PRATİSYEN HEKİM TARAFINDAN GÖZ MUAYENESİ Hastanın gözü üç nedenle muayene edilir: 1. Hastanın yakınmaları, örneğin: Gözde ağrı, azalmış görme, ışıkların etrafında renkli halkalar (halo) görülmesi gibi 2. Tarama amacıyla : Ambliyopi veya Glokom gibi semptom vermeden görme azalmasına neden olan durumların erken tanısı için 3.Gözde belirti verebilen Sistemik Hastalıkların tanısı veya seyrinin belirlenmesi için SEMPTOMLAR I. Görsel semptomlar: a. Görme azalması: Görme azalmasının nedenleri topografik olarak üç gruba ayrılır: 1. Retinada görüntünün bozuk oluşması (refraksiyon kusurları, kornea, lens veya vitreusta saydamlığın bozulması) 2. Retina veya santral yollarda (optik sinir, optik kiazma, corpus genikulatum laterale, optik radyasyon, vizüel korteks,retina dekolmanı) lezyon. 3. Algılama anomalisi (agnozi) İnsanda görme ışık, hareket, uzay, renk ve form algılamasından oluşur. Daha basit algılamalar olan ışık ve hareket hisleri diğerleri kaybolduktan sonra da sebat edebilirler. Görme azalmasını dört gruba ayırabiliriz; * Azalmış santral görme (form algılamasının bozulması) : Görme keskinliğinde azalma, ayrıntıları görememe olarak belirti verir. Miyopide olduğu gibi uzağı görememe, presbiyopide olduğu gibi yakını görememe, makula dejeneresansında olduğu gibi hem yakını hem uzağı görememe olarak karşımıza çıkabilir. Genel olarak santral görmenin azalıp periferik görmenin korunduğu durumlar optik kiazmanın periferindeki bir lezyona bağlıdır. * Azalmış periferik görme (uzay algılamasının bozulması) : Görme alanında defekt olarak belirti verir. Görme alanında tam veya kısmi kayıp olabilir ve bu defektlere relatif ve absolu görme alanı defektleri denilir. Bu defekt görme alanının dış sınırlarında olabileceği gibi içinde de olabilir. Görme alanın içinde görmeyen alanlara skotom denir. Skotom fiksasyon noktasını içine alıyorsa santral skotom denir ve santral görme de azalır. Arkuat skotom (sinir lifleri defekti) kör noktadan fiksasyon noktasının altından veya üstünden perifere uzanır ve bazı optik sinir lezyonları için karakteristiktir. Optik kiazmanın periferindeki lezyonlar görme alanında homolateral defektlere neden olur. Kiazmada ve gerisindeki lezyonlar her iki göz görme alanında defektlere neden olurlar ve hemianopi olarak adlandırılırlar. Homonim hemianopide her iki görme alanının aynı tarafı etkilenir, sağ veya sol gibi. Sağ hemianopi sol suprakiazmal yollarda bir lezyon sonucu ortaya çıkar. Bitemporal hemianopide her iki görme alanının temporali etkilenir, kiazma lezyonlarında görülür (örn: hipofiz tümörleri). Periferik görme alanının tamamen kaybolup santral görmenin korunması, santral görmenin kaybolup periferik görmenin korunmasından çok daha kötü bir handikaptır. Retinada görüntünün formasyonunu bozan durumlar (örn: katarakt) hem santral hemde periferik görme alanında kayba neden olur. * Gece (loş ortamda) görme azalması: Retinitis pigmentozada olduğu gibi periferik retinada bozukluk sonucu ortaya çıkar. * Renk görmede bozukluk (renk körlüğü): Oldukça