SINIFTA ÖĞRETMEN-ÖĞRENCİ İLETİŞİMİ Sınıf öğretmeni Halil AYCAN Öğrenme Hedefleri İletişimle ilgili temel kavramlar bilgisini bilebilme, İletişim sürecinin öğelerini bilme, İletişim sürecinde öğelerle ilgili değişkenleri öğrenme, Öğretmen-öğrenci iletişiminde öğelerle ilgili değişkenlerden çıkarımlarda bulunabilme, Öğrencilerle etkili iletişim kurabilme Öğrencileri güdülemede içsel ve dışsal güdülemeyi kullanabilme, Öğrencilerle iletişimde stratejiler geliştirebilme ve uygulayabilme İletişim Latince'deki “communis” sözcüğünden türetilmiş olan Fransızca “communication” kavramının karşılığı olarak kullanılmaktadır. İletişim, ileti kaynağının, hedef seçtiği birey veya kitlenin davranışlarını istediği yönde etkileme, yönlendirme veya değiştirme eylemidir. Genel olarak iletişimi, bireyler arasında “simgelere” ortak anlam kazandırma süreci olarak tanımlayabiliriz. Simgeler; dil, resim ve eylemler olarak sınıflandırmaktadır. İletişim, bireyin kendisiyle, bireyler arası ve toplumsal düzeyde girdiği bir etkileşim süreci olarak değerlendirilebilir. İletişim amaçlı bir girişimdir. Öğrenme sürecinde iletişimin amacı, duygu bilgi ve becerileri paylaşarak davranış değişikliği meydana getirme sürecidir. İletişim, karmaşık insan ilişkileri alanını kapsayan bir konu olup, iyi yönetilen sınıflarda odak noktası teşkil eder. İletişim, öğretmen konuşur öğrenci dinler uygulamasından daha geniş bir anlam taşır. İletişim, konuştuğunuz fakat aynı zamanda dinlediğiniz, gidiş ve gelişi açık olan bir otobana benzer. Toplumsallaşmayı ifade etmektedir İletişimde dört temel basamak vardır Bir mesajı göndericinin alıcı tarafından anlaşılması beklenen bir formda kodlanması ve bunu iletmesidir. Gönderilen mesaj alıcı tarafından kodu çözülerek alınır ve daha sonra bu mesaja verilecek karşılık yine alıcı tarafından kodlanır. Alıcı kodlandığı karşılığı göndericiye iletir; gönderici geribildirimi çözer ve buna olan karşılığı verir. Göndericinin geribildirime karşılığı yeni bir bilginin verilmesi, ilk mesajın açıklanması veya mesajın tekrarlanması olabilir. İletişim Süreci ve Öğeleri Kim KAYNAK Ne söyledi İLETİ Hangi yolla KANAL Ne etkisi oldu GERİBİLDİRİM Kime ALICI Kaynağa ilişkin Değişkenler Kaynak; bir iletişim sürecinde hedeflediği kişi ya da grupta davranış değişikliği oluşturmak üzere iletişim sürecini başlatan kişidir. Kaynağın tutumları, yetenekleri, sosyal rolleri, sosyal statüsü, benlik kavramı, karşısındakine ilişkin algıları, konuya ilişkin bilgi düzeyi gibi faktörler iletinin oluşturulma ve iletilme süreci üzerinde belirleyici rol oynamaktadır. Aynı biçimde, bu faktörler iletinin alınıp yorumlanmasını da belirlemektedir. İnanılırlığı ve güvenilirliği yüksek kaynaklardan gelen iletiler tutum değişmelerini daha kolay sağlamaktadır. Birey iletinin, kendisine, referans bir kaynaktan geldiğine inanırsa, ikna olma olasılığı artacaktır. Eğer birey, ileti kaynağını kendi üzerinde denetleyici ya da gözetleyici bir güç olarak algılıyorsa, tutumunu iletide önerilen yönde değiştirecektir. Sağlıklı bir iletişimin sağlanması için kaynağın; Net açıklamalar yapmak, Kendi davranışını betimleme, Duyguları tanımlama, Dönüt (geribildirim) gönderme becerilerine sahip olması gerektiğini belirtmektedir. İletiye İlişkin Değişkenler