Eğitim Psikolojisi

advertisement
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
Psikoloji ve Eğitim Psikoloji
•Psikoloji doğa ve insanı anlamaya çalışan bilimin birey olarak insanı
anlamaya çalışan kısmıdır.
•İnsan birey olarak ele alındığında psikolojinin, toplum olarak ele
alındığında sosyolojinin konusunu oluşturmaktadır.
•Psikoloji çalışmaları 1876’da Almanya’da Wundt tarafından başlatıldı
•Psikolojinin tıp, biyoloji, felsefe gibi diğer bilim alanlarına göre yeni
bir bilim dalıdır.
•Önceleri felsefenin bir alt dalı olan psikoloji, yöntem olarak “içebakış”
yöntemini kullanmıştır. Bu yöntem, psikolojinin insan davranışına
bilişsel yaklaşımının öncüsü olmuştur
•Psikolojinin insan davranışına bilimsel anlamda yaklaşımı 20. yüzyılın
başlarında hız kazanmıştır.
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
Psikoloji bir bilim olarak ortaya çıktığı tarihten günümüze kadar
insan davranışını anlama ve açıklamada birçok yaklaşım ortaya
çıkmıştır.
a. Yapısalcı yaklaşım
b. İşlevselci yaklaşım (Fonksiyonelcilik)
c. Psikoanalitik yaklaşım
d. Davranışçı Yaklaşım:
e. İnsancıl (Hümanist) Yaklaşım
f. Bilişsel Yaklaşım
g. Nörobiyolojik Yaklaşım
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
PSİKOLOJİNİN ALT DALLARI
Psikoloji diğer bazı bilim dallarına göre daha yeni bir bilim dalı
olmasına rağmen daha hızlı gelişmektedir. Günümüzde,
Amerikan Psikoloji birliği (APA) tarafından onaylı 30’dan fazla
psikolojinin alt dalı vardır.:
1.
2.
3.
4.
5.
6.
Deneysel psikoloji;
Fizyolojik psikoloji;
Endüstri psikolojisi:
Klinik Psikoloji:
Sosyal psikoloji,
Eğitim Psikolojisi
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
Eğitim Psikolojisi
Psikoloji sayesinde, eğitme , yetiştirme ve hayata hazırlama
durumunda olduğumuz, kişileri bütün yönleriyle tanımış oluruz.
Eğitim işinde başarılı olmak için psikolojiyi iyi bilmek
gerekmektedir.
Bir çiftçi ……….
verimli ürün elde etmek için ekeceği tarla ve mahsul hakkında
gerekli bilgiye sahip olmak, ziraat ile ilgili tabiat kanunlarını
bilmek ve onlara uymak zorundaysa eğitimcide kişinin gelişim
özelliklerini ve davranış değiştirme işinin kanunlarını bilmek ve
onlara uygun davranmak durumundadır
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
Eğitim Psikolojisi;
Bilim olarak psikoloji ile eğitim biliminin ortak uygulama
alanıdır.
Eğitim psikolojisi, bireyin davranışlarını değiştirme sürecinde
eğitimcilere rehberlik eder.
Eğitim ortamlarının düzenlenmesi, öğrenme-gelişim ilişkisi,
öğretim ve öğretimi etkileyen faktörler eğitim psikolojinin temel
konularıdır.
Dolayısıyla eğitim psikolojisinin konuları, gelişimin temel
prensipleri ve gelişim alanları, gelişim teorileri, öğrenme ve
öğretim kuramları, öğrenciler arasındaki bireysel farklar, öğretim
ve etkili öğretim, motivasyon, sınıf yönetimi, öğrenmenin
ölçülmesi ve değerlendirilmesi gibi geniş bir yelpazeyi kapsar.
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
Eğitim Psikolojisi
Eğitimci, kişiyi tanımak bakımından psikolojiyi, toplumu
tanımak bakımından da sosyolojiyi bilmek durumundadır.
Eğitim psikolojisinin konuları içinde bulunan ruh sağlığı
psikolojik danışma ve rehberlik, ölçme ve değerlendirme gibi
konular , günümüzde ayrı birer disiplin haline geldikleri için
eğitim psikolojisinin konuları sadece gelişim psikolojisi ve
öğrenme psikolojisi olarak kalmıştır.
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
Gelişim Psikolojisi
Öğretmene veya öğretmen adayına, çocukluktan itibaren
kişinin gelişim çağları boyunca geçirmiş olduğu biyolojik ve
bilhassa psikolojik değişiklikler hakkında bilgi verir.
Yani eğitimciye eğiteceği kişilerin gelişim çağlarına göre
sahip oldukları psikolojik özelliklerini belirtir.
Öğrenme Psikolojisi
Öğrenme psikolojisi ise psikolojik bir olay olarak öğrenmeyi
inceler. “Nasıl öğreniyoruz nasıl unutuyoruz?” gibi sorulara
cevap verir.
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
Gelişim Psikolojisi
Öğretmenlerin etkili öğrenmeyi sağlaya bilmeleri için,
değişik yaş ve öğrenim dönemlerindeki öğrencilerin
özelliklerini iyi bilmeleri gerekmektedir.
Bu bilgiler dahilinde de öğrenme ve öğretme ortamlarını
düzenlemek zorundadırlar.
Okul öncesi, ilköğretim, lise, üniversite gibi eğitim
kurumlarında öğrenim gören öğrencilerin her yönden
(Konuşma, düşünme, sosyal, duygusal, psiko-motor vb. )
gelişim özellikleri farklıdır.
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
Öğrenme ve Gelişim ile ilgili Kavramlar
BÜYÜME: Vücudun sadece boy, kilo ve hacim olarak
artmasıdır. Değişik organlarda değişik hızlarda gerçekleşir.
GELİŞİM: Organizmanın, döllenmeden başlayarak
bedensel, zihinsel, dil, duygusal, sosyal yönden belli
koşulları olan en son aşamaya ulaşıncaya kadar sürekli
ilerleme kaydetmesidir.
