S19. Hastaların Yaşam Tarzı Değişiklikleri Konusundaki Bilgi

advertisement
Hastaların Yaşam Tarzı Değişiklikleri Konusundaki Bilgi
Düzeylerinin ve Uygulamalarının Kardiyovasküler
Hastalıklarının Seyrine Yansımasının Değerlendirilmesi
Elif Kolay, Dilara Duygulu, Büşra Kartal, Ece Ünalan, M. Emin Bozdoğan
Danışman: Doç. Dr. L. Elif Sade
ÖZET
Giriş: Yaşam tarzı değişiklikleri (YTD) kalp ve damar hastalıkları için
majör risk faktörleri olan sigara, hipertansiyon, hiperglisemi, dislipidemi,
ve obezitenin kontrol altına alınabilmesi için en önemli basamağı oluşturur.
Çalışmamız, hastaların YTD konusundaki bilgi ve uygulamalarının
hastalıklarının seyrini olumlu yönde etkileyeceği hipotezini test etmek için
planlanmıştır.
Metot: Kardiyoloji polikliniğine başvuran 128 hastaya rastgele olarak anket
uygulandı. YTD konusundaki bilgi düzeyleri, YTD’yi ne ölçüde uyguladıkları
ve YTD uygulamalarının hastalıkları üzerine etkisi değerlendirildi. YTD
diyet alışkanlıkları, tuz, sigara, alkol tüketimi ve egzersiz uygulamasını
içermekteydi. Hastalıkların seyrini değerledirmek için hastaların
semptomları, rutin kontrol dışında beklenmedik hastane başvuruları,
tekrarlayan hastaneye yatışları, tanı alan hastalıkları, tedavi amaçlı
müdahaleler (miyokart infarktüsü, koroner anjiyografi, stent, kalp pili,
bypass vb) geçirip geçirmedikleri ve fonksiyonel kapasiteleri sorgulanmış
laboratuar bulguları (kan basıncı, kan glukoz ve lipit değerleri)
kaydedilmiştir. YTD ile ilgili bilgi ve uygulamaları için her bir unsura 1 puan
verilerek skorlar hesaplanmıştır.
Bulgular: Bilgi ve uygulama skorları 0-8 arasında puanlardan
oluşmaktaydı. Hastaların %87’sinin bilgi skoru 6 ve üzerinde iken sadece
%34’ünün uygulama skoru 6 ve üzerinde saptandı. Özellikle >5g/gün tuz
(%36), kırmızı et (%91), katı yağ (%57) tüketiminin yüksek oranlarda
olduğu, fizik aktivite düzeyinin (%20) ise çok düşük olduğu belirlendi.
Skorlar ile hastalık seyri arasında ilişki bulunamadı fakat YTD uygulamaları
tek tek incelendiğinde tuz tüketimi fazla olanlarda ödem ve hipertansiyon
şikayetlerini daha yüksek oranda olduğu, katı yağ tercih edenlerde
koroner damar hastalığının daha sık, balık tüketenlerde ise daha az oranda
olduğu, fiziksel aktivite yapanlarda da yapmayanlara göre daha az oranda
hastaneye yatışların olduğu görüldü. Ayrıca katı yağ tüketenlerde ve
sedanter yaşantısı olanlarda obezite de daha yüksek oranda saptandı.
Ancak bu farklar istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı. Öte yandan
obezitesi olanlarda sistolik ve diyastolik kan basıncı ile serum glukoz
değerleri istatistiksel olarak daha yüksek bulundu.
Sonuçlar: Kardiyoloji polikliniğine başvuran hastalar YTD konusunda iyi
düzeyde bilgi sahibidirler. Ancak YTD’yi yetersiz düzeyde
uygulamaktadırlar. Uygulamadaki bu yetersizlik ile bazı semptom ve
bulgularda, tekrarlayan hastaneye yatışlarda, koroner arter hastalığı ve
obezite sıklığında artış görülmüştür. YTD uygulama yetersizliği kan basıncı,
kan şekeri ve kısmen kolesterol kontrolünü bozmaktadır. YTD
uygulamalarındaki yetersizliğin hastalıkların seyri üzerindeki olumsuz
etkilerinin ispatlanabilmesi için daha geniş ölçekli kohort çalışmalarına
ihtiyaç vardır.
