KON115 İKTİSADA GİRİŞ I Piyasa Ekonomisine Genel Bir Bakış • • • • • • • • Toplayıcılık Avcılık Çiftçilik Artı Değer Uzmanlaşma Değiş-tokuş Piyasa Para • Para (money), değişim, değer ölçümü ve değer muhafazası olmak üzere üç önemli özelliğe sahip bir araçtır. • Teknoloji düzeyi artıkça uzmanlaşma daha da gelişti ve Sanayi Devrimi oldu. İş bölümü seri imalatı, seri imalat da üretim ve verimlilikte artışlara ve maliyetlerde azalmalara, bütün bunların sonunda ticaret ve piyasaların gelişmesine yol açtı. • Piyasa ekonomilerinde aktörler (karar vericiler) ve bu aktörlerin rol aldıkları sahneler (piyasalar) vardır. Aktörler temel olarak 4 grup altında toplanabilir; ev halkı (households), firmalar (firms), devlet (government) ve diğer ülkelerdeki ev halkı, firmalar ve devleti de içeren dış dünya (rest of the world). Sahneler ise temel olarak 3 grup altında toplanabilir; Faktör (kaynak) piyasaları (factor-resource markets), ürün piyasaları (product markets) ve döviz piyasaları (foreign exchange markets). • Ev halkı, bir çatı altında yaşayan, firmaların üretim yapmak için ihtiyaç duyduğu emek, sermaye, doğal kaynak ve girişimcilik unsurlarını sağlayan, sağladığı bu unsurlar karşılığında sırasıyla ücret, faiz, rant ve kâr sağlayan ve bu kazançlarını da ihtiyaç duyduğu ürünlerin alımında kullanan bir veya birden fazla kişiden oluşan en küçük ekonomik birimdir. Ev halkı aynı zamanda tüketici olarak da adlandırılır ve elindeki kaynaklarla maksimum fayda temini peşinde koşar. • Firmalar, ev halkının sunduğu üretim faktörlerini kullanarak üretim yapan bir ekonomik birimdir. Bu üretimi yapmakla ulaşmak istediği temel amaç maksimum kârı elde etmektir. • Devlet, merkezi hükümet, yerel yönetimler ve bunlara bağlı tüm kurumları kapsar. Piyasa ekonomisi içerisinde fazla aktif olmaması beklenir. Faaliyetleri daha çok destekleyici ve düzenleyici nitelikte olmalıdır. • Dış dünya, bir ülkenin ticaret yaptığı tüm ülkeleri ve dolayısıyla o ülkelerin içinde yer alan ev halkı, firmalar ve hükümetleri kapsar. Uluslararası ticaret ve etkinlikleri olan ülkeler dış dünyadaki gelişmelerden bağımsız olamazlar. Pazar ya da Piyasalar • Piyasa (market), alıcı ve satıcıları bir araya getiren, onların bilgi alışverişinde bulundukları ve iş yapmalarını sağlayan bir düzenleme, mekanizmadır. • Faktör piyasaları, emek, sermaye, doğal kaynaklar ve girişimcilik unsurlarının alınıp satıldığı piyasalardır. Firmalar satın aldıkları emek karşılığında ücret (wage), sermaye karşılığında faiz (interest), doğal kaynaklar için rant (rent) ve girişimcilik için kâr (profit) öderler. • Ürün (mal ve hizmet) piyasaları, ev halkının ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetleri satın almak için geldiği piyasadır. Burada mal ve hizmetlerin hangi fiyattan alınıp satılacağı arztalep koşullarına göre belirlenir. Bu piyasadan ev halkı yanında devlet de mal ve hizmet satın alımında bulunur. • Döviz piyasaları, döviz fiyatlarının (döviz kurlarının) belirlendiği piyasalardır. Döviz kurları, devletin döviz kurunu doğrudan belirlemediği durumlarda, döviz arzı ve dövize olan talep tarafından belirlenir. Ekonomik Faaliyetlerin Döngüsel Akımı • “Makroekonomik Akım” olarak da isimlendirilen Ekonomik Faaliyetlerin Döngüsel Akımı, bir ülkenin ekonomisinde neler olup bittiğinin hem mikro hem de makro düzeyde incelenebilmesine yardımcı olur. • Ekonomide ev halkı, firmalar, devlet ve dış dünya olmak üzere 4 aktör ve faktör piyasaları, ürün piyasaları ve döviz piyasaları olmak üzere 3 sahne olmasına karşılık, ekonomik olayların içyüzünün daha iyi anlaşılabilmesi için 2 aktör (hane halkı ve firmalar) ve 2 sahne (faktör piyasaları ve ürün piyasaları) ile işe başlanabilir. EKONOMİK FAALİYETLERİN DÖNGÜSEL AKIMI Ürünler Satın alınır Tüketim Harcaması EV HALKI (Mal ve Hizmet Tüketimi) ÜRÜN PİYASALARI Tasarruf Yatırım Faktör Geliri Faktörler Satılır Ürünler Satılır Satış Hasılatı FİRMALAR (Mal ve Hizmet Üretimi) Faktör Ödemeleri FAKTÖR PİYASALARI Faktörler Satın alınır Mikroekonomi ve Makroekonomi Ayrımı • John Maynard Keynes’in 1936 yılında yayınlanan İstihdam, Faiz ve Paranın Genel Teorisi (The General Theory of Employment, Interest and Money) adlı kitabı modern makroekonominin temelini oluşturur. “Mikro” küçük demek olup ev halkı, firmalar, piyasalar gibi küçük ekonomik birimleri inceler. ”Makro” ise büyük demek olup ekonominin bütününü ana unsurları ile ele alıp incelemektedir. • Mikroekonomi (microeconomics), herhangi bir piyasada malın fiyatının nasıl belirlendiği, bir tüketicinin maksimum fayda (mutluluk) elde etmek için parasını nasıl harcayacağı, bir firmanın üretim ve maliyet yapısı ve bu yapı ile ait olduğu ürün piyasasında nasıl davranacağı ile ilgili konular üzerinde durur. • Buna karşılık makroekonomi (macroeconomics), ekonomideki toplam gelir, toplam tüketim, toplam tasarruf, toplam yatırım ve genel fiyat düzeyi gibi makro değişkenlerin nelerden etkilendiklerini ve ekonomide tam istihdam, fiyat istikrarı ve ekonomik büyüme gibi temel hedeflerin nasıl elde edilebileceğini inceler. KON115 İKTİSADA GİRİŞ I Fiyat Mekanizması: Talep, Arz ve Fiyat • Kapitalist sistemde fiyatlar piyasalarda belirlenir. En ideal piyasa şekli tam rekabet piyasasıdır. Tam rekabet (perfect competition), piyasası çok sayıda alıcı ve satıcının bulunduğu ve homojen bir malın alınıp satıldığı piyasadır. Tam rekabetin olduğu bir mal piyasasında malın fiyatı arz ve talebe göre, yani fiyat mekanizması (price mechanism) tarafından belirlenir. Talep (Demand) nedir? • Bir ekonomide bütün tüketicilerin belirli bir zaman içerisinde satın almayı planladıkları mal ve hizmet miktarına talep edilen miktar (quantity demanded) denir. Tüketicilerin “satın almayı planladıkları miktar” dendiğinde, tüketicilerin o miktarı satın almayı arzu ettikleri, satın alacak güçte oldukları ve satın almak için bir planları olduğu anlaşılır. “Belirli bir süre” ise bir