Osteoartrit ve Osteoporosiz de Egzersiz Tedavisi

advertisement
YAŞAM BOYU SPORU
ETKİLEYEN
DİĞER ETKENLER
EKLEM RAHATSIZLIKLARI
Eklemler
• Kemiklerin ucuca geldikleri birleşme yerlerine eklem adı verilir.
• Kemiklerin eklemlere bakan yüzlerinde kıkırdak adı verilen
koruyucu bir tabaka bulunur.
• Diz eklemi vücudumuzun en büyük eklemidir. Ve kıkırdak tabakaları
arasında menüsküs adı verilen ilave bir koruyucu dokuya sahiptir.
• Eklemin çevresinde bulunan zar tabakasına sinoviyal zar ve bu
zarın içinde az miktarda bulunan sıvıya sinoviyal sıvı denir.
• Sinoviyal zarın en dışında kapsül adı verilen daha sert bir zar örtüsü
vardır ki kemiklerin aşırı hareketlerini engeller.
• Kemiklerin eklem bölgelerindeki aşırı hareketlerini önleyen bir başka
yapı da, kapsülün hemen dış yanında bulunan eklem bağlarıdır.
Bunlara ligaman adı verilir.
Osteoartrit Nedir?
• Eklem çevresinde ağrı ve şişliğe sebep olan,
hareketlerde kısıtlanma yaratan kronik romatizmal bir
hastalıktır. “Artrit” tıp dilinde eklem iltihabı demektir.
• Eklemi hareket ettiren kaslarda zayıflama ve incelmeler
olur. Hastalık daha da ilerlerse, kıkırdak iyice incelir,
kemik uçları birbirine değmeye başlar, kemiklerde
sürtünerek aşınmaya bağlı şekil değişiklikleri oluşabilir,
buna deformite adı verilir.
• Osteoartritte en sık tutulan eklemler dizler, kalçalar, eller
(başparmak ve parmakların uç eklemleri), omurga
(boyun ve bel) ve ayak baş parmaklarıdır.
Osteoartrit Kimlerde Görülür?
• 30 yaşın altında %1, 40 yaşın üzerinde %10, 60 yaşın
üzerinde %50 ve 75 yaşın üzerinde %95 sıklıkta görülür.
Osteoartritin Bulguları Nelerdir?
Osteoartritin bulguları ağrı ve hassasiyet,
eklem tutukluğu, hareket kısıtlanması, eklem
şişliği, eklemlerde krepitasyon adı verilen çıtırtı
sesi, instabilite yani eklemin aşırı hareketli hale
gelmesi, eklem harabiyeti ve fonksiyonel
kısıtlamadır.
Osteoartrit Tedavisinde Amaçlar
• Osteoartrit tedavisinde
amaçlarımız şunlardır:
• Ağrıyı kontrol altına almak
• Eklem fonksiyonunu korumak
veya iyileştirmek
• Kas kuvvetini korumak ve
arttırmak
• Şekil bozukluklarını önlemek
• Günlük yaşam aktivitelerinde
bağımsızlık kazandırmak
• Yaşam kalitesini arttırmaktır.
• Osteoartritte Tedavi
• Osteoartrit tedavisi üç ana
başlık altında özetlenebilir:
• 1-İlaç tedavisi
• 2-İlaç dışı tedaviler
• 3-Cerrahi tedavi.
Osteoartritte İlaç Tedavisi
•
•
•
•
a-Ağrı kesiciler (analjezikler): Eklemde iltihabi bir durum yoksa sadece
parasetamol ya da düşük doz kodein ile birlikte parasetamol yeterlidir. Eğer
osteoartrit yeni başlamışsa veya şikayetleriniz hafif ise, bu gruptaki ilaçları
kullanmanız önerilebilir.
b-Ağrı ve eklem iltihabına karşı kullanılan ilaçlar: Antikoagunlar, aspirin,
antihipertansif gibi pek çok ilaçla birlikte kullanımlarında bu ilaçların, hele
ileri yaşlardaki hastalarda kullanımında hekim kontrolü şarttır.
Ekleme lokal olarak sürülen analjezikler, steroid olmayan
antiinflamatuvar krem, pomad ve jeller: Bu grupta yer alan ilaçların yan
etki açısından güvenle kullanılmaları söz konusudur. Özellikle diz veya el
eklemleri gibi yüzeye yakın eklemlerde, günde 4 kez uygulama önerilir.