GİRİŞ
Kalp ve damar hastalıkları, günümüzde, gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkelerde başta gelen morbidite ve mortalite nedenlerindendir. Sigara,
hipertansiyon, diyabet, dislipidemi, hareketsiz yaşam, obezite, birinci
derece akrabalarda erken yaşta kalp-damar hastalığı öyküsü, ileri yaş,
erkek cinsiyet kalp ve damar hastalıkları için majör risk faktörleridir.Aile
öyküsü, yaş, cinsiyet müdahale alanı dışında yer almasına rağmen diğer
risk
faktörlerinin
indirilebilir.Yaşam
etkisi
tarzı
yaşam
değişiklikleri
tarzı
değişiklikleriyle
toplum
ve
bireyin
en
aza
kalp-damar
hastalığı riskini azaltmada en önemli basamağı oluşturur.
Çalışmada kardiyoloji polikliniğine başvuran hastaların yaşam tarzı
değişikliği (YTD) konusunda bilgili ve uygulayıcı olmalarının hastalıklarının
seyrini olumlu yönde etkileyeceği hipotezinden yola çıkılmıştır.Çalışmanın
amacı kardiyoloji polikliniğine başvuran hastaların YTD konusundaki bilgi
düzeylerini belirlemek,YTD’yi ne ölçüde uyguladıklarını saptamak,YTD’nin
hastalıkları üzerine etkisini değerlendirmektir.
METOT
Çalışmamızda
yüz
yüze
soruların
yöneltildiği
anket
yöntemi
kullanılmıştır. Anketimize Ocak-Mart 2013 tarihleri arasında Başkent
Üniversitesi Ankara Hastanesi Erişkin kardiyoloji polikliniğine başvuran 128
hasta
rastgele
alınmıştır.
Hastalara
3
bölümden
oluşan
bir
anket
uygulanmıştır.
1. bölüm: Kalp damar hastalıklarının majör risk faktörleri ve YTD ile
ilgili bilgi düzeyinin değerlendirmesi : Hastaların hipertansiyon, diyabet,
obezite, kolesterol yüksekliği ve sedanter yaşam konusundaki bilgileri ve
katı/sıvı yağ, balık, kırmızı et, tuz, alkol tüketimleri, sigara ve fizik aktivite
konusundaki bilgileri sorgulanmıştır.
2.bölüm: YTD’yi uygulama düzeylerinin değerlendirilmesi:Katı ve sıvı
yağ, balık, kırmızı et, tuz, alkol tüketip tüketmedikleri, sigara kullanımı ve
fizik aktivite1 yapıp yapmamaları sorgulanmıştır.
3.bölüm:
Hastalıkların
seyrinin
değerlendirilmesi:
Kalp
damar
hastalığı ile ilgili olumsuz gelişmeler, fonksiyonel kapasiteleri, tedaviye
uyumları sorgulanmıştır. Kalp damar hastalığı ile ilgili olumsuz gelişmeler
rutin kontrol dışında beklenmedik hastane başvuruları, hangi şikayetlerle
başvurdukları,
hastaneye
gerektiren
durum
bir
yatışları,
yaşayıp
tanı
alan
yaşamadıkları
hastalıkları,müdahale
(infarktüs,
ciddi
ritm
bozuklukları vb) olarak belirlenmiştir.
Ayrıca, laboratuar bulguları kaydedilmiştir (glukoz, kolesterol ve KB
düzeyleri)
İstatistik Analiz
Her hasta için YTD bilgi ve uygulama skorları hesaplanmıştır.Toplam
skorlar
ve
her
bir
parametre
ile
hastalık
seyri
arasındaki
ilişki
araştırılmıştır.Tanımlayıcı istatistikler, bağımsız grupları karşılaştırmak için
T testi kullanılmıştır. İstatistiksel analizler SPSS 11 paket istatistik
programı kullanılarak yapılmıştır.
