BM Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı “GÜÇLÜ KIZLAR, GÜÇLÜ YARINLAR: KAPSAYICI VE KALİTELİ EĞİTİM İLE ÇOCUK YAŞTA EVLİLİĞE SON” Konferans Raporu EKİM 2016 | İSTANBUL 1 BM Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı İçindekiler Giriş ...................................................................................... Error! Bookmark not defined. I. Kız Çocuklarının Güçlenmesi ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ................................ 5 II. Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği: Elde Edilen Başarılar ve Karşılaşılan Engeller ... 9 III. Çocuk Yaşta Evlilik: Kızların Eğitiminin Önündeki Kritik Engel ..................................13 IV. Rol Modeller ve Kız Çocuklarının Güçlenmesinde Gençlerin Katılımı ............................13 V. Ortak Görüşler ve Öneriler.................................................................................................22 Ek 1. Konferans Programı .......................................................................................................22 Ek 2. Gençlik Deklarasyonu..................................................................................................... 0 Ek 3. Konferansın Basındaki Yansımaları .............................................................................. 3 2 BM Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı Giriş Kız çocukları, yalnızca kişiliklerinin şekillendiği çok önemli yıllar olan ergenlik çağında değil, birer genç kadın olarak olgunlaşma sürecine girdikleri dönemde de güvenli ve sağlıklı bir şekilde yaşama ve eğitim hakkına sahiptir. Ergenlik yıllarında etkin bir şekilde desteklendikleri takdirde genç kızların hem bugünün güçlü genç kızları olarak hem de geleceğin işçileri, girişimcileri, anneleri, danışmanları, hane reisleri, sanatçıları ve siyasi liderleri olarak dünyayı değiştirebilecek potansiyelleri vardır. Ancak, sahip oldukları bu büyük potansiyele ve eşit muamele görme haklarına rağmen, kız çocuklarına çoğu zaman aşağı bir konumdalarmış gibi muamele edilmekte, kendilerini geri plana atmaları öğretilmekte, bu da onların özgüvenlerini zedelemektedir. Dünya Kız Çocukları Günü, kız çocuklarının dünyanın her yerinde karşılaşmakta olduğu toplumsal cinsiyet eşitsizliği sorunlarına vurgu yapmak amacıyla her yıl 11 Ekim'de kutlanmaktadır. Bu özel günün amacı; kız çocuklarının güçlenmesi için yapılan sosyal, ekonomik ve siyasi yatırımların, hem nesilden nesile aktarılan yoksulluk, şiddet, dışlanma ve ayrımcılık zincirinin kırılması hem de eşitlikçi ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılması bakımından ne kadar önemli olduğunun altını çizmektir. Türkiye'de Dünya Kız Çocukları Günü'nü kutlamak ve kız çocuklarına yönelik ayrımcılık, dışlanma ve şiddetten arındırılmış bir dünya yaratma hedefiyle küresel çapta yürütülen gayretlerin içerisinde yer almak amacıyla, Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Grubu’nun tavsiyeleri ışığında, UNICEF, UNFPA, BM Kadın Birimi ve Aydın Doğan Vakfı işbirliğinde uluslararası bir konferans düzenlenmiştir. Bu konferansın amacı; kız çocuklarının karşı karşıya kaldığı belirli güçlüklerin altını çizmek, sahip oldukları potansiyeli vurgulamak ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin tesis edilmesi ve kız çocuklarının güçlenmesine yönelik faaliyetlere ivme kazandırmaktır. Bu yıl “Güçlü Kızlar, Güçlü Yarınlar: Çocuk Yaşta Evliliğe Son Vermek için Kapsayıcı ve Kaliteli Eğitim” başlığıyla gerçekleştirilen konferansta, kapsayıcı ve kaliteli eğitimin çocuk yaşta evliliğe son vermek için bir araç olarak kullanılması üzerinde durulmuştur. Konferansın genel amacı, kız çocuklarının kaliteli ve sürekli eğitime erişimi ve çocuk yaşta evliliklerin önlenmesi başta olmak üzere, küresel gündem doğrultusunda paydaşların, kız çocuklarının güçlenmesi için 2030 yılına kadar yürütülecek faaliyetlere ilişkin bir yol haritası üzerinde tartışarak görüş birliğine varmalarını sağlamak üzere bir diyalog ortamı oluşturmaktır. Birleşmiş Milletler Türkiye Mukim Koordinatörü ve UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Kamal Malhotra’nın ifade ettiği üzere, 2016 Dünya Kız Çocukları Günü’nün küresel teması “Kız Çocuklarında İlerleme (=) Hedeflerde İlerleme: Küresel Kız Çocuk Veri Hareketi” olarak belirlenmiştir. Bu tema ile Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşmak için toplumsal cinsiyet eşitliğinin tesis edilmesi ve kız çocuklarına yönelik ilerleme kaydedilmesinin ne kadar büyük önem taşıdığının altı çizilmektedir. Dünya Kız Çocukları Günü’nün 2015 yılındaki gündemi çerçevesinde, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) kapsamındaki 17 ana hedef ve 169 alt hedefe ulaşılmasına yönelik bir strateji olarak kız çocuklarına yatırım yapılmasının hayati bir gereklilik olduğu üzerinde durulmuştur. Sn. Malhotra’nın dile getirdiği üzere, “Kız çocuklarının karşı karşıya kaldığı sorunların çözüme 3 BM Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı kavuşturulması için doğru verilerin kullanılması, özellikle eğitime ilişkin 4. Hedef ve toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin 5. Hedef olmak üzere tüm Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri konusunda önemli bir ilerleme kaydedilmesini sağlayabilir”. Barış veya savaş zamanlarında ya da acil durumlarda kız çocuklarının karşılaştığı güçlükleri anlayabilmek için ayrıntılı bilgiye, yani kız çocukları odaklı ve onlara ilişkin yerinde bilgiye ihtiyacımız var. Bu verileri sorunlara çözüm aramak ve kaydedilen ilerlemeyi takip etmek amacıyla kullanmamız gerekiyor. Kamal Malhotra, Birleşmiş Milletler Türkiye Mukim Koordinatörü ve UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi UNICEF Türkiye Temsilcisi Philippe Duamelle konferansta yaptığı açılış konuşmasında Dünya Kız Çocukları Günü'nün küresel teması çerçevesinde, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin bizlere daha adil ve hakkaniyetli toplumlar inşa etmemiz ve yoksulluk, şiddet, dışlama ve ayrımcılığın nesilden nesile aktarıldığı zinciri kırmamız için ‘kaçırılmaması gereken bir fırsat’ sunduğunu vurguladı. Bugün bizlerin görevi, 2030’a kadar tüm kız çocuklarının geleceğinin toplumsal cinsiyet nedeniyle kısıtlanmasını önlemek ve kız çocuklarına, yetişkinliğe geçerken hak ettikleri tüm fırsatların sunulmasını sağlamaktır. Kız çocukları için bu ilerlemeyi kaydedebilirsek, kızların güçlenmesine yönelik küresel bir hareket başlatır ve sürdürürsek, toplumlar arasında çok büyük gelişmelerin meydana geldiğine tanıklık ederiz. Philippe Duamelle, UNICEF Türkiye Temsilcisi Bu Konferans; eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliğinin tesis edilmesi konusunda kaydedilen ilerlemeleri gözden geçirmek ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ilişkin olarak yukarıda sözü edilen küresel gündem çerçevesinde çocuk yaşta evlilikle mücadele etmek için de bir platform sunmuştur. Eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve çocuk yaşta evlilikle mücadele konularında ülkelerin kaydettiği ilerlemelerin adalet ve dünya barışının tesisi edilmesi açısından hayati önem taşıdığı vurgulanmıştır. Aydın Doğan Vakfı Başkanı Hanzade Doğan Boyner’in açılış konuşmasında altını çizdiği üzere, küresel barışa giden en önemli yollardan biri eğitimdir ve bu nedenle eğitim yalnızca karar alma mercilerinin değil, sivil toplum, özel sektör ve kanaat önderleri dâhil olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin gündeminde yer almalıdır. 