Eğitim Psikolojisi

advertisement
Dr. Kerim KARABACAK
Dr. Kerim KARABACAK
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
Psikoloji ve Eğitim Psikoloji
•Psikoloji doğa ve insanı anlamaya çalışan bilimin birey olarak insanı
anlamaya çalışan kısmıdır.
•İnsan birey olarak ele alındığında psikolojinin, toplum olarak ele
alındığında sosyolojinin konusunu oluşturmaktadır.
•Psikoloji çalışmaları 1876’da Almanya’da Wundt tarafından başlatıldı
•Psikolojinin tıp, biyoloji, felsefe gibi diğer bilim alanlarına göre yeni
bir bilim dalıdır.
•Önceleri felsefenin bir alt dalı olan psikoloji, yöntem olarak “içebakış”
yöntemini kullanmıştır. Bu yöntem, psikolojinin insan davranışına
bilişsel yaklaşımının öncüsü olmuştur
•Psikolojinin insan davranışına bilimsel anlamda yaklaşımı 20. yüzyılın
başlarında hız kazanmıştır.
Dr. Kerim KARABACAK
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
Psikoloji bir bilim olarak ortaya çıktığı tarihten günümüze kadar
insan davranışını anlama ve açıklamada birçok yaklaşım ortaya
çıkmıştır.
a. Yapısalcı yaklaşım
b. İşlevselci yaklaşım (Fonksiyonelcilik)
c. Psikoanalitik yaklaşım
d. Davranışçı Yaklaşım:
e. İnsancıl (Hümanist) Yaklaşım
f. Bilişsel Yaklaşım
g. Nörobiyolojik Yaklaşım
Dr. Kerim KARABACAK
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
PSİKOLOJİNİN ALT DALLARI
Psikoloji diğer bazı bilim dallarına göre daha yeni bir bilim dalı
olmasına rağmen daha hızlı gelişmektedir. Günümüzde,
Amerikan Psikoloji birliği (APA) tarafından onaylı 30’dan fazla
psikolojinin alt dalı vardır.:
1.
2.
3.
4.
5.
6.
Deneysel psikoloji;
Fizyolojik psikoloji;
Endüstri psikolojisi:
Klinik Psikoloji:
Sosyal psikoloji,
Eğitim Psikolojisi
Dr. Kerim KARABACAK
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
Eğitim Psikolojisi
Psikoloji sayesinde, eğitme , yetiştirme ve hayata hazırlama
durumunda olduğumuz, kişileri bütün yönleriyle tanımış oluruz.
Eğitim işinde başarılı olmak için psikolojiyi iyi bilmek
gerekmektedir.
Bir çiftçi ……….
verimli ürün elde etmek için ekeceği tarla ve mahsul hakkında
gerekli bilgiye sahip olmak, ziraat ile ilgili tabiat kanunlarını
bilmek ve onlara uymak zorundaysa eğitimcide kişinin gelişim
özelliklerini ve davranış değiştirme işinin kanunlarını bilmek ve
onlara uygun davranmak durumundadır
Dr. Kerim KARABACAK
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
Eğitim Psikolojisi;
Bilim olarak psikoloji ile eğitim biliminin ortak uygulama
alanıdır.
Eğitim psikolojisi, bireyin davranışlarını değiştirme sürecinde
eğitimcilere rehberlik eder.
Eğitim ortamlarının düzenlenmesi, öğrenme-gelişim ilişkisi,
öğretim ve öğretimi etkileyen faktörler eğitim psikolojinin temel
konularıdır.
Dolayısıyla eğitim psikolojisinin konuları, gelişimin temel
prensipleri ve gelişim alanları, gelişim teorileri, öğrenme ve
öğretim kuramları, öğrenciler arasındaki bireysel farklar, öğretim
ve etkili öğretim, motivasyon, sınıf yönetimi, öğrenmenin
ölçülmesi ve değerlendirilmesi gibi geniş bir yelpazeyi kapsar.