gün, hafta, ay, yıl vb. olabilir. Talep edilen miktarı neler belirler? • Bütün tüketicilerin belirli bir zaman içinde satın almayı planladıkları mal veya hizmet miktarını aşağıdaki etmenler belirler; • Malın veya hizmetin fiyatı • İlgili diğer malların fiyatları • Gelir (ortalama tüketici geliri) • Gelir dağılımı • Nüfus • Tercihler • Reel faiz oranı • Geleceğe dönük fiyat ve gelir beklentileri Talep ve Fiyat • Malın fiyatı talep üzerinde en etkili unsurlardan biridir. Diğer etmenler aynı kaldığı varsayıldığında (ceteris paribus) fiyat arttıkça talep düşer, fiyat düştükçe talep artar. Fiyat ve talep arasındaki bu ters yönlü ilişki Talep Kanunu (Law of Demand) olarak bilinir. Fiyat (YTL/kg) Talep Edilen Miktar (milyon kg/ 1 hafta) 4 85 8 50 12 35 16 25 20 20 24 17 Fiyat (YTL/kg) Koyun Eti Talep Çizelgesi 30 25 20 15 10 5 0 Seri 1 0 20 40 60 Miktar (milyon kg/ hafta) 80 100 • Fiyat genel seviyesi arttıkça talebi artan istisnai mallar da vardır. Bunlar Giffen malları (Giffen Goods) olarak tanımlanan mallardır. Örneğin ekmek dar gelirlilerin çok tükettiği ürünlerdendir. Genel fiyat seviyesinin artması durumunda diğer ürünleri almaya gücü yetmeyecek olan dar gelirliler o ürünleri telafi etmek için daha fazla ekmek talebinde bulunurlar. Bu durumda fiyata paralel olarak talep de artar. • Talep kanununa bir diğer istisna ise marka mallar’dır. Bu ürünler, yüksek kalite algısı nedeniyle fiyatı ne kadar yüksek olursa o kadar çok talep edilirler. Talepte bir değişme • Talep eğrisi, fiyat dışında diğer bütün etkenlerin sabit kaldığı varsayımı altında çizilmiştir ve talebi ifade eder. Sabit varsayılan diğer etkenlerden bir veya daha fazlası sabit kalmayıp değişirse, o zaman talepte bir değişme (change in demand) olur ve talep eğrisi sağa ya da sola doğru kayar. Talep eğrisinin sağa kayması talepte bir artma, sola kayması talepte bir azalmaya işaret eder. Taleple ilgili diğer malların fiyatları • İlgili diğer mallar (related goods) ikiye ayrılır: İkame mallar (substitute goods) ve tamamlayıcı mallar (complementary goods). Örneğin çay ve kahve, koyun eti ve dana eti ikame mallar; otomobil ve benzin, çay ve şeker tamamlayıcı mallardır. Ceteris paribus, incelenen ürünün karşısında ona ikame olan malın fiyatı arttığında incelenen ürüne olan talep artar. Örneğin dana eti fiyatı koyun etinden ucuzlarsa insanlar koyun etinden çok dana eti talep edeceklerdir. Talep ve Gelir • “Ceteris Paribus”, tüketici geliri arttıkça birçok mal ve hizmet için talep artar (talep eğrisi sağa kayar), az sayıda mal ve hizmet için ise talep azalır (talep eğrisi sola kayar). Tüketici geliri arttıkça talebi artan mallara normal mallar (normal goods), tüketici geliri arttıkça talebi azalan mallara ise düşük mallar (inferior goods) denir. Düşük mallara örnek olarak ekmek, patates ve makarna gösterilebilir. Talep ve Gelir Dağılımı • “Ceteris Paribus”, gelir dağılımı değiştikçe çeşitli mal ve hizmetlere olan talep de değişir. Örneğin “Ortadirek” denilen tüketici grubunun geliri gittikçe azaldığından bu sınıfın talep gösterdiği ürünlerin miktarında azalma olmuş, çok üst gelir düzeyindeki insanların gelirleri daha da arttığından bu kişilerin “ada” almak gibi talepleri gelişmiş ve en alt gelir grubunun durumu daha kötüye gittiği için düşük mallara olan talepleri artmıştır. Talep ve tercihler • “Ceteris Paribus”, tüketicilerin tercihleri belirli bir mal lehine gelişiyorsa o mala olan talep artar. Örneğin yeşil mercimek reklamlarından sonra mercimek talebinin patlaması gibi. Talep ve Reel Faiz Oranı • “Ceteris Paribus”, reel faiz oranı yani enflasyondan arındırılmış faiz oranı (real interest rate) azalınca insanlar daha az tasarruf ve daha fazla tüketime yönelirler. Bu durumda ev, otomobil, beyaz eşya ve diğer mal ve hizmetlere olan talep artar. Talep ve Geleceğe Dönük Fiyat ve Gelir Beklentisi • “Ceteris Paribus”, gelecekte bazı malların fiyatlarında artış bekleniyorsa o mallara olan şimdiki talep artar; gelecekte fiyatlarının düşmesi bekleniyorsa talep azalır. Tüketiciler, gelecekte gelirlerinin artacağını bekliyorlarsa şimdiki talepleri artar, gelecekte gelirlerinin azalmasını bekliyorlarsa şimdiki talepleri azalır. Bir malın talep edilen miktarı (quantity demanded) üç şekilde değişebilir; • Talepte bir değişme (talep kayması- talep eğrisinin sağa ya da sola kayması) • Malın fiyatında bir değişme (mevcut talep eğrisi boyunca hareket) • Hem talep kayması hem de fiyatın değişmesi Arz (Supply) • Bir piyasada bütün firmaların (üreticilerin) belirli bir zaman içinde satmayı planladıkları mal veya hizmetin miktarına arz edilen miktar (quantity supplied) denir. Arz edilen miktarı neler belirler? • • • • • • Malın fiyatı Girdi Fiyatları Teknoloji düzeyi Üretilen diğer malların fiyatları Firma sayısı Geleceğe dönük fiyat beklentisi Arz Edilen Miktar ve Fiyat • “Ceteris Paribus”, mal fiyatı arttıkça firmaların piyasaya sürmek istedikleri mal miktarı da artar; fiyat azaldıkça miktar azalır. Buna “Arz Kanunu (Law of Supply)” denir. Fiyat (YTL/kg) Arz Edilen Miktar (milyon kg/ 1 hafta) 40 8 15 12 20 16 25 20 30 24 35 Koyun Eti Arz Eğrisi Koyun Eti Fiyatı (YTL/kg) 30 25 20 15 10 5 0 Seri 1 0 10 20 30 Koyun Eti Arz Miktarı (milyon kg/hafta) 40 Arzda Bir Değişme • Yukarıdaki arz eğrisi sadece fiyatın değiştiği diğer etmenlerin değişmediği varsayımı altında çizilmiştir. Eğer diğer etmenler sabit kalmayıp değişirse o zaman arzda bir değişme olur ve arz eğrisi, aşağıdaki şekilde görüldüğü gibi, sağa ya da sola kayar. Arz eğrisi sağa doğru kaymışsa arzda bir artma, arz eğrisi sola kaymışsa arzda bir azalma vardır. Arz ve Girdi Fiyatları • “Girdiler” üretim faktörleri terimi yerine kullanılan daha kapsamlı bir kavramdır. Girdiler (inputs), üretim faktörlerinin (emek, sermaye, doğal kaynaklar ve girişimcilik) yanı sıra aramaları da kapsar ve gerçek hayattaki üretim faaliyetini daha iyi yansıtır. Bir malın üretiminde kullanılan