4 BM Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı Sadece cinsiyeti yüzünden toplumunu, nüfusunun yarısını eğitimsiz bırakan, hor gören, şiddet görmelerine izin veren toplumlar, karanlıkta kalmaya mahkumdurlar. Küreselleşen dünyamızda bu toplumlar sadece kendileri karanlıkta kalmıyor; aynı zamanda etraflarındaki ışıkları da söndürüyorlar. Hanzade Doğan Boyner, Aydın Doğan Vakfı Başkanı Gençlerin ve ergenlik çağındaki çocukların kaygılarının ve tavsiyelerinin politika yapıcılar ve diğer önemli paydaşlar tarafından dinlenmesi ve hesaba katılması için gençler ve çocuklarla interaktif diyaloglar da konferansa dâhil edilmiştir. Konferansın panel oturumunda söz alan konuşmacılar, sosyal normların şekillendirilmesi, aile ve topluluk düzeyinde davranış değişikliklerinin sağlanmasına yönelik yenilikçi uygulamaları masaya yatırmıştır. Türkiye’nin önemli sayıda mülteci çocuğa ev sahipliği yapmakta olduğu dikkate alınarak, eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliğinin tesis edilmesi, çocuk yaşta evliliklerin sona erdirilmesi konularında özellikle mültecilerin karşılaştığı güçlüklerin altı çizilmiş ve bu sorunlara ilişkin somut çözüm önerileri üretilmiştir. Konferans BM Temsilcileri, özel sektörün önde gelen kuruluşlarının temsilcileri, kadın ve çocuk hakları aktivistleri ile akademisyenler, sanat ve spor camiasından tanınan isimler ve destek programlarının önceki faydalanıcıları ve/veya rol modelleri olan genç kadınların bir araya gelerek tartışmalara katıldığı bir etkinlik olmuştur. Konferansa sivil toplum kuruluşlarının üyeleri, akademisyenler ve ortaöğretime devam eden kız öğrenciler dâhil olmak üzere İstanbul, Ankara, Gaziantep, Urfa, Van, Muş, Nevşehir, Eskişehir, Edirne, İzmir, Antalya ve Hatay’dan yaklaşık 300 kişi katılmıştır. Konferans kapsamında, kız çocuklarının güçlenmesi ile Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) arasındaki bağlantı, eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliği, kızların eğitiminin önünde kritik bir engel olan çocuk yaşta evlilik ve kızların güçlenmesinde rol modeller ve gençlerin katılımının önemi gibi bazı konulara ilişkin genel oturum sunumları yapılmış ve tartışmalar gerçekleştirilmiştir. Bu rapor, Konferans sırasında gerçekleştirilen oturumlarda tartışılan bu dört ana tema üzerine inşa edilmiştir. Raporda, seçilmiş veriler ile panel konuşmacıları tarafından sunulan somut iyi uygulama örneklerine atıf yapılmakta ve tartışmalar sonucunda ortaya çıkan bir dizi öneriye yer verilmektedir. 5 BM Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı I. Kız Çocuklarının Güçlenmesi ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH), diğer adıyla Küresel Hedefler, yoksulluğun sona erdirilmesi, dünyanın korunması ve tüm insanların barış ve refah içinde yaşamasının sağlanmasına yönelik evrensel düzeyde bir eylem çağrısıdır. Bu hedeflerin her biri birbiriyle bağlantılıdır; diğer bir deyişle, bir hedef konusunda başarı sağlanması için çoğu zaman diğer bir hedefin kapsamında yer alan sorunlarla mücadele edilmesi gerekmektedir. SKH’nin işleyişi, gelecek nesiller için yaşamı -sürdürülebilir bir biçimde- iyileştirmek amacıyla bugün doğru seçimleri yapmak için işbirliği ve fayda ruhu içinde hareket edilmesini esas alır. SKH, toplumsal cinsiyet eşitliği ile tüm kadınların ve kız çocuklarının güçlenmesine ilişkin kilit hedefler barındırmaktadır. Bu hedefler, nesilden nesile aktarılan yoksulluk, şiddet, dışlanma ve ayrımcılık zincirinin kırılması ve herkes için onurlu bir yaşam vizyonunun gerçekleştirilmesi için küresel bir taahhüt fırsatı sunmaktadır. Kız ve erkek çocukları arasında eşitliğin sağlanması, sürdürülebilir kalkınma ve sosyal adaletin en önemli unsurlarından biridir. SKH gündemi, başta en dezavantajlı gruplarda yer alanlar olmak üzere tüm çocukların hakları ve refahı konusunda ilerleme sağlanması ve hem bugünün çocukları hem de gelecek nesiller için sağlıklı bir dünyanın güvence altına alınması için tarihi bir fırsat sunmaktadır. Kız çocuklarının güçlenmesinin anahtarı, nitelikli ve sürekli eğitime erişimin sağlanması ve çocuk yaşta evlilik gibi zararlı uygulamalar başta olmak üzere, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet ve ayrımcılığın sona erdirilmesidir. Bu çerçevede, Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı kapsamında “2030'a Bakış: Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve Kız Çocukların Güçlenmesi” başlıklı bir panel oturumu düzenlenmiştir. Geniş anlamıyla, ‘güçlenme’, bir kuşaktan diğerine geçerken, kişilerde birer birer anlamlı değişiklik yaratma süreci olarak tanımlanmaktadır. Dünyanın her yerindeki tüm çocuklarda olduğu gibi, gelişmekte olan ülkelerde yaşayan kız çocukları için güç, kişinin içinde yaşadığı hanenin ve topluluğun eşit bir mensubu ve karar alma yetkilisi olmak ve toplum içerisinde hakiki temsil kabiliyeti elde etmek üzere serbest ve bilinçli kararlar alan bir yetişkin haline gelmek demektir. Ne var ki güç, dünyadaki pek çok kız çocuğu ve kadının ulaşamadığı bir olgudur. Kızların güçlü birer kadın olmalarına giden yol eğitimden geçmektedir. Nitelikli temel eğitim almış olan kız çocuklarının erken yaşta ve zorla evlendirilme ve çocuk doğururken ölme ihtimalleri daha düşük; kendi istekleriyle sağlıklı bebekler dünyaya getirme, çocuklarını okula gönderme ve dolayısıyla bu olumlu sosyal faydaları bir sonraki nesle aktarma ihtimalleri ise daha yüksektir1. Geçen yıl (2015) gerçekleştirilen Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı’nda da tartışıldığı üzere, kızların güçlenmesinin çeşitli bileşenleri mevcuttur. Bunlardan bazıları şunlardır; 1 Nitelikli eğitime erişim Çalışma yaşamına ve geçim kaynağı fırsatlarına erişim UNICEF. (2009). Empowerment through girls' education. In Catalyst for education and gender equality 6 BM Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı - Cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetleri başta olmak üzere, sağlık hizmetlerine erişim Yaşam becerileri geliştirme Her düzeyde liderlik ve karar alma süreçlerine katılım Çocuk yaşta evlilik dâhil olmak üzere kadına yönelik şiddetten ari bir yaşam Özgüven ve kendi kendine yetme Bu konuda önemli olan bir diğer unsur ise “güçlenme” ifadesinin, harici aktörler tarafından “güçlendirilmek”ten ziyade “kadınların ve kız çocuklarının kendi kendilerini güçlendirmesi” olarak anlaşılmasıdır. Bu anlamda güçlenme, kadınlara ve kız çocuklarına kendilerini güçlendirmeleri ve “kabiliyetlerini” arttırmak için ihtiyaç duyacakları araçların temin edilmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu çerçevede, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri arasında yer alan 4. ve 5. Hedefler kızların güçlenmesiyle doğrudan ilişkilidir: Hedef 5: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Alt Hedefler: Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik her türlü ayrımcılığın her yerde sona erdirilmesi Kadın ticareti ile cinsel istismar ve diğer sömürü çeşitleri dâhil olmak üzere, kamusal ve özel alanlarda tüm kadınlara ve kız çocuklarına yönelik her türlü şiddetin ortadan kaldırılması Çocuk evlilikleri, erken yaşta ve zorla evlendirilme ile kadın sünneti gibi bütün zararlı uygulamaların ortadan kaldırılması Kamu hizmetleri ile altyapı ve sosyal koruma politikalarının sunulması, hane ve aile içinde sorumluluğun paylaşılmasının ulusal açıdan uygun bir biçimde teşvik edilmesi yoluyla, ücretsiz bakımın ve ev işlerinde çalışmanın öneminin takdir edilmesi ve değer görmesi Kadınların siyasi, ekonomik ve sosyal hayatın karar verme süreçlerine tam ve etkin bir biçimde katılımlarının ve kadınlara karar verme mekanizmalarında, her düzeyde lider olabilmeleri için eşit fırsatlar tanınmasının güvence altına alınması Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı Eylem Programı, Pekin Eylem Platformu ve bunların gözden geçirme konferansları kapsamında üretilen çıktılara uygun olarak, cinsel sağlık ve üreme sağlığı hakları ile üreme haklarına evrensel erişimin sağlanması Kadınların ekonomik kaynaklara ulaşma, toprak ve mülkiyet ve bunlar üzerinde kontrol sahibi olma, finansal hizmetler, miras ve doğal kaynaklara erişimleri gibi konularda ulusal mevzuata uygun olarak eşit haklara sahip olmaları için reformlar yapılması Kadınların güçlenmesi alanında ilerleme sağlanması için bilgi ve iletişim teknolojileri başta olmak üzere kolaylaştırıcı teknolojilerin kullanımının arttırılması Toplumsal cinsiyet eşitliğinin desteklenmesi ile tüm kadınların ve kız çocuklarının her düzeyde güçlendirilmeleri için sağlam politikaların ve yasal olarak uygulanabilir mevzuatların kabul edilmesi ve güçlenmesi 7 BM Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı Hedef 4: Nitelikli Eğitim Alt Hedefler: 2030’a kadar bütün kız ve erkek çocuklarının ücretsiz, hakkaniyetli ve kaliteli bir şekilde hizmet veren ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında eğitimlerini tamamlamalarının ve böylece ilgili ve 4. Hedef çerçevesindeki etkili öğrenme çıktılarının elde edilmesinin sağlanması 2030’a kadar bütün kız ve erkek çocuklarının ilköğretime hazır hale gelmelerini sağlayacak şekilde nitelikli erken çocukluk gelişimi, bakım ve okul öncesi eğitime erişimlerinin güvence altına alınması 2030’a kadar bütün kadın ve erkeklerin üniversite dâhil olmak üzere, erişilebilir ve nitelikli teknik eğitim, mesleki eğitim ve yükseköğrenime eşit biçimde erişimlerinin sağlanması 2030’a kadar istihdam, insana yakışır işlerde çalışma ve girişimciliğe yönelik teknik ve mesleki becerileri de kapsayan ilgili becerilere sahip gençlerin ve yetişkinlerin sayısının önemli ölçüde arttırılması 2030’a kadar eğitim alanındaki toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin ortadan kaldırılması ve engelliler, yerli halklar ve dezavantajlı çocuklar dâhil olmak üzere dezavantajlı grupların her düzeyde eğitim ve mesleki eğitime eşit biçimde erişimlerinin sağlanması 2030’a kadar bütün gençlerin ve hem kadın hem de erkek olmak üzere yetişkinlerin büyük bir bölümünün okuryazar olmasının ve matematiksel beceriler kazanmasının güvence altına alınması 2030’a kadar sürdürülebilir kalkınma ve sürdürülebilir yaşam tarzları için eğitim, insan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, barış ve şiddete başvurmama kültürünün geliştirilmesi, dünya vatandaşlığı ve kültürel çeşitliliğin ve kültürün sürdürülebilir kalkınmaya katkısının takdiri yoluyla bütün öğrenciler tarafından sürdürülebilir kalkınmanın ilerletilmesi için gereken bilgi ve becerinin kazanımının sağlanması Çocuklara, engellilere, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı eğitim olanaklarının yaratılması ve geliştirilmesi, herkes için güvenli, şiddete dayalı olmayan, kapsayıcı ve etkili öğrenme ortamlarının oluşturulması 2020’ye kadar en az gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan küçük ada devletleri ve Afrika ülkeleri başta olmak üzere gelişmekte olan ülkelere, gelişmiş ve diğer gelişmekte olan ülkelerdeki mesleki eğitim programlarını ve bilgi ve iletişim teknolojileri programlarını, teknik programları, mühendislik programlarını ve bilimsel programları kapsayan yükseköğrenim programlarına kayıt olanağı sunan bursların sayısının dünya çapında önemli ölçüde arttırılması 2030’a kadar özellikle en az gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan küçük ada devletleri başta olmak üzere gelişmekte olan ülkelerdeki öğretmen eğitimi için uluslararası işbirliğinin sağlanması aracılığıyla nitelikli öğretmen tedarikinin önemli ölçüde arttırılması 8 BM Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı Güçlenme ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ilişkin olarak yukarıda özetlenen çerçeve dikkate alındığında, UNFPA Doğu Avrupa ve Orta Asya Bölge Direktörü Alanna Armitage, SKH’nin gerçekleştirilmesinde başarının sağlanmasının büyük oranda ergenlik çağındaki kızlara yatırım yapılmasına bağlı olduğunu vurgulamıştır. BM Kadın Birimi Avrupa ve Orta Asya Bölge Direktörü Ingibjorg Solrun Gisladottir de kadınların güçlenmesi olmaksızın hiçbir hedefin gerçekleştirilemeyeceğini ifade etmiştir. Panel oturumuna katılan her iki konuşmacı da, devletleri SKH’ni uygularken toplumsal cinsiyete duyarlı bir yaklaşım benimsemeye davet etmiştir. Biliyoruz ki toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayan ülkeler daha iyi ekonomik büyüme gerçekleştirirler. Daha çok kadın çalıştıran ve lider kadın yöneticiye sahip şirketler daha hızlı büyür ve başarılı olurlar. Meclisin de daha çok kadın olan ülkeler, sosyal, sağlık ve eğitim gibi sorunlara çözüm bulurken, daha etkindirler. Tüm bu sonuçlar gösteriyor ki, kız çocukları için sağlayacağımız eşitlik, tüm dünya ülkeleri için toplumsal gelişimi hızlandıracak. Hanzade Doğan Boyner, Aydın Doğan Vakfı Başkanı 9 BM Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı II. Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği: Elde Edilen Başarılar ve Karşılaşılan Engeller Eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliği, konferans boyunca birçok yönden irdelenmiştir. Ele alınan temel konulardan bazıları şunlardır: 1. Eğitimin çeşitli aşamalarında toplumsal cinsiyet eşitliği ve eğitim düzeyleri 2. Kadınların karar alıcılar ve uygulayıcılar olarak eğitim sektörüne katılımı 3. Okullarda ve müfredattaki toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık İlk olarak, ülkede toplumsal cinsiyet eşitliğinin genel durumuna ilişkin bir değerlendirme sunmak gerekir: Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliğini ilgilendiren temel konuların bazılarında kayda değer bir gelişme sağlanmıştır. Avrupa Konseyi’nin İstanbul Sözleşmesi’ne ev sahipliği yapan ve bu sözleşmeyi ilk imzalayan ülkelerden biri olarak Türkiye, kız çocuklarına ve kadınlara yönelik şiddetle mücadele etme konusundaki taahhüdünün arkasında durduğunu yinelemiştir. Bununla birlikte, Türkiye, 2016 Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’nde 144 ülke arasında oldukça düşük bir sırada, 130’uncu sırada yer almıştır. Dünya Ekonomik Forumu (2016) göstergelerine göre ise ekonomik fırsatlar ve iş gücüne katılım açısından 129’uncu, kadınların siyasi yönden güçlenmesi açısından 113’üncü ve eğitim düzeyi açısından 109’uncu sıradadır2. Belirli mesleklerde yer alan kadınların oranı ülkedeki kadınların durumuna işaret eden önemli bir göstergedir. Bu oranlara bazı örnekler aşağıda verilmektedir: Yargıçlar: %36,9 Milletvekilleri: %14,7 Büyükelçiler: %14,3 Kaymakamlar: %10,7 Savcılar: 7 % Muhtarlar: %1,3 Belediye Başkanları: %2,4 (Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu, İstatistiklerle Kadın 2014; KADER Mart 2016) Eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili olarak, Konferans katılımcıları, çocuklar için eğitim fırsatları açısından, özellikle de ilköğretim düzeyinde, Türkiye’nin toplumsal cinsiyet eşitliği hedeflerine varmış olduğu konusunda hemfikirdir. Aydın Doğan Vakfı Yürütme Kurulu Üyesi ve Yöneticisi Candan Fetvacı on yıl önce her on kız çocuğundan birinin eğitim hakkından yoksun olduğunu; bugün ise neredeyse tüm kız çocuklarının ilköğretime erişimi bulunduğunu belirtmiştir. Kız çocuklarının ortaokula kayıt oranı da hızla artmıştır; fakat bu oran bazı illerde erkek çocuklarının kayıt oranına kıyasla hâlâ oldukça düşüktür. Candan Fetvacı’nın da vurguladığı üzere Türkiye’de zorunlu eğitim 12 yıllık bir süreyi kapsasa da kız çocuklarının okullaşma oranları hâlâ %100’ün altındadır. 2000 yılında 2http://www3.weforum.org/docs/GGGR16/WEF_Global_Gender_Gap_Report_2016.pdf 10 BM Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı Dakar Konferansı’nda belirlenen okullaşma oranı hedefi ise %100’dü. Türkiye’de okulu bırakma ve devamsızlık oranları da belirlenen hedeflerin altında kalmıştır. Öte yandan, okullaşma; genç kadınların otomatik olarak beceri kazandıkları, toplumsal katılımlarının arttığı ve güçlendikleri anlamına da gelmeyebilmektedir. 2013 yılındaki OECD verilerine göre 15-29 yaşları arasındaki kadınların yüzde 45’i bir işte çalışmamakta, mesleki ya da örgün eğitim programına da devam etmemektedir. Bu oran erkeklerde ise yüzde 18’dir. Candan Fetvacı’nın da açıkladığı üzere çok sayıda kız çocuğunun ve kadının potansiyeli kullanılmadan heba olmaktadır. Türkiye’deki genç kadınların neredeyse yarısı okuldan, iş hayatından uzak; öğrenmeye, gelişmeye en açık oldukları yılları ev kızları, ev kadınları olarak, çoğu zaman ev işleriyle uğraşarak ya da çocuk bakarak, sosyal hayatları aile çevreleri ve komşularıyla kısıtlı geçiriyorlar. Candan Fetvacı, Aydın Doğan Vakfı Yürütme Kurulu Üyesi ve Yöneticisi Katılımcılar, eğitimde fırsat eşitliği ve eğitim düzeyleriyle ilgili verileri de analiz etmiştir. Analiz edilen temel veriler aşağıdaki tablolarda özetlenmektedir: Tablo 1: Erkek ve Kadın Eğitim Düzeyleri Eğitim Düzeyi Toplam Kadın ve Erkek Sayısı 2.644.144 Erkek Kadın 452.277 2.191.867 (%83) Okuma yazma bilip örgün eğitim programından mezun olmayanlar 8.697.753 3.689.832 5.007.921 (%58) İlköğretim mezunu (1.