DIŞ KULAK HASTALIKLARI SALİH BAKIR | KBB NOTLARI 46 DIŞ KULAK SAVUNMA MEKANİZMALARI DIŞ KULAK YOLUNUN ANATOMİK YAPISI VE MİGRASYON ÖZELLİĞİ Normal olarak dış kulak yolu (DKY) kendiliğinden temizlenir. DKY epitelinin, timpanik membranın ortasından başlayıp kıkırdak kısma kadar giden bir göçü (santrifugal migrasyon) vardır. Bu göç sayesinde kemik kısım kendi kendini temizler. Kıkırdak kısımda biriken kir ise çene ekleminin hareketi ile partiküller halinde düşer. Serümenin asit pH’sı (6.5-6.8) ve içerdiği lizozim mantar üremesini engeller, Gr (+) bakteriler için bakteriostatik özellik gösterir. Ayrıca yağlı ve yapışkan olan serümen DKY girişinde bulunan kıllarla birlikte dışarıdan girebilecek toz partiküllerinin ve canlı böceklerin girişini engeller. Ayrıca DKY’nun kavisli yapısı, serümenin kokusuda bu engellemeye yardımcıdır. DKY, lenfatik yönden de zengindir. BUŞON (SERUMEN, KULAK KİRİ) DKY’daki serümen bezler tarafından üretilen özel salgının, yağ glandlarının salgısı ve epitel döküntüleriyle birleşmesinden oluşan maddedir. İçeriğine göre adi (serumen obturans), epitelyal (keratosis obliterans) ve mikst olmak üzere üç tipi vardır. Adi buşonlar koyu kahverengi renktedir ve salgı ağırlıklıdırlar. Epitelyal buşonlar ise sarı renktedir ve epitel ağırlıklıdırlar ve bazen çok sert olurlar. Serümen bazı kişilerde az üretilir. Bu durum kulak kaşıntısına ve kaşımaya bağlı enfeksiyona zemin hazırlayabilir. Bazılarında ise DKY’nu tıkayacak kadar fazla üretilir. Özellikle deniz mevsiminde ve banyo sonrasında suyu çeken kulak kiri şişer ve aniden DKY’nu tıkar. Hasta işitme kaybı şikayeti ile gelir. Buşonun çıkarılması küret, aspiratör veya günümüzde daha az uygulanan vücut sıcaklığında (37 derece) suyla yıkama yoluyla mekanik uzaklaştırmayla yapılır. Yıkama suyu şırınganın ucu üst duvara dayanarak yapılır. Üstteki muhtemel açıklıktan buşonun arkasına dolanan su, buşonla birlikte çıkar. Kulak zarı perforasyonu şüphesi varsa, suyla yıkama kontrendikedir. Ayrıca işlemin kendisininde perforasyon riski vardır. Günümüzde ideal temizleme yöntemi, buşonların mikroskop altında küretle yada aspirasyonla çıkarılmasıdır. Önceden 5 dakika süreyle uygulanan hidrojen peroksit (H2O2; oksijenli su) buşonun çıkarılmasını kolaylaştırabilir. İnatçı buşonlarda 5 gün süreyle gliserin damla 3-5 damla kullanılması buşonun yumuşamasını ve yerinden oynamasını sağlayabilir. SALİH BAKIR | KBB NOTLARI 47 DIŞ KULAK KONJENİTAL / GELİŞİMSEL HASTALIKLARI MİKROTİ/ANOTİ Çok küçük gelişmemiş veya tamamen oluşmamış aurikula, kural olarak meatal (işitme yolu stenozu veya atrezisi) ve orta kulak gelişim kusurlarıyla (ossiküler anomaliler), nadiren iç kulak anomalileriyle birliktedir. Bu nedenle kapsamlı ayırıcı tanı gereklidir. Bilateral olgularda önce bir taraf sonra diğer taraf yapılır. Aurikula için greftler veya protezler kullanılabilir. Eğer iç kulak anomalisi de eşlik etmişse cerrahi sadece estetik amaçlı olur. MAKROTİ Şekli normal olmasına rağmen aurikulanın çok büyük olması. Gerekirse cerrahi düzeltme yapılır. AKSESUAR AURİKULA Sıklıkla preaurikuler tragus önünde bulunan deri kıvrımı, genellikle kıkırdak çekirdek bulunur. Cerrahi eksizyon yapılır. KEPÇE KULAK (PROTRUDİNG EAR) Sıklıkla familyaldir. Antiheliksin konjenital olarak oluşmaması Aksesuar aurikula sonucunda aurikula ile ile mastoid kemik arasındaki açının 30 dereceden fazla olduğu bir durumdur. Kepçe kulak (protruding ear), dış kulağın en sık görülen oluşum kusurudur, sıklıkla bilateraldir. Tedavi cerrahidir ve çocuk okula başlamadan düzeltilmesi psikolojik sağlık açısından önemlidir. Antiheliks plastisi yapılır. Çocuklarda genel, erişkinlerde lokal anesteziyle uygulanır. Optimal operasyon zamanı, okul öncesi 5-6 yaşlardır. DARWİN TÜMSEĞİ (ÇIKINTISI) Heliks üst kenarında kıkırdaksı kalınlaşma. Tedavi gerekli değildir. STAHL KULAĞI Yukarı doğru aşırı sivri aurikula heliks ve antiheliks arasında anormal katlanma vardır. DKY STENOZU/ATREZİSİ Daralmış veya tamamen oblitere olmuş DKY, canlı doğumların 1/10.000 - 20.000 oranında görülür. Unilateral atrezi, bilateral atreziden 3 kat daha fazladır. DKY ile timpanik kavite tipik olarak birlikte oluşur. DKY atrezileri/stenozları pratik olarak daima aurikula ve orta kulak gelişim kusurlarıyla birliktedir. Sıklıkla mikrotia