Eklem kıkırdağını koruyan ilaçlar: Kondotin sülfat ve glikozamin sülfat
gibi. Henüz ülkemizde üretimi bulunmayan ilaçlardır. 30-40 yıldır osteoartrit
tedavisinde “bitkisel destekler” adı altında kullanılan, dış ülkelerde reçetesiz
olarak satılan bu ilaçlara duyulan ilgi, son yıllarda yapılan önemli çalışmalar
nedeniyle artmıştır. Eklem içi hyaluronan ve kortikosteroid
enjeksiyonları: Eklem içi uygulamalar özellikle son yıllarda osteoartrit
tedavisinde popülarite kazanmıştır. Hyaluronan, sinoviyal sıvıda doğal
olarak bulunan ve eklemin kayganlığını sağlayan bir maddedir.
Osteoartritte İlaç Dışı Tedaviler
•
•
•
•
•
•
Hastanın Eğitimi
Fizik Tedavi
Zayıflama
Yardımcı Cihazlar
Egzersiz Tedavisi
Kaplıca Tedavisi
Kemik Dokusunda Değişme
(Osteoporosiz)
• Kemik yoğunluğunda kadınlarda 30-35, erkeklerde 50-55
yaşından sonra her yıl %0,75 ile %0,1 azalma görülür.
• Mineral kaybı arttıkça kemiklerin kırılma ihtimali de artar.
• Normal fertlerde kemik kitlesi 30-35 yaşlarına kadar artar
ve bu yaşlarda en üst değerlerine ulaşır. Bu yaştan sonra
yıllık %1 oranında azalma gösterir.
• Osteoporosiz, kemik kütlesinde olan kayıptır ve
genellikle 50 yaş üstündeki kadınları etkiler.
• Kadınlarda postmenapozal dönemde kemik kaybı %2-3
oranına yükselir. Kayıpların aşırı olması sonucu
osteoporoz gelişir.
Osteoartrit ve Osteoporosiz de
Egzersiz Tedavisi
• Osteoartritli hastalarda, özellikle tutulan eklem
çevresindeki kas gruplarında kas gücü azalır, günlük
yaşam aktivitelerinde kısıtlanma görülür, kilo alınır ve
sıklıkla hareket yeteneği bozulur.
• Düzenli egzersiz uygulaması ile ağrıyı azaltmak, kilo
vermek ve osteoartrit ile osteoporosiz ilerlemesini
yavaşlatmak mümkündür .
• Hastalığın erken devrelerinde, eklemlerde hasar
oluşmadan önce yoğun ve kapsamlı bir egzersiz
programı ile eklemleri korumak ve hastalığı geciktirmek,
hatta önlemek mümkündür.
• Yapılan çalışmalarda, kas kuvvetindeki zayıflığın da
osteoartrit için bir risk oluşturduğu ortaya konmuştur.
Sonuç olarak,
• Sonuç olarak, dayanıklılık, esneklik ve kuvvet aktiviteleri
yaşlı insanların bu alandaki kapasitelerini geliştirmek için
egzersiz programı tavsiyeleri aşağıda sunulmuştur.
• Genç yaşlılar  55 - 75 : Vo2 max = 6-7 METs
• Yaşlı yaşlılar  > 75 : Vo2 max = 2-3 METs
• Atletik yaşlılar  > 55 :Vo2 max = 9-10 METs
Görüldüğü gibi atletik yaşlıların VO2 max miktarı birçok
spor aktivitesi yapma imkanı tanır ve bu miktar onları
sıradan genç ve spor yapmayan kişilerden farklı kılmaz.
Çünkü ortalama bir gencin VO2 max’ı 6-7 METs’dir.
SİGARA VE YAŞAM BOYU
SAĞLIK
Sigarayı Neden İçiyoruz ?
•
1.Uyarılmak amacıyla içenler (uyarılmak,
canlılık kazanmak, dikkati ve
konsantrasyonu artırmak için).
2.Psiko-sosyal nedenlerle içenler (kendine
güvenini artırmak, çevreyle kolay ilişki
kurmak, olgun ve seçkin görünmek, karşı
cinse çekici görünmek için).
3.Olumsuz etkileri azaltmak için içenler
(öfke, yılgınlık ve stresin etkilerine karşı
koyabilmek, mutsuzluktan, endişeden ve
suçluluk duygusundan kurtulmak
amacıyla).