-5. sınıflar) 19.825.078 8.903.202 10.921.876 (%55) İlköğretim mezunu (1.-8. sınıflar) 10.690.444 5.314.047 4.009.122 Ortaokul mezunu Lise mezunu 7.269.584 12.990.847 4.130.893 7.436.617 3.138.691 (%43) 5.554.230 (%43) Üniversite veya diğer dengi yükseköğrenim kurumu mezunu 8.340.145 4.606.778 3.733.367 (%45) Yüksek Lisans Doktora Bilinmiyor Toplam 641.210 168.211 597.642 70.497.783 372.049 100.940 297.439 35.304.074 269.161 67.271 300.203 35.193.709 (%41) (%40) (%50) (%50) Okuma yazma bilmeyenler (%38) Kaynak: TUIK ADNS Eğitim, Kültür ve Spor Veritabanı 2015 sonuçları, Konferan’ta Prof. Gülsün Sağlamer tarafından sunulmuştur. 11 BM Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı Tablo 2: İlköğretim, Ortaöğretim ve Yükseköğrenime kayıt oranları İlkokul Ortaokul Lise Yükseköğrenim Yıl Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın 2012-2013 98.86 98.81 98.92 93.09 93.19 92.98 70.06 70.77 69.31 38.50 38.40 38.61 2013-2014 99.57 99.53 99.61 94.52 94.57 94.47 76.65 77.22 76.05 39.89 38.90 40.93 2014-2015 96.30 96.04 96.57 94.35 94.39 94.30 79.37 79.46 79.26 39.49 37.95 41.10 2015-2016 94.87 94.54 95.22 94.39 94.36 94.43 79.79 79.36 80.24 Kaynak: Prof. Cennet Engin Demir tarafından Konferans’ta yapılan sunumdan alınmıştır. Tablo 3: Yükseköğrenim Kurumlarındaki Öğrenci Sayısı Yükseköğrenim Gören Öğrenci Sayısı Üniversite Kadın Toplam Erkek 955138 942554 %49 1897692 Yüksek Lisans Erkek Kadın Toplam Erkek 190349 45535 138245 %42 328594 Doktora Kadın Toplam 32688 %41 78223 Erkek 1740743 Toplam Kadın 1459797 %45 Toplam 3200540 Kaynak: Gülsün Sağlamer, , IDGC Konferansı’nda yapılan sunum. Prof. Cennet Engin Demir’in sunumunda verdiği bilgilere göre kız çocukların eğitimlerinin iyileştirilmesine yönelik MEB projesi kapsamında (16 ilden 2682 kişiyle yapılan görüşmeler sonucunda) şu bulgu elde edilmiştir: Kız çocuklarının okullaşma ve devam oranlarının düşük olmasının en temel nedenleri sosyo-kültürel faktörlerdir. Bu faktörleri okullarla ilgili nedenler, ailelerin algıları, ekonomik nedenler, şahsi nedenler ve siyasi sebepler takip etmektedir3. Yukarıda belirtilen sosyo-kültürel faktörler arasında geleneksel toplumsal yapısı ve toplumsal cinsiyete ilişkin kalıp yargılar da yer almaktadır. Kadınların eğitim sektörüne katılımı da eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliğini daha iyi anlayabilmek açısından önemli bir göstergedir. Mayyada Abu-Jaber de eğitimde toplumsal cinsiyet eşitsizliğine ilişkin bir örnek vermiştir. Ürdün’de yapılan bir analizin sonuçlarına göre, sahada çalışan (öğretmenler de dâhil) Eğitim Bakanlığı personelinin çoğu kadındır fakat merkezdeki karar alıcıların hepsi erkektir. Prof. Dr. Gülsün Sağlamer tarafından sağlanan verilere göre, Türkiye, üniversitelerde dikey toplumsal cinsiyet ayrımının en az olduğu ülkelerden biridir. Türkiye’de kadın profesörlerin sayısı oldukça fazladır. Hatta Türkiye, Avrupa’da en çok kadın profesöre sahip olan ülkelerden biridir. 3http://kizlarinegitimi.meb.gov.tr/KEP- I/files/img/2012.11.02_b.1.3_consolidated_report_revised_final.pdf 12 BM Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı Tablo 4: Üniversitelerdeki akademik pozisyonlara göre kadın ve erkek akademisyen oranları Profesör Doçent Doktor Erkek 12544 8022 Yardımcı Doktor 16477 Kadın 5694 (31.2 %) 4273 (34.8 %) 10283 (38.4 %) 20891 (49.3 %) 12295 26760 42410 Toplam 18238 Doçent Araştırma Görevlisi 21519 Okul müfredatı ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile ilgili olarak, AbuJaber tarafından sunulan verilere göre müfredatta, özellikle de üst sınıfların müfredatlarında, yer alan mesajlar ile öğrenciler toplumsal cinsiyet ayrımcılığını içselleştirmektedir. Örneğin, ders kitaplarında liderlerin %85,6’sı erkek, sadece %14,4’ü kadındır. Öğrencilere verilen mesaj şudur: Ev dışında çalışan kadınlar ailenin bütünlüğüne zarar verebilir ve değerler sisteminin değişmesine yol açar. Bu sistemde, kız çocukları evliliğe hazırlanırken erkek çocukları işgücü piyasası için hazırlanmaktadır. Benzer şekilde, Doçent Doktor Yasemin Esen de Türkiye’deki ders kitaplarında toplumsal cinsiyet rollerinin onaylandığını ve yeniden üretildiğini tespit etmiştir. Esen, okullardaki fiziksel yapıların ve bazı uygulamaların toplumsal cinsiyete ilişkin kalıp yargıları nasıl şekillendirdiğini ve yeniden ürettiğini de açıklamıştır. Bu yeniden üretim, aşağıdakiler vasıtasıyla gerçekleşmektedir: • Sınıfların, tuvaletlerin, okul bahçelerinin vb. tasarımı • Kız ve erkek çocukları için farklı oyun ve sosyalleşme alanları • Sınıflardaki oturma düzenleri • Sınıfta kız ve erkek çocuklarına yüklenen sorumluluklar ve roller Konferans katılımcıları; Türkiye’de eğitim eşitliğini sağlamaya çalışırken karşılaşılan ve yukarıda özetlenen engelleri göz önünde bulundurarak bu konudaki çabaların okullaşma oranını arttırmanın ötesine geçmesi gerektiğini vurgulamışlardır. Aydın Doğan Vakfı Yürütme Kurulu Üyesi ve Yöneticisi Candan Fetvacı’nın da belirttiği üzere okullarda toplumsal cinsiyet rollerinin yeniden üretilmesine engel olmamız gerekir. Bunun yanı sıra, amacımız, kız çocuklarının okuldan çalışma hayatına geçiş oranlarını arttırmak ve kızları en üretken yıllarında güçlendiren dönüştürücü bir eğitim sistemi inşa etmek olmalıdır. 13 BM Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı III. Çocuk Yaşta Evlilik: Kızların Eğitiminin Önündeki Kritik Engel Çocuk yaşta evlilik, bilhassa kız çocuklarını etkilemekte, kızların eşlerini seçme ve geleceklerini belirleme haklarını ellerinden almaktadır. Hem kız çocukları ve genç kadınlar hem de onların çocukları ve yaşadıkları topluluklar için toplumsal, psikolojik, ekonomik yönlerden ve sağlıkları açısından yıkıcı sonuçlar doğurmaktadır. Katılımcılar; eğitim düzeyi ve çocuk yaşta evlilik arasında karşılıklı bir ilişki bulunduğunu vurgulamışlardır. Okullaşma düzeyi düşük olan kız çocuklarının erken yaşta evlenme ihtimalinin daha yüksek olduğu ve çocuk yaşta evliliğin kızların eğitimini sonlandırdığı dünyanın birçok yerinde belgelerle kanıtlanmış bir gerçektir. Buna karşılık, ortaöğretime devam eden kızların çocuk yaşta evlilik yapma ihtimali ise altı kat daha azdır4. Dolayısıyla, eğitim, kızları korumak ve çocuk yaşta evliliği önlemek için en iyi stratejilerden biridir. Konferans katılımcılarının da belirttiği üzere, ilk evlenme yaşı ortalaması dünya çapında yavaş yavaş artmaktadır. Öte yandan, bu gelişme, temelde yüksek gelirli ailelerin kız çocukları ile sınırlı kalmaktadır. Toplumun tüm kesimleri daha yoğun ve sürekli bir çaba göstermediği takdirde bu durum yüz milyonlarca kız çocuğunun kalıcı bir zarar görmesine neden olacaktır. UNICEF Türkiye Temsilcisi Philippe Duamelle’in belirttiği üzere dünyada her yıl 18 yaşından küçük 15 milyon kız evlenmektedir. Çocuk yaşta evlilik uygulaması gittikçe azalsa dahi, bu konuda kaydedilen gelişme, bölgeler ve ülkeler arasında eşit bir şekilde dağılmamıştır. Ciddi bir değişiklik olmadığı takdirde, bu sayılar artmaya devam edecektir. Çocuk yaşta evlilik, Türkiye’deki temel sorunlardan biri olmaya devam etmektedir. 2013 tarihli Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması’na göre 25-49 yaş arasındaki kadınların %22’si 18 yaşına gelmeden evlenmiştir. 