ile birliktedir. İç kulak, dış ve orta kulak gelişiminden sonra geliştiğinden dolayı genellikle normaldir. Konjenital aural atrezi, ince bir SALİH BAKIR | KBB NOTLARI 48 membranöz kanal atrezisinden, timpanik kemiğin total yokluğuna kadar değişen şekillerde görülebilir. Ayrıca travma, yanıklar, laserasyonlar, cerrahi girişimler veya kronik rekürren otitis eksterna sonucunda dış kulak yolunda akkiz stenoz veya atreziler oluşabilir. İTİK görülür. Tedavide endaural veya postaurikuler insizyonla atretik bölge çıkarılır, ince cilt grefti ile örtülür. Bilateral aural atrezilerde cerrahi en geç 6 yaş civarında yapılırken, unilateral atrezilerde genellikle 16 yaşından sonra yapılır. Bilateral vakalarda doğumdan sonraki 6 – 12 ay içinde kemik iletimli işitme cihazı takılarak, hastada işitme ve konuşmanın gelişmesi sağlanmalıdır. PREAURİKULER FİSTÜL/SİNÜS Tüm brankiyal yarık anomalilerinin %1’ini oluşturan 1. brankiyal yarığın birleşme anomalisidir. İki tipi vardır; Tip 1’de DKY’na açılma olabilir. Tip 2 genellikle SKM kasın önünde boynun ön lateralinde lokalizedir. En sık rastlanan lokalizasyonu heliks kıvrımının önünde küçük, sıklıkla tekrarlayan bir çukurcuk şeklindedir. Fistül yolu dış kulak, parotis, aurikula kıkırdağı, çene köşesi ile devamlı olabilir. Orifisin tıkanması ile enfeksiyon ve apse formasyonu meydana gelebilir. Zaten genellikle bu lezyonlar enfekte olduklarında fark edilirler. Semptomatikse, sık enfekte oluyorsa cerrahi gerekir. Fistül yolun metilen mavisiyle boyanmasından sonra traktusuyla beraber eksize edilir. DIŞ KULAK ENFEKSİYÖZ HASTALIKLARI ERİZİPEL Akut, lokalize, süperfisiyal selülittir. Aslında bir cilt enfeksiyonu olup aurikula ve DKY cildinde de görülebilirler. Cilt belirgin şekilde hassas, parlak ve kırmızımsıdır, ateş vardır. Lobül de tutulmuştur. Cilt defektlerinden giren streptokoklar tarafından oluşturulur. Seçilecek ilaç PO penisilindir. Ek olarak antibiyotik içeren merhemlerle kulak bandajı yapılır. PYODERMA Aurikula ve DKY cildinde etrafında püstüller ve bunların üzerindeki sarı kabuklarla karakterize bir cilt enfeksiyonudur. Streptokok ve stafilokoklarla meydana gelir. AURİKULA PERİKONDRİTİ Aurikula kıkırdağını örten perikondriumun kızarıklık, ödem, kuvvetli ağrıyla karakterize akut bakteriyel enfeksiyonudur. Kıkırdağın enfekte olmasına kondrit denir. Travma sonucu oluşan ezilme, laserasyon ve hematom nedeniyle veya kronik OM ve eksternanın bir komplikasyonu olarak görülebilir. Spontan olarak gelişen vakalarda DM araştırılmalıdır. Etken sıklıkla SALİH BAKIR | KBB NOTLARI 49 stafilokoklar yada psödomonasdır. Aurikula ödemli, hiperemik ve aşırı hassastır, ateş yükselmesi, bölgesel LAP ve lökositoz yapar. Subperikondriuma toplanan seröz mayi sonradan pürülan hale gelebilir ve fluktuasyon verir. İyi tedavi edilmezse normal konturların kaybolur, şekil bozukluğu oluşturabilir. Geniş spektrumlu sistemik antibiyotikler (sefalosporin veya kinolon=siprofloksasin 2ks500 mg) + analjezik yeterlidir. Enfeksiyon şiddetliyse yatırılarak IV tedavi gerekir. Medikal tedaviye yanıt alınamıyorsa, cerrahi girişim uygulanır, nekrotik dokular eksize edilip, lokal cilt flepleri ile defektler kapatılır. Perikondritin nükslerinde olası sonuç güreşçi kulağıdır (büyümüş, kalınlaşmış, sert balmumu kıvamında kıkırdak iskelet). Şekil bozuklukları için gerekirse rekonstriktif cerrahi yapılır. BÜLLÖZ MİRİNJİT (BÜLLÖZ EKSTERNAL OTİT) TM ve DKY’nun zara komşu kısmının enfeksiyonudur. Bazı vakalarda Mycoplazma’da üretilmesine rağmen viral etyoloji daha olasıdır. Genellikle ÜSYE (influenza virüsü) ile beraberdir ve kış aylarında görülür. Hasta sıklıkla her iki kulağı tutan şiddetli ağrı ve işitmede azalma şikayeti ile gelir. TM üzerinde ve membrana komşu DKY’nda hemorajik mevcuttur. Spesifik tedavisi yoktur. Analjezikle takibi yeterlidir. Büllerin patlatılması ile ağrı hızla kaybolur. Mycoplazma ortaya konursa eritromisin verilir. GRANÜLER EKSTERNAL OTİT Sadece zar üzerinde bir miktar granülasyon dokusu olabileceği gibi (granüler mirinjit), bütün zarı ve kanalın derin kısmını örten granülasyon dokusu bulunabilir. Hastalarda kaşıntı, ağrı ve otore vardır. Bazen işitme kaybı olabilir. Travma veya idiopatik inflamatuar hastalıklar sebep olabilir. Küretaj veya gümüş nitratla koterizasyon