İleti; kaynağın alıcıyla paylaşmak istediği düşünce, duygu ve davranışları temsil eden sembollerdir. İletinin kodlanması çok kısa, çarpıcı, dikkat çekici, kolay ve akılda kalıcı olmalıdır. Genellikle düşük korku dozu, tutum değişiminde etkin olabilmektedir. Olumsuz duyguların uyandırılması sonucu; kaçınma ve iletişime karşı savunma mekanizmalarının harekete geçmesine neden olabilir. Sonuçların iletide bildirilmesi, tutum değişimini (iknayı) çok daha olası kılmaktadır. İleti içeriğinde alıcının ödüllendirileceğine ilişkin bir içerik genellikle, iletinin güdüleyici etkisini arttırmaktadır. İletiye aktif olarak katımlın sağlanması tutum değişimini kolaylaştırmaktadır. İkna edici iletideki savın iki yanlı sunulmasının çoğunlukla, tek yanlı sunulmasından daha etkilidir. Önce sunulan içerikle, sonra sunulan içerik arasında geçen süre uzadıkça, son verilen ileti daha etkili olmaktadır. Yeni bilgiler, insanların belli konulardaki tutumlarını pekiştirmeye yarayabilir. Karmaşık iletilerle sağlanan tutum değişimi, basit ve açık iletilerle sağlanan tutum değişimine oranla daha kalıcı olmaktadır. Duygulara seslenen iletilerin bilgi verici iletilerden daha etkili olup olmadığı, ortam etkenlerine ve bireysel psikolojik farklara bağlıdır. Özellikle çocuklara yönelik iletişimde hiciv ve güldürü unsurları tutum değişikliğini olumlu etkilemektedir. İletişimin sağlıklı gerçekleşmesi için; İletinin alıcının dikkatini çekecek biçimde kodlanması ve açık olması, İletiyi kodlayan simgeler konusunda alıcı ve vericinin ortak bilgisinin bulunması, İletinin alıcının gereksinmesine yanıt verecek nitelikte olması, Alıcının temel değerlerinin, tutumlarının tanınması, gibi faktörlerin dikkate alınması gerekir. Kanala İlişkin Değişkenler Kanal; iletişim sürecinde kaynağın amaçları doğrultusunda alıcıya gönderdiği iletileri taşıyan araç-gereç, yöntem ve tekniklerdir. Kanal, iletinin gönderildiği ve alındığı ortamdır. Eğitim sürecinde öğretmenin konuşması, kullanılan teknolojik araç-gereçler, ders kitapları ve bilgisayar yazılımları kanallara örnek olarak verilebilir. Kaynak, hedef kitleye en kolay ve en etkili biçimde hangi kanaldan ulaşabileceğini de tasarlamalıdır. Karmaşık konuları kavrama ve hatırlamada basılı iletişim araçları önemli bir üstünlüğe sahiptir. Eğitim- öğretim sürecinde yüz yüze ilişkiler yoluyla gerçekleşen iletişim, kitle iletişiminden daha güçlü etkiye sahiptir. İletinin alıcının baskın algılama kanalına uyumlu bir şekilde biçimlendirilmesi etkililiği artıracaktır. Görsel algılaması baskın olanlar; görerek öğrenmeye yatkındırlar. Sözel olmayan iletileri daha öncelikle algılarlar. Yüzleri ve davranışları içerikten daha çok önemser ve hatırlarlar. Çevrelerini daha çok gözleriyle tarar ve işleme koyarlar. Duyusal algılaması baskın olanlar; olaylarla ilgili değerlendirmelerini kulaklara gelen uyarıcılara göre değerlendirirler. Söylenen sözler, sözlerin söyleniş şeklinden daha önemlidir. Kinestetik (hissetme) algılaması baskın olanlar, çevrede gelen uyarıcıların duygu taşıyan veya yansıtan öğelere karşı duyarlıdırlar. Olayları yarattıkları duygularla veya yaşayarak algılamayı yeğlerler. Olayla ilgili duygu halini hatırlarlar Alıcıya İlişkin Değişkenler Alıcı: Kaynağın gönderdiği iletilere hedef olan kişi