herhangi bir girdinin fiyatının azalması maliyetleri azaltarak kârı artırır. Kâr artınca da o fiyattan daha fazla mal arzı olur (arz eğrisi sağa kayar). Maliyetlerin artması ise tam tersi etki yapar. Arz ve Teknoloji Düzeyi • Teknoloji maliyetleri düşürdüğü için arz miktarının artmasına neden olur. Arz ve Üretilen Diğer Malların Fiyatları • Bilindiği gibi diğer mallar ikame ya da tamamlayıcı olabilir. Eğer ikame malların talebi fazla olup fiyatı artıyorsa incelenen ürünün arzı azalır. Örneğin koyun eti ucuzluyorsa dana eti arzı azalır. İncelenen ürünün arzı arttıkça bu ürünü tamamlayan Tamamlayıcı malların arz edilen miktarı da artar. Örneğin koyun daha çok kesildiğinden koyun derisi arzı da artacaktır. Arz ve Firma Sayısı • Piyasadaki firma sayısı arttıkça arz miktarı artacağından arz eğrisi sağa kayar. Firma miktarı azaldığında arz edilen ürün miktarı azalacağından arz eğrisi sola kayar. Arz ve Geleceğe Dönük Fiyat Beklentisi • Bir malın gelecekte fiyatının artması bekleniyorsa şimdiki arzı azalır, gelecekte fiyatının ucuzlaması bekleniyorsa şimdiki arzı artar. Örneğin bilgisayar parçaları sektöründe fiyatlar hızlı bir düşüş içerisinde olduğundan firmalar şimdiki arzlarını artırmaya çalışırlar. Piyasa Dengesi • Arz ve talebin bir araya gelmesi ile piyasa oluşur. Piyasada tüketiciler isteği ve çıkarı fiyatın düşük olmasını, firmalar da isteği ve çıkarı da fiyatın yüksek olmasını gerektir. Piyasa dengesi bu zıt istekler arasında bir uzlaşmayı ifade eder. Fiyat denge noktasından yukarıda ise firmalar üretim yaparak arzı artırırlar. Bu durumda bir arz fazlası (excess supply) oluşur; piyasa dengede olmaz. Fiyat denge noktasının altında olduğunda da talep fazlası (excess demand) olur ve piyasa yine dengede olmaz. Ancak arz edilen ile talep edilen miktarı birbirine eşitleyen fiyat denge fiyatıdır (equilibrium price). • Fiyat yüksek olduğu durumda firmalar ellerinde oluşan arz fazlasını ellerinden çıkarabilmek için birbirleri ile rekabete girecek ve fiyatı düşürecektir. Fiyat düştükçe talep edilen miktar artacak ve sonunda denge noktasına ulaşılacaktır. • Fiyat düşük olduğunda ise tüketiciler yüksek miktarda et talep edecekler ve talep ettikleri miktarda et bulamayacaktır. Bu durumda daha yüksek fiyattan et almaya razı olacaklardır. Fiyat yükseldikçe talep azalacak ve denge noktasına ulaşılacaktır. Piyasada talep ve arz aynı anda azalabilir ve artabilir de. Talebin arttığı buna paralel olarak arzın azaldığı piyasada fiyatlar, aşağıdaki şekilde görüldüğü gibi, çok yükselir. KON115 İKTİSADA GİRİŞ I Esneklikler Bir malın talep edilen miktarının o miktarı belirleyen etkenlere karşı ne oranda hassas olduğunu incelemek esneklikler (elasticities) konusu içerisinde kalır. Talebin fiyat esnekliği (price elasticity of demand), talep edilen miktarın fiyattaki değişmelere olan hassasiyetini ifade eder ve aşağıdaki şekilde tanımlanır: Talep edilen miktardaki % değişme Fiyat esnekliği = -----------------------------------------------------Fiyattaki % değişme Örneğin, malın fiyatı %10 azaldığında talep edilen miktar %15 artmış ise fiyat esnekliği; %15 EP=-------- = -1,5 olacaktır. %10 Fiyat esnekliğinin mutlak değeri 1’den büyükse talep fiyat esnektir denilir. 1’den küçükse talep esnek değildir. Esnek talep (elastic demand), birim esnek talep (unit elastic demand) ve esnek olmayan talep (inelastic demand) durumlarına ek olarak iki uç durum daha vardır: Sonsuz esneklikte talep (perfectly elastic demand) ve sıfır esneklikte talep (perfectly inelastic demand). Bu beş çeşit fiyat esnekliği durumlarını, talep eğrileri ile aşağıdaki şekillerdeki gibi gösterebiliriz. Talebin Fiyat Esnekliği ve Toplam hasılat • Eğer bir mala olan talep fiyata duyarlı (price elastic demand) ise firmalar fiyatı düşürerek daha çok hasılat elde edebilirler. Eğer bir mala olan talep birim esnekse, fiyat üzerinde oynamak hasılatı artırmaz ya da azaltmaz. Eğer bir mala olan talep fiyat değişikliklerine duyarsızsa (price inelastic demand) fiyatta meydana gelen bir artış hasılatı daha yüksek oranlarda artıracak; fiyatta meydana gelen bir düşüş ise hasılatı çok daha az oranda yükseltecektir. Sırasıyla esnek, birim esnek ve esnek olmayan talep durumlarını gösteren şekiller aşağıda verilmiştir. Talebin fiyat esnekliğini; • İncelenen malı ikame edebilir nitelikte mal veya hizmetlerin olup olmaması, • Söz konusu mal veya hizmet için bütçeden ayrılan paranın bütçedeki payı, • Fiyat değişiminden sonra geçen zaman süresi etkilemektedir. Bir mal veya hizmet için ikame edilebilir mallar veya hizmetler varsa ve bunlar ne derece kolay ikame edilebilirse, o mal veya hizmetin esnekliği o derece fazla olur. Bir mal veya hizmet için tüketicilerin ayırdığı paranın bütçelerindeki payı ne kadar az olursa, o malın fiyatındaki değişmeler tüketicilerin bütçesini o derece az etkiler. Bu nedenle de talebin fiyat esnekliği o derece düşük olur. Fiyat değişiminden sonra geçen zaman ne kadar uzun olursa, talep de o derece esnek olur. Zamanın esneklik üzerindeki etkisini anlamak için kısa dönem talep (short run demand = SRD) ve uzun dönem talep (long run demand = LRD) ayrımı yapılabilir. Talebin Gelir Esnekliği Talebin gelir esnekliği bir malın talep edilen miktarının gelirdeki değişmelere olan hassasiyetini ifade eder ve şöyle tanımlanır; DEVLETİN FİYAT KONTROLÜ Bazı durumlarda devlet fiyatları kontrol etmek suretiyle piyasalara müdahale eder. Devletin fiyat kontrolü iki çeşittir: • Tavan Fiyat • Taban Fiyat Tavan Fiyat Bir mal veya hizmet için devletçe belirlenen maksimum fiyata tavan fiyat (price ceiling) denir. Mal veya hizmetler, devletçe belirlenen bu fiyattan satılabilir, bu fiyatın üzerinde satış yapılması yasaktır ve suçtur. Özellikle kıtlık dönemlerinde halkın zarar görmesini engellemek için devlet bu tür politikalar güder. Tavan fiyat uygulaması durumunda “karaborsa” ortaya çıkar, bu ekonomide istenmeyen bir durumdur. Tavan