sık görülen herediter bir durumdur ve hastaların çoğu bu durumdan habersizdir. Erkeklerde % 8 kadınlarda % 0.5 sıklıktadır. Bazı edinsel hastalıklarda da (örn: makula lezyonları, digital toksiditesi) ortaya çıkabilir. Görme azalması ani veya yavaş olabilir. Ani görme kayıpları vasküler okluzyon, gözde veya görme yollarında kanamayı düşündürür. Açık açılı glokomda olduğu gibi görme azalması çok yavaş olursa hastalar bir gözde görme tamamen kaybolana kadar bu durumdan habersiz olabilirler. b. Anormal görme olayları : 1. Kor flotan (yüzen cisimcikler, floaters): Hastalar vitreustaki opasitelere bağlı değişik şekil, büyüklük ve sayıda yüzen cisimciklerden yakınabilirler. Küçük uçan cisimler hemen herkeste vardır. Uvea ve retina iltihaplarında ve vitreus kanamalarında belirgin kor flotanlar ortaya çıkabilir. Posterior vitreus dekolmanında kor flotanlar aniden ortaya çıkabilirler. 2. Halo: Işıkların etrafında görülen renkli halkalara halo denir. Akut açı kapanması glokomunda göz içi basıncında yükselme sonucu oluşan kornea ödemi en sık halo nedenidir. 3. Fotopsi (ışık çakması): Gözler kapalıyken ışık veya parlak şekil algılamasına fotopsi denir. Retina ve görme yollarının irritatif lezyonlarında görülür. Tek taraflı fotopsi retinanın retina dekolmanında olduğu gibi mekanik stimülasyonuna bağlıdır. İki taraflı fotopsi migren veya baziler arter yetmezliğinde görülür. 4. Metamorfopsi, mikropsi: Bakılan cisimlerde deformasyon veya düz bir çizginin eğri görünmesine metamorfopsi denir. Makula lezyonlarında ortaya çıkar. c. Diplopi (çift görme): Her iki gözün görme aksları aynı objeye yöneltilmemişse diplopi ortaya çıkar. Ancak her iki gözün iyi ve binoküler görmenin normal gelişmiş olması gereklidir. Küçük çocuklar ikinci görüntüyü hızla suprese ettiklerinden diplopiden yakınmazlar. II. Anormal his (ağrı, kaşıntı, kuruluk, vs.): Anormal hisler aşağıdaki şekillerde karşımıza çıkabilirler. - Gözde derin ağrı - Gözde yabancı cisim hissi - Yüzeyel ağrı - Yanma, sürtünme, gözde yorgunluk, gözün arkasında ağrı - Kaşınma - Baş ağrısı - Fotofobi - Gözde kuruma - Gözde sulanma Gözde derin şiddetli ağrı üveitlerde, göz içi basıncının ani artışlarında, skleritiste ve herpes zoster oftalmicus'ta görülebilirler. Gözde yabancı cisim hissi farklı nedenlerden olabilir. Kornea veya konjonktivada yabancı cisme bağlı olabileceği gibi Trichiasis'e (kirpiklerin korneaya dokunması, soldaki resim), Entropion'a (kapak kenarının içe dönmesi, sağdaki resim) bağlı olabilir. Konjonktivit, kornea erozyonu, kornea ülseri yabancı cisim hissi yapabilirler. Yüzeyel ağrı genellikle hordeolum'a (arpacık) bağlıdır. Yanma,yorgunluk, vs. gibi ifade edilen minör yakınmalar refraksiyon kusurlarına, heteroforyalara bağlı olabilirler. Ayrıca hava kirliliği, toz, güneş, rüzgar veya klorlu su nedeniyle de ortaya çıkabilirler. Kaşıntı allerjik konjonktivit veya kapak dermatitlerinde görülür. Baş ağrısı düzeltilmemiţ refraksiyon kusurlarýna bağlı olabilirse de baş ağrılarının çok azı gözdeki bir bozukluk sonucu