20-24 yaşları arasındaki kadınlar arasında ise bu oran %14,7’dir (Bu orana 15 yaşına kadar evlenmiş olan %1,1 de dâhildir). UNICEF Türkiye Temsilcisi Philippe Duamelle’in de vurguladığı üzere Türkiye’de geçtiğimiz on-yirmi yılda sağlık ve eğitim alanında önemli gelişmeler kaydedilmiş olsa da bu rakamlar, kız çocuklarının evlenmek yerine eğitimlerine devam etmeleri için daha fazla çaba göstermek gerektiğini ortaya koymaktadır. Katılımcılar; çocuk yaşta evliliğe yol açan çok sayıda toplumsal ve yapısal faktörün bulunduğunu belirtmişlerdir. Bu faktörler aşağıdaki şekilde özetlenebilir: Toplumsal normlar: Çocuk yaşta evliliğe ilişkin “toplumsal normlar” şunlara işaret edebilmektedir: genel toplumsal normlar (çocuk yaşta evliliğin “herkes tarafından yapılan”, “normal” ve “kabul edilebilir” bir uygulama olarak algılanması; aileler, çocuklar ve topluluklar tarafından bu şekilde kabul edilmesi), zararlı kültürel uygulamalar (“Berdel” ya da “beşik kertmesi” gibi uygulamalar) veya toplumsal cinsiyete ilişkin 4 United Nations Population Fund [UNFPA] (2012), “Marrying Too Young. End Child Marriage”, Available at: http://www.unfpa.org/sites/default/files/pub-pdf/MarryingTooYoung.pdf 14 BM Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı normlar (örneğin bir eş ve anne olarak kadınlara atfedilen değerler, cinsellikle ilgili tabular, kadınların cinselliği üzerindeki toplumsal kontrol vb.). Doç. Dr. Golnar Mehran’ın da açıkladığı üzere bu toplumsal normların kökeninde şu ortak anlayış da yatmaktadır: “Kızlar ne kadar okurlarsa okusunlar sonunda evlenecekler ve eğitimlerini kullanmayacaklar.” Mehran, bazı ailelerin bu anlayıştan dolayı kız çocuklarının eğitimine yatırım yapmadıklarını belirtmiştir. Kadınlara yönelik şiddet: Kız çocukları, aile içindeki şiddetten kaçmak için de evlenmeyi tercih edebilmektedir. Diğer yanda, aileler, kızlarını aile ya da topluluk içerisindeki (çoğunlukla cinsel olan) şiddetten “korumak” için evlendiriyor da olabilirler. Zira evlilik, çocuğu “koruma altına almanın” bir yolu olarak görülmektedir. Eğitim fırsatlarının önündeki engeller: Eğitimle evlilik yaşının artması arasında bir ilişki bulunduğu tespit edilmiştir. Zira eğitim, kızların hem toplumsal yaşama katılımı hem de genel olarak sosyo-ekonomik statüleri açısından olumlu sonuçlar doğurmaktadır. Mali kısıtlar: Mali sıkıntılar, insanların eğitim de dâhil olmak üzere birçok hizmete erişimine mâni olabilmektedir. Çocuk yaşta evlilik örneğinde, mali sebeplere, ailelerin “başlık parası” gibi uygulamalarla elde ettikleri ekonomik avantajlar ya da hanede “besleyecek bir boğazın azalması” gibi faktörler de dâhil edilebilir. Çocuğa daha iyi ekonomik olanaklar sağlama isteği de mali nedenlerden biri olabilmektedir. Çatışmalar ve insanlık krizleri: Çatışmalar ve insani krizler çocuk yaşta evliliğin artmasına neden olmaktadır. Zira böyle durumlarda mali sıkıntılar artmakta, eğitim olanakları daha da azalmakta ve toplumsal cinsiyet normları kadınları aşırı ölçüde etkileyebilmektedir. 18 yaşından daha küçük yaşta evlenmiş kızların cinsel sağlık ve üreme sağlığıyla ilgili sıkıntılar yaşama ihtimali daha yüksektir ve eğitim düzeyleri de daha düşüktür. Dolayısıyla okuma yazma bilmeme oranları da yükselmekte; zorla cinsel ilişki de dâhil olmak üzere şiddet görme ve istismara uğrama ihtimalleri artmaktadır. Çocuk yaşta evlenen kızlar, iş olanaklarının kısıtlı olması nedeniyle daha büyük yoksulluk riskleriyle karşılaşmakta, hukuki destek kanallarına erişimleri de kısıtlanmaktadır. Sosyal izolasyon ve psiko-sosyal sorunlar da yaşayabilmektedirler. İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ayşen Ufuk Sezgin çocuk yaşta evliliğin genç kızlar üzerindeki psiko-sosyal etkileriyle ilgili ayrıntılı bir sunum yapmıştır. Sunumunda çocuk yaşta evlilik ve çocukların cinsel istismarı arasındaki bağ üzerinde de durmuştur. Prof. Dr. Sezgin tarafından paylaşılan temel bulgulara göre: Çocuğun cinsel istismarı çoğu zaman (%61,4) çocuk 4 ila 11 yaşları arasında iken başlamaktadır. Çocuğun cinsel istismarı tek bir kez olabildiği gibi 20 yıl gibi uzun süreler de sürebilir. Çocuğun cinsel istismarı çoğu zaman (%88,6) mağdurun evinde gerçekleşmektedir. Kız çocukların cinsel istismarı vakalarının %29’unda, erkek çocukların istismarı vakalarının %11’inde fail, aile üyelerinden biridir. 15 BM Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı Cinsel şiddete maruz kalan hem çocuklar hem de yetişkinler benzer hisler yaşamaktadırlar. Kendilerini suçlu, kirli, değersiz ve çaresiz hissetmekte ve utanç duymaktadırlar. Kimsenin onlara inanmayacaklarından, konuşurlarsa zarar göreceklerinden ve suçun failinden korkmaktadırlar. RET International’dan Nour Tlass’ın da belirttiği üzere cinsel istismar mağdurlarına özel tedavi ve rehabilitasyon sağlamanın yolları arasında halka açık gruplar, bireysel danışmanlık hizmetleri ve rehabilitasyona yönelik yakın grup çalışmaları yer almaktadır. Danışanların kabul ve sevk edilme prosedürleri, standart formlar ve onam formları kullanmak; tüm mağdurlara yeterli, standart ve kaliteli hizmetler sunulmasını sağlamak açısından büyük bir önem taşımaktadır. Konferans katılımcıları; çocuk yaşta evliliği tespit etmeye ve önlemeye yönelik ulusal ve yerel girişim örnekleri de vermiştir. Bu örnekler arasında Sabancı Vakfı’nın finanse ettiği projeler ve Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından uygulanan projeler de bulunmaktaydı. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı ve Aile ve Sosyal Politikalar Eski Bakanı Fatma Şahin “Gelin Etmeyin Okula Gönderin” projeleri hakkında bilgi sunmuştur. Bu proje; devlet kurumları ve sivil kuruluşlarının işbirliğiyle uygulanmıştır. Proje kapsamında çocuk yaşta evlilik vakalarının bildirilmesi için yerel bir yardım hattı kurulmuştur. Proje sayesinde bu yardım hattına ulaşan 27 kızın evlenmek yerine eğitimine devam etmesi sağlanmıştır. Belediye; çocuk yaşta evliliğin önlenmesi ve yerel müdahalelerin güçlenmesi için UNICEF’le 2 yıllık bir çalışma planı da imzalamıştır. Asıl hedef; 18 yaşından küçük kızların evlenmesini önlemek ve evli çocuklara sunulan destek hizmetlerini iyileştirmektir. Bu girişim kapsamında, çocuk yaşta evliliği önlemeye yönelik temel stratejilerden biri olarak kızların ortaöğretime devam etme oranlarını arttırmaya yönelik çabalar da yer almaktadır. Söz konusu girişim; evli olan ve 18 yaşından önce evlenme riski taşıyan tüm çocukları hedeflemektedir. Kız çocuklarına, özellikle de engelli çocuklar da dahil olmak üzere dezavantajlı konumda olan çocuklara ve ergenlik çağındaki genç kızlara odaklanılmaktadır. Mülteciler ve Gaziantep’te geçici koruma altında bulunan Suriyeli çocuklar da bu kapsamda yer almaktadır. Yapılan etkinliklerden bazıları şunlardır: 1) Kanıt toplama ve çocuk-merkezli analizler İhtiyaç tespiti ve yerel aktörlerin haritalanması Hizmet sağlayıcıları hedefleyen eğitim programlarının ve gerekli materyallerin geliştirilmesi ve uygulamaya konması Hizmet sağlayıcılar için Standart Uygulama Rehberlerinin geliştirilmesi 2) Kapasite geliştirme İlde mevcut bulunan koordinasyon mekanizmasının güçlenmesi Okul modellerinin yanı sıra bir önleme ve müdahale etme yaklaşımının geliştirilmesi Topluma ulaşmaya yönelik faaliyetler (eğitimler ve bilgi paylaşımına yönelik) Ailelere, çocuklara ve hizmet sağlayıcılarına yönelik kapasite arttırıcı faaliyetler Vakaların bildirilmesi, yönetilmesi ve takibi için sistemler kurulması (acil yardım hatları da dâhil) 16 BM Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı 3) Mağdurların, kız çocuklarının ve ailelerinin güçlenmesi için özel destek hizmetlerinin geliştirilmesi Evli çocukların (eğitim de dâhil) hizmetlere erişimini arttırmaya yönelik uygulamalar Kız çocuklarının ve ailelerinin güçlenmesini hedefleyen programlar 4) Çocuk yaşta evlilikle ilgili toplumsal normları değiştirmeyi amaçlayan medya kampanyası 5) Kullanılan modellerin diğer illere de yayılması amacıyla gerçekleştirilen faaliyetler 6) Girişim kapsamında kaydedilen ilerlemeleri takip etmek için bir izleme sisteminin oluşturulması ve uygulanması. 17 BM Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı IV. Rol Modeller ve Kız Çocuklarının Güçlenmesinde Gençlerin Katılımı Geçen yıl yapılan Konferansta rol modellerin kızların güçlenmesi açısından önemli bir rol oynadığı vurgulanmıştır. Bu yılki Konferansa yurtiçinden ve yurtdışından önemli rol modeller de katılmıştır. Muzvare Betty Makoni de genç kızlar ve genç kadınlar için önemli rol modellerden biridir. Toplumsal cinsiyet aktivisti olan Makoni, kendisini “lidere dönüşen bir mağdur” olarak tanımlamaktadır. Çocuk istismarı, çocuk yaşta evlilik ve çocuk işçiliği deneyimlerini yaşamış bir kişi olarak bu deneyimlerin onun çalışmalarını nasıl şekillendirdiğini anlatmıştır. Bu deneyimlerin onu birçok kız için bir rol model hâline getirdiğini belirtmiştir. Makoni, okul ücretleri ödenmediği için okuldan atılmış ve sokaklarda çalışmaya başlamıştır. Daha sonra karşına çıkan okula dönüş fırsatı ise hayatını bütünüyle değiştirmiştir. Şu an Makoni’nin Girls’ Empowerment and Education Fund (Kız Çocuklarının Güçlenmesi ve Eğitimi Fonu) adlı kuruluşu; Afrika’daki kızların üniversiteye başlamaları ve yenilikçi stratejiler geliştirdiği projeler uygulamaları için kızlara küçük miktarlarda hibeler sağlamaktadır. 