Jeotermal Araştırmalarda Yenilikler

advertisement
Jeotermal Enerji Kaynakları-Doç. Dr. Ahmet YILDIZ
Ocak-2014
JEOTERMAL ENERJİ KAYNAKLARI
Doç. Dr. Ahmet YILDIZ
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Jeotermal-Mineralli Sular ve Maden Kaynakları
Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü
e-posta: [email protected]
1. GİRİŞ
Ülkemizin gelişmesi, büyümesi ve bu paralelde gerçekleşen nüfus artışı Türkiye’nin
enerji ve elektrik ihtiyaçlarının her yıl, sırasıyla %4.5 ve %7.5 artmasına neden
olmuştur. Ülkemizin enerji üretiminin büyük bir bölümü fosil yakıtlardan
sağlanmaktadır. Enerji ihtiyacının %76’sı ise ithal edilen ve enerji bağımlılığını artıran
yakıtlardan karşılanmakta, sadece %24’lük bölümü yerli kaynaklardan üretilmektedir.
Enerji bağımlılığını rüzgar, günes, jeotermal gibi yenilenebilir kaynakların devreye
sokulmasıyla, enerji çesitlendirilmesi yapılarak azaltması gerekmektedir (Başel et al.,
2009). 2010 yılında Türkiye’nin yıllık enerji tüketimi 109.266 milyon Ton petrol
eşdeğeri olarak gerçekleşmiştir. Bu enerji ihtiyacının %26.7’si petrol, %31.9’u doğalgaz,
%30.7’si kömür, %10.9’u yenilenebilir enerji kaynaklardan karşılanmaktadır (Kılıç ve
Kılıç, 2013).
Jeotermal enerji, yer kabuğu içinde depolanmış olan ısıl enerjidir. Bu ısıl enerji
yeraltındaki kayaç formasyonlarında ve bu formasyonların çatlaklarında ve
gözeneklerinde bulunan doğal akışkanlarda bulunur (Satman, 2007). Jeotermal
sistemler dinamik, açık ve değişken sistemlerdir. Bileşenleri, ısı, akışkan, basınç ve
kimyasal bileşenlerdir. Bu nedenle, yerkabuğunun üst kesimlerinde ısı akısının yüksek,
yeraltı suyunun derinlere süzülüp ısındıktan sonra yeniden yükselebileceği geçirimli
zonların bulunduğu ve jeotermal akışkanların konveksiyon hücreleri oluşturacak şekilde
dolaşıp ısı biriktirebileceği kapanların oluşabildiği kesimlerinde gelişmektedir (Öngür,
2007).
Yenilenebilir enerji kaynağı olarak jeotermal enerji, ülke içi enerji potansiyelinin
kapasite genişlemesi açısından fırsatlar sunmaktadır. Ulusal enerji politikamız gereği
enerji tedarik portföyünün genişlemesi için son yıllarda jeotermal enerji kaynakları da
değerlendirilmeye başlanmış ve söz konusu kaynakların özelleştirilmesiyle bu
kaynaklardan daha fazla faydalanma yoluna gidilmiştir. Mayıs 2009 itibariyle,
Türkiye’deki keşfedilmiş mevcut bütün jeotermal oluşumlar değerlendirilerek
Türkiye’nin tahmini görünür kapasitesi referans sıcaklığının 15 oC olması durumu için
yaklasık 4800 MWt olarak hesaplanmıstır (Basel et al., 2009). 2009 ve 2010 yılı
3. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sistemleri Kış Okulu
1
Jeotermal Enerji Kaynakları-Doç. Dr. Ahmet YILDIZ
Ocak-2014
verilerine göre jeotermal kaynaklar Dünya’da 90’dan fazla ülkede kullanılmaktadır.
2009 yılında jeotermal kaynaklardan elektrik üretimi yıllık 67TWh ve doğrudan
kullanım ise yıllık 122TWh olarak gerçekleşmiştir (Bertani, 2010; Lund vd., 2010;
Georgsson ve Fridleifssson, 2010).