Olgunlaşma
Bireyin organlarının öğrenmenin etkisi olmaksızın
tamamen biyolojik ve kalıtımsal olarak kendilerinden
beklenen fonksiyonları yapabilecek düzeye ulaşmasıdır.
Yani yaşa bağlı olarak organizmanın kendisinden
beklenen davranışı yerine getirebilecek duruma
gelmesidir.
Örneğin: Ana okuluna giden bir çocuğun
parmaklarıyla makas tutabilecek düzeye gelmesi bir
olgunlaşmadır.
Hazır Bulunuşluluk
Hazır bulunuşluluk; bireyin zihinsel,sosyal ve bedenen
öğrenmeye hazır dönemde olması demektir.
Hazır bulunuşluluk olgunlaşmayı, duyuşsal özellikleri
(ilgi,tutum), bireyin konuyla ilgili ön öğrenmelerini ve bireyin
genel sağlık durumunu kapsar.
Örneğin: Bir çocuğun bisiklet kullanmaya hazır olması için
yani hazır bulunuşluluğu için;
Büyük kasların bisiklete binmek için gerekli olgunluğa
ulaşması (olgunlaşma)
Birisinin bisiklet binmeyi göstermesi veya öğretmesi (ön
öğrenmeler)
Bisiklete binmeyi istemesi (duyuşsal özellikleri)
Bisiklete binmek için genel sağlık durumunun elverişli olması
gerekmektedir (sağlık)
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
Öğrenme ve Gelişim ile ilgili Kavramlar
ÖĞRENME: Bireyin çevresiyle belli bir düzeydeki
etkileşimleri sonucunda meydana gelen nispeten kalıcı izli
davranış değişikliğidir.
Kritik Dönem
İnsanlar, bazı gelişim dönemlerinde ve yaşlarda, belirli
kazanımlar için yüksek duyarlığa sahiptir.
Bu dönemlerde uygun çevre koşullarının sağlanması halinde
kazanım çok daha çabuk ve etkili olmaktadır.
Eğer bu yaş aralıklarında uygun çevre koşulları sağlanamazsa,
ilerleyen süreçte kazanım gerçekleşse bile çok fazla zaman
almakta ve istenen kadar etkili olmamaktadır. İşte bu zaman
aralıklarına kritik dönem adı verilmektedir.
Genie isimli kız çocuğu, psikolojik olarak rahatsız olan babası
tarafından
1-2
yaşlarından
itibaren
küçük
bir
odaya
kilitlenmiştir. Genie konuşma dilini hiç duymamıştır. 13
yaşında bulunduktan sonra, Genie dilin bazı boyutlarını
öğrenebilmiştir.
Bununla
birlikte,
gramer
kurallarını
kullanması hiçbir zaman normal düzeye ulaşmamıştır ve sosyal
becerileri de fazla bir ilerleme göstermemişti r.
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
Gelişim ile ilgili Temel İlkeler
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
Gelişim, kalıtım ve çevre etkileşiminin bir ürünüdür.
Gelişim süreklidir ve belli aşamalarda gerçekleşir.
Gelişim nöbetleşe devam eder.
Gelişim baştan ayağa, içten dışa doğrudur.
Gelişim genelden özele doğrudur.
Gelişimde kritik dönemler vardır.
Gelişim bir bütündür.
Gelişimde bireysel farklar vardır.
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
1. Gelişim, kalıtım ve çevre etkileşiminin bir ürünüdür.
 Kalıtım yolu ile getirilen zeka kapasitesinin tam olarak
kullanılabilmesi için, bireyin bilişsel gelişimini bir çevre
içinde etkileşimde bulunması, zengin yaşantılar kazanması
gerekmektedir.
2. Gelişim süreklidir ve belli aşamalarda gerçekleşir.
 Gelişim ileriye doğrudur ve birikimli bir süreçtir. Her
aşama kendinden öncekine dayanır ve kendinden sonraki
aşamaya hazırlayıcıdır.
 Ancak bu gelişim aşamaları bir birinden keskin çizgilerle
ayrılmaz.
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
3. Gelişim nöbetleşe devam eder.
 Çeşitli dönemlerde gelişim alanları nöbetleşerek ön plana
çıkar. Örn: yürümenin ön plana çıktığı bir durumda,
konuşma duraklayabilir.
4. Gelişim baştan ayağa, içten dışa doğrudur.
 Önce başın, sonra göğüs ve karın, en sonunda da
bacakların ve ayağın kontrolü sağlanır.
 Önce iç organlar sonra kolların gelişimi gerçekleşir.
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
5. Gelişim genelden özele doğrudur.
 Çocuklar önce tüm vücutlarıyla hareket ederler. Daha
sonra belli etkinliklerde organlarını kullanırlar.
 Bir topu bütün vücudu ile tutmaya çalışırlar, sonra sadece
elleri ile tutarlar.
6. Gelişimde kritik dönemler vardır.
 0-1 yaş arası, Okul öncesi, Ergenlik dönemi…..
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
7. Gelişim bir bütündür.
 Gelişim alanları bir biri ile etkileşim içindedir. Örn:
Fiziksel gelişim yönünden güzel bir çoçuk başkaları
tarafından sevilir. Sevgi de duygusal yönden gelişime
büyük bir katkı sağlar.
8. Gelişimde bireysel farklar vardır.
 Bireysel farklılıklar olması, gelişmenin bireysel
farklılıklara göre gerçekleşmesine neden olur. Bu bireysel
farklılıklar KALITIM ile gelen farklılıklardır.