Dr. Kerim KARABACAK
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
Eğitim Psikolojisi
Eğitimci, kişiyi tanımak bakımından psikolojiyi, toplumu
tanımak bakımından da sosyolojiyi bilmek durumundadır.
Eğitim psikolojisinin konuları içinde bulunan ruh sağlığı
psikolojik danışma ve rehberlik, ölçme ve değerlendirme gibi
konular , günümüzde ayrı birer disiplin haline geldikleri için
eğitim psikolojisinin konuları sadece gelişim psikolojisi ve
öğrenme psikolojisi olarak kalmıştır.
Dr. Kerim KARABACAK
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
Gelişim Psikolojisi
Öğretmene veya öğretmen adayına, çocukluktan itibaren
kişinin gelişim çağları boyunca geçirmiş olduğu biyolojik ve
bilhassa psikolojik değişiklikler hakkında bilgi verir.
Yani eğitimciye eğiteceği kişilerin gelişim çağlarına göre
sahip oldukları psikolojik özelliklerini belirtir.
Öğrenme Psikolojisi
Öğrenme psikolojisi ise psikolojik bir olay olarak öğrenmeyi
inceler. “Nasıl öğreniyoruz nasıl unutuyoruz?” gibi sorulara
cevap verir.
Dr. Kerim KARABACAK
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
Gelişim Psikolojisi
Öğretmenlerin etkili öğrenmeyi sağlaya bilmeleri için,
değişik yaş ve öğrenim dönemlerindeki öğrencilerin
özelliklerini iyi bilmeleri gerekmektedir.
Bu bilgiler dahilinde de öğrenme ve öğretme ortamlarını
düzenlemek zorundadırlar.
Okul öncesi, ilköğretim, lise, üniversite gibi eğitim
kurumlarında öğrenim gören öğrencilerin her yönden
(Konuşma, düşünme, sosyal, duygusal, psiko-motor vb. )
gelişim özellikleri farklıdır.
Dr. Kerim KARABACAK
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
Öğrenme ve Gelişim ile ilgili Kavramlar
BÜYÜME: Vücudun sadece boy, kilo ve hacim olarak
artmasıdır. Değişik organlarda değişik hızlarda gerçekleşir.
GELİŞİM: Organizmanın, döllenmeden başlayarak
bedensel, zihinsel, dil, duygusal, sosyal yönden belli
koşulları olan en son aşamaya ulaşıncaya kadar sürekli
ilerleme kaydetmesidir.
 OLGUNLAŞMA: Vücut organlarının kendilerinden
beklenen fonksiyonu yerine getirebilecek düzeye gelmesi
için, öğrenme yaşantılarından bağımsız olarak, kalıtımın
etkisiyle biyolojik bir değişmedir.
Dr. Kerim KARABACAK
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
Öğrenme ve Gelişim ile ilgili Kavramlar
ÖĞRENME: Bireyin çevresiyle belli bir düzeydeki
etkileşimleri sonucunda meydana gelen nispeten kalıcı izli
davranış değişikliğidir.
HAZIRBULUNUŞLUK: Bireyin sadece olgunlaşma düzeyini
değil, aynı zamanda bireyin önceki öğrenmelerini, ilgilerini,
tutumlarını, güdülenmişlik düzeyini, yeteneklerini, genel
sağlık durumunu da kapsar.
Dr. Kerim KARABACAK
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
Gelişim ile ilgili Temel İlkeler
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
Gelişim, kalıtım ve çevre etkileşiminin bir ürünüdür.
Gelişim süreklidir ve belli aşamalarda gerçekleşir.
Gelişim nöbetleşe devam eder.
Gelişim baştan ayağa, içten dışa doğrudur.
Gelişim genelden özele doğrudur.
Gelişimde kritik dönemler vardır.
Gelişim bir bütündür.
Gelişimde bireysel farklar vardır.