4.Duygusal gerçeklerle içenler (tat ve
kokusundan hoşlandığı için).
•
•
•
•
5.Rahatlık ve gevşekliğin uzantısı
olarak içenler (dinlenme anında,
kendini iyi hissettiğinde )
6.Psiko motor eğilimlerle içenler
(yakmak, elinde tutmak için.)
7.Zevk için içenler (bağımlılık
olmadan, yalnızca zevk için, bir
içkiyle dinlenirken )
8.Bağımlı hale geldikleri için
içenler (nikotin bağımlılığının
olumsuz etkilerini gidermek ve
önlemek amacıyla ve dumanını
içine çekerek).
9.Otomatik olarak içenler
(şartlandığı için, farkında olmadan,
bazen diğer küllükte yanarken, ne
zaman yaktığını bile
hatırlamaksızın )
Sigarada Bulunan Zararlı
Maddeler
• Sigaradaki zararlı maddeleri ise 4 grupta
toplayabiliriz:
– Nikotin
– Kanser Yapıcı Maddeler
– Tahriş Edici Maddeler
– Karbon monoksit
Sigara ve Kanser
• Sigaranın Neden Olduğu Başlıca
Kanser Çeşitleri:
• Akciğer Kanseri,
• Gırtlak Kanseri,
• Ağız Kanseri,
• Özafagus (Yemek borusu) Kanseri,
• Mesane Kanseri,
• Pankreas Kanseri,
Sigara ve Sportif Performans
• Bir sigara içildiğinde alyuvarların %l0’u dejenere olur ve
akciğere alınan havadaki oksijen miktarı düşerek
performansın düşmesine,
• laktik asidin kanda çabuk birikmesine yol açar, yorgunluk
oluşur.
• Böyle bir ortamda sporcunun kalbi dokulara daha fazla
kan atmak zorunda kalarak kan basıncının yükselmesine
sebep olur ve sporcu stresli durumla karşı karşıya kalır.
• Sigaranın diğer bir etkisi ise solunum yollarındadır.
İstirahattaki ve egzersizdeki alveoller ventilasyon
kapasitesini azaltır,
• vital ve total akciğer kapasitesi azalır ve egzersiz
esnasında oksijen borcu oluşur. Zamanla sigara
içenlerde maksimal solunum kapasitesinde düşme olur
ALKOL VE YAŞAM BOYU
SAĞLIK
• Alkol Nedir?
• Bazı alkollü içecekler meyvelerden yapılırken,
bazıları sebzelerin veya kaktüslerin, tahılların
fermantasyonu sonucu oluşur.
• Alkolün kandaki miktarına göre sarhoşluğun derecesi
belirlenir. %0.05’e kadar alkolün beyin üzerine etkisi
gevşeme ve sakinleştirici hissi verir.
• 0.05 ve 0.15 arasında içici, harekette ve konuşmada
kontrolünü kaybetmeye başlayacaktır.
• Alkol düzeyi 0.15 ve 0.20 arasına ulaşınca sarhoşluk
oluşur.
• 0.30 ve 0.40 arasında şuur kaybı oluşacak ve 0.50
üzerinde ise ölüme sebebiyet verecektir
Alkolün Zararları
• Alkolün vücudumuzda meydana getirdiği tahribatlar çok
çeşitlidir;
• En çok beyne zarar verir ,
• Midedeki ve boğazdaki dokuların tahriş olmasına sebep verir ve
yanma hissi oluşur.
• Az miktardaki alkol midede açlık hissi oluşturacaktır. Uzun
süreli fazla alkol alımı mide duvarının tahrişine yani
“GASTRİT”e sebep olur.
• Aç karnına alınan fazla miktarda alkol mide bulantısına ve
kusmaya sebep olur.
• Pituitary glandı etkileyerek onun salgısını azaltır. Bundan dolayı
içici sık sık tuvalet ihtiyacı duyar.
• Alkol karaciğer metabolizmasında önemli rol oynar. Sarhoşluk
sırasında bazen şişer ve etkilenir. Büyük miktarda alkol
alındığında karaciğerde depolanan şeker ve A vitamini kana
geçer.
• Kalp ve dolaşım da alkolden etkilenir.