1999 ve 2014 yılları arasında 100 bini aşkın kız çocuğu destek almak için onun kurduğu fona başvurmuştur. Bu kızların %80’i kırsal kökenlidir. Yaklaşık 2000 kız mezun olduktan sonra üniversiteye devam etmiştir. Makoni’nin de vurguladığı üzere bu tür kampanyaları belgelendirmek ve geçmişte zorluklar yaşamış kadınlara kendi hikâyelerini anlatmaları için olanak sağlamak, kız çocukları için rol model oluşturmak açısından kritik bir öneme sahiptir. Kızların bizim de geçmişte onlar gibi olduğumuzu bilmelerini istiyorum. Kendinizi güçlendirmeniz sizin de yoksulluk ve şiddet çemberinden kurtulmanızı sağlayacaktır. Hiçbir kız çocuğu mağdur olarak doğmaz. Muzvare Betty Makoni Mahendra Singh Vakfı’nı5 (MSF) kurmuş olan Monica Singh, geçmişte bir asit saldırısına6 maruz kalmıştır. Şu an ise fiziksel ve cinsel istismara, asit saldırılarına, tecavüze ve aile içi şiddete uğramış olan kadınların kendilerine güvenlerini ve güçlerini yeniden kazanmalarına yardımcı olmakta ve ‘mağdur’ olmaktan kurtulup galiplere dönüşme yolunda onlara destek vermektedir. Kendi deneyimlerini Konferans katılımcılarıyla paylaşmış, asla pes etmediğini ve hep mücadele etmeyi tercih ettiğini vurgulamıştır. Bir moda okuluna kabul edilmek için çok sıkı çalıştığını da anlatmıştır. Şu an ise aldığı eğitim ve babasının da yardımları sayesinde kadın haklarını savunmaktadır. Singh’in kurduğu vakıf bu konudaki farkındalığın Daha fazla bilgi için www.mahendrasinghfoundation.org internet adresini ziyaret ediniz. Monica Singh, günümüzde her yıl yaklaşık 200 asit saldırısına şahit olduğumuzu belirtmektedir. Bu vakaların %70,2’sinde mağdurlar kadındır ve saldırganlar genelde bu kadınlar tarafından reddedilen erkeklerdir (“karşılıksız aşk” nedeniyle yapılan saldırılar). 5 6 18 BM Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı yayılması için çalışmakta ve mağdurların hayatlarını yeniden inşa etmelerine yardım etmek için danışmanlık, eğitim, tıbbi bakım ve kariyer danışmanlığı sağlayan topluluk kaynaklarını harekete geçirmektedir. Mağdur bir kadın değil, güçlü bir kadındım artık. Peki, tüm bunları mümkün kılan neydi? Eğitim. Sizlere mesajım şudur: tüm genç kızlara ve genç kadınlara eğitim sağlayalım ki en azından dünya nüfusunun yarısının hayata eşit şartlarda katılma şansı olsun. Onlara bir şans verin, toplumsal cinsiyet eşitliği için mücadele edin, eğitim için savaşın. Monica Singh Kızların rol modeller aracılığıyla güçlenmesiyle ilgili olarak diğer bir kurumsal örnek de Mayyada AbuJaber tarafından verilmiştir. The ‘Girls’ Education Champions: A Global Network for Girls’ Education Leaders’ (Kızların Eğitimi Şampiyonları: Kızların Eğitimi Liderleri için Küresel Ağ), yaklaşık 20 ülkede farklı sektörlerde kızların eğitimi için çalışan 150’yi aşkın kadın hakları savunucusu ile yürütülen görüşmeler sonucunda oluşturulmuştur. Bu ağdaki şampiyon savunucular; kızların eğitimi davasına büyük bir tutku ile hizmet eden ve küresel bir ağa katılma konusundaki güçlü isteklerini ortaya koymuş olan kişilerdir. Kızların Eğitimi Liderleri Küresel Ağı (Global Network for Girls’ Education Leaders); Brookings Enstitüsü tarafından kurulan küresel bir ağ olan “Kızların Eğitimi Liderlerini Güçlenme Küresel Ağı”nın bir parçası olarak kurulmuştur ve “Kızların Eğitim Liderlerinin”7 Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölge merkezi olarak faaliyet göstermektedir. Bu merkez, dünyanın farklı ülkelerinde ve toplumun çeşitli kesimlerinde kızların eğitimi için çalışan liderleri bir araya getirmektedir. Söz konusu liderler, çalışan kadınlara ilişkin toplumsal algıları değiştirmek için ön saflarda mücadele etmekte ve dolayısıyla genç kızların okuldan işgücü piyasasına geçişini kolaylaştırmaktadırlar. Küresel ağ ise liderlerin bu çabalarını güçlenmektedir. Liderlerin bilgi paylaşımı olanaklarına ve kapasite arttırıcı faaliyetlere erişimini sağlayarak çabalarının etkisini maksimum düzeye ulaştırmaktadır. Liderler; küresel Brookings Girişimi tarafından bir araya getirilen küresel uzman havuzundan ve dinamik bir bilgi kaynağından da faydalanmaktadır. Harvard Eğitim Enstitüsü’nden Dr. Richard Rowe da genç kızların eğitimi için ağ oluşturmaya yönelik yenilikçi bir örneği Konferans katılımcılarıyla paylaşmıştır. TIGER (Kaplan) Projesi (These Inspiring Girls Enjoy Reading-İlham Veren Bu Kızlar Okumayı Seviyor), Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK)’nın desteğiyle BMMYK ve International Relief & Development (Uluslararası Yardım ve Kalkınma) kuruluşu tarafından ortaklaşa yürütülen Açık Öğretim Programının (Open 7 Daha fazla bilgi için http://worldofletters.net/home-page-2/ internet adresini ziyaret ediniz. 19 BM Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı Learning Exchange (OLE)8) bir projesidir. TIGER projesinin hedefi; Ürdün’de Za’atari Mülteci Kampındaki genç kızlarla yürütülen topluluk temelli, yenilikçi ve ölçeklenebilir eğitim yaklaşımının etkinliğini göstermek ve belgelendirmektir. Program bir yandan katılımcıların kişisel eğitim hedeflerine ulaşmalarını kolaylaştırırken diğer yandan özgüvenlerini, farkındalıklarını ve çevreleriyle bağlantılı oldukları duygusunu arttırmayı amaçlamaktadır. Projenin temel hedefi şunu kanıtlamaktır: kızların temel bilgileri, kritik becerileri ve anlamlı ilişkileri arttıkça bu metodoloji sayesinde kendi hayatları üzerindeki kontrolleri de artacaktır. Proje kapsamında, kısa bir süre önce yapılan değerlendirmenin sonuçlarına göre, birçok kız TIGER programının okulda kendilerine güvenlerini arttırdığını, işbirliğine dayalı sorun çözme becerilerini geliştirdiğini, hayatlarının birçok bölümünde TIGER’daki akranları ve koçlarını da içeren güçlü bir sosyal ağ kurmalarına destek olduğunu bildirmişlerdir. Yukarıdaki örneklerin de gösterdiği üzere sivil toplum, halkı bilgilendirme, rol modellerinin toplumla ilişki kurmasını sağlama, uzmanlıklarını ve başarılı hikâyelerini görünür kılma konularında önemli bir rol oynamaktadır. Bu doğrultuda, Aydın Doğan Vakfı Yürütme Kurulu Üyesi ve Yöneticisi Candan Fetvacı sivil toplumun görünürlüğünü arttırarak, sektörler arası ve uluslararası işbirlikleri kurarak Türkiye’de oynaması gereken önemli rolün altını çizmiştir. Başarılı bir işbirliği örneği olarak “Baba Beni Okula Gönder Kampanyası”9 kapsamındaki gelişme aşamaları ve elde edilen sonuçlar paylaşılmıştır. Konferansta spor, sanat ve medya sektörlerinden kadın rol modellerin önemi de ele alınmıştır. Ünlü bir futbol hakemi olan Lale Orta eğitimi için veerdiği mücadeleyi ve Türkiye’de erkek egemen bir sektör olan futbol endüstrisindeki hakları için verdiği savaşı katılımcılarla paylaşmıştır. Kızların sportif etkinliklerde yer almaları için teşvik edilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Zira spor, çocukların hem fiziksel sağlığını ve becerilerini geliştirir hem de zihinsel gelişimlerine ve kültürel birikimlerine katkıda bulunur. Orta’nın da belirttiği üzere eğitim ve sosyalleşme süreçlerinin ilk aşamalarında kız çocuklarından evde kalmaları erkek çocuklarından ise dışarıda arkadaşlarıyla sosyalleşmeleri beklenmektedir. Ayşe Begüm Onbaşı ise genç bir jimnastikçi olarak, ailesinden aldığı desteğin önemini vurgulamış ve sporun kendi geleceği hakkında kararlar verme konusundaki güvenini arttırdığını belirtmiştir. 8 Daha fazla bilgi için http://www.ole.org/ internet adresini ziyaret ediniz. 