fiyat uygulamasında ayrıca, “önce gelen alır”, stokçuluk, ve vesika uygulamaları öne çıkar. Taban Fiyat Devlet bazen piyasalara müdahale ederek bazı mal, hizmet ve üretim faktörleri için denge fiyatının üstünde bir minimum fiyat belirler. Bu fiyata taban fiyat (price floor) denir. Taban fiyat uygulaması en çok fındık, tütün vb. gibi tarım ürünleri, asgari ücret gibi emek piyasalarında uygulama alanı bulur. Özellikle emek piyasasında asgari ücretin yüksek belirlenmesi, sigortasız kaçak işçi çalıştırılması ve bazı işlerin sigortasız işçi çalıştıran firmalara yaptırılması gibi durumlara neden olur. KON115 İKTİSADA GİRİŞ I Tüketici Davranışı Teorisi Piyasa Dengesi Piyasa ekonomisinin nasıl çalıştığını daha iyi anlayabilmek için tüketici ve firma davranışlarını incelememiz gerekir. Talebin gerisinde tüketici davranışı, arzın gerisinde de firma davranışı bulunur. Tüketici davranışı azalan marjinal fayda teorisine, firma davranışı da artan marjinal maliyet teorisine dayanır. Piyasa talep eğrisi, tüketicilerin bireysel talep eğrilerinin yatay olarak toplamı ile elde edilir. Aynı şekilde, piyasa arz eğrisi de tüm firmaların talep eğrilerinin yatay olarak toplamı ile elde edilir. Marjinal fayda ve tüketici dengesi Tüketiciler sahip oldukları üretim faktörlerini firmalara satarak elde ettikleri geliri nasıl harcarlar? Ürün piyasalarından mal ve hizmet satın alırken nasıl bir tercihte bulunurlar? Hangi mal ve hizmetlerden ne miktarlarda satın alırlar? Sorularının cevapları marjinal fayda ve tüketici dengesi ile ilgilidir. Marjinal fayda ve tüketici dengesi Tüketici mal ve hizmetler satın alıp bunları tüketerek ihtiyaçlarını karşılar ve bundan haz duyar, hoşnut olur. Tüketicinin bir mal veya hizmeti satın alıp tüketmesi sonucu elde edeceği haz veya mutluluğa ekonomide fayda (utility) denir. Belli bir noktaya kadar, bir mal veya hizmetin tüketimi arttıkça, o mal veya hizmetin tüketiminden elde edilen haz (fayda) da artar. Tüketici davranışı teorisi faydanın ölçülebildiği varsayımına dayanır. Toplam ve Marjinal Fayda Bir mal veya hizmetten belli bir miktarda tüketildiği zaman elde edilen faydaya toplam fayda (total utility = TU) denir. Bir mal veya hizmetten bir birim fazla veya bir birim az tüketildiği zaman toplam faydada meydana gelecek değişmeye marjinal fayda (marginal utility = MU) denir. Bir mal veya hizmet tüketiminde, her ilave birimde daha az fayda elde edilmesi durumuna Azalan Marjinal Fayda Kanunu (Law of Diminishing Marginal Utility) denir. Tüketici Dengesi Tüketici gelirini nasıl harcarsa, diğer bir deyişle ürün piyasalarından hangi mal ve hizmetlerden ne miktarlarda satın alıp tüketirse, bütün bu mal ve hizmetlerden elde edeceği toplam fayda maksimum olacaktır? Bu sorunun cevabına tüketici dengesi (consumer equilibrium) denir. Tüketici (1) Sınırlı Miktardaki Geliri, (2) Piyasadaki Fiyatlar ve (3) Tercihleri çerçevesinde kendisini en mutlu edecek (toplam faydasını maksimum yapacak) mal ve hizmetler bileşimini satın alıp tüketir. Örnek Ayşe diye bir tüketicimiz olsun. Ayşe’nin aylık gelirinin 270 YTL olduğunu, satın alabileceği A ve B diye 2 çeşit mal olduğunu ve bu malların fiyatlarının sırasıyla Pa=60 ve PB=30 olduğunu varsayalım. Bu varsayımlar altında Ayşe 270 YTL aylık geliri ile A ve B mallarından ne miktarlarda tüketirse elde edeceği toplam fayda (haz) maksimum olacak ve böylece tüketici dengesi sağlanacaktır? Bunun için kural aşağıdaki tabloda gösterildiği gibidir. Fayda Maksimizasyonu • Piyasada sadece iki mal olduğunu varsayarsak, tüketici, fayda maksimizasyonu için A ve B mallarından o miktarlarda almalıdır ki malların son birimlerinin 1 YTL karşılığı olan marjinal faydaları birbirine eşit olsun. Yani satın alınan en son A ve B malı için, MUA MUB ------ = -----PA PB olmalıdır. Yandaki tablo A ve B mallarında 1 YTL için marjinal fayda rakamlarını, yani her bir marjinal faydanın ürünün fiyatına bölünmüş değerini, vermektedir. Bu değerlere göre Ayşe, 1 YTL için en yüksek marjinal faydayı elde edecek şekilde, ilk dört ürünü B olarak tercih edecektir. B ürünü ile satın almaya başlayacaktır (MU=25 / 15 / 10 / 6,7). Beşinci ürün bir A ürünü olacaktır, çünkü A ürününün marjinal faydası (5) B ürününün marjinal faydası (3,3)’den büyüktür. Ayşe için 6. ürün hem A hem de B’de aynı marjinal faydaya sahiptir. Bu durumda Ayşe istediğini seçebilir. Eğer parası varsa her ikisini de alabilir. Bu durumda 2 A ve 5 B ürünü alınabilecektir. Ürünlerin marjinal faydası pozitif olduğu ve Ayşe’nin geliri olduğu sürece Ayşe A ve B ürünlerinden satın almaya devam edebilir. Ancak belli bir marjinal fayda değerinin altındaki değerler için Ayşe’nin satın almayacağı yani marjinal faydanın sabit olduğu varsayıldığında, Ayşe malları satın almaya devam etmez yani tüketimini durdurur. Bu durumda Ayşe parasını tasarruf etmeye başlar. Tüketici Talep Eğrisi ve Piyasa Talep Eğrisi Ayşe örneğinde A malı fiyatının 60 YTL’den 30 YTL’ye düştüğünü varsayalım. O zaman Ayşe’nin tüketim davranışı ne olur? Bu soruyu cevaplandırabilmem iz için önce A malının 1 YTL için marjinal faydası rakamlarını yeniden PA=30 YTL fiyatına göre hesaplamamız gerekir. Buna göre yeni rakamlar aşağıdaki tabloda verildiği gibi olacaktır. Bu yeni durumda A ve B mallarından şu sıraya göre birer birim alınacaktır. B, B, A ve B birlikte, A ve B birlikte, A, A ve B birlikte. Bu durumda 4 A ve 5 B ürünü alınabilecektir. A malının fiyatı 60 YTL iken denge miktarları QA=2 ve QB=5 idi. B malının fiyatı değişmeyip A malının fiyatı 30 YTL’ye inince yeni denge miktarları QA=4 ve QB=5 oldu. Bu durumda A malı için Ayşe’nin talep eğrisi aşağıdaki gibi oluşacaktır. Yukarıda bir tüketici (Ayşe) için talep eğrisi elde ettik. Piyasa Talep Eğrisi (market demand curve) tüketicilerin bireysel talep eğrilerinin yatay olarak toplanması ile elde edilir. KON115 İKTİSADA GİRİŞ I Üretim ve Maliyetler Firmanın Amacı Mal ve hizmet