yapılabilir. Topikal antibiyotikler verilebilir. OTOMİKOZ (FUNGAL OTİTİS EKSTERNA) DKY’nun gevşek (doku invazyonu yoktur, yerinden kolay kaldırılabilir), rengi beyaz-sarıdan yeşil-siyaha dek değişen, ince pamuksu dokuyla karakterize mikotik enfeksiyonudur. Normal olarak dış kulak yolunda mantar sporları mevcuttur. Uzun süreli topikal antibiyotik veya steroid kullanımı, nem (tropikal iklimlerde bu nedenle daha sıktır) gibi DKY florasında değişikliğe yol açan predispozan faktörler sonucu aktivasyon kazanırlar. Bu şekilde primer patojen olarak ortaya çıkabileceği gibi ayrıca bakterial bir enfeksiyona sekonder olarak da gelişebilir; kronik akıntılı otitlerin seyri esnasında sık görülür, otitis eksternalı olguların yaklaşık %10’unda tespit edilir. DM, immün sistemi zayıflatan durumlarda enfeksiyonu kolaylastırıcı etmenlerdir. Otomikozlu vakalarda %80-90 oranında Aspergillus (A. Niger en sık, A. Flavus, A. Fumigatus) saptanır. İkinci sıklıkta görülen ajan ise Candida Albicans’dır. Genellikle kulakta kaşıntı ve dolgunluk hissi şikayeti vardır. Beraberinde piyojenik enfeksiyon yoksa ağrı yoktur. Otoskopide, SALİH BAKIR | KBB NOTLARI 50 sarı, beyaz, siyah, gri veya mavimsi-yeşil renklerde fungal hifler (aspergillus, kandida) izlenir. Bazen masere olarak ıslanmış gazete kağıdı manzarası yaparlar. DKY’nun sıklıkla TM’a yakın derin kısmında Tedavi, öncelikle yerleşirler. Otomikoz görünümleri ve ıslanmış gazete kağıdı manzarası kullanılan topikal damlaların (antibiyotikli, steroidli) kesilmesi ve sonra aspiratör yardımı ile iyi bir temizlik ve kanalın asidifikasyonu yoluyladır. Aspirasyonla temizlik son derece önemlidir, çünkü enfeksiyon vasatı ortadan kaldırılmadıkça hastalık iyileşir gibi olsa bile tekrarlaması önlenemez. Lokal antiseptik olan alkol borik satüre solusyon asidifikasyon için kullanılabilir (% 4’lük borik asit satüredir yani borik asit’in 4 kısmı 100 kısım %90’lık alkolde çözünmesiyle elde edilir, satüre solusyon şeklinde reçete edilirse eczacı tarafından yukardaki şekilde hazırlanmak kaydıyla yüzde belirtilmesine gerek yoktur). Ayrıca alkol borik solüsyonu ödem çözücü etkiye de sahiptir. Alkol borik damla dışında Gention Violet, Castellani boyası gibi asitleştirici ajanlarda sıklıkla kullanılır. Antifungal topikal kulak damlaları, krem ve solüsyonlarıda (Clotrimazole=Lotrimin) mevcuttur, kullanılabilir. Kulak zarı perfore ise %1’lik tolnaftat solüsyonu kullanılır. Topikal tedaviye duruma göre 1-3 hafta kadar devam edilir. Kulağa su kaçırılmasından sakınılır. Oral antifungal (flukonazol, ketokonazol, itrakonazol) kullanmak şart değildir. Nadiren persistan veya rekürren vakalarda gerekebilir. AKUT LOKALİZE OTİTİS EKSTERNA (FRONKÜLOZİS) DKY kartilajinöz kısmındaki kıl folliküllerinin iltihabı olan follikülitin fronküle dönüşmesiyle veya yağ bezi kanalının tıkanması ve infekte olmasıyla ortaya çıkan kıl kökü veya serüminöz bezin enfeksiyonudur. Kemik kısım kıl içermediği için burada görülmez. Etken Staf. aureus basta olmak üzere diger stafilokoklar ve streptokoklardır. Daha çok sıcak ve nemli olan yaz aylarında görülür. Zira bu ortamda follikül ve yağ bezi kanallarının tıkanması kolaylaşmaktadır. Genellikle DKY 1/3 lateral üst-dış kısmında lokalizedirler. Saat 12 civarındaki hassasiyet hariç DKY normal görünümdedir. Bu alan üzerine kulak spekulumu ile basınç oluşturulunca hassasiyet gösterir. Lokalize kızarıklık, daha sonra apse oluşumunu gösteren sarı renkli odak halini alır. Tedavide antibiyotik (antistafilokokal penisilinler) ve apse oluşumu durumunda insizyonla drenaj uygulanır. Antibiyotikli pomad sürülmüş meç koymak fronkülün drenajını çabuklaştırabilir. Hastalık tekrarlayıcı olabilir. Birkaç kıl folikülünü etkileyen geniş lezyonlar halinde ise karbonkül adını alır. SALİH BAKIR | KBB NOTLARI 51 AKUT (DİFFÜZ) OTİTİS EKSTERNA (ADOE) DKY’nun en yaygın enfeksiyonudur. Kardinal belirtiler; kaşıntı, palpasyonla hassasiyet ve agrıdır. Ayrıca bazen ödem nedeniyle lümenin tam kapanmasıyla isitme kaybı ve kulakta dolgunluk hisside olabilir. FM’de en genel belirti DKY’da ödem ve eritem bulunmasıdır. Bu tragus ve konkaya da yayılabilir. Tragusa bası uygulandığında yada çigneme hareketi agrı nedeni olabilir. Kulak akıntısı yoktur ancak bazen DKY derisinde sekresyon sızması, pürülan kulak