9http://bababeniokulagonder.org/ 20 BM Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı Panelde yer alan iki tanınmış sanatçı, Tuba Büyüküstün ve Murat Yıldırım, medyanın toplumsal cinsiyet kalıplarını şekillendirme ya da dönüştürme konusunda oynadığı önemli rolü vurgulamıştır. Yıldırım’ın da belirttiği üzere medya, kadınların iş hayatında ayrımcılıkla karşılaştığı birçok sektörden bir tanesidir. Yıldırım özellikle de televizyon programlarının kadınlığa ve erkekliğe ilişkin olumsuz temsilleri tersine çevirmesi gerektiğini belirtmiştir. UNICEF Türkiye’nin İyi Niyet Elçisi olan Tuba Büyüküstün, kız çocuklarının ve genç kadınların rol modeller sayesinde kendi potansiyellerinin farkına nasıl vardıklarına ve gerçekleştirdiklerine dair örnekler vermiştir: Zaman zaman kız çocukları bana “zor durumdayken, şimdi Tuba olsa ne yapardı diye kendime soruyorum” diyor. Bunun birazcık farkında olmalarını sağlıyorsam, birazcık etkim varsa benim için bu çok değerli. Tuba Büyüküstün Toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleyen “I’m a Girl” adlı şarkısıyla tanınan şarkıcı/söz yazarı ve BM Kadın Gençlik Savunucusu (Champion) Tennille Amor, rol model olmakla ilgil görüşlerini dile getirmiştir: Müziğim benim için önemli meseleler hakkında konuşmak için bir platform olmuştur hep. İyi bir amaç için kullanmayacaksanız neden bir platformunuz olsun ki? Olumlu bir rol model olmak ya da olmamak arasında bir tercih yapmak bizim elimizdedir. Fakat bu, benim için bir tercih değil; bir gereklilik. Tennille Amor Özel sektörden katılımcılar da olumlu rol modellerle kızların güçlenmesine ilişkin örnekler vermişlerdir. Orkid’in ‘kız gibi yap’ kampanyası, Türkiye kadın millî voleybol takımına sponsor olması ve Milli Eğitim Bakanlığı ile yürüttükleri ortak proje de bu örnekler arasında yer almaktadır. Öte yandan, Microsoft şirketi de teknoloji sektöründeki kadınların dünyadaki kız çocuklarına ve genç kadınlara ilham verebileceğini göstermiştir. Microsoft Türkiye Genel Müdürü Murat Kansu’nun belirttiği üzere, yirmi birinci yüzyılda, toplumun farklı kesimleri arasında eşitliği sağlamanın en önemli yollarından biri teknoloji ve teknoloji kullanma becerileridir. Özellikle de Türkiye’nin çok genç bir nüfusu olduğu göz önünde bulundurulduğunda, teknoloji yoluyla güçlenme önemli bir yöntem olabilir. Kız çocuklarının 21 BM Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı ve kadınların teknoloji kullanımıyla ilgilenmediklerine ve bu konuda kabiliyetlerinin de bulunmadığına dair yanlış bir kanı vardır. Microsoft’un KAGIDER (Türkiye Kadın Girişimciler Derneği) ile işbirliği içerisinde gerçekleştirdiği kampanyalardan da bazı örnekler verilmiş ve katılımcılarla paylaşılmıştır. Söz konusu kampanyalar, bu yanlış kanıyı düzeltmeyi ve teknoloji kullanımı yoluyla kızları güçlenmeyi amaçlamaktadır *Teknolojinin Kadın Liderleri10 Ödül Programı ve DigiGirlz Günü11 kampanyaları da bu kapsamdadır. Ortaokul öğrencilerinden şirket yöneticilerine farklı mesleklerden ve yaşlardan 300’ü aşkın kadın ve genç kız sekiz farklı kategoride yarışmıştır. 11DigiGirlz; Microsoft’un küresel YouthSpark (GençKıvılcım) programının bir parçasıdır. Bu program liseye devam eden kızlara teknoloji alanındaki kariyerler hakkında bilgi edinme, Microsoft çalışanları ve ortakları ile tanışma, uygulamalı bilgisayar ve teknoloji çalıştaylarına katılma fırsatı sunmaktadır. 10 22 BM Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı V. Ortak Görüşler ve Öneriler Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı’na katılan panelistlerin üzerinde anlaşmaya vardığı temel hususlar ve temel öneriler aşağıda özetlenmiştir: Eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal kalkınma hedeflerine ulaşmasının en önemli yoludur. Kızların eğitiminin önündeki engeller (özellikle de geçtiğimiz yıllarda ilköğretimden sonra okuldan ayrılma oranlarının yüksekliği) kaygı vericidir ve politika yapıcıların bu konuda derhal önlemler alması gerekmektedir. Katılımcılar; bu yılki Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı’nda yapılan gözlem doğrulusunda, ergenlik çağındaki genç kızlar hakkında daha ayrıntılı bilgiler ve bulgular toplanması ihtiyacından söz etmişlerdir. Sayın Kamal Malhotra ve Sayın Philippe Duamelle; kız çocuklarına odaklanan ve kız çocuklarıyla ilgili verilere ihtiyacımız olduğunu vurgulamıştır. Sorunlara çözüm bulmak ve gelişmeleri izlemek için bu verileri kullanmamız gerekmektedir. Özellikle de şu konularda daha fazla bilgiye ihtiyaç vardır: o 4+4+4 sisteminin etkisi henüz tam olarak anlaşılmış değildir. Daha fazla veri toplanması ve sağlıklı bir değerlendirme araştırması yapılması gerekmektedir. o Açık öğretimi sisteminin kızların eğitimi üzerindeki etkisi de ayrıntılı bir değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Zira bu sistem, kızların okulu bırakma ve tam zamanlı eğitime devamsızlık oranlarındaki artışla ilgili olarak kaygılar yaratmaktır. o Çocuk işçiliği (hem kızlar hem de erkekler için), çocuk yaşta evlilik ve düşük eğitim düzeyleri arasındaki ilişki daha derinlemesine irdelenmelidir. Sivil toplum; kızların eğitimini arttırmak açısından temel bir rol oynamaktadır. Devletin faaliyetlerini ve politikalarını izleme ve yönlendirme konusundaki rolü ise daha da önemlidir. Çocuk hakları, eğitim, kadınların ve kız çocuklarının hakları üzerinde çalışan sivil toplum kuruluşları desteklenmelidir. Karma eğitim çocukların sosyal ve zihinsel gelişim sağlığı açısından şarttır. Farklı cinsiyetten çocukların birbirlerini tanıması ve toplumsal cinsiyetlerinden bağımsız olarak birbirlerine saygı duyması açısından büyük bir önem taşır. Cinsel sağlık, üreme sağlığı ve sahip oldukları haklar hakkındaki eğitim; kızlara verilen eğitimin temel bir parçası olmalıdır. Çocukların sesleri daha çok duyulmalıdır. Bunun için çocukların fikirlerini dile getirebilecekleri ve tartışmalar yürütebilecekleri çeşitli platformlar oluşturulmalıdır. 23 BM Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı Toplumu harekete geçirmeye yönelik faaliyetlerde, farkındalık etkinlikleri, geleneksel aktörler, liderler ve uygulamalar daha etkin bir şekilde kullanılmalıdır. Özel sektör, hükümet ve sivil toplum arasındaki işbirliği kızların eğitimine etkin ve yenilikçi müdahaleler yapılmasına olanak sağlar. Bu tür örnekler arttırılmalıdır. Toplumsal değişim “tarifi”nin üç temel malzemesi vardır: zihniyetlerin değişmesini sağlayacak kadar güçlü ve sesi çıkan bir kadın hareketi, toplumsal cinsiyet eşitliğine inanan bir lider ve finansman. Müdahalelerin etkili olması için ilgili paydaşlar arasında işbirliği kurularak bu üçü elde edilmeye çalışılmalıdır. Kadın CEO’lar Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliğinin en önemli savunucuları arasında yer almaktadır. Kadın CEO’ların hem fon sağlayıcılar hem de rol modeller olarak daha görünür olmaları sağlanmalıdır. Çatışma bölgeleri ve muhafazakâr çevreler de dâhil olmak üzere bazı çevrelerde kızların eğitimi için çalışan aktivistlerin, radikal gruplar tarafından hedef alındığı görülmektedir. Bu tür durumlar için sosyal medya, bilişim ve iletişim teknolojilerinin kullanımı da dâhil olmak üzere daha yenilikçi müdahale yöntemleri önerilmektedir. Çocukların cinsel istismarını önlemeye ve vaka yönetimine ilişkin olarak ifade edilen bazı özel öneriler ise şunlardır: Çocuklara kendilerini serbestçe ifade edebilecekleri alanlar sağlanmalıdır. Çocuklara hizmet sağlayan profesyoneller çocuk istismarının önlenmesi hakkında yeterli eğitime ve becerilere sahip olmalıdır. Yasal kovuşturmalar ve dava süreçleriyle ilgili eksiklikler giderilmelidir. Genel olarak tüm arttırılmalıdır. toplumun bu konudaki hassasiyeti ve farkındalığı Çok-disiplinli yaklaşım gereklidir. Tedavi ve rehabilitasyon konusunda uzmanlaşmış merkezler olmalıdır. Çocuk istismarını önlemek için çalışan STK’lar tanınmalı ve desteklenmelidir. Ek 1: Konferans Programı Ek 2. Gençlik Deklarasyonu KIZ ÇOCUKLARININ GÜÇLENMESİ VE SOSYAL UYUM ÇALIŞTAYI GENÇLERİN SONUÇ BİLDİRGESİ 8-9 Ekim 2016 İstanbul 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü Konferansı için Türkiye’nin çeşitli illerinden 42 çocuk bir araya geldik. İki gün boyunca haklarımızı konuştuk; kız çocuklarının içinde bulunduğu durumu ve neler yapabileceğimizi tartıştık. Toplantımızı hem kızlar, hem erkekler