üretimi firmalar tarafından gerçekleştirilir. Ekonomi teorisine göre, firmaların mal ve hizmet üretimindeki temel amacı kâr maksimizasyonudur. Kâr, üretilen mal veya hizmetin satışından elde edilen toplam hasılattan o mal veya hizmetin üretimi için yapılan toplam harcamaların (toplam maliyetin) çıkarılması ile bulunur. Hasılat, mal veya hizmetin birim fiyatı ile üretilip satılan miktarların çarpımına eşittir ve matematiksel olarak TR = P * Q şeklinde gösterilir. Toplam maliyet ise söz konusu malın üretimi için kullanılan üretim faktörlerinin miktarı ve fiyatları tarafından belirlenir. Firmanın Amacı Firma ürettiği malın miktarını artırabilmek için faktör girdilerini de artırmak zorundadır. Ancak bazı faktör girdilerini hemen artırmak olanaksızdır. Örneğin bir fabrikanın kapasitesinin artırımı fiziksel yatırımı ve dolayısıyla uzun bir zamanı gerektirir. Üretim ve maliyetler ile ilgili bu durum firma teorisi yönünden kısa dönem (short run) ve uzun dönem (long run) diye ikili bir ayrımı gerektirir. Kısa dönem (short run), en az bir girdinin sabit, diğer girdilerin değişken (değişebilir), uzun dönem (long run) ise bütün girdilerin değişken oldu bir zaman dilimidir. Kısa Dönemde Maliyetler Maliyet ile ilgili üç temel kavram vardır: Açık maliyetler, örtük maliyetler ve ekonomik maliyet. Açık maliyetler (explicit costs) yada diğer adıyla muhasebe maliyetleri (accounting costs), bir firmanın üretim faaliyeti ile ilgili olarak firma sahipleri dışında, kaynaklarını kullandığı kişi veya firmalara yaptığı doğrudan ödemelerdir. Emek, makine, hammadde ve aramal gibi girdiler için firmanın kasasından çıkan paraların toplamı açık maliyeti oluşturur. Örtük maliyetler (implicit costs), firma sahiplerinin firmanın üretimi için kullandıkları kendi kaynaklarının fırsat maliyetlerinden oluşur. Ekonomik maliyet (economic costs) ise açık maliyetler ile örtük maliyetlerin toplamına eşittir. Örnek: Karadeniz Odun Ekmeği • • • • • • • • • 2 kardeş 3 işçi (her biri 350 TL maaşlı) İşletme sermayesi 8000 TL (%4 faizle) Un=4000 Tl/ay Odun=250 TL/ay Elkt+Su+Telf=120 TL/ay Üretim=Q=28.000 adet Ekmek fiyatı=P=0,3 TL Firmanın aylık maliyeti ve kârı nedir? Örnek: Karadeniz Odun Ekmeği Açık Maliyetler • Ücret=3X350 TL • Faiz=0.04X8000 TL • Un=4000 TL • Odun=250 TL • El+Su+Tlf=120 TL • 1050+320+4000+250+120 • =5740 TL Örnek: Karadeniz Odun Ekmeği Örtük Maliyetler • Fırının kira değeri=600 TL • 2 kardeşin ücreti=2X400 TL • 600+800=1400 TL Ekonomik Maliyetler • Açık maliyet+Örtük maliyet • =5740+1400= 7140 TL Örnek: Karadeniz Odun Ekmeği Toplam Hasılat • Birim FiyatXmiktar • = 0,3X28.000 • = 8400 TL Muhasebe Kârı • =8400-5740 • =2660 TL Ekonomik Kâr • = 8400-7140 • = 1260 TL Toplam maliyet (total cost = TC), firmanın üretimde kullandığı girdilerin maliyeti olup açık ve örtük maliyetleri kapsar. Toplam maliyet, toplam sabit maliyet ve toplam değişken maliyet olarak ikiye ayrılır. Toplam sabit maliyet (total fixed cost = TFC), firmanın üretimde kullandığı bütün sabit girdilerin maliyetidir (örneğin kira). Firma üretim yapsa da yapmasa da sabit maliyetler işler. Toplam değişken maliyet (total variable cost = TVC), firmanın üretimde kullandığı bütün değişken girdilerin maliyetidir. Marjinal maliyet (marginal cost = MC), üretilen mal miktarı (toplam ürün) bir birim arttığında toplam maliyetteki artışı ifade eder. Ortalama sabit maliyet (average fixed cost = AFC), ürünün birim başına sabit maliyetidir (AFC = TFC / Q). Ortalama değişken maliyet (average variable cost = AVC), ürünün birim başına değişken maliyetidir (AVC = TVC / Q). Ortalama toplam maliyet (average total cost = ATC), ürünün birim başına toplam maliyetidir (ATC = TC / Q). Bu kavramları daha iyi anlayabilmek ve üretilen mal miktarları ile maliyetler arasındaki ilişkileri görebilmek için aşağıdaki Tablo’yu inceleyelim. Uzun Dönemde Maliyet Uzun dönem ortalama maliyet eğrisi, ölçek eğrisi (scale curve) diye de adlandırılmaktadır. İşletmenin üretim ölçeği arttıkça ortalama maliyetin azalmasına ölçek ekonomileri (economies of scale) denir. Kısaca, ölçek ekonomileri, üretim ölçeği arttıkça birim (ortalama) maliyetlerde düşüş olarak tanımlanabilir. İşletmenin üretim ölçeği arttıkça ortalama maliyetin artması durumuna da ölçeğe göre eksi ekonomiler (diseconomies of scale) denir. Ölçek Ekonomilerinin Kaynakları Uzmanlaşma: Bir malın üretim ölçeği arttıkça işgücü ve sermaye teçhizatında iş bölümü ve uzmanlaşma, bunun sonucunda da verimlilik artacak ve ortalama maliyet azalacaktır. Artan boyutlarda ekonomiler: Birçok sermaye teçhizatında hem sabit sermaye maliyeti hem de işletme maliyetleri kapasiteye göre daha az artar. Örneğin 2,5 litrelik pet şişenin üretiminde kullanılan hammadde 0,5 litrelik pet şişenin üretiminde kullanılan hammaddeden 5 kat fazla değildir. Bölünmezlik: Üretim ölçeğinden tamamen veya kısmen bağımsız çok sayıda maliyet vardır. Belli sınırlar içinde, ölçek büyüdükçe bölünemez maliyetler daha çok sayıda ürüne (veya hizmet edilen kimselerin sayısına) bölünecek ve birim maliyet azalacaktır. (örneğin sinema salonunda 2 yerine 100 kişinin olması ortalama sabit maliyetleri düşürür) Stoklarda ekonomiler: Üretim ölçeği büyüdükçe, yedek parçalarda ve üretilen malda gerekli stoklar oransal olarak daha az olacak ve ortalama stok maliyeti azalacaktır. Üstün teknikler: Ölçek büyüdükçe el ile çalıştırılan makineler yerine uzmanlaşmış otomatik makineler ve küme (parti) üretimi yerine sürekli üretim yöntemleri kullanılabilir. Bunlar iş gücünde ve bazen de enerji ve hammadde kullanımında büyük tasarruflar sağlar; birim maliyet azalır. Öğrenme: Tecrübe ile kaynaklar daha etkin kullanılabilir ve aynı miktardaki kaynakla daha fazla üretim yapmak mümkün olabilir. Parasal ölçek ekonomileri (pecuniary economies of scale): Büyük firma üretim faktörlerini satın alırken ve ürettiği malı satarken daha iyi bir pazarlık gücüne sahiptir. Ölçeğe Göre Eksi