İspanyol Edebiyatı

advertisement
İspanyol Edebiyatı
Cuma, 30 Aralık 2011 02:57 - Son Güncelleme Cuma, 30 Aralık 2011 03:03
İspanyol Edebiyatı
İspanyol Edebiyatı, İspanya'da yazılan edebiyat yapıtlarını kapsar. İspanya'nın ulusal dili olan
Kastilya lehçesinde kaleme alınan yapıtlar İspanyol edebiyatının ana bölümünü oluşturmakla
birlikte,Katalan dili ve Galicia lehçesinde yazılmış yapıtlar da bu kapsamda sayılır.
İS 711'de başlayan Arap istilası sonrasında, İber Yarımadası'nda konuşulan Latince giderek
yerel bir dile dönüştü. 9. yüzyılda iç bölgenin kuzeyindeki Burgos kenti dolaylarında ortaya çıkan
Kastilya lehçesi, İspanya'nın Arap istilasından kurtulmasıyla güneye doğru yayılma gösterdi. 11.
yüzyılda Madrid ve Toledo dolaylarında konuşulan bu dil, 15. yüzyılda Kastilya ve Aragon
krallıklarının birleşmesiyle İspanya'nın resmi dili oldu.
Orta Çağ
11. yüzyıldan kalma bilinen ilk İspanyol edebiyatı metinleri Arap harfleriyle Kastilya lehçesiyle
yazılmış, yalnızlık ve sevgi gibi ince duyguları dile getiren kısa şiirlerdir. Daha sonraları ise
Avrupa'nın tümünde yaygınlık kazanan kahramanlık destanları, İspanya'da da yaygın bir
edebiyat türü oldu. Bunlar arasında en önemlisi olan ve 12. yüzyıldan günümüze ulaşan Poema
(Cantar) de Mio Cid adlı 3.750 dizelik, yazarı bilinmeyen şiir El Cid lakabıyla tanınan Kastilyalı
soylu Ruy Diaz de Vivar'ın başından geçen olayları anlatıyordu. Fransız destanlarının yanı sıra,
aynı dönemde dinsel konulu şiirler de yazılıyordu.
Öte yandan, 1085'te Toledo'nun Arap istilasından kurtulmasıyla bu kent, doğu dillerinden
yapılan çeviriler için bir merkez olmuştu. Bu çeviriler ise düzyazı türünün gelişmesinde önemli
bir etken oldu. Kelile ve Dimne (1251) adlı fabl türünde bir yapıtın çevirisi, İspanyolca yazılmış
ilk öykü örneğidir. Düzyazıda Kastilya lehçesinin Latince'nin yerini alması 13. yüzyıl ortalarında
Kastilya ve Leon Kralı X. Alfonso'nun çabalarıyla gerçekleşti. Kral Alfonso'nun desteklediği
çeviri ve derleme çalışmaları sonucunda klasik metinlerin yanı sıra, doğu, İbrani ve Hıristiyan
metinlerinin içerdiği bilgiler yerel dile kazandırılmış oldu.
1/5
İspanyol Edebiyatı
Cuma, 30 Aralık 2011 02:57 - Son Güncelleme Cuma, 30 Aralık 2011 03:03
Şiir türünde ise Fransız etkisi taşıyan manastır kökenli, dinsel, öğretici ya da yarı tarihsel
konulara yer veren ve bilgili okurlara seslenen yeni bir akım gelişti. Bu akım çerçevesinde adı
bilinen en eski İspanyol şairi olan Gonzalo de Berceo (1195-1268), içten bir deyiş ve duygusal
bir anlatımla azizlerin yaşamları ve Meryem'in mucizeleri gibi konuları işleyen şiirler yazdı.
14. yüzyıl edebiyat açısından dikkate değer bir yaratıcılık dönemiydi. Kral Alfonso'nun yeğeni
Juan Manuel'in 50 ahlak öyküsünden olşan bir derlemesi öykü türünün başlangıcı sayılırken,
Juan Ruiz'in Libro de Buen Amor (1330) adlı şiir kitabı bu dönemin başyapıtlarındandır. Kral
Arthur öykülerinin İspanyolca'ya çevirilerek okunması sonucunda ilk İspanyol romanı sayılan El
caballero Cifar (1305) adlı şövalye romansı kaleme alındı. Gene aynı dönemde Garci Rodriguez
de Montalvo'nun yazdığı Amadis de Gaula, içerdiği doğaüstü serüvenler ve yarattığı duygusal
etkiler nedeniyle 200 yıl önemini korudu.