bir arada yaptık. Çünkü kız çocuklarının güçlenmesi, kızları olduğu kadar erkekleri de ilgilendiren bir konu. Peki bu iki gün nasıl geçti? Öncelikle çocuk haklarını inceledik. Bunlar içinde kız çocuklarının haklarının neler olduğunu tartıştık. Çeşitli oyunlar yoluyla, çocukların sosyal hayata ve kararlara katılımını tartıştık. Kız çocuklarının katılımı önünde ne gibi engeller olduğuna baktık. Kız çocukları ile ilgili medyada çıkan haberleri inceledik. Haberleri drama oyunlarına ve şiirlere dönüştürdük. Tüm grup hep birlikte bir kız çocuğunun hikayesini yazdık ve bu hikaye üzerinden çalıştayda üzerinde duracağımız ana başlıkları çıkarttık. Bu başlıkları az sonra sizinle paylaşacağız. Bu konular üzerinde internet taraması yaptık ve bunları sunduk. En sonda da tüm çalıştay boyunca öğrendiklerimizi, tartıştıklarımızı bir bildiri olarak sizler için özetledik. Bu sunumu hangi arkadaşlarımızın yapacağına ise kendi aramızda bir oylama yaparak karar verdik. Şimdi çalıştayımız sonucunda çıkan önerileri sizlerle paylaşmak ve sizden destek almak istiyoruz. Biz çocuklar ve gençler, karşımıza çıkan ana sorunları şöyle özetledik: 1. Birincisi, çocuk yaşta yapılan evlilikler Kız çocuklarının en büyük rüyası ve oyun konusu olan evcilik, çocuk yaşta evlendirilme yüzünden kabusa dönüşüyor. Çocuklar, bazen aile baskısı ile, bazen maddi sıkıntılar yüzünden, töreler ve geleneklerin etkisiyle, bazen de savaş ve göç koşulları yüzünden evlendiriliyor. Evlendirilen çocukların eğitimleri yarıda kalıyor. Evlendirilen çocuklar daha fazla baskı ve şiddete maruz kalıyorlar, yaşam boyu daha fazla fırsat eşitsizliği yaşıyorlar. Tüm bu sebeplerle biz çocuklar ve gençler, kendi rızası olmaksızın aile baskısıyla zorla evlendirilmenin kız çocuklarına yapılan en büyük şiddet olduğunu düşünüyoruz. 1 BM Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı 2. Üzerinde durduğumuz ikinci önemli konu: istismar ve güvenlik problemleri Günümüzde özellikle kız çocukları, toplumsal yaşamda ve eğitim yaşamında çeşitli istismarlara ve güvenlik problemlerine maruz kalıyor. Hatta gündelik yaşamda, yolda, otobüste tacize uğrayabiliyorlar. Maalesef bazen toplumun da bu duruma kayıtsız kaldığını görüyoruz. Kızlara yönelik cinsel ayrımcılık ve kızların cinsel obje gibi görünmesi kabul edilemez bir durumdur. Bizler bu tür tehditlere karşı korunduğumuzu bilmek ve gündüzleri de geceleri de sokaklarda güvenle dolaşabilmek istiyoruz. İstismarla karşılaştığımızda bunu okulumuzda güvenle anlatabilmek istiyoruz. Anlattığımızda bize inanan ve destek olan yetişkinlerin olduğunu bilmek istiyoruz. 3. Tespit ettiğimiz önemli sorunlardan biri de eğitimsizlik Kız çocuklarının eğitiminin önündeki engellere baktığımızda, en önemli sebep olarak toplum baskısını görüyoruz. ‘Kız çocuğu okusa da okumasa da nasıl olsa evlenip çocuklarına bakacaktır; o yüzden eğitim almasına gerek yoktur’ düşüncesi kız çocuklarının okulu yarıda bırakmasına ve bazen de evlendirilmesine sebep olabiliyor. Karma eğitimin kız çocukları için uygun olmadığı şeklindeki düşünce de kız çocuklarının eğitime devam edememesine sebep oluyor. 4. Bir başka önemli sorunumuz yoksulluk kaynaklı sorunlar Ailede anne veya babanın işsizlik sorunu yaşaması, hızlı nüfus artışı ve göç, yoksulluk sebebiyle çocukların olumsuzluklar yaşamasına neden oluyor. Yoksulluk çocukların çalıştırılmasına sebep olabiliyor. Kız çocukları ya kardeşlerine bakıyor, ya temizliğe gitmek zorunda kalıyor, ya da ailesine yük olmamak için evlendiriliyor. Her erkek hem de kız çocuklarının eğitim hakkı, yoksulluk sebebiyle engellenmiş oluyor. 5. Çocuklar ve gençler olarak karşılaştığımız en önemli sorunlardan biri de şiddet Yalnızca fiziksel zarar değil, psikolojik, duygusal, ekonomik zarar veren her türlü davranışın şiddet olduğunu vurgulamak istiyoruz. Şiddet, karşımıza birçok farklı şekilde çıkıyor. Örneğin kızlara yönelik cinsel tacizin daha fazla olması, aile içi şiddette anne babanın öfkesini kız çocuklardan çıkarması, kızların ekonomik olarak yoksun bırakılması, sosyal medyada karşılaştığımız dijital şiddet gibi. 6. Toplumdaki Cinsiyet Ayrımcılığı da biz çocuklar ve gençlerin karşısındaki en önemli sorunlardan biri Ataerkil toplum yapısı yüzünden kız çocuklarının evdeki sorumluluklarının erkek çocuklara göre ağır olduğunu görüyoruz. Toplumda erkeklerin ihtiyaçlarını öncelikli olarak düşünülürken, kadınların ve kız çocuklarının ihtiyaçları ikinci planda görülüyor. Gelenek ve göreneklerin erkeklerden yana olduğunu, toplumdaki kadın imajının olumlu olmadığını ve değişmesi gerektiğini vurgulamak istiyoruz. 2 BM Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı Biz çocuk ve gençler olarak bütün bu sorunların çözümü için siz büyüklerimizin aşağıdaki önerilerimizi dikkate almanızı bekliyoruz: - Öncelikle çocuklar, toplumun zayıf halkası olarak değil, birer birey olarak algılanmalı. Kızlar da başarılı olabileceklerine inanmalı, inandırılmalı Kızlar yeteneklerini keşfetmeleri ve daha özgüvenli olmaları için bilinçlendirilmeli Kızların her ortamda katılımlarını arttırmak için özel programlar olmalı Aileler, çocuklarını büyütmek konusunda eğitim almalı Çocuklarla çalışan herkes cinsiyet eşitliği eğitimi almalı Kızların okula gönderilmesi için ailelere maddi destek sağlanmalı ve bu aileler yakından takip edilmeli Kızları güçlendirmek amaçlı sosyal sorumluluk programlarına öncelik verilmeli Kız çocuklarını destekleyen ve onları koruyan kanunlar olmalı, bunları uygulamayanlara cezalar ve yaptırımlar getirilmeli Karma eğitim sistemi devam etmeli Okullarda toplumsal cinsiyet dersi konulmalı Ders kitapları toplumsal cinsiyet açısından tekrar gözden geçirilmeli Göçlerin azaltılması için ailelere oldukları yerde iş olanağı sağlanmalı Aile göç edecekse çocuğun da fikri alınmalı Toplu taşıma araçlarında kızların güvenle yolculuk yapması için gerekli önlemeler alınmalı Yurtlarda çalışacak görevliler işe alınırken özel testlerden geçirilmeli Aileler için ücretsiz aile psikoloğu olmalı Kızlara destek olmak için ücretsiz yardım hatları olmalı Toplumsal politikalarda kız erkek eşitliği gözetilmeli Parti programlarında kız çocuklarına yönelik özel maddeler olmalı Kız çocukları siyasete ve dine malzeme yapılmamalı Doğu ve batı arasındaki kültürel farklılıklar azaltılmalı Medya çalışanları toplumsal cinsiyet konusunda bilinçlendirilmeli ve kızlara yönelik haberlerde pozitif mesajlar kullanılmalı Kız çocuklarının güçlenmesi ve toplumda pozitif bir imaja sahip olmaları için TOPLUMSAL KAMPANYA BAŞLATILMALI Biz çocuklar ve gençlere bu Konferansta görüşlerimizi sunabileceğimiz bir fırsat verdiğiniz için çok teşekkür ederiz. 3 BM Dünya Kız Çocukları Günü Uluslararası Konferansı Ek 3. Konferansın medyadaki yansımaları12 Aydın Doğan Vakfı; ulusal basında, televizyonda ve çevrimiçi medyada konferansla ilgili çıkan haberler hakkında konferans sonrası bir analiz gerçekleştirmiştir. Bu yılki Konferansın geçtiğimiz yıl yapılan Konferansa kıyasla medyada daha büyük bir yankı uyandırdığı tespit edilmiştir. Konferansla ilgili bilgiler; 41 gazete haberinde, 272 çevrimiçi medya kanalında ve 21 televizyon programında yer almış ve 20 milyonu aşkın kişiye ulaştırılmıştır. Konferansta ele alınan konularla ilgili halka bilgi veren temel kanallar aşağıdaki gibidir: Çevrimiçi medya Yazılı basın Televizyon Bu haberlerde ve makalelerde vurgulanan temel konular aşağıda listelenmektedir: Yetişkinlerin çocuklar için bir araya gelmesi Kızların eğitiminin desteklenmesi Kızların kendilerine olan güvenlerinin arttırılması Çocuk yaşta evliliğin ortadan kaldırılması Güçlü yarınlar için kızların güçlenmesi Kızların eğitiminin ve güçlenmesinin önündeki engeller olarak ataerkil normlar Kızların eğitimi ve güçlenmesinin önündeki engeller olarak hane içerisindeki roller Türkiye’de genel olarak toplumsal cinsiyet eşitsizliği Dünya barışına giden bir yol olarak toplumsal cinsiyet eşitliği Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri açısından toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemi 12Kaynak:“Dünya Kız Çocukları Günü Konferansı Yansıma Raporu, Ekim 2016, UNITE “İletişim”