ortaya çıkar. Fotofobi (ışıkta gözün ağrıması) sık olarak iritiste ve akut korneal lezyonlarda görülür. Parlak ışıkta ortaya çıkan daha minör yakınmalar çok defa nevrotik kökenlidir. Bebeklerde fotofobi konjenital glokomun ilk belirtisi olabileceğinden çok önemlidir. Göz kuruluğu gözyaşı sekresyonunda yetersizliğe, sulanma ise ya fazla gözyaşı yapımına (hipersekrseyon) ya da drenaj bozukluğuna (epifora) bağlıdır. III. Göz ve çevresinde görünüm bozukluğu Ptosis yani üst kapağın düşüklüğü genellikle konjenitaldir. Üçüncü sinir lezyonlarında, orbital yaralanmalarda ve Myastenia gravis'te ortaya çıkabilir. Horner sendromu'nda hafif ptosis vardır. Ektropion alt kapağın dışa dönmesidir, genellikle yaşlılardan görülür (soldaki resim) Lagoftalmus'ta hastalar göz kapaklarını tam olarak kapatamazlar, yedinci sinir lezyonlarında görülür. Proptosis ve egzoftalmus gözün öne doğru çıkmasıdır. Orbita tümörleri, kanamaları, iltihapları ve Graves hastalığında görülür. Enoftalmus gözün orbitaya, yani içeri çökmesidir. Üst kapak retraksiyonu sonucunda korneanın üstünde bir miktar sklera görünür hale gelir, proptosis sonucu oluşmamışsa Graves hastalığına bağlıdır. Parlak ışıkta bir gözün kapatılması bebeklerde dışa şaşılığın erken bir belirtisidir. Şaşılık her iki gözün akslarının aynı anda aynı objeye bakmamasıdır (üst sol resim). Çocuklarda geniş burun kökü ve epikantal kıvrımlar içe şaşılığı taklit edebilirler (üst sağ resim). Şaşılık yakınmasıyla başvuran her çocuk hangi yaşta olursa olsun organik bir nedeni ekarte etmek için muhakkak oftalmoskopik olarak muayene edilmelidir. Gözde iltihabi akıntı genellikle konjoktivit belirtisidir. Kapak kenarlarının kızarık ve kepekli olması blefaritte görülür. Kapak ödemi, kapak derisinin ince ve subkutan yağ dokusundan yoksun olmasına bağlı olup kolaylıkla oluşur. Sistemik (nefrosis) ve lokal (hordeolum, böcek ısırması) gibi nedenlere bağlıdır. Konjonktivada kabarıklıklar Pinguecula ve Pterygium'a bağlıdır. Pinguecula kapak aralığında kornea kenarında küçük sarımsı kabarıklıktır. Dejeneratif bir olaydır ve çok sık görülür. Pterygium ise konjonktivanın kanat şeklinde kornea üzerine yürümesidir. Arcus senilis kornea çevresinde komplet veya inkomplet beyaz bir halkadır, genellikle yaşlılarda görülür ve görmeyi hiçbir zaman etkilemez. Göz kızarıklığı konjonktival ve silier damarların hiperemisine ve subkonjonktival hemorajiye bağlıdır. Subkonjonktival hemoraji önemli bir bulgu değildir. Kırmızı gözün ayırıcı tanısı çok önemlidir. Lökokori (kedi gözü reflesi). Bebek veya çocuk bir hasta gözbebeğinin kedi gözü gibi parladığı şikayetiyle getirilirse çok ciddiye alınmalıdır. Çünkü lökokori bebeklikte en sık görülen malign tümör olan Retinoblastom'un en sık görülen belirtisidir. VİZÜEL SİSTEMİN MUAYENESİ FONKSİYON TESTLERİ: Fonksiyon testleri anatomik muayeneden önce yapılır. Görsel Fonksiyon Form algılamasını değerlendirmek için uzak görme keskinliği Snellen eşelleriyle (üst resim), yakın görme yakın görme eşelleriyle ölçülür. Hasta en büyük