Örnek - Özel Basut Koleji

advertisement
ERGENLİK DÖNEMİ GENEL ÖZELLİKLERİ
VE
SINAV STRESİ
REHBERLİK SERVİSİ
ÖZEL BASUT EĞİTİM KURUMLARI
Ergenlik hızlı büyüme ve
gelişmenin olduğu kız-erkek
cinsel özelliklerinin belirdiği
iki-üç yıllık ilk gençlik
dönemini kapsar. Kızlar
erkeklerden 1-2 yıl önce
ergenliğe girer,büyüme ve
cinsel olgunluklarını 1-2 yıl
erken tamamlar.
Genellikle ergenlik ve gençlik
çağı en sağlıklı yaşam
dönemidir.
İlköğretim dönemine rastlayan erinlik, ilk gençlik
yıllarıdır. Cinsel uyanış ile birlikte yeni ruhsal ve
davranış özellikleri kendini gösterir. Dengeli ve
uyumlu ilkokul çocuğunun yerini tedirgin, güç
beğenen ve çabuk tepki gösteren bir genç almıştır.
Duyguları hızlı iniş çıkışlar gösterir. Tepkileri
önceden kestirilmez. Derslerine ilgisi azalmıştır.
Dikkati dağınıktır. Evde durmak istemez, önerilere
aldırmaz, beslenmesi düzensizdir.
İlgileri artmış gelgeç
hevesleri çoğalmıştır.
Başkaları tarafından nasıl
görüldüğünü merak eder.
Dinlediği müzik, beğendiği
sanat etkinlikleri değişiktir.
Uzun uzun düşler kurar.
Hatıra defteri tutmaya
başlar. Şiir, öykü yazmaya
özenir. Yazdıklarında
gizliliğe dikkat eder.
Kulaktan dolma ödünç alınmış fikirleri savunur.
Büyükleri ile tartışır. Anne babasına karşıt
düşünceler ileri sürmeye dikkat eder. Karşı çıkmış
olmak için karşı çıkar.
Bu dönem için çelişkili duyuş ve davranış özellikleri
olağan sayılır. Bazı gençler çalkantıyı daha az
yoğunlukta yaşayıp çabucak uyum sağlarlar. Bazıları
ise ileri derecede uyumsuzluklar gösterip bu tür
davranışlarda ileri yaşlarda da bulunabilirler.
Yinede bu tür davranışların görüldüğü yaşlar 13-15
ilk gençlik yıllarıdır.
Döneme bakıldığında gencin içinde
bulunduğu durum kolaylıkla
anlaşılabilir. Aniden hızlanan büyüme
genci zamansız yakalamıştır. Cinsel
dürtüler hissedilmekle birlikte ergen
tam anlamı ile hazır değildir. Ana
baba ve çevre gence yetişkin gözü ile
bakıp ona göre davranış bekledikleri
gibi, "daha sen çocuksun" ifadesi ile
onu şaşırtabilirler. Çünkü genç
büyümek için sabırsızlanmakta ise de
bir türlü çocuksu davranışlardan
kurtulamamaktadır
Ergenlik döneminde genç yeni
arayışlar içindedir. Bu arayışların
ilki ve en önemlisi kimlik
arayışıdır. İşe ilk önce ana babasını
görmezlikten gelmekle başlar.
Çocukluk yaşlarında nerede ise
tanrılaştırdığı babanın fikirleri
eskisi gibi ilginç değildir. Gücü
kuvveti önemsenecek gibi değildir.
Çok az şey bilir. Ancak bu
duygular ergenliğin sona ermesi ile
kaybolur. Genç ana babasını
gerçekçi duygularla
değerlendirmeğe başlar.
Yeni bir kişilik bağımsız olmakla
şekilleneceğinden genç bağımsız olmaya
büyük önem verir. Evden kopar, çevresinden
uzaklaştırdığı ana-babasının boşluğunu
doldurmak için yeni ilişkilere yönelir.
Bir genç için dolup
taşan enerjisini en iyi
değerlendirme yolu
spordur. Genç hem
spor yapar hem de
kendisini yaşıtları ile
karşılaştırma fırsatı
bulur.
Yaşıtlarının da benzer problemlerinin olması
gençler arasında gruplaşmalara yol açar. Bir
grup içinde olmak gence güven verir.