Artan enerji ihtiyacı, fosil enerji kaynaklarının gün geçtikçe azalması ve bunların
kullanımından kaynaklanan çevre sorunları nedeniyle jeotermal kaynakların aranması
ve geliştirilmesine yönelik araştırmalar oldukça önem kazanmıştır. Bu derste,
öğrencilere öncelikle yerküresinin genel özellikleri anlatılacak daha sonra jeotermal
kaynakların oluşumu ve Türkiye’nin jeotermal enerji potansiyeli hakkında bilgi
verilecektir.
2. YERKÜRESİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ
2.1. Yerküresinin İçyapısı
Yerküresi, en dıştan içe doğru yerkabuğu, manto ve çekirdek olarak üç ana bölümden
oluşmaktadır (Şekil 1). Yerküresi katı bir kabuk ile çevrili olup, kabuk kalınlığı karalarda
35-40 km, okyanus diplerinde ise 8-10 km arasında değişim göstermektedir. Kıtasal
bölgeler üzerinde yapılan sismik araştırmalar yer kabuğunun, mineralojik ve kimyasal
olarak birbirinden farklı bileşime sahip iki ayrı zona ayrıldığını kanıtlamıştır. Bunlar kıta
kabuğu ve okyanus kabuğudur.
Yerkabuğunun hemen altında, değişik yoğun bir ortama, manto bölgesine geçilmekte
olup, bu iki bölüm arasındaki sınır Mohoroviçic Süreksizliği olarak adlandırılmıştır.
Kendi içinde alt manto, geçiş zonu (astenosfer) ve üst manto (litosfer) olarak üç bölüme
ayrılan manto, yerküresinin % 83’ünü oluşturmaktadır. Kıtaların hareketi, okyanus
açılımı, orojenez ve depremler gibi jeolojik olayların nedeni olan plaka dinamiğinin
oluşmasını sağlayan kaynak bölgedir. Yüzeyden itibaren, 0-35 km’lik kabuk ile birlikte
100 km ye kadar olan derinliğe litosfer adı verilmektedir. Daha altta bulunan sıcak, akıcı
ve yumuşak üst manto bölgesine ise astenosfer denir (Şekil 2).
Yerküresinin merkezi zonlarına çekirdek adı verilmekte olup, pratik olarak iki bölümde
incelenmektedir. Bunlar; dış çekirdek ve iç çekirdek şeklindedir. Çekirdeğin yaklaşık
5150 km derinliğine kadar inen kısmına dış çekirdek buradan yerin merkezine kadar
(6371 km) olan kısmına iç çekirdek adı verilmektedir. Çekirdek mantoya kıyasla iki kez
daha yoğundur. Çekirdeğin hacmi, tüm yerküresi hacminin % 16’sı olduğu halde, kütlesi
tüm yerküresinin % 32’si kadardır.
3. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sistemleri Kış Okulu
2
Jeotermal Enerji Kaynakları-Doç. Dr. Ahmet YILDIZ
Ocak-2014
Şekil 1. Yerküresinin kesiti.
Şekil 2. Kabuk-litosfer-astenosfer ilişkisi.
3. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sistemleri Kış Okulu
3
Jeotermal Enerji Kaynakları-Doç. Dr. Ahmet YILDIZ
Ocak-2014
2.2. Levha Tektoniği
Levha tektoniği, yerkabuğunda meydana gelen büyük ölçekli levha hareketlerini ve bu
hareketler sonucu oluşan çeşitli olay ve yapıları konu edinir. Levha tektoniği kuramına
göre, yerkabuğu çeşitli büyüklük ve boyutlarda katı levha ya da levhacıklardan
oluşmakta, bu levha ve levhacıklar ise, kısmen daha yumuşak karakterli ve akıcı
özellikteki astenosfer üzerinde kayarak çeşitli şekillerde hareket etmektedir. Bu
hareketlerin doğurduğu çeşitli olay ve yapıları levha tektoniği inceler (Şekil 3).
 Büyük levhalar: Avrasya (Avrupa-Asya), Pasifik, Avusturalya, Kuzey Amerika,
Güney Amerika, Afrika ve Antartika levhalarından oluşmaktadır.
 Küçük levhalar: Nazka, Cocos, Juan de fuca, Filipinler, Antiller vb.
Şekil 3. Yerkabuğunu oluşturan katı levhaların konumları.