harfleri okuyamıyorsa parmak saydırılır. Bu da mümkün değilse el hareketlerini algılamasına bakılır. El hareketlerini algılayamıyorsa ışık fark edip etmediği sorulur. Uzay algılaması görme alanı testiyle yapılır. Bu amaçla basit perimetreler ve kampimetreler kullanılabileceği gibi son yıllarda geliştirilmiş bilgisayarlı cihazlar da hassas olarak görme alanını verirler. Konfrontasyon testiyle basit olarak görme alanı alınabilir. Renk görme için en sık olarak İshiara'nın psödo-izokromatik tablolarından yararlanılır. Binoküler Fonksiyon En basit olarak korneal ışık reflelerinin incelenmesi şaşılık olup olmadığını açığa çıkarır. Kapama testleri latent şaşılığı gösterir. Göz hareketlerinin muayenesiyle ekstraoküler kasların fonksiyonu değerlendirilir. Sağ alt resimde kornea ışık reflesi sol gözde daha temporalde olduğundan sol göz içe şaşılık olduğu anlaşılmaktadır. Pupilla Fonksiyonu Pupillalar basit bir el lambası ile değerlendirilebilirler (üst sol resim) Göz İçi Basıncı Normal göz içi basncı 10-20 mmHg arası kabul edilebilirse de bunun üstü ve altı her zaman patolojiktir anlamına gelmemelidir. Göz içi basıncı aşağıdaki yöntemlerle ölçülebilir: 1. Digital tahmin: Hasta aşağı bakarken göz iki parmakla palpe edilir. Bu yöntem kabaca göz içi basıncını tahmin etmemize yarar. 2. Schiötz indentasyon tonometresi: Pergele benzeyen basit bir alettir. Ortasında bir piston vardır. Bu piston göz ne kadar yumuşaksa o kadar aşağı çöker. Günümüzde tanı değeri fazla olmayan bir alettir. 3. Applanasyon tonometresi: Biomikroskopa monte edilen ve elde tutulan tipleri vardır. Hastanın gözüne bir damla topikal anestezik (Benoxinate, Novesine) damlatılır ve fluoresseinle boyanır. Tonometrenin prizması göze değdirilir. Cobalt filtreli ışıkta iki yarım daire görülür. Aletin ibresi çevrilerek iki halka birbirine değdirilir. Bu yöntem en yaygın ve güvenli yöntemdir. Her kullanımdan sonra tonometre prizmasının ucu sterilize edilmelidir. 4. Pnömotik tonometre: Son yıllarda geliştirilmiş bir alettir. Göze temas etmeden göz içi basıcını hava basıncıyla ölçer. Anestezi gerektirmez. Kontaminasyon riski olmadığından güvenlidir. Ancak çok pahalı olduğundan henüz yaygın olarak kullanılmamaktadır. Göz Yapılarının Muayenesi GENEL GÖZLEM: Yüksek büyütme ile bakılırken önemli bulgular gözden kaçabilir. Bu nedenle önce daima çıplak gözle inspeksiyon yapılmalıdır. Böylece anormal baş pozisyonu, ekzoftalmi, enoftalmi, ptosis, kapak retraksiyonu, ektropion, entropion, lagoftalmi atlanmamış olur. Çıplak göz ve basit bir lambayla tecrübeli bir gözlemci birçok patolojiyi tanıyabilir. Aşağıda aramamız gereken major anomaliler sıralanmıştır. Kapak: Ektropion, entropion, trichiasis, akıntı, blefaritis, şişlik Saccus lacrimalis: Şişlik, hassasiyet, basıyla punktumdan cerahat gelmesi Konjonktiva: Hiperemi, akıntı, yabancı cisim Sklera: Episklerit, perforasyon Kornea: Genel parlaklık kaybı (epitel ödemi), lokalize parlaklık kaybı (abrazyon, ülser), yabancı cisim, perforasyon, opasite, vaskülarizasyon, keratik