ders-bakteriler-ve

advertisement
Bakteriler ve Archaea
Yapısal ve işlevsel adaptasyonlar prokaryotik başarıya katkıda bulunur
Hızlı üreme, mutasyon ve genetik rekombinasyon prokaryotlarda genetik
çeşitliliği arttırır
Çeşitli beslenme şekilleri ve metabolik adaptasyonlar prokaryotlarda
evrimleşmiştir
Moleküler sistematik prokaryotik filogeniye ışık tutmaktadır
Prokaryotlar biyosferde çok önemli rollere sahiptir
Prokaryotların insanlar üzerinde hem yararlı hem zararlı etkileri vardır
Prokaryotlar ve Arkealar (Archaea)
•
•
•
•
•
•
İlk Hücreler
Mikrofosiller, ilk hücrelerin olasılıkla prokaryot olduğunu işaret
eder.
En eski mikrofosiller 3.5 milyar yıl yaşındadır.
Stromatolitler, sedimentlerin yüzeyine bağlanarak film şeklinde
ince tabakalar meydana getirdiği kayaçlardır ve 3.5 milyar
yaşındadır.
Tek hücreli ilkin prokaryotların ise muhtemelen 3.9 milyar yıl önce
ortaya çıktıkları düşünülmektedir.
Karbon fiksasyonuna ait izotopla işaretleme verileri oldukça
eskilere dayanan bir işleyişe dikkat çeker.
Ağır karbonla işaretlenerek yapılan çalışmalarda, Karbon-12 (12C)
içeren fosillerle karşılaştırılmış ve bulundukları kayalardan farklı
olarak bu yapıların karbon fiksasyonu yaptığı gösterilmiştir .
• Antik kayalarda (kayaçlarda) bazı hidrokarbonlar
bulunmuştur ve bunlar canlılığın atası olabileceği
düşünülmüştür.
• Örneğin lipit gibi biyolojik işaretleyiciler kullanılarak
yapılan çalışmalar ile siyanobakterlerin
(cyanobacteria) en az 2.7 milyar yaşında olduğu
belirlenmiştir.
• Uzun evrimsel tarihleri boyunca prokaryot
popülasyonları, bugünkü çok fazla çeşitliliklerini
sağlayan her çeşit çevre koşulunda doğal seçilime
uğramışlardır.
• Halobacterium türleri, dünyada tuza en dayanıklı
organizmalardır (halofilik). Diğer hücrelerin su
kaybedip ölmelerine yol açan tuzluluklarda bile
yaşarlar.
• Deinococcus radiodurans 3 milyon rad’lık
radyasyona dayanabilir. (insanı öldürecek
radyasyonun 3000 katı)
• Picrophilus oshimae 0.003 pH’da çoğalabilir. (metal
eritecek kadar asidik)
• Diğer prokaryotlar, çoğu organizma için aşırı soğuk
ya da sıcak ortamlarda (termofilik) ya da dünyanın
3.2 km derinliklerinde yaşayabilmektedirler.
• Prokayotik Çeşitlilik
•
•
•
•
•
•
Prokaryotlar temelde ökaryotlardan farklıdır.
Prokaryotlar tek hücreli yapılardır. (Çapları 0.5-5 µm)
Genellikle dairesel bir DNA içerirler.
İkiye bölünme ile çoğalırlar.
Hücre içi organelleri eksiktir.
Bazen bir yada daha fazla sayıda kamçı içerirler ve
metabolizmaları çeşitlilik gösterir.
• Tek hücreli ve küçük olmalarına rağmen, tüm yaşam
işlevlerini yerine getirecek kadar iyi organize
olmuşlardır.
• Bazı bakteriler hücre duvarını kaplayan jelatin yapısında
bir yapışkan polisakkarit dış tabakaya, bir kapsüle
sahiptirler.
• Bu yapı onların substratlarına, yüzeylere ve koloninin
diğer fertlerine yapışmasını ve konakçı bağışıklık sistemi
hücrelerinden kurtulmasını sağlar. Su kaybına engel olur.
