor” Ülkemizdeki en yaygın kanser türleri konusunda bilgilendiren Doç Dr. Bilici, “Bizim ülkemizdeki sıklıkla görülen tümör tipleri, dünya geneli ile benzerlik gösteriyor. Kadınlarda en çok meme kanseri, erkelerde prostat kanseri çok sıklıkla görülüyor. İkinci olarak akciğer kanseri hemen hemen her iki cinste aynı oranda görülüyor. Üçüncü olarak kalın bağırsak tümörleri görülüyor. İki cinste en çok ölüme yol açan kanser türü; sigara ile çok ilişkili olan akciğer kanseri diyebiliriz. Meme kanserinde kadınlarda fazla görülmesinin nedeni ise; dünya genelinde yaşlı popülasyonun daha fazla olmasını söyleyebiliriz” diye konuştu. Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine dikkat çeken Doç. Dr. Bilici şunları söyledi: “Bağışıklık sitemi, immünoterapilerin gelişmesiyle önem kazandı. Doğal beslenmek çok önemli. Özellikle omega 3 içeren balık ve balık yağı olabilir. Deniz mahsulleri ve protein ağırlıklı beslenmek çok önemli. Bol sebze ağırlıklı, karbonhidratın az olduğu ve yağdan daha az beslenme tipi olması bağışıklık sitemi için önerilecek ana diyet diye söyleyebiliriz”. “Vatandaşlar, bakanlığın yaptığı bilinçlendirme programlarını takip etsinler” Kanser Haftası nedeniyle tavsiyelerde bulunan Doç. Dr. Bilici,“Vatandaşlar, bakanlığın yaptığı bilinçlendirme programlarını takip etsinler. Özellikle meme kanseri, rahim ağzı kanseri ,prostat kanseri ve kolon kanseri gibi tarama programlarının kanıtlandığı ve erken tanıya olanak sağlayan programlara katılsınlar. Kanser ile ilgili şikayetler tipik değildir. Kilo kaybı, karın ağrısı, şişkinlik gibi şikayetler olabilir. Ama yine de belli bir dönemdeki şikayetler çok fazla varsa ve geçmiyorsa ciddi bir durum olabilir. Kanser olma ihtimaline karşı muhakkak doktora başvursunlar” dedi. Kanserde yaşam tarzı çok önemli olduğunu söyleyen Doç. Dr. Bilici, “Obezite, özellikle kolon ve meme kanseri ile çok ilişkilendirildi. Mevcut hastalarda tekrar riskini çok arttırıyor. Bu nedenle vatandaşlar, obeziteden olabildiğince korunsunlar. Yaşam tarzını mutlaka değiştirsinler. Günde 30 dakika fiziksel aktivite yapsınlar. Karbonhidrat ve doymamış yağ içeren gıdalardan uzak dursunlar. Bol sebze ve protein ağırlık beslenmeye gayret etsinler. Eğer erken tanı koyarsak ya da tarama programlarıyla erken tanıya ulaşabilirsek çoğu kanser hastalığı önlenebilir ya da tedavi edilebilir” açıklamalarında bulundu.