akıntısı ve kabuklanma görülebilir. Dış kulak yolunda pH 4-5 civarında hafif asidik düzeydedir ve önemli antimikrobiyal etki gösterir. ADOE'da DKY’nun asidik pH'sında degisme ve alkali pH'a doğru kayma olur. Buda patojen bakterilerin üremesine izin verir. Bu değişiklikler sıcak ve nemli iklimlerde, ıslak ortamlarda, yüzme ve banyo sonrası gelişebilir. Genellikle yüzücülerde görüldüğü için yüzücü kulağı (swimmer's ear), tropikal kulak gibi isimlerle de adlandırılır. Ayrıca DKY temizlenirken yapılan lokal travma (kulak pamukları gibi), keskin uçlu nesnelerle kaşıma hatta kendi parmağı ile zorlama bile kanalda abrazyon ve laserasyona yol açarak defekt oluşturur ve inokülasyona zemin hazırlar. Diğer faktörler; aşırı terleme, serumen yokluğu, dar veya uzun DKY, alkali pH ve işitme cihazı kullanımıdır. Genelde hastalarda bir veya iki kulakta (olguların %90’ı tek taraflı) kaşıntı başlar. Bu kaşıntıya hızla kulakta belirgin hassasiyet ve kulak ağrısı eklenir. Ağrı tragus üzerine bası uygulanması ile artan özelliktedir. Aurikula tutulmaz, tutulmuşsa daha derin bir enfeksiyon araştırılmalıdır. Muayenede DKY ödemle kapanmış olup, oldukça hassastır. Bu nedenle genellikle kulak zarını görmek için çok küçük bir kulak spekulumunun kullanılması gerekir. Enflamasyon, DKY’nu kapatacak derecede ödeme yol açarsa, kulakta dolgunluk ve işitme kaybı gelişir. Serumen genellikle yoktur. DKY’da izole edilen en sık mikroorganizma normal flora elemanı olan Staf. epidermidis iken ADOE'da kültürlerde saptanan en sık patojen ajanlar; Staf. Aureus ve Psödomanas Aeroginosa’dır. P. Aeroginosa nemli ortamlarda kolay ürer, kontamine suyla bulaşır. Tedavide ilk ve en önemli basamak dış kulak yolunun travmatize edilmeden temizlenmesidir. Mikroskop altında dikkatli aspirasyon yapılmalıdır. Topikal göz ve kulak damlaları veya hidrojen peroksit (oksijenli su) epitel artıklarının uzaklastırılmasında kullanılır. Özellikle kalın, kabuklanmıs, yapısmıs dokular varsa bunların kanal derisinden ayrılmasında faydalıdır. Temizlik 1 hafta sonra tekrarlanabilir. Topikal tedavinin etkili olabilmesi ve uzun süre devam edebilmesi için dış kulak yoluna konan pack veya vick'ler kullanılır. Bunlar çeşitli şekillerde bükülmüş pamuk veya bez parçalarıdır. Bunlar hem ilacın daha uzun süre temasını sağlar, hemde DKY’nun daha fazla daralmasını önlerler. Kanalda asidik pH sağlanmalıdır. Hem 3 ile 6 arasındaki asidite değerleri ile bakteri ve mantarların üremesini inhibe etmeleri hemde ödem çözücü etkileri nedeniyle asidik SALİH BAKIR | KBB NOTLARI 52 solüsyonların uygulanması önemlidir. Bunlar içinde Asetik asitin %2’lik solüsyonları, %3’lük Alüminyum asetat (burrow solusyonu) solüsyonu sıkça kullanılmaktadır. Meç konamayacak kadar ödemli kulaklarda 3-5 gün kullanılacak burrow solusyonu ödemi çözmede faydalı olur. Asidik ajanların istenmeyen bir etkisi yanma oluşturmasıdır. Topikal steroid preperatlarıda DKY’undaki ödemi azaltması açısından oldukça etkilidirler ayrıca inflamasyonu azaltarak ağrıyı önlerler. Topikal antibiyotik preperatları (neomisin, gentamisin, polimiksin, siprofloksasin..) önerilir ancak hem topikal antibiyotik hem de steroid preperatlarının en belirgin yan etkisi oportunistik bakteri ve mantarların direnç kazanmasıdır (otomikoz gelişebilir), çok uzun süre kullanılmamalıdır. Topikal damlalar günde 3-4 kez kullanılır. Hasta damlaları ödem kaybolduktan sonra 10 gün daha kullanmaya devam etmelidir. Ayrıca çeşitli losyon, jel ve kremler vardır. Tedavide oral ilaçlar nadir olarak kullanılır. Enfeksiyonun yaygınlığı DKY sınırlarının ötesine geçmişse, aurikuler veya fasiyal sellulit oluşmuşsa veya üst boyun ve parotis bölgesinde lenfadenit varsa oral antibiyotik endikedir. Antibiyotik seçimi kültüre göre yapılır ve en az 10 gün verilmelidir. En sık antipsödomonal ilaçlar (ciprofloksacin) veya antistafilokokal ilaç kullanılır. Ciddi vakalarda IV antibiyotikler kullanılır. Analjezikler (sıklıkla NSAID) gereklidir. Tedavide kulağa su girişi yasaklanır, 6 hafta kulağını sudan koruması öğütlenir. Ödemin çözülmesinden sonra dikkatli kulak mikroskopisi uygulanarak orta kulak kökenli bir patolojinin (KSOM, kolesteatom) ekarte edilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Hastalar kulakta irritasyon yapacak kulak temizleme