• Orta miktarda alınan alkol kollardaki, bacaklardaki ve derideki
damarların genişlemesine, rahatlamasına sebep olur ve dolaşım
hızlanır. Aynı zamanda kalp atımı hızlanır, yanma hissi duyulur,
vücut ısısı düşer ve kan basıncı azalır.
• Alkol tüketiminin görme ve duymaya da etkisi ardır .
• Alkoliklerin en az l/4’ü karaciğer yetersizliği ile karşı
karşıyadır. Bazı hastalarda alkolik hepatit (karaciğer iltihabı)
ortaya çıkabilir.
• En hafif vakalarda bile karaciğerde toksik (zehirli) yağ birikimi
olur. Müzminleşmiş alkol alımı karaciğer sirozuna sebebiyet
vermektedir.
• Vitamin B12 ve Folik asit eksikliği nedeni ile alkoliklerde
kansızlık baş gösterir.
• Östrojen denilen ve kadınlarda erkeklerden daha yüksek
yoğunlukta bulunan bir hormonun yıkımı karaciğerde olur.
Alkoliklerde karaciğer harabiyeti sebebiyle kandaki
konsantrasyon yükselir ve erkek alkoliklerde erkeklik
yeteneklerinin azalmasına sebebiyet verir.
• Alkol kalp kaslarına zehirli etki eder, kalp kasları önce hacim
genişlemesine uğrar ve sonra kalp yetmezliği oluşur.
Alkoliklerde ruhi bozukluklara da rastlanır. Kronik alkolizmde
zeka geriler. Öğrenme kapasitesi zayıflar ve hafıza kusurları
ortaya çıkar.
 Alkoliklerde ahlak duygusu da çok zayıflamıştır. Alkolik, zalim ve
bencil olurken, ailesine karşı vazifesini tamamıyla unutmuştur.
Alkol Ve Yaşam Boyu Spora Etkisi
• Alkolün fiziksel uygunluğa
etkilerini aşağıdaki gibi
sıralamak mümkündür:
• Akut etki olarak reaksiyon
zamanı, göz-el koordinasyonu,
denge, hareketin doğru
yapılması ve çeşitli psiko motor
beceriler üzerinde geciktirici ve
bozucu etkileri vardır.
• Akut etki olarak; enerji
metabolizmasını, VO2
değerini, kalp atım hızını, kalp
hacmini, kasa gelen kan
akımını, arteriyal venöz O2
farkını veya solunum değerleri
gibi fiziksel performansın temel
metabolik ve fizyolojik
fonksiyonlarını genel olarak
etkileyecektir.
• Soğuk bir ortamda, uzun süren
egzersiz sırasında alkol
kullanımı vücudun ısı
düzenleme fonksiyonlarını
bozabilir.
• Akut olarak kuvvet, güç, lokal
dayanıklılık, sürat ve
kardiyovasküler dayanıklılığı
azaltabilir .
• Kronik olarak yukarıda
meydana gelen bozuklukların
daha ileri seviyeleri sağlığı
bozacak şekilde ortaya çıktığı
gibi; karaciğer, kalp, beyin ve
kaslarda kalıcı hastalıklara ve
sonu ölümle biten durumlar
ortaya çıkabilir.
STRES VE SAĞLIK
• Stres baskı yaratan durum ve şartlara bireysel ve kişisel
bir tepkidir.
• Stres bir dış baskı değil belirli uyarı veya stres kaynağına
psikolojik bir tepkidir.
• Strese karşı vücudun reaksiyonları vücudu ayakta tutan,
“savaşma veya kaçma” cevabı olarak bilinen ve otomatik
olarak gerçekleşen eylemlerdir.
• Bu tehlike esnasında vücutta kalp atışlarının hızlanması,
gözbebeklerinin büyümesi, kandaki şeker miktarının
artması gibi bir takım değişikler olmaktadır. Tehlike
geçtikten sonra bu tepkiler normale dönmektedir .
stresin 4 temel çeşidi
Aşırı Hiper stres
•
İyi
stres
Az
Hipostres
Kötü
Stresi Yaratan Nedenler
•
•
•
•
•
•
•
1. Dış Sebepler
a)Psikolojik dış sebepler
b)Fizyolojik dış sebepler,
2. Bireysel Sebepler
a)Fizyolojik
b)Psikolojik
c)Anatomik sebeplerdir
Stresin Yol Açtığı Rahatsızlıklar
• Çok doyurucu olmasa dahi, stresin yol
açtığı sağlık sorunlarını fizyolojik zihinsel
ve duygusal sorunlar olarak üç grup
altında toplamak mümkündür .