ya da kişilerdir. Alıcı, iletiyi okuyan, dinleyen ya da izleyen kişi, grup, topluluk ya da kitledir. İletişim sürecinde istenen tepkiyi vermesi beklenenler, süreçte “alıcı” rolünü üstlenirler. Alıcı, iletişim süreci boyunca birbirini izleyen dikkat, anlama, benimseme, saklama ve anımsama, eylem (davranış) aşamalı bir yol izler. Alıcılar sahip oldukları siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel ilişki biçimleri gönderilen iletiyi algılama, anlamlandırma ve kullanma süreçlerini etkilemektedir. Bireyin, danışma grubuna bağlılık derecesi, tutumun grup normlarına uyacak şekilde, ne ölçüde değişeceğini belirler. Sonuca ilişkin ipuçlarının ileti içeriğinde belirtilmesinin zeki kişilerin tutum değişimine fazla etki yapmadığı, ancak donuk zeki olanlar için önemli olduğu belirlenmiştir. Zeka ile ikna edilebilirlik arasında genel olarak belli bir ilişki olduğu söylenebilir. Basit ve iyi savunulmayan iletilerin, öz-saygısı az kişiliklerde daha çok iknaya neden olurken, karmaşık ancak iyi savunulan iletilerin, özsaygısı az kişiliklerde daha az iknaya neden olduğu saptanmıştır. İkna ile otoriter kişilik yapısı arasında da ilişki kurulmuştur. Otoriter kişiler, otoriter iletilerden etkilenerek tutum değişimi göstermekte, otoriter olmayan kişiler ise gerçek bilgilere dayanarak tutum değişimine daha açık olmaktadır. Bireyin yaşı ile ikna edilebilirlikleri arasında da ilişki olduğu saptanmıştır. Bireyin iknaya en açık olduğu yaşın dokuz olduğu kabul edilmektedir. Bu yaştan sonra ikna edilebilirlik azalmakta ve gençlik yıllarında belli bir düzeye ulaştıktan sonra durağanlaşmaktadır. Alıcılar, inanç ve eylemlerini destekleyen iletileri ararlar, seçerler, kendilerine uygun kanaldan tek boyutlu iletişime yönelerek içe kapanabilirler. İnançlarına saldırı algısı, ileti kanalına tamamen kapanma, ilgiyi kesme biçiminde olabilir. Birey, iletileri bir gereksinimine yanıt verdiği ya da pratik bir amacına hizmet ettiği zaman ister ve arar. Destekleyici olan iletiler, destekleyici olmayana iletilere tercih edilir. Bu görüş iletilerin faydacılık temeline dayanır. Bazı ileti tercihleri ise, faydasızlık nedeniyle faydalıdır. Çünkü bireye, bir rolden, bir sorumluluktan veya bir görevden kaçış olanağı verir. Bağımsız kişiliğe sahip olanların entelektüel etkinlik, ego gücü, önderlik yeteneği ve sosyal ilişkilerde olgunluk düzeyleri bağımlı kişiliklere göre daha yüksektir. Bağımlı kişilikler, daha az ego gücüne sahip, kendi dürtülerini daha az hoşgörü ile karşılayabilen, belirsizliğe tahammül edemeyen, sorumluluk yüklenme yeteneğine daha az sahip, kendilerini daha az tanıyan, daha az orijinal olan, ayırımcı önyargıya ve yetkeci tutumlara sahip, anababalarını kusursuz olarak gören, dıştan gelen ve toplumun onayladığı değerlere, doğru-yanlış yargılarına önem vermektedirler . Alıcı, iletişim sürecine aktif katılması katkıda bulunduğunda tutum değişimi, pasif konuma oranla daha kalıcı almaktadır. Sağlıklı bir iletişimin sağlanması için alıcının; Düşünceleri kendi sözleriyle ifade etme; Diğerinin davranışını tasvir etme İzlenimleri kontrol etme, alma becerilerine sahip olması gerekmektedir. Etkin Dinleme Dinleme; gelen iletiye yönelmek, tüm dikkatini vermek, iletiyi almak ve yorumlamaktır. Etkin dinleyici