• Bazen sert, flagellin proteininden oluşan helikal bir
kamçıya (flagella) sahip olabilirler.
• Bu şekilde hareketlerini yönlendirebilirler .
• Bazı bakteriler de saç benzeri pili adı verilen yapılar
içerirler. Bunlar tutunmada ve genetik bilgi alışverişinde
iki hücreyi birbirine çeken çıkıntılardır.
• Fimbria, çok sayıda kısa çıkıntılardır. Bu yapı onların
substratlarına yada birbirlerine tutunmasını sağlar.
• Bir çok gram-negatif bakterinin hücre duvarındaki
lipoproteinlerin lipit kısımları toksik olup ateş ve
şoka neden olur.
• Ayrıca bu bakteri zarının dışı, onu vücut
savunmasına karşı korur.
• Gram negatif bakteriler, gram pozitif bakterilere
oranla antibiyotiklere karşı daha dirençlidirler, dış
zar ilaçların içeri girişine engel olur.
Gram boyama
• Bakteriyolojide çok önemli olan bu teknik 1884’te Christian
Gram tarafından geliştirilmiştir. Gram boyama ile mor renk
alan bakteriler Gram pozitif (+) veya Gram olumlu, kırmızı
renk alan bakteriler ise Gram negatif (-) veya Gram olumsuz
olarak adlandırılır.
• Gram boyama, bakterilerin hücre duvar farklılığını gösterir.
• Gram pozitif bakteriler, hücre duvarlarında kalın bir
peptidoglikan tabaka ve ince bir lipit tabaka içerirler.
• Buna ek olarak hücre duvarları teikoik asit denilen bir
bileşen içerir.
• Gram negatif bakteriler ise, hücre duvarlarında ince bir
peptidoglikan tabaka ve kalın bir lipopolisakkarit tabaka
içerirler.
• Preparatın üzerine kristal viyole boyası ve iyot eriyiği
(lugol) uygulanır.
• %95’lik etil alkol ile renksizleştirme işlemi yapılır.
• Zıt bir boya eriyiği ile (sulu fuksin veya safranin)
uygulanarak yöntem tamamlanır.
• Kristal viyole ve iyot eriyiğinin uygulanmasından sonra
preparattaki boyanabilir tüm bakteriler boyayı alırlar.
Alkol ile yapılan renksizleştirme işleminde gram (+)
bakteriler aldıkları boyayı bırakmazlar. Gram (-)’ler ise
boyayı bırakarak renksizleşirler. Son uygulanan zıt boya
(sulu fuksin vb) ile boyanırlar. Bu suretle gram (+)
bakteriler mor, gram (-)’ler zıt boya renginde (sulu
fuksin rengi) pembe-kırmızı boyanmış görünürler.
• Bazı bakterilerde oldukça sağlam yapıda endosporlar
içerirler.
• Bu şekilde çevresel streslere karşı koyabilirler.
Prokaryotların içindeki organizasyonlar
• Prokaryotlarda, plazma zarı kendine ait görevlerinin
yanı sıra, solunum ve fotosentez yapmaya yarayan özel
bölgeleri de üzerlerinde taşırlar.
• Nükleoid bölge ise zardan bağımsız ve DNA’nın
yoğunlaştığı bir bölgedir.
• Prokaryotik ribozomlar, ökaryot ribozomlardan
küçüktür ve bazı antibiyotikler bunların bağlanmalarını
bozabilir ve protein sentezini bloke edebilir.
Çevre koşullarındaki değişime tepki olarak
prokaryotlar hızla evrimleşebilir mi?
Besi yeri, rekabeti arttırmak için
düşük düzeyde glikoz ve diğer
besleyicileri içermektedir.
Sonuç: E.coli popülasyonları
20.000 nesil boyunca yararlı
mutasyonları biriktirerek, yeni
ortamlarına uyumlarını
sağlayacak hızlı evrimleşmeyi
sağlamışlardır.