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
GELİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
 Kalıtım
 Çevre
•
•
•
Anne Babaların Çocuk Yetiştirme Tarzları
Ailenin Parçalanması
Çocukların Doğuş Sırası
 Hormanlar
GELİŞİM GÖREVLERİ-ÖDEVLERİ
Robert J. Havighurst
1900-1991
Bebeklik Dönemi (0-2 Yaş)
İlk Çocukluk Dönemi (3-6 Yaş)
Son Çocukluk Dönemi (7-11 Yaş)
Ergenlik Dönemi (12-18 Yaş)
Genç Yetişkinlik Görevleri (19-29 Yaş)
Orta Yetişkinlik Dönemi (30-59 Yaş)
İleri Yetişkinlik Dönemi (60 Yaş ve üstü)
Bebeklik Dönemi (0-2 Yaş) Gelişim Görevleri
• Doğumla birlikte çevre koşullarına uyum sağlar.
Fiziki çevredeki değişime göre vücut ısısını
korur.
• Solunum sistemi ve nabzı düzene girer.
• Katı yiyecekleri çiğnemeyi ve yutmayı
gerçekleştirir.
• Uyku saati, gece gündüz uykuları düzene girer.
• Dönemin sonlarına doğru dışkı kontrolü,
tuvalet eğitimi gerçekleşir.
• Dönemin sonuna doğru yürümeyi öğrenir.
• Konuşmanın öğrenilmesi
• El / göz koordinasyonunun başlaması
İlk Çocukluk Dönemi (3-6 Yaş) Gelişim Görevleri
• Öz-bakım becerilerinin (kendi kendine yemek
yiyebilme, üstünü giyinebilme gibi) kazanılması
• Cinsiyet farklılıklarının öğrenilmesi
• Cinsel gösterişsizliğin (cinsiyetini teşhir
etmemenin) öğrenilmesi
• Okumaya hazır hale gelme
• Doğru / yanlışın ayırt edilmeye başlanması
• Vicdan gelişiminin başlaması
• Çevreyle yakın ilişkilerin kurulmaya başlanması
• Konuşması rahat anlaşılır hale gelir.
• Aile bireyleri ve akranlarıyla yakın ilişki kurar.
• Toplumsal kurallara dair yanlış ve doğru
davranışı ayırt etmeye başlar
Son Çocukluk Dönemi (7-11 Yaş) Gelişim Görevleri
• Akranları ile birlikte olumlu ilişkiler
geliştirip, onlarla müşterek çeşitli
etkinliklerde bulunabilir.
• Cinsiyet
rollerini
kazanır.
Cinsiyetine
uygun
davranışları
kazanır.
• Okuma yazma ve hesap yapma gibi
temel okul becerilerini geliştirir.
• Değerleri ve vicdan anlayışı gelişir.
• Kişisel bağımsızlığı oluşmuştur. Bu
dönemde kendi iradesiyle bir işe
girişmek, işi yönlendirmek ve
sonlandırmak
anlamında
bağımsızdır.
• Cinsiyete
uygun
davranışları
(cinsiyet rollerini-uygun erkeksi
veya kadınsı sosyal rolü) öğrenme
• Sosyal grup ve kurumlara karşı
tutum geliştirme
Ergenlik Dönemi (12-18 Yaş) Gelişim Görevleri
• Bedensel özelliklerini kabul edip etkili
biçimde kullanır.
• Aile içinde duygusal bağımsızlığını
kazanır. Aileye ayrıntılı bilgi vermek veya
önceden izin almak gibi davranışlarda
bulunmak istemez.
• Mesleğine karar verir ve buna hazırlanır.
• Erkek veya kadın cinsel olgunluğuna
erişilir.
• Evliliğe ve aile yaşamına hazırlanır.
• Değerleri oluşur ve ahlâk sistemi gelişir.
İdeolojilere duyarlıdır. Kendi değer
sistemine uygun yönelimlerde bulunur.
• Toplumsal temelde sorumlu bir davranış
kazanmak ister. Yetişkinlerin dünyası
içinde bulunmak ve sorumluluk almak
Ergenlik Döneminde Gerçekleşen Bazı Davranış ve Tutumlar
• Akranlarla arkadaşlık, bağlılık ve gruplaşma.
• Yalnız kalma isteği ve bağımsızlaşma çabaları.
• Sinirlilik, huzursuzluk, mutluluk, çabuk küsme, hırçınlaşma gibi
sık görülen ve sürekli değişen duygular.
• Başlangıçta ilgisiz kalsa da sonradan oluşan cinsel merak ve
fonksiyon.
• Benmerkezci düşünme.
• Göreceli düşünme (Ergen kendi deneyimleri ve değerlerine göre
düşünür).
• Fiziksel biçimiyle sürekli ilgilenme, aynada kendini inceleme.
• Soyut düşünme, eleştirme, kendine ait kavram oluşturma.
• Dinsel ve mistik konularla ilgilenme.
Ergenlik Döneminde Gerçekleşen Bazı Davranış ve Tutumlar
• Meslek ve yüksek öğretim program seçimi ile ilgili endişeler
yaşanır.
• Ekonomik gelir elde etme çabaları.
• Sanat, spor, kültür etkinliklerine yönelme.
• Giysi ve eşyaların seçiminde titizlik.
• Olumlu kimlik kazanma (benlik kavramı) sürecini yaşarlar.
• Hızlı bedensel büyümeden dolayı sakarlık ve dikkatsizlik artar.
• İdeal ve değer oluşturma.
• Ahlak gelişiminde ve sosyal kuralları öğrenmede bağımsızlık
isterler.
Genç Yetişkinlik Görevleri (19-29 Yaş) Gelişim Görevleri
• Hayatını kiminle paylaşacağına
karar verir (eşini seçme).
• Aile kurma sorumluluğunu üstlenir.
• Bir işe girip meslek kariyerini
geliştirir.
• Vatandaş olarak sorumluluklar alır.
(vergi, askerlik, oy verme vb.)
• Toplum içinde uyumlu bir toplumsal
gruba katılır.
• Eş seçimi yapma ve evli şekilde
yaşamayı öğrenme
Orta Yetişkinlik Dönemi (30-59 Yaş) Gelişim Görevleri
• Yetişkinlere
özgü
toplumsal
sorumlulukları üstlenir.
• Ekonomik açıdan düzenini kurup
hayat standarda geliştirir.