15. yüzyılda şiir türü İtalyan etkisi altında yeniden bir canlanma gösterdi. Juan Alfonso de
Baena, Francisco Imperial, Santillana ve Juan de Mena gibi şairler İspanyol şiirinin biçim ve
içerik yönünden zenginleşmesine önemli katkılarda bulundular. Yazarı belli olmayan Danza de
la Muerte adlı şiir ise ölüm ve kurbanları arasındaki karşılıklı konuşmalar yoluyla toplumdan bir
kesit sunarken, daha sonraki yüzyıllarda gelişecek olan tiyatro türünü müjdeliyordu.
Altın Çağ
1479'da İspanya'nın Aragon ve Kastilya krallıklarının yönetiminde bir birliğe kavuşması, basım
yönteminin bulunması, Kristof Kolomb'un Amerika'yı keşfi ve İtalya ile kurulan kültür alışverişi
İspanyol Rönesansının başlamasında etken oldu. 16. ve 17. yüzyılları kapsayan altın çağ
İspanyol edebiyatının en görkemli dönemidir. Dönemin başlangıcında yazarı bilinmeyen
Comedia de Calixto y Melibea (1499) adlı roman bir başyapıt niteliği taşıyordu. Halkın uzun bir
süre beğendiği şövalye romanslarının yerini bir yandan İtalyan edebiyatından etkilenen ve kırsal
yaşamı yücelten pastoral roman, bir yandan da kökeni İspanya'da olan pikaresk roman aldı.
Şövalye romansına tepki olarak doğan ve sevimli bir serserinin yaşamöyküsünü konu alan
pikaresk romanın ünlü örneği yazarı bilinmeyen Lazarillo de Tormes'tir (1554). Gene de, bu
çağın en ünlü romanı Miguel de Cervantes'in kaleme aldığı ve yarattığı Don Kişot ile uşağı
Sanço Panzakarakterleriyle çağdaş romanın ilk örneklerinden sayılan Don Kişot'tur
2/5
İspanyol Edebiyatı
Cuma, 30 Aralık 2011 02:57 - Son Güncelleme Cuma, 30 Aralık 2011 03:03
(1605-1615).
Orta Çağ kilise oyunlarından esinlenerek gelişen İspanyol tiyatrosu bu dönemde Lope de
Vega'nın oyunlarıyla sanatsal doruğa ulaştı. Sayısı 1.800'ü aşan oyunları ustalıklı bir sahne
tekniği sergiliyor ve çapraşık olay örgüleri içeriyordu. Lope de Vega'yı izleyen başarılı oyun
yazarları arasında Tirso de Molina vePedro Calderon de la Barca sayılabilir.
Bu dönemde şiir türünde de önemli gelişmeler oldu. Şair Garcilaso de la Vega İtalyan şiirinde
kullanılan ölçüleri Kastilya lehçesiyle yazdığı şiirlere uygulayarak İspanyol lirik şiir geleneğini
başlattı. Ünlü gizemci şairlerden San Juan de la Cruz, Aziz Juan de Yepes y Alvarez ile Azize
Teresa dinsel konuları işlerken, Luis de Gongora y Argote çok süslü bir dille, yoğun imgeler ve
karmaşık bir sözdizimi içeren şiirler kaleme aldı.
18. ve 19. yüzyıllar 18. yüzyılda İspanyol edebiyatında Fransız edebiyatının etkisi sürdü ve Yeniklasikçilik Akımı'na
bağlı kalındı. Edebiyat yönünden bir önceki yüzyıla göre sönük geçen bu dönemde, ortaçağ
İspanyol kültürüne yönelik araştırmalar sonucunda doğan eski-yeni tartışmaları edebiyatta
eleştirel bir yaklaşımın doğmasını sağladı. Dönemin önemli yapıtları arasında José de Cadalso
y Vasquez'in Noches lugubres (1789-1790) adlı düzyazı yapıtı ile José Francisco'nun Fray
Gerundio (1758) adlı yergisi sayılabilir. Diego Gonzales ile Juan Melendez Valdes gibi şairler
ise şiir türüne bir ölçüde canlılık getirdiler.