Dr. Kerim KARABACAK
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
1. Gelişim, kalıtım ve çevre etkileşiminin bir ürünüdür.
 Kalıtım yolu ile getirilen zeka kapasitesinin tam olarak
kullanılabilmesi için, bireyin bilişsel gelişimini bir çevre
içinde etkileşimde bulunması, zengin yaşantılar kazanması
gerekmektedir.
2. Gelişim süreklidir ve belli aşamalarda gerçekleşir.
 Gelişim ileriye doğrudur ve birikimli bir süreçtir. Her
aşama kendinden öncekine dayanır ve kendinden sonraki
aşamaya hazırlayıcıdır.
 Ancak bu gelişim aşamaları bir birinden keskin çizgilerle
ayrılmaz.
Dr. Kerim KARABACAK
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
3. Gelişim nöbetleşe devam eder.
 Çeşitli dönemlerde gelişim alanları nöbetleşerek ön plana
çıkar. Örn: yürümenin ön plana çıktığı bir durumda,
konuşma duraklayabilir.
4. Gelişim baştan ayağa, içten dışa doğrudur.
 Önce başın, sonra göğüs ve karın, en sonunda da
bacakların ve ayağın kontrolü sağlanır.
 Önce iç organlar sonra kolların gelişimi gerçekleşir.
Dr. Kerim KARABACAK
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
5. Gelişim genelden özele doğrudur.
 Çocuklar önce tüm vücutlarıyla hareket ederler. Daha
sonra belli etkinliklerde organlarını kullanırlar.
 Bir topu bütün vücudu ile tutmaya çalışırlar, sonra sadece
elleri ile tutarlar.
6. Gelişimde kritik dönemler vardır.
 0-1 yaş arası, Okul öncesi, Ergenlik dönemi…..
Dr. Kerim KARABACAK
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
7. Gelişim bir bütündür.
 Gelişim alanları bir biri ile etkileşim içindedir. Örn:
Fiziksel gelişim yönünden güzel bir çoçuk başkaları
tarafından sevilir. Sevgi de duygusal yönden gelişime
büyük bir katkı sağlar.
8. Gelişimde bireysel farklar vardır.
 Bireysel farklılıklar olması, gelişmenin bireysel
farklılıklara göre gerçekleşmesine neden olur. Bu bireysel
farklılıklar KALITIM ile gelen farklılıklardır.
Dr. Kerim KARABACAK
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
GELİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
 Kalıtım
 Çevre
•
•
•
Anne Babaların Çocuk Yetiştirme Tarzları
Ailenin Parçalanması
Çocukların Doğuş Sırası
 Hormanlar
Dr. Kerim KARABACAK
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
FİZİKSEL GELİŞİM
 Fiziksel gelişim bedensel ve psiko-motor (devimsel) gelişim
olmak üzere iki başlık altında incelenebilir.
 Bedensel gelişim, vücudun ağırlıkça, hacimce artması, boy
olarak uzamasının yanı sıra bedeni oluşturan tüm alt
sistemlerin kendinden beklenen fonksiyonları yerine
getirebilecek duruma gelmesidir.
 Devimsel gelişim ise zihin-kas koordinasyonuna dayanan
gelişimdir. Bireyin vücudunu kontrol altına almada
gösterdiği becerinin atmasıdır.
Dr. Kerim KARABACAK
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
BİLİŞSEL GELİŞİM
 Bebeklikten yetişkinliğe kadar bireyin, çevreyi, dünyayı
anlama yollarının daha komplek ve etkili hale gelmesi
sürecidir.
Başka bir ifade ile;
 Bireyin çevresindeki dünyayı anlama ve öğrenmesini sağlayan,
aktif zihinsel faaliyetlerdeki gelişmeye bilişsel gelişim denir.
 Piaget, Bruner ve Vygotsky , çocuğun çevresindeki dünyayı,
değişik yaşlarda nasıl ve niçin böyle gördüğünü ve algıladığını
belirlemeye çalışmışlardır.