olmak; karşıdakinin duygularını anlayabilmek, tanımlayabilmek, onlara zamanında yanıt verebilmek ve onları kendi sözcükleriyle tekrarlayarak konuşanın onayını almaktır. İçinde ötekine karşı saygıyı, onu kabul etmeyi, ona değer vermeyi, empatiyi, algılamayı, algıladıklarını yansıtarak sınamayı, ayrıntıların farkına varmayı, dolayısıyla eşitlikçi, demokratik bir tutumu barındırır. Etkin dinlemeyi gerçekleştirmek için; Öğretmen, öğrencinin kendi sorununu çözebileceğine içten inanmalıdır. Öğretmen, öğrencinin duygu ve düşüncelerini kabul edebilmelidir. Öğretmen, duyguların genelde geçici ve anlık olduğunu bilmelidir. Öğretmen,öğrenci sorunlarının çözülmesi gerektiğine inanmalı ve bunun için vakit ayırmalıdır. Öğretmen, sorunu olan her öğrenci ile birlikte olmalı ama kendi kimliğini de korumalıdır. Öğretmenler, öğrencilerin sorunlarını paylaşmak ve konuşmaya başlayabilmek için zorlanabilirler. Öğretmenler, öğrencilerin sorunluluğunun gizliliğine saygı duymalıdır. Empatik Yaklaşım Empati "bir insanın, kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak onun duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamasıdır" biçiminde tanımlanır. Empatik dineme; kişinin iç dünyasını anlayarak onun gözüyle dünyayı görebilme sürecinin, dinleme yapılırken gerçekleşmesidir. Bu süreç kişinin davranış, duygu ve düşüncelerini yargılamadan onun kişisel bağlamı içinde onu anlamayı ve yorumlamayı içerir. Geribildirime İlişkin Değişkenler Kaynak, alıcısına gönderdiği iletilerin alınıp alınmadığını, alındıysa anlaşılıp anlaşılmadığını ya da ne derece anlaşıldığını alıcıdan kendisine gelen tepkilerden anlayacaktır. Alıcıdan kaynağa yönelen bu tepkilere “geribildirim” denilmektedir. İletişim sürecinin istenilen yönde gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği, kaynağın hedef üzerindeki istek ve beklentilerinin ne ölçüde sağlandığının ölçülmesinde geribildirim can alıcı bir öneme sahiptir. İletişime süreç niteliğini kazandıran geribildirimdir. Her geribildirim sonraki iletileri belirler ya da değiştirir. Geribildirim her türlü etkileşimde iki kanallı bir süreçtir. Kaynak, hedef tarafından başlatılan geribildirim sürecinden hareketle, gönderdiği iletinin etkisinin ne olduğunu anlayabilir ve daha sonraki iletilerin ona göre aynı biçimde göndermeye devam edebilir, iletişim tarzını değiştirebilir ya da tümüyle sonlandırabilir. Olumlu geribildirim vermenin düşük sosyoekonomik düzeyden gelen ve başarı düzeyi düşük öğrenciler daha etkili olduğunu göstermektedir. Belirgin, açık ve betimleyici geribildirim öğrencilerin başarılarının sorumluluğunu almasına yardımcı olur. Öğretmenin öğretim sürecinde süreç değerlendirmesinde, duruma göre, öğrencinin derste anladıklarını özetlemesi ve/veya konuşmacının konuşmasını özetlemesini istemesi, iletilmek istenen iletiyle, alınan ileti arasında fark olup olmadığını anlamak açısından gereklidir22 Kendisi İle İletişim Kişi kendisi ile iletişim yaparken düşünür, kafasında kendisiyle ve başkalarıyla konuşur, tartışır, kavga eder, küser, barışır, sevişir, oynar ve eğlenir. Kendi başına kararlar verir, kararlar değiştirir, problem çözer, planlar yapar ve yıkar, yeniden yapar, kendi ve ilişkide bulunduğu dış dünya ve insanlar hakkında değerlendirmeler ve karşılaştırmalar