BULGULAR
Çalışmaya dahil edilen 128 hastanın 78’i kadın, 50’si erkek olup yaşları 22
ile 90 (ortalama 51±14) arasında değişmekteydi. Hastaların %31’i yüksek
okul mezunu, %63’ü ilkokul-lise mezunu ve %6’sı okuryazardı. Hastaların
vücut kitle indeksleri (kg/m²)
17 ile 40 (ortalama 28.5±5) arasında
değişmekteydi. Obeziteyi vücut kitle indeksi ≥30kg/m² olacak şekilde
değerlendirdiğimizde
hastaların
%38’i
obezite
sınırları
içerisindeydi.
Hastaların majör kardiyovasküler risk faktörleri ile ilgili bilgi düzeyleri her
bir risk faktörüne 1 puan verilerek
1
0-5 puan arasında değerlendirildi.
Fizik aktivite : haftada en az 4 gün 30-45 dak süren tempolu yürüyüş ve eşdeğeri
Buna göre hastaların %60’ı 5 puan,%27’si 4 puan,%7’si 3 puan ve %6’sı 2
veya daha az puan aldı. (Şekil 1).
7%
6%
5 puan alanlar
4 puan alanlar
27%
60%
3 puan alanlar
2 veya daha az
puan alanlar
Şekil 1:Hastaların risk faktörü bilgi skoru
Hastaların yaşam tarzı değişiklikleri ile ilgili bilgi düzeyleri her bir
risk unsuruna 1 puan verilerek 0-8 arasında değerlerlendirildi. Buna göre
hastaların %29’u 8 puan, %34’ü 7 puan, %29’u 6 puan ve %8’i 5 puan
aldı (Şekil 2).
8%
29%
29%
8 puan alanlar
7 puan alanlar
34%
6 puan alanlar
5 puan alanlar
Şekil 2:Hastaların yaşam tarzı değişikliklerine yönelik bilgi skoru
Çalışmamıza katılan hastalara balık, katı yağ, sıvı yağ, kırmızı et,
tuz, alkol, sigara tüketiminin ve egzersiz yapmanın kalp ve damar hastalığı
üzerindeki etkisinin faydalı mı zararlı mı olduğu konusundaki bilgileri
soruldu. Hastaların genel olarak yaşam tarzı değişiklikleri ile ilgili doğru
bilgilere sahip oldukları görüldü. Hastaların %77’si balık tüketiminin, %85’i
sıvı yağ tüketiminin sağlık üzerinde olumlu etkisi olduğunu belirtti. Diğer
taraftan hastaların %65’i katı yağ, %59’u kırmızı et, %99’u tuz, %100’ü
sigara tüketiminin sağlık üzerinde olumsuz etkisi olduğunu belirtti. Aynı
zamanda hastaların %98’i düzenli yapılan egzersizin sağlık üzerine olumlu
etkisinin olduğunu belirtti.
YTD uygulama düzeyleri için sorulara verilen cevaplar incelendiğinde
hastaların %10’nun sigara içtiği gözlendi. Bunun yanı sıra %36’sı günde
5gramdan fazla tuz ve %43’ü katı yağ tüketmekteydi ve sadece %20’si
egzersiz yapmaktaydı. Dolayısı ile
bilgilerin uygulamaya düşük düzeyde
geçtiği gözlendi (Tablol 1).
Tablo 1: Yaşam tarzı değişikliklerinin uygulanması
UYGULAMA VAR
UYGULAMA YOK
Balik tüketimi
76%
24%
Kati yag
57%
43%
Sivi yag
99%
1%
Kirmizi et
91%
9%
Tuz
36%
64%*
8%
92%
Sigara
10%
90%
Egzersiz
20%
80%
Alkol
*Tuz tüketimi <5 gram/gün
Uygulama düzeyiyle ilgili soruların her birine birer puan verilerek
skorlar elde edildiğinde, hastaların hiç birinin 8 tam puan alamadığı
gözlendi. İlginç olarak bilgi skoru ile uygulama skoru tam tersi biçimde
dağılım gösteriyordu.