Dr. Kerim KARABACAK
PİAGET’İN AHLAK GELİŞİMİ KURAMI
AHLAK GELİŞİMİ
1. Dışsal kurallara bağlılık dönemi
2. Ahlaki özerklik dönemi
Dışsal Kurallara Bağlılık Dönemi (6-12 Yaş)
1. Çocuk kuralların değişmezliğine inanır, kuralları yüksek bir
otorite koymuştur ve bu kurallara uymayanların otomatik
olarak cezalandırılması gerektiğini düşünür.
2. Kayıtsız şartsız otoriteye uymak gerekir.
3. Ne yapması, ne yapmaması gerektiği ona söylenir.
Dr. Kerim KARABACAK
PİAGET’İN AHLAK GELİŞİMİ KURAMI
Ahlaki Özerklik Dönemi
1. Çocuğun sosyal dünyası artan akran gruplarıyla genişler.
2. Kurallar hakkındaki fikirleri ve ahlak ilkeleri değişmeye
başlar.
3. Kurallar insanlar tarafından konmuştur, gerektiğinde
değiştirilebilir düşüncesine ulaşır.
4. Ceza, kurallara uyulmadığında otomatik olarak verilmesi
gereken bir durum değildir.
5. Kuralların ihmal edilme nedenleri önemlidir.
Dr. Kerim KARABACAK
KİŞİLİK GELİŞİMİ
KİŞİLİK GELİŞİMİ
KİŞİLİK: Bireyi başkalarından ayıran bireyin doğuştan
getirdiği ve sonradan kazandığı özelliklerin bir bütünüdür.
İnançlarımız, duygularımız, yeteneklerimiz, güdülerimiz,
huyumuz, sosyal-fiziksel-bilişsel özelliklerimiz, karakter ve
değerlerimiz, tutumlarımız, görüşlerimiz vb. tüm özelliklerimiz
kişiliğimizi oluşturur.
Kişilik, insan davranışlarının tüm yönlerini kapsayan bir
özelliktir.
Kişilik gelişimi, diğer gelişim alanları gibi bireysel bir hızla
ilerler ve gelişimin tüm yönleriyle etkileşim içerisindedir.
Dr. Kerim KARABACAK
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ
Öğrenme: büyüme ve vücutta değişik etkilerle oluşan geçici
değişmelere atfedilemeyecek, yaşantı ürünü olarak meydana gelen
davranışta ya da potansiyel davranıştaki nispeten kalıcı izli
değişimedir.
Öğrenmenin Özellikleri:
1. Davranışta gözlenebilir bir değişme olması
2. Bu değişmenin nispeten sürekli olması
3. Davranıştaki değişmenin yaşantı kazanma sonrasında olması
4. Davranıştaki değişmenin yorgunluk, hastalık, ilaç vb. nedenle
geçici bir biçimde meydana gelmemesi
5. Davranıştaki değişmenin sadece büyüme sonucunda
oluşmaması
Dr. Kerim KARABACAK
Yaşantı: bireyin çevresi ile belli bir düzeydeki etkileşimleri
sonucunda bireyde kalan izdir.
Davranış: Organizmanın her türlü etkinliğidir. Organizmanın
gözlenebilen ya da gözlenemeyen açık ya da örtük etkinliklerinin
tümüdür.
Dr. Kerim KARABACAK
Davranışçılar
Bilişselciler
DAVRANIŞÇI KURAMLAR
Davranışçılar, öğrenmeyi uyarıcı ile davranış
arasında bağ kurma işi olarak görmektedirler.
Bu yüzden davranışçıların genel adlı U-T (uyarantepki) kuramcılarıdır.
Davranışçılar, insan zihnini doğuştan boş olarak
kabul ederler. Her şey sonradan öğrenilir.
Davranışçılar, “öğrenme” teriminden ziyade
“koşullanma” terimini kullanırlar. Organizma
çevreden gelen uyarıcılara tepki göstererek öğrenir.