Bu levhalardan her biri, astenosfer olarak bilinen üst mantodaki zayıf zonda, bir diğeri
ile ilişkili olarak termal konveksiyon akımlarının etkisiyle farklı yönlere hareket
etmektedir. Astenosferin nispeten yumuşak veya plastik karakterli oluşuna, bu
derinliklerdeki, çok yüksek sıcaklık ve basınç neden olmaktadır. Levhaların bu hareketi
iki levhanın birbirinden ayrılması, iki levhanın birbirine birleşmesi ve iki levhanın
birbiri dokanağı boyunca kayması şeklinde gerçekleşmektedir (Şekil 4). Aktif kıta
kenarları ve okyanus ortası sırtları olarak adlandırılan bölgelerdeki volkanik aktiviteler,
bu bölgelerde jeotermik gradyanın yükselmesini sağlayarak, jeotermal sistemler için
gerekli olan ısı kaynağını oluştururlar (Şekil 5).
3. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sistemleri Kış Okulu
4
Jeotermal Enerji Kaynakları-Doç. Dr. Ahmet YILDIZ
Ocak-2014
Şekil 4. Değişik levha hareketleri.
Şekil 5. En sıcak jeotermal bölgelerin levha sınırlarına göre dağılımları.
3. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sistemleri Kış Okulu
5
Jeotermal Enerji Kaynakları-Doç. Dr. Ahmet YILDIZ
Ocak-2014
3. JEOTERMAL SİSTEMLERİN OLUŞUMU VE ÖZELLİKLERİ
Jeotermal enerji, yerkabuğunun çeşitli derinliklerinde birikmiş ısının oluşturduğu,
sıcaklıkları sürekli olarak bölgesel atmosferik ortalama sıcaklığın üzerinde olan ve
çevresindeki normal yeraltı ve yerüstü sularına göre daha fazla erimiş mineral, çeşitli
tuzlar ve gazlar içerebilen sıcak su ve buhar olarak tanımlanabilir (Jeotermal 2007;
Koçak, 2009).
Jeotermal enerji, yerkürenin akkor halindeki çekirdek kısmında bulunan ısının yayılımı
ile oluşan ve yerkabuğuna kadar yayılan ısı enerjisi olarak tanımlanır ve jeotermal
gradyanı oluşturur (Şekil 6). Bu ısı enerjisi, zaman zaman kabuk içerisine sokulan ve
mantodan kaynaklanan magma intrüzyonları (sokulumları) ve/veya volkanik faaliyetleri
oluşturan yine manto kökenli magmatik cepler ile kabuk içerisinde ısı anomalisi
yaratırlar. Derinlere süzülerek bu ısınmış kayaçlar içerisinde dolaşan meteorik sular
yardımı ile bu ısı alınabilir veya ısınmış ve permeabilitesi zayıf kayaçlar içerisine
sondajla su basılarak sıcak kuru kaya tekniğiyle tekrar başka bir sondajla alınabilir
(Koçak, 2009).
Şekil 6. Jeotermal sistem modeli.
Jeotermal sistemin en önemli bileşenleri ısı kaynağı, ısıyı taşıyan akışkan, rezervuar
kayaç ve örtü kayaçtır. Isı kaynağı jeotermal sistemin temel öğesidir (Şekil 6). Jeotermal
sistemin en önemli ısı kaynağını levha hareketleri oluşturmaktadır. Yukarıdaki bölümde
de ifade edildiği gibi, yerkabuğu, litosfer ve astenosfer bölümlerindeki levha hareketleri
sonucu oluşan magmatik faaliyetler, bu bölgelerde ısı anomalisinin yükselmesine neden
3. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sistemleri Kış Okulu
6
Jeotermal Enerji Kaynakları-Doç. Dr. Ahmet YILDIZ
Ocak-2014
olmaktadır. Yerkabuğunun değişik seviyelerindeki kayaçların bileşiminde yer alan
radyoaktif elementlerin bozunması sonucu ısı boşalımı da jeotermal sistemin diğer ısı
kaynağıdır. Jeotermal akışkanları içerisinde barındıran rezervuar kayaç yüksek porozite
ve permeabiliteye sahiptir. Tektonik olayların etkisiyle yerkabuğunun değişik
seviyelerindeki kayaçlar deformasyona uğrayarak bunlarda kırık, çatlak ve fay gibi
tektonik unsurların oluşmasına neden olurlar. Kırık ve çatlaklar sayesinde yüksek
gözenekliliğe sahip olan rezervuar kayaçlar, derinlerden yüzeye doğru gelen ve ısı
taşıyan akışkanların yerkabuğunun sığ derinliklerinde depolanmasını sağlarlar.