presipitatlar (endotelial yüzde opasiteler). Fluoresseinle boyama epiteldeki defektleri açığa çıkarmada yardımcı olur. Ön kamara: Derinlik (perforasyonda sığ, afakide derin), hifema (ön kamarada kan), hipopiyon (ön kamarada cerahat) İris: Hiperemi, iridodializ (irisin kökünden ayrılması), heterokromi (iki göz renginin farklı olması) Pupilla: İritiste miyotik ve immobil, akut glokomda dilate ve immobil düzensizlik (ön ve arka yapışıklıklar) GÖZÜN ALETLİ MUAYENESİ: Oftalmologların temel muayene aletleri biomikroskop ve oftalmoskoptur. Biomikroskop ile gözün ön segmenti vitreusun ön bölümüne kadar muayene edilebilir. Özel mercekler sayesinde biomikroskop ile göz dibi muayenesi de yapılabilir. Öğrencilerin mümkün olduğu kadar fazla biomikroskopik muayene yapmaları gerekir, çünkü böylece edinecekleri tecrübeyle biomikroskop olmadığı zaman çıplak gözle bulguları daha güvenle tanıyabileceklerdir. Biomikroskop (alt sol resim) özel bir aydınlatma sistemiyle aynı eksende hareket edebilen düşük büyütmeli bir mikroskoptur. Özel aydınlatma muayenesinde saydam ve yarı saydam oluşumlardan kesit almak mümkündür. Oftalmoskop gözdibini görmek ve retina önündeki dokuların saydamlıklarında azalmayı belirlemek için kullanılır. Oftalmoskop tüm hekimler için temel bir muayene aletidir. En sık olarak kullanılan oftalmoskop monoküler direkt oftalmoskoptur (sağ resim). Takriben 15x büyütme sağlar. Oftalmologların direkt oftalmoskop yanısıra binoküler indirekt oftalmoskopu da ustalıkla kullanmaları gerekir. Sadece direkt oftalmoskopi göz doktoru için yeterli değildir. Direkt oftalmoskopun kullanılması: 1. 1. Hastaya, karşıya bakıp iki gözünü açmasını söyleyin. 2. 2. Kırma kusurunuz varsa oftalmoskobun merceklerini uygun dioptriye getirin, yoksa 0 ile başlayın. 3. 3. Hastanın sağ gözü için sağ elinizi ve sağ gözünüzü, sol gözü için sol elinizi ve sol gözünüzü kullanın. 4. 4. Oftalmoskopu gözünüze mümkün olduğu kadar yakın ve rahat bir şekilde tutun. 5. 5. Hastadan 20-30 cm mesafeden bakmaya başlayın ve kırmızı fundus reflesini gözleyin. Kırmızı reflede düzensizlik kornea, ön kamara, lens ve vitreustaki bir düzensizliği belirtisidir. 6. 6. Hastaya yaklaşın ve sistematik bir şekilde retinayı tarayın. 7. 7. Unutmayın ki ne kadar çok hasta muayene ederseniz göz dibini o kadar rahat görmeye ve değerlendirmeye başlayacaksınız. 8. 8. Başlangıçta fundusu görebilmek için pupilla dilatasyonu gerekebilir. Ön kamara açısı dar veya açı kapanması glokomu geçirmiş veya pupilla reaksiyonlarının değerlendirilmesi gereken kişilerde dilatasyon kontrendikedir. REFRAKSİYON MUAYENESİ Refraksiyon kusuru önce objektif sonra subjektif yöntemlerle yapılır. Önce retinoskopi (skiaskopi) ile hastanın kırma kusuru ölçülür. Bu amaçla günümüzde otomatik refraktometreler kullanılmaktadır. Daha sonra ölçülen kırma kusuruna uyan camlar hastanın gözü önüne getirilir. Hastanın en rahat gördüğü cam kombinasyonu reçeteye yazılır. Refraksiyon muayenesi bir sanattır ve gözlük reçetelerinin birbirinden farklı olmaları doğaldır.