Öğrenme, anlaşılabilir ve açıklanabilir. O nedenle
de organizmanın (kara kutu) içinde olanlarla değil,
dışa yansıyan hareketleriyle ilgilenilmelidir.
Davranışçılara göre, davranış
değişmesine neden olan üç temel
öğrenme süreci vardır. Bunlar: klasik
koşullanma, edimsel koşullanma ve
gözlem yoluyla öğrenme dir. Bu üç
kuram davranış değişmesini farklı
yorumlarla açıklamaktadırlar.
Dr. Kerim KARABACAK
Davranışlar üç grupta toplanır.
DAVRANIŞLAR
1. Doğuştan Gelen Davranışlar
İçgüdüsel, refleksif davranışlar
2. Geçici Davranışlar
Alkol, ilaç, hastalık vb. etkisi ile oluşanlar
3. Sonradan Kazanılan
Davranışlar
Öğrenme ürünü davranışlar
a. İstendik Davranışlar
Planlı eğitim ürünü davranışlar
b. İstenmedik davranışlar
a) Kötü Kültürel Koşullar altında kazanılan
davranışlar
b) Eğitimin hatalı yan ürünü olan
davranışlar
Dr. Kerim KARABACAK
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
ÖĞRENME KURAMLARI
Klasik Koşullanma: Pavlov
Bitişiklik Kuramı: Watson, Guthrie
Bağlaşımcılık Kuramı (Araçsal Koşullanma ): Thorindike
Edimsel Koşullanma: Skinner
Sistematik Davranış Kuramı: Hull
İşaret-Gestalt Kuramı: Tolman
Sosyal Bilişsel Kuram Bandura
Gestalt Kuramı
Bilgiyi İşleme Kuramı
Nörofizyolojik Kuram : Hebb
Dr. Kerim KARABACAK
1. Klasik Koşullanma: Pavlov
Pavlov’un köpek deneyi bu öğrenme kuramının temelini
oluşturmaktadır. Ayılara oynamanın öğretilmesi de klasik
koşullanma sonucundadır.
Pavlov Köpeğe öncelikle sadece ses vermiş, hemen ardından et
tozu içeren bir eriyik vermiştir. Bu olayı birkaç kez
gerçekleştirmiştir. Daha sonra sesi tek başına verdiğinde de
köpeğin salya salgıladığını görmüştür.
Bu olayda et koşulsuz uyarıcı, köpeğe tek başına ses verilerek
oluşan salya sağlama tepkisi koşullu uyarıcının ürünüdür.
Dr. Kerim KARABACAK
1. Klasik Koşullanma: Pavlov
Nötr Uyarıcı: Ses henüz et ile ilişkilendirilmeden önce, köpek için
bir nötr uyarıcıdır.
Koşulsuz Uyarıcı: organizma için doğal olan ve tepkiyi otomatik
olarak meydana getiren uyarıcıdır. Etin meydana getirdiği salya
koşulsuz, yani doğal tepkidir.
Koşulsuz Tepki: koşulsuz uyarıcının organizmada meydana
getirdiği doğal ve otomatik tepkidir. Etin meydana getirdiği tep.
Koşullu Uyarıcı: koşulsuz uyarıcı ile birlikte verilerek koşulsuz
uyarıcının meydana getirdiği etkiyi sağlamasından sonra tek
başına verildiğinde organizmada doğal ve otomatik tepkiyi
oluşturan uyarıcıdır. (Köpeğe verilen ses)
Koşullu Tepki: sadece koşullu uyarıcının meydana getirdiği doğal,
otomatik tepkidir. Sesin Meydana getirdiği tepki
Dr. Kerim KARABACAK
KOŞULLANMA İLKELERİ
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
Bitişiklik
Habercilik
Pekiştirme
Sönme
Genelleme
Ayırt etme
Birden fazla uyarıcıya koşullanma
Gölgeleme
Öğrenilmiş çaresizlik
Dr. Kerim KARABACAK
1. Bitişiklik: Koşullanma sürecinde koşullu ve koşulsuz
uyarıcıların verilme zamanının bir birine yakın olması gerekir.