Onaylamasa bile grubun bazı davranışlarına
katılır. Gençler için en büyük tehlike içinde
bulunduğu grubun kötüye kullanılmasıdır. Bu
konuda ana babaya düşen görev genci evde
fazla sınırlamamak olmalıdır. Çünkü bunalan
genç dışarıda daha etkin arkadaşlarının
peşinden gidebilir. Evinde kabul gören
delikanlı zamanla ailesine daha kolay bağlanır
Gençlik çağı beğenilerin, özenmelerin, tutkuların,
hayranlıkların çok olduğu bir dönemdir. Ergenler bir
yandan bağımsızlıklarını kazanmaya çalışırken bir
yandan da benzeyecekleri örnekler ararlar.
Modellerinin meziyetleri kadar kusurları da örneklenir.
Ancak model sık sık değiştirilebilir, her örnekten
alınan bir yan gencin kişiliğine bir ilave yapar. Bu nevi
denemeler ergenlik sonuna kadar sürer.
Çalkantılı bir dönem olarak
anlattığımız ergenlik hep uyumsuz
davranışlarla dolu değildir. Olumlu
duyuş ve düşünüşler de bu dönemin
özelliğidir. Örnek olarak genç soyut
düşünme, yaşanmamış olguları
sembollerle ifade etme yetisini
kuvvetlendirmiştir. Her şeye olur olmaz
karşı çıkarken eleştiri ve yorumlara
yönelir. Her şeyi bir anda düzeltecek
kolay çözümler arar. Bunun için çabuk
kandırılabilir. Sonuçta kendisi ve
toplum için zararlı olacak davranışlarda
bulunması en büyük tehlikedir.
Ruhsal Problemler:
Ergenlik döneminde ruhsal sorunların olması bir
dereceye kadar normaldir. Yapılan araştırmalar bu çağ
gençlerinin %15'inin uyum problemleri olduğunu ortaya
koymuştur. Söz konusu uyumsuzluklar bu dönem
davranışlarının aşırıya götürülmesi ile ortaya çıkar.
Örnek olarak bağımsızlık isteği gencin ailesinden
kopması ile sonuçlanabilir
Evinde uyumsuz olan genç bu uyumsuzluğunu
okula da yansıtır. Derslere ilgisi azalır, başarısı
düşer. Hep bağırır çağırır, kırar döker. Bu
davranışları art niyetli önderler vasıtası ile
saptırılıp hırsızlığa, zararlı eyleme, toplum
suçlarına yöneltilebilir. Gençler toplum
kurallarını hiçe sayıp kural dışı yaşamak isterler.
Kız erkek ilişkilerinde aşırı serbestliğe
yönelirler. Bazıları için dönemin bir çeşnisi
olabilecek davranışlar bazıları için devamlı bir
tutku halini alır.
Ailesi ve çevresi ile
çatışmaya düşen genç aşırı
baskılar altında bunalır.
Sonuçta kendisine yönelen
kötü bir söz veya davranış
intihar girişimine neden
olabilir. İntihar girişimi
gencin mutlaka depresyon
içinde olduğunu göstermez.
Ancak girişim tekrarlanırsa
yoğun bir ruhsal çöküntü
olasılığını arttırabilir.
Bazı gençler topluma karışıp
bağımsızlıklarını elde etmek yerine, çeşitli
nedenlerden dolayı, içe kapanırlar.
Yetenekli olanlar yeteneklerini geliştirip
yaratıcı olabilirler.
Bazı gençler de cinsel kimlik kazanmakta
zorluk çekerler. Bu zorluk geçici
olabileceği gibi kalıcı cinsel problemlere
neden olabilir. Örneğin kendi cinsine
yönelip karşı cinse ilgi duymayabilirler.
AİLELERİN ŞİKAYETLERİ
Hırçınlaştı. Ders çalışmıyor. Sorumluluk duygusu yok.
Canım sıkılıyor diyor. En küçük isteklerini sert bir dille
bildiriyor. Kardeşlerini kızdırmaktan zevk alıyor.
Okuduğunu anlamıyor gibi. Durgunlaştı,dalgınlaştı.
Çabuk karamsarlığa düşüyor. Ara sıra hiç yoktan
huysuzlaşıyor. Sert karşılıklar veriyor.
İleri derecede alıngan. Derslerinde gene başarılı ama
oyuna,eğlenceye çok düştü. Olur olmaz her şeye ağlıyor.
Evde huzursuz dışarıda sıkılgan.
 Her istediğini yaptırmak istiyor. Aşırı süsleniyor. Siz
bana karışmazsınız diyor. Babasından çekindiği için
dolambaçlı yollara sapıyor.
Derslerinde başarılı. Hiç sorun çıkartmayan bir çocuk.