yapar, kendiyle ve dışıyla olan ilişkilerini düzenler ve yürütür . Kişiler Arası İletişim Kişiler arası iletişim, kaynağını ve hedefini insanların oluşturduğu iletişimdir. İletişimin kişiler arası iletişim sayılabilmesi için; Yüz yüze olması, Katılımcılar arasında bir ileti alışverişinin olması, Söz konusu iletişimin sözlü veya sözsüz nitelikte olması, gerekir Juhari penceresi Başkaları Tarafından Bilinen Başkaları Tarafından Bilinmeyen Kendi Tarafından Bilinen Arena Kör Nokta Kendi Tarafından Bilinmeyen Sahte Yüz Bilinmeyen Juhari penceresi dört gözlüdür. Her gözün iletişim için önemi farklılık göstermektedir. Arena: Etkili iletişime en uygun alandır. Bu alan ne kadar genişlerse iletişimin etkinliği de o kadar artar. Kör Nokta: Eğer iletişim için gerekli bilgiye başkaları sahip değilse Kör Noktadan bahsedilebilir. Sahte Yüz: Bu alanda da birey, kendisi hakkında bilgi sahibi olmakla beraber bu bilgiyi diğerleriyle paylaşmamaktadır. Bilinmeyen Alan: Bu alanda ne bireyin kendisi ne de başkaları bilgi sahibi değildir. Böyle bir durumda etkili iletişim kurmak mümkün değildir. Öğrencilerinize belirli bir konunun önemli olduğunu iletmek istediğinizi ve "Bu unutulmaması gereken bir konudur" gibi bir kodlanma ile mesaj gönderdiğinizi varsayalım. Gönderilen bu mesaj "bu konu büyük bir olasılıkla gelecek sınavda sorulacak" anlamında çözülerek alınacaktır. Öğrenciler bu bilgiyi önemli not olarak defterlerine yazarlar. Öğrencilerin verilen mesajı önemsemediklerini gördüğünüzde "bu konu çok önemli olduğu için tekrar ediyorum" gibi, mesajı başka bir şekilde kodlanarak gönderebilirsiniz. Mesajlar; sözel, sesli, veya fiziksel olarak ya da çevredeki diğer uyaranlar yoluyla gönderilebilir veya alınabilir. Konuşma ile gönderilen mesajlar söz ve ses olmak üzere ikiye ayrılır. Sözel iletişim: söylenen sözcükler ve onların gerçek anlamlarını içerir sözel unsurlarla ilgili olarak mesajın öğrenilmesini etkileyen değişkenler; Organizasyon; Başlangıçta veya bitiminde sunulan mesaj daha iyi hatırda tutulur. Zıt unsurluluk; karşıt fikirleri içeren mesajlar iyi öğrenilir. Dil yoğunluğu; yorumlanmış ve değerlendirilmiş sözel ifadelerin daha iyi öğrenildiği görülmektedir. Somutluk; mesaj ne kadar somut ise, öğrenme o kadar iyidir. Ses unsurları, sesin kararlılığını, telaffuzu tonu, ritmi, vurgusu ve şiddeti gibi değişkenleri kapsar. Ses kullanma becerisi öğrencileri belirli bir göreve yöneltme, olumlu sınıf atmosferini muhafaza etme ve öğrenci dikkatinin kaybolmasını önleme işlevlerine büyük katkılar sağlar. Sesin şiddetinde, vurgusunda, telaffuzunda, tonunda ve hızındaki değişiklikler, mesajı vurgulamanın yanı sıra sözcüklerin anlamlarını da değiştirebilir. Ton ve telaffuz sözcüklerin ciddiyetini ve önemini iletebilir. Fazla vurgulu bir sesle ifade edilen sözcükler kod çözücü alıcının sinirlerini tırmalayabilmesi nedeniyle anlaşılmayabilir. Çok derinden gelen ses ile yapılan konuşmalar ise dikkatin mesajdan ayrılmasına yol açabilir. Sesin yüksekliği, tonu, vurgusu, telaffuzu ve konuşma hızı yolu ile duygusal mesajlar da gönderilebilir. Yüksek ses, hızlı konuşma ve hafif bir vurgu heyecan ve arzuyu iletirken düşük ses ve vurgunun olmayışı ilgisizliği iletir. Neşe, arzu, kızgınlık, endişe, çekingenlik, memnuniyetsizlik, kararlılık, kararsızlık