Koşullu uyarıcı verildikten yarım saniye sonra koşulsuz
uyarıcı verilmelidir.
2. Habercilik: koşullu uyarıcının, kendisinden sonra koşulsuz
uyarıcının geleceğine ilişkin haber verici nitelikte olması
gerekir.
3. Pekiştirme: Klasik koşullanmada pekiştirme koşulsuz
uyarıcının meydana getirdiği etkidir. Koşulsuz uyarıcı
pekiştirme rolünü görmektedir. Klasik koşullanma da
pekiştireç tepkiye bağlı olarak verilmez.
4. Sönme: Koşullu uyarıcının artık tek başına koşullu tepki
(salya) oluşturmamasına denir. Ses köpeğe sürekli verildiği
halde belli aralıklarla et verilmez ise köpeğin salya
salgılamamaya başladığı görülür.
Dr. Kerim KARABACAK
5. Genelleme: Koşulu uyarıcı olarak ses, koşulsuz uyarıcı olarak
et verildikçe koşullanma gerçekleşir. Ses yerine sese benzer bir
uyarıcı verildiğinde et gelecek düşüncesi ile salyaların
salgılanmasına genelleme denir.
6. Ayırt Etme: Genellemenin tersidir. Organizmanın koşullanma
sürecinde kullanılan koşullu uyarıcıyı diğerlerinden ayırt
ederek tepkide bulunma eğilimidir.
7. Birden fazla uyarıcıya koşullanma: Sadece ses, etin geleceğinin
habercisi iken, ışıkla birlikte sesin verilmesi de aynı haberin
algılanmasına neden olabilir. buradaki ışık ikinci bir uyarıcı
konumundadır.
8. Gölgeleme: iki koşullu uyarıcı birlikte verildiğinde koşullanma
daha önce çok dikkati çeken koşullu uyarıcıya karşı meydana
gelmekte, diğeri etkisiz kalmaktadır. Bu duruma gölgeleme
denilmektedir. (Işığın sesin yerine geçmesi)
Dr. Kerim KARABACAK
9. Öğrenilmiş çaresizlik: organizma ne kadar çaba harcarsa
harcasın durumu değiştiremeyeceğini öğrenerek pasif
kalmakta ve bu pasifliği de tüm istenmeyen durumlara
genellemektedir. (istese de istemese de ses gelince salya
salgılaması). Ne olursa olsun sonucu kabul etme vardır.
Sevecen öğretmen =mutluluk
Sevecen öğretmenin bulunduğu okul=mutluluk
Cezalandırıcı öğretmen=kurku, nefret duyguları
Cezalandırıcı öğretmenin bulunduğu okul: Korku, nefret
Dr. Kerim KARABACAK
Kaygı veren zor bir problem= sıkıntı
Semboller zor bir problem=sıkıntı
Semboller=Sıkıntı
«Trigonometri işareti=sıkıntı» bir sınavda trigonometri işaretini
gören bir öğrencinin o soruyu nasıl olsa yapamam diyerek hiç
okumadan geçmesi.
Okumayı sevmemek= sınav da çok uzun paragraf sorularını
okumadan geçmek.
“Okul korkusu” veya “sınav korkusu” ve hatta
“Matematik korkusu” denen duygular, klasik
koşullanma programları ile azaltılabilir veya
giderilebilir.
Klasik koşullanma, insanların karmaşık
bilgileri öğrenmesini açıklayamamaktadır.
Ancak insanların, belli bir nesneye ya da
olaya karşı gösterdiği bazı duyuşsal
tepkilerin klasik koşullanma ile öğrenildiği
sanılmaktadır.
********Bilgiler için değil ama, tutumlar, ilgiler ve
duygularla ilgili öğrenmelerde klasik koşullanma
kullanılabilir.