İki kez okula gitmemiş. Arkadaşlarıyla gezmiş. Sorunca
yalan söyledi. Bu davranışı bizi çok şaşırttı.
Çok harçlık istiyor. Çok geziyor,eve girmek istemiyor.
Spora çok düştü. Derslerine boş veriyor. Banyoya
sokamıyoruz. Ellerini bile yıkatamıyoruz. Saçını
kestiremiyoruz.
Son derece asi ve hırçın olmaya başladı. Başına buyruk
olmak istiyor. Dayak,kötü söz,tatlı söz hiçbiri sonuç
vermiyor. Bir psikologla mı görüşmeliyim?
ÇOCUKLARIN ŞİKAYETLERİ
Büyüklerin anlayışsızlığı ve
baskısı,onur kırıcı davranışlar
Arkadaş edinmede güçlük
Kız-erkek arkadaşlığının olmaması,
Kız erkek arkadaşlığının aile ve çevre
tarafından anlaşılmaması ve karşı
çıkılması
Boş zamanlarını etkin bir biçimde
değerlendirecekleri yerlerin,olanakların
olmaması
Evde ve okulda dayağın bir eğitim
aracı olarak kullanılması
 Cinsel sorunlarını aile üyeleriyle
konuşamamak
Çocuk yerine konmak,ana-babaya karşılık
verememek
Ana-babanın arkadaş seçimlerine
karışmaları
Yeni tanıştıkları insanlarla rahat
konuşamamak
İzinsiz dışarı çıkamamak
Kendine güven duymamak,sık sık yaptığı
hatalardan dolayı utanmak
Ölüm korkusu,dini konulara aşırı
eğilim,neyin doğru neyin yanlış olduğunun
araştırılması
Dikkati toplayamamak,Ders çalışırken
zamanını iyi değerlendirememek
Ders çalışmasını engelleyecek bir çok yan
uğraşların olması
Sınavlar, öğrencilerin okul yaşamlarına yön
veren en önemli etkinlikler arsında yer alır.
Akademik başarıların en önemli belirleyicisi,
sınavlarda alınan notlardır. Okuldaki başarı
ile birlikte, sınavlar öğrencinin bir üst
düzeyde okul seçimini de belirleyen en önemli
etkenlerde biridir.
Stresin tamamıyla kötü
olmadığını dikkate alarak işe
başlayın. Orta derecede
stres, en iyisini yapabilmeniz
için sizi harekete geçirir.
Öte yandan aşırı stres ise,
direncinizi azaltabilir ve
savunma sisteminizi tehdit
edebilir. Yapılması gereken,
stresi kontrol altında almak
ve onu azaltarak yararınıza
işlemesini sağlamaktır.
STRESİ YÖNETMEK
Stres ile başa çıkabilmek için pek çok etkili
teknik kullanabilirsiniz. En iyi faydayı,
bunları her gün tekrarlayarak görürsünüz.
İlk olarak gevşeme ve nefes alıştırmaları ile
ilgili yönergeleri izlemelisiniz. Pratik
yaptıkça tepkileriniz daha otomatik hale
gelecektir. Birkaç hafta sonra strese ve
kendinize daha güvenli, sakin tepkiler
vereceksiniz. Kısa bir süre sonra da stresi
idare etmenin sonucu olarak dünyayı algılama
şeklinizi değiştireceksiniz.
KENDİNİZLE OLUMLU DİYALOG
Kişinin kendi kendine yaptığı
olumsuz içerikli konuşmalar, zaman
geçtikçe otomatikleşir ve olumlu bir
içerik ile kolayca değiştirilmez. Stres
düzeyinizi azaltmak istiyorsanız bu
olumsuz düşüncelerin farkına varmanız
çok önemlidir. Kendinizi hangi
durumlarda ve ne kadar eleştirirsiniz?
Kendinize sık sık kızar mısınız?
1.Ya hep ya hiç türü düşünme; Bu
şekilde düşünenler, dünyayı siyah yada
beyaz olarak algılar, onlar için gri yoktur.
Yaptıkları iş, gösterdikleri performans
kendilerini tam anlamıyla tatmin
etmiyorsa mutsuz olurlar kendilerini
başarısız olarak görürler.
Örnek; "Şu ödevi ne hale getirdiğime
bir bakın. Bu işi beceremeyeceğimi
biliyordum. İnsan bir işi en iyi bir
şekilde yapamayacaksa, hiç
başlamasın daha iyi."
2. Aşırı genelleme; Tek bir
olumsuz olaydan hareketle,
ardından gelen her şeyi bir
yenilgi gibi değerlendirmek,
aşırı genelleyici bir yaklaşımdır.