Transformasyon
• Prokaryotik bir hücrenin genotipi ve muhtemelen
fenotipi, çevreden alınan bir yabancı DNA ile
değişikliğe uğrar.
• Oluşan bu yeni hücre artık rekombinanttır.
Kromozomu iki ayrı hücreden gelen DNA’ları
içermektedir.
• Çoğu bakterinin yakın akraba türlerin DNA’larını
tanıyarak hücre içine alan yüzey proteinleri olduğu
bilinmektedir.
• Transformasyon DNA’yı çevre şartlarına göre günceller.
• Transformasyon bakteri DNA’sını çevresini saran besiyeribesin-çevre şartlarına göre günceller.
• Bu laboratuvar şartlarında indüklenebilir.
• Antibiyotik dirençliliği, antibiyotik direnç plasmitleri ile
transfer edilebilir.
• R plazmiti (Rezistant) denilen, farklı bakteri ırklarında yer
alan, farklı antibiyotik direnç genleri içeren bu plazmitler
farklı bakterilere aktarılabilir.
• Varyasyonlar mutasyonlara bağlı olarak artabilir.
• Mutasyonlar bakterilerde kendiliğinden (spontan) veya
radyasyonla, UV ve kimyasal ajanlarla meydana gelebilir.
• Bu da çeşitliliğin artmasına neden olabilir.
• Transdüksiyon vasıtasıyla virüslere transfer olan
DNA.
• Transdüksiyon, genellikle virüslerle paketlenmiş, bir
arada bulunan konukçu DNA’larında gözlenir.
• Konukçu DNA’sına ait parçalar virüs enfeksiyonu ile
diğer hücrelere taşınır ve genellikle lizogenik faj
oluşumu ile sonuçlanır.
Prokaryotlarda Genetik Rekombinasyon
• Konjugasyon ile DNA değişimi, konjugatif plazmit varlığına
bağlıdır.
• E.coli’de bunlara F plazmitleri adı verilmiştir.
• F+ plazmidi olan hücre F- olan alıcı hücreye bu plazmiti
transfer ederek onun da bu özelliğe sahip olmasını sağlar.
• Bu F plazmidi daha sonra hücre genomuna entegre olabilir.
• Bu eklenme dikkatsiz bir şekilde genomdan ayrılırsa,
konukçuya ait bazı genetik materyalleri de taşıyabilir.
• R plazmitleri ise belirli antibiyotikleri parçalayan ya da
etkisizleştiren özel enzimleri şifreleyendirenç genlerine
sahiptir. Sahip oldukları pili yapımı genleri ile konjugasyonla
DNA’larını diğer bakteriye aktarabilirler.
Prokaryotik Metabolizma
• Prokaryotlarda karbon ve enerji dört temel yoldan
elde edilir.
• Fotoototroflar; fotosentez yapabilirler ve ihtiyaçları
olan karbonu, karbondioksitten karşılarlar.
• Kemoototroflar; enerjiyi oksitlenmiş inorganik
bileşiklerden elde ederler.
• Fotoheterotroflar; ışık enerjisini kullanırlar ama
karbonu organik maddelerden alırlar.
• Kemoheterotroflar; enerjiyi de, karbonu da organik
maddelerden elde ederler. En geniş canlı grubunu
oluştururlar.
• Benzerliklerine karşın bakteriler ve Arkealar farklı temelden gelirler.
• Bakteriler ve arkealar 4 anahtar özelliğe bağlı olarak birbirlerinden
ayrılırlar.
• Bunlar; plazma zarları, hücre duvarları, DNA replikasyonları ve gen
ekspresyonlarıdır.
• Arkeal lipitler ester bağları yerine eter içerir ve yapıları tetratlardan
oluşan tek bir kat şekildedir.
• Bakteri hücre duvarları peptidoglikan içerirken, arkea hücre duvarları
içermez.