*******..Klasik koşullanma ile açıklanan diğer bir öğrenme
de fobik tepkilerdir.
Zehra YEŞİL
Dr. Kerim KARABACAK
BİLGİYİ İŞLEME KURAMI
1. Bilgiyi işleme kuramı, insan öğrenmesinde öğrenme sürecini
bilgisayara benzetmektedir.
2. İnsan zihni bilgiyi alır, işler, biçim ve içeriğini değiştirir, depolar,
gerektiği zaman geri getirir ve tepkiler üretir.
3. Tüm süreç bilgisayarda “program” bireylerde ise “yürütücü
kontrol” tarafından denetlenmektedir.
Zehra YEŞİL
Dr. Kerim KARABACAK
Bilgiyi işleme kuramı iki temel öğe üzerinde durmaktadır.
1. Birincisi üç yapıdan oluşur; duyusal kayıt , kısa süreli bellek / çalışan
bellek ve uzun süreli bellektir.
2. İkincisi ise bilişsel süreçleri içerir. Bunlar içsel, zihinsel eylemlerdir ve
bilginin bir yapıdan diğerine geçişini sağlarlar.
3. Birey her an çevresinden gelen uyarıcıların etkisi altındadır. ÖRNEK:
Derslikte bir öğrenciyi düşünürsek , öğretmenin sesi , tepegöz
saydamından tahtaya yansıyan yazılar , kitaptaki şema ve yazılar, diğer
öğrencilerin fısıltıları, dışarıdan gelen sesler, sandalyeden gelen uyarıcı
onu bombardımana tutar . Başka bir söylemle , dünya bilgi doludur .
Sesler , kokular, tatlar, şekiller,sözcükler ve müzikle. Tüm bu uyarıcılar
bilgiyi işleme sürecini başlatır.
Zehra YEŞİL
Dr. Kerim KARABACAK
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
Bilgiyi işleme kuramının birinci adımı bireyin duyu organları yolu ile
çevreden gelen uyarıcıları alması ile başlar.
1.
Duyular dikkat ve algı süreçleri aracılığı ile kısa süreli belleğe
geçirilir. Depolama yetikliği çok sınırlı olan kısa süreli bellek
aynı zamanda çalışan bellektir.
2. Bilgi bazı süreçlerin yardımı ile uzun süreli belleğe geçer.
3.
Bilgi, gereksinim olduğunda uzun süreli bellekten araştırılır ve
geri getirilir. Bu işlem bazen bilinçli olarak yapılır, bazen de
otomatik olarak.
Zehra YEŞİL
Dr. Kerim KARABACAK
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
4. Uzun süreli bellekteki bilgi, kısa süreli bellekten gelen bilgi ile
birleşir.
5. Sistemin son elemanı yürütücü kontroldür. Yürütücü kontrol tüm
sisteme rehberlik ve yönetim görevini yüklenmiştir.
Zehra YEŞİL
Dr. Kerim KARABACAK
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
BELLEK TÜRLERİ
1. Duyusal Kayıt: Çevreden gelen uyarıcılar duyu organları yolu ile
duyusal kayda gelirler. Duyusal kaydın kapasitesi çok geniş
olmasına karşın bilginin kalış süresi çok kısadır. Ancak dikkat ve
algı süreçleri ile bu bilginin bir kısmı alınır ve kısa süreli belleğe
gönderilir.
2. Gözlerimizin önünde bir kalemi ya da parmağımızı sallarsak
objeden geriye kalan gölgeyi fark ederiz . Elimizle diğer
kolumuza hafifçe vurursak, vurmayı hemen duyumsarız. Başka
bir söylemle biz vurma ve kalem izini gerçek kalktıktan sonra
duyumsarız. Bu durumlar, duyu girdisinin duyusal kayıtta çok
kısa kaldığını göstermektedir.