çubukları ve benzeri nesnelerle kulağını kaşımamaları, işitme cihazlarını arada çıkartmaları yönünde uyarılır. NEKROTİZAN EKSTERNAL OTİT (MALİGN OTİTİS EKSTERNA) Malign eksternal otit (MEO) olarakta bilinen nekrotizan eksternal otit ölümcül potansiyel taşıyan bir DKY enfeksiyonudur. Yaşlı hastalarda, diabetiklerde ve immunsuprese hastalarda (HIV enfeksiyonuna sahip olanlarda sık) görülen fatal olabilen bir nekrotizan psödomonal enfeksiyondur. Nadiren S.Aureus, mukor veya aspergillus da etken olarak görülebilir. DKY’da sıradan bir otitis eksterna zemininde gelişerek veya DKY’nun kıkırdak-kemik birleşimindeki doku aralıklarından girerek başlar ancak burada lokalize kalmaz ve medial ve posteriora derin dokulara yayılarak fasial sinir ve kafatabanına ulasır. Osteit ve osteomiyelit ile seyreder. MEO’nun ilerlemesi ile kranial sinirlerden başta 7. sinir olmak üzere 9. ve 10. sinir tutulumları, mastoid, kafatası, sigmoid sinüs, meninks, beyin tutulumları, böylece menenjit, beyin apsesi ve ölüm görülebilir. Hastalarda birkaç haftadır devam eden analjeziklere dirençli otalji, pürülan otore ve otoskopide granülasyon dokusu (kıkırdak-kemik birleşim yerinde) vardır. Radyolojik görüntüleme yöntemleri tanıda yardımcı olur. Nükleer yöntemler olan gallium ve teknesyum sintigrafisi hastalık varlığında diger yöntemlerden daha spesifik bilgiler verir, üstelik SALİH BAKIR | KBB NOTLARI 53 tedavi sonrası takiplerde iyileşmeyi değerlendirmede de kullanılır. Ayrıca kontrastlı MR ve kontrastlı BT’de gerekebilir. Bu radyolojik yöntemlerle kemik destrüksiyonu ve erozyonu, osteomyelit ve kafatasına yayılım gibi konularda bilgi edinilir. Maligniteyi ekarte etmek için biyopsi gerekebilir. Tedavi 3 önemli kısımdan oluşur: diabetin kontrolü, günlük temizleme ve debritman. Hospitalizasyon şarttır. IV antibiyotik tedavisi 6 haftaya kadar uzayabilir, IV tedaviden sonra topikal damla ve oral siprofloksasinle (kültürde duyarlı ise) devam edilir. Kullanılacak antimikrobiyal preparat pseudomonaslara karşı etkili olmalıdır. Bu amaçla antipsödömonal penisilin (mezlosilin, piperasillin), 3. kuşak sefalosporin veya oral siprofloksasin verilebilir. Lokal olarak %5’lik alkol borik solusyonu, asetik asit, gentamisin veya neomisin damla kullanılabilir. Hiperbarik oksijen tedavisini anaerob ortamı azaltması amacıyla önerenler vardır. Granülasyon dokularını temizlemeye yönelik debridman eğer kulağa sınırlı ise küretaj şeklinde, fasial paralizi gibi komplikasyonlar gelişmişse orta kulak eksplorasyonu, mastoidektomi, fasiyal sinir dekompresyonu, temporal kemik rezeksiyonu şeklinde olabilir. Tedaviye enfeksiyon ortadan kalkıncaya kadar devam edilmelidir. Aksi halde mortalite ile sonuçlanır (fasiyal yada diğer kraniyal sinir paralizili vakalarda %60-80). Tedaviye ilk yanıt, ağrıda azalmadır (granülasyonda gözle görülür düzelme olmasa bile). DM kontrolü iyileşmeyi hızlandırır. KRONİK OTİTİS EKSTERNA Sürekli olarak devam eden (alerji, kulağı sık temizleme, kaşıma gibi travmalar nedeniyle) hafif derecedeki enfeksiyon ve inflamasyon tarafından DKY derisinin kalınlaşması sonucu gelişir. Hastalar sürekli ve şiddetli kaşıntı ve tıkanıklık hissinden yakınırlar. Fizik muayenede DKY derisinin kuru ve hipertrofik oldugu ve serumenin olmadığı görülür. Bu kuru-hipertrofik deri lümende daralmaya neden olur (parsiyel kanal stenozu). Sık otomikroskopik temizleme ve debridman ile topikal ajanların kullanımı ile sıklıkla basarılı olunabilir. HERPES ZOSTER OTİKUS (RAMSEY-HUNT SENDROMU) Veziküller ve ağrı ile seyreden varisella zoster virüs (VZV)’ün neden olduğu viral bir enfeksiyondur. Virüs aslında daha önce geçirilmiş su çiçeği enfeksiyonundan sonra fasiyal sinirin duyusal ganglionu olan ganglion genikulide latent halde bulunmaktadır. Vücut direncinin düşmesi sonucu virüsün reaktivasyonu oluşur. Tutulum, ağrı ve yanma hissi ile başlar. Ağrı şiddetlidir. Genellikle ağrının başlangıcından 1-4 gün sonra veziküler döküntüler ortaya çıkar. Ağrı veziküllerin ortaya çıkması ile geçebilir. Veziküller en sık kavum konkada, sonra sırasıyla lobülde ve boyunda görülür. Bazen tablo ağır seyreder ve labirentite bağlı SNİK ve başdönmesi görülebilir. Fasiyal paralizi görülebilecek diğer bir komplikasyondur. SALİH BAKIR | KBB NOTLARI 54 Rezolüsyon 10-14 gün içerisinde