19. yüzyılda Avrupa'da yaygınlık kazanan Romantizm Akımı'nın etkileri İspanyol edebiyatında
ancak 1830'larda görülmeye başladı ve kısa süreli oldu. İspanya'da Romantizmin önde gelen
adları arasında Don alvaro, o la fuerza del sino (1835) adlı oyunuyla şair ve oyun yazarı Angel
de Saavedra ve Don Juan Tenorio (1844) adlı oyunuyla yazar José Zorilla sayılabilir.
1850'den sonra ise şiir türünde romantik duyarlılık korunmakla birlikte, bu akımın
biçimselliğinden kaçınan Gustavo Adolfo Bécquer, Ramon de Campoamor y Campoosorio ve
3/5
İspanyol Edebiyatı
Cuma, 30 Aralık 2011 02:57 - Son Güncelleme Cuma, 30 Aralık 2011 03:03
Gaspar Núñez de Arce gibi yeni şairler ortaya çıktı.
İspanyol romanı 19. yüzyılın ikinci yarısında önemli bir gelişme göstererek yerel gözlem ve
betimlemelere yer veren bir bölgesel roman niteliğine büründü.Pedro Antonio de Alarcon'un El
sombrero de tres picos (1874), José María de Pereda'nın Peñas arriba'sı (1893) bölgesel
romanın önde gelen örnekleri arasındadır.
Çağdaş Dönem
19. yüzyılın sonlarından başlayarak baş gösteren siyasal ve toplumsal sorunlar yazarları
birtakım değerleri gözden geçirmeye yöneltti. Bunun sonucunda İspanyol romanı daha ciddi
amaçlı boyutlar kazanırken, eleştirel, piskolojik ve felsefi denemeler de önem kazandı. Roman
ve deneme yazarlarından oluşan bu 98 Kuşağı İspanyol edebiyatının dünya çapında saygınlık
kazanmasını sağladı. Bunlar arasında en ünlüsü olan Miguel de Unamuno denemelerinde
ulusal sorunları ele alırken, Niebla (1914) gibi romanlarında kişiliğin temellerini irdeledi. Takma
adı Azorin olan José Martínez Ruiz ise eski edebiyat kurallarına ve İspanyol kırsal yaşamına
yeni bir yorum getirdi.
20. yüzyılın başlarında önde gelen adlar arasında romancı Ramon Perez de Ayala ile lirik şair
Juan Ramon Jimenez sayılanilir. Jimenez'in izinden giden ve 1927 Kuşağı adıyla bilinen şairler
arasında ise çağdaş akımlardan etkilenen, karmaşık imge ve simgelerle yüklü şiirler yazan
Antonio Machado, Jorge Guillen, Federico Garcia Lorca, Pedro Salinas ve Rafael Alberti gibi
şairler vardı. Lorca yoğun bir şiirsellik taşıyan Bodas de Sangre (1933) ve La Casa de Bernarda
Alba (1936) gibi oyunlarında yarattığı karakterlerin tutkularını hem geleneksel çerçevede, hem
de evrensel boyutta sergiledi.
İspanya İç Savaşı (1936-1939) sırasında birçok yazarın yurtdışına gitmesi, İspanyol
edebiyatının gelişmesinde bir duraklama yaratırken, savaş deneyimi edebiyata değişik
gerçekçilik anlayışları getirdi. Örneğin Camilo Jose Cela'nın Pascual Duarte (1942) şiddet
öğeleri içeren bir gerçekçilik akımını başlattı. 1950'lerde ise Toplumsal Gerçekçilik anlayışıyla
romanlar yazıldı.
İç Savaş sonrasında ise Gabriel Celaya, Blas de Otero ve Claudio Rodriguez gibi şairler salt
şiirsellikten uzaklaşarak daha yalın bir dille, toplumsal içeriğe de yer vererek şiirler yazdılar.
4/5
İspanyol Edebiyatı
Cuma, 30 Aralık 2011 02:57 - Son Güncelleme Cuma, 30 Aralık 2011 03:03
5/5
Download