• Yeni kuşaklara rehberlik eder.
• Serbest
zamanlarında
işleri
dışında hoşlandığı uğraşlar edinir.
• Eşiyle bütünleşmiş bir kişi olarak
hayatını sürdürür.
• Orta yaşın özelliklerinden olan
fizyolojik değişiklikler kabul eder.
• Kendi ana-babasına karşı ebeveyn
rolü üstlenir.
İleri Yetişkinlik Dönemi (60 Yaş ve üstü) Gelişim Görevleri
• Azalmış olan bilişsel güç ve
sağlık sorunlarına uyum sağlar
ve sahip olduğu gücü ölçüsünde
faaliyette bulunur.
• Gelir düzeyi daha sınırlı olduğu
için bu duruma ve emekliliğe
uyum sağlar.
• En önemli streslerden biri olan
eşin ölümüne uyum sağlar.
• Akranlarıyla ilişkilerini canlı
tutar ve iletişim içinde olur.
• Kendine
göre
ortam
düzenleyerek döneme özgü
daha doyurucu yaşam koşulları
oluşturur.
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
FİZİKSEL GELİŞİM
 Fiziksel gelişim bedensel ve psiko-motor (devimsel) gelişim
olmak üzere iki başlık altında incelenebilir.
 Bedensel gelişim, vücudun ağırlıkça, hacimce artması, boy
olarak uzamasının yanı sıra bedeni oluşturan tüm alt
sistemlerin kendinden beklenen fonksiyonları yerine
getirebilecek duruma gelmesidir.
 Devimsel gelişim ise zihin-kas koordinasyonuna dayanan
gelişimdir. Bireyin vücudunu kontrol altına almada
gösterdiği becerinin atmasıdır.
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
BİLİŞSEL GELİŞİM
 Bebeklikten yetişkinliğe kadar bireyin, çevreyi, dünyayı
anlama yollarının daha kompleks ve etkili hale gelmesi
sürecidir.
Başka bir ifade ile;
 Bireyin çevresindeki dünyayı anlama ve öğrenmesini sağlayan,
aktif zihinsel faaliyetlerdeki gelişmeye bilişsel gelişim denir.
 Piaget, Bruner ve Vygotsky , çocuğun çevresindeki dünyayı,
değişik yaşlarda nasıl ve niçin böyle gördüğünü ve algıladığını
belirlemeye çalışmışlardır.
Bilişsel Gelişim Dönemleri (Piaget)
1. Duyusal – motor dönem (0-2 yaş)
a. Birinci döngüsel tepkiler (0-4 ay)
b. İkinci döngüsel tepkiler (5-11 ay)
c. Üçüncü döngüsel tepkiler (12-24 ay)
2. İşlem öncesi dönem (3-6 yaş)
a. Sembolik (kavram öncesi) dönem (3-4 yaş)
b. Sezgisel dönem(5-6 yaş)
3. Somut işlemler dönemi (7-11 yaş)
4. Soyut işlemler dönemi (12-18yaş)
AHLAK (MORAL - TÖREL)
GELİŞİMİ
Ahlak gelişimi hem bilişsel gelişimle hem de kişilik gelişimiyle
bağlantılıdır.
Ahlak gelişimi, bireyin içinde yaşadığı toplumun kurallarını
içselleştirmesi olarak değerlendirilebilir.
AHLAK NEDİR?
Güngör'e göre (2003) ahlak nedir sorusuna üç biçimde yanıt aranabilir:
• Doğruyu yanlıştan ayırt etmek,
• Bu ayrıma göre davranmak,
• Erdemli davranışlarla onur duygusunu yaşamak ve insanın, ölçütleri
çiğneyen eylemleri için suçluluk ve utanma duyma yeteneği.
KOHLBERG'IN AHLAK GELİŞİMİ SÜRECİ
Gelenek Öncesi Düzey
Ceza ve İtaat Eğilimi
Araçsal ilişkiler Eğilimi
Geleneksel Düzey
Kişilerarası Uyum Eğilimi
Kanun ve Düzen Eğilimi
Gelenek Sonrası Düzey
Sosyal Sözleşme Eğilimi
Evrensel Ahlak ilkeleri Eğilimi
I. Gelenek Öncesi Düzey
Bu düzeyde kişi iyiyi-kötüyü, doğruyu-yanlışı ceza ödül gibi fiziksel
sonuçlarına göre ya da bu kuralları ortaya koyan kimselerin fizik gücüne
göre değerlendirir.
Benmerkezcilik ve bencillik gözlenir.
1. Ceza ve İtaat Eğilimi (Cezadan Kaçma - Boyun Eğme)
Bu evrede otoriteye kesin surette uyum vardır ve çocuklar
cezalandırılmaktan kaçarlar.
Bir davranışın sonucu, o davranışın iyi ya da kötü olduğunu belirler.
ÖRNEKLER
Odasında televizyon izleyen Ahmet, annesinin ayak sesini duyunca hemen
çalışma masasının başına oturup ders çalışmaya başlar.
Kırmızı ışıkta karşıdan karşıya geçen yayaya sorulur: Burada bir trafik polisi
olsaydı, yine aynı şeyi yapar mıydınız? "Hayır" cevabı alınır.
İzin almadan şekerleri cebine dolduran çocuğa, bu yaptığının ayıp olup
olmadığı sorulduğunda "Kimse görmedi ki" cevabını verir.
b. Araçsal İlişkiler Eğilimi (Saf Çıkarcılık - Değiş TokuşBireyselcilik)
Bireyin kendi istek ve gereksinimleri, başkalarınınkinden daha önceliklidir.
Doğru davranış, kişinin gereksinimlerini tatmin eden davranıştır. Sevgi,
adalet, bağlılık gibi kavramlar yerine pragmatik alış-veriş söz konusudur.
Örnekler
Düğünde onlar bizim oğlana altın takmıştı, bizim de onlara altın takmamız
lazım.
Kan verin, bir gün sizin de ihtiyacınız olabilir.