oluşur. antiviral ilaçlar (asiklovir, famsiklovir, valasiklovir..) erken dönemde verilirse yararlıdır. Asiklovir, 5-10 mg/kg, günde 3 kez, 7 gün süreyle verilir. Tedavide oral steroidler; fasiyal Kulakta veziküller ve fasiyal paralizi (Herpeszoster oticus, Ramsey-Hunt sendromu) paralizi olmasa bile postherpetik nöralji insidansını azalttığı için önerilmektedir. Bunun dışında hafif olgularda ağrı varsa sadece analjezik yeterlidir. DIŞ KULAK NON-ENFEKSİYÖZ ENFLAMATUVAR HASTALIKLARI DKY EGZEMASI (EGZEMATÖZ OTİTİS EKSTERNA, EGZEMATÖZ DERMATİT) DKY’nun asidik korunma örtüsünün aşırı temizlenmesi, alerjik yapılı kişilerde kimyasallar nedeniyle (şampuan, saç spreyi, parfüm, kulak tıkacı) zedelenmesi ile olabilir. İntermittan ataklar halindeki eritemli, ödemli, veziküllü, kaşıntılı lezyonlar kronik dönemde atrofik, kuru, pullanan DKY derisi; kronik kaşıntı ile seyreden lokalize cilt reaksiyonuna döner. DKY’nun su ve kimyasallarla temasından kaçınılması, dış kulak temizliği ve kortizon ve antibiyotikli pomatlar gerekir. Dermatolojiden yardım alınır. SEBOREİK OTİTİS EKSTERNA (SEBOREİK DERMATİT) Yağlanma, pullanma ve kabuklanma ile seyreden bir hastalıktır. Postaurikuler sulkus, lobül ve kafa deriside hastalığa katılır. Kaşıntı vardır. Kaşıma ve tahrişe bağlı sekonder enfeksiyon gelişebilir. Ketakonazol içeren Dermatolojiden yardım alınır. şampuanlar; salisilik asitli pomadlar kullanılabilir. RELAPSİNG PERİKONDRİT Otoimmün enflamatuvar bir hastalıktır. Kartilajlar tutulur ve atrofiye uğrar. Kulak, burun, trakea, larinks, kaburgalar, eklemler, östaki tüpünü tutabilir. İntermittan epizodlarla seyreder. Her iki aurikula şiş ve hassastır (lobül tutulmaz), bu arada burunda etkilenmiştir bazen trakea üzerinde de hassasiyet vardır. Hatta östaki tutulumuna bağlı semptomlar gelişebilir. Tedavide steroidler verilir. SALİH BAKIR | KBB NOTLARI 55 DIŞ KULAK YOLU YABANCI CİSİMLERİ Çocuklarda ve mental-motor geriliği olanlarda daha sıktır (boncuk, misket, küçük taşlar vb). Erişkinlerde sıklıkla unutulmuş pamuk artıkları görülebilen yabancı cisimlerdir. Kulak ağrısı, akıntısı ve öksürük yapabilir. Kanal tamamen tıkanmışsa, işitme kaybı ve çınlama da meydana gelebilir. DKY’daki yabancı cisme yaklaşım sentetik madde, bitkisel ve canlı olmasına göre değişir. Sentetik ve bitkisel YC’lere en iyi yaklaşım mikroskopi altında çengelli bir alet yardımıyla çıkarmaya çalışmaktır. Bitkisel YC’ler, su çekerek şişme eğiliminde olduklarından kulak lavajı yapılmamalıdır. Canlı YC’ler, DKY içine alkollü solüsyonların doldurulmasıyla (topikal anestezik solüsyonlar, gliserinde olabilir) öldürüldükten sonra aspirasyonla DKY yabancı cisimleri (boncuk, böcek, mercimek) alınır. Timpanik membranı perfore olan hastalarda alkol ağrı vericidir; lavaj ise enfeksiyon kaynağı olduğundan sakıncalıdır. Aspirasyon yapılmalıdır. Bu prensiplere uyarak çıkarma işlemi denenmeli fakat ısrarcı olmamalıdır. Zira girişim esnasında gelişen ödem ve cismin ileri itilmesi daha sonraki girişimleri zorlaştırabilir. Bu durumlarda sedasyon ve bazen genel anestezi gerekebilir. DIŞ KULAK TRAVMATİK HASTALIKLARI AURİKULA LASERASYONLARI (YIRTILMA VE ISIRILMA YARALANMALARI) Aurikula zengin bir kan desteğine sahip olması nedeniyle, kolaylıkla enfekte olmaz ve cerrahi prensiplere uygun tedavi edilirse iyi sonuçlar elde edilebilir. Geniş yaralanmalarda en önemli prensip, tüm canlı dokuların korunmasıdır. Basit laserasyonlar, antiseptik solüsyonlarla silinir, nekrotik kıkırdak ve cilt kenarları konservatif olarak debride edilir. Perikondrium ve cilt ayrı ayrı sütüre edilir. Kıkırdak sütüre edilmez. Tam yırtılmış büyük aurikula parçaları da primer operatif tedaviyle iyileştirebilir. Aurikulada kopma varsa, kopan parça temizlenir ve rekonstrüksiyon yapılana kadar buzlu SF içinde tutulur. Antikoagülanlar ve profilaktik antibiyotikler başarıyı arttırabilir. YARIK KULAK LOBÜLÜ Sıklıkla ağır küpe takanlarda olur. Akut gelişmişse primer sütür yeterlidir. 