Ekonomiler Ölçeğe göre eksi ekonomilerin nedenleri iki ana grupta toplanabilir: Bir üretim faktörünün arzı sabit veya bir faktörün maliyeti bu faktöre talep arttıkça artıyor olabilir. Örneğin bir bölgede bir firma için bulunabilir (özellikle kalifiye) işçi sayısı, bir bölgede bir işletme kurulabilmesi için mevcut arazi büyüklüğü, üretimde ihtiyaç duyulan ve sağlanması gereken su miktarı, rıhtım büyüklüğü veya ulaşım hatlarının kapasitesi gibi. Bir işletmenin (veya firmanın) kullandığı faktörün etkinliği belli bir noktadan sonra azalmaya başlar. Örneğin ölçek büyüdükçe teknik zorluklar maliyetlerde artışa neden olur, yönetim zorlukla ve büyük maliyetlerle yapılabilir hale gelir, işçi-işveren ilişkileri zayıflar ve verimlilik düşer, daha uzak pazarlar hedeflenmeye başlanacağı için ulaşım maliyetleri artar. KON115 İKTİSADA GİRİŞ I Piyasalar Piyasalar Firmaların piyasalarda nasıl davranacağı, piyasa yapısı ile yakından ilgilidir. Ekonomi teorisinde piyasalar yapılarına göre dört ana gruba ayrılırlar: • Tam rekabet piyasası • Monopol (tekel) piyasası • Monopolcu (tekelci) rekabet piyasası • Oligopol piyasası • Son iki piyasa yapısı genellikle eksik rekabet piyasaları başlığı altında ele alınıp incelenir. Tam Rekabet Piyasasının Özellikleri • Piyasada çok sayıda alıcı ve satıcının bulunması: Piyasada o kadar çok sayıda alıcı ve satıcı vardır ki bunlardan herhangi biri tek başına piyasa fiyatını etkileyemez ve belirleyemez. • Malın homojen olması: Alıcılar, malın homojen olması nedeniyle satıcılar arasında bir ayrım yapmazlar. Ayrıca mal homojen olduğu için herhangi bir tüketicinin piyasa fiyatından daha düşük, herhangi bir satıcının da piyasa fiyatından daha yüksek bir fiyat talep etmesi söz konusu olamaz. • Alıcı ve satıcıların piyasaya ilişkin tam bilgiye sahip olması: Alıcı ve satıcıların piyasadaki fiyatlar ve miktarlar ile ilgili tam bilgiye sahip olmaları rekabet yönünden şarttır. Örneğin aynı ürünü daha düşük fiyattan alabileceğimiz hususunda bilgiye sahipsek o ürünü yüksek bir fiyattan almayız. Tam bilgi (perfect information), varsayımı tam rekabet için çok önemlidir. • Piyasaya giriş ve çıkışın serbest olması: Tam rekabet piyasasında bir firmanın piyasaya girmesine veya piyasadan çıkmasına ekonomik, yasal veya teknolojik herhangi bir engel bulunmamaktadır. KON115 İKTİSADA GİRİŞ I Monopol Piyasası • Monopol (monopoly) piyasası tek bir firmanın bulunduğu ve o firmanın üretip sattığı malın yerine ikame edilebilecek (konacak) başka malların olmadığı bir piyasadır. • Piyasasının tamamına tek bir firma sahip olduğu için firma monopol firma (tek satıcı veya tekel) diye de adlandırılır. • Gerçek hayatta saf monopol (pure monopoly) piyasalarına fazla rastlanmaz. Monopol için verilebilecek en iyi örnekler elektrik, su ve doğalgaz pazarlayan firmalardır. • Ayrıca, birden fazla firmanın bulunduğu bazı piyasalarda firmaların aralarındaki rekabeti kaldırıp kendilerine daha fazla menfaat sağlamak amacı ile anlaşıp ortak hareket etmeleri durumunda da monopol gücü (monopoly power) yaratılmış olur. • Bu çeşit monopollerin en yaygınları karteller ve tröstlerdir. • Kartel (cartel), firmaların yaptıkları anlaşmalarla bir birlik oluşturmalarıdır. Anlaşma daha çok fiyatın veya her firmanın üretip satacağı mal miktarının belirlenmesine yöneliktir. Uluslararası düzeyde kartel için en iyi örnek OPEC’tir (Organization of Petroleum Exporting Countries = Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü). • Tröst ise firmaların fiyat veya miktar üzerinde anlaşmalarının ötesinde birleşip tam bir monopol gücü oluşturduğu birliktir. • Diğer firmaların monopol piyasasına girmesini önleyen en önemli kısıtlamalar şunlardır: • Doğal Kısıtlamalar: Doğal kısıtlamaların kaynağı ölçek ekonomileridir. Bir malın üretiminde, geniş bir üretim aralığında ölçek ekonomileri bulunuyorsa ve bir firma ölçek ekonomilerinden dolayı piyasanın tümüne en ucuz maliyetle mal üretip arz edebiliyorsa, o zaman iki veya daha fazla firmanın piyasadaki talebe göre mal üretmesi yerine bir firmanın mal üretmesi daha düşük maliyetli olacaktır. • Yasal Kısıtlamalar: Yasal kısıtlamalar devlet tarafından getirilir. Başlıca dört çeşit yasal kısıtlama vardır. Bunlar: Devletin verdiği işletme imtiyazı (public franchise), devletin verdiği lisans (government licence), patent (patent) ve telif hakkı (copyright)’dır. • Monopoller tam rekabet piyasasına kıyasla üretimi daha az ve fiyatı daha fazla yapabildiklerinden eleştirilmektedir. Bu eleştirilerle ilgili olarak bazı çözüm önerileri ortaya atılmıştır. Bunlar: • Hiçbir şey yapılmaması: Bu öneriye göre patentler veya yasal imtiyazlar ile korunmayan monopollerin yüksek kârları diğer firmaları iştahlandıracak ve uzun dönemde firmalar piyasaya girerek monopolü ortadan kaldıracaktır. O zaman piyasa birden fazla ancak az sayıda firmanın bulunduğu oligopol piyasasına dönüşecektir. • Monopoller birbirleri ile rekabet eden iki veya daha fazla sayıda firmaya bölünsün: Örneğin, anti-tröst yasalarının bulunduğu ABD’de bu önerinin uygulandığı olmuştur. Yakın zamanda Microsoft monopol eleştirisi ile karşı karşıyadır. • Monopollerin ekonomik kârlarının bir kısmı veya tamamı vergilendirilsin: Monopollerin kârlarının bir kısmının veya tamamının vergilendirilmesi sonucu elde edilecek mali olanaklar ile devlet toplum yararına daha fazla hizmetler verebilir. • Monopollerin ürettiği mal miktarları ve uyguladığı fiyatlar düzenlensin: Regulasyon diye adlandırılan bu düzenlemenin amacı, devletin monopollerin üretip sattıkları mal miktarları ile uyguladıkları fiyatlara müdahale edip fiyatları tüketicilerin de yararına olacak şekilde belirlemesidir. • Aynı malın farklı alıcılara farklı fiyatlardan satılmasına fiyat farklılaştırması (price discrimination) denir. Fiyat farklılaştırmasına monopol piyasalarında rastlanabileceği gibi oligopol ve monopolcü rekabet piyasalarında da rastlanabilir. • Fiyat