Tektonik unsurlar jeotermal sistemin beslenme alanı ile ısı kaynağı arasındaki bağlantıyı
kurmaktadır. Düşük porozite ve permeabiliteye sahip olan örtü kayaçları sayesinde
jeotermal sistem ısısını muhafaza etmekte ve artezyen basıncı sağlamaktadır.
4. TÜRKİYE’NİN JEOTERMAL ENERJİ POTANSİYELİ
4.1. Türkiye’de Jeotermal Arama Faaliyetleri
Türkiye’de jeotermal arama faaliyetleri 1960’lı yıllarda başlamıştır. 1968 yılında yüksek
sıcaklıklı jeotermal saha olan Kızıldere Sahası keşfedilmiştir. Orta sıcaklıklı sahalar
olarak değerlendirilen Balçova ve Seferihisar Sahaları 1960 ve 70’lerde bulunmuştur.
Diğer yüksek sıcaklıklı saha, Germencik ve orta sıcaklıklı sahalar olarak kabul edilen
Salavatlı ve Simav sahaları ise 1980’lerde keşfedilmiştir.
4.2. Türkiye Jeotermal Alanlarının Jeolojisi ve Dağılımı
Ülkemiz Dünyanın en önemli jeotermal kuşaklarından birisi olan Alp-Himalaya
jeotermal kuşağı üzerinde yer almakta olup, yüksek jeotermal potansiyele sahiptir. Genç
tektonizma ve volkanizma etkilerinin yoğun bir şekilde gözlendiği ülkemizde yaklaşık
1000 civarında doğal çıkış halinde sıcak su ve doğal mineralli su kaynağı bulunmaktadır.
Bunlardan 170 adedinin sıcaklığı 40oC’nin üzerindedir. Bu kaynakların % 79’u Batı
Anadolu’da (Denizli, Aydın, İzmir, Çanakkale, Afyonkarahisar, Kütahya vb.), % 8,5’i Orta
Anadolu’da, % 7,5’i Marmara Bölgesinde, % 4,5’i Doğu Anadolu’da ve % 0,5’i diğer
bölgelerde yer almaktadır (Şekil 7). Jeotermal kaynaklarımızın % 94’ü düşük ve orta
sıcaklıklı olup, doğrudan uygulamalar (ısıtma, termal turizm, mineral eldesi v.s.) için
uygun olup, % 6’sı ise dolaylı uygulamalar (elektrik enerjisi üretimi) için uygundur
(Çizelge 1). Ülkemizin jeotermal ısı potansiyeli yaklaşık 31.500 MW termal olarak kabul
edilmektedir (Dağıstan, 2008). 2009 yılı itibariyle Türkiye’deki bütün keşfedilmiş
jeotermal oluşumlar değerlendirilerek Türkiye’nin tahmini görünür kapasitesi yaklaşık
4.800MW (potansiyelin %15,2’si) olarak belirlenmiştir (Basel et al., 2009).
3. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sistemleri Kış Okulu
7
Jeotermal Enerji Kaynakları-Doç. Dr. Ahmet YILDIZ
Ocak-2014
Şekil 7. Türkiye’nin Neotektonik haritası, Neojen volkanizma alanları ve jeotermal
kaynaklarla ilişkisi (Şimşek, 2007).
Ülkemizdeki jeotermal alanların dağılımı aşağıda verilmiştir (Çizelge 1) (Serpen et al.,
2010):
a) Ege Sahil Bölgesi: Seferihisar, Çeşme, Balçova, Aliağa, Dikili-Bademli, Edremit,
Tuzla ve Kestanbol
b) Menderes Masifi ve Batı Anadolu Grabenleri:
* Büyük Menderes Grabeni: Aydın-Germencik, Yılmazköy, İmamköy, Serçeköy,
Salavatlı, Pamukören, Kızıldere, Yenice, Gölemezli jeotermal alanları.