Örnek; "Sınavda başarısız
oldum. Ailem beni okuldan
mutlaka alır."
3. Zihinsel süzgeç; Bu tür zihinsel
çarpıtmalarda, yalnızca olumsuz ayrıntılar
alınıp onlara yoğunlaşılır. Böylelikle
gerçeğin tümü olumsuzlaşır. Tıpkı bir
damla mürekkebin bir sürahi suyu
morartması gibi.
Örnek; "Dün derste, öğretmenin
sorduğu soruyu nasıl oldu da yanlış
yanıtladım. Aynı şeyi geçen
haftada yaşadım. Ödevden de kötü
not aldım. Hayat dayanılmaz bir
hal aldı."
4. Olumluyu geçersiz kılmak; Şu
yada bu nedenle olumlu olayların
dikkate alınmaması gerektiğinde ısrar
ederek, onları yok saymak da bir tür
zihinsel çarpıtmadır.
Örnek; "Eğer arkadaşım yardım
etmeseydi, ben bu notu
alamazdım.", "Onlar için bu kadar
para harcamazsam, kimse benimle
arkadaşlık yapmaz."
5. Hemen bir sonuca varma;
Elinizde düşüncenizi destekleyecek kesin
kanıtlar olmadığı halde, hemen olumsuz
yorumlar yaparsınız.
Örnek; "Hoca bugün bana hiçbir şey
sormadı. Kızgınlığı devam ediyor
olmalı. Yüzümü bile bakmadı. Beni
sevmeğinden eminim." , "Ne
söylerseniz söyleyin, ne yaparsanız
yapın, onu bu konuda ikna
edemezsiniz."
6. Aşırı büyütme yada aşırı küçültme;
Kişinin kendi başarısızlıklarını ve
başkalarının başarılarını abartması,
kendisinin değerli özellikleri ile başka
insanların hatalarını önemsiz olarak
görmesi sıklıkla yapılan bir başka zihinsel
çarpıtmadır.
Örnek; "Benim okulda başarısız
olmaya hakkım yok, kardeşimin de
dersleri kötü ama o daha çok
küçük."
7. Duygusal mantık yürütme; O
sırada yaşadığınız olumsuz
duygularınıza bakarak, gerçeğin bu
duygulara göre olduğuna karar
vermek; duygulardan hareket edip
gerçeği tanımlamaktır.
Örnek; "Böyle hissettiğime göre
doğru olmalı.", "İçimde büyük
bir sıkıntı var. Belli ki, bugün
sınavım kötü geçecek."
8. Meli-Malı cümleler; Kişi, kendisini
suçluluk duyguları altında tutar, yapılacak
her şeyi yerine getirecekmiş gibi bir
inanca kapılır ve kendisini "yapmalı" ve
"yapamamalı" sözcüklerine inandırmaya
çalışırsa buda, bir tür zihinsel
çarpıtmadır.
Örnek; "Evdekilerin hayal kırıklığına
uğramaması için başarılı olmak
zorundayım.", "İyi bir insan
sayılabilmem için başkalarını hep
mutlu etmeliyim."
9. Kişiselleştirme; Herhangi bir olayla
ilginiz ve sorumluluğunuz olmadığı
halde, bu olayın nedenini kendinizmiş
gibi görmek.
Örnek; "Ben olmasaydım belki
evdekilerin durumu daha iyi
olurdu.", "Arkadaşlarım
istedikleri gibi eğlenemiyorlar.
Ben olmasaydım belki daha çok
eğleneceklerdi."
10. Etiketleme ve yanlış etiketleme;
Etiketleme, uç noktadaki genellemedir. Bu
düşünce tarzına eğilimli olan kişi, hatasını
açıklamak ve davranışın üzerinde durmak
yerine, kendi kişiliğine, başkalarının hatası
nedeniyle kendi kişiliğine olumsuz göndermeler
yapar. Yanlış etiketlemede ise kişi herhangi bir
olayı duygusal açıdan yoğun ve renkli bir dil
kullanarak tanımlar.
Örnek; "Yine zayıf not aldım. Ne
aptalım ben.", "Yine bana selam vermedi.
Demek ki beni hiç sevmiyor."
Tüm bu olumsuz ifadeler diret
olarak bizim tutum ve
davranışlarımızı olumsuz olarak
etkiler ve stresimizin
artmasına neden olur. Bundan
dolayı, düşüncelerimizi ve
duygularımızı hep olumlu bir
şekilde ifade etmeye
çalışmalıyız.
Download