• Fizyolojik olarak kardiyovasküler
hastalıkları, şeker hastalığı ve
hipertansiyon ile stres arasında ilişki
olduğu ileri sürülmüştür.
•
Stresin Evreleri
• Stres tehlike, direnç, çöküntü adını alan ve
birbirini izleyen 3 ayrı evreyi içerir.
• *Tehlike evresinde, kaygı düzeyinin
yükselmesine bağlı olarak endişe, karamsarlık,
öfke, korku, sinirlilik, tedirginlik artar.
• *Direnç evresinde, bedensel ve ruhsal olarak
zararlı etkene direnilir. Bu amaçla organizmada
yeni bir dengeleşim düzeyi oluşur.
• *Direnç evresinden sonra gelen çöküntü
evresinde, bir önceki evrede ortaya çıkan
hastalıklara bağlı, geri dönüşü olmayan organik
bozukluklar başlar.
A) Duygusal Tepkiler
• Sıkıntı, huzursuzluk
• Gerginlik
• Karamsarlık
• Umutsuzluk
• Kaygı düzeyinin
yükselmesine bağlı
olarak endişe, öfke,
tedirginlik.
B) Zihinsel Tepkiler
• Şuur bulantısı
• Hafıza kusurları
• Dikkat ve anlama
• Konsantrasyon
bozukluğu
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
C) Fizyolojik Tepkiler
Kalp vurum sayısının artması, başta
merkezi sinir sistemi olmak üzere
bütün organlara ve sistemlere daha
çok kan gitmesini, oksijen
taşınmasını sağlar.
Kan basıncının yükselmesi ve
solunum sayısının artması.
Adale sisteminde gerginlik, kas
geriliminin artması, kramp ve
ağrıların oluşması
Göz bebeklerinde büyüme.
Depolanmış şeker ve yağın kana
geçmesi ve kan şekerinde
değişikliğin oluşması.
Kanı pıhtılaştıran mekanizmaların
işlevlik kazanması.
Ağızda ve boğazda kuruluk.
Bitkinlik, iştahsızlık ve zayıflama.
Baş ağrısı, baş dönmesi ve
uykusuzluk.
Mide, bağırsak ve sindirim
bozukluğu, ishal, kusma.
Eklem ağrıları, belde ve sırtta
gerginlik.
Dengesizlik.
Vücudumuzun Strese Karşı Koyması
• Tehlike sezildiğinde olduğu gibi, uyarının yoğun olduğu
durumlarda da vücudumuzda bir dövüş veya kaç tepkisi
oluşur.
• stresli durumda hipotalamus dan kortitotropin
hormonunun salgılanmasında bir artış olur ve bu
plazmadaki kortitotropinin miktarını artırır ve hipofizin ön
kısmından salgılanan adrenokortikotropik hormonunu
salgılaması artar,
• bununla beraber adrenal kortexden salgılanan kortizol
hormonunun salgılanması artar ve derhal nabız hızlanır,
kaslarımız gerilir ve tansiyonumuz yükselir. Vücudumuz
dövüşmeye ve koşmaya hazırlanır .
• Stres sırasında aldesteron, vasopresin, glikojen büyüme
ve prolaktin hormon salgısı artarken insülin salgılanması
azalır. Acil durumda geniş kaslarımızın daha fazla kana
ihtiyacı vardır. Bu nedenle kalbimiz daha hızlı atar ve
aniden tansiyonumuz yükselir.
Egzersizin Strese Etkisi
• Egzersiz ile tedavi son yirmi yıl içinde, yaygın bir
şekilde kullanılmaya başlanmıştır.
• Egzersiz, stres etkisi ile kana geçen hormon
fazlalıklarının tüketimini sağlarken, tüm hayatı
organların gücünü artırmakta, kandaki yağ ve
şeker seviyelerinin normal düzeylerde kalmasını
desteklemektedir.
• Haftada 3-5 antrenman yapan kişilerde, strese
karşı büyük bir direnç oluştuğu gibi,
antrenmanlar sonrasında tam bir gevşeme ve
ruhsal dinlenme olduğu gözlenmiştir.
Download