gibi duygular sesin çeşitli şekillerde değiştirilmesi yolu ile iletilir. Sözsüz iletişim Her iletişim işitilmez. sözcükleri kullanma tarzımız kadar; bakış, duruş, hareket, sesin kullanımı ve kıyafetimiz yoluyla da sürekli olarak mesajlar göndeririz. Öğretmenler açısından sözsüz iletişim kanallarının %80'ninden fazlasını oluşturmaktadır. Sözsüz iletişim tesadüfü veya planlı ve kontrollü olabilir. Yüz ifadelerinin dili ;yüz ifadeleri kişisel duyguların iletiminde kelimelerden sonra gelen ilk iletişim kanalıdır. Yüz ifadeleri bilinçli olarak veya istenmeden kolayca izlenebilir. Kısa süreli yüz ifadeleri genellikle istenmeden olur ve hemen başka ifadelerle örtülür. Bilinçli yüz ifadeleri genellikle korku, kızgınlık, mutluluk veya hayret gibi duyguların şiddetli olarak hissedilmesi ile ortaya çıkar. Göz teması: sözsüz iletişimde kullanılabilecek en etkin kanal gözlerdir. Göz teması ile iletişim başlatılabilir, sürdürülebilir veya bitirilebilir. Sınıfta göz teması genellikle, konuşmasını istedikleri öğrenci ile göz teması kurar konuşmayı kendileri sürdürmek isterlerse de göz temasını keserler. Öğretmenler genellikle göz temasını soruyu hangi öğrencinin cevaplandırabileceğini, kimin ödevini tamamlamadığını veya dersi izlemediğini anlamak maksadıyla kullanırlar. Göz teması, davranışların değiştirilmesi için de kullanılabilir. Beden dili :başın, kolların, ellerin ve vücudun diğer unsurları ile yapılan jestler, sözsüz iletişimin kapsamına girmektedir. Jestler, ellerimizle bir şekil oluşturduğumuzda betimleyici, bir öğrenci konuşurken onu başımızı hareket ettirerek onayladığımızda pekiştirici, tahtadaki yazıya vurduğumuzda vurgulayıcı, elimizle sıraya veya ayaklarımızla yere vurduğumuzda dikkat toplayıcı işlev görebilir. Çok fazla jest kullanıldığında önemli noktanın hangisi olduğu anlaşılmaz, dikkatin mesajdan çok jestlere yönelmesine neden olabilir. Duruşunuz ve genel tavrınız da bilgi iletir. Gergin bir vücut iletişime kapalılığı ve güvensizliği belirtir. Dokunma; sözsüz iletişimde son derece güçlü bir etkiye sahiptir. Öğrencilerin yaşları dikkate alınmalıdır. Dokunma ilköğretim birinci kademe öğrencileri için ihtiyaç iken daha büyük yaşlı öğrenciler için uygun olmayabilir. Küçük öğrenciler öğretmenin fiziksel temasına ihtiyaç duyarlar. Fiziksel temas ait olma duygusunun oluşması ile güvenlik ve ilgiye dayalı ilişkilerin oluşturulması açısından önemlidir. Lise öğrencilerine dokunmadan genellikle kaçınılmalıdır.2 Çevre kullanımı ve hareketlerin dili; çevreyi ve öğretim ortamını nasıl kullandığınız da bir mesaj iletir. Düzensiz bir sınıftaki nesneler monotonluk, yorgunluk baş ağrısı sinirlilik ve düşmanlık tepkileri yaratırken; iyi düzenlenmiş sınıflardaki nesneler rahatlık, memnuniyet, önem ve görevleri yerine getirmekten zevk alma gibi tepkiler ortaya çıkarmaktadır. Zamanın dili: Öğretmen tarafından sınıfın zamanının nasıl kullanılacağına karar verilmesi önemli bir bilgi iletir. Bir konuya az zaman ayrılması veya bu konunun geçilmesi ya konunun önemsiz olduğunu veya öğretmenin bu konuya ilgi duymadığını iletir. Susma, Önemli bir konudan önce veya sonra yapılan duraklama, konunun önemini belirtir ve vurgular. Uzun süren susmalar strese ve korkuya neden olabilir.