2 ay küpe takmaz. Yavaş gelişmişse yara dudaklarındaki epitelizasyon eksize edilerek primer kapatılır. SALİH BAKIR | KBB NOTLARI 56 AURİKÜLER HEMATOM (OTOHEMATOM/OTOSEROM) Künt travma sonrası (güreşçi, boksör) veya idiopatik olarak aurikulanın ön yüzünde subperikondral hematom/serom oluşumu ile karakterizedir. Aurikula ön yüzünde mavimsi renkte, oldukça ağrılı şişlik oluşur. Araya giren kan nedeniyle perikondrium yükselmesi sonucu kıkırdak beslenemeyeceğinden (kartilajın intrensek kan damarı yoktur, difüzyonla beslenir) kıkırdak nekrozu meydana gelebilir. Her iki taraftaki perikondrium ayrılırsa nekroz ihtimali artar. Uygun tedavi verilmezse pıhtının organize olması, kalsifikasyonu ve kıkırdak nekrozu ile aurikula ince hatlı görünümünü kaybeder. Kalın, kaba ve büzüşmüş bir şekil alarak karnabahar kulak adını alır. Tedavide retroaurikuler kesi ile bir kıkırdak pencere oluşturulur ve hematom dikkatle boşaltılır. Daha sonra aurikula sıkı bandajlarla sarılarak bir hafta tutulur, böylelikle hematomun yeniden gelişimi önlenir. Uygun antibiyoterapi yapılır. AURİKULANIN DONMALARI Isı 10 derecenin altında ise duyusal sinir iletimi bloke olur. Vazokonstrüksiyon ve ekstraselüler sıvıda buz oluşumu başlar. 1. derece: başlangıçta solukluk ve hipoestezi, daha sonra aurikulada hiperemi, şişme, ağrı olur. 2. derece: bül oluşumu, 3. derece: nekroz gelişir. Tedavide, 38-42 derecede nemli-pamuklu sargı bezleri ile donmuş alan yeniden ısıtılır. Donmuş alanın karla ovulması ve radyan ısı uygulanması kontrendikedir. Steril antibiyotik ve steroid içeren pomatlarla kulak kapatılır. 2. ve 3. derece donuklarda ek olarak süperenfeksiyon profilaksisi için antibiyotikler verilir. Eğer aurikulada nekroz gelişirse, nekroz sınırları tam olarak belirene dek cerrahi girişim bekletilmeli, sonra debridman yapılmalıdır. AURİKULANIN YANIKLARI/KİMYASAL YARALANMALARI 1. derece: Deride kızarıklık, 2. derece: Bül oluşumu, 3. derece: Nekroz oluşumu ile karakterizedir. Tam kat yanıklarda ampute olur. 2. ve 3. derece yanıklar gümüş sülfadiazin ile pansuman yapılarak tedavi edilir. Süpüratif perikondriti önlemek için profilaktik antibiyotik verilir. Meatal stenozu önlemek amacıyla meatal stent uygulanır. DIŞ KULAK NEOPLASTİK HASTALIKLARI BENİGN TÜMÖRLER Sebase kistler, hemanjiyom, lenfanjiyom, dermoid, fibrom, papillom, keratoakantom, lipom, osteom,.. sayılabilir. Bunlarda tedavi eksizyondur. Ayrıca ekzositoz, nedbe keloidleri ve nevüslere de rastlanabilir. Bunlardan önemli ve sık görülenlerin bazıları şunlardır: SALİH BAKIR | KBB NOTLARI 57 Osteom: DKY’nun benign kemik kaynaklı tümörüdür. Tek bir kulakta ve tektir. İşitme kaybı ve tıkanıklık yapar. Cerrahi eksizyonla tedavi edilir. Ekzositozla karışabilir. Ekzositoz: DKY’nun en sık rastlanan tümörüdür. Genellikle bilateral ve multipldir. Soğuk suya sık maruziyet (dalış yapanlarda) öyküde tipiktir. Bazen travmanın (sık kaşıma) irritasyonu ile de olabilir. Ekzositoz, hipotermi veya travmaya karşı DKY’nun bir savunma cevabıdır. Normal deri ile örtülü pürüzsüz yuvarlak kitleler şeklindedir. Normalde tedavi gerektirmez ancak kanalı tıkar veya arkasındaki atılamayan serumen ve debrisler enfeksiyona yol açarsa gerekebilir. Keloid: Yuvarlak, pürüzsüz bağ doku hipertrofisidir. Kulakta lobülde sık görülür. Eksize edilerek defekt serbest fleple kapatılır ve tekrarlamanın önlenmesi için (sık tekrarladığı için eradikasyonu zordur) triamsinolon infiltre edilir. Zencilerde daha sık Aurikula lobülünde keloid görülür. Sebase kist: Sık görülen, yumuşak, ağrısız, mobil şişliklerdir. Tedavi eksizyondur. Keratoakantom: Benign lezyondur ancak skuamöz hücreli karsinom ile karışacak kadar çok benzer. Güneş altında çalışanlarda sıktır. Başlangıçta çok hızlı ilerler, sonra spontan yavaşça gerileyerek bir skar dokusu ile kaybolur. PREKANSERÖZ LEZYONLAR Senil keratoz ve Bowen hastalığı malign tümörler gibi değerlendirilmeli ve radikal cerrahi ile uzaklaştırılmalıdır. MALİGN TÜMÖRLER Kulağı tutan primer malign tümörlerin %80-85’i aurikuladan, %10-15’i dış kulak kanalından, %5-10’u orta kulaktan ve petröz apeksten kaynaklanır. Yakın bölgeler olarak parotis bezi, temporomandibüler eklem, preauriküler ve retroauriküler bölgenin maligniteleri aurikula, dış kulak yolu veya derin bölgelere infiltre olabilir. Temporal kemik yapıları metastatik tümörler tarafından da tutulabilir. Göğüs, böbrek, akciğer ve prostattan kaynaklanan uzak organ metastazları görülmüştür. Dış kulağın malign tümörlerinin büyük bir kısmı skuamöz hücreli karsinomdur. Bu tümörü bazal hücreli karsinom izler. Ender olarak adenokarsinom, silendirom, melanom