* Gediz Grabeni: Manisa, Salihli-Kurşunlu, Caferebeyli ve Sart, Turgutlu-Urganlı,
Alaşehir-Kavaklıdere jeotermal alanları
* Dikili-Bergama Grabeni: Dikili-Kaynarca ve Bergama jeotermal alanları
* Simav Grabeni: Simav, Şaphane ve Gediz-Abide jeotermal alanları
c) İç Anadolu Jeotermal Alanları: Afyonkarahisar, Kapadokya, Kırşehir, Kozaklı,
Kızılcahamam
d) Doğu Anadolu Jeotermal Alanları: Nemrut Kalderası, Erciş-Zilan ve Diyadin
e) Kuzey Anadolu Fay Zonundaki Jeotermal Alanlar: Erzincan, Çerkeş, Bolu,
Adapazarı-Akyazı, Bursa, Çekirge-Kükürtlü, Gönen
4.3. Türkiye Jeotermal Kaynaklarının Kullanımı
Türkiye’de jeotermal kaynakların kullanımı 1984 yılında araştırma ve geliştirme
faaliyetlerini takiben Kızıldere jeotermal santralinin kurulmasıyla başlamıştır. Jeotermal
kaynakların doğrudan kullanımı ise ilk olarak 1987 yılında Gönen (Balıkesir) ısıtma
sisteminin faaliyete geçmesiyle başlamıştır. 2010 yılı itibariyle Türkiye’nin kurulu
3. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sistemleri Kış Okulu
8
Jeotermal Enerji Kaynakları-Doç. Dr. Ahmet YILDIZ
Ocak-2014
jeotermal enerji üretim kapasitesi 120MWe ve doğrudan kullanım kapasitesi ise
850MWt’dur (Serpen vd., 2010). Bu değerin 395MWt’u konut ısıtmacılığı, 207MWt’u
seraların ısıtılmasında ve 250MWt’u ise balneolojik uygulamalarda kullanılmıştır.
Türkiye’de jeotermal enerjinin kullanımına yönelik en önemli uygulamalar aşağıda
özetlenmiştir.
Çizelge 1. Türkiye’deki yüksek sıcaklıklı jeotermal sahaların sıcaklık ve tahmini güçleri
(Kılıç ve Kılıç, 2013).
4.3.1. Jeotermal Enerjinin Doğrudan Kullanımı
Ülkemizde jeotermal enerjinin doğrudan kullanımı başlıca üç alanda yoğunlaşmaktadır.
Bunlar; (a): Konutların ısıtmacılığı, (b): Seraların ısıtmacılığı ve (c): Balneolojik
uygulamalar şeklindedir (Serpen et al., 2010).
a) Konut Isıtmacılığı: Konutların ısıtılması uygulamaları ilk olarak 1987 yılında Gönen
(Balıkesir)’nde 1500 konutun ısıtılmasıyla başlamış, daha sonra sistem 2500 konutu
ısıtacak şekilde geliştirilmiştir. 2007 yılına kadar yaklaşık toplam 6milyon m2 alan
395MWt kapasitedeki jeotermal enerjiyle ısıtılmış olup, düşük sıcaklıktaki jeotermal
kaynaklar kullanılarak ısıtma yapılan bölgeler Çizelge 2’de verilmiştir.
3. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sistemleri Kış Okulu
9
Jeotermal Enerji Kaynakları-Doç. Dr. Ahmet YILDIZ
Ocak-2014
Çizelge 2. Türkiye’de jeotermal enerjiyle ısıtma yapılan bölgeler (Serpen et al., 2010).
b) Sera Isıtmacılığı: Jeotermal enerjiyle sera ısıtmacılığı Türkiye’de son yıllarda
oldukça popüler hale gelmiştir. Sera ısıtmacılığı yapılan bölgelerin büyük bir bölümü
Batı Anadolu’da yer almakta ve bu alanlar her geçen yıl daha artmaktadır. Çizelge 3’te
jeotermal seraların olduğu bölgeler ve bunların kapasiteleri görülmektedir. Seralar yılda
1500-2000 saat ısıtılmakta ve başlıca ürünler ise domatestir. Orta ve yüksek sıcaklıklı
jeotermal kaynakların içerdikleri CO2 gazı (wt.%2,5) seralarda yapılan üretim sırasında
kullanılmakta olup, bu amaçla seralarda hektar başına yıllık 4000ton CO2
tüketilmektedir.
3. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sistemleri Kış Okulu
10
Jeotermal Enerji Kaynakları-Doç. Dr. Ahmet YILDIZ
Ocak-2014
Çizelge 3. Türkiye’de jeotermal sera uygulamaları yapılan bölgeler (Serpen et al., 2010).
c) Balneolojik Uygulamalar: Termal sağlık turizm Türkiye’de hızla gelişen bir sektör
olup, her yıl yaklaşık 4milyon kişi termal turizm merkezlerinde konaklamaktadır.
Balçova, Afyon, Çeşme, Gönen, Adapazarı-Akyazı, Yalova-Armutlu ve Kızılcahamam
Türkiye’nin en önemli termal sağlık turizm merkezleridir. Türkiye’nin Balneolojik
uygulamalar için doğrudan kullanım kapasitesi yaklaşık 250MWt’dur.
4.3.2. Jeotermal Enerjinin Elektrik Üretiminde Kullanımı
2009 yılı sonu itibariyle Türkiye’nin kurulu güç kapasitesi yaklaşık 120MWe olup,
faaliyet gösteren santraller Çizelge 4’te verilmiştir. Son yedi yılda sektörde meydana
gelişmeler, Uluslararası jeotermal komitesinin Türkiye kurulu güç kapasitesiyle ilgili
tahminin dört katı büyüklüğünde gelen yatırım hareketliliğinin olduğunu göstermiştir.
Çizelge 4. Türkiye’nin jeotermal güç santralleri (Serpen at al., 2010; Kılıç ve Kılıç, 2013)
Faaliyete
Başlama
Tarihi
1984
Kurulu
Güç
(Mwe)
17,8
Aydın-Salavatlı (Dora-1)
2006
Denizli-Kızıldere (Atık Su)
Sıcaklık
(oC)
Lisans Alan Şirket
242
Zorlu Enerji A.Ş.
7,35
162
Menderes Jeotermal Elektrik Üretim A.Ş.
2007
7,5
140
Bereket Jeotermal Enerji A.Ş.
Aydın-Germencik
2009
47,4
232
Gürmat Elektrik Üretim A.Ş.
Aydın-Salavatlı (Dora-2)
2010
11,1
162
Menderes Jeotermal Elektrik Üretim A.Ş.
Çanakkale-Tuzla
2010
7,5
174
Tuzla Üretim A.Ş.
Aydın-Hıdırbeyli
2011
20
155
Maraşlı Maren Enerji A.Ş.
Jeotermal Saha
Denizli-Kızıldere
TOPLAM
118,65
3. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sistemleri Kış Okulu
11
Jeotermal Enerji Kaynakları-Doç. Dr. Ahmet YILDIZ
Ocak-2014
Eylül 2012 sonu itibariyle Türkiye elektrik enerjisi üretiminin birincil enerji
kaynaklarına göre dağılımı incelendiğinde, jeotermal enerjinin %0,3’lük bir değere sahip
olduğu görülmektedir (Şekil 8).
Şekil 8. Eylül 2012 sonu itibariyle Türkiye elektrik enerjisi üretiminin birincil enerji
kaynaklarına göre dağılımı.
4.3.3. Jeotermal Enerjinin Endüstriyel Uygulamalarda Kullanımı
Orta ve yüksek sıcaklıklı jeotermal kaynaklar, %1-2,5 oranında CO2 gazı içermektedir.
Kızıldere jeotermal santralinden yıllık 40000ton CO2 üretimi yapılmaktadır. Diğer
taraftan Aydın-Salavatlı sahasında da yıllık 40000ton CO2 üretimi yapan tesis üretime
başlamıştır. Ayrıca artan CO2 talebine cevap verebilmek için, Kızıldere jeotermal
sahasında yıllık 40000ton CO2 üretimi yapan başka bir tesisinin kurulmasıyla birlikte
yıllık toplam üretimin 120000tona ulaşması planlanmaktadır. CO2 kuru buz üretimi ve
meşrubat endüstrisinde değerlendirilmektedir (Mertoğlu et al., 2003; Serpen at al.,
2010).