% hasta
Bilgi Skoru
40
Uygulama skoru
35
32
30
31
27
27 27
20
7
10
7
6
5
4
0
0
8
7
6
Skor
Şekil 3:Yaşam tarzı değişikliği bilgi ve uygulama skor dağılımlarının
karşılaştırılması
Tüm bu veriler ışığında hastaların bilgi ve uygulama skorlarının
hastalıklarının seyrine etkisi değerlendirildi. Düzenli takibe uyum gösteren
ve göstermeyen grupların, kötüleşerek, hastaneye beklenmedik başvuruda
bulunan ve bulunmayan grupların,tekrarlayan hastaneyeyatışı olan ve
olmayan hastaların yaşam tarzı değişikliği bilgi ve uygulama skorları farklı
bulunmadı.Hastalık
sayısı
veya
nefes
darlığı,
çarpıntı,
ödem
gibi
şikayetlerin sayısı ile bilgi ve uygulama skorları arasında bir ilişki
saptanmadı.
Buna karşın YTD ile ilgili uygulamalardan bazılarının hastalık seyri
üzerine etkisi istatistiksel olarak anlamlı olmasa da dikkat çekiciydi.
Bunlardan bir tanesi tuz tüketimiydi. Günlük tuz tüketimi 5 g. veya daha
fazla olanlarda hipertansiyon %61.5 oranında görülürken 5 g’dan daha az
tüketenlerde bu oran %56’ydı. Yine aynı gruplarda ödem şikayetinin
görülme oranları sırasıyla %12.5 ve %4’tü.
Balık tüketen grupta koroner arter hastası olma oranı %35, balık
tüketmeyen grupta ise %45 bulundu. Katı yağ tüketmeyenlerin %33’ü
koroner arter hastasıyken, katı yağ tüketenlerde bu oran %44 idi
Hastaların
YTD
ile
ilgili
uygulamalarının
beklenmedik
hastane
başvurularına olan etkisi incelendiğinde egzersiz yapan grubun %15’i,
yapmayanların ise %20’sinin son bir yıl içerisinde beklenmedik hastane
başvurusunda bulunduğu belirlendi
Obezite
ile
YTD
arasındaki
ilişki
incelendiğinde
kırmızı
et
tüketenlerde ve egzersiz yapmayanlarda obezitenin daha sık olduğu
görüldü fakat aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildi.
Obezitesi
olan ve olmayanlar karşılaştırıldığında ise kan şekeri, sistolik kan basıncı
ve diyastolik kan basıncı anlamlı ölçüde obezlerde daha yüksek bulundu.
LDL düzeyi ise obezlerde yüksek olmaya meyilli idi.
Tablo 2: Obezitesi olan ve olmayan hastalasın laboratuar bulguları
Obezite -
Obezite +
P
LDL (mg/dL)
117±39
129±35
AD
Glukoz (mg/dL)
107±30
119±43*
<0.05
Sistolik KB (mmHg)
135±25
144±22*
<0.05
Diyastolik KB (mmHg)
79±12
86±12*
<0.05
LDL: düşük dansitelilipoprotein, KB: Kan basıncı
TARTIŞMA
Genel olarak hastalar kalp damar hastalıkları ile ilgili majör risk
faktörleri ve önerilen YTD (tuz, sigara, katı yağ, alkol, sedanter yaşam
vb.) ile ilgili doğru bilgilere sahiptirler.Ancak önerilen YTD’ye uygun
davranış ve tutumlar bu bilgiler ile paralellik göstermemektedir.
Kırmızı et ve katı yağların içerdiği doymuş yağ asitleri, kan
kolesterolünün yükselmesinin en önemli nedenidir. Yüksek kolestreol kalp
ve damar hastalıkları için majör risk faktörüdür. Bu çalışmada biz de katı
yağ tüketenlerde daha yüksek oranda koroner arter hastalığı saptadık.
Bitkisel kaynaklı yağlardaki tekli doymamış yağ asitleri ve zeytinyağındaki
çoklu doymamış yağ asitleri kan kolesterolünü düzenleyici etki yaparlar.
Ayrıca balıkta bulunan omega 3 ve 6 yağ asitleri kalp hastalıklarından
koruyucudur.
Bizim
bulgularımızda
bunu
desteklemektedir.
Balık
tüketmeyenlerde koroner arter hastalığı sıklığı daha yüksek bulunmuştur.