Burhan Altıntop tiplemesi.
Pastayı keserken daima en büyük dilimi kendisine ayıran bir çocuğun hangi
dilimin kendisine geleceğini bilemediği zamanlarda, pastayı mümkün
olduğunca eşit kesmeye çalışması.
2. Geleneksel Düzey
Bu dönemle birlikte birey ailesi, arkadaşları, içinde yaşadığı ulus için ilk kez
kendi ihtiyaçlarını ikinci plana atar. Yavaş yavaş özgeciliğin ortaya çıktığı
görülür.
"Empati" yeteneğinin kazanılmasıyla birlikte birey kendisini başkalarının
yerine koyabilmektedir.
Kohlberg'e göre rol alma ya da empati kurma becerisi gelenek öncesi
düzeyden geleneksel düzeye geçişte en önemli bilişsel ayırt edicidir.
c. Kişilerarası Uyum Eğilimi (İyi Çocuk Eğilimi)
Bireyin kendi ihtiyaçlarını ikinci plana atabildiği ilk evredir.
Süreç dahilinde 'iyi davranış' demek 'başkalarını mutlu etmek' demektir.
Birey, olayları çevresindeki kişilerin gözleriyle görmeye başlamıştır (Empati).
Bireyin davranışlarının temelinde kendisi değil, yakın çevresi yatmaktadır.
Birey içinde bulunduğu akran grubunun kuralları geçerlidir. Temel güdü, bu
grup tarafından kabul edilebilmektir.
ÖRNEKLER
Toplumsal bir konuda imza kampanyasına katılan Ayşe'ye neden bu
kampanyaya katıldığı sorulduğunda "Öğretmenini çok sevdiğini, o
katıldığı için kendisinin de katıldığını" söyler.
Semih, derslerine düzenli devam etmekte, okulu hiç aksatmamaktadır. Bir
gün arkadaş grubu okulu asmaya karar verir ve Semih'i de çağırır. Semih
başta arkadaşlarıyla gelmek istemez, ancak arkadaşlarının "Hiç mi
hatırımız yok, bizi de mi kıracaksın?" sözleri üzerine, onları kırmamak
adına arkadaşlarıyla birlikte okulu asar.
Annesine, arkadaşlarıyla kavga etmeyeceğine dair söz veren Semih, parkta
oynarken, bir arkadaşının zorla kendisini salıncaktan indirmeye çalışması
üzerine kavgaya tutuşur. Kavgada kaşı ayrılır, çok canı yanar. Buna karşın
annesine söz verdiği için durumu anlatmaz, eve gelirken düştüğünü söyler.
d. Kanun ve Düzen Eğilimi
Bireyin toplumsal görevlerini içinde yaşadığı ulusun kurallarına uygun
olarak yerine getirmesi bu dönemin doğru davranışıdır. Artık akran ya da
aile kuralları değil, toplumsal kural ve kanunlar geçerlidir.
Kanunlar tartışılmadan, sorgulanmadan uygulanır; kurallara ve kanunlara
uymayanlar onaylanmaz, uygun şekilde yaptırım uygulanır. Artık önemli
olan başkalarını mutlu etmek değil, mevcut kanunlara koşulsuz uyum
göstermektir.
ÖRNEKLER
Komşusunun kaçak elektrik kullandığını öğrenen Ahmet Bey, komşusunu
hemen ilgili makamlara şikâyet eder.
Ahmet, elinde fırsat olduğu halde, kopya çekmek yasak olduğu için kopya
çekmemektedir.
Mehmet Bey, etrafta hiç trafik polisi olmadığı halde karşıdan karşıya
geçmek için yeşil ışığın yanmasını beklemektedir.
3. Gelenek Sonrası (Üstü) Düzey (Özerk ya da İlkeli
Düzey)
Bu düzeye ulaşabilen bireyler, mevcut otoriteden bağımsız olarak,
toplumsal düzeni, yasaları sorgulayabilmededirler. Böylece birey ahlak
ilkelerini seçebilir, kendisine özgü ahlaki değerler sistemi geliştirir.
Gelenek sonrası düzey, kuralları reddetmek anlamına gelmez.
e. Sosyal Sözleşme Eğilimi
Toplumun kanunlarının demokratik olarak değiştirilebilmesi esasına
dayanır.
Kanunların var olma nedeni sosyal düzeni koruma ve temel yaşamaözgürlük haklarını güvence altına almaktır.
Yasalar, kanunlar, düzen, sistem, olduğu gibi, körü körüne kabul edilmez,
sorgulanır. Gerektiğinde değiştirilebilir.
ÖRNEKLER
Bir avukat, halen yürürlükteki bir yasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu
gerekçesiyle mahkemeye başvurmuştur.
Meslek liselerine karşı uygulanan katsayı uygulaması mahkemeye verilmişti.
f. Evrensel Ahlak İlkeleri Eğilimi
Bireyin ahlak ilkelerini kendinin seçip oluşturduğu, ahlak gelişiminin son
aşamasıdır. Bu aşamada sözü edilen temel ilkeler; adalet, insan hakları,
gibi soyut düşüncelerdir. Evrensel ahlak ilkelerinin özünü 'Her ne koşulda
olursa olsun, insan hayatı her şeyden önemlidir.' düşüncesi
oluşturmaktadır.
ÖRNEKLER
Dünya tarihi savaşlarla doludur. Hatta son beş yüz yıllık sürede savaşsız
geçmiş bir yıl yok gibidir. Ancak hiçbir şey savaş nedeni olmamalıdır.
Çünkü yaşamda hiçbir şey, bir insanın hayatından daha önemli değildir.
Mehmet Bey, denizde boğulmak üzere olan ve "imdat" diye bağıran bir kişi
görür. Kendisi çok iyi yüzme bilmediği halde, hiç düşünmeden suya atlayıp
o kişiyi kurtarmaya çalışır.