5. SONUÇ VE ÖNERİLER
Enerji ihtiyacının %76’sını ithal kaynaklardan sağlayan Türkiye her türlü yerli enerji
kaynaklarından faydalanmak zorundadır. Yenilenebilir ve temiz enerji kaynakları
arasında yer alan güneş, rüzgar ve jeotermal başlıca yerli kaynaklarımız arasında
bulunmaktadır. Diğer yenilenebilir enerji kaynaklarıyla karşılaştırıldığında, yüksek
kapasite faktörüne (%73) sahip olması, jeotermal enerjinin en büyük avantajı olarak
gösterilmektedir. Çünkü güneş, rüzgar ve hidrolik gibi yenilenebilir enerji
kaynaklarından elektrik üretimi büyük oranda iklimsel koşullara bağlı olarak
3. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sistemleri Kış Okulu
12
Jeotermal Enerji Kaynakları-Doç. Dr. Ahmet YILDIZ
Ocak-2014
yapılmakta olup, bu nedenle bu enerji kaynaklarının kapasite faktörleri jeotermal
enerjiye göre düşük olmaktadır.
Türkiye jeotermal enerji kaynakları yönünden oldukça zengin bir ülkedir. Bu kaynaklar
çok iyi ele alınarak Türkiye’nin enerji üretimine daha aktif katkı sağlanması
gerekmektedir. Ülkemiz zengin bir jeotermal potansiyele sahiptir. Bu potansiyel yaklaşık
31.500 MW civarında olup, bu potansiyelin yaklaşık 4800MWt’luk (%15,2) bölümü
görünür hale getirilmiştir. Yeni jeotermal sahaların keşfedilmesi, mevcutların
geliştirilmesi ve Dünya’da yaygın olarak uygulanmasına rağmen, Türkiye’de henüz
yaygınlaşmayan ısı pompaları ve kızgın kuru kaya gibi değişik ısı üretim yöntemlerinin
kullanılması yönündeki çalışmalar ülkemiz jeotermal kaynaklarının potansiyelinin
geliştirilmesi ve değerlendirilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
6. KAYNAKLAR
Basel, E.D.K., Serpen, U. and Satman, A., 2009. Assesment of Turkey Geothermal
Resources. 34th Workshop on Geothermal Reservoir Engineering, Standford,
California.
Bertani, R., 2010. Geothermal power generation in the world 2005-2010 update report.
Proceedings of the World Geothermal Congress 2010, Bali, Indonesia, 41 pp.
Dağıstan, H., 2008. Yenilenebilir enerji ve jeotermal kaynaklarımız. Termal ve Maden
Suları Konferansı Bildiriler Kitabı, 11-23, Afyonkarahisar.
Georgsson, L.S., and Fridleifssson, I.B., 2010. Geothermal energy in the world in 2010
from energy perspective. Short Course V on Exploration for Geothermal Resources,
11pp., Kenya.
Gün, V., 2007. Türkiye’nin enerji politikalarına ve planlamalarına genel bir bakış. İç
Anadolu Enerji Forumu (İÇEF), Nevşehir.
Kılıç, F.Ç. ve Kılıç M.K., 2013. Jeotermal enerji ve Türkiye. Mühendis ve Makina, 54-639,
45-56.
Mertoğlu, O., Bakir, N. and Kaya, T., 2003. Geothermal applications in Turkey.
Geothermics, 32, 419-423.
Öngür, T., 2007. Jeotermal sahalarda jeolojik ve jeofizik arama ilke ve stratejileri.
Jeotermal Enerji Semineri, 21-38, Ankara.
Satman, A., 2007. Türkiey’nin jeotermal enerji potansiyeli. Jeotermal Enerji Semineri,
157-172, Ankara.
Serpen, Ü., Aksoy, N. ve Öngür, N., 2010. 2010 present status of geothermal energy in
Turkey. Proocedings, Thirty Fifth Workshop on Geothermal Reservoir Engineering,
7p., USA.
3. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sistemleri Kış Okulu
13
Jeotermal Enerji Kaynakları-Doç. Dr. Ahmet YILDIZ
Ocak-2014
Şimşek, Ş., 2007. Dünya’da ve Türkiye’de jeotermal gelişmeler. Ülkemizdeki Doğal
Kaynakların Enerji Üretimindeki Önemi ve Geleceği Sempozyumu, TMMOB Jeoloji
Mühendisleri Odası İzmir Şubesi DESEM, İzmir.
3. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sistemleri Kış Okulu
14
Download