farklılaştırmasında amaç, farklı alıcıların farklı alım durumlarına göre farklı fiyatlar uygulayarak kârı maksimum yapmaktır. • Fiyat farklılaştırması satın alınan miktara yada malın satıldığı piyasaya göre olabilir. • Satın alınan miktara göre fiyat farklılaştırması: Monopolcü firma malını satın alanlara satın aldıkları miktarlara göre farklı fiyatlar uygulayabilir. Genellikle, fazla miktarda satın alana az miktarda satın alana göre daha düşük bir fiyat uygulanır. • Malın satıldığı piyasaya göre fiyat farklılaştırması: Bunun uygulanabilmesi için farklı alıcılar için talebin fiyat esnekliğinin farklı olması; toplam pazarın farklı piyasalara bölünebilmesi şartının yerine gelmesi gereklidir. • Genellikle dış (uluslararası) piyasanın fiyat esnekliği iç piyasanınkinden daha yüksek olduğunda dış piyasada daha düşük fiyatlar uygulanmaktadır. Uluslararası ticarette buna damping (dumping) denir. Malın satıldığı piyasaya göre fiyat farklılaştırması, iç ve dış piyasa ayrımı dışında aşağıda belirtilen şekillerde de olabilir: • Gelire göre fiyat farklılaştırması • Mevsime göre fiyat farklılaştırması • Mal veya hizmetin kullanımına göre fiyat farklılaştırması (konut ve işyeri elektrik fiyatı farklılığı gibi) • Yaşa göre fiyat farklılaştırması • Markaya göre fiyat farklılaştırması (aynı mal farklı markalar altında satılabilir) • Bölgelere göre fiyat farklılaştırması KON115 İKTİSADA GİRİŞ I Monopolcü Rekabet Piyasası • Monopolcü rekabet piyasasında tam rekabet piyasasına benzer şekilde birbiriyle rekabet eden çok sayıda firma bulunmaktadır. • Yalnız bu firmalar tam rekabet piyasasında olduğu gibi homojen bir mal yerine birbiri yerine kolayca ikame edilebilecek farklılaştırılmış mallar üretmektedir. • Farklılaştırılmış mallar üretmesi, diğer bir deyişle ürün farklılaştırması (product differentiation), monopolcü rekabet piyasasının en belirgin özelliği olup, birbiri ile rekabet halinde olan firmalara aynı zamanda bir çeşit monopol gücü kazandırmaktadır. • Fakat piyasada çok sayıda firma bulunması ve dolayısıyla her firmanın piyasa payının küçük olması nedeniyle bir firmanın fiyat politikası diğer firmaları pek etkilemez. • Ürün farklılaştırması marka, ambalajlama, satış yeri, müşteriye hizmet, taksitli satış ve reklam gibi çeşitli yollarla sağlanır. • Önemli olan, malın alıcının gözünde, diğer satıcıların mallarına göre tercih edilir ve kolayca vazgeçilemez olmasıdır. • Örneğin piyasada çok sayıda berber olmasına karşın bunlar arasında iyi isim yapmış olanların kesim ücretleri diğerlerininkine göre daha yüksektir. • Monopolcü rekabet piyasasında, tam rekabet piyasasında olduğu gibi, firmaların piyasaya girmesi veya piyasadan çıkması serbest ve kolaydır. • Monopolcü rekabet piyasası, ürün farklılaştırması için özellikle yeni tasarımlar ve reklam için yapılan harcamaların maliyetleri artırması ve artan bu maliyetlerin yüksek fiyatlarla tüketicilere yansıtılması dolayısıyla eleştiri görmektedir. • Buna karşın, ürün farklılaştırması yoluyla tüketicilere çeşitlilik sunmaları ve tüketicilerin tatminine katkıda bulunmaları olumlu yönleridir. KON115 İKTİSADA GİRİŞ I Oligopol Piyasası • Oligopol piyasası az sayıda firmanın hakim olduğu bir piyasa türüdür. • Firmalar homojen yada heterojen bir mal üretiyor olabilirler. • Firmaların alüminyum, çimento ve bakır gibi homojen bir mal üretip sattığı piyasaya saf oligopol (pure oligopoly; perfect oligopoly), otomobil, bilgisayar, televizyon ve bulaşık makinesi gibi heterojen (farklılaştırılmış) bir mal üretip sattığı piyasaya da farklılaştırılmış oligopol (differentiated oligopoly; imperfect oligopoly) piyasası denir. • Oligopol piyasasının başlıca özellikleri şunlardır: • Ölçek ekonomileri önemlidir: Büyük ölçekte üretim birim maliyetleri düşürüp rekabet gücünü artıracağından, piyasada az sayıda firma büyük ölçekte üretim yaparak toplam talebin tamamını karşılayabilir. • Piyasaya girmek zordur: Tam rekabet ve monopolcü rekabet piyasalarının aksine oligopol piyasasına girmek oldukça zordur, çünkü çok büyük bir sermayeye ve teknoloji bilgisine ihtiyaç duyulur, ayrıca patent hakkı alınması gibi kısıtlamalar piyasaya girmeyi zorlaştıran nedenlerdir. • Karşılıklı bağımlılık: Piyasada az sayıda firma olması nedeniyle bir firmanın fiyat, reklam ve ürün geliştirme gibi konularda alacağı kararlar diğer firmaların satışlarını ve dolayısıyla davranışlarını etkiler. Firma bu durumu göz önünde bulundurmak ve ona göre karar almak durumundadır. • Fiyat katılığı ve fiyat dışı rekabet: Bir firma piyasadaki payını artırmak için fiyatını düşürürse diğerleri de fiyat düşürür ve bundan bütün firmalar zararlı çıkar. Bu nedenle oligopol piyasasındaki firmalar reklam gibi fiyat dışı yollarla rekabet ederler. • Birleşme yoluyla büyüme: Ölçek ekonomilerinden daha fazla yararlanabilmek için “şirket evlilikleri” olarak da adlandırılan şirket birleşmelerinin (merger) sonucunda piyasada firma sayısı azalmaktadır. Firma sayısının azalması ile birlikte oligopoller belirgin şekilde ortaya çıkmaktadır. KON115 İKTİSADA GİRİŞ I Faktör Piyasaları ve Gelir Dağılımı Faktör Talebi, Arzı ve Fiyatı • Tam rekabetin bulunduğu üretim faktörleri piyasalarında da fiyat arz ve talep tarafından belirlenir. Bir faktörün fiyatı arttıkça talep edilen miktarı azalacak fiyatı azaldıkça talep edilen miktarı artacaktır. • Herhangi bir faktör için olan talep türev talep (derived demand) olup, hangi mal veya hizmetin üretiminde kullanılıyor ise, o mal veya hizmet piyasalarındaki talebe bağlıdır. • Örneğin, inşaat işçilerine olan talep büyük ölçüde konuta olan talebe bağlıdır. • Faktör piyasalarında firmalar alıcı (talep eden), ev halkı ise satıcı (arz eden) taraftır. • Piyasa talep eğrisi, firmaların talep eğrilerinin yatay toplamına eşittir. • Bir firmanın faktör talep eğrisi ise faktörün marjinal ürün hasılatı (marginal revenue product of the factor = MRPF) tarafından belirlenir. • Firma