KİŞİLİK GELİŞİMİ
KİŞİLİK GELİŞİMİ
KİŞİLİK: Bireyi başkalarından ayıran bireyin doğuştan
getirdiği ve sonradan kazandığı özelliklerin bir bütünüdür.
İnançlarımız, duygularımız, yeteneklerimiz, güdülerimiz,
huyumuz, sosyal-fiziksel-bilişsel özelliklerimiz, karakter ve
değerlerimiz, tutumlarımız, görüşlerimiz vb. tüm özelliklerimiz
kişiliğimizi oluşturur.
Kişilik, insan davranışlarının tüm yönlerini kapsayan bir
özelliktir.
Kişilik gelişimi, diğer gelişim alanları gibi bireysel bir hızla
ilerler ve gelişimin tüm yönleriyle etkileşim içerisindedir.
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ
Öğrenme: büyüme ve vücutta değişik etkilerle oluşan geçici
değişmelere atfedilemeyecek, yaşantı ürünü olarak meydana gelen
davranışta ya da potansiyel davranıştaki nispeten kalıcı izli
değişimedir.
Öğrenmenin Özellikleri:
1. Davranışta gözlenebilir bir değişme olması
2. Bu değişmenin nispeten sürekli olması
3. Davranıştaki değişmenin yaşantı kazanma sonrasında olması
4. Davranıştaki değişmenin yorgunluk, hastalık, ilaç vb. nedenle
geçici bir biçimde meydana gelmemesi
5. Davranıştaki değişmenin sadece büyüme sonucunda
oluşmaması
Yaşantı: bireyin çevresi ile belli bir düzeydeki etkileşimleri
sonucunda bireyde kalan izdir.
Davranış: Organizmanın her türlü etkinliğidir. Organizmanın
gözlenebilen ya da gözlenemeyen açık ya da örtük etkinliklerinin
tümüdür.
Davranışçılar
Bilişselciler
DAVRANIŞÇI KURAMLAR
Davranışçılar, öğrenmeyi uyarıcı ile davranış
arasında bağ kurma işi olarak görmektedirler.
Bu yüzden davranışçıların genel adlı U-T (uyarantepki) kuramcılarıdır.
Davranışçılar, insan zihnini doğuştan boş olarak
kabul ederler. Her şey sonradan öğrenilir.
Davranışçılar, “öğrenme” teriminden ziyade
“koşullanma” terimini kullanırlar. Organizma
çevreden gelen uyarıcılara tepki göstererek öğrenir.
Öğrenme, anlaşılabilir ve açıklanabilir. O nedenle
de organizmanın (kara kutu) içinde olanlarla değil,
dışa yansıyan hareketleriyle ilgilenilmelidir.
Davranışçılara göre, davranış
değişmesine neden olan üç temel
öğrenme süreci vardır. Bunlar: klasik
koşullanma, edimsel koşullanma ve
gözlem yoluyla öğrenme dir. Bu üç
kuram davranış değişmesini farklı
yorumlarla açıklamaktadırlar.
Davranışlar üç grupta toplanır.
DAVRANIŞLAR
1. Doğuştan Gelen Davranışlar
İçgüdüsel, refleksif davranışlar
2. Geçici Davranışlar
Alkol, ilaç, hastalık vb. etkisi ile oluşanlar
3. Sonradan Kazanılan
Davranışlar
Öğrenme ürünü davranışlar
a. İstendik Davranışlar
Planlı eğitim ürünü davranışlar
b. İstenmedik davranışlar
a) Kötü Kültürel Koşullar altında kazanılan
davranışlar
b) Eğitimin hatalı yan ürünü olan
davranışlar
Öğrenme Kuramları
Davranışçı
Kuramlar
Klasik
Koşullanma
Pavlov
Bitişiklik
Watson
Guthrie
Bağlaşımcılık
Thorndike
Edimsel
Koşullanma
Skinner
Sistematik
Davranış
Hull
Bilişsel Ağırlıklı
Davranışçı Kuramlar
Bilişsel
Kuramlar
İşaret/Gestalt
Gestalt
Tolman
Koffka
Kohler
Sosyal Bilişsel
Bandura
Wertheimer
Bilgiyi İşleme
Gagne
Hümanist
Kuramlar
İhtiyaçlar
hiyerarşisi
Maslow
Danışan Odaklı
Terapi
Rogers
Yapılandırmacılık
Nörofizyolojik
Kuram
Bilişsel
Yapılandrmacılık
Nörofizyolojk
Kuram
Piaget
Hebb
Sosyal
Yapılandırmacılık
Vygotsky
TEPKİSEL (KLASİK) KOŞULLANMA
Ivan Petrovich Pavlov
Rus Fizyolog
1904’te tıp alanında Nobel ödülü aldı.
Tepkisel Koşullanma
 Başlangıçta nötr olan bir uyaranın, geçirilen yaşantılar
sonrasında koşullu uyarıcı haline gelmesi durumudur.
TEMEL KAVRAMLAR
KOŞULLU
UYARICI
• Organizma
üzerinde
hiçbir
etkisi
olmayan
uyarıcı
NÖTR
UYARICI
KOŞULSUZ
UYARICI
• Hiçbir
etmene
bağlı
olmadan
var olan
doğal ve
otomatik
tepkiyi
ortaya
çıkaran
uyarıcıdır
•Koşulsuz
uyarıcının
organizmad
a ortaya
çıkardığı
doğal ve
otomatik
tepki
KOŞULSUZ
TEPKİ
•Başlangıçta nötr
bir uyarıcı iken
koşulsuz uyarıcı
ile birlikte
verilerek koşulsuz
uyarıcının ortaya
çıkardığı etkiyi
paylaşması
sağlandıktan sonra
tek başına
verildiğinde de
aynı doğal ve
otomatik tepkiyi
ortaya çıkaran
uyarıcı
•Koşullu
uyarıcıya
verilen
doğal ve
otomatik
tepki
•Koşulsuz
tepki ile
koşullu
tepki her
zaman
aynıdır
KOŞULLU
TEPKİ
TEPKİSEL KOŞULLANMA ÖRNEKLERİ
KOŞULLU UYARICI
KOŞULLU TEPKİ
Otobüs görünce
Mide Bulantısı
Limon görünce
Ağzın sulanması
Kan görünce
Bayılma
Üniformalı birini görünce
Paniğe kapılma
Diş Hekimi gördüğünde
Kalp çarpıntısı
Karşı cinsi gördüğünde
Heyecanlanma
Para görünce
Sevinme
Fare görünce
Sıçrama
ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK
Bu tür koşullanmada organizma bir ödül alma ya da cezadan kaçma
amaçlı davranışlar gösterir. Bu denemeleri başarısızlıkla sonuçlanır.