görülmektedir. SALİH BAKIR | KBB NOTLARI 58 Skuamöz hücreli karsinom: Aurikulanın skuamöz hücreli karsinomu DKY yerleşimine göre 6 kat fazladır. Daha çok yaşlı (65-70 yaş) erkeklerde görülür ve özellikle helikste yerleşmiştir. Sınırları belirgin değildir, kısmen ekzofitiktirler ve hızlı büyürler, sıklıkla ülsere olurlar ve eşlik eden perikondrit vardır. Parotis ve bölgesel lenf nodu metastazı olur (%20). Skuamöz hücreli karsinom; DKY ve OK’nin de en sık rastlanan malignitesidir ancak nadir görülür. Tanı konduğunda sıklıkla DKY ve OK birlikte tutulmuştur, odak saptanamayabilir. İleri yaşta ortaya çıkar. Uzun süreli kulak enfeksiyonlarının predispozan olduğu kabul edilir. Erken belirtiler olarak kanama, seröz akıntı, ağrı görülebilir. Bu belirtilerle eksternal otiti taklit eder. Hastalar kokulu, kanlı otore, ilerleyici işitme kaybı, kulak bölgesinde şiddeti giderek artan nöraljik ağrı ve ileri olgularda fasiyal paralizi, vestibüler bozukluklardan şikayetçidir. Tedaviye rağmen devam eden ağrılarda maligniteden kuşkulanmak gerekir. LN metastazı düşüktür, ileri olgularda görülür (%10). Histolojinin biyopsi ile kesinleştirilmesi ve tümör sınırlarının yüksek rezolüsyonlu BT veya MR ile belirlenmesinden sonra frozen eşliğinde geniş rezeksiyon (radikal mastoidektomiden geniş temporal kemik rezeksiyonlarına kadar) ve postoperatif RT (çünkü cerrahi ile çoğu zaman tam temizlemek mümkün değildir) ve plastik rekonstrüksiyon uygulanır. Prognoz kötüdür. Bazal hücreli karsinom: Nadir görülen tümörlerdir. Aurikulada görülen tümörlerin %60’ı skuamöz, % 15’i bazal hücreli karsinomdur. Altmış yaş üstündeki kişilerde, özellikle de güneşte çalışan erkeklerde fazla görülür. Sınırları belirgin, yüzeyel ve yavaş büyüyen tümörlerdir, sıklıkla yüzeylerinde ülserasyon (buna rodent ülseri denir) oluşur, atrofik merkezli yuvarlak görünümleri tipiktir, metastaz çok nadirdir. Tedavide geniş eksizyon; intraoperatif frozensection sonucuna göre yapılır, bazı durumlarda ikinci bir rezeksiyon ve sonra plastik rekonstrüksiyon uygulanır. Prognoz çok iyidir. RT sadece agresif veya rekürren tümörlerde gerekir. Verrüköz karsinom: “Ackerman tümörü” olarakta bilinir ve ender görülen bir tümördür. Cerrahi eksizyon gerekir. Malign melanom: Dış kulakta sık olan benign nevüslerin aksine melanomlar son derece enderdir. En çok helikste (%40-60), daha az olmak üzere lobül, tragus ve konkada oluşur. Aniden hızla büyüyüp ülsere olan bir nevüs melanomu düşündürür. Genellikle koyu pigmente neoplazilerdir, bazen ülseredirler, hızlı büyürler. Bölgesel lenf nodu metastazı ve hematojen uzak metastaz çok sıktır. Tedavide geniş eksizyon uygulanmalıdır. Boyun diseksiyonu endikasyonu primer tümörün derin yayılımı ve lenf nodu tutulumuna bağlıdır. Beş yıllık sağkalım düşüktür. Rabdomyosarkom: Çocukluk çağında en sık görülen aural tümördür. Baş-boyunda orbita ve nazofarinksten sonra en sık DKY’da görülür. Hemorajik bir kitle şeklinde görünür. Aural polip yada hematom zannedilmesi tanıyı geciktirebilir. Otore, ağrı, kranial sinir paralizilerine yol açar, SALİH BAKIR | KBB NOTLARI 59 kemik destrüksiyonu yapar. İntrakranial yayılım sıktır. Tedavi RT ve KT’dir. Diğer sarkomlar (fibrosarkom, osteosarkom, liposarkom) çok nadir görülürler. Komşu yapılardan yayılan tümörler: Nazofarinks ve parotisden metastaz rastlanabilir. Metastatik Tümörler: Başta AC kanseri olmak üzere meme, renal, prostat, lenfoma, lösemi gibi kanserlerin dış kulağa metastazları bildirilmiştir. KAYNAKLAR 1. Janfaza P. Baş ve boyunun cerrahi anatomisi. Çeviri editörleri: Cansız H, Yüksel S. Nobel tıp Kitabevleri, İstanbul, 2002. 2. Akyıldız N. Kulak hastalıkları ve mikrocerrahisi I. Bilimsel tıp yayınevi, Ankara,1998. 3. Koç C. Kulak Burun Boğaz Hastalıkları ve Baş Boyun Cerrahisi. Güneş Kitabevleri, 2. Baskı, 2013. 4. Özşahinoğlu C, Soylu L, Seçinti E. Pratik pediatrik otolaringoloji, Çukurova Üniversitesi Basımevi, Adana,1993. 5. Nadol JB, Mckenna MJ. Kulak ve temporal kemik cerrahisi. Çeviri editörü: Nazım Korkut. Nobel tıp Kitabevleri, İstanbul, 2011. 6. Lee KJ. Essential otolaryngology Head Neck Surgery. Güneş Kitabevleri, 8. Baskı, 2004. 7. Çelik O. Kulak Burun Boğaz Hastalıkları ve Baş Boyun Cerrahisi. Asya tıp Kitabevi, 2. Baskı, 2007. SALİH BAKIR | KBB NOTLARI 60