üreteceği mal için faktör istihdam ederken bir taraftan faktörün marjinal girdi maliyetine (marginal input cost of the factor = MICF) bakar. • Faktörün marjinal girdi maliyeti, faktörün marjinal ürün hasılatından az olduğu sürece o faktörden istihdama devam etmek kârlıdır. Firmanın Faktör Talebinde Değişmeler Faktör talep eğrisinin değişmesine (sağa veya sola doğru kaymasına) neden olan etkenler şunlardır: • Firmanın ürettiği malın fiyatı: Firmanın ürettiği malın fiyatının artması neticesinde firma daha fazla mal üretmek isteyecek, bu nedenle üretim faktörlerine olan talebi artacaktır. • Firmanın kullandığı diğer üretim faktörlerinin fiyatları: Firmanın kullandığı bir üretim faktörünün fiyatı diğer üretim faktörlerinin fiyatlarına göre daha ucuzsa firma ucuzlayan ürünlerden daha fazla, diğerlerinden daha az istihdam edecektir. • Teknoloji: Teknolojideki gelişmeler (eğer üretim faktörlerini ikame etmiyorsa) üretim faktörlerinin verimliliğini ve dolayısıyla faktörlerin marjinal ürün hasılatını artırır. Bu da faktör talep eğrisinin sağa doğru kayması demektir. • Faktör piyasalarında firmalar alıcı (talep eden), ev halkı ise satıcı (arz eden) taraftır. • Piyasa talep eğrisi, firmaların talep eğrilerinin yatay toplamına eşittir. • Bir firmanın faktör talep eğrisi ise faktörün marjinal ürün hasılatı (marginal revenue product of the factor = MRPF) tarafından belirlenir. • Firma üreteceği mal için faktör istihdam ederken bir taraftan faktörün marjinal girdi maliyetine (marginal input cost of the factor = MICF) bakar. • Faktörün marjinal girdi maliyeti, faktörün marjinal ürün hasılatından az olduğu sürece o faktörden istihdama devam etmek kârlıdır. Sermaye ve Faiz Üretim faktörlerinden biri olan fiziksel sermayenin arkasında finansal (parasal) sermaye bulunmaktadır. Firmalar fiziksel sermaye satın alırken gereksinim duydukları finansal sermayeyi kredi şeklinde bankalardan ödünç alırlar. Bunun için de bir fiyat öderler. Bu fiyata faiz oranı (interest rate) denir ve bu oran ödünç verilebilir fonlar piyasasında (loanable funds market) arz ve talep tarafından belirlenir. Ödünç verilebilir fonlar arzı tasarruflardan oluşur. Reel (enflasyondan arındırılmış) faiz oranı arttıkça, bu fonların arz edilen miktarı da artar. Doğal Kaynaklar ve Rant Doğal kaynaklar hava, su, toprak, madenler ve orman gibi doğanın insanlara sunduğu olanaklardır. Doğal kaynaklar, tükenmeyen doğal kaynaklar ve tüketilebilir doğal kaynaklar diye ikiye ayrılır: Tükenmeyen doğal kaynaklar (inexhaustible natural resources): toprak, nehirler, göller, denizler, yağmur ve güneş enerjisi gibi doğal kaynaklar olup tekrar kullanılabilirler. Ancak bu doğal kaynaklar kötü kullanım (çevre kirliliği) sonucu tekrar kullanılamaz hale gelebilirler. Tükenebilir doğal kaynaklar (exhaustible natural resources): madenler, kömür, petrol ve doğalgaz gibi sadece bir defa kullanılabilen ve tekrar yerine konulamayan doğal kaynaklar olup, bunların miktarı yenilenemeyen doğal kaynaklar gibi sabit değildir. Doğal Kaynaklar ve Rant Tükenmeyen doğal kaynaklar için, örneğin toprak için, bir kullanım bedeli vardır ve bu fiyat ranttır. Toprak miktarı sabit olduğu için rantı belirleyen unsur taleptir. Tükenebilir doğal kaynakların ortaya çıkarılabilmeleri ve kullanılabilir hale getirilebilmelerinin bir maliyeti vardır. Bu kaynakların arz edilen miktarları sabit olmayıp, fiyatları arttıkça arz edilecek miktarları da artar. Ekonomik rant (economic rent), herhangi bir üretim faktörüne fırsat maliyetinin üstünde ödenen paradır. Girişimcilik ve Kâr Kâr, toplam hasılat (TR) ile toplam maliyet (TC) arasındaki fark olup, girişimcinin üretimden aldığı paydır. Böylece kâri satışlardan elde edilen toplam hasılattan emek, sermaye ve doğal kaynaklar için açık (explicit) ve örtülü (implicit) bütün maliyetler çıktıktan sonra geriye kalan kısımdır. Kâr, girişimcinin emek, sermaye ve doğal kaynakları bir araya getirip mal veya hizmet üretimini gerçekleştirdiği için üretim faaliyetinden aldığı pay (ödül) olarak nitelendirilebilir. Girişimcilik ve Kâr Kâr, kaynakların istenildiği yerde kullanılması ve ekonomide büyümenin sağlanması bakımından çok önemlidir. Kâr olan yerde kaynaklara daha fazla gereksinme (talep), zarar olan yerde ise kaynaklara daha az gereksinme vardır. Gelir Dağılımı Hükümetlerin ulaşması gereken en önemli ekonomik hedeflerden biri adil gelir dağılımıdır. Gelir dağılımı konusunda temel olarak iki yaklaşım vardır: Fonksiyonel gelir dağılımı (functional distribution of income): toplam gelirin üretim faktörleri arasında bölüşümüdür. Emeğin payı ücret, doğal kaynakların payı rant, sermayenin payı faiz ve girişimciliğin payı ise kârdır. Bu yaklaşımın temelinde marjinal verimliliğe göre gelir dağılımı prensibi yatar. Buna göre faktör birimlerinin üretimden alacağı pay en son birim faktörün üretime katkısı kadardır. Kişisel gelir dağılımı (personal distribution of income): ülke gelirlerinin kişiler veya hanehalkı arasındaki dağılımı olup çeşitli yöntemlerle değerlendirilebilir. Bunlardan bir tanesi, hanehalkının en düşük gelir düzeyinden en yüksek gelir düzeyine doğru sıralanması ve sonra hanehalkı sayısının beş eşit sayıya bölünüp her grubun gelirden aldığı payı belirtmektir. Gini Katsayısı ve Lorenz Eğrisi Gelir dağılımı hakkında fikir verebilecek çeşitli yöntemler üzerinde durulmuştur. Bunlardan belki de en önemlisi Gini katsayısı (Gini coefficient)’dır. Gini katsayısı 0 ile 1 arasında değer alır; sıfır, tam gelir eşitliğini (herkes aynı gelire sahip), 1 ise tam eşitsizliği (bir kişi bütün geliri alıyor, diğer bütün nüfus gelirden pay almıyor) gösterir. Genellikle, Gini katsayısının 0,5 veya daha fazla olması gelir dağılımında önemli derecede eşitsizliği, 0,4 ile 0,5 arasında olması orta düzeyde eşitsizliği, 0,4’den az olması ise eşitsizliğin az olduğunu ifade eder. Türkiye’de bu katsayı yaklaşık 0,5 olarak hesaplanmıştır.