• Hem bakteriler ve hem de arkealar tek bir DNA replikasyon orjini
içerirler fakat bunların yeri ve sentezledikleri proteinler farklıdır.
• Arkea bakterilerde DNA replikasyonunu ve RNA polimerazları başlatan
bölge ökaryotlara daha çok benzer.
• Çoğu prokaryot karakterize edilememiştir.
• Dokuz klad’dan oluşan prokaryotlara hala yenileri eklenmektedir ve
çoğu henüz çalışılamamıştır.
4
5
Çok geniş bir çeşitliliğe sahipler.
• Bazı bakteriler hücrelere doğrudan salgıları ile saldırırlar.
• Bazı bakteriler hücre duvarlarından doğrudan protein
salgılarlar. Bu proteinler diğerlerine transfer olabilir.
• Eğer virülent proteinler ise ökaryotik hücrelerin bile içine
girebilirler ve onlara zarar verebilirler.
• Bakteriler bitkiler için çok patojen olabilir.
• Pseudomonad‘lar adını alan Gram negatif bakteriler, çoğu
bitki hastalığından sorumludurlar.
• İnsanlarda Bakteri Hastalıkları
• Bakteriyal hastalıklar genellikle mukus, tükürük ile saçılan
zerrecikler ile, bulaş olan sular ve yiyecekler ile veya böcek
vektörler ile insana bulaşır.
• Örneğin kene ısırmasıyla bulaşan Lyme hastalığı etkeni
Borrelia burgdorferi’yi vektörler vasıtasıyla bulaşan
hastalıklara örnek olarak verilebilir.
• Verem (Tüberküloz) insanlar için neredeyse tüm tarihi
kayıtlarda vardır.
• Verem en önemli toplumsal sağlık problemidir. Uzun süreli
antibiyotik tedavisi kullanılır.
• Bakteriyal biyofilm oluşumu, endüstriyel ve tıbbi ürünlerin
kontaminasyonu, diş çürümelerinin başlıca sebebidir.
• Bakteriler ülsere yol açabilir.
• Günümüzde çoğu mide ülserlerinin Helicobacter pylori
enfeksiyonu ile oluştuğu belirlenmiştir.
• Cinsel ilişki ile bulaşan çoğu hastalık bakteriyal kökenlidir.
• Gonorrhea (Belsoğukluğu), Sifilis (Frengi) ve Chlamydia gibi
çoğu hastalıklar bakteriler vasıtasıyla oluşan tehlikeli
hastalıklardır.
• Yararlı Prokaryotlar
• Prokaryotlar önemli elementlerin döngüsünü sağlar
• Bakteriler karbon ve azot döngüsü gibi önemli döngülerin
oluşumunda görev alır. Sadece bakteriler azotu fikse
edebilir.
• Kemoheterotrofikler parçalayıcı olarak görev yaparlar.
• Prokaryotlar, ökaryotlar ile simbiyotik bir ilişki
sürdürebilir.
• Bakteriler genetik mühendisliğinde kullanılır.
• Genetik mühendisliği çalışmalarında prokaryotlar insanlar
için ilaç ajanları üretiminde ve diğer faydalı maddelerin
üretiminde (ör: enzimler) kullanılabilir.
• Bakteriler biyoremediasyon (biyolojik parçalama) da
kullanılabilir.
• Bakteri ve Archaea üyelerinin metabolik
yeteneklerinden yarar sağlanması olumlu yönde
kullanılmıştır.
• Sütten peynir, yoğurt üretimi
• E. coli’nin gen klonlanmasında kullanılması
• Agrobacterium tumefaciens’in altın pirinç gibi
transgenik bitkilerin elde edilmesinde kullanılması
• Doğal plastik üretimi (polihidroksialkalonat)
• Zirai atık, çim, kağıt atıkları ve mısır gibi biyokitlesel
maddelerden etanol üretimi (fosil yakıt kullanımını
azaltmak amacı ile)
Download