Durumu değiştiremeyeceğini anlayan organizma pasif kalır ve bu
pasifliği geneller.
Öğrenilmiş çaresizlikte sonuç ne olursa olsun kabullenilir.
Kızların kendisini beğenmediğini düşünen bir erkek buna inanır ve
karşı cinsten uzak durur.
Kendini Gerçekleştiren Kehanet (Pygmalion Etkisi)
Pygmailon etkisi, "bir kişi neyi beklerse, onun gerçekleşme ihtimali
daha yüksektir" şeklinde açıklanır.
Yani gündelik yaşamda düşüncelerimiz davranışlarımıza yön
vermekte, bunun sonucunda da olmasını beklediğimiz şeyler
başımıza gelmektedir.
Örnek: Çalışmayan dondurucuda ölen adam.
“Okul korkusu” veya “sınav korkusu” ve hatta
“Matematik korkusu” denen duygular, klasik
koşullanma programları ile azaltılabilir veya
giderilebilir.
Klasik koşullanma, insanların karmaşık
bilgileri öğrenmesini açıklayamamaktadır.
Ancak insanların, belli bir nesneye ya da
olaya karşı gösterdiği bazı duyuşsal
tepkilerin klasik koşullanma ile öğrenildiği
sanılmaktadır.
********Bilgiler için değil ama, tutumlar, ilgiler ve
duygularla ilgili öğrenmelerde klasik koşullanma
kullanılabilir.
*******..Klasik koşullanma ile açıklanan diğer bir öğrenme
de fobik tepkilerdir.
OLUMLU, OLUMSUZ PEKİŞTİRME VE CEZA KAVRAMLARI
Süreç
Davranıştan sonra
Olumlu
Olumlu uyarıcı ortama eklenir
pekiştirme
Davranışın durumu
Davranışın yapılma sıklığı artar
Olumsuz Olumsuz uyarıcı ortamdan çıkarılır Davranışın yapılma sıklığı artar
pekiştirme
Ceza 1
Olumsuz uyarıcı ortama eklenir
Davranışın yapılma sıklığı azalır
Ceza 2
Olumlu uyarıcı ortamdan çıkarılır Davranışın yapılma sıklığı azalır
Cezanın Olumsuzluğu
Ceza, organizmaya istemediği bir şeyin verilmesi (I. Tür Ceza) ya da istediği bir
şeyin verilmemesidir (II. Tür Ceza).
Bir başka deyişle organizmaya olumsuz pekiştireçlerin verilmesi ya da olumlu
pekiştireçlerin verilmemesidir.
Evde yaramazlık yapan çocuğun dışarı çıkmasına izin verilmemesi II. tür cezadır.
Ödevini yapmayan bir öğrenciye bağırılması I. tür cezadır.
Ceza uygulandığı sürece yapılmaması istenen davranış baskı altına alınmakta fakat
alışkanlıkları yok etmemektedir.
Ceza çoğu zaman, bir davranışı yapmamayı değil, yaptığı zaman yakalanmamayı
öğretir, çünkü cezalandıran sürekli olarak öğrencinin yanında olmamaktadır.
Ceza bir davranışı yapmamayı öğretebilir, ama ne yapılacağını söylemez.
Ceza cezalandırılan ile cezalandıranın arasında soğuk rüzgarlar esmesine neden
olur.
Cezalandırılan davranış başka kaynaklar tarafından ödüllendiriliyorsa, bir
işe yaramaz.
Örneğin, öğrenci sigara içtiği için arkadaşları tarafından onaylanıyorsa,
öğretmenin onu cezalandırması etkili olmayacaktır.
Ceza bazı durumlarda davranış üzerinde genellenmiş bir ketleyici etki yapabilir.
CEZA KULLANILDIĞINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
Ceza geciktirilmemelidir.
Cezada öğrencinin tüm kişiliği değil ceza konusu olan davranış
odak noktası yapılmalıdır.
Ceza vermeye karar verilince ceza konusu tartışılmamalıdır.
Gülerek ceza verilmemelidir.
Kötü sözlerden kesinlikle kaçınarak, özel konuşma veya
olumlu pekiştireçlerden mahrumiyet gibi teknikler kullanılmalıdır.
BİLGİYİ İŞLEME KURAMI
1. Bilgiyi işleme kuramı, insan öğrenmesinde öğrenme sürecini
bilgisayara benzetmektedir.
2. İnsan zihni bilgiyi alır, işler, biçim ve içeriğini değiştirir, depolar,
gerektiği zaman geri getirir ve tepkiler üretir.
3. Tüm süreç bilgisayarda “program” bireylerde ise “yürütücü
kontrol” tarafından denetlenmektedir.
Bilgiyi işleme kuramı iki temel öğe üzerinde durmaktadır.
1. Birincisi üç yapıdan oluşur; duyusal kayıt , kısa süreli bellek / çalışan
bellek ve uzun süreli bellektir.
2. İkincisi ise bilişsel süreçleri içerir. Bunlar içsel, zihinsel eylemlerdir ve
bilginin bir yapıdan diğerine geçişini sağlarlar.