Hipertansiyon
gelişiminde,
tuzun
çok
büyük
önemi
vardır.
Gereğinden fazla tuz alınması, hipertansiyonun ortaya çıkmasına veya
hipertansiyon tedavisinde başarısızlığa yol açabilir. Bu çalışmada da günde
5 gramdan fazla tuz tüketenlerde ödem ve hipertansiyon kısıtlı tuz
tüketenlere göre daha yüksek oranda saptanmıştır.
Sigara kullanımı koroner arter hastalığı için düzeltilebilen en önemli
risk faktörlerinden biridir. Sigara dumanına pasif olarak maruz kalmak bile
koroner dolaşımda endotel disfonksiyonuna neden olmaktadır. Son 50
yıldır yapılan çalışmaların sonucuna göre, günde 20 ve daha fazla sigara
içen insanlarda içmeyenlere göre koroner arter hastalığının 2-3 kat arttığı
gösterilmiştir. Bu çalışmada hastaların tümü sigara içilmemesi gerektiğini
biliyordu ve sadece %10 u sigara içiyordu. Çalışma grubumuzda çok düşük
sayıda sigara içen hasta olduğu için kardiyovasküler hastalıklar açsından
sigara içen ve içmeyenler arasında fark saptanmamıştır.
Alkol kanda total lipid ve kolesterolun artmasına neden olur. Kronik
süreçte kanbasıncını artırır ve kalp kasına toksik ve ritm üzerine olumsuz
etkileri vardır. Bizim hasta grubumuzda alkol tüketimi çok düşük düzeyde
saptandı.
Düzenli
egzersiz
miyokardın
oksijen
gereksinimini
azaltır
ve
yağlanmayı engelleyerek, DM insidansı azaltır ve kan basıncını düşürerek
vasküler inflamasyon ve dislipidemi üzerine olumlu etkiler göstererek kalbi
korur. Çalışmamızda egzersizin düşük oranda yapıldığını saptadık. Egzersiz
yapmayanlarda hastaneye yatışların daha sık olduğunu saptadık.
Sınırlı hasta sayısı içermesi, uzun süreli takip yapılmamış olması,
esas olarak anket verilerine dayanması ve objektif laboratuar ölçümlerinin
daha az kullanılmış olması, tanımlayıcı nitelikte düzenlenmiş olması
çalışmamızın en önemli kısıtlılıklardır.
Sonuç olarak;kalp ve damar hastaları, majör risk faktörleri ve YTD
konusunda iyi düzeyde bilgi sahibidirler. Ancak YTD’yi yetersiz düzeyde
uygulamaktadırlar.Uygulamadaki bu yetersizlik ile bazı semptom ve
bulgularda, tekrarlayan hastaneye yatışlarda ve koroner arter hastalığında
artışa meyil saptanmış olsa da hastalıkların seyri üzerindeki olumsuz
etkilerin ispatlanabilmesi için daha geniş ölçekli kohort çalışmalarına
ihtiyaç vardır.
KAYNAKLAR
1. Greenland P, Alpert JS, Beller GA, ve ark. 2010 ACCF/ AHA guideline
assesment
of
cardiovascular
risk
in
asymptomatic
adults:
for
executive
summary: a report of the American College of Cardiology Foundation\
American Heart Association Task Force on practice guidelines Circulation.
2010; 122: 2748-2764
2. Perk J, Backer G, Gohlke H ve ark. European Guidelines on cardiovascular
disease prevention in clinical practice (version 2012) European Heart Journal
2012; 33: 1635–1701.
3. Abeywardena MY, Patten GS. Role of ω3 long-chain polyunsaturated fatty
acids in reducing cardio-metabolic risk factors. Endocr Metab Immune Disord
Drug Targets. 2011;11:232-246.
4. Reiner Z’, Catapano AL, Backer G ve ark. ESC//EAS Guidelines for the
management of dyslipidaemiasEuropean Heart Journal 2011; 32: 1769–181
5. Manncia G, Backer G, Dominiczak A ve ark. Guidelines for the management
of arterial Hypertension European Heart Journal 2007;28: 1462–1536.
Download