Zehra YEŞİL
Dr. Kerim KARABACAK
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
3. Duyusal kaydın içerdiği bilgi özgün uyarıcının tam bir kopyasıdır.
4. Duyusal kaydın varlığı insan yaşamında kritik bir öneme sahiptir.
5. Duyusal kaydın kapasitesinin sınırsız olmasına karşın gerekli
bilgiler işlenmezse kaybolur ya da var olan bilgi yeni bilgi
tarafından itilir.
Zehra YEŞİL
Dr. Kerim KARABACAK
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
1. Kısa Süreli Bellek:Duyusal kayıttan dikkat ve algı süreçleri
sonunda ayrılan bilgi , sistemin ikinci öğesi olan kısa süreli
belleğe geçer. Kısa süreli belleğin hem bilgi tutma süresi, hem de
kapasitesi sınırlıdır.
2. Kısa süreli bellekte bilginin kalma süresi yaklaşık 20-30
saniyedir.
3. Bilginin kısa süreli bellekte daha uzun süre kalması , bilgi
üzerinde düşünmek ve onu yinelemekle sağlanır.
4. Kısa süreli bellekte zihinsel tekrarın (rehearsal) öğrenmede önemi
büyüktür.
Zehra YEŞİL
Dr. Kerim KARABACAK
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
ÖRNEK : Birey bir kuş ile karşılaştığında, kuşun imgesi kısa süreli
belleğe geçer, aynı anda uzun süreli bellekten kuşlara ilişkin bilgi
araştırılır ve kuşun hangi tür olduğu belirlenir. Kısaca,tanımlama aynı
anda gelir, çünkü, kuşa ilişkin tüm bilgiler uzun süreli bellekte
depolanmıştır.
Zehra YEŞİL
Dr. Kerim KARABACAK
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
1. Uzun Süreli Bellek: Bilgiyi işleme modelinde bilgiyi, özellikle iyi
öğrenilmiş bilgiyi, uzun süre saklayan kısmına uzun süreli bellek
adı verilmektedir.
2. Uzun süreli bellek, bilgiyi her istendiğinde kullanılmaya izin
veren bir ağa sahiptir. Kapasitesi sınırsızdır,bazı kestirimlere göre,
sınır bir milyondan fazladır ve bazı olaylar sonsuza dek
kalmaktadır .
3. Uzun süreli bellekte birçok farklı bilgi bulunur : Görsel imgeler,
duygular, tatlar, sesler, kokular, problem çözmek için stratejiler,
dili anlamaya yarayan kurallar, olaylar, çocuklukta geçirilen
deneyimler vb.
Zehra YEŞİL
Dr. Kerim KARABACAK
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
1. Uzun süreli bellek anısal bellek (episodic memory) ve anlamsal
bellek (semantic memory) olarak iki temel bölümden oluşur.
2. Anısal bellek, kişisel yaşantılarla ilgili bölümdür. Belirli bir
zaman, yer ve olaylarla ilgilidir. Örneğin; yemekte yediklerimiz,
özel bir günde giydiğimiz giysi, yaptığımız gezi anısal
bellektedir.
3. Yaşamımızda başımızdan geçen tüm olaylar, şakalar, dedikodular
anısal bellekte tutulur.
4. Anılar güç sarf edilmeden öğrenilir.
Zehra YEŞİL
Dr. Kerim KARABACAK
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
5. Anlamsal bellek, uzun süreli belleğin kurallar, genellemeler,
kavramlar, problem çözme becerileri gibi genel bilgilerin yer aldığı
bölümdür.
6. Anlamsal bellekte bilgi önerme ağları (propositional networks) ve
şemalar biçiminde depolanır.
7. İşlemsel bellek, belli bir işlemin nasıl yapıldığına ilişkin bilgilerin
saklandığı bellek bölümüdür.
8. İşlemsel bellekte işlemlerin basamaklarının oluşması uzun zaman
alır, ancak oluştuktan sonra anımsanması çok kolaydır.
9. ÖRNEK : Yüzmenin öğrenilmesi zaman alır ancak unutulmaz.
Download