3. Birey her an çevresinden gelen uyarıcıların etkisi altındadır. ÖRNEK:
Derslikte bir öğrenciyi düşünürsek , öğretmenin sesi , tepegöz
saydamından tahtaya yansıyan yazılar , kitaptaki şema ve yazılar, diğer
öğrencilerin fısıltıları, dışarıdan gelen sesler, sandalyeden gelen uyarıcı
onu bombardımana tutar . Başka bir söylemle , dünya bilgi doludur .
Sesler , kokular, tatlar, şekiller,sözcükler ve müzikle. Tüm bu uyarıcılar
bilgiyi işleme sürecini başlatır.
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
Bilgiyi işleme kuramının birinci adımı bireyin duyu organları yolu ile
çevreden gelen uyarıcıları alması ile başlar.
1.
Duyular dikkat ve algı süreçleri aracılığı ile kısa süreli belleğe
geçirilir. Depolama yetikliği çok sınırlı olan kısa süreli bellek
aynı zamanda çalışan bellektir.
2. Bilgi bazı süreçlerin yardımı ile uzun süreli belleğe geçer.
3.
Bilgi, gereksinim olduğunda uzun süreli bellekten araştırılır ve
geri getirilir. Bu işlem bazen bilinçli olarak yapılır, bazen de
otomatik olarak.
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
4. Uzun süreli bellekteki bilgi, kısa süreli bellekten gelen bilgi ile
birleşir.
5. Sistemin son elemanı yürütücü kontroldür. Yürütücü kontrol tüm
sisteme rehberlik ve yönetim görevini yüklenmiştir.
1-4 sn
20 sn-7 birim
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
BELLEK TÜRLERİ
1. Duyusal Kayıt: Çevreden gelen uyarıcılar duyu organları yolu ile
duyusal kayda gelirler. Duyusal kaydın kapasitesi çok geniş
olmasına karşın bilginin kalış süresi çok kısadır. Ancak dikkat ve
algı süreçleri ile bu bilginin bir kısmı alınır ve kısa süreli belleğe
gönderilir.
2. Gözlerimizin önünde bir kalemi ya da parmağımızı sallarsak
objeden geriye kalan gölgeyi fark ederiz . Elimizle diğer
kolumuza hafifçe vurursak, vurmayı hemen duyumsarız. Başka
bir söylemle biz vurma ve kalem izini gerçek kalktıktan sonra
duyumsarız. Bu durumlar, duyu girdisinin duyusal kayıtta çok
kısa kaldığını göstermektedir.
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
3. Duyusal kaydın içerdiği bilgi özgün uyarıcının tam bir kopyasıdır.
4. Duyusal kaydın varlığı insan yaşamında kritik bir öneme sahiptir.
5. Duyusal kaydın kapasitesinin sınırsız olmasına karşın gerekli
bilgiler işlenmezse kaybolur ya da var olan bilgi yeni bilgi
tarafından itilir.
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
1. Kısa Süreli Bellek:Duyusal kayıttan dikkat ve algı süreçleri
sonunda ayrılan bilgi , sistemin ikinci öğesi olan kısa süreli
belleğe geçer. Kısa süreli belleğin hem bilgi tutma süresi, hem de
kapasitesi sınırlıdır.
2. Kısa süreli bellekte bilginin kalma süresi yaklaşık 20-30
saniyedir.
3. Bilginin kısa süreli bellekte daha uzun süre kalması , bilgi
üzerinde düşünmek ve onu yinelemekle sağlanır.
4. Kısa süreli bellekte zihinsel tekrarın (rehearsal) öğrenmede önemi
büyüktür.
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
ÖRNEK : Birey bir kuş ile karşılaştığında, kuşun imgesi kısa süreli
belleğe geçer, aynı anda uzun süreli bellekten kuşlara ilişkin bilgi
araştırılır ve kuşun hangi tür olduğu belirlenir. Kısaca,tanımlama aynı
anda gelir, çünkü, kuşa ilişkin tüm bilgiler uzun süreli bellekte
depolanmıştır.
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
1. Uzun Süreli Bellek: Bilgiyi işleme modelinde bilgiyi, özellikle iyi
öğrenilmiş bilgiyi, uzun süre saklayan kısmına uzun süreli bellek
adı verilmektedir.
2. Uzun süreli bellek, bilgiyi her istendiğinde kullanılmaya izin
veren bir ağa sahiptir. Kapasitesi sınırsızdır,bazı kestirimlere göre,
sınır bir milyondan fazladır ve bazı olaylar sonsuza dek
kalmaktadır .
3. Uzun süreli bellekte birçok farklı bilgi bulunur : Görsel imgeler,
duygular, tatlar, sesler, kokular, problem çözmek için stratejiler,
dili anlamaya yarayan kurallar, olaylar, çocuklukta geçirilen
deneyimler vb.
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
1. Uzun süreli bellek anısal bellek (episodic memory) ve anlamsal
bellek (semantic memory) olarak iki temel bölümden oluşur.
2. Anısal bellek, kişisel yaşantılarla ilgili bölümdür. Belirli bir
zaman, yer ve olaylarla ilgilidir. Örneğin; yemekte yediklerimiz,
özel bir günde giydiğimiz giysi, yaptığımız gezi anısal
bellektedir.
3. Yaşamımızda başımızdan geçen tüm olaylar, şakalar, dedikodular
anısal bellekte tutulur.
4. Anılar güç sarf edilmeden öğrenilir.
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ
5. Anlamsal bellek, uzun süreli belleğin kurallar, genellemeler,
kavramlar, problem çözme becerileri gibi genel bilgilerin yer aldığı
bölümdür.
6. Anlamsal bellekte bilgi önerme ağları (propositional networks) ve
şemalar biçiminde depolanır.
7. İşlemsel bellek, belli bir işlemin nasıl yapıldığına ilişkin bilgilerin
saklandığı bellek bölümüdür.
8. İşlemsel bellekte işlemlerin basamaklarının oluşması uzun zaman
alır, ancak oluştuktan sonra anımsanması çok kolaydır.
9. ÖRNEK : Yüzmenin öğrenilmesi zaman alır ancak unutulmaz.
Download